Arama

Cahit Sıtkı Tarancı

Güncelleme: 11 Nisan 2019 Gösterim: 136.992 Cevap: 15
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
9 Kasım 2006       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam

Cahit Sıtkı Tarancı

Ad:  tarancı.JPG
Gösterim: 401
Boyut:  27.9 KB

(d. 4 Ekim 1910, Diyarbakır - ö. 13 Ekim 1956, Viyana, Avusturya)
Sponsorlu Bağlantılar
Özellikle “ölüm” ve “yalnızlık” temalarını işlediği yapıtlarıyla çağdaş Türk şiirinin öncüleri arasına giren şair.

Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı (1931). Mülkiye Mektebi’nde (bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) ve Yüksek Ticaret Okulu’nda okudu. Bir süre Sümerbank’ta memur olarak çalıştıktan sonra 1939’da Paris’e gitti ve Paris Radyosu’nda Türkçe yayınlar spikerliği yaptı. II. Dünya Savaşı çıkınca Türkiye’ ye döndü. Askerliğini bitirdikten (1943) sonra bir süre İstanbul’da babasının işyerinde çalıştı. Ankara’da Anadolu Ajansı’nda çevirmenlik yaptı. Toprak Mahsulleri Ofi- si’nde (TMO), Çalışma Bakanlığı’nda çalıştı. Geçirdiği kısmi felç sonucunda 1954’te konuşma yetisini yitirdi. Tedavi için götürüldüğü Viyana’da öldü.

İlk şiirleri 1930’da Muhit ve Servetifünun Uyanış dergilerinde yayımlandı. Bu şiirlerde hece ölçüsünü alışılmış duraklara bağlanmadan yeni bir uyum sağlayarak kullanmasıyla dikkati çekti. 1946 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şiir Yarışması’nda “Otuz Beş Yaş” şiiriyle birincilik kazanınca ünü yaygınlaştı. İlk şiir kitabı Ömrümde Sükût' tan (1933, 1968) sonra yazdığı şiirlerinden seçmeleri, ödül alan şiirinin adıyla Otuz Beş Yaş'ta (1946, 1992) topladı. Üçüncü kitabı Düşten Güzel'den (1952, 1969) sonra kitaplara girmeyen şiirleri, Fransız şairlerden yaptığı çeviriler ve ölümü üzerine yazılan yazılar Sonrası (1957, 1962) adlı kitapta toplandı. Arkadaşı şair Ziya Osman Saba’ ya 1930-46 arasında yazdığı mektuplardan 57’si gene ölümünden sonra Ziya'ya Mektuplar (1957) adıyla kitaplaştırıldı. Gazete ve dergilerde çıkan öykülerinden 22’si Sela- hattin Önerli tarafından Cahit Sıtkı'nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri (1976) adı altında bir araya getirildi. Asım Bezirci’nin derlediği Bütün Şiirleri 1983’te yayımlandı.

Cahit Sıtkı Tarancı, döneminin en çok okunan şairlerinden biridir. Garip akımından etkilenerek serbest şiiri denemiş, bir yandan da Baudelaire ve Verlaine gibi Fransız şairlerden etkilenmiş, ama hiçbir akıma bağlanmadan uyumu ve biçimi gözeten, duygulu, kendine özgü bir şiir geliştirmiştir. Hem yaşam sevincini, hem de yoğun bir karamsarlığı yansıtan şiirlerinde “yalnızlık” ve “ölüm” temaları ağır basar.

Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Nisan 2019 23:12
Biyografi Konusu: Cahit Sıtkı Tarancı nereli hayatı kimdir.
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #2
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi

Cahit Sıtkı Tarancı

Ad:  Cahit_Sıtkı_Tarancı4.JPG
Gösterim: 2541
Boyut:  16.1 KB

Türk şairi.
Sponsorlu Bağlantılar

Diyarbakır'da doğdu. Bir süre Mülkiye Mektebi'nde okudu. Fransa'ya gitti. Orada Siyasal Bilgiler Okulu'nda okurken İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine yurda döndü. Anadolu Ajansı'nda, Toprak Mahsulleri Ofisi'nde görev aldı. Tedavi için gittiği Viyana'da öldü. İlk şiirlerini 1930 yılında Muhit ve Servetifünun dergilerinde yayımladı. Otuz Beş Yaş adlı şiirinin ödül almasıyla, ismi çok geniş bir çevrede duyuldu. Şiirlerinde genel olarak biçime ve görünüşe düşkündür. Türkçeyi cana yakın bir görüntü içinde, pırıl pırıl aydınlık kelimelerle kullandı. Yaşamanın, sevinin güzelliğini öven şiirlerinde insana mutluluk aşılayan bir havayı başarı ile işledi.

ABBAS


Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

ŞAŞIRTMACA


İşte Birsen, o cilveli kız;
Saçları yüzüne dökülen,
Gözgöze geldik, a Mübeccel!
Güldü, meğersem Semiha'ymış!
Konuşunca tanıdım, Türkân!
Oturdu, baktım Nazmiye'dir.
Müjgân oluvermiş öperken!
Soyundu, gördüm ki o değil.

Sahiden sen kimsin güzelim?
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 17:48 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
23 Ağustos 2007       Mesaj #3
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi

Cahit Sıtkı Tarancı - Bugün Hava Güzel



Bugün hava güzel,
Bugün içim içime sığmıyor.
Annemden mektup aldım,
Memlekette gibiyim.
Allaha çok şükür karnım tok;
Elimi uzatsam kahve fincanı dudaklarımdadır.
Kuşlar kaçmıyor benden;
Bir güvercin kanadında okşuyorum
Göklerin maviliğini.
Serçelerin cıvıltısıyla siniyor içime
Ağaçların yeşilliği.
Bulutların ipek gölgesi
Çocukların yüzünde hışırdıyor.
Çember çeviriyorum çocuklarla beraber
Elime çember almadan.
Düşüncelerimi nura garkeden güneşe sor,
Bu Nisan rüzgarı da şahadet eder,
Bütün insanları kardeş biliyorum,
Cümlenin sağlığına duacıyım.
Şayet ölürsem,
Helallaşmaya vakit kalmadan,
Hatırdan çıkarmayın beni;
Dünyaya benden selam olsun,
Her nefes alıp verişiniz.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 16:38
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Otuz beş yaş adlı şiiriyle özdeşleşen Cahit Sıtkı Tarancı 13 Ekim 1956′da aramızdan ayrılmıştı. Şairin acısı yalnızlık…

Cahit Sıtkı Tarancı şiirinde bireysellikteki evrenselliği yakalayabilmiş olmasıyla, şiiri yararcı mecrasına çekmeden, devinim, ses, biçim birlikteliğiyle yoğurarak kitlelere ulaştırmayı başarabildi. Bu politize olmamış dünyasal bir şiirdi.

Cahit Sıtkı Tarancı, zaman, Türkçe, şiir, ölüm dolayımından ilerleyerek, üzerinde “divan şairi kokusuyla hece ve garip akımı ekseninde seyreder. O, “Türkçe ağzımda anamın sütü gibidir. Suda sabun gibi eriyor zaman. Ölüm bir at olmuş, kişner kapımda” ve “Şiir sözcüktür” dedi. Fakat, sözcük nedir? Gene kendi deyişiyle “Dost, kadeh, sevgili, özlem, düş, anlam gölgesi, arada rengi olan, insanoğlundan haber veren bir derinliktir” . Asıl önemlisi, doğayı, tüm yaşamı emerek usa indirir, gönle düşürür. Hele de söz, sanatlarla şerbetlendirilirse, dünyanın en varsıl açılımını ortaya çıkartarak cevher olur, yüreğe akar gider. İlkokulu Diyarbakır’da bitirdikten sonra, Galatasaray Lisesi’nde okumaya başlaması, çok bilgili, görgülü, irfan sahibi laik öğretmenler elinde yetişmesi bir şanstır. Fransızcayı öğrendiğinden Baudelaire, Rimbaud, Mallarmê ‘yi tanıdı, çözümledi. Mülkiye öğrenimini Türkiye ve Paris’te yaptı. 1946′da CHP Şiir Ödülü’nde birincilik aldı. Dağlarca ve A. İlhan , ilk üçe giren diğer şairlerdi.

İçe dönük bir Şair


Masmavi gölgeler bile ses vermiyordu çığlığına. Kendini Haşim gibi çirkin bulması, kız arkadaş edinememesi, yalnızlığını katlıyordu. Kırılgan, ürpertili ve tedirgin oluşu, doğal ki, şiirini derinleştiriyordu.

Bu yöne, tarih açısından bakıldığında, yaratı ve donatmak sanatının, yansıtma yoluyla yaşamın boşluklarını giderme konusunda, sanatın özüyle işlevine ters düşmeyen, birbirini tümleyen bir dolayım oluşturmak istediği görülebilir. Fakat, Tarancı şiirlerinde, olanı, sorularıyla tırtıklarken, olabilir olan şeyi pek de görüp söylememiştir. Çağa özgü az güvenilirliği, bozulmayı içerikle beslerken, doğuş koşullarını, temel kavramlar üzerinden sanat gerçeğinin yansısıyla duymuş olması gerekirken; aynalarda kendini daha çok görmek istememesi uğruna, bu korkuyla olsa gerek, öznelliğin iç dünyasından gene bu ikircikliğiyle vazgeçmektedir. Tarancı, esrarlı yollara kolayca sapmaz gözükse de, sürekli içe gider. Şiir içte gezdirilen bir aynadır da ona göre.
Ölüm korkusu

Turgut Uyar’a bakarsak, o hiçbir şeye, hiçbir şey katmamış, salt olanı vermiş, gelip geçmiş bir yaşamdır diyor. Yaşam zaman zaman insanla dalga geçer. Buysa kişiyi çok üzer. Bir yanı düşten güzel bu yaşamın, bir yanı da biçim ve içerik yetingenliği ve yetkinliğinin kanıtıdır. Sürer gider.

Gizli, açık, kapalı havasının insanlarını yansıttı. Şiirinde bireysellikteki evrenselliği yakalayabilmiş olmasıyla, şiiri yararcı mecrasına çekmeden, devinim, ses, biçim birlikteliğiyle yoğurarak kitlelere ulaştırmayı başarabildi. Bu politize olmamış dünyasal bir şiirdi. Söyleminde stepe denk gelen, sarkan yanları var mıydı, ölüm korkusunun?

Gün Eksilmesin Penceremden



Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 17:14
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2008       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Cahit Sıtkı Tarancı Asıl adı Hüseyin Cahit

Ad:  Cahit_Sıtkı_Tarancı2.JPG
Gösterim: 1570
Boyut:  26.3 KB

(d. 2 Ekim 1910, Diyarbakır-ö. 13 Ekim 1956, Viyana)

2.Ekim.1910 yılında Suriçi Cami Kebir Mahallesi 3 nolu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı'nın çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümü bu tarihi evde geçmiştir.Cahit Sıtkı Tarancı Diyarbakır'ın soylu ailelerinden olan Pirinçcizadelerdendir. 2 Ekim 1910 yılında dünyaya gelen Tarancı'nın Babası Bekir Sıtkı, annesi Arife hanımdır. İlk tahsilini Diyarbakır'da tamamladı. Daha sonra Orta öğrenimi için İstanbul'a gönderilerek, Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne yazıldı.Burada dört yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesinde tamamladı (1931).Sonra Istanbul'da Mülkiye Mektebi'nde (1931-1935) ve Yüksek Ticaret Okulu'nda okudu. Yüksek öğrenimini tamamlamak için Paris'te Sciences Politiques'te sürdürdü (1938-1940). Öğrenimi sirasinda Paris Radyosu'nda Türkçe yayinlar spikerligi yapti.

2. Dünyü savaşı nedeniyle Türkiyeye döndü.1944 yilindan baslayarak Ankara'da Anadolu Ajansi, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalisma Bakanligi'nda çevirmen olarak çalisti. 1951 de Cavidan Tınaz'la evlenir.1954'te ağır bir hastalığa yakalandı felç geçirdi. Türkiye'de tedavisi sonuç vermeyince Viyana'ya götürüldü. 13 Ekim 1956'da orada bir hastanede öldü. Ankara'da toprağa verildi.

'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.

Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur. Fransiz sairlerinden, özellikle Baudelaire ve Verlaine'den etkilenmistir.

Şairin önemli kitapları arasında "Otuzbeş Yaş", "Ömrümde Sükut", "Düşten Güzel" ve "Ziya'ya Mektuplar" sayılabilir.

1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışmasında ödül aldı.
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 17:48 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
bi quan - avatarı
bi quan
Ziyaretçi
27 Mart 2009       Mesaj #6
bi quan - avatarı
Ziyaretçi

Desem ki


Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür,
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 16:41
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
29 Nisan 2009       Mesaj #7
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Cahit Sıtkı TARANCI


(1910-1956)

Kendine özgü. duygulu, biçime önem veren yapıtla­rıyla çağdaş Türk şiirinin öncüleri arasında yer alan Cahit Sıtkı Tarancı'nın yalnızlık ve ölüm konularını işlediği şiirlerinde hem yaşam sevinci, hem de yoğun bir karamsarlık vardır.

Diyarbakır'da doğan Tarancı ilköğre­nimini burada tamamlayarak ortaöğrenimine İstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde başladı Daha sonra geçtiği Galatasaray Lisesini 1931'de bitirerek o sırada İstanbul'da bulunan Mülkiye Mektebine (bugün Ankara Üniver­sitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) yatılı olarak girdi. Ama üç yıl okuduğu Mülkiye Mektebi'ndeki eğitimini tamamlamayarak İstanbul Yüksek Ticaret Okuluna geçti. Bir yandan da Sümerbank'ta memur olarak çalışmakta ve öyküler yazmaktaydı. 1938'de sıittigi Paris'le bir yanda siyasal bilgiler öğrenimini sürdürür ken öte yanda Paris Radyosunda Türkçe yayınlar spikeri olarak çalışıyordu.

II. Dünya Savaşı çıkıp Paris Almanlarca işgal edilince Türkiye'ye döndü. Askerliğini 1943te bitiren Cahit Sıtkı bir süre İstanbul'da ticaretle uğra­şan babasının yanında çalıştı. 1944'te Ankara' ya giderek Anadolu Ajansı'nda çevirmen olarak göreve başladı. Daha sonra Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığı'nda çevirmenliği sürdürdü. 1954'te ağır bir felç geçiren Cahit Sıtkı Tarancı konuşma yetisini yitirdi. Tedavi için götürüldüğü Viyana'da öldü.
Cahit Sıtkı Tarancı şiir yazmaya lise öğren­ciliği sırasında başladı. İlk şiirleri Muhit ve Servetifünun-Uyanış dergilerinde yayımlandı.

Bu yapıtlarında özenli bir şiir diliyle birleştir­diği hece ölçüsünü yeni bir uyum sağlayarak kullanmaktaydı. Ankara'da öğrenciyken şiir­lerini gönderdiği Peyami Safa'nın 1932'de Cumhuriyet gazetesinde yazdığı onunla ilgili yazılar Cahit Sıtkı'nın tanınmasında etkili ol­du. 1933'te ilk şiir kitabı Ömrümde Sükût'm yayımladı. 1946'da Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yanşması'nı "Otuz Beş Yaş" şiiriyle ka­zandı. Cahit Sıtkı Tarancı'nın ödül kazanan bu şiiri kısa sürede ünlenmesine yol açtı. Aynı yıl, 1933'ten sonra yazdığı şiirlerinden bir bö­lümünü Otuz Beş Yaş adını verdiği kitabında topladı. Tarancı'nın bu kitabı büyük bir ilgi gördü. 1952'de üçüncü şiir kitabı Düşten Gü­zel'i yayımladı. Ölümünden sonra, kitapların­da bulunmayan şiirleri, Fransızca'dan yaptığı çeviriler ve ölümü üzerine yazılanlar Sonrası (1957) adlı kitapta toplandı. Ayrıca şair Ziya Osman Saba'ya yazdığı mektuplar da bir ara­ya getirilerek Ziya'ya Mektuplar adıyla 1957'de yayımlandı.

Ortaöğrenimi sırasında tanıştığı Fransız şii­rinden, özellikle de Charles Baudelaire ve Paul Verlaine gibi şairlerden etkilenen Cahit Sıtkı Tarancı hiçbir akıma bağlanmadı; duy­gulu ve kendine özgü bir şiir geliştirdi. Ga­rip Akımı'nın etkili olduğu dönemde serbest şiir örnekleri de veren Tarancı hece ölçüsün­den hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu ölçünün çok kullanılmayan 9-10-12 hecelik kalıpla­rından yararlanarak, gelenekselleşmiş durak­lar yerine, hece ölçüsüne serbest şiir dokusu kazandıran serbest duraklı şiirler yazdı. Dö­neminin en çok okunan ve sevilen şairlerin­den olan Cahit Sıtkı Tarancı Türkçe'nin olanaklarını çok iyi değerlendirmiştir. Akıcı ve yapmacıktan uzak bir söyleyişi vardır. Yapıtlarında yalın konuşma dilini kullanmış­tır. Şiirlerinde ölüm, aşk, yalnızlık, uzak ülkelere, geçmiş zamana duyulan özlem gibi temaları işlemiştir. Yaşantısını, duygusal dal­galanmalarını olduğu gibi şiirine aktaran Ca­hit Sıtkı Tarancı, Garip Akımı'nın gündeme getirdiği yeni şiirsellik anlayışına kapılmamış­tır. Birçok kez yeniden basılan ve yeni kuşak­lar tarafından da sevilerek okunan Otuz Beş Yaş kitabının etkili olmasında, Tarancı'nın yansıttığı güçlü yaşama sevincinin de payı vardır.

MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 16:45 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
24 Ağustos 2009       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Korktuğum Şey



Gün çekildi pencerelerden;
Aynalar baştan başa tenha.
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.

Sular kesildi çeşmelerden;
Nerden dolacak bu taş nerden,
Nergislerin açtığı yerden
Ey kuş uçurtmıyan ejderha?

Ne yardan geçilir, ne serden;
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmıyabilir bir daha.

Cahit Sıtkı Tarancı

(Otuz Beş Yaş’tan)
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 16:45
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Kasım 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Cahit Sıtkı Tarancı



Diyarbakır'da doğdu, İlk öğrenimini aynı şehirde yaptı. Orta öğrenimi için İstanbul'a gönderilerek, Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne yazıldı. Burada dört yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesi'ne geçti. Mülkiye Mektebi'ne girdi. Buradaki öğrenimini tamamlamadan paris'e gitti.

İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine yurda döndü. Anadolu Ajansı ve Çalışma Bakanlığı'nda çevirmen olarak çalıştı. 1954'te ağır bir hastalığa yakalandı. Türkiye'de tedavisi sonuç vermeyince Viyana'ya götürüldü. 13 Ekim 1956'da orada bir hastanede öldü. Ankara'da toprağa verildi.

ŞİİRLERİ
  • abbas
  • Affet Bizi Lamba
  • Akrostiş
  • Aşk İle
  • Bir Şey
  • Bir Ölünün Ağzından
  • Biz Nerdeyiz Sevgilim?
  • Bugün Cuma
  • Çocukluk
  • Desem ki
  • Değişik
  • Düşten Güzel
  • Gün Eksilmesin Penceremden
  • Hepimize Dair
  • Kar ve Hatıralar
  • Korkunç Güzel
  • Memleket İsterim
  • Misafir
  • Otuz Beş Yaş Şiiri
  • Ölümden Sonra
  • Ömrümde Sükut
  • Şiir
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 16:49
Dark_Blue1990 - avatarı
Dark_Blue1990
Ziyaretçi
16 Ekim 2011       Mesaj #10
Dark_Blue1990 - avatarı
Ziyaretçi

YAPITLARI

  • Ömrümde Sükût (1933)
  • Otuz Beş Yaş (1946)
  • Düşten Güzel (1952)
  • Sonrası (1957, ölümünden sonra)
  • Bütün Şiirleri (1983) Otuz Beş Yaş Şiirleri, 1983, Hazırlayan Asım Bezirci, "Bütün Şiirleri" adıyla önce Varlık Yayınlarından daha sonra Can Yayınlarından çıkarken adı "Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri" diye değiştirilmiştir.
  • Peyami Safa Hayatı ve Eserleri (1940)
  • Ziya'ya Mektuplar (1957, ölümünden sonra)
ÖDÜLLERİ
  • 1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması
CAHİT SITKI TARANCI HAKKINDA KİTAPLAR
Şevket Beysanoğlu, Cahit Sıtkı Tarancı, Diyarbakır’ı Tanıtma ve Turizm Derneği Yayını, Ankara, 1969.
Selahattin Önerli, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri, Ankara, 1976. Muzaffer Uyguner, Cahit Sıtkı Tarancı (Yaşamı-Sanatı-Yapıtlarından Seçmeler), Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1992. Ramazan Korkmaz, İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002. Şaban Sağlık, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikayeleri Üzerine Bir İnceleme, Hece Yayınları, İstanbul, 2003.

ŞİİRLERİ
  • Abbas
  • Affet Bizi Lamba
  • Akrostiş
  • Aşk İle
  • Bir Şey
  • Bir Ölünün Ağzından
  • Biz Nerdeyiz Sevgilim?
  • Bugün Cuma
  • Çocukluk
  • Desem ki
  • Değişik
  • Düşten Güzel
  • Gün Eksilmesin Penceremden
  • Hepimize Dair
  • Kar ve Hatıralar
  • Korkunç Güzel
  • Memleket İsterim
  • Misafir
  • Otuz Beş Yaş Şiiri
  • Ölümden Sonra
  • Ömrümde Sükut
  • Şiir
ŞİİR ÇEVİRİLERİ
  • Balkon - Charles BAUDELAIRE
  • Fantazya - Gerard De NERVAL
  • Gök Öyle Mavi - Paul VERLAINE
  • Green - Paul VERLAINE
  • Saatlerim - Paul ÉLUARD
  • Seyahate Davet - Charles BAUDELAIRE
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 7 Aralık 2016 17:27 Sebep: başlık ve sayfa düzeni

Benzer Konular

1 Ocak 2016 / aros Soru-Cevap
7 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
29 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap