Arama

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Güncelleme: 29 Ekim 2012 Gösterim: 20.036 Cevap: 4
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
30 Nisan 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Hüseyin Rahmi Gürpınar

(
17 Ağustos 1864 - 1944) Türk yazar.
Sponsorlu Bağlantılar
Padişah yaverliğinde bulunmuş Mehmed Sait Paşa'nın oğlu olan Gürpınar İstanbul'da doğmuş (1864), çok küçük yaşta annesini kaybedince Girit'te bulunan babasının yanına gitmiş, üç yıl sonra İstanbul'a dönerek, çocukluğunu anneannesinin ve teyzesinin yanında geçirmiştir. Önce Ağayokuşu Mahalle Mektebi'nde, sonra Mahmudiye Rüştiyesi'nde okumuş, bir yandan da Özel Fransızca dersleri almıştır. İdadi'yi bitirdikten sonra Mekteb-i Mülkiye'ye girmiş, ancak hastalanması üzerine öğrenimini ikinci sınıfta yarıda bırakmıştır (1880). Önce Adliye Umur-ı Cezaiye Kalemi'nde, sonra "aza mülazimi" olarak ikinci Ticaret Mahkemesi'nde çalışmıştır. Hüseyin Rahmi memurluğu Nafia Nezareti Tercüme Kalemi, Meşrutiyet'in ilanı üzerine de devlet hizmetinden ayrılarak geçimini, ölümüne kadar yazarlıkla sağlanmıştır.
Gürpınar Cumhuriyet'in ilanından sonra V ve VI dönemlerde (1935-1943) Kütahya milletvekili olmuş, İstanbul'un çeşitli semtlerinde oturduktan sonra Heybeliada'ya yerleşmiştir. Hüseyin Rahmi Gürpınar 8 Mart 1944'de, 30 yıldır yalnız yaşadığı Heybeliada' daki evinde zatürreeden ölmüş, 10 Mart'ta, edebiyat ve basın çevresinden bazı dostlarının (Halit Fahri Ozansoy, Refii Cevat Ulunay, Şüküfe Nihal) ve komşularının katıldığı sade bir törenle en yakın arkadaşı Albay Hulusi'nin yanına gömülmüştür. Gürpınar, hiç evlenmemiştir.

Yazın Yaşamı
Gürpınar, çok küçük yaşlardayken yazmaya başlamış, Rüşdiye öğrencisi iken 12 yaşında yazdığı Gülbahar adlı bir oyunu yangında kül olmuş, "Bir Genç Kızın Avaze-i Şikayeti" adlı ilk yazısı ise Ceride-i Havadis de yayımlanmıştır (1884). Hüseyin Rahmi'nin İlk romanı Şık (Ayine) Ahmet Mithat Efendi tarafında beğenilince Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefriki edilmeye başlanmıştır (1886). Daha sonra maaşlı olarak bu gazetede çalışmaya başlamış, ardından İkdam gazetesinde geçmiştir (1894) İkdam'da arka arkaya yayımladığı altı romanla ünü birden genişlemiş, Meşrutiyet döneminde Ahmet Rasim'le birlikte Boş Boğaz adlı bir mizah dergisi çıkarmıştır (1908). Bu dergi yüzünden mahkemeye verilmiş, ancak beraat etmesine rağmen dergisi kapatılmıştır. Gürpınar daha sonra Sabah, Ziya, Zaman İleri, Son Telgraf, Tevhit-i Efkar, Vakit, Milliyet, Cumhuriyet, Yeni Sabah gazetelerinde romanlar yayımlamış, dergilere yazılır yazmıştır.
Cumhuriyet ilanından sonra, 1924 yılında yayımladığı Ben Deli miyim? Adlı romanı yüzünden mahkemeye verilmiş, beraat etmiştir.

Yapıtları
  • Roman:
Şık (1989), İffet (1896), Mutallaka (1898), Mürebbiye (1899), Bir Muâdele-i Sevda (1899), Metres (1899), Tesadüf (1900), Nimetşinas (1910), Şıpsevdi(1911), Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912), Sevda Peşinde (1912), Gulyabani (1912), Cadı (1914), Hakka Sığındık (1919), Toraman (1919), Hayattan sayfalar (1919), Son Arzu (1922), Tebessüm-i Elem (1923), Cehennemlik (1924), Afsuncu Baba (1924), Ben Deli miyim? (1925), Billur Kalp (1926), Tutuşmuş Gönüller (1926), Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu?(1927), Muhabbet Tılsımı (1928), Mezarından Kalkan Şehit (1929), Kokotlar Mektebi (1928/1929), Şeytan İşi (1933), Utanmaz Adam (1934), Eşkıya İninde (1935), Kesik Baş (1942), Gönül Bir Değirmenidir, Sevda Öğütür, Sevda Öğütür (1943), Ölüm Bir Kurtuluş mudur? (1949), Kaderin Cilvesi (1964), D ünyanın mihveri Kadın mı, Para mı?(1949), Kaderin Cilvesi (1964), Deli Filozof (1964), Can Pazarı (1968), İnsanlar Maymun muydu? (1968), Ölüler Yaşıyor mu? (1973), Namuslu Kokotlar (1973)
  • Uzun Öykü:
Meyhanede Hanımlar (1968),
  • Öykü:
Kadınlar Vaizi (1920), Namusla Açlık Meselesi (1933), Katil Buse (1933), İki Hödüğün Seyahati (1933), Tünelden İlk Çıkış (1934), Gönül Ticareti (1939), Melek Sanmıştım Şeytanı (1943), Eti Senin Kemiği Benim (1953)
  • Oyun:
Hazan Bülbülü (1916), Kadın Erkekleşince (1933), Tokuşan Kafalar (1973), İki Damla Yaş (1973).
  • Düz yazılar:
Cadı Çarpıyor (1913), Şekavet-i Edebiye (1913), Sanat ve Edebiyat (1972-Der: H.A.Önelçin)
Son düzenleyen Blue Blood; 12 Ekim 2006 23:29
Biyografi Konusu: Hüseyin Rahmi Gürpınar nereli hayatı kimdir.
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
11 Ocak 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Yaşamı
17 Ağustos1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (1878). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (1880). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
1887'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı. İkinci Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren Boşboğaz ve Güllâbi adlı bir gazete çıkardı. İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı Millet gazetesi de uzun ömürlü olmadı. Bundan sonra çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman, Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa mezarlığına defnedildi.

Edebi Kişiliği ve edebiyat anlayışı
  • Naturalist bir yazardır.
  • Ahmet Mithat Efendi'nin temsil ettiği edebi geleneği sürdürmüştür.
  • Türk romanının babasıdır.
  • Dili sadedir. Eserlerindeki kişileri, yöresel şiveleriyle yansıtır.
  • Sokağı edebiyata getiren sanatçıdır.
  • Romanlarında sık sık olayla ilgisiz bilgiler verir ve olaya kendisini katar.
  • Yapıtlarında İstanbul halkının günlük yaşantısından bahseder; eski İstanbul hayatını son derece canlı tasvirlerle ve kıvrak bir üslupla hikâyeleştirir.
  • Eserlerinde 19 ve 20. yüzyılı gerçekçi ve yalın bir dil kullanarak betimlemiştir. Bundan dolayı halk tarafından sevilen bir yazar olmuştur.
Eserleri
Hikaye, oyun ve roman türündeki eserlerinin sayısı 54'tür.

Eserlerinden bazıları:
  • Şık (1889)
  • İffet (1896)
  • Metres (1900)
  • Tesadüf (1900)
  • Şıpsevdi (1911)
  • Nimetşinas (1911)
  • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)
  • Gulyabani (1913)
  • Hakka Sığındık (1919)
  • Efsuncu Baba (1924)
  • Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu (1927)
  • Namusla Açlık Meselesi (1933)
  • Utanmaz Adam (1934)
  • İki Hödüğün Seyahati (1934)
  • Gönül Ticareti (1939)
  • Melek Sanmıştım Şeytanı (1943)
  • Dirilen İskelet (1946)
  • Deli Filozof (1964)
  • Kaderin Cilvesi (1964)
  • Namuslu Kokotlar (1973)
  • Shikure Babezu (1974)
  • Kaderin Cilvesi
  • Gönül Ticaret,
  • Ölümüne Sevgi
  • Namussuz Neclet
  • Fiyasko
  • Mürebbiye
  • Hayattan Sayfalar
  • Kadınlar Valizi
  • İstanbul'da Bir Frank
  • Ben Deli Miyim ?
  • İnsan Maymun Muydu?
  • Can Pazarı
  • Ölüler Yaşıyor Mu? (1973)

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
31 Ekim 2011       Mesaj #3
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Hüseyin Rahmi Gürpınar Kimdir?
Hangi Dönemde Yaşamıştır?
Hayatı ve Eserleri Nelerdir?


Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1864′de İstanbul’da doğdu. Mahmudiye Rüşdiyesi’ni ve Mülkiye Mektebi’ni okudu. Ayrıca, özel öğretmenlerden Fransızcadersler aldı. Çocukluğunda pek sağlıklı görünmüyordu. Hemen bütün gençlik hayatını aile içinde yaşadı ve kadınların hayatını izlemek fırsatını buldu. Gördüğünü değerlendirmesini biliyor ve mizah açısından eleştirmeğe bayılıyordu. Hemen bütün hayatı, Heybeliada’daki evinde geçmiştir.
İlk tanıştığı edebiyatçı dostları arasında, ünlü gazeteci ve yazar Ahmet Mithat Efendi vardır. Hüseyin Rahmi, Ahmet Mithad Eendinin romanlarını, hikâyelerini okuyarak geliştiği için, onun etkisinde kalmış, sonra roman yazmaya başlayınca, tıpkı onun gibi romanı en heyecanlı yerde kesip, meselâ natüralizm gibi bir felsefî konuyu veya kalayın nasıl yapıldığını anlatarak okuyucusunu bilgi sahibi yapmaya çalışmıştır.
Nitekim ilk hikâyesinin yayınlanması da Ahmet Mithat Efendi’nin teşviki ve aracılığı ile oldu. “Ayna Yahut Şık” adlı uzun hikâyesi 1888′de yayınlandı ve Hüseyin Rahmi imzası, İstanbul’un edebiyat çevrelerince tanındı. İkdam gazetesi yayınlanmaya başlayınca, Hüseyin Rahmi bu gazeteye geçti ve hikâyelerini yayınlamaya başladı. Gerçekçi hikâyeler yazmaya çalışıyor, kolay okunabilmek için güldürmeyi ihmal etmiyor, okuyucuya yararlı olabilmek için, her fırsattan yararlanarak bilgi vermeğe özeniyordu.
Bu gerçekçilik kaygısında o kadar ileri gidecekti ki, açık-saçık yazdığı için daha sonraki yıllarda mahkemelere düşecekti. Fakat bu sıralarda, halk daha çok acıklı romanlara itibar ediyordu. Hüseyin Rahmi’ye, “Vecihi” gibi açıklı bir roman yazıp yazamayacağı sorulduğu zaman, yapabileceğini söyledi ve oturup yazdı: “iffet”. Tek dramatik romanı budur ve bu romanla Hüseyin Rahmi bütün edebiyat dünyasında tanınmıştır.
Fakat Hüseyin Rahmi, acıklı roman yazmanın mizacına uygun olmadığını biliyordu. Yine eskisi gibi, güldürü dalına geçti ve “iffet”! yayınladıktan bir yıl sonra “Mürebbiye”yi yazdı. Bu roman daha tefrikası sırasında, geniş yankılar yaptı. Bu eserinde Hüseyin Rahmi, toplumun alafrangalık merakını eleştiriyor, çocuklarını Avrupa’dan gelme mürebbiyelerin eline bırakan ailelerin içine düştükleri yanlışlıkları sergiliyordu. Eser de yazarı da bir anda üne kavuştular. Daha o yıl (1918) roman filme alındı. Fakat Fransa büyükelçisi, filmin gösterilmesini uzun süre erteledi. Çünkü filmdeki mürebbiye bir Fransız kadını idi.
Bu ortalığı gürültüye boğan romandan sonra, Hüseyin Rahmi, daha dingin eserler verme yolunu tuttu; bu dönem içinde “Metres”, “Nimetşinas”, “Tesadüf” gibi, ötekilerine göre, derli toplu sayılacak romanlar yazdı. Meşrutiyet’in ilânı tarihi olan 1908′e kadar bir taraftan memuriyet yapıyor, bir taraftan romanlarını, hikâyelerini yazıyordu. Bu tarihte memuriyetten istifa etti ve kendisini büsbütün eserlerine, verdi.
II. Meşrutiyet döneminde “Boşboğaz” adıyla bir mizah dergişi çıkarmaya başladı. Dergisi iyi satılıyor, buraya bağladığı zamanlarının dışında yine romanlarını yazıyordu.
Bir ara Gürpınar’ı, Şehir Tiyatrosu’nun edebî heyetinde görüyoruz (1914). Aktör Kemal Küçük’ün ısrarına dayanamayarak bir oyun kaleme aldı: “Kadın Erkekleşince”. Şehir Tiyatrosu’nda oynanan bu oyun, pek rağbet görmedi ve Hüseyin Rahmi bir daha oyun yazmayı denemedi.
Gürpınar, 5.devre T.B.M. Meclisi’ne İstanbul milletvekili olarak katıldı. Politika ile pek bağdaşamadı. Dört yıllık sürenin sonunda, bir daha namzetliği kabul etmeyerek, yeni baştan yazı hayatına döndü. Eserlerinin geliri ile geçinen seyrek insanlardan biridir. Basın hayatında 50 yılını doldurmuş yazarlar için yapılan jübileye de katıldı; sonra yaşlılık ve yalnızlık içinde Heybeliada’daki köşküne çekilip son günlerini yaşamaya başladı.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, yalnız telif eser vermekle yetinmemiş, tercümeler de yapmıştır. Emil Garoriau’den “113 Numaralı Cüzdan”. Yine aynı yazardan. “Bir Kadının intikamı”, Poul de Kock’dan “Biçare Bakkal” bunlar arasındadır.
Tabiî, asıl şöhretini yapan romanlarıdır, İstanbul’un kenar mahalle halkını yerli dil ile romanlarında konuşturması, Batılaşma gayretleriyle düşülen gülünçlükleri neşterlemesi, bütün bunları, mizah dili ile anlatması, onun şöhretini kısa bir zamanda bütün Türkiye’ye yaydı. Romanları, birçok defalar basılmış, mahalle kahvelerinde bile okunan kitaplar arasına girmiştir.
54 telif eseri vardır. Bunlardan birkaçı bugün de yayınlanmamıştır ve müsvedde Halinde mirasçılarının elindedir. Bir devrin sosyal portresini çizmekteki ustalığı ile, yeri kolay doldurulamayacak bir romancımız, yazarımızdır. 1944 yılında sessiz sedasız yaşadığı Heybeliada’daki evinde öldü ve Heybeliada’ya gömüldü.


kaynak:
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
23 Temmuz 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864 İstanbul - 1944 İstanbul)
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

images?qtbnANd9GcQgDgTa7Df3iVVukA0rMiJHMQDK36SLo28iSY8PBu IVVi9fzxUM1T3hZsn

Roman yazarı. Mahmudiye Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra girdiği Mülkiye Mektebi'nden sağlık nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı (1880). Bu dönemdeki bir-iki küçük memurluk ve Cumhuriyet devrinde milletvekilliği (1936-1943) dışında Hüseyin Rahmi'nin çabası sanatı etrafında oldu, yaşamını kalemiyle kazandı. İlk yapıtı "Şık ya da Ayna"nın Ahmet Mithat Efendi'nin ilgisiyle Tercümanı Hakikat gazetesinde yayımlanmasıyla başlayan bu kalem savaşı sonunda edebiyatımıza kazandırdığı kırka yakın roman, bugün de özgünlük ve değer düzeyini korumaktadır. Yazarlığa başladığı dönemde etkisini sürdüren Edebiyatı Cedide akımının dışında kalan Gürpınar'ın ilk özelliği büyük bir gözlem gücüne sahip oluşudur. Toplumun çeşitli sınıf ve tabakalarından gelmiş tipleri en açık nitelikleri ve keskin çizgileriyle yakalama ustalığının yanı sıra, bayağılığa kaçmayan bir güldürü ve anlatım rahatlığı, özelliklerinin başında yer alır. Sanatındaki kuruluş ve yapı yönündeki bu rahatlık, onu kendiliğinden gerçekçi anlayışa götürür. Bir yerden sonra da toplum onun için sadece bir gözlem aracı olmaktan çıkar. Yaşadığı dönemin dil ve edebiyat anlayışı, dünya görüş ve felsefesini aşan yapıtlar verir. "Ben Deli miyim?" romanı yargılanırken savunmasında (Ataç Dergisi, sayı 29, 30, 1963) belirttiği gibi, sanatçının görevinin ne olduğunu, toplumsal işlevinin dayandığı nedenleri görür, bilinç kazanır. İlk yapıtı "Şık ya da Ayna"dan sonra 8-9 yıl çeviri yaptı ve günlük gazetelere fıkralar yazdı. Kısa sürede "İffet", "Mutallaka" ve "Mürebbiye"yi yayımladı ve sonuncu yapıtıyla büyük bir ün kazandı.
Bu üne yol açan ana nedenlerin başında, dil anlayışındaki yalınlık ve halkın psikolojisini iyi değerlendirerek, buna uygun bir öz getirmesi gelir. Daha sonra, 1912'de yayımladığı "Gulyabani" üzerine yazdığı bir mektupta, romanın niteliğinden bir şey yitirmeden masal derecesinde sadeleştirmeye ulaştığını belirtmesi, romanlarındaki yalınlığın bir rastlantı olmadığını gösterir. Bu temel özellikler, hiç kuşkusuz Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı günümüzün edebiyat değerlendirmeleri önünde de güç durumda bırakmayan özelliklerdir.

Başlıca yapıtları:
  • "Şık" (1889),
  • "İffet" (1896),
  • "Mutallaka" (Evlat Hatırı, 1898),
  • "Mürebbiye" (1899),
  • "Bir Muadelei Sevda" (1899),
  • "Metres" (1899),
  • "Tesadüf" (1900),
  • "Nimetşinas" (1901),
  • "Şıpsevdi" (1911),
  • "Kuyruklu Yıldız Altında bir İzdivaç" (1912),
  • "Gulyabani" (1912),
  • "Cadı" (1912),
  • "Sevda Peşinde" (1912),
  • "Hazan Bülbülü" (oyun, 1916),
  • "Hakka Sığındık" (1919),
  • "Toraman" (1919),
  • "Hayattan Sayfalar" (1919),
  • "Kadınlar Vaizi" (1920),
  • "Son Arzu" (1922),
  • "Tebessümi Elem" (Acı Gülüş, 1923),
  • "Cehennemlik" (1924),
  • "Efsuncu Baba" (1924),
  • "Meyhanede Hanımlar" (1924),
  • "Ben Deli miyim?" (1925),
  • "Tutuşmuş Gönüller" (1926),
  • "Billur Kalb" (1926),
  • "Evlere Şenlik Kaynanam Nasıl Kudurdu" (1927),
  • "Mezarından Kalkan Şehit" (1928),
  • "Muhabbet Tılsımı" (1928),
  • "Kokotlar Mektebi" (1928),
  • "Şeytan İşi" (1933),
  • "Kadın Erkekleşince" (Oyun, 1933)
  • "Utanmaz Adam" (1934),
  • "Eşkıya İninde" (1935),
  • "Kesik Baş" (1942),
  • "Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür" (1943),
  • "Ölüm Bir Kurtuluş mudur?"(1945),
  • "Dirilen İskelet" (1946),
  • "Dünyanın Mihveri Kadın mı, Para mı?" (1949),
  • "Eti Senin Kemiği Benim" (1963),
  • "Deli Filozof" (1964),
  • "Can Pazarı" (1968).
Öykü:
  • "Namusla Açlık Meselesi" (1933),
  • "Katil Buse" (1933),
  • "İki Hödüğün Seyahati" (1933),
  • "Tünelden İlk Çıkış" (1934),
  • "Gönül Ticareti" (1939),
  • "Melek Sanmıştım Şeytanı" (1943).
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
misafir - avatarı
misafir
Ziyaretçi
29 Ekim 2012       Mesaj #5
misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864 - 1944)
Roman, hikaye ve oyun yaza. İstanbul’da doğdu. Babası Mehmed Said Paşa’dır. Çok küçük yaşta annesini kaybetti, anneannesi ile teyzesinin yanında büyüdü. Mahalle mekte­bi ile Mahmudiye Rüştiyesi’nde okudu. Özel dersler alarak Fransızca öğrendi. 1880′de Mülkiye Mektebi’ne girdi, hasta­landığı için İkinci sınıftan ayrıldı. Adliye ve Nâfıa (Bayındırlık) bakanlıklarında kısa süreli memurluklarda bulundu. 1908′den sonra hayatını kalemi ile kazandı. V.ve Vl’ıncı dönemlerde (1935-1943) Kütahya milletvekili olarak TBMM’nde bulundu.Hayatının son 30-31 yılını Heybeliada’da geçirdi. Kabri aynı adadadır.
Hiçbir edebî topluluğa katılmayan Hüseyin Rahmi ilk ro­manı olan Sık ile tanınarak Tercüman-ı Hakikat gazetesinin yazarları arasına katıldı. Bir müddet tercüme ile uğraştıktan sonra kendini tamamen telif romana verdi. Sayıları altmışa yaklaşan hikâye ve roman kitapları yayımlandı. 1921-1924 yıllan onun yazı hayâtının en verimli yıllandır. Eserlerinde gözleme büyük değer verdi. Yaşadığı devrin insanlarının hayatını, İnançlarını, kavgalarım, gülünç hallerini anlattı.
Bilhassa sosyal problemleri, bâtıl inançları, yanlış batılılaş­manın toplum hayâtında yarattığı sarsıntıları başarılı bir şe­kilde tasvir etti. Kahramanları kendi dilleri ite ustalıkla ko­nuşturarak canlı eserler verdi. Meddah, Karagöz ve Orta­oyunu geleneğinden de faydalanarak romanlarında güldürü unsuruna ağırlık verdi.

Romanları:
1. Şık (1889),
2. İffet (1896),
3. Mutallaka (1998),
4. Mürebbiye (1899),
5. Bir Muadele-i Sevda (1899),
6. Metres (1900), 7. Tesadüf (1900),
8. Şıpsevdi (1911)
9. Nî-metşinas (1901),
10. Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912),
11. Gulyabânî (1913),
12. Cadı (1912),
13. Sevda Pe­şinde (1912),
14. Hayattan Sayfalar (1919),
15. Hakka Sığın­dık (1919),
16. Toraman (1919),
17. Son Arzu (1922),
17. Tebessüm-! Elem (1923),
18. Cehennemlik (1924),
19. Efsun-cu Baba (1924),
20. Meyhanede Hanımlar (1924),
21. Ben De­li Miyim? (1925),
22. Tutuşmuş Gönüller (1926),
23. BÎHÛr Kalp (1926),
24. Evlere Senlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu? (1927),
25. Mezarından Kalkan Şehit (1928),
26. Kokotlar Mektebi (1928),
27. Şeytan İşi (1933),
28. Utanmaz Adam (1934),
29. Eşkıya İninde (1935),
30. Kesik Baş (1942),
31. Gö­nül Bir Yeldeğlrmenidfr, Sevda Öğütür (1943),
32. Ölüm Bir Kurtuluş Mudur? (1954),
33. Dlrilen İskelet (1946),
34. Dünyâ­nın Mihveri Kadın Mı Para Mı? (1949),
35. Deli Filozof (1964),
36. Kaderin Cilvesi (1964),
37. İnsanlar Maymun Muy­du? (1968),
38 Can Pazarı (1968),
39. Ölüler Yaşıyor Mu? (1973),
40. Namuslu Kokotlar (1973).

Hikaye kitapları:
1. Ka­dınlar Vâizf (1920),
2. Namuslu Açlık Meselesi (1933),
3. Ka­til Püse (1933),
4. İki Hödüğün Seyahati,
5. Tünelden lik Çı­kış (1934),
6. Gönül Ticâreti (1939),
7. Meyhanede Kadınlar (İçinde birkaç hikâye var.).

Oyunları:
1. Hazan Bülbülü (1916),
2. Kadın Erkek I eğince (1933),
3. Tokuşan Kafalar (1973),
4. İki Damla Yaş (1973),
5. Gülbahar Hanım (Yandı).

Diğer eserleri:
1. Cadı Çarpışıyor (1913, tartışmalar),
2. Şekâvet-i Edebiye (1913, tartışmalar),
3. Sanat ve Edebiyat (1972, H.A. Önelçin derledi, sanat yazılarıdır.)
[Külliyatı, At­las Kitabevi tarafından 54 kitap hâlinde yayımlandı. Fazla bilgi İçin A.S. Levend'in Hüseyin Rahmi Gürpınar (TDK, 1964) adlı eseri ile M. Gökmenin Gürpınar Bibliyografyası (1966), isimli eserlere bakınız.]

Benzer Konular

29 Kasım 2006 / KisukE UraharA Edebiyat tr
4 Ağustos 2008 / karayel Taslak Konular