Arama

Kadı Burhaneddin

Güncelleme: 2 Kasım 2012 Gösterim: 39.714 Cevap: 4
AlCoLiC - avatarı
AlCoLiC
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #1
AlCoLiC - avatarı
Ziyaretçi
Kadı Burhaneddin
XIV. yüzyılda Anadolu, Anadolu Beylikleri adıyla, bölge bölge kurulan Türk Beyliklerinin idaresi altındadır.Selçuklu Devletinin çöküşünden sonra türeyen, her biri kendi başına buyruk, her biri bağımsız, büyüklü küçüklü bu beylikler, tek bir devlet gücüne bağlanıncaya kadar, birbirleriyle sürekli olarak çatışmışlardır. Aralarında birlik olmayınca, Anadolu'da dirlik de olmamış, halk sürekli bir huzurun özlemini çekmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
Hele iki beylik vardı ki, bunlar ötekilerinden daha büyük, daha güçlüydüler.

Biri Karamanoğulları, öteki Osmanlılar... Bunlar devamlı çatışıyor, çevrelerindeki küçük beylikleri sık sık birbirleri aleyhine kışkırtıyorlardı. Anadolu'nun Kayseri, Sivas kesimini ellerinde bulunduran Eratna Beyliği bu küçük beyliklerden biriydi.
İşte bu yıllarda, Kayseri'de, Şemseddin Ahmed adında ünlü bir kadı vardı. Adaletiyle, bilgisiyle tanınmış, sevilmişti. 1344 yılında Şemseddin Ahmed'in bir oğlu dünyaya gelmiş, bu sevimli çocuğa Burhaneddin adı verilmişti. Türk Edebiyatının büyük divân şairi, devrin seçkin bilim ve devlet adamı Kadı Burhaneddin işte bu çocuktu.
İlk öğrenimini babasından yapan Burhaneddin, daha 14 yaşlarındayken ana dili Türkçe'den başka Arap ve Fars dillerini, mantık ve hikmet gibi bilimleri, yaşından beklenmeyen bir ölçüde öğrenmişti.

Kayseri'de gördüğü öğrenimini yeterli bulmayan Burhaneddin, bir gün azığını aldığı gibi, yollara düşmüş, önce Kahire'ye, daha sonra da Halep'e gelerek öğrenimini tamamlamıştı. Onun gurbet hayatı 6 yıl sürmüş, 1364 yılında babasının ölüm haberini alır almaz Kayseri'ye dönmüştü.
Kayseri'de Kadı Şemseddin Ahmed'in yerine oturacak, adaleti onun gibi, ince eleyip sık dokuyacak kimse yoktu. Oğlu Burhaneddin ise o zaman 20 yaşındaydı. Gençti, tecrübesizdi ama, bilgisi ve zekâsıyla herkesi kendisine hayran bırakıyordu. Çok geçmeden Kayserililer onu babasının makamına oturtuverdiler. O günden sonra Kadı Burhaneddin adını aldı. Bununla da kalmadı. Eratna Beyi Gıyaseddin Mehmed'e damat oldu.
Gıyaseddin Mehmed'in kısa bir süre sonra öldürülmesiyle Eratna Beyliğinin başına oğlu Alâeddin Ali Bey geçmişti. Alâeddin Ali Bey, genç eniştesi Kadı Burhaneddin'i kendisine vezir tayin etmekte gecikmedi. Kadı Burhaneddin bir yanda devlet işlerini yürütürken öte yanda durmadan okuyor, öğreniyor, kitaplar yazıyor, tasavvuf ve edebiyatla uğraşıyordu.
1380 yıllarına doğru Eratna Beyi Alâeddin Ali Beyin ölümüyle yerine 7 yaşındaki oğlu tahta çıkmıştı. Bu durum sürekli karışıklıklara neden olmuş, Kadı Burhaneddin, halkın da isteği ve ısrarı üzerine idareyi eline alarak bağımsızlığını ilân etmiş ve Sivas'ta tahta oturmuştu.Onun 18 yıllık saltanatı, yine karışıklıklar, savaşlar, iç isyanlar içinde geçmiş, böyle olduğu halde, kılıç ve kalemini aynı ustalıkla kullanmış, 1500 gazeli 119 tuyuğ ve 20 rubaî'yi içine alan Türkçe koca bir divan meydana getirmişti.
Özellikle, Türk Edebiyatında (Tuyuğ) denen şiir örneğini en çok kullanan Kadı Burhaneddin olmuş, tuyuğlarında yiğitçe kükremiştir:

Özünü şeyh gören serdâr olur
Enelhak dava kılan berdâr olur.
Er oldur, Hak yoluna baş oynaya,
Döşekte ölen yiğit murdar olur.
Cana can vermeyenin ne canı var,
Can verenin adı ile sanı var.
Er kişinin matahı erlik olur.
Cevherinin lâl ile mercanı var.
Erenler öz yolunda er tek gerek
Meydanda erkek kişi mertek gerek
Yahşi yaman, katı yumşak olsa hoş
Serverim diyen kişi erkek gerek

Şiirlerinde adını, ya da takma adını kullanmayan Kadı Burhaneddin tekke şairleri gibi içine dönük değil, aksine hayata yaygın, Köroğlu misali, mertlik ve aşkı birlikte yaşatan, halka, halkın diliyle seslenen bir ozandır. 600 sayfalık Dîvân'ından ayrı olarak yazdığı İksîr-i Saâdet adlı eseriyle de bilgi dağarcığını ortaya koymuştur.

Bir gazelinde:

Şahâ, senün cemalünü göreyim ondan öleyim,
Susamışam visaline ereyüm andan öleyim
Dün gice düşte ben seni, benim ile görür idim,
Bu düşümün tabirini yorayım andan öleyim.

diyerek, son nefesine kadar aşkı dilinden düşürmemiştir.

Kadı Burhaneddin, Şeyh Müeyyed isyanı sırasında, 1398 yılında Sivas'ta şehit olmuş, ölümünden sonra kurduğu Beylik dağılmıştır.

Biyografi Konusu: Kadı Burhaneddin nereli hayatı kimdir.
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
30 Nisan 2008       Mesaj #2
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Kadı Burhaneddin {1345-1398}
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Türk Divan Edebiyatı şairi.
Asıl ismi Burhaneddin Ahmed dir. 1345 (hicri 754) yılında Kayseri'de dünyaya gelmiştir. XIII. yüzyıl başlarında Harzem'den Anadolu'ya göç eden Oğuzlar'ın Salur Boyu'na mensup Kayseri Kadısı görevinde bulunan Şemseddin Mehmed'in oğlu idi.
Kadı Burhaneddin çok yanlı bir kişidir. Bir taraftan (Anadolu'da, Mısır'da, Şam'da, Halep'de) çok iyi klasik bir İslam eğitimi aldıktan sonra ilim ve eğitim ile uğraşmıştır. Sonra çok başarılı olarak ve halkça sevilerek Kayseri'de kadılık görevini ifa etmiştir. Eratna Beyliği devlet işleri ile cok yakından (bey danışmanı, vezir ve beylik naibi olarak) ilgilenmiştir. Sonunda Sivas merkezli Kadı Burhaneddin devleti olarak kendi adı ile anılan bir devlet kurup bu devletin 18 yıl hükümdarlığını yapmıştır. Kadı Burhannedin bu siyasal uğraşları yanında edebiyat ve özellikle şiir ile yakından meşgul olmuş ve özellikle gazel, tuyuğ ve rubailerle dolu büyük bir Divan ortaya çıkarmıştır. Türk edebiyatında aruz veznini Türkçe'ye uygulayıp Divan şiirinin Divan edebiyatınin ortaya çıkması sürecine öncülük eden büyük bir Anadolu şairi olarak anılması gerekmektedir..

Hayatı
Kadı Burhaneddin eğitimine 4 yaşında iken babasının yanında başlamış; kısa sürede Arapça ve Farsça'yı öğrenmiş olup devrin orta eğitim kurumlarinda okunan lûgat, sarf, nahif, maânî, beyan, arûz, hesap, mantık ve hikmet gibi bilimleri bilir duruma gelmiş ve hatta öğretmenlik yapmaya başlamıştır. 1358 yılında 14 yaşında iken babası ile birlikte Mısır'a gitmiştir. Orada öğreminine devamla fıkıh, usûl-i fıkıh, ferâiz, hadis, tefsir, heyet ve tıp gibi bilim derslerini takip ederek dört mezheb (Hanefî, Şâfiî, Mâlikî, Hanbelî) hakkında bilgi edinmiştir. 1362 yılında Şam'a geçip; orada 1,5 yıl Mevlânâ Kutbedin Râzi'nin derslerine devam etmiştir. Oradan babası ile hacca gitmis; Hicaz'dan dönerken babasını kaybetmiştir. Sonra Burhaneddin 1 yıl Halep'te kalıp orada öğrenimini sürdürmüştür.
Burhaneddin 1364 yılında Kayseri'ye dönmüştür. Kayseri o zaman Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra kurulan ufak beyliklerden biri olan Sivas ve çevresinde kurulmus olan Eratna Beyliği idaresi altındaydı ve hükümdar Giyasettin Mehmed Beydi. Burhaneddin babasının eski görevine tayin edilmede önce güçlük çekmiştir. Ama 1365 hükümdar Eratna Oğullarından Giyasettin Mehmed Bey tarafından Kayseri Kadısı olarak göreve atanmıştır. Kadı Burhaneddin bu hükümdarın yakın danışmanlığını yapıp ve hatta kızı ile evlenip damadı olmuştur. Kısa süre sonra Giyasettin Mehmed öldürülmesiyle Eratna Beyliği hükümdarlığına oğlu Alâeddin Ali Bey geçmişti. Kadı Burhaneddin, başında olan eniştesi Alâeddin Ali Bey hükümdarlığı zamanında da giderek politik güç kazanarak kadılık görevine devam etmiş ve 1378de vezirlik görevini yüklenmiştir. Kadı olarak ve vezir olarak çok haksever tutumu, başarılı hükümleri ve adaletli idaresi ile halka kendini sevdirmiştir. Bu sıralarda Eratna Beyliği devletin iç olaylarına, siyasetine ve hatta silahlı çatışmalarına karışmıştır.
1381de Alâeddin Ali Bey vebadan vefat etmiş ve Eratna Beyliği hükümdarlık tahtı 7 yaşındaki oğluna kalmıştır. Önce emirlerden Kılıç Aslan devlet naipliğine getirilmiştir ama emirler arasındaki siyasi güç rekabeti sürekli karışıklıklar ortaya çıkartmıştır. Kadı Burhaneddin, halkın da isteği ve ısrarı üzerine, beyliğin bu zayıflığından istifade edip 1381de naip Kılıç Aslan'i öldürüp onun yerine beylik naibi olmuştur.
Hemen sonra, aynı yıl 1381de Sivas'ta istiklalini ilan ederek kendi adına hutbe okutup Sultanlık makamına geçip Kadı Burhaneddin Devleti adını taşıyan bir devlet kurmuştur. Bu devletin hükümdarlık makamında 18 yıl hüküm sürmüştür. Bir yandan kendi devletinin iç bütünlüğünü sağlayıcı politikalarla uğraşırken diğer taraftan komşu beylik ve devletler olan Akkoyunlular, Osmanlılar ve Memlûklular ile uğraşmak zorunda kalmıştır. 1392de Kastamonu seferine çıkan Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezıtin eyalet askerinden kurulu öncü ordusu Yıldırım Bayezitin büyük oğlu olan Şehzade Ertuğrul komutası altında, Kadı Burhaneddin'in askeri güçleri ile Çorum yakınlarında Kırkdilim mevkinde savaşa girişmiş; bu öncü Osmanlı ordusu yenik düşmüş ve Şehzade Ertuğrul bu savaşta ölmüştür. Bu galibiyetten sonra Kadı Burhaneddin'in Moğol asıllı akıncı kuvvetleri Osmanlı topraklarını talana başlamıştır. Yıldırım Beyazıt Macar saldırıları önlemek maksadiyla Rumeli'ye gitmek zorunda kaldığı için, 1393 baharında Anadolu geniş bir savaş ortamına dönmüştür. Türkmen Beyleri ve kent hakimleri ya Yıldırım ya da Kadı Burhaneddin odaklı bağlaşmalar kurmuşlar ve yer yer savaş haline geçmişlerdir. 1393de Yıldırım'ın Amasya, Merzifon, Turhal ve Tokat kalelerini fethi ve bu bölgeye büyük yetkilerle oğlu Mehmed Çelebi'yi vali tayin etmesi sonucu bir barış dengesi sağlanabilmiştir. Kadi Burhaneddin 1398 yılında ise Akkoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman Bey ile savaşa girişmiş; bu savaşı kaybedip esir düşüp Akkoyunlular tarafından öldürülmüştür. Kadı Burhaneddin devleti de onun öldürülmesiyle birlikte son bulmuştur.
Kadı Burhaneddin çok yanlı bir kişi olup, oldukça macera ve uğraş dolu bir hayat sürmüştür. Bilgin, adil, zeki, cesur ve lâfını esirgemeyen bir devlet adamı olduğu rivayet edilmiştir.

Edebi Kişiliği
Kadı Burhaneddin bu siyasi kişisel özelliklerinin yanısıra, edebiyat ve şiirle uğraşmayı da ihmal etmemiştir. 600 sayfa tutan bir divanı dolduracak kadar şiir yazmıştır. Bu divanında 1500 gazel, 119 tuyuğ ve 20 rubai bulunmaktadır ama hiç kasidesi bulunmamaktadır. Kadı Burhaneddin gazelleri ve tuyuğları ile ün kazanmıştır. Tuyuğ şeklini Divan edabiyatına getiren Kadı Burhaneddin olmuştur. Gazellerinin gayet içten ve aşkane oldukları görülür. Lirik şiirlerinde cesaret göze çarpar ve bu yönüyle de klâsik şiirden ayrılır. Aşk şiirlerinin yanısıra din ve tasavvuf ile ilgili şiirleri de vardır. Şiirlerinde ne mahlası ne de adı bulunmaktadır.
İran şiirini çok iyi bilen Kadı Burhaneddin divan şiirinin öğelerini Türkçe'ye mal etmede emeği geçen baş Türk şairlerdendir. Divan şiirinin ilk Türkçe örneklerini veren bir şair olarak Türkçe'yi aruza uydurmakta güçlük çektiği görülür. Bu aruz vezin eksikliği o kadar önemlidir ki Kadı Burhaneddin'in şiirlerinin çoğunda kullanılan vezini tayin etmek güç ve hatta bazılarında imkansız olur. Ancak bu eksiklik XIV. yüzyıl Türk divan edebiyatına katkısı bulunan şairlerin nerede ise hepsinde görülmektedir. Kadı Burhaneddin bu müşkülatını, canlı ve samimi edası ile giderir. Günlük konuşma dilini de şiirlerinde kullanması onun şiirlerine ayrı bir özellik verir. Edebi sanatlara, özellikle cinasa, düşkündür. Doğup, büyüyüp yaşadığı yerlerde Azeri lehçesi kullanılmamakla beraber, Kadı Burhaneddin'in şiir dilinde Azeri lehçesi özellikleri barizce görüldüğü için, Azeri lehçesi edebiyatında olduğu iddia edilebilmesine rağmen, Kadı Burhanedin'i bir Anadolu şairi olarak kabul etmek daha yerinde olur. Bazı şiirlerinde tasavvuf izleri gayet açıkca görülmekle beraber Kadı Burhaneddin'i bir sûfî ve mutasavvıf bir şair olarak dünya işlerinden el etek çekmiş bir kişi saymak doğru olmaz. Kadı Burhaneddin'in gerçek yaşamında zevk ve safa alemleri düzenlediği bilinmektedir. Kadı Burhaneddin esas itibarı ile beşeri, maddi aşkı işlemiş ve maceracı, döğüşcü, savasçı hayatının ve ruhunun izleri çok bariz olarak şiirlerinde yansımıştır.

Başlıca Eserleri
Bir Türkçe yazılmış 'Dîvan' adlı eseri ve iki tane Arapça yazılmış dini konuları işleyen 'İksîr-üs-Saadet fî Esrâr-ûl-İbâdet' ve 'Tercîh-üt-Tavzih' adlı eserleri bulunduğu bilinmektedir.

Eserlerinden örnek

Beyit
Er odur Hak yoluna baş oynaya
Döşekte olen yiğit murdar bulur


Tuyuğ
Hakka şükür koçlarun devrânıdur
Cümle âlem bu demün hayrânıdur
Gün batardan gün toğan yire değün
Işk erinün bir nefes seyrânidur


Gazel
Kandesin redifli
Gönülüme ben didüm ki kandesin
Gamzesinün oklarıyla kandesin

Gisusiyle bende düşdüm dir gönül
Didüm ana nola çünki bendesin

N'ola öpdüm gözüme sürdüm seni
Sen dahi âlemde bir turvendesin

Bendesin sen bendeyim ben tapuna
Bendeyim ben nice ki sen bendesin

Gözlerüm giryan ü biryândur gönül
Leblerüm şekker özün pür-handesin
(Vezin: Fâilâtün fâilâtün fâilünsdf)
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Eylül 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kadı Burhaneddin (1345–1398)
MsXLabs.org & Temel Britannica

Kadı Burhaneddin, Orta Anadolu'da kendi adını taşıyan bir beylik kurmuştur. Divan şairi olarak da büyük ün kazanmıştır.Kayseri kadısı Şemseddin Mehmed'in oğlu olan Kadı Burhaneddin babası gibi medrese öğrenimi gördü. Kahire, Şam ve Halep'te okudu. 1364'te Kayseri'ye dönünce Eretna Beyi Gıyaseddin Mehmed tarafından kentin kadılığına getirildi. Gıyaseddin Mehmed'in 1365'te ölümünden sonra başa geçen Alaeddin Ali döneminde Eretna Beyliği komşu devletlerin yoğun baskılarına ve saldırılarına uğradı. Kadı Burhaneddin bu dönemde Kayseri'yi Karamanoğulları'nın saldırısından ko­rudu ve kent yönetiminde başarılı işler yapa­rak kendisini gösterdi. 1378'de vezirliğe geti­rildi. 1380'de Alaeddin Ali'nin ölümü üzerine baş gösteren karışıklıklardan yararlanarak karşıtlarını beylik merkezi Sivas'tan uzaklaş­tırdı. Önce saltanat naibi oldu. Bir süre sonra da Eretna Beyliği'ne son vererek 1381'de hükümdarlığını ilan etti.Kadı Burhaneddin'in hükümdarlığı sürekli savaşmakla geçti. Komşu beyliklere karşı hayli başarılar kazandı. Doğudaki güçlü kom­şusu Akkoyunlularla 1388'den sonra iyi iliş­kiler kurdu. Kadı Burhaneddin 1389'da Osmanlıların Rumeli'de fetihlerle uğraşmasın­dan yararlanarak beyliğinin sınırlarını batıya doğru genişletmeye girişti. Bu yüzden Os­manlı Devleti'yle arası açıldı. 1392'de üzerine gönderilen Osmanlı ordusunu bozguna uğrat­tı. İki devlet arasındaki ilişkiler ancak 1394'te Timur'un Anadolu'ya gireceği haberlerinin yayılması üstüne düzeldi. Osmanlı Devleti, Memlûklar, Akkoyunlular ve Kadı Burha­neddin beliren Timur tehlikesine karşı birleş­me kararı aldılar. Ama Timur'un Anadolu'ya girmeyip Kafkasya'ya yönelmesi üzerine bir­lik dağıldı.Kadı Burhaneddin, Karamanoğulları'nın eline geçen Kayseri'yi geri almak için 1396'da Akkoyunlular'la birlikte harekete geçti. Ken­tin alınmasından sonra bağışlayacağına ilişkin söz vermesine karşın Kayseri valisini öldürtünce Akkoyunlularla arası açıldı. 1398'de Sivas yakınlarındaki savaşta Akkoyunlular'a yenilen Kadı Burhaneddin, Akkoyunlu Hü­kümdarı Kara Yülük Osman Bey tarafından öldürtüldü. Beyliği de kısa bir süre sonra Osmanlılar'ın eline geçti.Kadı Burhaneddin iyi bir yönetici, bilgin ve şair bir kişi olarak tanınmıştı. Dinsel konular­daki Arapça kitapları yanında Türkçe, Arap­ça ve Farsça şiirler de yazmıştı. Azeri ağzıyla kaleme aldığı Türkçe şiirlerinden oluşan Di­van'ı (1980) 14. yüzyıl Türkçe'sinin özellikle­rini ayrıntılarıyla yansıtması bakımından önemli bir kaynaktır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
12 Ocak 2010       Mesaj #4
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Gazel / Değül Mi

Ölmüş tenüme aşkı anun rûh değül mi
Gamzesi ile dil dahi mecrûh değül mi

Aşkiyle kavuştu gönlüm yoluna anın
Aşk ile kahılan kapu meftûh değül mi

Kirpüğü ne kılduğunı sen sanma muammâ
Gönülde anun yâresi meşrûh değül mi

Bin yılda eğer Nûh yaşadı ise bin yaş
Ol yaş bana bir lâhza-i memnûh degül mi

Ma’şûk ile âşık bir olur âşk oduyla
Mâdih dahi pes hem yine memdûh değül mi


Şair : Kadı Burhaneddin

Gazel / Öleyim


Şaha sinün camâlüni göreyim andan öleyim
susamışam visâlüne ireyüm andan öleyim

Bunca zemân lebün için saçun karanusındayam
Âb-ı hayât kandadur sorayum andan öleyim

Dün gice düşde ben sini binüm ile görir idüm
Bu düşümün ta’bîrini yorayum andan öleyim

Bezm-i ezelde ireli cânuma ışkı hüsninün
İremedüm varamadum ireyim andan öleyim

Canum u aklum u gönül zülfün içinde yitdiler
Teşviş eğer olmaz ise tarayım ondan öleyim


Şair : Kadı Burhaneddin
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
2 Kasım 2012       Mesaj #5
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye
Kadı Burhaneddin (1345-1398)

Asıl ismi Burhaneddin Ahmet olup Eretna Beyliğinde kadılık görevinde bulunduğu için Kadı unvanını almıştır. Kadı Burhaneddin Devleti, Burhaneddin Ahmet tarafından Eretna Devleti'nin zayıflamasıyla bu topraklar üzerinde 1381 yılında kurulmuş bir devlettir. Devletin merkezi Sivas'tır. Kadı Burhaneddin kısa zamanda Orta Anadolu'ya hâkim olmuş, ancak izlediği yayılma politikası yüzünden Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlılarla ilişkileri bozulmuştur. Akkoyunlularla yaptığı mücadele sırasında Kadı Burhaneddin, Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey tarafından öldürülmüştür.

Benzer Konular

12 Şubat 2016 / Gabriella X-Sözlük
18 Mart 2010 / Misafir Taslak Konular
27 Aralık 2015 / The Unique Siyaset ww
9 Haziran 2015 / Safi Felsefe ww