Arama

''Dünya Çocukların Olsa'' kitabının kısaca özeti var mı?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Kasım 2014 Gösterim: 14.946 Cevap: 8
Sadık - avatarı
Sadık
Ziyaretçi
10 Mart 2010       Mesaj #1
Sadık - avatarı
Ziyaretçi
"Dünya Çocukların Olsa" kitabının yazarı kimdir?
"Dünya Çocukların Olsa" kitabının ana fikri nedir?
"Dünya Çocukların Olsa" kitabının konusu nedir?
EN İYİ CEVABI _Yağmur_ verdi
Dünya Çocukların Olsa
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Yazarı:
GÜLTEN DAYIOĞLU

A) Kitabın Konusu:

Dünya Avampaka ve Çirupon ülkesi olarak ikiye ayrılmıştı. Her iki ülkenin başında dizginci babalar bulunurken, kıdem bakımından sınra gelen bilginlerdi. “baba” adı verilen ana ülkeler “çocuk” niteliğindeki köy ve kasabalardan oluşuyordu. İki ülkenin en başta topraklarının sınırları belirlenmişti.

Dizginci babalardan tutunda o dönemin yetişkinlerine kadar iki ülkenin insanları birbirlerinden ölesiye nefret ediyorlardı. Gelecek nesillerinin güçlü ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi adına iki ülke birbirinden habersiz ama aynı doğrultuda “direnç aşısı” nı buldular. Bu aşı yeni doğan çocuklara her yıl yapılıyor ve böylece bedensel olarak daha iyi gelişebiliyorlardı. Ancak bundan daha önemli bir buluş vardı tüm insanlığı tehdit edecek. İki tarafında birbirlerinden adeta ölüm sırrı gibi sakladıkları adına “sıcak yağmur şenliği” denilen ölüm oyunuydu. Bunun keşfide uygulanışı da bilginlere aitti.

Her iki ülkenin bilginleride sabah akşam çalışıyordu. Bu önemli buluş için ülkelerin dizginci babaları onlara hayal edemeyecekleri vaatlerde bulunuyorlardı. Tamamlanan buluşlardan sonra artık fitili ateşleyecek bir olay beklenmeye başlandı. Bu olayda tüm dünyanın karşısında kamerelar önünde oldu. Sonunda aynı gün aynı saatte hem Avampakalı bilginin, hemde Çruponlu bilginin kendileri ve eşleri tarafından harekete geçirilecek, yanlızca yaşayan insanları yok edcek olan keşiflerini işleme koydular. O gün tüm dünyada Sıcak Yağmur Şenliği olarak bilindi, gökyüzündeki bulutlar insanların üzerine sıcak yağmur yağdırdı. Yağmurdan kurtulanlar suyun buharından öldüler.

Yanlızca o dönemde 0-12 yaşları arasında bulunan bebek ve çocuklar yaşamlarını sürdürdüler. Sonradan anlaşılacak bu olayın nedeni de daha önceden keşfettikleri direnç aşısıydı. Hayatta kalan bu varlıkların olayın etkisinden kurtulmaları zor oldu. Bu zaman diliminde bir kısım çocuk zatenetkisini hissettirmeye başlayan açlıktan bir kısmıda anne-baba eksikliğinden telef oldu. Yaşamayı başaranlarda herşeyini toplayıp kentlerden köylere yollanmaya başladılar.

Oradaki çocuklarla bir olup tarım, hayvancılık, balıkcılık, toplayıcılık gibi en ilkel yollarla yaşamlarını sürdürmeye çalıştılar. Aynı akıbete sahip çocukların arasınsda ebeveynlerinin aksine “dostluk, iyilik, sevgi, mutluluk, barış” kavramlarının üstüne oturtulan bir dünya oluşturdular. Birbirlerini kendilerinin bile inanmakta zorlandıkları bir şekilde korumaya ve kollamaya başladılar. Tüm bunlar yaşanırken öbür tarafta hayatta kalan tek ebeveynler olan Avampakalı bilgin ve eşi dağın tepesine çakılan uzay aracından kurtuldukları ormandan çıkmanın yolunu aramaktaydılar. Günler ayları, aylar mevsimleri, mevsimler yılları kovaladı. Bilgin ve eşi en küçük ayrıntıyı atlamadan şehre ulaşmak için çabaladılar durdular. Bunun için yapmadıkları araştırma, takip etmedikleri yol kalmadı.

Onlarda tıpkı çocuklar gibi açlık ve susuzluk çektiler. Ağaç yaprakları, kuş yumurtaları ve otlarla beslendiler. İki yılın sonunda geldikleri uzay aracını tamir edip, geri dönmeyi başardılar. Eşine belli etmese de bilgin ortalıkta farklı bir şeylerin olduğunu sezinliyordu. Kendisinin bulduğu sıcak yağmur şenliği adlı ölümcül keşfin yalnızca Çiruponlu insanları öldürecek Avampakalı insanlar da tüm dünyaya egemen olacaktı. Ancak iki yıldır ortada tek bir insan bile görememişti.

Şehrin merkezine varınca ortalığın bir terk edilmişlik havası içinde olduğunu fark etti. İnsan yoğunluğundan nam yapmış olan şehirde kimsecikler yoktu. Etraftaki her şey ağ bağlamış, küf tutmuş ve paslanmıştı. Merkezden köylere doğru gitmeye karar verdiler.

Gördükleri manzara karşısında dilleri tutuldu; 14-15 yaşlarındaki çocuklar köyler kurmuş, anne-baba olmuşlardı. Hemen onların yanına gittiler, çocuklar ilk başta biraz ürktüyse de sonra misafirperverlik ağır bastı ve bilginle eşine sofralar kurdular. Olayın aslını burada öğrenen bilgin ve eşi aynı yok etme keşfini Çiruponların da bulduğunu anladılar. Ancak çocukların ölmemesine bir anlam veremediler. Bilgin ve eşi teşekkürlerini iletip diğer köylere gitmek için ayrıldılar.

Oralarda da gördükleri tam bir eski yaşam tarzıydı. Göze çarpan bir diğer önemli noktaysa çocukların dillerinden düşürmedikleri kardeşlik, dostluk, barış sözcükleriydi. Ancak bunu yalnız kendileri için değil Çiruponlar içinde istiyorlardı.

Bilgin ve eşi aynı durumun Çirupon ülkesinde de olup olmadığını görmek için oraya gittiklerinde manzarının değişmediğini gördüler. Kafası çok karışan bilgin ve eşi labaratuvara çekilip araştırmaya başladılar. Çünkü bu durumdan çocukların neden etkilenmemesi kafasını kurcalıyordu. Araştırmalar sonuç verdi birkaç çocuktan alınan veriler çözüme kavuşturdu.

Bedenlerinin etkilenmemesi direnç aşısının neden olduğu aşırı gelişmişlikti. Buradan hareketle kendileri içinde birşeyler aramaya koyuldu. Onun çalışmaları sırasında karısıda esrarengiz birşeyle karşılaştı. Çirupon ülkesini gösteren haritalar ve şekiller buldular. Bu bulguları kocasıyla paylaştı ve tarif edilen bir yerin olduğunu anladılar.

Ellerindeki gençlik iksirlerini tamamlayıp ömürlerini 200 yıla çıkardıktan sonra bu gizin peşine düştüler. Ancak ne kadar çabaladılarsa hem karadan hemde denizden belli bir noktayı aşmayı başaramadılar. Bu yerin altında olduklarını bildikleri yer tam olarak neredeydi diye düşünürlerken öyle bir ipucu buldularki, bu onları direk yer altı krallığına götürecekti. Bu ipucu çocuklar tarafından bulunan kıyıya vurmuş ölü bir gorildi.

Köylü çocuklar hemen bilgine haber verdiler, o da ölü gorili inceledi. Gorilin üzerinde daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir dalgıç kıyafeti vardı, belli ki yerin çok altından çıkmıştı yüzeye; ancak onu şaşırtan başka bir şey vardı, bu goril kafasından ameliyat olmuştu. Daha dikkatli inceleyen bilgin ona insan beyninin takıldığını fark etti. O zaman kayıp krallık hakkındaki merakı bir kat daha arttı. Derhal eşiyle birlikte hazırlıkları tamamlayıp suyun derinliklerine daldılar.

Denizin çok altında karşılastıkları manzara onları dehşete düşürdü. 100 kişilik bir goril taburu deniz bitkileri topluyordu tıpkı insanlar gibi bu esnada da sürekli olarak birşeyleri tekrarlayıp duruyorlardı. Geri dönüş yolunda onları takip ettiler ve enfes bir güzelliğe sahip Çirupon Yer Altı Krallığını buldular.

Fark ettirmeden gorillerle içerei girdiler, etrafı araştırmaya koyuldular. Buradaki düzene hayran kalmamak mümkün değildi. Gorillere insan beyni yerleştirilmişti ancak neler yapıp yapmayacakları önceden öğretilmişti. Bu yüzden etkileyizi bir makine gibi çalışıyorlardı. Ama acaba ne yapıyorlardı? bilgininde bulmaya çalıştığı buydu. Bunu anlamakta uzun sürmedi Çiruponlu bilginler ileride oluşacak kıtlık için besin üretmek adına kurmuşlardı bu krallığı.

Böylece gelecek nesilleri bu dertten kurtarmış olacaklardı. Bilgin ve eşi arştırmalar sırasında defalarca gorillerle yüz yüze geldiler ancak bir oyuncak gibi kurulmuş goriller onlara dikkat bile etmediler. Bilgin ve eşide bunu fırsat bilip derin bir araştırmaya giriştiler. Üç katlı olan yer altı şehrini tamamen öğrendiler ve buranın dış dünyayla olan bağlantısını buldular.

Buraya kadar düzgün giden her şey bilgini aklına gelen kötü fikirlerle bozuldu. tabiki bunu da eşine açıklamadı tıpkı sıcak yağmur şenliğini bulanın kendisi olduğunu sonradan açıklaması gibi zamanı gelince söyledi. Amacı gorilleri yanında dünyaya götürmek, her iki dünyanın çocuklarını da korkuyla denetimine almak ve tüm kainatın imparatoru olmaktı. Bu planı hemen harekete koydu ve gorillerden 100 tanesini yanına aldı.

Eşinin buna tepkisi büyük olduysa da buna ses çıkaramadı. Ancak hiç beklemediği bir şey oldu; yer altı krallığından yola çıktıklarında gorillerin çıkışı krallığın kendi kendini yok etmesine neden oldu. Bilgin ve eşiyle 70 bin insan beyinli goril böylece öldü. İnsanlığın yeni oluşturduğu dünyayı yıkmaya kimsenin gücü yetmedi.

B) Kitabın Konusu:

Bu hikayede insanlar dünyayı Avampaka ve Çirupon olmak üzere ikiye ayırmıştır. Dünya Sıcak Yağmur Şenliği denilen olaya kadar birbirlerine tamamen zıt iki yarım küreden oluşmaktadır.

Yaşanan bu ibret verici olaydan sonra kurtulan 0-12 yaş arasındaki çocukların yeniden şekillendiği ve barış, mutluluk, sevgi, dostluk, iyilik temellerine oturttukları dünya anlatılmıştır. Yetişkin olarak kurtulan kurtulan Avampakalı bilgin ve eşinin başta sıcak yağmur şenliği olmak üzere, çocukların ölmeyişi, Çirupon halkının gizli sırlarını öğrenme yolunda geçirdikleri maceraları konu almıştır.

C) Kitabın Ana Fikri:
İnsanoğlunun en büyük sorunundan olan ve aslında tüm kötülüklerin de temelinde yatan bencilliğin bir kenara itildiğinde dünyanın yaşanılması çok güzel bir yer olacağı ve bunu bozmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğidir.



Son düzenleyen _Yağmur_; 6 Kasım 2014 15:15
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Kasım 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dünya çocukların olsa hikayesi için acil özet gerekiyor.... teşekkürler
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
özeti söylüyorum:dünya iki ayrılıp birbirine düşman olmuslardır her iki tarafta makineler hazırlarlar biri balinayı andırır biride fili .sıcak yagmur gelince bu makinelerle birbirini yok edeceklerdir.sıcak yagmur ne mi?sıcak yağmur insan oğlunu öldürecek bir yağmurdur.bu yagmurdan etkilenmesinler diye bebeklere aşı yapılır.sonunda sıcak yağmur gelir ortada hiç yetişkin kalmaz hepsi ölmüstür ve dünya 12 yasın altında olan cocuklara kalır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kitabın Adı : Dünya Çocukların Olsa
Yazarı : Gülten DAYIOĞLU
Yayınevi : Altın Çocuk Kitapları
Baskı : 14. Basım
Kağıt Kalitesi: 2. Kalite
Sayfa Sayısı : 127
Puntosu : 12 Punto
Kapak ve İçteki Resim: Kapaktaki resim dikkat çekicidir. Konunun içeriğiyle de bağlantılı olan resim konu hakkında ipuçları verir niteliktedir. Kapakta balinayı andıran uçan bir makinayla , fili andıran bir makina bulunmaktadır. Bununla beraber yaşlı bir adamla telaşlı çocuklar ve yerlerde yatan ölmüş , yanmış insanlar kapak resminde bulunan diğer öğelerdir. Bulunan resimlerin hepsi konuyla alakalıdır. Ancak kitabın içinde resim bulunmamaktadır. Yazar Hakkında Bilgi: 1935 yılında Kütahya’nın Emet ilçesinde doğdu. İstanbul’da Atatürk Kız Lisesi’ni bitirdi, bir süre Hukuk Fakültesi’nde okudu. Dışarıdan sınavlara girerek ilkokul öğretmeni oldu. On beş yıllık hizmetten sonra 1977 yılında bu görevinden istifa etti. Romanlar, öyküler, radyo ve televizyon oyunları yazdı. 1965 yılında beri eğitim ve öğretim meselelerini sorgulayan yazıları, Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri ile çeşitli dergilerde yayınlanmaktadır. Konu : Dünyayı bekleyen kıtlığın atlatmak ve dünyaya hakim olmak hisleriyle birbirlerine düşman ilan eden Avampaka ve Çirupon halklarının birbirlerini yok etmek için girdikleri mücadele anlatılıyor. Bu mücadeleden iki tarafta galip çıkamaz sadece Avampakalı bilginle karısı ve iki yarı kürenin çocukları canlı kalırlar. Bunlar dışında herkes ölmüştür. Daha sonra Avampakalı bilginin bitmek bilmeyen hırsı, bu yönde yaptığı araştırmalar ve kötü emellerine alet ettiği karısıyla beraber bilginin ölümü anlatılmıştır. Özet: Kitap insanlığın, yaratılışından itibaren pek çok gelişim ve değişim gösterdiğini, yeni yeni uygarlıklar kurduğunu, değişen ve gelişen toplumlarda insanlar içinde değişmeyen tek olgunun öldürme hissi olduğu belirtilerek başlıyor. Daha sonra öldürme hissinin verdiği hırsla insanlar dünyayı güneyden kuzeye boydan boya ikiye ayırmışlar , yarı kürenin birine Avampaka diğerine Çirupon adı verilmiş, bu yarım kürelerde yaşayan insanlar birbirlerinin dünyada kardeşçe yaşayabileceğini düşünmek yerine hep birbirlerini öldürmeyi düşünmüşler ve bu doğrultuda birbirlerini yok etmek için çok gelişmiş silahlar yapmışlar. Her iki yarım kürede de halkları yönlendiren, onları kışkırtan dizginci babalar vardır. Bunlar halkları birbirlerine kışkırtırlar ve dünyayı yönetmek arzusundadırlar. Bu düşünceler sonucunda iki yarım küre sakinleri birbirlerini öldürmek için , birbirlerinden habersiz olarak aynı silahı geliştirirler. Silah çok güçlüdür sadece insanları öldürecek niteliktedir. Silahı “sıcak yağmur şenliği” adı altında düzenleyecekleri göstermelik bir şenlikte kullanacaklardır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Kasım 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dünya çocukların olsa kısa kitap öezti yok mu?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ocak 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kitabın konusu ne ben bulamadım çok acil
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ocak 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
özeti söylüyorum:dünya iki ayrılıp birbirine düşman olmuslardır her iki tarafta makineler hazırlarlar biri balinayı andırır biride fili .sıcak yagmur gelince bu makinelerle birbirini yok edeceklerdir.sıcak yagmur ne mi?sıcak yağmur insan oğlunu öldürecek bir yağmurdur.bu yagmurdan etkilenmesinler diye bebeklere aşı yapılır.sonunda sıcak yağmur gelir ortada hiç yetişkin kalmaz hepsi ölmüstür ve dünya 12 yasın altında
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
6 Kasım 2014       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Dünya Çocukların Olsa
MsXLabs.org

Yazarı:
GÜLTEN DAYIOĞLU

A) Kitabın Konusu:

Dünya Avampaka ve Çirupon ülkesi olarak ikiye ayrılmıştı. Her iki ülkenin başında dizginci babalar bulunurken, kıdem bakımından sınra gelen bilginlerdi. “baba” adı verilen ana ülkeler “çocuk” niteliğindeki köy ve kasabalardan oluşuyordu. İki ülkenin en başta topraklarının sınırları belirlenmişti.

Dizginci babalardan tutunda o dönemin yetişkinlerine kadar iki ülkenin insanları birbirlerinden ölesiye nefret ediyorlardı. Gelecek nesillerinin güçlü ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi adına iki ülke birbirinden habersiz ama aynı doğrultuda “direnç aşısı” nı buldular. Bu aşı yeni doğan çocuklara her yıl yapılıyor ve böylece bedensel olarak daha iyi gelişebiliyorlardı. Ancak bundan daha önemli bir buluş vardı tüm insanlığı tehdit edecek. İki tarafında birbirlerinden adeta ölüm sırrı gibi sakladıkları adına “sıcak yağmur şenliği” denilen ölüm oyunuydu. Bunun keşfide uygulanışı da bilginlere aitti.

Her iki ülkenin bilginleride sabah akşam çalışıyordu. Bu önemli buluş için ülkelerin dizginci babaları onlara hayal edemeyecekleri vaatlerde bulunuyorlardı. Tamamlanan buluşlardan sonra artık fitili ateşleyecek bir olay beklenmeye başlandı. Bu olayda tüm dünyanın karşısında kamerelar önünde oldu. Sonunda aynı gün aynı saatte hem Avampakalı bilginin, hemde Çruponlu bilginin kendileri ve eşleri tarafından harekete geçirilecek, yanlızca yaşayan insanları yok edcek olan keşiflerini işleme koydular. O gün tüm dünyada Sıcak Yağmur Şenliği olarak bilindi, gökyüzündeki bulutlar insanların üzerine sıcak yağmur yağdırdı. Yağmurdan kurtulanlar suyun buharından öldüler.

Yanlızca o dönemde 0-12 yaşları arasında bulunan bebek ve çocuklar yaşamlarını sürdürdüler. Sonradan anlaşılacak bu olayın nedeni de daha önceden keşfettikleri direnç aşısıydı. Hayatta kalan bu varlıkların olayın etkisinden kurtulmaları zor oldu. Bu zaman diliminde bir kısım çocuk zatenetkisini hissettirmeye başlayan açlıktan bir kısmıda anne-baba eksikliğinden telef oldu. Yaşamayı başaranlarda herşeyini toplayıp kentlerden köylere yollanmaya başladılar.

Oradaki çocuklarla bir olup tarım, hayvancılık, balıkcılık, toplayıcılık gibi en ilkel yollarla yaşamlarını sürdürmeye çalıştılar. Aynı akıbete sahip çocukların arasınsda ebeveynlerinin aksine “dostluk, iyilik, sevgi, mutluluk, barış” kavramlarının üstüne oturtulan bir dünya oluşturdular. Birbirlerini kendilerinin bile inanmakta zorlandıkları bir şekilde korumaya ve kollamaya başladılar. Tüm bunlar yaşanırken öbür tarafta hayatta kalan tek ebeveynler olan Avampakalı bilgin ve eşi dağın tepesine çakılan uzay aracından kurtuldukları ormandan çıkmanın yolunu aramaktaydılar. Günler ayları, aylar mevsimleri, mevsimler yılları kovaladı. Bilgin ve eşi en küçük ayrıntıyı atlamadan şehre ulaşmak için çabaladılar durdular. Bunun için yapmadıkları araştırma, takip etmedikleri yol kalmadı.

Onlarda tıpkı çocuklar gibi açlık ve susuzluk çektiler. Ağaç yaprakları, kuş yumurtaları ve otlarla beslendiler. İki yılın sonunda geldikleri uzay aracını tamir edip, geri dönmeyi başardılar. Eşine belli etmese de bilgin ortalıkta farklı bir şeylerin olduğunu sezinliyordu. Kendisinin bulduğu sıcak yağmur şenliği adlı ölümcül keşfin yalnızca Çiruponlu insanları öldürecek Avampakalı insanlar da tüm dünyaya egemen olacaktı. Ancak iki yıldır ortada tek bir insan bile görememişti.

Şehrin merkezine varınca ortalığın bir terk edilmişlik havası içinde olduğunu fark etti. İnsan yoğunluğundan nam yapmış olan şehirde kimsecikler yoktu. Etraftaki her şey ağ bağlamış, küf tutmuş ve paslanmıştı. Merkezden köylere doğru gitmeye karar verdiler.

Gördükleri manzara karşısında dilleri tutuldu; 14-15 yaşlarındaki çocuklar köyler kurmuş, anne-baba olmuşlardı. Hemen onların yanına gittiler, çocuklar ilk başta biraz ürktüyse de sonra misafirperverlik ağır bastı ve bilginle eşine sofralar kurdular. Olayın aslını burada öğrenen bilgin ve eşi aynı yok etme keşfini Çiruponların da bulduğunu anladılar. Ancak çocukların ölmemesine bir anlam veremediler. Bilgin ve eşi teşekkürlerini iletip diğer köylere gitmek için ayrıldılar.

Oralarda da gördükleri tam bir eski yaşam tarzıydı. Göze çarpan bir diğer önemli noktaysa çocukların dillerinden düşürmedikleri kardeşlik, dostluk, barış sözcükleriydi. Ancak bunu yalnız kendileri için değil Çiruponlar içinde istiyorlardı.

Bilgin ve eşi aynı durumun Çirupon ülkesinde de olup olmadığını görmek için oraya gittiklerinde manzarının değişmediğini gördüler. Kafası çok karışan bilgin ve eşi labaratuvara çekilip araştırmaya başladılar. Çünkü bu durumdan çocukların neden etkilenmemesi kafasını kurcalıyordu. Araştırmalar sonuç verdi birkaç çocuktan alınan veriler çözüme kavuşturdu.

Bedenlerinin etkilenmemesi direnç aşısının neden olduğu aşırı gelişmişlikti. Buradan hareketle kendileri içinde birşeyler aramaya koyuldu. Onun çalışmaları sırasında karısıda esrarengiz birşeyle karşılaştı. Çirupon ülkesini gösteren haritalar ve şekiller buldular. Bu bulguları kocasıyla paylaştı ve tarif edilen bir yerin olduğunu anladılar.

Ellerindeki gençlik iksirlerini tamamlayıp ömürlerini 200 yıla çıkardıktan sonra bu gizin peşine düştüler. Ancak ne kadar çabaladılarsa hem karadan hemde denizden belli bir noktayı aşmayı başaramadılar. Bu yerin altında olduklarını bildikleri yer tam olarak neredeydi diye düşünürlerken öyle bir ipucu buldularki, bu onları direk yer altı krallığına götürecekti. Bu ipucu çocuklar tarafından bulunan kıyıya vurmuş ölü bir gorildi.

Köylü çocuklar hemen bilgine haber verdiler, o da ölü gorili inceledi. Gorilin üzerinde daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir dalgıç kıyafeti vardı, belli ki yerin çok altından çıkmıştı yüzeye; ancak onu şaşırtan başka bir şey vardı, bu goril kafasından ameliyat olmuştu. Daha dikkatli inceleyen bilgin ona insan beyninin takıldığını fark etti. O zaman kayıp krallık hakkındaki merakı bir kat daha arttı. Derhal eşiyle birlikte hazırlıkları tamamlayıp suyun derinliklerine daldılar.

Denizin çok altında karşılastıkları manzara onları dehşete düşürdü. 100 kişilik bir goril taburu deniz bitkileri topluyordu tıpkı insanlar gibi bu esnada da sürekli olarak birşeyleri tekrarlayıp duruyorlardı. Geri dönüş yolunda onları takip ettiler ve enfes bir güzelliğe sahip Çirupon Yer Altı Krallığını buldular.

Fark ettirmeden gorillerle içerei girdiler, etrafı araştırmaya koyuldular. Buradaki düzene hayran kalmamak mümkün değildi. Gorillere insan beyni yerleştirilmişti ancak neler yapıp yapmayacakları önceden öğretilmişti. Bu yüzden etkileyizi bir makine gibi çalışıyorlardı. Ama acaba ne yapıyorlardı? bilgininde bulmaya çalıştığı buydu. Bunu anlamakta uzun sürmedi Çiruponlu bilginler ileride oluşacak kıtlık için besin üretmek adına kurmuşlardı bu krallığı.

Böylece gelecek nesilleri bu dertten kurtarmış olacaklardı. Bilgin ve eşi arştırmalar sırasında defalarca gorillerle yüz yüze geldiler ancak bir oyuncak gibi kurulmuş goriller onlara dikkat bile etmediler. Bilgin ve eşide bunu fırsat bilip derin bir araştırmaya giriştiler. Üç katlı olan yer altı şehrini tamamen öğrendiler ve buranın dış dünyayla olan bağlantısını buldular.

Buraya kadar düzgün giden her şey bilgini aklına gelen kötü fikirlerle bozuldu. tabiki bunu da eşine açıklamadı tıpkı sıcak yağmur şenliğini bulanın kendisi olduğunu sonradan açıklaması gibi zamanı gelince söyledi. Amacı gorilleri yanında dünyaya götürmek, her iki dünyanın çocuklarını da korkuyla denetimine almak ve tüm kainatın imparatoru olmaktı. Bu planı hemen harekete koydu ve gorillerden 100 tanesini yanına aldı.

Eşinin buna tepkisi büyük olduysa da buna ses çıkaramadı. Ancak hiç beklemediği bir şey oldu; yer altı krallığından yola çıktıklarında gorillerin çıkışı krallığın kendi kendini yok etmesine neden oldu. Bilgin ve eşiyle 70 bin insan beyinli goril böylece öldü. İnsanlığın yeni oluşturduğu dünyayı yıkmaya kimsenin gücü yetmedi.

B) Kitabın Konusu:

Bu hikayede insanlar dünyayı Avampaka ve Çirupon olmak üzere ikiye ayırmıştır. Dünya Sıcak Yağmur Şenliği denilen olaya kadar birbirlerine tamamen zıt iki yarım küreden oluşmaktadır.

Yaşanan bu ibret verici olaydan sonra kurtulan 0-12 yaş arasındaki çocukların yeniden şekillendiği ve barış, mutluluk, sevgi, dostluk, iyilik temellerine oturttukları dünya anlatılmıştır. Yetişkin olarak kurtulan kurtulan Avampakalı bilgin ve eşinin başta sıcak yağmur şenliği olmak üzere, çocukların ölmeyişi, Çirupon halkının gizli sırlarını öğrenme yolunda geçirdikleri maceraları konu almıştır.

C) Kitabın Ana Fikri:
İnsanoğlunun en büyük sorunundan olan ve aslında tüm kötülüklerin de temelinde yatan bencilliğin bir kenara itildiğinde dünyanın yaşanılması çok güzel bir yer olacağı ve bunu bozmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğidir.


"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Kasım 2014       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dünya çocuklarınn olsa kitabının türü nedir

Benzer Konular

29 Aralık 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Aralık 2013 / agah Taslak Konular
3 Kasım 2009 / Misafir Soru-Cevap
8 Haziran 2012 / .x.x Soru-Cevap
6 Kasım 2014 / Misafir Cevaplanmış