Arama

Orman Nedir? Orman ve Orman Türleri Hakkında

Güncelleme: 21 Eylül 2018 Gösterim: 21.343 Cevap: 6
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
14 Kasım 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Orman Nedir?
Ağaçlarla kaplı geniş alanlara or­man, ormanın küçüğüne koru denir. Boylu ağaçların aralıklı bulunduğu yerler ağaçlık, çalılar ve yaklaşık 5 metreyi aşmayan ağaçlar­la kaplı yerler çalılık adıyla tanınır. Büyük bir çeşitlilik gösteren ormanların gelişmesi için gerekli iklim koşullan ve toprağın niteliği de farklılık gösterir.
Sponsorlu Bağlantılar
Yeryüzünde 20 binden fazla ağaç türü vardır ve bunların yaklaşık 1.000'i kereste üretimi için ticari amaçla yetiştirilir. Kereste ağaçlan iğneyaprakhlar ve genişyapraklılar olmak üzere iki gruba ayrılabilir. İğneyapraklıların dar ve iğnemsi yapraklarının yanı sıra en dikkat çeken özelliklerinden biri de üreme organlarıdır. Çam, köknar, ladin gibi iğne yapraklıların tümü bir ekseni çevreleyen pul­lardan oluşmuş değişik biçim ve boyutlarda, kozalak denen üreme organları taşır ve bu nedenle kozalaklılar olarak da bilinir. Yap­rakları yıllarca canlı kalıp değişik zamanlarda döküldüğü için her mevsim yeşildirler. Geniş yaprakların çoğu ise belli bir mevsimde yapraklarını döker. Yaprakların dökülmesi soğuk ülkelerde kış aylarına, sıcak ve kurak ülkelerde yağmurun yağmadığı kurak aylara rastlar. Ama yağmurların yıl boyunca görül­düğü tropik ülkelerde bu ağaçların çoğu her zaman yeşil kalır. Genellikle iğneyaprakhlar yumuşak odunlu, genişyap­raklılar sert odunlu ağaçlar olarak bilinir.
Yeryüzünde en büyük ağaçların bulunduğu ormanlar Kuzey Amerika'nın batısındaki, duglasköknarı ve sekoyaların yetiştiği iğne yapraklı ormanlar ile Avustralya'daki okalip­tüs ormanlarıdır. Bu ağaçla­rın uzunluğu 90 metreyi, gövdelerinin çevresi 15 metreyi aşabilir. Çeşit bakımından en zengin ve sık ormanlar dönenceler arasında kalan bol yağmurlu bölgelere yayılmıştır. Bu ormanlarda bazen yan yana duran iki ağaç bile birbirine benzemez. Birçoğu büyüktür ve dev gövdeleri sarmaşık­lar, eğreltiler ve öbür bitkilerle öylesine sarılmıştır ki, yerden tepelerini görmek ola­naksızdır. Ama dönenceler arasındaki orman­ların birçoğu, sık bitki örtüsünün gelişmesine elverişli olmayan daha kurak yerlerde bulu­nur ve daha soğuk ülkelerdeki genişyapraklı ormanlardan pek farklı değildir.
Alışılmışın dışında kalan çevre koşulları kendine özgü orman tipleri yaratmıştır. Örne­ğin, tropik bölgelerde gelgitlerle tuzlu su baskınına uğrayan akarsu ağızlarında yalnız mangrov ağaçları yaşayabilir. Bu ağaçların gövdeleri sudan yukarı doğru yükselen kök lerle desteklenmiştir. Öte yan­dan, kurak ülkelerde akasyalar gibi dikenli ve düz tepeli ağaçlar bulunur .
Ormanlar eskiden yüksek dağ tepeleri. Kuzey ve Güney kutuplarının yakınları gibi aşırı soğuk, sıcak çöller gibi aşırı kurak bölgeler dışında yeryüzünün büyük bir bölü­münü kaplıyordu. Yüzyıllar geçtikçe bu or­manların yaklaşık yarısı tarımsal etkinlikler ve kereste elde etmek için kesilmiş ya da orman yangını gibi nedenlerle yok olmuştur. Günümüzde yağmur ormanları dışında kalan en geniş ormanlar İskandinavya, Sibirya ve Kanada boyunca geniş bir kuşak içinde yer alır. İğneyapraklılardan oluşan ve tayga adıy­la tanınan bu ormanlarda çam, ladin, köknar ve melez gibi soğuğa dayanıklı ağaçlar ege­mendir.

Ormanlar Yok Ediliyor
Yeryüzünün birçok bölgesinde ormanlarla kaplı alanlar yüz binlerce yıllık doğal dengeler göz ardı edilerek yok ediliyor. Ağaçlar keres­te sağlamak, tarla açmak, yol yapmak ve yerleşim alanları kurmak için kesiliyor. Yer­yüzünün bitki türleri bakımından en zengin ormanları olan tropik bölge ormanlarının yarısından çoğu yok edilmiştir. Bu-son derece zengin bitki örtüsü, birçoğunu bilim dünyası­nın bile henüz tanımadığı milyonlarca böcek, kuş ve öbür hayvan türlerinin yaşamasını sağlar. Eğer ormanların yok edilmesine bu­günkü hızla devam edilirse, yaklaşık 2050'de tropik ormanlar hemen hemen tümüyle yok olacaktır.
En az kesildiği kadar ağaç yetiştirilen ve ormanlara karşı özenli davranılan gelişmiş ülkelerde sorun bu kadar büyük değildir. Yoksul ülkelerde ise halk günlük gereksinim­lerini karşılamak amacıyla ağaçları kesmekte, birkaç yılda çoraklaşacak topraklar için or­manları yakmaktadır.
Doğal dengenin bozulması yalnız orman yaşamını değil, insanla birlikte tüm canlıların yaşamını da tehdit etmekte, sonraki kuşakla­ra alabildiğine sömürülmüş sağlıksız bir dün­ya bırakılmaktadır. Gelişen çevre bilincinin hızlandırdığı doğayı koruma çalışmaları ise bu hızlı yok oluş sürecine köklü çözümler getir­mekten çok uzaktır.

Türkiye'de Ormanlar
Eski kaynaklara göre Anadolu'yu da baştan başa ormanlar kaplıyordu. Ama binlerce yıl Anadolu'da gelip geçen uygarlıklar doğayı gittikçe artan bir hızla sömürerek geriye göz alabildiğine uzanan bozkırlar ve çorak top­raklar bırakmıştır.
Günümüzde Türkiye'nin ormanlara ayrıl­mış toplam alanı yaklaşık 20 milyon hektar­dır. Bu alan temel alındığında ormanların genel yüzölçümü içindeki payı yüzde 25 gibi oldukça yüksek bir orana ulaşır. Ama bu alan kısmen ağaçlarla kaplıdır ve içerdiği ağaçların hem sıklığı hem niteliği bakımından önemli ölçüde orman olma özelliğini yitirmiştir. Ya­pılan son çalışmalar Türkiye'de gerçekten orman denebilecek alanların yalnızca 8-9 mil­yon hektar dolayında olduğunu göstermek­tedir.
Türkiye'nin Karadeniz kıyılarındaki dağla­rın 1.000-2.000 metre arasındaki yükseklikle­rinde kayın, köknar ve ladin, bu dağların iç kesimlere bakan yamaçlarında yukarıdan aşa­ğıya doğru sarı çam ve meşe egemen ağaç örtüsünü oluşturur. Toroslar'da 1.000 metre­ye kadar kızıl çam, daha yükseklerde kara çam, sedir ve köknar bulunur. İç kesimlerde bozkıra geçiş gene kara çam, meşe ve ardıçla gerçekleşir. Anadolu'nun batısında dağların kıyıya bakan kesimleri kızıl çamın, iç kesimle­ri ise meşe ve kara çamın egemenliğindedir. Istranca Dağları'nda ise meşe ve kayın yaygın biçimde görülür.

Orman Yaşamı
İnsanın doğal ormanlara doğrudan etkisi ol­masa bile, ormanlar sürekli bir değişim için­dedir. Ağaçlar gelişmelerini sürdürür ve yaş­lanınca ölür. Ölü ağaçların bıraktığı boşluk kısa sürede ya yeni ağaçlarla ya da boş alan bulup genişleyen komşu ağaçlarca dolduru­lur. Bir ağaç belli bir yaş ve büyüklüğe ulaşır ulaşmaz dört bir yöne dağılacak tohumlarını üretir. Bu tohumların bir bölümü toprakta çimlenerek fideleri, fideler de gelişerek fidan­ları oluşturur.
Birçok ağacın tohumu rüzgârla kolayca dağılır ve ağaçtan uzaklara taşınır. Örneğin çam ve akçaağacın tohumları kanatlıdır. Ka­vağın tohumlan ise çok küçük ve pamuksu tüylerle çevrilidir. Tohumların çok uzaklara taşınabilmesi bir ağaç türünün daha önce bulunmadığı yerlerde yetişmesini sağlar. Ba­zen bir orman fırtına, yangın ya da yanardağ patlamalarıyla tümüyle yok olabilir. Ama çok geçmeden otsu bitkiler ve çalılar, ardından da titrek kavak ve kara çam gibi ağaç türleri yeni ormanların gelişmesine öncülük eder.
Yakın geçmişte, ormanların kereste kayna­ğı olmanın ötesinde, bulundukları bölge için yararlı oldukları anlaşılmıştır. Ormanlar yok edilirse çıplak toprak nemini kolayca yitir­mekte ve yapraklar tarafından korunmadığı ya da ağaçların köklerince bir arada tutulma­dığı için kolayca aşınmaya uğramaktadır. Yağmur sularının taşıdığı toprak ise ırmakları kum ve çamurla doldurarak baraj göllerini kullanılmaz hale getirmekte, taşkınlara yol açmaktadır. Sık ağaçlı ormanlar yağışlarla gelen suyun yüzeyden ve toprağın içinden akışını önemli ölçüde yavaşlatarak kaynakları ve ırmakları yıl boyunca düzenli bir biçimde besleyebilmektedir. (AŞINMA maddesinde toprağın verimini korumak için ağaçların nasıl kullanılabileceğini bulabilirsiniz.) Ağaç kese­rek toprak birkaç yılda verimsizleştirilebilir. Ama toprak tümüyle aşınmışsa, yeni bir orma­nın oluşumu için yüzlerce yıl gerekebilir.
Ormanların varlığı başka bakımlardan da gereklidir. Ağaçlar gerekli enerjiyi güneş ışığından alarak oksijen üretir . Yaşamın sürmesi için gereken oksijen önemli ölçüde geniş ormanların varlığına bağ­lıdır.
Ormanların iklim üzerinde de önemli etki­leri vardır. "Sünger" işlevi gören ormanlar yağmurla toprağa düşen suyu emer ve yaprak­ları aracılığıyla yavaş yavaş çevreye salar. Ormanlar yok edildikçe yeryüzünün iklimin­de önemli değişiklikler ortaya çıkabilir.
Ormanların düzenli ve akılcı kullanımı ger­çekleştiğinde sağlayacağı yararlar yaşam sür­dükçe önemini koruyacaktır. Bu satırların basıldığı kâğıdın ve çevremizdeki birçok eşya­nın ağaçlardan elde edildiğini düşünmek bile ormanlara özen göstermenin zorunluluğunu açıkça gözler önüne serer.

ORMANASMASI
Çoğu Asya'da ve Kuzey Amerika'da, bazısı da Avustralya'da kendi­liginden yetişen ormanasmaları tırmanıcı ya da çalı yapısında bitkilerdir. Düğünçiçeğigiller (Ranunculaceae) familyasının Clema­tis cinsini oluşturan bu bitkilerin 250 kadar türü vardır. Türkiye'de de yabani olarak yetişen bazı türlerine rastlanır.
Genellikle başka ağaçlara sarılarak büyü­yen ormanasmalarının gösterişli çiçekleri baş­ka çiçeklere göre daha sert ve kalındır. Bunun nedeni, çiçeklerinin taçyaprak sanılan renkli yapraklarının aslında birer çanakyaprak ol­masıdır . Tek bir tohum içeren bir ucu tüylü minik meyveleri rüzgârın yardımıy­la kolayca uçuşarak geniş alanlara yayılabilir.
Yaygın biçimde süs bitkisi olarak yetiştiri­len ormanasmalarının iri çiçekli pek çok melezi geliştirilmiştir. İyi akaçlanmış toprak­ları seven bu bitkilerin kökleri güneşten uzak tutulmalı, sürgünleri ise bol güneş almalıdır.
En yaygın ormanasmalarından biri olan adi ormanasması (Clematis vitalba) Avrupa'nın yanı sıra Türkiye'nin de kuzeybatı ve güney kesimlerindeki ormanlarda sıkça yetişen, odunsu tırmanıcı bir bitkidir; özellikle bol kireçli topraklardan hoşlanır. Anayurdu Asya olan doğu ormanasmasına (Clematis orienta-lis) ise Kafkasya'da, İran'da, Afganistan'da ve Pakistan'ın batı kesimlerinde olduğu gibi ülkemizde de rastlanır.

ORMANCILIK
Ormanların yetiştirilmesi ve işletilmesidir. İnsanların elindeki en değerli doğal kaynaklardan biri olan ormanlar, evden kâğıda kadar sayısız ürünün yapımında kulla­nılan odunun kaynağıdır. Ormanlar aynı za­manda değerli su kaynaklarını korur, yabanıl yaşam için barınak oluşturur ve milyonlarca insan için dinlenme yerleridir. İnsanların or­manları uzun yıllar gelişigüzel kullanmaları sonucu dünyadaki orman alanları azalmıştır. Bu nedenle günümüzde birçok ülkede orman­lar koruma altındadır ve orman alanlarını yok etmeyecek biçimde düzenlenen akıllıca yön­temlerle işletilir. Ormanların özellikleri, sağ­ladığı yararlar ve eğer yerlerine yenileri yetiş­tirilmeden kesilip yok edilirlerse ortaya çıka­bilecek ciddi sorunlar ORMAN maddesinde anlatılmaktadır.

Orman Ürünleri
Boy ve biçimleri çok çeşitli olan ağaçlar başka birçok yönden de birbirinden farklıdır. Yal­nızca ABD'de 1.000'den fazla ağaç türü vardır. Bazıları düz ve uzun, bazıları kısa ve kıvrımlıdır; bazılarının odunu sert, ağır ve koyu renkli, bazılarınınki yumuşak, hafif ve parlaktır. Bazı ağaçların ömrü kısadır; olgun­laştıktan sonra 20-30 yıl içinde ölür. Ama dünyanın en yaşlı canlıları da ağaçlardır. California'da bulunan bir çam türünün 4.000 yıldan daha yaşlı olan örnekleri vardır.
Ağaçlardan meyve, kabuklu yemiş, baharat ve şeker de elde edilir. Kinin ve kâfur ağaçlardan elde edilen ilaçlara örnektir. Or­man ürünlerinin en önemlisi odundur. Tom­rukların bıçkılarla kesilmesiyle yapılan keres­te, ev, tekne, mobilya ve yüzlerce başka ahşap eşyanın yapımında kullanılır. Her yıl artan miktarda odundan, kâğıt üretiminde kullanılan odun hamuru yapılır. Öbür değerli orman ürünleri arasında yapay ipek (reyon), sinema filmi, bazı plastikler, terebentin, boya yağlan, zamk, kauçuk, zift ve odunkömürü sayılabilir Kömür ve petrol gibi bazı doğal kaynaklar kullanıldıkça tükenir ve bir daha yenilenemez. Ormanlar ise yenilenebilen doğal kay­naklardır; orman ürünlerinden kuşaklar bo­yunca yararlanılabilir.İklim, toprak özellikleri ve yükseklik bir ormanda yetişecek ağaçların türünü belirle­yen temel öğelerdir. Tropik yağmur ormanla­rında yetişen ağaç türleri, ılıman iklim orman­larında yetişenlerden farklıdır

Ormanların İşletilmesi
Avrupa'daki ormanlar yüzyıllardır yoğun bi­çimde işlenmektedir. Ama azgelişmiş ülkeler­de, uzak ve ulaşımı zor bölgelerdeki geniş ormanlık alanlara ulaşılamaz. Bu ülkelerde ulaşılması güç olan ormanları işlemek ve geliştirmek için gerekli teknoloji yoktur.
Orman kaynaklarını işlemek ve geliştirmek için gerekli bilgi ve beceri ormancılık eğitimi ile verilir. İlk teknik ormancılık kursları 1770'te Almanya'da açılmıştır. Bu tür bir eğitim Fransa'da 1824'te başlamış, İstanbul' da ilk ormancılık okulu 1858'de kurulmuştur. Ormancılık mesleği ABD'de de 1900'lerde ortaya çıkmıştır. 1919'da İngiltere'de devlete ait ormanlar oluşturup işletmek amacıyla bir ormancılık komisyonu kurulmuştur.
Başlangıçta ormancılık temel olarak toprak aşınmasını önlemeyi, su kaynaklarını, yabanıl yaşamı ve ormanları yangından korumayı kapsıyordu. Zamanla daha çok sayıda insan ormanları kullanmaya başlayınca, ormanların geliştirilmesi de ormancılığın alanına girdi. Orman alanlarında yollar, patikalar ve köprü­ler yapıldı. Bir yandan yeni ağaçlar dikilip kamp ve piknik yerleri yapılırken, bir yandan da kereste üretimi artırıldı.
Günümüzün ormancılık anlayışı 20. yüzyı­lın ortalarında biçimlendi. Ormancılığın ilk amaçlarından olan koruma ve geliştirme öne­mini korudu; bunun yanı sıra orman kaynak­larının üretimi, doğayı koruma ve dinlenme yerlerinin düzenlenmesine ağırlık verildi.
Ormanların işletilmesinde iki temel sistem vardır. Eş yaşlı orman yetiştirme sisteminde, bir alan tümüyle ağaçlardan temizlenir ve bütün alana aynı yaşta fideler ya da fidanlar dikilir. Böylece ormandaki ağaçların hepsi aynı yaşta olur. Bu sistem, çam gibi gelişme çağında ışık gereksinimi yüksek ağaç türleri için çok uygundur.
Köknar gibi gölgeye dayanıklı türler genel­likle seçme yöntemine en uygun ağaçlardır. Bu yöntemde farklı yaşlardaki ağaç grupları ormanda aynı zamanda bulunur. Ağaçlar büyüdükçe, birkaç yılda bir en yaşlı ve büyük ağaçlar tek tek ya da gruplar halinde kesilerek yerlerine yeni fidanlar dikilir ya da ormanda kalan ağaçların tohumları doğal olarak çevre­ye yayılıp çimlenir.
Ağaçlandırma (yeni ormanlar yetiştirme) ormancılığın önemli bir bölümüdür. Yeni ormanlar yetiştirmek için fundalıklar, yanmış orman alanları, artık ekilmeyen tarlalar gibi verimsiz topraklara fidanlar dikilir ya da doğrudan tohum ekimi yapılır. İğneyapraklı ormanların yetiştirilmesinde doğrudan ekim* yeni bir yöntemdir. Bunun için yüksek kaliteli ağaçlardan kozalaklar toplanır; çıkarılan to­humlar, kuşların ve kemiricilerin yememesi için ilaçlandıktan' sonra elle ya da makineyle ekilir. Geniş alanlarda ekim yapılacaksa heli­kopterler kullanılır.


Ormanların Korunması
Ormanları yangından, hastalıklardan, böcek ve hayvanların vereceği zarardan korumak bir ormancının geleneksel görevleri arasındadır. Gittikçe daha çok sayıda insan ormanları dinlenme ve başka amaçlarla kullandıkça yangın olasılığı artmaktadır. Her 10 orman yangınından dokuzuna insanlar neden olur. Arabadan atılan sönmemiş bir sigara, söndü­rülmemiş bir kamp ateşi, rüzgârlı bir günde yakılan çöpler kısa bir süre içinde denetimden çıkan bir yangına neden olabilir. Her yıl milyonlarca hektar orman alanı yangınla ka­rarmaktadır. Orman yangınlarından ağaçlar zarar görür ya da tümüyle kururken, doğal güzellikler de ortadan kalkar, yabanıl yaşam yok olur ve toprak aşınır.
Özellikle Kuzey Amerika ve Avustralya' nın uçsuz bucaksız orman alanlarında yangına karşı mücadelede ormancıların kullanabile­cekleri yeni gereçler geliştirilmiştir. Uçaklara takılan kızılötesi elektronik tarama gereçleri yoğun duman içinde bile yangının tam nerede olduğunu gösterebilmektedir. Yangına su ve kimyasal madde püskürtmek, yerdeki ekiple­re yardım gereçleri ulaştırmak için uçak ve helikopterler kullanılmaktadır. Yangın sön­dürme ekipleri uzak ve yolu olmayan bölgele­re paraşütle indirilir. Telsizli devriyeler ve kule gözcüleri yangını daha başlangıcında görüp haber vererek genişlemeden söndürül­mesini sağlar. Gene de orman yangınlarıyla mücadele, yangın yerinde kazma kürek ve su pompalarıyla çalışmayı da gerektiren tehlikeli ve zor bir iştir.Orman yangınları kadar dehşet verici olma­yan böcek ve hastalıklar da ormanların aynı derecede ciddi düşmanlarıdır. Bir zamanlar ABD'nin doğusundaki önemli ağaç türlerin­den biri olan Amerika kestanesi, "kestane kanseri" denen bir mantar hastalığı sonucu yok olmuştur. Bir başka mantar hastalığından Veymut çamını kurtarmak için ormancılar uzun yıllar çalışmıştır. Karaağaç hastalığı, Avrupa ve Kuzey Amerika'da kent, park ve ormanlardaki çok sayıda karaağacı yok etmiş­tir. Bu tür kayıpları önlemek zordur. Çünkü genellikle hastalıklar ilk aşamalarında fark edilmez, yayıldıktan sonra denetim altına alınmaları ise büyük harcamalar gerektirir.
Orman ağaçlarına saldıran çok çeşitli böcek türleri vardır. Eğer koşullar uygunsa bu bö­cekler hızla artar ve geniş bir alandaki ağaçla­rı yok edebilir. Kabukböcekleri ve tombul güve en tehlikeli orman zararlılarından bazıları dır. Hastalıkları denetim altına alma yöntem­leri arasında kimyasal tedavi, hasta ağaçların yakılması ve böcek ilacı püskürtmek sayılabi­lir. Zararlı böcekleri yok edecek başka böcek ve asalaklar bulmaya yönelik biyolojik müca­dele yöntemlerini geliştirmek için de araştır­macılar çalışmaktadır. Yaşlılık, kuraklık ya da yangından zayıf düşmüş ağaçlar böcek saldırısından en kolay etkilenebilecek durum­da olduklarından, böceklerle savaşmanın bir yolu da risk taşıyan ağaçları ormanda bırak­mamaktır.


MsXLabs.org & TemelBritannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 21 Kasım 2008 00:09
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
19 Kasım 2008       Mesaj #2
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
ORMAN NEDİR?

Sponsorlu Bağlantılar
Orman; ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar gibi canlı varlıklarla toprak hava, su , ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin birlikte oluşturdukları karşılıklı ilişkiler dokusunu simgeleyen bir ekosistemdir.
Orman; beş metreden daha boylu orman ağaçlarının baskın olduğu ve birbirlerini etkileyecek sıklıkta bulunduğu, kendine özgü iklim ve toprak koşulları oluşturduğu bir yaşam birliğidir.
Orman; bitki köklerinin etkileyebildiği 1-2 metre toprak derinliğinden ağaçların birkaç metre yukarısına kadar uzanan ve en az bir hektar alan kaplayan bir varlıktır.
Ormanı oluşturan sonsuz sayıdaki tüm madde ve olaylar birbirleriyle karşılıklı ilişki ve etkileşim halindedirler. Bu haliyle orman, çok sayıda bitki ve hayvan populasyonlarından oluşan bir yaşama ortaklığı, bir yaşam birliği, bir ekosistem ve hatta büyük bir canlı organizma olarak tanımlanmaktadır.
Ormanın baskın elemanı ağaçlardır. Bu nedenle orman, ancak orman ağaçlarının toplu halde yaşayabildiği bir ortamda kurulabilir.


Alıntıdır

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Aralık 2010       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Orman Türleri
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Orman, belirli yükseklikteki ve büyüklükteki ağaçlar, çalı, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve çeşitli hayvanlarla, toprağın meydana getirdiği, aynı zamanda topluma çeşitli faydalar sağlayan bir ekosistem.
Kendisini meydana getiren bireylerin uzun yıllar karşılıklı etkileri sonucu yerleşmiş, biyolojik bir dengeye sahiptir. Bu denge ormanların sağlığı ve varlığı için şarttır. Bu denge olmadıkça, ormanların sağlığı ve varlığını korumak çok güç, hatta imkânsızdır.

  • Orman Türleri
    • 1. Ekvatoral yağmur ormanı
      • 1.1. Mangrov ormanları
      • 1.2. Muson ormanları
      • 1.3. Tropik iğne yapraklı ormanlar
      • 1.4. Tayga ormanları
    • 2. Yağmur yeşili yapraklı orman (kış ormanı)
    • 3. Sert yapraklı orman
    • 4. Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı)
    • 5. İğne yapraklı (ibreli) orman
    • 6. Galeri ormanları
    • 7. Bataklık ormanları
Orman Türleri

1. Ekvatoral yağmur ormanı
Dünyanın en canlı, en kuvvetli ve yayılma kabiliyeti en yüksek olan orman tipidir. Orman ekosistemi bu tipte en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yüksek sıcaklık ve rutubetin bir araya geldiği yörelerde yağmur ormanı teşekkül etmiştir. Yağış miktarı esas itibariyle 2000-4000 milimetre arasında değişmekle beraber bazı mıntıkalarda 10.000 milimetreye ulaşır. Ortalama yıllık sıcaklık 20-30 °C arasında değişir. En soğuk ayda 18 °C'nin altına düşmez. Mevsim değişmeleri olmadığından tropik yağmur ormanı ağaçlarında, ilkbahar ve sonbahar odunu meydana gelişi görülmez.
Büyük çoğunluğu, daimi yeşil yapraklı ağaçlardan meydana gelen tropik yağmur ormanında ağaçların tepeleri zayıf, dallanma gevşek, gövde şekilleri düzensiz, ağaç kabukları parlaktır. Dallar üzerinde epiphyte denen eğrelti, orkide gibi konuk bitkiler, çeşitli sarılıcı ve tırmanıcı bitkiler, ormanın genel görünüşünde büyük rol oynarlar. Tozlaşma, böcekler ve kelebekler yoluyla olur. Tropik yağmur ormanının bazı ağaçları gövde üzerinde de çiçeklenme yapabilirler. Olağanüstü istila edici bir kuvvete sahiptir. Tedbir alınmadığı taktirde yolları, telefon, telgraf vs. gibi yapıları kısa zamanda kullanılmaz hale getirir.Bu orman ekvator bölgelerinde bulunur.
Endonezya Takım Adalarında, Hindistan'da, Kamerun sahilinde, Amazon mıntıkasında, Brezilya'nın doğu sahilinde, Karayip Denizi sahillerinde ve adalarında yayılış gösterir. Tropik yağmur ormanları; Mangrov tropik iğne yapraklı ormanlar ve bambu ormanları olmak üzere üç grupta toplanır.

1.1. Mangrov ormanları
Tropiklerde birçok deniz etekleri, kendine has tipik bir orman formasyonu taşırlar. Denizin ilerlemesi halinde (med), yaklaşık 10 ile 20 m arasında boy yapan ağaçların yalnız tepeleri suyun üzerinde kalır. Çekilmesi halinde (cezir) ise ağaç gövdeleri geniş nefes alma kökleri ile birlikte görülür. Tohumun çimlenmesi ve çimlenmeden sonra meydana gelen fidecikler, tohumlar henüz ağaçta iken gelişirler ve biraz büyüyünce çamur toprağa düşerek köklenirler. Bu bitkiler deniz tuzuna dayanıklı bitkilerdir.

1.2. Muson ormanları
Muson iklimi etkisi altındaki ağaçlar daimi yeşil, derimsi yahut tüylü yapraklar taşırlar. Genellikle Muson ikliminin yaygın olduğu bölgelerde yetişirler. Yazları yeşil yapraklıdırlar, kışları ise yapraklarını dökerler. Muson ormanlarının tipik ağacı teak ağacıdır. Bu ağaçlar yazın aşırı suya, kışın da kuraklığa karşı dayanıklı ağaçlardır.

1.3. Tropik iğne yapraklı ormanlar
Güneydoğu Asya'da ve Orta Amerika'da, çeşitli çam türlerinin meydana getirdikleri geniş ormanlar, bilhassa dağlık yerlerin fakir topraklarında yaygındır. Ağaç türleri; Pinus caribaea, Pinus merkusii, Callitris podocarpus’tur.

1.4. Tayga ormanları
Taygalar, ormanda alt tabakanın bir kısmını meydana getirirler. Geniş yayılan rizomları sayesinde sürgün vererek çoğalırlar. Dünya üzerinde 60 cinsine dağılan yaklaşık 700 türü vardır. Boyları 0,15 m ile 30 m arasında değişir. Sert karasal iklimin nemli bölgelerinde görülürler. Görüldükleri yerlere en fazla yağış yazın,en az yağış kışın düşmektedir

2. Yağmur yeşili yapraklı orman (Kış ormanı)

Tropik memleketlerin, yazları periyodik kurak ve çok sıcak, kışları yağmurlu iklim mıntıkalarında görülür. Bu orman şeklinin tipik özelliği, yaprak dökümünün sıcak ve kurak mevsime, esas ve vejetasyon zamanında yapraklı durumla kışa rastlamasıdır. Kış ormanı sonbaharda yeşillenir ve ilkbaharda tekrar yaprağını döker. Ağaçların boyları kısa ve büyümeleri çok yavaştır.
Hindistan, Afrika ve Güney Amerika'nın geniş sahalarını kaplarlar. Maymun, ekmek ağacı ve şemsiye akasyaları bu vejetasyonun tipik ağaçlarıdır. Arka Hindistan ve Doğu Cava ormanlarının en değerli ağacı, yaprakları (30x50) cm büyüklüğünde olan Tectonia grandis'dir.

3. Sert yapraklı orman
Sert yapraklı orman, yazları sıcak ve yağışça fakir, kışları ılıman, fakat yağışça zengin yörelerde yayılış gösterir. Daimi yeşil yapraklı olması, sert yapraklı ormana çok serin zamanlarda hatta kışın bile fotosentez imkânı verir. Bunun yanında yaz mevsiminin kuraklığı sebebiyle bilhassa kuru topraklarda büyümede bir nevi duraklama periyodu hâsıl olur.
En tipik ağaç türleri; defne (Laurus nobilis), yabani zeytin (Olea europaea), mantar meşesi (Quercus suber), fıstık çamı, pırnal meşe (Quercus ilex), kermes meşesi (Quercus coccifera), Eucalyptus, adi servi (Cupressus sempervirens), fıstık çamı (Pinus pinea), kızılçam (Pinus brutia), Halep çamı (Pinus halepensis) dir.
Sert yapraklı ormanın ana mıntıkaları, başta Akdeniz iklim bölgesi olmak üzere dar bir şerit halinde Kalifornia ve Şili'dir.
Maki dediği bitki formasyonu da sert yapraklı orman şekli içinde yer alır. Boylu veya bodur çalı görünümündeki maki Akdeniz ve kısmen Karadeniz kıyılarında, denizle dağ etekleri arasında yaygındır. Bulunduğu araziyi örtmesi ve toprağı girift olarak kaplaması erozyonu önleme ve toprak koruması bakımından büyük değer taşır.
Makinin başlıca elemanları: Yabani zeytin, defne, mersin, koca yemiş, sandal, funda, sumak, filarya, sakız, zakkum, laden, katırtırnağı, ardıç, ılgın, Keçiboynuzu tur.

4. Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı)
Kuzey yarı kürenin belirli derecede serin kışlara sahip olan ve yazlarla kışlar arasında mevsim farkları gösteren enlemlerinde görülür. İnce ve yumuşak olan yaprakların sonbaharda dökülmesi kış soğuğundan ziyade, toprağın donması halinde hâsıl olabilecek kuraklık tehlikesine karşı alınan bir tedbirdir.
Yaz ormanları bilhassa Orta Avrupa'da, yazları zengin yağışlı mıntıkalarda görülür. Türkiye'de, denizden yüksek olmayan yerlerde yaygındır.
Yazın yeşil yapraklı ormanın ana türleri; kayın (Fagus), meşe (Quercus), akçaağaç (Acer), ıhlamur (Tilia), karaağaç (Ulmus), gürgen (Carpinus), huş (Betula), kısmen de kestane (Castanea), ceviz (Juglans) ve caryadır.

5. İğne yapraklı (ibreli) orman
Yayılış sahası, Kuzey yarı kürenin kışları sert, düzenli kar ve don mevsimleri gösteren yüksek enlemleridir. Yaz, kış yeşil iğne şeklini almış olan asimilasyon organları, kısa ve vejetasyon devresinde, sıcaktan en yüksek derecede faydalanmayı mümkün kılar. İğne yapraklı ormanların çoğunda gövdeler devamlı, düz ve dalsızdır. Ağır olmayan gövde odunları, bıçkı kerestesi ve yapı ağacı olarak çok kıymetlidir. Bu orman tipi, Kuzey Avrupa ve Asya'dan Kuzey Amerika'nın kuzeyine kadar, 20 enlem genişliğindeki bir şerit halinde yayılış gösterir. Dünyadaki iğne yapraklı ağaçlar (yaprağını dökemeyen agaçlar): Köknar, sedir, katran, arakorya, andız, ladin, çam, servi, ardıç, şemsiye ağacı, lariks (melez), mazı, vd.

6. Galeri ormanları
Afrika, Güney Amerika ve İç Anadolu'nun yağmurca fakir, kurak mıntıkalarında nehirler boyunca, dar veya geniş şeritler halinde oldukça kuvvetli büyüyen ormanlar meydana gelir ki, bunlara galeri ormanları denir.

7. Bataklık ormanları
Tropik bölgelerin geniş, sürekli su altında kalan, bataklık bölgelerinde rastlanır. Florida'nın bataklık servisi ormanları bu ormanlara örnek olarak gösterilebilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
16 Mayıs 2012       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Orman
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Çoğunluğu uzun boylu ağaçlardan oluşan yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı, içinde çeşitli büyüklükte hayvanlar barındıran ve bütün canlıların birbirinden yararlanarak yaşadığı geniş alan. Orman, yaygın kanının tersine, salt "ağaçlarla kaplı bir alan"değil, bir ortakyaşama topluluğudur. Ağaçlar bu topluluğun yalnızca en göze batan üyesidir. Dünyanın her tarafına yayılmış olan ormanlar yapı ve görünüm bakımından büyük değişiklikler gösterirler. Aynı zamanda bu ormanlarda yaşayan hayvanlar ve bitkiler de birbirinden çok farklı türlerdir. Yeryüzünde ormanlar yalnızca çöl bölgelerinde, dağların en yüksek kısımlarında ve kutup bölgelerinde bulunmaz. Bunun dışında her iklim kuşağının, her bölgenin kendine özgü orman tipleri vardır. Ormanları yapraklılar ve iğneyapraklılar olarak ayırabiliriz. Yapraklılar hem tropikal hem de ılıman bölgelerde bulunurlar. Bunlardan tropikal ormanlar herdem yeşildir.

Ilıman kuşağın yazları sıcak ve kurak geçen bölgelerindeki ormanlar sert yapraklı ve herdemyeşil, nemli ve serin kısımlarındakilerse kışın yaprağını döken türlerden oluşur. İğne yapraklı ormanlar çoğunlukla ılıman kuşağın daha soğuk ve daha yüksek kısımlarında bulunur. Kuzey ve güneyde, kutup bölgelerine en çok yaklaşan ormanlar bunlardır. Bunun yanında daha kurak yerlerde de iğneyapraklı ormanlar görülebilir (örneğin Akdeniz Bölgesi). Bugün yeryüzünde 3,8 milyar hektar alan ormanla örtülüdür. Bunun 1,25 milyar hektarı iğneyapraklı, 2,55 milyar hektarı yayvan yapraklı ormandır. Dünyanın ormanca en zengin bölgesi, toplam alanının %47'si ormanla kaplı olan Güney Amerika'dır. Güney Amerika'yı %38'le Kuzey Amerika ve %34'le Rusya izler. Türkiye ormanca pek zengin sayılmaz (20 milyon hektar, &). Var olan ormanlarının da büyük bir bölümü bozuktur. Bunun nedeni, ikliminin orman yetişmesini sınırlayıcı özellikler taşıması yanında, Türkiye'nin eski çağlardan beri yerleşim alanı olması ve geçmişten bugüne ormanların sürekli yıkıma uğratılmasıdır.

Türkiye'deki başlıca orman ağaçları arasında yayvan yapraklılardan meşe, kayın, çınar, huş, kızılağaç, kestane, gürgen, karaağaç, dişbudak; iğnelilerden çam, köknar, sedir, servi, ardıç sayılabilir. Orman ekonomik açıdan da önemli bir varlıktır. Esas olarak ağaçlardan elde edilen odun, hem önemli bir yakıt, hem de çok çeşitli alanlarda kullanılan bir hammaddedir. Ayrıca ağaçlardan çeşitli yan ürünler de elde edilir (reçine, tanen vb.). Dünya odun üretimi 2,5 milyar m3 kadardır. Bunun 1,3 milyar m3'ü yapacak, 1,2 milyar m3'ü yakacak olarak kullanılır. Bunun yanında çeşitli orman bitkileri ve hayvanlarından türlü yollarla yararlanılır. Türkiye'de yılda yaklaşık 6,5 milyon m3 kerestelik, 7,5 milyon m3 yakacak odun elde edilir. Türkiye'nin önemli ikincil orman türleri arasında reçine, tanen, sığlayağı, defne yaprağı, kestane, ıhlamur çiçeği vb. sayılabilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Eylül 2012       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Tayga Ormanları

Kuzey Kutup Bölgesi çevresinde yer alan ve kozalaklı ağaçlardan oluşan orman kuşağı.

Kuzey Amerika'da Alaska ve Kanada'nın kuzeyini, Eskidünya'da İskandinavya'nın, Rusya Ovası'nın kuzey kesimini ve Sibirya'nın büyük bir kısmını kaplar. Taygayı oluşturan başlıca ağaç türleri çam, köknar, melez gibi her zaman yeşil iğneyapraklılardır. Ağaçlar genellikle çok yavaş büyürler; çapları da fazla kalınlaşmaz. Tayganın kuzeyinde, kutba doğru tundra bölgesi yer alır. Tayga kuşağında kışlar sert ve uzun, yazlar çok kısa sürer. En sıcak ayının ortalaması ancak 10° C dolayındadır.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Aralık 2015       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ORMAN a.
1. Ağaçlarla örtülü geniş alan; bu alanı kaplayan büyük ağaçların tümü. (Bk. ansikl. böl.)
2. Bir tamlayanla, ormanla ilgili olanı belirtir: Orman bekçisi. Orman memuru.
3. Orman gibi, saç, sakal, kaş vb'nin çok gür olduğunu belirtmek için kullanılır. || Orman kanunu, yasal olmayan kaba güç. || Orman kibarı, "ayı" anlamında alay yollu söylenir. || Orman taşlamak, bir kimsenin bir konuyla ilgili düşüncesini öğrenmek için dolaylı yollara başvurmak.

—Antik. Kutsal orman, Yunanlılarda ve Romalılarda kurban törenlerinin yapıldığı, herkesin girmesine izin verilmeyen, genellikle bir tanrıya adanmış orman (Kutsal orman [lat. lucus] bir anlamda, hemen hemen her yerde rastlanan ağaç kültünün bir uzantısıdır. Klasik çağda, bir tapınakla eşdeğerde tutulan bu ormanlarda tannsal gücün maddesel olmayan varlığının yer aldığına inanılırdı.)

—Mutf. Orman kebabı, koyun etiyle yapılan sebzeli bir tencere kebabı. (Etler soğanla birlikte yağda kavrulduktan sonra içine bezelye, küçük doğranmış patates, havuç, domates salça, kekik, su ve tuz ilave edilerek pişirilir)

—Ormanc. Omnan evi, orman koruma memurunun konutu. || Orman mühendisi, meslek edinmek üzere ormancılık eğiitimi gönmüş mühendis (Türkiye'de orman mühendisleri ormancılık fakültelerinde dört yıl eğitim görerek yetişir) || Orman rejimi, devlet ve kamu ormanlarının yönetim kurallarının tümü. (Bu kurallar orman yasası ile düzenlenir ve orman memurları tarafından uygulanır) || Orman varlığı, bir orman kütlesinin gelir yaratmasını sağlayan öğelerin tümü. (Şunlardan oluşur: 1. temel değerler, yani arazi, humus, çotuklar, toprağa gömülü tohumlar ve ormanın işletilmesini kolaylaştırmak için yapılan işlerin [yollar, vb.] değeri; 2. yüzeyden, yani topraktan çıkan bütün ağaçların değeri.) || Orman yasası, ormancılık konusunda hakları ve yükümlülükleri saptanan yasa. || Bakir orman ya da balta girmemiş orman, çoğunlukla ağaçlardan oluşan insan eli değmemiş orman. || ikincil orman, insan eli değmiş orman. (Bu terim daha çok tropikal ormanlar için kullanılır. Buralarda yeni ağaç topluluğu çoğu zaman tür bakımından eski ağaçlardan farklıdır. Günümüzde bakir orman yok gibidir Buna karşılık erişilemediği ya da içine zor girildiği için henüz işlenmemiş ormanlar vardır) || Sık orman, nemli tropikal bölgelerde görülen ve pek çok bitki türünden, birçok bitki örtüsü katından oluşan orman.

—Tar Orman kentleri, Kara Orman çevresinde, Schvvaben’in alman sınırı içindeki dört Ren kentine (Laufenburg, Rheinfelden, Sâckingen ve VValdshut) eskiden verilen ad. (Bu kentlerin ilk ikisi İsviçre, ötekiler Baden kenti durumuna geldiler.)

—ANSİKL. Ormanı oluşturan ağaç türleri son derece çeşitlidir, çünkü karşılıklı olarak etkileşen birtakım etmenlerin ürünüdür: enlem, iklim, toprak, toprak altı, fauna, insanların eylemi.
Ağaç toprakta ancak bol miktarda su bulunursa gelişebilir ama orman, nem bulunduğu halde çok soğuk, çok rüzgârlı ya da tuzlu olan bölgelerde yetişmez.
Toprağın (ve yağışlar dışında göze görünmeyen su yoğuşma mekanizması sayesinde önemli ölçüde kaynak sağlayabilen atmosferin) su bakımından zenginliği, az ya da çok sürekli bölgeler oluşturarak, yeryüzünü bazı enlemlerde kuşatan büyük orman örtülerinin yerleşmesini sağlar; bu bölgeler insan müdahelesi olmasaydı daha da yaygın olabilirdi.
"Yağmur” ya da “gölge” ormanı da denen sık ekvatoral omnan (pluviisilve ya da "rainforest") ağaçların çeşitliliği ile belirgindir; ayrıca ağaçlar dağınıktır ve hiçbir zaman homojen bir topluluk meydana getirmez. Bitki örtüsünün güçlülüğü de dikkate değer ölçüdedir; bu ormanın başlıca özelliği bir kısım ağaçlann tepelerinin 50 m yüksekliğe ulaşması ve bunun alt katındaki ağaçların (20-25 m) sürekli yapraklı olmasıdır; aynı zamanda sarmaşık ağının sıklığı da belirgindir. Işık yokluğu büyümeyi engellediğinden bodur ağaçlar az gelişmiştir. Ekvatoral orman her zaman yeşildir; çeşitli türlerin bitkisel hayatı, orta enlemlerde olduğu gibi mevsimlik bir ritmi izlemez: iki komşu ağaç yapraklarını birlikte dökmez. Ekvatoral ormanlar yılda en az 1 500 mm yağış ister ve kurak dönem yılda üç ayı geçmemelidir. Kuraklığın daha uzun sürdüğü bölgelerde orman ağaçlarının doğası değişmeye başlar: bitki bolluğu azalır ve bütün ağaçlar kurak mevsimde yapraklarını döker (bölgenin az ya da çok nemliliğine göre yaprak döken kurak ormanlar). Mangrov daha çok kıyılarda, tuzlu denizkulaklarında ve bataklarda yetişen tropikal bir ormandır.
Akdeniz ormanı (durisilve), kış soğuğuna ve yaz kuraklığına dayanabilen küçük cılız ağaçlardan oluşur; orman altında yetişen ödüyse genellikle kurakçıl odunsu bitkilerdir. Bu bölgenin en nemli kısımlarında orman, yaprakları dökülen meşe (tüylü meşe) ile daimi yapraklı meşe (pırnal, mantar meşesi) karışımından oluşur; daha az nemli kısımlardaysa pırnalın yanı sıra halep çamı ve mazı görülür.
Ilıman orman (estisilve) öriüsü kesintisizdir, ama ışığın girmesine izin verir; bu nedenle orman altı bitkileri büyük bir gelişme gösterir (ağaççıklar, çalılar, otsu bitkiler). Bazı ağaç türleri çok geniş alanları kaplar ve tek başına bitki topluluğunun çoğunluğunu oluşturur. Bu flora bileşiminin türdeşliği ılıman orman işletmeciliğinin ekonomik koşullarını büyük ölçüde kolaylaştırır. Gürgen kışları hafif yazları nemli geçen ve sıcaklığı çok yüksek olmayan bölgelerde egemendir; ılıman bölgenin geri kalan bölümü, çeşitli türlerin değişik ölçülerde uyum sağladığı meşe ağacıyla kaplıdır.
Ilıman bölgelerin dağlannda yaprak döken ormanların yerini yavaş yavaş kozalaklı hepyeşil ormanlar (conisilve) alır.
Daha yüksek enlemlerde conisilverıin alt sınırının düştüğü görülür ve bu ormanlar Avrupa’nın ve Amerika'nın kuzeyinde uçsuz bucaksız düzlükleri kaplayarak son bulur.
Enlem yükseldikçe bu orman gittikçe seyrekleşir: ağaçların sıklığı azalır, boyları küçülür (tayga).
Ormanlar kendilerinden beklenen temel işleve göre çeşitlere ayrılır: amacı odun ve ikincil ürünler (mantar, reçine, la- teks, zamk, tanen) ya da yardımcı işler (otlatma, av) sağlamak olan üretim orman- lan; amacı özellikle dağlık bölgelerde toprağı erozyondan korumak ve su rejimini düzenlemek olan koruma ormanlan; kent halkına dinlenme ve eğlenme yerleri sağlamak olan (kent çevresi ormanları) dinlenme ormanları. Üretim ormanlan baltalık orman ya da koru ormanı olarak işletilir. Bazı ormanlar milli park ya da doğal, turistik ya da artistik rezerv olarak ayrılır.
Türkiye'de ormanlar ülkenin % 25'ini kaplar. Bunun üçte ikisini yayvan yapraklı ağaçlar, üçte birini reçineli ağaçlar oluşturur. Türkiye’de ormanların hemen hemen tamamı kamuya aittir ve Tarım orman ve köyişleri bakanlığı'na bağlı Orman genel müdürlüğü’nce işletilir.

—Çevrebil. Bir ormanın net verimi, yani biyokütlece büyümesi, brüt verimine göre (fotosentez toplamı) nispeten düşüktür, çünkü önemli ölçüde solunum giderleri sözkonusudur. Bu olgu, özellikle ekvator ormanları için çarpıcıdır; çünkü buralarda 2,5 t/ha’lık bir odun artışı için (net verim) yıllık 120 t/ha'lık brüt verim yaratıldığı hesaplanmıştır.
Ormanlar aynı zamanda, besin zincirlerinin karmaşıklığı sayesinde çok farklılaşmış büyük ölçüde bir hayvansal yaşamın dayanağıdır. Önemli ölçüde buharlaşma kaynağı olduğundan dünyanın birçok bölgesinde yağışları düzenler; üstelik, atmosferimizdeki oksijen-karbondioksit dengesinin korunmasında (KARBON çevrimi) onsuz olmaz bir öğedir. Toprakların erozyona karşı esas koruyucu örtüsü olan ormanlar, önemli miktarda su tutma kapasitesinden dolayı bazı arazilerin su baskınına uğramasını önler. Hava kirlenmesine karşı da esaslı süzgeç işlevi görür ve atmosferi temizler.
Bu doğal koruma işlevlerinin yanı sıra, ormanın önemli bir ekonomik işlevi olduğu gibi (odun üretimi) gelişmiş ülkelerde dinlendirici ve eğlendirici bir işlevi de vardır denebilir.
Biyosfer dengesinin korunması için gerekli işlevine ve çok büyük yüzölçümüne rağmen ormanlar günümüzde, tarım alanlarını artırmak ya da konutlara arsa sağlamak için düşüncesizce tarla açmak, kâğıt hamuru üretmek, yapacak ve yakacak odun elde etmek amacıyla durmadan tahrip edildiği gibi yangınlarla ve örneğin flüordan kaynaklanan bazı sınai kirlenmelerle de tehdit edilmektedir.

—Huk. Orman ve ormancılık, bir ülkenin iktisadi yaşımında önemli bir yer tutar. Bu nedenle orman alanları her zaman özel bir statüye sahip olmuştur. Türkiye’de orman hukuku alanındaki ilk düzenleme, 1870 tarihinde yürürlüğe giren “Orman ni- zamnamesi”dir. Günümüze kadar bu alanda çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bugün orman hukukunu düzenleyen temel yasa 31 ağustos 1956 tarih ve 6831 sayılı Orman kanunu'dur. Anayasa' nın 169. ve 170. maddelerinde de orman ve ormancılıkla ilgili ilkeler yer alır.
Anaya- sa'nın orman ve ormancılık konusunda benimsediği başlıca ilkeler şunlardır:
1. devlet ormanlarının mülkiyeti devroluna- maz, bu ormanlar devletçe işletilir ve yönetilir;
2. ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme izin verilemez;
3.devlet orman köylüsünün korunması ve kalkınması için önlemler alır;
4. kural olarak orman alanlarının sınırlarında daraltma yapılamaz, ancak orman niteliğini kaybetmiş yerlerle şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler bu yasağın dışında kalır. 6831 sayılı Orman k.'na göre, doğal olarak yetişen ya da emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları, yerleriyle birlikte, orman sayılır (md. 1). Yasa orman sayılmayacak yerleri de ayrıntılı olarak sıralamıştır (md. 1).

Yine aynı yasaya göre ormanlar mülkiyet ve yönetim bakımından üç gruba ayrılır:
1. devlet ormanları;
2. kamu kurumlarına ait ormanlar;
3. özel ormanlar.

Orman yasası, nitelikleri bakımından da ormanları üç gruba ayırmıştır:
1. koruma ormanları;
2. ulusal parklar;
3. üretim ormanları (md. 4). Devlet ormanlarına ve devlet ormanı sayılan yerlere ait her çeşit işler Orman genel müdürlüğü’nce yapılır. Devletten başkasına ait olan bütün ormanlar da Orman genel müdürlüğü’nün denetimine bağlıdır (md. 5). Tüm orman alanlarının sınırlarının belirlenmesi orman kadastro komisyonlarınca yapılır. Ormanlann içinde ya da yakınında ateş ve yangın belirtisi görenler buna orman idaresine, en yakın muhtarlığa, jandarmaya ya da mülkiye amirlerine bildirmek zorundadırlar. Orman içindeki yollarda orman idaresince belirlenmiş konaklama yerlerinden başka yerlerde gecelemek ve konak yerlerinde yaylak, kışlak ve otlaklarda orman idaresince hazırlanmış ocak yerlerinden başka yerlerde ateş yakmak yasaktır (md. 76). Orman memurları, orman suçlarına ilişkin kanıtları bir tutanakla saptamak ve gerektiğinde suç işleyenleri yakalamak yetkisine sahiptirler. Orman suçlarına ait davalar mahkemelerce acele işlerden sayılır. Bu davalar, sulh ceza mahkemelerinde görülür.

—ikonogr. Ortaçağ sonlarında yapılan tezhiplerde orman manzaralarına rastlanır (TrĞs Riches Heures du duc de Berry, Chantilly; Gaston Phöbus'ün Livre de chasse'ı, Bibliothöque nationale, Paris). Orman manzaraları XVII. yy. flaman resim sanatında özellikle boldur: L. Van Uden (Budapeşte), J. d’Arthois (Brüksel, Viyana), C. Huysmans (Louvre), Lucas Achtschellinck (Dresden), Vadder (Münih, Brüksel), Van Coninxloo (Viyana, Strasbourg). Bu konuyu işleyenler arasında, Poussin (ilkbahar, Louvre), Hobbema (Berlin, Edinburgh, Londra), Ruysdael (Louvre, Brüksel), daha sonra Gainsborough (Londra) da sayılabilir. XIX. yy. re- samları arasında orman daha çok alman romantikleri (G. D. Friedrich), Courbet (Londra, Louvre), P Huet (Louvre), Barbizon ressamları (Rousseau, Duprö vb.), Chintreuil, Harpignies (Lille) ve gravürcü Bresdin’i esinlemiştir. XX. yy.’da Max Ernst'in düşsel orman tasvirleri özellikle kayda değer (Büyük orman, 1927, Basel müzesi; la Foresta inbalsamata, 1933, Ho- uston; Son orman, 1960-1969, Art moderne ulusal müzesi, Paris vb.).

Kaynak: Büyük Larousse
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Eylül 2018       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı

Bilim İnsanları Orman Kayıplarının Nedenlerini Ortaya Koyan Harita Hazırladı!


Ad:  ,Iy0Obi4GJ0incZr0XAOtHg.jpg
Gösterim: 508
Boyut:  73.3 KB
Bilim insanları, geliştirdikleri yeni haritayla dünya genelinde 2001 ile 2015 yılları arasında yok olan yaklaşık 3 milyon kilometrekarelik ormanın kaybolma nedenlerini ortaya koydu. Yayımlanan çalışma, 2001 ile 2015 arasında yok olan yaklaşık 3 milyon kilometrekarelik ormanlık alanın yüzde 27'sindeki kaybın, soya, kereste, sığır eti ve palm yağı gibi ürünler için küresel talebi karşılayacak şekilde endüstriyel tarım alanına dönüştürülmesi sonucu kalıcı olduğunu gösterdi. Söz konusu 14 yıllık süreçte, ormanlardaki yüzde 73'lük kaybın ise sürdürülebilir ormancılık dahil, ağaçların yeniden büyümesinin amaçlandığı faaliyetlerden, geçimlik tarım ve orman yangınlarından kaynaklandığı belirtildi. Orman büyüklüklerindeki değişiklikleri ve küresel ağaç kayıplarının nedenlerini belirlemek için uydu fotoğraflarını analiz eden bir bilgisayar programı geliştiren araştırmacılar, 100 km2'lik bölümlerde orman kaybının nedenlerini listeleyen bir harita oluşturdu. Haritada, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya'daki ormansızlaşmanın, soya ve palm yağı gibi ürünlerin çoğalması için birçok ağacın kesilmesi nedeniyle meydana geldiği görüldü.

Ad:  ,-serWL7LWE2Ck-dexRlUig.jpg
Gösterim: 519
Boyut:  109.8 KB
Endüstriyel tarım için temizlenen arazide, genellikle ormanın yeniden ağaçlandırılması ya da kendi başına yeniden büyümesi gibi bir niyet olmadığına işaret edilen çalışmada, bunun habitatın kaybedilebileceği anlamına geldiği vurgulandı. Harita, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki ağaç kayıplarının çoğunlukla kaybolan yerine yeni ağaçların dikildiği kereste kaynakları için kullanılan ormanlarda meydana geldiğini ortaya koydu. Kuzey Amerika ve Kuzey Asya'daki bazı orman kayıplarına kontrol edilemeyen yangınların yol açtığının görüldüğü harita, Sahraaltı Afrika'da ise geçimlik tarımın çoğu ormanın yok olmasına neden olduğunu gösterdi. Geçimlik tarım nedeniyle yok olan ormanlarda küçük çiftliklerin yeni yerlere taşınması halinde, ağaçların eski alanlarda yeniden büyüyebileceği kaydedildi. Araştırmacılar, daha ince çözünürlükte verilere sahip olmanın ve orman kayıplarının nedenini anlamanın, kuraklık seviyesini ya da karbon döngüsünü izlemeye de yardımcı olmasının yanı sıra, büyük şirketlerin ormanları koruma sözüne ne kadar bağlı kaldıklarını görmek açısından yararlı olacağını belirtti.

Kaynak: Science (17 Eylül 2018)

Benzer Konular

24 Mart 2015 / Misafir Soru-Cevap
21 Aralık 2015 / Misafir Soru-Cevap
16 Temmuz 2014 / Misafir Cevaplanmış
20 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap