Arama

Biruni (Beyruni)

Güncelleme: 2 Mart 2018 Gösterim: 81.263 Cevap: 10
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
1 Eylül 2006       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
BİRÛNÎ (973-1048 ya da 1051/52)
Ad:  Biruni-russian.jpg
Gösterim: 4388
Boyut:  37.6 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Büyük İslam bilgini Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî, Batı Harezm'in başkenti Kaş'ta (Ket) doğdu. Birûnî'nin yaşamı üstüne yeterli bilgi yoktur. Kendi yazdıklarından, ba­basını küçük yaşta yitirdiğini, annesinin onu odun toplayıp satarak büyüttüğünü öğ­reniyoruz. Harezmşahlar soyundan ünlü bir bilginin koruyuculuğu altında saraya giren Birûnî astronomi ve matematik öğrenimi gör­dü. Harezm sarayında çıkan kargaşalıklar sırasında bir süre İran'da kaldı, daha sonra da Sultan Kâbus bin Vaşmgir'in sarayına kabul edildi. Bu kargaşa döneminde, henüz 28 yaşın­dayken önemli bir yapıt olan el-Âsâru'l-Bâkiye'yi ("Geride Kalan Yüzyıllar") tamam­layıp Sultan Kâbus'a sundu. Bu yapıtında Adem'den Nuh Tufanı'na kadarki olaylar dizisini tarihsel, toplumsal, dinsel bakımdan ele almış; Türkler'in, Yunanlılar'ın, Arap-lar'ın ve İranlılar'ın kullandıkları takvimler konusunda bilgi vermiştir.

1003 (ya da 1009) yılında yeniden Harezm'e dönerek, bilginlere büyük olanaklar sağlayan Sultan Memun bin el-Memun'un sarayında İbn Sina, İbn Miskeveyh, Ebu Nasr gibi bilginlerle çalıştı. Bu dönemde kendinden 10 yaş küçük olan İbn Sina ile ısı ve ışık iletimi, maddenin devinimi konularında verimli tar­tışmalar yaptı ve yapıtlarında bu tartışmaları açıkladı. Birûnî 1017'de Gazneli Mahmud'un Harezm ülkesini fethetmesinden sonra Gazne kentine yerleşti; gerek Gazneli Mahmud dö­neminde, gerek Gazneli Mahmud'un oğlu Mesud ve torunu Mevdud dönemlerinde büyük saygınlık görerek ömrünün son yılları­nı burada geçirdi.

Birûnî'nin hangi ulustan olduğu kesin ola­rak bilinmiyorsa da şifalı otlar ve bazı ilaçlar konusunda bilgi veren Kitâbu's-Saydane'nin ("Eczacılık Kitabı") önsözüne yazdığı "ana dilim yetersiz olduğundan bilim dili olan Arapça ve edebiyat dili olan Farsça'yı kullan­dım" cümlesinden yola çıkılarak Türk olduğu ileri sürülmüştür. Aynı zamanda bir şair ve düşünür olan bu büyük İslam bilgininin tarih, coğrafya, astronomi, fizik ve kimya dallarında birçok yapıtı vardır.Nihâyâti'l-Emâkin ("Mekânların Sonları") adlı yapıtı, coğrafyadan, jeoloji ve jeodeziye (yeryüzü düzlemini ölçme bilgisi) kadar bir dizi konudaki yazıların toplamından oluş­uştur.

Sultan Mesud'a sunduğu el-Kanunu'l-Me­sudî adlı en önemli astronomi yapıtında, dünya coğrafyası, enlem ve boylam hesapları, dünya çapının ölçümü, Güneş, Ay ve geze­genlerin devinim cetvelleri gibi araştırma ve çalışmalarını toplayan Birûnî, bilim tarihçile­rine göre KopernikTe başlayan çağdaş astro­nominin temellerini atmıştır. Batlamyus ve Aristo'nun kuramlarına karşı çıkarak dünya­nın durağan değil, dönen bir kütle olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Kitâbu'l-Camahir fi Marifeti'l-Cevahir ("Cevherlerin Özellikleri Üstüne") adlı yapı­tında minerallerin ve bazı değerli taşların özelliklerini tanıtmış, 23 katı ve 6 sıvı madde­nin özgül ağırlıklarını bugünkü değerlerine çok yakın olarak saptamıştır.

Kimi araştırmacılara göre 113, kimi araştır­macılara göre de 180 yapıtı olduğu ileri sürülen Birûnî'nin ancak 27 yapıtı günümüze kalabilmiştir. Bilim ve felsefe alanındaki ça­lışma ve araştırmalarında büyük ölçüde İs­lam düşüncesinin etkisi altında kalmış olan Birûnî, evrenin "öncesiz" olmadığını, bir Tann'nm varlığına gereksinimi olduğunu ileri sürmüştür. Birûnî bu savı ile, evrenin "önce­siz" olduğu düşüncesini savunan İbn Sina'dan ayrılır. Batı'da "Aliboron" adıyla bilinen Bi­rûnî'nin yapıtları birçok Batı diline çevril­miştir.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 08:00
Biyografi Konusu: Biruni (Beyruni) nereli hayatı kimdir.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

BİRUNİ

Ad:  biruni.jpg
Gösterim: 6170
Boyut:  44.7 KB

Biruni hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Coğrafya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tevbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl Şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.

Hayatı


Yaşadığı çağa damgasını vurup "Biruni Asrı" denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odunsatarak büyüttü. Daha çocuk yaşta araştırmacı bir ruha sahipti. Birçok kOnuyu öğrenmek için çılgınca hırs gösteriyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hârizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetişmesine özen gösterildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrûnî'nin en iyi bir eğitim alması için her imkânı sağladı.

Bu arada İbni Irak ve Abdüssamed b. Hakîm'den de dersler alan bilginimizin öğrenimi uzun sürmedi, daha çok özel çabalarıyla kendisini yetiştirdi. Araştırmacı ruhu, öğrenme hırsı ve sönmeyen azmiyle birleşince 17 yaşında eser vermeye başladı. Fakat Me'mûnîlerin Kâs'ı alıp Hârizmşahları tarihten silmeleriyle Bîrûnî'nin huzuru kaçtı, sıkıntılar başladı ve Kâs'ı terketmek zorunda kaldı. Ancak iki yıl sonra tekrar döndüğünde ünlü bilgin Ebü'lVefâ ile buluşup rasat çalışmaları yaptı.

Daha sonra hükümdar Ebü'lAbbas, sarayında Bîrûnî'ye bir daire tahsisedip, müşavir ve vezir olarak görevlendirdi. Bu durum, hükümdarların ilme duydukları derin saygının göstergesi, bilginimizin de devlet başkanları yanındaki yüksek itibarının belgesiydi.

Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü. Zira onun yanında da itibarı çok yüksekti. "Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir'derdi. Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti. O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağlanan siyasî ve ilmî araştırmalarına devam etti. Bir devre adını veren, çağını aşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sultan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'ye bir fil yükü gümüş para vermişse de o, bu hediyeyi almadı.

Son eseri olan Kitabü'sSaydele fi't Tıb'bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıyla yâd edilen yalnız İslâm âleminin değil, tüm dünyada çağının en büyük bilgini olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de hayata gözlerini yumdu.

Kişiliği


Bîrûnî, "Elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, iman dolu kalbi tefekkürden dûr olmayan, benzeri her asırda görülmeyen bilginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Farsça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çinçe gibi daha birçok lisan biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi.

Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anlamak, kâinatın yapı ve düzeninden Allah'a ulaşmak, Onu yüceltmek gâyesine yönelikti. Eserlerinde çok defa Kur ân âyetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını amaçlardı. Kurân'ın belâğat ve i'cazına olan hayranlığını her vesileyle dile getirdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle ispat etme şartını ilk defa o ileri sürdü.

İbni Sinâ'yla yaptığı karşılıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yorumları, günümüzde yazılmış gibi tazeliğini halen korumaktadır. Tahkîk ve Kanûnı Mes'ûdî adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü ilmî seviyeye tâ o günden, ulaştıgı açıkça görülür. Bu eser astronomi alanında zengin ve ciddî bir araştırma âbidesi olarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dine hizmetten mutluluk duymaktadır.

Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi ve kıblenin tayini için geliştirdiği matematik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü Rabb'inden sevap ummaktadır. Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI denmektedir.

Newton ve Fransız Piscard yaptıkları hesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce Pakistan'da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.

Biruni, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.

Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb'dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya'nın varlığından ilk defa sözeden O'dur.

Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yerçekimin varlığını Newton'dan asırlarca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5 asır önce dile getirdi.

Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çok şey borçludur.

Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadı.

Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tövbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.

Eserleri halen Batı bilim dünyasında kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Türk Tarih Kurumu 68. sayısını Bîrûnî'ye Armağan adıyla bilginimize tahsis etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Bîrûnî'yi anmak için sempozyumlar, kongreler düzenlendi, pullar bastırıldı. UNESCO'nun 25 dilde çıkardığı Conrier Dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî'ye ayırdı. Kapak fotoğrafının altına, "1000 yıl önce Orta Asya'da yaşayan evrensel dehâ Bîrûnî; Astronom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist" diye yazılarak tanıtıldı.

Eserleri


Biruni, toplam 180 kadar eser kaleme aldı. En meşhurları şunlardır:
1. EIAsâr'il Bâkiye an'il Kurûni'I Hâliye: (Boş geçen asırlardan kalan eserler.)
2. EI Kanûn'ül Mes'ûdî; En büyük eseridir. Astronomiden coğrafyaya kadar birçok konuda yenilik, keşif ve buluşları içine alır.
3. Kitab'üt Tahkîk Mâli'I Hind: Hind Tarihi, dini, ilmi ve coğrafyası hakkında geniş bilgi verir.
4. Tahdîd'ü Nihâyeti'l Emâkinli Tashîhi Mesâfet'il Mesâkin: Meskenler arasındaki mesafeyi düzeltmek için mekânların sonunu sınırlama. Bu eseriyle Bîrûnî, yepyeni bir ilim dalı olan Jeodezi'nin temelini atmış, ilk harcını koymuştu.
5. Kitabü'I Cemâhirfî Ma'rifeti Cevâhir: Cevherlerin bilinmesine dair kitap.
6. Kitabü't Tefhimfî Evâili Sıbaâti't Tencim: Yıldızlar İlmine Giriş.
7: Kitâbü's Saydelefî Tıp: Eczacılık Kitabı. İlaçların, şifalı otların adlarını altı dildeki karşılıklarıyla yazmış.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 08:00
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Şubat 2007       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ahmed El-Bîrunî
Ad:  Afghanistan.881.jpg
Gösterim: 2084
Boyut:  30.6 KB
"İslam Dünyası'nın en büyük bilim adamı ve bütün çağlar gözönüne alındığında ise, en büyük bilim adamlarından biridir."
Ünlü bilim tarihçisi George Sarton El-Bîrunî'yi böyle değerlendirir.
Harezm'de doğan El-Bîrunî, küçük yaşta, Harezmşahların sarayıyla ilişki kurdu. El-Hakim ve İbn-i Sina gibi dönemin en ünlü İslam bilim ve düşün adamlarından ders alan, prens ve hükümdarlardan itibar gören El-Bîrunî, Gazneli Mahmud'un Hindistan,'ı zaptından sonra Hindistan'a giderek Hint Uygarlığı'nı inceledi.
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, coğrafya ve tıp gibi birçok alanda bilime katkılarda bulunmuş olan bilim adamı; gerçekliğini, düşünsel cesareti, hoşgörüsü ve eleştirel bakış açısı ile Ortaçağ'daki bilim anlayışını çok geride bırakmıştı. Ona göre "Her şeyi Allah bilir" düşüncesi bilgisizlik için bir özür olamazdı. Arapça, Farsça ve Sanskritçe'yi çok iyi bilen El-Bîrunî'nin anadili saptanamamıştır.
Geometri ve trigonometride büyük başarılar gösteren, çeşitli astronomi aletleri yapan, kendi metodu ve aletleriyle madenlerin özgül ağırlıklarını yaklaşık olarak saptayan El-Bîrunî, bilimsel çapı ve önemi itibarıyla, gerçekleşemeyen Doğu Rönesansı'nın olası temel dayanaklarından biri olabilme niteliğine sahipti.
Matematik alanında sinüs, kosinüs gibi trigonometrik fonksiyonların birer oran, yani sayı olduğunu vurgulayan El-Bîrunî, bu fonksiyonlarda çember yarıçapının birim olarak kabul edilmesini önermiş, bugün Hint-Arap rakamları olarak bilinen rakamları çok açık bir biçimde aktarmış, düzgün polinomların çizimi ve bir açının üç eşit parçaya bölünmesi sorunlarıyla uğraşmıştır.
Çeviri ve siyasetle de uğraşmış olan El-Bîrunî, 1048de Gaznede öldüğünde, geride birçok önemli eser bıraktı. Bunlardan bazıları şunlardır: "Hareketsiz Yüzyıllardan Kalan Eserler", "Hint Tarihi", "Meskenlerin Arasındaki Mesafeyi Düzeltmek İçin Mekanların Sonunu Sınırlama", "Cevherlerin Tanımasında Topluluk Kitabı", "Eczacılık Kitabı", "Dairedeki Kirişlerin Dairenin Çember Parçasının Kavsi Hesabıyla Çıkarma Kitabı" Yaşadığı çağın ''Bîrunî Çağı'' olarak anılması kadar bilime ve insanlığa katkıda bulunan El-Bîrunî, Ortaçağ'ın en büyük bilginlerindendir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 08:02
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mayıs 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  beruni1.jpg
Gösterim: 3658
Boyut:  28.4 KB
BÎRÛNÎ
(973 - 1049)

Türk-İslam dünyasının yetiştirdiği büyük bilim ve din adamlarından olan Bîrûnî, bugün İran sınırları içinde bulunan Kas şehrinde 973 yılında doğdu. Harezm Türklerinden olan ve küçük yaşta babasını kaybeden Bîrûnî, kabiliyetleri ve zekası ile hemen dikkatleri çekti. Harezmşah hanedanından meşhur matematikçi Ebu Nasr Mansur, Bîrûnî’yi himayesine alarak yetiştirdi.
Astronomi çalışmalarına 995’te başlayan Bîrûnî, Harezm civarındaki Buşkatir’de, güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespit etti. Dönemin önde gelen astronomlarıyla birlikte çeşitli rasat çalışmaları yapan Bîrûnî, 44 yaşındayken Gazneli Sultan Mahmut’un himayesine girdi ve çalışmalarını burada sürdürdü. 1011’de Kabil’de çalışmalar yaptı.
Gazneli Sultan Mahmut’un Hindistan seferine, başdanışman ve hazine genel müdürü olarak katıldı.
Hindistan’ın fethinden sonra burada çeşitli ölçümler yapan Bîrûnî, yerkürenin yarıçapını 6.324.66 kilometre olarak, gerçeğe çok yakın şekilde hesapladı ve dünyanın yuvarlak olduğunu, tereddüte meydan bırakmayacak şekilde açıkladı.
Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Sanskritçe, İbranice, Rumca, Süryanice ve Yunanca’yı da öğrenen Bîrûnî, astronominin yanı sıra tıp, fizik, matematik, tarih, kronoloji, ve din ilimlerinde de büyük ilerleme gösterdi. Bu bilim dallarında, toplam 196 eser yazdı.
Sahip olduğu bilimsel araştırma metodu sebebiyle, bilim tarihçileri Bîrûnî’yi, bütün zamanların en büyük mütefekkirleri arasında sayar. Yerçekimi kanunu konusunda, İngiliz Newton’dan önce incelemeler yapan Bîrûnî, dünyanın merkezinin cisimleri çektiğini ve bu yüzden, dünya dönmesine rağmen üzerindekilerin boşluğa fırlamadığını izah etti.
Bîrûnî, 1049 yılında Gazne’de vefat etti.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 08:01
SessizÇığlık - avatarı
SessizÇığlık
Ziyaretçi
31 Ekim 2008       Mesaj #5
SessizÇığlık - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Biruni_Iranian.jpg
Gösterim: 1923
Boyut:  27.9 KB
Biruni


O, sadece Türk ve İslam dünyasının değil, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri sayılmaktadır
Yaşadığı çağa damgasını vurup " Biruni Asrı" denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odunsatarak büyüttü. Daha çocuk yaşta araştırmacı bir ruha sahipti. Birçok kOnuyu öğrenmek için çılgınca hırs gösteriyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hârizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetişmesine özen gösterildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrûnî'nin en iyi bir eğitim alması için her imkânı sağladı.

Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü. Zira onun yanında da itibarı çok yüksekti. "Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir' derdi. Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti .O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağlanan siyasî ve ilmî araştırmalarına devam etti. Bir devre adını veren, çağını aşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sultan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'ye bir fil yükü gümüş para vermişse de o, bu hediyeyi almadı.
Son eseri olan Kitabü's Saydele fi't Tıb'bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıyla yâd edilen yalnız İslâm âleminin değil, tüm dünyada çağının en büyük bilgini olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de hayata gözlerini yumdu.
Bîrûnî, "Elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, iman dolu kalbi tefekkürden dûr olmayan, benzeri her asırda görülmeyen bilginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Farsça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çinçe gibi daha birçok lisan biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi.
Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anlamak, kâinatın yapı ve düzeninden Allah'a ulaşmak, Onu yüceltmek gâyesine yönelikti. Eserlerinde çok defa Kur ân âyetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını amaçlardı. Kurân'ın belâğat ve i'cazına olan hayranlığını her vesileyle dile getirdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle ispat etme şartını ilk defa o ileri sürdü.
İbni Sinâ'yla yaptığı karşılıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yorumları, günümüzde yazılmış gibi tazeliğini halen korumaktadır. Tahkîk ve Kanûnı Mes'ûdî adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü ilmî seviyeye tâ o günden, ulaştıgı açıkça görülür. Bu eser astronomi alanında zengin ve ciddî bir araştırma âbidesi olarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dine hizmetten mutluluk duymaktadır.
Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi ve kıblenin tayini için geliştirdiği matematik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü Rabb'inden sevap ummaktadır. Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI denmektedir.

Isaac Newton ve Fransız Piscard yaptıkları hesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce Pakistan'da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.
Biruni, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.
Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb'dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya'nın varlığından ilk defa sözeden O'dur.
Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yerçekimin varlığını Newton'dan asırlarca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5 asır önce dile getirdi.
Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çok şey borçludur.
Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadı.

Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tövbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.

II.Bölüm
11. yüzyılın ilk yarısının en ünlü astronom ve matematikçisi, Felsefe ve coğrafya alanlarında da çalışmalar yaptı. Sayılar kuramı, Hint hesabı, ay ve güneş tutulmaları, matematik coğrafya, enlem ve boylam tayini, kuyruklu yıldızlar, küre geometrisi gibi konularda yazılmış 113 kadar eseri (toplam sayfası 13.000 'u geçer) bilinir. Geometride, açıyı üçe bölme problemini de içeren cetvel ve pergel ile çözülemeyen bir grup problem vardır ki, bunlar matematik tarihinde "Biruni problemleri" olarak bilinir. Daire içine çizilmiş 9 kenarlı düzgün poligonun bir kenarının uzunluğunu özgün bir yöntemle hesapladı. Pi sayısının hesabı üzerine çalıştı, sinüsler teoremini kendine özgü bir yöntemle kanıtladı.
El Biruni Trigonometriye sekant, cosecant ve cotangent fonksiyonlarını eklemiştir.

Diğer bir eserinde jeodeziyle ilgili temel bilgiler verdiği için bu bilimin kurucusu sayılmaktadır. Ayrıca, madenlerin yoğunluklarını az bir hata ile bulmuştur.(Fe=7.82;gerçek değer Fe=7.86).


Yerçekimi kanununun İngiliz bilimadamı Newton tarafından keşfedilmiştir. Ancak, bu olay için, ilk defa fikir ortaya atıp incelemelerde bulunan Biruni’dir.

Biruni; Dünya dönüyorsa ağaçlar, taşlar vb. yerlerinden neden fırlamıyor? diye soranlara;
"Bu dünyanın dönmesi olayını çürütmez. Çünkü herşey dünyanın merkezine düşüyor. Bu da gösterir ki, merkezde bir çekicilik vardır ve bu yerçekimi, yeryüzündeki nesnelerin dışarı fırlamasına mani olmaktadır"
demektedir. Bu konuyu bilim tarihçisi Carl L. Boyer, A History of Mathematics adlı kitabında belirtmektedir.

Biruni' nin eserlerini bilimin objektive yaklaşımıyla inceleyen bilim adamlarının ve bilim tarihçilerinin görüşü Biruni' nin bilim dünyasına yol gösterecek, metodu ve kavrayış özelliklerinden gereği gibi yararlanılması yönündedir. Amerika'lı bilim tarihçisi George Sarton 11. asra Biruni asrı demektedir. Biruni, salt kuramsal felsefeye ve gizemciliğe karşı çıkmıştır.
Biruni muhtelif ilimlere dair 1037 senesine kadar 113 eser yazmıştır. Daha sonra vefat edene kadar 12 sene zarfında ise , 83 eser telif etmiştir. Biruni'nin eserlerini incelediğimizde , onun esaslı bir din kültürü almış ve aldığı bu din ilimleri kültürünü tam anlamıyla hazmetmiş , bütün hayatına ve çalışmalarına sirayet ettirmiş olduğu görülmektedir. Biruni'nin dehasını ve ilmi başarılarının sırrını esasında onun bu yönünde aramak lazımdır.
Asar-ül-Bakiyye:
Biruni bu eserini 28 yaşında yazmıştır. Arapça telif eser olup , Cürcan hükümdarı Kabus bin Yaşgir'e ithaf edilmiştir. 1878-1879 senesinde İngilizce'ye tercüme edilen eser 1923 yılında tekrar basılmıştır. Eser beynelmilel bir kronoloji, takvim, tarih, kültür ve astronomi konularını ihtiva etmekte olup, ilmi değerini günümüzde bile sürdürmektedir.
Bu eserinde Harezm şehrinde yaptığı 7,5 m çapındaki duvar rubu' tahtası ile ölçtüğü ekliptik meylini vermektedir.

SeneEkliptiğin Meyli
Biruni'nin bulduğu değer bu günkü ölçülere çok yakındır
Son düzenleyen Safi; 9 Nisan 2016 14:14
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
13 Ocak 2010       Mesaj #6
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
El-Birûni
Bîrûnî, Merkezî Asya'da tarihi bir bölge olan Harezm'de doğdu. Küçük yaşta babasını kaybetti. Harizmşahlar tarafından korundu, sarayda matematik ve astronomi eğitimi aldı. Buradaki hocaları İbn-i Irak ve Abdussamed bin Hakîm'dir. Bu dönemde daha 17 yaşındayken ilk kitabını yazdı. Harizmşah Devleti Me'mûnîler tarafından alınınca Bîrûnî de İran'a giderek bir süre burada yaşadı. Daha sonra ise Ziyârîler tarafından korunmaya başlandı. El Âsâr'ul Bâkiye adlı kitabını Ziyârîlerin sarayında yazmıştır. İki yıl da burada çalıştıktan sonra memleketine geri döndü ve Ebu'l Vefâ ile gök bilimi üzerine çalışmaya başladı.
1017'de Gazneli Mahmut, Harezm Devleti'ni yıkınca Bîrûnî de Gazni şehrine gelerek burada Gazneliler'in himayesine girdi. Sarayda büyük itibar gördü ve Gazneli Mahmut'un Hindistan seferine katıldı. Burada Hintli bilim adamlarının dikkatini çekti ve Hind ülkesi alınınca da Nendene şehrine yerleşerek bilimsel çalışmalarına burada devam etti. Sanskritçeyi öğrenerek Hind toplumunun yaşamı ve kültürü üzerine çalıştı.
Buradan tekrar Gazni şehrine döndü ve yaşamının geri kalan kısmını bu şehirde tamamladı. Bu dönem Bîrûnî'nin en verimli zamanı sayılmaktadır.Uzun zamandır hazıraladığı Tahdîdu Nihâyet'il Emâkin adlı eserini bu döneme denk gelen 1025 yılında yayınladı. Astronomi üzerine yazdığı Kanûn-i Mes'ûdî adlı eserini Gazneli Mahmud'un oğlu Sultan Mesud'a ithaf etmiştir
Son düzenleyen Safi; 9 Nisan 2016 14:03
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
27 Şubat 2011       Mesaj #7
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
BEYRUNİ (973-1051)
15-16 ve17.yüzyılın Avrupa’sına bakın.Koyu bir cehalet karanlığı karanlığı içerisinde olduğunu göreceksiniz.Kopernik isimli bilgin , dünyanın hem kendi etrafında, hem de güneş etrafında döndüğünü bildiği halde gerçeği söylemiyordu.Bu husustaki kitabı ancak öldükten sonra yayınlaya bildi. Oysa İslam dünyası, değil o yüzyıllarda ,asırlar öncesi dünyanın yuvarlaklığına inanıyor ve bunun isbatını yapıyordu. Beyruni dünyanın yuvarlak olduğunu hem ekseni hem de güneşin etrafında döndügünü Kopernik’ten tam 500 sene evvel ispatlamıştı. Bu fikrin sahibi Beyruni ilmin her dalında eserler vermiştir.

BİR DEVRE ADINI VEREN BİLGİN
Beyruni , yalnız islam aleminin değil, tüm dünyada ortaçağın en büyük siması olarak karşımıza çıkmaktadır. Prof. Philip K. Hitti, onun “Tabii ilimler alanında Müslümanlar arasında yetişen en orijinal ve en derin bilgin” oldugunu söyler . Beyruni’nin yaşadığı devir G.Sorton’un dilinde, “Beyruni Asrı”dır. Sovyet ilim Akademisi Üyelerinden olan Babacan Gafurov, Bayruni hakkında şunları söyler:
“İnsanlık tarihinin pek az devri , dehası yalnızca çağının ilimlerini kavramakla kalmayıp, bilinmeyenlere kadar uzanan , dev zekalara sahip olmakla övüne bilir.Bundan bin yıl önce doğan ve İslam dünyasının en büyük alimlerinden biri sayılan Beyruni, insanlığın bilgisine eşsiz hizmetlerde bulunmuştur.Çalışmalarını aksatan siyasi kargaşalıklara rağmen, çok sayıda eser vermiştir. Beyruni eserlerinde savunduğu tezler ve vardığı sonuçlar hakkında bilgimiz artıkça büyüklüğü ortaya çıkan dev zekalardan biridir.”
HAYATI
Asıl adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed Elbeyruni olan Beyruni büyük bir Türk bilginidir. 973’te Kaş’ta doğdu. Daha küçük yaştayken Harzemşahların sarayıyla irtibata geçti. Meşhur Matematikçi Emir Ebu Nasr Mansur Bin Ali Bin Irak’ın himayesine girdi. Abdüssamed Bin Samet El-Hakim ve İbn Sina’dan dersler aldı.Bu arada siyaset aleminde de faaliyetlere girişti. Prens ve hükümdarlardan itibar gördü. Beyruni Kaş Harzemşahı muhammed Bin Ahmet Bin Irak’ın yanında bulundu.Onu oldukça severdi . 9952de öldürülünce üzüntüsünden dolayı “ Dünya Makam ve Mevkilerini terkederek” kendini ilme verdigini söyler.

SONSUZ İLİM AŞKI
Daha 17 yaşındayken verimli deney gözlemlere girişen Beyruni de büyük ilim aşkı vardı. Beyruni Farsça, İbranice, Rumca,Süryanice, ve Yunancaya vakıftır. Beyruni kültür hazinesini zirveye çıkaran isimdir. O ilmi belgelere dayanmanın mecburiyetini, olayın deney ve tecrübelerle ispat edilmesi gerektiğini ilk defa öne süren alimlerdendir. Beyruni ve İbn Sina arasındaki yazışmalar gerçek bir düşünce platformudur.Bu yazışmalar günümüz Fiziki kavramlarını kapsamaktadır.Beyuni ile İbn Sina ‘nın ilmi metodlarla ilgili yorumları okunacak olursa öylesine orijinal bir mantık yapısıyla karşılaşılır ki, insan, sanki bu metinlerin günümüzde yazıldığını zanneder. Gazneli Mahmut’un Hindistan’ı zaptından sonra Hindistan’a gitti. O’nun nezdindeki mevkide oldukça büyüktü. Sultan Mahmut onu Hazine genel Müdürü yaptı. Orada Sankstristçe öğrendi. Burada matematik, astronomi, fizik ve tabii ilimlerle coğrafya üzerinde çalışmalar yaptı. Geride 120’yi aşkın eser bırakarak 1051’de Gazne’de vefat etti.

MATEMATİKTEKİ HİZMETLERİ
Beyruni, Hint-Arap rakamlarını ve sayı baştan gayet açık bir biçimde aktarmış ve bir açının üç eşit kısma bölünmesiyle uğraşmıştır. Boşuna toplamalara lüzum kalmadan bir sayının devamlı olarak iki katını almak için bir metod geliştirmiştir. Sinüs 60’tan başlatıldığı halde Karun-u Mes’udi’de 1’den başlatmış ve bununla trigonometri tabilerinin sayı oldugu esasına işaret etmiştir.Bugünkü ilim seviyesine şimdiden ulaşmak demektir.

ASTRONOMİ VE ÇOĞRAFYADAKİ HİZMETLERİ
Beyruni’nin astronomi ve coğrafyada da hizmetleri olmuştur. Kanun-u Mes’udi adındaki kitabı astronomi sahasında bir irfan ve araştırma abidesi olarak tarihe kaydolmuştur. Beyruni bu kitabında imparatorluğun batı bölgesi, Resm’el Arz adlı kitabında ise merkezi kısımları anlatmaktadır. Gazne’de kıbleyi doğru olarak tespit etmekle, Müslümanlara yaptığı hizmetlere bir yenisini eklemiştir.

ÇAĞIN EN BÜYÜK ALİMİ: BEYRUNİ
Beyruni , Müslüman olsun olmasın her türlü ilim adamı ile iş birliği yaptı.O Harizm’de Kaş şehrinin boylamını bulurken,Bağdat’ın büyük matematikçilerinden birisi olan Ebu-l Vefa(940-998)ile işbirliği yaptı. Sonrada Kaş ile Gazne’yi başlangıç kabul ederek meyl-ikülli rasatları yaptı.Çağdaş neticelere uygun sonuçlar elde etti. Beyruni bir ara Harizm ile Cürcan arasında Oğuzlar bölgesindeki bozkırlarda yerin çapını hesaplamak için incelemeler yaptı. Aynı zamanda Beyruni dünyanın çapının ölçülmesiyle alakalı olarak çok üstün görüşler ortaya atmıştır. Bu kanun Avrupa’da “Beyruni Kanunları” olarak bilinir. Onun ünlü astronomi deneylerinden biriside Hindistan’da bir dağda yaptığı yükseklik ölçüsüdür.

ÜMİT BURNU VE AMERİKA KITASINDAN İLK BAHSEDEN O’DUR.
Beyruni ayrıca Güney doğu Asya ve ürünleri, Malay ve Cava adaları,para,ölçü ve dilleri hakkında bilgiler vermektedir. Ta o zamanlarda Ümit Burnu’nun varlığından bahsetmesi enteresandır. Amerika kıtası ve Japonya’nın varlığından ilk defa söz eden Beyruni’dir. Beyruni Amerika kıtasını 1492 yılında keşfeden Kristof Colomp’dan 500 sene evvel haber vermiş oluyor. Beyruni ayrıca, planisfer yıldızlarının hareketlerini gösteren küreler hakkında eserler yazmıştır. Sultan Mes’ud’a da astronomi tabloları yapmıştır.

FİZİKTEKİ HİZMETLERİ
Dünyanın yuvarlak oluşunda tereddüt etmediği gibi, dünyanın dönüşünü , hatta yerçekiminin varlığını ortaya koymuştur.Newton’dan asırlar öncesi Beyruni yerçekimi hakkında şunları söylemiştir:
Arz dönüyorsa bu dönüşünden dolayı her şey niye fırlamıyor? denilirse şu cevabı veririz: Bu durum çıkardığımız teoriyi çürütemez. Çünkü yer her şeyi çekiyor. İşte bu çekim yeryüzündekilerin fırlamasına mani olur. Beyruni optikle de ilgilendi. Ve ışığın sesten hızlı olduğunu söylemiştir .

JEOLOJİDEKİ HİZMETLERİ:

Beyruni jeoloji ile de uğraştı. O karaların kuzeye kayma fikrini 9,5 asır önce söylemiştir . Beyruni bu konu hakkında da bir kitap yazdı . Ayrıca indus vadisinin eski bir deniz havzası olduğunu söyledi.

TIPTAKİ HİZMETLERİ:

Beyruni Tıplada ilgilendi O aynı zamanda iyi bir doktordur . En esaslı tedavinin ahlak yoluyla olduğunu ifade etmiştir . Es-Saydala adlı kitabında eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizdi.

BOTANİKLE DE İLGİLENDİ:
Beyruni’nin botaniğe de ilgisi vardı. Geometriyi botaniğe uygulamış, bitkilerde üreme konularına temas etmiş kuşlarla ilgili gözlemlerde bulunmuştur.

Son düzenleyen Safi; 10 Nisan 2016 11:55
Sen sadece aynasin...
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
11 Haziran 2012       Mesaj #8
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
BÎRÛNÎ
Ad:  Issued_by_Turkey_in_1973.jpg
Gösterim: 1958
Boyut:  36.6 KB


Türk-İslam dünyasının yetiştirdiği büyük bilim ve din adamlarından olan Bîrûnî, bugün İran sınırları içinde bulunan Kas şehrinde 973 yılında doğdu. Harezm Türklerinden olan ve küçük yaşta babasını kaybeden Bîrûnî, kabiliyetleri ve zekası ile hemen dikkatleri çekti. Harezmşah hanedanından meşhur matematikçi Ebu Nasr Mansur, Bîrûnî yi himayesine alarak yetiştirdi. Astronomi çalışmalarına 995 te başlayan Bîrûnî, Harezm civarındaki Buşkatir de, güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespit etti. Dönemin önde gelen astronomlarıyla birlikte çeşitli rasat çalışmaları yapan Bîrûnî, 44 yaşındayken Gazneli Sultan Mahmut un himayesine girdi ve çalışmalarını burada sürdürdü. 1011 de Kabil de çalışmalar yaptı.
Gazneli Sultan Mahmut un Hindistan seferine, başdanışman ve hazine genel müdürü olarak katıldı.
Hindistan ın fethinden sonra burada çeşitli ölçümler yapan Bîrûnî, yerkürenin yarıçapını 6.324.66 kilometre olarak, gerçeğe çok yakın şekilde hesapladı ve dünyanın yuvarlak olduğunu, tereddüte meydan bırakmayacak şekilde açıkladı. Arapça ve Farsça nın yanı sıra Sanskritçe, İbranice, Rumca, Süryanice ve Yunanca yı da öğrenen Bîrûnî, astronominin yanı sıra tıp, fizik, matematik, tarih, kronoloji, ve din ilimlerinde de büyük ilerleme gösterdi. Bu bilim dallarında, toplam 196 eser yazdı.
Sahip olduğu bilimsel araştırma metodu sebebiyle, bilim tarihçileri Bîrûnî yi, bütün zamanların en büyük mütefekkirleri arasında sayar. Yerçekimi kanunu konusunda, İngiliz Newton dan önce incelemeler yapan Bîrûnî, dünyanın merkezinin cisimleri çektiğini ve bu yüzden, dünya dönmesine rağmen üzerindekilerin boşluğa fırlamadığını izah etti. Bîrûnî, 1049 yılında Gazne de vefat etti.

Adı Ay haritasında yer alan bu ünlü Türk astronomu Kopernik'ten 500 yıl önce Dünya'nm Güneş etrafında döndüğünü ispatlamış ve Dünya çekirdeğinin çapını ölçmüştü.

973 yılında Türkistan'ın Hive şehrinde doğan Birûnî, genç yaşta Harezmşahların sarayı ile ilişki kurdu. Parlak bir zekâya sahip olan, macerayı da seven bu genci, Emir Ebu Nasır Mansur himayesine aldı. Onun, İbni Sina, Samet elHakim gibi çağın en büyük bilginlerinden ders almasını ve onlarla dostluk kurmasını sağladı.

Gazneli Mahmud'un Hindistan'ı zaptından sonra Hindistan'a giden Birûni burada Sanskritçe öğrendi. Hint ilmini ve geleneklerini inceledi. Matematik, astronomi, fizik, tabiî ilimler üzerinde çalışmalar yaptı. Geometri, trigonometri, astronomi ve coğrafyada büyük başarı gösterdi. Tıpla da uğraştı. Birûnî, kendisine özgü bir metodla ve kendi yaptığı âletlerle madenlerin özgül ağırlıklarını ölçtü. Fakat asıl başarısı astronomi daHndadır. Yıldızların uzaklığını, yüksekliğini ve açılarını tespite yarayan usturlabları, sekstantları geliştirdi ve daha başka yeni âletler yaptı. Gökyüzü incelemesi için kullandığı usturlabın çapı 7,5 metre idi.

Dünyanın çapını ölçüyor
Birûnî, bu gün Pakistan sınırı içinde kalan Nandana kalesinde yaptığı bir ölçme sonunda Dünya çekirdeğinin çapını 6338,8 km olarak buldu. Bu gün en hassas âletlerle yapılan ölçmelere göre bu çapın 6353,4 km olduğunu biliyoruz. 1000 yıl kadar önce, Kendi yaptığı âletlerle Dünya çekirdeğinin çapını sadece 15 km.lik bir yanılma ile bulması, onun dehâsını ve bilgisinin derecesini çok iyi göstermektedir. Dünya çekirdeğinin çapını ölçen Birûnî, 995 yılında ekliptik eğilimini de ölçmüş ve bunu 23 d. 27 sn. olarak bulmuştu. 1950'den beri modern âletlerle yapılan ölçümlere göre eğilimin 23 d. 26 sn. 7 si. olduğunu biliyoruz. Günümüzden on asır önce, o zamanın aletleriyle Dünya'nın eğilimini 1 saniye kadar bir farkla bulması ancak hayranlık uyandıran bir başarıdır.

Birûni'nin "Elkanun elMesudî fi'l Hey'e ve'l Nûcum" adlı astronomi kitabı, dünyanın ilk astronomi ansiklopedisi sayılır. Birûnî'nin evrenle ilgili eski görüşleri sarsması, "Dünya'nın kendi ekseni etrafında ve Güneş'in etrafında döndüğünü, Kopernik'ten 500 yıl önce ilmî olarak açıklamasıyla" olmuştur. Bu konuda ünlü araştırmacı Dr. Sigrid Hunke şöyle diyor: "...Daha 1000 senesinde Birûnî Kopernikvari dönüşü izah etmişti. Batı bunun farkına varmadığı için, bu izah, astronomiye ait tefekkür sahasında kaldı... Birûnî'ye göre gündüz ve gece değişikliğini yapan, Güneş değildi. Aksine, kendi ekseni etrafında dönen, gezegenlerle birlikte Güneş'in etrafını da dofaşan Dünya idi. Dünya, gezegenlerle birlikte yer değiştirmekte, Güneş'in etrafında bir devri tamamlamaktaydı. Kopernik'in eserinin ortaya çıkışından çok önce ortaya atılan bu ateşli iddia, Hıristiyan düşüncesine ve İncil'in sözlerine aykırı düştüğünden, Hıristiyan Batı, asasını bu iddia üzerinde kurdu. Yüzlerce yıl sonra ne Kopernik ne de astronom arkadaşları, Hıristiyan dinine aykırı düşen, daha doğrusu o zamanın yanlış yorumuna aykırı düşen bu iddiayı, karşılaştıkları gizliaçık baskılar bir yana, teleskop olmaksızın mevcut gözle aletleriyle ispat edebilecek durumda değillerdi. Onun için, toplumun tasvibini sağlayıncaya kadar, aradan bir asırdan fazla bir zaman geçmesi gerekiyordu. Oysa Birûnî'nin fevkalâde açıklaması, o zaman ne kadar az yardımcı vasıtalara dayandırılmıştı..."

Yine aynı yazarın belirttiği gibi, Hermannus Cuntractus, islâm bilginlerinin astronomi âletlerini Batı'ya tanıtmıştı ve Tycho Brahe'nin kurduğu Batı'nın ilk rasathanesinde Türkislâm bilginlerinin âletleri yer almıştı.
20. yüzyılın ikinci yarısında, ilim dünyası bu ünlü Türk astronomuna hakettiği kadirşinaslığı göstermiş, Ay'daki bir kratere onun adını vermiştir. (Ay haritasında adları bulunan diğer iki Türk astronomu Uluğ Beğ ile Nasireddin Tusî'dir).

Eserleri
Birûnî 113'ten fazla eser yazdı. Bunların başlıcaları şunlardır:
  • ElAsarü'i Bakıye ani'lKurûni'l Hâliye (Hareketsiz 'boş geçen' Yüzyıllardan Kalan Eserler).
  • Tahkik mâ li'l Hind (Hint Tarihi)
  • ElHind (Hindistan)
  • Kitabu İstihracü'l Evtâr fi'd Daire bi Kavsi'l Hatil Münhanniy'l Vâki Fina (Dairedeki Kirişlerin Dairenin Çember Parçasının Kavsi Hesabiyle Çıkarma Kitabı).
  • El Kanunül Mesudî fi'l Hey'eti ve'n Nücûm (Mesudî'nin Heyet ve Nücûm Hakkındaki "Yıldızlar Hakkındaki" Kanunu)
  • Kitabüt Tefhim fi Evâili Şınaat it Tencim (Yıldızlar ilmine Giriş).
  • Kitabül Cemâhir fi Ma'rifeti Cevahir (Cevherlerin Tanınması)
  • Kitabüs Saydele (Eczacılık Kitabı).
Birûni, "Üç ay gece, üç ay gündüz oluyor" diyen tüccarı, hükümdarın gazabından nasıl kurtardı?
Uzak Kuzey ülkelerini dolaşmış bir tüccar Gazneli Mahmud tarafından kabul edilmişti. Gezip gördüğü yerleri anlatan tüccar bir ara: "O uzak diyarda üç ay gece, üç ay gündüz olur" deyince, hükümdar kızdı. Çünkü tüccarın kendisini saf görüp inanılmaz yalanlar söylediğini sanmıştı. Tüccar yemin edince şöyle dedi:
" Bana söylediğini müneccimbaşı da dinlesin. O inanırsa ben de inanırım, ama o inanmazsa sana en ağır cezayı vereceğim!"
Müneccimbaşı Birûnî idi. Çok yer gezmişti ama uzak Kuzey ülkelerine gitmemiş, oradaki iklimi, gece ve gündüz durumunu o güne kadar kimseden dinlememişti. Tüccarın anlattığını dinleyince gözleri güldü: Allah'a şükretti. Çünkü, uzun zamandan beri yaptığı hesaplara göre, kutuplarda aylarca gece, aylarca gündüz olmalıydı Tüccarı, onun hesaplarının doğruluğunu'bildiren bir görgü tanığı gibi kabul etti.
Birûnî'nin tüccarı dinlerken sevindiğini görüp şaşıran hükümdar:
" Ne diyorsun müneccimbaşı?" diye sordu.
Ünlü bilgin önce bir elma istedi. Bu elmayı hükümdara gösterip anlatmaya başladı:
" Efendim, Dünyamız şu mevye gibi yuvarlak ve iki ucu hafifçe basıktır. Hesaplarıma göre kendi ekseni etrafında 23 d. 37 sn.lik bir meyille döner. Bu durumda kutupların, belli dönemlerde uzun zaman Güneş'i görmemesi gerekir. O halde bu tüccarın anlattıkları doğrudur."
Hükümdar tatmin olmuş, tüccar da cezadan kurtulmuştu.
Bugün bile okullarda öğretmenler Dünya'hin biçimini, eğikliğini anlatmak için bir elma veya portakaldan yararlanırlar. Dün yamizı bir elmaya benzetirler. Fakat Birunid'en önce bu benzetmeyi hiç kimse yapmamıştı.

Kaynak
Not: Sadece küçük bir kısmı yukarıdaki bilgilerde mevcuttur.
Son düzenleyen Safi; 9 Nisan 2016 14:15
In science we trust.
mhmmdcngz - avatarı
mhmmdcngz
Ziyaretçi
31 Ağustos 2012       Mesaj #9
mhmmdcngz - avatarı
Ziyaretçi

El Biruni


Birunî Eserlerindeki yüksek fen bilgileri, kendinden sekiz asır sonra gelen fen bilim adamlarını dahi hayrette bırakmış, bugünkü fennin mimarlarının rehberi olmuş büyük fen ve islâm âlimidir…

Arapça yazdığı kitaplarda sık sık Türkçe kelimeler kullanması , ilk astronomi gözlemlerini Türklerin oturduğu bölgelerde yapması onun Türk olduğunu göstermektedir, ve bu yüzden Türk bilgini olarak tanınmaktadır. İsmi Muhammed bin Ahmed el Birunî el- Harezmi olup künyesi Ebû Reyhan’dır. Birunî ya da Beyruni ismiyle ün yapmış olup, batı dünyasında Ali Boron adıyla tanınmaktadır. Çok yönlü bir bilgin olan Birunî matematik, astronomi, tıp, trigonometri, fizik, doğabilim, eczacılık, jeoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya, felsefe, etnoloji , dinler tarihi, filoloji , botanik, mineraloji gibi alanlarda 100 den fazla eser vermiştir. Birunî Türkçe, Arapça, Farsça, Sanskritçe, Yunanca, İbranice bilmekteydi ve sadece İslâm aleminde değil tüm dünyada tanınmakta ve saygıyla anılmaktadır.

Vasili V. Bartold tarafından “en büyük İslâm bilgini” olarak nitelenen Birunî akılcı ve nesnel yöntemiyle yalnız İslam dünyasının değil, çağının en büyük bilginleri arasında yer alır. Eserlerinin çoğu batı dillerine çevrilmiş ve defalarca basılmıştır. 1973 yılında doğumunun 1000. yıldönümü olması nedeniyle UNESCO’nun önayak olması ile bütün dünyada anılmıştır. Hayatı Birunî 973 (H. 362) yılında Zilhicce ayının üçüncü günü Kas’da doğmuştur.

Küçük yaşta iken babasını kaybetmiş çok zor şartlar altında yetişmiştir. Daha çocuk yaşta üstün kabiliyeti ve keskin zekası ile dikkatleri üzerine çekmiş, Harezmşah hanedanından meşhur âlim ve matematikçi Ebu Nasr Mensûr bin Ali Irak onu himayesi altına almıştır. Onun aracılığıyla Harizm sarayına girerek dönemin ünlü bilginlerinden matematik ve astronomi öğrenimi görmüştür. Ebu Abbas memnun bin Muhammed Kas kentini alarak Batı Harizm Sülalesinin egemenliğine son verince (995), bir süre Rey’de kaldıktan sonra Cürcan’a yerleşerek Sultan Kabus Vüşmgir’in sarayına girmiş, orada el-Âsâru’l-bâkiye ani’l kuruni’l-haliye adlı tarih ve kronoloji alanındaki ünlü yapıtını sultana sunmuştur (1001). Yeniden Harizm’e dönerek (1003 ya da 1009) çalışmalarını Sultan Memnun bin el- Memnun’un sarayında sürdürmüş, sarayda başta İbni Sina olmak üzere Ebu-Nasr, İbni Miskeveyh gibi dönemin meşhur âlimleriyle tanışarak yakınlık kurmuştur.

Gazneli Mahmut’un 1017’de Harezm devletine son vermesiyle Gazne’ye gelerek , 44 yaşında iken Gaznelilerin himayesine girmiştir. Gazneli Mahmut’tan olduğu gibi oğlu Mesut ve torunu Mevdut’tan da yardım destek ve saygı görmüştür. Gazneli Mahmut’un Hindistan seferinde, Sultan’ın baş danışmanlığını ve hazine genel müdürlüğünü yapmış, Gazneli Mahmut onun için “Sarayımızın en değerli hazinesidir” demiştir. Hindistan’ın fethinin ardından Hindistan’ın Nendene şehri civarında çeşitli ilmi çalışmalar yapan Birunî, orada Sanskritçe’yi öğrenmiş, Hintlilerin örf ve adetlerini incelemiş ,sonra tekrar Gazne’ye dönmüş, ömrünün geri kalanını orada geçirmiştir ve bu, bilimsel çalışmalar yönünden en verimli dönemi olmuştur. Uzun yıllar boyunca hazırladığı Tahdidu Nihayeti’l- Emâkın adlı kitabını bu dönemde tamamlamıştır (1025).

Sultan Mesud döneminde Ortaçağ asrtonomisinin en önemli kaynaklarından olan El- Kanunü’l Mesudî adlı kitabı yazmış ve sultana ithaf etmiştir. Öteki çalışmalarının yanında, ünlü filozof ve bilgin Ebubekir Razi’nin kitaplarının, İslâm tarihi açısındam büyük değer taşıyan kataloğunu hazırlamıştır. Gazne’de ölen Birunî’nin ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Değişik kaynaklarda 1048-1061 yılları arasında değişen tarihlerde vefat ettiği belirtilmektedir. Bilim Anlayışı Birunî, özgür düşünce ve sağlam bilgiye aykırı düşen boş ve temelsiz inançlara, düşüncelere önem vermemesi bakımından bir Ortaçağ bilgini olmaktan çok bir Yeniçağ bilgini kabul edilebilir. Simya, sihir, büyü gibi batıl inançlara inanmayan Birunî Kitabü’lCevahir fi Marifeti’l-Cevahir adlı kitabında yağmur taşıyla yağmur yağdıralamayacağı veya zümrütün yılan üzerinde etki yaptığı yolundaki inaçları yıkmaya çalışmıştır.

Birunî tükenmek bilmeyen bir gözlem ve araştırma çabasına nesnellik ilkesini ve içten bir dindarlık ruhunu da ekleyerek her yönden yetkin bir kişilik sergilemiştir. Bir hipotezin deneyle doğrulanması düşüncesi yanında ölçmeye verdiği önem kendisini fizik ve matematik çağdaş kavranışına oldukça yaklaştırmıştır. Çünkü o bir felsefeci olmaktan çok bir bilim adamıdır. Bilim adamı olarak yapıcı ve eleştirel bir zihniyette, bilimsel konularda sığ ve yüzeysel kalmaktan sürekli kaçınmış, bu nedenle bütün ömrünü bilgi birikimlerini deney ve gözlemlerle doğrulama uğruna harcamıştır. Birunî deney ,gözlem ve nesnellik ilkelerine dayanan bilimsel yönetemini doğa bilimlerinin yanında sosyal bilimlerde de uygulamıştır. Birunî’ye göre ilmin hazzı, yani hakikatı araştırma zevki, en yüksek zevkler arasındadır. Bu hususta kendisi şöyle demektedir: “ İlim adamına yani ilim hizmetçisine lazım ve kaçınılmaz olan şey, ilmin bütün sahalarında yeterli bir seviyede olmasa bile, ilimler arasında bir ayırım yapmamak, herbirinin hakkını vermektir.

Çünkü ilim güzeldir, lezzeti de kalıcıdır. Araştırma boyunca bu lezzet sürer gider. Çalışma bitince lezzet de son bulur. İlim adamı kendinden önce gelen âlimleri hor gözle bakmamalı, tevazû ile eserlerine yaklaşıp, istifade etmelidir. Böylece en doğru ve en sağlam bilgilere ulaşacak, kusurlu, hatalı bilgilerden uzak durmuş olacaktır.

İlmin ilerlemesi ve gelişmesi için şunlar lüzumludur:
1. İlmi düşünceye serbestlik tanınmalı, yani ilimde söz sahibi olanlanlar fikir hürriyetine sahip olmalı.
2. İlmi çalışmalar açık ve sağlam metodlara dayanmalı.
3. İlim; bâtıl düşüncelerden, sihir ve hurafelerden arınmış olmalı. 4. Gerçek ilim adamlarına çalışma zevk , şevk ve gayretleri arttıran teşvik tedbirleri alınmalı.
5. İlmin ilerlemesi için lüzumlu her türlü maddi, sosyal, teknik şartlar ve imkanlar hazırlanmalı.
6. İlme, ilmî eserlere ve ilim adamlarına hürmet edilmeli, itibarları sağlanmalı.
7. İnsanların dikkat ve alâkaları ilmî konulara çekme çalışmaları yapılmalı.
8. Devletin ileri gelen adamları , ilmin gelişmesi için gereken tedbirleri tespit edip , hemen bunları tatbik etmeli. ”

Bazı Önemli Bilimsel Çalışmaları Astronomi ve Matematik İlk astronomi gözlemlerini 990’da yapmıştır. Bu daha 17 yaşındayken astronomide verimli bir düzeye ulaştığını göstermektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 08:01
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Ekim 2015       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Biruni

Ad:  Biruni.jpg
Gösterim: 2329
Boyut:  41.3 KB

Benzer Konular

10 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış
27 Şubat 2010 / servet_741 Soru-Cevap
28 Şubat 2011 / cadı-kız Soru-Cevap
16 Mayıs 2012 / merveee Soru-Cevap