Arama

Regl olurken namaz kılabilir miyim?

Güncelleme: 5 Aralık 2016 Gösterim: 19.597 Cevap: 5
,,, - avatarı
,,,
Ziyaretçi
10 Şubat 2009       Mesaj #1
,,, - avatarı
Ziyaretçi
Regl olurken namaz kılabilir miyim?
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 16:37
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
11 Şubat 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Sebebi ne olursa olsun regl iken namaz kılınmaz! İster ilaç olsun, ister başka bir neden. Bu konuda kesin ayetler vardır. Tartışmaya açık değildir!

Sponsorlu Bağlantılar
Adetli (regl) İken Namaz Kılınabilir mi?
Konuya geçmeden önce öz bir bilgi verelim. Kız çocuklarında ilk menopoz genellikle 12~13 yaşlarında başlar ve menopoza girene dek her 28 günde bir devam eder. Üretken çağda olan bir bayanda, ortalama 28 günde bir tekrar eden sürece adet olma adı verilir. Halk arasında bu durum değişik ifadelerle adlandırılmıştır. Bunlar arsında en çok kullanılanlar: Aybaşı olmak, adet olmak, regl olmak, menstruasyon görmek, hastalanmak ....vb. Normal şartlarda adet kanaması ortalama 4 gün sürmektedir. Bir adet süresinde (4 gün), kadının kan kaybı miktarı 20 ~80 mililitredir. Adet hakkında bu kısa tanımlamayı yaptıktan sonra işin Kur'ani boyutuna gelelim. Adet halindeki bir kadının namaz kılıp kılamayacağına oruç tutup tutamayacağına...

Adet halindeki bir bayanın namaz kılıp kılamayacağını anlamak için, abdestli olup olamayacağına bakmak en sağlıklı yol olur kanısındayım. Çünkü abdest sadece namaz için mutlak yapılması gereken bir farzdır. O halde Kur'an abdesti nasıl tanımlıyor ona bakalım.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ وَإِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
5/6 - Ey iman edenler! SALAT/Namaz için kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar
Ayetten çıkan sonuç şudur: Teyemmüm kolaylığıyla dahi olsa TAHİR olun. Çünkü ayetin vurgusu aynen şudur: Allah size güzlük çıkarmak istemiyor AMA tahir olmanızı istiyor! işte işin can alıcı kısmı budur. Ayrıca temiz olma/cünüplükten kurtulma/abdestli olma hali TAHİR kelimesi üzerine yüklenmiştir. Diğer bir deyimle TAHİR OLMAK işin omurgasını teşkil eder. Bakara 2/222 ayette yine, abdestli olunup olunmadığı veya (manevi anlamda) temiz olunup olunmadığı TAHİR kelimesi ile vurgulanmıştır. Şimdi Bakara/222. ayete bakalım:
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُوا النِّسَاءَ فِي الْمَحِيضِ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّى يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِين
2/222 Sana: kadınların aybaşı halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır/ezadır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve TAHİR Olana kadar/temizleninceye kadar, onlara yaklaşmayın. Eğer TAHİR olurlar ise/temizlenirlerse, Allah'ın size emrettiği yerden onara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.
Sonuç olarak her iki ayette de, manevi temizliğin, TAHİR olma halinin = Temiz/abdestli olma anlamını KAPSADIĞINI gördük. Bakara 2/222 ayette "TAHİR Olana kadar/temizleninceye kadar...." vurgusundan anlıyoruz ki; kadınlar regl halinde iken TAHIR değildirler. Dolayısı ile abdest almakla abdestli olamazlar. Tâ ki, adet hali bitene kadar. Abdest namazın bir ön şartı/emri olası dolayısı ile bir kadın adetli iken namaz kılamaz. Elbette ki; arapların cahiliye döneminde ve uydurma hadislerde kadınların adet dönemindeki döneminde çirkin yakıştırmaları o halde onları maddi olarak da "pis" görmelerini, ahtta yaptıkları yemeklerin bile yenmemesi gerektiği gibi saçmalıklar bizden uzaktır. Çünkü bu hal Allah vergisidir. Zorunlu durumlarda domuzu yememizi, kanı dahi içmemizi söyleyen Allah, elbette bu dönemde kadının zorunlu/biyolojik nedenle namaz kılamamasından sorumlu tutmuyor ve bunun kazası (Ki Kur'anda normalde namazın kazası yok) gerekmiyor.
ellerinizi yıkayın . Ve başlarınızı , Ve ayaklarınızı topuklarınıza kadar mesh(edin) . Cünüp (oldu) iseniz TAHARETLENİN. Hasta/Rahatsız olduysanız, yada seferde/yolculukta iseniz, yada gaytadan gelmiş iseniz yada kadınlara dokunmuş iseniz, su bulamamış iseniz, hoş(na-hoşluk barındırmayan) bir saide (taş, toprak ve türevleri) ile teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve kollarınız dahil ellerinizi onunla mesh edin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, velakin, sizi TAHİR kılmak ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamayı diliyor.

Konuyu daha iyi anlayabilmek için bu sıraya göre ayetleri orijinalleriyle birlikte yazıyorum.
Bakara;222:"... Ve yes'eluneke anilmehıyd kul huve ezen fa'tezilün nisae fiylmehıydı ve la takrabuhünne hatta yathürne, feizâ tetahherne fe'tuhünne min haysü emerakümullah innAllahe yuhıbbut tevvabiyne ve yuhıbbul mütetahhiriyn;"
Sana ay başı/adet halinden sorarlar. De ki: "O bir eza"dır. Hayızlı iken kadınlardan uzaklaşın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah'ın emrettiği yerden onlara varın. Muhakkak ki Allah çokça tevbe edenleri sever, çokça temizlenenleri sever."
Hayızla ilgili olarak Rabb'imizin dediği çok nettir." kul huve ezen"/"De ki o eziyettir."
Bu ayetten; konunun, eşler arasındaki cinsel yaşamla ilgili bir düzenleme olduğu açıkça görülmektedir.
Ayrıca Rabb'imiz olan Allah, tevbe edenleri ve çokça temizlenenleri sevdiğini vurgulamaktadır.
Abdest ayeti Medine'de inmiştir. Bu zamana kadar da Mekke dönemi dahil abdest zorunlu olmamıştır. Abdest ve gusule benzer ibadet öncesi bir temizlik müşriklerde Yahudilerde,Hıristiyanlarda eskiden beri vardı.
Şimdi ayetlere bakalım.

Nisa; 43:"Ya eyyühelleziyne amenu la takrebusSalate ve entüm sükâra hatta ta'lemu ma tekulune ve la cünüben illâ abiriy sebiylin hatta tağtesilu ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen feteyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydiyküm innAllahe kâne Afüvven Ğafura;"
Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar ve bir de cünüb iken -yolcu olmanız müstesna- gusledinceye kadar salat'a/namaz'a yaklaşmayın. Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri defi hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su bulamamışsanız, tayyib/temiz saide/toprağa teyemmüm edin. vechlerinizi/yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin. Muhakkak ki Allah Afuvv'dur, Ğafur'dur.

Rabb'imizin huzuruna durmadan önce bazı hazırlıklar yapmamız isteniyor.
1.AKLIMIZ BAŞIMIZDA OLACAK." Sükâra" sadece alkol ve benzerlerinden kaynaklanan sarhoşluğu belirtmez. İnsanın zihinsel melekelerini tam olarak kullanmaya engel her türlü zihinsel uyuşukluğu ifade eder. Kur'an 'da bunu ifade eden ayetler vardır.
Kaf 19:" Ve caet sekretul mevti bil Hakk"
"Ölüm sarhoşluğu Hak olarak gelmiştir."
Burada sarhoşluğun nedeni ölüm korkusudur.
Hicr 15:" Lekalu innema sükkirat ebsaruna bel nahnu kavmün meshurun;"
"Kesinlikle şöyle derlerdi: "Gözlerimiz bağlandı/sarhoş oldu, hatta biz büyülenmiş bir kavimiz"
Burada sarhoşluğun nedeni sihir/büyü, göz boyama.
Hicr 72:" Le amruke innehüm lefiy sekretihim ya'mehun;"
"Ömrüne yemin olsun ki onlar sarhoşlukları içinde kör ve şaşkın bocalıyorlar."

Burada sarhoşluğun nedeni şehvettir.( Pasaj tümüyle okunabilir. Lut kavminin sapıklığı vurgulanır.)

Hacc 2:"... ve teranNase sükâra ve ma hüm bi sükâra ve lâkinne azâbellahi şediyd;"
"...İnsanları sarhoşlar olarak görürsün.onlar sarhoşlar değildirler. Fakat Allah azabı şediyd'dir.

Burada sarhoşluğun nedeni, kıyamet depreminin korkusudur.
Tüm bunlardan anlaşılanlar
İçki nedeni ile sarhoşken; uyku sersemi iken, şehvetli iken, her türlü doğal afetin etkisinde iken, ağrılı ve acılı iken, kısaca zihnimizi bulanık hale getiren her durumda iken namaz kılınmamalıdır.
NAMAZ ALLAH'I ANMAKTIR.
İBADET HUZUR İLE OLUR.
İBADET ANINDA AĞZIMIZDAN ÇIKANI GÖNLÜMÜZ DUYMALIDIR.
BİLİNÇSİZ KILINAN NAMAZLARI ALLAH'I ANMA OLARAK DÜŞÜNEBİLİR MİYİZ?
2.BEDEN TEMİZLİĞİ OLACAK. Cünup olunmayacak.
"...ve la cünüben illâ abiriy sebiylin hatta tağtesilu..."
"...ve bir de cünüb iken -yolcu olmanız müstesna- gusledinceye kadar."
3. Hastalık, yolculuk, tuvaletten gelme, kadınlara dokunma gibi durumlarda SU bulunamamışsa TEYEMMÜM edilecek
"ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen feteyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydiyküm innAllahe kâne Afüvven Ğafura;"
"Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri def'i hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su bulamamışsanız, tayyib/temiz saide/toprağa teyemmüm edin. vechlerinizi/yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin. Muhakkak ki Allah Afuvv'dur, Ğafur'dur."
Bu ayette istenenler belli. Dikkat edelim Bu ayette hayızdan bahsedilmiş mi? Yoksa bahsedilmemiş mi?
Burada irademiz dışında gelişen vücudumuzun doğal bir olayı olan tuvalete gitme olayı var.
Hayız da kadının iradesi dışında vücudun doğal bir olayı olan tuvalete gitme hükmünde değil midir?
Şimdi Maide suresindeki ayeti inceleyelim.
Maide;6:"Ya eyyühelleziyne amenu iza kumtüm iles Salati fağsilu vucuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beynve in küntüm cünüben fattahheruve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vucuhiküm ve eydiyküm minhu, ma yüriydullahu liyec'ale aleyküm min harecin ve lâkin yüriydu li yütahhireküm ve li yütimme nı'meteHu aleyküm lealleküm teşkürun."

"Ey iman edenler! Salat'a doğrulduğunuzda/namaz'a kalktığınızda vechlerinizi (yüzlerinizi) ve dirseklere kadar ellerinizi gusledin (su ile yıkayın);mesh edin başlarınızı ve iki topuğunuza kadar ayaklarınızı da .Eğer cünüp iseniz tam arının.Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri def'i hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su bulamamışsanız, tayyib/temiz saide/toprak, teyemmüm edin.Vechlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin. Allah sizegüçlük oluşturmak dilemez, fakat sizi arındırmak ve nimetini sizin üzerinize tamamlamak diler ki şükredesiniz."
Rabb'imizin huzuruna durmadan önce bazı hazırlıklar yapmamız isteniyor.
1.Yüzler ve dirseklere kadar eller yıkanacak.
2.Başlar ve topuklara kadar ayaklar mesh edilecek.
3.Beden temizliği olacak. Cünup olunmayacak
4.Hastalık,yolculuk, tuvaletten gelme, kadınlara dokunma gibi durumlarda su bulunamamışsa teyemmüm edilecek.
Bu ayetlerden açık ve net olarak anlıyoruz ki namaz kılmak için abdest almak ve gusul etmek/yıkanmak şarttır.
Kur'an'da başka hiçbir ibadet için bu şart bulunmamaktadır.
"Oruç" ve "Hac" ibadetinde belirtilen detaylar içerisinde, abdest ve gusul şartı belirtilmemiştir.
Erkek ve kadın elde olmayan durumlar nedeniyle cünup iken oruca başlamış olabilirler.
Ancak, hiçbir erkek ve kadın oruçlu iken, iradesiyle cinsi temasta bulunarak cünup olmaz.
Kadınların hayızlı olmaları iradeleri içinde olan bir durum değildir.
Bu nedenle de oruçlu iken hayız gören kadının bu durumu orucuna mani olmaz.
İradeleri dışında cünup olma durumu da oruca mani değildir.
Hac ibadetinde de namaz kılma dışında tavaf ve sa'y için abdest almak ve gusul etmek şart kılınmamıştır.
Ancak ihramlı iken kasden cünup olmak yasaklanmıştır.
İrade dışı olan cünup olmak ve hayız olmak ihramlı olmaya mani değildir.
Erkek için de kadın için de cünupluktan çıkmak oldukça kolaydır.
Gusul edilir veya -şartları gusul etmeye uygun değilse- teyemmüm edilir.
Ancak hayızlı olmak ve hayızdan kurtulmak kadının elinde olan bir durum değildir.
Bu iradesi dışında gerçekleşen bir olaydır.
Bu durumda kadın ne yapabilir?
"ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vucuhiküm ve eydiyküm minhu, ma yüriydullahu liyec'ale aleyküm min harecin ve lâkin yüriydu li yütahhireküm ve li yütimme nı'meteHu aleyküm lealleküm teşkürun."
"Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri def'i hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su bulamamışsanız, tayyib/temiz saide/toprak, teyemmüm edin.Vechlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin. Allah size güçlük oluşturmak dilemez, fakat sizi arındırmak ve nimetini sizin üzerinize tamamlamak diler ki şükredesiniz."
Şimdi buraya iyice dikkat edelim.
Bu ayette hayızdan bahsedilmiş mi? Yoksa bahsedilmemiş mi?
Tuvalete gitmek, irademiz dışında gelişen vücudumuzun doğal bir olayı değil midir?
Hayızlı olmak da irademiz dışında gelişen vücudumuzun doğal bir olayı değil midir?
Bu durumda hayız, tuvalete gitme hükmünde değil midir?
Hayız olma durumuna cünup olmaktır denilebilir mi?
Hayız olmak cünup olmaktır denildiği var sayılsa ki, böyle bir durum asla düşünülemez)
Cünup olan erkek ve kadınlar teyemmüm yaparak bu durumlarından kurtuluyorlar, arınmış oluyorlar da iradeleri dışında hayızlı olan kadınlar mı bu durumdan kurtulup arınmış olmuyorlar?
Abdest ayetinde Yüce Rabb'imiz "Allah sizegüçlük oluşturmak dilemez, fakat sizi arındırmak ve nimetini sizin üzerinize tamamlamak diler" diyerek abdest ve teyemmümdeki esas amacı açıklıyor.
Baş ve ayakları meshetmekle ve teyemmümle maddi kirler temizlenmez.
Buradaki mesaj; bu tür sembolik hareketlerle zihni toparlamak ve huşû sağlamaktır.
Abdest namaz ibadetimiz için en önemli hazırlıktır.
İbadet edecek olan kişi;
En yüce makam olan Allah'ın huzuruna çıkacaktır.
O'na kulluğunu, yakarışını, aczini sunacaktır.
Aciz olan Kulla, Aziz olan Allah'ın sembolik buluşması olan ve kulluk görevi olan bu namaz tabiî ki hazırlıksız ve rastgele olamaz.
Abdest alırken yıkanan ya da teyemmüm edilen organlar manevi necasetten de temizlenmiş olurlar. Her abdest ve teyemmüm alınışında da bir daha bu organların günah kiri ile kirletilmemesine azmedilir.

Cenb: böğür, yan, yakın ve uzak anlamlarına gelir. Tecennub, mücânebe: kaçınmak, kenarda durmak demektir. es-Sâhibu bi’l-cenb: yanında, berabe­rinde bulunan arkadaş, yani eş anlamındadır. İşte kök itibariyle beraberlik anlamını veren bu kelime; beraberliğin en ileri derecesi olan cinsel birleşmenin sonucuna da ad olmuştur. Cîm ve nûn'un zammıyla cünüb cinsel ilişki, ya da orgazm sonucundaki durumdur. Bir anlatıma göre namazdan uzaklaşmaya neden olduğu için bu duruma cenabet denmiştir. Cenabet durumunda olana cünüb denilir. Aslında cenîb ve cünüb garîb, kendi kavminden, ülkesinden uzak demektir. ( İbn Manzûr, Lisânu'l-Arab; Râğıb, el-Mufredât.)

Cünüplük, boşalma ile olur. Boşalma da birleşme, ihtilâm, ya da şehvetin tasmasıyla meydana gelir.
Hayız hali kesinlikle cünupluk değildir.
Bu konudaki görüşümü belirtmiştim.

Hayd, tıpkı idrar tutamamak gibi bir özürdür.İdrarını tutamayan birine:” Sen namazını kılmayabilirsin.” denilebilir mi?
Özürlü erkek ibâdetten mu'âf tutulabilir mi?
Yapılacak olan, her vakit için abdest alıp ibâdetini yapmaktır.

Kur'ân,adetli kadın ile cinsel ilişki yapılamayacağını söylüyor.
Kadına eziyet vereceği için erkeklere, bu durumdaki kadınla ilişkiye girmemeleri emrediliyor.­
Maksat kadına eziyet vermemek, o durumda olan kadına karşı bir soğukluk duygusunun oluşmasına fırsat vermemektir.
Bunun dışında hayd hali, normal bir özür durumudur.
Nasıl ki cünüp kimse:
Su ile yıkanamadığı takdirde teyemmüm ederek namaz kılıyorsa,
Özürlü de özürü devam ede ede ibadetini yapabiliyorsa, âdetli kadın da:
1. Her namaz için abdest alarak namazını kılar,
2. Kur'ânı'nı okur,
3. Orucunu tutar ve diğer ibâdetle­rini yapar.
Kur'ân'ın sınırlamadığı bir şeyi kimse sınırlayamaz.
Bu konu ile ilgili soru işaretlerini kaldırmaya yararlı olabilir düşüncesiyle aşağıdaki değerlendirmeyi bilgilerinize sunmak istiyorum.

Müzzemmil Sûresi'nde Peygamberimize, geceleyin kalkıp ibâdet etmesi emredilmişti.
Müddessir 1-7. âyetlerde, örtüsüne sarılıp yatmakta olan Allah Elçisine, kalkıp kavmini uyarması, Rabbinin ululuğunu söylemesi, elbisesini temizlemesi, kirden pislikten uzak durması, yaptığını çok görmemesi, Rabbi için sabredip Allah'ın buyruklarını duyurma yolunda başına gelecek zahmetlere katlanması emredilmektedir.

Müddessir 4:-“ Ve siyabeke fetahhir;” Elbiseni temizle,
Müddessir 5:Verrucze fehcur;” Pislikten kaçın.
Burada Peygamber Efendimize ibâdetle beraber elbisesini temizlemesi de emredilmektedir ki bu, ibâdetten önce abdest almanın ilk aşamasına işaret olduğu gibi abdest temizliğine de işaret etmektedir.

Tuhr, taharet: temizlik; Tathîr temizlemek; tetahhür: temizlenmek; mütetahhir: temizlenen demektir. Taharet: temizlik ikiye ayrılır: Beden te­mizliği, ruh temizliği. “Elbiseni temizle, pislikten kaçın" âyetlerinde hem beden, hem ruh temizliği emredilmiştir.

Peygamberimize ibâdetten önce temizlenmesi, pislikten uzaklaşması emredilmektedir.

Araplar kötü sıfatlardan uzak, iyi ahlâklı kişiye "nakıyyu's-siyâb, tâhiru's-siyâb: temiz giysili" derler.
"Elbiseni temizle"
âyetindeki muhtemel olan mânâlar için şunlar söylenebilir:
  • Elbiseyi pislikten temizlemek.
  • Elbise mecazdır. Bununla nefsi günâhlardan ve kusurdan temizlemek.
  • Temiz kazanç ile sağlanan elbise giymek, helâl olmayan elbise giymemek
"râ'nın zammı ve kesriyle "pislik, azâb ve günâh anlamlarına gelir. Burada uygun olan, pislik anlamıdır.
Bu âyette Peygamber'e pislikten, maddî ve ma'nevî kirlerden uzak durması âyetleriyle hizmetleri ve iyilikleri çok görerek başa kakmaması, Rabbi uğrunda çektiği zahmet ve sıkıntılara katlanması emredilmektedir.

Ahzâb33:” Ve karne fiy buyutikünne ve la teberrecne teberrucel cahiliyyetil’ula ve ekımnes Salate ve atiynez Zekate ve etı'nAllahe ve Rasûlehu, innema yürıydullahu liyüzhibe ankümürricse EhlelBeyti ve yütahhireküm” tathiyra;”
“Evlerinizde oturun, ilk câhiliye çağı kadınlarının açılıp kırıtması gibi açılıp kırıtmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne ita'at edin. Ey Ehli Beyt, Allah sizden, kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”
âyetinde yüce Allah'ın, Peygamber'in ev halkından manevî kirleri tamamen gidermeyi ve onları tertemiz yapmak istediği bil­dirilmekte ve Peygamber hanımlarına nezahetlerini, ağırbaşlılıklarını korumaya dikkat etmeleri emredilmektedir.

Ahzâb53 :”… zâliküm atheru likulubiküm ve kulubihinn …”
“Onlardan bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allah'ın Elçisini incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikahlamanız asla olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyüktür. “

âyette mü'minlere, Peygamber'in hanımlarından bir şey istedikleri zaman perde arkasından istemeleri, hem ken­dilerinin, hem de hanımların kalblerinin herhangi bir kötü düşünceden temiz kalması için böyle yapmanın daha uygun olduğu, Allah'ın Elçisini incitmeğe, yahut kendisinden sonra onun eşleriyle evlenmeğe kimsenin hakkı olmadığı, böyle şeylerin, Allah katında büyük günâh olduğu buyuruluyor.

Bakara 232:”… zâliküm ezka leküm ve ather” Kadınları boşadığınız zaman bekleme sürele­rini bitirdiler mi, kendi aralarında güzelce anlaştıkları takdirde, kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. Bu, içinizden Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Bu, sizin için daha iyi ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

âyetinde Kur'ân'in belirlediği sınırlar içinde davranmanın, daha yüce ve daha temiz davranış olduğu vurgulanmaktadır.

Tevbe108:”… fiyhi Ricalün yuhıbbune en yetetahheru vAllahu yuhıbbul muttahhiriyn;…” “Orada asla namaza durma, tâ ilk günden takva üzere kurulan mescid, elbette içinde namaza durmana daha uygundur. Onda temizlenmeyi seven erkekler vardır. Allah da temizlenenleri sever.”
âyetinde de Peygamber'e, Takva üzere yapılmış olan İlk Mescid'de namaz kılmasının daha uygun olduğu; çünkü orada temizlenip manen arınmayı seven adamların bulunduğu bildirilmekte ve Allah'ın, temiz­lenenleri sevdiği vurgulanmaktadır.

Bakara 222:” Ve yes'eluneke anilmehıyd kul huve ezen fa'tezilün nisae fiylmehıydı ve la takrabuhünne hatta yathürne, feizâ tetahherne fe'tuhünne min haysü emerakümullah innAllahe yuhıbbut tevvabiyne ve yuhıbbul mütetahhiriyn;”

Sana ay başı/adet halinden sorarlar. De ki: “O bir eza’dır. Hayızlı iken kadınlardan uzaklaşın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah’ın emrettiği yerden onlara varın”. Muhakkak ki Allah çokça tevbe edenleri sever, çokça temizlenenleri sever.”
Dilde akmak, taşmak anlamına gelen hayd belli zamanda kadın­dan gelen kan ve kan gelmesi durumudur. Fakihlere göre âdet süresi en az üç, en çok on gündür. Bundan az veya çok süre akan kan, hayd değil, hastalık eseri sayılır.
Fakîhlere göre hayd halinde kadın oruç tutamaz, namaz kılamaz, Kur'ân'a el süremez. Orucunu sonra kaza eder ama namazını kaza etmez.
Fakîhler kişi rivayetleriyle gelen hadîslere dayanarak bu yargılara varmışlardır.

Hayızlı kadının namaz kılamayacağı hakkındaki rivayet, sadece Âişe annemize dayandırılmaktadır.

Âişe annemizden gelen bir rivayete göre zamansız âdet gören bir kadın,
(Kimine göre Fatıma binti Ebî Hubeys (Müslim, Hayd: b. 14, h. 62), kimine göre Abdu'r-Rahmân ibn Avf'm karısı, Peygamber'in de baldızı olan Ümmü Habîbe binti Çatış'tır (Müslim, Hayd: b. 14, h. 63-64).)

Allah'ın Elçisine gelip düzensiz âdet gördüğünü, bu durumda namaz kılıp kılamayacağını sormuş, Allah'ın Elçisi ona: "O gerçek âdet değildir, yıkan ve namazını kıl!" demiştir.
(Müslim, Hayd: b. 14, h. 62-64)

Bu kadın, her vakitte yıkanıp namazını kılarmış.( Müslim, Hayd: b. 14, h. 66)

Bu rivayeti duyan Abdu'r-Rahmân ibn Hişâm: "Allah, Hind'e rahmet eylesin. Keşke bu fetvayı duysaydı. Vallahi bu özründen dolayı namaz kıla­madığı için ağlayacak derecede üzülürdü!" demiştir.( Müslim Hayd- b 14 h 64)

Bir rivayete göre Âişe annemiz,
"Hayız günlerindeki namazlarını kaza etmemiz gerekir mi?"
diye soran bir kadına:
"Sen Harûriyye(Hâricîler)den misin? Allah Elçisi zamanında biz âdet görürdük. Bize (âdetten sonra) na­mazımızı değil, sadece orucumuzu kaza etmemiz emredilirdi"
demiştir.( Müslim Hayd- b.15,h.67-68 )

İşte adetli kadının namaz kılamayacağı, oruç tutamayacağı hakkındaki delîl sadece Âişe annemize dayandırılan bu rivayetlerdir.

Zan ifade eden bu rivayet­lerle Kur'ân'in kesin emri nasıl askıya alınabilir?
Kaldı ki bu rivayette adetli kadının namaz kılamayacağı hakkında bir söylem de yoktur. Sadece âdetli kadının, kılmadığı namazı kaza edip etmeyeceğine dair bir sorunun cevabı vardır.
Âişe annemizin,öncelikle namazın kazasından söz etmesi de kuşkuludur. Çünkü Peygamber döneminde öyle günlerce kılınmayan namazların ka­zasından söz edilmez. O dönemde müslümanlar, namazlarını özürsüz olarak terk etmezlerdi. Özür dolayısıyla bir iki vakit veya bir iki günlük namazlar da kaza olarak değil, tertîb ile cem'edilerek kılınırdı.

İnsanın isteği dışında hasıl olan “özür”, ibâdete engel değildir.
Peyg­amberimiz, düzensiz âdet gören kadına, yıkanıp namaz kılmasını emretmiş ve bu kadın, her namazında yıkanarak (veya abdest alarak) namaz kılmıştır.

Düzensiz âdet görme ile, düzenli âdet görme arasında ne fark vardır?
İkisinde de kadından gelen kan, aynı kandır. Gelen kan, pis görüldüğü için bu kadına, temizlenip, yani abdest alıp namazını kılması emredilmiştir.

İnsanın elinde olmayan bir hal, neden onun ibâdetine engel olsun?
Düzensiz âdet görme özür sayılıyor da, normal âdet görme neden özür sayılmasın?
Peygamber Efendimizin, normal âdeti özür saydığını belirten rivayet de vardır.

Âişe annemizin rivayetine göre Âdet halinde bulunan Âişe annemiz, Mescidde bulunan Peygamber'in başını yıkayıp tarardı. Peygamberimiz, adetli Âişe annemize:
"Mescidden bana humre/seccade yi getir! demiş." Âişe annemiz adetli olduğunu söylemiş. Peygamberimiz:
"Âdet, senin isteğinle olan bir şey değildir. Sen Mescide git, bana humre/seccadeyi getir!" demiş.( Müslim, Hayd: b. 5, h. 11-13)

Kendi içinde olağanüstü çelişkili olan bu kişi rivâyetleriyle ma'alesef din bozulmuş, Kur'ân'ın söylemediği şeyler dîne sokulmuştur.
Kur'ân-ı Kerîm'in kendisinde:
1. Âdetin süresinden,
2. Âdetli iken Kur'ân okunamayacağindan,
3. Âdetli namaz kılınamayacağından,
4. Âdetli oruç tutulamaya­cağından
söz edilmemiştir.

Hayd, tıpkı idrar tutamamak gibi bir özürdür.İdrarını tutamayan birine:” Sen namazını kılmayabilirsin.” denilebilir mi?
Özürlü erkek ibâdetten mu'âf tutulabilir mi?
Yapılacak olan, her vakit için abdest alıp ibâdetini yapmaktır.

Kur'ân,adetli kadın ile cinsel ilişki yapılamayacağını söylüyor.
Kadına eziyet vereceği için erkeklere, bu durumdaki kadınla ilişkiye girmemeleri emrediliyor.­
Maksat kadına eziyet vermemek, o durumda olan kadına karşı bir soğukluk duygusunun oluşmasına fırsat vermemektir.
Bunun dışında hayd hali, normal bir özür durumudur.
Nasıl ki cünüp kimse:
Su ile yıkanamadığı takdirde teyemmüm ederek namaz kılıyorsa,
Özürlü de özürü devam ede ede ibâdetini yapabiliyorsa,
âdetli kadın da:
1. Her namaz için abdest alarak namazını kılar,
2. Kur'ânı'nı okur,
3. Orucunu tutar ve diğer ibâdetle­rini yapar.

Kur'ân'ın sınırlamadığı bir şeyi kimse sınırlayamaz.
Kur'ân'a ters şeyler hadîs olamaz.
O rivayetler, peygamber'e iftiradır.

Adetli kadın hakkında Yahûdîlikten ve çeşitli uluslardan Araplara sızan gelenekler hadîs biçimine getirilerek İslâm literatürüne sokulmuştur.
Bunların aslı olsaydı mutlaka Kur'ân'da kadının hayd halinde bu ibâdetleri yapamayacağına dair bîr açıklama olurdu.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 16:43
Quo vadis?
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
11 Şubat 2009       Mesaj #3
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
,,, adlı kullanıcıdan alıntı

rengle donemın bıttı ve gerı oldum doktorun verdıgı ılaclardna olmalı sanırım 10 gunude gecdı acaba namaz kılabılırmıyım ılk defa bole oldum ayrıntıl sekılde naaltırsanız sevınırım........


Regl dönemi bitti derken yani; bittikten sonra tekrar mı oldunuz? Yoksa bitmeden devam mı etti? Normal şartlarda Regl dönemi bayandan bayana değişmekle birlikte en az 3 gün en fazla 10 gün olur.10 günü aşarsa bu durum özüre girer.

Muayyen hal, en az 3 gün, en çok da 10 gün sürer. 3 günden (72 saat) az görülen akıntı ile, 10 günden (240 saat) fazla gelen akıntı muayyen halden sayılmaz. Bir hastalıktan geldiği kabûl edilir. Hayız süresi içinde akıntının devamlı olması şart değildir. Arasıra kesilebilir. Meselâ, bir kadın üç gün dem görse, sonra iki gün akıntı kesilse, sonra yine üç gün daha dem gelse, o kadının hayız müddeti 9 gündür. Ve arada akıntısız geçen iki gün de hayız günlerinden sayılır.

Eğer 10 günden fazla sürme durumu var ise özürdür yani istihaze durumu olur.Gusül abdestinizi alıp her namazda normal abdest almak şartıyla namazınızı kılabilirsiniz

Ama bu dediğim olay; Normal döneminiz sürerken ekstradan bir kaç gün sürmesidir...
örneğin;Regl döneminiz normalde 7 gündür.Ama 8.-9.-10. günler olmuş hala süregelmekte ise 10 günden sonraki zaman özürdür.İşte bu halde gusül alınır ve her namaz vakti normal abdest almakla birlikte namaz kılınır
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #4
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Bir hanımın regl dönemi 3 ila 10 gün arasındadır.(3 te olabilir 10 da, bu ikisinin arasında bir sayıda!)
Şimdi sizin regl döneminiz normalde 7 gün olabilir. Ama 7 gün sonra, banyo yaptığınız halde hala regl olayınız ara ara da olsa devam ediyor ise temizlenene kadar beklersiniz ama toplam 10 gün bittiğinde regl durumu hala devam ediyor ise bu durum özüre girer.Yani 7+3gün daha regl durumunuz devam etmiş ise hala regl halinde sayılırsınız. Bu durumda; regl döneminde yasak olan hiç bir ibadette yapılamaz. 10 günden sonra devam eden regl durumu özür sayılır.

Bu durumda 10 günün sonunda gusül abdestinizi alırsınız ve özür bitene kadar her namaz vakti normal namaz abdesti almak şartıyla namazınızı kılabilirsiniz.

10.günün sonunda gusül abdestinizi aldığınız zaman oruca da devam edebilirsiniz.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 16:41
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
27 Ağustos 2011       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

slm arkdslr
adetım on günü geçti ama çok fazla gelıyor . şimdi ben özürlü halınde mı oluyorum ? ve durmadan kanamam oluyor ..namaz kılabılır mıyım oruc tutup kuran okuyabılır mıyım ? bı kere namaz kılarken akıntım olmuştu bi sorun olur mu ????
LÜTFEN CEVAPP VERİİİİİİN!!!!!

İnceleyiniz;
Bir rahatsızlıktan dolayı kanama ve akıntısı olan bir kişi özürlüler hükmüne göre abdest alarak ibadetlerini ifa edebilir.
Sürekli devam eden abdest bozucu hallere özür denir. Meselâ, idrarını tutamama, devamlı gaz çıkarma, sık sık burnu kanama, yarasından devamlı su akma gibi haller, birer özür hâlidir. Kendisinde bu gibi abdest bozucu bir özür bulunan kimseye ise, sâhib-i özür (özür sâhibi) veya ma'zur (özürlü) denir.

Kişinin özürlü sayılabilmesi için, abdest bozucu bir hâlin, tam bir namaz vakti boyunca devam etmesi, yani, abdest alıp namaz kılacak kadar kısa bir süre dahi olsun kesilmemesi şarttır. (Bu özrün başlamasının şartıdır.) Bundan sonra da, her namaz vaktinde, en az bir kere aynı hâl ortaya çıkmalıdır. (Bu da özrün devamının şartıdır.)

Bunu bir misalle îzah edelim: Bir kimsenin burnu, öğle vaktinin başlangıcından itibaren kanamaya başlasa ve bu hal, öğle vakti geçinceye kadar hiç kesilmeden devam etse, bu kişi için özür hâlinin başlama şartı gerçekleşmiş olur. Artık bundan sonraki her namaz vakti içinde en az bir kere bu kanama hâli görülse, o kimse "ÖZÜRLÜ" sayılır.

Çünkü, her namaz vakti içinde özür hâli tekerrür ettiği için, özrün devam ettiği ortaya çıkmış, özürlü sayılmanın ikinci şartı da böylece gerçekleşmiştir. Özür durumunun ortadan kalkması için, özür hâlinin bir namaz vakti içinde tamamen ortadan kalkması, hiç görülmemesi gereklidir. Böyle olan kimse, artık özürlü sayılmaktan çıkmış olur.

Özür sâhipleri için, dînimiz büyük bir kolaylık göstermiştir. Bunların abdestleri, abdest bozucu özürleri devam ettiği halde bozulmaz. Bu halde iken namazlarını kılarlar. Abdest bozucu kan, irin, idrar gibi akıntıların kirlettiği yeri tekrar temizlemekle de mükellef tutulmazlar. Çünkü, bu kirler temizlendikten hemen sonra yeniden vâki olmaktadır.

Meselâ, devamlı idrarı gelen bir kimsenin, abdestini idrar akıntısı bozmadığı gibi, gelen bu idrarın kirlettiği yeri yıkamak mecburiyeti de yoktur. İdrar kirletmesi mevcut olduğu halde namazını kılar.Dînimizin özür sâhiplerine sağladığı bu kolaylığa karşı, onların da dikkat edecekleri bir husus vardır. O da şudur:

Özürlü olduğunu tesbit eden kimse, her namaz vakti için, ayrı abdest alır, o vakit için aldığı bu abdestle dilediği kadar nafile veya kaza namazı kılabilir. Vitir ve cenaze namazlarını edâ edebilir. Özür sâhibinin aldığı abdest, sadece içinde bulunduğu namaz vakti süresince geçerlidir. Bir namaz vaktinin çıkıp diğer vaktin girmesiyle abdesti bozulur. Giren yeni vakit namazı için, yeniden abdest alması gerekir.

Meselâ; bir özür sâhibi sabah namazı için vaktinde abdest alsa, bu abdesti sabah namazının vaktinin çıkmasına kadar muteberdir. Vaktin çıkmasıyla, yani, güneş doğmasıyla abdest bozulur, hükmü kalmaz. Artık bu abdestle hiçbir namaz kılamaz.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 16:42
Sen sadece aynasin...
zalım - avatarı
zalım
Kayıtlı Üye
5 Aralık 2016       Mesaj #6
zalım - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

20 günden beri aybaşı oluyorum.namaz kılabilir miyim?

Kılamazsınız ne şartla olursa olsun doktorunuzla görüşmenizde fayda var normal bir durum değil.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

29 Mayıs 2016 / ozkan_oflaz Cevaplanmış
9 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
14 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
15 Eylül 2009 / Misafir Soru-Cevap
9 Aralık 2016 / ayten Tıp Bilimleri