Arama

Mantar Nedir? Mantar Hakkında

Güncelleme: 7 Aralık 2016 Gösterim: 130.691 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Nisan 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

mantarlar (Mycota)

Ad:  mantar1.jpg
Gösterim: 11503
Boyut:  47.5 KB

bitkilerdeki gibi gelişmiş bir kök, gövde ve yaprak sistemi bulunmayan, klorofil içermeyen ve çoğunlukla çürükçül ya da asalak olarak yaşayan 50 bin kadar bitki benzeri canlı türünün oluşturduğu bölüm. Bu bölümün üyeleri şapkahmantarlar adıyla anılan belli bir biçim ve büyüklükteki mantar türlerinden, tek hücreli ve mikroskopik olanlara kadar çeşitlilik gösterir. Mantarları inceleyen bilim dalma mikoloji denir (bu ad Yunanca şapkahmantar anlamına gelen mykes sözcüğünden kaynaklanır). Şimdiye değin 50 bin kadar mantar türü tanımlanmış olmasına karşın gerçekte yeryüzünde 100 bin-250 bin mantar türü bulunduğu sanılmaktadır. Ayrıca, 500’den çok soyu tükenmiş mantar türü saptanmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Dünyanın her yerine dağılmış olan bu canhlar yaşamalan için yeterli nemin bulunduğu her ortamda, örneğin toprakta, havada, suda, hatta bitki ve hayvanların üzerinde bile yaşayabilir. Mantarlar bakterilerle birlikte, doğada organik maddelerin temel bileşenlerine ayrışmasında rol oynar; yani ölmüş bitki ve hayvan kalıntılarının karbon, oksijen, azot ve fosfora yıkılarak toprağa ve atmosfere karışmasını sağlar. Bir bölümü doğrudan besin olarak tüketilen, bazıları ise sanayide enzim, organik asit, vitamin, antibiyotik, ekmek ve pastacılık ürünlerinin üretiminde kullanılan mantarlar insanın günlük yaşamının vazgeçilmez öğeleridir. 1928’de, Alexander Fieming’in bir küf mantarı olan penisilinin bakteri gelişimini engellediğini ortaya çıkarmasıyla mantarların insan sağlığındaki önemi de anlaşılmış oldu. Bunca yararlı yönlerine karşın mantarların bazı üyeleri bitkilerde ve insanlarda çeşitli hastalıklara, yiyeceklerde küflenme ve çürümelere yol açar; bazıları da zehirlenmelere neden olur.

Mantarlar tipik olarak miselyumlardan oluşan talleriyle ya da gövdeleriyle ayırt edilir; miselyumlar uzun dallanmış iplikçiklerin (hif) oluşturduğu kitlelerdir. Hiflerin hücre çeperleri oldukça karmaşık bir yapıda olup mantar gruplarına göre çok çeşitlilik gösterir. Pek çoğunun yapısında selüloz benzeri karbonhidrat türevleri olan kitin ya da kitin benzeri bileşikler bulunur.. Hücre çeperleri hiflerin dış çevreyle madde alışverişini düzenlemede rol oynar.

Mantarlar en basit biçimde genellikle tallerinin dağılması yoluyla çoğalır; bu ya hif örgüsünün bir bölümünün parçalanması ya da bazı mayalarda görüldüğü gibi tek bir hücrenin bölünmesi biçiminde olur. Özellikle mayalarda sıklıkla görülen başka bir çoğalma yöntemi ise tomurcuklanmadır. Bu yöntemde önce ana hücrenin çekirdeği ikiye bölünür, sonra bunların biri ana hücrenin yüzeyinde tomurcuklanan bölüme göç eder, öbürü ise ana hücrenin içinde kalır. Hücre yüzeyinde oluşan küçük tomurcuk zamanla gelişip ana hücrenin büyüklüğüne ulaşır ve bu kez bu yeni hücre başka bir yavru hücre oluşturur. Zincirleme olarak süren bu olay sonunda tespih tanesi gibi birbirine eklenmiş maya hücreleri ortaya çıkar.

Mantarlann büyük bir bölümünde eşeysiz üreme görülür; bu üreme biçiminde sporlar ya doğrudan hifler üzerinde ya da çoğu kez olduğu gibi özel spor üretici hifler üzerinde oluşur. Bu özel spor üretici hifler gevşek bir örgü oluşturarak ya da sık ve kanşık gruplarda toplanarak üreme organı ya da sporofor olarak bilinen yapılan verir. Daha ilkel mantarlarda ise sporlar sporangiyum adı verilen spor keselerinde oluşturulur. Bu tip sporlar ikiye aynlır: Bunlardan ilki çeperleri olmayan, kamçılı ve hareketli (zoospor), öbürü çeperli ancak hareketsizdir (aplanospor). Sulu ortamlarda sürüklenerek, karasal ortamlarda ise nemden yararlanarak hareket eden zoosporlar kamçılarını kaybedip kendilerine çeper oluşturduktan sonra çimlenerek, gelişir ve hif sistemine dönüşürler.

Sporlar eşeysel olarak da üretilebilir. Genellikle üstün yapılı mantarlarda görülen bu olayda mayoz bölünme sonucu ask ya da bazitlerde yeni sporlar oluşur. Eşeyli ve eşeysiz olarak üretilen sporlar, aynı mantar tarafından üretildiklerinde bile morfolojik açıdan oldukça değişik özellikte oldukları için birbirlerinden kolaylıkla ayırt edilebilir. Sporlar gibi sporoforlar da değişik mantar gruplarının ayırt edilmesinde ve sınıflandırılmasında önemli bir rol oynar.

Mantarlann yayılışını belirleyen iki temel etken nem ve sıcaklıktır; bu yayılışta ortamdaki besin kaynaklan da önemli bir rol oynar. Mantarlann büyük bir bölümü için toprak ideal bir yetişme ortamı olmasına karşın bazı sucul mantarlar temiz ve serin sulan yeğler. En iyi büyüme sıcaklığı genellikle 20°C ile 30°C arasında değişir.

Mantarlar klorofil taşımadıklan, bu yüzden de fotosentez yapamadıklan için karbonhidrat gereksinimlerini doğrudan dışan- dan, yani yetiştikleri ortamdaki besinlerden sağlar. Bunun için önce salgıladıktan enzimler yardımıyla besinlerin sindirimini tamamlayıp daha sonra hif çeperleri aracılığıyla bu sindirilmiş besinleri emerler. Ölü bitki ve hayvan kalmtılan üzerinde yaşayan çürükçül mantarlar bu maddelerin bozunmasında ve aynşmasmda etkendir. Asalak mantarlar ise canhlar üzerinde yerleşip doğrudan konak canlının besinini kullandığı gibi hastalık ve ölüme de yol açabilir. En yaygın konak canlılar bitkilerdir, ama basit yapılı hayvanlarda ve hatta insanlarda bile asalak yaşayan mantarlara rastlanır.

Mantarlar geleneksel olarak bitkiler âleminde sınıflandırılırsa da bitkilerden farklı olarak besinlerini dış kaynaklardan sağladıkları ve kitin içerdikleri için bugün daha çok Protista âlemi içinde ya da başlı başına ayrı bir âlem (Fungi) olarak sınıflandırılır. Mycota bölümü iki altbölüme aynlır:
  1. Myxomycotina (gerçek cıvıkmantarlar)
  2. Eumycotina (gerçek mantarlar).
Myxomycotina yalnızca Myxomycetes sınıfını,
  • Eumycotina ise Chytridiomycetes,
  • Hyphochytridiomycetes,
  • Plasmodiophoromycetes,
  • Oomycetes,
  • Zygomycetes,
  • Trichomycetes,
  • Ascomycetes,
  • BasicLiomycetes
  • Deuteromycetes sınıflannı kapsar.
BAKINIZ
Mantar Yetiştiriciliği
Mantar Zehirlenmeleri

Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 04:18
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Haziran 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MANTAR
—ANSİKL. Bot. Çok geniş bir şube oluşturan (200 000 tür) mantarlar tallı bitkilerdir. Bunlarda kök, sap ve yaprak gibi şeyler yoktur. Klorofilsiz oluşlarıyla yosunlardan (su ve kara) ayrılırlar; bakterilerin tersine bunların hücrelerinde tipik birer çekirdek bulunur.
Sponsorlu Bağlantılar

Yeşil bitkiler güneş ışığında havadaki karbondioksidin karbonundan yararlanarak beslenebildiği, yani kendibeslek bir yaşam sürdüğü halde, mantarlar, klorofilsiz olduklarından, kendilerine gerekli karbonu, bir arada yaşadıkları başka organizmalardan ya da maddelerden edinmek zorundadırlar. Mantarlar klorofilsiz olduklarından dışbeslektirler. Mantarların pek çoğu ölü ya da cansız organik maddelerle beslenir; bunlara “çürükçül” denir; yastık mantarları gübre üzerinde, çayırmantarları ya da kuzumantarları ormanlarda humus üzerinde yetişir; küf mantarları eski kâğıtların, paçavraların, reçellerin, vb. üzerinde gelişir. Kimi mantarlarsa asalaktır; canlı varlıkların, hayvanların ya da bitkilerin üzerinde yetişir: bazı mikroskobik mantarlar insanlarda deride, saçlı deride ve içorganlarda hastalık yapar (mikoz, saçkıran, vb.).

Kimi türler konaklarıyla dengeli bir ortak yaşam sürer (simbiyoz): örneğin likenlerdeki mantarlar, orkidelerdeki mikorizler. Mantarların çoğunluğu sporlarla çoğalır. Spor çimlenince miselyum denen dallı bir iplik meydana getirir. Yastık mantarlarında görülen beyaz uzantılar birer miselyumdur. Çoğunlukla eşeysel karakterde bir kavuşma sonucunda miselyum iplikleri birbirine geçerek, birbirine dolanarak sımsıkı bir doku oluştururlar; duruma göre karpofor, apotesi ya da peritesi adı verilen bu dokulara günlük dilde “mantar" denir ki, aslında bunlar mantarın üreme organlarıdır, çünkü sporlar bunların içinde oluşur. Miselyumları bölmelere ayrılmamış olan mantarlara basil mantarlar (siphomycetes) denir.

Örnekler: balıklardaki saprolegnia, ekin tohumlarındaki pythium, bağ mildiyusundaki plasmopara, patates mildiyusundaki ve kestane mürekkep hastalığındaki phytophthora, marul mildiyusundaki bremia, küflü ekmekteki mukor. Miselyumlrı bölmeli olan üstün mantarlar iki gruba ayrılır: sporları (askospor) aşkların içinde oluşan asklımantarlar (penicillium, aspergillus, maya mantarları, bağ küllemesi, meyve ağaçlarındaki urları yapan nectria, çavdarmahmuzu, domalan) ve bazitli mantarlar (tahıllardaki pas ve rastık, clavaria, horozmantarı, boletus, agaricus, polyporus, kurtmantarı, vb.). Bazı üstün yapılı mantarlarda ve eşeysel yanı olmayan “ilkel" mantarlarda basit birer hücre halindeki eşeysiz sporlar da vardır (konidi).

Mantarlar yenebilen bitkilerdir


Ama birçoğu tehlikelidir. Zehirli çayırmantarı (Amanita phalloides) ince ışınsal çizgili yeşilimsi sarı şapkasından, beyaz lamlarından. halkasından ve volvasından kolayca tanınır, buna rağmen mantardan ölümlerin % 95’i ondan olur; ona yakın, ama beyaz renkli olan iki amanita türü de (yalancı kuzugöbeği [A. virosa] ve zehirli melek- mantarı [A. vernal) çok zehirli ve öldürücüdür. Beyaz benekli, kırmızı şapkalı sinekmantarı (A. muscaria) ile kahverengi şapkalı benekli çayırmantarı (A. pantherina) da zehirlidir, “muskarin sarhoşluğu" denen hezeyan haline neden olurlar. Mor entoloma (Entoloma lividum) sindirim bozukluğu yapar. Çavdarmahmuzu una fazlaca karışırsa zehirlenme yapar, ihtilaçlara ve kangrenlere neden olur. Mantarların birçoğunun sindirimi güçtür: Boletus satanas, Tricholoma sulfereum, Clytocybe olearia, bazı russula, lactarius ve clavaria türleri. Yenebilen mantarların en iyi bilinenleri şunlardır: altınmantar, kırmızı çayırmantarı, kuzumantarı, domalan, kuzugöbeği, horozmantarı, russula, lactarius, vb. Uzakdoğu kökenli kara mantar (Hirneola auricula vudae) çin mutfağında çok kullanılır.
  • Mantarlar, özellikle maya mantarları şarabın, biranın ve ekmeğin oluşumunda rol oynayan mayalanmayı sağlar; penicilliumlar peynir yapımında kullanılır. Tıpta antibiyotiklerin çoğu mantarlardan elde edilir: penisilin, streptomisin, vb.
  • Bazı mantarlar (merula, bodrum polyporusları) ağaç eşyaya zarar verir, ağacın hacmini, liflerim ve gözeneklerini bozar; kimisi, özellikle sıcak ve nemli ülkelerde çeşitli gereçleri ve araçları sarar (kâğıt, alçı, kablolar, elektrikli aletler, optik aletler, vb.). [DİKARYON, SPOR ]

SINIFLANDIRMASI


Âlem : Fungi
  • Chytridiomycota
  • Zygomycota
  • Ascomycota
  • Basidiomycota
Âlem : Stramenopila
  • Oomycota
  • Hypochytiridiomycota
  • Labyrinthulomycota
Âlem : Protista
  • Plasmodiophora
  • Dictyosteliomycota
  • Acrasiomycota
  • Myxomycota

Mantar üretimi.


Günümüzde pek çok ülkede mantar yetiştirilmektedir. Böylece hem zehirli mantar yeme tehlikesi ortadan kalkmakta, hem daha bol ve yüksek verimli mantar elde edilmektedir. Mantar üretiminin ilk aşaması mantar miselyumu yetiştirmektir; bu üretim yemeklik mantar dışında tıbbı ve diyetetiği ilgilendiren biyokimyasal maddeler elde etmek amacıyla da yapılabilir, insanların yediği karpoforların yetiştirilmesine olanak veren tam bir çevrim için elverişli mantar türleri, hepsi de çürükçül olmak üzere topu topu otuz kadardır. Bu yenebilen kısımların üretimi, miselyumların büyümesi için gerekli olandan farklı ortam koşulları ister.

Yetiştirilerek üretilen en eski mantarlar yastık mantarı (Fransa), shiitake ve volvarfa’dır (Uzakdoğu). Birincisi mikroorganizmalarca değişime uğratılmış bir madde, İkinciler ham odun-selülozlu bir madde üzerinde yetişir; yakın zamanda üretimi geliştirilmiş olan bir mantar grubu olan pleurotuslar'ın durumu da aynıdır. Domalan gibi kökmantar cinsinden mantarlarsa, önce üzerine ekilecekleri bir konak-bitki isterler, sonra oradan alınıp elverişli çevre koşulları olan bir yere dikilirler.

Yastık mantarı üretiminin anayurdu Fransa’dır ve bu üretim iki yüzyılı aşkın bir zamandan beri yapılmaktadır. Otuz kırk yıldan beri uygulanan araştırma çalışmalarıyla sağlanan gelişmeler Sayesinde şimdi üretimin bütün evreleri denetlenebilmektedir. Üretim yeri ya da yastığı zenginleştirilmiş ya da dengelenmiş at fışkısına ya da organik artıklara (sap-saman) dayanır. Bu gereç iki evreli bir kompostlamayla işlenip hazırlanır:
  1. I. evre, yığın halinde mayalanma ve alt üst etme;
  2. II. evre, bir odada denetimli ve güdümlü mayalanma (buna pastörizasyon denir).
Bu son işlem için kompost yığın halde işlenebileceği gibi sandıklar içinde de işlenebilir Bu yöntemle elde edilen kompost, yastık mantarı için son derece besleyici ve özgül sayılabilir, ilk ekim, özgül laboratuvarlarda üretilen miselyumların hazırlanmış olan komposta karıştırılmasıyla yapılır. Sonra karışım çuvallara ya da kasalara yerleştirilir Miselyumların kompostu sarması ekim odasında 24-25 °C’ta sağlanır. Kompostun tamamı miselyumlarla dolunca, kasa ya da çuvallar mantarın uç verebilmesi için toprakla örtülür.

Mantar yastıkları mahzenlerde ya da başka binalarda, ışık girmeyen, ama çok iyi havalandırılmış ve doyasıya nemlendirilmiş yerlerde sürekli 15-16 °C'ta tutularak geliştirilir. Gelişme süresi 8 ila 12 hafta sürer. Mantar hasat edildikten sonra yastıklar yeniden üretimde kullanılabilir. Ancak mantarları asalaklardan ve rakiplerden sakınmak için sürekli olarak koruyucu önlemler almak, hatta gerekirse ilaçla mücadele etmek gerekir. Üretimin makineleşmesi her evrede, hatta bazı işletmelerde hasatta bile yer alır. Yastık mantarının üreme çevriminin özgüllüğü (iki sporlu bazit, her sporun üreyebilen bir miselyum verebilecek yetenekte olması) genetik iyileştirme olanaklarını sınırlamaktadır Yastık mantarı proteince çok zengin ve lipitçe fakirdir, ama diyetetik açıdan pek çok vitamin ve oligoelement içerir. Üretilmekte olan bu ilk mantarın dünya çapında üretimi 700 0001 dolayındadır (bunun yaklaşık olarak beşte birini Fransa üretir).

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 02:27
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
11 Ekim 2008       Mesaj #3
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
MANTARLAR
klorofil içermeyen, bu yüz­den de yaşamları için gerekli besini üreteme­yip dış kaynaklardan sağlayan bitki benzeri canlılardır. Yapıları ve yaşam biçimleri açısın­dan gerçek bitkilerden çok farklı özellikler taşıyan bu canlıların yeryüzünün hemen her yerine dağılmış 100 bini aşkın türü vardır. Bazıları tekhücreli ve ilkel, bir bölümü ise çokhücreli ve gelişkindir. Çok karmaşık bir grup oluşturan mantarlar geleneksel sınıflan­dırma sistemlerinde bitki olarak kabul edilir ve bitkiler âleminde sınıflandırılır. Oysa gü­nümüzde bu canlıları ayrı bir âlem altında toplama eğilimi daha yaygındır.

Toprakta, suda ve havada yani hemen her yerde bulunan bu canlılar doğrudan hayvan­lar ve bitkiler ya da bunların artıkları (ölü organik maddeler) üzerinde yaşarlar. Birbi­rinden çok farklı yapıda olabilen mantarların biçim ve boyutları, çıplak gözle görülemeye­cek kadar küçük ilkel mantarlardan, nemli orman ve çayırlarda yetişen şapkalı mantarla­ra kadar değişir. Çürük meyve, bayatlamış ekmek ve peynir gibi çeşitli yiyecekler ile çürümüş odun ve deri gibi bazı maddelerin üzerinde çoğalarak sarımsı ya da mavimsi yeşil renkli küf katmanı oluşturan küf mantar­ları ile ekmek ve bira yapımında kullanılan mayalar da bu gruptandır. Ayrıca, tekhücreli ilkel cıvık mantarlar, yaşlı ağaçların üzerinde rafsı katmanlar oluşturan kav mantarları ve çeşitli bitkilerde hastalıklara yol açan pas mantarları ile yanık mantarları da bu grupta yer alır.

Mantarlar çok basit yapılı canlılardır. Ger­çek bitkiler gibi kök, gövde ve yaprakları bulunmayan bu canlılar "hif" denen dallanmış ince iplikçiklerden oluşurlar. Bu iplikçiklerin oluşturdukları dokuya miselyum denir. Hifler yani mantar iplikçikleri kolaylıkla beslenebi­leceği herhangi bir ortamda örneğin bir odu­nun, toprağın ya da yiyeceklerin üzerinde hızla büyüyerek gelişir.

Eğreltiotları ve suyosunları gibi mantarlar da tohumlarla değil sporlarla ürer. Spor, üzerinde koruyucu bir örtü bulunan ve pro-toplazma içeren, çıplak gözle ayırt edemeye­ceğimiz minik bir hücredir. Çok hafif oldu­ğundan en ufak bir esintide bile uçuşarak çevreye dağılabilir. Bu yüzden dünyanın he­men her yerinde hatta Kuzey Kutup Bölgesi'nde bile havada sporlara rastlanır. Çevreye dağıldıktan sonra bir süre canlılığını koruya­bilen spor hücreleri nemli bir yüzeye kondu­ğunda gelişerek hif oluşturur.

Mantarların sporları ya doğrudan hifler üzerinde ya da özel sporkeselerinde oluşur. Bunları taşıyan yapıya yani spor üreten or­ganlara da sporofor denir. Örneğin, şapkalı mantarların şemsiyeye benzeyen organları aslında bir sporofordur. Eğer, yenebilen yani zehirsiz bir şapkalı mantarın şapkasının altına bakacak olursanız merkezden çevreye doğru ışınsal olarak yayılan yan yana dizilmiş ince levhacıklar görürsünüz. "Lamel" denen bu levhacıkların üzerinde yeni mantarlar üretebi­lecek milyonlarca spor hücresi bulunur.

Mantarlar Nasıl Beslenir


Mantarlar klorofil içermedikleri için fotosen­tez yapamazlar yani bitkiler gibi kendi besin­lerini üretemezler. Bunun yerine besinlerini dış kaynaklardan başka bir deyişle bitki ve hayvanlarca üretilmiş organik madde­lerden sağlarlar. Bunun için çevredeki besinleri dönüştürürler. Bitkisel ve hayvansal artıklar gibi ölü organik maddeler üzerinde yaşayan mantarlara çürükçül, doğrudan canlı bitki ya da hayvanlardan beslenen mantarlara ise asa­lak mantarlar denir. Örneğin, şapkalı mantar­ların çoğu çürükçül, tarım ürünlerine büyük çapta zarar veren pas mantarları ise asalaktır. Bir de suyosunlarıyla birleşerek ortaklaşa bir yaşam sürdüren mantarlar vardır, bu ortakya­şar canlılara liken adı verilir.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 01:08
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
10 Nisan 2009       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  mantar.png
Gösterim: 8101
Boyut:  29.3 KB

MANTAR NEDİR?

Mantar deyince aklımıza hemen, çayırlarda, ormanlarda rastladığımız çeşit çeşit renkli "bitkiler" gelir. Bunlar kimimize göre zehirli şeyler, kimimize göre de leziz yiyeceklerdir.Ama bu arada başımızın belası, ayak parmakları arasında oluşan bir deri hastalığını da anımsarız.
Bir de gerçekten başımızın belası kepekler!
Ya bayatlamış ekmekleri nemli bir yerde bıraktığımızda üzerinde beliren küflere ne demeli?
Peki ekmeğimizi maya ile yapmıyor muyuz? Bira mayası da var tabii.
Eğer soframızda varsa, rokfort (Roquefort) peynirinin mavi küfleri nedir ki?
Ya her derde deva penisilin, onu da unutmayalım. Bütün bu saydıklarımızın hepsi de bir ve aynı dünyanın bireyleridir. Yani 'MANTAR DÜNYASI' nın. Ama burada bizim konumuz sadece ilk saydığımız mantarlar, yani zehirli yada zehirsiz, çayırlarda ormanlarda rastladığımız mantarlar olacak. Genelde yüzbini aşkın türü olan mantarların büyüklükleri çok değişkendir. Bir hücreli mikroskopik mantarlar olduğu gibi boyu metreleri bulanlar da vardır. Bizim konumuz olan mantarlar, aslında toprak altında saç teli gibi incecik iplikçik (hif) yığınlarından oluşurlar (miselyum). Mantarlar esas olarak sporla üreyen (kriptogam) canlılar olduklarından üremelerini sağlayan sporlarını oluşturmak için meyva verirler. Bizim toprağın üzerinde gördüğümüz, ve yanlış olarak mantar dediğimiz rengarenk şeyler aslında, mantarların bu meyveleridir.

Ne bitki ne hayvan


Biz yukarıda mantarlardan sözederken "bitki" deyimini kullandık. Oysa mantarlar aslında bitki değildirler.Çok yakın zamanlara kadar canlılar dünyası, bitkiler dünyası ve hayvanlar dünyası olarak ikiye ayrılıyor ve mantarlar da bitkiler dünyasına dahil ediliyorlardı.Ne var ki yapılan son araştırmalar sonucunda mantarların ne bitkiler dünyası'na ne de hayvanlar dünyası'na ait olmadiği, ayrı bir dünya olan mantarlar dünyası nı oluşturduğu anlaşılmıştır.
Bu değişikliğin nedeni mantarlarla bitkiler arasında temelde büyük farklılıkların olduğunun belirlenmesidir. Bu farklılıklardan en önemlisi ise mantarların yeşil renkli klorofil maddesine sahip olmamalarıdır. Bu madde bitkilere özgüdür ve klorofil özümlemesi yapmaya ve bu yolla 'karbon hidrat' yani besin maddesi oluşturmaya yarar.

Sınıflandırma


Mantarlar yapısal gelişmişliklerine göre ve giderek sporlarını oluşturma biçimlerine göre sınıflandırılırlar. Ayrıca büyüklüklerine göre de ikiye ayrılırlar. Çıplak gözle görülebilenler, yani büyük mantarlar (macrofungi) ve mikroskopik olanlar (microfungi). Bizim burada ele alacağımız mantarlar işte bu büyük mantarlardır. Esas olarak ta biçimleri şemsiyeye benzeyen, sapı(ayağı, gövdesi) ve sapının üstünde de bir şapkası olan mantarlardan söz edeceğiz. Bu mantarlara literatürde ŞAPKALI MANTARLAR adı da verilmektedir. Öte yandan, mantarları tanımak için değişik pratik şemalar ve/veya çizelgeler yapılmaktadır. Mantarları pratikte global olarak belirlemekte oldukça yardımci olan böyle bir şemayı, mantarların sınıflandırılması bölümune koyduk.

MANTARLARIN YAPISI

Bildiğiniz gibi bizim mantar olarak topladıklarımız mantarın meyveleridir. Mantar esas olarak yer altında yada kütük veya benzerlerinin içinde yaşayan ince iplikçiklerden oluşur (miselyum). Miselyum çoğu kez bir yıldan uzun ömürlüdür. Ancak meyvelerinin çoğu birkaç gün/hafta ömürlü olurlar.

Mantarların tanınmasında rol alan özellikler nelerdir:
  • Mantar şapkasının biçimi
  • Şapkanın alt yüzü
  • Lamelli mantarlarda, lamellerin konumu ve özellikleri
  • Ayakların biçimi
  • Mantar ayaklarında halka (yaka), kase veya çorap olup olmaması
  • Mantar sapının gevrekliği
  • Mantar şapkasının, sap ile bağlantısı
  • Mantarın rengi
  • Mantarın kokusu
  • Mantarın tadı
  • Mantar sporlarının rengi
Şimdi bunları sırasıyla ele alacağız:

ŞAPKANIN ŞEKLİ:

Mantarların tanınmasında şapka biçimleri önemli rol oynarlar. Esas olarak yandaki dört biçim söz konusudur.
Ayrıca kremit biçimi, dalgalı, ortası çökük vb. gibi çok değişik biçimler de bulunur.
Bunun yanısıra şapka zarının kolaylıkla soyulabilmesi, zarın altında şapka etinin rengi, pulların varlığı, renk hareleri, radyal yada dairesel çizgiler, şapka yüzeyinin kıvrımlılığı, şapka kenarlarında püskül yada saçaklar, şapka üzerinde kubbe yada memeler de mantarın cins ve türünün belirlenmesinde rol oynarlar.

ŞAPKANIN ALT YÜZÜ:


Mamantarlar, şapkalarının alt yüzünün görünüşüne göre üçe ayrılırlar:
  1. Dikenli alt yüz
  2. Borulu alt yüz (Süngerimsiler). Bazı mantarlarda borucuklar gözenek şeklindedir.
  3. Lamelli alt yüz (radyal ve düşey plaklar şeklinde).

LAMELLERİN KONUMU:


Lamelli mantarlarda lamellerin mantar ayağı ile bağlantı biçimi mantarların belirlenmesinde oldukça yardımcı olurlar.
Resimde dört ana biçimin değişik varyasyonları da söz konusu olabilir.
Ayrıca lamellerin sık yada seyrek oluşu, mantar şapkasının uçlarından taşmaları, uçlarının düz yada çatallı oluşu, renkleri, kalınlıkları, kırılgan yada balmumu gibi oluşları vb. de mantarların cins ve türlerini belirlemede yardımcı olmaktadır.
Not: Serbest lamelli mantarlarda şapka ile ayak birbirinden ayrılabiliyor. Bitişik ve inişli tiplerde ise bu ayrılma hayli zor yada olanaksızdır

AYAKLARIN ÖZELLİKLERİ:


Ayaklarının şekli de mantarı belirlemede rol oynar. Ana şekiller aşağıda görülüyor:
  • Silindirik
  • Mekik biçimli
  • Karınlı
  • Şişkin
  • Kök uzantılı
  • Soğan biçimli
  • Tokmak tipi

MANTAR AYAĞINDAKİ HALKA/(YAKA/YÜZÜK), KASE/KIN veya ÇORAP:


Mantarların önemli özelliklerinden birisi de zar kalıntılarıdır. Bilindiği gibi mantar genel olarak ufak bir yumru olarak ortaya çıkmakta ve zamanla sporları oluşurken şekli de değişmekte ve tanıdığımız mantar halini almaktadır.
Mantar yumrusunu çevreleyen bir dış zar bulunur. Mantarın boyutlarının büyümesiyle bu zar bir süre sonra parçalanmaktadır. Bu parçalanma değişik biçimlerde olabilir: Tüm çevre boyunca, üst yarıdan, alt yarıdan yada üst yada alt uçtan. Bir başka zar ise mantar sporlarının oluşma sürecinde, sporların içinde oluşacağı humeniumu örterek sporları korumaya yarıyan iç zardır. Buna humenium zarı adı verilir.
İşte bu zarların parçalanması sonucunda bir kısım zar artıkları yok olmayıp, şapka üzerinde yada kenarlarında pulcuklar yada püsküller (saçak) şeklinde, ayak uçlarında yada çevresinde kase yada çorap olarak, ayak çevresinde ise yüzük (yaka) yada kemer biçiminde kalmayaı sürdürürler.

Bunlar gerçek mantar pulları değildirler ve şapka yüzeyinden kolaylıkla ayrılabilirler. Amanita türü mantarlar böyledir ve bu özellikleri nedeniyle sinek mantarları olarak adlandırılırlar. Bu tür mantarlar genellıkle zehirlidirler. Yağmurla ayırt edici bu pullar yokolduğundan bazan deneyimli mantar toplayıcılar için bile karıştırma tehlikesi söz konusu olur .Sağ yukarıda Amanita pantherina sinek mantarı görülüyor.

Bazı durumlarda üst kısım da şapka kenarında saçak biçiminde kalır. İç zar, Cortinariuslarda örümcek ağı şeklinde olduğundan, kalıntılar, yapışık, kahverengi iplikcikler şeklindedir.(sporlarının renginden dolayı belirleyici özellik) Bunlara bu nedenle örümcek mantarları adı verilmiştir. Fotoğrafta şapkasının altı da üstü de kahverengi olan öldürücü "Cortinarius rubellus" örümcek mantarı görülüyor.

Bu durumda kalıntı ayak boyunca bir puldan bir çorap şeklindedir.
Yaka ise çorabın ucunda ve yukarıya yönelmiştir. Çoğu kez aynı pul pul yapı şapka üzerinde de oluşur. Pholiota türü (püsküllü) mantarların pek çoğunda bu özellik görülmektedir.

MANTAR AYAĞININ/SAPININ GEVREKLİĞİ:


Mantarların dokusal yapısı, uzunlamasına lifcikler şeklindedir. Herhangi bir mantarın sapını -kurumuş durumda değil ise- ortadan kırdığınızda şekilde görüldüğü gibi boylamasına liflerle karşılaşırsınız.
Ancak bu durumun iki istisnası bulunmaktadır. Russula ve Lactarius türü mantarlarda yapı lifli değil gevrek olduğundan, bunlar kırılıp parçalanırlar. Bu mutlak belirleyici özellikleri ile bu iki tür mantarı kesin olarak saptamak olanaklıdır.

İki türü birbirinden ayıran ana özellik ise -başka bazı tali özelliklerin yanında- Lactarius mantarlarda, mantarın kırılan yada kesilen yüzeyinde "süt" adı verilen renksiz yada renkli bir sıvının oluşmasıdır. Bu özellik, russulalarda asla yoktur.

MANTAR ŞAPKASININ SAP İLE BAĞLANTISI:


Lamelli mantarlarda şapkanın sap ile bağlanma biçimi lamelli mantar cinslerinin tanınmasında oldukça belirleyicidir. Bu açıdan bakıldığında lamelli mantarlar iki gruba ayrılabilir:

Şapka ile ayak birbirinden kolayca ayrılabilir.
Lamellerin serbest, yani ayaktan ayrık olduğu durumlarda, humenium, şapkanın ayrı bir bölümünü oluşturur ve bu nedenle ayaktan rahatlıkla ayrılabilmektedir. Bazan şapka ile ayak arasında net bir ayrım çizgisi gözlenebilirken çoğu zaman bu ayrımı gözleyebilmek icin büyüteç kullanmak gerekmektedir.

Şapka ile ayak birbirine sıkıca bağlıdır.
Lamellerin bitişik yada inişli olduğu mantarlarda, şapka ile ayak üst üste çakışmışlardır, dolayısıyla onları birbirlerinden ayırmak oldukça zor yada imkansızdır.
Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 04:19
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
10 Nisan 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

MANTARI RENGİ:


Bir mantar türünde dahi renk farklılığı oldukça büyüktür. Bu nedenle mantarların rengi, tür belirlemede büyük önem taşımaz.
Renk özelliği genetik bir karakterdir, ancak mantarın yaşlılığı ve nemliligi de renk üzerinde önemli rol oynarlar.
Bazı türler neme karşı çok daha hassastır ve nemlilik arttıkça renkleri koyulaşırken, nemliliğin azalmasıyla renkleri de açılır.
Bazı mantarların renkleri de, örneğin Russula türleri, suda çözülen renk maddeleri içerdiklerinden, yağışlı havalarda, suyla birlikte akıp gider.

MANTARIN KOKUSU:


Pekçok mantarın çok özel bir kokusu vardır. Bu nedenle koku, mantarın tanınmasında önemlidir. Ancak bir başka açıdan da koku, kişilere bağlı bir duyudur, yani kişiden kişiye değişir. Bu nedenle başkaları için koku tanımlamak oldukça zordur.Mantarın kokusu, en iyi şapkasının altından alınır. Bazı kokular ancak mantarı kırdığınızda hissedilir, bazılari ise çok ucucudurlar. Bu nedenle mantarı kırar kırmaz koklamak en doğru yöntemdir.
Ayrıca, soğuk havada iyi koku alınmaz. Onun için koklarken, mantarı avuç içine alıp ısıtmak yada oda sıcaklığına getirip koklamak en iyisidir.

MANTARIN TADI:


Mantarın tadının -mantar pişirilmeden yenmeyeceği icin- çig durumda hiçbir anlamı yoktur.
Ayrıca zehirli mantarları tadarak tanımak da olanaksızdır. Biliniyor ki pek çok zehirli mantarın tadı oldukça leziz(!)dir.
Mantar tatmanın gerekli oduğu, işe yarar tek bir istisnai durum vardır: Russula cinsi mantarların yenen türlerini saptamak.

MANTAR SPORLARININ RENGİ:


Bir lamelli mantarın türünü belirlemede önemli bir yardımcı da, o mantarın sporlarının rengidir. Genel olarak mantarın gelişmesinin başlangıc evresinde, mantarın sporları oluşmadığı için, genç mantarları bu yoldan tanımak olanaklı değildir. Mantar gelişip sporlar olgunlaştığı zaman, sporlar şapkanın alt yüzüne renklerinin damgasını vururlar. Pek çok mantarın lamellerinden bu renk kolaylıkla izlenebilir. Ama daha güvenli olması için asağıda açıkladığımız

SPOR İZİ


deneyine başvurulur.
Spor İzi Deneyi:
  1. Spor rengi araştırılacak mantarın sapını, şapkaya yakın bir yerden keserek, şapkayı sapından ayırın (en az iki adet).
  2. Şapkalardan birini beyaz, diğerini de siyah bir kağıdın üzerine, lamelleri yere bakacak şekilde yerleştirin.
  3. Şapkaların üzerine bir kase kapatın.
  4. Bir kaç saat sonra, yada bu denemeyi akşamdan yaptıysanız, ertesi sabah, kaseyi ve ardından mantar şapkasını dikkatlice kaldırın. Kağıt üzerinde sporları, merkezden çevreye radyal sıralar halinde, rahatlıkla göreceksiniz. Tabii ki renklerini de.
Not: Bu iz deneyi, çok kuru mantarlarda da iyi netice vermeyebilir.

Beyaz spor izi Kırmızı spor izi Kahverengi spor izi Siyah spor izi
  • Şemsiye mantarı
  • Köy göçüren
  • Horoz mantarı Clitopilus prunulus Örümcek mantarları
  • Cortinarius orellanus
  • Cortinarius rubellus - Kültür mantarı
  • Söbelen
Bir mantarın türünü belirlemekte, başka özellikler de önemli rol oynarlar:
Sap ile şapkanın göreli bağlantı biçimi:
Merkezi, eksantrik veya yandan bağlı.

Büyüme biçimi:
Tek tek, deste biçiminde, gruplar halinde, öbek öbek vb.

MANTARLAR NASIL YAŞIYORLAR


Daha önce de bahsettiğimiz gibi mantarlar bitki olmadıklarından yaşamaları için gerekli besin maddesini (hidro karbonlar) oluşturamazlar. Dolayısı ile organik maddeleri başka organizmalardan sağlamak zorundadırlar. Bu besin maddelerinin yardımıyla hem kendi bünyelerini inşa ederler hem de onları yakarak elde ettikleri enerji ile yaşamları için gereken işlemleri yapabilirler. Bu besin maddelerini diğer organizmalardan elde ediş biçimlerine göre

Grup 1: SAPROFİT (Çürükçül)


Gerekli besin maddelerini ölü bitki ve hayvanlardan sağlayanlar. Bu mantarlar, bakterilerle birlikte doğadaki ölü, organik maddeleri parçalayıp ayrıştırırlar. Böylece ölü bitki ve hayvanlarda birikmiş bulunan inorganik maddeler tekrar doğaya geri dönmüş olur. Pekçok çayır mantarları, gübrelerde, çürümekte olan bitki ve ağaç kütüklerinde yaşayan mantarlar bu gruptadırlar.

Grup 2: PARAZİT (Asalak)


Gereksinmelerini canlı organizmaların sırtından sağlayanlar. Bu mantarlar bu nedenle canlı organizmalara zarar verir, çoğu zaman da ölümlerine neden olur. Meyve küfleri, ayak mantarları bu gruba girerler.

Grup 3: MİKORHİZA (Ortak yaşar)


Gereksinimlerini canlı bitkilerle ortaklaşa oluşturan mantarlar. Bu mantarlar ot ve ağaçlar ile karşılıklı yarara dayanan özel bir yaşam biçimi (sembiyoz) kurmuşlardır. Bu yaşam biçiminde mantarın iplikçikleri (miselyum), bitkilerin en ince kök uçları ile bağlantı kurarlar (mikorhiza). Mantarlar suda çözülmüş mineral tuzlarını bitkiye verirken bitkiden de organik besinleri, herşeyden önce karbonhidratları alırlar. Bizim çayır ve ormanlarda meyvelerine rastladığımız mantarlarin (büyük mantarlar) büyük bir bölümü bu gruba dahildirler. Bunların ayrıştırıcılık görevleri yoktur, ancak bitkilerin daha iyi gelişmesinde önemli katkıları bulunmaktadır.

MANTARLARIN ÜREMELERİ ve SPORLAR:


İlk başta da belirlediğimiz gibi mantarlar sporla üreyen canlılardır (organizmalar). Üremeleri için gereken sporları oluşturmak için bizim mantar dediğimiz meyveleri oluştururlar. Sporlar işte bu meyvelerin içerisinde oluşurlar. Mantarlarda sporlar belli bir yapı içinde oluşurlar. Bu yapılara "humenium" adı verilmektedir. Bu yapılar değişik mantarlarda farklı biçimdedirler ve sporların oluşma biçimleri de farklı farklıdır. Esas olarak sporlar iki ana biçimde oluşurlar
  1. Basidie mantarlar. Bu türlerde sporlar "basidium" adı verilen memeciklerin uçlarında oluşurlar. Sayıları genel olarak dört tanedir (nadiren 2, yada 6-8). Bu basidiumlar, mantar şapkalarının yapısına bağlı olarak şapkanın altındaki lamellerin, dikenlerin yada çıkıntıların dışında yada borucukların içerisinde "humenium" adı verilen ince bir yapı oluştururlar. Bunlarda yapı aşağıya yönlenmiştir ve sporlar genel olarak meyvanın alt yüzeyinde oluşurlar, ağırlıkları nedeniyle de doğrudan yere üşerler. Bazı istisna türlerde ise sporlar meyvanın üst yüzeyindedirler. Örneğin, Jelemantaları (Phragmobasidiemycetes sınıfı mantarlar)
  2. Sporkeseli Mantarlar. Bu türlerde sporlar, spor keseleri denilen boru biçiminde yada yuvarlak keseciklerin içinde bulunurlar. Her kesenin içinde sekiz tane (nadiren 4) spor bulunur. Bu tür mantarlarda yapı (hümenium) yukarıya doğru yönlenmiştir ve olgunlaşan sporlar direk yukarı doğru savrulurlar. Bu nedenle dış görünüşlerinden bu tür mantarları saptamak olanaklıdır.
Sporkeseli mantarlardan "Geoglossaceae" familyası ile basidie mantarlarından "Clavariaceae" familyalarında ise şakuli yapılar ve tokmak biçiminde meyveler söz konusudur. Kural olarak mantarların dış görünüşleri onların "humenium"lerinin yer alış biçimlerini yansıtır.
  1. Sporların, meyvaların içinde oluştuğu grup (humenium).
    Bu yapılarda meyva, küre, armut yada tokmak biçimindedir. Bu mantarların sapları (ayakları) olabilir veya olmayabilir. Bu tür mantarlarda meyva eti, zamanla kremsi, jelantinsi yada toz bir kitleye dönüşür. Sporların olgunlaşması ile birlikte sporlar değişik biçimlerde meyvadan dışarı atılırlar. Örneğin, meyvanın üsünde açılan bir delikten.
  2. Sporların, meyvaların dış yüzeyinde oluştuğu, ancak bir şapka tarafından korunmadığı grup.
    Bu mantarlar çok değişik şekillerde olabilir. Bir temel yüzey üzerindeki ince bir zardan oluşan mantarlardan, kase, eyer, bulaşık süngeri, arı peteği, tokmak, çalı yada mercan biçimindeki mantarlara kadar.
  3. Sporların, meyvaların altında yada dış yüzeyinde oluştuğu, ancak bir şapka ile korunmuş olduğu grup.
    Mantarın ilk oluşum evresinde, humenium, mantarın içerisindedir, ancak sporların olgunlaşması ile birlikte serbest kalırlar.
Mantarın türünün belirlenmesinde meyvanın şekli önemlidir ancak diğer özellikler de önemli rol oynarlar.
  • Meyvenin sapının olup olmaması ve sapın konumu: a) Merkezi b) Eksantirik c) Yandan bağlı
  • Yetişme tarzı: a) Tek olarak b) Salkım şeklinde c) Gruplar halinde d) Öbek öbek e) Değişik konumlarda
  • Hümeniyenin biçimine göre: a) Düzgün b) Damarlı c) Hafif çukurlu d) Boru yada deliklerin içinde e) Dikencikler şeklinde f) Merkezcil plaklar
Mantar sporlarının şekil ve yapıları: Basidie mantarlarda sporlar genel olarak bir ucunda sivri çıkıntıları olan oval biçimdedirler. Bu çıkıntı onların basidiumun ucuna tutunma noktalarını oluşturur.(basidiespor). Sporkeselilerde ise sporların bu şekilde tutunma noktaları yoktur, kese içindeki protoplazmada serbest halde bulunurlar (ascospor). Sporların büyüklükleri ise çok değişkendir. Ancak büyüklük her tür için sabit olarak kalır. Basidie mantarlarda büyüklük 3-25 mikrometre iken, sporkeseli mantarların, iplikcik şeklindeki sporlarında 300-400 mikrometreyi bulur. Yandaki resimde sporkeseli mantarlar ile basidie mantarlarda spor biçimleri ve humeniumda yer alışları görülmektedir:
  • Sporkesesi
  • Basidium
  • Basidiespor (Basidie mantarların sporu)
  • Ascospor (sporkeseli mantarların sporu)
  • Basidieli bir lamelin kesiti
  • ba-Basidieler
Basidie mantarlarda esas olarak humeniumda hatta ayak ve/veya şapkada da yeralan "Cystider" denilen bir tür hücre vardır. Başka bazı niteliklerin yanında bu hücrelerin varlığı/yokluğu yada biçimi, tür belirlemede çok önemli rol oynar. Örneğin Mycena ve Inocybe türlerinde.
  • pl-Pleurocystider (lamellerin yan tarafında bulunanlar)
  • ch-Cheilocystider (lamellerin - sivri kenarlarında- bulunanlar)
Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 01:20
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Nisan 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Şapkalı Mantarlar


İlkbahar ve sonbahar aylarında ormanlarda mevsime özgü değişimler görülür. Bir renk cümbüşü biçiminde kendini gösteren bu değişimler, bir bakıma türlerin yeni mevsimi karşılamak için yaptığı hazırlıklardır. İşte bu renk cümbüşü içinde özel bir yeri olan canlılardan biri de şapkalı mantarlardır. Kahverengiler, sarılar, beyazlar, eflatunlar, kırmızılar... Her biri ayrı biçimde, her biri ayrı güzellikte... Toprakta, dökülmüş yaprakların arasında, ağaçlarda, su kenarlarında, devrilmiş ağaç kütüklerinin üzerinde, patikaların kenarlarında...

Yağmurları beklerler gelişmek için. Çokça yağan bir yağmurun ardından hemen çıkarlar ortaya, sanki uzun bir süredir suyu bekliyorlarmış gibi. Yalnızca suyu değil elbette. Çürümüş yaprakları, ölmüş hayvanları, kısacası artıkları ve yaşamı son bulmuş olan canlıları da. Artık temizlik zamanı gelmiştir. Ormanın ölmüş canlılardan ve artıklardan arındırılması gerekmektedir. Ormanı gelecekte gelişecek canlılar için hazırlamak, temizlemek gereklidir. Ekolojik işleyiş içinde sıra şimdi onlara gelmiştir. Onlar ölmüş canlıları parçalayarak hem kendileri hem de öteki canlılar için besin sağlayacaklardır. Bu işin sorumluluğunu böcekler, solucanlar gibi omurgasız hayvanlardan başka akbaba, sırtlan gibi omurgalı hayvanlarla, en çok da bakterilerle paylaşırlar. Dökülen yaprakları, kırılan dalları, devrilen ağaçları, ölü organizmaları parçalayarak onların yapısında bulunan organik bileşikleri canlıların kullanabileceği duruma getirirler. Doğanın dengesi böylece kendiliğinden sağlanır.

DÜNYADA oluşan ilk canlıdan bu yana kaç canlı yaşamıştır acaba? Bu sayının düşünülebileceklerin çok ötesinde olacağı kesin. Bu kadar canlı öldükten sonra ayrıştırıcı canlılarca parçalanmasaydı, Dünya'nın ne hale geleceğini tahmin etmek hiç de zor değil. Bugün, insanoğlunun dengeleri altüst etmediği yerlerde hâlâ temiz kalabilmiş doğal ortamlarvarsa, bunları bazı mantar türlerine ve benzeri ayrıştırıcılara borçluyuz. Bu canlılar, üzerlerinde beslendikleri besin kaynaklarını değişikliğe uğratırlar. Bu, dünyada gerçekleşen en önemli canlılık etkinliklerinden biridir. Canlı atıklarını, böcek, kuş ve öteki hayvanların kalıntılarını ve bitkilerin artıklarını ortadan kaldırmak ayrıştırıcı türlerin görevidir. Örneğin, ormandaki bir karaağacın her yıl tek başına 182 kg yaprak döker. Bunu düşünürsek bu ayrıştırıcı canlıların doğadaki işlevlerinin tahminlerin ötesinde bir önemi olduğunu görebiliriz. Bitkiler ya da hayvanlar öldükleri zaman çevre için uygun bir organik madde kaynağı oluştururlar. Ayrıştırıcı canlılar bu kaynakları parçalayarak besinleri doğaya geri kazandırırlar. Doğadaki en önemli ayrıştırıcılar bakteriler ve bazı mantar türleridir. Bunlar ayrıştırma işlemlerini kendilerine özgü yöntemlerle yaparlar. Her birinin yaşam döngüsü içinde özel bir işlevi vardır. Ancak, mantar türlerinin hepsi ayrıştırıcı değildir. Kimi mantar türleri asalak olarak yaşarlar. Bunlar, ayrıştırıcı mantarlardan farklı olarak besinlerini ölmüş değil de canlı organizmalardan alırlar.

Mantarlar âleminin temel grupları Zygomycota, Ascomycota, Basidiomycota ve Deuteromycota'dır. Bir mantar türünün bu gruplardan hangisine ait olduğu yapısal özelliklerine ve üreme biçimlerine bakarak belirlenir. Mantarların bazıları tekhücreli, bazılarıysa çokhücrelidir. Şarap, peynir, bira yapımında kullanılan mayalar tekhücreli mantarlardandır.

En bilinen mantar türleri Basidiomycota grubundan olan şapkalı mantarlardır. Şapkalı mantarların ilk olarak Proterozoik Çağ'da ortaya çıktıkları düşünülüyor. İnsanların şapkalı mantarları kullanımıysa paleolitik döneme değin uzanır. Tarihsel kayıtlar şapkalı mantarların pek de iyi niyetli olmayan amaçlar için kullanıldıklarını ortaya koymaktadır. II. Claudius ve Papa VII. Clement'in düşmanları tarafından zehirli bir mantar türü olan Amanita'yla zehirlendiği yazılmıştır. Bir efsaneye göre de Buddha, bir köylünün ona sunduğu, toprak altında yetişen bir mantarı yediği için ölmüştür.

Şapkalı mantarlar tıpkı öteki mantar türleri gibi, çok uzun süre bitki olarak kabul edilmişlerdir. Bunun nedeni, hem hareketsiz olmaları hem de tıpkı bitkilerinkine benzeyen hücre duvarlarının bulunmasıdır. Oysa klorofil içeren kloroplastları yoktur ve bu nedenle fotosentez yapamazlar. Fotosentez yapamadıklarından, yani bitkiler gibi kendi besinlerini kendileri üretemediklerinden besinlerini hazır olarak alırlar. Bu nedenle mantarlar sınıflandırılırken ayrı bir âlem altında ele alınırlar.

Şapkalı mantarların genellikle köksüz bir sapları ve şemsiye ya da huni biçiminde bir tepe kısımları vardır. Bu kısmın altında üremelerini sağlayan özel yapılar bulunur. Bu yapıların rüzgâr gibi etkenler sayesinde çevreye dağılması, farklı yerlerde yeni şapkalı mantarların gelişmesini sağlar. Büyümeleri uzun süre fark edilmez ve sanki birdenbire oluşuvermişler gibi toprağın yüzeyinde bitiverirler. Bunun nedeni gelişmelerinin önemli bir bölümünün toprağın altında gerçekleşmesidir. Toprağın yüzeyine çıktıktan sonraysa mercimek büyüklüğündeki bir şapkalı mantarın, 8-10 cm çapında bir mantar haline gelmesi yalnızca beş-altı gün sürer. Gelişmelerinin başlayabilmesi için nem ve sıcaklıkla ilgili koşulların onların yaşamasına uygun duruma gelmesi gerekir. Bu nedenle kimi şapkalı mantar türleri, yılın ancak belli bir mevsiminde gelişebilirler.

Şapkalı mantarların bazıları yenebilir; ancak bazılarıysa yenmez; içerdikleri özel maddeler nedeniyle zehirlidirler. Zehirli ve zehirsiz mantarlar çoğunlukla yan yana gelişirler ve bazıları birbirine çok benzer. Bunları, ancak bir uzman ayırt edebilir; mantarları iyi tanımayanlarsa rahatlıkla birbirine karıştırabilirler. Ayrıca, mantarlar hakkındaki yanlış inançlar da zehirlenme olaylarını artırıcı etki yapar. Zehirli mantarları salyangozların yemediği, ağaçlarda yetişen mantarların zehirsiz olduğu, mantarı yoğurtla yemenin zehirlenmeyi önlediği, zehirli mantarların iç kısmının koparılınca mavileştiği ve kurutulmuş mantarların zehirlemediği gibi bilgiler yanlıştır. Bu bilgilere güvenerek mantar yemek kesinlikle doğru değildir.

"Mikofobi" olarak adlandırılan "mantar zehirlenmesinden korkma" durumu bazı toplumlarda ciddi boyutlara ulaşmaktadır; İngilizler ve İrlandalılar bu tip toplumlardandır. Bunun tersine, Asya ve Doğu Avrupa ülkeleri, özellikle Polonyalılar, Ruslar ve İtalyanlar mantar seven (mikofilik) toplumlardır. Bu toplumlarda şapkalı mantarlar uzun bir süredir kullanılmaktadır. İnsanlar şapkalı mantarlardan korksalar da, sevseler de, kullansalar da kullanmasalar da canlılık sürüyor. Şapkalı mantarlar da doğadaki işlevlerini, yağmurlar yağdıkça, öteki canlılar öldükçe daha uzun zaman sürdürecekler.
Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 02:29
asya nisa nur - avatarı
asya nisa nur
Ziyaretçi
3 Nisan 2013       Mesaj #7
asya nisa nur - avatarı
Ziyaretçi

Mantarlar Hakkında Bilgi


Yöremizin iklimi mantar yetişmesine çok uygun olduğundan, ırmak kenarlarından çayırlara ve orman içlerine kadar olan yerlerde çok sayıda mantar çeşidi yetişir. Bunların bir kısmı halk tarafından bilinir ve gıda olarak tüketilir.

Mantarların yetiştiği iki bölge vardır. Ilgaz Dağlarının yöremizdeki uzantıları olan Elekdağı, Kolaz ve Göktepe bölgeleri güneyde kalan dağlık kesimlerdir. İkinci bölge Küre Dağlarının devamı olan ve yöremizle sahil kesimi arasında kalan dağlık kesimler ve yaylalardır. Bir bölgede yetişen bazı mantar türleri diğer bölgede yetişmeyebilir.

Biz halk tarafından iyi bilinen ve tüketilen mantarları tanıtmak için bu mantarların isimlerini ve özelliklerini vermeye çalışacağız.

Kanlıca Mantarı
Halk arasında “Kanlıca”, “Elicek” ve “Ebişek” diye bilinen bu mantarın Latince adı “Lactarius”dur. Türkiye’nin kimi yerlerinde “Melki” diye bilinir. Turuncu rengi ile dikkat çeken şapkalı mantarlardandır. Kırıldığı ya da kesildiği zaman kesit yüzünden turuncu renkli bir süt akar. Bu mantarı daha önce görmemiş olanlar rengini zehirli olduğunun işareti sayarak yemekten korkarlar.
Kanlıca mantarları genel olarak sonbahar da sonbahar yağmurlarının ardından ormanlarda ve orman çevresinde ki kırlık alanlarda, ekilmeyen eski tarlalarda çıkar. Bazen hava koşullarının uygun olduğu zamanlarda yaz ortasında da çıktığı olur.

Lactarius genusunun 150 türü ve bu türlerin sayısız alt türü vardır. Bunları ayırt etmek için uzman olmak gerekiyor. Ama yöremizde kanlıca mantarının bulunduğu bildirilen iki çeşidi güneyde yetişen Lactarius Deliciosus ile kuzeyde yetişen Lactarius Salmonicolor türlerini örnek olarak verebiliriz. Lactarius “sütlü” demektir. Deliciosus “lezzetli”, salmonicolor “somon renkli” anlamlarına gelmektedir. Bu mantarlara yörede çam mantarı, köknar mantarı diye isimler verilmektedir. Ama bu isimlendirme mantarın türünü belirleyen bir isimlendirme değildir.

L.Deliciosus güney tarafında yetişmektedir. Tıkız, dayanıklı bir mantardır. Üzerinde yeşil benekler olabilir. Mantarın örselenen kısımları kırılan kısımları zamanla yeşile döner. Sadece güney taraf dağlarında yetişen bir kanlıca türü daha vardır. Bu mantarın şekli aynı olmakla birlikte gerek kendi rengi ve gerekse sütünün rengi mordur. Bu iki mantarın lezzetleri arasında bir fark göremedik.

Lactarius Salmonicolor kuzey taraflarında yetişen parlak turucu renkli, kolay parçalanabilen gösterişli mantarlardır. Dikkatle toplanıp itinalı yerleştirilmezse kolayca kırılabilir.

Bu üç tür de çok lezzetli mantarlardır. Yöre halkı bu mantarları çok sever. Ankara’da İstanbul’da oturan hemşerilerimize her gün taze olarak kutularla gönderilir. Bunların dışında kanlıca türlerinden olup kimsenin yemediği bir tür daha vardır. Bu tür bej renktedir. Kimse yemediğine göre zehirli olması olasılığı yüksektir.

Höbelen Mantarı(Kuzu Göbeği)
Bu mantarın Türkiye’de yaygın olarak bilinen adı “Kuzu Göbeği” mantarıdır. İçi boş bir sap üzerinde içi boş bir kafadan ibarettir. Rengi bej ile kahverengi arasında değişir. Bir özelliği de bal peteğine benzeyen lamellerinin kafa kısmının dış tarafında olmasıdır.

Sistematikte Morchella genusunda yer alır. Çok sayıda türü ve alt türü vardır. Bunlardan ikisi M. Esculenta ve M. Konica’dır. Bu mantarlar sadece ilkbaharda yetişir. Irmak kenarlarından yüksek kesimlere, ağaçlık alanlara kadar çok yerde olabilir. İklim ve ortam olarak çok seçicidir. Çoğu seneler fazla çıkmaz. Fazla yetişmediğinden ve yurt dışına gönderildiğinden fiyatı çok yüksektir. Bol olduğu senelerde bile ucuzlamaz. Fiyatının yüksekliği nedeni ile artık bu mantarları alıp yemek pek kolay olmamaktadır.
Höbelen mantarı bazı seneler bol olabilir. Böyle senelerde bu mantarı toplayarak kendine otomobil alanlar bile olmuştur.
Değişik bir tadı olan, lezzetli bir mantardır.

Halı Saçağı Mantarı
Halk arasında şeklinden dolayı bu isim verilmiştir. Herkesin bildiği şapkalı mantarlara hiç benzemezler. Bu ad altında birkaç çeşit mantar pazara gelmektedir. Bunlardan biri “Çam mantarı” adı verilen ve görünüşü kıvırcık marulu andıran mantar çeşididir.

Çam ağaçları üzerinde yetiştiğinden bu isim verilmiştir. Bu mantarın Latince adı “Sparassi Crispa”dır. Diğer türe “Saçaklı Mantar” adı verilmiştir. Bu mantarda ağaç gövdelerinde yetişmektedir. Latince adı “Hericium” olan ve çok sayıda türü ve alt türü vardır. Bu mantarın Türkiye’de bilinen adı “Mercan” mantarıdır. Bu ad da şeklinin mercana benzemesinden dolayı verilmiş olmalı.

Yöremizde bilinen ve pazara gelen üçüncü tür saçaklı mantara mahallinde “Kedi tırnağı” denmektedir.
Bu tür “Clavaria” genusundan bir mantar olsa gerek. Diğer iki türün aksine bu mantar ağaçta değil yerde yetişmektedir. Pazara en çok yerde yetişen bu mantar türü gelmektedir.

Halı saçağı adı altında pazara getirilen bu mantarlar sadece sahil kesimini iç kesimden ayıran kuzeydeki dağlık yörede yetişmektedir. Tatları bir birine benzese de araların az da olsa bir lezzet farkı vardır.

Koçak Mantarı
Latince adı “Lactarius Piperatus” olan bu mantara halk arasında “Koç Mantarı” adı da verilmektedir. Adındaki Lactarius onun kanlıca mantarı ile aynı genustan olduğunu gösteriyor. Nitekim kanlıca mantarı gibi bu mantarda sütlü mantardır. Mantarın sütü kendisi gibi beyazdır. İsminde ki “Piperatus” kelimesi onun biberli olduğunu anlatmaktadır. Adını tam Türkçeleştirirsek buna “Biberli Sütlü Mantar” dememiz gerekir.
Bu mantarın gerçekten baharlı bir tadı vardır. Bu bahar bana terenin baharını hatırlatır. Hoşlanılmayacak bir tat değildir. Sert kütür kütür bir mantardır. Rengi ve sütü beyazdır. Bol bulunur bu yüzden kanlıca mantarı kadar değer bulmaz.

Bu mantar Ilgaz dağlarının devamı olan dağlık bölgede, ağaçlık alanlarda yetişir. Ağaç yapraklarının altından kabarır. Mantar arayanlar yaprakların yaptığı bu kabarmadan altında mantar olduğunu anlarlar.
Soğanla kavrulup üzerine sarımsaklı yoğurt dökerek yenir. Değişik yemeklerini de yapmak mümkündür.

Geyik Sırası Mantarı
Lezzet bakımından kanlıca mantarı ile yarışır. Lezzeti bildik tanıdık mantar lezzetine benzerse de biraz daha değişik olup çok lezzetlidir. Şapkalı mantarlardandır, ilginç bir şekli vardır. Düz uzun sap üzerinde muntazam bir şapka vardır. Sap ve şapka bej renktedir.

Bu mantar güney tarafta bulunmuyor, sadece kuzeydeki dağlık kesimde yetişiyor. Belirli sıralar halinde bulunduğu için “Geyik sırası mantarı” adı verilmiştir. Bazı mevsimlerde bu mantar kanlıca mantarı bittikten sonrada pazara gelmeye devam eder.

Bal Kadın Mantarı
Bu mantar da güneyde bilinmeyen sadece kuzeyin dağlık bölgesinde yetişmektedir. Şekil ve yetişme bakımından geyik sırası mantarına benzemektedir. Bu mantarda sevilen bir mantardır. Az sayıda pazara gelmektedir.
Şapkalı bir mantar olup bej renktedir. Şapka üzerinde kahverengi lekeler bulunabilir.

Ağaç Mantarı
Bu mantar kuzey tarafın ormanlarının ağaç gövdelerinde hevenkler halinde yetişir. Rengi bejden sütlü kahverengine değişebilen renklerdedir. Lameller daha açık renklidir ve alt yüzde ve asimetriktir.
Lezzeti güzeldir.

Kavak Mantarı

Sonbaharda kesilmiş kavak ağaçlarının kesim yüzlerinde kendiliğinden biter. Pazara seyrek olarak gelir. Çok fazla yetişen bir mantar da değildir. Görünüşü pek güzel değilse de lezzeti çok güzeldir. Tadı bildik mantar lezzetini andırsa da ondan daha yoğun bir tadı vardır. Japonlar bu mantarı kültüre almayı başarmışlardır.

Çayır Mantarları
Yöremizde bu mantarlara “İçi Kızıl” ya da “Ak Mantar” denmektedir. Bu mantar türü bütün dünyada en yaygın mantar türü olduğunu sanıyoruz. Genellikle açıklık alanlarda, ekilmeyen tarlalarda ilkbahar ve sonbahar mevsiminde çıkmaktadır. Sapı ve şapkası beyazdır. Lamelleri kahverengi olan ve pembe olan iki türü vardır. Lamelleri kahverengi olan türün lamelleri açıktan koyu kahverengiye kadar değişir. Pek etli değildir kolay kırılır. Lamellelir pembe olan çeşidin şapkası sap üzerine sarılmış haldedir. İyice yaşlanınca bir şapka şeklini alır. Gayet etli ve sert bir mantardır.

Bütün dünyanın tanıdığı ve sevdiği mantar lezzeti bu mantarların lezzetidir. Kültür mantarı da bu pembe lamelli ve kütür kütür etli türden üretilmiştir. Bol ve kolay bulunduğu için yöremizde yeterince değerlendirilmez. Sonbaharda kanlıca ve diğer çok tutulan mantar türleri çıktığı için pazara getirilmez.

Çok lezzetli olan bu mantar yetirince değerlendirilmez. Pek çok yemeğe ayrı bir lezzet verebilecek olan bu mantarın çorbası güzel olur. Makarna ve pilav üzerine sos olarak yakışır.

Kum Mantarı
Baharın en erken çıkan mantarlarındandır. Irmak ve dereler kenarında kumluk yerlerde yetişir. Lezzeti fena değildir. Görünüşü pek bir albenili değildir. Çok yetişen bir mantardan değildir. Mantar lezzetini özleyenler yoğurt sarımsakla severek yerler.

Keçi Mantarı
Bu mantar ilkbaharda da sonbaharda da yetişen mantarlardandır. Alçak yerlerde kırlık alanlarda yetişir. Şapkalı bir mantardır. Şapka sap üzerine asimetrik olarak bağlanmıştır. Tadı bildiğimiz mantar tadıdır. Pazara geldiğine rastlamadım.

Mıh Tepesi
Açık alanlarda, köylerde harmanlarda yetişir. Kimi yerlerde bu mantarlar ilginç daireler halinde yetişir. Uzunca bir sap üzerinde küçük bir şapkası vardır. Küçük bir mantardır. Mantarın şekli ve büyüklüğü eski Türk nallarına çakılan mıhlara benzediği için bu isim verilmiştir. Pazara seyrek olarak gelir. Ancak bilenler alır. Köylerde çorbası yapılır ve güzel de olur. Tadı bildik mantar tadıdır. Kimi yerlerde bu mantara “Cincile” de denmektedir.

Kuzu Kulağı Mantarı
Bu mantara “Kurt Kulağı” da diyenler vardır. İlkbaharda çamlık alanlarda, ağaç altlarında yetişir. Açılmamış şekli açık kahverengi küçük topa benzer. İçi boştur. Açıldığı zaman biraz kulak şeklini andırır. Tadı biraz höbelen mantarını andırsa da pazarda pek paha bulmaz. Kumlarını temizlemek bir hayli zordur

Dilburan Mantarı
Değişik tonlarda pembe renkler taşıyan bir şapkalı mantardır. Sapı ve lamelleri beyazdır. Acımtırak bir tadı vardır. Zaten dil buran adı verilmesi de bu yüzdendir. Haşlanıp suyu atılarak yenirse acılık kaybolur. Arazide bol bulunur, pazara gelmez.
Sonbaharda diğer mantarların çıktığı mevsimde çıktığından pek kıymetlenmez. Acı tadından zehirli olduğu sanılırsa da değildir.

Geyik Mantarı
Şapkalı bir mantar olmasına karşın, şapkası düzgün şekilli değildir. Sağlam ve etli bir mantardır. Rengi kahverengidir. Ayırt edici özelliği lamellerinin geyik kılına benzemesidir. Zaten adını da bu benzerlikten almıştır. Bu mantar son yıllarda pazara gelerek satılmaktadır. Köylerde kurutularak, kışın yendiğini öğrendik. Bu mantarın yemeğinin yapmayı başaramadım

Ayı Mantarı
Zehirli olmadığı ve bol bulunduğu halde yenmeyen bir mantardır. Bazen çok körpeleri köylerde yenmektedir. Ben bir defa yedim ama cıvıklığı yüzünden pek beğenmedim. Orman içlerinde de açıklık alanlar içinde de bol olarak yetişen bir mantardır. Şapka ve sapı açık kahverengi renktedir. Lamellerinin şekli ve renkleri değişiktir. Esas adı “Ayı Boku” mantarıdır. Çürüdüğü zaman ayı pisliğini andırdığı için bu isim verilmiştir.
Son düzenleyen Safi; 7 Aralık 2016 02:32
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Aralık 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

MANTAR


Genel Bilgi
Mantarlar klorofili olmayan, hem eşeyli hem de eşeysiz olarak sporlar oluşturarak üreyen canlılardır. Klorofil ihtiva etmediklerinden bağımsız olarak organik madde oluşturma kabiliyetinde olmayıp diğer canlılardan ve ölü artıklardan besinlerini alırlar.
Belirli bir rutubet, ışık, sıcaklık ve toprak-odun asitliği talep ederek, bu şartların bir araya gelmesiyle mantar oluşur. Hayatiyet süreleri çok kısadır.

Toplama ve Kullanım Tekniği
Toplanan mantarlar çok küçük olmamalı, gelişmesini tamamlamış ve tüm özelliklerini yansıtır olmalıdır.
Bulunduğu ortamdan kesilerek veya dikkatli kazılarak alınmalıdır.
Mantarların zarara uğramaması için toplamada örme sepet veya kutular kullanılmalıdır. Mantar topladığı zaman hiç olmazsa sapı hemen temizlenmelidir. Tam olarak bilinen mantarlar toplanmalı, henüz bilinmeyen türler ayrı bir sepette toplanmalı ve tanındıktan sonra işlem görmelidir. Mantarın kurutulması halinde çok dikkatli olunmalı ve devamlı kuru olarak muhafaza edilmelidir.
Mantarlar yağ, şarap, domates püresi, tuz ve sirke içersinde salamura kurarak muhafaza edilebilirler. Taze mantarlar çok kısa süre içerisinde kullanım yerlerine nakledilmelidirler.
Sahadaki mantarların tümü toplanmadan 2-3 adedi bırakılmalıdır. Bırakılan mantarlar ortama sporlarını bırakarak o ortamda mantarların sürekli olarak çıkmalarını saplamış olurlar. Ülkemizde ihracat ve iç tüketim amacıyla toplanan mantarlar ve özellikleri listesi Ek’te verilmiştir.

KUZU GÖBEĞİ MANTARI (Morchella esculenta)

Ad:  1.JPG
Gösterim: 4160
Boyut:  40.6 KB

Morfolojik Özellikleri Şapkası; Yumurtaya benzer ve düzensiz oyluklara sahiptir. Köşeli ve geniş oylukların kenarı dolambaçlı ağ görünümündedir. Kırmızımsı ve sarıdır.
Sap; Silindirik ve düzensiz boşluğa sahiptir.
Etli kısım; Mum kıvamında, gevrek ve kırmızımtırak sarı renkte, hoş kokulu tada sahip.
Yetişme Yeri: Zengin toprakları sever. Orman açıklıkları, yol ve akarsu kenarları, bitki örtüsü yanmış araziler ve fındık, kayın, akçaağaç ve karaağaçların altında tek tek bulunurlar.
Yetişme Zamanı: Mart-Mayıs
Diğer Özellikleri: Çok bilinen ve yenen mantardır. Bir defada çok fazla yenmemelidir. Yavaş pişirilirse daha lezzetli olur. İpe dizilerek kurutulabilir ve kış için saklanabilir.
Morchella cinsi mantarlar makro mantar olup mikorrhiza sınıfına girmektedir. Bu mantarlar bazı ağaç türleri ile sıkı bir ilişki içerisinde olup ağaçların köklerinde mikorrhitik olarak yaşamaktadırlar. Bu özelliklerinden dolayı çok uzun yıllar üzerinde kültüre alma çalışmaları yapılmış ancak başarılı olunamamıştır. 1982 yılında Ower isimli araştırıcı bu mantarı laboratuar şartlarında kültüre almayı başararak ve üretim tekniği üzerine patent almıştır. Bugün bu mantar türünün inokulumları hazırlanarak doğal ortamlarda populasyonu artırma yönünde uygulamalar mevcuttur.
Morchella cinsi mantarlar yurdumuzun doğal florasından en fazla toplanarak ihracatı yapılan türlerdir. Bazı dönemler kuru kiloğramı 100.000.000 Tl’ nin üzerinde fiyata satılmaktadır. Yurdumuzda Marmara ege ve Akdeniz bölgelerinde ormanlık alanlarda ilkbahar dönemlerinde genelde çam ormanlarında bulunmaktadır. Orman yangınlarından sonra yoğun olarak bu mantarın çıkışı görülmektedir.

Misel üretim tekniği
Kurutulmuş Morchella askokarpları oda sıcaklığında 6-12 saat süreyle distile suda bırakılarak elde edilen askosporlar kullanılabilir. Mantar alkolle sterlize edilebilir, steril saf su içerisine bırakılır. 6-12 saat sonra askosporlar dökülür ve misel üretimi için kullanılacak duruma gelmiş olur.
Spor çimlendirmesi %2 malt ekstrakt agarda yapılır.
Saf kültür üretiminde kullanılan besi yerleri PDAYE: 1 litre saf suya 39 g PDA, 1.5 g yeast ekstract, 1 g pepton, 1 g flor.
MEA: 1 litre suya 20 g malt ekstract, 20 g bakto agar.
CYM (Complete ıııediuııı yeast): 1 litre suya 20 g destroz, 2 g pepton, 0.5 g MgSO4. 7H2O, 1 g K2HPO4, 0.46 g KH2PO4, 0.12 g kazamino asit, 20 g bakto agar, 1 g yeast ekstract. Besi ortamlarının pH’ları 6.5’e ayarlanmalıdır.

Tohumluk misel üretimi
Çavdar, pepton, yeast ekstract, iz element solüsyonu, kazamino asit besi yerinde buğday taneleri kullanılır. Bu materyallerden karışım hazırlanır ve kavanozlara (250 ml’ lik cam kavanoz) 100 er gram ilave edilir.
Bunun üzerine zayıf besleyici ortam ilave edilir. 3 kısım A. bisporus örtü toprağı (humus, perlit, kum karışımı), 1 kısım yosun, 2 kısım su karışımı bulamaç haline getirilir. pH’sı 5.8’e ayarlanıp kavanozlara doldurulup 121 0c’de 30 dakika otoklavlanır ve aşılama yapılır.

Yetiştirme tekniği
Bu mantar türlerinin üretimlerine yönelik yapılan çalışmaların sonucunda çeşitli üretim metotları geliştirilmiştir. Bu metotlara kısaca değinilecektir.
İlbay, E (2000)’ nin literatürlere dayanarak vermiş olduğu üretim metodunda izlenen yol şu şekildedir.
  1. Morchella spp. kültürü mantarların doğadan toplanmasıyla başlar. Doğadan toplanan mantarlar kısa sürede laboratuara getirilir ve steril kabinde besi ortamına mantarı salmak suretiyle spor aşılama işlemi gerçekleştirilir.
  2. Aşılanan ortamlar 12.7-26.6 0c arasında inkubasyona tabii tutulur ve misellerin gelişmesi sağlanır. Gelişme sonrası alt kültüre alınarak tohumluk miseller hazırlanır. Bu amaçla en fazla pirinç, kenevir, cin darı ve kolza kullanılmaktadır.
  3. Tohum üretimi için hububatların 24 saat suda bekletilmesi yeterli olacaktır. Kültür ortamı hazırlamada ise öncelikle 1 hacim turba toprağı, 5 hacim ıslak hububatla karıştırılır ve 110 ml’lik kavanozlara doldurulur. 121 0c’de bir saatlik sterlizasyon sonrası morchella ana kültüründen aşılama işlemi gerçekleştirilir.
  4. Aşılanan ortamlar karanlıkta 20-21.6 0c ‘de 4-6 haftalık inkubasyona tutularak sclerotia gelişimi sağlanır ve tohumluk misel hazırlanmış olur. Üretim için kompost hazırlığında bir tepsiye suda şişkinleştirilmiş pirinç konarak üzeri kağıtla kaplanır. Bunun üzerine ise %50 talaş (dış budak, meşe, akçaağaç, kayın vb.) %30 turba toprağı, %20 kum, %10 pirinç kauzu, %5 soya unu ,%5 sphagnum karışımı konur, sulanır. Söz konusu karışım 121 0c’de sterlize edilir. Yukarda açıklanan tohumun bu karışıma aşılaması yapılarak 4-6 hafta 18.3-21.1 0c’de inkubasyonu sağlanır. Misel gelişme sonrası ortam 3.3-4.4 0c’de iki hafta süreyle buzdolabında soğuk şokuna tabi tutulur. İki hafta sonra üretim odasına alınarak (nem %85-95, sıcaklık 22.7-25 0c, günde 8 saat aydınlatma, CO2 miktarı 900 ppm’den az) üzerine örtü toprağı serilir ve mantar oluşumu sağlanır.

KUZU MANTARI (Morchella conica)


Ad:  2.JPG
Gösterim: 3489
Boyut:  41.6 KB
Şapkası: Sivrice konik olup, düzenli oyuklara sahip. Oyuklar belirgin ve boyuna paralel sırtlı aralarında enine damarlarla birleşmiştir. Kahverengi tonlardadır.
Sap: Ortası boşluklu, şapkayla dik birleşir. Beyazımtırak, esmerımtırak ve pürüzlüdür.
Etli Kısım: Yumuşak ve incedir.
Yetişme Yeri: Kireçli arazilerde, çam meşcereleri ve civarlarındaki çayırlık ve çalılıklarda görülür. Yetişme Zamanı: Nisan-Mayıs
Diğer Özellikleri: Çok yaygın değildir. Bu türde aynen özellik itibariyle M. esculenta’ya benzemektedir .

ÇÖREK MANTARI(Bolefus edulis)


Ad:  3.JPG
Gösterim: 3424
Boyut:  26.4 KB
Şapkası: Yarım küre şeklinde, tümsek ve yayvandır. Islakken parlar ve hafif yapışkandır. Rengi değişken, kestane veya soluk kahverengidir.
Sap: Çoğunlukla ortada veya aşağıda şişkindir. Yukarı kısmı, ince beyaz soluk renkli damarlı ağ gibi görünüşe sahiptir.
Etli Kısım: Gençken beyazımtrak, olgun iken sarımtraktır.
Yetişme Yeri: Asit karakterli topraklarda, bilhassa kayın altında ve geniş ladin meşcereleri altında, ve yaprak çürüntüsü üzerinde görülür.
Yetişme Zamanı: Haziran-Ağustos
Diğer Özellikler: Yenen en iyi mantarlardan biridir. Hoş kokusu ve fındık gibi lezzetli tadı vardır. Kurutulabilir veya yağ içinde saklanabilir.
Bu mantar türü’de makro mantar olup mikorrhiza özelliğindedir. Henüz kültürel olarak üretimi bulunmamaktadır. Pek çok ülkede bu türün kültürel şartlarda üretimleri üzerine çalışmalar yürütülmektedir. Bazı ülkelerde oldukça değerli bir mantar türüdür. Bu türde yurdumuzdan ihracatı yapılan mantarlar arasında yer almaktadır.
Orman plantasyonlarında müşterek olarak yaşadığı bitkilerin köklerine inokulasyonlar yapmak suretiyle, orman alanlarında populasyonu arttırmaya yönelik uygulamalar bazı ülkelerde yapılmaktadır.

KAYPAK MANTAR (Boletus luteus)


Ad:  4.JPG
Gösterim: 3480
Boyut:  18.4 KB
Şapkası: Konik yarım küre gibi ve tümsektir. Yapışkan ve parlayan bir örtüsü vardır. Kestane veya morumtırak kahverengidir. Sapa ZAR ile bağlıdır. Bu zarın kalıntısı önce beyaz, sonra morumsu kahverengi bir yüksük olarak sapın üzerinde kalır.
Sap: Gençlikte dibi daha incedir. Yaşlanınca silindir halini alır.
Etli kısım: Sulu ve yumuşaktır. Önce beyazımtırak sonra limon sarısı ve dip kısmı ise pembedir. Meyve kokusundadır.
Yetişme Yeri: Bilhassa çam meşcereleri altında ve kenarlarındaki çayır, yosun ve eğreltiler altında kümeler halinde görülür.
Yetişme Zamanı: Haziran-Ekim
Diğer Özellikler: Orta derece yaygın olan bir mantardır. Genç numuneleri daha makbuldür.

ÖKÜZ MANTARI (Boletus bovinus)


Ad:  5.JPG
Gösterim: 3471
Boyut:  38.1 KB
Şapkası: Önce tümsek sonra yayvandır. Üzeri düz ve yapışkandır. Kırmızımtırak kösele gibidir. Delikçikler geniş ve köşelidir.
Sapı: İnce düzgün ve yukarıda hafif kalın, soluk esmer renktedir.
Etli Kısım: Kuvvetli kokulu ve sarıdan pembemsi kırmızıya değişen renktedir.
Yetişme Yeri: İğne yapraklı meşcerelerin bilhassa çamların altında çok sayıda görülür.
Yetişme Zamanı: Yaz sonları ve sonbaharda
Diğer Özellikler: Gençken yenmesi daha iyidir. Böcekler yumurtalarını genelde mantarlara bırakırlar.geç toplanan mantarlarda kurtlanma görülür, mantar kesildiğinde kurtların açtığı oyuklar kolayca görülür.

MELEZ MANTARI (Boletus elegans)


Ad:  6.JPG
Gösterim: 3536
Boyut:  25.5 KB
Şapkası: Çan şeklinde, sonradan yayvanlaşır. Rutubetli havalarda yapışkandır. Beyaz zar gibi örtüyle sapa bağlanır. Sonradan örtü sapta kalır.
Sap: Uzunca ve düzenli kalınlıkta dolguludur. Krem renkli bir yüksüğü vardır. Sap yüksekten daha yukarıda kahverenkli tanecikli ya da belirsiz ağ gibi bir yapıdadır.
Etli Kısmı: Katı ve altın sarısı, sonradan süngerimsi sulu hale gelir. Dokunulduğunda kırmızımtırak kahverengi olur.
Yetişme Yeri: Yapraklı ağaç meşcerelerinde, vadi ve yamaçlarda tek tek ve nadir olarak görülür.
Yetişme Zamanı: Haziran-Kasım
Diğer Özellikler: Şapkanın dış derisi soyulmalıdır. Hoş kokulu ve reçineye benzer. Salamura kurmak için çorba ve salça için en uygun mantardır. Yumurta ile kızartılabilir.

DORU RENKLİ ŞİŞKİN MANTAR (Boletus badius)


Ad:  7.JPG
Gösterim: 3934
Boyut:  31.9 KB
Şapkası: Yarım küre şeklinde yayvan ve kenarı içeri kıvrıktır. Rutubetli havalarda yapışkandır. Kırmızımsı kahve kestane rengindedir.
Sap: Silindir şeklinde kavisli ve dip tarafında sivrileşir. Soluk kahverengindedir. Hafifçe uzunluğuna oyuklu-sırtlı yapıdadır.
Etli Kısım: Kuvvetli toprak kokusunda, soluk sarı renkte, kesilip havayla temasında yada ezildiğinde renk yeşilimsi-mavi olur. Fakat sonunda kirli sarıya döner.
Yetişme Yeri: İğne yapraklı ağaç ormanlarında, ağaç gövdelerinin dibinde veya çürümüş kütüklerden çıkar. Hatta çürümüş ladin kozalakları üzerinde de bulunabilir. Fakir ve kireçli topraklarda, dökülmüş çam iğne yaprakları ve sürgünleri arasında gelişir.
Yetişme Zamanı: Temmuz-Kasım
Diğer Özellikler: Aranan bir mantardır. Böcek kurtları tarafından nadiren tahrip edilir.

İMPARATOR MANTARI ALTIN YUMURTA MANTARI (Amanita caesarea)


Ad:  8.JPG
Gösterim: 4014
Boyut:  33.4 KB
Şapkası: Yumurta şeklinde ve BEYAZ bir örtü altında saklı, sonradan tümsek ve yayvandır. Üzeri düzdür. Kırmızımsı turuncu, parlak renklidir.
Sap: Silindir şeklinde ve kalın koyu sarı renkli, yukarı kısmında KOYU-SARI ekseriyetle çizgili sarkık bir YÜKSÜK bulunur. Dip kısmı şişkince ve BEYAZ bir KAPÇIK tarafından sarılmıştır.
Etli Kısım: Katı, beyaz ve çok hoş tada ve kokuya sahiptir.
Yetişme Yeri: Yapraklı ağaçlardan bilhassa meşe, kestane ve ceviz’in altında, nadiren de iğne yapraklı ağaç meşcerelerinde gelişir.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Kendine çok benzeyen ÖLÜMCÜL ZEHİRLİ olan Amanita muscaria ile karıştırılabilir. Amanita muscaria’ da şapka, BEYAZ PULLAR’ la kaplıdır. Rengi de portakal sarısıdır. LAMELLE’ ri sarı değil BEYAZ’ dır. Sapın üzerinde bulunan YÜKSÜK’ te beyazdır. Diğer mantarlardan yenme bakımından daha üstündür. Çiğ olarak yenilebilir ve kurutulabilir. Ectomycorrhitik mantarlar grubunda yer alır. Bazı ağaç türleri ile sıkı bir ilişki içerisindedir. Bu mantar türü Zhu ve xie tarafından 1984 yılında kültüre alınmıştır. Henüz dünya genelinde yoğun bir üretimi bulunmamakta, bazı ülkelerde doğal olarak toplanmakta ve taze veya kuru olarak ticareti yapılmaktadır.

BAL MANTARI ÇINTAR (Armillaria mellea)


Ad:  9.JPG
Gösterim: 3604
Boyut:  36.8 KB
Şapkası: Önce tümsek sonradan yayvanlaşarak merkezi çöker. Gençken merkezde küçük kırmızımtırak pulları vardır. Kenarı çizgili ve merkezden daha soluk renktedir. Renk bakımından değişkendir. Sarımtırak, güderi, kum renkli esmer ve kahve tonlardadır.
Sap: Dışı sert, oyuklu ve çizgilidir. Dip kısmında şişkince ve birkaç sap bir aradadır.
Etli Kısım: Sarımsı beyaz, sünger gibi ve sap içinde lifli haldedir. Kuvvetli kokulu ve acı bir tada
sahiptir.
Yetişme Yeri: Yoğun kümeler halinde ve yaşlı ağaçların, kütüklerin kaidesinde ve civarında yetişir.
Yetişme Zamanı: Eylül
Diğer Özellikler: Sirke içerisinde salamurası yapılan EN İYİ mantardır. Acımsı tadı, uzun süre kaynatılıp atılsa da kaybolmaz. Uygun pişirilmemiş numuneler hazımsızlık yaratabilir. Bu mantar türü Uzakdoğu da kültürel şartlarda üretilmektedir. Bu mantar türü ilk olarak Zhang ve Lu tarafından 1983 yılında kültürel şartlarda üretilmiştir. Yurdumuzda Karadeniz bölgemizde tüketilmektedir.

TİRMİT KOÇ MANTARI (Lactarius volemus)


Ad:  10.JPG
Gösterim: 3433
Boyut:  29.8 KB
Şapka: 5-15 cm kadar büyüklükte, kuru ve et gibidir, hiçbir zaman yapışkan olmaz. Gençken yarım küre şeklinde tümsek olup olgunlaşınca açılır ve derin olmayan huni şekline dönüşür, üst tarafı düzensiz, dalgalı gibi bir hal alır. Kenarı başlangıçta içeri kıvrıktır, daha sonra düzensiz olarak dalgalı olur. Gençken sarımtrak kahverengi, olgunlaşınca kırmızımsı kahverengi olan mantarın iki formu vardır: Kırmızı kahverengi tipi iğne yapraklı ağaç ve kayın ormanlarında yosunlar arasında gelişir, ateş sarısı tipi yalnızca kayın ve meşe ormanlarında bulunur.
Lameller: Gençken sarımsı beyaz turuncu, olgunlaşınca sarı açık kahverengidir, dokunulduğunda kahverengi olur. Bol miktarda beyaz sıvıya sahiptir. Oldukça sık olup sap üzerinde az olarak aşağı devam eder.
Sap: 12 cm kadar uzunlukta ve oldukça kalın ve sağlamdır. Mum gibi bir örtüsü vardır. Şapka ile aynı renkte veya biraz daha açık, şapka tarafındaki birkaç cm’lik kısımda sarımsı, diğer kısımlarında kızılımsı kahverengidir.
Doku: Gençken yumuşak, beyaz, olgunlukta sünger gibi, katı ve açık sarıdır, daha sonra yavaş yavaş kahverengi lekeler oluşur.
Spor: Çok açık kızılımsı sarıdır.
Yetişme yeri ve zamanı: Temmuz ve Eylül arasında yapraklı ağaç altlarında, bilhassa kayın ormanlarında ve sınırlarında bazen çam ormanlarında görülür.
Badem gibi tadı, balık gibi kokusu vardır. Kolay tanınabilen bir mantardır, bilhassa bol miktarda çıkan beyaz sıvısı ile iyi ayırt edilebilir, bu sıvı çok lezzetlidir, renk değiştirmez ve balık kokusundadır. Taze mantar kesildiği zaman bol miktarda beyaz sıvı salgılar, halbuki kuru ve yaşlı numunelerde bu sıvı yoktur. Salamura edilmiş balık gibi olan kokusu mantar numuneleri öldükçe artar. Yenilebilen iyi bir mantardır, hatta çiğ olarak bile emniyetle yenilebilir. Tuzlanıp baharatla muamele edildiği, sıcak yağda kızartıldığı zaman lezzetli olur. Kızartılırken lamelleri yukarı gelecek şekilde tavaya konulmalıdır. Çorbalar içinde iyidir. Bununla beraber, tadı çok acı olan ve şapkasının ortasında konik bir çıkıntı bulunan Lactarius rufus ile karıştırılmamalıdır, bu mantar zehirli değildir fakat yenmesi lezzet bakımından tavsiye edilmez. Bir lezzet denemesi yapmak üzere iyi olgunluğundan emin olmak için küçük bir parça çiğ olarak tadılabilir.
Diğer Özellikler: Balık kokusunda ve badem tadında yenilenebilen iyi bir mantardır. Çiğ olarak da yenilebilir. Sıcak yağda, kızartıldığı zaman çok lezzetli olur. BEYAZ sıvı yaşlı ve kuru numunelerde yoktur. Yurdumuzda Karadeniz bölgesinde sevilerek tüketilmekte ve fındık tirmiti olarak adlandırılmaktadır. Lactarius cinsi mantarlar ectomikorrhiza özelliğindedir. Bu türler bazı bitkilerle sıkı bir yaşam döngüsü içerisindedir. Bu nedenle kapalı alanlarda kültürel şartlarda üretimi henüz başarılamamıştır. İçermiş olduğu sıvının antimikrobiyal özellikleri üzerine araştırmalar mevcuttur. Karadeniz bölgemizde bazı dönemler kiloğramı 10 000.000 tl gibi bir değere satılmaktadır.

KANLICA MANTARI (Lactarius deliciosus)


Ad:  11.JPG
Gösterim: 5742
Boyut:  24.8 KB
Şapkası: Yayvanlaşmış ve çukurlaşmış huniye benzer. Rengi kırmızımtırak turuncu sarı olup, KUŞAKLI bir görüntüsü vardır. YAŞLANMAYLA yeşilimtırak lekeli olur. Lameller sıkışık ve ÇATALLIDIR. Yeşil renkli çilleri ve lekeleri vardır.
Sap: Gençken içi dolgulu, geliştikten sonra boşluklu silindir şeklinde üzerinde hafif çukurları olabilir. Dokunmayla ve yaşlanmayla YEŞİL lekeli hale döner.
Etli Kısım: Gençken yumuşak, olgunlukta gevrektir. Oyu turuncu kırmızı bir SIVI çıkarır. Sıvı zamanla yeşile döner. Aromatik kokulu, tadı hafif keskin ve hoştur.
Yetişme Yeri: Bilhassa çamların altında, çayırlıklarda ve yosunlarla kaplı yerlerde görülür.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Hemen pişirilmelidir. Genç numuneler aranmalıdır. Çünkü yaşlılar böcekler tarafından istila edilmiş haldedir. Tuzlanmayla ve sirkeyle salamura yapılarak saklanabilir.
ZEHİRLİ OLAN lactarius torminosus ile karıştırılmamalıdır. Bundan çıkan sıvı beyazdır ve zamanla rengini değiştirmez.
Bu tür de ektomikorrhiza özelliğindedir. Özellikle çam türlerinin köklerinde mikorrhiza oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı henüz kültürel şartlarda üretimleri gerçekleştirilememiştir. Ancak orman plantasyonlarında populasyonu arttırmaya yönelik fidanlara inokulasyon yapılmak suretiyle dikimler yapılarak o alanda bu mantar türlerinin populasyonları arttırılmaya çalışılmaktadır. Bu türler yurdumuzda Karadeniz bölgesinde, Avrupa da İskandinav ülkelerinde doğal ortamından toplanarak tüketilmektedir. İçermiş olduğu sıvıların antimikrobiyal özellikleri üzerine bilimsel araştırmalar mevcuttur.

KANLICA MANTARI (Lacfarius salmonicolor)


Ad:  12.JPG
Gösterim: 3294
Boyut:  28.3 KB
Şapka: Büyüklüğü 5-10 cm kadardır. Mantar gençken ortası hafifçe çukurdur, kenarı içeri kıvrıktır, büyüdükçe ortası daha çukurlaşarak hemen hemen huni şekline döner. Renk turuncudur, açık sarıdan erik sarısına kadar değişir, kenarda 1 mm genişlikte halka halinde açık parlak sarıdır ve belirgindir. Genel görünüşle turuncu ve sarıdan ibaret halkalıdır. Yeşil renkleme yoktur.
Lameller: Başlangıçta kızılımsı sarı beyaz, daha sonra açık portakal rengi tonundadır. Sapa doğru kıvrımlı şekil alır, sap üzerinde birazcık devam eder.
Sap: 3-6,5 cm boyunda, 0.8-2.5 cm kalınlığında, silindir şeklindedir. Renk bakımından portakal sarısı, dip kısmında sarı beyaz yukarı kısmında şarap kırmızısı turuncudur. Sapın etli kısmı kırmızı pembedir ve koparıldığında turuncu renkte bir sıvı çıkarır. Gençken içi dolgundur., daha sonra şapkaya kadar olan alt kısmında boşlukludur.
Doku: Kızılımsı sarı beyaz renkli, meyve kokulu ve yumuşak, sünger gibidir.
Spor: Parlak kızılımsı sarı, tunç rengindedir.
Yetişme yeri ve zamanı: Çam altlarında ve çam ormanı açıklarında, çayırlıklarda, Avrupa da yapraklı ağaç ormanlarında, ilkbahar ve sonbaharda yağmurlardan sonra görülür. Mantar gençken, kırılıp koparıldığı yerinden portakal renkli bir sıvı çıkarır, bu sıvı hava ile temas edince kırmızı olur, iki saat sonra kızılımsı portakal esmeri renk alır ve acıdır. Mantarın tadı acıdır fakat nahoş değildir, lezzetlidir.

DİLBURAN-DIRBALAN MANTARI (Lactarius blennius)


Ad:  13.JPG
Gösterim: 3436
Boyut:  30.1 KB
Şapka: Gelişmiş numunelerde koyu yeşilden gri yeşile kadar değişir. Kenar kısmında sarımsı kahverengi lekeler bulunur.
Sap: Şapkadan daha açık ve renkte silindirik ve dip kısmı küt ve biraz koniktir.
Etli Kısım: Süngerimsi ve kirli beyaz renktedir.
Yetişme Yeri: Nemli, kalkerli topraklarda kayın ormanı altında küçük gruplar halinde görülür.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Sofra tuzu çözeltisi içinde 2-3 saat bekletildikten sonra yenirse sarhoşluk hissi vermez. Mantar kırıldığında önce beyaz, sonra gri yeşil lekeli ve yakıcı tadı olan SIVI çıkarır.

GEYİK MANTARI ÇAM KABARA MANTARI (Chroogomhus rutilus)


Ad:  14.JPG
Gösterim: 3317
Boyut:  29.8 KB
Şapkası: Gençken koni şeklinde sonradan merkezi konik kalacak şeklinde açılır. Morumsu şarap renginde üzeri yağlımsı ve kuruduğunda parlaklaşır. Lameller esnek, aralıklı ve şapka ile AYNI renktedir. Sap üzerinde devam eder.
Sap: Soluk şarap renginde, yukarıya doğru incelebilen çizgili iğ şeklindedir. Dip kısmı sivrice ve toprak içindeki kısmın üzerinde beyaz renk miseller bulunur.
Etli Kısım: Lifli, esnek ve kırmızımsı renktedir.
Yetişme Yeri: Çam ormanları altında ve açıklıklarında gevenler arasında yetişir.
Yetişme Zamanı: Temmuz-Kasım
Diğer Özellikler: Hafif kokuludur.

YUMURTA MANTARI, CÜCEKIZ TAVUK MANTARI, MEŞE MANTARI, HOROZ MANTARI (Cantharellus cibarius)


Ad:  15.JPG
Gösterim: 4204
Boyut:  34.3 KB
(Horoz Mantarı)
Şapkası: Önce topaç şeklinde tümsek, sonra yayvan ve huni şeklindedir. Kenarı dalgalı, loplu ve içeri kıvrıktır. Lameller sap üzerinde devam eder.
Sap: Kısa ve sağlamdır. Şapka ile AYNI renktedir. Etli ve aşağı doğru daralır.
Etli Kısım: Katı lifli ve sarı renktedir. Baharat yada fındık tadındadır. Çiğ yenildiğinde ise karabiber tadındaki kokusu kurumuş kayısıyı andırır.
Yetişme Yeri: Her cins ormanda, nemli humuslu topraklarda, yaprak ve çayırlar arasında büyük kümeler halinde bulunur. Bol yağmur ihtiyacındadır.
Yetişme Zamanı: Mayıs-Kasım
Diğer Özellikler: ZEHİRLİ OLAN(Clitocybe olearia ) ile karıştırılmamalıdır. Lameller hakiki ve sıkışıktır. Ağaçların ve kütüklerin dibin de kümelenmiş olarak bulunur. Gece ışık verme özelliğinden dolayı FENER mantarı denir. Yemeklik olarak çok iyi ve lezzetlidir. Yavaş ve uzun müddet pişirilmeli ve genç numuneler tercih edilmelidir.

PLEUROTUS CİNSİ MANTARLAR

KAYIN MANTARI (Pleurotus connucopiae)


Ad:  16.JPG
Gösterim: 3090
Boyut:  25.6 KB
Şapkası: Önce tümsek sonra huni şeklindedir. Çukur kısmı yeşilimsi kahverengidir. Lameller ağ gibi beyazımsı ve pembemsi kirli sarıdır.
Sap: Hafifçe yandan şapkayla birleşir. Oluşum yerinden birkaç sap çıkabilir.
Etli Kısım: Gençken ince, sonra kalın ve yumuşaktır. KAYIN MANTARI KÜFLENMİŞ un kokusundadır.
Yetişme Yeri: Yapraklı ağaçların yaşlı ve devrik gövdelerinde.
Yetişme Zamanı: Haziran-Mayıs
Diğer Özellikler: Toplanmasından kısa süre sonra böcek kurtları görüldüğünden hemen tüketilmelidir.

İSTİRİDYE MANTARI KAYA MANTARI (Pleurotus ostreatus)


Ad:  17.JPG
Gösterim: 3652
Boyut:  34.6 KB
Şapkası: Yelpaze, midye kabuğu gibi yayvan kavisli, kenarı her tarafta içeri kıvrıktır. Olgunlaşınca güderi rengini alır. Zeytini yeşilde olabilirler. Birbiri üzerinde sıralar, halinde yer alırlar. Lameller beyaz, sap üzerinde belirgin devam edip ağ gibi birleşir.
Sap: Yandan birleşik yok denecek kadar kısa ve kalındır. Sarımtırak beyaz olup dip kısmı, tüylü ve yünlü gibidir. İçi dolguludur.
Etli Kısım: Gençken yumuşak, kuruyunca ve yaşlanınca sert olur. Hoş kokuludur.
Yetişme Yeri: Yapraklı ağaç gövdeleri kütükleri, tomrukları ve direkleri üzerinde kümeler halinde bulunur. Ağaç gövdelerinin daha çok yaralı kısımlarında ve budaklarında yetişir.
Yetişme Zamanı: İlkbahar ve Sonbahar yılın her ayı bulunabilir.
Diğer Özellikler: Genç numuneler yenmelidir. Yağda kızartılmış şapkaları balık tadındadır.

Pleurotus türleri dünya genelinde kültürü yapılan mantar türleri içerisinde ikinci sırada yer almaktadır. Bu cins içerisindeki türlerden ise en fazla üretileni Pleurotus ostreatus’ tur. Bu tür ilk olarak Falck tarafından 1917 yılında kültüre alınmıştır. En fazla üretim ise Çin de gerçekleştirilmektedir. Avrupa da Almanya en önemli tüketici ülke konumundadır.
Kültürü yapılan mantarlar içerisinde en kolay üretilebilen ve en düşük yatırım maliyeti olan mantar türleri pleurotus cinsi mantarlardır. Bu özelliklerinden dolayı bu mantar türlerinin üretimleri dünya genelinde hızlı bir şekilde artmaktadır. Pleurotus cinsi içerisinde kültürü yapılan önemli türler Pleurotus ostreatus, Pleurotus florida ve Pleurotus sajor-caju’ dur.
Bu mantar türlerinin her birinin ekolojik özellikleri birbirinden farklıdır. Pleurotus ostreatus türü bu mantarlar içerisinde en fazla üretimi yapılan ve düşük sıcaklıklarda şapka oluşturduğu için kış şartlarında üretilen bir mantar türüdür. Doğu avrupa da uzun zamandan beri açıkta yetiştirilmektedir. Avrupa ülkelerinde sevilerek tüketilen mantar türleridir.
Pleurotus florida ise yüksek sıcaklıkta ürün verme yeteneğine sahip olduğu için genelde yaz aylarında üretimleri daha uygun olan ve ostreatus’a benzeyen bir tür’dür. Yaz aylarında üretilmeleri enerji maliyetleri açısından daha uygundur.
Pleurotus sajor-caju yine yüksek sıcaklıklarda ürün veren türlerden birisidir. Bu tür optimum 25 0c’de ürün vermesine karşılık 30 0c’de de ürün oluşturabilmektedir.
Bu mantar türleri genelde tarımsal atıklar kullanılarak üretilmektedir. Bu türlerin üretimleri bu özelliklerinden dolayı ucuza mal olmakta, aynı zamanda üreticilere ek gelir sağlamaktadır.
Bu mantar türlerinin üretimlerinde genelde iki metot kullanılmaktadır. Odun kütükleri üzerinde üretim genelde orman kaynaklarının bol olduğu ülkelerde kullanılan bir üretim metodudur. Talaş ve tarımsal atıklar üzerinde üretim ise bu materyallerin bol bulunduğu ülkelerde yapılmaktadır.
Üretim yeri olarak ise açıkta ve kapalı tesislerde üretim yapmak mümkündür. Kütükler üzerinde üretim genelde açık alanlarda yapılmaktadır. Sentetik bloklarda üretim genelde kapalı tesislerde yapılan bir üretim şeklidir.
Bu mantar türlerinin yurdumuzda üretimleri henüz yaygınlaşmış değildir. Bu türlerin üretimini yapan üretici sayısı çok az olup, pazarları da genelde lokal kalmıştır. Büyük alışveriş merkezleri bu türlerin pazarlarını teşkil etmektedir. Halkımız genelde ilkbahar ve sonbahar aylarında doğadan topladıkları mantarları tüketmekte, bazen de zehirli mantarlarla karıştırarak zehirlenmeler meydana gelmektedir.
Pleurotus mantar türlerinin talaş bloklarında üretimleri.
Üretim Yeri Özellikleri:
Bu mantar türünün üretiminde iki metot bulunmaktadır.
  1. Kütükler üzerinde üretim
  2. Sentetik ortamlarda üretim
Üretimin yoğun olarak yapıldığı Çin’de genelde kütükler üzerinde üretim yapılmaktadır. Ancak son yıllarda kapalı tesislerde üretim yaygınlaşmaya başlamıştır. Her iki üretim metodu da yurdumuzda uygulanabilecek metotlardır.
Bu türün üretiminde seralar üretim alanı olarak kullanılabilir. Aynı zamanda meyve bahçeleri, kavaklıklar ve orman alanları açıkta üretim amacıyla kullanılabilir.
Kapalı alanlarda yapılacak üretimde ise aşağıdaki özelliklere sahip üretim odalarının yapılması gerekmektedir.

Misel Sarma Odası:
Bu oda kültür mantarı üretiminde kullanılan bir oda olabilir. Işıktan ari sıcaklığı 20-25 oC’ye ayarlanabilen, katlı ranza döşeli bir oda olmalıdır. Poşetler bu oda içerisinde 30-40 gün kalacaklardır.

Üretim Yeri ve Özellikleri:
Açık alanlarda yapılacak üretimlerde ortamların konulacağı yer yarı gölge, nemi muhafaza edebilen bir bahçe altı olmalıdır. Bu alana blokların nem ihtiyacını karşılamak amacıyla mini spring sistemi kurulmalıdır.
Kapalı alanlarda yapılacak olan üretimde üretim odalarının ranza sistemi ile döşenmesi, ısıtma ve soğutma sistemlerinin bulunması gereklidir. Ayrıca bu mantar türü ışığa da ihtiyaç göstermektedir. Bu nedenle odalarda ışıklandırma sistemlerinin de kurulması gerekmektedir. Seralarda yapılacak üretimlerde ise ek bir ışıklandırmaya ihtiyaç yoktur.

Üretim Yeri ve Üretim Tekniği İçin Gerekli Malzemeler.
Misel sarma odası ranza döşenmelidir: Bu odada 4 kg ağırlığında m2’ye 10 torba yerleştirilebilir. 3000 torba için 150 m2’lik üç katlı bir misel sarma odası yeterli olmaktadır. Odalarda mistleme sisteminin kurulması nem kontrolü bakımından faydalı olacaktır.
Üretim odasında m2’ye 5 torba yerleştirilebilir. Dolayısıyla 2500 torba için 500 m2 üretim alanı yeterlidir. Buna göre 500 m2 taban alanına sahip bir sera bu üretimi yapmak için yeterlidir.
Ortamın pastörizasyon işlemi: Hazırlanan ortamlar parke fırınlama tesislerinde 12 saat tutularak bu işlem gerçekleştirilebilir.

PLEUROTUS CİNSİ MANTARLARIN ÜRETİM TEKNİĞİ
Bu mantar türlerinin üretimlerinde genelde tarımsal atıklar kullanılmaktadır. Kavak talaşı ve mısır koçanının (1:1) oranı üretimde kullanılabilir.
Materyaller temin edildikten sonra karışım hazırlanır , iyice karıştırılır, nem oranını %60- 65’lere getirmek için pülverize şekilde nemlendirilir. Tüm karışımın neminin homojen bir şekilde ayarlanması sağlanır.
Hazırlanan ortamlar polyetilen poşetlere 4 kg ağırlığında olacak şekilde doldurulur, ağızları bağlanır.
Hazırlanan poşetler hastalık ve zararlılardan arındırılmak amacıyla parke fabrikalarının fırınlarına yerleştirilerek 12-24 saat burada tutulurlar.
Pastörizasyonu tamamlanan ortamların sıcaklıkları 20-25 OC’ye düşünceye kadar beklenir. Böylece ortamlar ekime hazır hale gelmiş olurlar.
Bu üretimde ekim misel geliştirme odasında yapılabilir. Oda bir gün önceden formaldehitle ilaçlanır ve ertesi gün biraz havalandırılır. Pastörizasyonu tamamlanan ortamlar bu odaya taşınarak yerlerine yerleştirilir. Her torbaya gerekli misel, torbaların ağızları açılarak ilave edilir. Torbaların ağızları tekrar bağlanır ve oda tekrar formaldehitle ilaçlanır.
Oda sıcaklığı 20-25 0C’ye ayarlanarak oda nemi yüksek tutulmaya çalışılır. Bu şekilde misel ortamları tamamen sarıncaya kadar bekletilir.
Yaklaşık 30 gün zarfında miseller ortamları tamamen sarar. Bu zamana kadar torbalar kontrol edilerek hastalık oluşan torbalar ortamdan tamamen uzaklaştırılır ve imha edilir.
Gelişmesini tamamlayan ortamlarda poşetler çıkarılarak gerekli bakım işlemleri yerine getirilir. Primordium şeklinde oluşan mantarlar 4-5 gün sonra hasat edilecek büyüklüğe gelirler. Bunların hasatları yapılır ve bloklardan mantar oluşumu durur.
Birinci flaş ürünler alındıktan sonra 10-15 gün zarfında mantar çıkışı durur. Bu sürede ikinci flaş ürünler alınmaya başlar.
Hasat ve Verim
Her bir bloktan 10-15 gün aralıklarla üç ay boyunca ürün almak mümkündür. Bir kg kuru ortamdan üç aylık zaman zarfında 1 kg taze mantar almak mümkündür.

BORAZAN MANTARI (Craterellus cornucopioides)


Ad:  18.JPG
Gösterim: 3175
Boyut:  23.0 KB
Şapkası: Mantar huni borazan halini almıştır. İçi boş boru halinde sapa geçer. Kirli siyah renkli ve köseleye benzer. Kenarı yapışkan ve geriye kıvrımlıdır.
Sap: Kısa, içi boş ve şapkanın uzantısı şeklinde siyahımtırak renklidir.
Etli Kısım: Katı, ince deri gibi kahverengim tırak ve baharatlı meyve kokusundadır.
Yetişme Yeri: Kayın ormanları altında, yaraklı ağaçlarında, fındık bahçelerinde, kalkerli ve kirli çakallı topraklarda rastlanır.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Yemeklik bakımından iyi bir mantardır. Et ile ızgarası çok lezzetlidir.

BİFTEK MANTARI ÖKÜZ DİLİ MANTARI CİĞER MANTARI (Fistulina hepatica)


Ad:  19.JPG
Gösterim: 3291
Boyut:  29.6 KB
Şapkası:
Mantar; genellikle yatay olarak dil, ciğer at tırnağına benzer şekilde uzanır. Yüzey ciğer renkli, pürüzlü, kadifemsi, jelatin gibi yapışkandır.
Sap: Yok denecek kadar KISA’ dır.
Etli Kısım: Kesildiği zaman şarap kırmızısı bir SIVI çıkarır. Ekşi ve meyve kokuludur. Yetişme Yeri: Yapraklı ağaçların gövdesi ve özellikle kestane ve meşelerin üzerinde veya canlı kütüklerin üzerinde gelişir.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Bir yıllık ömrü vardır. Tannik asit ihtiva eden renkli sıvısı akıtılmalıdır ki ekşimsi tadı yok olsun. Genç numuneler yenmelidir.

DOMALAN MANTARI (Rhizopogon rubescens)


Ad:  20.JPG
Gösterim: 3691
Boyut:  32.5 KB
Mantar: Toprağa tamamen veya kısmen gömülü düzenssiz küre gibidir. Toprak altında beyaz, dışında zeytin yeşili lekeli sarımtrak ve yaşlandıkça kahverengi olur. Dış kısmı düzgün, sırtlar, kanallar ve çöküntüler vardır. İç kısım, taze iken saf beyaz, bastırıldığı zaman pembemsi olur. Katı ve dayanıklıdır.
Yetişme Yeri: Kumlu çıplak topraklarda, çam, sedir ve meşe ağaçlarına yakın ve bunların altındaki toprak üzerindeki ölü yaprak tabakasının altında gelişir.
Yetişme Zamanı: Sonbahar ve Kış
Diğer Özellikler: Tadı ve kokusu yoktur. Çürümekte olan numuneler elma veya çilek kokusunda mantar böcekleriyle doludur.

SUTSUZ MANTAR (Russula delica)


Ad:  21.JPG
Gösterim: 5182
Boyut:  30.0 KB
Şapka: Toprağa yakın ve üzerinde YAPIŞIK olarak toprak, çayır ve yapraklar taşıyan ortası çukur huni gibidir. Kenarı içe kıvrık ve sarımtrak esmer lekelidir.
Sap: Kısa ve dipte incedir. Deniz yeşili pas gibi lekeleri taşır.
Etli Kısım: Beyaz, katı ve gevrektir.
Yetişme Yeri: İğne ve yayvan yapraklı ağaçlarda bol olarak gelişir.
Yetişme Zamanı: Temmuz-Ocak
Diğer Özellikler: Belirgin BALIK kokusundadır. Tadı sonradan keskin ve acıdır.

ÜSTÜ KIZIL(Russula xerampelina)


Ad:  22.JPG
Gösterim: 3101
Boyut:  27.2 KB
Şapka: Gelişmiş halde ortası çukur yarım küre şeklinde ve kenarları parlak kırmızı renktedir.
Sap: Sapın üstü, silindirik, gibi koniktir. Beyaz renginin üzerinde kırmızı lekeleri bulunur. Etli Kısım: Gevrek ve bıçakla kesildiğinde sarımsı olan rengi birden kirli kahveye döner.
Yetişme Yeri: Orta nemli, kalkerli topraklarda tek tek yetişir.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Hafif bir tada sahip. Yaşlandıkça yengeç kokusuna benzer bir kokudadır.

KAYIŞKIRAN MANTARI (Russula chloraides)


Ad:  23.JPG
Gösterim: 3418
Boyut:  37.3 KB
Şapka: Gelişmiş halde, kenarı kıvrık, ortası huni şeklinde ve açık kahverengindedir.
Sap: Rengi gri, mavimsi, içi süngerimsidir. Toprak içinde incelen şapkaya doğru kalınlaşan görünüştedir.
Etli Kısım: Süngerimsi ve kurudur. Tadı iyi ve kokusuzdur.
Yetişme Yeri: Az nemli çam ormanları altında dökülmüş ibreler arasında gruplar halinde görülür. Yetişme Zamanı: Sonbahar
Diğer Özellikler: Çiğ olarak da yenilebilir. Fakat besin değeri yoktur.

MAVİ CİNCİLE (Lepista nuda)


Ad:  24.JPG
Gösterim: 3831
Boyut:  29.6 KB
Şapka: Gelişmiş halde hafif dalgalı yarım küre şeklinde ve kahverengindedir.
Sap: Silindirik ve üzeri damarlı toprak içindeki kısmında menekşe rengi mantar miselleri bulunur. Sapın yukarı kısmı gençlerde menekşe renginde gelişmişlerde ise beyaz lekeler vardır.
Etli Kısım: Menekşe renkli, yumuşak, biraz sulu ve hoş kokuya sahiptir.
Yetişme Yeri: Çam ve kayın ormanları altında, nemli humuslu topraklarda 3-5 lik gruplar halinde yağmurlardan sonra görülür.
Yetişme Zamanı: Sonbahar ve Erken kış
Diğer Özellikler: Sirke içinde yemeklik konservesi yapılır. ZEHİRLİ OLAN(Cortinarius traganum) ile şapkaları açılmamış durumda olan Mavi cincile ile karı ştı rı l abilir.

TELLİCE MANTARI KEDİ TIRNAĞI GELİN TELİ (Ramana condensata)


Ad:  25.JPG
Gösterim: 3578
Boyut:  33.6 KB
Mantar, çatallanarak gelişen uçları sivri ve elastiki dallanmalar gösterir. Toprak içindeki kısmı, ucu sivri tavuk yumurtası büyüklüğündedir. Rengi, güneşsiz yerlerde beyaz, güneşli yerlerde yumurta sarısı, kahverengidir.
Etli Kısım: Lifli ve sarımsı renktedir.
Yetişme Yeri: Çam ve kayın ormanları altında, nemli ve humuslu topraklarda tek tek yetişir. Yetişme Zamanı: Sonbahar
Diğer özellikler: Tadı hoş ve bariz bir kokusu bulunmaz. ZEHİRLİ OLAN(Ramaria pallida) Telliceden gevrekliği ile ayrılır.

ÇAYIR MANTARI(AgaricMs campestris)


Ad:  25.JPG
Gösterim: 3578
Boyut:  33.6 KB
Şapka: Olgulaştığında yayvan, krem beyaz renkte merkezinde ise çizgili ve kahverengimtraktır. Kenarında yüksük parçası bulunabilir.
Sap: Silindirik, bazen aşağı doğru sivrileşen sert ve beyaz renkte, ince beyaz yüksüğü vardır.
Etli Kısım: Kalın ve beyazdır. Hafif ekşi kokusu ve güzel tadı vardır.
Yetişme Yeri: Çayırlık, çimenlik ve tarlalarda öbekler halinde görülür.
Yetişme Zamanı: Temmuz-Kasım
Diğer Özellikler: Çok yaygın olarak bulunan değerli bir mantardır. Çayır mantarına benzeyen Agaricus xanthoderma çok sıcak bölgelerde yetişir ve sapının dibindeki etli kısım parlak sarıdır ve hoş olmayan FENOL kokusundadır. Yenmez. Her beyaz mantar bu tür zannedilmemelidir. ZEHİRLİ ve ÖLÜMCÜL olan Amanita virosa, Amanita verna, Amanita phalloides gibi mantarların lamelleri devamlı olarak beyazdır ve saplarının dip kısmında kapçıkları vardır. Oysa çayır mantarında lameller gül pembesi ve saptan serbesttir.
Agaricus cinsi mantarlar içerisinde kültürel şartlarda üretilen bir türdür. Üretimi aynen Agaricus bisporus’ un üretimine benzemektedir. Bu türün üretildiği her tesiste Agaricus campestris ’te üretilebilir.

KARAKIZ MANTARI (Tricholoma terreum)


Ad:  27.JPG
Gösterim: 3136
Boyut:  27.3 KB
Şapka: Yayvanlaşmış, merkezi küt bir çıkıntı halinde ve koniktir. Kenardan itibaren yarılır. Boz veya kül renklidir. Lifli, çizgili ve dağınık pulludur.
Sap: Gençlikte dolgulu, gelişince boşluklu hale gelir. Beyazımsı boz silindir şeklinde ve uç tarafa et gibidir.
Etli Kısım: Gevrek yapıdadır. Tadı ve kokusu patatese benzer.
Yetişme Yeri: Yol kenarında, çiğnenmiş olan otlaklarda, parklarda yetişir. Kalkerli topraklarda kümeler halinde görülür.
Yetişme Zamanı: Eylül-Ekim-Mayıs
Diğer Özellikler: Sık sık karaçam altında yetişen bu mantar iyi bir yemeklik mantardır. Diğer mantarların sayısının azaldığı geç zamanlarda bulunabilmesi de bir özelliğidir.
ZEHİRLİ OLAN; Tricholoma pardalotum (T. tigrinum) ile karıştırılabilir. Bu mantar ezildiğinde, tuğla rengine dönen sapa dayanıklı bünyeye sahiptir.

ŞEMSİYE MANTARI (Lepiota procera)


Ad:  28.JPG
Gösterim: 3531
Boyut:  32.3 KB
Şapka: Olgunlaşınca şemsiye gibi açılır. Merkezinde düz, yuvarlak ve esmer bir kabarık bulunur. Boz kahverengi pullarla kaplı, kuru ve yukarı kıvrıktır.
Sap: Uzun, düzgün, içi boş, şişkin olan dip kısmından yukarı doğru incelir. Yüzeyi lekeli ve kahverengi pullarla yılan derisi gibidir. Geniş kalın beyaz YÜKSÜĞÜ vardır.
Etli Kısım: Beyaz, kuru, ince ve yumuşaktır. Hoş kokuya badem ve fındığı andırır çok lezzetli bir tada sahiptir.
Yetişme Yeri: Kumlu arazilerde ve bazen çayırlıklarda, yapraklı ağaç ormanlarında, ladin ormanlarının kuru yerlerinde ve bunların güneş alan kenarlarında YAĞMUR dan sonra tek tek veya bazen küme ve halkalar halinde rastlanır.
Yetişme Zamanı: Temmuz-Ekim
Diğer Özellikler: Karıştırılması oldukça güç bir mantardır. Yüksüğün alt tarafındaki sap kısmı serttir ve yaşlı numunelerde bu kısım alınmamalıdır. Şapkaları kapalı ve yarı açık olanlar en kalitelileridir.

POSTEKI MANTARI (Coprinus comatus)


Ad:  29.JPG
Gösterim: 3292
Boyut:  27.4 KB
Şapka: Silindire benzer. Kenarı aşağıdan yukarıya doğru dönerek ve yarılarak yayvanlaşır. Yün gibi beyaz birbirinin üzerine gelen ve geriye kıvrılan kaba tüylü pullara sahiptir. Tepesi düz ve açık kahverengimtraktır.
Sap: Uzun ince ve düz, içi boş ve lifli, dip kısmında şişkincedir. Kolayca haraket ettirilebilen, ince, parlak bir yüksüğe sahiptir.
Etli Kısım: Beyaz, ince yumuşak ve suludur. Kokusu ve tadı hoştur.
Yetişme Yeri: Humusu bol zengin topraklarda, bahçelerde, parklarda, yeni inşa edilmiş yolların ve patikaların kenarlarında, ekilmiş tarlalarda ve çöplüklerde kümeler halinde yağmurlardan sonra görülür.
Yetişme Zamanı: Mayıs-Kasım
Diğer Özellikler: Mantar, olgunlaşmadan siyah sıvı haline yaklaşmadan önce toplanmalıdır. Toplama gününde yenilebilecek kadar ve genç numuneler kullanılmalıdır. Yeni ve fazlaca gübrelenmiş arazilerde yetişmiş numunelerden kaçınılmalıdır.
Kültüre alınmış mantarlar içerisinde yer almaktadır. 1984 yılında Wang ve Kang tarafından ilk olarak kültürü yapılmıştır. Genelde Uzakdoğu ülkelerinde tanınmakta ve tüketilmektedir.

KARNABAHAR MANTARI KIVIRCIK MANTARI (Sparassis crispa)


Ad:  30.JPG
Gösterim: 3296
Boyut:  26.2 KB
Mantarın görünüşü yuvarlak ve 1-4 kg. ağırlığında, geniş sünger veya karnabahara benzer. Kalın, kısa, kök gibi bir sap ve bundan çıkan yassı, kordela gibi kıvrık dalcıklara sahiptir. Dalcıklar birbirine sarılmış, sivri, dalgalı ve loplu parçalı soluk krem renklidir.
Etli Kısım: Balmumu gibi ve gevrek, hoş ananas kokusundadır.
Yetişme Yeri: Ladin, sedir ve yaşlı çam ve göknarlarda, yaşlı ağaçların ve kütüklerin kaidesinde ve yakınında, yaygın olarak görülür.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Başka hiçbir mantara benzemez. Yemeklik bakımından iyidir. Titizlikle yıkanmalıdır ki dalcıklara yapışmış bulunan kum ve toprak parçaları temizlensin.
Bu mantar türü ilk olarak 1985 yılında Sun ve arkadaşları tarafından kültüre alınmıştır. Avrupa da özelliklede İsviçre de marketlerde satılmaktadır. Taze veya kuru olarak değerlendirilmektedir.
Üretiminde genelde talaş kültürü kullanılmaktadır. Meşe, kavak talaşlarına bazı katkılar ilave edilerek 0.5-2 kg ağırlığında bloklar yapılmak suretiyle ortam sterlize edilmekte ve inokulasyon yapılarak 21-25 °c sıcaklık ve %90-100 neme sahip misel sarma odasına yerleştirilmektedir. 20-25 gün inkubasyondan sonra primordium oluşumu için 10-16 °c sıcaklık, %95-100 nem ve 1000-1500 lux ışık şiddetine sahip odada primordium oluşumu sağlanır. 7-14 gün zarfında primordium oluşumu gerçekleşir. Hasat döneminde sıcaklık 13-18 °c, nem %85-90 ve ışık yoğunluğu 1000-1500 lux olmalıdır. 7-14 gün içerisinde mantarlar hasat edilecek hale gelirler.
Bu türün doğal ortamda meşe ve göknar ağaçlarına miselleri aşılanarak doğal üretim metodu da vardır.

KÜKÜRT MANTARI (Polyporus sulphureus)


Ad:  31.JPG
Gösterim: 3167
Boyut:  25.5 KB
Mantar, yelpaze veya dil şeklindedir. Yatay olarak uzanır ve çıktığı yerde geniş tabanlıdır. Üst üste ve yan yana kaynaşmış kümeler halindedir. Üstü kırmızımtrak sarı, kenarı ise dalgalı, loplu-parçalı, kükürt sarısı renktedir.
Sap: Çok kısadır.
Etli Kısım: Gençken yumuşak, kırıldığında SARI bir sıvı akıtır. Daha sonra kuru ve gevrek olur. Keskin hoş kokulu ve ekşimsidir.
Yetişme Yeri: Canlı ağaçların budama yerleri ve yaralı yerlerde bulunur. Ölmüş ağaçlar ve daha çok yaşlı meşeler üzerinde gelişmekle birlikte porsuk, çam, kiraz, yalancı akasya ve kayında da oluşur.
Yetişme Zamanı: Haziran-Ekim
Diğer Özellikler: Yaşlı numunelerin yenmesi tavsiye edilmez. Pişirilmeden evvel tuzlu su içinde birkaç dakika kaynatılmalıdır. Üzerinde bulunduğu konukçusunun öz odunu çürüklüğüne sebep olur.

PERİ SEMERİ MANTARI PULLU MANTAR (Polyporus squamosus)


Ad:  32.JPG
Gösterim: 3292
Boyut:  28.4 KB
Şapka: Yelpaze, böbrek şeklinde yatay ve yassı, saman sarısı renkte ve kuşaklar halinde esmer tüy gibi pullarla örtülüdür. Kenarı keskin olarak içeri kıvrıktır.
Sap: Kalın, kısa ve uç tarafı beyaz, orta kısmı güderi renkli ağ gibidir. Dip tarafıda kahve ve siyah renkte sapa yandan birleşiktir.
Etli Kısım: Deri gibi serttir
Yetişme Yeri: Kayın, söğüt, ceviz, kavak, ıhlamur, karaağaç, çınar, atkestanesi ve meyve ağaçlarının ölü ve canlı gövdelerinde ve kütüklerinde bol bulunur. Tek tek veya birbiri üzerinde sıralanmış katlar halindedir. Yağmurdan sonra çok çabuk büyür. Bir-iki kg. ağırlığa ulaşabilirler. 
Yetişme Zamanı: Mayıs-Eylül
Diğer Özellikler: Yaşlı numuneler yemek için uygun değildir. Dikkat çekici olarak kabak un kokusuna ve lezzetine sahiptir. Bir yıllık ömrü vardır. Konukçu ağacın yüksek dal budaklarında da gelişir. Bir yara parazitidir. Öz odununda beyaz çürüklüğe sebep olarak ağacı öldürebilir.

SIĞIR DİLİ MANTARI (Hydnum repandum)


Ad:  33.JPG
Gösterim: 3445
Boyut:  32.2 KB
Şapka: Yayvan, basık kubbeli, düzensiz dalgalı, kamburlu gibidir. Yüzeyi düz ve parlaktır. Kalın ETLİ olup beyazımsı güderi renklidir. Şapka altında sivri, kısalı uzunlu çok sayıda dikenciklere sahiptir.
Sap: Kısa, sert biraz yandan şapkayla birleşen ve dip tarafta eğik şişkincedir. İçi dolgulu ve beyazımtraktır.
Etli Kısım: Beyaz, kalın, gevrek ve hoş kokuludur.
Yetişme Yeri: Karışık ormanlarda, göknar, çam, ladin ve kayın meşcerelerinde yapraklar arasında çok sayıda kümeler halinde görülür.
Yetişme Zamanı:Temmuz-Kasım
Diğer Özellikler: Genç numuneler daha iyidir. Uzun süre tazeliğini muhafaza eder. Yaşlı olanların acılığı kaynatılınca kaybolur. Kurutularak saklanabilir.

DEDE SAKALI MANTARI (Hydnum coralbides)


Ad:  34.JPG
Gösterim: 3540
Boyut:  35.1 KB
Mantar, odun materyalinden kalın bir gövde olarak çıkar ve kuvvetli dallara ayrılır. Bu dallarda çok sayıda kısa, karışık ve YATAY yayılan dalcıklara ayrılır. Dalcıklarda sivri dikenciklerle biter. Bu dikencikler yaşlanınca düşer. Mantar soluk sarı renkte, eğilip bükülebilir özelliktedir.
Etli Kısım: Beyaz, yumuşak ve liflidir. Tadı ekşice ve kokusu hoştur.
Yetişme Yeri: Gölgelik ve rutubetli yerlerde, eski ve çürümekte olan diş budak, meşe, kayın, göknar kütükleri ve devrik gövdelerinde görülür.
Yetişme Zamanı: Ağustos-Kasım
Diğer Özellikler: Yemeklik bakımından iyi bir mantardır. Benzerleri arasında tehlikeli olanı yoktur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
 
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

1 Haziran 2018 / Mystic@L Tıp Bilimleri
16 Temmuz 2009 / kompetankedi Ziraat
14 Nisan 2014 / Misafir X-Sözlük
10 Haziran 2007 / P.u.S.u Meslekler
6 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış