Arama

Örümcek Resimleri

Güncelleme: 21 Kasım 2015 Gösterim: 218.116 Cevap: 175
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Eylül 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Örümcekler (Araneae)

Sponsorlu Bağlantılar
Örümcek, eklembacaklıların örümceğimsiler (Arachnida) sınıfının örümcekler (Araneae) takımından türlerine verilen genel ad. Hemen hemen dünyanın her tarafında yaşarlar. 30.000 kadar türü vardır. Baş ve göğüs kaynaşmıştır. Karın, göğüse ince bir bel ile bağlanmıştır. Aynı büyüklükte başka bir canlının beli bu kadar ince değildir. İçinden sindirim borusu, kan damarları nefes boruları ve sinir sistemi geçer. Örümceklerin boyları, birkaç cm'den 20 cm'ye kadar değişir. Ağızlarının önünde iki zehir çengeli (keliser) ve iki his ayağı (pedipalp) yer alır. Göğüslerinde ise, gelişmiş dört çift yürüme bacağı vardır. Uçları, tarak gibi dişli iki çengelle sonlanır. Örümcek bunların sayesinde ağ üzerinde rahatça dolaşır. Bir kısmı ileriye, geriye ve yanlara doğru yürüyebilirler. Çoğunun başında 8 adet osel (basit) göz bulunur. Gözlerin dizilişi, sınıflandırmada önemli bir özelliktir. Yuvarlak olan karın kısmı yumuşak ve esnek olup, alt kısmında solunum delikleri, ipek bezleri, anüs ve cinsiyet organları yer alır.Örümcekler yırtıcı ve aç gözlü hayvanlardır. Birbirlerine saldırmaktan çekinmezler. Avları çok çeşitlidir. Çoğu, böceklerle beslendiklerinden faydalı sayılırlar. Bazı tropikal türler amfibyum, sürüngen, küçük kuş ve memeli gibi omurgalıları avlarlar. Örümceklerin hepsi avlarını yakalamak için tuzak ağları kurmaz. Bir kısmı avlarını kovalayarak veya üzerlerine sıçrayarak yakalar. Suda böcek, kurbağa ve balık avlayanlar da vardır. Yakaladığı avını, kıskaçlarına açılan zehir salgısı ile felce uğratır. Sonra ısırarak avının iç organlarına, eritici enzimler ihtiva eden tükrük salgısını akıtır. Kısa bir zaman zarfında, avın iç organları eriyerek sıvı haline gelir. Örümcek, emici midesini bir pompa gibi kullanarak bu sıvıyı emer. Av, kısa bir sürede içi boş kabuğa döner. Örümcek, bu boş kabuğu ya olduğu yere bırakır veya başka bir yere atar. Böcekler, küçük kuşlar bu avlar arasındadırlar.

Ad:  sizing_up.jpg
Gösterim: 1981
Boyut:  21.2 KB

Güney Amerika'da yaşayan, bacakları hariç 10 cm boyunda olan, toprakaltı inlerinde barınan bazı türler, tavşan ve tavukların içini boşaltabilecek güçtedir. Örümceklerin özofagusları (yemek borusu) çok dar olduğundan böyle beslenmek zorundadırlar. Ayrıca, ağız parçaları da bir sineği bile parçalayacak güçte değildir. Zehir çengelleri, avı delmeye ve zehir akıtmaya yarar. Uçtaki iğneli kısımları, bir şırınga gibi birer yan delikle biter. Deliğin böyle enjektörvari oluşu, tıkanma tehlikesini önler. İğne ava girince, zehir bu delikten sızar. Örümcekler, iki keliseri de kullanırlar. Isırdıkları zaman yanyana iki delik olması bu yüzdendir. Keliser, aynı zamanda, delik açma ve küçük cisimleri taşıma işlerine de yarar. Örümceklerin böceklerden ayrılan birçok özelliği vardır. Böceklerin çoğu kanatlı olduğu halde, örümcekler kanatsızdır. Böceklerde 6 bacak olmasına karşılık örümceklerde 8 bacak vardır. Antenleri olmadığından, ağız önündeki pedipalpler bu görevi üstlenirler. Dış görünüşleri bacağa benzediğinden bunlara duyu bacakları da denir. Üzerleri duyu algılayıcı tüylerle kaplı olup, dokunma, tad alma ve çevreyi koklayıp araştırma gibi görevler yaparlar. Üreme dönemlerinde erkeklerde spermaları biriktirip dişiye aktaran bir kopulasyon (çiftleşme) organı olarak da iş görürler. Örümceklerde trakealar (solunum boruları), akreplerde olduğu gibi karın altında kitap akciğerleri tipindedir. Kitap yaprakları şeklindeki deri kıvrımlarından dolayı solunum organları bu adı alır. İki veya dört tane kitap akciğerleri vardır. Eğer örümcekte bunlar iki ise, eksikliği ek solunum boruları ile tamamlanır. Örümceklerde, diğer eklembacaklılar gibi açık bir dolaşım sistemi bulunur. Kılcal damarları yoktur. Hemen hemen her yerde rastlanan örümcek ağı, aslında bir sanat şaheseridir. Yapılış maksadı avlanmak olan ağ, bir nevi tuzaktır. Fakat her örümcek türü ağ yapmaz. Ancak bütün örümcekler ağ tellerinden yumurtalarının etrafını saran kozalar yaparlar. Bazıları da ağ bezlerini, yaprakları yapıştırmakta, yuvalarının içini döşemede, açtıkları çukurun çevresini kapatmakta vs. işlerde kullanırlar. Ağ kurmayan bu tür avcı örümcekler de, arkalarında ağdan bir iz bırakarak, rüzgarla sürüklenmekten korunurlar. Erkekler, dişileri bulmakta da bu izlerden faydalanırlar. Karın altlarının arka taraflarında üç çift ağ organları bulunur. Her birinin dışarıya ayrı bir çıkışı vardır. Bezlerden meydana gelen yapışkan ve sıvı iplik maddesi, havayla temas edince sertleşir. Her ağ memeciğinde 100 kadar ince ve küçük kanalcıklar bulunur. Bu ince kanalcıklardan sızan iplikçikler bir araya gelerek büküldükleri zaman (çelik kablolar gibi) tek iplik durumuna gelirler. Esnek ve yapışkandırlar. Bir sinek ne kadar sert çarpsa da kopmazlar. Ağ yapmak isteyen örümcek, ağ organlarını bacaklarının bir kısmı ile bastırarak ağ maddesinin akışını başlatır. Örümcekler, iplik deliklerinden çıkan tellerin hepsini toplayıp bir tek tel halinde kullandıkları gibi bunlardan ayrı ayrı incecik tel de yaparlar. Düşme anında bir yere taktığı ağ telini, kendisi yere varıncaya kadar uzatabilir. Genç örümcekler, ağ tellerinin sayesinde uzun mesafelere uçabilirler. Bunun için telin bir ucunu bir yere bağlayarak kendilerini hava akımlarına bırakırlar. Böylece yerlerinden havalanan örümcekler, karada 5 km, denizde ise yüzlerce km uzaklara savrulabilirler. Okyanuslardaki ıssız adalarda yaşayan örümcekler, hep böyle havadan gelmişlerdir. Sonbaharda bol bol rastlanan ağ telleri de uçan genç örümceklerden kalmıştır. Ağ yapacak olan bir örümcek, önce yüksekçe bir yere tırmanarak, ağın ucunu bulunduğu kısma yapıştırarak ipek iplik yardımıyla aşağı süzülür. Gözüne kestirdiği bir dala ulaşarak bağlantı kurar. Sonra o iplik üzerinde gidip gelerek ağı kalınlaştırır. Daha sonra vücudundan çıkmakta olan ipliğin bir ucunu ilk ipliğe tutturarak kendisini boşluğa bırakır. Ağa bağlı halde bir yere varınca, o ucu vardığı yere yapıştırır. Bu yolla birkaç gidiş gelişte ağın kaba iskeleti meydana gelir. Bundan sonra iskeletin merkezi çevresinde dairevi halkalar yaparak ağı tamamlar. Ağ örümü çoğunlukla gece olur. Örülmesi en fazla 60 dakika alır. Ağın ortasında spiral ve yapışkan bir yer vardır. Diğer iplikçikler kurudur. Bir sinek ağa konsa hemen yapışır. Kurtulmak için çırpındıkça daha da yapışır. İkaz iplikçiği ile avın yakalandığını anlayan örümcek gelerek avını zehirler. İkaz iplikçiğinin bir ucu ağa bağlı, diğer ucu ise daima kendisindedir. Ağlar, genellikle yere dik vaziyettedir. Maksat, uçan arı ve sinekleri yakalamaktır. Her örümcek türünün, kendisine has ağ örme stili vardır. Ancak dikkati çeken nokta, ağlarda geometrik inceliklerin her zaman varlığıdır. Ağ örme işi örümceklerin, doğuştan kazandıkları bir sanattır. Küçük bir örümcek, daha önce hiç ağı görmemiş ve örmemiş olmasına rağmen büyüklere benzer ağlar örer. Bazı örümcekler düşmanlarından korunmak için çeşitli hilelere başvururlar. Güneydoğu Asya'da bir örümcek türü yaptığı büyük ve dairevi ağının ortasında durur. Bu duruş örümcek yiyen kuşlar için kolay bir hedef teşkil eder. Örümcek, düşmanlarını yanıltmak için birkaç adet sahte ağ merkezi tesis eder. Yediği avlarının kalıntılarını da ağ merkezlerine takarak manken örümcekler kullanır. Başka bir örümcek çeşidi de diken ve ağaç kabuklarından manken örümcekler yapar. Örümcek ağlarının ipleri ipektir. Bu iplikler, aynı çaptaki çelik telden daha sağlamdır. Örümceğin ipeği, ipekböceğinin ipeğinden daha ince ve daha dayanıklıdır. Üstelik bildiğimiz ipekten daha güzeldir. Ancak yapılan araştırmalar göstermiştir ki, örümcek ipeği tellerinden ince ipek elde etmeye imkan yoktur. Daha doğrusu çok pahalıya mal olmaktadır. Bunun başlıca sebebi, örümcekleri bir arada tutmanın zorluğudur. Zira bir arada bulunan örümcekler birbirini yerler. Örümcekler ayrı eşeyli canlılardır. Dişileri erkeklerden daha iridir. Ağ yapan ve ağ ile avlananlar da bunlardır. Bazı türlerde erkekler de ağ yapar. Örümceklerde bir arada yaşamak, toplum ve aile hayatı yoktur. Erkekten daha iri olan dişiler, yakaladıkları erkekleri hemen yerler. Örümceklerde en ilgi çekici hususlardan biri de erkeklerde duyu bacaklarının eşleşme organı vazifesi görmesidir. Erkek önce bir sperma ağı örerek üzerine bir damla spermatozoon sıvısı bırakır. Sonra ters dönerek bu sıvıyı şırıngaya çeker gibi pedipalplerin şişkin kısmına doldurur. Bundan sonra dişiyi aramaya çıkar. Örümceklerin çiftleşmesinde erkek örümcek, daima ölümle karşı karşıyadır. Çiftleşme zamanında erkek örümcekler dişilerin karşısında çeşitli hareketlerle, dişilere açlığını unutturmaya çalışırlar. Sıçramalarla yaptığı bu hareketlere örümceğin sevgi dansı denir. Dişi örümceğe açlığını unutturmak için dans yaparken ondan uzak durmaya da dikkat eder. Zira bir anda yakalanmak tehlikesi vardır. Bazıları, çiftleşme öncesi dişi örümceğe bir böcek ikram ederek açlığını giderir. Bir tehlike kalmadığını anlayınca dişiye yaklaşır. Açlığını hatırlayan dişi, erkeği yemeyi düşündüğü için, erkekler çiftleşmeden sonra hemen kaçarlar. Birçok örümcek kaçmaya fırsat bulamadan dişi örümceğe yem olmaktadır. Fakat her çiftleşmeden sonra dişinin mutlaka erkek örümceği yediği söylenemez.
Dişi örümcekler yumurtalarını, ağ ipiyle yaptıkları kozalara (torbalara) bırakırlar. Bir kozada bazan yüzlerce yumurta olabilir. Genellikle yazın sonlarında döllenen yumurtalar, ilkbaharda yavru verir. Yaz başlarında döllenen yumurtalardan 20-60 gün içinde yavru çıkar. Örümcek, sonbaharda sarı bir ipek kozası içine bıraktığı yumurtalarına karşı çok şefkatlidir. Yumuşak ve çok küçük olan bu yumurtalarla dolu kozayı bir dala, taş altına duvar yarığına, ağaç kovuğuna veya çalılıklar arasına emin bir yere yapıştırır. İlkbaharda doğan yavrular ana-babalarına benzerler. Doğduktan birkaç gün sonra iyi bir ağ kurup kendi kendilerine beslenirler. Çoğu türlerde, yavrular dünyaya geldikleri zaman anneleri çoktan ölmüş olacaktır. Zira örümcekler 1-2 yıl yaşarlar.

Resim ve fotoğraf konularında uygulanan kurallar şöyledir:
  • +18 içerikte resim ve fotoğraf eklenmemelidir.
  • Daviantart.com sitesinden alınan her resim ve fotoğraf için kaynak bilgisi verilmesi zorunludur.
  • Bir mesajda en fazla 3 adet resim/fotoğraf olmalıdır.
  • Eklenecek olan her resim/fotoğraf mesajına konu başlığı girilmelidir.
  • Yukarıda belirtilen kurallara uygunluk göstermeyen bütün resim/fotoğraf ekleri silinecektir.

Son düzenleyen Safi; 21 Kasım 2015 01:05 Sebep: Güncellendi.
__BozkurT__ - avatarı
__BozkurT__
Ziyaretçi
11 Kasım 2005       Mesaj #2
__BozkurT__ - avatarı
Ziyaretçi
WwwSelimGumusCom d11298

Sponsorlu Bağlantılar
Son düzenleyen NihLe; 11 Eylül 2006 13:03
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Kasım 2005       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Suyun Yüzeyini Dans Pisti Gibi Kullanan Örümcekler
Suda yürümek gibi zor hatta imkansız gibi görünen bir işi başaran canlılar arasında en yetenekli olan balıkçı örümcektir (Dolomedes triton). Bu örümcekler su üstünde yürüme teknikleri ile adeta biyolojik bir mucize sergilerler. Onlar için suyun yüzeyi bir dans pisti gibidir.
Balıkçı örümcekler havuz ya da su kaynağının kenarlarında pusuya yatarlar ve suya bir böcek düştüğünde bu örümcekler avlarına saldırmak üzere suyun üstünde koşarlar. Ayrıca bacaklarını suyun altına daldırıp, yüzen iribaşları ve küçük balıkları da yakalayabilirler.
Bu tür bir yaşama sahip olan hayvanların birinci işi suyun üstünde durmaktır. Balık tutan örümcekler suyun yüzey geriliminden yararlanırlar. Su molekülleri havadaki moleküllere göre birbirlerini daha çok çekerler. Bu moleküler çekim, suyun yüzeyini lastik gibi bir tabaka haline getirir. Örümcek bir bacağını suya koyduğu zaman etrafında gamzeye benzer bir çukur oluşur ve su tekrar düzelmek için kendini geri iter.
Yüzey gerilimi çok güçlü bir kuvvet değildir; örneğin suya bir taş bıraksanız hemen dibe çöker. Ama örümcekler hem hafiftirler, hem de ayaklarında suyu geri püskürten mumsu bir kılıf vardır. Ayrıca bacaklarının da uzun olması sayesinde suyun üstünde durmaları mümkün olur. Yüzey gerilimi suyun üstünde bulunan nesneleri uçlarından ittiği için, uzun bacaklar daha fazla yüzey gerilimi anlamına gelir. (Bir iğnenin düzgün şekilde suya konduğunda batmama sebebi de budur.)
Yüzey gerilimi balıkçı örümceği su üstünde tutmasına rağmen, bir başka yere gitmesini sağlayamaz. Örümceğin mumlu bacakları da su yüzeyinde adım atması için yeterli değildir. Ama su, örümceğin hareket etmesi için yeterince kaygan bir yüzey oluşturur.

Ad:  Dance_Of_The_Water_Spider_by_aquapell.jpg
Gösterim: 1199
Boyut:  54.7 KB

Balıkçı Örümcek Kürek Çekiyor
Balıkçı örümcek suyun üzerinde hareket ederken üç farklı tür hareket kullanır. Vassar Koleji’nden Robert Suter araştırmaları sonucunda, örümceğin ayaklarının oluşturduğu çukurları kullanarak kürek çektiğini ortaya çıkarmıştır. Balıkçı örümcek bir ayağını önden geriye doğru hareket ettirdiğinde, su yüzeyinde oluşan çukuru da beraberinde geri çeker. Bu çukur hareket ettikçe bir kürek gibi davranır ve suyla birlikte örümceği de ileri doğru iten bir kuvvet oluşturur. Ayrıca örümcek dört çift bacağından ortadakilerle kürek çeker. Ön ve arka bacak çiftlerini ise hareketsiz tutar. Bu bacaklarını kendisini suyun üstünde tutmak üzere yaptığı hareketler için kullanır.
Balıkçı örümceklerin hızının bir limiti vardır. Bir örümcek hızlanmak için ya daha derin gamzeler yapar ya da çukurları daha hızlı geriye iter. Her iki strateji de suyun yüzeyinde daha büyük bir basınç oluşturur ve belli bir noktadan sonra bu basınç su gerilimini geçer ve çukurlar çöker.
Dört Nala Koşan, Yelken Açan Bir Örümcek Türü
Örümceklerin diğer bir yürüyüş şekli de dört nala yürüyüştür. Saniyede 1 metreden daha hızlı gitmeye ihtiyaçları olduğu zamanlarda, örümcekler bu ikinci yürüyüş şekline geçerler. Bacaklarını neredeyse dikey konumda tutacak kadar kaldırırlar, sonra da onları suyu kesercesine daldırırlar. Dört nala giden bir örümcek bacaklarını aşağı ve geri iterken su, karşı bir tepki vererek örümceği yukarı ve ileri doğru iter. Yukarı hareket örümceğin batmasını önlerken, ileri hareket de örümceğin mesafe kat etmesini sağlar. Bu yürüyüş, basilisk kertenkelelerinin suda koşarken kullandığı tekniğe çok benzerdir.
Ancak bu yürüyüş şekli balıkçı örümcek için oldukça zor olduğundan, bunu bir avı yakalamak için hıza ihtiyaçları olduğunda ya da bir tehlikeden kaçmak istedikleri vakit kullanırlar. Daha az aceleleri olduğu zaman ise üçüncü yürüyüş şekline geçerler: Yelkenle açılma...
Bir rüzgar estiğinde balıkçı örümcek bazen ön iki ayağını rüzgara doğru kaldırarak (daha küçük örümcekler tüm vücutlarını kaldırırlar), rüzgarın kendilerini aynen bir yelkenli gibi itmesine izin verirler. Örümceğin altındaki su hassas bir kayganlığa sahip olduğundan en ufak bir itme bile örümceği bulunduğu yerden karşı kıyıya kadar taşıyabilir.

Balıkçı örümceklerin vücutlarındaki bu özel tasarım ve kullandıkları yürüyüş şekillerindeki teknikler Allah’ın benzersiz yaratma sanatını ve üstün ilmini sergileyen örneklerden sadece birkaçıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Haziran 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yellow20Spider20121 2145
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Temmuz 2006       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GiantWoodSpiderUpsideDown3oClock
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2006       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Spider20web20with20dew
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
6 Temmuz 2006       Mesaj #7
melish - avatarı
Ziyaretçi
01 pauki ziza 100990

03 pauki ziza 103647

Son düzenleyen asla_asla_deme; 20 Mart 2010 21:13
venüsün_kızı - avatarı
venüsün_kızı
Ziyaretçi
23 Temmuz 2006       Mesaj #8
venüsün_kızı - avatarı
Ziyaretçi
What20type20tarantula202
Cigdemcan - avatarı
Cigdemcan
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #9
Cigdemcan - avatarı
Ziyaretçi
220687194 f8b15eb8f6 o
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Eylül 2006       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Metalmorphosis_by_IrondoomDesign.jpg
Gösterim: 764
Boyut:  116.4 KB

Benzer Konular

4 Kasım 2017 / Misafir Zooloji
9 Aralık 2018 / Misafir Zooloji
21 Ekim 2013 / Heulwen Mitoloji
13 Mayıs 2013 / chromey Oyunlar
11 Aralık 2015 / Safi X-Sözlük