Arama

Antoine Laurent Lavoisier

Güncelleme: 5 Mart 2018 Gösterim: 21.017 Cevap: 5
Rower - avatarı
Rower
VIP MazessezaM
1 Ocak 2006       Mesaj #1
Rower - avatarı
VIP MazessezaM

Antoine Laurent Lavoisier

Ad:  Antoine-lavoisier.JPG
Gösterim: 2658
Boyut:  42.3 KB

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

(1743 Paris-1794 Paris), Fransız kimyacı. Zengin bir tacirin oğluydu. Mazarin Koleji'nde öğrenim gördü. Hukuk eğitimini yarıda bırakarak, kendini tümüyle doğa bilimlerine verdi. Henüz yirmi üç yaşındayken, "Paris İçin En İyi Aydınlatma Sistemi" başlıklı yazısıyla Fransız Bilimler Akademisi'nden altın madalya aldı. Daha sonra "Dağ Tabakaları Üstüne İnceleme" ve "Paris Çevresindeki Alçıtaşlarının Analizi" adlı iki yapıtını yayımladı. Maddenin yanması olayı üzerine ilk doğru görüşleri ortaya koyan kişi olarak bilinen Lavoisier, maddenin yanma sırasında oksijenle birleştiğini açıkladı ve maddenin yok olmadığını, yoktan da var edilemeyeceğini kanıtladı.

Ayrıca Laplace ile birlikte, hidrojenle oksijenin karışarak yanması sonucunda su elde edileceğini buldu. Barut ve güherçile yapımevleri genel müfettişliğine tayin edildi. 1789'da Etats Géneraux yedek milletvekili, 1791'de maliye bakanı oldu. 24 Kasım 1793'te Konvansiyon Hükümeti'nce tutuklandı. 1794'te ölüm cezasına çarptırılarak giyotinle idam edildi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 6 Kasım 2016 13:26 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Biyografi Konusu: Antoine Laurent Lavoisier nereli hayatı kimdir.
Gölgen misali yanındayım!Msn Thunder
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Antoine Laurent Lavoisier (1743 -1794)

Ad:  Antoine_lavoisier.JPG
Gösterim: 1619
Boyut:  35.2 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Lavoisier yaşam döneminde oluşan iki devrimin paylaştığı bir kişidir. Devrimlerden biri, yüzyıllar boyunca "simya" adı altında sürdürülen çalışmaların, bugünkü anlamda, kimya bilimine dönüşmesidir. Lavoisier bu devrimin kahramanıdır. İkinci devrim, "1789 Fransız ihtilali" diye bilinir. Lavoisier bu devrimin getirdiği terörün kurbanıdır.

Antoine-Laurent Lavoisier Parisli zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Daha küçük yaşında iken annesini yitiren Lavoisier babasının yakın ilgi ve bakımıyla büyür; başlangıçta belki de onun etkisiyle hukukçu olmaya yönelir. Ancak bu arada uyanan deneysel bilim merakı çok geçmeden bir tutkuya dönüşür.

Yirmibir yaşına yeni bastığında, Paris'in sokaklarını aydınlatma proje yarışmasında birinciliği alır, Fransız Bilim Akademisi'nce altın madalya ile ödüllendirilir. Yirmibeş yaşına geldiğinde, özellikle kimya alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak Akademi'ye üye seçilir.

Bu arada hükümetin özel bir komisyonunda görevlendirilen genç bilim adamı, metrik sistemin oluşturulması, Fransa'nın jeolojik haritasının çıkarılması gibi etkinliklerden tarımda verimin yükseltilmesine uzanan pek çok uygulamalı bilim çalışmalarını düzenler. Ayrıca o sırada bir tür abluka altında olan ülkesinin savunma ihtiyacı barutun üretim sorumluluğunu üstlenir.

Genç bilim adamı bu kadarla da yetinmez; ilerde yaşamını yitirmesine yol açan bir işe, ülkenin bozuk vergi sistemini düzeltme işine el atar. Ama tüm bu uğraşlarına karşın Lavoisier kendisini asıl ilgilendiren bilimden kopmamıştır; her fırsatta özel laboratuvarına çekilip deneylerini sürdürmekten geri kalmaz.

Lavoisier bilim dünyasında en başta yanma olayına ilişkin geliştirdiği yeni kuramıyla ün kazanır. Ne ki, kimya devrimini oluşturmada başka önemli çalışmaları da vardır. Ayrıca, deneylerinde, özellikle ölçme işleminde gösterdiği olağanüstü duyarlılık, kendisim izleyen yeni kuşak araştırmacılar için özenilen bir örnek olmuştur. Kimya dil, mantıksal düzen ve kuramsal açıklama yönlerinden bilimsel kimliğini Lavoisier'e borçludur. Tüm bu çalışmalarında ona büyük desteği eşi sağlar: deney şekillerini çizer, yabancı dillerden kaynak çeviriler yapar, makale ve kitaplarını yayıma hazırlar.

Lavoisier araştırmalarına başladığında, kimyada Antik Yunanlıların maddeye ilişkin dört element (toprak, su, ateş ve hava) öğretisinin yanı sıra yanmaya ilişkin flogiston kuramı geçerliydi. Bilindiği gibi, bir tahta ya da bez parçası yandığında duman ve alev çıkar, yanan nesne bir miktar kül bırakarak yok olur.

Yürürlükteki kurama göre, yanma, yanan nesnenin "flogiston" denen, ama ne olduğu bilinmeyen, gizemli bir madde çıkarması demekti. Odun kömürü gibi yandığında geriye en az kül bırakan nesneler flogiston bakımından en zengin nesnelerdi. Bilim adamlarının çoğunluk doyurucu bulduğu bu kurama ters düşen kimi gözlemler de yok değildi. Bunlardan biri yanma için havanın gerekliliğiydi. Bir diğeri, kurşun gibi madenlerin, erime derecesinde ısıtıldığında, yüzeylerinde oluşan "calx"ın, madenin eksilen bölümünden daha ağır olmasıydı.

Aslında yanma olayını açıklamadaki güçlüğün bir nedeni gazlara ilişkin bilgi eksikliğiydi. 1756'da İskoç kimyageri Joseph Black "sabit gaz" dediği karbon dioksidi co247386cki9 buluncaya dek bilinen tek gaz hava idi. İngiliz kimya bilgini Joseph Priestley daha sonra deneysel olarak on kadar yeni gaz keşfeder. Bunlardan biri onun "yetkin gaz" dediği, ilerde Lavoisier'in "oksijen" adını verdiği gazdır.

Priestley, oksijeni bulmasına karşın flogiston kuramından kopamaz. Üstün bir deneyci olan bu İngiliz bilim adamı, kuramsal yönden rakibi Lavoisier ile boy ölçüşecek yeterlikte değildi.

Lavoisier yanma olayı ile 1770'lerin başında ilgilenmeye başlamıştı. Kapalı bir kapta fosfor yakınca gazın ağırlığının değişmediğini, oysa kabı açtığında havanın içeri girmesiyle birlikte gazın ağırlığının az da olsa arttığını saptamıştı. Bu gözlemin yürürlükteki kurama uymadığı belliydi, ama daha doyurucu bir açıklaması da yoktu.

Lavoisier aradığı açıklamanın ipucunu bir kaç yıl sonra Priestley'le Paris'te buluştuğunda elde eder. Priestley cıva oksit üzerindeki deneylerinden söz ederken bulduğu "yetkin gaz"ın özelliklerini belirtir. Lavoisier yayınlarının hiç birinde Priestley'e hakkı olan önceliği tanımaz; sadece bir kez, "Oksijeni Priestley'le hemen aynı zamanda keşfetmiştik," demekle yetinir.

Doğrusu, oksijenin keşfinde öncelik Lavoisier'in değildi; ama bu gazın gerçek önemim ilk kavrayan bilim adamı oydu. Priestley'in deneylerini kendine özgü dikkat ve özenle tekrarlamaya koyulur. Belli miktarda havaya yer verilen bir kapta cıva ısıtıldığında, cıvanın kırmızı cıva okside dönüşmesiyle ağırlık kazandığı, havanın ise aynı ölçüde ağırlık yitirdiği görülür.

Lavoisier deneylerinde bir adım daha ileri gider: cıvadan ayırdığı cıva oksidi (calx'ı) tarttıktan sonra daha fazla ısıtır; kora dönüşen kırmızı oksidin giderek yok olmaya yüz tuttuğunu, geriye belli sayıda cıva taneciğiyle, solunum ve yanma sürecinde atmosferik havadan daha etkili bir miktar "elastik akıcı" kaldığını saptar. Elastik akıcı Priestley'in "yetkin gaz" dediği şeydi.

Lavoisier üstelik bu artığın ağırlığı ile cıvanın ilk aşamadaki ısıtılmasından azalan hava ağırlığının da eşit olduğunu belirler. Dahası, cıva oksidin ısı altında cıvaya dönüşmesiyle kaybettiği ağırlık ile çıkan gazın ağırlığı denkti. Bunun anlamı şuydu: yanma, yanan nesnenin flogiston salmasıyla değil, havanın etkili bölümüyle (yani oksijenle) birleşmesiyle gerçekleşmektedir.

Başta önemsenmeyen bu kuram, suyun iki gazın birleşmesiyle oluştuğuna ilişkin Cavendish deney sonuçlarını da açıklayınca, bilim çevrelerinin dikkatini çekmede gecikmez. Cavendish deneylerinde, asitlerin metal üzerindeki etkisinden "yanıcı" dediği bir gaz elde etmiş, bunu flogiston sanmıştı. Ancak Priestley'in bir deneyi onu bu yanlış yorumdan kurtarır. Priestley, hidrojen ve oksijen karışımı bir gazı elektrik kıvılcımıyla patlattığında bir miktar çiyin oluştuğunu görmüştü. Aynı deneyi tekrarlayan Cavendish daha ileri giderek patlamada "yanıcı" gazın tümünün, normal havanın ise beşte birinin tüketildiğini, öylece oluşan çiyin ise an su olduğunu saptar.

Flogiston teorisi yıkılmıştı artık! Yeni teorinin benimsenmesi, kimi bağnaz çevrelerin direnmesine karşın, uzun sürmez. Kimyada geciken atılım sonunda gerçekleşmiş olur.

Lavoisier ulaştığı sonucu Bilim Akademisine bir bildiriyle sunar; ne var ki, tek kelimeyle de olsa Priestley, Cavendish, vb. deneycilerin katkılarından söz etmez.

Lavoisier'in aslında ne yeni kimyasal bir nesne, ne de yeni kimyasal bir olgu keşfettiği söylenebilir. Onun yaptığı, başkalarının bulduğu nesne ve olguları açıklayan, kimyasal bileşime açıklık getiren bir kuram oluşturmak, kimyasal nesneleri adlandırmada yeni ve işler bir sistem kurmaktı. 1789'da yayımlanan Traite Elementaire de Chimie adlı yapıtı, kendi alanında, Newton'un Principia'sı sayılsa yeridir. Biri modern fiziğin, diğeri modern kimyanın temelini atmıştır.

Lavoisier'i unutulmaz yapan bir özelliği de nesnelerin kimyasal değişimlerini ölçmede gösterdiği olağanüstü duyarlılıktı. Bu özelliği ona "Kütlenin Korunumu Yasası" diye bilinen çok önemli bilimsel bir ilkeyi ortaya koyma olanağı sağlar. Lavoisier kimi kez kendi adıyla da anılan bu ilkeyi şöyle dile getirmişti:

Doğanın tüm işleyişlerinde hiç bir şeyin yoktan var edilmediği, tüm deneysel dönüşümlerde maddenin miktar olarak aynı kaldığı, elementlerin tüm bileşimlerinde nicel ve nitel özelliklerini koruduğu gerçeğini tartışılmaz bir aksiyom olarak ortaya sürebiliriz.

1794'de solunum üzerinde deneylerini yapmakta olduğu bir sırada, Lavoisier Devrim Mahkemesi önüne çağrılır. İki suçlamaya hedef olmuştur: (1) devrim karşıtı olarak karalanan aristokrasiyle ilişkisi; (2) vergi toplamada yolsuzluk (Lavoisier topladığı vergilerin küçük bir bölümünü laboratuvar deneyleri için harcamıştı).

Lavoisier'i kurtarmak için dostları mahkemeye koşmuştu, ama tanık olarak bile dinlenmemişlerdi. "Yurttaş Lavoisier'in çalışmalarıyla Fransa'ya onur sağlayan büyük bir bilgin olduğunda hepimiz birleşiyor, bağışlanmasını diliyoruz," dilekçesiyle başvuran günün seçkin bilim adamlarına yargıcın verdiği yanıt kesin ve çarpıcıdır: "Cumhuriyet'in bilginlere ihtiyacı yoktur!"

Galileo yaşamının son on yılını Engizisyon'un göz hapsinde geçirmişti. Lavoisier'in sonu daha acıklı olur: elli bir yaşında iken "devrim" adına kafası giyotinle uçurulur.
Son düzenleyen Baturalp; 6 Kasım 2016 13:46 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
3 Temmuz 2007       Mesaj #3
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye

Antoine-Laurent Lavoisier

1743 yılında Paris’te doğdu.Kimya bilimi onun sayesinde sağlamlık,açıklık ve yöntem kazanıp modern çağa taşınmıştır. Oksijen ve hidrojeni gerçeğe uygun biçimde tanımladı,ikisine de modern isimlerini kazandırdı.Yanma olayını açıklığa kavuşturmuş,element ve bileşik arasındaki farkı açıklamıştı.

1789 ihtilali öncesinde Ferme Generale, Fransız hükümeti adına dolaylı vergi toplayan özel bir kuruluştur.Bu kuruluşta çalışan yüksek görevlilerden birisinin kızı Marie Paulze 1771 yılında henüz 13 yaşındaydı.Lavoisier kendisine aşık oldu.Aynı yıl evlendiler.O yıllarda Fransa’daki yönetim biçimi feodal krallıktır. Ticaret yapan,sanayide üretimi yürüten zengin burjuva kesiminin devlet yönetiminde rolü yoktu.Kanunlar feodal aristokrat sınıfın çıkarlarını gözetecek şekilde düzenlenmişti.Bu sebeple soylu sınıfa mensup olmak son derece önemliydi.İşin ilginç yönü,bu ünvanları parayla satın almak mümkündü.Babası da Lavoisier’e 1772 yılında bir soyluluk ünvanı satın aldı.

Madam Lavoisier,evlendikleri günden itibaren kocasının bilimsel çalışmasına katıldı.Her ikisi günde beş saatlerini ve Pazar günlerinin tamamını bilime ayırmışlardı.Lavoisier’in kendisi kimyadan ayrı pek çok alanda da faaliyet halindeydi.Barut imalatının resmi yetkilisi idi.Metrik sistemin bulunup uygulanmasına yardım ediyordu.O zamana kadar bulunan ve üzerinde görüş birliğine varılan element adlarının rehberini hazırladı. Hipnoz,hapishane reformu,böceklerin solunumu,Paris’in su kaynakları ilgilendiği diğer işlerdi.

Ferme Generale halk tarafından hiç sevilmezdi.Zenginlerden değil,sadece yoksullardan vergi topladığı ileri sürülüyordu.Lavoisier daha 1768 yılında bu kurumdan hisse satın almıştı.Bu hisselerden sağladığı gelirler, bilimsel çalışmalarına katkı sağlıyordu.O zamanlar için dünyanın en gelişmiş özel laboratuvarına sahipti.

Ferme Generale’nin hissedarı olmak,halkın Lavoisier’den nefret etmesine sebep olmuştu.Lavoisier sanki bu nefreti çoğaltmak istercesine bir işe daha girişti. Paris’i çeviren duvarlar artık eskimişti.Geçiş kapıları da çürüdüğü için girenlerden alınan vergi azalmıştı.Yeni bir duvar yaptırdı.Artık birçok geçiş kapısı ve silahlı muhafızlar için devriye yolları vardı.Paris’liler bu duvardan zerre kadar hoşlanmamıştı.Zaten devrim başlayınca,Bastille’den iki gün önce bu duvara saldırdılar.

Lavoisier en büyük hatasını elinde olmayarak yaptı.1778 yılında Bilimler Akademisi’nin tam üyeliğine kabul edilmişti.1780 yılında genç bir bilim adamı akademiye kendi icadı olan bir buluşu sundu.Bu buluş ilkel bir kızılötesi dürbündü.Bunun sayesinde bir mum alevinden yükselen titrek ısıyı görmek mümkündü.Lavoisier,bu teklifi geri çevirdi.Zira ısı dalgaları kesin olarak ölçülemezdi.Genç adamın kuramı gerçekten yanlıştı.Ama o bunu hiç unutmadı ve Lavoisier’i hiç bağışlamadı.Bu genç adam,Fransız devriminin önderlerinden biri olacak kişi idi: Jean-Paul Marat

Fransız Büyük Devrimi 1789 yılında gerçekleşti.Lavoisier aslında reformcu ve liberal görüşlü biriydi.Etats-generaux toplandığında yedek halk temsilcisi seçildi.Meclis tüzüğünü hazırladı.Paris Komünü’ne de seçilip 1789 Derneği’ne katıldı.Devletteki görevleri artıyordu.Hazinenin yönetiminde çalışmalarda bulunup mali durum ve tarımla ilgili planlar geliştirdi.Ancak Ferme Generale’de hissedar olması ve Paris Duvarı unutulmamıştı.Ülkesine yaptığı hizmetler yanında dünyaca tanınmış bilimadamı olmasına rağmen halkın nefreti sürüyordu.

Radikal basın onun aleyhine saldırısını arttırdı.Marat Ulusal Meclis’in etkili liderlerinden biriydi ve Lavoisier’ın asılması gerektiğini her yerde söylüyordu.

1791 yılında Ferme Generale kapatıldı. Lavoisier barut fabrikalarındaki görevinden alındı.Cephanelikteki evinden ve laboratuvarından çıkarıldı.1793 yılında Terör dönemi en yüksek seviyeye ulaşmıştı.Kasım ayında Ferme Generale’nin yöneticileri ile birlikte Lavoisier de tutuklandı.Kayınpederi de tutuklananlar arasındaydı.8 Mayıs 1794 günü 31 Ferme Generale üyesiyle birlikte Devrim Mahkemesi’ne çıkarıldı.Mahkeme heyeti ile juri arasında bir berber,bir arabacı ve bir kuyumcu gibi çeşitli meslekten kişiler vardı.

İddianamede sanıkların bulundukları mevkiyi kullanarak kazanç sağladıkları ileri sürüldü.Duruşma sırasında onun bilim adamlığı söz konusu edildi.Yargıçlardan birinin’Devrimin bilim adamlarına ihtiyacı yoktur’dediği söylenir,ancak bu konuda bir belge yoktur.Zaten duruşma boyunca Lavoisier özellikle söz konusu edilmedi.Suçlama yöneticilerin hepsineydi.

Sekiz kişi beraat etmişti. Lavoisier ve diğerleri ölüm cezasına çarptırıldı. Mahkeme akşamüstü bitmişti.O zamanlar temyiz,itiraz gibi şeyler sözkonusu değildi ve kararlar hemen uygulanıyordu.Bir at arabasına bindirilip giyotinlerin kurulduğu Devrim Meydanı’na götürüldüler.Hepsinin elleri arkalarında bağlıydı.

Kayınpederinin başı kesildikten sonra sıra kendisine gelmişti,yavaşça ayağa kalktı.Onun da başı kesildikten sonra diğerlerinin infazı hızla tamamlandı.Hepsinin cesedi toplu bir mezara atıldı.
Son düzenleyen Baturalp; 6 Kasım 2016 13:48 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
30 Temmuz 2007       Mesaj #4
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye

DİKKATLE YAPILAN BİR DENEY


Antoine-Laurent Lavoisier 1743 yılında Paris’te doğdu.
8 Mayıs 1794 günü giyotin ile idam edildi.
Babası Yüksek Mahkeme’de hukuk danışmanı idi.
College Mazarin’de klasik dil,edebiyat,felsefe,matematik,astronomi,kimya ve botanik öğrendi.
Aile fertlerinde hukuk alanına eğilim olduğu için o da 1764 yılında bu dalda lisans derecesi aldı.
Ama fen bilimlerine olan ilgisi daha fazlaydı.Bu nedenle ilk ilgi odağı jeoloji oldu.
Sonra kimyaya yöneldi.Bu konudaki ilk araştırmasını jipsi (alçıtaşı) çözümlemesi ile yaptı.
1766 yılında bir makale yazarak büyük bir kentin en verimli biçimde nasıl aydınlatılacağını inceledi.
Bu çalışma kendisine Fransız Bilimler Akademisi’nin altın madalyasını kazandırdı.

Modern kimyanın kurucusu olarak kabul edilir.


Laboratuvardaki deneyleri en titiz bir insanı bile tatmin edecek derecede mükemmeldi.
Bilimsel çalışmaları dışında çeşitli kamu görevlerinde bulunmuştu.
Kimya dalında çok meşhur olmasına rağmen Lavoisier hiçbir element keşfetmemiştir.
Ama başkalarının keşfettiği elementleri çok iyi inceliyor ve anlamlandırıyordu.
Filojistona ve kirli havaları başından beri önemsemedi.
Yanma olayını açıklayan yeni bir kuram geliştirdi.
Oksijenin kimyasal süreçlerdeki rolünü açıkladı.
Kimyasal tepkimelerde maddenin korunumu ilkesini ortaya koydu.
Elementler ile bileşikler arasındaki farkı açıkladı.
Kimyaya yeni bir adlandırma sistemi getirdi.

Karısı ile birlikte hassas ölçümler gerektiren deneylerle yıllarca uğraştılar.
Paslanan bir nesnenin ağırlık kazandığını saptadılar.
Nesne paslanırken havadaki temel parçacıkları kendine çeker.
Böylece maddenin dönüşebileceğini,ama ortadan kalkmadığını ilk farkeden kişiler oldular.
Örneğin on kilo odun yakılınca odunun maddesi küle ve dumana dönüşür.
Ama evrendeki net madde miktarı aynı kalır.

Aslında maddenin korunumu konusunda Lavoisier’i ilginç kılan şey,bu konuya dikkat çekmesidir.
Günümüzdeki anlayışa göre kütle ile maddenin her zaman birbiriyle bağlantılı olması gerekmez.
İşin temeli atomların korunumudur,ama o çağlarda hiçkimse onların varlığını bilmiyordu.

Lavoisier ve karısı paslanma konusunda yapacakları deneye çok önem verdiler.
Bir metal parçasının yavaşça yanmasını,muhtemelen paslanmasını izleyeceklerdi.
Çözmeyi düşündükleri soru şuydu:Paslanan metalin ağırlığı artar mı?,azalır mı?veya değişmez mi?
Tamamen kapalı bir kutu yaptılar ve evlerindeki salonlardan birine geçtiler.
Bu kutunun içine çeşitli maddelerle birlikte bir metal parçası koydular ve sıkıca kapadılar.
Amaçlarına çabuk ulaşmak istedikleri için paslanmayı hızlandırmak gayesi ile kutuya ısı verdiler.

Bir müddet sonra kutu ve içindeki maddeler soğudu.
Metal parçası şeklini kaybetmiş,paslanmış ve kısmen yanmıştı.O şekliyle dikkatlice tarttılar.
Araya zaman koymadan ne kadar hava kaybedildiğini de ölçmüşlerdi.
Tartım ve ölçümleri defalarca tekrarladılar.Sonuç hep aynıydı:Paslı metal,öncesinden daha ağırdı.
Peki bu fazladan ilave olunan ağırlık nasıl oluşmuştu?
Tartı aletindeki toz ve önceki deneylerden kalmış çok ufak metal parçalarından ileri gelmiyordu.
Zira bu konuda gereken tedbirleri almışlar ve çok dikkat etmişlerdi.

Hepimizin soluduğu havada çeşitli gazlar vardır.
Lavoisier’in hemen anladığı şey,bu gazlardan bir kısmının metale yapışmış olması gereğiydi.
Sözkonusu ağırlığa neden olan buydu.
Deneyde kullandıkları bütün maddelerin toplam miktarı değişmemişti.
Sadece daha önce havada bulunan oksijen şimdi yoktu.
Bu oksijen yok mu olmuştu?Hayır.Metale yapışmıştı.
Son düzenleyen Baturalp; 6 Kasım 2016 12:42 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Ekim 2015       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Antoine Laurent Lavoisier

Ad:  antoine_laurent_lavoisier.jpg
Gösterim: 2184
Boyut:  96.6 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Mart 2018       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı

Antoine Lavoisier (1743-1794)!


Modern kimyanın kurucusudur. Lavoisier, kimyanın temel kanunlarından biri olan şu ilkeyi ortaya koydu: Kimyasal olaylarda hiçbir şey kaybolmaz ve yeniden doğmaz. Maddelerin olaydan önceki ağırlıklarının toplamı, olaydan sonraki ağırlıklarının toplamına eşittir. O, şunu demek istiyordu; yanma gibi kimyasal olaylar sırasında kaybolan bir şey yoktur. Ancak bir biçim değiştirme vardır. Bu ünlü bilgin Fransız İhtilali sırasında giyotinle idam edilmiştir.

Kaynak: AnaBritannica

Benzer Konular

26 Ağustos 2009 / ThinkerBeLL Kimya
15 Aralık 2015 / Jumong Spor ww
21 Şubat 2013 / Jumong Sinema ww