Arama

Refik Halit Karay

Güncelleme: 7 Aralık 2016 Gösterim: 144.587 Cevap: 2
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Refik Halid Karay

Ad:  Refik_Halid_Karay.JPG
Gösterim: 2984
Boyut:  32.0 KB

(d. 15 Mart 1888, İstanbul - ö. 18 Temmuz 1965, İstanbul),
Sponsorlu Bağlantılar
Romancı, öykü yazarı ve gazeteci.

Anadolu’daki gözlemlerine dayanan öyküleri ve Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan yazılarıyla tanınmıştır. İlköğrenimini Vezneciler’deki Şemsü’l- Maarif Mektebi’nde ve Göztepe’deki Taş Mektep’te gördü. Çocukluğu ve gençliği renkli bir sanat ve edebiyat ortamında, siyasetçiler arasında geçti. 1900-06 arasında Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) okudu. Daha sonra Hukuk Mektebi’ne girdi (1907). Maliye Nezareti’nin Devair-i Merkeziye Kalemi’nde kâtip olarak çalışmaya başladı. 1908’de II. Meşrutiyet ilan edilince Hukuk Mektebi’ni ve kâtipliği bırakarak gazeteciliğe başladı. Servet-i Fünun ve Tercüman-ı Hakikat'te çevirmenlik, yazarlık yaptı. 1909’da ancak 15 sayı çıkan Son Havadis adlı akşam gazetesini yayımladı. Aynı yıl, sonradan Fecr-i Âti adını alan edebiyat grubunun ilk toplantılarına katıldı. Kalem ve Cem mizah dergilerinde “Kirpi” takma adıyla yayımladığı, ittihat ve Terakki’yi yeren mizah öyküleriyle ilgi topladı. 1912’de Beyoğlu Belediyesi başkâtibi oldu. 1913’te İttihat ve Terakki Fırkası’nın hazırlattığı muhalifler listesine alınarak Sinop’a sürgüne yollandı. Sinop, Çorum, Ankara ve Bilecik’te geçen sürgün dönemi, 1918’de Ziya Gökalp’in çabalarıyla son buldu. İstanbul’da Robert Kolej’de Türkçe öğretmeni oldu, ayrıca Vakit, Tasvir-i Efkâr, Zaman gazetelerinde makaleler yazdı. Mütareke döneminde Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na girdi. 1919’da Posta-Telgraf umum müdürlüğüne getirildi. Sabah, Alemdar, Peyam-ı Sabah gazetelerinde yazdı ve 1922’de Aydede adlı siyasal mizah gazetesini yayımladı. Kasım 1922’de İstanbul’dan ayrılarak yurt dışına giden Refik Halid, Kurtuluş Savaşı’ na karşı çıkan yazıları yüzünden de “Yüzellilikler” listesine alındı. On beş yıllık sürgün yaşamını (1922-38) Beyrut ve Halep’te geçirdi. 1938'de çıkarılan af yasasından yararlanarak yurda döndü, yeniden gazeteciliğe başladı. Başta Tan olmak üzere çeşitli gazetelerde romanları, fıkraları, anıları yayımlandı. 1948-49 yıllarında Aydede gazetesini yeniden çıkardı.

Yazarlığa mizah öyküleriyle başlayan Refik Halid, yaygın ününü de bu alanda sağladı. Mizah, hiciv, fıkra, deneme, sohbet ve anı türlerindeki yazılarını Sakın Aldanma, İnanma, Kanma (1915), Kirpinin Dedikleri (1916), Ago Paşanın Hatıratı (1918), Ay Peşinde (1918), Tanıdıklarım (1922), Guguklu Saat (1922), Bir İçim Su (1931), Bir Avuç Saçma (1939), İlk Adım (1941), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Minelbâb İlel- mihrab (1964) adlı kitaplarında topladı.

Refik Halid, kendi öykücülüğünde farklı bir yönelişi sergileyen Memleket Hikâyeleri' yle (1919) Türk öykücülüğüne de yeni bir açılım getirdi. Sürgün olarak gittiği Anadolu’daki gözlemlerine dayanarak, çeşitli kesimlerden insanların yaşayışını canlandırdığı bu öykülerle o güne değin bir iki örnek dışında konuları İstanbul’la sınırlı kalan Türk öykücülüğünün Anadolu’ya yönelmesini sağladı. Bu yönüyle sonradan serpilecek köy edebiyatının öncüleri arasına giren Karay, dili kullanışıyla da öncü bir tutumu benimsedi. Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının başlattıkları Yeni Lisan akımından önce yayımladığı öykülerde (“Hakk-ı Sükût”, “Kuvvete Karşı”, “Cer Hocası”, “Yılda Bir”) konuşma dilini temel alarak birçok çağdaşından daha arı ve anlaşılır bir dil geliştirdi.

Refik Halid’in romancılığında da iki ayrı çizgi görülür. Yurtdışına sürgün edilmeden önce yazdığı İstanbul'un İç Yüzü (1920) en yetkin romanıdır. II. Abdülhamid’in saltanatından I. Dünya Savaşı’na değin geçen süre içindeki toplumsal, siyasal çalkantıları (İttihat ve Terakki Fırkası’nın işbaşına geçişi, I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı yeni zenginler vb) konu edindiği bu kitapta, alışılmışın dışında bir teknik kullanmıştır. Serimi, düğümü, çözümü olan tek bir olay yerine, birbirinden kopukmuş gibi duran olayları, insanları, gelenek ve görenekleri parça parça mozaikler halinde işleyerek bir bütüne ulaşmış, bir dönemin havasını bütün renk ve çizgileriyle yansıtmıştır. Sürgünlüğü sırasında ve Türkiye’ye döndükten sonra yazdığı romanlarda ise geniş bir okur kitlesine seslenme ve satış kaygısı, sanat kaygısının önüne geçer. Bu romanlarında yurt gerçeklerinin yerini, genellikle Avrupa dışı ülkelerde geçen olaylar alır. Bu tür yapıtları arasında Yezidin Kızı (1939), Çete (1939), Sürgün (1941), Anahtar (1947), Mapa Melikesi Nilgün (1950), Türk Prensesi Nilgün (1950), Nilgün'ün Sonu (1950), Yer Altında Dünya Var (1953), Dişi Örümcek (1953), Bugünün Saraylısı (1954), 2000 Yılının Sevgilisi (1954), İki Cisimli Kadın (1955), Kadınlar Tekkesi (1956, 2 cilt), Karlı Dağdaki Ateş (1956), Dört Yapraklı Yonca (1957) ve Sonuncu Kadeh (1965) yer alır.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 02:27
Biyografi Konusu: Refik Halit Karay nereli hayatı kimdir.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Ağustos 2012       Mesaj #2
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Refik Halit Karay


(1888 İstanbul-1965 İstanbul)
Sponsorlu Bağlantılar

Öykücü, romancı. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Kısa süre Maliye Nezareti'nde çalıştı. Basın hayatına girdi. Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazarlık ve çevirmenlik yaptı (1908-1913). Bu arada Kalem dergisinde Kirpi imzasıyla mizah, Eşref dergisinde Yeniler başlığı altında tanıtma yazıları yazdı. Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Mehmet Fuat, Emin Bülent, Ali Canip vb. ile birlikte Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesinden sonra Sinop, Çorum, Ankara ve Bilecik'te sürgün kaldı (1913-1918). İstanbul'a dönüşünde (1918) Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliğine atandı. Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın genel merkezinde görev aldı. Bir süre de Posta Telgraf Umum Müdürlüğü yaptı. Bu dönemde Anadolu gözlemlerinden yararlanarak kaleme aldığı "Memleket Hikâyeleri" Yeni Mecmua'da ve kitap hâlinde yayımlandı. Kurtuluş Savaşı'na karşı olan yazılar da yine bu dönemde yayımladığı Aydede adlı dergide çıktı. Bu nedenle kurtuluştan sonra, "yüzellilikler" listesine alındı, 9 Kasım 1922'de sınırdışı edildiğinden, 1938'de af yasası çıkıncaya değin 15-16 yılı Beyrut ve Helep'te geçirmek zorunda kaldı. Yurda dönüşünden hemen sonra sürgünde bulunduğu yıllarda yazdığı 19 ciltlik külliyatı yayımlandı (1939-1944). İlk yazarlığa başladığı yıllarda Guy de Maupassant'ın etkisinde kaldığı hâlde, sürgün yıllarında kendine özgü bir mizah havasını zengin gözlemlerle birleştirerek usta bir romancı kimliği kazanmayı başardı.

Başlıca yapıtları: "Sakın Aldanma, İnanma, Kanma" (mizah, 1915), "Kirpinin Dedikleri" (mizah, 1916), "Ago Paşanın Hatıratı" (mizah, 1918), "Ay Peşinde" (kronik, 1918), "Memleket Hikâyeleri" (1919), "İstanbul'un İçyüzü" (roman, 1920), "Guguklu Saat" (hiciv, 1922), "Tanıdıklarım" (hiciv, 1922), "Yezid'in Kızı" (roman, 1939), "Çete" (roman, 1941), "İlk Adım" (kronik, 1941), "Üç Nesil-Üç Hayat" (kronik, 1943), "Makyajlı Kadın" (kronik, 1943), "Tanrıya Şikâyet" (kronik, 1944), "Anahtar" (roman, 1950), "Nilgün" (roman, 3 cilt, 1950), "Dişi Örümcek" (roman, 1953), "Bugünün Saraylısı" (roman, 1954), "2000 Yılın Sevgilisi" (roman, 1954), "İki Cisimli Kadın" (roman, 1956), "Dört Yapraklı Yonca" (roman, 1957), "Minelbab İlel Mihrab" (anı, 1964), "Sonuncu Kadeh" (roman, 1965).

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 02:38 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
In science we trust.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
7 Aralık 2016       Mesaj #3
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Refik Halid Karay

Ad:  Refik_Halid_Karay1.JPG
Gösterim: 1837
Boyut:  39.5 KB

İstanbul'da doğmuştur (1888). Mudurnu'dan İstanbul'a göç etmiş Karakayış ailesine mensup Maliye Başveznedarı Mehmed Halit Bey'in oğlu olan Karay, Veznecilerdeki Şemsü'l Maarif ve Göztepe'deki Taş Mektep'te okumuş, bu arada özel dersler almıştır. Galatasaray'a devam etmiş (1900-1906), ancak okulu bitirememiştir. Mekteb-i Hukuk'a girmiş (1907), bir yandan da Maliye Nezareti'nde Devair-i Merkeziye kaleminde katiplik yapmıştır. Meşrutiyet'in ilanından sonra öğrenimini ve katipliği bırakarak gazeteciliğe başlamıştır (1908). Önce gündelik Servet-Fünun'da, sonra Tercuman-ı Hakikat'ta çevirmen ve yazar olarak çalışmıştır (1909). Son Havadis adıyla, ancak iki hafta çıkabilen bir gazete kurmuştur (1909). Hurriyet ve İtilaf Fıkrası'nın iş başına geldiği sırada Altıncı Belediye Dairesi Başkatibi olmuş (1912), İttihat ve Terakki İktidarınca Mahmut Şevket Paşa'ya suikast olayının ardından muhalefeti tuttuğu gerekçesiyle Sinop'a sürülmüştür (1913). Oradan Çorum'a, Bilecik'e ve Ankara'ya nakledilmiştir (1913-1918). Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin'in çabalarıyla İstansul'a dönmüş (1918), Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Mütareke'de yeniden siyasal atılmış, Hürriyet ve İtilaf Fıkrası Genel Merkez üyesi olmuştur. Sabah gazetesinin başyazarı olmuş, Alemdar ve Peyam-ı Sabah gazetelerinde yazmıştır. Damat Ferit Paşa hükümeti döneminde Posta-Telgraf Umum Müdürü atanmıştır(1919).

Kurtuluştan sonra Milli mücadele'ye karşı olan yazıları yüzünden Yüzellilikler listesi alınmış ve yurdu terketmek zorunda kalmıştır (1922). Beyrut ve Halep'de onbeş yıl bir sürgün ve gurbetlik yaşamı olmuş, Halep'te yayımlanan Doğruyol( 1924) ve Vahdet (1928) gazetelerinin yönetimini üstlenmiştir. Kabul edilen af kanunuyla yurda dönmüş (1938), yeniden gazeteciliğe başlamış, ancak yaşamın sonuna kadar politikaya girmemiştir.

Yüzellilikler'in affının doğrudan doğruya Refik Halid sayesinde olduğunu ima eden Yakup Kadri, bizzat Atatürk'ün öykülerini ve yazılarını çok sevdiği Karay'ın yurda dönmesinin sağlanmasını istemiş ve bir toplantıda içişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya "Ne yapacaksak yapalım, onun bir an evvel memlekete dönmesinin çaresine bakalım" demiştir.Şükrü Kaya yazarın bir sınır karakoluna teslim olması, oradan "nezaketle Ankara'ya gönderilmesi yolunda bir çözüm bulmuş, ancak Refik Halid bu çözümü kabul etmeyince, af yoluna gidilmiştir.
Yaşamını kalemiyle kazanan Karay, İstanbul'da ölmüştür (1965).

Yazın Yaşamı


Yakup Kadri'nin "uzaktan uzağa Aşk-ı Memnu'daki hoppa ve züppe Behlül'ü andırır halleri" olduğunu söylediği Refik Halid, ilk yazılarını gündelik Servet-i Fünun'da yayımlamış, Fecr-i Ati topluluğuna katılmıştır. Yakup Kadri'nin Nirvana adlı tek perdelik oyunu yayımladığı 1909 yılında Refik Halid de Zend Avesta başlığı altında yazdığı bir dizi düzyazı ile dikkat çekmiştir. Karaosmanoğlu, bu yazılar için şunları söylemektedir: "Refik Halid o yazılarında alışılmış nesir temlerinden hiç birine yer vermemekte, hep cansız şeylerden canlı varlıklar gibi bahsedip durmakta idi. Çok şahsiyetli bir üslubu da vardı ve bunda Edebiyatı Cedide'nin allı pullu süslerinden hiçbir iz gözükmüyordu. Refik Halit bununla kalmıyor, gayet sade bir konuşma türkçesiyle yazıyordu.

Ittihat ve Terakki iktidarını eleştirdiği gönderildiği sürgün yıllarında edindiği Anadolu İzlenimlerini dili getirdiği Memleket Hikayeleri'ni Ziya Gökalp'ın yönettiği Yeni Mecmuada yayımlamıştır (Ocak-Ekim 1918). Bu öyküler, Millî Edebiyat ve Sade Lisan akımlarının genişletip benimsenmesinde önemli bir rol oynamıştır.Gazeteciliğe hiç ara vermeyen Karay, yurt dışında gitmek zorunda kaldığı sürgün yıllarında ise Gurbet Hikayeleri'ni yazmıştır (Tan gazetesinde yayımı Aralık 1938-Nisan 1939).

YAPITLARI



Öykü:
Memleket Hikayeleri (1919), Gurbet Hikayeleri (1940).

Roman:
İstanbul'un İç Yüzü (1920-Sonraki basımda İstanbul'un bir yüzü), Yizidin Kızı (1939), Çete (1939), Sürgün (1941), Anahtar (1947), Bu Bizim Hayatımız (1950), Nilgün (3Cilt:Türk Prensesi Nilgün (1950), Mapa Melikesi Nilgün (1950), Nilgün'ün Sonu (1952), tek cilt 1960), Yer Altında Dünya Var (1953), Dişi Örümcek (1953), Bugünün Saraylısı (1954), 2000 Yılının Sevgilisi (1954), İki Cisimli Kadın (1955), Kadınlar Tekkesi (1956-İki Cilt), Karlı Dağdaki Ateş (1956), Dört Yapraklı Yonca (1957), Sonuncu Kadeh (1957), Yerini Seven Fidan (1977), Ekmek Elden Su Gölden (1980), Ayın On Dördü (1980), Yüzen Bahçe (1981).

Mizah ve Hiciv:
Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915), Kirpi'nin Dedikleri (1916), Ago Paşa'nın Hatıratı (1918), Ay Peşinde (1922), Tanıdıklarım (1922), Guguklu Saat (1925).

Fıkralar:
Bir İçim Su (1931), Bir Avuç Saçma (1939), İlk Adım (1941), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Makyajlı Kadın (1943), Tanrıya Şikayet (1944).

Oyun:
Kanije Müdafası ve Tiryaki Hasan Paşa (Müfit Ratip'le, oynandı, basılmadı), Deli (1929).

Anı:
Minelbap İlelmihrap (1946), Bir Ömür Boyunca (1990).
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.

Benzer Konular

25 Temmuz 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
7 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
23 Ağustos 2011 / Misafir Edebiyat tr
30 Kasım 2011 / Misafir Arşive Kaldırılan Konular
29 Temmuz 2013 / _Yağmur_ Edebiyat