Arama

Yüzme Nedir? Yüzme

Güncelleme: 27 Ekim 2016 Gösterim: 128.755 Cevap: 6
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Yüzme_Nedir.JPG
Gösterim: 1239
Boyut:  51.9 KB

YÜZMENİN TARİHÇESİ


Yüzme sporunda, Türklerin daha Orta Asya'dan göç etmeden oradaki nehirlerde ve göllerde yüzdükleri, bilinen bir gerçektir. Londra'daki British Museum' da bulunan bir kabartmada, Uygur Türkleri' nin bugünkü kulaç sitilini bildikleri görülmektedir Asur-Babiller' in de yüzme sporuyla uğraştıklarına ilişkin belgeler vardır. M.Ö. VIII. yüzyıla ait olduğu sanılan bir Asur kabartmasında, düşman oklarından kaçan Asur savaşçılarının yüzerek karşı kıyıya çıktıkları görülmektedir. Öte yandan Hun Türklerinin de yüzme ve kürek sporları yaptıkları tarihi belgelerde görülmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Osmanlı kültüründe özellikle İstanbul ve İzmir olmak üzere bazı büyük şehirlerimizin kıyılarında kurulan ahşap deniz hamamlarının yüzme sporunun sevilip, yerleşmesinde önemli rolü olmuştur. Kıyılarda denizlere çakılan ağaç kazıkların arasına tahta perdeler çakarak yapılan tahta havuzlarda yaz aylarında İstanbul ve İzmir halkı yüzme sporu yapmaktaydı.

Yüzme tekniği olarak "Hazret-i Adem sitili" de denilen köpekleme yüzme uygulamaları Anadolu’ da başlamıştır. Kulaç sitiline geçiş "Karadeniz Kulacı" denilen ve kolu dirsekten bükmeden ileri doğru sert hareketle atmaya dayanan uygulamalarla başlamıştır. Bu stilde yüzen bir yüzücünün göğsünün su hizasına kadar çıktığı görülür .Karadeniz'in dalgalı ve çırpıntılı deniziyle mücadelede etkili olan bu stil bu nedenle "Karadeniz Kulacı" adıyla anılmıştır. Yine buna benzeyen ancak daha sert ve çabuk kulaç şekli kullanılan yüzme tekniğine de "Devri Mahmudiye Kulacı" denilmekteydi. Bu kulaç şeklinin,.Sultan Mahmud zamanında donanmanın yeniden ıslahı yapılırken denizcilerin de özel bir eğitime tabi tutulmaları sırasında ortaya çıkarıldığı ve donanmada öğretildiği bilinir.

İlk Türk tahta havuzlarına " Deniz Hamamı" adı verilmiştir. İstanbul'un en gözde deniz hamamları Kadıköy, Moda ve Boğaziçi kıyılarındaydı. Ayrıca Boğazdaki yalıların bazılarında da özel deniz hamamları vardır. İlk Türk yüzücülerin in bu deniz hamamlarında çalıştıkları bilinir. İstanbul'da olduğu gibi İzmir'deki deniz hamamları da İzmir'de yüzme sporunun doğup gelişmesinde önemli rol oynamıştı. Karşıyaka, Güzelyalı ve Alsancak kordonlarında var olan İzmir deniz hamamları bilinir.

Türkiye'de modern anlamda yüzme sporuna ilk adımın 1973 yılında Galatasaray Sultaniyesi' nde atıldığı görülür. Okulun Fransa'dan gelen Beden Eğitimi Öğretmeni M. Moiroux, aynı zamanda iyi bir yüzücü olduğundan Galatasaray Sultaniyesi öğrencilerine beden eğitimi deslerinde yüzmeyi de öğretmiştir. Ayrıca Heybeliada'daki Mekteb-i Fünun-ı Bahriye'nin (Deniz Harp Okulu) iç yönetmenliğinin 19. Maddesinde, okulun her öğrencisinin denize girmek ve yüzme öğrenmekle mükellef bulunduğu kesinlikle belirtilmekteydi.

Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesi'nden Kağıthane şenliklerinde yüzme yarışlarının yapıldığı anlaşılmaktadır.Ayrıca Osmanlı Donanmasındaki leventlerinde çok iyi yüzme bildikleri saptanmıştır.

1900' lü yılların başlarında İstanbul'da bulunan yabancı uyruklular, kendi aralarında yüzme yarışları düzenlemeye başladılar. Bu tür yarışlara zaman zaman Türk gençleri de katılıyorlardı. Yüzme sporuna ilk yer veren kulüp Fenerbahçe olurken, onu Galatasaray izledi. 1922'de Moda-Kınalıada, Fenerbahçe-Kınalıada, Büyükada-Fenerbahçe arasında uzun mesafe yarışları düzenlendi.

Türkiye' de ilk düzenli yarış, 15 Eylül 1923' te Büyükada'da yapıldı. Aynı yıllarda kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, yüzmenin daha disiplinli olarak yapılmasını sağladı. 1931'de Ekrem Rüştü Akömer'in çabaları ile Türkiye'de ilk yüzme havuzu olan, 25x50 m boyutlarındaki İstanbul Büyükdere Yüzme Havuzu açıldı. Aynı dönemde, İzmir Karşıyaka spor kulübü de yüzme şubesi açtı. Büyükdere Havuzu'nda G.Saray ile başlayan yüzme çalışmaları F.Bahçe, Ortaköy, Vefa, Beykoz kulüplerinin de eklenmesiyle yaygınlaştı.

Amatör Yüzme Federasyonu FINA (Federation İnternationale de Natation Amateur) kurulmasından önce olimpiyatlarda yer alan yüzme yarışları sportif olmaktan çok uzaktı. 200 metre engelli yüzme yarışları, bir direğe tırmanmayı ve bir dizi kayığın üstünden geçtikten sonra, bu kayıkların altlarından yüzerek geçmeyi içeriyordu. Diğer yarışlar ise, su altında en uzun mesafe yüzme, 4000 m yüzme gibi yarışlardı. FINA' nın kurulmasıyla birlikte, bu türden yarışlar kaldırılarak, yarışlarda FINA yönetmeliği esas alındı. Bu yönetmelikte yarış mesafelerinin metre cinsinden ölçülmesine karar verilerek yarışma stilleri de serbest , sırtüstü, kurbağalama ve kelebek olarak belirlendi. Türkiye kulüpleri de buna uygun eğitim ve yarışlar düzenlemeye başladılar.

Yüzücülerimiz, ilk uluslar arası karşılaşmaya 1934' te o dönemin Sovyetler Birliği' nde katıldı. Türkiye’ de ilk yarış ise 1937' de Moda' da yapıldı. Aynı yıl yüzme yarışları Denizcilik Federasyonu' na bağlandı. 1942 yılında Ortaköy'de inşa edilen ilk modern yüzme havuzu açıldı. "Lido" ismiyle açılan bu havuzun ölçüleri 33x15 m olup havuzun bir tarafı daha sığdı. Türk yüzme sporunda başlayan yeni dönem, 1943 yılında İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nün kurulmasıyla sürdü. İYİK çalışmalarına 1943'ten 1961'e dek Ortaköy'deki Lido Havuzu'nda devam ettikten sonra, kendi tesislerine taşındı. 10 Ağustos 1954'te, 16 saat 50 dakika süren zorlu bir mücadeleyi tamamlayan Murat Güler, Manş Denizi' ni geçen ilk Türk yüzücü oldu.

1931-1932 yıllarında bayanlar arası yüzme yarışları başlamıştır. Avrupa' da doğup büyüyen Leyla Asım Turgut hanım anavatana döndükten sonra bu sporu sürdürmek istemiş ve Fenerbahçe kulübüne girmişti. Onun tek başına başlattığı bayanlar yüzme spor çalışmaları yeni bayan yüzücülerin katılımıyla genişlemiştir. Bunda Atatürk'ün o yıllarda Türk kadınlarına tanıdığı büyük hakların da önemli etkisi bulunmaktaydı. 1960' lı yıllarda Gülşen Koşkun, Roksan Okan, Nilgün Sökmen, Sevgi Duru ve Lahe Kohen yüzme havuzlarında yıldızlaştılar. 1980 yılında İzmir' de yapılan İslam Oyunları Sebla Tanık 100 metre serbestte, Elif Ünsal 200 metre serbestte, Yakut Alca 100 metre kelebek , 200 metre serbest ve 200 metre karışıkta, Şehnaz Uslu 200 metre sırtüstüde, Memduha Alpdoğan 400 metre serbestte ve 800 metre serbestte; Yasemin Savran 400 metre karışıkta Türkiye'ye 11 altın madalya kazandırdılar

Yüzme sporu, 1957'de Denizcilik Federasyonu'ndan ayrılarak, Rıza Salih Saray başkanlığında bağımsız bir federasyona kavuştu. 1970'li yıllarda inşa edilen açık ve kapalı yüzme havuzlarının hizmete girmesi ve miniklere yöneltilen altyapı çalışmaları Türk yüzme sporu açısından olumlu sonuçlar vermeye başladı. 1971 yılında İzmir' de yapılan Akdeniz Oyunlarında Türkiye 15 erkek ve 10 bayan yüzücü 15 sutopucu ve 6 atlayıcı ile yer aldı. Akdeniz Oyunları İzmir de yüzme sporuna karşı duyulan sevginin ve ilginin bir kat daha büyümesine yol açtı.
Ersin Aydın'ın Anamur-Girne arasında açık denizde yüzmesini Murat Özüak' ın Balkan Şampiyonaları'nda ilk altın madalyayı kazandırması ve Sabri Özün' ün Balkan Şampiyonluğu izledi. 1978 Dünya Okullar Oyunları'nda Zafer Atamer altın madalyaya ulaştı.

Şubat 1994'te Dünya Yüzme Federasyonu (FINA)' nun, mayıs ayında ise Avrupa Yüzme, Atlama, Sutopu ve Senkronize Birliği'nin yönetim kurulu toplantıları Türkiye'de yapıldı. Toplantıda Federasyon Başkanı Haluk Toygarlı yönetim kurulu üyeliğine seçildi
Son düzenleyen Baturalp; 27 Ekim 2016 13:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Yüzme Nedir-2.jpg
Gösterim: 770
Boyut:  32.3 KB

Yüzme nedir?


MsXLabs.org

Sponsorlu Bağlantılar

Vücudun hemen hemen her yerini çalıştırdığı için en çok kas yaptıran sporlardandır....
4 adet stili vardır:
  • Kurbağalama
  • Kelebek
  • Sırt üstü
  • Krawl

Kurbağalama Yüzüş


Kurbağalamanın zengin bir yarışma tarihi vardır, îlk çağlarda yarışmalarda yer alan ilk yüzme tarzıdır. Bir zamanlar yüzücülerin kurbağalama yarışlarında su altında yüzmeleri tehlikeli olduğu gerekçesi ile kurallarla yasaklanmıştı. Çünkü birçok yüzücü suyun altında uzun süre kalmayı deneyerek baygınlık geçiriyordu. Kurallar 1950'lerin sonlarında yarışların büyük kısmının yüzeyde gerçekleşmesini sağlayacak şekilde değiştirildi. Günümüzde yüzücüler sadece starttan ve her dönüş sonrasında bir çekiş ve bir ayak vuruşu dönemince suyun altında kalabilirler. Bu dönem sonrasında vücutlarının bir kısmı özellikle başları her vuruş döneminde suyun normal düzeyinin üzerinde görünmelidir. Kurbağalama stilinde yüzücüler yan-dairesel kol çekişleri ve birçok adı olmasına rağmen çoğunlukla "kamçı" olarak adlandırılan ayak hareketlerini kullanırlar. Kurbağalama, yüzme stillerinin en yavaş olanıdır.

Yüzücüler, ayak vuruşu döneminde itici kuvvetin evrelerinde büyük bir güç meydana getirseler de bacakları çekerken bu gücün büyük kısmını harcarlar. Bu da onların diğer stillere oranla ortalama hızlarını oldukça düşürür. İleri dönük hızda büyük devirsel değişimler kurbağalamayı diğer yüzme sitilleri içersinde en yavaş kılar.

Günümüze değin, birçok uzman kurbağalamanın düz vücut pozisyonunda yapılması gerektiğine inandı. 1970'lerde vücudu yunus gibi dalgalandırılan kelebeğe benzer bir stil gündeme geldi. Bu stile "dolfin" ya da "Avrupa Stili" kurbağalama adı da verilir. Ancak en çok "dalgalı kurbağalama" olarak anılır. Bu tarzı yakalamak uzun çalışma ve zaman alacaktır. Bununla beraber yüzücülerin, ayak vuruşu sırasında, başlarını kollarının arasından aşağı doğru indirmeleri sayesinde, vücutlarına aerodinamik bir görüntü verebilirler. Ayrıca bacaklar yerine gelirken baş tekrar yükselebilir. Bu bölümün ilk alt başlığı dalgalı ve düz stillerin karşılaştırılmasıdır.

Kelebek Yüzüş


1930'lu yılların başından itibaren kelebek stil yüzmede çeşitli gelişmeler oluşmaya başladı. Yalnızca kulaç atmaya dayalı yüzmeden nefes kontrollü kulaç atma stiline yavaş yavaş geçildiği görüldü. Bazıları bunu suyun yüzeyinde yaparken bazıları da suya dalma aşamasında yapmayı tercih ediyordu. Kelebek - serbest yüzen yüzücüler yunus vuruşunu yaptıklarında daha da hızlandıklarını anladılar. Yunus vuruşu o tarihlerde serbest yüzme kurallarına da uygundu. Çünkü her iki ayak aynı anda aynı düzlemde hareket ediyordu. Yunus vuruşu (Dolfin) ile kelebek yüzme o kadar hızlandı ki yeni bir kategori oluştu (1955). Kelebeğin mucidi olarak yüzücü Jack Sieg ve antrenör David Armbruster olarak bilinir.

Sırt Üstü Yüzüş


Arka kol yüzme tarzı (sırtüstü yüzme), serbest yüzüş tarzının tam tersi bir yüzüşle elde edilir. Zaman içinde yüzücüler birbirini takip eden, su üzerindeki tamamlayıcı kol hareketleriyle ve kurallara uyarak daha hızlı yüzeceklerini fark ettiler. Bu yüzme tarzına elverişli olan ayak çırpma hareketlerinin uygulanmasına da başlandı, çünkü böylesi eski ayak vuruşundan daha hızlıydı.

1930'dan 1960 yılına kadar sırtüstü yüzücüleri Adolph Kiefer adlı büyük şampiyon tarafından kullanılan tekniği uyguladılar. Su altı kol yüzüşü su yüzeyinin hemen altında ve yana doğru düz bir kolla yapılıyordu. Bunun gibi hareketin tamamlanışı da alçak ve düz bir kolla yanlamasınaydı. Bu stil 1960'larda değişti. Su altı kameralarının kullanımı yaygınlaşmaya başladıkça konunun experleri (uzmanları) o günün en başarılı sırtüstü yüzücülerinin S tipi çekiş hareketlerini kullandıklarını gördüler. Yüzücülerin kollan yüzerken önce bükülüyor, sonra açılıyordu. Hareketin tamamlanışı ise yandan ziyade, dümdüz baş üzerinden yapılıyordu. Bu günkü sırtüstü yüzme, kuralların izin vermesiyle ve hızı arttırıcı yeniliklerle daha iyi bir duruma gelmiştir.

Yüzmenin Kas-İskelet Sistemleri üzerine etkileri


Kas gerilebilme ve kasılabilme yeteneğine sahip liflerden oluşur.
Kas dokusu üç'e ayrılır:

1- İskelet Kasları (İstemli Kaslar)


Vücudu harekete geçiren kaslara iskelet kasları denir. Antrenman yolu ile oluşan değişiklikler en belirgin şekilde iskelet kaslarında görülür. İskelet kasları hareket için güç sağlarlar ve vücut kaslarının 7/8'ini oluştururlar. Genel olarak bir kasın % 75-80'i sudan, % 18-20'si proteinden, geri kalan bölümü ise karbonhidrat, lipit (yağ), mineral ve non-proteik azottan oluşmuştur. Kasta % 0.5-1.5 oranında glikojen şeklinde bulunan karbonhidrat, bilindiği gibi, organizmanın en önemli enerji kaynaklarından biridir.

İskelet kasları, beyaz ve kırmızı kaslar olarak iki gruba ayrılırlar. Beyaz kaslar (Fast-Twitch muscle fibers ya da kısaca FT), kırmızı kaslara (Slow-Twitch muscle fibers ya da kısaca ST) oranla daha çabuk kasılırlar ve uzun süre iş yapmayı gerektirmeyen görevlerde yer alırlar. ST-liflerinin çevrelerinde kılcal damar çoktur. Aerob metabolizmayı kullanırlar.

Ad:  Yüzme Nedir-3.jpg
Gösterim: 879
Boyut:  33.3 KB

2- Düz Kaslar (İstemsiz Kaslar)


İç organlarının yapısında yer alırlar ve uzun süreli düzenli faaliyette bulunurlar. İsteğimiz dışında çalışırlar.

3- Kalp Kasları (İstemsiz Kaslar)


Kalpte bulunan ve uzun süreli düzenli faaliyette bulunan kas tipidir. İsteğimiz dışında çalışırlar.

Son düzenleyen _Yağmur_; 6 Haziran 2016 11:43 Sebep: ek yüklendi
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Nisan 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Yüzme


MsXLabs.org

Hem eğlenceli , hem serinletici hem de dinlendirici bir spor: Yüzme

Zihinsel ve fiziksel faydalarının yanında diğer bazı kara sporlarını yapmayı kısıtlayıcı fiziksel sınırlamaları olan kişilerinde kolayca yapabileceği bir spor.

Yüzme deyince hemen aklınıza olimpik bir havuzda yüzen profosyonel yüzücüler gelmesin. Uygun bir çalışma programı ve bazı temel teknikleri öğrenerek vücut dayanıklılığınızı kaslarınızın kuvvetini ve esnekliğini arttırabilirsiniz.

Avantajları:

  • Dayanıklılık ve esnekliğinizi geliştirir.
  • Adelelerinizi geliştirir ve denge sağlar. Birçok profesyonel ve amatör sporcusu egzersizleri yaparlar.
  • Kalbi güçlendirir.
  • Fiziksel görünümünüzü değiştirir.
  • Dolaşımı düzenler.Varis gibi hastalıklarda faydalıdır.
  • Kilo kontrolunu sağlar.
  • Stres ve gerilimi azaltır.
  • Eklem iltihabı gibi hastalıklarda eklemleri ve bağları daha az zorladığından önerilen egzersiz tipidir.
  • Haftada 3 gün yüzme önerilir. 1 saat yüzme ortalama 500 kalori harcatır.
  • Enerji verir.
  • Kas güçsüzlüklerini tedavi eder.
  • Şişmanlarda, hamilelerde ve hareketsiz kişilerde özellikle yararlıdır. Çünkü suda yapılacak egzersizler eklemleri ve bağları daha az zorlamaktadır. Sudaki vücut ağırlığı karadakinin 10 misli azalır.Suda yapılan rehabilitasyonun fizik tedavinin etkin bir formu olduğu kanıtlanmıştır.

Suda Egzersiz Tipleri:

  • Suda yürüyüş veya koşu.Bel seviyesine kadar girilen suda yapılan yürüyüş veya koşu karada yapılandan 2 kat daha fazla dirence karşı yapıldığından iyi bir aerobic egzersizdir. Üstelik karada yapılan çalışmalarda oluşabilecek kazalar ve yaralanmalar suda % 90 oranında azalmaktadır.
  • Boyun seviyesindeki suda 20 dk veya daha uzun süreyle yapılacak , bütün vücudu çalıştıran ritmik aerobik hareketleri kalp damar sistemini güçlendirmektedir.Su içinde yapılacak pedal çevirme hareketi ve kolları açıp kapama hareketi faydalı olacaktır.
  • Krawl ya da serbest yüzebiliyorsanız 100 metre yüzme ile işe başlayın. 25 er metrelik 4 tur ile 100 metreyi tamamlayın ve tur aralarında 1 er dakika dinlenin. Daha sonra bu turları kademeli olarak arttırarak 20 dakika hiç durmadan yüzmeyi hedefleyin.
65 Kilo ağırlığında bir kişinin 1 saat yüzerek harcayacağı kalori ortalama:
Genel yüzme420 Cal.Kuvvetli Yüzme650 Cal.Sırtüstü Yüzme550 Cal.Kurbağlama Yüzme550 Cal.Kelebek Yüzme750 Cal.Crawl Yüzme750 Cal.
Son düzenleyen _Yağmur_; 6 Haziran 2016 11:10
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #4
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Yüzme Sporu


MsXLabs.org

Uluslararsı standartlarda boyutu olan (50 metre, 8
kulvar) havuzlarda bedenin kulaç ve ayak hareketlerinden başka bir yardım almadan, her yarışmacının kendi kulvarında, serbest, sırtüstü, kelebek ve kurbağa stillerinin her birinde veya dördü birden karışık olarak, 50, 100, 200, 400, 800, 1500 metrelerde bireysel veya ekip olarak yaptıkları yarışmaya yüzme sporu denir.
Son düzenleyen _Yağmur_; 6 Haziran 2016 11:08
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Nisan 2006       Mesaj #5
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Yüzme Nedir-4.jpg
Gösterim: 1131
Boyut:  39.1 KB

Türkiye'de Yüzme


MsXLabs.org


Türkiye'de modern anlamda yüzme sporu 1910'lu yıllarda başlamıştır. Fakat Türk yüzme tarihinin kökeni çok eskilere dayanır.

Denizlerle sıkı bağlantılara ve güçlü bir donanmaya sahip olan Osmanlılar, yüzmeye de o ölçüde büyük önem vermişlerdir. Askeri eğitim içerisindeki yüzme çalışmaları Türk yüzme tarihinin temelini oluşturmuştur.

1800'lü yılların sonlarında Türk gençleri sportif anlamda yüzmeyle tanışmışlar; Galatasaray Sultanisi öğrencileri, beden eğitimi öğretmenleri Moiroux gözetiminde yüzme çalışmalarına başlamışlardı. İyi bir yüzücü olan Moiroux, daha sonra Tophane Askeri Sanaii Mektebi'ne atanarak modern yüzme öğretimine burada devam etmişti.

1900'lü yılların başlarına ise İstanbul'da bulunan yabancı uyruklular, kendi aralarında yüzme yarışları düzenlemeye başladılar. Bu tür yarışlara zaman zaman Türk gençleri de katılıyorlardı1910'lu yıllara gelindiğinde, yetişmiş Türk yüzücülerinin sayısında artış olmasına rağmen, kulüplerin maddi imkansızlıklarından dolayı bu alanda yeterli atılım yapılamıyordu. Bu dönemlerde ortaya çıkan önemli isimler arasında; uzun mesafede Selahattin Bey, kısa mesafede Said Selahattin, atlamada Kemal Bey ve Fahri Ayad adları yer alıyordu. Yüzme sporuna faaliyetleri arasında ilk yer veren kulüp Fenerbahçe olurken, onu Galatasaray izledi.

1920'li yıllarda kulüplerin yüzmeyi ciddi olarak ele almaları ile birlikte ilk önemli çalışmalar da başladı. 1922'de Moda-Kınalıada, Fenerbahçe-Kınalıada, Büyükada-Fenerbahçe arasında uzun mesafe yarışları düzenlendi ve her üç yarışı da Galatasaraylı Fazıl Adnan kazandı. Fazıl Adnan'ın Moda-Kınalıada arasındaki derecesi, 3 saat 5 dakika, Fenerbahçe-Kınalıada arasındaki derecesi 3 saat, Büyükada-Fenerbahçe arasındaki derecesi 8 saat 15 dakikaydı.

Türkiye'de gerçek anlamda ilk düzenli yarış, 15 Eylül 1923'te Büyükada'da yapıldı.100 m'de düzenlenen bu yarışı İtalyan Mai Limmeri 1. bitirirken, Fenerbahçe'den Raşit Bey 2., Galatasaray'dan Nejat Abay 3. oldu. Aynı yıllarda kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, yüzmenin daha ciddi ve disiplinli olarak ele alınmasını sağladı. 1931'de Ekrem Rüştü Akömer'in çabaları ile Türkiye'de ilk yüzme havuzu olan, 25x50 m boyutlarındaki İstanbul Büyükdere Yüzme Havuzu açıldı. Aynı dönemde, İzmir Karşıyaka spor kulübü de yüzme şubesi açtı. Bu gelişmeler paralelinde yavaş yavaş bayan yüzücüler de ortaya çıkmaya başladı. (Leyle Asım Turgut, Nüzhet, Lola Hanım gibi) 1931 yılında 100 m serbestte Suat Erler 1.28,2 400 m serbestte Şeref Hüsam 7.37,8 100 m sırtüstünde Naili Moran 2.34,2 3x100m serbest bayrak ta Galatasaray Takımı 6.47,7 dereceleriyle ilk Türkiye rekorlarının sahipleri oldular. Büyükdere Havuzu'nda G.Saray ile başlayan yüzme çalışmaları F.Bahçe, Ortaköy, Vefa, Beykoz kulüplerinin de eklenmesiyle yaygınlaştı.

Yüzücülerimiz, ilk uluslar arası karşılaşmalarını 1934'te Sovyetler Birliği'nde yaptı ve bu karşılaşmalarda başarılı dereceler alamadılar. Leyla Asım Turgut(Fenerbahçe), Naili Moran(Galatasaray), Cavidan Erbelger (İYİK) Adnan Bey (Beykoz), Mehti Ağaoglu, Suat Erler, Halil Dalhan (Galatasaray), İlhan Keskin (Karamürsel), Alp Arslan , Safvan Serim, Orhan Saka, Abbas Sakarya milli formayı giyen ilk yüzücüler oldu. Yurt içinde ilk karşılaşma ise 1937'de Macaristan'a karşı Moda'da yapıldı. Aynı yıl yüzme yarışları Denizcilik Federasyonu'na bağlandı.

1942 yılında Ortaköy'de inşa edilen ilk modern yüzme havuzu açıldı. "Lido" ismiyle açılan bu havuzun ölçüleri 33x15 m olup havuzun bir tarafı daha sığdı. Türk yüzme sporunda başlayan yeni dönem, 1943 yılında İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nün kurulmasıyla sürdü. İYİK çalışmalarına 1943'ten 1961'e dek Ortaköy'deki Lido Havuzu'nda devam ettikten sonra, kendi tesislerine taşındı. 1940'larda başlayan hamle 1950'li yıllarda da sürdü. 10 Ağustos 1954'te, 16 saat 50 dakika süren zorlu bir mücadeleyi tamamlayan Murat Güler, Manş Deniz'ni geçen ilk Türk yüzücü oldu. Bunu izleyen yıllarda pek çok önemli isimler ortaya çıktı. Bunlar arasında; Engin Ünal, Ayşegül Çilli, Yılmaz Özüak, Güler Çetiner, Ahmet Bozdoğan, Feridun Aybars, Ayhan Karataş, Faruk Morkal, Ümit Oğuzoğlu, Selahattin Morkal, Sevgi Duru, Nilgün Börekçi, Halil Yüksel; uzun mesafe yüzücülerimiz arasında ise Necati Erk, Doğan Şahin, Nejat Nakkaş, Canan Ateş, Erdal Acet, Ersin Aydın sayılabilir. Bu yüzücülerden Ayhan Karataş 100 m serbesti ilk defa 1 dakikanın altında yüzdü. Faruk Morkal ise, bir madalya kazanma başarısını gösterdi.

Yüzme sporu, 1957'de Denizcilik Federasyonu'ndan ayrılarak, Rıza Salih Saray başkanlığında bağımsız bir federasyona kavuştu. Federasyonun kuruluşundan sonra ilk önemli uluslar arası başarı, 1962'de Yunanistan'da elde edildi. Atina'da yapılan karşılaşmalarda yüzücülerimiz , puanlı yarışmalarda Yunanistan'a karşı 82-65 üstünlük sağladı. Murat Güler'den sonra, 1958'de Haldun İşmen , 1961'de Doğan Şahin Manş Denizi'ni geçen Türk yüzücüler oldu. 1960'ta Bursa'da yapılan Havuzlu Park Yüzme Tesisleri hizmete girdi. 1966'da ilk uluslar arası yarış olan İstanbul Yüzme Maratonu düzenlendi.

Ad:  Yüzme Nedir-5.jpg
Gösterim: 974
Boyut:  34.6 KB
1970'li yıllarda inşa edilen açık ve kapalı yüzme havuzlarının hizmete girmesi ve miniklere yöneltilen altyapı çalışmaları Türk yüzme sporu açısından olumlu sonuçlar vermeye başladı. Ersin Aydın'ın Anamur-Girne arasında açık denizde yüzmesini Murat Özüak'ın Balkan Şampiyonaları'nda ilk altın madalyayı kazandırması ve Sabri Özün'ün Balkan Şampiyonluğu izledi. 1978 Dünya Okullar Oyunları'nda Zafer Ataman altın madalyaya ulaştı. Bu dönemin önemli isimlerinden Sabri Özün 100 ve 200 m'lerde Balkan Gençler birinciliklerini elde etti. Maraton yüzücülerimizden Erdal Acet 1975 ve 1977'de Manş Denizi'ni geçti ve Anamur-Girne arasını yüzdü. Acet 19772deManş'ı 9 saat 4 dakika ile geçerken, son 102 yıllık döneminde yapılan en iyi 10 dereceden birini elde etti. 1979'da ise Nesrin Ongun , Manş Denizi'ni geçen ilk Türk bayan yüzücü ünvanını kazandı.

1980'li yıllarda önemli isimler Sadri Özün ve Murat Özüak oldu. Son dönem başarılı yüzücüler arasında, 9 yaşında rekor kırmaya başlayan ve sayısız şampiyonluklar elde eden Derya Büyükuncu'yu ve 1991 Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası'nda ilk defa toplam 5 madalya elde eden Uğur Taner'i sayabiliriz. 1992 Barcelona Olimpiyatları'nda finale kalan Can Ergenekon Olimpiyat 12.si olurken alınan bu sonuç, o güne kadar olimpiyatlarda yüzmede elde edilen en iyi derecemiz oldu. 1993 yılında ise 12. Akdeniz Oyunları'nda Derya Büyükuncu 200 m sırtüstünde rekor kırarak altın, 100m sırtüstünde ise gümüş madalyaya ulaştı. Aynı yıl Derya Büyükuncu İstanbul'da yapılan Avrupa Gençler Şampiyonası'nda 100 m sırtüstünde ikincilik, Balkan Şampiyonası'nda 50, 100, 200 m serbest 100 ve 200 m sırtüstünde altın madalya kazanırken, aynı şampiyonada 4x100 m karışık bayrak yarışında erkek takımı birinci geldi. Bayanlarda 100m kurbağalamada Bengü Pınar ile 4x100 m serbest bayrakta bayan ve erkek takımlarımız üçüncülük elde ettiler.

Şubat 1994'te Dünya Yüzme Federasyonu (FINA)'nun, mayıs ayında ise Avrupa Yüzme, Atlama, Sutopu ve Senkronize Birliği'nin yönetim kurulu toplantıları Türkiye'de yapıldı. Toplantıda Federasyon Başkanı Haluk Toygarlı yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Aynı yıl temmuz ayında Yunanistan'da düzenlenen Balkan Büyükler Şampiyonası'nda Derya Büyükuncu ve Can Ergenekon Balkan rekoru kırarak altın madalya, 4x100 m'de erkek takımı bronz madalya kazandı.

Kuruluşundan Günümüze Yüzme Federasyonu Başkanları
  • 1957-1961 Rıza Salih SARAY
  • 1961-1964 Sıtkı ERYAR
  • 1964-1984 Fehiman AKDAĞ
  • 1984-1986 Seçkin KIRAĞI
  • 1986-1992 Dr. Haluk TOYGARLI
  • 1992-1993 Taygun ERTEM
  • 1993- Dr. Haluk TOYGARLI (Seçimle)

Yüzme: Milli Takım Seçmeleri


Türk Yüzme Milli Takımı seçmeleri ve Kış Kupası Ön Eleme Yarışları 11-12 Kasım tarihlerinde İstanbul Burhan Felek Kapalı Havuzu’nda gerçekleşiyor. Galatasaray Yüzme Şubesi’nin toplam 70 sporcu ile katılacağı yarışlar; Büyük Erkek-Bayan, Gençler ve Yaş Grupları kategorilerinde gerçekleşecek. Yarışların sabah seansı 09:00, akşam seansı ise 16:00’da başlayacak.

Son düzenleyen _Yağmur_; 6 Haziran 2016 11:45 Sebep: sayfa düzeni
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #6
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Yüzöe Sporu.gif
Gösterim: 554
Boyut:  15.4 KB

YÜZME SPORU VE KATKILARI



( Dr. Ali Rıza Altay-09.01.2004 )
Temel sporlardan biri olarak ele alınan yüzme sporu en kolay uygulanabilecek bir spor dalıdır. Gelişen yaşam koşulları yürüyüş yapacak ortamlar bulmanın kolaylığı kadar yaz ve kış yüzme olanağı bulunabilen havuzlar ortaya çıkarmıştır. Belli bir düzende spor yapmak isteyenlerin yüzme sporuna daha rahat zaman ayırmaları kolaylaşmıştır.

Yüzme sporu ile uğraşanların spor ilk başladıkları günden itibaren fiziksel gelişimleri önemli farklılıklar gösterecektir. Bu gelişmeler onun tüm yaşantısına etki edecek gelişmelerdir.

Yüzme sporu beden gelişiminin temel sporlarından biridir. Tüm vücut kaslarının kullanıldığı sporlardandır. Su direncine karşı yapılan bir spor olması nedeniyle kas kuvvetine ve genel dirence önemli katkılarda bulunmaktadır.

Spor belli bir yaşam disiplini verir. Bu yaşam disiplinini en iyi sağlayan sporlardan biri yüzme sporudur. Erken yaşlarda başlama olanağı olan birkaç spordan biri olması ve insan doğasına uygunluğu nedeniyle yüzme sporu bu disiplini sağlar. İnsan doğasının en kolay uyum sağladığı spor dalı olması çok ileri yaşlara kadar uygulanabilecek spor olmasını sağlar. Yürümek kadar doğal ve kolay bir spordur.

Sporda saldırganlığı azaltan ve yarış ortamında çok çalışanın başarılı olması doğasını kabul ettiren bir spordur. Çalışmayan başarılı olamaz ve daha çok çalışanın başarısını alkışlamak gerekir. Ondan daha başarılı olmak için ondan daha fazla alışmak gerekliliğini kabul etmek gerekir.
Son düzenleyen Baturalp; 27 Ekim 2016 13:33
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
29 Mayıs 2016       Mesaj #7
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Yüzme stili resimli anlatım

y1
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ

Benzer Konular

5 Ağustos 2012 / HipHopRocK Spor
31 Mayıs 2011 / _Yağmur_ X-Sözlük
8 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük
29 Haziran 2015 / Safi X-Sözlük