Arama

Salmakis Efsanesi

Güncelleme: 24 Şubat 2010 Gösterim: 8.021 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Şubat 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Salmakis Efsanesi

Sponsorlu Bağlantılar
Bodrum’un hemen yakınında Salmakis adlı bir tatlı su kaynağı vardır. Günümüzde Bardakçı adını alan bu yere ilişkin efsane, çağlar boyunca pek çok sanatçıya esin kaynağı olmuştur.

Bardakçı’da gökten düşme bir cennet parçası gibi, küçücük dupduru bir göl vardır. Mersinler, yabanıl sakız ağaçları çevresinde yeşil bir çelenk oluşturmuştur. Bu güzel gölde, doğayla yarışırcasına güzel bir peri kızı yaşamaktadır. Salmakis adlı bu güzel peri, tüm gününü göl sularında oynaşarak geçirir. Uzun saçlarını mersin ağacından yaptığı tarakla tararken göle bakar ayna gibi. Suda gördüğü güzelliğine kendisi de şaşırır, gülüşüyle yamaçları çınlatır. Güzelliği ve cümbüşlü yaşamıyla doğanın bir parçasıdır sanki.

Günün birinde göl kıyısında çiçek toplayan Salmakis, güzel bir delikanlı görür. Delikanlının adı Hermaphroditos’tur.
Bardakçı düzlüğünün bir yanında Hermes’in. bir yanında Afrodit’in tapmağı vardır. İki tanrı sevişir, Afrodit gebe kalır. Doğan çocuğa adlarını birleştirerek Hermaphroditos derler. Göz kamaştırıcı güzellikteki çocuk, on beş yaşma geldiğinde yerinde duramaz olur. Yeryüzünü tanımak için dolaşmaya çıkar, yolu Salmakis Gölü kıyısına düşer.

Salmakis, delikanlıyı görünce, yüreği sevgiyle dolar. Saçlarını şöyle bir düzeltip, tanrılardan, güzelliğiyle delikanlının aklını çelmeyi dileyerek, yanma varır. 'Sen bir tanrı mısın, değil misin? Tanrıysan sevgi tanrısı Eros olmalısın. Ne mutlu seni doğuran anaya, seni emziren sütnineye. Kız-kardeşlerin de seni görmekten sevinirler. Annen, sütninen, kardeşlerin mutlu ama sana varan kız, onlardan yüz kere, bin kere daha mutlu. Nice zevkler tadacaktır o...' Bugüne değin evlenmedinse, gel birbirimize varalım, yok bir gelinle gerdeğe girdinse yine de şuracıkta sevişelim. Hırsızlama bir zevk olsun bu razıyım...' der.

Hermaphroditos yeni yeni ergenlik çağma girmektedir. Çekingen ve sıkılgan bir gençtir. O zamana değin böyle bir şey aklına bile gelmemiştir. 'Git oradan' diye Salmakis’i iteler. Salmakis içi acıyla burkularak, bir çalılığın ardına gizlenir. Kendini yalnız sanan genç, önce ayaklarını sokar suya, daha sonra soyunup atlayıverir. Dibi görünen gümüş gölde bir fildişi heykeli andırmaktadır. Salmakis bu görüntüye dayanamaz, yüreğinin tüm ateşiyle 'Artık benimsin' diye bağırıp kendini suya atar. Delikanlıya sıkıca sarılır, öpmeye çalışır. Delikanlı kurtulmaya çalıştıkça Salmakis daha sıkı sarar. Birlikte gölün derinliklerine doğru inmeye başlarlar. Hermaphroditos kurtulmak için tanrılara yakarırken, Salmakis: 'Yalvarırım ikimizi birbirimize kavuşturun,' dileğinde bulunmaktadır. Tanrılar Salmakis’e acır dileğini kabul ederek, onları tek gövdede birleştirirler. Batıda 'hünsa' anlamına gelen 'Hermaphrodite' sözü bu efsaneden kaynaklanmaktadır.


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Halikarnaslı Salmakis İle Hermafrodit’in Öyküsü

Sponsorlu Bağlantılar


Cinsellik ve aşk tanrıçası, tanrıların tanrısı Zeus’un çapkın kızı güzeller güzeli Afrodit, üvey kardeşi hırsızların, habercilerin, tüccarların koruyucu tanrısı Hermes ile sevişince gebe kalmış ve nurtopu gibi bir oğlan doğurmuş.




salmakis




Ona, baba ve annesinin isimlerini bir arada taşıyan “Hermafrodit” adını vermişler. Dağlarda, bayırlarda, bahçelerde yorulmadan koşan, sıçrayıp hoplayan, bir ceylan kadar zarif ve güzel olan bu körpe, yakışıklı delikanlı, onaltı yaşına gelince çevresini tanımak, gezip görmek için yollara düşmüş. Halikarnas’a kadar gelmiş. Limanın hemen yanında, bugünkü adı Bardakçı Koyu olan yere, “Salmakis Koyu”na ulaşmış. Koy sanki cennetten bir köşe imiş. Küçük, berrak bir gölcük bu koya bambaşka bir güzellik veriyormuş. Gölcüğe şırıl şırıl akan, pırıl pırıl bir de su varmış.

Bu şirin cennet gibi koyda, kendi güzelliğine hayran, uzun saçlı, mavi gözlü “Salmakis” adında bir su perisi yaşarmış. Salmakis gece gündüz çırılçıplak o güzel vücuduyla suya girer çıkarmış. Suya daldığı zaman, su olur akarmış. Günlerden bir gün Hermafrodit, göl kenarındaki rengarenk, mis gibi kokan çiçeklerin arasında dolaşırken, Salmakis ile karşılaşmış. Salmakis delikanlının güzelliğine hayran olmuş, heyecandan dili tutulmuş, çılgına dönmüş. O anda delikanlıya aşık olmuş.

Titreyen bir sesle Hermafrodit’e yaklaşmış, ellerinden tutmuş, gözleri gözlerinde güzel şeyler söylemiş ona. Beraber yaşamayı teklif etmiş.

Genç, toy ve çekingen delikanlı; utanmış, sıkılmış, kızarmış, sesini çıkarmadan hemen oracıktan uzaklaşmış. Serinlemek ve biraz da heyecanını giderip, rahatlamak için bir palmiyenin altına oturmuş. Biraz dinlendikten sonra soyunmuş, çırıl çıplak gölcüğün serin sularında yüzmeye başlamış.

Salmakis de bir sakız ağacının altında gizlendiği mis kokulu ıtırların arasından delikanlının tüm hareketlerini sevgi ve arzu ateşiyle yanıp tutuşarak seyretmiş. Bu ilahi güzelliğe bir an önce kavuşabilmek için, yerinden fırlamış, suya atlamış, kolları ve bacakları ile delikanlıyı sarıp sarmalamış. Eller ellerde, bacaklar bacaklarda, dudaklar dudaklarda kenetlenmiş. Sevginin ve aşkın doruğa ulaştığı iki bedenin bir birlerine sarıldığı bu anda, su perisi Salmakis tanrılara haykırarak yalvarmış: “Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın, aynı bedende bir can gibiyiz. Hiç bir güç bizi birbirimizden ayırmasın”.

Tanrılar bu yürekten gelen sesi cevapsız bırakmamışlar. Salmakis’in o büyük aşkını, Hermafrodit’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler. O gün bu gün Hermafrodit, insan vücudunda erkek ve dişi yarımlarının bölünmez bir bütünü, iki cinsli bir mitos olarak dünyamızda yaşamış.


Benzer Konular

9 Ekim 2008 / Pasakli_Prenses Mitoloji
4 Mart 2010 / Misafir Mitoloji
10 Ekim 2008 / Pasakli_Prenses Mitoloji
21 Temmuz 2009 / ThinkerBeLL Mitoloji
29 Ağustos 2007 / _PaPiLLoN_ Mitoloji