Arama

Mehmet Başaran

Güncelleme: 5 Ekim 2011 Gösterim: 38.088 Cevap: 2
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
14 Kasım 2006       Mesaj #1
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Mehmet Başaran

Sponsorlu Bağlantılar
1926'da Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesi Ceylanköy’de doğdu. Kepirtepe Köy Enstitüsü’nü (1943) ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirdi (1946). Askerliğini yaparken Yedeksubay Okulu’ndan çavuşa çıkarıldı. Köy enstitüsü öğretmenliği, gezici başöğretmenlik, ilkokul öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği yaptı, Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) kuruluş çalışmalarına katıldı, 1979’da emekli oldu. 1950’li ve 1960’lı yıllarda güçlenen Köy Edebiyatı hareketinin şiirdeki önde gelen temsilcilerinden biri. İlk şiiri Köy Enstitüleri Dergisi’nde yer aldı. Adam Sanat, Gösteri, Kıyı, Varlık, Yansıma, Yazko Edebiyat, Yeditepe, Yeni Biçem, Yeni Ufuklar, Yücel gibi dergilerde şiirleri yayınlandı. Toplumcu düşünceyi didaktizme düşmeden şiirlerine sindirmeyi bildi. Şiirlerinde direnme ve umut temalarını iç içe işledi. Aynı temalar gözlem ve deneyimleriyle bütünleşmiş olarak "Ahlat Ağacı" ve "Nisan Haritası"ndan sonra şiir kitaplarına damgasını vurdu.

ESERLERİ

ŞİİR:
Ahlat Ağacı (1953)
Karşılama (1958)
Nisan Haritası (1960)
Kocakent (1963)
Pıtraklı Memleket (1969)
Gök Ekin (1975)
Meşe Seli (1982)
Günler Tuz Rengi (1986)
Sis Dağının Başında Borana Bak Borana (1990)
Koca Bir Troya Dünya (1997)
Pir Sultan Ölür Ölür Dirilir (2002)

ÖYKÜ:
Aç Harman (1962)
Zeytin Ülkesi (1964)
Sürgünler (1970)

ROMAN:
Elif Diye Bir Türkü (1976)
Mehmetçik Mehmet (1978)

ANLATI:
Çarığımı Yitirdiğim Tarla (1955)
Eylülün Kızgın Soluğu (1996)
Tonguç Yolu (1974)

ÖDÜLLERİ:

1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması başarı ödülü
1979 Orhan Kemal Roman Armağanı (Mehmetçik Mehmet ile)

Son düzenleyen RuffRyders; 5 Ekim 2011 18:35 Sebep: Sayfa düzeni.
Biyografi Konusu: Mehmet Başaran nereli hayatı kimdir.
ReaLin - avatarı
ReaLin
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #2
ReaLin - avatarı
Ziyaretçi
’DENİZ’ DEDİK ÖPÜP
BAŞIMIZA KODUK TUZU EKMEĞİ
Sponsorlu Bağlantılar

İlk günlerindeki gibi Troya'nın
Usulca dokundu mor yamaçlarına
Gül parmaklı şafak İda'nın
Işıdı sonyaz'ın gergin karnı
Kuytularda ince bir rüzgar
Okşadı küçük mavi çiçeklerini sevdanın
Sürüp gidiyordu yaşamın gelgiti

Sürüp gidiyordu doğumlar ölümler
Ardından ölümcül sancıların
Sese dönüştü titreyen çiyler
Baktım gözlerin söylence rengi
Neydi o yumuk avuçlarında
Bir giz gibi sımsıkı tuttuğun şey
Görünce dünyamızı neden ağladın
Söğütler yaprak döktü sular ürperdi

İlk günlerindeki gibi Troya'nın
Hangi korkularla kim demiş
Bir kız doğunca dört duvar sızlar diye
Sızlamadı genişledi duvarlar
Tanelenen başakla geçmişten geleceğe
Bakır taslarla içildi şerbetin
Itırlar defnelerle ilk çeyizin kondu sandığa
Nişanlandın yaşama beşik kertmesi

Onarmış gibi duvarlarını kentin
Dayanıklı olsun diye tüm acılara
Tuzladık kaya tuzuyla bedenini
Yuduk kırk bir çeşit ot katılmış sularla
Ve güllerin ve dikenlerin ve kırların acemisi
Kesilmesin diye dar geçitlerde soluğun
En mavi sözcüklerle seslendik sana
'Deniz' dedik öpüp başımıza koduk tuzu ekmeği

AMOS KALESİ

I

Bir incecik izle çıkar Turunç'tan
Soluk soluğa sarar yamaca
Geçer kısık göz gibi bakan suyu
Sıçrar kayadan kayaya
Çevik adımlarıyla Pan
Varır Amos Kalesi'ne

De ki huysuz dağ tekesi
Asmış ki suskunluğun ak keçilerini
Her oyukta oğlak gözleri
Diyonisos da geçer buradan
Yanık bal kokan havayla esrik
Varır Amos Kalesi'ne

İzledik o izleği temmuzda
Ayak seslerini duyduk yüzyıl çobanlarının
İzimiz karıştı yiten izlere
Hangi çağdan bakıyordu kertenkeleler
Yüreğimiz ağzımızda
Vardık Amos Kalesi'ne

II

Bir saklı ülke Amos Kalesi
Toroslar'ın böğründe Akdeniz'e karşı
Toprağın aydınlığın saydam belleği
Oyuk gözler gibi gömütler kırık taşlar
Bir saklı ülke Amos Kalesi

Dağın böğründe Akdeniz'e karşı
Ellerinin hünerini biriktirmiş bir güzel halk
Kırların yabanıl suskunluğunu Pan
Unutuşun eşsiz şarabını Diyonisos
Dağın böğründe Akdeniz'e karşı

Toprağın aydınlığın saydam belleği
Derinlerini yansıtıyor zamanın
Tapınakların karanlığını gizlerini insanın
Hüsnün körfezlerini
Toprağın aydınlığın saydam belleği

Oyuk gözler gibi gömütler kırık taşlar
Her şeyi biz mi taşıdık uzaklardan
Omuzlarımızda öyle bir sızı
Birden bin yıl yaşlandık sanki
Oyuk gözler gibi gömütler kırık taşlar

Bir saklı ülke Amos Kalesi
Kalın duvarların yorgunlukların ardında birden
Bir saklı gök bir saklı deniz
Mavi bir patlamayla yaşamın
Kanımıza karışan söylencesi

Bir saklı ülke Amos Kalesi

Son düzenleyen ReaLin; 29 Kasım 2006 11:42 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
6 Aralık 2006       Mesaj #3
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Mehmet Başaran,1926 yılında Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesi Ceylanköy'de doğdu. Kepirtepe Köy Enstitüsü'nü (1943) ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü bitirdi (1946). Askerliğini yaparken Yedeksubay Okulu'ndan çavuşa çıkarıldı. Köy enstitüsü öğretmenliği, gezici başöğretmenlik, ilkokul öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği yaptı, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)'nın kuruluş çalışmalarına katıldı, 1979'da emekli oldu.

1950'li ve 1960'lı yıllarda güçlenen Köy Edebiyatı hareketinin şiirdeki önde gelen temsilcilerinden biri oldu. İlk şiiri Köy Enstitüleri Dergisi'nde yayımlandı. Adam Sanat, Gösteri, Kıyı, Varlık, Yansıma, Yazko Edebiyat,Yeditepe, Yeni Biçem, Yeni Ufuklar, Yücel gibi dergilerde şiirleri yayımlandı. Toplumsalcı düşüncesini didaktizme düşmeden yapıtlarına sindiren, direnme ve umut duygularını, gözlem ve deneyimle beslenmiş köy yaşamını, köyde insan ilişkilerini, üretim, eğitim sorunlarını, siyasal yönetimin bozukluklarını, gerçekçi bir yaklaşımla işledi, yaşadığı yörelerdeki söylenceleri dile getirdi.

AHLAT AĞACI
Eşin dostun yaşıyor bak bahçelerde
Sen çıplak bir doruğun üzerindesin
Tam rüzgârın engini sardığı yerde

Yekpare bir mavilik üstünden akar
Altında köklerini sıkan toprak var
Dertleşir durursun gölgenle

Bazan öyle yakın geçer ki kayan yıldızlar
Halini soruverecekler sanırsın
Dağılır üstündeki yeşil sükût
Ümitle kımıldanırsın

Bakma sana bir ad verdiklerine
Yerle gök arasında bir karaltısın
Ve bütün dünya seni unutmuş
Sanki kim bilecek yaşadığını
Gelmese dallarına birkaç fakir kuş

Ne de dolmaz çilen varmış
İlk defa kırağı yaktı canını
Aşkı sonra bulutların
Rüzgârın cilvesi değil miydi
Döken yapraklarını

Durmuşsun kırların bir ucuna
Ah senin halin köylü hali
Yaşarsın kıraç toprakta
Servi-simin misali
Mehmet BAŞARAN

CAN YOLDAŞI
Sen hürriyetin türkülerin kızı
Sen sıcaklığı kanımın
Şu koskoca dünya üzerinde
Yoldaşı kimsesiz canımın

İşte gözgöze geldik bu akşam
İnandım aşılırmış Kaf dağları da
Kollarında bakir toprak lezzeti
Yanıyorsun bir damla ter kadar güzel

Sarışın tarlaları mı kucaklamışım ben
Ne bu çiçek kokusu ekin kokusu
Deli bir rüzgâr geçiyor gönlümden
Yıldızlar ışıyor gözlerin gibi

Böyle konuştukça avucun sıcak sıcak
Karşımda ıslak dudaklar titrer
Başım üstünde yeni doğmuş ay
Altın tınazlar gibi savrulur içim
Mehmet BAŞARAN
Son düzenleyen RuffRyders; 5 Ekim 2011 18:41 Sebep: Sayfa düzeni.

Benzer Konular

26 Eylül 2009 / Daisy-BT Müzik tr
14 Eylül 2011 / Jumong Müzik tr
15 Kasım 2006 / NihLe Sanat tr
9 Mart 2009 / virtuecat Sinema tr
25 Ağustos 2013 / Jumong Basın/Magazin tr