Arama

Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?

Güncelleme: 19 Temmuz 2012 Gösterim: 18.584 Cevap: 5
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
19 Mart 2011       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Radyasyon Nedir?
Radyasyon uzayda yayılan enerji olup, insanoğlunun yaşadığı çevrenin bir parçasıdır. Bilinen örnekleri ise güneşten dünyaya gelen ışık ve ısıdır.X-ışını ve radyo dalgaları da radyasyonun türleridir.
Radyasyon atomlardan gelir. Doğada bulunan her nesne atomlardan oluşmuştur. Atomlar maddelerin yapı taşlarıdır. Atomlar, proton ve nötronlardan oluşan çekirdek ve çekirdeğin etrafındaki yörünge elektronlarından oluşur (Şekil-3). Farklı elementler için nötron, proton ve elektron sayıları değişiktir. Proton pozitif ve elektron negatif elektrik yüklüdür. Bu elektriksel çekim elektronları yörüngede tutar. Biraraya gelen atom grubları molekülleri oluşturur. Atomlar ve moleküller hareketlerinden dolayı kinetik enerji veya yapılarından dolayı potansiyel enerjiye sahiptirler.
Atomlar ve moleküller enerji soğurabilir ve artan enerji miktarına göre hareket ve/veya yapılarında değişiklik olur. Fakat atom ve moleküller enerji de yayabilirler. Bu da onların kinetik ve potansiyel enerji konumlarındaki değişikliklere neden olur. Örneğin mum yandığında, mumun molekülleri ile havadaki oksijenin birleşmesi sonucu mumun yapısında değişiklikler olur. Bu yapısal değişikliklerin sonucu ısı ve ışık formunda enerji ortaya çıkar.
Farklı kaynaklardan yayılan farklı tipteki radyasyon, kaynakların ve radyasyonun özelliğine bağlı olarak farklı enerjilere sahiptir. Isı ve ışık radyasyonları ile mikrodalga ve radyo dalga radyasyonları, elektromagnetik dalga enerjisine örnek olarak verilebilir.
Bilinen ışık olarak kabul ettiğimiz elektromagnetik dalgalar, kızılötesi ısı dalgalarından daha fazla enerjiye sahip olmasına rağmen mikrodalgalar ve radyo dalgaları kızılötesi dalgalardan daha az enerjiye sahiptir. X-ışınları ve gama ışınları dalgaları ise bunların hepsinden daha fazla enerjiktir. Dalga boyları Şekil-2'de gösterilmiştir. Çok yüksek enerjili olan dalgalar, yüksek giricilik özelliğine sahiptir. Bu nedenle X-ışınları tıbbi alanda organların görüntülenmesinde kullanılır.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil 1. Isı ve Işık Enerjisi
Isı ve ışık enerjisi uzayda dalgalar şeklinde yayılır. Güneşten gelen bu ısı ve ışık radyasyonu görülebilir veya hissedilebilir. Daha fazl veya daha az enerjili diğer radyasyonlar duyu organlarımız ile algılanamaz, fakat duyarlı cihazlar ile ölçülebilir. Örneğin radyoaktif artık yönetimi için camlaştırma çalışmalarında kullanılan fırından yayılan ısı enerjisinin kızılötesi tekniği ile çekilmiş fotoğrafını ve aynı fırının görünür ışığa duyarlı teknik ile çekilmiş fotoğraflarını Şekil 1'deki resimde görebiliriz.
Duyularımız ile yalnız kızılötesi ve görünür bölgedeki ışığın elektromagnetik dalgalarını algılayabiliriz. Diğer elektromagnetik dalgaları özel cihazlardan geçirerek, duyu organlarımız ile algılayabileceğimiz sinyale dönüştürerek algılayabiliriz (dedeksiyon). Örneğin radyo dalgalarının radyoda sese dönüştürülerek algılanabilmesi gibi.
Elektromagnetik dalgaların dışında radyasyon, yüksek hızda hareket eden parçacıklardan da oluşur. Bunlar kararsız atomlardan yayılan elektronlar, protonlar, nötronlar ve alfa parçacıkları gibi çeşitli tiplerde olabilir.
Özetlersek, radyasyon elektromagnetik dalgalar veya hızlı parçacıklar şeklinde yayılan enerjidir.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil 2. Elektromanyetik Spektrum
- Elektromagnetik enerji spektrumu: Enerji, elektormagnetik dalgalar olarak bilinen görülemeyen dalgalar şeklinde yayılır. - Radyo ve televizyonlar, elektromagnetik dalgaların kullanılması esası ile çalışırlar. - Mikrodalgalar yemek pişirme fırınlarında ve uzun mesafeli telefon konuşmalarında kullanılır - Yüksek frekanslı radyasyonlar en büyük enerjiye sahiptir ve giricilik özellikleri en fazladır. Bunlar tıp ve endüstri alanında çok değişik amaçlarla kullanılırlar. Bu radyasyonların en fazla enerjiye sahip olanları iyonlaştırcı radyasyon olarak isimlendirilir.
Radyasyonun yararlarının yanısıra bazı zararlı etkileri de bulunmaktadır. Örneğin yaşamımız için güneş enerjisine ihtiyacımız olmasına karşın aşırı ışınlanma durumunda güneş ışınları cilt yanığına ve bazı durumlarda da deri kanserine neden olabilir. Aynı şekilde mikrodalga fırınlarında olabilecek kaçaklar da ısı ve laser yanıklarına neden olur. Elektromagnetik dalgalar dışında, atomların bozunması sonucu oluşan radyasyonun da faydalı kullanım alanlarına paralel olarak yeterli korunma sağlanmazsa bazı zararlı etkileri bulunmaktadır. Atomlar elementlerin en küçük birimidir. Hidrojen, karbon, oksijen, uranyum ve bütün diğer 92 doğal element vardır. Atomların çoğu kararlıdır.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil-3 Helyum Atomu Gösterimi
Örneğin karbon-12 atomu kararlıdır ve bozunmaz yani karbon-12 atomu olarak kalır. Bununla beraber karbon atomunları hem kararlı hem kararsız formda bulunabilir. Karbon-14 atomu karbon atomunun kararsız bir formudur ve karbon-12’ye göre çekirdeğinde 2 nötron fazlalığı vardır. Sonuçta karbon-14 atomu bozunarak tamamen farklı yeni bir element atomuna dönüşecektir. Kararsız atomlar "Radyoaktif" olarak ifade edilir ve kararsız atomun fazla enerjisini vererek kendiliğinden, daha kararlı yeni bir atoma dönüşmesi olayı "Radyoaktif Bozunma" olarak ifade edilir. Radyoaktif atomlar tıbbi teşhis ve tedavi yöntemleri ile araştırma çalışmaları ve nükleer enerji üretimi için önemlidir.
Atom, elementin karakteristiklerini belirten en küçük parçasıdır. Atom, pozitif yüklü protonların ve yüksüz olan nötronların oluşturduğu bir çekirdek ve çekirdeğin etrafındaki negatif yüklü yörünge elektronlarından oluşur. Atomlar sürekli hareket halindedir. Yanda (Şekil-3) Helyum-4 atomu gösterilmiştir. Helyum-4 atomunun çekirdeğinde 2 proton ve 2 nötronu ve 2 yörünge elektronu vardır.
Radyoaktif bozunma nedir?

Radyoaktif bozunma, kararsız atomların fazla enerjilerini vererek daha kararlı atom haline dönüşmek için kendilerini yeniden düzenlemeleri işlemidir.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?

Sponsorlu Bağlantılar
Şekil-4 Uranyum Madeni
Radyoaktif bozunma olayı fotograf flaş ampulüne benzetilebilir. Ampulde depolanan enerji flaş ışığı şeklinde ortaya çıkar. Flaş ampulünün ışık vermesi sonucu, depoladığı enerjisi ortaya çıkan ampulun fazla enerjisi kalmamış olup diğer kararlı forma (kullanılmış flaş ambulüne) dönüşür (Şekil-5). Benzer şekilde radyoaktif atom, enerjisini vererek yeni bir forma dönüşür. Flaş patlaması olayından farklı olarak radyoaktif atomun bozunma sonucunda yeni forma dönüşen atomu da radyoaktif olabileceği gibi yeni forma dönüşen radyoaktif atomun kararlı atom haline gelebilmesi için bir dizi bozunma gerekebilir (Tablo-1 de gösterilmiştir). Herbir bozunma olayında enerji bir radyasyon formunda ortaya çıkar. Yeryüzü oluştuğunda birçok radyoaktif atom bulunuyordu. Bunların çoğu şu an kararlı hale gelmiştir. Yalnız uzun ömürlü radyoaktif atomlar ve bu atomların bozunma ürünlerinin önemli miktarları bozunmadan kalmıştır. Bunların bazıları Potasyum-40, Uranyum-238 ve Toryum-232’dir.

Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?

Şekil-5 Flaş Lambası



Tablo 1. Uranyum - 238 Bozunma Zinciri


Ad:  tablo1.JPG
Gösterim: 1297
Boyut:  65.2 KB



Radyoaktif atomların kararlı atom haline dönüşmesi için iyonlaştırıcı radyasyon yayınlaması, radyoaktif bozunma olarak ifade edilir. Son kararlı duruma erişme süresi, gerekli bozunma adımları ve herbir adımda salınan radyasyon çeşitleri bilinmektedir. Uranyumun bütün izotopları kararsız olup, çeşitli bozunma adımlarında alfa, beta ve gama radyasyonları yayılır. Bununla ilgili bozunma serisi Tablo-1 de verilmiştir. U-238’in bozunma serisinin son ürünü, kararlı kurşun-206 izotopudur. Bu tabloda herbir bozunma adımında salınan radyasyon çeşidi ve yarılanma ömürleri verilmiştir. Uranyum bozunarak doğal çevre radyasyon seviyesine ulaşır. Yüzyıllar önce doğal radyasyon seviyesi bugünkünden daha yüksekti.
İyonlaştırıcı Radyasyon Nedir? Radyasyon ile ilgili bilimsel konuşmalar ısı, ışık, radyo ve televizyon dalgaları ile radar ve mikrodalgalarını da kapsar. Oysa birçok kişi için radyasyon, X-ışınları ile nükleer reaktörlerle ilgili radyoaktif maddeden yayılan radyasyon anlamındadır. Bilim adamları bunları "iyonlaştırıcı radyasyon" olarak ifade etmişlerdir. Çünkü radyasyonlar diğer maddelerle etkileştiğinde elektrik yüklü parçacıklar veya iyonları oluşturur ve iyonizasyon meydana gelir. Bu olay Şekil-6'da resimler ile açıklanmıştır.
Ad:  tablo2.jpg
Gösterim: 1074
Boyut:  25.1 KB

Ad:  tablo3.jpg
Gösterim: 1061
Boyut:  39.2 KB


Şekil-6. Radyoaktif Bozunma
İyonlaştırıcı Radyasyonların Birçok Türleri Vardır;

X-ışınları ışık gibi elektromagnetik dalga yapısında olup, daha yüksek enerjili ve daha fazla giricilik özelliğine sahiptirler. X-ışınları, özel olarak yapılmış cihazlarda hızlandırılmış elektronların bir metal hedefe çarptırılması ile elde edilir. Insan vücuduna girebilme özelliğinden dolayı X-ışınları tıpta birçok teşhis yöntemlerinde kullanılır.

Gama radyasyonlarıtıbbi amaçla kullanılan X-ışınlarından daha büyük enerjili elektromagnetik dalgalardır. Bazı radyoaktif maddeler bozunduğu zaman atomların çekirdeğinden gama radyasyonu yayılır. X-ışınları gibi gama ışınları da yüksek girici güce sahiptir ve insan vücudunun bir tarafından diğer tarafına geçebilir. Kanser tedavisinde tümör hücrelerinin öldürülmesinde gama ışınları kullanılır. Gama ışınlarının şiddetinin azaltılması için kalın beton engeller veya kurşun kullanılır.

Kozmik radyasyonlaruzaydan yeryüzünü bombardıman eden çok enerjik parçacıklardan oluşmuştur. Kozmik radyasyonların şiddeti daha yükseklerde deniz seviyesinden fazla olup, atmosfer yoğunluğu en fazla olduğundan kozmik radyasyona karşı iyi bir koruma sağlar.

Nötronlar dagirici özelliği çok fazla olan parçacıklardır. Nötronlar, uzaydan, atmosferde atomların çarpışmasından, ve nükleer reaktörün içerisindeki bazı atomların parçalanmaları esnasında (fisyon) oluşur. Reaktör içinde nötron radyasyonuna karşı zırhlama amacı ile su ve beton kullanılır.


Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
yukardan aşağıya etkileri sırası ile alfa beta gama ışınları
Şekil-7.

Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?

Resim-2 Doğal Radyasyon Kaynakları
Şekil 7, alfa, beta ve gama radyasyonlarının birbirlerine göre giricilik gücünü gösteriyor. Alfa parçacıkları derinin ilk tabakası tarafından tutulur. Beta parçacıkları parçacığın enerjisine bağlı olarak insan derisininin 1-2 cm derinliğinde durdurulur. Gama radyasyonları çok giricidir, elden tamamen geçer ve şiddetini azaltmak için kalın beton engeller veya kurşun gereklidir.
Günlük yaşantımızda karşılaştığımız doğal radyasyon kaynaklarından bazıları Resim-2'de gösterilmiştir. Saban ile sürülen toprakta radon gazı yayılmasına neden olan radyoaktif elementler ortaya çıkar. Bu doğal radyoaktivite içtiğimiz suya, soluduğumuz havaya ve gıda zincirine geçer. Aynı zamanda taş, tuğla, ve betondan yapılmış inşaat malzemelerinden de doğal radyasyon yayılır. Hatta düzenli olarak yanında uyuduğumuz diğer kişi radyasyon dozumuzu artırır. Ancak bu kaynakların bazıları çok küçük radyasyon dozlarına neden olur.

Iyonlaştırıcı Radyasyonlar Hangi Birimlerle Ölçülür? Her bir radyasyon tipine bağlı olarak toplam enerji miktarını ölçebiliriz. Verilen bir enerji miktarı için alfa parçacıkları, geçtikleri birim mesafede; beta parçacıkları ile gama ve X-ışınlarından daha fazla iyonlaşmaya neden olurlar. Bu farklılık, Sievert olarak adlandırılan radyasyon birimi yardımı ile ifade edilir. Zira, radyasyonun tipi ne olursa olsun 1 Sievert’lik radyasyon sabit biyolojik etkiye neden olur. Radyasyonun düşük seviyelerinin ölçümünde milisievert (Sievert’in binde biri) ve mikrosievert (Sievert’in milyonda biri) gibi daha küçük birimler kullanılır. Normal Olarak ne kadar Iyonlaştırıcı Radyasyon ile Işınlanıyoruz? Oturduğumuz evlerin yapı malzemeleri, cam ve seramikler, su ve yiyecekler, tütün, yol yapım malzemeleri, değişik yakıtlar, havaalanı radar sistemleri, porselen dişlerde kullanılan uranyum, teşhiste kullanılan X-ışınları ve benzeri birçok nedenle dolayı iyonlaştırıcı radyasyonlara, hepimiz hergün maruz kalırız. Ayrıca, nerede ve nasıl yaşadığımıza bağlı olarak yılda 1 miliSievert kadar doğal çevre radyasyonuna (back-ground) maruz kalırız. Söz konusu bu back-ground radyasyon kaynakları ise güneşten gelen kozmik ışınlar, yeryüzünde ve vücudumuzda bulunan doğal radyoaktif maddelerdir. Güneşten gelen kozmik ışınlar dünyamızı çevreleyen atmosfer tabakasında bir miktar tutulur. Fakat yaşadığımız bölgenin deniz seviyesinden olan yüksekliğine bağlı olarak kozmik ışınlar nedeni ile maruz kalınan radyasyon miktarı da artar. Yüksek bölgelerde yaşayanlar daha fazla radyasyona maruz kalırlar. Fazla uçak yolculuğu yapanların yıllık doğal radyasyon dozları artar. Kayalar veya toprakta bulunan doğal radyoaktif maddeler nedeni ile zorunlu olarak belirli miktarda radyasyon dozuna maruz kalırız. Ayrıca inşaat malzemesi olarak bu toprakların kullanılması ölçülebilir radyasyon miktarını artırır. Örneğin, tuğla veya taş binada yaşayanlar, tahta binada yaşayanlardan daha çok radyasyon alır. Granit kaya taşlarından yapılmış yapılarda radyasyon miktarı en fazladır. Içerisinde doğal radyum bulunan inşaat malzemelerinden radon gazı yayılır. Insan vücudunda radyoaktif potasyum bulunduğu için düzenli olarak bir başkasının yanında yatıyorsak, yıllık radyasyon dozumuz artar. Bu radyoaktif potasyum, normal potasyumun içinde doğal olarak bulunur ve yaşamımız için gereklidir. Fakat aynı zamanda herbirimizin iç radyasyon dozuna neden olur. Yiyeceklerde, suda ve havada, dünyanın oluşumundan beri düşük seviyelerde doğal radyoaktivite mevcuttur. Bu doğal radyoaktif maddelerin vücuda alınarak, dokular tarafından soğrulması sonucu oluşan iç radyoaktivite yıllık olarak düşük miktarda radyasyon dozlarına neden olur. Bazı tipik radyasyon dozları Tablo-2 de gösterilmiştir. İyonlaştırıcı Radyasyonun Ne Kadarı Tehlikelidir?
Tüm vücut, kısa bir zaman içinde 10 Sievert gibi şiddetli radyasyona maruz kaldığında, vücuttaki bazı hücreler tahrip olur ve vücut, bu hücreleri tekrar eski haline getiremez. Bu gibi durumların hemen ölüm ile sonuçlandığı görülmüştür.Daha düşük radyasyon dozları doğrudan öldürücü değildir fakat radyasyon ışınlanmasından sonra uzun sürelerde kansere neden oldukları gözlenmiştir. Japonya’nın bombalanmasın-dan sonra sağ kalanlar, radyumlu boya işi ile uğraşanlar, radyotrapi hastaları ve uranyum madenlerinde ilk önceleri çalışanlardan bazılarında bu tür uzun süreli gecikmiş etkiler görülmüştür. Iyonlaştırıcı radyasyonun çok düşük dozları için daha sonra oluşabilecek biyolojik etkiler yeterince küçük olduğu için kesinlikle belirlenemez. Bununla birlikte, bilim adamları düşük dozlarda dahil olmak üzere iyonlaştırıcı radyasyonla ışınlanan kişilerin alınan dozları ile orantılı olarak kanser riski olacağını kabul ederler. Radyasyon etkilerinin bu lineer teorisine göre doz yarıya inerse, risk de yarıya iner. Doz seviyelerine göre radyasyonunetkileri yoğun bir şekilde incelenmeiş buna rağmen düşük doz düzeylerinin oluşturacağı risk hakkında tartışmalar devam etmektedir. X-ışınları ile beta ve gama radyasyonlarının etkileri üzerindeki bilimsel veriler son olarak BEIR komisyonu gibi kuruluşlarca gözden geçirilmiş (USA: Iyonlaştırıcı Radyasyonun Biyolojik Etkileri) ve lineer hipotezin düşük seviyeli doz etkilerini olduğundan fazla gösterdiği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte, alfa radyasyonu için lineer hipoteze göre yapılan risk tahmininin olduğundan fazla bulunması ihtimali daha az olup gerçekte riski olduğundan daha az gösterebilir.
Amerikan Ulusal Radyasyon Korunması Komitesine göre (NCRP) kişilerin veya radyasyon görevlilerinin yaşam boyunca maruz kalacakları radyasyon dozları için lineer teorinin risk tahminleri her zaman olduğundan fazladır. Bununla birlikte çok düşük radyasyon dozlarında lineer teori üzerine bilimsel tartışmalar vardır. Uluslararası kuruluşların radyasyon korunmasından sorumlu uzmanları ihtiyatlı düşünerek, radyasyon görevlileri için alınmasına izin verilen en fazla radyasyon dozunu ardışık beş yılın ortalaması 20 mSv olmak kaydı ile yılda 50 mSv ve halk üyesi kişiler için 1 mSv olarak tavsiye ederler. Bu limitler Kanada ve Türkiye gibi bazı ülkelerde, yönetmeliklerde esas alınmıştır. Buna ilave olarak doğal radyasyon kaynaklarından ve tıbbi uygulamalar nedeni ile yılda ortalama 2 mSv doz alınabileceği kabul edilir. Yoğun tıbbi tetkiklerin yapılması halinde bu değer artabilir. Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil-9 Lineer Teori
Radyasyon dozu depolanan enerji miktarı olup radyasyonun şiddeti ve ışınlanma süresine bağlıdır. Düşük radyasyon dozlarının biyolojik etkileri ölçülemeyecek kadar küçüktür (yılda 2 mSv veya doğal çevre radyasyonundan aldığımız ortalama doz ile tıbbi uygulamalardan aldığımız toplam doz). Birçok bilim adamı, dozun sıfıra doğru azaldığında etkilerinde aynı oranda azaldığını kabul eder. Bu, grafikte A çizgisi ile gösterilen lineer teoridir. Diğer bir teori ise, düşük dozlarda lineer teoride önerilenden daha önemli bir etki olduğunu önerir. (B çizgisi) Yeni çalışmalar sonucu oluşan teori ise, düşük dozların daha az etkisinin olduğunu öne sürmektedir. (C çizgisi) Düşük dozların etkileri konusunda bilgilerimizi artırmak için araştırmalar devam etmektedir.
Herhangi bir iyonlaştırıcı radyasyon kaynağından çıkan radyasyon dozu, kaynağa olan uzaklığa, ışınlanma zamanına ve sağlanan zırhlamaya bağlı olarak Şekil-10 da resimler ile gösterilmektedir. Kaynağa olan uzaklık 2 katına çıktığında radyasyonun şiddeti 1\4 oranında azalır. Bu bilgi radyasyon korunmasında yararlıdır. A konumunda bulunan kişinin aldığı radyasyon dozunu, D konumunda bulunan kişi A konumuna göre 27 kez daha uzun sürede alır.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil-10 Radyasyon ve Uzaklık
Şekil-10 daki resimdeki şahıslar için radyasyon dozları ve riskleri aynıdır. Fakat aynı dozu almak için geçen süre farklı olup kaynağa olan uzaklığa bağlı olarak 5 dakikadan 25 dakika, 45 dakika, ve 135dakika olarak. resimlerin altındaki şekildeki saatlerde bu süreler gösterilmiştir. Radyasyon kaynağının standart sembolü şekilde sol tarafta bulunmaktadır Resimde soldan sağa gidildikçekaynaktan olan uzaklığa bağlı olarak radyasyonun azalacağı, kırmızı rengin sarıya doğru solması ile göstermektedir. Radyasyonun Sağlık Riskleri Nelerdir? Insan vücudu, hücrelerin bir araya gelmesinden oluşur ve bu hücreler ise yaşamımıza yardımcı olan sistemleri ve organları meydana getirir. Vücuttaki milyarlarca hücrenin herbiri DNA olarak ifade edilen özel molekülleri içerir. DNA molekülü, hücrenin nasıl hareket edeceğini, hücrenin nasıl büyüyeceği ve ne olacağını (örneğin; bir karaciğer hücresi, göz hücresi vb. hücreler) kontrol eden bilgileri içerir. DNA’daki hasarın çoğu normal olarak canlı organizmalar tarafından düzeltilir. Ancak sürekli hasarlar yaşamı etkiliyebilir; örneğin DNA’da kendiliğinden olandeğişiklikler insan vücudunda düzenli olarak görülür ve vücudun onarma mekanizmaları tarafından düzeltilir. (Şekil-11). DNA’da kendiliğinden olan olaylara ilaveten endüstriyel kaynaklardan salınan veya yiyeceklerde bulunan kimyasal maddelerden veya sigara içilmesi, virüsler, güneş ışığı ve iyonlaştırıcı radyasyonlar nedeni ile de hasarlar meydana gelebilir. Radyasyonun DNA’da neden olduğu hasarlar; doz, doz şiddeti, radyasyonun tipi, vücudun ışınlanan bölümü, yaş ve sağlık durumu gibi birçok faktörlere bağlıdır. Hücrelerle etkileşen alfa radyasyonları, genellikle beta, X-ışını ve gama radyasyonlarına göre enerjisinin daha büyük bir miktarını hücrelere aktarır. Bu enerji (radyasyon dozu) hücre içerisinde normal hücre yapısını ve fonksiyonunu bozan kimyasal reaksiyonlara ve moleküler değişikliklere neden olur. Vücudun kendi onarım mekanizması tarafından değişikliklerin çoğunu düzeltilir. Bununla birlikte vücut sistemi ya DNA’daki hasarın bir kısmının düzeltilememesi yada yanlış düzeltilmesi sonucu vücutta küçük fakat belirli bir değişiklik olur. Şayet, DNA sürekli olarak hasar görürse, değişiklikler hücrelerin gelecekteki durumunu etkiler. Hücreler kontrol dışında çoğalırsa tümör oluşur.Eğer çoğalan hücreler, üreme hücreleri ise ve bu özel hücreler fetüs içinde gelişirse kalıtımsal etkiler ortaya çıkabilir. Doğadan aldığımız yıllık back-ground radyasyon dozundan binlerce ve onbinlerce defa büyük olan iyonlaştırıcı radyasyon dozları alındığında farkedilir sayıda hücre ölür. Iyonlaştırıcı radyasyonun bu özelliğinden yararlanarak radyoterapide, kanserli hücrelerin öldürülmesi veya tıbbi ürünlerin sterilizasyonu amacı ile bakterilerin öldürülmesi gibi uygulama alanları geliştirilmiştir.
Fakat düşük dozlardaki radyasyon ışınlanmasının kanser yapma olasılığı nedir? Radyasyon dozu ne kadar olursa olsun insan sağlığına hasar verme olasılığı vardır. Düşük dozların riski de küçüktür ve klinik etkileri kolaylıkla belirlenemez. Kansere neden olan ışınlanma ile hastalığın oluşumu ve başlaması arasında çok uzun yıllar geçebilir. Sigara içmek, beslenme alışkanlığı, güneş ışınları gibi kansere neden olan birçok etken arasından söz konusu kansere radyasyonun neden olduğu hakkında karar verebilmek zordur. Uluslararası Radyasyon Korunması Komitesi herbir mSv’lik doz için öldürücü kanser riskinin yüzbinde bir olduğunu tahmin eder. (Sievert başına 100’de 1) Oysa 1 mSv’lik radyasyon dozunun 7-1/2 sigara içilmesi ile aynı sağlık riskini taşıdığı Ingiliz bilim adamları tarafından açıklanmıştır. Bu karşılaştırma ve radyasyon riski ile ilgili lineer teoriye dayanarak nükleer güç santralının hemen yakınında yaşayan bir kişinin taşıdığı ilave risk yılda 1/3 sigara içen kişinin riski ile aynıdır. Radyasyonun genetik etkilerinin riskleri ile ilgili hayvanlar ve böcekler üzerinde çalışmalar yapılmıştır.Bu çalışmalardan çıkarılan sonuçlara göre genetik etkilerin insanlar üzerindeki sonuçları hakkında bilgiler toplanmıştır. Atomik Radyasyonun Etkileri üzerine Birleşmiş Milletler Bilimsel Komitesi (UNSCEAR, 1982) insanda bir genetik etki oluşturma riskini, 1 mSv’lik radyasyon dozu için 1 milyon doğumda 15 olarak tahmin eder. Buna karşılık insanlarda kendiliğinden olan genetik etki riski gerçekte on doğumda bir ihtimaldir. Insanlarda radyasyonun oluşturduğu genetik etkiler doğal oluşumlara göre çok daha az bir sıklıkta olduğu için belirlenmeleri zordur. Iyonlaştırıcı radyasyon, insan sağlığı üzerine etki eden birçok nedenden sadece birisidir. Bu etkiyi diğer nedenlerde olduğu gibi iyonlaştırıcı radyasyona gereksiz olarak maruz kalmamaya özen göstererek en aza indirebiliriz. Örneğin; nükleer endüstriden yayılan radyasyon miktarı yönetmeliklerle kontrol altına alınmıştır. Taş ve tuğladan yapılan evlerde ve işyerlerinde uygun havalandırma ile radon gazının dışarıya atılması sağlanabilir. Aynı şekilde, tıbbi teşhis amacı ile kullanılan X-ışını cihazlarının verimli olarak ve gerektiğinde kullanılması için doktor ve diş hekimlerini uyarabiliriz.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
İyonlaştırıcı radyasyon yapı hasarıona neden olur
Kopukluklar gözlenir (endunuclease)
Kopan parçaların ayrılması gözlenir (exonuclease) bazı DNA lifleri çekilişi
Tekrar birleşme (DNA polymerase)
Tamamiyle onarılmış DNAson yapılanma (ligase)
Şekil-11 DNA Yapısı ve Onarım Mekanizması
Doğal çevre ve tıbbi amaçlı tetkikler nedeni ile alınan iyonlaştırıcı radyasyon dozları, maruz kaldığımız radyasyon dozlarının en büyük bölümünü oluşturmaktadır. Bu dozlar oldukça düşük miktarlar olarak kabul edilirler ve insanlarda genetik etki ve öldürücü kanser oluşturması açısından çok az risk oluştururlar. Bu varsayım üzerine,nükleer endüstriden salınan radyoaktif maddeler back-ground radyasyon seviyelerini önemli derecede artırmaz ve insan sağlığı üzerine önemli bir düzeyde etkileri olmaz. Radyasyon Seviyeleri 10000 mSv Bir defada bütün vücudun ışınlanması halinde hastalanmaya ve takibeden birkaç hafta içinde ölüme neden olur. Ancak bu doz miktarı vücudun belli bir bölgesine kanser tedavisi amacı ile verilirse etkili olur. 1000 mSv Bir defada bütün vücudun ışınlanması halinde mide bulantısına neden olur; fakat hemen ölüm olayı görünmez. Işınlanmadan uzun yıllar sonra her 100 kişiden 1’inde kansere neden olabilir. 100 mSv Bir defada maruz kalınması halinde gözlenebilen etkisi olmaz.
5 mSv Radyasyon görevlisi olmayan halktan bir kişinin yılda almasına izin verilen (ardışık beş yılın ortalaması 1 mSv’i geçmemek koşulu ile) radyasyon dozudur. 1 mSvDoğal kaynaklardan yayılan, deniz seviyesinde normal back-ground dozudur. Bu doz, dünyadaki bütün insanlar tarafından alınan minimum dozdur. Uzun yıllar sonra kanser olma olasılığı 100.000 kişide 1’dir. 0.05 mSv Back-ground radyasyonunun 20’de 1’i olan bu miktar, bir nükleer güç santralının hemen yanında yaşayan kişiler için alınabilecek maksimum doz değeridir. (Tablo-3) Gerçekte ise dozlar bu değerden daha azdır. Aşırı radyasyon dozlarından halkın ve radyasyon görevlilerinin korunması için birçok değişik önlemler geliştirilmiştir. Pinawa’daki Whiteshell Nükleer Araştırma Kuruluşu gibi nükleer araştırma merkezlerinde, nükleer enerjinin kullanılmasını gerektiren sistemler tam olarak kullanılmaya başlanılmadan once önce yoğun araştırmalar yapılır.Görevliler ve nükleer güç santrallarına gelen ziyaretciler için son derece küçük seviyelerdeki radyasyon dozlarını ölçebilen hassas dozimetreler ve vücut sayıcıları gibi. X-ışınları ile teşhis veya tedavi gören hastaların istenmeyen vücut bölgelerinin ışınlanmasını engellemek amacı ile koruyucu örtüler gibi malzemeler kullanılır. Aynı şekilde diş filmi çekilirken troid bezi ve yakın vücut organlarını korumak için zırhlama konisi ve önlüklerden yararlanılır. Ontario’daki PICKER güç santralı gibi Nükleer güç santrallarında ise yapılan zırhlama ile çok önemsiz miktarda radyasyonun çevreye yayılmasına izin verir. Aynı şekilde sıvı artıklar kontrol altında su sistemi ile dışarıya verilir ve bu sıvı artıkların karıştığı sularda tutulan balıklar yemek için, radyasyon açısından son derece güvenilirdir. Şekil-12 deki resimde radyasyonun belirlenmesi ve ölçülmesi için bazı metodları ve aletler ile radyasyonun faydalı amaçlarla uygulamalarında, kişilerin gereksiz ışınlanmasını önlemek için alınan önlemleri göstermektedir.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur? Şekil-12 Radyasyon Kaynaklarının Kulanımı: Alanları, Film Dozimetresi ve Çevremiz
Radyasyonun Zararlarından Nasıl Korunuruz ? Iyonlaştırıcı radyasyonlara maruz kalmanın taşıdığı riskten tamamen kaçınabilirmiyiz? Bunun mümkün olduğu herkes tarafından kabul edilse bile imkansızdır. Zira doğal radyasyon, çevremizde ve vücudumuzda daima mevcuttur ve bu kaynaklardan alınan doz yıllık radyasyon dozumuzun yarısına karşılık gelir. Diğer yarısı ise başlıca iyonlaştırıcı radyasyonun tıbbi alanda hastalıkların teşhis ve tedavisi amacı ile kullanılmasından gelir. Bununla birlikte gereksiz ışınlanmalardan kaçınabiliriz. Örneğin tuğladan yapılmış binaların iyi havalandırılması, radon gazının neden olduğu radyasyonu azaltır. Dişçilikte kullanılan X-ışını cihazlarının üzerinde demet sınırlayıcıların (kolimatör) kullanılması, vücudun diğer bölümlerinin ışınlanmasını önleyecektir. Basit ve hassas cihazlar ile doğal veya yapay kaynaklardan yayılan radyasyonun küçük miktarları bile ölçülebilir. Bunlara ilaveten, gereksiz radyasyon ışınlanmasına karşı koruyucu önlemler olarak zaman, uzaklık, zırhlama ve dış koruma kabı gibi 4 faktörden yararlanılır. Zaman: Bazı kişilerin tekrar tekrar radyasyona maruz kalmaları gerekebilir. Böyle durumlarda ışınlama zamanının azaltılması ile alınan radyasyon doz miktarı ve radyasyon nedeni ile hastalık riski minimum düzeyde tutulur. Örneğin :
  • Doktorlar, tetkik edilecek hasta sayısını sınırlayarak ve yeterli görüntü elde edebilmek için en düşük ışınlanma zamanını kullanabilir.
  • Diğer radyasyon görevlileri, radyasyon kaynaklarını mümkün olan en kısa ışınlama zamanında kullanmalıdır.
Uzaklık: Herhangi bir ısı kaynağından uzaklaştığımız zaman ısının şiddetinin azalması gibi radyasyon kaynağından uzaklaşıldıkça şiddeti azalır. Radyasyonun şiddeti uzaklığın karesi ile ters orantılıdır.
  • Radyasyon görevlileri, radyoaktif kaynaktan güvenli uzaklığı muhafaza etmelidir.
  • Cihazlara bakım veya onarım yapılırken içlerindeki radyoaktif kaynak uzakta bulundurulmalıdır.
Zırhlama: X ve gama ışınları gibi giricilik özelliği fazla olan radyasyondan iyi bir şekilde korunmak için kurşun veya kalın betondan yapılmış engeller kullanılmalıdır. Bu nedenle,
  • Giricilik özelliği fazla olan radyasyon kaynakları, zırhlanmış kaplar içinde tutulur.
  • Hastanelerde X-ışını cihazları, duvarları zırhlanmış odalarda bulundurulur.
  • Diş tetkiklerine yönelik X-ışını cihazları, özel zırhlama konileri ile kullanılır.
  • Uzaydan yayılan kozmik radyasyonlar, dünya atmosferinin zırhlama etkisinden dolayı önlenir.
  • Nükleer reaktörlerinin etrafı kalın beton duvarlar ile çevrilir.
  • Nükleer yakıt artıkları zırh görevi yapan 4 metrelik su içerisinde bekletilirler.
  • Modern televizyon cihazlarında radyasyon miktarı ölçülemeyecek kadar azaltılmıştır.
Dış koruma kabı:Radyoaktif maddeler özel yapılmış koruyucu kaplarda oldukça küçük hacimler içerisinde ve çevreden yalıtılmış olarak tutulurlar.
  • Tıpta kullanılan radyoaktif izotoplar kapalı hücrelerde işleme tabi tutulurlar.
  • Reaktörler, radyoaktif elemanların, kademeli engeller içerisinde bulunduğu kapalı bir sistem olarak çalışır.
  • Endüstride, kaynak dikişlerin kontrolunda ve diğer amaçlarda kullanılan radyoaktif maddeler kademeli bir şekilde kapsüllenmiş olarak ve zırhlanmış kaplarda korunur.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil-13 Radyasyon Kaynaklarının Değişik Kullanımları
Zaman, uzaklık, zırhlama ve dış koruma kabı, kişilerin radyasyonun zararlarından korunmasına yardımcı olan 4 faktördür. Bu faktörlerin uygulamalarına ilişkin örnekler Şekil-13 de gösterilmiştir. PICKERING Nükleer güç santralı yerleşim alanlarından yeterince uzak bir yerde kurulmuştur. Kullanılmış reaktör yakıtlarının depolamasında, zırhlamayı sağlayan su havuzları kullanılır. Vücudun X-ışını tetkiki yapılmayan diğer bölümlerinin gereksiz ışınlanmasını önlemek için kurşun eşdeğerli önlükler kullanılır; Nükleer alanda veya radyoaktif maddelerle çalışan işçiler havada bulunabilecek radyoaktif toz ve partiküllere karşı plastik elbiseler giyerler. Çok yüksek radyoaktif maddelerle özel olarak zırhlanmış hücrelerde ve yetkili personel tarafından uzaktan kumandalı aletler ile çalışılır. Bu fotoğrafta hücre resiminin sol alt köşesinde uluslararası radyasyon sembolü gösterilmiştir. Bu üç yapraklı yonca biçimindeki sembol radyoaktif maddeyi belirtir.
Iyonlaştırıcı Radyasyonun Yararları ve Riskleri
Arabalar ve kimyasal maddeler, uçaklar ve aspirinler gibi yararlı olan birçok şeyinde zararları vardır. Yaşantımızın bir parçası olan bu gereksinimlerin yararlarının yanı sıra risklerini de ederiz. Nükleer güç üretimi ile ilgili riskler ise diğer enerji kaynaklarının risklerinden daha düşüktür. Tıpta kullanılan radyasyonun da bazı riskleri bulunmaktadır, fakat bu riskler yaşamımızı sürdürebilmemiz, sağlık ve başarımızı artırmamız için elzemdir.
Nükleer güç, petrol, doğal gaz ve kömür gibi yenilenemeyen enerji kaynaklarının yerini alabilecek iyi bir elektrik enerjisi kaynağıdır. Nükleer güç istasyonları, normal çalışma şartlarında çevreye az miktarlarda radyoaktivite yayarlar, bu miktarlar yönetmeliklerle kişilerin normal çevre radyasyonundan aldıkları radyasyon dozunun çok az bir yüzdesi kadar olacak şekilde düzenlenirler. Bazı risklerse bütün enerji kaynakları için geçerlidir. Örneğin petrol ve kömür yakan güç santralları havayı kirleterek asit yağmuruına neden olurlar. Kullanılan kömürün cinsine bağlı olarak bazı termik santrallar çevreye aynı zamanda radyoaktif madde de yayarlar ve bu miktarlar nedeni ile kişilerin maruz kaldıkları radyasyon dozları, nükleer santralların normal çalışmaları sırasında, çevreye verdiği radyasyon nedeni ile maruz kalınan dozdan çok daha fazladır.
Enerji kullanımına bağımlı olan yüksek teknoloji seviyesine ulaşmış toplumlarda; okyanuslardaki petrol platformları, diğer petrol alanları, kömür madenleri ve endüstri alanlarındaki çalışmalarda, enerji ile ilgili bazı kazalar meydana gelmektedir. Nükleer olmayan bu tür olaylara karşılık 1979 yılında Three Mile Island nükleer santral kazasında sadece cihazlar hasar görmüş olup herhangi bir ölüm veya yaralanma olmamıştır. Nükleer güç santralında çalışanların riski santralın çevresinde yaşayanların riski kadar düşüktür.
Nükleer güç santralında, sistemin kendi içindeki güvenlik önlemleri kaza sonucu kişilerin ani radyasyon ışınlanmasını ortadan kaldırır. Detaylı olarak hazırlanan güvenlik kurallarına tam anlamıyla dikkat edilmesi ile kaza sonucu alınabilecek radyasyon dozları minimuma düşürülür.
Radyasyonun kullanılması bir riski de beraberinde taşır. Ancak, tasarım, plan ve kontrol ile bu risk yaşam şartlarımız içindeki diğer birçok riskden daha düşük seviyeye indirilir. Örneğin, motorlu taşıtların eksozundan çıkan gazlar atmosferi kirletir ve asit yağmurunun oluşmasına neden olur, asit yağmuru ise sağlığımız için zararlıdır veya dengesiz beslenme sonucu oluşan kollestroll kalp hastalığının önemli nedenlerinden biridir.
Beslenme ile ilgili bilimsel verilerin artışı, daha iyi tıbbi kontrol, birçok alanda enerjiden yararlanılması ve teknolojik değişiklikler sayesinde, yüzyılımızda yüksek bir yaşam standardı sağlamıştır. Ortalama yaşam süresi uzamıştır. Istenilmediği halde kirli havanın solunması, çok yemek yeme, sigara içme gibi nedenler ise kişisel uzun ömürlülüğü azaltabilir.
Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?
Şekil-14 Günlük Yaşamımızda Değişik Ortamlarda Radyasyona Maruz Kalırız



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Mart 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Radyasyonun Biyolojik Etkileri

Sponsorlu Bağlantılar

Japonya'daki depremin ardından zarar gören nükleer santraller ile ilgili kaygılar büyüyor. Nükleer santrallerden kaynaklanacak radyasyon insan sağlığına kısa ya da uzun vadede zarar veriyor.

Radyasyon Nedir? Radyasyondan Nasıl Korunulur?

Japonya’daki depremden sonra Fukuşima nükleer santralinde çıkan yangın ve patlama, buradan kaynaklanacak radyasyonun insan sağlığına zararları konusunda kaygıları artırdı.

Radyasyonun sağlık üzerinde etkileri kısaca şöyle:

• Dün akşam Tokyo civarındaki radyasyon seviyesinin 1 mikrosievert’ten az olduğu bildirildi. Bu miktar normalin 10 katı olsa da uzmanlar bu radyasyon miktarının çok düşük olduğunu ve hatta 10 mikrosievert’e denk gelen bir diş röntgeninden daha az olduğunu belirtiyor.
• Bir kişi yıl boyunca Tokyo’da bu seviyede radyasyona maruz kalsa bile bunun vücuttaki bir organın tomografisinin çekilmesi sırasında alınan radyasyon miktarının üçte birine denk geldiği kaydediliyor.
• İnsanlar zaten doğadan belli miktarda radyasyon alıyor. Uçak seyahati, rutin çene ve diş röntgenleri, MR, tomografi gibi tıbbi testlerden de radyasyon alınıyor.
• Uçuş rotasına göre, 40 bin feet yükseklikteki bir uçuş saatte 3 ila 9 mikrosievert radyasyona yol açıyor ki bu da şimdiye kadar Tokyo’da ortaya çıkandan daha yüksek.
• Genel olarak bir insan bir yılda hava ve topraktan 1 ila 10 millisievert radyasyon alıyor.
• Bin mikrosievert, 1 millisievert ediyor.
• Tüm vücudun bilgisayarlı tomografisi 20-30 millisievert, tek bir organın tomografisi ise 10 millisievertten az radyasyon veriyor.
• Radyasyon sievert birimi kullanılarak ölçülüyor ve bu insan dokularınca emilen miktarı belirliyor. Bir sievert bin millisievert ediyor.
• Bugün sabah itibarıyla Fukuşima’daki radyasyon seviyesi saatte 10 millisieverte ulaştı daha sonra 3 millisieverte düştü. Dün sabah ise bu miktarın saatte 400 millisieverte çıktığı belirtiliyor.

ABD Çevre Koruma Kurumu’na göre millisievert birimiyle, farklı radyasyon seviyeleri ve bunların insan sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri ise şöyle:

• 50-100 millisievert radyasyona maruz kalmak, kanın kimyasını değiştiriyor.
• 500 millisievert: saatler içinde bulantıya yol açıyor.
• 700: kusma
• 750: 2-3 haftada saç dökülmesi
• 900: ishal
• 1000: kanama
• 4000: tedavi uygulanmazsa, 2 ay içinde muhtemel ölüm
• 10,000: bağırsaklarda tahribat, iç kanama ve 1-2 haftada ölüm
• 20,000: merkez sinir sisteminde tahribat ve dakikalar içinde bilinç kaybı. Saatler ve günler içinde ölüm.



Kaynak: Tayvan Atom Enerjisi Kurumu, Dünya Nükleer Birliği, ABD Çevre Koruma Kurumu.



Kaynak
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
10 Mayıs 2011       Mesaj #3
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Radyasyondan nasıl korunabiliriz?

Japonya’daki deprem ve tsunami sonrası Fukuşima nükleer santralindeki sızıntı ile daha sık gündeme gelen radyasyonun aslında hiç de yabancımız olmadığını, evrenin ve hayatın bir parçası olduğunu belirten uzmanlar patates veya havuç yerken bile radyasyon aldığımızı söylüyor. Peki radyasyondan nasıl korunabiliriz? İşte cevaplar…
İnsanlar yeryüzünde var oldukları günden bu yana radyasyonla birlikte yaşıyor, doğal ve yapay yollardan radyasyona maruz kalıyor.
Radyasyon doğal, yapay veya iyonlaştırıcı radyasyon ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Doğal radyasyon kaynaklarının başında toprak ve güneş geliyor. Güneşin yanı sıra uzayın derinliklerinden ve hatta galaksilerden, atmosfer içindeki atomlarla etkileşerek gama radyasyonu olarak dünyaya gelen kozmik ışınlar da doğal radyasyon kaynakları olarak biliniyor. Işık görünen, ısı da hissedilen bir radyasyon kaynağı.
Dünyamız da bir miktar radyoaktif. Yani havasında, suyunda, toprağında doğal radyoaktif maddeler bulunuyor. Yeryüzünde granit, kum taşı, kireç taşı gibi bazı kayalar, uranyum, toryum ile potasyum-40 gibi doğal radyoaktif maddeleri yapısında bulunduruyor. Bunlardan elde edilen malzemelerle kullanılarak yapılan binalar da doğal radyasyon kaynağı.
Radyasyonun tehlikeli olması ışınlama derecelerine, yani maruz kalınan radyasyon miktarına bağlı. Yapay radyasyon kaynaklarından korunmak için pek çok yöntem bulunmakla birlikte, doğal radyasyonun tümünden korunmak mümkün olmuyor. Ancak miktarın azaltılması için bazı önlemler alınması gerekiyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının verilerine göre, doğal radyasyon nedeniyle tüm canlılar yıllık ortalama 2,8 milisivert (mSv) radyasyona maruz kalıyor. Bu miktarın yüzde 85′i doğal kaynaklardan yani topraktan, güneşten ve uzaydan gelen kozmik ışınlardan kaynaklanıyor. Geriye kalan yüzde 14′ü tıbbi ışınlamalar ve yüzde 1′i de insan yapımı (nükleer silah denemeleri nedeniyle atmosfere salınmış radyoaktivite ve nükleer santral) unsurlardan kaynaklanıyor.
En sağlıklı ev ahşap ev
İnsan hayatı boyunca en fazla maruz kaldığı doğal radyasyon radon gazı (Dünyanın oluşumundan itibaren yerkürenin içinde bulunan uranyum, toryum gibi radyoaktif maddeler bozunarak radon gibi maddelere dönüşüyor). Topraktan sızan bu gaz özellikle kapalı alanlarda toplanıyor.
Brezilya, Hindistan’ın bazı plajları, İran’ın bazı bölgeleri ile Norveç, İsveç gibi kuzey ülkelerinde doğal radyasyon daha çok bulunuyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının verilerine göre radonda dünya ortalaması 400 Bekerel/metreküp (Bq/m3), Türkiye ortalaması ise 52 Bq/m3. Yani Türkiye’de korkulacak düzeyde bir radon birikimi söz konusu değil.
Buna rağmen kapalı ortamlara çok dikkat etmek gerekiyor. Bu gaz binalarda yer altından sızarak binalarda duvar ve tesisat boşluklarına sızarak odaların içerisine giriyor. Ortalama olarak da kapalı bir ortamda 24 saate bir en üst seviyeye ulaşıyor.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesi uzmanı, “Bu gazdan korunmanın tek çaresi en az 24 saatte bir evleri 15 dakika havalandırmaktır” diye konuştu.
Radon gazı topraktan çıkan ve yerden yükselen bir gaz olduğunu, bu nedenle giriş veya bodrum katlarında oturan insanların radona daha çok maruz kaldığına da işaret eden Arıkan, “Havalandırılmamış odada bir de sigara içilirse, radon ve sigara kanseri tetikleyen en önemli unsurlardan biri” dedi.
Öte yandan eski evlerde yıpranmış tesisat ve duvar boşluklarından da radonun daha hızlı çıktığı ifade ediliyor. Radon, çimento, kiremit gibi topraktan üretilen yapı malzemelerinde de bulunduğu için ahşap evlerin daha sağlıklı olduğunu da belirtiliyor.
Gıdalardaki radyasyon
Toprakta olan doğal radyasyon nedeniyle gıdalarda da radyasyon bulunuyor. Gıdalar içinde de ayçiçeği, havuç, patates, kuru yemiş, maden sularında diğer gıdalara göre daha yüksek radyasyon bulunuyor.
Düşük düzeyli radyasyondan korkulmaması gerektiğini, hatta bunların vücut için ihtiyaç olarak bile nitelendirilebileceğini kaydeden TAEK uzmanı, “Toprakta bulunan her şey bizim vücudumuzda da var. Bu zararlı radyasyon değil ama radyoaktivite vardır. Bu şuna benzer vücudunuzun demire de ihtiyacı var, çinkoya da. Bunları almanız gerekiyor” dedi.
Röntgen çekilince radyoaktif olunmuyor
Hastanede çekilen filmlerin de iyonlaştırıcı radyasyon kaynağı olduğuna işaret eden TAEK uzmanı, film çektirince radyoaktif olunmadığını ve film çektiren kişinin de sanıldığı gibi etrafa radyasyon yaymadığını belirtti.
TAEK uzmanı, “Filmler x ışını denilen radyasyonla çekiliyor. Lambadan gelen ışık gibi düğmeye basıldığı zaman ışık geliyor, düğmeye basıldığında da bitiyor. Vücutta birikimi söz konusu olmuyor” diye konuştu.
Nükleer tıpta vücuda verilen radyoaktif maddeler nedeniyle hassa belli bir süre dışarıya çıkarılmıyor, hatta bu kişilerin idrarları, dışkıları bir süre korunuyor, zararsız seviyelere çekildikten sonra da atılıyor.
Yapay radyasyon kaynakları
Yapay radyasyon kaynakları, insan yapısı yapay radyasyon kaynakları x ışınlarının ve nükleer reaktörlerin keşfinden sonra insanlığın hizmetine yaygın olarak sunuldu.
Yapay radyasyonun fabrikalarda, eğitimde, endüstride, tarımda bir çok uygulama alanı bulunuyor. Cep telefonları, elektrikli aletler, fön makinesi, traş makinesi, mikrodalgalar iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynaklarından bazıları.
İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun çok net sonuçları olmasa da bazı bilim adamları psikolojik etkilerinden kansere kadar birçok şeye yol açtığını belirtiliyor. Radyasyonun zararları tam olarak tespit edilmediği için bu tür kaynakların minimize edilmesi gerektiğine işaret eden Arıkan, TAEK olarak bu nedenle hava alanlarına konulmak istenen insan görüntüleyen cihazlara izin vermediklerini belirtti. Arıkan alışveriş merkezleri ve havaalanlarındaki güvenlik kapılarının metal dedektör olduğunu ve radyasyon bulunmadığına da dikkat çekti.
Yapay radyasyondan korunmak için öneriler
Yapay radyasyon konusunda araştırma yapan Gazi Üniversitesi Noniyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi’nin elektromanyetik radyasyondan korunmak için önerileri şöyle:
- Kullanmadığınız elektrikli aletleri ya kapalı tutunuz ya da fişten çıkarınız. Çünkü cihazlar “stand by” konumunda kaldığı sürece elektromanyetik kirlilik yaratıyor.
- Düşük radyasyonlu bilgisayar ekranı kullanmaya özen gösteriniz ya da ekran filtresi kullanınız, mümkünse plazma ekran tercih ediniz.
- Ekonomi (halojen ve flüoresan) lambaları okuma lambası olarak kullanmamaya özen gösteriniz.
- Dinlendirici bir uykuya geçmek için en ideal koşulun yatak odasında TV ve bilgisayar bulundurmamak veya bu cihazların tamamen kapalı konumda olmasını sağlamak olduğunu hatırlayın.
- Elektrikli battaniyeyi yatağa girmeden kapatınız.
- Elektrikle çalışan radyolu çalar saatleri başınızdan mümkün olduğunca uzakta tutunuz, mümkünse pille çalışanlarını tercih ediniz.
- Güçlü elektromanyetik alanlar pineal bezden melatonin salgılanmasını etkiler. Saç kurutma makinesinin manyetik alanı yüksektir, bu nedenle sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanınız.
- Yatak odasında başucunuzdaki duvarla komşunuzda bir elektronik aletin bitişik durmamasını sağlamaya çalışınız.
- Cep telefonlarını sohbet amaçlı kullanmayınız. Cep telefonunuz kullanmadığınız sürede mümkünse kapalı olsun.
- Cep telefonu kullanımının beyin aktivitesinde etkili olduğu gösteren çalışmalar var. Çocuklarda sinir sistemi ve başın gelişimine devam ediyor olması dolayısıyla, çocukların ve gençlerin yetişkinlerden daha çok risk altında olduğu bir gerçektir. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmamaları, kullanmalarının zorunlu olması durumunda ise günde 10 dakikayı geçmemeleri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilmektedir.
- Cep telefonu kullanırken kesinlikle kulaklık kullanınız. Cep telefonunu açıksa kendinizden en uzak mesafeye bırakınız.


Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
24 Şubat 2012       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Radyasyon
Vikipedi, özgür ansiklopedi

3 farklı tipteki radyasyon ışınlarının geçişi
2zp9f
  • Alfa (α) ışınları kağıt sonrasına nüfuz edemiyor.
    • Beta (β) ışınları kağıdı geçtikten sonra alüminyum plakadan geçemiyor.
      • Gama (γ) ışınları ise kağıt, alüminyum ve kurşun plakalardan körelerek geçebiliyor.
Radyasyon veya Işınım, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji yayımı ya da aktarımıdır. "Radyoaktif maddelerin alfa, beta, gama gibi ışınları yayması"na veya "Uzayda yayılan herhangi bir elektromanyetik ışını meydana getiren unsurların tamamı"na da Radyasyon denir. Bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere radyoaktif madde ("ışınımsal madde") denir.

Tarih

Batıya göre 1896' da Fransız fizikçi Henri Becquerel ilk olarak uranyum tuzunun görünmez ışınlar yaydığını farketmiştir. İki sene sonra Marie Curie ve eşi Pierre Curie uranyum ile deney yaparken benzer ışınlara rastlamışlardır. Bu deneyde polonyum ve radyum oluştuğunu görmüşlerdir ve bu iki elementi ilk keşfedenler olmuşlardır. Polonyum ve özellikle radyum'un daha fazla ışın yaydıklarını gözlemişlerdir.

Alfa Işınları

Bir atom çekirdeğinin parçalanmasından meydana çıkan helyum çekirdeklerine (2 proton, 2 nötron) alfa parçacıkları denir. Alfa ışınları bu parçacıkların yayılmasından oluşur.

Bir radyum-226, 88 proton ve 138 nötrona sahiptir. Bu durumda nötron sayısı, proton sayısına göre daha fazla olduğu için, atomun çekirdek yapısı sağlam değildir. Bu yüzden radyum, çekirdeğinden bir helyum çekirdeği ayırarak parçalanır ve radyumdan, 86 proton ve 136 nötrona sahib olan yeni element radon oluşur. Radyum çekirdeğinden ayrılan 2 protonlu helyumdan alfa ışınları oluşur:
e9f902e03af7b05b8d23114a6d5ec090
Beta ışınları
Beta ışınları da alfa ışınaları gibi bir atom çekirdeğin parçalanmasından oluşur. Bu parçalanmada çekirdekten 2 proton değil, bir elektron veya bir pozitron ayrılır. Bu elektron, çekirdeğin içindeki bir nötronun bir protona dönüşmesinden oluşur ve asla atomun kendi elektronu değildir. Çekirdeğin içindeki bir protonun bir nötrona dönüşmesinde bir pozitron oluşur. Bu çekirdekte oluşan elektronlara beta- parçacıkları denir, pozitronlara ise beta+ parçacıkları. Bu parçacıklardan beta- veya beta+ ışınları oluşur. Beta- ışınları oluşması için çekirdeğin içinde bir nötron, bir proton ve bir elektrona dönüşür:
482b726a51b207184dc7fe687c9ab90b
Bir 55 protonlu sezyum atomundan beta- parçalanmasında 56 protonlu baryum oluşur:
668301d4ca9ee872a92f472bc5a71693
Beta+ parçalanmasında çekirdekten bir elektron değil, bir pozitron ayrılır. Bu pozitron bir protonun bir nötröna dönüşmesinden oluşur:
49f18e5434a3b05315d475f2f1e4166a
Bu durumda atomun proton sayısı bir eksilir. Örneğin 11 protonlu sodyum çekirdeğinden bir positron ayırarak 10 protonlu neona dönüşür:
8a69d5bb4c8230496cf6c0258d07ce58
Gama Işınları
Gama ışınlarının dalga boyu ışığın dalga boyundan daha kısa olmasına rağmen ışık gibi fotonlardan oluşur ve ışık hızıyla yayılır. Atom çekirdeğinden bir alfa veya bir beta parçacığı ayrıldıktan sonra çekirdekte fazladan enerji oluşur. Gama ışınları, atomun fazladan sahip olduğu enerjiyi çekirdeğinden ayırmasından oluşur. Yüksek enerji seviyesine sahip olan atom çekirdeğinin yapısı kararsız olur. Kararlı bir yapıya sahip olmak için çekirdekten enerji ayrılır. Gama ışınları çekidekten ayrılan elektromanyetik enerjidir. Enerji seviyesi yüksek olan baryum atomu kararsız yapılıdır ve bu enerjiyi gama ışınları şeklinde çekirdeğinden ayırır:
8b341574019f6759514e849d6e4f89f9
Gama parçacıklarının enerjisi kütlesiyle eşit değer de olduğu için Einstein'ın E=mc² formülüyle enerji miktarına göre gama parçacıklarının kütlesi hesaplanabilir:

a4295c2ff0012a969688e892cdd41c71
Bu formül ile hesaplanmış olan gama parçacıklarının kütlesi bir elektron kütlesi ile aynıdır. Gama ışınları bilinen röntgen ışınlarının aynısıdır. Tek farkı çekirdeğin enerjisinden oluşmasıdır.

Zararsız Radyasyon

Alfa, Beta ve Gama ışınları elektromanyetik spektrumun en üstünde yer alır, insan sağlığına zararı tartışılmaz ve bir sonraki başlıkta incelenmiştir. Bunun hemen altındaki X ışınlarının da insan sağlığına zararlı olduğu bilinir. X ışınlarının altındaki UV (Morötesi) bölgesi de, cilt kanserleri başta olmak üzere birçok zarar verir. Ozon tabakasındaki deliklerden kaynaklanan; güneşin kanser yapıcı etkisi budur.

UV bandının hemen altında görünür ışık bölgesi vardır. Direkt olarak göze (retinaya) ve çok yüksek şiddette uygulanmadığı sürece bir zararı bilinmemektedir, Tam aksine çevremizi görebilmek için görünür ışığa ihtiyacımız vardır. Görünür ışığın "Zararsız ışınım" sınıfına girdiği söylenebilir.


Görünür ışığın altında, "ısınmamızı" sağlayan IR (
Infra Red-Kızılötesi) bandı vardır. IR bandında radyasyon yapan kaynaklara örnek olarak mangal, kömür sobası, kalorifer peteği, Elektrikli IR ısıtıcılar verilebilir. IR bandı da ikiye ayrılır. Üst IR bölgesindeki kızıl ışık veren elektrikli IR ısıtıcılar Mangal, Alt IR bölgesindekiler ise Kalorifer peteği ve ışık vermeyen elektrikli ısıtıcılar gibi kaynaklardır. IR bandındaki ışınımın da zararsız olduğu kabul edilir.

IR bölgesinin altında mikrodalga ve radyo dalgaları bulunur. Bu banttaki elektromanyetik radyasyon kaynaklarına Cep telefonu, Baz istasyonlar, Mikrodalga ısıtıcılar örnek verilebilir. Bu kaynakların yakın ve yüksek güçte olması, IR gibi vücutta ısınmaya sebep olur. Ancak bu ısınma deriye değil, vücudun derinliklerine işleyebildiğinden hem hissedilmesi zordur, hem de bu aşırı ısınma insana zararlı olabilir. Tam kesin olmamakla birlikte, bu tür ısınmanın kanserojen etkilerinin olabileceğini düşünen bilim çevreleri vardır. Ancak gücün çok yüksek, mesafenin de çok yakın olması durumunda IR'de olduğu gibi yanma (pişme) belirtileri derhal görülür. Örneğin bir cep telefonunun çıplak antenine parmağınızla (sıkmadan) hafifçe dokunursanız parmağınızda yanık oluşabilir.


Baz istasyonlarının ve Cep telefonlarının zararları son zamanların popüler konularındandır. Bir cep telefonunun gücü yaklaşık olarak 4 Watt kadar iken, Bir baz istasyonunun gücü 50 Watt'ın üstünde, Bir mikrodalga fırının ise 700-1000 watt arasındadır. Ancak bu kaynaktan uzaklaştıkça vücuda düşen radyasyon enerjisi karesel olarak azaldığından örneğin elimizde tutup kulağımıza koyduğumuz bir cep telefonu vücudumuza, birkaç metre uzaktaki bir baz istasyonundan ya da birkaç on metre uzaktaki (kapağı tamamen açık) bir mikrodalga fırından daha fazla ısı enerjisi oluışturacaktır. Bu yüzden cep telefonu ile konuşurken kulaklık kullanılması ya da görüşmenin mümkün mertebe kısa tutulması gerekir.


Radyasyonun Zararları

X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, elektromanyetik tayfın parçalarıdır. Elektromanyetik parçaları, frekans ve dalga boyları ile tanımlanır.Alfa, beta, gama, X ışınları ile kozmik ışınlar ve nötronlar çok yüksek frekanslarda olduğundan, elektromanyetik parçacıklar kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması sonucu iyonlaşma olur.


İyonlaşabilen elektromanyetik ışınımları, hücrenin genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA'nın zarar görmesi ise hücreleri öldürmektedir. Bunun sonucunda doku zarar görür. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur.


Çevre sorunları sınır tanımaksızın artmakta ve çeşitli kirleticiler kilometrelerce uzaklara taşınarak etki gösterebilmektedir. Örneğin; Çernobil kazası nedeni ile yayılan radyoaktif atıkların, toprak ürünlerinde yol açtığı kirlilik bilinmektedir. Çernobil reaktöründe oluşan kazada, doğrudan etki sonucu 30'dan fazla insan hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, sakatlanmış ve hastalanmıştır. Binlerce insan ise belirtileri sonradan çıkacak olan genetik etkilerle, nesilden nesile geçebilecek kalıcı izler taşımaktadır. Çernobil'deki kaza sebebiyle atmosfere karışan ışınımsal maddelerin, atmosferik devinimlerle: uzaklara taşınmasıyla, düştükleri yerlerde radyasyona neden olmuştur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Haziran 2012       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı
Radyasyona Çözüm

resizephp

Japonların elektromanyetik radyasyonun zararlarına karşı geliştirdikleri ve Pulse Clean adını verdikleri yeni tabletlerle teknolojik aletleri huzurlu bir şekilde kullanmak artık mümkün.

Radyasyon deyince son sözü söyleyen uzman millet Japonlar'dan radyasyonla mücadelede de çığır açan yeni bir buluş geldi. Japon mühendisler, üzerinde uzun yıllardır çalıştıkları radyasyon önleyen nano ve mikro turmalin bazlı Hydroxyl üretme teknolojisini ufak tabletler haline getirerek patentlediler. "Pulse Clean" yani "Temiz Dalga" adıyla ürettikleri radyasyon önleyici bu tabletler, elektromanyetik radyasyon yayan cep telefonu, bilgisayar, televizyon, laptop, mikrodalga fırın gibi cihazların üzerine takılarak kullanılıyor. Amerikan Buluşlar Kongresi'nde "Uluslararası Altın Buluş" ödülü kazanan buluşun insan sağlığı üzerine etkilerini de gösteren 10'dan fazla testi ve raporu bulunuyor.

Gilbo kalitesiyle Türkiye piyasasına da sürülen ürünün, Türkiye'deki Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve TÜBİTAK MAM gibi saygın kurumlardan da raporları bulunuyor. Bilimselliğiyle ön plana çıkan Pulse Clean, bugüne kadar piyasada rastlanılan "kandırmaca" ürünlerin aksine PUBMED'e konu olmuş ileri teknolojisiyle tüm ön yargıları kırmış durumda.

Günlük hayatta karşılaşılan baş ağrısı, yorgunluk, stres, halsizlik ve daha bir çok rahatsızlığın, çevremizde yer alan elektronik cihazların yaydığı radyasyon sonucu meydana geldiği konusunda bilimsel bulgulara her gün bir yenisi katılırken, böyle bir teknolojinin geliştirilmesi bu konudaki endişelerin ciddi şekilde dinmesine sebep oldu.


Kaynak : Gençbilim (07 Haziran 2012,19:11)
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
19 Temmuz 2012       Mesaj #6
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Radyasyon
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Uzayda elektromanyetik ışınım ya da atomdan küçük temel parçacıkların yayılması. Işınımla eşanlamlı olmakla birlikte radyasyon daha çok biyolojik ve fiziksel yıkıma yol açan ışınım ve nükleer radyasyon için kullanılır. Yeryüzüne uzaydan ulaşan radyasyon önemli bir biyolojik zarara yol açmaz. Yapay olarak özellikle nükleer reaktörlerde ve nükleer silâhların patlamasıyla ortaya çıkan radyasyon ise ani ölümden çeşitli hastalıklara dek hem insanlara hem de tüm canlılara önemli zararlar verir. Nükleer reaktörlerde, radyasyondan kalın beton duvarlarla korunurlar. Vücudun 400 röntgenlik gamma radyasyonuna uğraması ölümcül olmakta, 75-100 röntgenin üzerindeki gamma radyasyonu da ciddî hastalıklara yol açmaktadır.

Benzer Konular

8 Mart 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
18 Mart 2018 / virtuecat Kimya
21 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
29 Haziran 2011 / ThinkerBeLL Bilgisayar