Arama

Yeni Keşfedilen Canlı Türleri (Bilinmeyen Canlılar)

Güncelleme: 22 Şubat 2016 Gösterim: 73.069 Cevap: 26
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
22 Haziran 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Okyanusun dibinden 500 yeni canlı
Okyanus diplerindeki volkanik girintilerin oldukça sıcak sularında, Antartika buzullarının altındaki karanlık ve soğuk sular ile okyanusun derin sularında, 150'si balık türü olmak üzere, daha önce bilinmeyen toplam 500 tip canlı keşfedildi.
Sponsorlu Bağlantılar
Volkanik kaynar sularda yaşayan karidesler, deniz tarakları veya bakteriler de dahil olmak üzere, bu canlıların çok sıcak, çok soğuk, karanlık veya oldukça derin sularda yaşıyor olmaları, dünya dışındaki gezegenlerde de canlı türlerinin bulunması olasılığını daha da arttırıyor.

Hükümetlerin, Birleşmiş Milletlerin (BM) ve bazı kuruluşların desteğiyle yapılan uluslararası “Census of Marine Life” programı çerçevesindeki araştırmalar ile ilgili olarak bugün yayımlanan raporda, “Dünya'nın, Mars veya Venüs'den bile daha güç ortamlarında canlıların yaşayabildiği” belirtildi.

Yaklaşık 80 ülkeden 2000 kadar bilim adamının katıldığı araştırma programının yöneticilerinden ABD Sloan Vakfı'ndan Jesse Ausubel, “keşifler çağının henüz bitmediğini” belirterek, “bulgularımız, NASA veya Dünya dışında canlılar arayanlar için de ilgi çekici” dedi.

Atlas okyanusunun kuzey kesimindeki Ascension Adasının kuzeyinde okyanus tabanındaki volkanik bölgede, volkanın iç sıcaklığı kurşunu da eritebilecek 407 santigrat dereceye ulaşabiliyor ancak volkanın çevresinde 80 santigrat derecedeki sularda da yaşam bulunuyor. 3000 metre derinlikteki bu bölgenin hemen yakındaki 2 santigrat derecede de yaşam bulunuyor. Bazı canlılar aşırı sıcaklık farkı olan her iki bölgede arasında gidip geliyor. Atlas okyanusundaki araştırmanın yöneticisi İngiltere Southampton Oşinografi dairesinden Chris German, volkanik suların, dünyadaki en güç koşullara sahip olduğunu ancak burada bile “düzenli bir yaşam döngüsünün oluştuğunu” belirtti.
German, canlıların aşırı sıcaklık farkı olan iki bölgeye de uyumlu olmasını, çözülmesi en zor bulmacalardan biri şeklinde değerlendirdi. German bu durumu, ”bir insanın bir saunada yaşaması ve ara sıra üzerine buzlu su dökmesi gibi bir durum” diye tarif etti.



Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:39 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Haziran 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Okyanuslarda derinliğe bağlı olarak sıcaklık, basınç, besin maddelerinin yoğunluğu ve ışık oranı değişir.

Sponsorlu Bağlantılar
Deniz yüzeyinden tabanına doğru inildikçe koşullar farklılık gösterir. Bununla birlikte her derinlikte, ortamın koşullarına uygun yapı ve sistemlere sahip canlılar yaşamlarını sürdürürler.

En derin noktası 11.000 metre, ortalama derinliği ise 5.000 metre olan okyanuslarda, 100 metrenin altına güneş ışığı ulaşmaz. Dolayısıyla buralarda fotosentez imkanı yoktur. Yüksek bir basınç, 2-4°C gibi düşük bir sıcaklık ve sürekli karanlık vardır. Kıt besin kaynakları, sadece üst tabakalardan yağan atıklar ve organik maddelerden oluşur. Kısacası söz konusu olan, insanların alışkın olduğundan tamamen farklı bir ortamdır. Tüm bu zor koşullara rağmen, okyanusların derinliklerinde çeşitli balıklar, birbirlerinden çok farklı omurgasız canlılar ve mikroorganizmalar yaşarlar.

Okyanuslarla ilgili olarak 21. yüzyılın başında keşfedilen bir biyolojik olgu şöyledir: Okyanus dibindeki çamur tabakasında bulunan bazı bakteri ve arkebakteriler metan tüketmektedir. Bu bizim için hayati öneme sahip bir faaliyettir. Bu mikroorganizmaların her yıl yaklaşık 300 milyon ton kadar metan tükettikleri sanılmaktadır. Uzmanlara göre; "Bu miktar, insanların tarım, çöp gömme ya da fosil yakıt kullanma yollarıyla atmosfere saldıkları metan miktarına eşittir." Dolayısıyla 20 Temmuz 2001 tarihli Science dergisinde belirtildiği gibi, "Bir zamanlar varlığı olanaksız sanılan bu metan yiyen mikropların, şimdi gezegenin karbon dolaşımı açısından çok önemli olduğu görülmektedir."

Burada dikkat çekici olan, söz konusu bakteriler arasındaki kusursuz iş birliği ve düzendir. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılın teknolojisiyle anlaşılabilen iş birliği şöyle özetlenebilir: Bakteriler sayesinde (onlardan bazı yapısal farklılıklar taşıyan) arkebakteriler oksijensiz ortamda metanla beslenebilirler; arkebakteriler ise bakterilerin ihtiyacı olan karbonu sağlarlar.

Okyanusların binlerce metre derinliklerinde, oksijenin dahi bulunmadığı çamur katmanında yaşayan bu gözle görülmeyen canlılar durmaksızın insanlar için çalışırlar. Bu tek hücreli canlıların yok olmaları durumunda neler olacağını düşünmek, bunların bizim için önemini açıkça gösterir: Bu mikroorganizmalar ortadan kalktıkları takdirde, açık denizlerin dibinde bulunan büyük miktardaki metan gazı atmosfere karışır, sera etkisi nedeniyle küresel ısınma baş gösterir, dünyanın her yerindeki iklim dengeleri bozulur ve dünya yaşayamayacağımız kadar sıcak bir gezegene dönüşürdü.

2001 yılında anlaşılmıştır ki, okyanusların altındaki yer kabuğunun içinde bazı bakteri türleri yaşamaktadır. Bu mikroorganizmaların doğal yaşam alanı, deniz yüzeyinin binlerce metre altındaki okyanus tabanının 300 metre derinliğe kadar olan bölümüdür. Yaşam alanlarının yanı sıra, söz konusu canlıların faaliyetleri de insanı hayrete düşürmektedir. Bu bakterilerin besin kaynakları kayalardır; kayaları yiyerek beslenirken tüm canlılar açısından çok önemli bir işi daha gerçekleştirirler: Okyanuslarda, elementlerin ve kimyasal maddelerin dolaşımına önemli katkıda bulunurlar. Bu noktada daha dikkatli düşünürsek, yeryüzündeki yaşam için çok önemli olan bu işlemi yapanların, tüm laboratuvarlar ve bilim adamlarının biraraya gelseler bile yapamayacakları bu işi gerçekleştirenvarlıkların tek hücreli organizmalar olduğu görülecektir.

Okyanus dibindeki diğer bir ekosistem ise sıcak su kaynaklarıdır. Bu kaynaklar, dünyanın kabuğundaki yarıklardan, içinde çeşitli minerallerin bulunduğu sıcak suyun çıktığı yerlerdir. 20. yüzyılın sonlarında keşfedilen kaynakların çevresinde şimdiye kadar 300'den fazla tür saptanmıştır. Bazıları parlak kırmızı renk tüylere sahip birkaç metre uzunluğunda büyük boru solucanları, dev istiridyeler, midyeler, ahtapotlar ve farklı görünümlerdeki omurgasızların yaşadığı ortam, araştırmacıların oldukça ilgisini çekmiştir. Okyanusların tabanında, kimyasal açıdan zengin ancak soğuk olan su sızıntılarının yakınlarında da çeşitli canlıların var olduğu tespit edilmiştir.

Şimdi şu gerçeği göz önünde bulunduralım: Derin deniz araştırmalarında kullanılan denizaltılar ancak son 70 yıl içinde geliştirilmiştir. Binlerce metre derine inen bir keşif denizaltısı özel olarak tasarlanmıştır. Bu tasarım, çeşitli bilim dallarından uzmanlar tarafından yapılmıştır. En derin okyanusların diplerinde milyonlarca senedir yaşayan her canlı türü de, bulunduğu ortama en uygun yapıda tasarlanmıştır. Dahası bu canlıların hücrelerindeki mekanizmalar, keşif denizaltılarındaki sistemlerden kat kat komplekstir.

Böylesine kompleks yapıların ise, evrimin iddia ettiği gibi, tesadüfen oluşması kesinlikle mümkün değildir. Okyanusların derinliklerindeki canlı çeşitliliği ve bunlardaki üstün tasarımlar, herşeyi en ince detayına kadar tasarlayarak yaratan Allah'a aittir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Haziran 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Antarktika’da küresel ısınma sonucu eriyen kilometrelerce kalınlıktaki buz kütlelerinin kırılmasıyla yeni deniz canlıları su yüzüne çıktı. Uzmanlar, bulunan türlerin tehlikede olduğunu bildirdi. Milyonlarca senedir altında yaşadıkları buz kitleleri yüzünden deniz yatağında yaşamlarını sürdüren 1000 yeni tür bilim dünyasında şaşkınlık yarattı.

Son 50 yılda bölgedeki sıcaklığın 2,5 derece artmasıyla buzullar kırılınca altlarında yaşayan ‘bakir güzellikler’ ortaya çıktı. Bölgede keşfedilen yeni türler arasında kırmızı kan hücresi taşımayan buz balıkları ile Antarktika ahtapotu bulunuyor.


Alman araştırma gemisi Polarstern ile bölgeyi tarayan 52 uzmanın başında bulunan Juliann Gutt, "Şimdiye kadar Antarktika'nın buz tabakasının altındaki yaşamı delikler açarak inceleyebiliyorduk. Şimdi, istediğimiz yerden örnek alabilecek eşsiz bir pozisyondayız" dedi. Ancak bir zamanlar dış dünyadan, üzerlerindeki buz tabakası sayesinde korunan bu canlıları şimdi penguen, balina ve foklara yem olma tehlikesi bekliyor.

Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:45 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Haziran 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İSTANBUL - Borneo ormanlarının derinliklerinde doğal yaşamı izlemek üzere yerleştirilen gece görüşlü fotoğraf makinelerine, insanoğlunun şimdiye kadar görmediği bir yaratık yakalandı.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yapılan açıklamada, bu hayvanın, Borneo adasının Endonezya’ya ait bölümünde, 2003 yılında 2 kez kameraya yakalandığı belirtilerek, evcil bir kediden biraz daha büyük olan bu hayvanın, koyu kızıl tüylü, küçük kulaklı ve uzun kuyruklu olduğu belirtildi.
Hayvanın fotoğrafları, bölgedeki vahşi hayatı iyi bilen bölge halkına ve uzmanlara gösterilse de kimse bu “gizemli hayvanı” tanıyamadı.
WWF, çok sayıda kişinin bu hayvanın şimdiye dek bilinmeyen “bir etobur türü” olduğunu düşündüğünü belirterek, bu tahminin kanıtlanması halinde, adada, yeni bir etobur türünün yüzyıldan fazla bir süreden bu yana ilk kez belirlenmiş olacağını açıkladı. Borneo adasının derinliklerinde yürütülen doğa projesinden Stuart Chapman, bu hayvanı şöyle tarif ediyor:
“Kediyle tilki arası bir şey. Tüylü uzun kuyruğu var, kızıl. Kürkü, Avrupa’daki tilkilerinki gibi kızıl. Burnunu tam göremiyoruz. Yapraklar kısmen kapatmış. Ama küçük bir burnu olduğunu düşünüyoruz. Küçük sivri kulakları var. En tuhafı, arka bacaklarının uzunluğu. ön bacakları ise daha kısa. Bunlar bu bölge hayvanlarına mahsus özellikler değil. Ama tabi bilimsel olarak tanımlayabilmek için, birini yakalamamız ve incelememiz lazım. Bir kaç aydır uğraşıyoruz. Başaramadık. Bölge halkı da daha önce görmemiş bu yaratığı. Dolayısıyla, sadece bilinmeyen bir yaratık değil, aynı zamanda maalesef muhtemelen soyu tükenmekte olan bir hayvan bu.”
Kalimantan bölgesindeki Kayan Mentarang ulusal parkında rastlanan bu memelinin, henüz bilinmeyen çok sayıda türün olabileceğini düşündürdüğünü belirten WWF, 1994-2004 yıllarında Borneo’da en az 361 yeni türün bulunduğuna dikkat çekti. Gerçekten de Dünya Doğa Fonu Borneo’da ormanların yok edilmesinin, bu balta girmez ormanların derinliklerinde yaşayan bu ve daha bir çok bilinen ve henüz bilinmeyen canlı türünü tehdit ettiğinden kaygılı. Örgüt, büyük kısmı Endonezya ve Malezya’ya ait dünyanın en büyük üçüncü adası Borneo’daki ormanların yok olmasından hükümetleri sorumlu tutuyor. Bu bölgede ormanlar genellikle ticari amaçla hurma ağacı yetiştirmek üzere yok ediliyor.Bu arada, WWF, Kalimantan bölgesinde palmiye yağı yetiştirilmesi projesine ilişkin kaygısını dile getirdi. Çin Kalkınma Bankası tarafından desteklenen proje, 1.8 milyon hektarlık alanı kapsıyor. Bu da Hollanda’nın yüzölçümünün yarısı anlamına geliyor. WWF, bu projenin doğaya etkisinin yıkıcı olabileceği görüşünde. Kaçak ağaç kesimi nedeniyle Endonezya her yıl en az 2.8 milyon hektar orman kaybediyor.
Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:47 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2007       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hawaii Adası açıklarında ilginç bir canlı türü ortaya çıkarıldı. Baş kısmı mürekkep balığına, alt kısmı ise ahtapota benzeyen deniz hayvanının yeni bir canlı türü olduğu sanılıyor. Big Island (Büyük Ada) açıklarında bulunan ve "mürtapot" olarak anılan canlı, Doğal Enerji Laboratuvarları'nın deniz dibindeki borularına takılınca yakalandı. Bin metre derinden geçen borularda canlıyı bulan Jan War adlı biyolog,
"İlk gördüğümüzde büyük bir heyecan yaşadık. Çünkü yeni bir canlı türüydü ve canlı olarak elimize geçmişti."
dedi. İnceleme altına alınan canlıya ne isim verileceği henüz belli değil. Biyologlar ahtapot ve mürekkep balığı kelimelerinin İngilizcelerini birleştirip "octosquid" diyor.
Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:46 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2007       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güney Amerika’nın Suriname bölgesinde araştırma yapan ekip 24 yeni canlı türü keşfetti.
Suriname’in dağlık bölgesini araştıran çevreci grup birbirinden çarpıcı 24 canlının izine rastladı. Parlak mor renkte deriye sahip kurbağa ile araştırmacıların ‘büyük ağız’ olarak isimlendirdiği cüce kedi balığı keşfedilen canlı türleri arasında yer alıyor.

Suriname’in dağlık bölgesinde araştırma yaparak yeni canlı türlerini ortaya çıkaran ‘Conservation International’ adlı grubun başkanı Leeanne Alonso konuyla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Gittiğimiz yerler o kadar ıssız ve bakirdi ki yeni canlı türleri bulabileceğimi düşündük. Bulduğumuz türlerin birçoğu böcek türünden hayvanlar. Ama onların dışında yeni kurbağa ve balık türlerine de rastladık’.
Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:46 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
10 Mayıs 2008       Mesaj #7
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Borneo Adaları’nın Endonezya kesimindeki bir nehirde bulunan akciğersiz kurbağanın yalnızca derisiyle solunum yaptığı belirtildi.
WASHINGTON - Singapur Ulusal Üniversitesi’nden David Bickford ve arkadaşlarının, Current Biology dergisinin bugünkü sayısında yayımlanan makalelerinde, suda yaşayan kurbağanın geriye doğru evrimleştiği ve yeniden ilksel (primordial) özellikler kazandığı iddia edildi.

AKCİĞERİN GELİŞİMİNE IŞIK TUTACAK
Yalnızca derisiyle solunum yaptığı belirtilen kurbağının incelenmesinin, hayvanlarda akciğerlerin ilk olarak nasıl geliştiğine ışık tutabileceği kaydedildi.
Hayvanlarda akciğer, milyonlarca yıl önce denizden karaya geçtiklerinde gelişmişt
i.

İLK KEZ BELİRLENDİ
Bu tür bir kurbağının yaşadığının ilk kez belirlendiği de ifade edildi.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:40 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!!
Candy_Girl - avatarı
Candy_Girl
Ziyaretçi
29 Aralık 2011       Mesaj #8
Candy_Girl - avatarı
Ziyaretçi
Akvaryum yetkilileri daha önce hiç karşılaşılmamış uzunlukta dev bir deniz kurdu buldu. Mercanlara ve balıklara saldırırken yakalanan canavar kurt, 2 metre uzunluğunda. Önceki aylarda, akvaryumdaki balık ve mercanlara saldırıp parçalıyordu.

Dev canavar üzerindeki dikenleri, avlarını uyuşturmak için kullanıyor. İğnelerini batırdığında, batırılan yer uyuşmaya başlıyor. Kıpırdayamıyorsunuz ve bu sırada kurdun yemeği oluveriyorsunuz.

Yetkililer canavarı başka bir akvaryumda göz altında tutulmak üzere, taşımayı planlıyorlar..
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Ocak 2012       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı
Bilimin Keşfettiği Son Canlılar

Güney Amerika'nın karanlık ve bakir ormanlarında yeni canlı türleri keşfedildi. Yeni keşifte, balık, kurbağa, uğur böceği ve çekirgenin yeni türleri bulundu.

Bilim adamları, Güney Amerika'da Surinam'da bulunan bakir ormanlarda yeni ve önemli keşiflere imza attılar.Son olarak bu tropikal ormanlarda yapılan incelemelerde ilk kez rastlanan dört çeşit canlı türü keşfedildi.Yeni keşifte, balık, kurbağa, uğur böceği ve çekirgenin yeni türleri keşfedildi.



Kaynak: Gençbilim/Dünyabülteni(26 Ocak 2012,17:22)
Son düzenleyen nötrino; 22 Şubat 2016 22:41
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
28 Ocak 2012       Mesaj #10
Avatarı yok
Yasaklı
46 Yeni Canlı Türü Daha Keşfedildi

Güney Amerika ülkesi Surinam'da çalışmalarını yürüten bilim insanları yeni keşfedilen dört çeşit canlı türüne ilaveten 40'dan fazla yeni canlı türü daha keşfettiler.

Conservation International (Uluslararası Koruma) derneği tarafından yürütülen araştırmalarda toplam 1,300 canlı türü kayda geçirildi. İlk incelemelere göre, bu canlılardan 46’sının daha önce tesbit edilmemiş canlı türleri oldukları tahmin ediliyor.

Uzmanlar, yerliler ve öğrencilerin katıldığı araştırmanın sonucunda keşfedilen canlıların tasnif ve sınıflandırma işlemi ise sürüyor. Surinam'da yaklaşık yirmi yıldır süren araştırmanın son safhasını oluşturan üç haftalık incelemeye katılan uzmanlardan Dr. Trond Larsen ülkedeki incelemeler sonucu elde edilen bulguların son derece değerli olduğunu belirtti.

Araştırmanın yürütüldüğü ormanlık bölge içinde kilometrelerce yol alıp hiçbir insan izine rastlanmadığını söyleyen Larsen sonsuzluk hissi veren orman dokusunun, dünya üzerinde gerçek anlamda "vahşi hayatın" sürdüğü sayılı yerlerden biri olduğuna dikkat çekti. Araştırma bölgesinin koruma altına alınması için girişimlerin sürdüğünü belirten Doktor Larsen, "vahşi hayat koruma altına alınmazsa devamlılığı garanti değildir" uyarısında bulundu.


Kaynak:BBC Türkçe(27 Ocak 2012,23:46)

Benzer Konular

20 Aralık 2007 / we come one Bilgisayar
18 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap
25 Mart 2014 / Misafir Soru-Cevap
15 Haziran 2016 / Misafir Cevaplanmış
23 Şubat 2014 / Misafir Taslak Konular