Arama

Atatürk'ün sanat ile ilgili anıları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Kasım 2018 Gösterim: 52.180 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk'ün sanat ile ilgili anıları nelerdir?

EN İYİ CEVABI _AERYU_ verdi
Atatürk'ün tiyatro ile ilgili bir anısı
Atatürk, Galip Arcan’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir. Atatürk piyesin başında mutludur biraz sonra sinirlenmeye başlar ve bir müddet sonra oyun bitince;
Sponsorlu Bağlantılar
“Bana Galip Arcan’ı çağırın!” der.
Galip Arcan gelince;
“Bu piyesi siz mi yazdınız? “der.
“Evet paşam ben yazdım”.
Ve Atatürk;
“Hayır, bu Flor Doranj adlı Boldvilin’in aynen çevirisi, neden bunu belirtmediniz? Hakkınızda soruşturma açtırıyorum” diyecektir.

Buna benzer pek çok anıyı da okuyunca, ne dedim biliyor musunuz? “A be Atam, Boldvilin’e varıncaya kadar, bunları ne zaman okursun? Ne zaman kafanda tutarsın?”

Atatürk'ün sinema ile ilgili bir anısı
“Sanat ve Atatürk” adlı araştırmamı yapıyorum baktım resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini o açıyor, heykelde dinin etkisini kaldırıyor ama karşıma yedinci sanat dalı geldi. Sinema…
Yönetmen Cezmi Ar, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal’e, tabii Cumhurbaşkanı ya, şöyle dur böyle dur diyemiyor ama diğer oyunculara şiddetle bağırıyor. Atatürk;
“Gel Cezmi gel, burada başkomutan sensin. Ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın” diyor.
Cezmi Ar hayatının son günlerinde; “Ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalışmadım” diyecektir.
Yıl 1937, Münir Hayri Egeli ile Çankaya’da odalarına çekilirler. Atatürk bir film senaryosu yazmıştır, adını da koymuştur adı; “Ben bir İnkilap Çocuğuyum” dur. Kendi yazdığı film senaryosunu, Münir Hayri Egeli çekecektir, Atatürk de oynayacaktır. Ama yıl 1937’dir, ömrü vefa etmemiştir. Derim ki haydi filmciler bulun bu senaryoyu, filme çekin, çok faydalı olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum.

Atatürk’ün müzikle ilgili anıları
Atatürk’ün Türk ve Dünya musikisine verdiği önemle ilgili, bilgi niteliğindeki örnek anıları

Atatürk’ün müzikle ilgili bir soruya verdiği cevap:

14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda öğrencilerin “Hayatta müzik gerekli midir?” sorusuna verdiği yanıt, sanatla ilişkisi bağlamında çok iyi bir örnek teşkil eder: “Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan mahlukat insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik behemehal vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz.”

Atatürk’ün opera ile ilgili bir anısı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sofya Ataşemiliteri olarak görevli olan Mustafa Kemal, davetli olduğu Carmen’in galasında, zaman zaman durgunlaşarak yapıtı izlemiş ve operanın bitiminde, perdenin en az yirmi kez açılıp kapanmasını, sahneye çiçekler taşınmasını, izleyicinin coşkun alkışlarını, artistlerin sevincini hayranlıkla gözlemlemiştir.

Bu arada yüzündeki burukluğun farkına varan Varna Türk Milletvekili Şakir Zümre’ye eğilip şunları söylemekten de geri durmamıştır: “Balkan Savaşı’nda yenik düşmemizin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Ben Bulgarları çiftçi halk olarak biliyordum. Oysa adamların operaları bile var… Sanatçıları, müzisyenleri, dekoratörleri, hepsi var. Hepsi de eğitimli… Şu opera binalarına bak!”

Kokteyl sonrası Mustafa Kemal ve Şakir Zümre Splendid Palas’a gidiyorlar. Yol boyunca hiç konuşmuyor Mustafa Kemal… Durgunluğu sürüyor… Ve odalarına çekiliyorlar…

Aradan birkaç dakika geçiyor geçmiyor, Şakir Zümre odasının kapısında Mustafa Kemal’i görüyor…

“Uyku tutmadı, biraz konuşalım diye geldim” diyor Gazi heyecanlı bir görünümle…

“Ne kadar müthiş bir olaydı” diye ekliyor… “Çok sesli müzik, çağın gereğidir… Bulgarlar bunu başarmış… Bizim ülkemizde de operaya kavuşacağımız günleri görebilecek miyiz acaba?”

***
İşte anılarında da Atatürk’ün müziğe ve sanata verdiği değer çok iyi anlaşılmaktadır. Müziğin insana has bir özellik olduğunu, bu yüzdende hayatta müziğin gerekliliğine işaret eden Atatürk, yaşamının her anında müzikten kopmamaya özenle gayret göstermiştir

Son düzenleyen Safi; 16 Kasım 2018 04:12
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
18 Kasım 2012       Mesaj #2
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Atatürk'ün tiyatro ile ilgili bir anısı
Atatürk, Galip Arcan’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir. Atatürk piyesin başında mutludur biraz sonra sinirlenmeye başlar ve bir müddet sonra oyun bitince;
Sponsorlu Bağlantılar
“Bana Galip Arcan’ı çağırın!” der.
Galip Arcan gelince;
“Bu piyesi siz mi yazdınız? “der.
“Evet paşam ben yazdım”.
Ve Atatürk;
“Hayır, bu Flor Doranj adlı Boldvilin’in aynen çevirisi, neden bunu belirtmediniz? Hakkınızda soruşturma açtırıyorum” diyecektir.

Buna benzer pek çok anıyı da okuyunca, ne dedim biliyor musunuz? “A be Atam, Boldvilin’e varıncaya kadar, bunları ne zaman okursun? Ne zaman kafanda tutarsın?”

Atatürk'ün sinema ile ilgili bir anısı
“Sanat ve Atatürk” adlı araştırmamı yapıyorum baktım resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini o açıyor, heykelde dinin etkisini kaldırıyor ama karşıma yedinci sanat dalı geldi. Sinema…
Yönetmen Cezmi Ar, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal’e, tabii Cumhurbaşkanı ya, şöyle dur böyle dur diyemiyor ama diğer oyunculara şiddetle bağırıyor. Atatürk;
“Gel Cezmi gel, burada başkomutan sensin. Ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın” diyor.
Cezmi Ar hayatının son günlerinde; “Ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalışmadım” diyecektir.
Yıl 1937, Münir Hayri Egeli ile Çankaya’da odalarına çekilirler. Atatürk bir film senaryosu yazmıştır, adını da koymuştur adı; “Ben bir İnkilap Çocuğuyum” dur. Kendi yazdığı film senaryosunu, Münir Hayri Egeli çekecektir, Atatürk de oynayacaktır. Ama yıl 1937’dir, ömrü vefa etmemiştir. Derim ki haydi filmciler bulun bu senaryoyu, filme çekin, çok faydalı olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum.

Atatürk’ün müzikle ilgili anıları
Atatürk’ün Türk ve Dünya musikisine verdiği önemle ilgili, bilgi niteliğindeki örnek anıları

Atatürk’ün müzikle ilgili bir soruya verdiği cevap:

14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda öğrencilerin “Hayatta müzik gerekli midir?” sorusuna verdiği yanıt, sanatla ilişkisi bağlamında çok iyi bir örnek teşkil eder: “Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan mahlukat insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik behemehal vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz.”

Atatürk’ün opera ile ilgili bir anısı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sofya Ataşemiliteri olarak görevli olan Mustafa Kemal, davetli olduğu Carmen’in galasında, zaman zaman durgunlaşarak yapıtı izlemiş ve operanın bitiminde, perdenin en az yirmi kez açılıp kapanmasını, sahneye çiçekler taşınmasını, izleyicinin coşkun alkışlarını, artistlerin sevincini hayranlıkla gözlemlemiştir.

Bu arada yüzündeki burukluğun farkına varan Varna Türk Milletvekili Şakir Zümre’ye eğilip şunları söylemekten de geri durmamıştır: “Balkan Savaşı’nda yenik düşmemizin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Ben Bulgarları çiftçi halk olarak biliyordum. Oysa adamların operaları bile var… Sanatçıları, müzisyenleri, dekoratörleri, hepsi var. Hepsi de eğitimli… Şu opera binalarına bak!”

Kokteyl sonrası Mustafa Kemal ve Şakir Zümre Splendid Palas’a gidiyorlar. Yol boyunca hiç konuşmuyor Mustafa Kemal… Durgunluğu sürüyor… Ve odalarına çekiliyorlar…

Aradan birkaç dakika geçiyor geçmiyor, Şakir Zümre odasının kapısında Mustafa Kemal’i görüyor…

“Uyku tutmadı, biraz konuşalım diye geldim” diyor Gazi heyecanlı bir görünümle…

“Ne kadar müthiş bir olaydı” diye ekliyor… “Çok sesli müzik, çağın gereğidir… Bulgarlar bunu başarmış… Bizim ülkemizde de operaya kavuşacağımız günleri görebilecek miyiz acaba?”

***
İşte anılarında da Atatürk’ün müziğe ve sanata verdiği değer çok iyi anlaşılmaktadır. Müziğin insana has bir özellik olduğunu, bu yüzdende hayatta müziğin gerekliliğine işaret eden Atatürk, yaşamının her anında müzikten kopmamaya özenle gayret göstermiştir

Son düzenleyen Safi; 16 Kasım 2018 04:13
murat_1907 - avatarı
murat_1907
Ziyaretçi
18 Kasım 2012       Mesaj #3
murat_1907 - avatarı
Ziyaretçi
Atatürkün Kültürle İlgili Sözleri
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu Türkiye Cumhuriyetinin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tesbit edilmiştir.
1936

Kültür okumak anlamak görebilmek görebildiğinden mâna çıkarmak uyanık davranmak düşünmek zekâyı terbiye etmektir.
1936

Türkiye Cumhuriyeti çocukları kültürel insanlardır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler hem de bu özelliği muhitlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler.
1936

Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyetinin temel dileği olarak temin edeceğiz.
1932

Bir millî terbiye programından bahsederken millî karakter ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyoruz.
Temmuz 1924

Şimdiye kadar takibolunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin gerilemesinde en mühim etken olduğu kanaatindeyim. Onun için millî terbiye programından bahsederken eski devrin hurafatından ve yaradılışımızla hiç de münasebetli olmayan yabancı fikirlerden Doğudan ve Batıdan gelen tesirlerden tamamen uzak millî seciye ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü millî dâvamızın inkişafı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lâlettayin bir yabancı kültürü şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür zeminle mütenasiptir. O zemin milletin seciyesidir.
15 Temmuz 1921

Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
3.8.1932

Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
1923

Dünyanın bellibaşlı milletlerini esaretten kurtararak hâkimiyetlerine kavuşturan büyük fikir cereyanları; köhne müesseselere ümit bağlayanların çürümüş idare usullerinde kurtuluş kuvveti arayanların amansız düşmanıdır.
1923

Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kasdetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim hakikatı bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi hiç okumak bilmeyenlerden de hakikatı gören hakiki âlimler çıkabilir.
22.3.1923

Geçen Kurultaydan bugüne kadar kültürel ve sosyal alanda başardığımız işler Türkiye Cumhuriyetinin millî çehresini kesin çizgilerle ortaya çıkarmıştır.
1935

Yeni harfleri millî tarihi öz dili sanatı ilmi müziği teknik kurumlarıyla kadını erkeğe her hakta eşit modern Türk sosyetesi bu son yılların eseridir.
1935

Türk Milleti ancak varlığını derin ve sağlam kültür sınırlarıyla çizdikten sonradır ki onun yüksek kapasitesi ve fazileti milletlerarasında tanınır. Türk Milletine fıtrî rengini veren bu inkılâplardan herbiri çok geniş tarihi devirlerin öğünebileceği büyük işlerden sayılsa yerindedir.
1935

Kültür dediğimiz zaman bir insan cemiyetinin devlet hayatında fikrî hayatında iktisat hayatında yapabilecekleri şeylerin muhassalasını (toplamını) kastediyoruz ki medeniyet de bundan başka bir şey değildir.
1929

Atatürkün Sanatla İlgili Sözleri
— “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”

—“Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.”

—“Sanatkar, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.”

—“Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.”

—“İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.”

—“Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milletinin tarihi bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onunla yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan gelen zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlar sevgisini ve milli birlik duygusunu devamlı olarak ve her türlü vasıta ve önlemlerle bağlayarak geliştirmek milli idelimizdir.”

—“Güzel sanatların her dalı için, T.B.M.M.’nin göstereceği ilgi ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.”

—“Hepiniz millet vekili olabilirsiniz, Bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkar olamazsınız.”

—“Güzel sanatlarda başarı; bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olmayan milletlere ne yazıktır. Onlar bütün başarılarına rağmen medeniyet alanında, yüksek insanlık sıfatıyla tanımaktan daima yoksun kalacaklardır.”

—“İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, millet ki, heykel yapmaz, millet ki, tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.”

—“Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Ancak bunda en çabuk, en önde ***ürülmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bu ulusun yani değişikliğine ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavraya bilmesidir…”

—“İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.”

—“Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.”

—“Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin sebeplerinden biri olan heykeltıraşlığı en üst derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesinde atalarımızın ve bunlardan sonra yetişecek evlatlarımızın hatıralarını güzel heykellerle dünyaya ilan edecektir.”

—“Sanatkar, cemiyette uzun ceht (aşırı çalışma) ve gayretlerden sonra anlında ışığı ilk hisseden insandır.”

—“Bunun içindir ki milletimizin… güzel sanatlara sevgisini… her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.”

—“Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir.”

—“Sanatkar el öpmez; sanatkarın eli öpülür!”

—“Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.”

—“Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin güzel sanatlara sevgisini mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 16 Kasım 2018 04:14

Benzer Konular

11 Aralık 2011 / Ziyaretçi Cevaplanmış
13 Aralık 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
8 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
22 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
14 Nisan 2012 / Misafir Cevaplanmış