Arama

Güneş ve Ay olmasaydı ne olurdu?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Mart 2016 Gösterim: 6.861 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2014       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güneş ve Ay olmasaydı ne olurdu?
EN İYİ CEVABI _Yağmur_ verdi
Ay olmasaydı ne olurdu?
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Ay olmasaydı yaşam olmazdı...


Dünya'nın uydusu Ay, büyük hacmi sayesinde yeryüzünün dönme merkezini sabitleyerek, yaşam için elverişli iklim koşullarının korunmasını sağlar.

Dünya'nın çekirdeğindeki sıvı halin korunmasında da Ay'ın çekim gücü etkilidir. Bu durum Dünyanın manyetik alanını sabit tutar. Bu manyetik alan sa...yesinde yeryüzü kozmik radyasyondan direkt olarak etkilenmez.

Ay, okyanusları kendisine doğru çekerek Dünya'nın dönüş hızını yavaşlatır. Bununla birlikte, Ay her yüzyıl, günleri saniyenin binde 1,1'i kadar süre uzatmaya devam etmektedir.

Ay Olmasaydı;

*Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi 10 saat olacak, günler kısalacaktı.

*Dünya, iklim koşullarından ötürü şiddetli fırtınaların ve kasırgaların hiç kesilmediği bir gezegen olurdu.

*Atmosfer bugünkü gibi olmazdı. Daha kalın bir atmosfere sahip olurduk.

*Gel-git olayları % 70 oranında azalırdı. Ay ışığında etkinliğini sürdüren canlılar gelişmezdi. Bilindiği gibi, bazı canlı türleri üreme için Ay'ın evrelerini izlemektedirler.

*Mevsimler olmazdı.

*Gel-gitler gerektiği gibi olamayacağı için Dünya'da yaşam oluşmazdı. Dünya sadece Güneş'in varlığı ile oluşan mevsimler, rüzgarlar ve yağmurların var olduğu boş bir gezegen olurdu.

Bütün bunlar, Yüce Allah'ın, Ay'ı insan yaşamına elverişli koşulların yeryüzünde var olması için özel olarak yarattığını göstermektedir. Bunun yanı sıra Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegen yörüngeleri elips iken, Ay'ın Dünya çevresindeki yörüngesinin mükemmele yakın bir daire olması, Dünya'nın dönüşü ile tam olarak aynı şekilde kendi etrafında dönmesi (ki bu yüzden Ay'ın hep bir yüzünü görürüz) gibi detaylar da Ay'ın özel yaratılışına işaret etmektedir. Yüce Allah, Güneş'i de Ay'ı da insanların hizmetine verdiğini ve bunların her birinin Rabbimiz'in sayısız nimetlerinden olduğunu Kuran'da şöyle bildirmiştir:

Güneş'i ve Ay'ı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 33-34)

Güneş Olmasaydı ne Olurdu?
Canlılar doğar,büyür,gelişir ve ölürler.Yaşam döngüsü içinde bir çok ihtiyaçları vardır.Su toprak .güneş ve hava olmadığında yaşam sürdürülemez. Yaşam için gerekli olan hava olaylarının gerçekleşmesi ve bu döngünün sürekliliğini koruması gerekmektedir. Yaşam kaynağı olan güneş dünyanın ısınması ve aydınlanması için gereklidir.

Güneşin olmaması durumunda dünya karanlık ve soğuk bir yer olurdu.Bu durumda ne bitkiler nede canlılar yaşayabilir. Soğuk karanlık bir ortamda bitkilerin yetişmemesi hayvanlar ve insanların beslenememesi ,havanın suyun ve toprağın ısınamaması anlamına gelir. Güneşin insanlar üzerinde yarattığı en temel faydalar arasında, birçok hastalığın tedavisinde ve vücut sisteminin düzenli çalışmasıiçin önemlidir. Aynı zamanda vücudun D vitamini sentezlemesini gerçekleştirdiği için özellikle çocukların kemik gelişiminde temel bir rol üstleniyor.


Güneş Enerjisi Olmasaydı
Öncelikle Güneş dünyanın en büyük ve temel enerji kaynağıdır. Güneş enerjisi sayesinde dünya hem ışığını hemde ısısını alıyor.Eğer güneş olmasaydı dünyanın buzlar içinde ve karanlıklar içinde kalacağı çok açıktır.

Ayrıca güneş en önemli hayat kaynaklarından birisidir.Bilindiği üzere bitkiler fotosentez yapmak içinde ışığa ihtiyaç duymaktadır.Bu ışık da güneş tarafından karşılanmaktadır.Doğal yaşamın en önemli unsuru da Güneş’tir.

gC3BCneC59F dC3BCnya

Ay’da güneş sayesinde görülmektedir.Eğer güneş olmasaydı Ay’ı göremezdik.Aynı zamanda Dünya da Güneşin etrafında döndüğü için Güneş olmasaydı dünya neyin etrafında dönecekti sorusu da akıllara gelmektedir.Bu durumda bütün dengeler alt üst olurdu.Güneşsiz bir dünyadan söz etmek mümkün değildir.Kısacası Güneşsiz bir dünya düşünülemez ve doğal olarak da hayat diye bir şey olamazdı.

Güneş Enerjisinin Önemi
Bir yılda dünya üzerine düşen güneş enerjisi miktarını kıyaslarsak; dünyanın bilinen petrol rezervinin 516, kömür rezervinin 157 katıdır.

Bu rakamları 1 sene sayarsak ve güneşin milyonlarca yıl ömrü olduğunu varsayarsak enerji kaynağının sonsuza yakın olduğunu söyleyebiliriz. En güzel tarafı ise hammaddenin bedava oluşu sadece toplamak ve üretmek için yatırım yapılması gerektiğidir.

Fosil yakıttan yanma yoluyla elde ettiğimiz enerjiye kıyasla dünya üzerinde her noktada bulunabilen toplanması sırasında iş ve makina gücü gerektirmeyen, harcanması sırasında ise karbondioksit emisyonu “0” olan her canlı için hayati öneme sahip eşsiz bir kaynaktır.
Fosil yakıt tüketiminin artması ile son yüzyılda atmosferdeki karbondioksit oranı 1.3 kat artış gösterdi ve önümüzdeki 50 yıl içinde 1.4 kat daha artması beklenen sonuç olarak tehlike sınırın fazlasıyla üstüne çıkmış olması bekleniyor.

Diğer bir konu ise enerji üretiminde gerçekleşen yanmadan oluşan ısının bir kısmının da atmosfere salınması ve dünya ortalama sıcaklığının artışı. Kutuplardaki buzulların erimesine, denizlerin yükselmesine, göllerde kurumalara ve tarımsal kuraklığa neden olabilecek derecede ısı artışı ve beraberinde getireceği sorunlar ise yakın gelecektir.

Petrol ve doğalgaz tipi fosil yakıt kaynaklarının ömrü şu anki kullanım oranına 43 ve 67 yıl olarak belirlenmiştir. İnsan ömrü için uzun ve yeterli sayılsa bile devlet ömrü ve insanlık tarihi için çok kısa bir süredir.

İçinde bulunduğumuz şartları ve kişi başına düşen enerji tüketim miktarının hızla arttığını hesaba katarsak üretim, ısınma ve aydınlama gibi temel konularda başta güneş enerjisi olmak üzere tek çözümün yenilenebilir kaynaklar olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Şimdilik alt konu olsa bile potansiyel olarak en fazla yüzey alanına sahip ve tüketime en yakın üretim kaynağı olan yapılarda güneş enerjisinin kullanımına değinmek gerek.

Güneş enerjisi ile elektrik üretimi, sıcak su üretimi, doğal havalandırma ve ışıklandırma konuları tüketiciler tarafından fazla bilinmese de yeni bir iş kolu ve çalışma alanı olarak bilim adamları ve sanayicilerin ilgi alanıdır. Ülkemize göre daha az güneş ışını alan Avrupa ülkelerinde yapılarda güneş enerjisi konusu devlet teşviki alan ve enerjide dışa bağımlılığa kesin çözüm olarak bakılan bir konudur.


Derlemedir.

Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Nisan 2014 09:49 Sebep: iç başlık
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Nisan 2014       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Ay olmasaydı ne olurdu?
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Ay olmasaydı yaşam olmazdı...


Dünya'nın uydusu Ay, büyük hacmi sayesinde yeryüzünün dönme merkezini sabitleyerek, yaşam için elverişli iklim koşullarının korunmasını sağlar.

Dünya'nın çekirdeğindeki sıvı halin korunmasında da Ay'ın çekim gücü etkilidir. Bu durum Dünyanın manyetik alanını sabit tutar. Bu manyetik alan sa...yesinde yeryüzü kozmik radyasyondan direkt olarak etkilenmez.

Ay, okyanusları kendisine doğru çekerek Dünya'nın dönüş hızını yavaşlatır. Bununla birlikte, Ay her yüzyıl, günleri saniyenin binde 1,1'i kadar süre uzatmaya devam etmektedir.

Ay Olmasaydı;

*Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi 10 saat olacak, günler kısalacaktı.

*Dünya, iklim koşullarından ötürü şiddetli fırtınaların ve kasırgaların hiç kesilmediği bir gezegen olurdu.

*Atmosfer bugünkü gibi olmazdı. Daha kalın bir atmosfere sahip olurduk.

*Gel-git olayları % 70 oranında azalırdı. Ay ışığında etkinliğini sürdüren canlılar gelişmezdi. Bilindiği gibi, bazı canlı türleri üreme için Ay'ın evrelerini izlemektedirler.

*Mevsimler olmazdı.

*Gel-gitler gerektiği gibi olamayacağı için Dünya'da yaşam oluşmazdı. Dünya sadece Güneş'in varlığı ile oluşan mevsimler, rüzgarlar ve yağmurların var olduğu boş bir gezegen olurdu.

Bütün bunlar, Yüce Allah'ın, Ay'ı insan yaşamına elverişli koşulların yeryüzünde var olması için özel olarak yarattığını göstermektedir. Bunun yanı sıra Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegen yörüngeleri elips iken, Ay'ın Dünya çevresindeki yörüngesinin mükemmele yakın bir daire olması, Dünya'nın dönüşü ile tam olarak aynı şekilde kendi etrafında dönmesi (ki bu yüzden Ay'ın hep bir yüzünü görürüz) gibi detaylar da Ay'ın özel yaratılışına işaret etmektedir. Yüce Allah, Güneş'i de Ay'ı da insanların hizmetine verdiğini ve bunların her birinin Rabbimiz'in sayısız nimetlerinden olduğunu Kuran'da şöyle bildirmiştir:

Güneş'i ve Ay'ı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 33-34)

Güneş Olmasaydı ne Olurdu?
Canlılar doğar,büyür,gelişir ve ölürler.Yaşam döngüsü içinde bir çok ihtiyaçları vardır.Su toprak .güneş ve hava olmadığında yaşam sürdürülemez. Yaşam için gerekli olan hava olaylarının gerçekleşmesi ve bu döngünün sürekliliğini koruması gerekmektedir. Yaşam kaynağı olan güneş dünyanın ısınması ve aydınlanması için gereklidir.

Güneşin olmaması durumunda dünya karanlık ve soğuk bir yer olurdu.Bu durumda ne bitkiler nede canlılar yaşayabilir. Soğuk karanlık bir ortamda bitkilerin yetişmemesi hayvanlar ve insanların beslenememesi ,havanın suyun ve toprağın ısınamaması anlamına gelir. Güneşin insanlar üzerinde yarattığı en temel faydalar arasında, birçok hastalığın tedavisinde ve vücut sisteminin düzenli çalışmasıiçin önemlidir. Aynı zamanda vücudun D vitamini sentezlemesini gerçekleştirdiği için özellikle çocukların kemik gelişiminde temel bir rol üstleniyor.


Güneş Enerjisi Olmasaydı
Öncelikle Güneş dünyanın en büyük ve temel enerji kaynağıdır. Güneş enerjisi sayesinde dünya hem ışığını hemde ısısını alıyor.Eğer güneş olmasaydı dünyanın buzlar içinde ve karanlıklar içinde kalacağı çok açıktır.

Ayrıca güneş en önemli hayat kaynaklarından birisidir.Bilindiği üzere bitkiler fotosentez yapmak içinde ışığa ihtiyaç duymaktadır.Bu ışık da güneş tarafından karşılanmaktadır.Doğal yaşamın en önemli unsuru da Güneş’tir.

gC3BCneC59F dC3BCnya

Ay’da güneş sayesinde görülmektedir.Eğer güneş olmasaydı Ay’ı göremezdik.Aynı zamanda Dünya da Güneşin etrafında döndüğü için Güneş olmasaydı dünya neyin etrafında dönecekti sorusu da akıllara gelmektedir.Bu durumda bütün dengeler alt üst olurdu.Güneşsiz bir dünyadan söz etmek mümkün değildir.Kısacası Güneşsiz bir dünya düşünülemez ve doğal olarak da hayat diye bir şey olamazdı.

Güneş Enerjisinin Önemi
Bir yılda dünya üzerine düşen güneş enerjisi miktarını kıyaslarsak; dünyanın bilinen petrol rezervinin 516, kömür rezervinin 157 katıdır.

Bu rakamları 1 sene sayarsak ve güneşin milyonlarca yıl ömrü olduğunu varsayarsak enerji kaynağının sonsuza yakın olduğunu söyleyebiliriz. En güzel tarafı ise hammaddenin bedava oluşu sadece toplamak ve üretmek için yatırım yapılması gerektiğidir.

Fosil yakıttan yanma yoluyla elde ettiğimiz enerjiye kıyasla dünya üzerinde her noktada bulunabilen toplanması sırasında iş ve makina gücü gerektirmeyen, harcanması sırasında ise karbondioksit emisyonu “0” olan her canlı için hayati öneme sahip eşsiz bir kaynaktır.
Fosil yakıt tüketiminin artması ile son yüzyılda atmosferdeki karbondioksit oranı 1.3 kat artış gösterdi ve önümüzdeki 50 yıl içinde 1.4 kat daha artması beklenen sonuç olarak tehlike sınırın fazlasıyla üstüne çıkmış olması bekleniyor.

Diğer bir konu ise enerji üretiminde gerçekleşen yanmadan oluşan ısının bir kısmının da atmosfere salınması ve dünya ortalama sıcaklığının artışı. Kutuplardaki buzulların erimesine, denizlerin yükselmesine, göllerde kurumalara ve tarımsal kuraklığa neden olabilecek derecede ısı artışı ve beraberinde getireceği sorunlar ise yakın gelecektir.

Petrol ve doğalgaz tipi fosil yakıt kaynaklarının ömrü şu anki kullanım oranına 43 ve 67 yıl olarak belirlenmiştir. İnsan ömrü için uzun ve yeterli sayılsa bile devlet ömrü ve insanlık tarihi için çok kısa bir süredir.

İçinde bulunduğumuz şartları ve kişi başına düşen enerji tüketim miktarının hızla arttığını hesaba katarsak üretim, ısınma ve aydınlama gibi temel konularda başta güneş enerjisi olmak üzere tek çözümün yenilenebilir kaynaklar olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Şimdilik alt konu olsa bile potansiyel olarak en fazla yüzey alanına sahip ve tüketime en yakın üretim kaynağı olan yapılarda güneş enerjisinin kullanımına değinmek gerek.

Güneş enerjisi ile elektrik üretimi, sıcak su üretimi, doğal havalandırma ve ışıklandırma konuları tüketiciler tarafından fazla bilinmese de yeni bir iş kolu ve çalışma alanı olarak bilim adamları ve sanayicilerin ilgi alanıdır. Ülkemize göre daha az güneş ışını alan Avrupa ülkelerinde yapılarda güneş enerjisi konusu devlet teşviki alan ve enerjide dışa bağımlılığa kesin çözüm olarak bakılan bir konudur.


Derlemedir.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ay olmasaydı ne olurdu?
Bu durum Dünya’ya iklimlere, yeryüzünde yaşayan milyonlarca tür canlıya nasıl tesir ederdi? Ay, mevcut kütlesinden daha büyük veya küçük olsaydı neler olurdu? Dünya’nın yörüngesine rastgele girivermiş bir kütle midir Ay?Soruları daha da artırmak mümkün. Maine Üniversitesi’nden (ABD) Astronom Neil F. Comins, Ay’ın olmaması durumunda insanları nasıl bir senaryonun beklediğini yazdığı kitapta anlatmıştır. Comins’e göre, Dünya’nın kâinatta hayatı idame ettirmeye müsait tek ortam olmasının (günümüz verileri ışığında) milyonlarca sebebinden biri de, Dünya-Ay arasındaki hassas denge münasebetidir.

Kâinatta hiçbir hâdise tesadüfen meydana gelmediği gibi, “Güneş ve Ay bir hesap iledir.” ilâhî beyanıyla tavsif edilen Ay, bir denge unsuru olarak var edilmiştir. Bu denge o kadar hassastır ki, Ay olmasaydı, “Dünya’da sebepler plânında hayat da olmazdı.” denebilir.

Atmosferi olmayan, üzeri kraterlerle kaplı, toz ve kayalarla dolu bir küre parçası olan Ay, Dünya’nın tek uydusudur. Ay’ın yarıçapı, Dünya’nın yarıçapının yaklaşık dörtte biri; hacmi, Dünya’nın hacminin yaklaşık ellide biri; kütlesi ise, Dünya’nın kütlesinin yaklaşık seksen birde biri kadardır. Ay, Dünya’nın merkezinden yaklaşık 385.000 km uzaklıkta bulunmakta ve Dünya etrafındaki bir dönüşünü 29,5 günde tamamlamaktadır.

Yaratılışı tam olarak aydınlatılmış olmasa da, hâlihazırda en geçerli nazariyeye göre, astronomların Theia ismini verdikleri, Dünya’dan on kat daha hafif başka bir gezegen Dünya’ya çarpmış ve bu çarpışmada Theia’nın bir bölümü kopup uzaya fırlamıştır. Uzamış ve şeklini büyük ölçüde yitirmiş olan bu kütle, Dünya’nın çevresini dolandıktan sonra tekrar Dünya’ya çarpmıştır. Bu çarpışmada Theia’nın demirden çekirdeği, Dünya’nın merkezine çökelirken, mantosundaki hafif kayalar da uzaya saçılmıştır. Zaman içinde bu kaya parçaları birbirleriyle kaynaşarak Ay’ı oluşturmuştur. Ay, önce Dünya’dan yalnızca 22.000 kilometre uzaklıkta bir yörüngeye oturmuş; zaman içinde bu yörünge genişleyerek günümüzdeki ortalama 385.000 km’lik yarıçapa ulaşmıştır.

Ay’ın Dünya üzerindeki en büyük tesiri med-cezir hâdisesidir. “Evrensel çekim” prensibi kâinattaki herhangi iki kütlenin birbirini çektiğini, bu çekme kuvvetinin maddelerin kütleleriyle doğru, aralarındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olduğunu ifade eder. Dünya ile Ay arasındaki çekim kuvveti, suyla kara arasındaki adhezyon (Birbirine temas eden farklı maddeler arasındaki çekim kuvveti. Bardaktaki suyu boşalttığımızda bir miktarının bardakta kalması buna bir örnektir.) kuvvetinin nispî olarak zayıf olması sebebiyle dünyadaki okyanus ve denizlerin kabarmasına veya alçalmasına vasıta olur. Bu hâdiseye “med-cezir” (gel-git) denir ve Ay’ın konumuna göre med (kabarma) veya cezir (alçalma, çekilme) hâdiseleri gözlenir. Dünya’daki med-cezir hâdiselerinin üçte biri Güneş, geri kalanı ise Ay’ın çekim kuvveti sebebiyle yaratılmaktadır.

Ay, med-cezir hâdisesinden dolayı Dünya’dan her yıl yaklaşık 4 cm uzaklaşmaktadır. Bu uzaklaşma ile beraber Dünya-Ay sisteminin açısal momentumunun korunması için Dünya’nın kendi etrafındaki dönme süresinin (1 gün) yılda 0.02 milisaniye uzadığı tespit edilmiştir. Þu an yaklaşık 24 saat olan Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönme süresinin, Ay ilk yaratıldığında 8 saat olduğu, arada geçen süre zarfında günlerin uzayarak şimdiki hâline geldiği belirlenmiştir.

Ay yaratılmasaydı Dünya üzerinde med-cezir hâdisesinin meydana gelmemesinden dolayı, 1 gün yaklaşık yine sekiz saat olurdu ki, bu da Dünya’nın 3 kat daha hızlı dönmesi demektir. Bir gezegenin kendi ekseni etrafında daha hızlı dönmesi, yüzeyindeki rüzgârların daha şiddetli esmesine yol açabilir. Meselâ kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve Satürn’ün bir gününün yaklaşık 10 saat olduğu, bu sebeple yüzeylerinde doğu-batı doğrultusunda saatte hızı 500 km’ye varan sert rüzgârların estiği bilinmektedir. Bu gezegenlerin atmosferlerinde ve dönme yönlerinde bu şiddetli rüzgârların yol açtığı toz bulutları dünyadan teleskoplarla görülebilmektedir.

Jüpiter’in, Hubble Uzay Teleskopu ile çekilmiş yukarıdaki fotoğrafında görülen siyah nokta, en yakınında dolanan uydusu Io’nun gölgesidir. Jüpiter 10 saatte bir dönüşünü tamamladıkça atmosferini de beraberinde sürükler. Sürüklenen atmosferle doğu-batı doğrultusunda rüzgârlar oluşturulur. Fotoğraftaki koyu ve beyaz sarımlar Jüpiter üzerindeki rüzgârların istikametini göstermektedir.

Ay olmasaydı, Dünya’nın daha hızlı dönmesinden dolayı hava, kara ve denizler arasındaki ısı değişimi daha hızlı olurdu ve yeryüzünde doğu-batı doğrultusunda saatteki hızı yaklaşık 160 km olan kasırgalar eserdi. Bu da başta insan olmak üzere kompleks yapıda olan canlıların yaşamasına sebepler açısından elverişsiz şartların meydana gelmesi demektir.

Meselâ konuşma ve dinleme gibi temel beşerî faaliyetler de gerçekleşemeyebilirdi. Bir gün sekiz saat olacağı için başta insan olmak üzere bazı canlıların biyolojik saatleri ile gün saati arasındaki farktan dolayı hayat karmaşık bir vaziyet alacak ve birtakım biyolojik dengesizlikler yavaş yavaş belirecekti. Ay olmasa idi kabarma hâdisesi düşük olacak ve deniz canlıları için uygun bir ortam meydana gelemeyebilecekti.

Ay, Dünya’nın dönme ekseninin 23,5 derece açıda dengelenmesinde de rol almaktadır. Dünya’nın bu eğikliğinin mevsimlerin meydana gelmesine, eğiklik açısının kutupların ve Ekvator’un dengeli miktarda güneş ışığı almasına vesile olduğu, böylece Dünya’da hayatın devam etmesine uygun iklim şartlarının oluşturulduğu bilinmektedir. Ay’ın Dünya üzerindeki bir başka tesiri de, Güneş’ten gelen ışığı yansıtarak Dünya’nın 0,2 ºC ısınmasına sebep olmasıdır. Ayrıca Ay, uzay boşluğunda gezen göktaşlarına karşı bir kalkan vazifesi gördüğünden, yokluğunda Dünya yüzeyine daha fazla göktaşı düşebilirdi.

Uzaydan gelen kozmik ışınların çoğu, Dünya’ya giydirilen manyetik alan tarafından zararsız hâle getirilmektedir. Çok azı da, Dünya’ya ulaşıp atmosferdeki ve yeryüzündeki kimyevî hâdiselerin meydana gelmesinde rol oynamaktadır. Ay olmasaydı, Dünya ile birlikte merkezi de hızlı dönecekti. Dünya’nın merkezinde hızlı dönen sıvı dış çekirdek sebebiyle manyetik alan da daha kuvvetli olacaktı.

Bu durumda hem atmosferin yapısında değişiklikler meydana gelecek, hem de bazı bakteriler ve manyetik alanı kullanarak yön bulan deniz kaplumbağaları, som balıkları, yılan balıkları, güvercinler, göçmen kuşlar gibi birçok canlı menfî tesir görecek ve çeşitli ekosistemler bugünkünden çok daha farklı olacaktı. Bilindiği gibi Ay, Güneş’le birlikte insanlık tarihi boyunca bir takvim olarak kullanılmıştır. Yüce kitabımız Kur’ân’ı Kerîm, “… hem de yılların sayısını ve hesabı bilesiniz …” İlâhî beyanıyla Güneş ve Ay’ın bu hizmetine dikkatimizi çeker:

Ay bağlandığı gezegene nispetle bilinen en büyük uydudur (Dünya kütlesinin % 1,23’ü kadar bir kütleye sahiptir) ve bu büyüklük daha önce de belirtildiği gibi Dünya’nın hassas dengesinin meydana getirilmesinde veya hayatın yeryüzünde tesis edilmesinde kritik bir öneme sahiptir. Dünya üzerindeki tesirleri incelendiğinde, Ay’ın hayatımız için özel olarak yaratıldığı görülecektir. Ay’ın bu ayrıcalığına yine Kur’ân’ı Kerîm dikkatimizi şöyle çekiyor: “... O, Güneş’i ve Ay’ı da ince birer hesap ölçüsü kıldı…”
Netice itibariyle Ay’ın, “Gökyüzünü yükseltip ona bir nizam ve ölçü veren” tarafından ince bir hesap ile nice hikmet ve faydalar yüklenerek insanlığın hizmetine sunulduğu anlaşılmaktadır.

SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

16 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
1 Ekim 2018 / Misafir Cevaplanmış
27 Aralık 2015 / bnm ben Cevaplanmış
16 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
6 Mayıs 2014 / Misafir Cevaplanmış