Arama

Kamerî Takvim (Ay Takvimi) Nedir?

Güncelleme: 15 Nisan 2016 Gösterim: 7.397 Cevap: 4
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #1
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kamerî Takvim (Ay Takvimi)
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Kameri takvimde milletimiz çok iyi bilir gerek Ramazan dolayısıyla gerekse mübarek geceler dolayısıyla senenin belli günlerinde dönüşümlü olarak daha çok on gün fark atarak seyreden bir takvimdir. Bu da kamerin hareketlerine bağlı bir takvimdir.
Kamerî takvim veya Ay takvimi, Dünya'nın Güneş çevresindeki hareketleri yerine Ay'ın tam devrelerini (sinodik ayları) temel alan takvim. "Mevsim yılı" da denilen bir Güneş yılında 12.37 sinodik ay bulunur, yani ay senesi daha çabuk tamamlanır. Bu nedenle ay takvimlerini Güneş takvimine çevirirken belirli bir sürenin ilave edilmesi (periyodik interkalasyon) gerekir.
Kameri Aylar ve Önemi
Ad:  ay takvim.jpg
Gösterim: 6377
Boyut:  19.0 KB

Bilindiği gibi kamer (ay)ın doğuş ve batışına tabi olan ay hesabına "kamerîaylar" denilmektedir ki şunlardır:
  • Muharrem
  • Safer
  • Rebîu’l-evvel
  • Rebîu’l-ahir
  • Cemaziye’l-evvel
  • Cemaziye’l-ahir
  • Receb
  • Şaban
  • Ramazan
  • Şevval
  • Zilkade
  • Zilhicce
Bu hususta Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
"Hakikatte ayların sayısı ALLAH katında, ALLAH’ın kitabında -ta gökler ve yeri yarattığı günden beri- on iki aydır. Onlardan dördü haram olanlardır. İşte bu, en doğru hesaptır. O halde bilhassa bunlarda, o haram aylarda nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler sizinle nasıl topyekûn harb ederlerse, siz de onlarla topyekûn harb ediniz. Bilin ki ALLAH, haramlardan, fenalıklardan sakınanlarla beraberdir." (Tevbe Sûresi, 36)
Ebû Bekre (R.A.)’den rivayete göre, Veda haccında okuduğu hutbesinde:
Takvim düzeni açısından zaman, ALLAH’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki ilk durumuna dönmüştür. Artık sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü peşi peşinedir ki, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Bir de Cemaziye’l-âhir ile Şaban arasında yer alan Müdar’in Receb’idir.
buyuran Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz haram ayların, "Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb" ayları olduğunu belirtmiştir. Araplar daha İslâmiyet gelmeden önce Haram ay denilen bu ayları kutsal tanır ve bu aylarda savaştan, yağmacılıktan kaçınırlardı.
Çünkü müşrik de olsalar, inanç ve yaşantılarında "Hak Din"den kalıntılar vardı. Haram aylara hürmet, Kâbe’yi tavaf etmek ve hac yapmak gibi. Tabii bütün bunlar da tahrif edilerek, aslından uzaklaştırarak yapıyorlardı. Aslında bütün batıl dinler, hep “Hak Din“den uzaklaşma neticesinde oluşmuşlardır. Hiçbir batıl din, birileri tarafından kurulmamıştır. Bu bakımdan dinimizi, olduğu gibi dosdoğru öğrenmek ve yaşamak mecburiyetindeyiz.
Araplar her yıl kendi adetlerine göre gelip hacceder, ALLAH’a iman ile putlara tapmayı birbirine karıştırıp içinden çıkılmaz garip bir inanç sistemi meydana getirirlerdi. Ama her şeye rağmen mal ve can güvenliği yoktu. Mekke’ye hac mevsiminde gelebilmek bile başlı başına bir problem idi. O yüzden kabile reisleri hac aylarından olan Zilkade ile Zilhicce’de bir de onu izleyen Muharrem’de savaşmayı kaldırırlar ve bu ayları hürmetli sayıp kesinlikle uyulmasında ısrarla dururlardı. Böylece uzak yerlerden hac için gelenler bu üç ayda hem ibadetlerini yerine getirirler, hem de güven içinde evlerine dönme imkanı bulurlardı.

Kameri Aylar
MUHARREM:
Kameri ayların birincisidir. Araplar bu ayda savaşmayı yasakladıklarından bu aya muharrem adı verilmiştir.
SAFER: İkinci aydır. Bu ay içinde bir kabîle başka bir kabîle ile savaşacak olsa Araplar onu dümdüz ve boş hale getirdiklerinden bu isim verilmiştir.
Bu ayda Mekke halkı şehri boşaltarak yolculuğa çıktıkları için bu ismin verildiği de söylenmiştir.
RABÎUL-EVVEL: Üçüncü aydır. Ve onu RABÎU`L-ÂHİR takip eder. Bu iki aya rabî (buhar) denilmesindeki sebep: Araplar bu aylarda develerini ot ve yeşilliklerinden faydalanması için salıvermelidir.
CÜMADA’EL-ÛLA (veya cemaziye`l evvel): Bu beşinci aydır.
Onu CUMADA’L ÂHİRA (veya cemaziye`l âhir) takip eder. Bu iki ayda soğuklar şiddetlenip suları dondurduğundan (donma manasına gelen CUMADÂ adı verilmiştir. Müennes olan (Arapça da dişilik alameti taşıyan) yalnız bu iki ay vardır. Çünkü (CÜMADA) kelimesi ancak müennesler için kullanılan FUALÂ ölçüsündedir.
RECEP: Araplar bu ayda tanrılarına saygı gösterdikleri ve savaşı helal saymadıkları ve Araplarca kutsal sayılan diğer aylardan ayrı bir sırada bulunduğu için RECEBÜ`L-FERD (TEK VE YALNIZ RECEP) de denilir. Diğer mukaddes sayılan aylar –sıra ile-Zü’lka’de, Zü’l-hicce, muharremdir. Bunla arka arkayadır. Recep ise tektir.
ŞABAN: Sekizinci aydır. Bu ayda kabileler su aramak yahut yağma ve savaş yapmak için etrafa dağıldıklarından (ayrılma ve dağılma manasına gelen) ŞABAN adı verilmiştir.
RAMAZAN: Şiddetli sıcak günler ve şiddetli güneş vakaları bu ay içinde meydana geldiğinden bu aya(kızgın ve şiddetli sıcak demek olan) RAMAZAN adı verildiği nakil edilmiştir.
ŞEVVAL: Onuncu aydır. Sütler bu ayda azaldığı için bu ismi almıştır.
ZÜLKA’DE : 11. aya böyle isim verilmiştir. Çünkü Araplar bu ayda oturur, sefere ve savaşa çıkmazlardı.
ZÜLHİCCE: Bu ay kameri yılın son ayıdır. Araplar bu ayda hacca kasıt ve niyet ettiklerinden(kastetmek anlamında olan) bu isim verilmiştir.




Son düzenleyen Safi; 12 Nisan 2016 21:49
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
25 Haziran 2014       Mesaj #2
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Kamerî Takvim (Ay Takvimi)
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Kamerî takvim veya Ay takvimi, Dünya'nın Güneş çevresindeki hareketleri yerine Ay'ın tam devrelerini (sinodik ayları) temel alan takvim. "Mevsim yılı" da denilen bir Güneş yılında 12.37 sinodik ay bulunur, yani ay senesi daha çabuk tamamlanır. Bu nedenle ay takvimlerini Güneş takvimine çevirirken belirli bir sürenin ilave edilmesi (periyodik interkalasyon) gerekir.

Tarihçe
Sümerler muhtemelen ayın devrelerine dayalı bir takvimi kullanan ilk medeniyetti.Sümer-Babil ayları yeni Ay'ın göründüğü gün başlıyordu. Saray astronomları mevsim hataları bariz hale geldiğinde takvimde gerekli düzenlemeleri yapıyorlardı. MÖ 380 civarında ay takvimlerine sabit düzenlemeler getirildi. 7 artık ay, 19 yıllık periyodlarda yıllara ekleniyordu. Daha sonra Yunan astronomlar da Ay yılını Güneş yılına uyarlayan çeşitli düzenlemeler yaptılar. Roma cumhuriyet takvimi, muhtemelen Yunan Ay takvimini temel almıştı.
Günümüzde bazı dinî gruplar Ay takvimlerini kullanmaya devam ederler. Örneğin Yahudi takvimi, milattan 3760 yıl 3 ay önce başlar. Yahudi yılı sonbaharda başlar. Aylar 29 veya 30 gündür. Artık yıl ve aylarla Güneş takvimine uyarlanır.
Bir diğer ay takvimi, İslam peygamberi Muhammed'in MS 622 yılında Mekke'den Medine'ye Hicret'ini esas alan Hicrî takvimdir. Bu takvimi Güneş yılına uydurmak için ayar yapılmaz.

Kamerî takvim Müslümanlar arasındaki adaleti sağlar

Müslümanların dinî ibadetlerinin ritmini ay takvimi ayarlamaktadır. Bu suretle Kur'ân, Müslümanlar arasındaki adaleti sağlamıştır.
Çünkü İslam dini, evrensel bir din olup; mensupları, gerek günlerinin uzunluğu gerekse iklim şartlarının farklılık gösterdiği çeşitli coğrafi bölgelerde yaşamaktadırlar. İslam dinindeki namaz ve oruç gibi başlıca ibadetler ise; güneşin doğuş ve batış zamanlarına göre ayarlanmaktadır.
Şayet İslam ay yılını değil de güneş yılını esas kabul etseydi, bir kısım Müslümanlar hep uzun günlerde oruç tutacak, diğer Müslümanlardan hayatları boyunca daha ağır şartlarda ibadet etmek zorunda kalacaklardı.
Mesela Hicri takvimde Ramazan Ayı -miladiye göre- her sene on bir gün daha erken geldiği için her mevsimi tek tek gezmektedir. Böylece bütün Müslümanlar ömürleri boyunca hep aynı ayda değil yılın her ayında her mevsiminde oruç tutmuş olurlar.

Kamerî takvim fıtrata daha uygundur
Ebu'd-Derda’dan (ra) rivayet edildi ki: "Habibim yaşadığım müddetçe terk etmeyeceğim her ay 3 gün oruç tutmayı tavsiye etti." (Müslim)
Her ayın “eyyamı beyd” denilen 13,14,15. günleri -miladiye göre değil- Hicri Takvime göre hesaplanır. Bu günlerde ise Peygamber Efendimiz (asm) oruç tutmayı tavsiye etmiştir.
Peygamber Efendimiz'in (asm) Dolunay vaktinde oruç tutulmasını tavsiye etmesinin hikmeti bilim adamlarınca asırlar sonra anlaşılmaktadır.
Dolunay zamanında Dünya, Ay ve Güneş aynı doğru üzerinde olduklarından, Ay'ın insan üzerindeki çekim kuvveti artar ve vücuttaki su miktarı yüzde 60'ı aşar. Bunun yol açtığı bedeni ve ruhi değişmeler ise, zehir alma-verme ve suç işleme eğilimini arttırır. Araştırmacıların, beş yıl içinde üç polis karakoluna bildirilen suçları bilgisayara yükleyip, neticeyi dolunay tarihleriyle karşılaştırarak bu sonuçlara vardığı söylenmektedir.
İşte tam bu günlerde Resulullah Efendimiz (asm) -sadece ay takviminde söz konusu olan- “eyyam-ı beyd” oruçları tavsiye etmektedir.
Çünkü oruç; dolunayda gerçekleşen insan vücudundaki psikolojik ve fizyolıjik dengesizliğin de sükûnet bulmasına sebep olup işlenebilecek suçlara da mani olacaktır.

Dünyanın biyolojisi kameri takvimle planlanmıştır
Çiçeklerin açmasından tohumların yetişmesine, canlıların doğurmasına kadar hepsi kameri takvime tabidir. Bunu herkes farkında olmadan izler. Bütün hayvanların doğum süresi ya 21 gündür ya 28 gündür yahut onun katlarıdır. Yani haftaya tabidir.
(Hafta fikrinin fıtrî kaynağı bir kamerî ayın dörde bölünmesidir. Başka bir deyişle, hafta fikri, ayın dünya etrafında dönerken geçirdiği dört safhanın (yani ay, ilk dördün, dolunay ve son dör­dün) yedişer gün sürmesinden kaynaklanmıştır.)
Hiçbir doğum, biyolojik hâdise güneş takvimine göre ayarlanmış değildir. Hepsi kameri takvime göre ayarlanmıştır.
Bunun daha ilginci insan hücresinin vücut içerisindeki mitozudur ki o da kameri takvime ayarlanmıştır. Bundan dolayı da kanser tedavisi yapılırken tedavideki süreç 21. gün 28. gün 15. gün gibi belli hücre mitozlarına göre ayarlarlar. Demek ki kainatın düzenindeki asıl takvim kameri takvimdir. (Haluk Nurbakî)

Hicri takvim hayattaki monotonluğu engeller
Güneş takviminde yılın her ayını her gününü hep aynı mevsimde yaşarız. Fakat ay takviminde durum böyle değildir.
Nasıl ki birinin bir yerde bir yazlığı varsa, her yaz tatili geldiğinde her senenin aynı ayında oraya gitmek orada tatil yapmak zorunda kalır. Cebinde parası olsa bile yüklü bir parayla aldığı yeri es geçip başka yerlerde serbest bir tatil yapamaz, değişik yerler göremez. Bağlıdır yani! Güneş takvimi de işte belki böyle bağlıyor hepimizi. Bir çeşit monotonluk katıyor hayatımıza.
Ay takviminde ise daha bir serbestiz. Yılın her ayını her gününü başka başka mevsimlerde, iklimlerde yaşama, tatma imkânı buluruz.

Son düzenleyen Safi; 12 Nisan 2016 21:34
theMira
ÇINAR - avatarı
ÇINAR
Ziyaretçi
25 Haziran 2014       Mesaj #3
ÇINAR - avatarı
Ziyaretçi
Kamerî Takvim
Prof.Dr.Esat Coşan

Biliyorsunuz, bizimle ilgili iki çeşit takvim var… Tabii takvim meselesine ansiklopedik bilgi olarak girecek olursak, çok çeşitli takvimler var… Türklerin kullandığı 12 hayvan yıllı takvim var; tavşan yılı, maymun yılı, bilmem ne yılı diye… İranlıların kullandığı takvimler var. Avrupalıların kullandığı takvimler var… Onların da çeşitleri, alt dalları var. Ama kısaca söylemek gerekirse sevgili dinleyiciler, insanoğlu bu yaşantısında zamanı ölçmek için iki ölçü kullanmış: 1. Güneş. 2. Ay…

Bazıları, Dünyamız Güneş’in etrafında dönüyor ya, işte bir dönüşün tamamlandığı zamana bir yıl demişler. Bu 365 gün tutuyor. Biz şimdi bunu kullanıyoruz. Ama daha önceleri bunu Avrupalılar kullanıyorlardı. Biz kamer, Ay yılını kullanıyorduk.

Kamer yılında esas Ay’dır. Ay’ın batı tarafından, Güneş battıktan sonra ilk defa yeni hilâl, nev hilâl olarak göründüğü zamandan, tekrar yeni hilâl olarak görününceye kadar geçen zamana bir ay demişler. Tabii zaman geçerken, ne oluyor arada?.. Hilâl gittikçe büyüyor, kalınlaşıyor, yükseliyor; iki hafta geçtikten sonra kocaman tepsi gibi dolunay oluyor. Ondan sonra, dolunay olduktan sonra da tekrar azalıyor, azalıyor… Sabahları doğu tarafında ince olarak görüyoruz. Derken bir iki gün görmüyoruz. Sonra batı ufkunda tekrar yeni hilâl görüyoruz.

İşte bir yeni hilâlden, bir sonraki yeni hilâle kadar geçen zamana, kamerî ay deniliyor. Kamerî aylar bizim için dînî bakımdan önemli. Onun için biz, kamerî aylara dînî bakımdan bağlıyız. Bir kere Ramazan ayımız kamerî bir ay… Ramazanı kollamak, takip etmek için, kamerî ayları kullanmış dedelerimiz. Ramazan’dan evvel Üçaylar, Receb, Şa’ban var… Sonra Peygamber Efendimiz’in doğumu kandili, Regaib kandili, Berat kandili, Mi’rac kandilimiz var… Kadir gecesi var.

Sonra hac var… Hac da kamerî aylara bağlı. Zilhicce ayının onunda Kurban Bayramı oluyor. Zilhicce’nin dokuzunda Arafat’a çıkması lâzım hacıların…. Binâen aleyh, bizim dînî yaşamımız kamerî yıla göre, kamerî aylara göre oluyor.

Kamerî ayların günlerine bağlı ibadetlerimiz var. Meselâ, kamerî ayların dolunay geceleri, yâni kamerî ayın 13’ü, 14’ü, 15’i… Ayın ondördü gibi diyoruz ya, ayın böyle yusyuvarlak dolunay olduğu, tepsi gibi olduğu zaman. O günlerde, daha doğrusu o gecelerin gündüzlerine eyyâm-ı biyz deniliyor. Biyz, beyaz kelimesinin çoğulu. Eyyâm-ı Biyz ne demek?.. Beyaz günler demek. Yâni, gecelerinde mehtap olduğu için beyaz denmiş.

Peygamber SAS Efendimiz, o mehtaplı gecelerin gündüzlerinde, eyyâm-ı biyz’da hep oruç tutmuş, mutlaka oruç tutmuş. E ne yapmamız lâzım?.. Bizim de, bir Arabî ayı takip etmemiz lâzım!.. “Arabî ayın biri, bak hilâl göründü… İşte ikisi, üçü, dördü… İşte ayın yedisi oldu, bak ay yarımay şeklinde görülüyor. İşte dolunay oluyor, bak ay yusyuvarlak çıkıyor…” diye o zaman, dolunay zamanlarında, ertesi sabahları oruca niyet etmek lâzım!.. Onüçü, ondördü, onbeşi Peygamber Efendimiz hep oruç tutmuş.

Bayramlarımız öyle… Kurban Bayramımız, Ramazan Bayramımız kamerî takvime göre hesaplanıyor. O halde kamerî ayları takip etmemiz lâzım!..

Ben bunun bir kolaylığını size söyleyeyim, sevgili Akra dinleyicileri! Ne yapabilirsiniz kamerî takvimi takip etmek için?..

Takvimi alırsınız. Takvimde kamerî ayın birinci günü oldu mu, Kur’an-ı Kerim’in birinci cüzünü okursunuz. O gün hep birinci cüzle ilgili konuşmalar yaparsınız, çalışmalar yaparsınız, okumalar yaparsınız. Kültürünüzü o birinci cüze yoğunlaştırırsınız. Birinci cüzle ilgili ayetleri okursunuz, tefsir kitaplarını okursunuz. Böylece okuduğunuz kitaplardan ve takvime bakmış olduğunuzdan, zininizde kesin çizgiler halinde, “Tamam bugün ayın biri!” diye kocaman belirmiş olur.

Ertesi günü ikisi olunca, Kur’an’dan hangi cüze geldik?.. İkinci cüze geldik. “Dur şunu okuyayım bugün, buradan ezberimi tazeleyeyim! Unuttuklarımı tekrar ezberleyeyim, hafızamı kuvvetlendireyim!” filân diye ikinci cüzü okursunuz. Kur’an-ı Kerim otuz cüzdür. Arabî aylar da bazan 29, bazen 30 oluyor. Binâen aleyh, Kur’an-ı Kerim’i ayda bir okumaya kendinizi ayarlarsanız, bu bir pratik çare size…

Ayda bir hatmetmeye ayarlarsanız kendinizi, her gün hangi cüzü okuyacaksınız?.. Arabî ayın kaçıysa, onu… “Arabî ayın 14’ü; tamam, 14. cüzü okuyacaksınız. Arabî ayın 27’isi; tamam 27. cüzü okuyacaksınız.” diye, böyle Kur’an-ı Kerim okuyuşunuza bağlarsanız, dînî kitap okuma çalışmanıza bağlarsanız, o zaman gün gibi bilirsiniz. Bir de biraz merakınız olur da, akşamleyin camiye giderken, güneşin battığı tarafa bakarak; sabahleyin camiye giderken, gözünüzü kaldırıp gökyüzüne bakarak kameri takip ederseniz; işte hilâl, işte yarımay, işte dolunay… İşte ikinci yarımay, işte eski hilâl, köhne hilâl… Sabahleyin görünür o, sabahleyin namaza giderken… Bir nev hilâl var, yeni hilâl var, ay başında görülür. Bir de köhne hilâl var… Birisi yeni doğmuş, gittikçe büyüyecek; ötekisi dolunaydan sonra gittikçe küçülen, yok olan ayın son hilâli oluyor. Ona köhne hilâl deniliyor. Bunları da bilmiş olursunuz.

Böylece, Ramazanın başlangıcı ile ilgili gözlemler de yapmak gerekir, sevap onlar da… Onlara da âşinâ olmuş olursunuz. Her gününüzü de bilirsiniz, eyyâm-ı biyz oruçlarını da tutarsanız. Böylece kamerî takvim ile ilgili bilginiz olur.

Kamerî takvimin hoş olan, tatlı olan, sevimli olan bir tarafı vardır: Kamerî takvim aynı mevsimde durmaz. Her yıl 11 gün evvel gelerek, kamerî aylar döner. Mevsimlerin üzerinden döner. Böylece bakarsınız, Ramazan yazın sonundaydı, ağustosun başına geldi… Temmuza geldi, temmuzun başına geldi, hazirana geldi, mayısa geldi, ilkbahara geldi, kışa geldi diye yaşayan bir insan, –Allah cümlemize hayırlı, uzun ömür versin– böyle ayların değişik mevsimlerde geldiğini görür.

Bakarsanız, birisi der ki:

“–Ben haccı çok sıcak günlerde yaptım. Aman Allah’ım ne kadar sıcak vardı. Yer kaynıyordu, ayağımı bastığım zaman altı kabardı.” der.

Ötekisi de:

“–Yok. Ben haccı yaptığım zaman öyle soğuktu ki, sırtıma battaniye almak zorunda kaldım. Nasıl öksürük oldum da, yirmi günde, otuz günde zor geçti.” filân diyebilir.

Bu neden?.. Çünkü, kamerî aylar mevsimlerin üzerinden dönüyor. Böyle hafif hafif dönüyor, muntazam bir dönüşle dönüyor. Yâni, Ramazan ayı her mevsimi şenlendiriyor, hac her mevsimi şenlendiriyor diyebiliriz. Ben bunu seviyorum, hoşuma da gidiyor. Böyle güzel bir şey oluyor. İşte kamerî aylar böyle…

Biz iki gün önce, çarşamba günü yeni kamerî bir yıla girdik. Bugün cuma olduğuna göre kamerî ayın üçü olmuş oluyor. Yeni bir yıl bu, taptaze bir defter önümüzde… Artık ilk iki günü nasıl geçirdiniz, bilmiyorum. Biz Akra’dan ilan etmiştik kardeşlerimize:

“–Aman salı günü oruç tutun, çarşamba günü oruç tutun!” diye söylemiştik.

Tabii perşembe de oruç tutabilirsiniz. Çünkü, pazartesi perşembe oruçları da var. Peygamber Efendimiz, “Pazartesi, perşembe günü oruç tutun! Bu günlerde kulların amelleri Allah’ın divanına arz olunur. Ben de amellerim Allah’a arz olunurken, oruçlu pozisyonda olmayı severim.” buyurmuş. Pazartesi perşembe oruçlarını tutmak sünnet.

Bizim bir kardeşimiz vardı, –Allah selâmet versin– hayırlara koşturan, kıymetli bir kardeşimiz. Cami yaptırır, hayırlara koşar… Kalp rahatsızlığı var. Hapları yutuyordu, bir akşam arkadaşımızın evindeyken. Dedi ki:

“–Hocam bu hapları yutuyorum ama, eğer pazartesi perşembe oruçlarını tutarsam, bu hapları yutmaya lüzum kalmıyor. Çünkü, perhiz yaptığım için dinç oluyorum, sıhhatli oluyorum. Hele bir de Arabî ayların eyyâm-ı biyz oruçlarını tutarsam, o zaman daha sıhhatli oluyorum.” dedi.

Tabii, İslâm insanın hem ruhuna sıhhat vermek için, hem bedenine sıhhat vermek için, hem dünyasını mâmur etmek için, hem ahiretini mâmur etmek için bir hazinedir. İslâm’a uyan sıhhatli olur. İslâm’a uyan ruhen rahat olur. İslâm’a göre yaşayan uzun ömürlü olur. İslâm’a göre yaşayan insanlar topluluğu, toplumlar mutlu olur; kavga olmaz, çekişme olmaz, mutsuzluk olmaz… Dükkânını, tezgâhını bırakır, namaza gider insan. Neden?.. Hırsızlık yok, gayet rahat. Kimse kimseye yan bakmıyor, herkes herkesin hakkını kolluyor, zenginler fakirlere yardımcı oluyor. Mutlu bir toplum olur. Çünkü İslâm, iki cihanın saadetini insana sağlıyor.

Sevgili kardeşlerim, çarşamba günü oruçlu olmanızı size evvelce anons etmiştik. Perşembe günü de tabii, pazartesi perşembe orucu tuttuğunuz için oruçlu olabilirdiniz. Geldik cuma gününe… Bugün cuma günündeyiz. Üç gün olmuş. Yeni bir yıldayız, yeni bir defter elimizde… Aman bu güzel defterimize, yepyeni deftere, ciltli, yeni kaplanmış, sayfaları pırıl pırıl, köşeleri kıvrılmamış deftere, bu yıl güzel yazılar yazalım! Defterimiz karalanmasın, sayfaları yırtılmasın…

Ahirette insanın ömründen sorgu sual olacak; neler yaptığı ortaya dökülecek, göz önüne serilecek mahşer gününde… Allah yüzünüzü ak eylesin… Defter-i a’mâlimize güzel ameller işleyerek, sevaplar yazalım inşâallah… Bu defterimiz, bu yeni defterimiz hayırlarla dolsun…
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 12 Nisan 2016 21:32
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Nisan 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Hicri Kameri Takvim
Hz. Ömer zamanında Hicretin 17. yılında alınan bir kararla Hicretin olduğu sene Hicri Takvimin 1. yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvimin yılbaşısı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem'in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Uygulamada Hicri Takvim olarak bu bilinmektedir.slam ülkelerinde kullanılan Hicri takvim Hz.Muhammed'in M.S. 622'de Mekke'den Medine'ye hicretiyle başlar. Hicri - Kameri takvim, ayın dünyanın etrafında dönüşüne göre tanımlanır. Bir yıl Muharrem, Sefer, Rebiyülevvel, Rebiyülahir, Cemaziyülevvel, Cemaziyülahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkaade ve Zilhicce adı verilen 12 aydan oluşur. Her bir Kameri ay yaklaşık 29.5 gün sürer ve bir Kameri yıl 354 gün olarak elde edilir. Bu nedenle Kameri takvimde 6 adet 29 günlük 6 adet 30 günlük ay bulunur. Hangi ayların 29 ya da 30 gün süreceği ayın fazı göz önünde bulundurularak Şeyh ül İslam tarafından belirlenir.

DEVAMI Hicri Takvim Nedir?
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Nisan 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Hicri Takvim (Kameri Takvim)
Ay yılı esasına göre hazırlanmıştır. Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicret'i (göç) başlangıç olarak kabul edilmiş ve Hz. Ömer döneminden itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Miladi takvim ile Hicri takvim arasında 622 yıllık bir fark bulunmaktadır. Türklerin İslamiyet'i kabul etmesinden sonra bu takvim Türk Devletleri tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Hicri takvim Türkiye Cumhuriyeti'nde 1 Ocak 1926'da yürürlükten kalkmıştır. Günümüzde sadece dini gün,gece ve ayların belirlenmesinde kullanılmaktadır.

DEVAMI Takvim Çeşitleri ve Özellikleri
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

30 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Coğrafya
15 Nisan 2016 / virtuecat Türkiye Cumhuriyeti
15 Nisan 2016 / _AERYU_ Astroloji/Fallar
15 Nisan 2016 / ThinkerBeLL Coğrafya
15 Şubat 2016 / Gabriella X-Sözlük