Arama

Sınıf Yönetimi

Güncelleme: 4 Kasım 2008 Gösterim: 10.004 Cevap: 2
PembeSeker - avatarı
PembeSeker
Ziyaretçi
4 Kasım 2008       Mesaj #1
PembeSeker - avatarı
Ziyaretçi
Eğitimin Kalitesi ve Sınıf Yönetimi

Sponsorlu Bağlantılar
•Okulun sahip olduğu -olabileceği kaynakla- rın eğitsel amaçları için kullanımı, eğitim yönetiminin kalitesine bağlıdır.
•Bu kalite, eğitim yönetimi hiyerarşisinin her basamağında yer almalıdır.
•Bu basamaklardan biri de;

SINIF YÖNETİMİDİR

•Sınıf Yönetimi, eğitim yönetimi hiyerarşisinin ilk ve temel basamağıdır.
•Sınıf, öğrencilerle yüzyüze olunan bir yerdir.
•Eğitim Yönetiminin kalitesi, büyük ölçüde sınıf yönetiminin kalitesine bağlıdır.

Etkili Bir Öğretimin Değişkenleri

•Sınıfın iklimi.
•Sınıftaki etkileşim düzeni.
•Sınıftaki iyi ve olumlu ilişkiler.
•Öğrencilerin katılımı.
•Örgütlenme;görev paylaşımı.
•Davranış düzeni

Sınıf Yönetimi; sınıf yaşamının bir orkestra gibi yönetilmesidir.
Öğretmen,bir orkestra şefidir.
Sınıf Yönetiminin Boyutları:

Sınıf Ortamının Fiziksel Düzenlemesi:

Sınıfın genişliği, düzenlenmesi, renkler,

•ısı ve ışık, oturma düzeni, öğrencilerin grup-lanırılması, temizlik, estetik, eğitsel araçlar.

Plan-Program Etkinlikleri:

Programlara uygun Yıllık,ünite planları yapıldıktan sonra öğrenciyi asıl etkileyen Günlük Planların yapılması ve uygulanması.

Zaman Düzenine yönelik etkinlikler:

Etkili öğretim, öğrenmeye ayrılan zamanın çoğunluğuna ve etkili kullanımına bağlıdır.

Zamanın ders dışı ve bozucu etkinlikler-le harcanmaması, sıkıcılığın önlenmesi, öğrenci zamanının çoğunluğunu okulda-sınıf-ta geçirmesi; devamsızlığın önlenmesi.

İlişki Düzenlemeleri:

Sınıf kurallarının belirlenip, öğrencilere benimsetilmesi, sınıf yaşamının kolaylaştırıl-ması, öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen ilişki düzenlemeleri vs.

Davranış Düzenlemeleri:

Sınıf ortamının istenen davranışı sağlayabilir hale getirilmesi.

Sınıf ikliminin olumlulaştırılması

Sorunların ortaya çıkmadan tahmin edilmesi yoluyla istenmeyen davranışların önlenmesi.

Sınıf kurallarına uyulmasına sağlanılması.

Yapılmış olan istenmeyen davranışların değiştirilmesi.

Sınıf Yönetiminin Modelleri

•Eğitim alanındaki gelişmeler toplumsal gelişmelere de bağlı olarak sınıf yönetimi modellerini;

•baskıcıdan demokratiğe,

•şekil yöneliminden amaç yönelimliye, öğretmen ağırlıklıdan

•öğrenci ağırlıklıya yönlendirmiştir.

•Bu yönelimlerin seçimi, yine de yönetim durumuna, ortama, olaylara, sınıf sisteminin çevresine göre kaymalar gösterebilir.

Örnek: Yönetim algısı şekil ağırlıklı olan bir okulda öğretmen amaç yönelimli modeli kullanmak için bu şekil özelliklerinde değişiklik yapmaya kalktığında, okul yönetiminin tepkisiyle karşılaşabilir. Bu tepki aşılamazsa, öğretmenin benimsediği modelde, tepkiye yanıt verici değişimler gerekebilir.

Sınıf Yönetiminin Modellerini Şöyle sıralayabiliriz:

Tepkisel Model: İstenmeyen bir düzenleniş sonucuna yada bir davranışa tepki olan sınıf yönetimi modelidir.

•Amacı; istenmeyen durum yada davranışın değiştirilmesidir.

•İşleyişi, istenmeyen sonuç-tepki şeklindedir.Düzen sağlayıcı ödül-ceza türü etkinlikleri içerir.

Önlemsel Model : Planlama düşüncesine bağlı, geleceği kestirme, istenmeyen dav-ranış ve sonucu, olmadan önleme yönelim-lidir.

Amacı:Sınıf sorunlarının ortaya çıkmasına olanak vermeyici bir düzenleyiş ve işleyiş oluşturarak, tepkisel modele gereksinimi azaltmaktır.

•Sınıfta yanlış davranışa olanak vermeyen bir sosyal sistem oluşturmaya çalışır.

•Etkinlikler bireyden çok gruba yöneliktir.

Gelişim Modeli:Sınıf yönetiminde öğrenci-lerin, fiziksel,duygusal, deneyimsel gelişim düzeylerinin gerektirdiği uygulamaların geliştirilmesini esas alır; uygulamaya geçil- meden önce öğrencilerin ona bu açıdan ha- zırlanmasını öngörür. 4 Basamaktan oluşur:

1. Onuncu yaşa kadar sürer. Öğretmene çok iş düşer. Nasıl öğrenci olunacağının öğrenil-diği zamandır.

2. On-Oniki yaş arası dönemdir. Sınıf yönetimine verilen ağırlık azalır. Öğrenciler olgunlaşma döneminde sınıf yönetimine uymaya, öğretmeni hoşnut etmeye isteklidir.

3. Oniki-Onbeş yaşları arasıdır. Arkadaş beğeni ön plana çıkabilir. Öğretmeni sıkıntıya sokmayı seçebilirler. Sınıf yöneti-minin kurallarını ararlar.

4. Lise yıllarıdır.Öğrenciler kim olduklarını, nasıl davranmaları gerektiğini anlamaya başlarlar.Akıllanırlar. Yönetim sorunları azalır. Arkadaşlarının etkisi gittikçe artar.

Bütünsel Sınıf Modeli:Bu modelde önlem-sel sınıf yönetimine öncelik verme, gruba olduğu kadar bireye de yönelme, istenen davranışa ulaşabilmek için, istenmeyenin nedenlerini ortadan kaldırma vardır.

•Etkinlikler sürecinde seçilecek davranış örgüleri,öğrencinin gelişim basamakları ile uyumlu olanlardan seçilir.

•Modelin çevre boyutunda, okul, aile, boş zaman etkinliklerinin yer aldığı arkadaş çevresi vardır.

Sınıf Yönetiminde Etkililik

•Sınıf Yönetimi kararları, öğrencileri kontrolden çok eğitimin kalite ve sürekliliğini sağlamaya yönelik olmalıdır.

•İyi bir sınıf yönetimi, iyi bir öğretime bağlıdır.

•Bu anlamda sınıf yönetimi araç, kaliteli bir eğitim amaçtır.

•Öğrenci başarısının değişkenlerinden biri, belki başlıcası sınıf yönetimidir.Araştırmacılar, öğren-ci özelliklerindeki farklar ka-dar, sınıfın yapı ve yönetimindeki farkların da başarıyı belirleyici olduğunu göstermiştir. Bir sınıfta başarılı lan bir öğretmen benzer öğrencilerin bulunduğu başka bir sınıfta başarısız olmuştur.

Sınıf Yönetimi, çok yönlü ve uzun çabalar isteyen, güç bir iştir. Her gün saatlerce kala-balık bir öğrenci grubuyla beraber olmak, yapılacak her davranışı ayrıntısıyla planlamak, gerçekleş-mesini sağlamak, sınıftaki her şeyden her an haberli olmak kolay bir iş değildir.

•Öğrenciler uzun süre oturarak, derse ilgile-rini veremezler. Öğretmenin erken-geç, kolay-güç öğrenen, normal-özürlü öğrencilerle ayrı ayrı ilgilenmesi gerekir.

•Sınıfta çok yönlü karmaşık bir ilişki ağı vardır.

•Sınıf ve öğrencilerin özellikleri değiştikçe yönetsel uygulamalarda farklılaşmalıdır.

(Ör: Düşük yetenekli öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıflarda, daha çok zamana ihtiyaç vardır.)

•Sınıf Yönetiminin değişkenleri, öğrenci, öğretmen, okul ve eğitim yönetimi, çevre olarak sıralanabilir.

Etkili bir sınıf yönetiminin kritik ögesi ÖĞRETMEN’ dir. Çünkü o diğer ögelerin bütünleştiricisi ve bir dereceye kadar da belirleyicisidir.

•Öğretmenin yeterlilikleri artırılıp, bunların kullanımının temel değişkeni olan mesleğe karşı tutumu olumlulaştırılmadıkça, iyi bir sınıf yönetimi beklenemez.

•Etkili bir sınıf yöneticisi olarak öğretmenin, sınıfı eğitim için hazırlaması, sınıf kural ve süreçlerini belirleyip, öğretmesi, öğretimini düzenleyip sürdürmesi, öğrencilerin uygun davranmasını sağlaması beklenir.

Dersliğin Düzenlenmesinin Amacı

•Özellikle birinci sınıfa yeni gelen öğrenciler için Sınıf yeni ve genelde korku duyulan bir kavramdır. Öğrencinin bu korkusunun temelinde yeni bir ortama girmesinin getirdiği yabancılık, ailesinden aldığı duyumlar ve üst sınıflara giden büyüklerinden aldığı sınıfla ilgili olumsuz duyumlar neden olabilmektedir.
Bu nedenle:

•Öğrencilerde görülebilecek bu olumsuz ve yanlış izlenimin ortadan kaldırılması için,

•Yaşı, seviyesi ve eğitim düzeyine uygun olarak gerekli bilgi, beceri ve davranışların kazandırılabilmesi için sınıf düzenlemesinin amacına uygun yapılması eğitim-öğretim çalışmaları için zorunluluktur.

Dersliğin Düzenlenmesinde Uyulacak Kurallar:

FİZİKSEL YÖNDEN:

1. Aydınlatma : Dersliğin aydınlatması dersliğin tüm bölümlerinde ders ve ders dışı etkinliklerin rahatlıkla yapılabileceği türde olmalı, derslikte bulunanların aydınlatmanın azlığından veya çokluğundan rahatsız olmalarına fırsat verilmemelidir. Işığın göze direk gelmesi engellenmelidir. İmkan varsa derslikte ayarlanabilir elektrik düğmeleri kullanılmalıdır.

2.Havalandırma:Dersliğin havalan-dırmasına gereken önem verilmelidir. Oksijen azlığı öğrencileri dikkatsiz ve uykulu yapar. Etkinlikler esnasında bozulan dersliğin havalandırması teneffüslerde yapılmalı, ders içinde derslik havalandırmasından, özellikle karşılıklı pencerelerin açılarak yapılan derslik havalandırmasından kaçınmalıdır. Çünkü karşılıklı açılan pencereden oluşacak cereyan öğrencileri rahatsız eder.

3- Isınma : Dersliğin ısısı mevsim ve zamana uygun olarak yapılmalıdır. Çünkü duruma uygun olmayan ısı fiziksel rahatsızlıklara, ilginin azalmasına, zihnin gevşemesine, özellikle düşük ısı çabaları ısınmaya yöneltmekte, zihnin etkinliklere odaklaşmasını güçleştirmektedir. Bu nedenle dersliğin ısısı ortalama yirmi derece civarında olmalıdır.

4- Temizlik: Dersliğin ve derslik içinde bulunan araç,gereçlerin temizliğine önem verilmelidir. Dersliğin temizliği öğrencilerin fiziksel ve ruhsal rahatlıkları açısından gereklidir. Temiz bir ortamda bulunan öğrenciler hem etkinliklere rahat ve istekli olarak katılır, hem de kazanmaları gereken temel davranışları kazanmalarına fırsat verilmiş olur, öğrenci sınıfı temiz bulmalı ve temiz terketmelidir. Aynı şekilde kullanılacak araç-gereçlerin temizliğine de gereken önem verilmelidir. Unutulmamalıdır ki, temiz bir araçla çalışan öğrenci ile temiz bir araçla çalışan öğrenci davranışı arasında çok fark vardır.

5- Renk: Renkler öğrencilerin fiziksel ve psikolojik davranışlarını etkiler. Bu nedenle dersliğin ve derslik içinde bulunan araçların renk seçimlerinde öğrencilerin sınıf düzeyleri dikkate alınmalı, araç-gereçlerde etkinliğe uygun renk seçimi yapılmalıdır. Okulun derslik, salon ve diğer bölümlerinin boyanmasında pekala öğrencilerin görüşleri alınabilir.

6- Gürültü : Öğrencileri rahatsız edici, işitmeyi engelleyici, dikkati dağıtıcı, fiziksel ve ruhsal sağlığı bozucu bir etkendir. Bu nedenle okulun dışından gelebilecek gürültüyü azaltmanın en önemli yolu okul binasının yapımında çözümlenmelidir (ses yalıtımı vb.). Derslik içinde oluşan gürültü derslik içi etkileşimi olumsuz yönde etkiler. İletişim güçlüğü çeken ve gürültüyü öğretmene söyleyemeyen öğrenciler çoğu kez söyleneni anlayamazlar, ayrıca gürültülü bir ortamda öğretmenin söylediklerini yinelemesi zamanın iyi kullanılmasını engeller. Öğretmenin gürültü olduğunda sesini yükseltmemelidir. Bunun yerine bir süre sessiz kalması, varlığını hissettirecek bir davranış göstermesi yararlı olabilir.

Oturma Düzenleri: Öğrencilerin oturma düzenleri yapılan eğitim-öğretim çalışmalarını; sınıf yönetimini olumlu yada olumsuz yönde etkiler.

Öğrenci arkadaş ilişkileri, çalışkan- tembel durumları, seviye grupları oluşturma, farkında olunmadan sevilen sevilmeyen öğrenci durumları, ders araçlarının, sıraların, öğretmen masalarının vb. durumlar sınıf yönetimi ve eğitim-öğretimi olumlu-olumsuz yönde etkileyen etkenlerdir.

Fiziksel Ortamın Düzenlenmesi:

•Sınıf ustaca düzenlenmiş bir çevre olmalı. Çünkü davranış değiştirmenin çok etkili yolu, çevreyi değiştirmektir.

•Sınıf ortamı, işlevsel bir sanat ve güzellik alanı, öğrenme için güdü merkezi olmalı, öğrenci özelliklerine göre kolaylık sağlamalı.

•Uyarıcı ve çeşitlenmiş ortamda öğrenme daha iyi gerçekleşir.

Sınıfın Ana Bölümleri:

•Sınıf,öğrencilerin sessiz oturup ders dinlediği bir müze değil, arkadaşlarıyla birlikte araştırmalar yaptığı bir laboratuar olmalıdır.

•Öğrencilerin oturma düzenleri değiştirilmeli

•Öğrenme stratejilerine uygun oturma grupları oluşturulmalıdır.

Not: Oturma durumlarını gösteren şemalar üzerinde durulacak.

1. Program Yönünden

•İnsana, göstermesi gereken davranışları kazandırma, göstermemesi gerekenleri değiştirme olarak tanımlanabilecek olan eğitim sürecinde, gerekenin ne olduğu yasa ile belirlenmiştir. (METK)

•Okulların kuruluş gerekçesi, bu yasada belirtilen özelliklere sahip bireyler yetiştirmektir.

•Bu özellikler grubunun adı “Türk Milli Eğitiminin Amaçları”dır.

•Eğitim bakanlığı, okullar, yöneticiler, öğretmenler, dersler, programlar, bunlar için ayrılan kaynakların hepsi, bu “amaç”ları gerçekleştirmenin “araçları”dır.

•Her dersin, o okul için, o sınıf için özel amaçları programlarda belirlenmiştir.

•Programda yer alan bazı ünite ve konular için bakanlıkça, hedefler ve davranışlar da yazılmış, örnek hedefler alınarak bunlar için örnek eylem planları yapılmıştır.

•Eğitim Bakanlığı bunların uygulama esaslarını, öğretmenin esneklik sınırlarını belirlemiştir.

•Bu esnekliğin kullanılmasında dikkat edilecek hususları Şöyle sıralayabiliriz:

a) Her öğrencinin gücü yettiği oranda yetiştirilmesi,

b) Gereksiz bilgi vermek yerine, eğitsel amaçlara uygun davranış kazandırılması,

c) Bütün sınıflarda başlangıç noktası yakın çevre olması,

d) Ünitelere, konulara ve bunların programdaki sırasına aynen uyulma zorluğunun olmaması,

2. Eğitim Planları Yönünden:

•Uygun öğrenme düzenlemeleri yapılırsa herkes öğrenebilir, bu düzenekleri hazırla-ma işinin bir dilimi de planlamadır.

•Planın, geleceğe geniş açıdan ama ayrıntıya inmeden gören biçimi, eğitimde yıllık plandır.

•Gelecekteki yaklaşık kırk dakikalık dilimi, her dakikası ile belirleyen, ders planıdır.

•Bu ikisi arasında ünite planı vardır.

•Eğitimde bireysellik, bireysel planlamayı gerekli kılar.

•Sınıfta seviye grupları oluşmuşsa bunlar için ayrı planlar yapılmalıdır.

•Ders planı bir mikro yönetim örneği olmalı, nelerin yapılacağı yanında, bunların nelerle yapılacağı da ayrıntısı ile belirlenmelidir.

•İyi bir ders planının olmayışı, sınıfiçi etkinlikleri sıkıcı hale getirir. Bu da öğrencileri dersten hatta okuldan soğutup, uzaklaştırır.

Plan yapmadan Şu üç notaya dikkat edilmelidir:

a. Sıra : İçeriğin mantıksal ve tutarlı bir düzen ile verilmesini anlatır.

b.Süreklilik: Öğrenmenin bütünlüğünden kaynaklanır. Her eğitsel etkinlik, geçmişte yapılanlardan yararlan malı, onlarla tutarlı olmalı, gelecekle yapılacakları gözeterek, onlara hazırlık sağlamalıdır. Plan, önceki ve sonraki öğrenmeler gözetilip, onlarla bütünleşme sağlanacak şekilde yapılmalıdır.

c.Bütünlük: Bir derste kazanılanların, başka derslerdeki etkinliklerde kullanılmasıdır.

•Bir ders planının, hazırlık, uygulama, denetleme, pekiştirme dilimlerinden oluştuğu söylenebilir.

İyi Planın Özellikleri:

•Hedef ve davranışların belirlenmesi.

•Konunun belirlenmesi.

•Sürenin belirlenmesi.

•Yöntem ve öğretim stratejilerin belirlenmesi.

•Araç-gereçlerin belirlenmesi.

•Yapılacak ders içi ve ders dışı çalışmaların belirlenmesi.

•Bir önceki etkinlikten kazandırılamayan bilgi, beceri ver davranışların belirlenmesi.

•Değerlendirme etkinliğinin belirlenmesi.

3- Çevrenin Tanınması Yönünden

Öğretmen eğitim-öğretim yapacağı ortamı en iyi şekilde tanımak zorundadır. Çalışmalarında çevre imkanlarından olabildiğince yararlanmak, hem öğrencilere kazandırılacak bilgi beceri ve davranışları geliştirmek ve pekiştirmek, hem de çevrede görülebilecek eğitim-öğretimi olumsuz etkileyecek faktörlerin belirlenmesi ve buna uygun tedbirlerin alınması için çevrenin çok iyi şekilde tanınması gerekir.

Bu bağlamda:

A- Bütün olarak,

a) Çocuğun yaşadığı çevrenin fiziki özellikleri,

b) İklim koşulları,

c) Ekonomik yapısı,

d) Sosyo-Kültürel yapısı,

e) Gelenek,görenek, örf-adet ve diğer yaşantıları

B- Özel olarak,çocuğun

a) Fiziki yapısı,

b) Psikolojik yapısı,

c) Sosyal yapısı,

d) Bilgi-Beceri ve Davranış seviyesi,

e) Yetenekleri,ilgileri

f) Beklentileri,

•Yönlerinde öğretmenin iyi bir çevre tanıma çalışması yapması gereklidir.

4.Hazırlık Yönünden

•Öğretmen ders öncesi işleyeceği konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmalı, gerekirse konu ile ilgili değişik kaynaklardan bilgi edinme ve bilgi pekiştirme yoluna gitmeli, dersini hangi ortamda işleyeceğini, hangi araçları kullanacağını, hangi yöntem ve teknikleri kullanacağını, etkinlik esnasında yapılacak çalışmaları önceden belirlemelidir. Derste kullanılacak araç-gereçlerin önceden denemesi yapılmalı, kirli, arızalı veya kullanılamayan araç-gereçlerle sınıfa girilmemelidir. Gerekirse ders esnasında kaynak kişi olarak yararlanılacak kişiler de belirlenmeli ve kesinleştirilmelidir. Ayrıca ders sonunda yapılacak değerlendirme etkinlikleri ve değerlendirme türü de önceden belirlenmelidir.

Sınıf İçinde Öğretmen


1- Davranış ortamı oluşturma : Öğretmen sınıfta konu veya etkinlik durumuna göre öğrencilerin uygun davranış gösterebilmelerini sağlayacak ortamlar oluşturması gereklidir. Hem fiziksel anlamda (uygun sınıf düzenlemesi), hem de psikolojik anlamda (olumlu davranışların takdir edilmesi, örnek gösterilmesi vb.) öğrencileri olumlu davranış göstermeye teşvik edecek çalışmalara yer verilmelidir.

2- Sınıfta öğretmenin yeri : Öğretmen sınıftaki yeri konuların işlenişi ve amaçların türüne göre değişir. En önemlisi sınıfın tümünü görebilmek, sınıfta olan bitenin farkına varmak, istenmeyen davranışların farkına varmak, olumlu davranışları fark edebilmektir. Öğretmen ders içinde araç-gereç kullanırken ve özellikle sınıf tahtasını kullanırken sınıfa sırtını dönmemeli, bir öğrenci veya bir grupla ilgilenirken, diğer öğrencileri gözden kaçırmamalıdır. Ayrıca öğretmenin sınıftaki dolaşması da bir amaca dayalı olmalıdır. Çünkü gelişigüzel yapılan sınıf içi dolaşması bazen öğrencilerin dikkatini dağıtmakta, bazen de öğrenciler ile öğretmen arasındaki iletişimi olumsuz yönde etkilemektedir. Çünkü gezerek bir konuyu anlatan öğretmeni sınıfın bütününün dinlemesi ve izlemesi imkansız olmaktadır.

3-Öğretmenin örnek olması : Öğrencilerin gözünde öğretmen anne ve babasından daha önemli ve örnek alınacak kişidir. Öğrencilerin eğitimle ilk tanışması genelde görsel olmaktadır. Çocuk genelde gördüğü şeyi benimser ve taklit eder. Bu nedenle öğretmen her davranışı ile model olmalıdır. Kılık kıyafet, yürüme, konuşma, planlı olma, kurallara uyma, kendi söylediklerine uygun hareket etme, soğuk kanlı ve sabırlı olmak, davranışlarda açık olmak, uygun koşul yaratma, olumlu ve uygun öğretmen davranışları arasında sayılabilir. Öğretmenin derste yaptığı önerilerle kendi yaşantısı tezat teşkil etmemeli, öğrencileri ikilem içine düşürmemelidir.

4- Sınıfta güç ilişkisi : Öğretmen sınıfta her durumda öğrenci bulunabileceğini, bir ders ortamında değişik durumdaki öğrencilerle etkileşimde bulunması gerektiğini bilmeli ve sınıfta kendisinden başka güçlü kişilerin de bulunduğunu dikkate almalıdır. Örneğin öğretmenin yardımına gereksinimi olan öğrenciler bu yardımın zamanına, şekline ve süresine çoğu kez kendileri karar verirler. Önemli olan sınıfta güçler çatışması oluşturmak değil, güç ilişkisini yerinde kullanarak karşılıklı iletişim yoluyla güç dengesini verimli kullanmak ve değerlendirmektir.

5- Demokratik ortam : Eğitim-öğretim ortamında en çok gerekli olan durumlardan bir tanesidir. Hem sınıf ortamında öğrencinin kendisinden beklenen davranışları gösterebil-mesi, demokrasi bilincinin yerleşip gelişebilmesinin teme-linde ailesinde ve sınıfında demokratik ortamın oluşturul-ması yatar. Sınıfta bulunan tüm kişilerin fikirlerini serbestçe söyleyebildikleri, göstermeleri gereken davranışları göstere-bildikleri, diğer kişilerin de konuşma ve hareketlerine saygı duyabildikleri bir ortam oluşturulmalı, bu ortam her-kes tarafından benimsenmeli ve korunmalıdır. Sınıf ve okul kurallarının belirlenmesinde öğrencilerin görüşleri alınma-lıdır. Öğretmen burada ne baskıcı, ne de serbest bırakıcı olmamalı, tam tersine demokratik ortamın oluşmasında demokrasinin kuralları işletilmelidir.

6- Sınıfta iletişim : Sınıf ortamında işlemesi gereken en aktif kuraldır. Öğrencinin tanınması, imkanların belirlenmesi, seviyelerinin belirlenmesi, sorunlarının belirlenmesi, ilgi ve yeteneklerinin belirlenmesi, bilgi akışının sağlanması, olumlu davranış kazandırılması hep iletişimle olur. İletişim öğretmenden öğrenciye, öğrenciden öğrenciye, öğrenciden öğretmene, çevreden hepsine, daha doğrusu herkesten herkese olursa yararlı olur. Tek yönlü iletişim sıkıcıdır ve dönütün yararlarından uzaktır.

•Sınıfta öğretmen iletişim için uygun ortamı hazırlamalı, iletişim bir amaca dayalı olmalı, sınırlı olmalı, gereken kişiler gerektiği kadar iletişime katılabilmelidir. İletişim gerek öğret-men, gerekse başka kişilerce engellenmemeli-dir. Konuşmacının akıcı ve işlek bir dil kullan-ması, konuşmanın jest ve mimiklerle destek-len-mesi iletişimi olumlu yönde etkiler. Sınıfta bulunan herkesle göz temasında bulunulması, tatlı bir söz, uygun bir davranışı başıyla onayla-ma, gülümseme etkili bir iletişimin özelliklerin-dendir. Kırıcı, küçük düşürücü, alay edici olma-yan, sınıftaki herkesi cesaretlendiren yöntemler etkili iletişimin anahtarı sayılır.

7- Zaman yönetimi : Sınıftaki zamanın tümü eğitsel amaçlara yönelik etkinlikler için kullanılmalıdır. Bunu sağlamanın yolu sınıf süreçlerinin dikkatle planlanması, zamana bağlanmasıdır. Öğretmen sınıfta yönetsel işlerle fazla uğraşmamalıdır. Örneğin idari bir işlemle ilgili gereğinden fazla açıklamada bulunmak veya numara ve ad soyadı okuyarak yoklama yapmak gibi. Ayrıca araç-gereçlerin ders öncesinde hazırlanması, kitap dolabının uygun yerde bulunması da zamanın etkili ve verimli kullanılmasını sağlar.

8- Eşitlik : Eğitim-öğretimi olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi de öğrencilerin öğretmen hakkında edindiği izlenimdir. “Öğretmen en çok Ali’yi seviyor.” veya “Öğretmen Esra’nın akrabası, ona daha fazla önem veriyor.” Şeklinde düşünen öğrencilerin yeterli katılımı sağlaması güçtür. Bu nedenle öğretmenini sınıfta bulunan tüm öğrencilere eşit mesafede bulunması, herkesle eşit olarak ilgilenmesi, tüm öğrencilere eşit oranda değer verdiğini göstermesi gerekir. Verilecek bir ödül tüm öğrenciler için eşit olmalı, sınıf kurallarına uymayan bir öğrenci veya istenmeyen bir davranışı gösteren bir öğrenci için öğrenmenin davranışı aynı oranda olmalı,

Sınıfın Öğretim Ortamı

a) Hedef davranışların belirlenmesi ,

b) Öğretim araçlarının belirlenmesi,

c) Öğretimin uygulanması,

d) Dikkati çekme,

e) Amaçları açıklama (hedeften haberdar etme,

f) Güdüleme,

g) İçeriği kazandırma,

h) Dönüt alma-düzeltme,

i) Özetleme-Değerlendirme,

j) Pekiştirme,

İstenmeyen Davranışların Önlenmesi

a) Sınıfın davranış düzeni,

b) İstenmeyen davranışlar

c) İsteneni destekleyen davranışlar,

d) İstenmeyen davranışların sınıf dışı etkenleri,

e) İstenmeyen davranışların sınıf içi etkenleri

•1- Öğrencilerin özellikleri,

2- Sınıfın yapısı,

3- Eğitim programı

4- Öğretim yöntemleri,

5- Öğrenci başarısı,

6- Öğretmenin özellikleri,

a) İstenmeyen davranışlara karşı stratejiler,
1- İsteneni çağrıştırıcı davranmak,

2- İstenen davranışa inandırmak,

3- İstenen davranışı güçlendirmek,

4- İstenen davranışı kolaylaştırmak,

İstenmeyen Davranışların Değiştirilmesi

a) İstenmeyen davranışlara karşı yaklaşımlar:

1-Sorunu anlamak,

2- Görmezden gelmek,

3- Uyarmak,

4- Derste değişiklik yapmak,

5-Sorumluluk vermek,

6-Öğrenciyle konuşmak,

7-Okul yönetimi ve aileyle ilişki kurmak,

8-Ceza vermek

8.Ceza Vermek:

•Ceza, öğrencinin istemeyeceği, hoşlanmayacağı bir durumla karşı karşıya getirmek anlamında kullanılmıştır.

•Cezadan çok önleyici yöntemlere baş vurulmalı, ama ceza vermemeye çalışmak uğruna dersin engellenmesine de izin verilmemelidir.

•Ceza davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi nasıl yaptığı için ceza aldığını bilmelidir.

•Okulda bulunmanın ve ödev yapmanın ceza olarak algılanması iyi olmaz

·Cezalar, istenmeyeni vermek veya istenenden yoksun bırakmak şeklinde düşünülebilir.

·Cezanın hemen davranışın ardından gelmesi, etkilenme durumlarına göre kişilere ceza verilmesi, sınıf dışında uygulanması önerilmektedir. Öğrencilerin çoğunun duyacağı şekilde ayıplama, olumsuz davranışı çoğaltan, yalnızca yanlış davrananın duyacağı şekilde olan ise azaltan bir yöntem olarak bulunmuştur.

·İstenen bir davranış denetlenmeden sürdürüldüğünde, doyum, bıkkınlık, yorgunluk yaratır, davranış terk edilebilir. Terkedilme durumunda doğal olarak oluşan , şiddetli olmayan bir ceza kullanılabilir.

·Okulda fiziksel cezanın yeri olmamalıdır. Geçici bir uyum sağlama dışında yararı yoktur. Ceza kalkınca daha çoğalan bir uyumsuzluğa dönüşür. İnsanı saldırgan yapar,kişi ilk fırsatta o cezayı başkasına yansıtır.

·Fiziksel ceza gören öğrenciler korkak ve yalancı olur

Alıntıdır

Son düzenleyen asla_asla_deme; 4 Kasım 2008 13:07 Sebep: Gerekli Düzenlemeler Yapıldı
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
4 Kasım 2008       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
SINIF YÖNETİMİ

Sponsorlu Bağlantılar
Giriş


Eğitim sözcüğünün farklı tanımlarının ortak yanı, onun, davranış değiştirme, davranış oluşturma amaçlı etkinlikler bütünü olmasıdır. Öğretim, öğrenme, davranışın sağlanması amacıyla yapılan ön çabalardır, insanların öğrenim düzeylerinin göstergesi diplomaları, eğitim düzeylerininki ise davranışlarıdır. Terli iken soğuk su içmemek, yemekten sonra dişleri fırçalamak, ulaşım akımını engellememek için yolun sağından yürümek gerektiğini bilen ama bu davranışları uygun şartlarda yapmayan insan, öğrenmiş ama eğitilmemiştir. Öğrenimin yalnızca cahilliği giderdiğini belirten halk deyişimiz de bu yargının farklı bir anlatımıdır.
Toplumsal yaşamımıza bu açıdan baktığımızda, öğrenim düzeyi yüksek olan çok sayıda insanın azımsanmayacak sayıdaki davranışının, bilmesi gereken yasal-düşünsel kurallara, çoğu kez bilinçsiz olarak uymadığını görürüz. Bu davranışların süreklilik kazanması durumunda o kişiler için, öğretilmiş ama eğitilmemiş denebilir.
Eğitimin önşartı olan öğretim - çünkü, rastlantılar dışında, bilmediğimiz bir şeyi yapamayız- ne yazık ki eğitimin garantisi olamamaktadır. Bu durumda, öğrenme için kullanılan kaynakların insanları hedefe yeterince götüremediği söylenebilir.
Kültürümüz, bildiği gibi davranmayanı elbette uygun şartlarda-sırtında kitap yükü taşıyan uzun kulaklı yük hayvanına benzetmektedir: İkisi de taşıdığı bilgiye göre davranmıyor. Bu tür insan, yalnızca geleceğin bilgiye dayalı hizmet düzenekti yapısına değil, bugünün toplumuna bile uygun değildir. Bilgiyi taşıyan ama kullanamayan değil, nasıl öğreneceğini bilen, gerçek bilgilere ulaşabilen, bildiği gibi davranan, düşünerek yeni bilgiler üretebilen, sorun çözen insanlara gereksinim vardır.
Nasıl bir öğrenme sağlayalım ki zamanla çabuk unutulmasın, uygun şartlarda davranışa dönüşebilsin sorusunun yanıtı verilmelidir. Nitelikli bir öğrenmenin sağlanıp, bu bilgilerin uygun şartlarda davranış olarak da gösterilebilmesinin şartlarına ek olarak, öğrenilenlerin yinelenmesi, somutlaştırılması, yapılarak deneyim ve alışkanlık
sağlanması, gerekliliğine inanılıp düşünsel olarak da eyleme hazır bulunulması sayılabilir. Bunların gerçekleşeceği düzeneğin oluşturulup sürdürülmesi, geliştirilmesi, öğretmenlerde sınıf yönetimi becerilerinin bulunmasını gerektirir.
Öğretmenler, bilgi taşıyıcı ve aktarıcı değil, bilgi kaynaklarına giden yollan gösterici, kolaylaştırıcı birer eğitim lideri olmalıdır. Okullarımızın bir örnek ve sınırlanmış yapılan buna uygun olarak değiştirilmeli, yalnızca yaptığını doğru yapan değil, doğru olanı yapan insanlar yetiştirilmelidir (Schlechty, 1991: 41, 42).
Eğitim, yalnızca okullarda gerçekleştirilen bir etkinlik değildir, ama okul, eğitim amacıyla kurulmuş özel bir çevredir (Bursalıoğlu, 1987: 58). Okulun varlığı, bu özel çevrenin oluşturulup denetlenmesi amacından kaynaklanmıştır (Lemlech, 1988: 165).
Okul denen özel çevrenin üç temel işlevindenbiri, öğrencileri dış çevrenin güçlüklerinden korumak, onlara yaşamı kolaylaştırmaktır. Bu işler için yetiştirilmiş büyüklerin -yönetici, öğretmen ve diğer görevlilerin- sürekli denetiminde olan okulda, bu kişilerin her tür yardım ve desteğini bulan öğrenciler için yaşam, okulda, dış çevredekinden daha kolay olacaktır. Okulda bilgilerin verilişi de kolaydan zora, basitten karmaşığa bir düzen içindedir.
Okulun ikinci işlevi, dış çevrede kolay rastlanabilecek olan istenmeyen davranıştan okuldan içeri sokmayarak, öğrenci davranışlannı temizlemektir. Kumar, alkol, küfür gibi öğrenci için istenmeyen yaşam ögeleri okula alınmaz, okulda hoş görülmez. Yasal metinler, bu dav-ranışların görülebileceği işyerlerinin, okulun yakınında yer almasını yasaklar. Böylece, geleceğin toplumunun istenmeyen davranışlardan arındırılması, genç yaşta bunların zararlı etkileriyle karşılaşmaması sağlanmaya çalışılır.
Dengeleme, okulun üçüncü işlevidir. Okulun dışındaki çevrede, insanların kişisel özellikleriyle açıklanamayacak düzeylerde yaşama farklılıklan görülür. Bu çarpıcı farklar, toplumun güç dengesini değiştirerek huzurunu, banşını bozar, gelişmesini engeller. Geleceğin toplumunun barış ve huzur içinde yaşaması, bu farklann açıklanabilir, mantıklı bir düzeyde tutulmasına bağlıdır. İşte okul, bu aşın farkların kendi sınırlan içinde sergilenmesine, yaşamasına izin vermeyen, toplumsal yaşamda olmayan dengeyi kendi sınırları içinde kurması gere-ken bir kurumdur. Bu nedenle bütün öğrenciler, şu veya bu renk ve biçimde önlük veya forma giyerler; aynı öğretmenlerden yararlanırlar; aynı sıralarda otururlar. Dış çevrenin çok farklı şartlarında yaşayan öğrenciler, okula geldiklerinde, benzer şartlarda, yan yana olur, birbirlerinin yaşama biçimlerinden etkilenir, birbirlerini daha iyi tanır, anlarlar. Okuldaki görevliler, okulun bu işlevlerinin farkında olarak davranmalıdır.
Okulun sahip olduğu - olabileceği kaynakların eğitsel amaçlar için kullanımı, eğitim yönetiminin kalitesine bağlıdır. Bu kalite, eğitim yönetimi sıra dizininin (hiyerarşi) her basamağında yer almalıdır. Bu basamaklardan biri de sınıf yönetimidir.

Sınıf Yönetimi ve Boyutları


Sınıfyönetimi, eğitim yönetimi sıra dizininin ilk ve temel basamağıdır.
Sınıf, öğrencilerle yüz yüze olunan bir yerdir. Eğitimin hedefi olan öğrenci davranışının oluşması burada başlar. Eğitim için gerekli birincil kaynaklar olan öğrenci, öğretmen, program, kaynaklar, sınıfın içindedir. Eğitim yönetiminin kalitesi, büyük ölçüde, sınıf yönetiminin kalitesine bağlıdır.
Etkili bir eğitimin değişkenleri arasında en çok yer kaplayanlar, sınıf yönetimine ilişkin özelliklerdir: Sınıf iklimi, etkileşim düzeni, iyi ilişkiler, öğrenci katılımı, örgütleme, davranış düzeni (Brophy, 1988: 2, Harris, 1991: 817; Chiang, 1991: 2001).
Sınıf yönetimi, sınıf yaşamının bir orkestra gibi yönetilmesidir (Lemlech, 1988: 3): içinde öğrenmenin gerçekleştiği bir çevrenin oluşturulabilmesi için gerekli olanak ve süreçlerin, öğrenme düzeninin, ortamının, kurallarının sağlanması, sürdürülmesidir (Brophy, 1988: 2; Montero-Sieburth, 1989: 4; Doyle, 1986: 394); öğretmen ve öğrencilerin çalışma engellerinin en aza indirilmesi, öğretim zamanının uygun kullanılması, etkinliklere öğrencilerin katılımının sağlanmasıdır (Kearney and Others, 1985: 19); sınıftaki kaynaklann, insanlann, zamanın yönetimidir (Haigh, 1990: 13).
Sınıf yönetimi etkinliklerinin bir boyutunu, sınıf ortamının fiziksel düzenine ilişkin olanlar oluşturur: Sınıfın genişliği, sınıf alanının çeşitli etkinliklerin yapımı için bölümlenmesi, ısı, ışık, gürültü düzenekleri, renkler, temizlik, estetik, eğitsel araçlar, oturma düzeni, öğrencilerin gruplanması, bunlann başlıcalandır. Fiziksel düzenlemeler, öğrencinin rahat etmesini sağlamak, okul ve sınıfın çekiciliğini artırarak öğrencinin okula isteyerek gelmesini gerçekleştirmek öğrenmeyi kolaylaştırmak amaçlan için yapılır. "Eğitim" olarak tanımlanan davranış değişikliği, uygun ortamlarda gerçekleşir.
Sınıf yönetiminin ikinci boyutunu plan-program etkinlikleri oluşturur. Amaçlar esas alınarak, yıllık, ünite, günlük planların yapılması, kaynakların belirlenip dağılımının sağlanması, iş ve işlem süreçlerinin belirlenmesi, araç sağlama, yöntem seçme, öğrenci özelliklerini belirleme, gelişimlerini izleme ve değerlendirme, öğrenci katılımını düzenleme, bu grupta ele alınabilir. Bu etkinlikler, geçmişi ve var olan durumu ele alarak geleceği görme ve şekillendirme amaçlı çabalar olarak görülebilir.
Üçüncü boyut, zaman düzenine yönelik etkinliklerdir. Etkili öğretim, öğrenmeye ayrılan zamanın çokluğuna ve etkili kullanımına bağlıdır (Montero-Sieburth, 1989: 11; Morris, 1990: 81). Sınıf içinde geçirilen zamanın çeşitli etkinliklere dağılımı, zamanın dersdışı ve bozucu etkinliklerle harcanmaması, sıkıcılığın önlenmesi, öğrencinin zamanının çoğunu okulda-sınıfta geçirmesinin sağlanması, devamsızlığın ve okuldan ayrılmaların önlenmesi, bu boyut içinde görülebilir.
Sınıf yönetiminin dördüncü boyutunu ilişki düzenlemeleri oluşturur. Sınıf kurallarının belirlenip öğrencilere benimsetilmesi, sınıf yaşamının kolaylaştırılmasına yönelik öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen ilişki düzenlemeleri, özellikle, bir sonraki boyut olan dav-ranışı da şekillendirici etkinliklerdir.
Beşinci boyut, davranış düzenlemelerinden oluşur. Sınıf ortamının istenen davranışı sağlayabilir hale getirilmesi, sınıf ikliminin olumlulaştırılması, sorunların, ortaya çıkmadan önce tahmin edilmesi yoluyla istenmeyen davranışların önlenmesi, sınıf kurallarına uyul-masının sağlanması, yapılmış olan istenmeyen davranışların değiştirilmesi bu boyuta ilişkin olarak söylenebilir. Sınıf yönetimi, başka açılardan da boyutlanabilir.
Sınıf Yönetimi Modelleri


Sınıf yönetimi etkinliklerinin zaman boyutu, bu etkinliklerin çeşitlenmesini sağlayarak, bunlan farklı modellere bağlamayı kolay-laştırır. Bir eğitim yılı bütünü içinde, önce bu bütünün, sonra da gerek-sinim duyulan zamanlarda bütün içindeki tek tek etkinliklerin veya et-kinlik gruplarının, farklı modellerle yürütülmesi gerekebilir. Model seçimi ve kullanımı, amaçlara, kaynaklara ve gereksinimlere göre değişir.
Eğitim alanındaki gelişmeler, toplumsal gelişmelere de bağlı olarak, sınıf yönetimi modellerini baskıcıdan demokratiğe, şekil 14 yönelimliden amaç yönelimliye, öğretmen ağırlıklıdan öğrenci ağırlıklıya yönlendirmiştir. Bu yönelimlerin seçimi, yine de yönetim durumuna, ortama, olaylara, sınıf sisteminin çevresine göre kaymalar gösterebilir. Örneğin, yönetim algısı şekil ağırlıklı olan bir okulda öğretmen, amaç yönelimli modeli kullanmak için bu şekil özelliklerinde değişiklik yapmaya kalktığında, okul yönetiminin tepkisiyle karşılaşabilir. Bu tepki aşılamazsa, öğretmenin benimsediği modelde, tepkiye yanıt verici değişimler gerekebilir.
Sınıf yönetimi modelleri,tepkisel, önlemsel, gelişimsel ve bütünsel olarak gruplanabilir. Her modelin kullanımında, farklı yöntemler uygulanabilir. Örneğin, tepkisel modelin kullanımında, demokratikliğin veya öğrenci ağırlıklı olmanın seçenekleri, birer yöntem olarak uygulanabilir: Sınıfa kitap ve defter getirmeyen bir öğrenci davranışının değiştirilmesi amacı ile tepkisel modeli kullanırken, öğrenciyle görüşme, veliyle haberleşme, okul yönetiminden yararlanma, aileye dış destek sağlama, yerel yönetimlerden yararlanma, hukuk sistemini devreye alma yöntemlerinden birini veya birkaçını kullanabilir. Yöntem seçimi, amaçlara, olaya, tarafların özelliklerine göre değişir. Bu yöntemlerin kullanılış biçimleri farklı teknikler olarak görülür: Öğrenciyle görüşme yönteminde, doğrudan görüşme tekniği kullanılarak kitap ve defteri konu edilip soruna yaklaşılabileceği gibi, asıl konunun o olduğu farkettirilmeden, başka bir konu ile giriş yapılıp defter ve kitapla ilgili olanlar, sanki asıl konu o değilmiş gibi ele alınarak dolaylı görüşme tekniği kullanılır. İkinci teknik, duyarlığı yüksek, çekingen çocuklarda ve açıkça tartışılması rahatsızlık yaratabilecek konularla ilgili konuşmalarda daha uygundur.
Tepkisel model, istenmeyen bir düzenleniş sonucuna veya bir davranışa tepki olan sınıf yönetimi modelidir; amacı, istenmeyen durum veya davranışın değiştirilmesidir. Bu anlamıyla, sınıf yönetiminin klasik modeli olduğu söylenebilir, işleyişi, istenmeyen sonuç-tepki şeklindedir. Düzen sağlayıcı ödül-ceza türü etkinlikleri içerir. Etkinliklerin yönelimi, gruptan çok bireyedir. Bu. modele sık başvurmak zorunda kalan öğretmenin, sınıf yönetimi becerilerinin yüksek olmadığı, diğer üç modeli gereğince kullanmadığı söylenebilir. Modelin zayıf yönlerinden birisi de her tepkinin bir karşı tepki doğurur olmasıdır. Ama sınıfta istenmeyen bir davranış ve sonuç oluşmuşsa, bu modelin kullanılmasına da gereksinim duyulabilir.
Önlemsel model, planlama düşüncesine bağlı, geleceği kestirme, istenmeyen davranış ve sonucu, olmadan önleme yönelimlidir. Amacı, sınıf sorunlarının ortaya çıkmasına olanak vermeyici bir düzenleniş ve işleyiş oluşturarak, tepkisel modele gereksinimi azaltmaktır. Bu model sınıf etkinliklerini bir "kültürel sosyalleşme süreci" olarak ele alır, sınıfta, yanlış davranışa olanak vermeyen bir sosyal sistem oluşturmaya çalışır. Eğitim öncesi düzenlemeleri, istenen davranışın kolayca gösterilebileceği bir ortamı, istenmeyen davranıştan uzaklaştırıcı kuralları, plan ve programları, hazırlıkları içerir. Etkinlikler bireyden çok gruba yöneliktir (Jacobsen and others, 1985: 243; Harris, 1991:157).
Gelişimsel model, sınıf yönetiminde öğrencilerin, fiziksel, duygusal, deneyimsel gelişim düzeylerinin gerektirdiği uygulamaların gerçekleştirilmesini esas alır; bir ugulamaya geçilmeden önce, öğrencilerin ona bu açılardan hazırlanmasını öngörür.
Jacobsen (1985: 244) bu modeli dört basamaktan oluşturur.
Birinci basamak, onuncu yaşa kadar süren, nasıl öğrenci olunacağının öğrenildiği zamandır, öğretmene çok iş düşer,
İkinci basamak, on-oniki yaş arası dönemdir. Sınıf yönetimine verilen ağırlık azalır, öğrenciler olgunlaşma yolunda, sınıf düzenine uymaya, öğretmeni hoşnut ermeye isteklidir.
Üçüncü basamak, oniki-onbeş yaşlan arasıdır. Öğrenciler, zevk ve destek almak için birbirlerine bakarlar, yetke görüntüsü verirler. Öğretmeni sıkıntıya sokmayı seçebilir, bunun sonunda arkadaşlarının beğenisini de kazanabilirler. Sınıf yönetimi kurallarının nedenlerini ararlar.
Dördüncü basamak lise yıllandır. Öğrenciler, kim olduklarını, nasıl davranmaları gerektiğini anlamaya başlarlar, sosyalleşir, akıllanırlar, yönetim sorunları azalır. Çocukta ana baba ve yetişkinlerin etkisi, yirmi yaş dolaylarına kadar gittikçe azalır, sonra artar. Arkadaşlarının etkisi ise gittikçe artar. Bu iki etkinin kesiştiği oniki yaş dolayı, öğretmen ve ana baba için sıkıntı yıllandır (Brophy, 1988: 6, 7).
Sınıf yönetimi algılarını bütünleştiren bütünsel sınıf yönetimi modelinde önlemsel sınıf yönetimine öncelik verme, grubu olduğu kadar bireye de yönelme, istenen davranışa ulaşabilmek için istenmeyenin nedenlerini ortadan kaldırma vardır, istenen davranışın uygun ortamlarda gerçekleşeceği bilincine dayanarak ortam düzenlemeye, bütün önlemsel yönetim çabalarına karşın oluşabilecek istenmeyen davranışları düzeltmek amaayla tepkisel yönetim araçlarından yararlanmaya çalışılır. Bu etkinlikler sürecinde seçilecek davranış örgüleri, öğrencinin gelişim basamakları ile uyumlu olanlardan seçilir. Bu model için sınıf yönetiminin sistem modeli denebilir. Modelin çevre boyutunda; okul, aile, boş zaman etkinliklerinin yer aldığı arkadaş çevresi vardır.
Sınıf Yönetiminde Etkililik


Sınıf yönetimi, Öğrencilerin etkili bir davranış örüntüsü kazanmaları yanında, davranışlannı anlama ve yönlendirme yollarını geliştirmelerine de yardıma olmalıdır (Jacobsen and others, 1985: 223). Her davranışın başkalan üzerindeki etkilerini kestirebilme, bunlan olumlulaştırabilme, insanların "bir topluluğun üyesi" olmaktan çıkıp "bir toplumun üyesi" olmaya yöneldiklerinin temel göstergesidir (Otta-way, 1966: 1-10).
Sınıf yönetimi kararlan, öğrencileri kontrolden çok, eğitimin kalite ve sürekliliğini sağlamaya yönelik olmalıdır (Brophy, 1988: 2). tyi bir sınıf yönetimi, iyi bir öğretime bağımlıdır. 8u anlamda sınıf yönetimi araç, kaliteli bir eğitim amaçtır.
Öğrenci başarısının değişkenlerinden biri, belki başlıcası sınıf yönetimidir.
Araştırmalar, öğrenci özelliklerindeki farklar kadar, sınıfın yapı ve yönetimindeki farkların da başarıyı belirleyici olduğunu göstermiştir. Bir sınıfta başanlı olan öğretmen, benzer öğrencilerin bulunduğu başka bir sınıfta başarısız olmuştur (Pauly, 1991: 29, 31, 43).
Sınıf yönetimi, çok yönlü ve uzun çabalar isteyen, güç bir iştir, Hergün saatlerce kalabalık bir öğrenci grubuyla beraber olmak, yapılacak her davranışı ayrıntısıyla planlamak, gerçekleşmesini sağlamak, sınıftaki her şeyden her an haberli olmak kolay değildir. Öğrenciler, uzun süre oturarak, derse ilgilerini veremezler. Öğretmenin, erken-geç, kolay-güç öğrenen, normal-özürlü öğrencilerle ayrı ayrı ilgilenmesi de gerekir. Sınıfta çok yönlü ve karmaşık bir ilişkiler ağı vardır. Ne yazık ki bazı öğretmenler bunun farkına bile varamazlar. Sınıftaki herkesin özellikleri, diğerlerinin davranışını etkiler. Öğretmen ve öğrencinin davranışı, sınıfta, herkesin inceleyebileceği şekilde ortada olduğundan, insanların duyarlığı, alınganlığı artabilir. Sınıfta herkes, ders dönemi boyunca, herkesin açık denetimindedir (Jacobsen and others, 1985: 233; Pauly, 1991 37-40).
Öğrenciler gelişim evrelerine göre, sınıf yönetimi uygulamaları da değişir, ilk yıllarda çocuklar, sınıfta kural, işlem dizin ve adetlere daha çok gereksinim duyarlar.
Bir-iki yıl içinde bunlar öğrenilmiş olabileceğinden, ağırlıktan azalır. Kural ve işlem dizinler, eğitim için araç olarak kullanılmalıdır. Daha üst sınıflarda gençlik çağı başlar, düzene uyum sorunları artar, öğrenciler, yetişkinlerin yetkesine kızmaya, tavır almaya başlarlar. Özellikle bu çağda öğretmenlerin daha duyarlı davranması gerekir.
Emir yerine istek bildiren anlatımlara yönelme, öğrencinin alınganlığını, çekingenliğini hesaba katma, öğretmenin alacağı sesli-sessiz tepkileri farklılaştırır. Daha sonraki yıllarda gençlik çağının aksilikleri geçer, ders konularına yönelim artar (Brophy, 1988: 6,7).
Sınıf ve öğrencilerin özellikleri değiştikçe, yönetsel uygulamalar da farklılaşmalıdır. Düşük yetenekli öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıflarda, daha çok zaman gereksenir. Kalabalık sınıflar, daha çok düzen çalışması ister. Benzeşik sınıflar, daha az sorun yaratır (Brophy, 1988: 7). Sınıf yönetimi davranışlarının seçiminde bu özellikler dikkate alınmalıdır.
Sınıf yönetiminin değişkenleri, öğrenci, öğretmen, ortam, okul ve eğitim yönetimi, çevre olarak sıralanabilir (Jacobsen and others, 1985: 234; Wrag, 1985: 202; Harris, 1991: 157). Etkili bir sınıf yönetiminin dönümcül (kritik) ögesi öğretmendir, çünkü o diğer ögelerin bütünleştiricisi ve bir dereceye kadar da belirleyicisidir. Öğretmenin yeterlikleri artırılıp, bunların kullanımının temel değişkeni olan mesleğe karşı tutumu olumlulaştırılmadıkça, iyi bir sınıf yönetimi beklenemez.
Etkili bir sınıf yöneticisi olarak öğretmenin, sınıfı eğitim için hazırlaması, sınıf kural ve süreçlerini belirleyip öğretmesi, öğretimi düzenleyip sürdürmesi, öğrencilerin uygun davranmasını sağlaması beklenir (Harris, 1991: 158).
Eğitim ortamı, sınıfın fiziksel, davranışsal ve öğretim ortamlarının bileşimiyle oluşur. Amaçlara ulaşmaya en uygun fiziksel düzenlemeler, çok yönlü hazırlıklara dayalı etkili bir eğitim planı, bu planın uygulanışında gözlenmek istenen öğretmen ve öğrenci davranış örüntüleri, ortamın ögeleri olarak görülebilir.
Özellikleri, hazır oluşu, beklentileri, davranışlarıyla öğrenci; ortam ve olanak sağlayıcı, kolaylaştırıcı, destekleyici olarak okul yönetimi ve çevre, sınıf yönetimini bu alanlar açısından etkilerler. Etkili yönetilen sınıfta, öğrencilerin görevle ilgili olma düzeyi yüksek, bozucu davranışların düzeyi düşük, öğretim zamanının amaçlar yönünde kullanılış düzeyi yüksektir (Harris, 1991: 157).
Sınıf Yönetiminin Sınıf Dışı Değişkenleri


Eğitim uğraşının hedefi olan davranış, bireyin kişisel özellikleri ve çevre değişkenliklerinin etkileşimiyle oluşur (Gage and Berliner, 1984: 273; Tanner and Tanner, 1987: 132). Bireyin bir davranışa "yapabilir" olarak hazır olması, o davranışın her zaman her yerde görülebileceği anlamına gelmez. Uygun davranış ancak uygun şartlarda gerçekleşir. Uygun çevre sağlamak şartıyla, değiştirilemeyecek davranış olmadığı söylenebilir.
İlgi, gereksinim, tutum, beklenti, isteklendirme kişiyi davranışa iten güçlerle ilgili kavramlardır. Bunlar bireyin çevresinden kaynaklanan, sorun olduklarında da çözümleri büyük ölçüde çevrede olan durumlardır. Çevre-davranış ilişkisinin bu yanı, öğretmenin çevreyi temel kaygı olarak alması gerektiğinin başka bir kanıtı olarak gözetilmelidir.
Uzak Çevre


Çevre değişkenleri bir davranışın güdüleyicisi olabileceği gibi, en-gelleyicisi de olabilir. Bu iki yönlü etki, hem yakın, hem de uzak çevreden gelir. Burada yakın çevre, öğrencinin her gün içinde bulunduğu çevre olarak alınmıştır: Sınıf, okul, aile, boş zaman geçirme alanları. Uzak çevre, onu zaman zaman etkileyen diğer ögelerden oluşur. Bunlar, kendi toplumunun yaşama biçimlerinden, çeşitli araçlarla edindiği, diğer ülkelerin insanlarının yaşama biçimlerine kadar uzanır.
Birey ve kurumlann etkililik göstergelerinden biri de kontrol edebildiği ilişki çevresinin genişliğidir. Okul ve öğretmenden beklenen, sınıf ve okulun olasınca uzak çevresini etkileyebilmesi olmalıdır.
Ülkelerin yaşama biçimlerindeki farklar, sınıftaki öğrencilerin davranış nedenlerinde de fark oluşturur (Hamilton and others, 1989: 556). Bu sonuç bize, sınıftaki bir öğrencinin davranışı ile uğraşan bir öğretmenin gözetmesi gereken etkenlerin ne kadar geniş bir çevreden geldiğini gösterir. Öğretmenin bu kadar geniş bir çevre için bile yapabileceği işler vardır: Olumsuz davranış örneklerini sergileyen basınyayın araçlarının ilgilileriyle, okul ve eğitim üst örgütleri düzeyinde iletişim kurularak, değiştirilmesine çalışılabilir. Bunun için aile ve ilgili diğer kurumlardan yardım istenebilir.
Sorunları uygar insanlar olarak çözmenin, hakkını yasal yollarla arayıp almanın örnekleri yerine, hakkını, hatta hakkı olmayanı bile güç kullanarak alanların kahraman olarak yer aldığı, kazandığı filmler, eğitsel amaçlara ters bu davranışlar karşısında, öğretmenin çabalanna fazla başarı şansı tanımaz. Öğrencilerin, toplumsal yaşamda da karşılaşılan bu tür olumsuz örneklerden etkilenmemesi için, toplumsal yapı ve işleyiş, bu örneklere rastlanılmayan, rastlanıldığında da başanlı olamayacakları şekilde kurulmalıdır. Bu durum, eğitim ve sınıf yönetimi konusunda, ülke yöneticilerinin sorumluluk biçimlerinin de göstergesi olur.
Yakın Çevre


Öğrenci ve okul çevresinin kültür yapısı sınıfı etkiler (Alton-Lee and Nuthall, 1993:50; Suryawikarta, 1993: 2231). Sokak kültürünün baskılan, suç işlemeye kadar iter (Farrel and others, 1988: 489). Bunların etkileri, öğrenciler aracılığıyla sınıf içine yansır. Öğretmenin sınıf yöneticisi olarak rolü, bu etkilerin olumlularından yararlanıp, olumsuzlarını önleyebilmektir.
Öğretmen, toplumu bir sınıf gibi kullanabilmelidir. Bu, öğrencinin yaşam alanını genişletir, yaşamını zenginleştirir, öğrendiklerini uygulama, pekiştirme olanağı verir. Bu yolla öğrenci, öğrendiklerinin yaşamını nasıl kolaylaştırdığını görür (Wood, 1992: 209).
Çevrenin bir sınıf gibi kullanılabilmesi için, önce öğretmen çevreyi tanımalı, kültürel geçmişini, bugününü, kaynaklarını, güçlü ve zayıf yönlerini, değişim ve değişime direnim güçlerini bilmelidir. Bu çabalar okulca da ele alınmalıdır. Okul, çevreye yapabileceği ve çevreden alabileceği katkıları bilmeli, planlamak ve eyleme geçmelidir. Örneğin, ilkokulda temizlik ve sağlık ünitesinin işlenmesinde, okul çevresindeki bir sokağın öğrencilerce temizlenmesi sağlanabilir. Bu sürece sokaktaki insanlan katabilmek için, kapılan çalınarak, "sokağınızın temizlenmesinde size yardım etmek istiyoruz, izin verir misiniz"? denerek, onlann sorumlulukları hatırlatılabilir. Böylece hem bir ünitede öğrenilenlerin bir kısmı davranış olarak gerçekleştirilmiş, öğrenciler deneyim kazanmış, hem de diğer insanlann çevre temizliği konusunda ne yapmalan gerektiği uygulamalı olarak onlara gösterilip, çevrenin eğitimine katkıda bulunulmuş olur.
Çevrede rastlanan olumsuz davranışların değiştirilmesi, sınıf etkinliklerinin çevreye taşınmasıyla gerçekleştirilebileceği gibi, çevrenin okula taşınmasıyla da sağlanabilir. Okulun eğitsel kol etkinlikleri veya sınıf-çevre işbirliği ile, sınıf veya okulun düzenlediği çeşitli etkinliklere veliler ve çevre insanlan davet edilir. Böylece öğrenciler sınıfta öğrendikleri olumlu davranış örneklerini, bir tiyatro, şiir etkinliği, beceri sergileri gibi gösterilerle çevre halkına sunmuş olurlar. Çevre halkı da izleme yoluyla olumlu davranış örneklerini öğrenip gösterme ortamı bulmuş olur.
Bu konuda yetenekli velilerden, okul ve sınıftaki çeşitli görevler için yararlanılabilir (Lemlech, 1988: 250).
Öğrenci davranışlarının kazanılmasında en etkili ortamlardan biri de arkadaş gruplarıdır. Öğrencinin yakın çevresi içindeki bu gruplara girişi ve gruptakilerin davranışı etkilenmeye çalışılarak, öğrencilerin istenen davranışları kazanıp göstermelerine yardıma olunabilir. Öğrencinin, okuldan ayrıldıktan sonra eve gidene kadar, nerelerde, kimlerle neler yaptığı bilinmeye çalışılmalıdır. Bu konuda öğretmen, okul, aile işbirliği yapmalıdır.
Arkadaş gruplan, bunların etkinlik türleri, davranış biçimleri bilinmeli, çocuk, istenen davranışları gösteren gruplara yöneltilmeli, gerektiğinde bu ilgi ve ilişki gruplan ailelerin de yardımıyla okulca oluşturulmalı, onlara olanak sağlanmalıdır.
Amacı öğrencileri eğitmek olan okul, çevresini de eğitmelidir. Bunu yaparsa, o çevreden okula gelecek öğrencilerin bazı davranıştan daha okula gelmeden düzeltilmiş olur. Aksi halde, çevredeki istenmeyen davranış örnekleri sınıfa kadar girer, sınıf ortamını bozar, eğitsel amaçların ve sınıf yönetiminin engellerini oluşturur.
Aile


Yakın çevre içinde olmasına karşın, öğrenci davranışının dönümcül bir değişkeni ve kontrolü daha kolay olan bir çevre olduğundan, aile, ayrı bir altbaşlık altında ele alınmıştır.
Eğitim ailede başlar. Kişilik yapısının temel davranışları büyük ölçüde ailede elde edilir. Bunların sonradan değiştirilmesi çok güç olur. Tembel-çalışkan, doğrucuyalana, pısınk-girişken, bencil-diğercil benzeri ikilemlerin kazanılması ailede başlar, gelişir, çoğu zaman da pekişir.Okulun bunlan değiştirebilmesi güçtür, uygun çözüm, önceden aileyi etkilemektedir.
Ailedeki birey sayısı, öğrenci davranışının etkenlerinden biridir (Suryavvikarta, 1993: 2231). Kalabalık aileler çocuklarıyla ilgilenmeye daha az zaman ayırabilirler. Bunlar üzerinde ailenin etkisini azalür. Az çocuklu ailelerin çocuklan bencil ve şımartılmış olabilir. Çocuk sayısının çokluğu, ailenin artan görevlerini yerine yeterince getirmesini güçleştireceği için, sınıfı da olumsuz etkileyecektir.
Gelir durumu, ailenin diğer yönlerini de. etkileyen bir değişkendir. Öğrenci gereksinimlerini karşılayabilme ve bundan kaynaklanan dav-ranış değişikliklerini belirleyebilme, gelire bağımlıdır.
Eğitim durumu, hem öğretme, hem de örnek olma yoluyla, öğrenci davranışlarını etkiler. Ailenin meslek özgeçmişi, bunun bir boyutunu oluşturur. Bazı aileler bu özelliklerinden çocuklarını sürekli yararlandırırken, bazıları ilgisiz kalabilir.
Sağlıklı bir gelişim için aile, çocuğun özsaygısını, güvenini geliştirmeye çalışmalıdır.
Oysa, ana babanın mükemmeliyetçi, sabırsız, yüksek yeterlikte olması buna pek izin vermez. Çocuk bu özellikler altında ezilerek umutsuzlaşabilir (Senge, 1993: 330).
Ailede çatışma, çocuk üzerinde olumsuz etki yapar.Aile iklimi ile öğrenci davranışı arasında ilişki bulunmuştur. Ailelerince az destekle-nip çok kontrol edilen çocuklar, aşın hareketli davranabilmekte, insan ilişkilerinde daha az düşünceli, daha çok düşmanca davranmakta; görev uyumlu olmadıklarından, başarılan düşük, kendileri içe dönük başkalarına bağımlı olabilmektedir (Margarit and Almougy, 1992: 406-411).
Aile baskısı çocukları olumsuz etkilemektedir (Farrel, 1988: 489). Ana baba beklentileri, öğrenci çabası üzerinde önemli bir güç olmaktadır (Entwisle and others, 1988: 185). Beklentinin çok yüksek veya düşük olması, olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Anne babanın öğrenciden gurur duyduğunu belli etmesi, onu başarıya isteklendirmektedir (Hamilton and others, 1989: 565).
Aileyle ilgili olarak öğretmenin yapması gerekenlerden ilki, ailenin tanınması, bunun aracı da öğretmen-veli iletişimidir. Bu iletişim yüzyüze olabileceği gibi, yazı ve telefonla da olabilir. Öğretmen, öğrencinin defterine yazdığı veya velisine iletmesi için öğrenciye verdiği notlar aracılığı ile iletişim sağlayabilir. Ailelere haftalık, aylık okul-sınıf haberleri bülteni gönderilebilir.
Öğrenciler aracılığıyla sözlü iletişimin, yanlış anlamalara neden olabileceği için kullanılmaması yerinde olur (Cangelosi, 1988: 104).
Aileyle iletişim zaman geçmeden gerçekleştirilmeli, telefon, fax gibi hızlı iletişim araçları kullanılmalıdır. Zamanı geçmiş bir iletişim, amacına hizmet etmeyecektir. Görüşme şeklindeki iletişim, yüzyüze olduğundan ve esnekliğe olanak verdiğinden daha iyi sonuçlara götürebilir. Ama görüşme sürecinde dikkatli olunmalıdır. Bazı anababalar, öğrencilikteki olumsuz deneyimleri nedeniyle, okulla ilgilemeyi rahatsız edici bulabilir. Dil ve giyim farkları, çalışma ve görüşme saatleri veliyi okuldan uzak tutabilir.
Öğretmenlerin çevre ve aileyi tanıması için, mutlaka okul yakınında oturması gerekmez, alışveriş ve iş ilişkilerini çevreyle kurması da yeterli olabilir. Okul kayıtları, güvenilir olmak ve sürekli yenilenmek şartıyla öğretmene kolay bilgi sağlar, ilişkileri geliştirmek için okul velilere açılmalı, okul kayıtları onlarla paylaşılmalı, gerekirse velilere bir kontrol listesi verilerek, sınıf ortamı, öğretmen, öğrenci, okul hakkında görüşleri alınmalıdır (Lemlech, 1988: 222-235).
Aile-öğretmen görüşmesinden önce, öğretmenin görüşme planı yaparak zaman ve içeriği belirlemesi, rahatsız edilmeyecek küçük bir ortam seçmesi, gerektiğinde öğrencinin de görüşmeye katılması öğretmenin her öğrenci için bir günlük tutması, kişilerle ilgili yargılardan kaçınması, iyi bir dinleyici olması ve önce karşı tarafı dinlemesi, aileden ipuçları almaya çalışması önerilmektedir (Cangelosi, 1988: 104).
Ailenin özellikleri öğretmene davranış esnekliği tanır. Ailedeki birey sayısını azaltmak öğretmenin yapması gereken bir iş değildir ama, en azından artmasının sakıncaları uygun bir dille anlatılabilir. Çok çocuklu ailelerden gelen öğrencilerin, bu değişkenden kaynaklanan davranış sorunlanndan bazıları daha anlayışlı, karşılanabilir, çözüm için ailenin bu özelliği kullanılabilir.
Gelir durumunun olumsuzluğu, bazı davranış nedenlerini bulup ortadan kaldırmakta yardımcı olur. Eğitim durumu düşük ailelere, bu yönlerini güçlendirici öneri ve imkânlar bulunabilir. Eğitim durumu yeterli ama çocuklanna karşı ilgisiz ailelerin bıraktığı boşluk, okuldaki uygulamalarla giderilmeye çalışılabilir.
Ailenin çeşitli özellikleri, öğrencilerin sorunlarının çözümünde öğretmen için doğrudan ve birincil kaynaktır. Öğrenciden beklenen davranışlar aileye iletilmeli, öğrenmenin artıp, sınıf sorunlannm azalması böylece sağlanmalıdır. Aile, okulda öğrenilenlerden herhangi birini ele alarak, bunun uygulanışında çocuğa yardım edebilir. Böylece çocuk, okulun ve öğrenmenin önemini daha iyi anlar.
Okul-aile ilişkisinin iyi planlandığı bazı ülkelerde, okullar aileye bir anababa takvimi gönderirler. Bu takvim, aileden beklenilenin hergün çocuğuyla on dakika ilgilenmesi olduğunu anlatan bir mektupla başlar, her ayın her günü nelerin yapılmasının beklendiğini anlatan, yapılacak çalışmaları gösteren sayfalarla sürer. Örneğin, ilköğretim okulu ikinci sınıftaki bir öğrencinin ailesine gönderilen takvimde, Eylül ayının onuncu günü için "Bugün çocuğunuzu okuluna götürüp kütüphane kartı alırı", veya oni-kinci günü için "Bugün çocuğunuza beş meyve ismi yazdırın, karşılarına resimlerini yapsın", ya da, "Bugün bu takvimin onbeşinci sayfasındaki işlemlerden ilk üçünü yaptırıp kontrol edin" yazılıdır. Aile bireyleri, çocuğun gününün en çok kısmını geçirdiği mekândakiler olarak, eğitsel görevlerini yapmalıdır. Öğrenmede ne aile okulun, ne de okul ailenin yerini tutabilir (Jacobsen and others, 1985: 247).
Okul


Sınıfın en yakın dış çevresi, üst sistemi olan okulun, her özelliği ve durumu, sınıf içini etkiler (Pauly, 1991: 94). Okulun sosyo ekonomik durumu, öğrenci sayısı, öğretmenin sınıfta kalış süresi ile öğrenci başarısı arasında ilişki bulunmuştur
(Mayor, 1991: 1597). Çevrenin estetiği de öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkilemektedir (Becher, 1993: 3741).
Okulun fiziksel yapısı, görünüş, kullanış, sağlık şartlarına uygun oluş açılarından uygun ve çekici olmalıdır. Temiz, bakımlı iyi donanımlı okullar, yalnız morali değil, davranışı da etkiler (Johnson, 1990: 67). Okulun fiziksel yapı özellikleri ve bunlann düzenlenişi hakkında öğretmen, yönetici ve mimarlar farklı görüşler bildirmişlerdir (Chapman, 1992: 2337). Bu görüşler, öğrenci gereksinimleri ve eğitsel amaçlarla karşılaştırılarak değerlendirilebilir. Lavabo, tuvalet, sıra gibi kullanım alan ve araçlan öğrencilerin gelişim özelliklerine uygun olmalıdır. Tuvalet başına düşen öğrenci sayısı ile, dersler arasındaki boş zaman tutarlı olmalıdır. Fiziksel yapı ve düzenlenişin çekiciliği, öğrenciyi zamanını okul içinde kullanmaya yöneltmeli, öğrenci sokağa yönelme gereksinimi duymamalı, bunun için okulun yönetim planı, dersdışı zamanlan da kapsamalıdır.
Okulun şartlan değiştikçe öğretmenlerin kendini işe verme davranışı da değişmekte, bu değişim kıdemi az olan öğretmenlerde daha çok olmaktadır
(Rosenholtz and Simpson, 1990: 252). Okulun kalitesi ile öğrenci başarısı arasında da ilişki bulunmuştur (Anderson, 1991: 746).
Okuldaki öğrenci sayısının çoğalması, sonınlann da artması anlamına gelebilir. Öğrenci sayısı dörtyüzün altında olan okullarda basan, daha çok olan okullardan yüksek, okul büyüklüğü ile öğrenci başansı ilişkisi ters ve çizgisel bulunmuştur (Plecki, 1992: 1351).
Öğrenci sayısının artması ile disiplin sorunlarında da artış görülebilmektedir (Bairnes, 1992: 3133). Böyle okullarda yöneticinin eğitim liderliği davranışı da güçleşmektedir (Schoch, 1993: 4161).
Kalabalık okullarda öğretim daha çok öğretmen merkezli, geleneksel, öğrencileri kritik düşünmeye götürücü yazma ve diğer etkinlik düzeyleri düşük bulunmuştur (Cain, 1992: 1331). Küçük okullarda öğrenci ve öğretmenin birbirini tanıması, dikkat çekmesi kolay, öğrenci katılımı ve öğretmenin öğrencilere yardımı fazla, etkileşim güçlü olabilir. Kalabalık okullarda, okulun özel bir çevre olmak özelliğini korumak güçleşebilir.
Okulun kalabalıklığı ile, okulu terketme, dersten kaçma, sınıf tekrarı arasında ilişki bulan araştırmalar yanında, bulamayanlar da vardır (Bos.and others, 1990: 177, 183). Okulun kalabalık olmasının yararlarından da söz edilebilir. Okul genişledikçe, program derinliği ve çeşitliliği artırılabilir. Çünkü daha farklı yetenektekiler okulda bulunabilir, istek çoğaldıkça sunu artabilir. Kalabalık okullarda, kullanım zamanı az olan kaynakların kullanımı ekonomikleşir. Örneğin üçyüz kişilik bir okulda bin kişiye hizmet verebilecek kapasitede bir spor salonu varsa, bu kullanım ekonomik sayılmaz.
Yine kalabalık okullarda, öğretmenlerin görevlendirilmelerinde esneklik, yetiştirilmelerinde kolaylık bulunabilir (Monk and Haller, 1993: 6,7).
Okulun sahip olduğu eğitsel imkânların eğitsel amaçlarla ilişkisi açıktır. Bu imkânlarla gereksinimlerin dengesini kurmak için çevre imkânları da gözetilmelidir.
Bu konuda başka bir nokta, var olan -sağlanan imkânların kullanımıdır.
İmkânların var olması yetmez, kullanıma sunulmuş, kullanımları özendirilmiş, kolaylaştırılmış olmalıdır. Kırılır, eskir, yıpranır kaygılarıyla imkânların kullanımı engellenmemelidir. Elbette özenli ve uygun kullanım öğretilip sağlanmalı, ama her olanağın insan kullanımı için olduğu unutulmamalıdır.
Okulun yönetim yapısı ve yöneticilerin özellikleri, eğitimin önemli bir değişkenidir.
Etkili öğretim, yönetsel desteğe bağlıdır (Blase, 1990: 727). Bu destek ve örgütün kalitesi, öğretmen davranışını etkilemektedir (Rosenholtz and Simpson, 1990: 241).
Etkili okul araştırmacılan, bu tür okullarda, öğretim liderliği de yapan güçlü yöneticiler bulmuşlardır (Pauly, 1991: 101). Bunlar yalnızca yönetim değil, öğretimle de yakından ilgilenmektedir. Yöneticilerce uygulanan okul politikaları, sınıf olaylarının ve bu yolla öğrenci başarısının da nedenleri arasındadır.
Yönetimin demokratik olması, öğretmen ve öğrencilerin okulla ilgili kararlara katılımının sağlanması, hem öğretmen moralini, hem de öğrenci başansını etkilemektedir (Fields, 1991: 1589; Podorf, 1993: 3072). Katılmalı demokrasi, herhangi bir grubun değil, tüm grupların gereksinimlerini hedef almalıdır (Brosio, 1990: 75).
Yöneticinin sınıf denetimleri de sınıf sorunlarını tanıma ve çözmesine katkı getirir (Palaniuk, 1988: 79).
Öğrenciler okuldaki yaşanılan konusunda söz hakkına sahip olmalıdır.
Edilgen bir uyum yerine, okul yaşamıyla ilgili görevlerin sıra ile üstlenilmesi yeğlenmelidir. Yöneticiler, okul sorunlarının çözümünde, birey veya grup olarak öğrencilerden yararlanmalıdır. Bu tür projeler, yönetici veya öğretmenin yönetiminden çok desteği ile öğrencilerce yürütülmelidir (Wood, 1992: 118). Bu tür uygulamalar öğrencileri yaparak yaşayarak eğitir, yönetimin işini kolaylaştırır, kendi sorunlarına sahip çıkan bireylerin yetiştirilmesine yardımcı olur.
Okul yönetimi, demokrasinin esneklik boyutuna da yönelmelidir. Aynı okulda bile her sınıf farklıdır. Bir sınıf eğitsel amaçlara ulaştığında, onun, okulun genel politikalarının farklı boyutlarında etkinlikleri için izin verilmelidir. Okul içi ve dışı bu tür etkinlikler için okul yönetimi engel değil destek olmalı, düzeni sağlama uğruna öğrencileri eylemsizliğe mahkum etmemelidir (Pauly, 1991:158).
Okul bir toplum olmalı, öğrenciler ortak amaçlar için birlikte çalışma bilinci, deneyimi ile okuldan ayrılmalıdır. Okul, fiziksel özellikleri ve insan ilişkileri açılarından açık ve rahat olmalı, öğrenciler ders saatleri dışında okuldan yararlanabilmen, öğrenci için en çekici yer olmalıdır. Öğretmen ve öğrenciler okulda kişisel ilişkilerini geliştirecek yer ve zaman bulabilmeli, öğrencilere çocuk olarak değil, insan olarak da davranılacak ortamlar yaratılmalıdır (Wood, 1992: 118).
Okul, sınıf ikliminin önemli bir değişkenidir (Lee, 1993: 4187). Okul ortamına iyi uyarlanamamak, eğitimin önemini kavrayamamak, öğrenciyi okulu terketmeye kadar götürebilmektedir (Taylor, 1993: 4216).
Okul, sorunlu öğrenciler için farklı düzenlemeler yapabilmeli, tenefüslerde bu tür öğrencilerin diğerlerinin huzurunu bozması önlenmeli, gerektiğinde bunlar yakından gözetlenmelidir. Bu konuda velilerden de yararlanılabilir (Craig, 1989: 175, 177). Öğrencilerin ener-jilerini kullanacağı bireysel ve grupla etkinlikler, bu enerjinin istenme-yen davranışlara kaymasını da engelleyecek, okul ve sınıf yönetimini olumlu etkileyecektir.
Öğretmenler, okul değişkeninin önemli bir ögesidir, ideal bir okulda öğretmen, öğrenme çevresinin yöneticisidir. Yeni teknolojik araçlar, uzmanlar, aileler, öğretmenin öğrencilerle ilgilenmesine, okul boyutun-da görev üstlenmesine daha çok zaman bırakacaktır. Gelecekte öğrenme etkinlikleri sınıf dışına taşacak, okulda daha çok zaman geçiren, kendini işine adamış öğretmenlere daha çok gereksinim duyulacaktır (Cetron and Gayle, 1991: 152). Öğretmenler okulla ilgili eğitsel ögelerin hepsini bilmeli, bunlardan yararlanmaya, gerektiğinde amaçlar yönünde değiştirmeye çalışmalıdır.
Okul yönetimi bir sınıfı şubelere ayrılırken, velilerin okul gözlemine ve çocuklarının özelliklerine göre sınıf ve öğretmen yeğlemelerini (tercih) almalıdır. Bazı öğrenciler öğrenme için çalışmaya itilme gereksinimi duyarken, bazıları düzene sokulma gereksinimi gösterirler. Yapılanmış, düzenli bir eğitime gereksinim duyanlar olabileceği gibi, daha özgür, açık bir öğretime uygun öğrenciler de vardır, ikizlerin, yaramaz kardeşlerin farklı sınıflara konması gerekebilir. Güven ve kararlılık isteyen, örneğin anne babası ayn veya ölü olanların, aynı öğretmenin sınıfına izleyen yıllarda da konması gerekebilir. Başarısının düşmesi durumunda bazı öğrencilerin, yıl içinde, başka öğretmen ve arkadaşlarının yanına verilmesi düşünülebilir (Pauly, 1991: 182, 189).
Sınıf yönetiminin uygunluğu okul yönetiminin kalitesine bağlıdır. Çünkü, imkânların üretimi, dağıtımı, kullanımı, düzeni, okul yönetiminin kalitesine göre değişir, hu kalite oranında sınıf yönetimine yansır.
.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
4 Kasım 2008       Mesaj #3
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
DERS DÖNEMİ ÖNCESİ SINIF HAZIRLIKLARI


Uygulamaların başarısı, hazırlık döneminde yapılan çalışmaların yeterliğine bağlıdır, iyi düzenlenmemiş eğitsel etkinlikler iyi öğrenmeye götüremezler (Scanlon and O'Shea, 1987: 97). Etkili sınıf yönetiminin şartlarından biri de sınıfın fiziksel ve düşünsel yapılarıyla ilgili ön düzenlemelerdir. Sınıf düzeni, okul ikliminin de belirleyici değişkenlerindendir (Nanoş, 1991: 44).
Fiziksel Ortamla İlgili Hazırlıklar


Bir sistemin yer aldığı mekânın özellikleri ile, sistemin araç süreç ve hedeflerinin uyuşum içinde olması gerekir. Mekân, sistemin bir parçası olarak, onun diğer parçalarıyla uyumlu olmak durumundadır.
Sınıf ortamının çeşitli özelliklerinden biri, öğrencilerin, farklı yaşama biçimleri olarak sınıfa getirdiği, kökleri sınıf dışında olan çok boyutluluktur. Öğrencilerin çokluğu ve farklılığı nedeniyle, bir tek olay bile, öğrencilerin özelliklerine göre değişen çok sonuca yol açar (Doyle, 1986: 394, 395).
Eşzamanlılık; sınıf ortamının başka bir özelliğidir. Sınıfta aynı anda birden çok şey olur: Öğretmen bir öğrenciyi dinlerken öbürünü izler, yeni bir soru düşünür, zamanı kontrol eder. Sınıfta grup çalışmasının yapıldığı zamanlarda bu olaylar daha da çoğalır.
Kısa sürede çok sayıda olayla karşılaşmak, sınıf ortamının anındalık-çabukluk özelliğidir. Sınıftaki olaylar beklemez, anında yanıt ister. Bu olayların en beklenmedik zamanlarda ortaya çıkması, sınıf ortamının kestirilmezlik özelliğidir.
Sınıf olaylarına öğrencilerin çoğu, bazan hepsi tanık olur. Gizli-saklının yer alamayacağı bir ortam olması, sınıfın açıklık özelliğini oluşturur. Yanlışlar, beceriksizlikler, ortamda oluşan herşey sınıftakiler tarafından görülür.
Uzun sürelilik, sınıf ortamının başka bir özelliğidir. Bütün bir dönem boyunca, hergün sınıf içinde bulunulur. Bu özellik, davranışları yönlendirici normlar ve deneyimler oluşturmak için öğretmene fırsat sağlar. Bu oluşumlar gelecekteki eylemleri etkiler.
Fiziksel Ortamın Etkileri


Sınıf etkinliklerinin yeraldığı ortam, öğrencinin, öğretmenin en yakın çevresi, sürekli, etkileyici değişkenidir. Bu ortam, öğrenci güdüsünü, devamını, öğretmen-öğrenci ilişkisinin kalitesini etkiler (Gru-baugh and Houston, 1990: 376; Eccles and others, 1991: 3741).
Öğrenme-öğretme ilişkileri, öğretim çevresinin işlevidir (Hiebert and Wearne, 1993: 393). Fiziksel ortama ilişkin her değ şken, eğitime destek veya engel olur. Yalnızca ortamda var olanlar değil, bunlann düzenlenişi, görünüşü (estetiği) de eğitsel açıdan etkileyicidir (Becher, 1993: 3741). Öğrenci tutum ve davranışının önemli bir etkeninin sınıf düzenlemeleri olduğu, bunun az da olsa basan ve sözel etkileşimi etkile-diği belirlenmiştir (Doyle, 1986: 402). Bu etki, eğitimi etkileyen diğer değişkenler üzerindeki katkılarıyla daha da çoğalır.
Sınıftaki sıra, masa, dolap, uzaklık, öğrenci gibi fiziksel engeller, öğretmen-öğrenci arasında psikolojik engel de oluşturur, iletişim ve etki-leşimi değiştirir (Barker, 1982: 108).
Sınıfta öğretmen ve öğrenci için sağlanan imkânlar, öğretmen ve öğrenci davranışı, dersyılı başladıktan sonra sınıftaki öğrenci değişmeleri, sınıfı etkiler (Pauly, 1991: 144). Farklı sınıf yapılarında öğrencilerin davranış değişimine hazır oldukları görülmüştür (Doy and Libertini, 1992: 109). Yapılanmış bir sınıf düzeninin daha etkili olduğu belirlenmiştir (Henderson, 1993: 787). iyi bir sınıf düzeni öğrenciyi güdülemekte, öğrenmeyi artırmakta öğrenilenlerin hatırlanmasına yardım etmektedir (Fry, 1985: 82; Alderman, 1990: 30). Sanat eğitiminde de sınıf düzeni yararlı olmuştur (Gray, 1992: 1771). Gele-ceğin yüksek teknolojili öğrenme Ortamı, fiziksel yapının bu araçlarla desteklenmesini gerektirir (Tracy, 1993: 128).
Fiziksel Ortamın Değişkenleri


Sınıftaki öğrencilerin sayısı, duvar ve eşya renkleri, ışık, ısı, temizlik, gürültü düzeyleri, görünüm, sınıftaki fiziksel ortamın ögeleri olarak sayılabilir.
Öğrenci Sayısı. Bir sınıfta şu kadar öğrenci olmalıdır demek gerçekçi olmaz. Bu sayının belirleyicilerinden biri, sınıfın düzeyidir, ilk yıllarda öğrenciler öğretmenin yardımına daha çok gereksinim duyarlar, ilgi çevreleri henüz dardır.
Bu nedenlerle ilk sınıflarda öğrenci sayısı az tutulmalı, gerekiyorsa smıf düzeyiyle birlikte yükseltilmelidir (Finn and Achilles, 1990: 574).
Öğrenci sayısının ikinci değişkeni ders ve konunun türü ile izlenen yöntemdir (Monk and Haller, 1993: 7). Örneğin okuma ve matematikte az öğrencili sınıflar yararlı bulunmuştur (Finn and Achilles, 1990: 557).
Fiziksel Ortamın Düzenlenmesi


Sınıf, ustaca düzenlenmiş bir çevre olmalıdır, çünkü, davranışı değiştirmenin çok etkili bir yolu, çevreyi değiştirmektir. Eğitimde yeni teknolojiler, öğrenme çevresine yenilikler getirir. Geleceğin, yüksek teknolojili, öğrenmelerin çoğunda bireysel, sosyal ve zihinsel gelişim için toplu öğrenme imkânları sağlayan öğrenme ortamları, şimdiden gerçekleştirilmeye çalışılmalıdır (Flechsig, 1989: 69).
Şöyle bir sınıf ortamı şimdiden görülebilmelidir: Sınıfta birkaç öğrenme etkinliği için mekânlar oluşturulmuş, her grup farklı bir araçla çalışıyor, birbirinden yararlanabiliyor, birbirini izleyebiliyor. Okulun diğer sınıflarıyla, başka kent ve ülke öğrencileriyle hemen bilgi alışverişi yapılabiliyor, kameralar çalışmaları, konuşmaları kaydediyor, bu görüntüleri tüm grup izleyebiliyor. Bilgisayarlarla, öğrencilerin bilgi ve becerileri sürekli olarak belirleniyor, bunlann gösterdiği gereksinimlere göre öğrenim durumu ayarlanabiliyor, öğretmen her öğrenci hakkında anında bilgi sahibi olabiliyor.
Duvarlarla kapalı değil, dünyaya açık bir okul (Tracy, 1993: 129). Bunlar için fiziksel imkânlar kadar, olanak-ların uygun düzenlenmiş olmasına da gereksinim vardır.
Sınıf ortamı, işlevsel bir sanat ve güzellik alanı, öğrenme için güdü merkezi olmalı, öğrenci özelliklerine göre kolaylıklar sağlamalıdır. Uyarıcı ve çeşitlenmiş ortamda öğrenme daha iyi gerçekleşir (Taylor, 1993: 36). Buluşçu bir eğitim için sınıfların geniş, esnek olması gerekir (Johnson, 1990: 330).

Sınıfın Ana Bölümleri
Sınıf, öğrencilerin sessizce oturup ders dinlediği bir müze değil, arkadaşlarıyla birlikte araştırmalar yaptığı bir laboratuvar olmalıdır (Wood, 1992: 128). Sınıfın çeşitli bölümleri, farklı amaçlar için kullanılabilecek birer köşe oluşturmalıdır. Benzer öğrencilerin oluşturduğu düşünülen sınıflar, gerçekte kişisel farklan olan öğrencilerden oluşur. Bu farklılık, aynı sınıfta değişik eğitsel etkinliklere gereksinim olduğunu gösterir. Öğrencilerin kimi matematikte, kimi okumada, kimi müzikte diğerlerinden alt düzeyde veya bu derslerle daha ilgilidir.
Gereksinimlere dönük bir eğitim, sınıfın bu ihtiyaçlara yanıt verecek bölümlerden oluşmasına yol açar.
Özellikle alt sınıflarda, sürekli oturma yerleri gereksizdir (Lemlech, 1988 165).
Zaten bu öğrenciler yerlerinde biraz zor oturur, ilk fırsatta sıralarından fırlarlar.

Öğrencilerin Oturma Düzeni
Sınıf düzeni gibi, oturma düzeni de sınıf yönetimini ve eğitsel çabalan destekler veya engeller (Jacobsen and others, 1985: 241; Harris, 1991: 158). Öğrenciler, cinsiyet, boy, görme, işitme, ilgi süresi, temizlik, ekonomik ve sosyal durum açılanndan farklıdır. 8u farklar, onlann sınıfta yerleşimi için öğretmene ipuçlan verir. Bazı durumlarda bir öğrencinin yerini değiştirmek, sınıfı değiştirebilir (Haigh, 1990: 6).
Bir öğrencinin sınıftaki yerini belirlemede temel kaygılardan biri, herkesin görme ve işitme kolaylığına sahip olması, bu açıdan kimsenin birbirini engellememesidir (Harris, 1991: 158). Tahta, perde, öğrenim araçlan herkesçe görülebilmeli, öğretmenin, diğer insan ve araçlann sesi herkesçe işitilmelidir. Görme-işitme sıkıntısı çeken çocuklar bu nes-nelere yakın oturtulmalı, uzun boylular arkada olmalıdır.
Öğrencilerin iletişim ve etkileşim alışkanlıkları, oturma yerini belirlemede başka bir değişkendir. Sınıfın ön ve ortası, bu açıdan şanslı bölgelerdir (Gage and Berliner, 1984: 611). Buralara, iletişim ve etkileşim güçlüğü çeken öğrenciler oturtulmalıdır.

Sıra-Masa Düzenleri
Sınıf düzeni amaçlara göre değişebilir; mobilyalar -öğretmen masası dahil- esnek, yer değiştirebilir, hafif olmalıdır (Haigh, 1990: 16;
Duffy, 1992: 1742; Taylor, 1993: 38).
Öğretmen masası, öğretmenin sınıfın tümünü görebileceği bir yerde olmalı, kontrol derecesi ve istenen yönetim şekline göre, öğrenci et-kinliklerinin türü ve öğretmen yardımı dikkate alınarak yer değiştirmelidir (Cangelosi, 1988: 166).
Öğretmen masası sıraların yanında veya arkasında olursa, öğretmen kontrolü artabilir (Grubaugh and Houston, 1990: 377). Çünkü bu durumlarda öğretmenin öğrenciler hakkındaki bilgisi azalmazken, öğrencilerin öğretmen hakkındaki bilgileri azalır.
Sınıf düzeni, öğrenmeye yardım edici, konu ve yönteme uygun, öğretmen ve öğrencilerin birbirlerine ve kaynaklara ulaşmasını kolaylaştırıcı, trafik akışına yardıma, öğrenci katılımını artırıcı olmalıdır (Hull, 1990: 23; Harris, 1991: 158).
Sınıf yerleşim düzeni biçimleri dört grupta toplanabilir: Klasik düzen, bireysel düzen, tek grup düzeni, çok grup düzeni. Klasik yerleşim düzeni, öğrenci sıralarının sütun ve kolon şeklinde yerleştirildiği, öğrencilerin çoğunun birbirini göremediği, enselerini gördüğü, yerleşim düzenidir. Bu düzen, daha çok dinleme- not alma türü etkinlikler için uygundur. Dikkati öğretmene çeker, öğrenci katılımı ve iletişimini sınırlar (Barker, 1982: 79; Jacobsen and others, 1985: 241;
Cangelosi, 1988: 167). Öğrencilerin yüzleri aynı yöne dönüktür, ön sıralara doğru gidildikçe öğrencilerin birbirinden haberli olma düzeyi düşer, dersdışı ve bozucu davranışlara eğilimleri artar (Grubaugh and Houston, 1990: 376).
Ders dönemi öncesinde öğretmence, fiziksel düzenleniş konusunda şunların yapılması önerilmektedir (Lemlech, 1988: 34):
1 - Lavabo, tuvalet, duş ve oyun alanlarının temizlik ve bakımının sağlanması,
2 - Sınıfın ısınma, aydınlanma, havalandırma düzeneklerinin kullanıma hazır hale getirilmesi.
3 - Sınıf dışından gelecek gürültüye önlem alınması.
4 - Sınıf alanına uygun sayıda öğrenci veya öğrenci sayısına uygun sınıf seçimi.
5-Sınıf araçlarının sayı, kalite, kullanıma uygunluk açılarından hazırlanması.
6- Ders araç ve gereçlerinin belirlenip sağlanması.
7- Öğrenme ve ilgi merkezlerinin düzenlenmesi.
8-Oturma alanı dışında, gösteri, canlandırma gibi etkinlikler için boş alan ayrılması.
9-Sınıfta, giriş-çıkış, değişik etkinlik alanlarına geçiş için, öğrenci akış düzeninin kurulması, yangın gibi olağan dışı durumlar için, çıkış düzeninin belirlenmesi.
10-Sınıf bölümlerinin ve oturma düzeninin geçici planlanının yapılması.
11-Öğrenci listesinin sağlanması, öğrencilerle ilgili kişisel bilgilerin edinilmesi Bu işlere, okul türlerine göre eklemeler yapılabilir.

Program-Plân Hazırlıkları


Öğretmen, her öğretim dönemi öncesinde, o süre içinde yapması gereken işleri planlar. Bunlar, okul yönetimince yapılacak işlerle uyuşum içinde olmalıdır, aksi halde öğretmen çabalan olumsuz etkilenebilir. Bir araştırmada, zaman ve ders programlan ile yetkeci yönetim, öğretmeni etkileyen kurumsal değişkenler arasında görülmüştür (Vi-bert, 1991: 419). Zamanın nasıl kullanıldığı ile başarı arasında doğrudan ilişki vardır (Wolfgang and Kelsay, 1991: 152).
Plan yapma, eğitim ortamı düzenleme, küçük grup oluşturma, eğitimde başarıyı artıran etkenler olarak bulunmuştur (Weir, 1993: 2200). Sınıf düzeni de öncelikle programın gücüne, sürekliliğine bağlı görülmektedir (Doyle, 1986: 409).
Aynı sınıf düzeyinde öğretmenlik yapan veya aynı dersi okutan diğer öğretmenlerle iletişim ve işbirliği de planlanmalıdır. Ayrıca bu öğretmenler, öğretim dönemi öncesinde biraraya gelmeli, sınıf düzeninden günlük plana kadar bütün hazırlıkları birlikte yapmalıdır. Bu birliktelik, görüş alış verişi, kaynak dağılımının sağlanması, olanakların ortak kullanımının belirlenmesi, hedeflerden araçlara ders planlarının yapımında işbirliği noktalarında yoğunlaşmalıdır. Bu işbirliğinde birörnekliğe, katı sınırlamalara fazla yer verilmemelidir, çünkü sınıfların düzeyi aynı da olsa, öğrenciler arasında bireysel farklar vardır. Her sınıf ve sınıf içindeki gruplar, farklı projeler planlayıp uygulayabilmelidir (Wood, 1992: 52).
Öğrenci başarısı ile öğretmenin davranışı arasındaki ilişki karşılıklıdır (Brophy, 1986: 337). Bir davranışlar listesi olarak tanımlanabilecek olan plan, öğretmen ve öğrenci davranışlarının ortak değişkenidir (Clark and Peterson, 1986: 257).
Program Düzeni

İnsana, göstermesi gereken davranışları kazandırma, göstermemesi gerekenleri değiştirme olarak tanımlanabilecek olan eğitim sürecinde, gerekenin ne olduğu, yasa ile belirlenmiştir (METK). Okulların kuruluş gerekçesi, bu yasada belirtilen özelliklere sahip birey-ler yetiştirmektir. Bu özellikler grubunun adı "Türk Milli Eğitiminin Amaçlar"dır. Eğitim bakanlığı, okullar, yöneticiler, öğretmenler, dersler, programlar, bunlar için ayrılan kaynakların hepsi, bu "amaçları gerçekleştirmenin "araçları"dır.
Eğitim Planları


Uygun öğrenme düzenlemeleri yapılırsa herkes öğrenebilir, bu düzenekleri hazırlama işinin bir dilimi de planlamadır. Geleceği görme olanağı veren plân, kaynak dağılımı ve kullanımı konusunda geleceğin ne ölçüde görülmek istendiğine ilişkin seçenekler sunar (Demirci, 1993: 96).
Planın, geleceği geniş açıdan ama ayrıntıya inmeden gören biçimi,
eğitimde, yıllık plandır. Gelecekteki yaklaşık kırk dakikalık dilimi, her dakikası ile
belirleyen, ders plânıdır. Bu ikisi arasında, ünite planı ile, ders planlarının
birleşiminden oluşan günlük plan vardır.
SINIFIN İLİŞKİ DÜZENİ


Görevlerin, görevlilerin, ilişkilerin belirlenmesi olarak tanımlanabilecek olan örgüt yapısının kurulması aşamalan, sınıf yönetimine uygulandığında, öğretmenlik ve öğrencilik görevleri ile bunların kimlerce, nasıl yerine getirileceğinin ders dönemi başında büyük ölçüde belli olduğu görülür. Bu belirlenişin kesinlik kazanması, görev ve görevliler arasındaki ilişkilerin ortaya konmasıyla olur. Sınıfın ilişki düzeninin amacı, destekleyici ilişkileri, öğrenci katılımını, morali, konu-ya ilgiyi, akademik yararlılığı artırmaktır (Raviv and others, 1990:142).
Sınıfta İlk Günler


Sınıfın ilişki düzeninin kurulmasına ilk günden başlanmalıdır. Sınıf düzeni oluşturmada ilk birkaç gün, dönümcül (kritik) zamandır. Sınıf düzeni, öğretmen ve öğrencinin birbirini tanımaya başladığı "balayı" ve "deneme" döneminde kurulmalıdır.
Bu dönemde öğrenciler, neleri yapıp neleri yapamayacakları konusunda öğretmeni
denerler, daha kontrollü davranır, gerçek davranışlarını göstermezler. Öğretmen
geleceği ilişkin davranış tiplemesini ve öğrencilerden beklentilerini ilk günlerde
kararlılıkla ortaya koymalıdır. Bu kararlılık, baskı veya anti demokratiklik değildir.
Öğrencilerin kontrollü davranışları değişirse, onları yeniden kazanmak
olanaksızlaşabilir. Öğretmen, ilk günlerin kontrollü davranışlarının sürmesi için
kararlılığını kullanmalıdır. Aynı görüntü, uzun tatillerden sonra da ortaya çıkar.
Öğretmen, etkili bir eğitime olanak verici görüntü ve ortam elde edebilmek için, buna
ola-nak verici bir iklim oluşturmalıdır (Grubaugh and Houston, 1990: 374-376).
İlişki Politikaları ve Tipleri


Sınıftaki ilişki politikalarının bir ucunda birömekliği amaçlayan düzenlilik
bulunur. Düzenlilik, kurallı olmayı, bir işi yapmanın bir yolu-
na alışkanlığı, böylece öğrenilene odaklanmayı getirir. Politikaların diğer ucunda
değişkenlik vardır. Değişkenlik, öğrencinin dikkatini çeker, birörnekliğin
sıkıcılığından kurtarır, merak-ilgi uyandırır, yeni öğrenme yolları, ilişkileri verir
(Gage and Berliner, 1984: 614).
İlişki düzeni politikası, sınıf düzeninin tehlikede, çalışma alışkanlıklarının
henüz yerleşmemiş olduğu durumlarda düzenliliğe; ortamın yumuşak,
öğrencilerin bilgili ve hazır olduğu durumlarda değişkenliğe kayabilir bir esneklikte
seçilmelidir.
İlişki düzeninin düzenlilik ile değişkenlik uçları, yumuşak-sert, buluşçu-
yönlendirici düzenlenişler olarak da adlandırılır (Thompson, 1993: 4203). Bir
araştırmada, yumuşak (değişken, buluşçu) sınıf düzenlenişindeki etkileşim,
öğrencileri birbirinden haşlanmaya, daha az olumsuz davranmaya götürmüştür
(Duffy, 1992: 1742). Geleneksel bürokratik yönetimli sınıfa göre, esnek yönetimli
sınıf daha başarılı olmuştur (Nash, 1992: 1781). Öğretilmek şartıyla, kendini
yönetme, işine yönelme davranışını yükseltmede etkili bulunmuştur (Warner and
[ane, 1992: 3860). En yararlı ilişki düzeni politikası olarak, öğretmen kontrolünün
orta düzeyde olduğu durum önerilmiştir (Doyle, 1986: 418).
Tanışma


Sınıfta öğretmen-öğrenci etkileşiminin iki yönü, öğrencinin niyetini anlamak ve yorumlamak ile, onun öğretmenin niyetinden emin olmasını sağlamaktır(Mcauley, 1990: 89). Böylece öğretmen ve öğrenci birbirlerine yönelik davranışlarını, sonuçları hakkında yanılgıya düşmeden planlayabilir. Bu karşılıklı etkileşimin ilk basamağı tanışmadır.
Güven ve iyi ilişki için ilk karşılaşma önemlidir (Buckwald, 1985: 14). Öğretmen ve öğrenciler, sınıftakiler hakkında gözlemle edinecekleri bilgiye muhtaçtır. İlk karşılaşmadaki giyimin, görünüşün etkisi, öğrencilerle bir yakınlık kurulduktan sonra azalabilir (Grubaugh and Houston, 1990: 378). Her öğrencinin, tanınma şanslarına gereksinimi vardır. Öğretmen, ilk günden başlayarak bu şansları vermelidir (Pauly, 1991: 67; Cangelosi, 1988: 43).
Sınıf Kuralları


Öğrencilerle tanışma, beklentilerin iletişimi, arkadaşça ama işe yönelik ortam, öğrencileri boş bırakmamak, sınıftaki ilk günlerin önemli eylemleri olarak görülür (Lemlech, 1988: 39).
Beklentilerin iletişimi ile arkadaşça ama işe yönelik ortam, sınıftaki davranış kurallarının belirlenmesi ve uygulanması süreçleri ile gerçekleşebilir (Gage and Berliner, 1984: 626). Öğrencileri boş bırakmama, boş kalırlarsa zaman yitirecekleri ve istenmeyen davranışlara yönelecekleri düşüncesiyle, iyi bir zaman planlamasına ve boş zaman etkinliklerine gerek gösterir.
Kurallar, önceden verilmiş hazır kararlardır. Deneyimlere dayanarak, gelecekteki belirli durumlarda nelerin nasıl yapılmasının iyi olacağını, nelerin beklendiğini, uyulmadığında nelerin olacağını açıklayarak, yöneticinin işini kolaylaştırır (Raviv and others, 1990: 145).
Sınıf İçinde Öğretmen


Öğretmen, sınıfın ilişki düzeninin kurulması ve düzeltilip geliştirilmesinde yol
gösterici bir liderdir, sınıf ikliminin buluşçusıdır (Brophy and Good, 1986: 329). Ama
sınıf iklimi de onun davranışları üzerinde etkilidir (Melvin, 1993: 3163). Öğretmen,
öğretim durumlarının hem hazırlayıcısı, hem bir parçasıdır (Ertürk, 1979: 104). O,
sınıftaki yaşamın her ögesini ve anını eğitsel amaçlar yönünde planlı biçimde
kullanabilmeli, sınıf bir tiyatro, öğretmen de yönetmen olmalıdır (Homan, 1985: 76).
Davranış Ortamı Oluşturma


Sınıfın davranış ortamı, gevşekten katıya, çeşitli görünüşlerde olabilir. Program
konu merkezli, öğretmen davranışı yetkeci, karar ve kurallar öğretmence
konuşulmuşsa, sınıf katı yapılanmıştır. Program öğrenci merkezli, öğretmen
davranışı demokratik, kural ve kararlar birlikte oluşturulmuşsa, sınıf gevşek
yapılanmıştır. Bu özelliklerin değişmesi, bu ikisi arasındaki diğer yapılanma biçimlerini
oluşturur.
Sınıfın, öğretmenin, öğrencilerin, konunun özellikleri değiştikçe, yapılanış
değiştirilebileceği gibi, eğitsel amaçlardan uzaklaşmamak şartıyla, gevşek sınıf
yapısının yeğlenmesi önerilir. Örneğin, program öğrenci merkezli olmalı ama, bunun
anlamı, eğitsel amaçlara ulaşabilmek için praç olarak, öğrencinin ilgi ve
gereksinimlerine dönük bir programın seçilmesi olmalıdır. Kural ve kararlar öğrencilerle
birlikte belirlenmeli ama, konunun amaçlarından, eğitimin genel amaçlanna kadar,
amaçlar dizinine uygun olmayanların alınmaması, öğretmence nedenleri belirtilip
açıklanarak sağlanmalıdır. Davranışsal ortam, öğretmen ve öğrencilerin ortak çabalan ile oluşur.
Sınıfta Öğretmenin Yeri


Öğretmenin sınıfın ne zaman neresinde bulunacağı, amaçlanna ve yaptığı etkinliğin türüne göre değişir. Zamanının çoğunu masasında geçiren öğretmen, olumsuz davranışlarla daha çok karşılaşır (Grubaugh and Houston, 1990: 377).
Öğretmen, yerini belirlemede, sınıfın tümünü görebilmeyi, öğrenci davranışları ve öğretim etkinliklerine göreliği, ilkeler olarak almalıdır. Sınıfın tümünü görebilmek için, araçları, örneğin tahtayı kullanırken bile öğrencilere arkasını dönmemeye çalışmalıdır (Cangelosi,
1988: 71). Araçları önceden hazırlamak, tahtaya yazılacakları önceden veya yan dönerek yazmak, yüzyüze dönerek kullanılabilecek araçları seçmek veya araçları bu şekilde yerleştirmek, seçenekler olarak düşünülebilir. Bunların amacı,
öğretmenin, sınıfta olup bitenlerin sürekli olarak farkında olabilmesidir. Öğretmen
bir öğrenci veya bir grupla ilgilenirken, diğerlerini gözden kaçırmamalıdır (Jacobsen and others, 1985: 235).

Öğretmenin Örnek Olması


Eğitsel amaçlara ulaşmanın araçlarından biri de görgüdür. Öğrenci, bilginin
somut yansıması olan görüntüler yoluyla, davranışın örneklerini izleyerek, davranış
kazanma ve değiştirmeyi kolaylaştırabilir.
Öğrencinin göstermesi gereken davranışlar konusunda ona en yakın örnek
görüntü, öğretmenden gelmelidir. Öğretmenin kişisel yönelimi, öğrenci yöneliminin önemli bir değişkeni olarak belirlenmiştir (Thompson 1993: 4203). Öğretmen, her davranışı ile öğrenciye model olmalıdır, ilk öğrenim yıllarından başlayarak çocuklar, giyiminden yürüyüşüne, konuşmasına kadar her davranışında öğretmeni örnek almaya yatkındırlar. Bu, öğretmen için, sürekli özen gerektiren yorucu bir durum olsa bile, öğrenci davranışını değiştirmenin etkili bir yolu olarak, sürekli kullanılmalıdır.
Öğretmenin kendini işine vermesi de, öğrencinin onu bu özelliğiyle model
alması sonucunu doğurabilecektir (Woods, 1990: 11). Öğretmenin derse bağlılığı
ve ilgisi, öğrencinin de bu yönlü davranışını destekler (Skinner and others, 1990: 31).
Soğukkanlı ve sabırlı olmak, öğretmen davranışının vazgeçilmez
yanlarındandır (Wood, 1990: 2). Davranış değiştirme-oluşturma olan eğitim, kısa
sürede gerçekleşemez. Davranışın kalıcı olması, yeterli süre ve sayıda
yinelenmesine de bağlı olduğundan, sabır da gerektirir. Öğretmen hiçbir
durumda öfkelenmemeye çalışmalı, olumsuz duygularını bastırabilmelidir. Yoksa,
bu duygular diğerlerini de etkiler (Clark and Peterson, 1986: 289). Öğrencilerin böyle
durumlarda duygu ve heyecanlarını göstermeleri de gizlemeleri de sorun yaratır:
Göstermeleri, karmaşaya ve duygusal boşalımın mantığı yok etmesine,
göstermemeleri ise gerilime yol açar. Öfke, vücut diliyle de anlatılsa, sınıf ortamını
bozar, öğrenciler bu sinyalleri çabuk alırlar (Smith, 1990:59).
İnsan davranışını olumsuz etkileyen bir özellik de aşın kaygıdır (Sinclair,
1987: 251). Aşın kaygı insanı beceriksizleştirir, sinirli ve huy-
süz yapar. Kaygı, bu olumsuz belirtilerin gözlenemeyeceği bir düzeyde olmalı, bu
düzey fazla düşük de olmamalıdır. Aşın kaygısızlık insanı saygısız yapar.
Karşılıklı güvenin sağlanması, davranışlarda açıklık sağlar, güvensizliğin
yarattığı "acaba" kaygısını önleyerek zaman kazandırır, öğrenci katılımını artırır,
öğretmeni daha rahat davranmaya yöneltir. Mesleksel davranılar güveni artırır.
Güven artına olan tutarlı davranış, örnek olma yanında, öğrencinin sınıf kurallarına
uyumunu da artırır (Smith, 1990: 59).
Öğrencinin kendine güveni başansını etkiler. Öğretmen, her öğrencinin
başarılı olabilmesi için uygun şart ortaya koymalı, başarabileceğini söylemeli, girişim özgürlüğü vermeli, yakın ve destekleyici davranmalı, izlemeli, başan-güven-başarı ilişkisi kurmalıdır (Barker, 1982: 160).
Çevresiyle ilgili, duygulu, düşünceli, yargılayıcı tip öğretmenler, başarılı
öğrencilerce etkili bulunmuştur (Chiang, 1991: 2001). Öğretmenin deneyimi ve
yeterlikleri, öğrenci başansını artırmaktadır (Barrow, 1990: 312; Kwari, 1990: 1875).
Sınıfta Güç İlişkisi


Sınıftaki öğrenciler ve öğretmen, en az bir ders dönemi birlikte olacaklarını
düşünerek, sınıf ortamını olumlulaştırmada işbirliği yapmalıdır. Sınıf dışındaki yaşamda, istediğimiz zaman bir ilişkiyi sona erdirip oradan ayrılabiliriz, ama sınıftaki sürekli birliktelik buna izin vermez. En yaramaz öğrenciyle, en istenmeyen öğretmenle birlikte olma durumu, ilişkilerde dikkati, özeni, sabin, hoşgörüyü özür dilemeyi, banş içinde birlikte yaşamayı gerektirir. Öğretmen, yasal konumundan kaynaklanan gücünü kullanırken, ilişki kopana davranışlardan kaçınmalıdır (Pauly, 1991: 47, 54).
Demokratik Ortam


Öğretmenin güç durumuyla ilgili özellikler, onu, sınıfta gücü paylaşmaya, demokratik bir ortam oluşturmaya götürür. Demokrasi, grubun kendisince yönetilmesidir. Grubu yönetecek olanları seçip serbest bırakmayı değil, seçilenlerin kararlarını grubun etkilemesini de içerir. Demokrasilerde yönetilenler, yönetimin kararlannı önceden haber alabilir, tartışır, görüş ve isteklerini yönetenlere iletir, bunlar yönetilenlerce gözetilir.
Demokrasi, çoğunluğun azınlığı yönetmesi değildir. Yalnızca sayı çokluğuna
dayalı bir yönetim, çoğunluğun azınlığa hükmetmesi olur, demokrasi olmaz. Üstelik
sınıfta öğretmen çoğunluk da değildir. Demokrasi, azınlıkta kalanların görüşlerinin
dinlendiği, haklarının gözetildiği, niteliğin sayıya feda edilmediği, tartışma-uzlaşma-
anlaşma-inandırma yöntemlerinin kullanıldığı bir yönetim biçimidir, sınıfta da böyle
işlemelidir. Öğretmen böylece, öğrencileri, kendi davranışlarını düşünmeye
yargılamaya da yöneltmelidir (Cangelosi, 1988: 43).
Sınıfta İletişim


Sınıf, öğrenciler ve öğretmenlerin, eğitsel amaçlara ulaşabilmek için, kendilerinde var olan ve çeşitli iletişim araçlarıyla sağladıkları bilgi ve yaşantıları, uygun bir düzenlenişle paylaştıktarı ortamdır. Bu paylaşım, iletişimle olur. Öğrencilerin
hazır bulunuşluk düzeylerinin, ilgi ve gereksinimlerinin, yeterliklerinin, imkânlarının
öğretmence; eğitsel amaçlann, araçların, düzenlenişin öğretmen kılavuzluğunda birlikte belirlenmesi, iletişimle olur.
iletişim, bu haber ve bilgilerin çok yönlü akımıdır: Öğretmenden öğrencilere, öğrencilerden birbirlerine, öğrencilerden öğretmene, çevreden hepsine. Tek yönlü iletim sıkıcıdır, dönütün yararlarından uzaktır. Öğrencileri dinleyen öğretmen, onlara neleri ne zaman söyleyeceği konusunda da ipuçları çıkarır. Öğrencilerden alınacak dönüt, öğretmenin uygun eylemleri seçmesini, amaçlara ulaşmasını kolaylaştırır, edimini artırır, çabalarını istenir ve yararlı yapar (Baba and Ace, 1989:511).
Zaman Yönetimi


Sınıfta zamanın tümü, eğitsel amaçlara yönelik etkinlikler için kullanılmalıdır. Bunu sağlamanın bir yolu, sınıf süreçlerinin dikkatle planlanması,
zamana bağlanmasıdır. Örneğin, öğrenciler laboratuvarda ve uygulama
alanlarında kendilerine sıra gelmesi için bekliyorlarsa, sınıf küçük gruplara
aynlarak ve iş dilimleri bu gruplara farklı zamanlarda verilerek bu zaman yitimi
önlenebilir.
Öğretmen, zaman yitirici yönetsel işlerle de sınıfta fazla uğraşmamalıdır.
Yoklama yapmak için herkesin adını okumak gerekmez, olan-olması gereken öğrenci sayılarına bakılarak, öğrencileri tanıyor olmanın da yardımıyla, kimlerin gelmediği hemen bulunabilir. Yönetsel duyurular da fazla zaman almamalıdır.
Kullanımı birbiriyle ilgili araçlar yanyana konarak, araç ve onu kullananın bulunduğu yerler yakın tutularak, araç kulanımının alacağı zaman azaltılabilir.
Örneğin, okuma köşesi kitap raflarının, deney aletleri deney masalarının yakınında olmalıdır. Öğretmen, sınıftaki etkinliklerin hazırlıklarını ders öncesinde yaparak, araçlann hazırlanışını, düzenlenişini, önceden bitirerek, tahtaya yazılacakları ders öncesinde yazarak, zaman kazanabilir (Cangelosi, 1988: 71,76).
Sınıfta Korku, Kaygı


Sınıftaki korku ve kaygı kaynaklarından biri öğretmendir. Otoriter öğretmen, öğrenciyi korkutur. Öğretmenin onları arkadaşları önünde sıkıntıya sokabileceğini düşünmeleri, öğrencilerde kaygı yaratır. Öğretmen, her sözü ve eyleminin, farklı öğrencileri nasıl etkileyeceğini önceden düşünüp, uygun davranmalıdır.
Öğretmen, düşünce ve eylemlerinde açık olmazsa, öğrenciler onun davranışlarını, sözlerini yanlış anlayabilir, farklı anlamlar verebilir. Özellikle ergenlik çağındaki gençler, öğretmenin sözlerinden, davranışlarından, giyimlerine, saçlarına, davranışlarına ilişkin olumsuz 69 tepki almak istemezler. Hele böyle bir tepkinin arkadaşlarının yanında alınması, onları, bazan da öğretmeni güç duruma sokar.
İyi öğretmenin bir iki şaka ile günü hoş yapması, öğrenciye insan olarak davranması, adıyla seslenmesi, görüşlerini ciddiye alması, onu küçümsememesi, dinleyip anlamaya çalışması, güler yüzlü olması, öğrencilerin hata yapabileceklerini kabul etmesi gerektiği belirtilmektedir (Hull, 1990: 8)

Benzer Konular

12 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
21 Mayıs 2008 / Gabriella Türk ve İslam Dünyası
10 Ekim 2012 / Hi-LaL Çevre Bilimleri
18 Şubat 2016 / ThinkerBeLL Sosyoloji