Arama

Bir millet için dil ve tarih neden önemlidir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 17 Ekim 2014 Gösterim: 8.896 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ocak 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dil ve tarihin millet için önemi nedir?
Dil ve millet arasında nasıl bir ilişki vardır?
Tarih ve millet arasında nasıl bir ilişki vardır?
EN İYİ CEVABI Mira verdi
Dil ve Tarihin Millet İçin Önemi
- Dil -
Sponsorlu Bağlantılar
Dil; bir toplum için son derece önemli ve etkili bir araçtır. Dilini kaybetmiş bir millet milli benliğini değerlerini özünü daha doğrusu her şeyini kaybetmiştir. Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir araç olduğu gibi, insan topluluklarının bir yığın ve kitle olmaktan kurtaran, aralarında ''duygu ve düşünce birliği'' olan bir millet haline getiren en önemli kültürel değerdir. Ayrıca dil, kültürün temeli olduğu gibi taşıyıcısıdır da. Dili yok ettiğiniz takdirde milli ruh ve kültür diye bir şey kalmaz. Bu sebeple dili korumak, koruyucu tedbirler almak önemlidir. Milli his ancak o milletin dili ile oluşturulabilir.

- Tarih -
Bir toplumu millet yapan en önemli özelliklerden birincisi tarih bilincidir. Tarihi olmayan bir toplumun geleceği de olmaz. Dünyada halen var olan ve büyük millet adını verdiğimiz toplulukların tamamı ortak tarih, dil, din, bilinciyle birbirine bağlıdır. Bu nedenle toplumun ve toplumların tarihi geçmişi sadece kendi toplulukları için değil, ilişkide oldukları diğer toplumlar için de çok önemlidir. İbn-i Haldun un Mukaddime'sinin girişinde şöyle yazar: "Ve sen tarihini bilerek devlet ricalinin bu kapıdan nasıl geçtiğini anlayacaksın." Kısaca kökü olmayan bir toplum devlet olmayı beceremez.

Son düzenleyen Mira; 17 Ekim 2014 14:18 Sebep: İç başlık
Ask Mahkumu - avatarı
Ask Mahkumu
Kayıtlı Üye
7 Ekim 2012       Mesaj #2
Ask Mahkumu - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

dil bir millet icin neden onemlidir ile ilgili daha fazla bilgi istiyorum



Sponsorlu Bağlantılar
millet olma özelliğini ve özgürlüğünü koruyabilmek için önemlidir.
AşK_MaHKuMu..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
milletin varlığı dilin varlığıyla mümkündür....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ekim 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç; kendi yasaları içerisinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık; milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; bin yıllar boyunca gelişerek meydana gelmiş bir sosyal kurum; seslerden örülmüş bir ağ; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemidir.

Dil, diğer insanlarla bütün ilişkilerimizde bize aracılık eden, sosyal bağlarımızı düzenleyen bir vasıta olarak hayatımızın her safhasında mevcuttur. Evde, okulda, sokakta, çarşıda, iş yerinde ve her yerde onunla beraber yaşıyoruz. İnsan konuştuğu dili doğduğu günden itibaren hazır bulur. Fakat dil doğuştan bilinmez. İlk aylarda ağlamalar, taklit, birtakım hareketlerle anlaşma sağlamaya çalışır. Çocuk içinde yaşadığı topluluğun dilini, anadilini uzun bir çıraklık devresi süresince öğrenir. Daha sonra kulağına gelen seslerin belli kavramlara, hareketlere, varlıklara karşılık olduğunu anlamaya başlar.

Dil insan benliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. İnsan zekasının, insanda sınırı çizilemeyen duygu ve düşünce kabiliyetinin sonuçları kendi benliğinin dışına ancak dille aktarılabilir. Bu bakımdan dil ile düşünce iç içe girmiş durumdadır. İnsan dil ile düşünür. Dilin gelişmesi düşünmeyi düşünceye, düşüncenin gelişmesi de dile bağlıdır. Çeşitli medeniyetlerin meydana getirilmesini sağlayan düşünce, gelişmesini dile borçludur.

Dil her şeyden önce sosyal ve millî bir varlıktır. Fertlerin üstünde, bir milleti ilgilendirir. Bütün bir milletin duygu ve düşünce hazinesini teşkil eder. Bir milleti ayakta tutan, fertleri birbirine bağlayan, sosyal hayatı düzenleyen ve devam ettiren, millî şuuru besleyen bir unsur olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür. Bağımsızlığın temeli millî şuurdur. Millî şuurun en kuvvetli kaynağı ise dildir.

Belli ses öbeklerinin insanlar arasında danışıklı bir değer kazanarak birer kavrama karşılık olmaları dilin oluşmasında esas sayılabilir. Bunun gibi onların çeşitli kullanışları da ortak değerler bağlayarak dilin kurallarını meydana getirmiş olmalıdırlar. bunlar üreyip genişlemiş ve az çok titizlikle korunarak kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Ses kanunlarına uyup zamanla değişmelere uğramış olmaları da tabiidir.

Dil ile düşünce organı olan insan beyni destekleşe oluşmuş olmalıdır. Öyle ki sonuçta dil düşünmenin de bir vasıtası olmuştur. Ana dilimizden cümleler kurarak düşünürüz. Bunları dile getirdiğimizde adına konuşma deriz. Dil olmasa düşünce ve duygu da gelişmezdi, insan topluluğu ilerlemez, bir medeniyet oluşturamazdı. Yine insanoğluna bahşedilen din hayatı ile sanat hayatı da dil temeli üzerine kurulmuşlardır.

Dil konuşma aygıtının çıkardığı çok çeşitli seslerin son derecede karmaşık bir birleşiminden meydana gelir. Ancak kulağımız da bunları bütün incelikleri ile ayırabilecek yaradılıştadır. Bu sebeple biz onları çözümlemekte güçlük çekmeyiz. Konuşma organlarının belirli bir durum alarak bir an içinde çıkardıkları basit sese bir seslik, yahut sadece ses deriz: a, ü, b, t gibi. Bir soluk hamlesi içinde çıkan birkaç sesin topluluğuna da hece adını veririz: "bu, ka-pı, pen-ce-re" gibi.
Bir dilde bir anlamı olan tek veya çok heceli ses öbeklerine kelime deriz:: "kuş, görmek, umutsuz" gibi. Bir dilin bütün kelimeleri o dilin kelime dağarcığını meydana getirir. Kelimelerin bir düşünceyi bir bütün olarak anlatan düzenli topluluğuna cümle adını veririz: "Orhan okula gitmelidir." Bir maksadı anlatmak için bir sıra cümleler kullanırız. Buna da söz deriz. Sözlerle anlaşmak konuşmakla olur.

İnsanlar sözlerini uzaktakilere ulaştırmak, ya da uzun zaman saklamak ihtiyacı ile onları daha dayanıklı bir işaret sistemine çevirmeyi düşünmüşler, yazıyı icat etmişlerdir. Eski insanlar hakkında bilgilerimizi bıraktıkları yazılı belgelerden alıyoruz. Milletlerin yazıdan önceki yaşayışları hakkında pek az şeyi öğrenebildiğimiz için tarih yazıyla başlar.
Alıntı ♥
İpek - avatarı
İpek
Ziyaretçi
31 Ekim 2012       Mesaj #5
İpek - avatarı
Ziyaretçi
Merhaba arkadaşlar.6 sınıfa gidiyorum ve sosyal ödevimi yapıyordum.Çalışma kitabı sayfa 20 deki B kısmı.Cevabım:
-Çünkü her milletin kendine özgü bir dili vardır dilimiz bizi temsil eder ve sadece o milletin dilidir.
sınaw - avatarı
sınaw
Ziyaretçi
31 Ekim 2012       Mesaj #6
sınaw - avatarı
Ziyaretçi
Tarihi olmayan bir ülkenin geleceği olmaz.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Ekim 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÇÜNKÜ HER DİL KENDİ MİLLETİNİ TEMSİL EDER.MİLLET İÇİN GEREKLİ OLAN HER ŞEY DİLDE SAKLANIR.DİL,GEÇMİŞİ BUGÜNE,BUGÜNÜ DE YARINA BAĞLAR.DİL YENİ NESİLLERE AKTARILIR.DİL,ONUN TARİHİYLE,DİNİ,GELENEKLERİYLE VE KÜLTÜRÜYLE İÇ İÇEDEİR.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
17 Ekim 2014       Mesaj #8
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Dil ve Tarihin Millet İçin Önemi
- Dil -
Dil; bir toplum için son derece önemli ve etkili bir araçtır. Dilini kaybetmiş bir millet milli benliğini değerlerini özünü daha doğrusu her şeyini kaybetmiştir. Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir araç olduğu gibi, insan topluluklarının bir yığın ve kitle olmaktan kurtaran, aralarında ''duygu ve düşünce birliği'' olan bir millet haline getiren en önemli kültürel değerdir. Ayrıca dil, kültürün temeli olduğu gibi taşıyıcısıdır da. Dili yok ettiğiniz takdirde milli ruh ve kültür diye bir şey kalmaz. Bu sebeple dili korumak, koruyucu tedbirler almak önemlidir. Milli his ancak o milletin dili ile oluşturulabilir.

- Tarih -
Bir toplumu millet yapan en önemli özelliklerden birincisi tarih bilincidir. Tarihi olmayan bir toplumun geleceği de olmaz. Dünyada halen var olan ve büyük millet adını verdiğimiz toplulukların tamamı ortak tarih, dil, din, bilinciyle birbirine bağlıdır. Bu nedenle toplumun ve toplumların tarihi geçmişi sadece kendi toplulukları için değil, ilişkide oldukları diğer toplumlar için de çok önemlidir. İbn-i Haldun un Mukaddime'sinin girişinde şöyle yazar: "Ve sen tarihini bilerek devlet ricalinin bu kapıdan nasıl geçtiğini anlayacaksın." Kısaca kökü olmayan bir toplum devlet olmayı beceremez.
theMira

Benzer Konular

22 Kasım 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
12 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış
14 Aralık 2009 / Misafir Soru-Cevap