Arama

Türkiye'de Biyolojik Çeşitlilik Uygulama Alanları

Güncelleme: 8 Ekim 2017 Gösterim: 37.982 Cevap: 2
SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
15 Şubat 2008       Mesaj #1
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
İğneada Longoz Ormanları
icerik 78&ampboy150&ampgenislik150
Sponsorlu Bağlantılar
k nijat sk nijat DSCF7544

GENEL TANITIM
İğneada bölgesinde yürütülen Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi’nin proje etüt ve değerlendirme alanı; İğneada Beldesi, Sivriler ve Avcılar Köy’leridir.
Kırklareli İli, Demirköy İlçesine bağlı İğneada Beldesi, Türkiye’nin Kuzey-Batısında Bulgaristan’a komşu bir sahil kasabasıdır. İsmini tunç ve demir çağlarında bölgede yaşayan yerli Trak toplumları, Thyn’lerden almıştır. Thyn’lerin yaşadığı yer anlamına gelen İğneada’nın nüfusu 2349 olup, yaz aylarında beldeye gelen ziyaretçilerle 10.000’i aşmaktadır. Yöre insanı geçimini ağırlıklı olarak orman işçiliği, hayvancılık, balıkçılık ve turizm gelirlerinden elde etmektedir.
k nijat DSCF7697
Karadeniz sahili boyunca Yıldız (ıstranca) Dağlarından Karadeniz’e doğru akan dereler, denize ulaşmadan göllerde ve bu göllerin bataklık alanlarında son bulur. Ancak önlerindeki kumul barikatı nedeniyle denizle irtibatları kesilen göl ve bataklıklar, ilkbaharda fazla gelen sularla şişerek geriye doğru taşar ve düz araziyi kaplarlar. Bu taşkın alanlar Longoz (su basar) alanlarını ve birbirinden farklı deniz, göl ve orman ekosistemlerini oluştururlar. Her mevsimde taban suyu seviyesi oldukça yüksek, organik madde bakımından zengin olan bu asidik topraklar, üzerinde gelişen ormanları tropikal ormanlara benzer bir şekilde süsleyerek, biyolojik zenginliği arttırmaktadır.
k nijat DSCF7700
Proje alanında birbirinden ayrı olarak üç longoz alanı bulunmaktadır. Erikli Gölü, Mert Gölü ve Saka Gölü longozu görülmesi gereken longozlardandır. Her üç alanın hayvan ve bitki çeşitliliği birbiri ile benzer özellikler göstermekte ve ülkemiz için eşi olmayan doğal bir kaynak oluşturmaktadır.

Ülkemizde bu tip ekosistemlerin az olmalarının sebebi, oldukça hassas yapılarının kolaylıkla tahrip edilerek zarar görebilmesidir. Longoz Ormanları’nın Taban Suyu seviyesi düştüğünde gerçek özelliklerini kaybederek, yok olacaklardır.

icerik 89&ampboy150&ampgenislik150Fauna
Ulusal ve Avrupa ölçeğinde korunabilmiş en önemli subasar (longoz) ormanının yer aldığı İğneada bölgesi içerdiği farklı ekosistemleriyle yöredeki birçok hayvan türü için kaliteli ve farklı yaşam alanları oluşturmaktadır. Tatlı, tuzlu ve acı su sistemlerinin görüldüğü sulak alanları, delta ve açık kıyıları, tatlı su bataklıkları ve çamur düzlükleri, turba alanları ve bataklık ormanları gibi canlılar açısından oldukça önemli yaşam alanı tipleri bölgede yer almaktadır

Kuşlar

Türkiye kuş varlığını oluşturan 454 kuş türünden yarıya yakını (194 tür) yıl içerisinde İğneada’da görülebilmektedir. Avrupa Kırmızı Liste (E.R.L. = IUCN) ölçütlerine göre nesli tehlike altında olan ve/veya tehlike altına girebilecek statüdeki; Cüce Karabatak (Phalacrocorax pygmeus), Akkuyruklu Kartal (Haliaetus albicilla) ve Küçük Kerkenez (Falco naummani) İğneada’nın sağlıklı ekosistemini temsil eden 3 gösterge kuş türüdür.
Bunun yanı sıra ülkemizde sadece kuzey Trakya’da görülen Küçük Yeşil Ağaçkakan İğneada’da öne çıkan önemli bir kuş türüdür. Alan özellikle bazı su kuşları (balıkçıllar, kazlar, ördekler su tavukları, ve yağmurcunlar) ve yırtıcılar (kartallar, şahinler, doğanlar ve deliceler) için önemli bir üreme alanıdır. Ayrıca çok önemli sayıda su kuşu ve yırtıcı için, özellikle leylekler (ak ve kara leylek), sonbahar göçünde geçiş yoludur.
Bern Sözleşmesi ölçütlerine göre alanda konaklayan veya yaşamını sürdüren 184 kuş türü tehlike kategorisinde olup koruma altına alınması gerekli türledir. Yapılan gözlem ve kayıtlara göre İğneada proje alanını temsil eden 9 gösterge kuş türü ve 13 izlenmesi gereken kuş türü bulunmaktadır.

Memeliler

Proje sahasındaki memeli tür çeşitliliği yüksektir. Tüm Türkiye’deki memelilerin % 34’ü ve Trakya’daki memelilerin % 57’si İğneada yöresindeki zengin yaşam alanlarında barınmaktadır.

Sahada; Geyik (Cervus elaphus), Karaca (Capreolus capreolus), Yaban domuzu (Sus scrofa), Kurt (Canis lupus), Tilki (Vulpes vulpes), Çakal (Canis aureus), Yaban kedisi (Felis silvestris), Sansar (Martes sp.), Porsuk (Meles meles) ve Yarasanın yanı sıra temiz suların göstergesi Su samuru (Lutra lutra) gibi önemli yaban hayatı türleri yaşamaktadır.

Balıklar

Bölgede bulunan 5 göl proje sahasını balık türleri açısından da zengin hale getirmektedir. Hamam ve Pedina gölleri orman içi göllerdir. Mert, Erikli ve Saka gölleri ise lagün gölleri olup yılın belirli zamanlarında denizle birleşirler. Üreme, korunma ve beslenme amacıyla denizden tatlı suya veya tatlı sudan denize göç eden balık türleri açısından bu lagün gölleri çok önemlidir.

Bölgedeki dere ve göllerde yaşayan 8 balık türü Bern listesinde “Korunması gereken türler (PFS)” kategorisindedir. Bunlar; Dere Hamsisi (Chalcalburnus chalcoides), Deniz İğnesi (Syngnathus abaster), Tatlısu Kaya Balığı (Neogobius fluviatilis), Kurt balığı (Apius aspius), Noktalı İnci Balığı (Alburnoides bipunctatus), Acı Balık (Rhodeus amarus), Taş Yiyen Balık (Cobitis taenia) ve Kababurun Balığı (Chondrostoma nasus) dır.

En fazla balık türünün Erikli ve Mert Göllerinde bulunduğu proje sahasında ekonomik öneme sahip balıklardan Sazan (Cyprinus carpio), Tatlısu Kefali (Leuciscus cephalus), Kızılkanat (Scardinius erythrophthalmus), Gümüş Balığı (Atherina boyeri), Akbalık veya Kurtbalığı (Apius aspius) ve Has Kefal (Mugil cephalus) görülmektedir.

Proje sahasını besleyen derelerin Istranca Dağları’nda başlayan kaynaklarında yaşayan Kırmızı Benekli Alabalık Demirköy ve İğneada yöresindeki kaliteli yaşam alanlarının varlığını ispatlamaktadır.

Sürüngen ve İkiyaşamlılar

Avrupa’daki ikiyaşamlı ve sürüngen türlerinin Anadolu’ya giriş kapısı olan Trakya Bölgesi’nde küçük bir kısmı temsil eden İğneada proje sahası, Trakya genelindeki ikiyaşamlı ve sürüngen sayısının yarıdan fazlasını barındırır. Bunun sebebi bölgedeki sulak alanların, zengin bitki örtüsü ve böceklerle birlikte bulunarak ikiyaşamlı ve sürüngen türleri açısından besin değeri yüksek, çekici bir yaşam ortamı oluşturmasıdır.

Bern Sözleşmesine göre kesinlikle korunması gereken ikiyaşamlı türlerden Pürtüklü Semender (Triturus karelini) ve Gece Kurbağası (Bufo viridis) ile sürüngen türlerinden Oluklu Kertenkele (Ophisaurus apodus), Yeşil Kertenkele (Lacerta viridis) ve İnce Kertenkele (Ablepharus kitaibelii) alanda yaşamaktadır. Bunların dışında Yılan ve Kaplumbağa türleri de dahil 16 tür ikiyaşamlı ve sürüngen türü yaşam alanı çok uygun bu bölgede barınır.

Böceklerk nijat DSCF7676

Böcek varlığının 310 tür olduğu proje sahasında yapılan çalışmalar sonucu tür sayısı bakımından en zengin bölge, 123 türle Pedina ve Hamam Gölü arasındaki bölgedir. Bu bölgede orman içi açıklıkların bulunması böcekler açısından uygun yaşam alanları oluşturmaktadır. Buna karşın sık longoz ormanlarının böcek çeşitliliği bakımından fakir olduğu gözlenmiştir. Genel olarak proje sahasında böceklerin gözlemlendiği yaşam ortamları; göl kenarı ve orman içi açıklıklar, sahile yakın kumul bölgeler, çürüyen ağaç kütükleri ve taş altları ile ormanlık alanlardır.

IUCN koruma kategorisinde yer alan Büyük Teke Böceği (Cerambyx cerdo) ve Benekli Bakır Kelebeği (Lycaena dispar) proje sahasında kendine uygun yaşam ortamı bulmuştur. Bu türlerden Büyük Teke Böceği, orman içindeki ağaçlarda yaşamakta ve türün buradaki devamlılığı amacıyla izlenmektedir.

Böcek faunası elemanlarından besin zincirinin en üstünde yer alan Yusufçuk (Helikopter böceği) (Anax imperator) ise İğneada proje sahası için gösterge türdür. Sulak alanların civarında yaşayan ve kolayca gözlenebilen bu yaygın tür buralardaki bitkiler üzerinde dinlenerek bu bölgede uçar, diğer böcek türleri ile beslenerek böcek nüfusunun kontrolünde önemli rol oynar.
Flora ve fauna envanter çalışmaları sonucunda 310 tür böcek, 28 tür balık, 46 tür memeli, 194 tür kuş, 17 sürüngen, 544 tür bitki tespit edilmiştir. Bu bitkilerin, 3'ü endemik, 11'i ise küresel ölçekte tehlike altında tür statüsündedir.


*************************************************************************** ****


Köprülü Kanyon
wwwyeniresimcom   Kanyon Canyon Resimleri   Mula Kprl Kanyon

Türkiye'nin güneyinde, Akdeniz Bölgesi içinde bulunan Toros Dağları'nın orman ve yüksek alpin kuşak ekosistemlerini temsil eden Köprülü Kanyon Milli Parkı yaklaşık 40,000 ha. alana sahiptir (rakım 400-2,500 m.)

konu buyuk 5

Köprülü Kanyon, yüksek sayıda ziyaretçinin özellikle rekreasyonel amaçlı olarak (rafting, pikinik alanları, kültürel sit alanları) kullandığı bir milli park alanıdır. Turizm gelişimine yönelik düzenlemelerin yetersizliği, bir doğa koruma yönetim planının bulunmaması nedeniyle etkisini belirgin bir şekilde göstermektedir. Ek olarak, gelir düzeyi son derece düşük yerle halkın ve yarı-göçer toplulukların otlatma sürdürülebilir olmayan faaliyetleri doğal kaynakların zarar görmesine neden olmaktadır. Alan, kitle turizminin çevresel etkileriyle nasıl başa çıkılacağının ve doğa koruma ile yerel ilgi gruplarının gelir seviyesinin yükseltilmesi hedeflerini birlikte başaracak bir yönetim sisteminin nasıl başarılacağının gösterilmesi açısından önem taşımaktadır
*************************************************************************** ****



Camili


1161261133camili4

Kafkasya Karışık Ilıman Yağmur Ormanı ve Yüksek Alpin Çayırları

Camili Havzası, Doğu Karadeniz Dağları Artvin İli, (25.258 Ha. Yükseklik 400-3.500 m.)

1macahel

Camili proje alanı yüksek ırmak tabanlı ormanlardan oluşmaktadır. Alana ulaşımın zor oluşu, alan dışına göç ve günden güne azalan nüfus artış oranı, kontrolsüz turizm gelişmeleri ve kaynak kullanımı ile alanın zarar görmesini önemli ölçüde engellemektedir. Koruma Yönetim Planı olmamasına rağmen, sahada olumsuzlukların az olması nedeniyle, alan yeterince korunmaktadır.

2karagol

Camili’deki bozulma az olduğundan, alan biyolojik çeşitliliğin korunması ve katılımcı yönetim mekanizmalarının kurulmasında ender imkanlara sahiptir. Alan eko-turizm yönünden imkanlar sağlayabilecek özellikte ve yerel faydalanıcılar için koruma ve ekonomik faydalanımlar arasında güçlü bir bağlantının kurulmasını sağlayacak kapasitededir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen SaKLI; 15 Şubat 2008 16:34 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
..
SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
15 Şubat 2008       Mesaj #2
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
Sultan Sazlığı
k Fatih Sayar SULTAN SAZLIGI1
Sponsorlu Bağlantılar
Sultan Sazlığı, Merkez Anadolu Platosu'nda Kayseri ili sınırları içinde yer alır (yaklaşık alanı 18.000 Ha., rakım 1.000-3.000m).

Türkiye'de Biyolojik Çeşitlilik Uygulama Alanları

Sultan Sazlığı endüstri, tarım, hidrolojik rejim ve su kirliliğinden aşırı bir şekilde etkilenmiş, önemli bir sulak alandır. Alanın korunması birden fazla bakanlığın sorumluluğundadır.

Sultan Sazlığında tarımsal uygulamaların nasıl yapılacağı, DSİ faaliyetleri ve Çevre ve Orman Bakanlığı'nın çevresel düzenlemelerinin nasıl uygulanabileceği gibi konular önem arz etmekte ve Türkiyede sulak alan biyolojik çeşitliliğinin korunmasında kurumlar arası koordinasyonun nasıl sağlanabileceğini gösterebilecek özelliklere sahip bir sahadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 31 Ocak 2012 14:11 Sebep: Kırık Link
..
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Ekim 2017       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı

Kocaeli'de Botanik Alanında Biyoçeşitlilik Uygulamaları!


Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) kapsamında kurulan Bitki Doku Kültürü Laboratuvarı'nda bir sanayi kenti olan Kocaeli'nin biyoçeşitliliğinin korunması doğrultusunda nesli tükenmekte olan bitkiler çoğaltılarak yeniden doğaya kazandırılıyor. Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada biyoçeşitlilik çalışmaları sırasında bazı bitkilerin doğada yok olma tehlikesi altında olduklarını tespit ettiklerini belirtti.

Söz konusu yok olma tehlikesinin önüne geçmek maksadıyla 2009 yılında Bitki Doku Kültürü Laboratuvarı'nı kurduklarını belirten öğretim üyesi, "Bu sayede biyoçeşitliliğin tükenmesini engellemeye çalışıp, korunmasına da katkıda bulunuyoruz. Doğada bulduğumuz az sayıda örneği, tohum ya da gövdesinden aldığımız herhangi bir bölümünden laboratuvar ortamında özel besi yerlerinde çoğaltmak vasıtasıyla yüzlerce, binlerce aynı bitkiden elde edebiliyoruz. Elde ettiğimiz bitkileri, doğaya aktarmadan önce bir iklimlendirme alıştırması yapıyoruz, daha sonra belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra doğada belli alanlara onları tekrar dikiyoruz ve doğaya kazandırıyoruz." dedi.

Araştırmayı yöneten üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi ise laboratuvarda şu ana kadar Kocaeli ve yakın çevresinde bulunan ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bitkileri çoğalttıklarını belirtti. Kentteki biyoçeşitliliğin korunmas bağlamında yaptıkları çalışmaların önemine dikkat çeken araştırma görevlisi, "Öncelikli olarak mavi yıldız bitkisinden binlerce çoğalttık. Çeşitli yerlere ilgili bitkiyi naklettik ve tükenme tehlikesini Türkiye popülasyonları için tamamen ortadan kaldırdık." şeklinde açıklamada bulundu.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science (8 Ekim 2017)

Benzer Konular

27 Mayıs 2018 / ThinkerBeLL Biyoloji
20 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
1 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Biyoloji
14 Haziran 2013 / Misafir Cevaplanmış