Arama

Bitki Nedir?

Güncelleme: 23 Eylül 2018 Gösterim: 65.929 Cevap: 5
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
21 Eylül 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

bitki

Ad:  bitki.jpg
Gösterim: 2362
Boyut:  47.5 KB

fotosentezle beslenme, embriyon dokularının bireyin bütün yaşamı boyunca etkinliğini sürdürdüğü sınırsız büyüme özelliği, hücre çeperlerinin selülozlu ve görece sert oluşu, yer değiştirmeyi sağlayacak organların yokluğu nedeniyle yaşamını bulunduğu yere bağlı olarak sürdürme, duyu ve sinir sistemlerinin bulunmayışı gibi temel özelliklerle tanımlanan canlıların ortak adı.
Sponsorlu Bağlantılar

Tüm bitkileri kapsayan ya da bitki olmayan canlıları dışta bırakan tam bir bitki tanımı bugüne değin yapılamamıştır. Örneğin, yeşil olmayan ve besinini fotosentezle üretmeyip başka bitkiler üzerinde asalak yaşayan ya da ölü organik maddelerden beslenen (çürükçül) pek çok bitki olduğu gibi, kısıtlı bir hareket yeteneği olan bitkiler de vardır. Özellikle, evrimin alt basamaklarındaki ilkel ve. basit canlılarda bitkiler ile hayvanlar arasındaki ayrım iyice belirsizleşir. Örneğin Euglena gibi bazı tekhücreliler hem fotosentez yapabilir, hem yüzebilir, hem de besin parçacıklarını yutabilir. Pek çok hayvan, yer değiştirme yeteneğinin olmaması (örn. süngerler) ya da bitkilerinkini andıran gelişme biçimleriyle (örn. bazı mercanlar ve yosunhayvanları) bitkilere benzer özellikler taşırsa da, bu hayvanlarda genel olarak bitkilerin öbür tanıtıcı ve ayırt edici özelliklerine rastlanmaz.

Bitki hücresini hayvan hücresinden ayıran en temel özellik, büyük ölçüde selülozdan oluşmuş sertçe bir dış zarın ve plastitlerin (özellikle klorofil taneciklerinin) bulunmasıdır (bak. hücre). Bitki dokuları iki büyük gruba ayrılır; bitkinin bütün yaşamı boyunca yeni hücreler oluşturan sürgendoku ve hücre bölünmesinin az olduğu ya da hiç olmadığı gelişmişdoku. Gelişmişdoku, koruyucudokuyu (üstderi ve periderm), iletimdokuyu (odundoku ve soymukdoku) ve temeldokuyu (özekdoku, destekaoku) kapsar (doku; gelişme).

Tohumlu bitkilerin başlıca organları kök, gövde, yaprak ve çiçektir. Bitkiyi toprağa bağlayan ve bitkinin dik durmasını sağlayan kök, aynca topraktan su, mineraller ve öbür besin maddelerini alır; havuç, pancar gibi bitkilerin kökleri ise besin depolama görevini yapar. Gövde, yaprak, çiçek ve meyveleri taşır. Bitkinin temel yaşam süreci olan fotosentez yapraklarda gerçekleşir. Çiçek üreme organlannı içerir; döllenme sonucunda çiçekteki yumurtalık gelişir ve meyveye döner. Eğreltiotları ile yaprak yosunlarında da kök, gövde ve yaprak vardır; oysa mantar gibi bazı bitki benzeri basit yapılı canhlarda gerçek kök, gövde ve yaprak bulunmaz.

Bitkilerde, eşeyli ve eşeysiz olmak üzere iki tip üreme söz konusudur. Eşeysiz üreme hücre bölünmesi, sporların dağılması ya da ana bitkiden ayrılan bir bölümün gelişmesiyle olur. Eşeyli üreme basit yapılı bitkilerde hareketli spermalarla, üstün yapılı bitkilerde ise genellikle çiçektozu taneleriyle taşınan hareketsiz spermalarla gerçekleşir (üreme).

Bahçecilikte pek çok bitki, yumru ve kormuslarından çoğaltılarak, ana bitkiden ayrılmış yaprak ya da gövde parçalarından çelikleme yaparak ya da doğrudan doğruya ana bitkinin gövde ve dallarını daldırarak insan eliyle eşeysiz olarak üretilir. Kök benzeri etli toprakaltı organları olan yumru ve kormuşlar olgunlaştığında parçalara ayrılır ve bu parçalar nemli ortamlarda köklendirilir. Daldırma işleminde, bitkinin gövdesine çentikler atılır ve nemli turbalık yosunuyla örterek bekletilir; köklenme görüldüğünde, çentik noktasının tam altından kesilen gövde saksıya dikilir. Süs bitkileri ise genellikle çelikleme yöntemiyle üretilir; ana bitkiden kesilip alınan ve çelik adı verilen gövde parçalan suda köklenmeye bırakılır ve köklenmeyi çabuklaştırmak için bazen suya büyüme hormonları katılır.

Bazen de gövde ve yaprak çelikleri (örn. afrikamenekşesi ve bazı begonya türleri) kum, turbalık yosunu ve vermikülit gibi nemli saksı ortamında köklendirilir. Tekhücreliler, bakteriler, algler, cıvıkmantarlar ve mantarlar gibi, sınıflandırmada güçlük çıkaran basit yapılı canlıları, geleneksel bitki ve hayvan âlemlerinin dışında tutan ve bu canlılara ayrı âlemler içinde yer veren sınıflandırma sistemleri geliştirilmiştir. Bu düzenlemeye göre bitkiler âlemi iki büyük bölüme (ya da filuma) ayrılır: Karayosunları olarak adlandırılan Bryophyta ve damarlı bitkiler) adıyla bilinen Tracheophyta. Karayosunlan, yaprakyosunlarını ve ciğerotlarmı kapsar. Damarlı bitkiler ise dört altbölüme (ya da sınıfa) ayrılır: Psilopsida, Lycopsida, Sphenopsida ve eğreltiotlarım, açıktohumluları, kapalıtohumlulan içeren Pteropsida.
kaynak: Ana Britannica

BAKINIZ
Bitki Sistematiği - Bitki İsimlendirme
Bitkilerin Yapısı
Bitki Biyokimyası
Bitki Hücresi
Bitki Fizyolojisi
Bitki Anatomisi - Çiçek
Bitki Anatomisi - Yaprak
Bitki Anatomisi - Meyve
Bitki Anatomisi - Kök
Bitki Anatomisi - Gövde
Bitki Anatomisi - Tohum
Etobur (Böcekçil) Bitkiler
Bitkilerde Üreme, Büyüme ve Gelişme
Çiçekli Bitkilerde Üreme, Büyüme ve Gelişme
Tohumlu Bitkiler (Spermatophyta)
Tohumsuz Bitkiler (Cryptogamae)
Alfabetik Bitki Listesi - Genel
Vejetatif Üreme
Zehirli Bitkiler
Tuzcul Bitkiler


Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2018 03:52
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Elçin - avatarı
Elçin
Ziyaretçi
2 Ekim 2008       Mesaj #2
Elçin - avatarı
Ziyaretçi
BİTKİ
Canlılar dünyasının en önemli grupla­rından biri bitkiler, öbürü hayvanlardır. Foto­sentezle kendi besinini kendisi üretebilen, kökü, gövdesi ve yaprakları olan üstün yapılı bitkiler bu özellikleriyle hayvanlardan kolay­ca ayırt edilebilir. Oysa evrimin daha alt basamaklarında bitkilerle ya da hayvanlarla ortak özellikler taşıyan, ama gerçek anlamda ne bitki, ne de hayvan sayılabilen pek çok canlı vardır. Uzmanlar, sınıflandırmada bü­yük güçlük çıkaran bu ilkel ve basit yapılı canlıları bugün bitkiler ve hayvanlar âleminin dışında tutma eğilimindedir. Ama geleneksel sınıflandırmaya bağlı kalan bazı bilim adamla­rı, birçok özelliğiyle bitkilere benzeyen suyosunları (algler) ile mantarları tallıbitkiler adıy­la bugün bile bitkiler âleminden sayarlar. Oysa bu canlıların, üstün yapılı bitkilere özgü gövde, yapraklar ve iletim damarları gibi özelleşmiş dokuları yoktur; hücreleri, tal de­nen basit ve özelleşmemiş ipçikler ya da katmanlar halinde bir araya toplanmıştır. Buna benzer temel farklılıkları göz önüne alarak mantarları ve suyosunlarını bitkilerden ayıran yeni sınıflandırmalarda ise bu canlılar, bitki ve hayvan benzeri bütün tekhücrelileri içeren Protista âlemi içinde sınıflandırılır; hatta mantarlar ayrı bir âlem olarak kabul edilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bitkilerin yüz binlerce değişik türü vardır. Bu türlerin boyutları, ancak mikroskopla görülebilen bazı yaprakyosunları gibi çok küçük bitkilerden başlayıp, California'nın kı­yı sekoyaları gibi yaklaşık 90 metre boyunda­ki dev bitkilere kadar uzanır. Bitki türleri açısından dünyanın en zengin bölgesi olan, Kuzey Kutbu ile tropik iklim kuşağı arasında­ki enlemlerde 300 bin kadar bitki türünün bulunduğu sanılmaktadır.

Bitkilerin Genel Özellikleri


Bütün canlılar hücre denen temel yapı birim­lerinden oluşur. Bitkiler ve hayvanlar gibi üstün yapılı canlılarda bu hücreler, her birinin ayrı bir işlevi olan organları ya da özelleşmiş dokuları oluşturacak biçimde bir araya top­lanmıştır. Canlının yaşamını sürdürmesini sağlayan beslenme, büyüme, solunum ve üre­me gibi temel işlevlerin yerine getirilmesin­den bu organlar sorumludur. Ama bu ortak özelliklere karşılık, hem hücre yapısı, hem de bazı yaşamsal işlevler açısından bitkiler ile hayvanlar arasında belirgin farklılıklar göze çarpar. Örneğin bitki hücresinin, hayvan hüc­resinden farklı olarak, büyük ölçüde selüloz­dan oluşmuş sertçe bir hücre duvarı ve kloroplast denen organelleri vardır (hücre). Böylece bitkiler, kloroplastlardaki yeşil renkli klorofil pigmentinin yardımıyla güneş ışığını (enerjisini) soğurup, fotosentez denen bir süreçle kendi besinini üretebilir. Fotosentez yeteneği olan yeşil bitkiler arasında, yaşamını öbür yeşil bitkilere bağımlı olarak sürdüren asalak bitkilerin sayısı pek azdır. Oysa hay­vanlar, yaşamaları için gerekli olan besin maddelerini bitkisel ve hayvansal yiyeceklerle dışarıdan almak zorunda olan dışbeslek canlı­lardır.

Bitkiler de hayvanlar gibi büyüyüp gelişir ve yeni hücreler üreterek yaralı dokularını onarabilir. Ama erişkin yaşa gelen bir hayva­nın büyümesi durduğu halde, bitkilerde büyü­me olayı yaşam boyunca sürer. Bu sonsuz büyüme özelliği de bitkiler ile hayvanları ayıran temel farklardan biridir.
Bütün canlılar gibi bitkiler de dış uyaranla­ra bir tepkiyle yanıt verir ve çevresindeki değişikliklere uyum sağlayabilir. Bitkiler özellikle dokunma, su, yerçekimi, güneş ışığı ve kimyasal maddeler gibi uyaranlara karşı duyarlıdır. Bitkinin genellikle uyan kaynağı­na doğru dönerek verdiği bütün tepkisel yanıtlara yönelim (tropizm) denir. Bu tepkile­rin en sık karşılaşılan biçimleri ışığa yönelim (fototropizm), yerçekimine ya da yere yöne­lim (jeotropizm), kimyasal maddelere yöne­lim (kemotropizm), suya yönelim (hidrotropizm) ve elektriğe yönelimdir (elektrotropizm ya da galvanotropizm). Örneğin bir bitki baş aşağı çevrilse bile, kökleri gene toprağa, tepesi de güneşe dönük olacak biçimde büyü­mesini sürdürür. Küstümotunun yapraklarına dokunulduğu anda yaprakçıklar birbirinin üs­tüne kapanır. Sarmaşık ya da üzüm asması gibi sarılıcı ve tırmanıcı bitkilerin sülükleri de dokunmaya karşı duyarlıdır; bu sülükler ya­kındaki bir dala ya da tele değdiğinde bu desteğe sarılarak bitkinin yukarıya doğru tırmanmasını sağlar. Çiçeklerin taçyaprakları genellikle ışığa duyarlıdır; güneş doğunca açılır, güneş batınca kapanır. Bitkilerin yap­rakları da çoğu kez güneş ışığına yönelir.

Yönelim sırasındaki bu kısıtlı hareketler dı­şında bitkilerin hayvanlar gibi yürüyerek, sürü­nerek, yüzerek ya da uçarak yer değiştirme olanağı yoktur. Bütün yaşamlannı bulunduklan yere bağlı olarak sürdürmek zorundadırlar.

Aralarındaki bu temel ayrılıklara karşılık, canlıların yaşamsal işlevlerinden biri olan üreme olayı üstün yapılı bitki ve hayvanlarda hemen hemen aynıdır. Hayvanlarda olduğu gibi tohumlu bitkilerde de erkekorganın üret­tiği sperma hücresi dişiorganın ürettiği yu­murta hücresini dölleyerek, bu tohumdan yeni bir canlının gelişmesini sağlar. Oysa bazı suyosunları ya da amip gibi basit yapılı canlılar doğrudan hücre bölünmesiyle çoğalır. Bitkilerin yeryüzündeki dağılı­mı büyük ölçüde tohumlarının bir yerden bir yere taşınmasıyla gerçekleşir. Bu yüzden bazı bitkilerin tohumları rüzgârda uçabilecek bi­çimde kanatlıdır; bazılarında hayvanların postuna tutunmalarını sağlayan kanca ya da dikenler bulunur. Bazı tohumlar da yerde yuvarlanarak ya da suda yüzerek bir yerden bir yere ulaşabilir.

Basit ve Üstün Yapılı Bitkiler


Botanikçiler bitkiler âlemini iki büyük bölü­me ayırırlar: En ilkel ve basit yapılı bitkileri içeren karayosunları ile daha üstün yapılı bitkileri içeren damarlı bitkiler. Her iki bö­lümdeki bitkiler de aralarındaki yapısal ve işlevsel benzerlikler göz önünde bulundurula­rak kendi içlerinde yeniden gruplandırıhr. Karayosunlarının iki büyük grubundan biri yaprakyosunları, öbürü ciğeryosunlarıdır. Damarlı bitkiler bölümü ise atkuyruklan, kibritotları gibi görece ilkel bitkilerin ve eğreltiotları gibi daha gelişmiş bitkilerin yanı sıra, yeryüzündeki bitki örtüsünün çok büyük bölümünü oluşturan açıktohumlular ve kapalıtohumlular gibi en üstün yapılı bitkileri içerir.
Çok nemli yerlerde yetişen yaprakyosunları, ciğeryosunları, atkuyruklan, kibritotları ve eğreltiotları sporlu bitkilerdir. Yaprakyosun­ları ile ciğeryosunlarının kabaca kök, gövde ve yaprağı andıran bölümleri, biraz daha gelişmiş olan eğreltiotlannda giderek üstün yapılı bitkilerin gerçek kök, gövde ve yaprak­larına dönüşür. Ama, spor denen üreme hücreleriyle eşeysiz olarak çoğalan bu bitki­lerden hiçbirinin çiçekleri ve tohumlan yok­tur .

Oysa açıktohumlular ve kapalıtohumlular gibi tohumlu bitkiler hem tohumları aracılığıyla eşeyli olarak ürer, hem de hepsi­nin ayrı ayn görevleri olan kök, gövde, yaprak ve çiçek gibi özelleşmiş organlan vardır. Kökler bir yandan topraktan su ve mineralleri emerken, bir yandan da bitkinin toprağa sıkıca tutunmasına yardımcı olur. Gövdenin görevi yaprakları yukarıya doğru yükselterek güneş ışığını daha çok almalarını sağlamaktır; ayrıca su ve besin maddelerinin kökler ile yapraklar arasında taşınmasını sağ­layan iletimdoku sisteminin temel ekseni de gövdedir. Fotosentez olayının gerçekleştiği yapraklar bitkinin besin üretim merkezleridir. Çiçekler ise tohum üreterek bitkinin çoğalma­sını ve soyunu sürdürmesini sağlar.

Yukarıda da özetlendiği gibi, tohumu üre­ten çiçek olduğuna göre bütün tohumlu bitki­lerin çiçeği vardır. Ama açıktohumlu bitkile­rin çiçekleri bildiğimiz tipik çiçek yapısında olmadığı için, çiçekli bitkiler terimi özellikle kapalıtohumlular için kullanılır.

BAŞLICA BİTKİ SINIFLARINDAN ÖRNEKLER
Bitkiler yeşil renkli klorofil pigmenti içeren ve fotosentezle kendi besinini kendisi üretebilen canlılardır. Hayvanİar gibi hareket organları olmadığı için bulundukları yere bağlı olarak yaşarlar. Hücre duvarları selülozlu, bu nedenle oldukça serttir. Yaklaşık 300 bin kadar türü olan bitkiler, benzer yapısal özelliklerine göre sınıflandırılır
CİĞERYOSUNLARI ve YAPRAKYOSUNLARI: Sporlarla üreyen ve toprak yüzeyinde yastık gibi bir örtü oluşturan küçük, yeşil, çiçeksiz kara bitkileridir. Yaprakyosunlarının yaprakları sivri uçlu, ciğeryosunlarınınki etli ve lopludur (25.000 tür).
KİBRİTOTLARI: Sporlarla üreyen, iğnemsi yaprakları ve sporkesesi başaklarıyla (strobil) dev yaprakyosunlarını andıran çiçeksiz kara bitkileridir (400 tür).

ATKUYRUKLARI: İçi boydan boya oyuk, eklemli ve boğumlu gövdeleri olan bitkilerdir. Her boğumdan çıkan uzun, sivri uçlu ve dikensi yapraklar gövdeyi çepeçevre sarar. Sporlar, kozalağı andıran sporkesesi başaklarınca üretilir (30 tür).

EĞRELTİOTLARI: Genellikle parçalı olan yaprakları büyüdükçe bir yelpaze gibi açılan kara bitkileridir. Sporlar yaprakların alt yüzündeki sporkeselerince üretilir (10.000 tür).

AÇIKTOHUMLULAR: Meyvenin içinde saklı olmayan tohumlarla üreyen odunsu bitkilerdir. İğneyapraklılar (kozalaklılar), yalancı sagupalmiyesi ile Cycadales takımının öbür üyeleri ve mabetağacı bu gruptandır (700 tür).

KAPALITOHUMLULAR: Belirgin yaprakları, gövdeleri, kökleri ve çiçekleri olan otsu ya da odunsu bitkilerdir. Kapalıtohumlular, tohum çeneklerinin (çimyapraklarının) sayısına göre iki sınıfa ayrılır.

Birçeneklilerde tek bir çenek bulunur. Buğdaygiller, İkiçeneklilerin iki tane çeneği vardır.


Çiçekli Bitkiler


Çok kalabalık bir grup olan çiçekli bitkilerin bütün türleri birbirinden öylesine farklıdır ki, aralarından tipik bir örnek seçmek neredeyse olanaksızdır. Kökü, gövdesi, yaprakları, çiçekleri ve meyveleriyle tam bir çiçekli bitki olan düğünçiçeği gene de en iyi örnek sayılabilir. Düğünçiçeğinin birçok türü saçak kök­lü, bazıları şişkin yumru köklüdür. Gövdenin altından çıkarak toprakaltında yayılan beyaz saçak kökler, tüy gibi incecik uzantılarıyla topraktaki suyu emer. Toprağın üstünde dal­lanarak yükselen ince, uzun gövdede belirli aralıklarla yerleşmiş küçük boğum yerleri vardır. Her boğumdan bir ya da birkaç yaprak çıkar. Yaprakların koltuğundan, yani gövde­ye birleştiği yerden de her zaman ya bir çiçek tomurcuğu ya da bir yan dal gelişir. Yaprakla­rın kısa bir sapı ve genellikle parçalı, genişçe bir ayası vardır.
Gövdenin ve dalların ucunda tek tek ya da küçük kümeler halinde açan sarı çiçekler bulunur.

Her çiçek, yeşil renkli beş çanakyap-raktan, parlak sarı renkli beş taçyapraktan ve çok sayıda erkekorgan ile dişiorgandan olu­şur. Erkekorganlardan her birinin bir ipçiği ve sarı çiçektozlarını üreten bir başçığı vardır. Çiçeğin tam ortasında, çok sayıda yeşil meyveyaprağından (karpel) oluşan dişiorganlar bulunur. Dişiorganlardan her birinin bir tepe­ciği ile bir yumurtalığı vardır. Tepecik yapış­kan yüzeyiyle çiçektozlarını toplar; şişkince bir bölüm olan yumurtalık ise sonradan tohu­ma dönüşecek olan tohumtaslağını barındırır. Çiçeklerin tepeciği genellik­le boyuncuk denen ince, uzun bir bölümle yumurtalığa bağlıdır. Tozlaşmadan sonra çanakyapraklar, taçyapraklar ve erkekorganlar dökülürken, her birinin içinde tek bir tohum bulunan şişkin yumurtalıklar birleşerek mey­veye dönüşür. Düğünçiçeğinin meyvesi elma, armut, kiraz, şeftali gibi yakından tanıdığınız meyvelerden farklıdır. Ama botanik açısın­dan, içinde tohumu ya da tohumları barındı­ran olgunlaşmış her yumurtalık bir meyve sayılır.

Bütün Besinlerin Kaynağı


Bitkiler olmasaydı ne hayvanlar, ne de insan­lar var olabilirdi. Çünkü yeşil bitkilerin, su, suda çözünmüş tuzlar ve hava gibi inorganik maddeleri, bütün öbür canlılar için gerekli olan şeker ve nişasta gibi organik bileşiklere dönüştürebilme yeteneği vardır. Bitkilerin kendi besinini ürettiği bu sürece fotosentez denir. Fotosentezde bitkiler topraktan aldık­ları suyu havadan aldıkları karbon dioksit ga­zıyla birleştirerek şekere dönüştürürler. Bu süreç bitkilerin yalnızca yeşil bölümlerinde, özellikle yapraklarında gerçekleşir. Çünkü fo­tosentezde önemli rol oynayan yeşil renkli klorofil pigmenti yalnız bu bölümlerdeki hüc­relerde bulunur. Bu bireşim (sentez) için ge­rekli olan enerji de güneş ışığından sağlanır .

Bitkiler ürettikleri şekerleri hem büyüme­lerini sağlayan temel besin maddesi olarak kullanır, hem de sonradan kullanmak üzere yumru köklerinde ya da tohumlarında nişasta biçiminde depolayabilirler. Ayrıca yeniden karbon, oksijen ve hidrojene aynştınlabilen bu maddeler bitki için gerekli olan enerjiyi sağlar. Üstelik, bitkilerin ürettiği şeker ve ni­şasta yalnız bitkilerin değil bütün hayvanların ve insanların da temel besin maddesidir. Ör­neğin insanların temel yiyeceği olan ekmek, nişastah buğday tohumlarının öğütülmesiyle elde edilen undan yapılır. Ayrıca, antilop gibi otçul hayvanlar bitkileri, aslan gibi etçil hay­vanlar da antilopları yediği için bitkiler dolay­lı ya da dolaysız olarak bütün hayvanların be­sin kaynağıdır. İnsanlar ise hem bitkileri, hem bitkilerden elde ettikleri yiyecekleri, hem de bitkiyle beslenen hayvanların etini yiyerek beslenir. Değişik örneklerde bu "beslenme ağlan"nı geriye doğru izlersek, ilk basamak­larda hep bitkilerin yer aldığını görürüz.

Bitkilerin, zengin bir besin deposu olmanın ötesinde birçok yaran vardır. Güzel görü­nümleriyle doğayı süsleyen bitkiler, fotosen­tez sırasında karbon dioksit alıp oksijen açığa çıkardıklarından, insan ve hayvanların solu­numu için bitkilerin varlığı çok önemlidir. Ayrıca kökleriyle toprağı tutarak toprak kay­bını önleyen bitkilerden yakacak, kâğıt, ke­reste, zamk, boya, ilaç, reçine, kauçuk, bitki­sel yağlar ve dokumacılığın hammaddesi olan bitkisel lifler gibi çok değerli ürünler elde edi­lir. Baklagiller gibi bazı bitkiler de toprağı azotça zenginleştirerek tarımsal üretimin art­masına yardımcı olur.

Bitki Islahı


Bitkiler her zaman insanlar için vazgeçilmez besin kaynakları olagelmiştir. Çok eskiçağlar­da bitkiler doğada kendiliğinden yetişir, in­sanlar da yemeye elverişli bitkileri bulabilmek için durmadan göç ederlerdi. Zamanla bitki yetiştirmeyi öğrenerek yerleşik düzene geçti­ler. Bugün tarımı yapılan bitkilerin hepsi ya­bani bitkilerden türemiştir, ama birçoğu ata­larından oldukça farklıdır. Çünkü bilim adamları ve tarım üreticileri, çaprazlama ve melezleme yoluyla daha yararlı, verimli ve üs­tün nitelikli bitkiler elde etmeyi başarmışlar­dır. Örneğin yabani buğdaydan, besin değeri ve verimi daha yüksek olan, daha iri taneli pek çok buğday çeşidi geliştirilmiştir. Bitkile­rin çeşitli hastalıklara ve zararlı böceklere da­ha dirençli duruma getirilmesini de amaç­layan bütün bu çalışmalara "bitki ıslahı" denir.

Dünya nüfusunun ve yiyecek gereksinimi­nin giderek artmasına karşılık besin kaynakla­rının hızla tükenmesi bu çalışmaların önemini ön plana çıkarmıştır. Besin değeri olmayan birçok bitki de tedavi edici özellikleri ve ilaç yapımında kullanılan hammaddeleriyle tıp açısından önem taşır. DOĞADAKİ BÜTÜN BİTKİLERİN KORUNMASI GEREKİR. ÇÜNKÜ HİÇ İLGİNİZİ ÇEKMEYEN SI­RADAN BİR OT BİLE İLERİDE İNSAN­LIĞA ÇOK YARARLI OLABİLİR.

Bitkilerin Adlandırılması ve Sınıflandırılması


Bitkilerin her dilde, ilk kez ne zaman kullanıl­dığı bile bilinmeyen özel bir adı vardır. Ak­şamsefası, civanperçemi, hanımeli, güveyfe-neri, çarkıfelek, ballıbaba, aslanağzı, bektaşi­üzümü, cinsaçı, kadıntuzluğu, çobançantası gibi bu güzel ve anlamlı adlar genellikle bitki­nin belli bir özelliğini ve halkın düşgücünü yansıtır. Ama her bitki türünün bu yaygın adından başka, iki sözcükten oluşan Latince bir adı daha vardır. Bu iki sözcüklü adlandır­ma sistemini ilk kez 18. yüzyılda İsveçli bota­nikçi Carolus Linnaeus geliştirmiştir. 1753'te yazdığı Species Plantarum ("Bitki Türleri") adlı başyapıtında bitkileri önce Latince "cins" adıyla, sonra o türü aynı cinsin öbür türlerin­den ayırt eden değişik bir özelliğiyle adlandır­mayı öneren Linnaeus bugünkü bilimsel ad­landırma sisteminin öncüsü sayılır.

Bitkilerin nasıl sınırlandırıldığını ve adlan­dırıldığını daha iyi anlayabilmek için aşağıda­ki örnek yararlı olabilir. Dutun Latince adı Morus'tur. Ama bu bitkinin birçok türü var­dır. Bu türleri birbirinden ayırt etmek için, meyvelerinin rengini belirten Latince sözcük­ler de bitkinin bilimsel adına eklenmiştir. Ör­neğin beyaz dutun bilimsel adı Morus alba, kara dutunki Morus nigra, mor dutunki de Morus rubra'dır. Çünkü Latince alba, nigra ve rubra sözcükleri sırasıyla beyaz, kara ve morumsu kırmızı anlamına gelir. Bütün bu bitkiler Morus cinsinin bireyleri, yani türleri­dir. Aralarında büyük bir benzerlik olduğu için hepsi aynı cins içinde sınıflandırılmış, ama ağacın boyu, yaprakların biçimi, meyve­lerin rengi ve tadı değiştiği için ayrı birer tür olarak kabul edilmişlerdir.

Öte yandan dut, incir ve ekmekağacının birçok ortak özelliği olduğu için, hepsi aynı ailenin üyeleri sayılarak dutgiller (Moraceae) familyası, yani ailesi içinde toplanmıştır. Böy­lece, birbirine benzer özellikleri olan bütün akraba cinsler aynı aile içinde sınıflandırılır. Örneğin buğdaygiller familyası buğday, arpa, çavdar gibi tahılları ve bazı otsu bitkileri, bak­lagiller familyası da bakla, bezelye, fasulye, nohut, mercimek gibi tohumu yenen sebze bitkilerini, yonca, fiğ, burçak gibi yem bitkile­rini ve yerfıstığı, soyafasulyesi gibi yağlı to­humlu bitkileri içeren çok kalabalık ve değerli bitki aileleridir.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2018 03:26
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
11 Ekim 2008       Mesaj #3
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi

Bitki Nedir?


Bulunduğu yere kökleriyle tutunup gelişen , döl veren ve hayatını tamamladıktan sonra kuruyarak varlığı sona eren , yosun , ot , Ağaç vb. Canlıların genel adı , nebat.
Bitkiler yeryüzünde yaşamın anahtarıdır. Bitkiler olmasaydı pek çok Canlı organizma yaşamını sürdüremezdi; çünkü üstün yapılı yaratıklar, yaşam biçimleriyle, besinlerini doğrudan yada dolaylı olarak Bitkilerden sağlarlar. Oysa pek çok Bitki, gerekli besinlerini güneş ışığından yararlanarak kendisi üretmektedir.

Bitkiler 2 temel öbekte (alt şube) toplanır;

  1. Kapalı Tohumlular (Çiçekli Bitkiler- Angiospermae )
  2. Açık Tohumlular (Çiçeksiz Bitkiler- Gymnospermae )
Kapalı tohumlular gerçek çiçek üretirler ve sayıları 250 milyona yakın türden oluşan bir bitkiler alemidirler. Meşe , kayın , gürgen , karağaç gibi yapraklı ağaçlar bu gruba dahildir.
Açık tohumlular ise çiçeksiz bitkiler olarak anılırlar ve bu Bitkilerde geniş bir Canlılar topluluğudur. Çam , Göknar , Sedir , Ladin gibi kozalaklı ağaçlar , Sikaslar , Ginko gibi türler bu gruba dahildir.
Bitkiler (Plantae) , Fotosentez yapan , ökaryotik , çiçekler, ağaçlar, eğreltiotları, otlar, yosunlar ve benzeri organizmaları içinde bulunduran çok büyük bir canlılar alemidir.
Bitkiler, topluluk halinde yaşarlar. Bitkilerin bir bölgede oluşturdukları örtüye Bitki örtüsü denir. Flora, bir bölgede yetişen bütün bitki türlerinin hepsine denir. Herhangi bir bölgenin yaşam koşullarında gelişen , benzer ekolojik yapı içeren bitki topluluğuna vejetasyon denir.
Bunlar 4 sınıftır :
  1. Ormanlar ( her zaman yeşil tropikal yağmur , subtropikal, orta kuşak , iğne yapraklı, sert yapraklı , kışın yaprak dökenler , muson ormanları , tropikal kuru , mangrov , galeri, bataklık ),
  2. Çalılar ( maki , garig , psödomaki ) ,
  3. otlar (savan , step, çöl ) ,
  4. tundra.
Bitkilerin yetişmesini etkileyen bir çok faktör vardır.
Bunlar ; ekvatora uzaklık , denizden yükseklik ( rakım ) , arazi eğimi , ışık , Sıcaklık , nem , yıllık yağış miktarı , Toprak içeriği , canlı faktörler ( insan , hayvan , diğer bitkiler , mikroorganizmalar )'dir.

Bitkiler
, Fotosentezle ekolojik dengeyi sağlamada temel rol oynadıklarından , canlılar dünyasında çok önemli yere sahiptirler.
Bitkiler aleminin 350.000'e yakın türü mevcuttur. 2004 itibariyle 287.655 bitki türü tanımlanmıştır. Bunlardan 258.650'si çiçekli bitkilerden, 15,000'i de yosunlardan olarak tanımlanmıştır. Bitkiler genelde Ototrof (özbeslek) organizmalardır ve enerjilerini güneş ışığından alırlar. Birçok bitki kloroplastları sayesinde fotosentez ile organik bileşiklerini üretir. Bitki hücreleri genellikle kareye benzer şekildedir.
Bitkiler, tohumsuz bitkiler (Cryptogamae) ve tohumlu bitkiler (Spermatophyta) olmak üzere iki büyük gruba ayrılır:
  • Çiçeksiz Bitkiler
  • Tohumlu bitkiler

Çiçeksiz Bitkiler


Tohumsuz Bitkiler, ilkel bir gruptur ve sporla çoğalırlar. Bu bitkilerin çoğu kök, gövde, yaprak ve çiçek gibi organ farklılaşmalarını belirgin olarak göstermezler. Bitkinin tümü aynı yapıda, yapraksı ya da şeritsidir ve bu yapıya "tallus" denir. Talluslu tüm Bitkilere "Thallophyta" denilmektedir. Daha gelişmiş olan ve organ farklılaşmaları gösteren bitkilere ise "Kormophyta", bu tip yapıyı da "kormus" denir.
Suyosunları (algler), karayosunları (Bryophyta), ciğerotları, boynuzotları, yapraklı karayosunları ve vasküler Bitkileri (fosil türler ve eğreltiotları gibi) içeren gruptur.

Tohumlu bitkiler


Tohumlu bitkiler bulundurdukları "tohum"la tohumsuz bitkilerden ayrılırlar. Üreme ve yayılma organı olan tohum, iki şekilde oluşturulabilir ve tohumlu bitkiler buna göre iki büyük bölüme ayrılır:

Açık Tohumlu Bitkiler - Gymnospermae :


Tohum taslakları, meyva yaprakları tarafından örtülmeden açıkta tohum meydana getiren bitkiler.
Açık tohumlu bitkileri genellikle ağaçlar ya da ağaççık formundaki odunsu bitkiler oluşturur. Genellikle herdem yeşil olup, yaprakları çoğunlukla iğnemsi, şekilde bu yüzden de, kuraklığa dayanıklıdırlar.

Kapalı Tohumlu Bitkiler - Angiospermae :


ohum taslakları, meyva yapraklarının birleşmesiyle oluşan odacık içinde kapalı olarak tohum geliştiren bitkiler.
Kapalı tohumlular, açık tohumlulara göre daha gelişmişlerdir. Genellikle otsu, odunsu ve çalı formunda olurlar. Çoğunun kültürü yapılır ve ekonomik önemleri vardır. Kapalı tohumlular, iki çenekliler (Magnoliopsida, Dicotyledoneae) ve bir çenekliler (Liliopsida, Monocotyledoneae) olmak üzere 2 sınıfa ayrılır.
Bitkiler, canlılar arasında büyük bir gruptur. Ağaçlar, çiçekler, otlar, eğreltiotları, yosunlar ve benzeri organizmaları içinde bulundurur.
350.000'e yakın bitki türü mevcuttur. 2004 itibariyle 287.655 bitki türü tanımlanmıştır. Bunlardan 258.650'si çiçek, 15,000'i de yosun olarak tanımlanmıştır. Bitkiler genelde ototrof ( özbeslek ) organizmalardır ve enerjilerini Güneş ışığından alırlar. Birçok bitki kloroplastları sayesinde fotosentez ile organik bileşiklerini üretir.
Bitki hücreleri genellikle kareye benzer şekildedir. Bitkiler 7 ana grupta incelenir.
  • Köklerinden faydalanılanlar : kırmızı turp, kara turp VB..
  • Gövdelerinden faydalanılanlar : tarçın, Zencefil gibi.
  • Yapraklarından faydalanılanlar : Kekik, Nane, merzengüş, maydanoz, defne gibi.
  • Soğan yapısında olanlar : Mutfak soğanı, Sarımsak VB.
  • Çiçeklerinden faydalanılanlar : Karanfil VB.
  • Meyvelerinden faydalanılanlar : Kimyon, karabiber, Anason, kırmızı biber, vanilya VB.
  • Tohumlarından faydalanılanlar : Hardal, küçük Hindistan cevizi VB.
Bitkiler, doğayı ve ormanları oluşturan etkenlerdir. Bitkiler insanların en temel Oksijen kaynağıdır. Ama geceleri yattığınız odada bitki bulundurmak yararlı değildir. Çünkü bitkiler geceleri Karbondioksit yayarak Oksijeni azaltır ve siz gece uyurken nefes zorluğu çekersiniz. Özellikle de astımlı kişilerin yatak odalarında bitki bulundurmaları zararlıdır. Çünkü bu durumda nefessiz kalabilirler. Bu astımlı kişiler bakımdan önemlidir. Bitkiler yapraklarından nefes alıp Gaz alışverişi yapar bu olaya fotosentez denir.
Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2018 03:57
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
25 Nisan 2014       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Çiçekli ve Çiçeksiz Bitkiler


MsXLabs.org

Çiçekli Bitkiler (Tohumlu)


Üreme organları çiçeklerdir. Gerçek kök, gövde ve yaprakları vardır. İletim demetleri gelişmiştir. Tohumlu bitkilerde genel olarak eşeyli üreme hakim olsa da eşeysiz üreme çeşitlerinden olan vejetatif çoğalma hemen hemen tüm türlerde görülür. Bu özellik seracılıkta, çiçekçilikte ve hatta ziraatta birçok önemli bitkinin çoğaltılmasında kullanılmaktadır. Tohumlu bitkiler iki alt bölüme ayrılır.

a) Açık Tohumlular:


Kozalaklı bitkiler olarak da bilinirler. Her zaman yeşil, çoğu iğne yapraklı, ağaç ve çalışlardan meydana gelen, çok yıllık bitkilerdir. Otsu formu yoktur. Tohum taslakları ovaryum tarafından örtülmemiştir. Tohum meyve içinde değil, kozalak yapraklarının altında açıkta bulunur. Bu nedenle açık tohumlu bitkiler olarak adlandırılmışlardır. Gerçek çiçek ve tohum taslakları yoktur. Erkek ve dişi organ genellikle farklı çiçeklerde bulunur. Çenek sayısı değişkendir. Çam, ardıç, ladin, göknar ve sedir ağacı bu grubun bilinen örneklerindendir.

Açık tohumlu bitkiler odun boruları (ksilem) ve soymuk borularından (floem) oluşan vasküler sisteme sahiptirler. Odun yapıları gövdede bir daire üzerine dizilmiş açık kollateral iletim demetleri içerir. Bu nedenle de ikincil kalınlaşma gösterirler. Açık tohumlularda polen üretimi oldukça fazla olup, her bir erkek kozalak birkaç milyon polen üretebilir. Bazı türlerin polenlerinde, polenin rüzgarla uçmasını sağlayan 2-3 hava keseciği bulunabilir. Dişi kozalak genelde erkek kozalağa benzer. Bir eksen üzerinde sarmal dizilmiş makrosporofillerden oluşmuştur. Her bir makrosporofılin üst kısmında iki tohum taslağı bulunur. Tohum taslaklarında da makrosporangiyumlar yer alır.

Tozlaşmaları genelde rüzgarla olur. Tohumların olgunlaşma süreleri 1-3 yıl arasındadır. Günümüzde 600 ile 1000 türle temsil edilmektedirler.

b) Kapalı Tohumlular:


Kapalı tohumluların gerçek çiçek ve tohum taslakları vardır. Tohum taslakları ve tohumları meyve ile örtülü olduğundan kapalı tohumlu bitkiler olarak adlandırılırlar. Sayıları 250 bine yakın türden oluşur. Meşe, kayın, gürgen, karaağaç gibi yapraklı ağaçlar ve bütün meyve ağaçları bu gruba dahildir. Odunsu ve otsu çeşitleri vardır. Çok yıllık olanların bazıları kışın yaprağını döker, bazıları dökmez. Çenek sayısına göre tek çenekli ve çift çenekti olmak üzere ikiye ayrılırlar.

1. Tek Çenekliler (Monokotiledonlar):


Tohumlarında tek çenek bulunur. Çoğu bir yıllık otsu bitkilerdir. Buğday, mısır, lale, muz, soğan, hurma, orkide ve bir çok ot türü bu sınıf içinde yer alır. Hiç birinin gövdesinde kambiyum bulunmaz. Bunun için boyları uzun, gövdeleri incedir. Yapraklan genellikle ince, uzun ve paralel damarlı, kökleri saçak köktür. İletim demetleri gövdede düzensiz dağılmıştır.

2. Çift Çenekliler (Dikotiledonlar):


Tohumlarında çift çenek vardır. Gövdelerinde kambiyum halkaları bulunur. Bu sayede iletim demetleri gövdeye düzenli olarak dizilmiştir. Yaprakları ağsı damarlı çok yıllık odunsu bitkilerdir. Bu sınıfa örnek olarak Baklagiller, Gülgiller, Kabakgiller, Asmagiller gibi bir çok takım örnek verilebilir. Bezelye, badem, ceviz, elma, domates, ayçiçeği, gül gibi bitkiler çift çenekli bitkilerdendir.

ÇİÇEK VE YAPISI


Çiçek, tohumlar vasıtasıyla yeni bireylerin oluşmasını ve bitkinin devamını sağlar.
Tam bir çiçekte; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar vardır. Çiçek sapı çiçeği dala bağlar, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar dıştan içe doğru sırayla dört halka şeklinde çiçek tablası üzerine dizilirler.
  • Çanak yaprak: Genelde yeşil renklidir. Çiçeğin en dış kısmını oluşturur.Çiçek tomurcuk halindeyken çiçeği korur.
  • Taç yaprak: Çiçeğin renkli ve kokulu kısmıdır. Tozlaşmada böcekleri çekerek bitkinin çoğalmasında önemli rol oynar.
  • Erkek organ: İpçik denilen bir sap ile başçık denilen şişkin bir kısımdan meydana gelmiştir. Başçıkta, içinde erkek üreme hücreleri (polen) bulunan çiçek tozu keseleri bulunur. Polenler olgunlaşınca keseler çatlar ve polenler etrafa yayılır.
  • Dişi organ: Yumurtalık, dişicik borusu ve tepecik olmak üzere üç kısımdan oluşur. Yumurtalıkta çok sayıda dişi üreme hücresi (yumurta) bulunur. Dişicik borusu, tepeciği yumurtalığa bağlayan dar kısımdır. Tepecikte çiçek tozlarının yapışmasını sağlayan yapışkan bir sıvı bulunur.
Erkek ve dişi organı bir arada bulunduran bitkilere “bir evcikli” , erkek ve dişi organları ayrı bulunduran bitkilere de “iki evcikli” bitki denir. Meşe, mısır, çam, kestane ve fındık bir evcikli, söğüt, antep fıstığı, kenevir ve kavak iki evcikli bitkilerdir.

TOZLAŞMA


Bitkide çiçeğin görevi tozlaşma yoluyla bitkinin çoğalmasını sağlamaktır. Bir çiçeğin erkek organından serbest kalan polenlerin diğer çiçeğin dişi organının tepeciğine ulaşması ve burada yeni bitki tohumlarının oluşması olayıdır. Tozlaşma olayında etkili faktörler şunlardır:
  1. Rüzgar: Polenlerin taşınması rüzgarla sağlanır. Kullanışlı ve sık görülen bir tozlaşma çeşidi değildir.
  2. Böcekler: Polenlerin arılar, sinekler ve benzer böcekler tarafından taşınması. Yaygın olan tozlaşma şeklidir. Çiçeğin güzel kokusu, güzel ve parlak görünümü ve salgıladığı şekerli maddeler böceklerin dikkatini çeker. Çiçeğin üzerine gelen böceklerin ayaklarına yapışan polenler böceğin diğer çiçeklere konmasıyla oralara taşınmış olurlar.
  3. Kendi kendine tozlaşma: Aynı çiçeğin erkek organındaki polenlerin dişi organına ulaşması sonucu meydana gelen tozlaşma şeklidir.
Çiçekte döllenme sonucunda tohum oluşur ve bu tohumun etrafının yumurtalıkla çevrilmesi sonucu meyve oluşur. Tohumun toprakta çimlenmesiyle yeni bitkiler oluşmuş olur.

ÇİMLENME


  • Tohum içinde embriyo ve besin maddesi bulunan yapıdır.
  • Tohumdan bitki kökünün, gövdesinin ve yaprak ve çiçeklerin oluşmasına çimlenme denir. Tohum çimlenirken gerekli besini çeneklerden alır. Tohumun çimlenebilmesi için uygun sıcaklık ve hava gerekir.
  • Çimlenme esnasında tohumun yapısındaki besin kullanılır ve böylece yeni bir bitki oluşur.

MEYVE


Meyve sadece, çiçekli bitkilere özgü bir üründür. Çiçek tozunun yumurtalığa erişerek yumurtayı aşılamasıyla birlikte hücresel çoğalma başlar. Yumurtalık yavaş yavaş şişer ve sonunda meyve halini alır. Tüm meyveleri beslemekte olan özsu meyveye de erişir. Özsu, olmakta olan meyveyi besler ve renklendirir. Meyveyi tatlılaştıran da özsudur.
  • Meyveleri oluşumuna göre gruplandırırız.
  • Meyve sadece dişi organın yumurtalık dokuları tarafından meydana getirilirse bunlara gerçek meyve denir. Örneğin; şeftali, kayısı, üzüm.
  • Yumurtalıkla birlikte çiçek tablası, taç ve çenek yapraklar beraberce gelişerek meyve oluşturuluyorsa bunlara yalancı meyve denir. Örneğin; Çilek, elma, armut.
  • Dir tane dişi organdan meydana gelen meyvelere basit meyve denir. Örneğin; Kiraz, erik, elma.
  • Birkaç tane dişi organdan meydana gelen meyvelere ise bileşik meyve denir. Örneğin; Ahududu, böğürtlen.
  • Ceviz, fındık, kestane gibi bitkilerin meyveleri zamanla sertleşip kurur. Tohumları yenilen bu meyvelere kuru meyve denir.

ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE MEYVE VE TOHUM


Döllenmeden sonra bitki, embriyonun ve besin deposunun bulunduğu bir yapı oluşturmaya başlar. Tohum taslağı denen ve tohumu oluşturacak olan bu yapı, yumurtalık içinde meyve ile birlikte gelişir. Bitkinin tohumu olgunlaşır.

EMBRİYO + ÇENEK (BESİ DOKU) = TOHUM
Bitki türüne göre tohumlar birçok farklılıklar gösterir. Ancak, tüm tohumlarda üç yapı bulunur. Bunlar;
  1. Tohum Kabuğu: Tohumu sarar, dış etkilerden korur. Çimlenme sırasında suyla şişerek patlar.
  2. Embriyo: Zigotun bölünüp çoğalmasıyla oluşur. Bitkinin küçük bir taslağıdır. Kök, gövde, yaprak taslaklarını içerir.
  3. Çenek (Besi Doku): Embriyoya bağlı besin deposudur. Çimlenme sırasında embriyonun beslenmesini sağlar. Fasulye, nohut gibi bitkilerde besi doku yoktur. Embriyo besinini çenek yaprak içinden alır.
Döllenmiş tohum taslağı (embriyo) tohumu oluştururken, başta yumurtalık olmak üzere çiçeğin diğer kısımları gelişerek meyveyi oluşturur. O halde tohum ve tohumu çevreleyen kısımların hepsine meyve denir.
Meyvenin temel görevi tohumu korumak ve tohumun taşınıp dağılmasına yardımcı olmaktır.
  • Gerçek Meyve: Yalnız yumurtalığın gelişmesiyle oluşan meyvedir. Ör: Portakal, limon, kavun, böğürtlen.
  • Yalancı Meyve: yumurtalıkla beraber çiçeğin diğer organlarının da gelişmesiyle oluşan meyvedir.
Ör: elma, armut, incir. Bunlarda etli ve tatlı kısımlar çiçek tablasından oluşmuştur.
Besin ve su biriktirerek etlenen meyvelere etli meyveler denir. Erik, kayısı, kiraz, domates, üzüm gibi.
Bazı bitkilerde meyve etlenmez. Bunlara kuru meyve denir. Fındık, ayçiçeği, haşhaş, kestane, bakla, fasulye gibi.
Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2018 04:06
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
25 Nisan 2014       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Çiçeksiz Bitkiler (Tohumsuz):


Çiçek ve tohum oluşturmazlar. Üremeleri eşeysiz veya eşeyli üremenin birbirini takip ettiği döl almaşı (metagenez) şeklinde olur. Kara yosunları ve eğrelti otları çiçeksiz bitkilerin ençok bilinen gruplarıdır. Bu iki gruptan başka Ciğer otları, Kibrit otları ve At kuyrukları da vardır.
  • a) Kara Yosunları: İletim demetleri yoktur. Nemli yerlerde yaşarlar. Döl almasıyla eşeyli ürerler. Gerçek yapraklar olmayıp yaprağımsı yapıları vardır.
  • b) Eğrelti Otları: Gerçek kök ve yaprakları yoktur. İletim demetleri vardır. Yapraklar yer altı gövdelerine dönüşmüştür.

AÇIK TOHUMLULAR (Çiçeksiz Bitkiler-Gymnospermae)


Kapalı tohumlular gerçek çiçek üretirler ve sayıları 250 milyona yakın türden oluşan bir bitkiler alemidirler…
Meşe, kayın, gürgen, karağaç gibi yapraklı ağaçlar bu gruba dahildir…
Açık tohumlular ise çiçeksiz bitkiler olarak anılırlar ve bu bitkilerde geniş bir canlılar topluluğudur. Çam, Göknar, Sedir, Ladin gibi kozalaklı ağaçlar, Sikaslar, Ginko gibi türler bu gruba dahildir…

Çiçeksiz Bitkilerin yaprakları, iğne gibi değişik biçimlerde karşımıza çıkar. Bu bitkilerin yaprak biçimleri ile ilgili bazı örnekleri aşağıda görmektesiniz;

Çiçekli bitkilerin tek sap ve tek yaprak yüzeyinden meydana gelen yapraklarına genel anlamda sade yapraklar denilmekte, tek sap üzerinde parçalı bir yapıda, yaprakçıklara ayrılmış biçimdeki yapraklara da bileşik yapraklar adı verilmektedir.

Bileşik yapraklar kendi içinde; üçlü, çift tüysü, tek tüysü, katlı tüysü, elsi… gibi değişik biçimlerde görülür. Aynı şekilde yaprakların dizilişine göre de; karşılıklı, almaçlı, sarmal, çevrel, haçsı gibi değişik formlar vardır…

Çiçeksiz bitkiler, belirgin bir üreme organı (çiçeği) olmayan bitkilerdir. Kök, gövde ve yaprak gibi kısımlar iyi gelişmemiştir. Bazı çiçeksiz bitkilerde kök, gövde ve yaprak değişikliğe uğrayarak başka yapılara dönüşmüştür.

Çiçeksiz Bitkiler Nedir?
Çiçeksiz bitkilerin iletim borusu taşıyanlarına damarlı, iletim borusu bulunmayanları na damarsız çiçeksiz bitkiler denir.
Çiçeksiz bitkilerde tohum oluşumu gözlenmez. Sporla çoğalırlar. Genelde su içinde yaşarlar. Karada yaşayanlarsa nemli ortamlarda bulunur.
Boynuz otu, kara ve su yosunları damarsız çiçeksiz bitkilere örnektir.

Kara yosunları nemli yerlerde, ağaç altlarında ve ağaçların kuzeye bakan gövdeleri üzerinde yaşarlar. Gerçek kökleri yoktur. Kök benzeri uzantıları vardır. Bunlara rizoit denir. Gövde kısa ve toprağa yapışıktır. Yaprakları kadife gibidir. İletim boruları yoktur. Gövde uçlarında sporları taşıyan spor keseleri vardır. Kara yosunları sporla çoğalırlar.

Kibrit otu, at kuyruğu ve eğrelti otları damarlı çiçeksiz bitkilere örnektir. Eğrelti otunda kök, gövde ve yaprak gelişmiştir.
Eğrelti otları, damarlı çiçeksiz bitkilerin en gelişmiş olanlarıdır. Sulu yerlerde yetişirler. Yapraklarının alt yüzünde kahverengi spor keseleri vardır. Bunlara sorus denir. Spor keseleri olgunlaşınca çatlar ve sporlar etrafa yayılır. Yağmur, rüzgâr veya canlıların yardımı ile taşınan sporlar uygun ortamlarda çimlenerek yeni bir eğrelti otu oluştururlar. Buna eşeysiz çoğalma denir.

Genç eğrelti otunun alt yüzeyindeki keselerde erkek ve dişi üreme hücreleri bulunur. Bu bitki türlerinin üremelerini tamamlayabilmesi için sperm ve yumurta üretiminin de gerçekleşmesi gerekir.

Çoğalmaları sporlarla gerçekleşir. Çiçekli bitkilere göre daha basit yapılıdırlar. Suda ve nemli yerlerde yaşarlar.
1- Su Yosunları (Alg’ler) :
• Nemli ortamlarda , denizlerde ve tatlı sularda yaşarlar.
• Su yosunlarına algler de denir.
• Tek ve çok hücreli olanları vardır.
• Gerçek kökleri olmamasına rağmen basit köksü yapıları olan basit yapılı bitkilerdir.
• Su yosunları hücrelerinde klorofil bulunur. Bu sayede kendi besinlerini kendileri yapar.
• Su yosunları genelde mavi , yeşil renkte olurlar.
• Yeşil, kahverengi, esmer, kırmızı alg’ler olmak üzere gruplandırılır.
• Bazı türleri hem tek hücreli hem de gözle görülecek büyüklükte (makroskobik) dir. (Acetebularia gibi).

2- Kara Yosunları :
Su yosunlarından farklı olarak karada yaşamalarına rağmen iletim demetleri (damarları) olmadığı için nemli ve suya yakın yerlerde yaşarlar. Gerçek kökleri yoktur, bunun yerine suyu ve suda erimiş mineralleri alan rizoid adı verilen yapıları vardır. Çoğalmalarında döl almaşı görülür.
• Nemli topraklarda, taş aralıklarında, ağaç kabuklarında ve havuz kenarlarında yetişir.
• İletim demetleri yoktur.
• Döl almaşıyla eşeyli ürerler.
• Kara yosunlarında gövde ve yapraklar bulunur.
• Bunlar gerçek yapraklar olmayıp, yaprağımsı yapıları vardır.
• Gövdeleri incedir.
• Gövde üzerinde yeşil yapraklar bulunur.
• Kara yosunları bulundukları yüzeyi kadife gibi kaplar.

3- Eğrelti Otları :
• Yapı olarak çiçekli bitkilere benzerler.
• Gerçek kök, gövde, yaprak ve damarları (iletim demeti) vardır.
• Fotosentez yaparlar.
• Çoğunlukla karada yaşarlar.
• Çoğalmalarında döl almaşı görülür.
• Eğrelti otları ormanlarda, ağaç diplerinde, nemli yerlerde ve dere kenarlarında yetişir.
• Çiçeksiz bitkilerin en gelişmişidir.
• Boyları genelde 40 – 100 cm arasında değişir.
• Toprak üzerinde geniş ve yeşil renkli yaprakları vardır.
• Eğrelti otlarında kök , gövde ve yapraklar bulunur.
• Ancak bunlar da gerçek kök ve yapraklar değildir.
• İletim demetleri vardır.
• Üremeleri kara yosunları gibidir.
• Yaprağımsılar yer altı gövdesine yapışmıştır.

Çiçeksiz bitki olarak bu üç ana gruptan başka ; Ciğer otları, Likenler, Kibrit otları ve Atkuyrukları olarak bilinen gruplarda vardır.
Son düzenleyen Safi; 23 Eylül 2018 04:06
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Eylül 2018       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

BİTKİ


Genellikle klorofilli ve toprağa bağlı olan, son derece belirsiz bir duyarlık ve devingenlik gösterebilen, önemli ölçüde ya da sırf madensel tuzlarla ve karbondioksitle beslenebilen ve hücreleri genellikle, tümüyle ya da kısmen selüloz yapısında katı bir zarla sınırlı olan canlı varlık. (Klorofilsiz olan birtakım canlılar da [mantarlar, bakteriler] bitkiler arasında sayıfır)

—Bot.
  • Bitki birliği, bir alandaki bitkilerin, evrimin her evresindeki doğal flora bileşimi.
  • Bitki kimyası, bitkilerde olup biten kimyasal süreçlerin incelenmesi. (Eşanl. FİTOKİMYA.)
  • Bitki örtüsü, belli bir yeri kaplayan bitkiler topluluğu.
  • Bitki örtüsü haritası, çeşitli bitki gruplarının dağılışını gösteren harita. (Bu haritaların büyük ölçekli olanları [1/25 000], basit ya da küçük bitki topluluklarını, küçük ölçekli olanları [1/1 000 000] yer yuvarlağının çok büyük bitki topluluklarını gösterir.)
  • Bitkiler âlemi, hayvanlar âleminin yanında yer alan canlı varlıkların büyük bölümü. (Üstün yapılı hayvanlarla bitkileri birbirinden ayırt etmek kolaysa da basit yapılı canlıları hayvan ve bitki diye birbirinden ayırmak zordur; bazı bilginler ağzı bulunmayan ve katı yiyecekleri sindirmeye elverişli olmayan bütün yaratıkları bitki sayarlar. (HAYVAN) Diğer bir kısım bilginlerse ağzı olsun olmasın, bütün birhücrelileri protistler adıyla üçüncü bir âlemde toplarlar.)
  • Biryıllık bitki, birinci yılda tohum vererek ömrünü tamamlayan bitki.
  • Damarlı bitki, iletim damarları bulunan bitki.
—Biyocoğ.

Bitki topluluğu


türleri değişik ve çeşitli olmakla birlikte benzer biyolojik özellikler ve görünüşler sergileyen bitki oluşumu. (Bitki toplulukları açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır. Açık bitki toplulukları, toprağı bütünüyle örtmeyen, toprağın açıkça görünmesine olanak veren bitkileri içerir;Jersine, kapalı bitki topluluklarında sık bitki örtüsü toprağı gizler; kapalı bitki topluluklarını oluşturan türlerin sayısı çok fazla olabilir.)
  • Birincil bitki topluluğu, kökeni ve yetişmesi insanın hiç etkisinde kalmamış bitki topluluğu.
  • İkincil bitki topluluğu, birincil bitki topluluğunun insan tarafından ortadan kaldırılmasından sonra bu topluluğun yerini alan bitki topluluğu. (İkincil bitki topluluğunun görünüşü birincil bitki topluluğununkine benzeyebilir, ama içerdiği bitkilerin bileşimi farklıdır.)
—Coğ. Bitki coğrafyası, bitkilerin yer yüzündeki dağılımını inceleyen bilim.

—Çevrebil. Bitki toplumu, yeryüzünde tekbiçim bir alanda bulunan ve kendileriyle yaşadıkları koşullar arasındaki ilişkilere dayalı özgül bir ortam oluşturan bitkilerin tümü. (Eşanl. FİTOSENOZ.) .

—Eczc. Tıbbi bitkiler, ŞİFALI OTLAR’ın eşanlamlısı.

—Tarım. Bitki hormonu, bitkinin içine girerek bitki özsuyu ile taşınan ve doğal bitki hormonlarının izlediği yollara benzer yollarla bitkide şekil bozukluklarına neden olan ot öldürücü ilaç. (Bitkiler arasında metabolizma ve duyarlılık eşiği ya da evresi farklılıkları, bu yapay hormonlara, başkalarına dokunmadan bazı bitki türlerini yok etme olanağı sağlar. Buğdaygillerin tümü, ikiçenekli bitkilere göre bitki hormonlarına daha dayanıklıdır.)

—ANSİKL. Tıpkı hayvanlar için sözkonusu olan nedenlerle, bitkilerde de, ancak üstün yapılı olanlarda ve genellikle kara bitkilerinde, bitkiler âlemine özgü belirgin karakterlerin tümüne rastlanabilir. Basit yapılı canlılarda bitkiler âlemiyle hayvanlar âlemi arasında geçiş sayılabilecek özellikler vardır; bazı protistleri protozoerlere ya da protofitlere bağlamak oldukça güçtür. Aşağıda yazılı karakterleri bu çekinceyi hesaba katarak belirtiyoruz.

Hücrebilim


Bitki hücrelerinde, sitoplazma zarının dışında, kalın selüloz çeperli, az geçirgen ikinci bir zar vardır; bu zar hücre öldükten sonra da uzun süre kalabilir ve çeşitli organik bileşikler içerebilir (linin, süberin, kütin, vb.). Canlı hücrelerde, hayvan hücrelerinde olmayan plastlar (klorofil, nişasta ya da çeşitli pigment tanecikleri) bulunur. Çok gelişmiş olan kofullar büyüyerek ve çabucak birbiriyle birleşerek sitoplazmayı dışa doğru iter ve sonunda hücrenin ölümüne yol açar.

Dokubilim


Hücre çeperleri henüz çok ince olan genç dokular (sürgendoku) ancak çoğalabilir, bir de yetişkin bitkilerin "büyütken tabakalar"rbüyüyebilır. Parankima da denen özekdoku, çok değişik biçimlerde olabilen, sırf selüloz çeperli canlı bir dokudur. Buna karşılık, destek dokusu (kollenkima, sklerankima), iletim dokusu (odun, soymuk), koruyucu doku (kütinli üstderı, mantar) ya ölü ya da ölmek üzere olan dokulardır. En önemli nokta: ölü bir doku, örneğin ağaçların “özek" odunu yok edilmez ve dışarı atılmaz; tersine, bitkinin canlı kısımlarına önemli ölçüde desteklik eder. Kuramsal olarak "ölümsüz” sayılabilecek büyük bir ağaç, gerçekten çok uzun ömürlü olabilir. Kaliforniya'daki sekoyalar 2 000 yıldan fazla yaşar, üstelik her yıl yeniden çıkan yaprakları daha az “genç” olmadığı gibi, çok az yaşlı bir ağacın organlarından da pek farklı olmaz.

Morfoloji


Prokaryotlar hesaba katılmazsa, büyütken ya da yaşatkan organların dış ve iç yapısı, bitkinin basit ya da üstün yapılı, yani tallı bitki ya da saplı bitki olmasına göre temelli değişiklik gösterir. Köksüz ve sapsız olan tallı bitkiler bir taldan oluşur; bunların hepsi özdeş ya da çok az farklı bir hücreler yığınıdır; saplı bitkilerse, tersine, kökü ve sapı olan bitkilerdir; yapraklı dallardan oluşan bu bitkilerde hücreler büyük ölçüde farklılaşarak özellikle iletim dokularını oluşturmuştur. Tallı bitkiler çoğunlukla yere serilmiş gibidir (mantarlar, likenler, ciğeryosunları) ya da su içinde dururlar (suyosunları). Saplı bitkilerde, negatif yereyönelim yasasına uygun dik eksenler görülür; bu da görünüş bakımından kabaca üç “biçim” yaratır; ağaçsı, çalımsı, otsu görünüş.

Tallı bitkilerde olduğu gibi, saplı bitkilerde de dallanma ya "dikotomi’yoluyla gerçekleşir, yani uçtak: sürgendoku, sonra dallar, birbirine eşit iki parçaya ayrılır (bazı kibritotları, selaginelles) ya da genellikle bir yaprağın koltuğundaki bir tomurcuktan doğan "yan dallar”la gerçekleşir. Bu sonuncu durumda, ana eksen büyümesini sürdürür (tek saplı büyüme); o zaman bitkide bir ana sap ve daha küçük ikincil dallar bulunur; bazen aynı olgu ana dalın ucundaki tomurcuğun ölümü sonucunda, onun yerini alan bir yan tomurcuğun gelişmesiyle gerçekleşir (yan sapla büyüme).

Ağaçsı görünüşün başlıca özelliği aşağıdaki yan dalların kısa sürede kaybolması, orada, ikincil odun oluşumlarının üstün yer tuttuğu az ya da çok yüksek bir gövdenin ortaya çıkmasıdır.

Çalımsı görünüşte, tersine,bitkinin dibinden başlayarak birçok sürekli dalın ortaya çıktığı, kimilerinde bunların oldukça uzun ve önemli ölçüde odunlaşmış olduğu görülür. Otsu görünüşte yan tomurcuklar az ya da çok körelir, en uzun dallar, türlere göre ya tepeden ya da ana sapın dibinden çıkar. Ayrıca otsu bitki biryıllık olabileceği gibi çokyıllık da olabilir.

Bununla birlikte, önceki tiplere göre önemli değişiklik gösteren bitkiler de vardır: sarmaşıklarda saplar ince ve uzun, tırmanıcı ya da bir desteğe sarılıcı yapıdadır; kimi bitkilerde sap o kadar kısa ve basıktır ki, fark edilmez bile (sapsız bitkiler,soğanlar); bazı saplar da yerde sürünebilir, dik olmaz (stolon, köksap).

Kuşkusuz, gerek ana saplarda, gerek dik organlarda,hatta “düzgün" denen çiçeklerde ışınsal bakışım kuraldır. Dikey bir düzleme göre, basit ikiyanlı bakışım yapraklarda görülür ve yapraklar yataysa (ikiçenekliler)altı üstünden çok değişik olur ve bu çeşit bakışıma "zigomcrf" denen çiçeklerde (nevruzotu, salep) rastlanır.

Fizyoloji


Bütün bitkilerde geniş emici yüzeyler bulunur (lal, miselyum, kök); bu yüzeyler suyun, mineral iyonların ve asalak ya da çürükçül bitkilerde suda erimiş organik maddelerin hızla emilmesini sağlar.
Yalnız yeşil (klorofilli) bitkiler güneş enerjisini emebilirler (fotosentez); bu enerjiyi kullanarak ve havadan ya da sudan aldıkları karbondioksitten yararlanarak, insan başta olmak üzere tüm canlılar âleminin besin olarak kullandığı glusitler, yağlar ve proteinler gibi organik bileşikleri yaparlar. Ama bitkiler daha önce bireşim yoluyla yaptıkları maddelerin bir kısmını solunum, terleme, Çeşitli salgılar ve bazı orgurın ölümü (sonbaharda dökülen yapraklar) yoluyla kaybederler. Bilanço pozitif kaldığı sürece bitki, mevsimi geldiği zaman, büyümesini sürdürür ve bu süreç belirsiz bir süre devam eder (çokyıllık bitkiler); bıryıilık bakilerde bilanço sonbaharda çok olumsuzlaşır ve bitki kurur ve ölür.

Üreme


Çok nadir türler (fukus) dışında bitkilerde daima spor yapıcı organlar bulunur; bu organlarda meyoz bölünme (kromozom indirgenmesi) yoluyla tetrasporlar oluşur; bunlar çevreye saçılıp çimlenerek eşeysel organları taşıyan gametofitlerı yaratırlar. Eşeysel organlar (erkek anteridi, dişi arkegon ya da kapalıtohumlulardaki çiçektozu ve embriyon kesesi) gametleri doğurur; onlar da dölleme ve döllenme amacıyla saçılıp dağılırlar; döllenmenin ürünü olan diploit bitki (sporofit) spor yapıcı organları taşır Bu "üreme evreleri" ya da "döl almaşıklığı" (spor-gametofit -yumurta -sporofit-spor) karayosunlarında, ciğeryosunlarında ve çeşitli suyosunu gruplarında çok açık seçiktir; daha üstün yapılı bitkilerde sporofitin kazandığı aşırı egemenlik nedeniyle öbür evreler silikleşir, tohumlu bitkilerde erkek protal küçücük bir çiçektozu borusuna indirgenir, dişi spor çevreye saçılmaz, ana bitkide kalarak yalnız sekiz hücreden oluşan bir önçim (protal) verir. Döllenmenin ardından hemen meyoz bölünme gelir ve n kromozomlu evreyi (haploit evre) hemen hemen hiçe indirir. Bununla birlikte, haploit evre, büsbütün ortadan kalkmaz, erkek sporlarsa (çiçektozları) her'zaman vardır.

Üstün yapılı bitkilerde (tohumlu bitkiler) tohum oluşumunun hayvanlarda hiçbir dengi yoktur.Tohum, içindeki bitki taslağının belli bir dereceye kadar geliştikten sonra belirsiz bir süre için büyümeden kalakaldığı ve onun koruyucu bir kabuk altında, yedek besinlerle (albumen ya da çenekler) birlikte başka yerlere taşınabildi bir nesnedir; bitki taslağı düştüğü elverişli bir yerde yeniden büyümeye başlayacak, önce yedek besinlerini harcayarak çimlenecek, sonra kendi kendine yeterli bir yaşam sürecektir. Tohumun çimlenmesinden ya da bir bitki parçasından doğan bağımsız bireye "bitki" denir Bitki ikieşeyli olabileceği gibi, ender olarak, bireşeyli de olabilir (bir ya da iki evcikli bitkiler). Bazen eşeysel olgular bulunmaksızın çoğalabilir (stolon, göz, köksap, soğan, arpacık, yumru, çelik, vb. parçalarla gelişip çoğalma). Bitki hemen hemen hep belli bir yere bağlıdır ve ardışık olarak orada egemen olan koşullara iyi kötü uymak zorundadır, oysa, hayvan daha elverişli yerlere kaçabilir. Bitkiler âleminde bireysel uyarlanmaların (yaşanan yere uyum) önemi buradan gelir.
Özet olarak denebilir ki, bitkiler ve hayvanlar, yaşam için verdikleri genel savaşımda, birbirine karşıt ve birbirini tamamlayıcı özgüllükler ortaya koyarlar.

—Biyocoğ. Bitki topluluklarının adlandırılması. Bitki topluluğu birimlerim belirtmek için günümüzdeki eğilim, halkın kullandığı oldukça kısıtlı sayıdaki terimi (anlamlarını bütünüyle dış görünüş açısından tanımlayarak) kullanmaya yöneliktir. Afrika’da çalışan ormancılar ve botanikçiler resmi bir terim listesi hazırlamak için Yangambi’de (Zaire) anlaşmaya vardılar; şimdi Güney Amerika ve Asya’daki bitki topluluklarını belirten terimleri bu listeye eklemek için çalışmalar yapılmaktadır.
Daha bilimsel sınıflandırmalar, çevrebilimsel koşulları, bütünüyle dış görünüşe dayanan terimlerle bağdaştırmaya çalışır. Briquet’nin önerdiği basit terimler, Yangambi terimlerinin de eklenmesiyle belli bir değişiklik geçirerek şu biçimi almıştır.

A. Az nemli toprak üzerindeki kara bitkileri toplulukları.


a) Sürekli bitki toplulukları.


I. Orman;
1. yağışlı orman (ekvator ormanları ya da “yağmur ormanları”),alçak yükseltilerdeki nemli sık orman ve dağlardaki nemli sık orman olmak üzere ikiye ayrılır (bambuluklarla birlikte);
2. sert yapraklı orman (pırnal,okaliptüs), sert yapraklı ağaçlardan oluşur;
3. kışın yeşil orman (özellikle muson rüzgârı esen bölgelerde, kurak mevsimde yapraklarını döken ağaçlar), alçak yükseltilerdeki kurak sık ormanları, dağlardaki kurak sık ormanları, seyrek ormanları, ağaçlık ve çalılık savanları kapsar;
4. yazın yeşil orman (soğuk mevsimde yapraklarını döken ağaçlar), ılıman bölgelerdeki ormanlardır;
5. iğne yapraklı orman (kozalaklı ağaçlar), oldukça soğuk ülkelerde bulunur.

II. Çalılık ve fundalık:
1. yaprak döken ya da dökmeyen sık çalılık;
2. ağaççıklı savan;
3. çalılık savan;
4. ağaççıklı bozkır;
5. çalılı bozkır;
6. kalın kaba otlu bozkır;
7. maki;
8. dikenli çalılık;
9. fundalık (yaprak dökmeyen);
10. yüksek dağ çalılığı.

III. Çayırlık (otluk alanlar):
1. savan (ağaç-çıklı ya da çalılı);
2. bozkır (ağaççıklı, çalılı ya da kaba otlu);
3. çimenlik, Kuzey Amerika çayırları, pampa;
4. tundra (derinlemesine donmuş yapraklar);
5. yüksek dağ çimenliği.

b) Kesintili bitki toplulukları:


1. çorak otluk (ağaççıklı tuzlu topraklar);
2. çalılı otluk (ağaççıklar, çalılıklar, kurakçıl otlar);
3. yarı çalılı otluk (görünüşü çalılığa benzer, ama yaprak döken bitkilerden oluşur);
4. kumsal otluk (az çok kuru kumlar üzerinde);
5. tuzlu kumsal otluk (tuzlu topraklar üzerinde);
6. taşlı otluk (taşlar, molozlar, taşlı dağ alanları);
7. kayalık otluk (kayalıklar).

B. Yarı sucul ya da tam sucul bitki toplulukları.


a) Orman ve ağaçlık:


1. bük (akarsu boylarındaki orman);
2. zaman zaman su basan orman;
3. bataklık orman;
4. mangrov;
5. tuzcul ağaçlık. (Salcornia yetişen topraklar.)

b) Öbür tipler:


1. sazlıklar (sazlar);
2. nemli turbalık;
3. tuzlu turbalık;
4. kabarık turbalık;
5. bataklık çayır.

C. Su bitkisi toplulukları:


1. halobenthos (dibe tutunmuş bitkiler, su altı çayırları);
2. Iimnobenthos(dibe tutunmuş tatlı su bitkileri);
3. su bitkileri;
4. plöston (gözle görülür nitelikte bitkisel tatlı su planktonu);
5. deniz planktonu;
6. tatlı su planktonu.

Bitki topluluklarının dinamizmi.


Dünyanın hemen hemen bütün bölgelerindeki bitkilerin bugünkü görünüşleri, insanların, hayvanların ve yangının etkisiyle ortaya çıkan değişikliklerin sonucudur. Yangın bazen doğal bir nedenle (yıldırım) çıkarsa da çoğu zaman insanlarca çıkarılır (orman, çalılık ve tarla yangınları). Bitkilerin bugünkü görünüşleri durağan değildir ve doğal koşullar bunları belli bir yönde değiştirme eğilimi gösterir. Ekilmiş bir tarla, doğal bitki örtüsünden uzaklaşmanın en ileri evresidir. Eğer insan tarlayı terk eder ve yalnızca doğanın etkilerine bırakırsa, otlak olarak kullanmaz ve yangınlardan da korursa, tarlanın çimenlik görünüşünde, malaz oluşturan otlarla örtüldüğü görülür.

Daha sonra dibi odunsu çalılar ortaya çıkar. Orta Avrupa ikliminde, aynı koşullarda, bir fundalık oluşur: burada ağaç tohumları çimlenir, huş ya da fındık ağaçları, sonra meşe ya da tayın ağaçları ortaya çıkar ve yavaş yavaş bir orman oluşur. Orman bir kez yerleşti mi, “klimaks" denilen kalımlı bir bitki örtüsü niteliğini alır. Bu bir tayın ormanıysa, birbirini izleyen evreler dizisi tarla, çimenlik, fundalık, orman biçiminde olur (kayın dizisi). Başta bir iklimde, örneğin Akdeniz kıyısında, sırayla otluk, çalılı otluk, maki ve orman klimaksı biçiminde bir gelişme görülür ve gelişme pırnal oluşumuyla, sonuçlanır (pırnal dizisi). Bu türlü gelişmelere "gelişme dizisi” denir, insan ormanı yok ettiğinde "gerileme dizisi” başlar; bu dizinin son evresi, eğer aşınma çıplak kayaçları yüze çıkarmamışsa, ekili tarladır.

Bitki topluluklarının dinamizmi kavram, uygulamada çok önemlidir, çünkü tarıma ve ormancılığa yön verir. Sözgelimi bir çayırlık korunmak istiyorsa, burasını fundalığa dönüştürecek bitki topluluklarının dinamizmiyle mücadele etmek, bunun için de çayırlığa uygun sayıda otçul hayvan getirmek gerekir. Tersine, bir orman elde etmek isteniyorsa, doğal dinamizmi desteklemek, yani gerileyerek çimenlik evresine dönmeye ya da çimenlik evresinde kalmaya yol açan nedenleri ortadan kaldırmak gerekir: bu durumda hayvan getirilmez, yangın çıkmamasına dikkat edilir.

Öte yandan, bitki dizisi tipi, doğal çevre koşullarına bağlıdır. Nemli ve serin bir iklimin sonucu olan kayın dizisindeki ekili bir tarla, daha sıcak ve daha kurak iklimli pırnal dizisindeki ekili bir tarlayla aynı bitkileri içermeyecektir Şu halde, dizilerin yayılımını gösterebilmek için bitki örtüsü haritalarını kullanmakta büyük yarar vardır. 1/200 000 ölçekli bitki örtüsü haritalarında her dizi, çevre koşullarıyla bağlantılı olarak ayrı bir renkle gösterilir.

Bitki toplulukları ve iklim ilişkileri


Bitki topluluğu, baskın bir türün bir yerde başta türlerden sayıca çok fazla bulunmasının sonucudur, iklimler aynı tipteyse, bitki türleıı de birbirine benzer. Örneğin, çöl ikliminde yetişen kaba etli sulu bitkiler, farklı bitki gruplarından olsalar bile, birbirlerine benzerler. "Maki” tipi, Korsika’da, ağacımsı funda, laden, sakız ağacı, saparna, vb.'den oluşur; Güney Afrika'da, Akdeniz tipi iklimde, Korsika'dakinden çok değişik cins ve familyalardan da olsalar, aynı bitki örtüsü bulunur. Şu halde, bitki topluluklarını, floraları aynı olmasa da, büyük iklim bölgelerine ve tiplerine göre sınıflandırmak daha mantıklıdır. Yerkürenin bitki örtüsünün genel bir çözümlemesi yapılmak istendiğinde, büyük flora bölgelerini temel almak ve çevre koşullarını renklerle göstermek uygun bir yöntemdir. Farklı iki flora bölgesinde bulunan aynı renk, buralardaki bitki topluluklarının benzerliklerini belirtecektir.
Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

7 Ocak 2016 / tkj44 Soru-Cevap
4 Ocak 2010 / Misafir Cevaplanmış
16 Kasım 2007 / Misafir Botanik
14 Şubat 2014 / Misafir Soru-Cevap
28 Kasım 2011 / nur sena Soru-Cevap