Arama

Petrolün özellikleri ve ekonomiye katkıları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Şubat 2015 Gösterim: 9.279 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Şubat 2015       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Petrolün özellikleri ve ekonomiye katkıları nelerdir?
EN İYİ CEVABI _EKSELANS_ verdi
Petrolün Kimyasal Özellikleri
Petrol, denizlerdeki bitki ve hayvanların çürüdükten sonraki kalıntılarından oluşur. Bu kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürüdükten sonra, geriye yalnızca yağlı maddeler kalır. Çamur ve büyük kaya katmanları altında kalan yağlı maddeler de petrol ve gaza dönüşür.
Sponsorlu Bağlantılar
Petrolün kimyasal yapısı farklı uzunluklardaki hidrokarbon zincirlerinden oluşur. Bu zincirler, petrolün arıtım sürecinde, damıtma sayesinde ayrıştırılıp benzin, jet yakıtı, kerosen gibi ürünler elde edilir.
Bu alkanların genel gösterimi CnH2n+2 biçimindedir. Örneğin benzinde yaygın olarak bulunan 2,2,4-Trimetilpentanın ifadesi: C8H18 biçiminde olup oksijen ile ısıveren tepkimesi şöyledir:
C8H18 (s) + 12.5 O2 (g) → 8 CO2 (g) + 9H2O(g) + ısı
Petrolün veya benzinin kısmı yanması karbon monoksit ve/veya nitrik asit gibi zehirli gazların yayımına yol açar.
C8H18(s) + 12.5O2(g) + N2(g) → 6CO2(g) + 2CO(g) + 2NO(g) + 9H2O(g) + ısı
Petrol, yüksek ısı ve/veya basınç ortamında, ısıalan tepkimeler sonucunda oluşur. Örneğin kerojen farklı uzunluklardaki hidrokarbonlara bölünebilir:
CH1.45 (k) + ısı → .663CH1.6 (s) + .076CH2 (s) + .04CH2.6 (g) + .006CH4 (g) + .012CH2.6 (k) + .018CH4.0 (k) + .185CH.25 (k)

Petrolün Fiziksel Özellikleri
Sıvı haldeki ham petrol,yeşilimsi,sarı-kahverengi veya siyah renklerde olur. Yoğunluğu kimya bileşimine ve viskozitesine göre değişir. En hafif olarak bilinen bir Rus petrolünün özgül ağırlığı 0.650 ve en ağır olarak bilinen bir Meksika petrolünün özgül ağırlığı ise 1.080’dir. Fakat genel olarak petrol sudan hafiftir ve 0.7 ile 0.97 arasında değişir. Özgül ağırlıklarına göre petrolleri 3 gruba ayırmak olanağı bulunmaktadır :
1. Çok hafif petrol…………………. Ö.A. 0.7 – 0.8
2. Hafif petrol……………………... Ö.A 0.8 – 0.9
3. Ağır petrol………………………. Ö.A 0.9 – 1.0

Ham petrolün flüoresans özelliği vardır; Ültraviole ışık altında mavimsi, kahverenkte görünür.
Petrolün kokusu ekseriya iyi ve esanslıdır. Ancak içindeki kükürt bileşikleri bulunduğu zaman kokusu çok fenadır.
Petrol suda erimez; benzin, alkol, eter, kloroform, karbon tetraklörür,karbonsülfür ve aseton içinde erir.
Petrol ile su az miktarda karışabilirler. Bilhassa petrol yataklarında petrol ile suyun kontak halinde bulunduğu yerlerde su ile petrol belirli oranda karışmış bir emülsiyon halinde bulunurlar. Böyle olduğu zaman petrolün değeri düşer. Çünkü petrolle karışık halde bazen %10 veya %20 oranında, hatta %40’a kadar su bulunabilir.
Petrol endüstrisinde petrolün özgül ağırlığı yerine A.P.I Gravite derecesi kullanılır. Eskiden Fransız ölçü birimi olan Baume derecesi kullanılırdı. A.P.I derecesiyle özgül ağırlık arasında şöyle bir ilişki vardır :
A.P.I gravite derecesi=141,5/Ö.A/600F – 131,5

Doğal Kaynak ve Ekonomi İlişkisi
Büyük sermaye ve doğal kaynaklara sahip gelişmiş ülkeler, doğal kaynaklardan etkin şekilde faydalanma yollarını aramaktadır. Örneğin, Rusya Federasyonu'nda zengin doğal kaynakları vardır. En önemli yeraltı kaynağı petrol, doğal gaz ve demirdir. Ayrıca Sibirya'daki ormanlar ülke için büyük bir zenginlik kaynağıdır. Rusya Federasyonu özellikle zengin petrol, doğal gaz ve demir yataklarını verimli biçimde kullanmaktadır. Ülkenin en önemli gelir kaynakları arasındadır. Bu sayılan ürünlerde dünyada en önde gelen ihracatçılardan biridir.
Zengin doğal kaynaklara sahip bazı ülkeler teknik bilgi ve sermaye bakımından yetersiz oldukları için yeterince gelişe­memişlerdir. Örneğin Nijerya Afrika'nın en çok petrol üreten ülke­si olmasına rağmen halkın büyük bir kısmının geliri ve yaşam standardı çok düşüktür.
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere doğal kaynaklar, ülkelerin ekonomik gelişimlerini belir­lemede önemli bir faktördür. Ekonomiyi oluşturan faktörler; tarım, sanayi ve hizmet sektörlerdir. Bu sek­törler, doğal kaynaklara bağlı olarak kurulur ve gelişir. Dolayısıyla ülke ekonomileri ile doğal kaynaklar arasında sıkı bir ilişki ardır.
Doğal kaynaklar yönünden fakir ancak sermaye, iş gücü ve teknoloji açısından zengin olan ülkeler; dışarıdan ham madde alıp işleyerek açıklarını kapatmaktadır. Örneğin, Japonya doğal kaynak türü ve rezervi bakımından çok fakir olmasına rağmen yukarıda ifade edilen özelliklerini kullanarak bu alandaki açığını kapatmıştır.
Moğolistan, Afganistan gibi geri kalmış ve doğal kay­nak yönünden fakir olan ülkeler ise zaten kıt olan kaynaklarından teknik ve sermaye eksikliği yüzün­den etkin bir şekilde faydalanamamaktadır.
Doğal kaynaklara önemini kazandıran asıl faktörler, dünya nüfusunun artışı ve sanayideki teknik gelişmelerdir. Nüfus artışı pazar alanı oluştururken teknik icatlar ve üretimdeki sistem değişiklikleri farklı doğal kaynaklara yönelme ihtiyacını arttırmıştır. Sınırsız olan insan ihtiyaçları sınırlı düzeydeki doğa kaynakların işletilmesi ile karşılanmıştır. Doğal kaynaklardaki üretim artışı, dünya sanayi ve ticaretçinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Doğal Kaynaklar ve Kalkınma
Kalkınmakta olan bir ülke güvenilir, devamlı ve bol kaynaklara ihtiyaç duyar. Bu kaynakların başında insan kaynakları ve doğal kaynaklar gelir. İnsan faktörünün olmadığı bir ortamda, özellikle de yetişmiş insan gücünün olmadığı yerde doğal kaynaklar bir anlam ifade etmez. Çünkü kaynakları çıkartan, şekillendiren, başka kaynaklarla birleştirerek yeni kaynak üreten ve bütün bunları kendi ihtiyaçları için kullanan insandır.
İnsan, var oluşundan bugüne doğal kaynaklardan faydalanmıştır. Ancak bu kaynaklar esas önemini Sanayi Devrimi ve sonrasındaki gelişmelerle kazanmıştır.
Teknik icatlar ve gelişmeler, kaynakların işletilmesini büyük ölçüde kolaylaştırmış ve böylece doğal kaynakların önemi daha da artmıştır. Bazı toplumlarda ulaşılan refah düzeyi, aslında doğal kaynakların rasyonel ve en akılcı bir biçimde işletilmesi ve sanayi ham maddesi olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Doğal kaynaklar, ülkelerin en önemli ekonomik güçleridir. Kalkınma modellerini öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış kaynaklarla destekleyen ülkeler, kalkınma sürecini istikrarlı bir şekilde alabilmişlerdir.
Günümüzde de dünya nüfusunun artışı ve sanayideki teknik gelişmeler do­ğal kaynaklara olan ihtiyacı her geçen gün artırmaktadır. Nüfus artışı, pazar alanları oluştururken teknik icatlar ve üretim hızının artması farklı doğal kaynaklara yönelme ih­tiyacını artırmıştır. Sınırsız olan insan ihtiyaçları sınırlı düzey­deki doğal kaynakların işletilmesi ile karşılanmaya çalışılmaktadır

Son düzenleyen _EKSELANS_; 22 Şubat 2015 19:17
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
22 Şubat 2015       Mesaj #2
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Petrolün Kimyasal Özellikleri
Petrol, denizlerdeki bitki ve hayvanların çürüdükten sonraki kalıntılarından oluşur. Bu kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürüdükten sonra, geriye yalnızca yağlı maddeler kalır. Çamur ve büyük kaya katmanları altında kalan yağlı maddeler de petrol ve gaza dönüşür.
Sponsorlu Bağlantılar
Petrolün kimyasal yapısı farklı uzunluklardaki hidrokarbon zincirlerinden oluşur. Bu zincirler, petrolün arıtım sürecinde, damıtma sayesinde ayrıştırılıp benzin, jet yakıtı, kerosen gibi ürünler elde edilir.
Bu alkanların genel gösterimi CnH2n+2 biçimindedir. Örneğin benzinde yaygın olarak bulunan 2,2,4-Trimetilpentanın ifadesi: C8H18 biçiminde olup oksijen ile ısıveren tepkimesi şöyledir:
C8H18 (s) + 12.5 O2 (g) → 8 CO2 (g) + 9H2O(g) + ısı
Petrolün veya benzinin kısmı yanması karbon monoksit ve/veya nitrik asit gibi zehirli gazların yayımına yol açar.
C8H18(s) + 12.5O2(g) + N2(g) → 6CO2(g) + 2CO(g) + 2NO(g) + 9H2O(g) + ısı
Petrol, yüksek ısı ve/veya basınç ortamında, ısıalan tepkimeler sonucunda oluşur. Örneğin kerojen farklı uzunluklardaki hidrokarbonlara bölünebilir:
CH1.45 (k) + ısı → .663CH1.6 (s) + .076CH2 (s) + .04CH2.6 (g) + .006CH4 (g) + .012CH2.6 (k) + .018CH4.0 (k) + .185CH.25 (k)

Petrolün Fiziksel Özellikleri
Sıvı haldeki ham petrol,yeşilimsi,sarı-kahverengi veya siyah renklerde olur. Yoğunluğu kimya bileşimine ve viskozitesine göre değişir. En hafif olarak bilinen bir Rus petrolünün özgül ağırlığı 0.650 ve en ağır olarak bilinen bir Meksika petrolünün özgül ağırlığı ise 1.080’dir. Fakat genel olarak petrol sudan hafiftir ve 0.7 ile 0.97 arasında değişir. Özgül ağırlıklarına göre petrolleri 3 gruba ayırmak olanağı bulunmaktadır :
1. Çok hafif petrol…………………. Ö.A. 0.7 – 0.8
2. Hafif petrol……………………... Ö.A 0.8 – 0.9
3. Ağır petrol………………………. Ö.A 0.9 – 1.0

Ham petrolün flüoresans özelliği vardır; Ültraviole ışık altında mavimsi, kahverenkte görünür.
Petrolün kokusu ekseriya iyi ve esanslıdır. Ancak içindeki kükürt bileşikleri bulunduğu zaman kokusu çok fenadır.
Petrol suda erimez; benzin, alkol, eter, kloroform, karbon tetraklörür,karbonsülfür ve aseton içinde erir.
Petrol ile su az miktarda karışabilirler. Bilhassa petrol yataklarında petrol ile suyun kontak halinde bulunduğu yerlerde su ile petrol belirli oranda karışmış bir emülsiyon halinde bulunurlar. Böyle olduğu zaman petrolün değeri düşer. Çünkü petrolle karışık halde bazen %10 veya %20 oranında, hatta %40’a kadar su bulunabilir.
Petrol endüstrisinde petrolün özgül ağırlığı yerine A.P.I Gravite derecesi kullanılır. Eskiden Fransız ölçü birimi olan Baume derecesi kullanılırdı. A.P.I derecesiyle özgül ağırlık arasında şöyle bir ilişki vardır :
A.P.I gravite derecesi=141,5/Ö.A/600F – 131,5

Doğal Kaynak ve Ekonomi İlişkisi
Büyük sermaye ve doğal kaynaklara sahip gelişmiş ülkeler, doğal kaynaklardan etkin şekilde faydalanma yollarını aramaktadır. Örneğin, Rusya Federasyonu'nda zengin doğal kaynakları vardır. En önemli yeraltı kaynağı petrol, doğal gaz ve demirdir. Ayrıca Sibirya'daki ormanlar ülke için büyük bir zenginlik kaynağıdır. Rusya Federasyonu özellikle zengin petrol, doğal gaz ve demir yataklarını verimli biçimde kullanmaktadır. Ülkenin en önemli gelir kaynakları arasındadır. Bu sayılan ürünlerde dünyada en önde gelen ihracatçılardan biridir.
Zengin doğal kaynaklara sahip bazı ülkeler teknik bilgi ve sermaye bakımından yetersiz oldukları için yeterince gelişe­memişlerdir. Örneğin Nijerya Afrika'nın en çok petrol üreten ülke­si olmasına rağmen halkın büyük bir kısmının geliri ve yaşam standardı çok düşüktür.
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere doğal kaynaklar, ülkelerin ekonomik gelişimlerini belir­lemede önemli bir faktördür. Ekonomiyi oluşturan faktörler; tarım, sanayi ve hizmet sektörlerdir. Bu sek­törler, doğal kaynaklara bağlı olarak kurulur ve gelişir. Dolayısıyla ülke ekonomileri ile doğal kaynaklar arasında sıkı bir ilişki ardır.
Doğal kaynaklar yönünden fakir ancak sermaye, iş gücü ve teknoloji açısından zengin olan ülkeler; dışarıdan ham madde alıp işleyerek açıklarını kapatmaktadır. Örneğin, Japonya doğal kaynak türü ve rezervi bakımından çok fakir olmasına rağmen yukarıda ifade edilen özelliklerini kullanarak bu alandaki açığını kapatmıştır.
Moğolistan, Afganistan gibi geri kalmış ve doğal kay­nak yönünden fakir olan ülkeler ise zaten kıt olan kaynaklarından teknik ve sermaye eksikliği yüzün­den etkin bir şekilde faydalanamamaktadır.
Doğal kaynaklara önemini kazandıran asıl faktörler, dünya nüfusunun artışı ve sanayideki teknik gelişmelerdir. Nüfus artışı pazar alanı oluştururken teknik icatlar ve üretimdeki sistem değişiklikleri farklı doğal kaynaklara yönelme ihtiyacını arttırmıştır. Sınırsız olan insan ihtiyaçları sınırlı düzeydeki doğa kaynakların işletilmesi ile karşılanmıştır. Doğal kaynaklardaki üretim artışı, dünya sanayi ve ticaretçinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Doğal Kaynaklar ve Kalkınma
Kalkınmakta olan bir ülke güvenilir, devamlı ve bol kaynaklara ihtiyaç duyar. Bu kaynakların başında insan kaynakları ve doğal kaynaklar gelir. İnsan faktörünün olmadığı bir ortamda, özellikle de yetişmiş insan gücünün olmadığı yerde doğal kaynaklar bir anlam ifade etmez. Çünkü kaynakları çıkartan, şekillendiren, başka kaynaklarla birleştirerek yeni kaynak üreten ve bütün bunları kendi ihtiyaçları için kullanan insandır.
İnsan, var oluşundan bugüne doğal kaynaklardan faydalanmıştır. Ancak bu kaynaklar esas önemini Sanayi Devrimi ve sonrasındaki gelişmelerle kazanmıştır.
Teknik icatlar ve gelişmeler, kaynakların işletilmesini büyük ölçüde kolaylaştırmış ve böylece doğal kaynakların önemi daha da artmıştır. Bazı toplumlarda ulaşılan refah düzeyi, aslında doğal kaynakların rasyonel ve en akılcı bir biçimde işletilmesi ve sanayi ham maddesi olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Doğal kaynaklar, ülkelerin en önemli ekonomik güçleridir. Kalkınma modellerini öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış kaynaklarla destekleyen ülkeler, kalkınma sürecini istikrarlı bir şekilde alabilmişlerdir.
Günümüzde de dünya nüfusunun artışı ve sanayideki teknik gelişmeler do­ğal kaynaklara olan ihtiyacı her geçen gün artırmaktadır. Nüfus artışı, pazar alanları oluştururken teknik icatlar ve üretim hızının artması farklı doğal kaynaklara yönelme ih­tiyacını artırmıştır. Sınırsız olan insan ihtiyaçları sınırlı düzey­deki doğal kaynakların işletilmesi ile karşılanmaya çalışılmaktadır

Son düzenleyen Safi; 20 Eylül 2018 15:02

Benzer Konular

7 Nisan 2011 / EZGİ123 Cevaplanmış
15 Ocak 2012 / KesinCevaplayın Cevaplanmış
3 Eylül 2020 / Ziyaretçi Cevaplanmış
18 Şubat 2012 / Misafir Cevaplanmış
2 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış