Didaktik Şiir:
Bir düşünceyi aşılamak ya da belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlâkî bir ders çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü zayıf şiir türüdür. Şiirsel dille yazılmış öyküler ve fabllar bu türe girer.
Örnek: KARGA İLE TİLKİ
Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı;
Ona nağme yapmaya başladı:
"Ooooo! Karga cenapları, merhaba!
"Ne kadar güzelsiniz; ne kadar şirinsiniz
"Gözüm kör olsun yalanım varsa
"Tüyleriniz gibiyse sesiniz
"Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın."
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın;
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını düşürdü nevâlesini.
Tilki kapıp onu dedi ki: "Efendiciğim,
Size küçük bir ders vereceğim;
Alıklar olmasa iş kalmaz açık gözlere;
Böyle bir ders de değer sanırım bir peynire"
Karga şaşkın, mahcup biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına.
Çev:
Orhan Veli Dramatik Şiir:
Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Böylece yaşamın trajik, komik, korkunç yanlarını göz önünde canlandırmak ya da tiyatroda oynanmak için harekete çevrilebilen şiir türününü geliştirildi. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare, Türk Edebiyatında Namık Kemal, Abdülhak Hamid Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel bu türün örneklerini vermişlerdir.
Dramatik şiir; tragedya, komedi ve dram olarak üçe ayrılır.
Tragedya:
İlk örnekleri Yunanlılar tarafından, Bağbozumu Tanrısı Dianysos şerefine yapılan dini törenlerden doğan; belli kurallara bağlı bir tiyatro türüdür. Amacı yaşanmış korkunç nitelikteki büyük olaylarla ders vermektir. Konusunu efsanelerden, tarihten, mitolojiden, seçkin kişilerin yaşamından alır.
Tragedyanın dili şiirseldir. Kanlı, çirkin, korkunç sahnelerin seyircinin gözü önünde değil de, dışarıda cereyan ettiği farz edilir, haberciler olayları sahnede hikaye şeklinde anlatırlar. Kaba sözlere yer verilmez. İnsanın hırslarına kapılarak yaptığı kavgaların çoğu felaketle biterdi. Zaman birliği, mekan birliği, olay birliği gibi üç birlik kuralına uygundur.
En ünlü trajedi şairleri Aiskhylos, Sophokles, Euripides ile l7.yy. yaşamış Fransız şairler Corneille ve Racine’dir.
Komedi:
İnsanların ve olayların gülünç yanlarını ortaya koyan şiir olarak yazılmış tiyatro eseri ve oyunudur. Kişilerin, en çok da topluluğun kusurlarını, gülünç yanlarını belirtir. Komedi, bizi güldürmekle kalmaz, aynı zamanda düşündürür.
Konuları günlük yaşamdan, toplumun çeşitli kesimlerinden seçilir. Trajedide olduğu gibi zaman, mekan, ve olay birliği kuralına uyulur.Amaç, sadece gülünç yanları ortaya koymak değildir. Toplumun düşünmesi de amaçlanır. Kaba söz ve şakalara yer verilir, üslupta asalet aranmaz.
Seçilen kişiler Çoğunlukla kişiler halktandır. Düzyazı şiir olarak yazılan örnekleri olsa da şiir olarak yazılırlar.
En ünlü komedi yazarları; Yunanlı Aristophanes (M.Ö.445-385) ve Fransız Moliere (l562-l673)'dir.
Dram:
Dramlar düzyazı şiir (mensur) olarak da yazılabilir. Dramatik şiir manzum dramları kapsar. Dram yaşamdan alınan / uyarlanan tiyatroyu olayı demektir. l9.yüzyılda romantik edebiyat devrinde, trajedinin belli kurallarını kırmak suretiyle ortaya çıkarılan tiyatro çeşididir.
İnsanın şiddetli heyecanlar duymak ihtiyacından doğmuştur. Toplumu sarsan, heyecanlandıran, duygulandıran, öfkelendiren olaylara, korku, merhamet, aşk gibi duygular da ihtiyacımız vardır. Yaşamda birebir yaşayamayacağımız olayları izleyerek bu duyguları yaşamamız da olasıdır. Bu gerekçeyle doğmuş tiyatroya uyarlanan şiir türüdür
Yaşamdaki komik, acıklı her sahne bu tür şiire yansır. Trajıkomik olaylar sahneye taşınır. Konular sadece tarihten alınmaz, günlük yaşamdan da seçilebilir. Kahramanları toplumun değişik sınıflarından olabilir. Olaylar, çirkin de olsa sahnede gösterilir. Genelde mekan, zaman birlikteliğine uyulmaz.
Epik Şiir:
Konusunu savaş, kahramanlık, yiğitlik ve yurt sevgisinden ya da tarihsel olaylardan alan, okuyanda; coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandıran, coşkulu bir anlatımla işlenmiş, destansı özellikler gösteren uzun şiirlere “epik şiir” denir. Epik şiire destanî şiir, hamasî şiir ve kahramanlık şiir terimleri de kullanılır.
Edebiyatımız epik şiir yönünden hayli zengindir. Divan edebiyatında kasideler, halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri epik özellik taşırlar.
Lirik Şiir :
Antik çağda, Anadolu’da ve Balkanlarda yaşayan şairler şiirlerini “lir” eşliğinde okurlardı. “Lirik şiir” lir eşliğinde (saz eşliğinde, müzik eşliğinde) söylenen şiir anlamı da taşır. Türk ozanlarının da şiirlerini kopuz ve bağlama eşliğinde okuduklarını görmekteyiz.
Yoğun duygu birikimini, (heyecanı, sevgiyi, aşkı, özlem ve ayrılığı) içten bir dille, akıcı şekilde anlatan ve okurun duygularına, kalbine seslenmeyi hedefleyen coşkulu şiirlere lirik şiir denir. Konusu çoğunlukla, aşk, ayrılık, ölüm, doğa sevgisi vb. gibi konulardır.
İslamiyet öncesi edebiyatımızda lirik şiirlerin kopuz eşliğinde söylendiğini biliyoruz. Halk şairlerimiz (saz şairlerimiz) genelde lirik şiir türünde ürünler vermiştir. Tanzimat döneminde daha çok rebab eşliğinde okunduklarından “rebabi” de denir. Divan edebiyatında özellikle gazeller, murabbalar, şarkılar, halk edebiyatında güzelleme türündeki koşmalar, semâiler lirik şiir türüne örnektir.
Yunus Emre, Fuzulî, Bakî, Nedim, Karacaoğlan, A.Haşim, Yahya Kemal lirik şiirleriyle tanınır.
Pastoral Şiir:
Doğayı, doğanın güzelliklerini, orman, yayla, dağ, bozkırı ve kırsal yaşamı, köy ve çoban yaşamını ve bu yaşam tarzına karşı duyulan özlemi anlatan şiir türüne “pastoral şiir” denir.
Pastoral sözcüğü "çobanlara ilişkin" demektir ve Türkçede bu anlamda râiyâne, rüstâî terimleri de kullanılmıştır. Batı edebiyatlarında doğrudan doğruya doğa manzaralarını canlı bir biçimde anlatan şiirlere idil, konuşma biçiminde yazılan pastoral şiirlere de eglog denir.
Satirik Şiir:
Toplumdaki çeşitli düzensizliği, bozuklukluğu yeren, taşlayan, eleştiren, kişilerin dalkavukluk, düzenbazlık, kendini beğenmişlik, mevki düşkünlüğü gibi huylarını; devlet yönetiminde umarsızlık, çıkarcılık ve beceriksizliklerini, olayları, durumu, iğneleyici sözlerle ve alaylı ifadelerle anlatan şiirlere satirik şiir denir. Alay etmek, dalga geçmek veya güldürmek amacıyla da yazıldığı olur.
Didaktik özellikler taşıdığından, didaktik şiir içinde incelennesini savunanlar da vardır. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir. Edebiyatımızda şeyhî, Bağdatlı Ruhî, Nef'î, Ziya Paşa, Neyzen Teyfik bu şiir türünün en güzel örneklerini vermişlerdir.
Örnek Mebus Dediler
Kime sordumsa seni dogru cevap vermediler;
Kimi alcak, kimi hirsiz, kimi deyyus dediler...
Kunyeni almak icin, partiye ettim telefon:
Bizdeki kayda gore, simdi o mebus dediler!...
Neyzen Teyfik İNSAN BEĞENMEZ
Ormanda büyüyen adam azgını,
Çarşıda, pazarda insan beğenmez.
Medrese kaçkını, softa bozgunu,
Selâm vermek için kesan beğenmez…
Elin kapısında karavaş olan,
Burunu sümüklü, gözü yaş olan,
Bayramdan bayrama bir tıraş olan
Berbere gelir de dükkân beğenmez.
Âleme ta'n eder yanına varsan,
Seni yanıltır bir mesele sorsan,
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan,
Câmîye gelir de erkân beğenmez.
Dağlarda kırlarda gezen bir yörük,
Kimi tımar, sipah, kimisi bölük,
Bir elife dili dönmeyen hödük,
Şehristana gelir, ezan beğenmez.
Bir çubuğu vardır gâyet küçücek,
Zu'm-u fâsidince keyf getirecek.
Kırık çanağı yok ayran içecek,
Kahvede fağfûrî fincan beğenmez.
İş gelmez elinden gitmez bir kâre,
Aslında neslinde giymemiş hâre.
Sandığı gömleksiz duran mekkâre,
Bedestene gelir, kaftan beğenmez.
Kazak Abdal söyle bu türlü sözü,
Yoğurt ayran ile hâllolmuş özü,
Köyden şehre inse bir köylü kızı
İnci-yakut ister, mercan beğenmez.
Kazak Abdal Siirakademisi