Arama

Soyu Azalan Türler

Güncelleme: 4 Ekim 2009 Gösterim: 11.644 Cevap: 1
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Aralık 2008       Mesaj #1
nünü - avatarı
Ziyaretçi
SOYU AZALAN TÜRLER
Karasinekler ve papatyalar gibi çok bol bulunan bazı hayvan ve bitkiler hiç olmazsa günümüzde, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya değildir. Ama sayı­ları son derece azalmış birçok hayvan ve bitki türü vardır. Bu canlılar soyu azalan ya da soyu tükenme tehlikesi gösteren türler olarak bilinir.
Sponsorlu Bağlantılar
Yaşamın başladığı günden bu yana her zaman soyu azalan türler olmuştur. Bu, evri­min doğal bir yönüdür (bak. evrim). Bazen ender bulunan türler yeniden çoğalarak yok olmaktan kurtulurken bazı türler de yeryü­zünden tümüyle silinmiştir (bak. Soyu Tüken­miş Hayvanlar). Eskiden beri az bulunduğu bilinen bazı bitki ve hayvanlar ise yok olma­nın eşiğindedir.
Günümüzün sorunu gittikçe daha çok türün var olma savaşı vermesi ve yok olmasıdır. Bu durum temel olarak bizim suçumuzdur. İn­sanlar çoğaldıkça ve yeteneklerini doğal den­geleri gözetmeden kullandıkça yok olan hay­van ve bitki sayısı artmıştır.
Temiz hava, toprak ve su çoğu canlının temel gereksinimlerini oluşturur. Ama çöple­rimiz, fabrika atıklarımız, motorlu taşıtları­mızla çevremizi kirletiyoruz (bak. çevre'kir-liligi). Bitki ve hayvanların da yaşayacak ye­re gereksinimleri vardır. Ama hızla artan nü­fusumuzun yarattığı baskıyla doğal alanları yollara, tarlalara, fabrikalara ve kentlere dö­nüştürüyoruz. Geliştirdiğimiz güçlü makine­ler, yol açtığımız yangınlar ormanları, batak­lıkları ve öbür doğal ortamları barındırdıkları canlı varlıklarla birlikte yok etmektedir.
Bazı hayvan ve bitkiler de yalnız "anı" değeri için, "süs" ya da "spor" olsun diye kırıma uğratılmaktadır. İnsanlar hâlâ ender bulunan memelilerin postlarından yapılmış kürkleri giymekte, doğada pek az kalmış çiçek ve kelebekleri koleksiyon tutkusuyla toplamaktadırlar.

Sayılarla Soyu Azalan Türler
Biyologların belirlemelerine göre her 10 tür­den birinin soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu da en azından 1 milyon hayvan ve bitki türünün tükenmek üzere olduğunu gösterir. Birçoğu öylesine az üremektedir ki, onları kurtarmak olanaksızdır. Yeryüzünde her gün en azından bir türün yok olduğu, birçoğunun ise yok olmanın eşiğine geldiği sanılmaktadır.
Doğada hayvan ve bitkiler ayrı ayrı değil, karşılıklı ilişkiler içinde yaşar (bak. çevrebi­lim). Bir ağaç türünün azalması besin ve barınak olarak ondan yararlanan tüm canlıla­rın da yaşamını tehdit eder.
Balina, gergedan ve timsah gibi 2.000'i aşkın iri yapılı hayvan türünün soyu azalmak­tadır. Ama soyu azalan küçük yapılı türlerin sayısı çok daha kabarıktır. Üstelik tüm bu canlıları saptamaya yetecek ne zaman, ne de uzman vardır. Bazı bitki ve hayvan türleri bilim adamları tarafından tanımlanıp adlandı­rılmadan azalmakta ya da yok olmaktadır.

Soyu tükenen birçok canlı türünün, eğer yeterli zaman ve olanak bulunsaydı, yaşamsal önemdeki gereksinimlerimizi karşılayabilece­ğini bilmek, içine düştüğümüz acıklı durumu belki de en çarpıcı biçimde ortaya koymak­tadır.

Soyu Azalan Türlere İlişkin Bilgilerin Derlenmesi
1948'de kurulan ve merkezi İsviçre'de bulu­nan Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği soyu azalan türler hakkında bilgi toplamakta ve listeler düzenlemektedir. Red Data Book ("Kırmızı Veri Kitabı") adı verilen bu ayrıntılı listeler memeliler, kuşlar, amfibyumlar, sürüngenler, omurgasızlar ve bitkilerden oluşur. Listelerdeki canlılar, he­men etkin önlem alınmazsa soyu tükenmek üzere olanlardan, aşırı avlanma nedeniyle giderek soyu azalan türlere kadar değişen gruplar halinde sınıflandırılmaktadır.
Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin ender bulunan bitki ve hayvanlar ile mercan resifleri, bataklıklar ve yağmur ormanları gibi değişik yaşama ortam­larına ilişkin çeşitli yayınları da vardır.

Soyu Azalan Bitkiler
Yeryüzünün en iri çiçeklerini veren Rafflesia arnoldii aynı zamanda en az bulunan bitkiler­den biridir. Malezya'da yetişen bu bitki içinde yaşadığı yağmur ormanlarının önce kereste, sonra da tarla açma, hayvan otlatma ve ev yapma amacıyla büyük ölçüde yok edilmesi nedeniyle iyice azalmıştır. Dönenceler arasın­da uzanan öbür ormanlar insanların yıkıcı etkisi altında kalmakla birlikte, henüz yeryüzünün en zengin bitki ve hayvan yaşamını barındırmayı sürdürmektedirler.
Doğal ortamında neredeyse bulunmayacak ölçüde yok olan afrikamenekşesi (Saintpaulia ionantha), biraz değişikliğe uğratılmış çeşitle­riyle evlerin en gözde süs bitkileri arasına girmiştir. Bilim dünyasının çok geç farkına vardığı bambu sikası (Ceratozamia hildae) yalnız Meksika'daki iki küçük bölgede yetişi­yordu. Böylesine ender bulunan bir türün özenle korunması gerekirken insanlar bu bit­kileri kökleyip koleksiyonculara satmaya baş­ladılar. Öte yandan görünüşünden ötürü canlı kaya (Ariocarpus cinsi) denen kaktüsler gibi Meksika çöllerinde yaşayan birçok bitki türü de tehlikeli ölçüde azaldı. Bu ilginç bitkiler son derece yavaş büyümeleri nedeniyle doğa­da çoğalamamakta, toplandıkça sayıları azal­maktadır.
Avrupa'da doğal ortamlarından koparılan birçok orkide türünün de soyu tükenme tehlikesi göstermektedir. Kır çiçeklerini ko­parmak yerine oldukları yerde bırakmak bu bitkilerden çok daha fazla insanın zevk alma­sını sağlar. Anadolu'dan dış ülkelere süs bitkisi olarak satılan kardelenler (Galanthus cinsi) aşın söküm sonucu önemli ölçüde azalmıştır. Bu güzel çiçeklerden gelecek ku­şaklara yalnız fotpğraflannın kalması istenmi­yorsa etkili önlemlerin alınması zorunludur.

Soyu Azalan Hayvanlar
Gergedan gibi iri hayvanların sayılarını belir­lemek görece kolaydır. Örneğin Afrika'da yaşayan beyaz gergedanın kuzeyde yaşayan alttürü (Ceratotherium simum cottoni) son derece azalmıştır. Zaire'deki Garamba Ulusal Parkı'nda sayılan yaklaşık 10 dolayında kalan bu hayvanlann belki birkaçı da yakın çevrede bulunmaktadır. Gene hızla tükenen türlerden Sumatra gergedanının (Didermocerus sumat-rensis) toplam sayısı 500'ün altına inmiştir. Kanat açıklığı 3 metreyi aşan California kon-dpru (Gymnogyps californianus) ise artık ydbanıl ortamdan tümüyle silinmiştir.
' Bazı doğal yaşamı koruma uzmanlan yok olmanın eşiğine gelen türlerin hayvanat bah­çelerinde ya da gerekiyorsa laboratuvarlarda bakılıp üretilmesini savunmaktadırlar (bak. DoGayi Koruma).
Avustralya'da soyu azalan birçok tür yaşa­maktadır. Bunların büyük bölümü yeryüzü­nün başka hiçbir yerinde bulunmayan keseli­lerden (bak. Keseliler) oluşur. Örneğin bir­çok keselifare türünün soyu tükenmek üzere­dir. Soyu tükendiği sanılan bir keselifare türünün (Antechinus apicalis) ise 1967'de Batı Avustralya'daki Albany yakınlarında hâlâ ya­şadığı anlaşılmıştır.
Avustralya hayvanları uzun dönemler bo­yunca yeryüzünün öbür bölgelerinden yalıtıl­mış olarak yaşadıklarından çok büyük sorun­larla karşı karşıyadır. İlk Avrupalı göçmenler­le birlikte gelen kedi, tilki, köpek gibi etçiller­le rekabet edemeyen bu hayvanlar önemli ölçüde yok olmuştur. Değişik amaçlarla daha önce bulunmadıkları yerlere götürülen hay­vanların birçoğu da benzer biçimde doğal dengeleri bozarak zararlı olabilmektedir.
Memelilerin en irisi olan balinalar ile en küçüklerinden yarasalar soyu azalan türler arasında yer alır (bak. balina; yarasa). Oran­gutanlar, Papua Yeni Gine'de yaşayan en iri kelebekler, Hawaii'deki ağaç salyangozları, üremek için Afrika'dan Türkiye'nin tek bir yöresine gelen kel aynaklar iyice azalmış ya da yok olma noktasına gelmiştir. Daha binler-cesinin eklenebileceği bu liste her gün uza­maktadır.

Soyu Azalan Türleri Kurtarma Çabaları
Ender hayvan ve bitkilere nasıl yardım edile bileceği DOĞAYI KORUMA maddesinde anlatılmıştır. Bunlar arasında yaşama ortam­larını korumak, doğal koruma alanları oluş­turmak ve hayvanların öldürülmesini engelle­mek sayılabilir. Doğal yaşamı koruma grupla­rı ve devletler soyu azalmakta olan türlere ilişkin listeleri halka duyurmakta, çıkarılan yasalara dayanarak bu hayvanları yaşadıkları bölgelerle birlikte korumaya çalışmaktadır­lar. Ayrıca soyu tükenen türlerin ölü ya da canlı olarak uluslararası ticaretini yasaklayan anlaşmayı 100'e yakın ülke imzalayarak ender hayvanların yakalanıp satılmasını önemli öl­çüde engellemiştir.

SOYU TÜKENMİŞ HAYVANLAR
Tümüy­le yok olmuş hayvan türlerine soyu tükenmiş denir. Bu türlerin artık Dünya üstünde yaşa­yan örnekleri yoktur.

Yaşamın başlamasıyla birlikte türlerin çe­şitlenmesine türlerin yok oluşu eşlik etmiştir. Bu durum doğal evrim sürecinin bir parçası­dır. Türler değiştikçe bazen yaşadıkları çevre­lere daha iyi uyarlanmış ve aynı zamanda çevre tarafından değişikliğe uğratılmışlardır. Bu türler varlıklarını sürdürürken, çevreye iyi uyum sağlayamayanlar ise var olma savaşında yenik düşüp yeryüzünden silinmişlerdir.
Bu bilgiler fosillerin incelenmesi sayesinde edinilmiştir (bak. Fosil). Fosiller uzun yıllar önce ölmüş canlıların sertleşmiş kalıntıları­dır. Günümüzde varlığını sürdüren canlı türlerinin fosillerine de rastlanır. Ama fosiller çoğu kez soyu tükenmiş türlerden kalmıştır. Örneğin 65 milyon yıl öncesinden kalan fOSİl­lere göre yeryüzünde yüzlerce dinozor türü yaşıyordu. Bunların tümü 1 milyon yıldan kısa bir süre içinde yok olmuştur.
Yapılan araştırmalar çağlar boyunca birçok kez kitle­sel soy tükenmesi olayının gerçekleştiğini göstermektedir. Bilim adamlarına göre Dünya'da yaşamın başlamasından bu yana ortaya çıkan tüm hayvan türlerinin yüzde 90'ı aşan bölümü yok olmuştur.
Soy tükenmesine yol açan nedir? Bunun birçok nedeni vardır. Bazen iklim ve çevre koşulları değişir ve bu değişime canlılar ayak uyduramaz. Belki dinozorlar da değişen iklim koşullarının kurbanı olmuş, dondurucu so­ğuklara dayanamayarak yeryüzünden silin­mişlerdir (bak. dinozor).
Bazen bir hayvan türü evrimleşen yeni ve daha başarılı türlerin rekabetine dayanamaz. Örneğin, milyonlarca yıl boyunca kıtalar Dünya'nın yüzeyinde yavaş yavaş sürüklendi (bak. dünya; jeoloji). Bu sürüklenme sonu­cu, Güney Amerika öbür kıtalardan milyon­larca yıl uzak kalmış, bu dönem boyunca ke­seliler rahatça gelişip çeşitlenme fırsatı bul­muştu. Ama Kuzey Amerika ile Güney Ame­rika birbirlerine bağlanınca daha üstün yapılı olan eteneli memeliler kuzeyden güneye ya­yıldılar. Keseliler bu rekabete dayanamadılar ve kılıç dişli keselikedi (Thylacosmilus cinsi) gibi birçok türün soyu tükendi (bak. kese­liler).

Günümüzde Soyu Tükenen Hayvanlar
Soy tükenmesi doğal bir süreçtir. Ama sorun günümüzdeki bitki ve hayvan türlerinin çok daha hızlı bir biçimde tükenmesinden doğ­maktadır. İnsanın ortaya çıkışından beri dev tembelhayvan, dev sığın ve mamut gibi birçok iri yapılı hayvan türü ortadan kalktı. İnsanlar tarafından avlanmaları belki de bu hayvanla­rın yok olmasına yol açan temel etkendi.
Doğal yaşamı koruma uzmanlarına göre, günümüzde her gün en azından bir hayvan ya da bitki türünün soyu tükenmekte, birçoğu­nun da soyu tükenme tehlikesi göstermekte­dir. Bunun nedeni büyük ölçüde toprak, su ve hava kirliliği; besin ve hammadde edinmek amacıyla yapılan avlanma; konut ya da yol yapmak amacıyla ormanların yok edilmesi ve bataklıkların kurutulmasıdır. Ayrıca insanlar
doğal dengelere zarar veren birçok gelişme­den sorumludurlar (bak. çevre kirliliği).

Adı çok duyulan soyu tükenmiş hayvanlar­dan biri de dododur (bak. Dodo). Uçamayan bu iri kuşların sonuncusu 1681'de öldürüldü. Dodo zamanla soy tükenmesinin bir simgesi haline geldi ve son yıllarda binlerce başka hayvan türü de aynı yazgıyı paylaşarak yeryü­zünden silindi. 1911'de, Newfoundland kurdu avlanma sonucu, yok edildi. 1937'de Bali kaplanı da avcıların kurbanı oldu. Jamaika ağaç yılanının soyu 1960'ta insanlar tarafın­dan avlanma ve adaya getirilen kuyruksüren­ler nedeniyle tükendi. Birçok böcek, örüm­cek ve öbür küçük hayvan türleri bilim adamlarının haberi bile olmadan yok olmak­tadır. Bu hayvanlan kurtarmak için etkin önlemler alınmazsa 2000 yılı geldiğinde her gün 100 türün soyu tükenecektir. Sıranın Homo sapiens'e, yani varlığını sürdürebilen tek insan türü olan bize gelmesini istemiyor­sak geriye kalan bitki ve hayvanları yaşatacak köklü çözümler bulmalıyız (bak. doğayı Ko­ruma).


"Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica"

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

dünyada soyu tükenmiş hayvanlar


Ülkemizde soyu tükenen veya tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan pek çok tür bulunmaktadır. Bu türlerin çoğu sadece ülkemizde yaşamakta olan türlerdir. Yani bir anlamda doğal zenginliklerimizdir. Ama bilinçsizlik bu zenginliklerin ileri nesillere miras bırakılmasını önlemektedir. Bu türlerden bazıları Toros Kertenkelesi, kaplumbağa türleri ,Anadolu Kaplanı,Akdeniz Foku çeşitli kelebek türleri Kelaynaklar vs……………
Sponsorlu Bağlantılar

DENİZ KAPLUMBAĞALARI
Soyu tehlikede olan türlerden biri olup sayıları hızla azalmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Birincisi: üreme alanları olan kumsalların insanlar tarafından tahrip edilmesi. İkinci neden: bazı türlerin etinin yenmesi. Üçüncü neden ağları parçaladıkları gerekçesiyle balıkçılar tarafından öldürülmeleri. Bazı ülkelerde deniz kaplumbağası kabukları turistik eşya olarak bile satıldığı görülmektedir.
KELEBEKLER
Narin ve korunmasız yapıları nedeniyle kelebekler insanın doğaya verdiği zarardan en çok etkilenen böcek türüdür. Kanatlarının olağanüstü etkileyici renk kompozisyonlarıyla insanların eskiden beri ilgisini çeken kelebeklerden Türkiye'de 268 tür bulunmaktadır. Bu türlerin çoğu artan çevre kirliliği nedeniyle yok olmakta ya da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır.
KUŞLAR
Devlet Su İşleri gibi bazı kurumlar tarım arazisi elde etmek için veya su kaynakları sağlamak amacıyla göl ve bataklıkları kurutmakta ve yaban hayvanların soylarının tükenmesine neden olmaktadır. Örneğin; yurdumuzda yalnızca Hatay'daki Amip Gölü'nde yaşayan Yılan boyun isimli kuşun soyu gölün kurutulmasıyla yok olmuştur.
Buna ek olara tarım ilaçlarının fazlaca ve bilinçsiz olarak kullanılması pek çok hayvanı olumsuz etkilemiştir. Bitkilere zarar veren böcek, fare gibi canlılarla mücadele etmek için tarlalara atılan yapay gübreler ve zehirler, milyonlarca hayvanın da ölüm nedenidir. Tarım ilaçları nedeniyle soyları tükenen hayvanlara en güzel ve en bilinen örnek: kelaynaklardır. Göçmen kuşlardan olan kelaynaklar yazın Afrika'dan göç edip Urfa'nın Birecik ilçesine geliyorlardı. 1950'li yıllarda bölgede 600 çiftten fazla kelaynak görülüyordu. Ama yine o yıllarda zararlı böcekler için kullanılmaya başlanan tarım ilaçları kelaynakları da yok etti. Çünkü kelaynakların besin kaynağı bu zararlı böceklerdir. 1970'li yıllara gelindiğinde kelaynakların sayısı 50'nin altına düştü. Koruma altına alındılar. Ama bugün Birecik'teki koruma istasyonunda üretilmiş olan kelaynaklar göç etme özelliklerini yitirmiş durumdalar.
ANADOLU LEOPARI
Anadolu leoparı Türkiye'de yaşayan vahşi kedilerin en güzel örneklerinden biri olup aynı zamanda Türkiye’de yaşayan bilinen en yırtıcı hayvandır. Ama yüzyıllar boyunca avlanma sonucu sayıları hızla azalmıştır. Anadolu leoparının son bireyleri 1950'li yıllarda Dilek Yarımadası'nda ve 1970'li yılların başında Eskişehir çevresinde örülmüş ve görüldüğü yerde de öldürülmüştür. O günden bu yana varlığından haber yok.
AKDENİZ FOKU
Yok olma sınırındaki bir başka hayvan türü de milyonlarca yıldır yaşayan Akdeniz fokudur. Akdeniz foku bütün dünyada nesli tehlike altında bulunan türler içerisinde ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde özellikle Ege’de Foça, Bodrum Yarımadası ve Anamur-Taş ucu’nda yaşamaktadır. Akdeniz foku için alınacak her önlem aynı zamanda balıkçılık, turizm kıyılarımız ve denizlerimizi de koruyacaktır.
Soyu tükenen her canlı aslında insanın bir parçasıdır. Onunla birlikte bir parçamızı da yitiriyoruz. Bu nedenle her insan onu yaşatmak için çaba harcamalı.

Benzer Konular

16 Aralık 2011 / ThinkerBeLL Zooloji
13 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Zooloji
30 Mayıs 2015 / Ziyaretçi Cevaplanmış
13 Haziran 2011 / AndThe_BlackSky Biyoloji
9 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük