Arama

Dadaloğlu

Güncelleme: 19 Şubat 2012 Gösterim: 51.698 Cevap: 9
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
13 Nisan 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Dadaloğlu
Dadaloğlunun doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklardan 1785-1868 olarak belirlenmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
Yani Dadaloğlu’nun 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Güney illerinde dolaşan Türkmen topluluklarının Avşar boyundandır.
Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır.
Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir
Dadaloğlu yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice Koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir
Avşar içinde ben güzel gördüm
Kozar arasından çeker göçünü
Kınalamış ayağını başını
Sırma ile örmüş sümbül saçını
Her sabah her sabah kendini över
Altın saç bağları topuğu döver
Sâde kaşı ile gözleri değer
Acem ülkesinin tâc-ı tahtını
Dadaloğlu al yanağın gülünden
Misk kokuyor saçlarının telinden
İnce belli nazlı yarin dilinden
Birkaç sene bekleyelim Hacın’ı




kaynak = kültür.gov.tr
dadaloğlunun mezarı bizim köyde bildiğim kadarıyla(sivas/şarkışla/kapaklıpınarköyü)
Biyografi Konusu: Dadaloğlu nereli hayatı kimdir.
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
9 Nisan 2008       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Dadaloğlu, Osmanlı Devleti'nin Anadolu Türkmenlerini iskan politikasına tepki olarak doğmuş isyanlarda yer aldığı anlaşılan tanınmış bir halk ozanıdır. 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklar 1785-1868 tarihlerini göstermektedir. Dadaloğlu, Güney illerinde dolaşan ve Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yörelerinde yaşayan göçebe TürkmenlerinAvşar boyundandır.
Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil, sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır. Asıl adı Veli olan ve Türkmen-Avşar aşıklarının önde gelenlerinden biri olan Dadaloğlu, Kul Mustafa mahlasını da kullanan Aşık Musa’nın oğludur. Az da olsa eğitim almıştır. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu, Sırkıntı beylerinden Murtaza Bey ile Kozanoğlu’nun yanında imamlık, katiplik yaptığı anlatılır ama bu konuda yeterli bilgi yoktur. Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadı. Çukurova'yı, Toroslar'ı, Orta Anadolu'yu dolaştı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde orta Anadolu’da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı. Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesiydi. Dadaloğlu Anadolu'nun halk şiiri geleneğine damgasını vurmuş en önemli sanatçılardan biri olmuştur.
Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı Devleti'nin göçebe olan Avşar, Karsantı, Sırkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen aşiretlerini yerleşik hayata geçirmek için verdiği uğraş, yer yer başkaldırılara ve çatışmalara neden olmuştur. Dadaloğlu'nun şiirleri, yerleşik yaşama geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin çığlığı ve sözlü tarihi sayılabilir.
Dadaloğlu, asıl ününü kavga türküleri ile yaptı ama duygu ve aşk konularını da aynı başarıyla işledi. Yüz kadar şiiri sözlü kaynaklardan derlenerek günümüze ulaştı. Bu derlemeleri Cahit Öztelli, Taha Toros, Haşim Nezihi Okay, Ahmet Z. Özdemir ile Saim Sakaoğlu yayınladı. Diğer 19'uncu Yüzyıl halk ozanlarından iki noktada ayrılır. Kent yaşamından uzak kaldığı için şiirlerinde hep göçerlik ortamını yansıttı. Diğer yandan yine kentte bulunmayışı nedeniyle çağdaşı halk ozanlarında sık rastlanan divan şiirine yakınlık onda hiç görülmez. Karacaoğlan'ın aşk ve doğa şiirlerindeki üstün yeteneği ile, Köroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birleştirir.
Mezarı Kırşehir' in Kaman İlçesi'ndedir. Muharrem Ertaş ve Neşet Ertaş Dadaloğlu' nun eserlerinden faydalanmışlardır. Biter Kırşehir' in Gülleri Biter adlı türkünün söz yazarı olması, mezarının Kaman' da bulunduğunun bir ispatıdır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DADALOĞLU

19. yüzyılda yaşamış; yiğitlik, dostluk ve başkaldırıyı; doğa güzelliklerini; halkın yaşam deneylerinden kaynaklanan bil­gece öğütleri dile getiren şiirleriyle tanınan bir Türkmen âşığıdır. Günümüze 100 kadar şiiri kalmış olmasına karşın yaşamı ve kimliği üstüne yeterli ve açık bilgi yoktur. Asıl adı Veli olan Dadaloğlu 11. yüzyılda Anadolu'ya göçen Oğuzlar'ın Avşar boyundandır. Âşık Musa adlı bir saz şairinin oğludur. Göçebe olan aşiretiyle birlikte dolaşmış, yaşamı Toros Dağlan'nda, Çukurova'nın birçok yerinde, Kozan, Erzin ve Payas yörelerinde geçmiştir. Aşiretinin beyi, şiirlerinde sık sık sözünü ettiği Kozanoğlu'dur. Dadaloğlu için bu beyin yanında imamlık, kâtiplik gibi işler yaptığı söylenir ama bunu doğrulayan kesin bir kanıt yoktur.
Göçebe aşiretler yaşamlarını hayvancılıkla sürdürmekteydiler. Yazları sürüleriyle birlik­te yaylalara çıkan bu aşiretler kışları "kışlak" adı verilen vadilerde geçirirlerdi. Otlak, yayla ya da kışlak yüzünden göçebe aşiretler hem kendi aralarında, hem de yerleşik halkla sık sık anlaşmazlığa düşüp çatışmaktaydılar. Ay­rıca Osmanlı Devleti'nin yerleşik halkın yanı­nı tutması ya da göçerleri belli bir yerde oturmaya zorlaması zaman zaman ayaklan­malara neden oluyordu. Sorunu kökünden çözmek isteyen Osmanlı Devleti Kozanoğulları'nın başkaldırması üzerine "Fırka-i islahi­ye" adlı bir orduyu bölgeye gönderdi. Düzenli ordu karşısında fazla direnemeyen yerel bey­ler yönetimindeki aşiretler ağır bir yenilgiye uğradılar. Yenilen aşiretler arasında Dadaloğlu'nun aşireti de vardı. Dadaloğlu, "Ölen ölür kalan sağlar bizimdir" diyerek aşiretinden geri kalanlarla birlikte Orta Ana­dolu'nun bilinmeyen bir yerine göç etti. Sivas' ın bir köyüne yerleştiği söylenirse de daha sonraki yaşamı konusunda anlatılan çeşitli öyküler dışında günümüze herhangi bir bilgi ya da belge kalmamıştır.
Dadaloğlu'nun şiirleri, sevda ve gurbet konu­larını işleyen Karacaoğlan'ın şiirleri ile kavga ve yiğitlik ozanı olarak ünlenen Köroğlu'nun şiirlerinin bir bileşimidir. Dadaloğlu ile Ka­racaoğlan'ın dilden dile dolaşan birçok şiiri birbirine karıştırılmış, Dadaloğlu'nun şiirleri Karacaoğlan'a, Karacaoğlan'ın şiirleri Dadaloğlu'na mal edilmiştir.
Dadaloğlu kimi öteki âşıklardan farklı ola­rak şiirlerini yalın ve an bir dil ile söylemiş­tir. Şiirleri gür ve tok seslidir. Çoğu savaşlar ve çarpışmalar üzerine yazılmış olan şiirlerin­de aşiret halkını savaşmaya, saldırılara karşı koymaya, boyun eğmemeye çağırır. Özellikle bu tür şiirlerinde çok güçlü bir söyleyişi vardır:
"Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir"
deyişi onurlu bir başkaldırı ve ince bir alay taşır. Arasında yaşadığı halkın birçok savaşta ezilmiş, acı çekmiş olmasına karşın Dadaloğlu şiirlerinde yakınmaz ve sızlanmaz. Halkına mücadele gücü ve umut aşılamaya çalışır.


MsXLabs.org & Temel Britannica
HeliX - avatarı
HeliX
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #4
HeliX - avatarı
Ziyaretçi
dadalnp8
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
14 Ekim 2010       Mesaj #5
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
I9. yüzyilin ilk yarisinda Karacaoglan ve Köroglu'nun havasini yasatan, onlarin devami mahiyetinde saz siiri söyleyen bir Türkmen sairi. Toros'larin Erzin, Payas, Adana ve Kozan çevrelerinde konup göçen asiretlerden Avsar boyuna mensuptur. Avsarlar ise Kozanogullarina bagli idi. Asil adi Veli'dir. I785'de dogdu. Babasi Asik Musa adinda bir saz sairidir. Güney ve Orta Anadolu'yu dolasmis, gezici bir sâirdir. Sade Türkçe ile millî vezin ve sekillerle siir söyleyen ve sazi elinden düsmeyen bu saz sairi, Ingilizler tarafindan kiskirtilarak Osmanli devletine isyan ettirilen, göçebe Türkmenlerindendir. 19. asir ortalarinda yabanci devletler, bilhassa Ingiliz casuslari göçebe Türkmen asiretlerinin arasina girerek onlari devlete karsi kiskirtiyorlardi. Osmanli Devleti ise buna mani olmak için göçebe asiretleri belirli bölgelere yerlestirmek üzere idari bir tesebbüste bulundu. Fakat bu dagli asiretlerle ugrasmak kolay olmuyordu. Ancak 1868 yilinda Dervis Pasa kumandasinda Firkai îslahiyye adinda bir ordu kuruldu. Tarihçi Ahmed Cevdet Pasa da bu orduya inceleyici ve danisman olarak katildi. Bütün direnmelerine ragmen bu orduyla Kozanogullari fesadina son verildi. Asiretler Anadolu içlerinde belirli yerlere yerlestirildi. Avsar asiretinin Sivas civarinda oldugu sanilmaktadir. Dadaloglu bu iç hadiseler esnasinda Osmanli'ya sert bir sekilde karsi çikmis ve diger siirlerinin yanisira bu daldaki siirleriyle de söhret bulmustur. 1865'te ölmüstür.

Osmanlı Tarihi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
27 Kasım 2010       Mesaj #6
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Aslımı sorarsan Avşar soyundan
Ayrı düştüm aşiretten beyimden
Pınarbaşı'ndan da beş yüz evinen
Çıkıp da cana kıyanlardanım

Çekerim çileyi böyl'olsun bugün
Alırım mı sandın şol Kozan Dağın
Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün
Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim

Dadaloğlum der de böyle olmazdım
Gördüğüm günlerin birini görmezdim
Kavga kızışınca geri durmazdım
Meydanda kardaşa kıyanlardanım

Dadaloğlu
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
27 Kasım 2010       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
DADALOĞLU

Büyük Ozan Dadaloğlu, Çukurova Yöresi'nde doğmuş ve Adana, Kahramanmaraş, Kayseri, Yozgat ve Kırşehir yöresinde yaşamıştır. Belgeler olmamasına karşın, kaynak şahısların verdiği bilgilere ve nesilden nesile geçen anlatımlara göre gençlik süresinin belli bir dönemini ve ömrünün son yıllarını Kaman'da geçiren Dadaloğlu'nun 90 yaş civarında vefaat ettiği belirtilmektedir. Tüm halk kahramanları gibi Dadaloğlu'nun da doğum ve ölüm tarihleri üzerinde çeşitli rivayetler olmasına rağmen; tüm araştırmacılar ünlü ozanımızın 18. yüzyılın son çeyreğinde doğduğu ve 19.yüzyılın son çeyreğinde vefaat ettiği üzerinde birleşmektedir.

Dadaloğlu'nun zorunlu bir göç sonucu Kırşehir'de konaklaması, Kaman'da ikinci evliliğini yapması, başta Kaman, Kırşehir, Çiçekdağ ve Mucur olmak üzere yöremizden dizelerinde bahsetmesi Kaman’da yaşamış olmasına ispat olarak gösterilebilir.

Asıl adı Veli olan Dadaloğlu'nun babası, Aşık Musa'dır. Aşık Musa'nın Savcılı Büyükoba kasabamızda ve çevresinde hem imamlık yaptığı hem de şiir yazıp türkü söylediği bilinmektedir. İlçemizde Dadaloğlu adına yapılmış ve içinde Dadaloğlu Anıtı da bulunan bir Kültür Parkı vardır.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
4 Haziran 2011       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Dadaloğlu

(1785, ?-1868, ?)
Halk şairi.

Toros Dağları üzerinde Kozak, Erzin, Payas yörelerinde göçebe olarak yaşayan Türkmenlerin Afşar boyundan, Âşık Musa adlı bir şairin oğludur. Asıl adının Veli olduğu, Gâvur ve Ahır dağları yörelerinde yaşadığı, Çukurova'da da bulunduğu söylenir. Şiirlerinde yer yer rastlanan tarihsel olaylar ve bunlara ilişkin protestolar, Dadaloğlu'nun sesinde halkımızın toplumsal olaylar karşısındaki tepkilerini, sağlam kuruluşlar içinde dile getirir.

1865'te Osmanlılar tarafından örgütlenen "Fırka-i Islahiye" ordusunun Türkmenleri zorla iskân etmesinden doğan karşı koymaları, Binboğa Dağları'ndaki çarpışmaları, yiğitçe kurulmuş destanlar hâlinde anlatan Dadaloğlu'nun en açık özelliği, yalın deyişleri yanında, toplumsal çelişkileri kesin çizgilerle belirtmesidir. Şiirinde somut sorunları dile getirir, ama şiire özgü inceliklerden, buluşlardan uzak kalmaz.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
06irem07 - avatarı
06irem07
Ziyaretçi
19 Şubat 2012       Mesaj #9
06irem07 - avatarı
Ziyaretçi
19'uncu yüzyılda yaşadı. Asıl adı Veli. Türkmen aşıklarının önde gelenlerinden. Kul Mustafa mahlasını kullanan Aşık Musa'nın oğlu. Az da olsa eğitim aldı. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu ile Kozanoğlu'nun yanında imamlık, katiplik yaptı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde orta Anadolu'da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı ile savaşlarını yansıtır. Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesidir. Asıl ününü kavga türküleri ile yaptı. Yüz kadar şiiri sözlü kaynaklardan derlenerek günümüze kadar ulaştı.
taklım - avatarı
taklım
Ziyaretçi
19 Şubat 2012       Mesaj #10
taklım - avatarı
Ziyaretçi
Güney’deki Türkmenlerin Avşar boyundadır. Dadaloğlu, bir köylü ozan olduğu için Divan şiirinden hiç etkilen­memiştir. Şiirlerinin büyük bir bölümü tarihsel ve toplumsal olaylardan kaynaklanmıştır. Osmanlı Devleti Toroslardaki Türkmen göçerlerini zorla köylere yerleştirmeye kalkınca, buna karşı ayaklanan Türk­menleri destekleyen şiirler yazmıştır. koşma, destan, semai ve varsağı söylemekle bir­likte asıl kişiliğini, sanatını türkülerinde göstermiştir. Koçaklamaları Köroğlu‘nu, sevgi ve doğa şiirleri Karacaoğlan‘ı andırır. Söyleyişi çağdaşı diğer ozanlara göre daha da yalındır.
KOŞMA
Çıktım yücesine seyran eyledim
Cebel önü çayır çimen görünür.
Bir firkat geldi ki coştum ağladım
Al yeşil bahçeli Kaman görünür.

Şaştım hey Allah’ım ben de pek şaştım
Devrettim Akdağ’ı Bozok’a düştüm
Yozgat’ın üstünde bir ateş seçtim
Yanar oylum oylum duman görünür.

Biter Kırşehir’in gülleri biter
Çığrışır dalında bülbüller öter
Ufacık güzeller hep yeni yeter
Güzelin kaşında keman görünür.

Gönül arzuladı Niğde’yi, Boru
Gün günden artmakta yiğidin zârı
Çifte bedestanlı koca Kayseri
Erciyaş karşısında yaman görünür.

Dadaloğlu’m da der zatından zatı
Çekin eyerleyin gökçe kır atı
Göçmek değil bizim ilin muradı
Ak yâre gitmemiz güman görünür.

—————————————————————————————————————-
ASLIMI SORARSAN AVŞAR SOYUNDAN
Aslımı sorarsan Avşar soyundan
Ayrı düştüm aşiretten beyimden
Pınarbaşı’ndan da beş yüz evinen
Çıkıp da cana kıyanlardanım

Çekerim çileyi böyl’olsun bugün
Alırım mı sandın şol Kozan Dağın
Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün
Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim

Dadaloğlum der de böyle olmazdım
Gördüğüm günlerin birini görmezdim
Kavga kızışınca geri durmazdım
Meydanda kardaşa kıyanlardanım

——————————————————————————–
KALKTI GÖÇ EYLEDİ AVŞAR ELLERİ
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın, dağlar bizimdir

Dadaloğlu’m birgün kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir

——————————————————————————–
YEDİ İKLİM DÖRT KÖŞEYİ DOLANDIM
Yedi iklim dört köşeyi dolandım
Meğer dünya her tarafta bir imiş
Ben dünyayi Al’Osman’ın sanırdım
Meğer dünya yüz sultanlık yer imiş

İrili ufaklı insan *** oldu
Onlar doğdu geçinmesi güç oldu
Altı Arap atı şahbaz nic’oldu
Mamur sandım yalan dünya çürümüş

Okuduğun tutmaz oldu alimler
Kalktı da adalet arttı zulümler
Terlemeden mal kazanan zalimler
Can verirken soluması zor imiş

Kulak verdim dört koşeyi dinledim
Meğer gıybetimi eden coğ imiş
Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden
Az yaşayıp dem sürmesi yeğ imiş

Dadaloğlu’m der ki sözüm vasiyet
Benim sözümü dinleyene nasihat
Besmelesiz kazanılan *** evlat
O da dünyada ziyankar imiş

——————————————————————————–
YİNE TUTTU GAVUR DAĞ’IN BORANI
Yine tuttu Gavur Dağ’ın boranı
Hançer vurup açarlardı yaramı
Sana derim Mıstık Paşa ereni
İçindeki bunca beyler nic’oldu

Sabahaca kandilleri yanardı
Soytarılar fırıl fırıl dönerdi
Ha deyince beşyüz atlı binerdi
Sana inip konan beyler nic’oldu

Ağlayı ağlayı Dadal’ım söyler
Vefasız dünyayı şu insan n’eyler
Bir yiğidi bir kötüye kul eyler
Şimd’en sonra yaşaması güç oldu

——————————————————————————–
YÜCE DAĞ BAŞINDA KAMBER TAY OLUR
Yuce dağ başında Kamber tay olur
Korkarım ki emeklerim zay’olur
Sevda sevda derler üç beş ay olur
Bizim sevda senesini doldurur

Arkını yaptım da suyu akmıyor
Kahpe felek hiç yüzüme bakmıyor
Çok yuva bekledim cücük çıkmıyor
Boş yuva bekleyen yoz kuşa döndüm

Şu felekle bir oyuncak oynadım
Oynadım da oyunumda yenildim
Farzını kıldım sünnetinde yanıldım
Beş vakit namazı kılmışa döndüm

Der Dadaloğlum da nedip n’etmeli
Sözlerimi birem birem tutmalı
Mirasçıya kalacak malı n’etmeli
Üç beş oğlan olmadıktan gerü

——————————————————————————–
SANA DERİM HASAN KALESİ
Sana derim Hasan Kalesi sana
Alt yanında döğüş oldu, yön oldu
Yiğit olan yiğit çıktı meydana
Koç yiğitler arap ata bin oldu.

Akşamki gördüğüm şu kara düşler
Hesaba gelmedi kesilen başlar
Eyerlen atımı küçük kardaşlar
Hünkâr tarafından bize gel oldu.

Akşamınan ikindinin arası
Aldı beni şu düşmanın yarası
Ecel geldi ölmemizin sırası
Ağladı el-oba gözü kan oldu,

Dadaloğlu’m der ki belim büküldü
Gözümün cevheri yere döküldü
Üçyüz atlı ile cenge çıkıldı
Yüzü geldi iki yüzü dön oldu.

——————————————————————————–
HER SABAH SEYRAN GEZERKEN
Her sabah, her sabah seyran gezerken
Iras geldim selvi boylu fidana
Top top olmuş kirpikleri bölünmüş
Hoş benzettim samur kaşlar kemana

Al yanağın elmas m’ola kar m’ola
Capraz vurmuş düğmeleri dar m’ola
Acep mislin şu cihanda var m’ola
İnsem gitsem Hindistan’a Yemen’e

Eliftir kirpiği İra’dır kaşı
Bu güzellik sana Mevla bağışı
Arasam cihanda bulunmaz eşi
Hiç mislin gelmemiş devr-i zamana

Dadaloğlum der de, hûbların hası
Ferhat’ın Şirin’i Mecnun Leyla’sı
Aklım eğlencesi gönlüm yaylasi
Bir yel esti başımdaki dumana

——————————————————————————–
ILGIT ILGIT SEHER YELİ ESİYOR
Ilgıt, ılgıt seher yeli esiyor
Gâvur dağlarının başı dumanlı.
Gönül binmiş aşk atına aşıyor
Bire beyler cünunluğun zamanı mı?

Aşağıdan iskân evi gelince
Sararıp da gül benzimiz solunca
Malım mülküm seyfi gözlüm kalınca
Kaypak Osmanlılar size aman mı?

Aşağıdan iskan evi geliyor
Bezirgânlar koç yiğide gülüyor
Kitabın dediği günler oluyor
Yoksa devir döndü âhir zaman mı?

Aşağıda akça çığın ötünce
Katar başı mayaların sökünce
Şahlan ferman Türkmen ili göçünce
Daha da hey Osmanlı’ya aman mı?

Dadaloğlu’m sevdası var başımda
Gündüz hayalimde, gece düşümde
Alışkan tüfekle dağlar başında
Azrail’den başkasına aman mı?

Benzer Konular

8 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap