Arama

Kitle iletişim özgürlüğü nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 10 Kasım 2016 Gösterim: 74.481 Cevap: 4
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
13 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
İletişim ve haberleşme özgürlüğü nedir?
Kitle iletişim özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği ile ilgili notları alabilir miyim?
EN İYİ CEVABI Mira verdi
Kitle İletişim Özgürlüğü

Sponsorlu Bağlantılar
Kitle iletişim araçları, çağdaş insanın gündelik yaşamında vazgeçilmez bir yer tutmaktadır. Günümüzde; habere, bilgiye ulaşmanın, bir olay ya da düşünce etrafında tartışmanın yolu kitle iletişim araçlarından geçmektedir. Kamuoyunda önemli yeri olan bu araçların ortaya çıkışı, örgütlenmesi, işleyişi ve işleyişlerinde uyulması gerekli kurallar da doğal olarak herkesi ve toplumu ilgilendirmektedir.

Bu nedenle de; kitle iletişim hukuku; toplumsallaşmış çağdaş insanın ilgilenmesi gereken bir hukuk dalıdır. Temel hak ve özgürlüklerimizden olan düşünceyi açıklama özgürlüğünü, bilgiye ve habere ulaşmayı, ulaştığımız bilgi ve haberi topluma iletmeyi ve yaymayı kitle iletişim araçları yoluyla gerçekleştirmekteyiz.

Kitle iletişim araçları, kamuoyunun oluşumundaki en etkili araçlardır. Bu nedenle de demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Demokrasi, bilginin ilgili kılacağı yurttaşların, düşüncelerini çeşitli yollarla açıklamasıyla gelişir, yaşam bulur. Kitle iletişim hukukunun önemi de buradan gelmektedir. Tüm bu sebeplerledir ki kitle iletişim özgürlüğü anayasa ile de güvence altına alınmıştır.

***
Özel Hayatın Gizliliği


Özel Yaşamın Gizliliği, kişilerin özel yaşamına ve aile yaşamına dokunulmamasını ve saygı gösterilmesini öngören temel hak. Bu hakkın kullanılmasındaki istisna, adli soruşturma ve kovuşturmanın gerekleridir. Özel yaşamın gizliliği çerçevesinde, yasanın açıkça gösterdiği durumlarda usulüne göre verilmiş yargıç kararı olmadıkça, gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda ise yasayla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konamaz.

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan çok kuvvetli teleobjektiflerin, fotoğraf makinelerinin ve dinleme araçlarının kullanılmasıyla kişinin özel yaşamının gizliliğinin korunabilmesi bir sorun niteliğini almıştır. Kişinin özel yaşamı ve özellikle buna ilişkin sırlar hukuken korunan kişisel hak ve yararlardandır. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince bir kişinin özel yaşam çevresinin kamuya açıklanması hukuka aykırı sayılır.

Özel yaşamın gizliliği içinde değerlendirilmesi gereken bir başka anayasal hak da haberleşmenin gizliliğidir. Bir kimseye gönderilen mektupların başkası tarafından açılması ya da telefon konuşmalarının dinlenmesi ve bunlardaki gizliliklerin öğrenilmesi, açıklanması kişilik haklarını zedeleyici niteliktedir. Yargı kararlarına göre de mektup, hatıra, sırlar üzerinde sahiplerinin hukuken mutlak nitelikte hakları vardır. Bunların, yazanın onayı olmadan yayımlanması kişilik haklarına saldırı sayılır.
Son düzenleyen _Yağmur_; 10 Kasım 2016 12:04 Sebep: Etiket kelimeler konu içerisine soru olarak dahil edildi.
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
13 Kasım 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Kitle İletişim Özgürlüğü

Sponsorlu Bağlantılar
İletişim tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın varolması ile ortaya çıkan iletişim olgusunun temelinde, paylaşma ihtiyacının giderilmesi gerçeği yatmaktadır. İlk çağ insanının bir av öyküsünü başkalarına anlatmak için mağara duvarlarına çizdiği resimler, başarılı geçen bir avdan sonra ateşin çevresinde yapılan danslar, komşu kabilelerle haberleşmek için belki de yeni reisin seçiminden duyulan mutluluğu paylaşmak amacıyla göğe gönderilen renkli dumanlar, gemicilere yol gösteren fenerler, ressamın tuvaline yansıttığı renkler ve çizgiler, bestecinin notalarla kurduğu ortaklığın neticesinde doğan besteler, sinemacının fikrini belgeleyen filmleri, balerinin duygularını yansıttığı hareketleri, pandomimcinin biraz da esrar perdesiyle gölgelendirdiği jest ve mimikleri; hepsi, paylaşma ihtiyacının giderilmesi için başvurulan iletişim yollarıdır.
Yaşamak da başlı başına iletişim faaliyetlerini kapsayan bir olgudur. Doğduğumuz andan itibaren çevremizle sürekli iletişim, etkileşim içine gireriz. Bilinçsizce çevremizi etkilemeye, değiştirmeye; yine bilinçsizce etkilenmeye, değişerek çevremize uyarlanmaya başlarız. Bu çift yönlü etkileşim, hayat boyu sürer gider. Yaşadığımız sürece zekamızı, kültür ve birikimimizi, kişiliğimizi iletişim alışkanlıklarımız ve iletişim çabalarımızla ortaya koyarız. Duygu ve düşüncelerimizi başkalarıyla yine iletişim yoluyla paylaşırız. Anlamak, anlatmak, öğrenmek, başkalarına ulaşabilmek için de iletişime başvururuz. Denilebilir ki iletişim, beşikten mezara kadar hep bizimledir ve bizim için hava kadar hayatî bir ihtiyaçtır. İletişimi, temel prensibi paylaşım, etkileşim ve ortaklık kurmak olan, çeşitli semboller ve araçlarla dünyayı daha yaşanılır kılan, ileti alışverişine dayalı sosyal bir süreçtir, diye tanımlayabiliriz.
İnsanoğlu, varolduğu günden bugüne dek iletişim kurmak için çeşitli araçlara başvurmuştur. Kendi gelişimine paralel olarak kullandığı araçlar da gelişmiş; sürekli gelişen iletişim araçları birbirini tamamlamış; ancak birisi, diğerinin yerini alamamıştır. İletişimin en yalın, en ilkel araçlarından biri kabul edilen işaretlere, kelimelere dayalı olan yazı ve konuşma dilinin yanı sıra, beden dili ile sözsüz anlatımlar (jestler, mimikler, dokunma, cevap vermeme, sessiz kalma gibi davranış ve tutumlar; dans, resim, v.b.) da yüzyıllar boyunca kullanıla gelmiştir.
Teknolojik gelişimin tabiî sonucu olarak gelişen ve elektronikleşen iletişim araçları, iletişime sürat ve kolaylık sağlamakla kalmamış; aynı zamanda iletişimi, kitle iletişimine çevirmiştir.
Günümüzde posta, telgraf, telefon, faks gibi haberleşme araçları; gazete, radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçları; uydular, bilgisayarlar (İnternet ve e-mail) birer iletişim aracı olarak iletişimin ayrılmaz parçaları durumuna gelmiştir. Bu elektronik iletişim araçları, günümüzde, kurduğu haberleşme ağıyla kültürü de yaygınlaştırmış; dünyamızı Mc.LUHAN’ın deyimiyle "küresel bir köy"e dönüştürmüştür.
Kitle iletişim araçları, genel bir tanımla "kitlesel bir boyutta ileti dağıtabilen araçlar" (ÖZKÖK, 1985:93) olarak tanımlanabilir.
Tarihî açıdan bakıldığında kitle iletişim araçları, tiyatro; gazete, kitap, dergi, broşür gibi yazılı basın; sinema, film, radyo, televizyon, plak, kaset, CD, bilgisayar gibi iletişim teknolojisindeki gelişmelerin ürünü olan araçlar, günümüze gelinceye değin hızlı bir gelişim göstermişlerdir.
Günümüzde toplumsal varoluşu gerçekleştirerek ortaklık yaratmak, bu varoluşu ve ortaklığı sürdürebilmek için kitle iletişimine; dolayısıyla kitle iletişim araçlarına ihtiyaç vardır. Çünkü kitle iletişim araçları, uzmanların ortak bir noktada birleştikleri üzere, sahip olduğu özellikleriyle alıcı kitlesi üzerinde yarattığı etki ve etkileşim süreci sonunda toplumsallaştırmayı gerçekleştirmeye muktedir araçlardır.

Kitle iletişim araçlarının özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Kitle iletişim araçları, sosyal statüsüne göre herhangi bir farklı yaklaşım oluşturmadan çok sayıda insana aynı iletiyi, aynı anda ulaştırabilmektedir.
  • Kitle iletişim araçları, yayınları ile belirli bir süreklilik ve düzenlilik (yayın periyodu) gösterir.
  • Kitle iletişim araçları, sürekli ve düzenli yayınları ile toplumda kendilerine karşı bir talebin oluşmasına neden olurlar; bu talep, zamanla alışkanlığa, hatta ihtiyaca dönüşür.
  • Kitle iletişim araçları ile aktarılan iletiler, belge niteliği ve değeri taşıdığı için inandırıcılık ve alıcıyı ikna etme özelliğini de kazanmaktadır.
  • Özellikle radyo ve televizyon, iletiyi olay anında aktarabilme özelliğine sahiptir.
  • Kitle iletişim araçları ile gerçekleşen iletişim sürecinde, geri besleme imkânı yoktur; bu nedenle, alıcının tepkisi anında ölçülememektedir.
Kitle iletişim araçlarının fonksiyonları üzerinde ilk kez duran LASWELL (1960), bilgi verme, ikna etme ve toplumsallaştırma fonksiyonlarından söz etmektedir. Charles WRIGHT (1961), kitle iletişim araçlarının bu fonksiyonlarına eğlendirme fonksiyonunu eklemiş; Kenneth BOULDING (1962) ise bu fonksiyonların yanı sıra, malları tanıtma fonksiyonunun önemini vurgulamıştır (AZİZ, 1982:2).
Aysel AZİZ (1982:2), William RIWERS ve Wilbur SCHRAMM’ın (1969) görüşlerine katılarak kitle iletişim araçlarının fonksiyonlarını;

  • "Haber verme, eğitme, eğlendirme,
  • Dış dünyayı görmemizi sağlama,
  • Kültürün toplumumuzdan, bizden sonraki toplumlara ve nesilden nesile geçişini sağlama,
  • Eşya ve hizmetlerin tanıtılmasına, satılmasına yardım etme,
  • Dışımızda oluşan fırsat ve çağrılara karşılık verme ile sosyal hareketlerde genel rızaya ulaşma arasında bağ kurmamıza yardım etme" olarak sınıflandırmıştır.
Kitle iletişim araçları, bu fonksiyonları gerçekleştirirken doğal olarak alıcı üzerinde de bir etki yaratır. İletişim, her şeyden önce bir bilgi alışverişidir. Bu alışverişten amaçlanan da anlamak, anlatmak, öğrenmek ve eğitim görmek ihtiyaçlarının giderilmesidir. Bu ihtiyaçların giderilmesi amacıyla başlatılan iletişim sürecinin sonunda yaşanan olgu, etkileme ve etkilenme; yani etkileşimdir.
Araştırmacılar, kitle iletişim araçlarının etki alanlarını;

  • "Fert, grup ya da örgüt düzeyinde etkilenme,
  • Sosyal kurum düzeyinde etkilenme,
  • Toplum düzeyinde etkilenme,
  • Kültür düzeyinde etkilenme" olarak gruplandırmaktadır.
Kitle iletişim araçlarının etkileri fert açısından ele alındığında ise;
  • "Bilgi ya da görüşü kapsayan etkiler,
  • Tavır ya da duyguyu kapsayan etkiler,
  • Davranış üzerine etkiler" olarak üç ana başlık altında inceleniyor.(USLUATA, 1994:84)
Kitle iletişim araçlarının etki türleri;
  • "Tavır ile düşünce değişiklikleri,
  • Ferdî ve toplu tepkiler,
  • Gündem belirleme,
  • Toplumsallaştırma,
  • Denetim,
  • Gerçeği tanımlama,
  • Egemen ideolojinin sürdürülmesi" olarak sınıflandırılmaktadır. (USLUATA, 1994:84)
Kuramcılar kitle iletişim araçlarının etkilerinin fert ve toplum açısından ne yönde olduğu konusunda ortak bir görüşe sahip değiller; konu ile ilgili tartışmalar, günümüzde de sürmektedir. Kimi araştırmacılar kitle iletişim araçlarının fert ve toplum açısından etkilerinin olumlu olduğunu savunurken kimi olumsuz olduğunu, kimileri ise sınırlı olduğunu savunmaktadırlar.
Araştırmacılar, hangi görüşü savunurlarsa savunsunlar sentez olarak ortaya çıkan ortak bir görüş var: Kitle iletişim araçları, bilgi, görüş ve düşüncelerin paylaşılmasını sağlayan; sosyal örgütlenmeyi güçlendiren; kamuoyu oluşturan; insanın anlama, anlatma, öğrenme ve eğitim görme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan; insan ilişkilerini değiştirip geliştiren; yeni davranış ve tutum kalıplarını, görüş ve düşünce akımlarını yaygınlaştıran en etkin iletişim araçlarıdır.

1982 anayasasıyla kitle iletişim araçları özgürlüğü güvence altına alınmıştır.

Son düzenleyen Mira; 15 Ağustos 2013 09:58 Sebep: Yazı stili düzenlendi.
Quo vadis?
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
15 Ağustos 2013       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kitle İletişim Özgürlüğü

Kitle iletişim araçları, çağdaş insanın gündelik yaşamında vazgeçilmez bir yer tutmaktadır. Günümüzde; habere, bilgiye ulaşmanın, bir olay ya da düşünce etrafında tartışmanın yolu kitle iletişim araçlarından geçmektedir. Kamuoyunda önemli yeri olan bu araçların ortaya çıkışı, örgütlenmesi, işleyişi ve işleyişlerinde uyulması gerekli kurallar da doğal olarak herkesi ve toplumu ilgilendirmektedir.

Bu nedenle de; kitle iletişim hukuku; toplumsallaşmış çağdaş insanın ilgilenmesi gereken bir hukuk dalıdır. Temel hak ve özgürlüklerimizden olan düşünceyi açıklama özgürlüğünü, bilgiye ve habere ulaşmayı, ulaştığımız bilgi ve haberi topluma iletmeyi ve yaymayı kitle iletişim araçları yoluyla gerçekleştirmekteyiz.

Kitle iletişim araçları, kamuoyunun oluşumundaki en etkili araçlardır. Bu nedenle de demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Demokrasi, bilginin ilgili kılacağı yurttaşların, düşüncelerini çeşitli yollarla açıklamasıyla gelişir, yaşam bulur. Kitle iletişim hukukunun önemi de buradan gelmektedir. Tüm bu sebeplerledir ki kitle iletişim özgürlüğü anayasa ile de güvence altına alınmıştır.

***
Özel Hayatın Gizliliği


Özel Yaşamın Gizliliği, kişilerin özel yaşamına ve aile yaşamına dokunulmamasını ve saygı gösterilmesini öngören temel hak. Bu hakkın kullanılmasındaki istisna, adli soruşturma ve kovuşturmanın gerekleridir. Özel yaşamın gizliliği çerçevesinde, yasanın açıkça gösterdiği durumlarda usulüne göre verilmiş yargıç kararı olmadıkça, gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda ise yasayla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konamaz.

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan çok kuvvetli teleobjektiflerin, fotoğraf makinelerinin ve dinleme araçlarının kullanılmasıyla kişinin özel yaşamının gizliliğinin korunabilmesi bir sorun niteliğini almıştır. Kişinin özel yaşamı ve özellikle buna ilişkin sırlar hukuken korunan kişisel hak ve yararlardandır. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince bir kişinin özel yaşam çevresinin kamuya açıklanması hukuka aykırı sayılır.

Özel yaşamın gizliliği içinde değerlendirilmesi gereken bir başka anayasal hak da haberleşmenin gizliliğidir. Bir kimseye gönderilen mektupların başkası tarafından açılması ya da telefon konuşmalarının dinlenmesi ve bunlardaki gizliliklerin öğrenilmesi, açıklanması kişilik haklarını zedeleyici niteliktedir. Yargı kararlarına göre de mektup, hatıra, sırlar üzerinde sahiplerinin hukuken mutlak nitelikte hakları vardır. Bunların, yazanın onayı olmadan yayımlanması kişilik haklarına saldırı sayılır.
sexyy - avatarı
sexyy
Ziyaretçi
2 Ekim 2013       Mesaj #4
sexyy - avatarı
Ziyaretçi
İnsan topluluklarının aynı zamanda bir kaynaktan bilgiye ulşmasaı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2014       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Toplulukla haberleşebilme

Benzer Konular

17 Ekim 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
3 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
1 Kasım 2015 / Sosyal-bilgini Soru-Cevap