Arama

Peygamberler Tarihi - Hz. Adem

Güncelleme: 12 Aralık 2016 Gösterim: 106.401 Cevap: 8
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kur'an-ı Kerimde adı geçen peygamberler

Sponsorlu Bağlantılar
1. Hz. Âdem
2. Hz. Sit
3. Hz. Idris
4. Hz. Nuh
5. Hz. Hud
6. Hz. Sâlih
7. Hz. Zülkarneyn
8. Hz. Ibrahim
9. Hz. Lut
10. Hz. Ismail
11. Hz. Ishak
12. Hz. Yakub
13.
Hz. Yusuf
14. Hz. Eyyub
15.
Hz. Suayb
16.
Hz. Musa
17.
Hz. Harun
18.
Hz. Hizir
19.
Hz. Ilyas
20.
Hz. Zülkifl
21. Hz. Davud
22.
Hz. Süleyman
23. Hz. Yunus
24. Hz. Lokman
25. Hz. Uzeyr
26. Hz. Zekeriyya
27. Hz. Yahya
28. Hz. Isa
29. Eshab-i Kehf
30. Hz. Muhammed

Hz. Adem
Hz. Adem, yeryüzünde ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanların babası'dır.
Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp, insan şekline koydular. Mekke ile Taif arasında 40 yıl yatıp salsal oldu. Yani pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselamın nuru alnına kondu. Sonra Muharrem'in onuncu Cuma günü ruh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü tealanın emri ile bütün melekler, Adem'e secde etti, ama İblis (şeytan) kibirlenip, bu emre karşı geldi ve secde etmedi :
« Hani biz meleklere (ve cinlere): Adem'e secde edin , demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kafirlerden oldu »(Bakara, 34).
Hz. Adem 40 yaşında Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü. Cennet'de yahut daha önce Mekke dışında uyurken, sol kaburga kemiğinden Hz. Havva yaratıldı. Allahü teala onları birbirine nikah etti. Yasak edilen ağaçtan unutarak ve İblis'in oyununa gelerek önce Havva, sonra Adem aleyhisselam yedikleri için Cennetten çıkarıldılar. Adem aleyhisselam Hindistan'da Seylan (Ceylon) adasına, Havva ise Cidde'ye indirildi. 200 sene ağlayıp yalvardıktan sonra , tövbe ve duaları kabul olup, hacca gitmesi emr olundu:
«Sonra Rabbi onu seçkin kıldı; tevbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti »(Ta'ha, 122).
Arafat ovasında Havva ile buluştu. Kabe'yi inşa etti.
Hz. Adem her sene hac yapardı. Arafat meydanında veya başka meydanda , kıyamete kadar gelecek çocukları belinden zerreler halinde çıkarıldı.
«Ben sizin Rabbiniz değil miyim ?» diye soruldu. Hepsi «Evet » dedi. Sonra hepsi zerreler haline gelip, beline girdiler. Yahut belinden yalnız kendi çocukları çıktı. Sonra Şam'a geldiler. Burada çocukları oldu. Neslinden 40.000 kişiyi gördü. 1500 yaşında iken çocuklarına peygamber oldu. Çocukları çeşitli dillerde konuştu. Cebrail aleyhisselam 12 kere geldi. Oruç, her gün bir vakit namaz ve gusül abdesti emredildi. Kendisine kitap verilip, fizik, kimya, tıp, eczacılık, matematik bilgileri öğretildi. Süryani, İbrani ve Arabi diller ile ker*** üstüne çok kitap yazıldı. Bir rivayete göre 2000 yaşında iken Cuma günü vefat etti. Hz. Havva 40 sene sonra vefat etti. Kabirlerinin Kudüs'de veya Mina da Mescid-i Hif'de veya Arafat'da olduğu rivayetleri vardır.

Habil ile Kabil
Habil ile Kabil Hz. Adem'in oğullarından ikisidir. Habil'in Allah'a yaptığı kurban'ın kabul edildiği ve kendi kurbanın Allah tarafından kabul edilmediği için Kabil, Habil'i öldürür ve böylece dünyada ilk kâtil olma makamına mazhar olur. Sonra bir kargadan görüp Habil'i yerin altına gömer. Allahü teala Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruyor ki :
« Allah nezdinde İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona «OL !» dedi ve oluverdi »(Al-i İmran, 59).
Burada değinilen durum, Hz.İsa'nın ve Hz. Adem'in babasız dünyaya gelmeleridir (M.K.). Peygamberimiz Muhammed (S.A.V.) Hz. Adem hakkında :
« Allahü teala Adem'i (aleyhisselam) yeryüzünün her tarafından aldırdığı topraktan yarattı. Bu sebeple zürriyetinden siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bazıları da bu renklerin arasındadır. Bazısı yumuşak, bazısı sert, bazısı halis ve temiz oldu » (Hadis-i şerif, Müsned-i Ahmed bin Hanbel) buyurmuştur.

Hz. Adem 5 şeyi ile bahtiyar olmuştur:
1) Hatasını itiraf etmek
2) Pişmanlık duymak
3) Nefsini kötülemek
4) Tevbeye devam etmek
5) Rahmetten ümidini kesmemek

İblis de 5 şeyden bedbaht olmuştur:
1) Günahını ikrar (saklamadan söylemek) etmemek
2) Pişmanlık duymamak
3) Kendini kötülememek
4) Kendini kötülemeyip azgınlığını Allahü Teala'ya nisbet etmek
5) Rahmetten ümidini kesmek
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Blue Blood; 5 Haziran 2006 19:50
Biyografi Konusu: Peygamberler Tarihi - Hz. Adem nereli hayatı kimdir.
gökkuşağı - avatarı
gökkuşağı
Ziyaretçi
21 Temmuz 2008       Mesaj #2
gökkuşağı - avatarı
Ziyaretçi
PEYGAMBERLER TARİHİ

Sponsorlu Bağlantılar
HZ. ADEM

İlk insan olan Hz. Adem ile birlikte, Allah, tüm toplumlara Allah'ın ve ahiretin varlığını anlatan, dinini tebliğ eden elçiler göndermiştir. Kuran'da Allah, her topluma bir uyarıcı gönderdiğini şöyle bildirmiştir:
''Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.'' (Fatır Suresi, 24)
Kuran'da ismen zikredilen ve kendilerine kitap indirilmiş olan peygamberlerin yanısıra, Allahın daha önceden bildirmiş olduğu dini tebliğ eden elçiler de vardır. Diğer bir deyişle, peygamber ile elçi arasındaki fark, peygamberlerin kendilerine vahy ile haber verilen dini tebliğ etmeleri, elçilerin ise vahyedilmiş olan dini insanlara anlatmalarıdır. Allah Kuranda, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)in son peygamber olduğunu bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (sav)e indirilen Kuran-ı Kerim, son kutsal kitaptır ve Allah onun kıyamete kadar hiçbir değişikliğe uğratılmadan korunacağını haber vermiştir. Peygamberimiz (sav), bir hadisinde, kendisinden sonra her yüzyıl başında bir müceddid (dini canlandıran, yenileyen) gönderileceğini şöyle müjdelemiştir:
Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene başında şu ümmetin dinini bidatten ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Allahın tarih boyunca gönderdiği elçilerin tümü, gönderildikleri topluluklar içinde güzel ahlaklarıyla dikkat çekmişlerdir. Onların tamamen Allahın rızasına dayalı yaşamlarını örnek alarak onlara destek olan müminlerle birlikte, Allahın mesajını insanlara iletmişlerdir. Bu ay itibariyle yayınlamaya başladığımız yazı dizimizde, peygamberlerimizin örnek yaşantısını kronolojik sıraya göre inceleyeceğiz. Onların göstermiş oldukları güzel ahlak özelliklerini nasıl örnek alıp hayatımıza geçirebileceğimizi ve Kuran'da bildirilen peygamber kıssalarından çıkan dersleri ele alacağız.

Hz. Adem'in yaratılışı
Hz. Adem, ilk insan ve ilk peygamberdir. Hz. Adem herhangi bir atası olmaksızın, Allah'ın "Ol" demesiyle topraktan yaratılmıştır. Yüce Allah bir ayette Hz. Ademin yaratılışını şöyle bildirir:
''Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol" demesiyle o da hemen oluverdi.'' (Al-i İmran Suresi, 59)

Hz. Adem'e isimlerin öğretilmesi
Kuranda Yüce Allahın meleklere, yeryüzünde bir halife var edeceğini söylediği ve ona isimlerin hepsini öğrettiği bildirilir:
''Hani Rabbin Meleklere: "Muhakkak Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi.'' (Bakara Suresi, 30)
''Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.'' (Bakara Suresi, 31)

Şeytanın Hz. Adem'e secde etmede kibirlenmesi
Allah, ilk insan olan Hz. Adem'i yarattıktan sonra meleklere ona secde etmelerini emretmiştir. Melekler Allah'ın emrine gönülden itaat ederek Hz. Adem'e secde etmişlerdir. Ancak cinlerden olan İblis, Allah'ın bu emrine başkaldırarak O'na isyankar olmuştur. Bunun nedeni, kendisinin Hz. Adem'den daha üstün olduğuna inanmasıdır. Bu kibirinden ötürü, Allahın kendisine, "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" (Sad Suresi, 75) diye sormasının üzerine şöyle cevap verdiği bildirilir:
''..."Ben ondan daha hayırlıyım; Sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."'' (Sad Suresi, 76)
Allah'ın emrine karşı itaasizlik eden İblis'i Allah lanetlemiş ve kendisi için ebedi cehennem azabı takdir etmiştir.

Hz. Adem'in ve eşinin cennete yerleştirilmesi
Allah, Hz. Ademi ve eşini yarattıktan sonra cennete yerleştirmiştir. Onlara orada her istediklerini vermiş, yanlızca bir ağaca yaklaşmamalarını emretmiştir:
''Ve dedik ki: "Ey Adem sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan neresinden dilerseniz bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (Bakara Suresi, 35)

Şeytanın Hz. Adem'e kurduğu hileli tuzak
Şeytan, Hz. Adem'e ve eşine dost gibi yaklaşmış ve onları kendilerine öğüt verdiğine dair yemin ederek kandırmıştır. Kuran'da şeytanın Hz. Adem ve eşine yanaşarak şöyle dediği bildirilir: "...Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." (Araf Suresi, 20)
''Böylece ikisi ondan yediler hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.'' (Taha Suresi, 121)

Hz. Adem'in cennetten çıkarılması
Şeytan, Hz. Adem'i ve eşini aldatarak cennetten kovulmalarına neden olmuştur:
''Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.'' (Bakara Suresi, 36-37)

Hz. Adem'in Oğulları
Kuranda haber verildiği üzere Hz. Ademin oğulları (İslami kaynaklara göre isimleri Kabil ve Habildir), Allaha kurban sunmuşlar, ancak birininki kabul edilmiş diğerininki kabul edilmemiştir. Bunun üzerine kurbanı Allah tarafından kabul edilmeyen Kabil, kardeşi Habilin ölümüne sebep olmuştur. Daha sonra toprağı eşeleyen bir karga görmüş ve bu olaydan kardeşinin cesedini toprağa gömmesi gerektiği sonucunu çıkarmıştır. Bu kıssa Maide Suresinde şöyle bildirilmektedir:
Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder. Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım... (Maide Suresi, 27-28)
''Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu. Derken, Allah, ona, yeri eşeleyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu. Maide Suresi, 30-31)

Bu kıssadan çıkarılacak sonuçlar:
Allah Hz. Ademi ilk insan olarak topraktan yaratmıştır. Buradan şunu öğreniyoruz ki, Allah dilediğini dilediği şekilde yaratmaya kadirdir. Hz. Ademden önce hiçbir insan nesli yaşamamıştır; Allah onu örneksiz olarak ilk defa yaratmıştır.
Şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı, Hz. Ademin yaratılmasıyla başlamıştır. Kendisinin ateşten yaratıldığı ve dolayısıyla topraktan yaratılmış olan bir varlıktan daha üstün olduğu yanılgısına kapılarak kibirlenmiştir. Bu kibiri onu, kıyamete kadar sürecek olan bir çabaya, yani Allahın yolundan saptırabildiği kadar çok insanı kendisi gibi sonsuz cehennem ateşine sürüklemeye gotürmüştür.
Bunun üzerine ilk faaliyetini, cennete yerleştirilmiş olan Hz. Adem ve eşini kandırıp, onları Allahın koyduğu sınırları aşmaya sürükleyerek göstermiştir.
Hz. Ademin iki oğlu arasında yaşanan olayda, kıskançlık ve hasedin insanları ne kadar şeytani yönlere sürükleyebileceği görülmektedir. Bu iki kişiden birinin kurbanının kabul edilmesinde, diğerininkinin kabul edilmemesinde o an için çok büyük hayırlar olabilir; veya Allah bu iki kişiyi bu şekilde bir imtihana tabi tutmuş olabilir. Burada, kurbanı kabul edilmeyen kişi, bu şekliyle düşünmeyerek şeytanın nefsini kışkırtmasıyla kıskançlığa kapılmış ve kardeşini, onun Allahtan korkması için yaptığı bütün uyarılara rağmen öldürmüştür.
Allahın ona, kardeşini nasıl gömmesi gerektiğini gösteren bir karga göndermesinin ardından ne kadar aciz olduğunu anlayan bu kişi pişman olmuştur. Burada, pişman olmanın ne kadar acı ve geri dönülmez bir his olduğunu görüyoruz. İnsanın yaptığı bir şeyden ötürü dünyadayken pişman olması, belki onun gerçekleri görüp bundan ibret olmasına vesile olabilir, davranışlarını düzeltebilir. Bu ona, Allahtan gelmiş olan bir uyarı olmakla birlikte, sonsuz ahiret hayatında cehennem azabından kurtulmasına vesile olabilecek bir rahmet olabilir. Ne var ki, insanın ahirette pişman olmasının kendisine hiçbir faydası olmayacaktır. Çünkü Allah, insanlara dünyada gerçekleri görüp anlayabilecekleri kadar süre tanıyacağını Kuranda bildirmektedir

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 17 Ocak 2013 14:32
GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
15 Eylül 2008       Mesaj #3
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi
İlk insan ve ilk peygamber

ÂDEM ALEYHİSSELÂM
Yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamber,bütün insanların babası. Allahü teâlânın emri ile melekler çeşitli memleketlerden topraklar getirdiler. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp insan şekline koydular. Bu şekilde Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yatıp "salsâl" oldu yâni pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselâmın nûru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu Cumâ günü rûh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü teâlânın emri ile bütün melekler Âdem aleyhisselâma karşı secde ettiler. Uzun zaman meleklerin hocalığını yapmış olan İblis, kibirlenip bu emre karşı geldi ve Âdem aleyhisselâma karşı secde etmedi. "O çamurdan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm." iddiâsında bulundu. İblis (şeytan) kendini üstün görüp, kibirlenerek Allahü teâlânın emrine uymayınca gadab-ı ilâhiyyeye uğradı ve Cennet'ten kovuldu. Âdem aleyhisselâm kırk yaşındayken Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü. Cennet'te bulunduğu sırada veya daha önce Mekke dışında uyurken sol kaburga kemiğinden hazret-i Havvâ yaratıldı. Allahü teâlâ onları birbirine nikâh etti. Cennet'te yerleşmelerini ve Cennet'in meyvelerinden dilediklerini yemelerini bildirdi. Fakat, Cennet'te bulunan bir ağaç için, "Bu ağaca yaklaşmayın, bu ağaçtan yemeyin." buyurdu.Âdem aleyhisselâm ve Havvâ vâlidemiz, Cennet'te bin yıl kadar yaşayıp, İblisin yalan yeminine inanarak yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak önce hazret-i Havvâ, sonra Âdem aleyhisselâm yedikleri için Cennet'ten çıkarıldılar. Âdem aleyhisselâm Hindistan'da Seylan (Serendib) Adasına, Havvâ ise Cidde'ye indirildi. Birbirlerinden ikiyüz sene müddetle ayrı kalan Âdem aleyhisselâm ve hazret-i Havvâ bu müddet içinde ağlayıp yalvardıktan sonra tövbe ve duâları kabûl oldu. Hacca gelmeleri emrolundu.

Arafât Ovasında hazret-i Havvâ ile buluştu. Kâbe'yi inşâ etti. Her sene hac yaptı. Arafât Meydanında veya başka meydanda kıyâmete kadar gelecek çocukları belinden zerreler hâlinde çıkarıldı. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye soruldu. Hepsi; "Belâ=Evet!" dediler. Sonra hepsi zerreler hâline gelip beline girdiler. Buna "Ahd-ü-Misâk" ve "Kâlû Belâ" denildi. Âdem aleyhisselâm ve hazret-i Havvâ daha sonra şam'a geldiler. Burada yirmi defâ ikiz evlâdı oldu. Bir defâ da yalnız Şît aleyhisselâm oldu. Neslinden kırkbin kişiyi gördü. Oğullarına ve torunlarına peygamber olarak gönderildi. Cebrâil aleyhisselâm kendisine oniki defâ geldi. Kendisine on suhuf (forma) kitap verildi. Bu kitapta; îmân edilecek hususlar, çeşitli diller ve lügatler, her gün bir vakit namaz kılmak, gusül boy abdesti almak, oruç tutmak, leş, kan, domuz eti yememek, tıb, ilaçlar, hesab, geometri gibi şeyler bildirildi. Ayrıca fizik, kimya,tıb,eczâcılık, matematik bigileri öğretildi. İbrânî, Süryânî ve Arab dillerinde kerpic üstüne çok yazı yazıldı.

İlk insanlar,bazı târihçilerin zannettiği gibi ilimsiz,fensiz,görgüsüz,çıplak ve vahşî kimseler değildi.Bugün Asya,Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devrindekilere benziyen vahşîler yaşadığı gibi,ilk insanlarda da bilgisiz basit yaşayanlar vardı.Bundan dolayı ne bugünkü,ne de ilk insanların hepsi için vahşîdir denilemez.Hazret-i Âdem ve ona inananlar şehirlerde yaşarlardı.Okuma-yazma bilirlerdi.Demircilik,dokumacılık,çiftçilik,ekmek yapmak gibi san'atları vardı.Altın üzerine para dahi basılmış,mâden ocakları işletilip,çeşitli aletler yapılmıştı.

Âdem aleyhisselâmın hiç sakalı yoktu.İlk sakalı çıkan şit aleyhisselâmdır.Hazret-i Âdem çok güzeldi.Siyah saçlı ve buğday tenliydi.Onbir gün hasta yatıp,bir Cumâ günü vefât etti.Âdem aleyhisselâm vefât edince,Cebraîl aleyhisselâm bir gömlek giydirdi.,şit aleyhisselâma yıkamayı öğretti.Yıkayıp kefenlediler.Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: "Âdem aleyhisselâm vefât edince,melekler üç defâ su ile yıkadılar.Onu defnettiler." Sonra çocuklarına dönerek; "Ey âdemoğulları! Ölülerinize böyle yapınız dediler." şit aleyhisselâm imâm olup cenâze namazını kıldırdı.Âdem aleyhisselâmın kabri; Kudüs'te,Minâ'da,Mescid-i Hîf'te veyâ Arafât'tadır.Hayatını bildiren rivâyetler birbirinden farklıdır.

Hazret-i Âdem,Allah'a ilk hamd ve ilk tövbe edendir.Seçilmişlerin ilki,yeryüzünde Allahü teâlânın ilk halîfesidir.Birçok mûcizeleri vardır.Bunlardan birkaçı şöyledir:

Yırtıcı,vahşi hayvanlarla konuşurdu.

Susuz dağ ve taşlara elini vurunca,pınarlar fışkırır,temiz sular akardı.

Eline aldığı ufak taşlar,yüksek sesle Allahü teâlâyı zikrederdi.

Âdem aleyhisselâmın yaratılması,Cennet'te kalması,Cennet'ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi,Kur'ân-ı kerîmde çeşitli âyet-i kerîmelerde bildirilmiştir


Hz. Adem - Hz. Âdem’in Havva ile buluşması

Hz. Âdem’in Havva ile buluşması

Âdem aleyhisselam, cennetten, cuma günü ikindi ve akşam arasında çıkarılarak, Hindistan'da Seylan (Serendib) adasına, Hz. Havva da Cidde'ye indirildi. Şeytan ise çok hakîr ve perişan bir hâlde, cennetin civarından, taşlık bir yere indirildi. Bu hususta Kur'an-ı kerimde mealen şöyle buyuruldu:
(Nihayet şeytan, onların, [Âdem ve Havva'nın], cennetten çıkarılmalarına ve içinde bulundukları nimetten uzaklaştırılmalarına sebep oldu.) [Bekara 36]
Gözyaşlarıyla tartılsa
Âdem aleyhisselam cennetten yeryüzüne indirilince, gözünün yaşı dinmedi. Hadis-i şerifte şöyle buyuruldu: (Âdem aleyhisselamın gözünün yaşları, zürriyetinin gözyaşlarıyla tartılsa, Âdem'in gözyaşları bütün evladının gözyaşlarından ağır gelirdi.)
Âdem aleyhisselam ve Hz. Havva, cennetten yeryüzüne ayrı yerlere indirildikten sonra, senelerce ayrı kaldılar. Âdem aleyhisselam Hindistan'da, Hz. Havva validemiz de Arabistan'da kaldı. Dünyanın dert ve sıkıntılarına katlandılar. Cennetten ayrı kalmanın üzüntüsü ile uzun yıllar ağlayıp gözyaşı döktüler.
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Âdem aleyhisselam, zellesi sebebiyle cennetten çıkarılınca dedi ki:
Ya Rabbi! Beni, Muhammed'in hürmetine affet.
Allahü teâlâ buyurdu ki:
Ya Âdem! Sen Muhammed'i nasıl bildin? Daha ben Onu yaratmadım?
Âdem aleyhisselam şöyle cevap verdi:
Ya Rabbi! Beni yaratıp, bana ruh verdiğin zaman, gözümü açıp baktığımda, arşın kenarında “Lâ ilâhe illallah Muhammedün resulullah” yazılı gördüm. Ismini isminle yazdığından, yarattıklarından en çok sevdiğin Odur.
Allahü teâlâ buyurdu ki:
Doğru söyledin ey Âdem. Mahlûkatımdan en çok sevdiğim Odur. Onun hürmetine af dilediğin için, seni affettim.)
Duâsını kabul ederim
Daha sonra, Allahü teâlâ buyurdu ki:
Ya Âdem, sen dünyada meşakkat ve tevbeye zürriyetini vâris kıldın. Onlardan biri bana duâ edip, tazarruda bulunduğu zaman, senin tevbeni ve duânı kabul ettiğim gibi, onun da tevbesini ve duâsını kabul ederim. Onlardan biri, benden af ve magfiret dileyip, bana sığınırsa, tevbesini kabul ederim. Çünkü ben tevbeleri kabul ediciyim.
Ey Âdem, ben, günahtan tevbe edenleri, cennette haşrederim. Onları mezarlarından neşeli ve güler yüzlü oldukları hâlde, duâları kabûl edilmiş olarak kaldırırım.
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamın tevbesini kabul ettikten sonra, Kâbe-i şerifi inşa etmesini emretti.
Sen bizim Rabbimizsin
Allahü teâlânın tevbesini kabul edip, Kâbe'yi inşa etmesini emrettikten sonra, Âdem aleyhisselam, Hindistan'dan Arabistan'a gitti. Arabistan'a varınca, Arafat'ta Hz. Havva validemiz ile buluştu.
Bu sırada Hz. Havva da Âdem aleyhisselamı aramak için Cidde'den Arafat'a gelmişti. Arafat ovasında Müzdelife'de buluştular. Hz. Havva onu tanıyamadı. Cebrail aleyhisselam tanıştırdı.
Nice seneler ayrı kalmanın üzüntüsü gidip, sevinç ve ferahlığa kavuştular. Beraberce Mina'ya gittiler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
3 Kasım 2010       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Adem Aleyhisselam

İlk insan ve ilk peygamber

Yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamber,bütün insanların babası. Allahü teâlânın emri ile melekler çeşitli memleketlerden topraklar getirdiler. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp insan şekline koydular. Bu şekilde Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yatıp "salsâl" oldu yâni pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselâmın nûru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu Cumâ günü rûh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü teâlânın emri ile bütün melekler Âdem aleyhisselâma karşı secde ettiler. Uzun zaman meleklerin hocalığını yapmış olan İblis, kibirlenip bu emre karşı geldi ve Âdem aleyhisselâma karşı secde etmedi. "O çamurdan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm." iddiâsında bulundu. İblis (şeytan) kendini üstün görüp, kibirlenerek Allahü teâlânın emrine uymayınca gadab-ı ilâhiyyeye uğradı ve Cennet'ten kovuldu. Âdem aleyhisselâm kırk yaşındayken Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü. Cennet'te bulunduğu sırada veya daha önce Mekke dışında uyurken sol kaburga kemiğinden hazret-i Havvâ yaratıldı. Allahü teâlâ onları birbirine nikâh etti. Cennet'te yerleşmelerini ve Cennet'in meyvelerinden dilediklerini yemelerini bildirdi. Fakat, Cennet'te bulunan bir ağaç için, "Bu ağaca yaklaşmayın, bu ağaçtan yemeyin." buyurdu.Âdem aleyhisselâm ve Havvâ vâlidemiz, Cennet'te bin yıl kadar yaşayıp, İblisin yalan yeminine inanarak yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak önce hazret-i Havvâ, sonra Âdem aleyhisselâm yedikleri için Cennet'ten çıkarıldılar. Âdem aleyhisselâm Hindistan'da Seylan (Serendib) Adasına, Havvâ ise Cidde'ye indirildi. Birbirlerinden ikiyüz sene müddetle ayrı kalan Âdem aleyhisselâm ve hazret-i Havvâ bu müddet içinde ağlayıp yalvardıktan sonra tövbe ve duâları kabûl oldu. Hacca gelmeleri emrolundu.

Arafât Ovasında hazret-i Havvâ ile buluştu. Kâbe'yi inşâ etti. Her sene hac yaptı. Arafât Meydanında veya başka meydanda kıyâmete kadar gelecek çocukları belinden zerreler hâlinde çıkarıldı. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye soruldu. Hepsi; "Belâ=Evet!" dediler. Sonra hepsi zerreler hâline gelip beline girdiler. Buna "Ahd-ü-Misâk" ve "Kâlû Belâ" denildi. Âdem aleyhisselâm ve hazret-i Havvâ daha sonra şam'a geldiler. Burada yirmi defâ ikiz evlâdı oldu. Bir defâ da yalnız Şît aleyhisselâm oldu. Neslinden kırkbin kişiyi gördü. Oğullarına ve torunlarına peygamber olarak gönderildi. Cebrâil aleyhisselâm kendisine oniki defâ geldi. Kendisine on suhuf (forma) kitap verildi. Bu kitapta; îmân edilecek hususlar, çeşitli diller ve lügatler, her gün bir vakit namaz kılmak, gusül boy abdesti almak, oruç tutmak, leş, kan, domuz eti yememek, tıb, ilaçlar, hesab, geometri gibi şeyler bildirildi. Ayrıca fizik, kimya,tıb,eczâcılık, matematik bigileri öğretildi. İbrânî, Süryânî ve Arab dillerinde kerpiç üstüne çok yazı yazıldı.

İlk insanlar,bazı târihçilerin zannettiği gibi ilimsiz,fensiz,görgüsüz,çıplak ve vahşî kimseler değildi.Bugün Asya,Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devrindekilere benziyen vahşîler yaşadığı gibi,ilk insanlarda da bilgisiz basit yaşayanlar vardı.Bundan dolayı ne bugünkü,ne de ilk insanların hepsi için vahşîdir denilemez.Hazret-i Âdem ve ona inananlar şehirlerde yaşarlardı. Okuma-yazma bilirlerdi. Demircilik, dokumacılık, çiftçilik, ekmek yapmak gibi sanatları vardı. Altın üzerine para dahi basılmış,mâden ocakları işletilip, çeşitli aletler yapılmıştı.

Âdem aleyhisselâmın hiç sakalı yoktu. İlk sakalı çıkan Şit aleyhisselâmdır. Hazret-i Âdem çok güzeldi. Siyah saçlı ve buğday tenliydi. Onbir gün hasta yatıp, bir Cumâ günü vefât etti. Âdem aleyhisselâm vefât edince, Cebraîl aleyhisselâm bir gömlek giydirdi., Şit aleyhisselâma yıkamayı öğretti. Yıkayıp kefenlediler.

Hadîs-i şerîfte buyruldu ki:
"Âdem aleyhisselâm vefât edince,melekler üç defâ su ile yıkadılar.Onu defnettiler." Sonra çocuklarına dönerek; "Ey âdemoğulları! Ölülerinize böyle yapınız dediler." Şit aleyhisselâm imâm olup cenâze namazını kıldırdı. Âdem aleyhisselâmın kabri; Kudüs'te, Minâ'da, Mescid-i Hîf'te veyâ Arafât'tadır. Hayatını bildiren rivâyetler birbirinden farklıdır.
Hazret-i Âdem, Allah'a ilk hamd ve ilk tövbe edendir. Seçilmişlerin ilki, yeryüzünde Allahü teâlânın ilk halîfesidir.Birçok mûcizeleri vardır. Bunlardan birkaçı şöyledir:

Yırtıcı, vahşi hayvanlarla konuşurdu.
Susuz dağ ve taşlara elini vurunca,pınarlar fışkırır,temiz sular akardı.
Eline aldığı ufak taşlar,yüksek sesle Allahü teâlâyı zikrederdi.

Âdem aleyhisselâmın yaratılması,Cennet'te kalması,Cennet'ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi,Kur'ân-ı kerîmde çeşitli âyet-i kerîmelerde bildirilmiştir.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
18 Kasım 2010       Mesaj #5
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
ADEM (A.S.)
İlk insan ve ilk peygamber. Tüm insanların babası. Allah evreni yarat­tıktan nice zamanlar sonra Hz.Ade-mi yaratmıştır. Hz.Adem'in bedeni­ni topraktan yaratmış, kendisini ruh ilim ve akılla diğer varlıklara karşı farklı ve üstün kılmıştır.
Allah bütün meleklere, Adem'e secde etmelerini buyurmuş ve melek­ler bu buyruğa uymuşlar yalnız cin ta­ifesinden olan iblis (şeytan) bundan kaçınmıştır. "Adem topraktan, ben ateşten yaratıldım, ben daha üstünüm" diye Allah'ın emrine itiraz etmiş ve kibir göstermiştir. Bunun için de melekler arasından kovulmuş ve lanetlenmiştir.
Allah Teâlâ, hususi bir lütuf ola­rak Hz.Adem ve Havva'yı cennete koymuştur. Burada bulunan bir ağa­cın meyvesinden yemeyi kendilerine yasaklamıştı. Cennette her şey serbest olduğu halde bir meyvenin yasaklan­masının hikmeti bir yönüyle akılla da kavranabilir niteliktedir. Şeytan Hz.Adem ve Havva'ya bu yasağı çiğ­netmiş, memnu meyveyi yemeye on­ları ikna etmiştir. Bu sebeple Hz.Adem ve Havva Cennet'ten çıka­rılmış ve yeryüzüne indirilmişlerdir. Rivayete göre Hz.Havva Cidde'ye, Hz.Adem de Serendip Adası'na indi­rilmiş ve sonra Mekke'de Müzdelife denen yerde buluşmuşlardır.
.Hz.Adem ve Havva işledikleri gü­nâhın farkına çabuk varmışlar ve bü­yük bir pişmanlık duymuşlardır. Bu pişmanlık duygusuyla Allah'a tevbe etmişler ve bu tevbeleri Allah tarafın­dan kabul edilmiştir. Böylece Hz.Adem ilk insan, ilk peygamber ol­duğu gibi ilk günâh işleyen, ilk tevbe eden, tevbesi ilk kabul edilendir. Ay­rıca Hz.Adem'in iki oğlundan Kabil, Hâbil'i öldürdüğü için Hz.Adem ilk evlat acısını tadan ve toprağı da ilk iş­leyendir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Nisan 2011       Mesaj #6
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Hz. Adem

Yahudi, Hristiyan ve İslâm inancına göre, ilk insan ve insan soyunun babası.

Sözcük, İbranice insan ya da insanlık anlamına gelir. Âdem, İbranice toz ya da toprak demek olan "adamah"tan yaratılmıştır. İslâm kaynaklarına göre, Âdem, seksen yıl çamur yığını hâlinde kaldıktan sonra biçimlendirilmiş, yüz yirmi yıl da ruhsuz bırakıldıktan sonra kendisine bir ruh verilmiştir. Âdem'i meleklerine hükümdar yapmak isteyen Tanrı'nın buyruğuna yalnızca Şeytan uymamış, bu olay da Âdem ile Şeytan'ın Cennet'ten kovulmalarıyla sonuçlanmıştır.

Hristiyanlık'taki "Yaratılış Efsanesi" de Âdem ile Havva'nın yaratılışlarını, düşüşlerini ve Cennet'ten kovuluşlarını anlatır. Bu efsaneye göre, itaatsizliği yüzünden Cennet'ten atılan Şeytan, Âdem ile Havva'yı kandırarak onların yasak meyveyi yemelerine ve bu yüzden Cennet'ten kovulmalarına neden olmuştur. Bu öykü, günah, erdem, ödüllendirme gibi Hristiyan ve Yahudi kavramlarının temelini oluşturur. 930 yıl yaşadığına inanılan Âdem'in, Habil ve Kabil adlı iki oğlu olduğu söylenir.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
14 Ocak 2013       Mesaj #7
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Adem ve eşinin cennetten indirilmesi

  • 2. Sure (Bakara Suresi), 35. Ayet
    Dedik ki: "Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
  • 2. Sure (Bakara Suresi), 36. Ayet
    Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır" dedik.
  • 2. Sure (Bakara Suresi), 37. Ayet
    Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.
  • 2. Sure (Bakara Suresi), 38. Ayet
    "İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir" dedik.
  • 2. Sure (Bakara Suresi), 39. Ayet
    İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 19. Ayet
    "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 20. Ayet
    Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı."
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 21. Ayet
    "Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim" diye de onlara yemin etti.
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 22. Ayet
    Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 23. Ayet
    Dediler ki: "Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 24. Ayet
    Allah dedi ki: "Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır."
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 25. Ayet
    Allah dedi ki: "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız."
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 26. Ayet
    Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).
  • 7. Sure (A'râf Suresi), 27. Ayet
    Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 115. Ayet
    Andolsun, bundan önce biz Adem'e (cennetteki ağacın meyvesinden yeme diye) emrettik. O ise bunu unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 116. Ayet
    Hani meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" demiştik de, İblis'ten başka melekler hemen saygı ile eğilmişler; İblis bundan kaçınmıştı.
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 117. Ayet
    Biz de şöyle dedik: "Ey Adem! Şüphesiz bu (İblis) sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun."
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 118. Ayet
    "Şüphesiz senin için orada aç kalmak, çıplak kalmak yoktur."
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 119. Ayet
    "Orada ne susuzluk çekersin, ne de güneş altında kalırsın."
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 120. Ayet
    Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: "Ey Adem! Sana ebedilik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 121. Ayet
    Bunun üzerine onlar (Adem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Adem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 122. Ayet
    Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi.
  • 20. Sure (Tâhâ Suresi), 123. Ayet
    Allah şöyle dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker."
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Kasım 2013       Mesaj #8
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Hz. Adem ile ilgili ayetler


Hani Rabbin Meleklere: “Muhakkak ben yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah “Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim” dedi. (2/30)

Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz bunları bana isimleriyle haber verin” dedi. (2/31)

Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise diretti ve kibirlendi (böylece) kafirlerden oldu. (2/34)

Ve dedik ki: “Ey Adem sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan neresinden dilerseniz bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.” (2/35)

Derken Adem Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir esirgeyendir. (2/37)

Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; (3/33)

Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. (3/34)

Şüphesiz, Allah katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra ona “ol” demesiyle o da hemen oluverdi. (3/59)

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: “Seni mutlaka öldüreceğim.” (Öbürü de “Allah ancak korkup-sakınanlardan kabul eder.” (5/27)

Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. Onlar da İblis’in dışında secde ettiler; o secde edenlerden olmadı. (7/11)

(Allah) Dedi: “Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan neydi?” (İblis) Dedi ki: “Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın onu ise çamurdan yarattın.” (7/12)

Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. (7/19)

O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler: “Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.” (7/189)

Andolsun insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. (15/26)

Hani Rabbin meleklere demişti: “Ben kuru bir çamurdan şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.” (15/28)

Hani meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik. İblis’in dışında (hepsi) secde etmişlerdi. Demişti ki: “Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?” (17/61)

Hani meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik; İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. (18/50)

İşte bunlar; kendilerine Allah’ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem’in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah’)ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlar. (19/58)

Hani biz meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi o ayak diremişti. (20/116)

Bunun üzerine dedik ki: “Ey Adem bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın sonra mutsuz olursun.” (20/117)

Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: “Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?” (20/120)

Böylece ikisi ondan yediler hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. (20/121)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 12 Aralık 2016 15:04 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Quo vadis?
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Aralık 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ÂDEM


kutsal kitaplara göre ilk yaratılan insan ve ilk peygamber.

Kuran, Tevrat ve Incil’de farklı anlatımlara konu olan Âdem'im rnüSümanlıkta künyesi “Ebül beşer”, (insanlığın babası), lakabı ise “Safiyy-üllah’ltır (Allah'ın seçtiği). Kuran'a göre Allah Âdem'i "kumlu toprak ve pis kokan çamurdan" yarattı , sonra meleklere Acem'in önünde secde etmelerim büyureti. Bütün melekler bu emri yerine geMtep iblis (Şeytan) e.mre uymadı. Allah, Âdem’in eşi Havva'frAdem'in sol kaburga kemiğinden yaratarak, onlarâ bir ağaç dışında cennetteki bütün ağaçların meyvelerini yiyebileceklerini söyledi. Fakat, onlar şeytana aldanarak yasak meyveyi yediler ve şeytanla birlikte cennetten çıkarıldılar (Araf suresi, 6). Hıristiyan kaynakları Âdem'in cezalandırılarak Serendip (Seylan) adasına, Havva’nın ise Cidde’ye indirildiğinden söz ederse de Kuran'da buna ilişkin bir açıklama yoktur. Âdem ile Havva'nın dişi ve erkek olmak üzere yirmi kez ikiz çocuğu oldu. Âdem, inanışa göre dünyaya indiğinin 960. yılının nisan ayının 6 cuma günü öldü. Ebu Kubays dağı eteğindeki Hazineler mağarasına (Magarat el- künuz) gömüldü. Cennetten kovuluş şekli üzerinde hıristiyanlıkla müslümafilık arasında önemli bir tartışmanın odak noktası olan Âdem, XIX.yy.'a kadar tarihsel bir kişilik olarak kabul edilirdi.

— Ed.Âdem Peygamber’e dini ve dindışı türk edebiyatında, Kuran'da anlatıldığı biçimiyle ya da tefsirlerdeki efsanevi ayrıntılarıyla geniş yer verildi Bu peygamberin çamurdan yaratılması,öteki melekler ona secde ettiği halde şeytanın etmemesi, Âdem'in Havva yüzünden cennetteki yasak meyveye el uzatması ve cennetten kovulmalarıyla ilgili telmihler yapıldı.

Divan ozanlarının tenasüp sanatı yaparak yılan, şeytan, cennet, yasak meyve sözcükleriyle birlikte kullandığı Âdem adı "mutlak insan” anlamını da taşır. Başta Hz. Muhammet olmak üzere “eşref-i mahlukat” (yaratılmışların en şereflisi) olan insan soyu ortaya çıkarken Hz. Muhammet'in nurunun (Nur-ı Muhammet) Âdem'in alnında yer alışı anlatılır. Acz ve kudreti kendisinde birleştiren âdem (insan) ile adem (yokluk) sözcükleri arasında cinaslar kurulur: ilk yaratılan ve ilk aldatılan insan olduğu için "safiyullah" (Tanrı'nın temiz kulu); bütün insanların babası kabul edildiğinden de "ebülbeşer" diye anılarak istiare yapılır.

Batı edebiyatında Adem, bir günahkâr örneği olarak ortaya çıkar; ancak çektiği vicdan azabı yine de insanlığın kurtuluşunun güvencesi olarak gösterilir. Âdem’in bu özelliğini Grotius’un Adamus exul (1601), G. Andreini’nin Adamo (1613), Van den Vondel'in Adam in Ballingsehap (1664) ve Milton'ırı Paradise iosif'ında (1667) görünür; imre Madach da onu Az ember tragediâja (1861) adlı yapıtında yeniden işler. Bu arada Âdem, çocuklarının başından geçenler (Klopstoek'un Der Tod Adams, [1758]; Gessner’in Der Tod Abels (1758]) ya da romantik başkaldırı (Byron’ın Cain’ı [1821], Espronceda'nın El Diablo Mundo’su [1840]) üzerinde düşünen bir kişilik olarak da ele alınmıştır.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

1 Şubat 2017 / Misafir Dinler Tarihi
12 Kasım 2012 / pasaklikedi Dinler Tarihi
7 Temmuz 2012 / Misafir Dinler Tarihi
3 Kasım 2010 / Misafir Dinler Tarihi
17 Mayıs 2011 / Misafir Dinler Tarihi