Arama

Tapınaklar - Kudüs Tapınağı (Kutsal Tapınak)

Güncelleme: 8 Aralık 2016 Gösterim: 11.073 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Aralık 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kudüs Tapınağı

Ad:  Kudüs Tapınağı1.jpg
Gösterim: 1798
Boyut:  61.3 KB

eski İsrail’de Yahudi ibadetinin merkezi ve Yahudi kimliğinin simgesi olarak ilki Hz. Süleyman döneminde yapılan, İÖ 586’da tümüyle yıkıldıktan sonra IÖ 515’te yeniden inşa edilen tapınak.
Sponsorlu Bağlantılar

İsrail Krallığı’nm ilk yıllarında Ahit Sandığı başta Şekem (bugün Nablus) ve Şilo olmak üzere birkaç ibadet yeri arasında dolaştırıldı. Hz. Davud Kudüs’ü alınca sandık bu kente taşındı. Böylece İsrail’in en önemli dinsel nesnesiyle krallık yönetimini bir araya getiren kent, İsrail kabilelerinin birliğinin simgesi haline geldi. Hz. Davud, kurulacak tapınağın yeri olarak, Hz. İbrahim’in, oğlu İshak’ı kurban etmek için sunak olarak seçtiğine inanılan kayanın bulunduğu Moriya ya da Tapınak Dağını belirledi.

Birinci Tapınak


Hz. Davud’un oğlu Hz. Süleyman’ın hükümdarlığı sırasında inşa edilerek İÖ 957’de tamamlandı. Bununla birlikte öbür ibadet yerleri de Yoşiya (hd İÖ y. 640 - y. 609) tarafından kapatılana değin dinsel işlevlerini sürdürdü; Yoşiya, Kudüs Tapınağı’nı Yahuda Krallığındaki tek kurban yeri olarak belirledi.

İlk Tapınak, Ahit Sandığı’nın barınağı ve halkın toplantı yeri olarak yapıldı. Bu yüzden de yapının kendisi küçük, ama avlusu çok genişti. Doğuya bakan dikdörtgen biçimli yapının eşit genişlikte üç odası vardı: Giriş sundurması (ulam), dinsel tören odası ya da Kutsal Yer (hehal) ve sandığın bulunduğu Kudüsülakdes (devir). Tapınağın ön (doğu) yüzü dışında çevresi bir mahzenle (yazia) çevriliydi.

Birinci Tapınak’ta beş sunak vardı; bunlardan biri Kudüsülakdes bölümü girişinde, ikisi yapının içinde, bronzdan yapılmış bir tanesi sundurmanın önünde ve basamaklı olanı avludaydı. Avluda duran büyük tunç tas ya da “deniz” rahiplerin arınmasına yarıyordu. Kudüsülakdes’te Ahit Sandığı’nın yanında zeytin ağacından oyulmuş iki melek figürü duruyordu. İlahi Varlık’m (Şehina) barındığı yer olarak kabul edilen bu iç bölmeye yalnızca kohen gadol (yüksek rahip) Kefaret Günü’nde (Yom Kippur) girebiliyordu.

Babil kralı II. Nabukadnezar, İÖ 604 ve İÖ 597’de tapmak hâzinelerine el koydu ve İÖ 586’da Yahudi takviminin Av ayının 9’unda yapıyı tümüyle yıktırdı. Bu yıkım ve Yahudilerin İÖ 586 ve İÖ 582’de Babil’e sürülmeleri, kehanetlerin doğrulanması olarak yorumlandı ve Yahudilerin dinsel inançlarını güçlendirerek bağımsız bir Yahudi devletinin yeniden kurulması umudunu canlandırdı.

Pers hanedanı Ahamenişlerin kurucusu ve Babil fatihi II. Kyros (Büyük), İÖ 538’de yayımladığı bir emirle sürgündeki Yahudilerin Kudüs’e dönmelerine ve tapmağı yeniden inşa etmelerine izin verdi. Çalışmalar İÖ 515’te tamamlandı. Özgün yapının gösterişsiz bir benzeri olarak yapılan İkinci Tapınak’ın ayrıntılı planı günümüze ulaşamadı. Bu yapı iki avluyla çevriliydi; avlularda odalar, kapılar ve bir de toplanma alanı bulunuyordu.

İkinci Tapınak


Birinci Tapınaktaki kutsal eşyadan yoksundu; özellikle de Ahit Sandığı yitirilmişti. Ama ayinler görkemliydi ve iyi örgütlenmiş Kohen (rahip) ve Levi aileleri tarafından yönetiliyordu.

Persler zamanında ve Helenistik dönemde (İÖ 4-3. yy) Yahuda’nın yabancı hükümdarları tapmağa genellikle saygı gösterdiler ve maddi destek sağladılar. Ama Antiokhos IV. Epiphanes’in ıO 167’de sunakta Zeus’a kurban keserek tapınağın kutsallığını ihlal etmesi, Hasmon Ayaklanmasına yol açtı. Ayaklanma sırasında Yeuda Makabi tapınağı temizleyerek yeniden kutsadı. Bu olay her yıl kutlanan Hanukka’nın başlangıcını oluşturdu.

Romalıların Kudüs’ü fethi sırasında Pompeius, Kudüsülakdes bölmesine girdi (İÖ 63), ama tapınağa zarar vermedi. İÖ 54’te ise Crassus tapınak hâzinesini yağma etti. İkinci Tapınak Yahuda kralı I. Herodes (Büyük) (İÖ 37-4) tarafından onarılmaya başladı.

Onanın İÖ 20’de başladı ve 46 yıl sürdü. Tapınak Dağının alanı iki kat genişletildi ve üzerinde kapılar bulunan bir duvarla çevrildi. Tapınak yapısı yükseltildi, genişletildi ve cephesi beyaz taşla kaplandı. Yeni Tapınak alanı, halkın toplanma yeri oldu. Alanı çevreleyen revakların altını tüccar ve sarraflar işyeri olarak kullanıyordu. Yahudi olmayanların girmesi yasak olan kutsal alan, bir taş perde (soreg) ve set (hel) ile çevrildi. Tapınağın kendisi, doğuda, Kadınlar Avlusu’yla başlıyordu. Her yönde bir kapısı ve her köşesinde bir oda bulunan bu avluya bu adın verilmesinin nedeni, kadınların her yıl Sukkot (Hayme Bayramı) kutlamalarını avluyu çevreleyen balkondan izlemeleriydi. Avlunun, yarım daire biçimindeki merdivenlerle ulaşılan batı kapısından İsrailliler Avlusu’na geçiliyordu; burası Kohenler Avlusu’nun bütün Yahudi erkeklere açık olan bölümüydü. İç ibadet yerini çevreleyen Kohenler Avlusu’nda kurban sunağı ile rahiplerin arınması için bakır bir leğen vardı. Avlu, kapılarla ve odalarla bölünen bir duvarla çevriliydi. Tapınağın ibadete ayrılan bölümünün ön tarafı arka tarafından genişti. Doğu cephesinde giriş salonuna açılan kapının her iki yanında bir sütun bulunuyordu. Salonun içinde büyük bir kapı, batı ucunda Kudüsülakdes bölmesinin bulunduğu ibadet yerine açılıyordu.

Herodes’in onarttığı tapınak bir kez daha İsrail yaşamının merkezi haline geldi. Yalnız dinsel ayin yeri olmakla kalmadı; kutsal metinlerin ve başka edebiyat örneklerinin saklandığı yer, ayrıca Roma döneminde Yahudilerin en yüksek mahkemesi olan Sanedrin’in toplanma yeri olarak kullanıldı. IS 66’da Roma’ya karşı çıkan ayaklanma kısa sürede tapınak üzerinde odaklaştı ve İS 70’te Av ayının 9’u ve 10’unda Romalıların tapınağı yıkmasıyla sonuçlandı.

İkinci Tapınak’tan geriye yalnızca batı duvarının bir parçası, bugün Ağlama Duvarı diye anılan bölüm kaldı. Burası günümüzde de Yuhudilerin yüce emellerinin simgesi ve kutsal bir ziyaret yeridir. 7. yüzyılın sonlarında Müslümanların Kubbetü’s-Sahra’yı ve Mescid-i Aksa’yı yapmalarından sonra bu yapıların bulunduğu Haremü’ş-Şerif i çevreleyen duvarın bir parçası haline getirilen Ağlama Duvarı, 1967’de yeniden Yahudilerin egemenliğine geçti.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2016 02:35
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Nisan 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Kudüs Tapınağı2.jpg
Gösterim: 2461
Boyut:  62.4 KB
Kudüs Tapınağı

Kudüs Tapınağı ya da Kutsal Tapınak, (İbranice: בית המקדש, Bet HaMikdash; anlam: "Kutsal ev"), Kudüs'ün Eski Şehirindeki Tapınak Tepesinde (Har HaBayit) bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan tapınaktır. Klasik Musevi inancına göre, Tapınak fiziksel dünyada Tanrı'nın tecellisinin (İbranice "shechina") simgesel ayak taburesidir.
Sponsorlu Bağlantılar

Birinci Tapınak, Kral Süleyman tarafından M.Ö. 957 yılında yaklaşık 7 yıllık bir sürede inşaa edilmişti. Antik Museviliğin merkeziydi. Tapınak, Musevi inancının merkezinde bulunan Shiloh, Nov ve Givon'da bulunalarla beraber Musa'nın buluşma çadırı (taşınabilir musevi tapınağı) ile yer değiştirmiştir. İlk tapınak M.Ö. 586 yılında Babillilerce tahrip edilmiştir. Yeni tapınağın yapımına M.Ö. 535'de başlanmış olup bir süre ara verildikten sonra inşaat M.Ö. 521'de yeniden başlamış, M.Ö. 516 yılında tamamlanmasının ardından M.Ö. 515 yılında ibadete açılmıştır. Ezra Kitabı'nda bahsedildiğine göre, Tapınağın yeniden inşasına Büyük Cyrus izin vermiş ve Büyük Darius'da tasdiklemiştir. Yaklaşık 500 yıl sonra İkinci Tapınak, M.Ö. 20 yılında Kral Herod tarafından yeniden tamir ettirilmiş ve daha sonra Romalılar tarafından M.S. 70 yılında tahrip edilmiştir. Her ne kadar Tapınak uzun süre önce tahrip edilmiş olsa da, Batı duvarı hala ayaktadır ve uzun yıllardan beri tapınak yapısının ayakta kalan tek duvarı olduğuna inanılır.

Bir İslam mabedi olan Kubbetüs Sahra tapınak alanına 7. yüzyıl sonlarında inşaa edilmiştir ve yine tapınak avlusunda yaklaşık aynı dönemde yapılmış olan Mescid-i Aksa bulunur.
Musevi Eskatologya'sı Mesih'in gelmesinden önce buraya Üçüncü Tapınak'ı inşaa edilmesini planlamaktadır ve bu yüzden Ortodoks ve Muhafazakâr Musevilik taraftarları bir gün Üçüncü Tapınağın inşaa edileceğini ummaktadırlar.
30 Ağustos 2007 tarihinde, boru hattı döşenmesi sırasında İkinci Tapınağın kalıntıları ortaya çıkmıştır. Ardından kısa bir süre sonra Ekim 2007'de arkeologlar tarafından Birinci Tapınağın kalıntılarına da ulaşıldığı açıklanmıştır.


Etimolojisi
İbranice yazılarda yapıya verilen isimler Beit HaMikdash ya da "Kutsal Ev" dir ve Kudüs'te bu isimle anılan tek tapınaktır. Tapınak aynı zamanda Tanah'da, Beit Adonai (Tanrı'nın Evi) ya da kısaca Beiti (Evim) ya da Beitechah (Eviniz) olarak da adlandırılmıştır.

Süleyman Mabedi, Tanrı tarafından Kral Davud'a verilen özel bir plan temel alınarak yapılmıştı. Davud bu tapınağı inşaa etmeyi umut etmişti ancak Tanrı ona, Birinci Tapınağı oğullarından birisinin yapacağını söyledi. Davud, saltanatı sırasında tapınak için gerekli olan ve ahşap, büyük temel taşları, altın, gümüş, bronz ve kullanılacak olan diğer metaller gibi işlenmemiş malzemeleri toplamaya başladı. Tapınak, Ahit Sandığı evi ve başta İsrailoğulları'na olmak üzere tanrıya ibadet edebilecek her milletten insanlar için tasarlanmıştı. Birinci ve İkinci tapınakların Museviliğe adanmış olduğunu söylemek bir hata olacaktır çünkü bu inanç sistemi bir kaç yüzyıl sonra şimdi Irak olarak bilinen Antik Babil'de biçimlendirilmiştir. Kitab-ı Mukaddes'te, Yehuda (Davud) Krallığı vatandaşlığı ile ilişkili olarak Yahudi teriminden ilk kez bahsedilmesi, birinci tapınağın tahrip edilmesinden (Bu olay yaklaşık olarak M.Ö. 590 yılı civarında gerçekleşmiştir) hemen önce yaşamış olan ve Yehuda (Davud) Krallığı'nın son yöneticisi olan Kral Zedekiah'tan önce olmamıştır.

Süleyman Mabedi olarak adlandırılan ilk tapınak, Kral Davud ve Süleyman idaresi altından birleşen İsrailoğulları'ndan 12 kabilenin mensuplarınca inşaa edilmişti. Süleyman'ın saltanatının ardından tahta çıkan oğlu Rehoboam'ın kibirliliği nedeniyle, İsrailoğullarından 10 kabile birlikten ayrılarak Kuzey İsrail Krallığı'nı kurarlarken, Yehuda, Bünyamin ve Levi kabilesinin çoğunluğu Yehuda Krallığı'nda kaldılar. İkinci Tapınak, Nebukadnezar'ın 6. yüzyıldaki sürgününden geriye kalan Yehudalılar tarafından tekrar inşaa edildi. Diğer 10 kabile ise Asur krallığı tarafından yıkılan krallıklarından sonra, bir kaç yüz yıl önce dağılmışlardı.

Birinci ve İkinci Tapınaklar
Kudüs'teki tapınak tepesinde bir biri ardınca inşaa edilmiş iki farklı tapınak bulunur:
Süleyman Mabedi aşağı yukarı M.Ö. 10. Yüzyılda (960 civarı) Musa'ya ait Çadır Tapınağın
yerine inşaa edilmişti. Tapınak M.Ö. 586 yılında Nebukadnezar komutasındaki Babilliler tarafından tahrip edilmiştir. İnşaatından tahrip edilmesine kadar geçen süre 375 yıldır ancak Talmudik gelenek bu süreyi 410 yıl olarak verir. Süleyman Mabedinin inşaası Masonik gelenekte de oldukça önemli bir rol oynar.
İkinci tapınak Cyrus'un Musevilerin Babil Sürgününden dönmelerine izin vermesinden sonra inşaa edilmiştir. Dönüş, M.Ö. 537 yılında gerçekleşmiş olup bir kaç kez yaşanan gecikmeden sonra tapınak M.Ö. 516 yılında tamamlanabilmiştir. Tapınak tepesindeki mabed 150m x 50m ölçülerindeydi.
İkinci tapınak, General Titus komutasındaki Roma İmparatorluğu'na bağlı birlikler tarafından 70 yılında tahrip edilmiştir. Pompey, M.Ö. 63 yılında Kudüs'ü ele geçirdiğinde tapınağa hakaret etmişti. Josephus'a göre (Roma İmparatorunun maiyetinde yaşıyordu), Pompey tapınaktan ya da hazinesinden hiç bir şey almamıştı ancak Tapınağın kutsal alanına girmesine engel olan bir rahipleri öldürtmüştü. Pompey bir süre sonra tüm gücünü kaybetti ve avlanan bir kaçak olarak öldü. Bu olay pek çok Musevi tarafından ilahi bir cezalandırma olarak kabul edilir. M.Ö. 19 yılında, Kral Herod tapınak kompleksinin tamirine başladı. İkinci tapınağın temelleri dahi Romalılarca tahrip edildiğinden dolayı daha büyük ve daha geniş tamamen yeni bir tapınak yapılmasını emretti.
Musevilerin, 132-135 yılları arasında Romalılara karşı giriştikleri son isyan sırasında Simon bar Kokhba ve Rabbi Akiva tapınağı yeniden kurmayı denediler ancak bar Kokhba'nın isyanı başarısız oldu ve Museviler Kudüs'ten çıkartıldılar.
363 yılında Dönek Julian Kudüs'teki Musevi Tapınağının tamir edilmesini emretti ancak bu plan da başarısız oldu.


Üçüncü Tapınağın Yeniden İnşaası
İkinci Tapınağın tahrip edilmesinden beri, üçüncü bir tapınağın inşaa edilmesi için dua etmek bir Musevi için günde üç kez yapılan Musevi ibadetinin resmi bir parçası haline gelmiştir. Her halukarda tapınağı nasıl ve ne zaman inşaa edileceği sorusu hem Musevi ve hem de Musevi olmayanlar tarafıdan sürekli tartışılmaktadır. 1. Yüzyıldan sonra genişlemeye başlayan İbrahimi Dinler'den Hristiyanlık ve Müslümanlığa ait kutsal yerlerinde burada bulunması sorunu daha karmaşık hale getirmektedir.Buna ilaveten Kudüs'ün politik durumu ve tarihi tapınağın bulunduğu düşünülen alanda Müslümanlarca kutsal sayılan Mescid-i Aksa ve Kubbetüs Sahra'nın bulunması tapınağın yeniden inşaa edilmesinin önündeki en büyük engellerdir.

Fiziksel Yerleşimi
Talmud'a göre Tapınağın Doğu tarafında bir Ezrat Nashim (Kadınlar avlusu) bulunurken asıl yapı Batı taraftaydı. Asıl alan, kurban kesilecek bir alanı ve adağın bazı parçalarının yakıldığı ve kanının akıtıldığı bir Mizbaeach (dış sunak) ihtiva ediyordu. Büyük bina, bir Ulam (ön oda), Heichal ve Kodesh Kodashim'den (kutsalların kutsalı) oluşuyordu. Heichal ve Kodesh Kodashim birinci tapınakta bir duvar ile ayrılmışken ikinci tapınakta bu işlem iki perde yardımıyla yapılmıştı. Heichal içerisinde Menorah, ekmek masası ve tütsü sunağı bulunuyordu.
Ana avluya açılan on üç kapı vardır. Güney tarafında, Güneybatıdan başlayarak dört kapı bulunur:

  • Shaar Ha'Elyon (Yukarı kapı)
  • Shaar HaDelek (Tutuşturma kapısı); odunların getirildiği kapı
  • Shaar HaBechorot (İlk doğan kapısı); İnsanların ilk doğan hayvanlarını adak olarak getirirken ve baba ve oğullarının Pidyon HaBen seremonisi için girdikleri kapı
  • Shaar HaMayim (Su kapısı); Su sunuların Sukot'a girdiği kapı.
Kuzey tarafında, Kuzeybatıdan başlayarak dört kapı bulunur:
  • Shaar Yechonyah (Yechonyah kapısı), Davudun soyundan gelen kralların girdiği ve Yechonyah/Yehoyachin'in esarete giderken çıktığı kapı
  • Shaar HaKorban (Kurban kapısı), Rahiplerin kodshei kodashim için adanan adaklarla giridikleri kapı
  • Shaar HaNashim (Kadınlar kapısı), Kadınların Azaryah ya da ana avluya girerek adaklarını sunmak için kullandıkları kapı)
  • Shaar Hashir (İlahi Kapısı), Leviler'in müzik aletleriyle girdikleri kapı
Doğu tarafta, Kadınlar avlusu ve ana avlu arasında iki küçük antre'ye sahip Shaar Nikanor bulunur ve bunlardan birisi sağda diğeri soldadır. Görece önemsiz olan Batı duvarında adı olmayan iki kapı daha bulunur.

Peygamberlerin Yazmalarında Tapınak
Kitab-ı Mukaddes peygamberleri, Tapınağı baştan aşağı kaplayan Tanrının huzurunda gördükleri olağanüstü görüntüleri tarif ederler. Yeşeya şöyle yazar;
"Yüce ve görkemli Rab'bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu." (Isaiah 6:1).
Yeremya şöyle yalvarır;
"Adın uğruna bizi küçümseme" (Yeremya 14:21)
"Tapınağımızın yeri başlangıçtan yüceltilmiş görkemli bir tahttır." (Yeremya 17:12).
Hezekiel ise,
"Ovada gördüğüm görümdeki gibi, İsrail'in Tanrısı'nın görkemi oradaydı."
der.
Yeşeya, tapınakta dua etmek kadar kurban kesmenin ve evrensel bir amacın öneminden bahseder:
"Kutsal dağıma getirip dua evimde sevindireceğim.,Yakmalık sunularıyla kurbanları sunağımda kabul edilecek,Çünkü evime 'Bütün ulusların dua evi' denecek." (Yeşeya 56:7).
Tapınak İbadetleri
Tapınak, Tanah'ta nasıl tatbik edileceği tarif edilen kurban'a ilave olarak Şabat ve diğer Musevi tatillerindeki özel ve her gün sabah ve öğleden sonra gerçekleştirilen sunuların da yapıldığı yerdi. Leviler, ezberledikleri mezmur'ları kurban esnasındaki uygun zamanlarda okudukları gibi aralarında günün mezmuru, yeni ayın özel mezmuru, büyük Musevi tatilinde söylenen Hallel ve "Şükran kurbanı mezmuru " (Mezmur 100) gibi özel durumlarda da söylüyorlardı.
Tapınakta günlük sununun bir parçası olarak, Musevilerin geleneksel sabah ibadeti temel alınarak yapılan ve iyi bilinen Barchu, Şema ve Birkat Kohanim dualarınında dahil olduğu dualar ezbere okunarak bir dua ibadeti gerçekleştirilirdi.


Cennet Bahçesi Olarak Tapınak
Tapınağın avlusu ağaçlar, çiçekler ve çeşmelerle kaplıydı çünkü Tapınak Cennet Bahçesi'nin bir modeli ve yeniden yaratılması anlamına geliyordu. (Bkz. "Cennet olarak Kudüs," Lawrence Stager, Biblical Archaeology Review, Mayıs/Haziran 2000).

Tapınağın Musevi İbadetlerindeki Rolü
Geleneksel Musevi sabah ibadetinin merkezindeki Şema duasını da içine alan bölüm, aslında tapınakta yapılan günlük ibadetten farklı değildir. İlave olarak, Tapınağın günlük tamid ve özel durum Mussaf (ilaveten) sunusuyla geleneksel olarak yer değiştiren ezberden okunan Amidah duasının hem Ortodoks hem de Muhafazakâr Musevilik'te, tapınakta düzenlendiği günlerdeki gibi kurban zamanında yine ezberden okunması gerekmektedir.
Tapınak geniş ölçüde Ortodoks ibadetleriyle birlikte anılmaktadır ve Muhafazakarlar ikinci planda kalmaktadır.

1. Ortodoks Musevilik
Ortodoks Musevi ibadetlerinden sayılanlar şöyledir:

  • Tapınakta yapılan kurban etkinlikleri için Kitabı Mukaddes ve Talmud'daki pasajlar üzerine yapılan günlük çalışma toplantısı.
  • Tapınağı yeniden tamiri ve Museviliği en önemli duası Amidah'da bulunan kurban ibadeti ile ilgili kitabi müracatlar.
  • Tapınağın yeniden inşaa edilebilmesi için Amidah duasının sonunda bulunan geleneksel kişisel yalvarma ezberi.
  • "Yaşayanlar evi" nin yeniden inşaası için yapılan dua ve Amidah duası sırasında ezberden okunan shekhinah (ilahi huzur) "aramızda oturmak".
  • Günün mezmurunun okunması; Mezmur, Levililer tarafından sabah duası sırasında tapınakta okunur.
  • Çok sayıda mezmur, tapınak ve tapınak ibadeteti için olağan ibadetler sırasında okunur .
  • Özel Musevi bayramlarındaki kurbanlarda, tapınağın yeniden inşaası ve kurbanlar için yapılan dualarda ve Musevi tatillerindeki Mussaf ibadetlerinde yapılan ezberden okumalar.
  • Yom Kippur bayramı sırasında, özel tapınak ibadetleri için yapılan geniş ezberden okumalar.
  • Sukot (Hakafot) için yapılan özel ibadetler ve o gün için tapınakta düzenlenen ibadetlere yapılan müracatlar.
Musevilerin oruç günü Tişa Beav'da tapınağın tahrip edilmesinin yası tutulur. Diğer üç oruç gününde de (Tevet'in onuncu günü, Tammuz'un onyedinci günü ve Tishrei'nin üçüncü günü), tapınağın tahrip edildiği zamanda ve sonrasında yaşanan olayların yası tutulur.

2. Muhafazakâr Musevilik

Muhafazakâr Musevilik, tapınağın anılmasını muhafaza etmiştir ancak kurban etmenin yeniden yürürlüğe konulmasıyla ilgili referansları kaldırmıştır. Tapınak ibadetleriyle ilgili çalışma toplantıları kaldırılmış ya da yer değiştirilmiş, Amidah duasındaki pasajlar, haftaiçi Tora ibadetleri ve tapınağın yeniden inşaasına yapılan göndermeler kalmış ancak kurbana yapılan referanslar kaldırılmıştır. Bayramlardaki kurban ibadetlerine yapılan referanslar korunmuş ancak geçmiş zamanlardaki gibi yapılarak yeniden yürürlüğe koyma temennileri kaldırılmıştır. Yom kippur ve Sukot'ta yapılan özel dualar gibi özel bayram ibadetleri muhafazakâr dua kitaplarından korunmuş ancak muhafazakâr cemaat tarafından ya kısaltılmış ya da atlanmıştır. Bazı cemaatlar kurban kesmeye yönelik tüm referansları çıkartmıştır ve muhafazakâr Sim Shalom dua kitabı, kurbandan geçmişte olduğu gibi bahseden ve hepsinin arasından kurbana referans göstermeyen tek kitap olarak, Amidah duasının bir alternatif versiyonuna sahiptir.
Muhafazakâr Musevilik, çoğunlukla sadece Tişa Beav'da yerine getirildiği halde tapınağın tahrip edilmesiyle ilgili dört orucu muhafaza etmiştir.

3. Reformist ve Yeniden Yapılanmacı Musevilik

Reformist ve Yeniden yapılanmacı Musevilik, bazı dolaylı ve muğlak referansları muhafaza ettiği halde tapınağa yapılan tüm referansları kaldırmıştır.
Birleşik Devletlerdeki reform hareketi, ibadet yerlerini sinagog ya da shul olarak adlandırmak yerine onları tapınak olarak çağırır. İnanışa göre dualar, kurban ibadetiyle yer değiştirerek Musevi ibadetinin ana usulü haline gelmiştir ve bu sebeple dünya da Tapınağa değil tapınaklara ihtiyaç vardır.


Arkeolojik Kanıtlar
Arkeolojik kazılarda, Tapınak tepesi ya da Har HaBayit'i çevreleyen yüz kadar mikvaot (ritüel arınma havuzu) bulunmuştur. Havuzlar, bu bölgenenin seküler bir alan olmaktan ziyade kutsal bir tapınım alanı olduğunun güçlü delilleridir. Her halukarda, kesin olarak tapınağın bulunduğu alanın içinde kurulmamışlardır. Tapınağın konumu ile ilgili temel olarak üç adet teori vardır:
  • Tapınak şu anda Kubbetüs Sahra'nın bulunduğu yerde kurulmuştu.
  • Tapınak şu anda Kubbetüs Sahra'nın bulunduğu yerin biraz Kuzeyindeydi (Profesör Asher Kaufman).
  • Tapınak şu anda Kubbetüs Sahra'nın bulunduğu yerin biraz Doğusundaydı (Profesör Joseph Patrich, Hebrew Üniversitesi. World Jewish Digest, Nisan 2007).
Diğer teorilere göre ise tapınak, tepenin ya Kuzeyinde ya da Güneyindeydi. Araştırmacılar genellikle tapınağın Kudüs'ün ya da İsrail topraklarının dışında olduğu yönündeki teorilere karşı çıkarlar.
2004 Tartışmaları
27 Aralık 2004 tarihinde Toronto-çıkışlı The Globe and Mail gazetesi, Kudüs'teki İsrail Müzesi'nin herkesin bir zamanlar Süleyman Mabedinin başrahibine ait asanın süsü olduğuna inandığı fildişi nar'ın sahte olduğu sonucuna vardığını yazdı. Bu eser, Kitabı Mukaddes'in eski eserler kolleksiyonundanki en önemli parçaydı ve 2003 yılında Kanada Medeniyetler Müzesindeki gezici bir sergide sergilenmişti. Uzmanlar bu keşfin uluslararası bir eski eser dolandırıcılığının parçası olmasından korkuyorlardı. Başparmak büyüklüğündeki nar, yalnızca 44 mm yüksekliğindeydi ve üzerinde Eski İbranice alfabesinde yazılmış bir yazıt kazınmıştı. Sadece 9 yazı karakteri tam olarak okunabiliyordu ve eğer yazıyla bir düşünce anlatılmak istenmişse anlaşıldığı kadarıyla bir kaç tane daha karakter kayıptı. Yazıtın günümüze ulaşan kısmının transkripsiyonu şu şekildedir "לבי...ה קדש כהנם (sadece yod kelimesinin alçak yatay hattı ve ה he'nin yüksek yatay hattı kalmıştır.)
Kayıp harflerin restarosyanı ile ilgili öneri şu şekildedir: לבית יהוה קדש כהנם
Bu yeniden kurma, araştırmacıların çoğu tarafıdan kabul gören şu transliterasyon (başka alfabe ile yazma) ile sonuçlandı: "lby[t yhw]h kdş khnm, anlamı: "Yahuda'nın tapınağının kutsal rahibine aittir."
Eserin sahte olduğunu iddia edilmesinin nedeni, bu parçanın Demir Çağı'ndan ziyade Bronz Çağı'na ait olduğu hakkındaki tartışmalardır. Her halukârda Süleyman Mabedinin Bronz çağında yapıldığına dair teoriler vardır. Eğer bu teoriler doğruysa, nar'ın sahte olup olmadığını tartışmak için bir neden yoktur.


İslamda Tapınak
İslam dininin ilk kıblesi Kudüs'te bulunan Tapınak tepesindeki Mescid-i Aksa'dır. Kur'an'da "Beit Al-Maqdes" ya da "Al-Masjid Al-Aqsa" (en uzaktaki cami) olarak geçer.
Halife Ömer Kudüs'e girdiğinde başpatriğe kendisini Tapınak Tepesine (yıkık olan Süleyman mabedinin yerine) götürülmesini rica etti. Etraf döküntülerle doluydu çünkü şehrin bu bölümü Hristiyanlar zamanında taş ocağı ve çöplük olarak kullanılmıştı. "Ka'ab al-Ahbar" adındaki bir Musevi dönmesi müslüman, dinsel bilgilerinin yardımıyla Yahudilerin nerede tapındıklarını gösterdi ve Ömer tapınaktan geri kalanları buldu ve bu yere Medine'de peygamberin mescidine benzer kamıştan bir mescid yaptırdı. Ömer, 10,000 kişiyle birlikte tapınağın 70 yılında yıkılmasından sonra ilk kez bu yerde ibadet etti. Ömer ayrıca burada kurban kesilmesinin yasakladı. Ömer, yaklaşık 20 yıl önce İslam Peygamberinin Mirac'a yükseldiği kabul edilen Kubbetüs Sahra'yı ararken, Kaab da "kutsalların kutsalını" arıyordu. "Kutsalların kutsalını" nın bulunduğu tahmin edilen yerdeki enkaz temizlenirken herkesi şaşırtan bir şekilde büyük bir taş ortaya çıktı. Ömer taşın etrafına bit çit yaptırdı çünkü Ka'ab'ı çıplak ayakla kayanın etrafından dolaşırken görmüştü. Taşın bulunduğu alanın üzerine 687-691 yılları arasında Emevi Halifesi Abdülmelik devrinde Kubbetüs Sahra inşa edilmiştir.

Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2016 02:35
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Aralık 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Müslümanların Haremü’ş-Şerif diye andıkları, üstünde Birinci ve İkinci Tapınak’ın yer aldığı Tapınak Dağı (İbranice Harna-Bayt) Eski Kent’in güneydoğu köşesindedir. Surların içinde kalan ve eski cadde dokusunun Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve Ermeni mahallelerine ayırdığı Eski Kent, camileri, ortaçağdan kalma kemerli ve üç bölümlü kapalıçarşısı ve bir labirenti andıran sokaklarıyla tipik bir Ortadoğu yerleşmesidir.

Surların dışında kalan ve 1860’lardan bu yana inşa edilmiş olan semtler daha çok Kudüs’e ulaşan anayol boyunca uzanır. Kudüs mimarlığının belirgin özelliği, eskiyle yeninin ve çok çeşitli üsluplardaki dinsel ve sivil yapıların bir arada olmasıdır. Kentin en göze çarpan yapısı, I. Süleyman’ın (Kanuni) 1538-40 arasında Haçlılar dönemine ait sur kalıntılarının üstüne yaptırdığı Eski Kent surlarıdır. Eski surların geçmişi yer yer Bizans, Herodes hatta Hasmon dönemlerine değin iner.

İkinci Tapınak’ın batı duvarının bir bölümü olan Ağlama Duvarı, Tapmak Tepesi’nden çıkarılmalarından beri Yahudilerce en kutsal yerlerden biri sayılagelmiştir. Tepenin üstünde de çok önemli iki yapı vardır: Kubbetü’s-Sahra ve Mescid-i Aksa. Surların batı bölümündeki Yafa Kapısı ve hemen arkasındaki içkale, Hasmon ve Herodes dönemlerinden kalma yıkıntıların üstüne yapılmış, bugünkü görünümünü 16. yüzyılda almıştır. Kentteki kiliselerin çoğu temel olarak Bizans ve Haçlı dönemleri mimarlığını yansıtır. Kutsal Kabir Kilisesi her iki dönemin mimarlık üsluplarından öğeleri birleştirir. Ama cephesi ve planı romanesk özellikler taşır. Üslupların karışmasına en iyi örnek, temelleri Bizans döneminden kalma Azize Hanna Kilisesi’dir.

DEVAMI Kutsal Yerler - Kudüs
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Aralık 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Kudüs Tapınağı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

8 Aralık 2016 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
5 Ağustos 2012 / ThinkerBeLL Turizm