Arama

Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)

Güncelleme: 1 Aralık 2016 Gösterim: 31.905 Cevap: 5
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Hz. Meryem

Ad:  Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)1.jpg
Gösterim: 8777
Boyut:  163.1 KB

Meryem, Hz., MERYEM ANA, AZİZE MERYEM ya da BAKİRE MERYEM olarak da bilinir
Sponsorlu Bağlantılar
(ü. İS 1. yy başlan),
Hz. İsa’nın annesi.

Hıristiyan öğretisinde ve ibadetinde çok önemli yer tutar. İslamda da Hz. Meryem’e büyük saygı gösterilir. Meryem Ana’nın bakireliği, İslam ile Hıristiyanlığın ortak inançlarından biridir. Meryem Ana’yla ilgili bilgilerin büyük bölümü Yeni Ahit’ten kaynaklanır, ama bunlar tutarlı bir yaşamöyküsü oluşturmaya yeterli değildir. Kuran’ın Meryem Ana konusunda verdiği bilgiler bazı bakımlardan Yeni Ahit’ten ayrılır. Meryem Ana’nın yaşamı, Batı’da güzel sanatlar ile müzik ve edebiyatın en yaygın konularından biri olmuştur.

Yeni Ahit’te Meryem’den ilk olarak Cebrail’in ona Hz. İsa’ya gebe kalacağını bildirmesine ilişkin öyküde söz edilir (bak. Meryem’e Müjde). Bu öyküde Meryem’in Nasıra’da yaşadığı ve Yusuf ile nişanlandığı anlatılır (Luka 1:26 vd). Meryem daha sonra şu olaylarda anılır: Vaftizci Yahya’ya gebe olan akrabası Elisabet’i ziyareti (Luka 1:39 vd), Hz. İsa’nın doğumu ve tapmağa götürülüşü (Luka 2:1 vd), Müneccimlerin gelişi ve Mısır’a gidiş (Matta 2:1 vd), İsa 12 yaşındayken Kudüs’e Pesah ziyareti (Luka 2:41 vd), Celile’deki Kana kentinde yapılan düğünde bulunması (Yuhanna 2:1 vd), İsa’ mn vaaz verdiği sırada onu. dışarıya çağırması (Markos 3:31 vd), Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği sırada dul olduğu anlaşılan Meryem’i Havari Yuhanna’ya emanet etmesi (Yuhanna 19:26 vd), İsa’nın Göğe Çıkışı’ndan sonra öteki inananlarla birlikte dua etmesi (Resullerin İşleri 1:14). Ama Meryem’in, yalnızca İsa’nın doğumu ve çarmıhta can vermesi öykülerinde önemli bir konumu vardır. Meryem’e Müjde öyküsünde kendisine sunulan ayrıcalığı kabul edişi İsa’nın doğumu öyküsüne bir giriş niteliğindedir. Öte yandan, İsa’nın sağlığı sırasında Meryem Ana’nın anıldığı bütün olaylar onu bütünüyle olağan beşeri bir kimlikle sunar. Hatta bunlardan, Meryem Ana’nın Hz. İsa’nın gerçek misyonunu bütünüyle kavramadığı sonucu bile çıkarılabilir.

Hıristiyan yazınında, tarihsel sıralamayla Meryem için kullanılan ilk sıfat büyük olasılıkla Paulus’un Galatyalılara Mektubu’nda geçen “kadından doğmuş” ifadesidir. Çeşitli kullanımlar bu ifadenin sözü edilen kişinin temelde bir insan olduğunu vurgulamayı amaçladığını göstermektedir. Bu ifade Hz. İsa için kullanıldığında da Meryem’i, Tann’nın Oğlu’nun gerçek bir insan olarak doğduğunun işaretine ya da güvencesine dönüştürür. Hz. Meryem’in annelik rolü, Hıristiyan ibadetinde ve dogmalarda ona yakıştırılan tüm öteki rollerden daha önemlidir. Meryem’in bakireliği öğretisini yadsıyanlar genellikle, insan bir anneden doğan Hz. İsa’nın insan bir babası olmamasının onun gerçek bir insan sayılmasıyla çeliştiğini öne sürerler. Bu öğretiyi savunanlar ise genellikle, Meryem’in Tann’nın bedenleşmesinin güvencesi olmayı kabullenmesiyle, Hz. İsa’nın gerçek bir insan olarak dünyaya gelmesinin olanaklı kılındığını ileri sürerler. Katolik ilahiyatında Meryem için kullanılan Coredemptrix (insanlığın kurtuluşunu Hz. İsa’yla birlikte sağlayan) sıfatının özgün kaynağı da budur.

Yeni Ahit’te Meryem’le ilgili en geniş anlatılar Matta ve Luka İncirlerinde Hz. İsa’nın bebekliğini konu alan öykülerdir. Bugünkü biçimleriyle her iki anlatıda da Hz. İsa’nın Hz. Meryem’in rahmine bir erkek aracılığı olmaksızın düştüğü kesin biçimde belirtilir (Matta 1:18 vd; Luka 1:34 vd). Ama Matta İncili’nde “Yusuf İsa’nın babası oldu” (Matta 1:16) sözlerini de içeren değişik ifadelere rastlanması Meryem’in bakireliği öğretisinin Matta İncili’nin özgün anlatımında bulunup bulunmadığının sorgulanmasına yol açmıştır. Havari Paulus, Meryem’in bakireliğinden hiç söz etmez. Markos İncili, İsa’nın yetişkin döneminden başlar. Yuhanna İncili ise Hz. İsa’nın var oluşunu Tarihöncesi’nden başlatır. Matta da Bakire Meryem’in doğurması mucizesine öğreti düzeyinde bir anlam yüklemez. Ama Luka İncili’nde meleğin sözleri (1:35), çocuğun kutsallığını annenin bakireliğine bağlamayı amaçlamış olabilir. Görüşlerini Yeni Ahit’e dayandıran tüm Kilise Babaları Meryem’in Hz. İsa’ya, bakireliği bozulmaksızın hamile kaldığı düşüncesini savunmuşlardır. Bu öğreti ilk Hıristiyan amentülerinde benimsenmiş, 16. yüzyıl Reformculan kadar Reform sonrasının Protestan kiliseleri tarafından da sürdürülmüştür.

Yeni Ahit’te Hz. İsa ile Hz. Adem arasında kurulan koşutluk (Paulus’un Korinthoslulara 1. Mektubu 15:22), Âdem’in yeryüzüne günahı getiren itaatsizliği ile Hz. İsa’nın günahtan kurtuluşu sağlayan itaatkârlığı arasındaki karşıtlığa dayanır (Paulus’un Romalılara Mektubu 5:12-19). Luka İncili’nin ilk bölümünde yer alan Meryem’e Müjde öyküsü benzer bir koşutluğu Havva ile Meryem arasında kurmayı amaçlamış olabilir. 2. yüzyılda yaşamış Kilise Babaları’ndan Irenaeus, bakire olan Havva’nın Tann’nın buyruğuna karşı gelmesi ile gene bakire olan Meryem’in Tann’nın buyruğuna uyması arasındaki karşıtlığı vurgulayarak bu koşutluğu daha da geliştirir. Irenaeus’un Meryem ile Havva arasındaki koşutluğu veri sayması, bu inancın daha o dönemde gelenekleştiğini göstermektedir.

Meryem Ana’ya ilişkin ilk yaygın ilahiyat tartışması, “Tanrı Ânası” anlamına gelen Theotokos sıfatının uygunluğu konusunda ortaya çıkmıştır. Bu nitelemenin ilk kez 3. ya da 4. yüzyılda büyük olasılıkla İskenderiye’de ibadet amacıyla kullanıldığı sanılmaktadır. 4. yüzyıl sonlarında birçok kilisede yerleşiklik kazanan bu nitelemenin İsa’nın tanrısal ve insani doğası arasındaki ayrımı bulanıklaştırdığını öne süren Konstantinopolis (İstanbul) patriği Nestorios onun yerine “Mesih Anası” anlamına gelen Khristotokos sıfatını önerdi. Nestorios’un önerisi, öğretisinin öteki yönleriyle birlikte 431’deki Ephesos Konsili’nde reddedildi.

Meryem Ana’nın Hz. İsa’ya gebe kalırken bakireliğini koruduğu öğretisinin uzantılarından biri, doğum sırasında da bakireliğinin sürdüğü (virginitas in partü) öğretisi, bir başkası ise doğumdan sonra da ölünceye değin bakire kaldığı (virginitas post partum) öğretisidir. Havariler Amentüsü en azından “Bakire Meryem’den doğmuş” ifadesiyle virginitas in partu öğretisini savunur gibidir. Kilise içinde çilecilik ülküsünün gelişmesi ise Meryem Âna’nm hep bakire kaldığı görüşünü güçlendirmiştir. Bu konu Yeni Ahit metinlerinde aydınlatılmış değildir. Hz. Meryem’in sürekli bakireliği öğretisi bedenin ve ruhun bölünmez temizliğini veri aldığı için birçok ilahiyatçıya göre Hz. Meryem öbür günahlardan da korunmuştur. 4. ve 5. yüzyıllarda bazı Doğulu ilahiyatçılar Meryem Ana’nın da günah işleyebileceğini kabul ettiği halde hem Katolik, hem de Ortodoks ilahiyatçıların çoğu sonunda onun hiçbir günah işlemediği öğretisini benimsediler. Bu görüş 16. yüzyıl Reformcuları arasında bile kabul gördü. Böylece ortaya çıkan bir başka sorun, Hz. Meryem’in ilk günahtan da arınmış olup olmadığıydı. Aquinolu Aziz Tommaso, tüm insanların olduğu gibi Meryem Ana’nın da ana rahmine düşmesinin bir lekelenme anlamına geldiğini, ama Tann’nın, onun ilk günahını, kuşkusuz doğuşundan önce ortadan kaldırdığını savundu. Ama bu görüşe karşı 13. yüzyılda İngiliz skolastik ilahiyatçı Duns Scotus’un sistemleştirdiği Günahsız Doğum öğretisi benimsendi ve 1854’te Papa IX. Pius tarafından bir Katolik dogması olarak tanımlandı.

Günahsız Doğum öğretisinin resmen ilan edilmesi üzerine, Vatikan’a Meryem’in Göğe Çıkışı’yla ilgili bir tanımlama isteyen dilekçeler gelmeye başladı. Katolikler uzun süredir bu inancı sürdürüyor ve Meryem’in Göğe Çıkışı Yortusu’nu kutluyorlardı. Sonraki yüzyıl boyunca 8 milyonu aşkın imza toplandıysa da Vatikan, Göğe Çıkış öğretisinin Kitabı Mukaddes’e ve Hıristiyan geleneğinin erken dönem tanıklarına dayanarak tanımlanmasının zorluğu nedeniyle kararsız kaldı. Gerçi Meryem Ana’nın nerede ve hangi koşullarda öldüğü konusunda herkesçe benimsenen hiçbir anlatı yoktu; Kudüs’te Meryem Ana’nın yattığı söylenen bir mezar bulunmakla birlikte bu da resmen kabul edilmiyordu; çok daha az tanınan azizlerin kalıntılarına birçok mucize yakıştınlmasına karşın Meryem Ana’nın bedeninden kalanların gerçekleştirdiği hiçbir mucizeden söz edilmiyordu. Ama yalnızca bu boşluklara dayanarak bir dogma tanımlamak güçtü. Ancak 1950’de Papa XII. Pius bu inancı dogmalaştırdı.
Katolikliğin öngördüğü bu doğmaların ve özel sıfatların da ötesinde Meryem Ana Batı’da büyük bir kültürel önem kazanmıştır. Katolik ve Ortodoks halkların yaşamında Meryem Ana yortular, toplu dualar gibi ibadetlerle ağırlığını sürdürür. Bu ağırlık bazen öteki öğretileri bile gölgede bırakmıştır. Çağdaş Katolik öğreti, Meryem öğretisinin kendi başına bir inanç olmadığını, Hıristiyanlığın öteki iki temeli olan Mesih ve Kilise öğretileri bağlamında ele alınması gerektiğini vurgular.

İslamda Hz. Meryem. Kuran’a göre İsrail oğullarından İmran’ın kızı olan Meryem’e gebe olan annesi, daha karnındayken onu Tann’ya adar. Meryem, doğduktan sonra Hz. Zekeriya’mn korumasına verilir. Daha sonra adak gereğince bir tapmağa bırakılır ve yaşamını burada ibadetle geçirir. Melekler gelerek Meryem’e, Tanrı’nın kendisini seçip arıttığını, dünya kadınlarından üstün tuttuğunu, buna karşılık Rabb’in divanına durması, secdeye kapanması ve rüku edenlerle birlikte rüku etmesini bildirirler (Âl-i Imran 35-42). Tanrı, Meryem’i melekler aracılığıyla önemli bir olaya hazırlar. Bir süre sonra melekler Meryem’e “Allah’ın kendinden bir kelime”yi, “İsa Mesih’i” müjdelerler. İsa Mesih, beşikte iken insanlarla konuşacak, ona kitap, hikmet, Tevrat ve İncil öğretilecek, İsrailoğullanna Tanrı’nın elçisi olarak gönderilecektir. Meryem bu habere şaşırır, kendisine bir insan dokunmamışken çocuğunun nasıl olacağını sorar. Melekler Tann’nın dilediğini dilediği gibi yaratacağını, O’nun “ol” demesinin yeteceğini söylerler (Âl-i İmran 45-49).
Ad:  Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)2.jpg
Gösterim: 10147
Boyut:  59.6 KB

Zamanı geldiğinde Cebrail Meryem’e insan biçiminde görünür. Meryem irkilir ve ondan Tanrı’ya sığınır. Cebrail, kendisinin Tann’mn bir erkek çocuk vereceğini müjdelemekle görevlendirildiğini söyler. Meryem, önceki meleklere yönelttiği soruyu yöneltir ve aynı yanıtı alır. Ardından gebe kalır ve ıssız bir yere çekilir. Bir hurma ağacının altında doğum sancılan çekerken, üzülmemesi, hurmayı silkelemesi durumunda taze hurmalar döküleceği bildirilir, göz aydıülığı dilenir. Meryem Hz. Isa’yı doğurduktan sonra onu alıp kavmine geri döner. Meryem’i çocuğu ile gören halk onun hakkında kötü düşünerek ayıplar. Bunun üzerine Meryem beşikteki çocukla konuşmalarını ister. Çocukla nasıl konuşabileceklerini sormaları üzerine beşikteki Hz. İsa kendisinin Tanrı’nın kulu ve peygamberi olduğunu, kendisine kitap verileceğini ve annesine iyi davranılmasının emredildiğini söyler. Meryem böylece aklanır (Meryem 16-34).

kaynak: Ana Britannica
BAKINIZ Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Meryem Suresi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Aralık 2016 03:14
Biyografi Konusu: Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi) nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
halukgta - avatarı
halukgta
Kayıtlı Üye
21 Temmuz 2014       Mesaj #2
halukgta - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)3.jpg
Gösterim: 10069
Boyut:  104.6 KB
Geçen akşam bir televizyon sohbetinde, Sayın İhsan Eliaçık, Hz. İsa konusunu anlatırken, Hz. İsa nın aslında babasız doğmadığı, Meryem anamızın evlendiği, ama bu evliliği Yahudi hahamlarının kabul etmediği için, babasız yakıştırması yapıldığını anlattı.

Sponsorlu Bağlantılar
Doğrusu bu sözlere ben çok şaşırdım. Bu konuya tekrar bakma ve bir yazı yazma gereği duydum. Çünkü hepimiz beşeriz yanılabiliriz. Konuyu Kur’an ayetlerinden, birlikte araştıralım.

Ali İmran 47: Meryem, “Ey Rabbim!” dedi, “BANA HİÇBİR ERKEK ELİ DEĞMEDİĞİ HALDE NASIL ÇOCUK SAHİBİ OLABİLİRİM?” Melek cevap verdi: “İşte öyle, Allah dilediğini yaratır, BİR ŞEYİN OLMASINI İSTEDİĞİNDE SADECE ‘OL' DER VE O ŞEY HEMEN OLUŞMAYA BAŞLAR.”

Bu ayet aslında Meryem anamızın, asla evlenmediğini açıkça söylüyor. Sayın İhsan Eliaçık ın isim vererek, Meryem anamızın şu kişiyle aslında evlendiğini ama hahamların, dini otoritenin bu evliliği kabul etmediği bilgisini merak ediyorum, hangi kaynaklardan öğrendi? Rivayet kaynaklara göre, inancımızı şekillendirmemiz doğrumu? Böyle yaparsak, Kur’an ı batıl, sanı ve rivayet kaynaklardan anlamaya çalışanlardan ne farkımız olur. Bu soruları mutlaka kendimize sormalıyız.

Şimdide Kur’an da bolca geçen ve Hz. İsa dan bahsederken, özellikle nispet edilen bir sözü hatırlayalım.

MERYEM OĞLU MESİH
MERYEM OĞLU İSA.
Dikkat ederseniz Allah, anneye atıfta bulunarak Hz. İsa dan bahsediyor. Eğer Meryem anamız evlenmiş ve Hz. İsa doğmuş olsaydı, baba nispet edilerek anılırdı. Çünkü soy erkeğe nispet edilerek anılır. Hahamların evliliği kabul etmemesi önemli değil, ÖNEMLİ OLAN ALLAH IN KABUL ETMESİDİR Kİ, BÖYLE BİR BİLGİDE KUR’AN DA YOK.

Örneğin Kur’an tüm insanlardan bahsederken, Âdemin oğulları, yani âdem soyu diye bahseder. Peygamberimizin erkek evlatlarının ölmesindeki hikmeti de, lütfen göz ardı etmeyelim.

Yine Hz. İsa nın bu durumu, bakın aşağıdaki ayette çok açık nasıl anlatılıyor.

Ali İmran 59: Allah'ın katında İsa'nın durumu KENDİSİNİ TOPRAKTAN YARATIP, SONRA OL DEMESİYLE OLMUŞ OLAN, ÂDEM’İN DURUMU GİBİDİR.
Bakın ayet çok açık bir şekilde, Hz. İsa nın durumunu, Âdem peygamberimizin durumuna benzetiyor. Bildiğimiz gibi Hz. Âdem inde babası yoktur ve Allah ın ol demesiyle topraktan, balçıktan yaratılmıştır. İsa peygamberimizin durumu da, Âdem peygamberimizin bu durumuna benzetiliyor.

Bu ayetten şunu da çıkartabiliriz. Âdem peygamberimiz nasıl bir ölümlüyse, Hz. İsa da bir ölümlüdür, asla bir daha geri gelmeyecektir.

Bu konuya farklı bir açıdan da bakalım. Eğer Meryem anamız evlenmiş olsaydı, Yahudi Hahamları bu evliliği kabul etmese bile, doğumda eşi yanında olurdu. Hatırlayınız ayetleri, Meryem anamız doğum yaparken uzak bir yere, yalnız başına çekilmiş ve yanında hiç kimse yoktu. Çünkü evli olmadığı için doğum yapmaya, bunun babası kim diyecekler diye utanıyordu.

Konuyu başka ayetlerle de, pekiştirmeye çalışalım.
Meryem 19: Rûh/melek, “Ben, ancak Rabbinin sana gönderdiği bir elçiyim, sana temiz bir oğlan bağışlamak için geldim” dedi.

20. Meryem, “BANA BİR İNSAN DOKUNMAMIŞKEN, ben kötü bir kadın da değilim, nasıl oğlum olabilir?” dedi.

Enbiya 91: Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an.) BİZ ONA RUHUMUZDAN ÜFLEDİK; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.

Bu ayetlerden de anlaşılıyor ki, Meryem anamız asla evlenmemiştir. Bizler Kur’an ı mutlaka Kur’an ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmalıyız. Eğer emin olmadığımız bilgiler ışığında ayetleri anlamaya kalkarsak, mutlaka yanılırız.

Meryem anamız Allah tarafından, özenle büyütülen çok özel bir kadındı. Onun geleneklerine uygun olmayan, toplumun kabul etmeyeceği bir evlilik yapmasını düşünmek ve söylemek, Meryem anamıza büyük saygısızlık olur. Meryem anamız Hz. İsa yı dünyaya getirip, halkın içine götürdüğünde bakın toplum ne diyor.

Meryem 27: Nihayet onu kucağında taşıyarak kavmine getirdi. DEDİLER Kİ: “EY MERYEM! HAKİKATEN SEN İĞRENÇ BİR ŞEY YAPTIN!”

Meryem Anamız, doğan çocuğunu Kavmin arasına götürdüğünde, bu çocuk nasıl oldu, senin annen iffetli bir kadındı dediler. Eğer Meryem anamız evli olsaydı, hahamların onaylamadığı bir evlilik olsa bile, halk bunu bilirdi. Evlenme töreni, toplumun gözü önünde olur gizlice olmaz ve topluma evlenen çiftler açıkça tebliğ edilir. Böyle bir durumun olmadığını da görüyoruz.

Bizlere anlatılan her şeyi, lütfen Kur’an dan dikkatle araştıralım. Kur’an hiç kimsenin tek elinde değildir. Allah sizleri Kur’an dan imtihan ediyorum, Kur’an dan sorumlusunuz diyorsa, onun onayını almayan hiçbir bilgiyi kabul etmeyelim. Bunu yapmak içinde, Kur’an ı anlayarak, düşünerek bizzat bolca okuyalım.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Son düzenleyen Safi; 1 Aralık 2016 03:12
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
11 Temmuz 2015       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
MsXLabs.org
Ad:  meryem-ana.jpg
Gösterim: 4510
Boyut:  11.5 KB

Hz. Meryem Hz. İsa’nın annesidir (Kudüs İÖ 1. yüzyıl sonları? – İS 1. yüzyıl başları). Hristiyan kaynaklarınca benimsenen, yaygın bir inanışa göre, İbrani peygamberlerinde Davud soyundan İmran adlı erkekle Hunne adlı bir kadının kızıdır. Uzun süre çocukları olmayan İmran ile Hunne çifti, bir çocukları olsun diye Tanrı’ya yakarırlar, doğacak çocuklarını da Kudüs’te”Kutsal Tapınak”a adayacaklarını bildirirler. Meryem, 15 yaşına gelince Yusuf adlı bir gençle nişanlandırıldı. Ancak evlilik gerçekleşmeden, gebe kalır. Meryem eline erkek eli değmeden gebe kaldığını söyler. Bu sırada İbrani Kralı Herodes, doğan erkek çocuklarının tahtını ele geçirecekleri korkusuyla, hepsinin öldürülmesini emreder. Bu durumdan korkan Yusuf ile Meryem, İsa’yı alarak Mısır’a ya da Türkiye’ye (Efes) kaçarlar.

Meryem’in bakireyken gebe kalıp İsa’ yı doğurması Hristiyan inancının tartışmalı konularından birini oluşturur. Hristiyan inancında Baba ile Oğul’un yanında Ruhülkuds (Kutsal Ruh) yer alır. Meryem, doğrudan doğruya Kutsal Ruh’tan gebe kalarak İsa’yı doğurur. Bu nedenle Tanrı “Baba”, İsa “Oğul”, doğumu sağlayan öğe de “Kutsal Ruh”tur. Bu olay Hristiyanlıkta Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesiyle simgeleşir.

Katolik inanışında Meryem’e büyük bir yer ayrılır ve onun hiçbir erkekle ilişkide bulunmaksızın gebe kaldığına inanılır. Cizvitlerde ise bu inanış, İsa, Meryem, Yusuf (İsa’nın babası) biçimini alır. Ortodokslara göre Kutsal Ruh, Oğul’dan değil, Baba’dan çıkmadır. Ortodoks Kilisesi Meryem’in bir erkekle ilişkide bulunmadan gebe kaldığı düşüncesini kabul etmez. Kur’an’da Meryem’e önemli bir yer ayrılmıştır. Ona adanan Meryem Suresi’nin yanı sıra, ayrıca Ali Imran, Tahrimy Nisa ve Maide surelerinde Meryem’in doğuşu, İsa’ya gebe kalışı ve kutsallığı anlatılır. Buna karşın Hristiyanlardan farklı olarak, Tanrı’yı (İsa) doğurduğuna değil, Tanrı’nın isteğiyle gebe kaldığına inanılır. Meryem’in Kutsal Ruh’tan gebe kaldığını Müslümanlar da kabul eder. Ancak bu kendini yaratanı yarattığı anlamına gelmez; tanrısal buyrukla ve insan nitelikleriyle İsa’yı dünyaya getirir. Meryem’in yaşamı, yüzyıllar boyu birçok sanat eserine, çeşitli resim ve heykellere konu oldu.

nkfu.com
Son düzenleyen Safi; 30 Kasım 2016 21:11
🌘 🚀
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Kasım 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Hz. Meryem
Ad:  Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)4.jpg
Gösterim: 9564
Boyut:  50.8 KB

Hz. Meryem İsa peygambe­rin annesidir ve Hıristiyan inancında çok önemli bir yeri vardır. Meryem Ana ya da Bakire Meryem olarak da adlandırılan Hz. Meryem, özellikle Katolik ve Ortodoks kilise­lerinde özel bir saygı görür; onuruna çeşitli yortular, toplu dualar ve şenlikler düzenlenir.

Meryem'in yaşamına ilişkin bilgiler Kutsal Kitap'ın Yeni Ahit bölümünde anlatılır. Ama yaşamöyküsü bütünlük içinde verilmemiş, kendisinden daha çok Hz. İsa'yla bağlantılı olarak söz edilmiştir. Luka İncilinde, melek Cebrail'in Tanrı tarafından Meryem'e, İsa'nın annesi olarak seçildiğini bildirmek üzere gön­derilişi anlatılır. Bu dönemde Meryem, ma­rangozluk yapan Yusuf ile nişanlıdır ve Nasıra'da yaşamaktadır. Cebrail, Meryem'e doğa­cak çocuğun, rahmine nişanlısı Yusuf tarafın­dan değil, Tanrı tarafından yerleştirileceğini söyler. Böylece Hıristiyanlar, İsa'nın babası­nın Kutsal Ruh yani Tanrı olduğuna ve Baki­re Meryem'den doğduğuna inanırlar.

Bu arada Romalılar adına Filistin'i yöneten Büyük Herodes nüfus sayımı yaptırmak için yurttaşların kendilerini belirli bir kasabada kaydettirmelerini isteyince, Yusuf ve Meryem Beytlehem'e giderler ve İsa orada doğar.

Meryem, Yusuf ve bebek İsa ülkelerinde uzun süre kalamazlar. Matta İncilinde, Kral Herodes'in yeni doğan bir bebeğin, büyüdü­ğünde Filistin'de kendi krallığını kuracağı söylentisi üzerine, iki yaşın altındaki tüm bebeklerin öldürülmesini emrettiği anlatılır. Bu haber bir melek tarafından Yusuf'a ulaştı­rılır. Yusuf, Meryem ve İsa'yı yanına alarak Mısır'a kaçar ve hiçbiri Herodes'in ölüm haberi gelmeden Nasıra'ya dönmez.

Bu dönemden, İsa'nın vaazlarına başladığı zamana kadar geçen sürede, Meryem'in yaşa­mına ilişkin bilgi çok azdır. Aziz Yuhanna, İndimde İsa'nın çarmıha gerilişi sırasında kendisinin ve Meryem'in orada bulunduğunu ve onları birbirlerine emanet ettiğini anlatır. Meryem'in İsa'nın ölümünden sonraki yaşamı bilinmemektedir.

Meryem Ana, güzel sanatlar, edebiyat ve müzik alanlarında birçok eşsiz yapıta da konu olmuştur.
Meryem'e verilen önem 431'de Katolik Kilisesi'nin İsa'nın annesini "Tanrı'nın anne­si" olarak onaylamasından sonra giderek arttı. Bu önem kiliseler için yapılan ikonalara, resimlere ve dinsel müziğe yansıdı. İkona ve resimlere konu olan çeşitli Meryem figürleri ortaya çıktı. Bunların en önemlilerinden biri de Meryem'i çocuk İsa ile birlikte gösteren yapıtlardır. Meryem Ana betimlemeleri Hı­ristiyan sanatında İtalyanca "hanımefendi" anlamında Madonna olarak adlandırılır. Ma­donna ve çocuk İsa teması kilise resimlerinde, taş, tahta ve metalden yapılma heykellerde, mozaiklerde, oymabaskılarda ve vitraylarda sıkça kullanıldı.

Bizans sanatında ikonaların üzerine yapıl­mış birçok Madonna figürü vardır. Özellikle ortaçağın sonlarında Meryem'in güzellik ve yumuşaklığını vurgulayan yapıtlar yaygınlaştı. 17. yüzyıldan sonra, dinsel konuların sanatta önemini yitirmesinden sonra, bu tema daha az işlenir oldu, ama örnekleri günümüzde Hıristiyan sanatı içinde hâlâ önemini koru­maktadır.

Müslümanlık'ta da İsa peygamberin annesi olarak Hz. Meryem'e saygı gösterilir. Kuran'a göre, Hz. Meryem'in babasının adı İmran'dır. İmran'ın eşi, yani Meryem'in an­nesi, doğacak çocuğunu Tann'ya adamıştır. Meryem adak gereği bir tapınakta yetiştirilir. Burada, kendisini ziyaret eden melekler, Meryem'e İsa'yı müjdelerler. İsa'nın beşik­teyken konuşacağını ve İsrailoğullan'na Tanrı'nın elçisi olarak gönderileceğini bildirirler.

Sonunda, Cebrail Meryem'e insan kılığında görünür ve Tanrı'nın kendisini Meryem'e bir erkek çocuk armağan etmek üzere gönderdi­ğini bildirir. Gebe kalınca, uzak bir yere çekilen Meryem, İsa'yı burada doğurur ve bebek İsa ile birlikte kavmine geri döner. Halk, onu babasız bir çocuk doğurduğu için ayıplar ve kınar. Ama bebek İsa suçlamaları annesi adına yanıtlayarak kendisinin Tanrı'nın kulu ve peygamber olduğunu söyler; annesine iyi davranılmasını ister. Böylece Meryem halkın gözünde aklanır.

Kuran, Hıristiyanlık'ın İsa ve Meryem'e tanrısal bir kişilik vermesini onaylamaz. İsa'nın peygamberliğini, annesi Meryem'in bakireliğini ve Tanrı buyruğuyla hamile kaldığını kabul eder.

İslam Kaynaklarına ve Kuran'a göre Meryem
Melekler: "Ey Meryem! Allah seni seçti, arıttı ve dünyaların kadınlarına seni üstün tuttu." (3:42)

Kur'an'da Meryem, adı doğrudan telaffuz edilen tek kadındır ve pek çok kez anılmaktadır. 19. Sure "Meryem" adını taşımaktadır. Meryem'in ailesi, Al-i İmran, bir başka sureye isim vermiştir. Ayrıca Meryem'in çok önemli bir kişi olduğuna ilişkin pek çok ayet bulunmaktadır.
Örneğin:
Meryemoğlu'nu da, annesini de belge kıldık. Her ikisini de pınarı bulunan, oturulabilen bir tepeye yerleştirdik. (23:50).

Burada Meryem, İsa ile birlikte Allah'ın varlığının bir işareti olarak gösterilmiştir. Ayrıca dinbilimsel açıdan tepe (veya dağ) ruhsal arınmışlığı ve Allah'a yakınlığı simgeler. Pınar da yine Meryem'e verilen önemin bir işareti olup, dini metinlerde cennet, huzur, arınmışlık kavramlarıyla bağlantılı olarak kullanılır.

Kur'an'a göre, Meryem, İmran'ın kızıdır. Meryem'e İsa'yı doğuracağı Cebrail tarafından müjdelenmiştir. Doğum insanlardan uzakta, bir hurma ağacının altında gerçekleşir. İsa'nın bir babası olmadığından Meryem utanç içindedir. Ancak ilahi bir ses, kendisine üzülmemesini, doğacak çocuğun şerefli kılındığını söyler. Meryem, bebekle birlikte topluluğun arasında döndüğünde, iffetsizlikle suçlanır. Meryem, iffetli olduğuna kanıt olarak bebeği gösterir. Bebek İsa konuşarak Allah'ın kendisini peygamber yaptığını, annesine iyi davranmayı öğütlediğini söyler. (Meryem Suresi, 19:16-34) Bu bilgiler Luka İncili ile paralellik göstermektedir.
Al-i İmran Suresine göre;
"Rabbi o kızı beğenerek onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi..." (3:37).
Ad:  2.JPG
Gösterim: 4326
Boyut:  64.4 KB

Bu surede Meryem'in, Yahya peygamber'in babası olan Zekeriya'nın korumacılığında büyüdüğü anlatılır. Zekeriya, Meryem'in bulunduğu mabede her girişinde, yanında bir miktar yiyecek bulur. Bu yiyeceğin kaynağını sorduğunda Meryem,
"'Bu Allah'ın katındandır' cevabını verirdi. Çünkü, Allah dilediğini düşünülmeyen yerden hesapsızca rızıklandırır." (3:37).

Yine bu surede, melekler Meryem'e şu şekilde hitap ederler:
"Ey Meryem! Allah seni seçti, arıttı ve dünyaların kadınlarına seni üstün tuttu." (3:42)

MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen Safi; 1 Aralık 2016 03:13
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Kasım 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Meryemana Evi

Ad:  1.JPG
Gösterim: 3947
Boyut:  27.4 KB

PANAYA KAPULU olarak da bilinir, antik Ephesos (Efes) kentinin 7 km kadar güneyinde, Aladağ’ın (Solmissos) üstünde, Hz. Meryem’in son yıllarını geçirdiğine inanılan ev.

Yatalak bir Alman rahibe olan Katharina Emmerich (1774-1824) böyle bir yeri düşünde gördüğünü ileri sürerek ayrıntılı biçimde tanımlamıştı. İzmir’deki Lazarist keşişler 1891’de bu bilgilere dayanarak yaptıkları araştırmalarda Ephesos yakınlarında anlatılanlara uyan küçük bir yapının kalıntılarıyla yanında bir su kaynağı buldular. Araziyi satın aldıktan sonra, burayı Selçuk kasabasına bağlayan bir yol yaptırdılar ve her yıl bir hac töreni düzenlemeye başladılar. Katolik Kilisesi önceleri çekimser kaldıysa da, Papa XXIII. Johannes 1961’de Meryemana Evi’ni kutsal hac yeri ilan etti. Daha sonra yapının kalıntıları üstünde bir şapel inşa edildi. Bu şapeli Papa VI. Paulus (1967) ve Papa II. Johannes Paulus (1979) ziyaret ettiler. Çevresinde lokanta ve dükkân gibi sayıları hızla artan hizmet tesislerinin yapıldığı Meryemana Evi giderek çok canlı bir dinsel ve turistik yer haline geldi.

Meryem’e Müjde,


Cebrail’in Meryem Ana’ya, Kutsal Ruh’tan, İsa olarak anılacak bir erkek çocuğa gebe kalacağını (Luka 1:26-38) bildirmesi.

Yortusu 25 Mart’ta kutlamr. Aziz I. Gelasius ile Aziz Gregorius’un ayin kitapları dışında bu yortudan gerçek anlamda söz eden ilk metinler Tole- do Konsili (656) ve Trullo Konsili (692) karadandır. Hıristiyanlığın erken dönemi ile ortaçağda güzel sanatlarda ve kilise dekorasyonunda, ayrıca Rönesans ve barok dinsel sanatında Meryem’e Müjde öyküsünün özel bir önemi vardı. Ayrıca Bizans kiliselerinde canlandırılan az sayıda anlatısal sahneden biridir. Meryem’e Müjde, Hıristiyan inanışına göre Hz. İsa’nın bedenleşmesiyle çakıştığı için insanlığın kurtuluşunun da başlangıcını simgelemektedir.

Meryem’in Elisabet’i Ziyareti,


Hz. İsa’ ya gebe olan Meryem Ana’nın akrabası Elisabet’i ziyareti.

Luka İncili’ndeki (1:39-41) öyküye göre, Meryem, Zekeriya’nın evine girerek Vaftiz- ci Yahya’ya gebe olan Elisabet’i selamlar; Elisabet, Meryem’in selamını işitince çocuk kamında sıçrar ve Elisabet Kutsal Ruh’la dolar. Daha sonra geliştirilen öğretiye göre bu olay Vaftizci Yahya’nın kutsanması ve ilk günahtan arınmış olduğu anlamına gelir. Bu karşılaşma üzerine Hz. Meryem, Magnificat adıyla bilinen ilahiyi söyler. Katolik kilisesinde Meryem’in Elisabet’i Ziyareti Yortusu 31 Mayıs’ta (1969’a değin 2 Temmuz) kutlanır.

12. yüzyıla değin bu karşılaşmayı canlandıran tasvirlerde, Meryem ile Elisabet çekingen ve ağırbaşlı biçimde selâmlaşırken (Helenistik gelenek) ya da şefkatle kucaklaşırken (Suriye kökenli gelenek) betimleniyordu. 12. yüzyıldan sonra, ortaçağ sonlarına özgü gerçekçilik anlayışına uygun daha duygulu bir anlatım egemen oldu. Meryem Ana’nın Hıristiyan ibadetindeki öneminin artması 15. yüzyıl başlarında bir başka değişikliğe yol açtı ve Elisabet, Meryem’in önünde diz çökrtıüş olarak betimlenmeye başladı. Gene 15. yüzyılda, Bizans kökenli bir tasvir Batı’da yaygın biçimde benimsendi. Bu tasvirde Elisabet’in rahminde görülen bebek (Vaftizci Yahya) Meryem Ana’ nın rahminde görülen İsa’yı selamlıyordu. Bu tasvir, Karşı-Reformu kurumlaştıran Trento Konsili’nce yakışıksız olduğu gerekçesiyle yasaklandı. Sonraları Elisabet’i diz çökmüş durumda gösteren daha ağırbaşlı tasvirin kullanılması kabul edildi.

Meryem’in Göğe Çıkışı,


Katolik ve Ortodoks ilahiyatında, Meryem Ana’nın, yeryüzündeki yaşamının sonunda ruhu ve bedeniyle göğe alındığı yolundaki öğreti.

İlahiyat bakımından bu öğreti, Meryem’in kurtuluşunun, onun kusursuz varlığının yüceltilmesi anlamına geldiği ve tüm insanlığa vaat edilen kurtuluşun habercisi olduğu biçiminde değerlendirilir.

Yeni Ahit’te Meryem’in Göğe Çıkışı’ndan açıkça söz edilmez. Öğretinin gelişmesi, Meryem Ana’nm onuruna düzenlenen genel bir yortunun, 15 Ağustos’ta onun “uykuya dalışının” yıl dönümünde kutlanan bir yortuya dönüşmesiyle yakından ilişkilidir, ilk kez Bizans kiliselerinde kutlanmaya başlayan yortu daha sonra Batı’ya geçmiş ve Meryem’in ruhu kadar bedeninin de yüceltilmesini yansıtmak amacıyla “göğe çıkış” terimi kullanılmaya başlamıştır. Ortodoks Kilisesi’nde Meryem’in “uykuya dalışı” sıkça kullanılan ikonografik bir tema olmasına karşın Göğe Çıkış temasına daha az rastlanır.

Göğe Çıkış’a ilişkin anlatılar önceleri tereddütle karşılanmakla birlikte ortaçağ sonlarında hem Ortodoks hem de Katolik kiliselerince benimsendi. Papa XII. Pius 1 Kasım 1950’de Meryem’in Göğe Çıkışı öğretisinin Katolikler için bağlayıcı bir dogma olduğunu ilan etti. Ortodokslar arasında vahye dayalı bir öğreti sayılmayan Meryem’ in Göğe Çıkışı’m birçok Protestan da kiliselerin birleşmesi önünde bir engel olarak görür.

Meryem’in Göğe Çıkışı teması; Hıristiyan ibadetinde Meryem Ana’nın önem kazandığı ortaçağ sonlarında Batı Avrupa Hıristiyan sanatında kullanılmaya başladı. 13. yüzyıldan sonra kilise bezemelerinde, Rönesans ve barok dönemlerinde de altar panolarında yaygın olarak işlendi. Meryem’in Göğe Çıkışı’nı konu alan tasvirlerde Hz. Meryem, genellikle meleklerle birlikte dua eder durumda, çevresinde Havarilerin şaşkın bakışlarla sıralandığı üstü açık mezarından göğe çıkarken betimlenir. 15. yüzyılın sonuna değin Meryem bir mandorla'yla kuşatılmış olarak betimlenirken, 16. yüzyılda mandorla'nın yerini bir bulut kümesi almıştır.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Kasım 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

MERYEM ya da MERYEMANA,


İsa peygamberin anası.

Yeni Ahit metinlerinde adı pek az geçer. Buna karşılık Çocukluk İncillerinde Meryem’in rolü ve kişiliği, bakire olarak gebe kaldığı açıkça belirtilmiştir.
Meryem'e tapınma, İsa'nın anasına “Tanrt’nın anası” unvanını veren Efes konsili”nin kararıyla (431) yaygınlaştı. V. yy. ile VIII. yy. arasında Doğu'da olduğu kadar Batı'da da bakire Meryem adına yortular çoğaldı. Ortaçağ'da Meryem için sayısız kiliseler, katedraller, tapınaklar yapıldı. XVII. yy.'da özellikle de XIX. yy.'da Meryem'e tapınma doruğuna ulaştı.

—ikonogr. Erken hıristiyanlık dönemi sanatında sıkça rastlanan dua eden Meryem resimlerinden (Roma katakompları), ressam ve heykelcilerin çok sevdikleri Meryemana ile Çocuk İsa temasına kadar, Meryem tasvirleri Avrupa sanatında önemli bir yer tutar. En sık rastîanan tip Ulu Meryemana'dır (Tahull freskleri, Cima- bue ve Duccio'nun Maestri!ları; Auvergne bölgesinin heykel biçiminde kutsal emanet mahfazaları, gotik katedrallerdeki heykeller, Arnolfo di Cambio'nun yapıtları); Meryemana, süt emzirirken (Nino Pi- sano, Van Eyck, Fouquet, Leonardo da Vinci vb.) ya da XV.-XVI. yy.’larda Floransa ve Venedik'te (Fra Angelico, Botticelli, Giovanni Bellini...) olduğu gibi azizlerle birlikte de betimlenmiştir.

Diğer Meryem tipleri arasında şunlar sayılabilir: XV. yy. alman ustaların çok tuttuğu Bahçedeki ya da Gül bahçesindeki Meryem (Lochner, Schongauer); Bizans'ta ve XIV.-XVII. yy.'lar arasında Batı’da (Piero Della Francesca, E. Ouarton, Zurbarân) sıkça işlenmiş olan Bağışlayıcı Meryem; Mater dolorosa temasına bağlanan ve Q. Metsys'ten Van Dyck’a kadar flaman ressamlarınca sıkça ele alınan Istıraplı Meryemana.

Meryemana’nın yaşamından çeşitli sahneler, özellikle XVII. yy.'da ispanya'da ilgi gören “günahsız gebelik” dogmasının yanı sıra sanatçılara esin kaynağı olmuştur: Meryem'in doğuşu (Ghirlandaio, Murillo, Le Nain kardeşler), Tapınağa gûtürülüşü (Giotto, Carpaccio, Tiziano), Evlenmesi; Muştulama, Ziyaret, Nativitas, Müneccimlerin tapınması, Mısır'a kaçış, Kutsal Aile Meryemana İsa’nın yaşamı ve çilesinden çeşitli sahnelerde de yer alır (Piefâ'da oğlunun cesedini dizlerinin üstünde taşır). Meryem'in ölümü ya da Uyuma, Ortaçağ'da genellikle Diriliş, Yükseliş ve Taç giyişi ile birlikte işlenmiştir.

—İsi. Kuran’da İsa peygamberin annesi Meryem'in adı 34 kez geçer. Bu ayetlerde babasının adının imran olduğu belirtilirken, annesinden “imran'ın eşi" diye söz edilmekle yetinilir. Âli imran suresinde verilen bilgiye göre (III, 35-37,43,45-47), imran'ın eşi "Tanrım, karnımdaki sana adadım. Onu kabul buyur! Sen işitensin, bilensin" diye konuştu. Kızını doğurunca da "Tanrım, dedi, onu kız olarak doğurdum..Kız, erkek gibi değildir. Adın; Meryem koydum. Lanetlenmiş şeytana karşı
onu ve soyunu sana ısmarlıyorum . Allah, bu yakarışı kabul ederek Meryem'in iyi bir şekilde yetişmesini sağladı. Meryem'in bakımını Zekeriya üstlendi. Meryem, Kuran'da "mihrap" diye anılan Beyt-i Makdis'in D. yönündeki bir yere yerleştirildi. Zekeriya, onun yanına her gidişinde baş ucunda bir miktar yiyecek (rızık) bulunduğunu görünce "Meryem, bu nerden geliyor?” diye sordu. O da “Bu, Allah katındandır" yanıtını verdi. Melekler “Ey Meryem, Allah seni seçkin kıldı; seni arıttı ve dünyaların kadınlarına yeğledi. Ey Meryem, Tann'na ibadet et, secde et, (katında) eğilenlerle birlikte sen de eğil!" dediler. Daha sonra ona, bir Tann vergisi olarak İsa’yı müjdelediler ve İsa'nın daha beşikteyken yetişkinlerle konuşacağını, iyilerden olacağını söylediler.

Sonunda Allah’ın buyruğu ile Ruh (Cebrail), düzgün bir insan görünümünde Meryem'e geldi. Meryem, önce onun gerçek bir insan olduğunu sanarak kendisine bir kötülük yapmasından çekindi; ancak Cebrail "Ben yalnızca Tanrı'nın elçisiyim. Sana temiz bir erkek çocuk armağan etmem için gönderildim" deyince Meryem rahatladı. Bu kez de şaşkınlıkla "Bana hiçbir insan (erkek) dokunmadığı halde ve bir ahlaksız da olmadığıma göre nasıl oğlum olur!" dedi. Cebrail, Tanrı için bunun kolay olduğunu söyledi. Meryem, İsa'ya gebe kalınca "uzak bir yer" çekildi. Doğum sancılan sırasında bir hurma dalının altına sığındı. Doğumdan sonra kendisine oğlunun büyük bir önder olacağı müjdelendi. Bundan sonra Meryem, Tanrı'nın buyruğuyla susma orucuna başladı. Çocuğu kucağında kavminin bulunduğu yere gelince halkı "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir adam değildi; annen de ahlaksız bir kadın değildi” diyerek onu kötü bir iş yapmakla suçladı. Bu suçlamanın yanıtını bebek (İsa) vererek kendisinin Allah'ın kulu (abdullah), annesinin de namuslu bir kadın olduğunu belirtti (XIX, 1635).

Kuran’ın çeşitli ayetlerinde hıristiyanların İsa ile annesi Meryem'e tanrısal kişilikler tanımaları açık bir dille eleştirilir: "Meryem oğlu Mesih (İsa) bir peygamberden başkası değildi. Annesi de dürüst bir kadındı, ikisi de (öteki insanlar gibi) yiyecek yerlerdi" (V, 75). "Ey kitap ehli, dininizde taşkınlığa gitmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu Mesih ancak Allah'ın peygamberi, O’nun Meryem’e attığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur, Allah'a ve peygambere inanın. (Allah) üçtür demeyin. Çünkü Allah bir tek Tanrı'dır" (V, 171).

Hıristiyanlıkta olduğu gibi İslam dininde de Meryem bir iffet simgesi olarak kabul edilir. Hz. Muhammet ondan söz ederken "Kendi dönemindeki kadınların en iyisi, imran'ın kızı Meryem'dir" der. Başka bir hadisindeyse kadınlar üzerinde en yüce mertebeye Firavun'un inançlı kansı Asiye ile İmran’ın kızı Meryem’in eriştiklerini belirtir.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

13 Aralık 2012 / _Yağmur_ Dinler Tarihi
27 Ocak 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
28 Mayıs 2014 / Misafir Soru-Cevap
17 Ağustos 2014 / Misafir Soru-Cevap
8 Mayıs 2008 / eXcaLLaNT Mitoloji