Arama

Sinir Sistemi Nedir - Sinir Sisteminin Yapısı ve Görevleri

Güncelleme: 11 Ekim 2018 Gösterim: 16.212 Cevap: 8
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
6 Nisan 2007       Mesaj #1
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

sinir sistemi


çokhücreli hayvanlarda, gövdenin çeşitli etkinliklerinin birbiriyle uyum içinde ve eşgüdümlü olarak sürmesini, canlının çevredeki ve kendi gövdesinin içindeki değişiklikleri zamanında saptayıp bunlara yanıt vermesini sağlayan özelleşmiş yapı.
Sponsorlu Bağlantılar

Sinir dokusunun en basit işlevsel birimi nöron olarak da bilinen ve uyaranları alıp elektrokimyasal ileticiler aracılığıyla taşımak üzere özelleşen sinir hücresidir. Birbirine bağdokuyla tutunan sinir hücresi demetleri sinirleri oluşturur. Omurgalılara özgü bir sinir hücresi, hücre gövdesi ile akson ve dendrit adı verilen uzantılardan oluşur. Dendrit, duyu alıcılarından ya da başka bir sinir hücresinden gelen uyaranları alarak hücre gövdesine taşır. Öte yandan akson, uyaranı gövdeden alarak başka bir sinir hücresine ya da sinirin etkisini göstereceği kas ya da salgı bezi gibi bir organa götürür. Sinir sistemindeki üç genel sinir hücresi türü duyularla ilgili bilgiyi alan duyu hücreleri, uyaranları organlara taşıyan hareket hücreleri ve bu iki hücre türü arasındaki iletiyi sağlayan bağlantı hücreleridir.

İki sinir hücresi arasındaki bağlantı bölgesi sinaps olarak adlandırılır. Sinir uyaranı aksonun uç bölgesine ulaştığında buradaki sinaps öncesi keseciklerinden asetilkolin ya da noradrenalin gibi bir kimyasal madde salınır. Bu madde iki hücre arasında yer alan sinaps yangından geçerek sinaps sonrası alıcı hücreye gider ve burada uyan ya da ketleme işlevini yerine getirir. Sinir ileticisini parçalamakla görevli olan enzimler, ileticinin ortaya çıkardığı yanıtın süresini sınırlar. Sinir uyaranları kimi zaman tümüyle elektriksel mekanizmayla iletilir; bu durumda uyaran doğrudan sinaps öncesi zardan sinaps sonrası zara geçer. Kimyasal ve elektriksel ileti mekanizmasında uyaranlar sinaps boyunca yalnız tek yönde ilerleyebilir.

Omurgasızlarda merkezleşmiş ve yaygın olmak üzere iki temel sinir sistemi tipi vardır. Knidliler (örn. denizanası, hidra) ve ktenoforlar (örn. denizcevizi, denizüzümü) gibi ışınsal bakışımı olan hayvanlardaki yaygın sinir sisteminin yapısı çok ilkeldir; beyin dokusu yoktur, sinir hücreleri canlının bütün gövdesini saran bir ağyapı biçiminde dağılır.

Öbür omurgasızların çoğunda sinir sistemi bir ölçüde merkezleşmiştir; sistemin belirli bir bölümü canlıya ulaşan bilgi ve uyaranların eşgüdümünde ve yanıtların oluşturulmasında baskın rol oynar. Işınsal bakışımlı derisidikenlilerde (örn. denizyıldızı) beyin olmamasına karşın, ışınsal sinirlerin çevreye yayıldığı bir merkez sinir halkası yer alır. Merkezleşmiş sinir sistemi, beyin olarak adlandırılabilecek bir merkez gangliyon ve bir ya da daha fazla sayıda sinir kordonundan oluşur; bu yapı, üstün yapılı omurgasızlar ve omurgalıların tümüne özgü iki yanlı bakışım gösteren gövde düzeninin evrimsel bir uzantısı olarak kabul edilebilir. Bu tür sinir sistemine sahip en ilkel hayvanlardan yassısolucanlarda beyin, hayvanın baş bölümündeki sinir kordonlarının yarattığı bir şişkinlikten oluşur. Halkahsolucanlar (örn. topraksolucanı, sülük) ve eklembacaklılarda (örn. böcek, kabuklu) belirgin bir beyin dokusuyla gövdenin alt bölümünde (karında) uzanan sinir kordonlarını içeren daha karmaşık yapılı bir sinir sistemi vardır.

İnsanda ve öbür omurgalıların tümünde sinir sistemi iyi gelişmiş bir beyin ve vücudun sırt bölümünde uzanan omuriliği kapsayan merkez sinir sistemiyle, merkezle alıcılar ve öbür organlar arasındaki bağlantıyı sağlayan çevrel sinir sisteminden oluşur, insanla öbür omurgalıların sinir sistemleri arasındaki en önemli fark beyin kabuğunun (korteks) gelişme ve özelleşme düzeyidir. Beyin kabuğu duyu uyaranlarını çözümler, istençli kas hareketlerinin çoğunu denetler; usa vurma, anımsama ve öğrenme gibi yetilerin merkezidir. Beyni omuriliğe bağlayan ve soğanilikle Varol köprüsünden oluşan beyin sapı reflekslerin denetlenmesi, uyaranların iç organlara iletilmesi, vücudun iç ortamının düzenlenmesi ve sinir sisteminin kendi içinde ideal bir etkinlik durumunu sürdürmesi işlevlerini üstlenir.

Omurilik, boynun altında kalan bölümlerdeki uyaranların bağlantı merkezidir. Bu merkezde duyu siniri hücreleri hareket siniri hücreleriyle bağlantı hücreleri olmadan, doğrudan sinaps yaparak omurilik reflekslerinin (örn. dizkapağı refleksi) ortaya çıkmasına yol açar. Bunun yanı sıra, duyu siniri hücreleri bağlantı hücreleriyle sinaps yapar, bağlantı hücrelerinin biri ya da birkaçı hareket siniri hücrelerini uyararak refleks yanıtını başlatır. Bağlantı hücrelerinin bir bölümü de uyaranları beyne taşıyarak başka yanıtların ortaya çıkmasını sağlar; bu yanıtlar daha sonra bağlantı hücreleriyle omurilikteki uygun hareket siniri hücrelerine iletilir.
İnsanda çevrel sinir sistemi 12 çift kafa siniri ve 31 çift omurilik sinirinden oluşur. Çok sayıda iç organa uyarı taşıyan vagus dışındaki bütün kafa sinirleri, baş ve boyun bölgesinin duyu ve hareket etkinliklerini denetler. Omurilik sinirlerinin her biri omuriliğe getirici (duyu) ve götürücü (hareket) köklerle bağlanır. Bu kökler omuriliğin hemen dışında birleşerek duyu ve hareket siniri hücrelerini içeren büyük bir ortak sinir kordonunu oluşturur; bu kordon daha sonra vücudun çeşitli bölgelerine ulaşan dallara ayrılır.

Çevrel sinir sistemindeki hareket siniri hücreleri iskelet kaslarına dağılan somatik sistem ve iç organlara giden otonom sistem olmak üzere iki alt birimde toplanır. Otonom sinir sistemi kalp, salgı bezleri ve kan damarları, solunum, sindirim, iç ve dış salgı, boşaltım ve üreme sistemlerindeki düz kasları denetler. Somatik sistemin etkinliklerinin büyük bölümü bilinç düzeyinde gerçekleşirken, otonom sinir sisteminde yanıtlar büyük ölçüde istençdışıdır.

Otonom sinir sistemindeki sinir kordonları sempatik ve parasempatik lifler olarak sınıflandırılır. Organların çoğunluğunun işlevi, farklı, sıklıkla karşıt yanıtlara yol açan bu iki tür sinir tarafından denetlenir. Sempatik sistem sıklıkla stres ve şok gibi durumlarda yanıt vererek vücudu bu durumun etkilerine hazırlar; örneğin, kan basıncı, kan şeker düzeyi ve terlemenin artması, gözbebeklerinin genişlemesi ve kan akımının kaslarda yoğunlaşması sempatik liflerin etkisiyle ortaya çıkar. Öte yandan parasempatik sistem iç organların normal işlevlerini başlatıp sürdürmeyi üstlenir.

Sinir sistemindeki bütün birim ve mekanizmalar örselenme ya da hastalıklara çok duyarlıdır. Bunların sonucunda ortaya çıkan belirtiler geçici bir tik ya da kişilik değişikliğinden felç, ağır kişilik bozuklukları, hatta ölüme kadar uzanır. En sık rastlanan sinir sistemi bozukluklarından bazıları omuriliği etkileyerek felce yol açan enfeksiyonlar, urlar, travma ve doğuştan bozukluklar, hareket sinirlerini etkileyen Parkin- son hastalığı ve kore, çevrel sinir sistemini etkiyeien nöropatilerdir.

Sinir sistemi


vücudun en karmaşık sistemidir ve vücut ağırlığına göre oranı %2’ dir.
Çok hücreli canlılarda birtakım iletileri, işaretleri çevreden organizmaya ve organizmanın da bir kısmından diğer bir kısmına taşımakla görevli, ileri derece farklılaşmış bir sistemdir.
Sinir sistemini oluşturan hücrelere nöron adı verilir. Basit ya da karmaşık her türlü davranış, beynin değişik bölgelerinde yer alan bir grup nöronun etkinliği ile gerçekleşir. Beynin çalışabilmesi için nöronlar arasında iletişim zorunludur. Bu iletişim, aksiyon potansiyelleri denilen elektriksel sinyallerle sağlanır. Sinir sistemi vücudun elektrokimyasal iletişim ağıdır.

Nöronların Yapısı


Bir nöron, soma, dentrid ve akson denilen üç ana kısımdan oluşur.
  • Soma: Çekirdek (nukleus) ve çekirdekçiği (nukleolus) ihtiva eden esas hücre kısmıdır.
  • Dentrid: Soma içerisinden çıkan çok sayıda dallanmalardır. Yapı olarak bir ağacın dallarını andırır. Dentridlerin görevi diğer nöronlardan gelen uyarıları alıp, nöron gövdesine iletmektir.
  • Akson: Gövdeden çıkan ve dallanama göstermeyen sitoplazmik uzantı kısmıdır. Her nöronda bir tane bulunur. Gövdeden çıkan akson, sinir hücresinden gelen işaretleri çevreye taşımakla görevli olup, böylece sinir hücresini diğer sinir hücreleri veya bir kas hücresi veya bir salgı bezi gibi iş yapan (effektör) hücrelerle bağlar. Mesaj iletiminde önemli rolü vardır.
Nöronlar işlevlerine göre 3 sınıfta incelenirler.
  1. Duyusal nöronlar; duyuların alınmasını sağlarlar.
  2. Motor nöronlar; doku, organ ya da organ sistemlerinin işleyişinde değişiklikler oluştururlar.
  3. İnternöronlar; duyu ve motor nöronlar arasında yer alırlar.
Her nöron, dentritleri aracılığı ile diğer nöronlardan gelen uyarıları alır ve nöron gövdesine iletir. Bu uyarılar ya inhibitör ya da eksitatör niteliktedir. Değişik kaynaklardan gelen zıt yönlü uyarıların nöron gövdesindeki toplamına göre, nöron eksite ya da inhibe olur ve bu enformasyon nöronun aksonu aracılığıyla bağlı olduğu nöronlara ya da efektör organa (kas, salgı bezi) iletilir. Basit ve karmaşık davranış arasındaki temel fark, karmaşık davranışta daha çok sayıda ve değişik enformasyon içeren nöron gruplarının olaya katılmasıdır.
Genellikle nöronlar, dentritleri ve aksonları arasında karmaşık ilişkilerin kurulduğu birimler oluştururlar. Her birim diğeriyle karşılıklı ilişki içindedir ve her birim alınan uyarıyı modifiye ederek ilişki içinde olduğu diğer birimlere iletir. Sinir sistemi omurilikten beyin kabuğuna, hiyerarşik bir düzen içinde birbirine eklenmiş birimlerden oluşmuştur.

Nöronlar arasındaki bağlantı noktaları; Sinapslar
Uyaranların bir nörondan başka bir nörona geçişi sinaps adı verilen yapılar sayesinde gerçekleşir. Sinaps boşluğundan uyarıların (impuls) iletimi nörotransmitterler (aracı maddeler) veya mediatörler denilen maddeler sayesinde gerçekleşir. Nörotransmitterler iki sinir hücresi arasındaki bağlantıyı sağlayan kimyasal maddelerdir. Başta serotonin adı verilen madde olmak üzere henüz yapısı tam olarak açıklanamamış olan binlerce madde nörotransmitter olarak görev yapmaktadır
Sinapslarda presinaptik tarafa ulaşan aksiyon potansiyeli, bu uçtan kimyasal bir mediyatör salınmasına yol açar. Bu mediyatör postsinaptik taraftaki reseptörlerle etkileşerek, bazı iyon kanallarını aktive eder ve postsinaptik zarda elektriksel potansiyel değişikliğine yol açar. Sinaptik geçişi (transmission) sağlayan mediyatörler, nöronlar arasındaki ilişkiyi düzenleyen temel ögelerdir. Bugün 30 kadar nöromediyatörün varlığı bilinmektedir.

Sinir sisteminin organizasyonu
Sinir sistemi; merkezi (santral) sinir sistemi ve çevresel (periferik) sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.

Merkezi Sinir Sistemi


Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilikten oluşur.
Beyin (serebrum)
Ortalama bir erişkinin beyni 1300-1400 gramdır. Kafatası boşluğunda yer alan beyin, 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve trilyonlarca “glia” denilen destek hücrelerinden oluşur.
Beyin ve omurilik meniks denen üç zarla koruma altına alınmıştır. En dıştaki zar dura mater adını alır ve kafatası kemiklerinin iç yüzeyine tutunur. Ortadaki zar bağ dokudan oluşan araknoid zardır. En içteki zar ise beyni tamamen saran ve besleyen pia mater denen zardır.
Beyin enerjisini glukozun yıkımından sağlar. Beyin oksijensiz ya da glukozsuz kalırsa faaliyetini yitirir.

Beynin başlıca kısımları
Serebral korteks
Serebrumun tüm kıvrımlarını örten serebral korteksin kalınlığı 2-6 mm arasındadır. Serebral korteksin sağ ve sol yarısı korpus kallosum denilen, kalın bir bant oluşturan sinir lifleri ile birbirine bağlanmıştır. İnsanlarda serebral korteksin yüzeyi pek çok girinti ve çıkıntıyla kaplıdır. Korteksdeki çıkıntılara girus girintilere ise sulkus denir. Bunlar yüzey alanının arttırılmasını sağlamışlardır.
Serebral korteksin fonksiyonu, düşünme, istemli hareket, dil, sonuç çıkarma, algılamadır.
Serebral hemisferlerden her biri vücudun zıt tarafını kontrol eder. İnsanların % 90-95’inde sol hemisfer baskındır.
Sol serebral hemisfer, sağ elin kontrolü,konuşma ve yazma dili, bilimsel ve sayısal yetenek,düşünme ve mantık ve çözümleme gibi motor alanlara sahiptir.
Sağ serebral hemisfer ise sol elin kontrolü, görme ve hayal, müzik ve sanat yeteneği, yüzlerin ve üç boyutlu şekillerin tanınması ve idrakın tamamlanması gibi özelliklere sahip motor alanlar bulunur.

Beyin sapı
Omurilik ile beyin arasındaki bağlantıyı sağlayan yapıdır. Beyin sapındaki bazı alanlar kan basıncı, kalp hızı ve solunum gibi hayati fonksiyonların düzenlenmesinden sorumludur.
Beyin sapındaki yapılar, medulla oblangata (omurilik soğanı), pons (köprü), retiküler formasyondur.
Beyin sapının omurilikle birleşen en alt kısmına omurilik soğanı (medulla oblangata) denir. Omurilik soğanı solunum ve dolaşım merkezidir. Köprü (pons), omurilik soğanı ile orta beyni birleştirir ve formasyonu oluşturur.
Retiküler formasyonun hem duyusal hem de motor fonksiyonları vardır. Serebral korteksi gelen duyusal sinirlere karşı uyarır.
Orta beyin (mesencephalon), beyin sapının en kısa bölümüdür. Görme ve işitme ile bunların başlattığı reflekslerle ilgilidir. Orta beyinde substantia nigra denen geniş ve koyu renkli çekirdekler bulunur. Dopamin salgılayan bu bölgenin hasarı sonucu parkinson adı verilen hastalık oluşur.

Serebellum (beyincik)
Beyin sapının hemen arka kısmında yer alan beyincik, merkezi sinir sistemi ağırlığının yaklaşık % 10’luk kısmını oluşturur. Serebellum, serebral korteks gibi hemisferlere ayrılır ve bu hemisferleri saran bir korteksi vardır.
En önemli fonksiyonları hareket, denge ve duruşun sağlanmasıyla ilgilidir. Kas hareketlerinin zamanlamasını ayarlar.

Omurilik (medulla spinalis)
Omurilik omurgayı oluşturan omurlar içerisinde yer alan bir yapıdır. Vücudun büyük bir kısmı ile beyin arasında iletişimi sağlar. Hem somatik hem de visseral spinal refleks hareketlerini gerçekleştirir. Somatik spinal refleksler kas ve derideki duyu reseptörlerinden gelen uyaranlara tepkidir. Bu refleksler duruş şeklinin ortaya çıkmasını ve hareketlerin oluşmasına yardımcı olur. Visseral spinal refleksler ise iç organlardan gelen uyaranlar ile ortaya çıkar.

Beyin-omurilik sıvısı
Özellikle kandan oluşan ve açık renkli olan bu sıvı travmalarda bir su yastığı görevi yaparak beyni korur. Ayrıca beyin ile kan arsındaki besin maddesi ile atık madde değişimini sağlar. Muhteviyatında, çok az miktarda protein, oksijen, karbondioksit, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve klor iyonları, glukoz birkaç lökosit ve bazı organik bileşikler bulunur.

Hipotalamus
Beynin tabanında yer alan bezelye büyüklüğünde bir yapıdır. Hipotalamus, vücut ısısının düzenleyicisidir. Eğer vücut çok ısınırsa, hipotalamus bunu algılar ve derideki kapiler damarların genişlemesini sağlar, bu da vücudun soğumasına yol açar. Hipotalamus aynı zamanda hipofiz bezini de kontrol eder. Duyguların, açlığın, susuzluğun düzenlenmesinde rol oynar.

Talamus
Talamus çevreden gelen duyusal bilgiyi alıp bunu serebral kortekse iletir. Ayrıca serebral korteksden gelen bilgileri de omurilik ve beynin diğer kısımlarına iletir. Fonksiyonu duyusal ve motor integrasyondur.

Limbik Sistem
Limbik sistem, verilen bir uyarıya karsı gösterilen duygusal cevabi kontrol etmede önemlidir. Bu sistemin pir parçası olan hipokampusun ise öğrenme ve hafıza olaylarında önemli fonksiyonu vardır.

Bazal Ganglia
Ganglia kelimesi ganglion kelimesinin çoğuludur, yani ganglionlar anlamına gelir. Bazal ganglia hareketin koordinasyonundan sorumludur. Globus pallidus, kaudat nükleus, subtalamik nükleus, putamen ve substantia nigra denilen yapılardan oluşur.

Periferik Sinir Sistemi


Sinir sisteminin bu bölümü beyin ve omurilik dışındaki diğer sinir hücreleri ve tellerinden oluşur.
Periferik sinir sistemindeki nöron topluluklarına ganglion denir.
Periferik sinir sistemi, somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemi olmak üzere iki bölümde incelenir.
a) Somatik Sinir Sistemi
Merkezi sinir sistemine duyusal bilgi gönderen periferik sinirlerden ve iskelet kaslarını uyaran motor sinir liflerinden oluşur. Afferent (duyusal) ve efferent (motor) bölümlerden oluşur. Afferent bölüm kas, eklemler, tendonlar ve duyu organlarından gelen uyarıları alır, efferent bölüm ise bu uyarıları değerlendirir.
b) Otonom (visseral) Sinir Sistemi
Otonom sinir sistemi salgı bezlerini, kalp kasını ve iç organların düz kaslarını kontrol eder. Otonom sinir sistemi ikiye ayrılır: sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi.
  • Sempatik Sinir Sistemi: Duygularla paralel hareket eden sinir sistemi bölümüdür. Korku, sevinç, heyecan gibi durumlarda sempatik sinir sistemi aktive olur, kan basıncı artar, kalp hızlanır ve sindirim yavaşlar. SSS ekstremitelerdeki kan damarları üzerine sürekli konstrüktör etkide bulunur. Korku ve öfke gibi uyaranlarla vücudu “dövüş yada kaç” reaksiyonuna hazırlar. Kalp hızlanır, göz bebekleri genişler, deri terler. Kan deri ve sindirim sisteminden iskelet kaslarına yönlendirilir, sindirim ve üriner kanallardaki sfinkterler kapanır.
  • Parasempatik Sinir Sistemi: Parasempatik sinir sistemi genelde sempatik sinir sistemini dengeleme yönünde fonksiyon gösterir. Uyaranları duyu nöronları ile merkezi sinir sistemine getirir ve cevaplarını motor nöronlarla effektör organlara götürür. Parasempatik sistem kalbi yavaşlatır, tükürük ve barsak salgılarını artırır ve barsak hareketlerini artırır.
BAKINIZ

Sinir Nedir? Sinirlerin Yapısı ve Görevleri
Beyin ve Sinir Sistemi Sağlığı (Nöroloji-Nöroşirurji)
Beyin Nedir - Beynin Yapısı ve Görevleri
Nöron Nedir - Nöronların Yapısı ve Görevleri
Refleks (İstem Dışı Hareket)
Omurilik Nedir? Omuriliğin Yapısı ve Görevleri
Sinaptik İletim
Sinir Sistemi Hastalıkları
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2017 22:54
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Mart 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sinirler ve Sinir Sistemi
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Çevredeki değişikliklere ve dış uyaranlara tepki göstermek canlıları cansız varlıklardan ayıran temel özelliklerden biridir. Her canlı, dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı kendisini korumak ve çevresindeki değişikliklere uyum sağlayabilmek için dış dünyada olup bitenleri algılamak zorundadır. Örneğin hava sıcaklığının değiştiğini fark edemezse, soğuktan ya da sıcaktan korunmak için gerekli önlemleri alamaz. İnsanın ve bütün gelişmiş hayvanların sinir sistemi bu tür değişiklikleri duyularıyla algılar ve vücudun o andaki koşullara uygun bir yanıt vermesini sağlar. Duyumsama denen bu sürecin yanı sıra, bütün organlann çalışmasını denetlemek, yaşamsal etkinliklerin uyum ve eşgüdüm içinde sürmesini sağlamak da sinir sisteminin temel görevidir.
En basit canlılarda, örneğin amip gibi tekhücrelilerde bile dış uyaranlara yanıt verme özelliği vardır. Ama sinir sistemi denebilecek özelleşmiş bir yapıya yalnızca çokhücreli hayvanlarda, süngerlerden daha üst basamak-lardaki gruplarda rastlanır. Örneğin, süngerlerden daha gelişmiş bir bölüm olan knitlilerin üyelerinden denizanalannda bütün vücuda yayılmış bir sinir ağı bulunur. Bu yüzden hayvanın herhangi bir yerine dokunulduğunda vücudu o noktada büzülerek tepki verir. Ama denizanalannda bütün sinir hücrelerinin toplandığı bir "denetleme merkezi" ya da beyin yoktur. Buna karşılık halkalısolucanların üyelerinde, örneğin yersolucanlannda sinir hücreleri baştaki duyu organlanna yakın yerlerde kümelenerek beyni andıran çok sayıda sinir düğümü (gangliyon) oluşturmuştur. Böceklerde ise vücudun her yanından gelen sinirlerin ulaştığı, oldukça belirgin bir beyin vardır.
İnsanda sinir sisteminin denetim merkezi beyin ve omuriliktir. Bu iki yapı birlikte merkez sinir sistemi'ni oluşturur. Beyinden ve omurilikten çıkan sinirlerin oluşturduğu çevrel sinir sistemi de bu merkezin bütün vücutla bağlantısını sağlar. Başka bir deyişle çevrel sinir sistemi, duyu organları aracılığıyla alınan bütün dış uyanlan ve iç organlann çalışmasına ilişkin bütün bilgileri merkez sinir sistemine iletir; merkezin bu mesajlara yanıt olarak verdiği bütün komutlan da ilgili organlara götürür. İnsan dışındaki öbür memelilerde de sinir sisteminin çalışması aynı temele dayanır. Aradaki tek fark insan beyninde düşünme, akıl yürütme, bellek, duygular gibi insan kişiliğini ve zekâsını oluşturan bütün özelliklerin yönetildiği özel merkezlerin çok gelişmiş olmasıdır.
Sinir sistemi bir yandan vücudun dış dünyayla ilişkisini yönlendirirken, bir yandan da bu kapalı sistemin iç işleyişini denetler. Örneğin kalp atımlarının hızını, soluk alıp verme ritmini, bağırsakların ya da idrar kesesinin çalışmasını düzenleyen de beyindir. Ne var ki, dışandan gelen uyanları ve sinir sistemimizin bunlara verdiği yanıtlan, örneğin havanın soğuduğunu ve üşümeye başladığımızı fark ettiğimiz halde bu iç işleyişin nasıl yönetildiğini fark edemeyiz. Çünkü bu denetim özel bir sinir sisteminin sorumluluğunda, tümüyle istençdışı olarak gerçekleşir. Çalışması beynin bilinç düzeyinin dışında ve bağımsız gibi göründüğü için bu sisteme "özerk" anlamında otonom sinir sistemi denir. Özetle, sinir sistemi, ayrı görevleri üstlenen, ama birbirleriyle bağlantılı olarak çalışan üç temel bölümden oluşur:
  • Merkez sinir sistemi
  • Çevrel sinir sistemi
  • Otonom sinir sistemi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Mart 2010       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Merkez Sinir Sistemi
MsXLabs.org & Temel Britannica

Bu sistemi oluşturan beyin ile omurilik yumuşak ve çok kolay örselenebilen organlardır. Bu nedenle beyin kafatasının, omurilik de omurganın içine yerleşerek bütün iç ve dış etkenlerden korunmuştur. Ayrıca bu yapıların içinde, her iki organın üstünü örten sağlam bir zar ve bu zarla beyin ya da omurilik arasındaki boşluğu dolduran beyin-omurilik sıvısı bulunur. Gerek zar, gerek sıvı, beyin ile omuriliğin dıştaki kemik yapıya sürtünerek örselenmesini ve dıştan gelecek sarsıntıların bu organlara ulaşmasını engeller.
Sinir sisteminin temel birimi nöron denen sinir hücresidir. Bir sinir hücresi, yaşamı ve işleviyle ilgili bütün kimyasal tepkimelerin denetlendiği bir gövde bölümü ile bu gövdeden çıkan ipliksi uzantılardan oluşur. Dendrit denen kısa ve dallanmış uzantılar dışarıdan gelen uyaranları hücre gövdesine iletir. Akson denen tek ve uzun bir sinir lifi de hücre gövdesinden aldığı uyaranı dışarıya, örneğin başka bir sinir hücresine ya da doğrudan kas, salgıbezi gibi ilgili organlara taşır.
Vücudumuzun her yanı sinirlerle örülü olduğu halde, sinir hücrelerinin gövdeleri yalnızca beyinde ve omurilikte bulunur. Başka bir deyişle, kol ve bacaklanmızdaki, parmak uçlanmızdaki ya da iç organlarımızdaki bütün sinirlerin ana gövdeleri mutlaka sinir merkezlerinden birindedir. Ortasında bir çekirdek bulunan ve rengi griye çalan hücre gövdeleri bir araya kümelenerek, beyindeki ve omurilikteki bozmadde'yi oluşturur. Sinir liflerinin oluşturduğu dokuya ise beyazımsı rengi nedeniyle akmadde denir. Bu dokunun beyaz gözükmesinin nedeni, her lifin miyelin denen beyaz ve yalıtkan bir kılıfla sarılı olmasıdır. Beyinde ve omurilikte sinir hücrelerinin hem gövdeleri, hem uzantıları bulunduğu için bozmadde ile akmadde bir aradadır. Ama bu merkezlerden vücuda dağılan sinirler yalnızca akmaddeden oluşur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Mart 2010       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Çevrel Sinir Sistemi
MsXLabs.org & Temel Britannica

Beyin ve omurilikteki milyonlarca sinir hücresinin aksonları, işlevlerine göre bir araya toplanarak, sinir dediğimiz beyazımsı kordonları oluşturur. Kısacası, vücuttaki en ince sinir bile tek bir akson değil, özel bir bağdokuyla bir arada tutulan sinir lifleri demetidir. Sinirlerin bu yapısı, her biri yalıtkan bir kılıfla sanlı binlerce iletken telden oluşan telefon kablolarına çok benzer. Bu iletken tellerden bir bölümü getirici, bir bölümü de götürücüdür. Getirici olan duyu siniri lifleri, iç organlardan gelen bilgileri ve duyu organlarından gelen duyumları beyne ya da omuriliğe getirir; götürücü olan hareket siniri lifleri ise bu merkezlerden aldıkları yanıtı ilgili organa götürür. Hemen hemen bütün sinirlerde hem duyu, hem hareket siniri lifleri vardır.
Bütün vücuda dağılmış milyonlarca sinire karşılık beyinden ve omurilikten yalnızca 43 çift sinir çıkar. Yani bu merkezlerdeki her çekirdekten (aynı özellikteki sinir hücresi gövdelerinin kümelendiği bozmadde öbeklerinden) aynı işlevi gören iki sinir birden doğar; bunlardan biri sağa, öbürü sola yönelerek vücudun o yanına ilişkin mesajları taşır. Hücre gövdeleri beyinde olan sinirlere kafatası sinirleri, omurilikte olanlara da omurilik sinirleri denir. Bunlar merkezden ayrıldıktan sonra gitgide dallanarak vücudun her yanma yayılır ve çevrel sinir sistemini oluşturur.
Beynin alt yüzünden ve beyin sapından doğan 12 çift kafatası siniri özellikle baştaki duyu organları ile baş ve boyun bölgesindeki kasların çalışmasını denetler. Bunların bir çifti görme, bir çifti koku, bir çifti işitme siniridir; öbürleri de göz kaslarının, yüzün, çenenin ve dilin hareketlerini yönetir. Örneğin gözbebeklerinin fazla ışıkta daralıp az ışıkta genişlemesi gibi bazı refleks hareketler bu kafa çiftlerinin denetimindedir. İşlevi baş ve boyun bölgesiyle sınırlı kalmayan tek kafatası siniri ise, yutak, gırtlak, yemek borusu, kalp, akciğerler ve mide gibi iç organlara ilişkin bilgileri taşıyan X. kafa çifti ya da özel adıyla vagus siniridir.
Vagus dışındaki kafatası sinirlerinin kısa olmasına karşılık, omurilikten çıkan bazı sinirlerin uzunluğu 1 metreyi aşar. Çünkü bu sinirler vücudun en uzak noktalarına, sözgelimi ayak parmaklarının ucuna kadar ulaşır. Omurilik sinirlerinden her çiftin kökü ayrı bir omurun içindedir; bu sinirler omurlar arasındaki yarıklardan çıkar ve omurganın iki yanından aşağıya doğru uzanır.
Sinir hücreleri her mesajı, sinir lifi boyunca ilerleyen zayıf bir elektrik akımıyla iletir. Mesajlar, elektronik aygıtların çoğunda olduğu gibi vurular ya da elektrik darbeleri halinde kodlanmıştır; başka bir deyişle, elektrik akı-mındaki ani ve kısa süreli değişiklikler, hücrenin yorumlayabileceği özel anlamlar taşır.
Liflerin üzerindeki miyelin kılıfı elektrik akımının yavaşlamasını engellediğinden, miyelinli kalın liflerde ilerleyen her vuru saniyede 50 metre yol alırken, bazı miyelinsiz liflerin ileti hızı saniyede ancak 1 metreyi bulur. Elektrik vuruları sinir lifinin sonuna vardığında oradan başka bir hücreye atlamak zorundadır. Bunu sağlamak için, bütün sinir hücreleri arasında sinaps denen özel bağlantılar vardır. Bu bağlantıya ulaşan elektrik vurusu, sinir lifinin ucundaki kimyasal "iletici"yi açığa çıkarır; bu madde de iletim zincirindeki başka bir sinir hücresini uyararak mesajın hücreden hücreye atlamasını sağlar. İletici işlevini gören kimyasal madde bazı sinir hücrelerinde asetilkolin, bazılarında noradrenalindir. Böylece bir dizi nöron mesajların uzun bir yol boyunca taşınmasını sağlar. Üstelik sinapslarda bazen çok sayıda sinir hücresi birbiriyle bağlantı kurduğu için, sistem sanıldığından daha da karmaşıktır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
28 Mart 2010       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Otonom Sinir Sistemi
MsXLabs.org & Temel Britannica

Otonom sinir sistemi beynin tabanındaki özel bir bölgenin yönetimindedir. Hipotalamus denen bu bölge, kalbe, akciğerlere, böbreklere, bağırsaklara ve öbür iç organlara gönderdiği komutlarla vücuttaki bütün yaşamsal işlevlerin aksamadan sürmesini sağlar. Otonom sinir sistemi bu denetimi, birbirine karşıt etki yaratan sempatik ve parasempatik sinirler aracılığıyla yürütür. Genel olarak sempatik sinirler organların çalışmasını hızlandırır; parasempatik sinirler ise yavaşlatır. Hemen her organa bu iki sinir grubundan birer kol ayrıldığı için bunların karşıt etkileri dengelenir ve organın düzenli çalışması sağlanmış olur. Hipotalamus ayrıca birçok önemli hormonun yapımını da denetler.
Sinir sisteminin en güç kavranan özelliği duyguların ve kişilik özelliklerinin denetlenmesidir. İnsan beyninin bu karmaşık üst düzey işlevi, insanın bazen kendi çıkarlarını ya da güvenliğini bile tehlikeye atarak içgüdülerini ve reflekslerini bastırmasını sağlar. Örneğin insanlar çok güçlü bir inanç uğruna ölümü bile göze alabilirler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Dark_Blue1990 - avatarı
Dark_Blue1990
Ziyaretçi
8 Ekim 2011       Mesaj #6
Dark_Blue1990 - avatarı
Ziyaretçi
Beyin
Merkezî sinir sistemimizin en gelişmiş organı olan beynimiz, milyarlarca sinir hücresinden meydana gelir. Vücudumuzun öğrenme, hafıza ve yönetim merkezi beynimizdir.
Beyin;
  • Duyu organlarımızdan gelen bilgileri değerlendirir.
  • Konuşmalarımızın ve istemli hareketlerimizin gerçekleşmesini sağlar.
  • Acıkma, susama, uyku ve uyanıklık gibi yaşam olaylarımızı düzenler.
  • Kan basıncımızı ve vücut sıcaklığımızı ayarlar.
  • Merkezî sinir sistemimizdeki diğer organların yardımıyla organlarımızın ve sistemlerimizin çalışmasını düzenler.

Beyincik
Bisikletimizi sürebilmemiz için dengede durmamız gerekir. Vücudumuzun hareket ve denge merkezi beyinciktir. Beynimizin arkasında ve alt tarafında yer alır. Vücudumuzun dengesi bozulduğunda duyu organlarımızdan veya vücudumuzun diğer kısımlarından gelen bilgileri alarak dengemizi sağlar.
Beyincik vücudumuzun dengesini ayarlamak için;
  • Kol ve bacaklarımızdaki kasların birbiriyle uyumlu çalışmaları düzenleyerek hareketlerimizin dengeli olmasını sağlar.

Omurilik Soğanı
Omurilik soğanı soğana benzer bir şekle sahip olduğundan böyle isimlendirilmiştir. Beyin ile omurilik arasında yer alır. Böylece beyin ve diğer vücut organları arasındaki bağlantıyı sağlar. Omurilik soğanı, isteğimiz dışında çalışan iç organlarımızın kontrol merkezidir.
Omurilik soğanı;
  • Solunum, dolaşım, boşaltım ve sindirim sistemlerimizin çalışmalarını düzenler.
  • Nefes alma, yutma, öksürme, çiğneme, hapşırma ve kusma gibi olayları kontrol eder.

Omurilik
Omurilik soğanından başlayıp kuyruk sokumuna kadar uzanan omurilik omurgamız içerisinde yer alan bir sinir kordonudur. Organlardan beyne ve beyinden diğer organlara gelen sinirler omurilikten geçer.Omurilik, vücudumuzun refleks yönetim merkezidir.
Omurilik;
  • Beyinle diğer organların arasındaki bilgi iletimini sağlar.
  • Refleks davranışlarımızı gerçekleştirir.


Çevresel Sinir Sistemi

Merkezî sinir sistemi dışında yer alan milyonlarca sinir, çevresel sinir sistemini oluşturur. Çevresel sinir sistemi, merkezî sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimi sağlar.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 5 üye beğendi.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
8 Kasım 2012       Mesaj #7
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sinir Sistemi
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Canlının yaşadığı ortama kendini uydurmasını ve organlarını işbirliği hâlinde çalıştırarak vücudunun bütünlüğünü ve yaşamını sürdürmesini sağlayan sistem.

İlkel canlılarda sinir hücrelerinden, yüksek yapılı canlılarda sinirler ve sinir merkezlerinden oluşur. Gerçek doku ve organları bulunmayan en ilkel çokhücreliler olan süngerlerde sinir sistemi ya da hücreleri yoktur. Sinir hücreleri ilk kez hidralarda görülür. Bunlar, uyarıları her yöne nakleden iki ya da çok kutuplu hücrelerdir. İlk sinir sistemi ise mercanlarda görülür ve duygu sinir hücreleri, daha derinde yer alan gangliyon hücreleri ve sinir liflerinden meydana gelen bir ağ biçimindedir. Solucanlarda bir adım daha gelişir ve beyin gangliyonu ile sinir kordonlarını içerir. Eklembacaklılarda bir beyin ve bir de karın gangliyon zincirinden oluşur. Yengeçlerle örümceklerde karın zincirinin bütün gangliyonları bir araya toplanarak bir gangliyon kütlesi oluştururlar. Yumuşakçaların sinir sisteminde yalnızca gangliyonlar bulunur, beyin yoktur. Derisidikenlilerde sinir sistemi, sinir hücreleri ve liflerinden meydana gelmiş ağlardan oluşur. Kordalılarda sinir sistemi embriyonun gastrula evresinden hemen sonra ortaya çıkan dorsal (sırt) sinir borusunun gelişmesiyle oluşur. Gömleklilerde bu borunun ön ucu genişleyip basit bir kabarcık meydana getirir. Omurgalılarda ise kalınlaşıp farklılaşarak beyin biçimini alır. İnsanların sinir sistemi dört bölümden oluşur; merkez sinir sistemi, çevre sinir sistemi, hareket ve duyu sinirleri, özerk sinir sistemi. Sinir hücresi (nöron), büyüklüğü ve biçimi değişik bir hücredir. Genellikle yıldız ya da piramit biçiminde olur. Çekirdeği büyük, sitoplazması yoğundur. Sitoplazmanın içinde sinir telcikleri ve görevleri henüz tam olarak bilinmeyen sinir cisimcikleri bulunur. Sinir hücresinin bu gövde kısmından başka bir de kısa (dendrit) ve uzun (akson) uzantıları vardır. Dendritler hücre gövdesinin uç ya da kutuplarından çıkan çok kısa protoplazma uzantılarıdır. Aksonlar ise çok uzundur ve her hücreden bir tek akson çıkar. Sinir hücreleri sinir sisteminin temel ögeleridir. Bozmaddeden oluşmuşlardır. Aksonlar birleşerek sinirleri meydana getirirler. Akmaddeden yapılmış bir kılıfla (miyelin) sarılıdırlar. Özerk sinir sistemindeki sinirlerde ise miyelin yoktur. Nöronların birbirleriyle ya da duyu hücreleri ve kaslarla bağlantı kurduğu noktalara "sinaps" denir. Sinirler hareket ve duyu sinirleri olarak ayrılır. Merkezden gönderilmiş uyarıları ileten sinirlere hareket siniri, duyu hücresinin gönderdiği uyarıyı ileten sinirlere de duyu siniri denir. Uyarının iletilmesi kimyasal maddeler yoluyla olur (asetilkolin, adrenalin). Merkez sinir sisteminden çıkan sinirler ikiye ayrılır; kafa sinirleri, omurilik sinirleri. Kafa sinirleri 12 çifttir ve beyin tabanından çıkarlar. Bir bölümü hareket, bir bölümü duyu siniri, bir bölümü de karma sinirlerdir. İlk sekiz çifti başın çeşitli kısımlarına (göz, burun, ağız vb.) dağılır. Dokuzuncu çift boyun bölgesine gider. Onuncu çift akciğer-mide siniridir. Kafa sinirlerinin son iki çifti ise omurilik sinirleriyle birleşirler. Omurilik sinirleri 31 çifttir. 8 çifti boyun, 12 çifti göğüs, 5 çifti bel, 6 çifti kuyruksokumu omurlarından çıkar. Omuriliğin ön köklerinden hareket, arka köklerinden duyu sinirleri çıkar, bunlar daha sonra birleşerek vücuda dağılırlar. Özerk sinir sistemi iç organları, istemdışı düz kasları, kalp kasını, pankreas, tükürük bezleri, gözyaşı bezleri gibi bezleri çalıştırır. İki bölüme ayrılır; sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi. Özerk sinir sistemi sinirleri omurilikten çıkarlar. İç organların çalıştırılması yanında refleksleri de yönetirler. Sinir sistemiyle ilgili çeşitli hastalıklar vardır. Bunlar sempatik ve parasempatik sinir sistemindeki dengesizliklerin yol açtığı sinir hastalıkları, sinir iltihapları ve sinir ağrılarıdır. Sempatik ve parasempatik sinir sistemlerindeki dengesizlikler, kişide kimi işlevsel bozukluklara yol açar. Sinir iltihapları duyu sinirlerinde görülürse duyumsuzluklara, hareket sinirlerinde görülürse felçlere neden olur. Sinir iltihapları nevrit adını alır. Bulaşıcı hastalıklar, zehirlenmeler (alkol, kurşun gibi), metabolizma bozuklukları vb. nedenlerle ortaya çıkarlar. Sinir ağrıları (nevralji) sinirler üzerindeki herhangi bir baskı nedeniyle meydana gelirler. Çeşitli sinir hastalıklarının tedavisinde cerrahî, ilâç ya da kaplıca tedavisi gibi çeşitli yöntemler kullanılır.
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Mart 2018       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Ortosempatik Sinir Sistemi!


Bu sisteme doğrudan sempatik sinir sistemi de denir. Sistemin merkez ve çevresel olmak üzere 2 bölümü vardır. Merkez bölümü ön beyin ile omurilik içindedir.

Beyin kabuğunda da sempatik merkezler bulunduğu kabul edilmekle birlikte histolojik açıdan bunların varlığı ispatlanamamıştır. Ortosempatik sistemin çevresel bölümünde;
  • Omurganın her iki yanında sempatik zinciri adını alan ve ayrılan, 22 ile 24 arasında değişen yukarıdan aşağıya dizili sinir düğümleriyle bunları birbirine birleştiren bir kordon, bu düğümleri öteki sinirlerle birleştiren birleştirici dallar, bir de bu düğümlerden çıkan dallar bulunur.

Kaynak: AnaBritannica
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Ekim 2018       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı

Sinir Onarımında Biyolojik Olarak Parçalanabilen Kablosuz İmplant Geliştirildi!


Northwestern Üniversitesi ve Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden araştırmacılar, hasarlı sinirlerin yeniden onarımı için elektrik titreşimlerini kullanan ve biyolojik olarak parçalanabilen, kağıt tabakası kadar ince bir implant geliştirdi. Araştırmacılar, yeni geliştirilen implantın vücut dışında bulunan bir verici yoluyla kablosuz olarak çalıştırıldığını ve kontrol edildiğini belirtti. Biyoelektrik tıbbi cihaz, bacaklarında hasarlı sinirlere sahip farelerde test edildi. İmplantı taktıktan sonra, hasarlı sinirlere elektrik titreşimleri verildi. Bazı farelere bir, üç veya altı gün boyunca bir saatlik elektriksel uyarı verilirken bazıları hiç elektriksel uyarı almadı. 10 haftalık bir süre boyunca farelerdeki iyileşmeleri izleyen araştırmacılar, sonuç olarak, elektriksel uyarımın sinir onarımı sürecini hızlandırdığını belirledi. Bunun yanı sıra fareler ne kadar fazla tedavi gördüyse, sinir sinyalleri ve kas kuvvetini daha çabuk geri kazandı. Kablosuz implantın, yaklaşık iki hafta çalıştıktan sonra biyolojik olarak ayrıştığı ve vücut tarafından emildiği belirtildi.


Kaynak: Science Daily / Nature Medicine (10 Ekim 2018)

Benzer Konular

10 Mayıs 2016 / soruma cvp veri Tıp Bilimleri
11 Mayıs 2016 / CrasHofCinneT Tıp Bilimleri
11 Ocak 2017 / Last_AzRaeL Tıp Bilimleri
26 Nisan 2016 / ThinkerBeLL Tıp Bilimleri
7 Kasım 2012 / Efulim Biyoloji