Arama

Muhasebe

Güncelleme: 15 Ocak 2009 Gösterim: 35.966 Cevap: 7
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
14 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Muhasebe, ekonomik faaliyetlerde bulunan işletmelerin, finansal (parasal) karakterdeki bütün işlem ve değerlerini kaydetme ve sınıflama ilmidir. Bu çeşit işlem ve değerlerin anlamlı özetlerini hazırlama, analiz etme, yorumlama ve yetkili kişilere sonuçları açıklama sanatıdır.

Sponsorlu Bağlantılar



Muhasebe'nin Genel Konuları

Muhasebe kendi içinde üç ana dala ayrılmaktadır. Bunlar:
  • Finansal Muhasebe
  • Maliyet Muhasebesi
  • Yönetim Muhasebesidir.

Muhasebe'nin amacı ve yararları

Muhasebe mali nitelikteki işlemleri kaydetme, sınıflandırma, özetleme, yorumlama, ve sonuçları rapor etmekten ibarettir. Muhasebe'nin topluma yararları ise şunlardır;
  • İşletmenin sahip olduğu kıymetlerin tespitini sağlar.
  • İşletmede meydana gelen dönem içi faaliyetlerle dönem sonunda ulaşılan sonuçların anlaşılmasını kolaylaştırır.
  • İşletme ile iş yapan üçüncü şahısların ekonomik ve sosyal durumlarının bilinmesini sağlar.
  • Üçüncü şahıslarla işletme arasında meydana gelen hukuki anlaşmazlıklarda devir teşkil eder.
  • İşletmede çalışan personel ve görevlilerin su istimaline karşı işletme varlığını korur.
  • İşletme sahibinin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol edilip incelenmesini sağlar.

Muhasebe bilgileri ile ilgilenen taraflar
  1. Yöneticiler: İşetme faaliyetlerini sevk ve idare eden kişilerdir.Muhasebe servisinden her an faaliyetlerle ilgili bilgi isteyebilir.
  2. İşletme sahibi veya Ortaklar: Teknolojik ve Ekonomik gelişmeler , işletme faaliyetlerinde kişilerin tek başına yeterli olmadığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla birkaç kişi emek ve sermayelerini birleştirerek ortak olup şirketleşme yoluna gitmişlerdir. Şirket ortakları Faaliyetleri sonucunda Kar elde etmeyi ve büyümeyi düşünürler. Yönetimin başarısını öğrenmek ve faaliyetlerin karlılığını bilmek için onlarda muhasebe departmanından rapor isteyebilirler.
  3. İşletmede Çalışanlar: İşletmede çalışan personel ve memurlar da o işletmedeki durumu yakından izlerler. Çalışanlar işlerinin sürekliliğini öğrenip geleceğe güvenle bakmak isterler. Onlar da muhasebe bilgilerine başvurabilirler.
  4. İşletmeye Borç Verenler: Kısa ve Uzun vadede borç verecek olanlar işletmenin borç ödeme gücünü ve karlılık durumunu bilmek isterler ve muhasebe raporlarına başvururlar.
  5. Devlet: İşletmelerin faaliyetleri üzerinden elde ettikleri karlar, devleti yakından ilgilendirir. Ödenecek vergilerin doğru hesaplanması devlet için önemlidir. Devlet, kontrol elemanları ve diğer denetleme mekanizmaları ile işletmelerin gelir ve gider durumlarını incelerken muhasebe raporlarından faydalanırlar.

Defterler

Muhasebe'nin amacı mali faaliyetleri izleme ve kaydını tutma, sonuçları değerlendirmedir. Defterler iki şekilde tutulur: Bilanço, işletme. Bilanço defterleriİşletme defterleri İşletme Hesabı, Karar, Üye kayıt, Evrak kayıt, Demirbaş, Alındı belgesi kaydı'dır. Karar, Üye Kayıt, Evrak, Yevmiye, Büyük Defter, Envanter, Alındı Belgesi Kaydı'dır.
Defterleri onaylatmak zorunludur. Kayıtlar resmi dildedir. Bilgisayarla defter tutulabilir. Kayıtlar belli kurallara göredir. Kayıtlarda yapılan yanlışlar görülebilir olacaktır. Defter tutma ile ilgili resmi muhatap Maliye Bakanlığı'dır.






virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
14 Kasım 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Muhassebe'nin Sözlük Anlamı

Sponsorlu Bağlantılar
Sözlük anlamı Hesaplaşma, karşılıklı hesap görme,Hesap işleriyle uğraşma, Hesapların bütünü, Hesap işlerinin yürütüldüğü yer, saymanlık olan muhasebe'nin tanımı,işletmenin varlıkları ve kaynakları ( sermayesi ve borçları) üzerinde değişme yaratan ve para ile ifade edilen mali nitelikli işlemlere ait bilgileri; kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek, analiz etmek ve yorumlamak suretiyle ilgili kişi ve kurumlara raporlar halinde sunan bir bilgi sistemidir.



Doğuş ve Gelişimi

Muhasebe konuları 15. yüzyıl sonuna kadar doğal bir seyir izleyerek gelişmiştir. Bu itibarla, teşebbüsler faaliyetleri sırasında karşılaştıkları kayıt problemlerini ve organizasyon ihtiyaçlarını, olayların akışına bağlı bir şekilde pratik çareler arayıp bulmakla gidermeye çalışmışlardır. Ancak Toşkanalı bir rahip olup geniş bir matematik bilgisine sahip Luco Paciola'nun 1494 yılında İtalya da yayınladığı "Summa Aritmetica" adlı eserle birlikte muhasebe'nin doğal gelişme dönemi kapanmış, uygulamaların yanı sıra nazari düşünceler de konuyu etki altında bırakmaya başlamıştır. Böylece İtalya prensipleri itibariyle bütün dünyaya yayılan muhasebe tekniğindeki rönesansında beşiği olmuştur.

Söz konusu eserle birlikte, muhasebe tekniği aynı zamanda hem pratik hem de teorik bakımlardan gelişme yoluna girmiştir.

Muzaaf muhasebe usulünün kurucusu olan Luco Paciola ile birlikte muhasebe'nin doğal gelişme seyri sona ermekte ticaret hayatının gelişmesine paralel olarak süratle gelişmiştir.

Ancak muhasebe'nin bir organizasyon aracı olarak ele alınıp, bütçe uygulamasına ve yönetim amaclarına paralel bir şekilde işlenmesi 19. yüzyıl sonlarına doğru olmuştur.

19. yüzyıl muhasebe literatürünün gerek pratik gerek teorik alanlarda zenginleşip yaygın bir hal aldığı dönemdir.


Ülkemizdeki Gelişim Evresi

Muhasebe nazari ve tatbiki yönleri itibariyle ülkemizde dört aşamadan geçmiştir.



1850 - 1925 Dönemi

Ülkemizde muhasebe'nin belli bir nizama bağlanması 1850 tarihli "Kanunname-i Ticaret" ile başlar. 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanununun tercümesi olan bu metin tüccarların tutmakla yükümlü bulundukları defterler hakkında hükümler getirmiştir. Batı memleketlerinde olduğu gibi muhasebe konuları ülkemizde uzun süre Ticaret Muhasebesi veya Genel Muhasebe çerçevesinde kalmıştır.



1926 - 1938 Dönemi

Bu süre içerisinde yürürlüğe giren 865 sayılı Türk Ticaret Kanununun Alman Ticaret Kanunundan alınmış olduğu için anonim şirketler bunların hesapları ile bilançolarını ilgilendiren açıklamalar Alman literatüründen yararlanmak suretiyle gelişmiştir. 1926 yılında yürürlüğe giren Ticaret Kanununda şirket hesaplarının tutuluş şekli ile karın hesaplanması üzerinde durulmuş ayrıca hesap dönemleriyle sınırlı olarak envanter çalışmaları, bilanço ve kar zarar tablolarının düzenlenmesi gibi hususlarda belli esaslar getirilmiştir.



1939 - 1947 Dönemi

İktisadi devlet teşekküllerinin faaliyetlerini düzenlemek üzere 1938 yılında yürürlüğr girmiş bulunan 3460 sayılı kanunun aynı zamanda İşletme Bütçesi tatbikatına yol açmış Başbakanlık Umumi Murakabe heyeti ise, ülkemizde iktisadi karakter taşıyan inceleme usullerinin önderliği yapılmış, devletçe yapılan fiyat kontrol uygulamaları işletmeleri maliyet muhasebesi konularına itmiştir.

1948 - 1960 Dönemi

Özellikle hazırlıklar tamamlanıp 1950 yılında yürürlüğe giren gelir vergisi reformuna ilişkin mevzuat eskisine kıyasla çok geniş bir mükellef zümresini muhasebe konularıyla yakından ilgilenme durumunda bırakmıştır. Bu arada vergi tekniği ve muhasebe uygulamaları açısından belli prensipler getiren 5422 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu kayıt nizamı bakımından teşebbüsleri yeni bir düzen içerisine sokmuştur.



Günümüzdeki Durum

1960 yılından sonra ülkemizde başlayan planlı kalkınma dönemi ile birlikte gerek kamu sektöründe gerekse özel sektörde faaliyette bulunan işletmelerden özellikle plan hedeflerine uygun yatırım harcamalarına girişenleri yeni muhasebe tekniklerini de izlemek zorunda kalmışlardır.

12.03.1964 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe giren 440 sayılı kanunun geçici 1 maddesine göre uygun olarak kurulması öngörülen İktisadi Devlet Teşekküllerini yeniden düzenleme komisyonu muhasebe usullerinin ıslahı ve tekdüzeni için esaslar tespit etmeye komisyonun mali işler ve muhasebe grubu tarafından başlanmıştır.

Bu komisyon 1964 ila 1968 yılına kadar başarılı bir şekilde çalışarak batı ülkelerinde büyük güçlüklerle ve örgütlenmiş kuruluşların yardımlarıyla 20. yüzyılın başlarında uygulamaya konan muhasebe bilgilerinde tekdüzeni yurdumuzda da tüm ülkenin planlı ve programlı hedef tutan 5 yıllık kalkınma planlarına uygun bir şekilde hazırlamıştır.

Hem İktisadi Devlet Teşekküllerini hem de Özel sektörü hedef alan tekdüzen hesap sistemi bilahare özel sektörün karşı koyması ile İktisadi Devlet Teşekkülleri için zorunlu özel sektör için isteğe bağlı bir görüşle 1972 yılı başından itibaren uygulama alanına sokulmuştur.

Gerçekten anılan komisyon Mali İşler ve Muhasebe grubu tarafından yurdumuzun İktisadi Devlet Teşekküllerinde olduğu kadar özel sektörde de senelerden beri beklenen tekdüzen bir muhasebe ve raporlama sisteminin hazırlanıp uygulamaya konulmuş bulunması yurt ekonomisinin gelişmesinde çok önemli bir hareket noktası olmuştur.

1972 yılından itibaren İktisadi Devlet Teşekküllerinde zorunlu olarak uygulanan Tekdüzen Muhasebe Sistemi, özel sektörde de 1994 yılından itibaren zorunlu olarak uygulanmaya başlamış ve uygulamaya devam edilmektedir.

virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
14 Kasım 2006       Mesaj #3
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Muhasebe ve Mali Müşavirlikle ilgili verilen hizmetler 3568 Sayılı Yasa Çerçevesinde Defter Tutma, Beyannamelerin tanzimi ve bildirgelerin düzenlenmesi, Şirket Kuruluşları, Anonim, Limited, Kooperatif ve diğer sermaye şirketlerinin işlemleri, KDV İade ve beyanlarının tanzimi, İhracaat ve yatırım teşvik belgelerinin alınması ve işlemleri, Marka, patent tescilleri, TSE izinlerinin alınması, İnceleme ve uyuşmazlıkların çözülmesi, Genel kurulların yapılması, sermaye arttırımları, şirket birleşmeleri ve değişiklikleri, Bilirkişilik, Şirketlerin tasfiye işlemleri, Vergi planlamaları, Mali analiz ve SSK denetim işleri, Bilumum muhasebe ve mali danışmanlık hizmetlerinden oluşur.


Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Olmanın Şartları

Genel şartlar:

Madde 4 – Meslek mensubu olabilmenin genel şartları şunlardır: a) T.C. vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci malî müşavirler hakkındaki hüküm saklıdır). b) Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak. c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak. d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunmamak. e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak. f) Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak.



Madde 5 – A) Serbest muhasebeci malî müşavir olabilmek için aşağıdaki özel şartlar aranır.

a) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer öğretim kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak. b) Staj amacıyla serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavir yanında iki yıl çalışmış olmak. c) Serbest muhasebeci malî müşavirlik sınavını kazanmış olmak. Türkiye genelinde malî denetim yapan kamu bankalarının müfettişleri ile kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış olanlardan, bu yetkilerini aldıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında 8 yıllık hizmet süresini dolduranlar ile (a) bendinde sayılan konularda en az 8 yıl öğretim üyesi veya görevlisi olarak çalışmış bulunanlar için sınav şartı aranmaz. d) Serbest muhasebeci malî müşavirlik ruhsatını almış olmak. B) Serbest muhasebeci olmanın şartları: (A/a) bendinde belirtilen konularda ön lisans seviyesinde öğrenim görmüş olanlar ile ticaret liseleri ve maliye meslek liselerinden mezun olanlar, staj şartını yerine getirmiş olmaları halinde, sınav şartı aranmaksızın sadece serbest muhasebeci unvanı ile çalışırlar. "Serbest muhasebei malî müşavir" unvanının kullanamazlar ve Kanunun (2/A) maddesinin (b) ve (c) bentlerinde belirtilen işleri yapamazlar. Staj süresi ön lisans seviyesinde mezun olanlar için 4 yıl, ticaret liselerinden ve maliye meslek liselerinden mezun olanlar için 6 yıldır.


kaynak = muhasebenet.net
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
14 Kasım 2006       Mesaj #4
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
MESLEK MENSUPLARININ SAHİP ÇIKMASI VE UYMASI GEREKEN KURALLAR


MESLEK UNVANI İLE YETERLİLİK İLKESİ
Mesleki unvanları alarak, Kanunun belirttiği mesleki yeterliliği kanıtlamış olan meslek mensupları, meslek unvanlarının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmek zorundadırlar.
Sahip olunan unvanların dışında başka unvanların kullanılmaması gerekmektedir.

DÜRÜSTLÜK, GÜVENİLİRLİK VE TARAFSIZLIK
Dürüstlük, güvenirlilik ve tarafsız olma şartı mesleğin temelini oluşturur.
Meslek mensuplarının, mesleki konulardaki çalışmalarında başarıya ulaşmaları dürüstlük, güvenilirlik ve tarafsız olmaları ile mümkündür.
Meslek mensupları çalışmaları sırasında çıkar çatışmalarından uzak kalırlar ve görevlerini sürdürürken gereken mesleki özen ve titizliği gösterirler.

SIR SAKLAMA
Meslek mensupları ve bunların yanlarında çalışanlar mesleki faaliyetleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları mesleki faaliyetlerine son verseler bile ifşa edemezler, çeşitli kanunlarla muhbirlere tanınan hak ve menfaatlerden faydalanamazlar; ancak adli yargıya göre suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması mecburidir.
Adli veya idari her türlü inceleme veya soruşturma birinci fıkra hükmünün dışındadır.
Tanıklık sırrın ifşası sayılmaz.

SORUMLULUK
a) Sosyal Sorumluluk:
Meslek mensupları; mesleği ifa ederken toplum ve Devlete karşı sorumluluk taşırlar.
b) İşletme Sahip ve Yöneticilerine Karşı Sorumluluk:
Meslek mensupları, işletme salip ve yöneticilerine, isabetli karar alabilmeleri için doğru ve güvenilir bilgiler sağlarlar.
c) Meslektaşlara Karşı Sorumluluk:
Meslek mensupları, ilgili yönetmelikler çerçevesinde ve mesleki eğitimde birbirlerine her türlü bilgiyi vermek ve aktarmak sorumluluğunu taşırlar. Mesleğin gelişmesi ve sağlam temellere oturtulması için aralarında gerekli dayanışmayı kurarlar.
Meslek mensupları hakkında ilgili kuruluşlara asılsız ihbar veya şikayette bulunulmaması gerekmektedir.
D) Odaya Karşı Sorumluluk
Meslek mensupları yıllık maktu ve nisbi aidatlarını süresi içerisinde Odaya ödemeleri gerekmektedir.
Meslek mensupları süresi içerisinde adres değişikliklerini Odaya bildirmeleri gerekmektedir.
E) Yasa ve Yönetmeliklere Karşı Sorumluluk
Meslek mensupları 3568 sayılı Meslek Yasasına,ilgili Yönetmeliklerine ve Meslek Kararlarına uymaları gerekmektedir.



HUKUKİ SORUMLULUK
Meslek mensupları verdikleri hizmet sırasında Vergi Usul Kanunu’nda yer alan iştirak, teşvik ve yardım hükümlerine uyan fiilleri sebebiyle sorumludurlar. Kanun ve yönetmeliklerde belirtilen ceza hükümleri ayrıca uygulanır.
Meslek mensupları beyanname imzalarken,denetim yaparken:ilgili yasal düzenlemelere,ilan olunmuş norm ve standartlara uygun olarak hizmet vermeye özen gösterirler.
Meslek mensuplarınca sahte veya içeriği itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği resmi kurum ve kuruluşlarca saptanan iş sahiplerinin Odalar ve Birlik tarafından ilanından sonra defterlerinin tutulmaması ve işlerinin görülmemesi gerekmektedir.


BAĞIMSIZLIK
Meslek Mensupları, çalışmalarını kendi sorumlulukları altında tam bir bağımsızlıkla yürütürler. Bağımsızlık mesleğin temeli ve vazgeçilmez bir unsurudur.
Meslek mensupları bağımsızlıklarına gölge düşürecek ilişkilerden ve davranışlardan kaçınmalıdırlar.

BÜRO EDİNME ZORUNLULUĞU
Her meslek mensubu mesleki faaliyetine başlamadan önce bağlı olduğu Oda bilgisinde iş yeri açmak zorundadır.
Ortaklık bürosu veya şirket kurulması halinde de işyeri açılması mecburidir.
Şube açılabilir.Ancak; mesleğin gereği gibi yürütülmesini sağlayacak şekilde şubenin bağlı olduğu Odanın çalışanlar kütüğüne kayıtlı sorumlu ortak görevlendirmeden ve bu ortak sayısından fazla şube açılamaz.
Odaların çalışanlar listesine kayıtlı olmadan unvan kullanarak mesleki faaliyette bulunulamaz.
Çalışanlar kütüğüne kayıtlı olmadan birden fazla beyanname imzalanamaz.
Meslek mensupları sahip oldukları mesleki ruhsatlarını hiçbir koşulda kiraya veremez.
Yeminli Mali Müşavirler muhasebe bürosu açamaz ve muhasebe bürosuna ortak olamazlar.
Mesleki faaliyette bulunmayan meslek mensupları ikametgahlarının bulunduğu bölgenin odasına kaydolurlar.
İşyerini veya ikamet adresini değiştiren meslek mensupları ile bunların kurdukları ortaklık büroları ve şirketler on beş gün içinde yeni adreslerini bağlı oldukları odalara bildirmek zorundadırlar.

HAKSIZ REKABET
Meslek mensupları, mesleki dayanışma sorumluluğunun bilincinde olarak haksız rekabete neden olacak durum ve davranışlardan kaçınırlar.
Meslek mensupları, başka bir meslek mensubu ile mesleki sözleşmesi devam eden gerçek ve tüzel kişilere mesleki hizmet vermeye girişemezler.
Aynı şekilde ücret ve eleman temini gibi konularda meslek mensupları birbirlerine zarar verecek davranışlarda bulunamazlar.

TABELA ASMA ZORUNLULUĞU
Her meslek mensubu; işyerinin bulunduğu binanın herkesin kolaylıkla görebileceği biçimde bir yerine, sadece adı ve soyadı ile meslek unvanını taşıyan bir tabela asmak zorundadır.
Birden çok meslek mensubu çalışmalarını ortaklık bürosu veya şirket şeklinde birleştirdikleri takdirde; tabelaya ayrıca ortaklık bürosu veya şirket unvanı yazılır. Ayrıca ortaklar ad ve soyadları ile unvanlarını da tabelaya yazabilirler.

BİLDİRİM MECBURİYETİ
Meslek mensupları hizmet verdikleri müşterilerini kayıtlı oldukları odalara 6 ayda bir ilişikteki form ile bildirmek zorundadırlar.
Serbest muhasebeciler ve serbest muhasebeci mali müşavirler teşebbüs veya işletme sahiplerinin defterlerini kendi bürolarında tutarlar.
Serbest muhasebeci mali müşavirler Kanunun 2’nci maddesinin a ve b fıkralarında belirtilen işleri bürolarında yapabilecekleri gibi teşebbüs veya işletme sahiplerinin işyerlerinde de yapabilirler.
Serbest muhasebeciler ve serbest muhasebeci mali müşavirler tuttukları defterleri ve bunlarla ilgili belgeleri itinalı şekilde muhafaza altına almak zorundadırlar.

TİCARİ FAALİYETTE BULUNAMAMA
Meslek mensupları, Türk Ticaret Kanununa göre (Ticari) veya (esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamazlar. Meslek mensupları kendi mesleki faaliyetleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar. Ticari mümessillik, ticari vekillik ve acentelik yapamazlar. Adi ve kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirketlerde komandite ortak olamazlar. Limited ve anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevlerinde bulunamazlar.

HİZMET AKDİ İLE ÇALIŞAMAMA
Serbest muhasebeciler, serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler gerçek ve tüzel kişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar.


REKLAM YASAĞI
Meslek mensupları; iş elde etmek için, açık ve kapalı dolaylı veya dolaysız yöntemlerle reklamlarını yapamazlar ve yaptıramazlar.
Meslek mensuplarının; tabelalarına, kartvizit, rapor ve bunlara benzer diğer yazışma kağıtlarına; meslek unvanlarını, iletişim araçlarının numaralarını, açık adreslerini yazmaları reklam sayılmaz. Bunlardan başka hususların yazılması reklam sayılır ve yasaktır.
Meslek mensupları, unvanlarını kullanarak mesleki konularda ve bilimsel nitelikte, gazete ve dergilerde devamlılık arz etmemek üzere yazı yazabilirler. Yayıncılık yapamazlar.
Sadece iş tekliflerinde kullanılmak ve yazılı, sözlü ve görüntülü yayın araçları ile yayınlanmamak üzere kendilerinin, ortaklık veya şirket kuruluşlarında görev yapan diğer meslek mensuplarının öz geçmişlerini kapsayan tanıtıcı broşür bastırabilirler. Bu broşürlerde evvelce veya halen iş yaptıkları müşteriler açıklanamaz.
Kendileri veya mesleki ortaklık veyahut şirketleri adına işin gerektirdiği ciddiyet ve boyutta eleman arama ilanı verebilirler.
İş ilişkisinde bulunduğu firmalar adına bu ilanları veremezler.

MESLEK MENSUBU MÜŞTERİ ADINA PARA ALIP, 3. KİŞİLERE ÖDEME YAPAMAMASI (Mecburi Meslek Kararı 1)
1- Meslek mensupları müşteri adına üçüncü kişilere (Vergi Dairesi, SSK, Bağ-Kur ve benzeri kurumlara) ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun, Mali Değerler (para, Çek, Senet, Menkul Değerler ve benzerlerini) alamazlar.
2- Emanet para makbuzu veya benzeri belge kullanamazlar.

MESLEK MENSUPLARININ KAŞE KULLANMA ZORUNLULUĞU ( Mecburi Meslek Kararı 3)
Çalışanlar kütüğüne kayıtlı meslek mensupları imzalamak durumunda bulundukları resmi ve mesleki belgelerde Türmob tarafından darphanade yaptırılan kaşeleri kullanmak zorundadırlar.

İŞ KABULÜ
Meslek mensupları getirilen iş teklifini gerekçe göstermeden reddedebilirler, ret kararı iş sahibine gecikmeden bildirilir.
İki meslek mensubu tarafından reddedilen iş sahibi ilgili odaya müracaat eder. Oda kendisine meslek mensubu belirler.
Başka bir meslek mensubu ile sözleşmesi bulunan müşterilere bilerek iş önerilemez ve diğer meslek mensubu hakkında olumsuz yorumlarda bulunulmaz.

SÖZLEŞME YAPILMASI
Taraflar, mesleki konularda yapılacak işler için sözleşme yapabilirler.
Aşağıdaki çalışma konularında sözleşme yapılması zorunludur.
a) Defter tutmak,
b) Süreklilik arz eden müşavirlik hizmetinde,
c) İnceleme, tahlil ve denetim yapmak ve bunlarla ilgili, rapor ve benzerlerini düzenlemek,
d) Yeminli Mali Müşavirlerin tasdik işlemleri,

ÜCRETİN BELİRLENMESİ
Meslek mensupları asgari ücretin altında iş kabul edemezler.
Ücret yönetmeliğine aykırı davrandığı için işi geri verilmiş ve Oda ve Birlikçe ismi olunmuş iş sahiplerinin işleri kabul edilemez.

SÖZLEŞMENİN FESHİ
Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile, aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler. Bu takdirde alınmış olan defter ve belgeler sahiplerine geri verilir.
Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir.



DEFTER VE BELGELERİN SAKLANMASI VE İADESİ
Meslek mensupları kendilerine tevdi edilen defter ve belgeleri işlerinin gerektirdiği süre içinde iyi niyetle muhafaza etmek ve işin bitiminde iade etmek zorundadırlar. Şu kadar ki defter ve belgelerin geri alınması, sahibine yazı ile bildirmiş olduğu hallerde saklama mükellefiyeti bildirme tarihinden itibaren bir ay içinde sona erer. İşin bitiminden itibaren bir ay içinde sahipleri tarafından alınmayan defter ve belgeler bir yazı ile ilgililerin bağlı olduğu vergi dairesine teslim edilir.

ÇALIŞANLAR LİSTESİNDEN SİLİNMEYİ GEREKTİREN HALLER
Aşağıdaki hallerde meslek mensubunun adı çalışanlar listesinden silinir.
a) Meslek mensubunun, mesleki faaliyette bulunmayacağını yazılı olarak bildirmesi veya çalışma bürosunu kapatmış olması,
b) Çalışma bürosunu oda bölgesi dışına nakletmiş bulunması,
c) Kanuna göre meslekten çıkarmayı gerektiren cezalara çarptırılması,
d) Meslek mensubu olmak için Kanunun aradığı şartların sonradan kaybedilmiş olması,
e) Ruhsatnamenin verildiği tarihte, verilmemesini gerekli kılan sebeplerin varlığının sonradan tespit edilmiş olması.

MESLEKLE VE MESLEK ONURU İLE BAĞDAŞMAYAN İŞLER
Meslek mensuplarının aşağıda belirtilen davranışlarda bulunmaları meslekle ve meslek onuru ile bağdaşmayan hallerden sayılır.
a) Yanında çalıştırdığı kişilere karşı uygunsuz davranışlarda bulunmak,,
b) Aşırı içki ve kumar düşkünlüğü ile tanınmak,
c) Meslektaşlarına, müşterilerine ve kanunlara göre bilgi vermek zorunda olduğu kişi ve kuruluşlara bilgi vermemek veya kasten yanıltıcı bilgi vermek,
d) Kanunlara göre yapılması yasak olan işlerden herhangi birini yapmak.

MESLEKLE BAĞDAŞAN İŞLER
Aşağıda belirtilen işler meslekle bağdaşan işlerden olup yapılmasında bir sakınca yoktur.
b) Bilirkişilik, tasfiye memurluğu, hayri ve ilmi kuruluşların yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmak,
c) Limited ve anonim şirketlerde ortak, komandit şirketlerde komanditer ortak olmak veya murakıplık yapmak,
d) Meslek mensuplarının, üyesi oldukları ve kurumlar vergisinden muaf olan yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri ve yardım sandıklarının yönetim ve denetim kurulları üyelikleri görevlerinde bulunmak,
e) Kadrolu olarak çalışmamak şartıyla öğretim ve eğitim amacı ile ders vermek,
f) Devamlılık arz etmemek kaydı ile gazete ve dergilerde yazı ve makale yazmak,
g) Seminer ve konferanslara katılmak.



MESLEK MENSUBUNUN UYMASI GEREKEN KURALLARLA İLGİLİ DİSİPLİN CEZALARI

UYARMA CEZASI GEREKTİREN HALLER


a) Müşterilerin işlerine karşı, kayıtsız ve ilgisiz kalınması;
b) Birlikçe yayımlanan, genelge ve yönerge hükümlerine aykırı olarak, meslek disiplinini bozucu hareketlerde bulunulması,
c) Aday meslek mensubunun, mesleğin vakar ve onuru ile, bağdaşmayan işler yapmasına neden olunması veya bilerek izin verilmesi veya bu eyleme göz yumulması,

d) Diğer meslek mensubu hakkında, ilgili kuruluşlara asılsız ihbar veya şikayette bulunulması,
e) Yasal düzenlemelere uygun tabela asılmaması,
f) Müşteri bildirim listelerinin odaya verilmemesi,
g) Kanun ve Yönetmeliklerde öngörülen sosyal sorumluluk hükümlerine uyulmaması,
h) En az iki kez yazı ile istenmesine rağmen, oda aidat borçlarının haklı gerekçe olmaksızın ödenmemesi,
i) Adres değişikliklerinin, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak süresinde bildirilmemesi
j) Mesleğin yürütülmesi esnasında; görevi ile ilgisi olmayan konularda; çıkar çatışmalarına taraf olunması,
k) Yukarıda sayılanlar dışında, mesleğin vakar ve onuruna aykırı davranışlarla, görevin gerektirdiği güveni sarsıcı hareketlerde bulunulması

KINAMA CEZASI GEREKTİREN HALLER

a) Meslek mensuplarınca, sahip olunmayan unvanların kullanılması,
b) Yeminli mali müşavirlerce, kendisinin, eşinin (boşanmış dahi olsa) usul ve füruundan birinin ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımlarının veya bunların ortak veya yönetiminde oldukları firmaların işlerine bakılması veyahut bu yakınlıktaki akrabalarından olan Serbest Muhasebecilerin ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin baktığı işlerin,tasdik edilmesi,
c) Meslek mensuplarınca, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte öngörülen yazılı hizmet sözleşmesi yapmadan iş kabul edilmesi.
d) Meslek mensuplarınca, sahte veya içeriği itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği resmi kurum ve kuruluşlarca saptanan iş sahiplerinin (zorunlu olarak oda tarafından görevlendirmeler hariç), odalar ve Birlik tarafından ilanından sonra defterlerinin tutulması ve işlerinin görülmesi.
e) Meslek mensuplarınca, reklam yasağına uyulmaması,
f) Meslek mensuplarınca, asgari ücret tarifesinde yer alan ücretlerin altında iş kabul edilmesi,
g) Ücret Yönetmeliğine aykırı davrandığı için işi geri verilmiş ve oda ve Birlikçe ismi olunmuş iş sahiplerinin (zorunlu olarak oda tarafından görevlendirmeler hariç) işlerinin kabul edilmesi.
h) Çalışanlar listesine kaydolmadan unvan kullanarak, mesleki faaliyette bulunulması,
i) Yeminli Mali Müşavirlerce, kendi defterleri hariç, defter tutulması, muhasebe bürosu açılması veya muhasebe bürosuna ortak olunması,
j) Başka bir meslek mensubu ile sözleşmesi bulunan müşterilere, bilerek iş önerilmesi ve diğer meslek mensubu hakkında olumsuz yorumlarda bulunulması,
k) Aynı unvan sahibi meslek mensubunun sorumluluğundaki işlerle ilgili, görev ve sorumluluk almadan, bir başka meslek mensubunun görüş bildirmesi, uygulamaları hakkında iş sahiplerine karşı olumsuz eleştiriler yapması,
l) Mesleğin gereği gibi yürütülmesini sağlayacak şekilde; şubenin bağlı bulunduğu odanın çalışanlar kütüğüne kayıtlı sorumlu ortak görevlendirmeden ve bu ortak sayısından fazla şube açılması,
m) Meslek mensuplarınca, kasıt olmaksızın gerekli özen ve titizlik yeterince gösterilmeden; yasal düzenlemelere ve ilan olunmuş norm ve standartlara aykırı olarak beyanname ve bildirimlerin imzalanması, denetlenmesi ve tasdik edilmesi,
n) Oda ve birlik kurulları başkan ve üyelerinin; bu görevleri dolayısıyla kanun ve yönetmeliklere aykırı davrandıklarının tespit edilmesi,
o) Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce; çalışanlar kütüğüne kayıt olmadan birden fazla beyanname imzalanması,
p) Bu yönetmelikte yer almayan; 3568 sayılı Kanuna aykırı diğer eylemlerde bulunulması ve Birlikçe çıkarılmış diğer yönetmelik hükümlerine ve zorunlu meslek kararlarına uyulmaması.

GEÇİCİ OLARAK MESLEKİ FAALİYETTEN ALIKOYMAYI GEREKTİREN HALLER

a) Çalışanlar listesinde kayıtlı bulunan meslek mensuplarınca sahip olunan unvanla Kanunun 2.nci maddesinde yer alan işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişilere bağlı ve onların işyerlerine bağımlı olarak açık veya gizli hizmet sözleşmesi ile çalışılması,
b) Meslek mensuplarınca mesleği yapmaları yasaklanmış kişilerle işbirliği yapılması,
c) Ticari faaliyet yasağına uyulmaması,
d) Meslek mensuplarınca, beyanname ve bildirimlerin imzalanması ve denetim ile ilgili yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davranılması veya beyanname imzalama yetkisinin kasten gerçeğe aykırı olarak kullanılması,
e) Yeminli Mali Müşavirlerce, tasdike ilişkin yasal düzenlemelerdeki ilke ve kurallarla, ilan olunmuş norm ve standartlara kasten aykırı davranılması veya tasdik yetkisinin kasten gerçeğe aykırı olarak kullanılması

MESLEKTEN ÇIKARMAYI GEREKTİREN HALLER

a) Mesleğin yürütülmesi sırasında, meslek dolayısıyla işlenen suçlardan dolayı ağır hapis cezası ile cezalandırılmış olunması,
b) Meslek mensuplarının kasten vergi ziyaına sebebiyet verdiklerinin mahkeme kararı ile kesinleşmesi,
c) Meslek ruhsatnamesinin bir başkasına kiraya verilmesi veya herhangi bir şekilde bir başkasına kullandırılması,
d) Başka meslek mensuplarının ad ve unvanları kullanılarak, beyanname düzenlenmesi ve imzalanması,



DİSİPLİN CEZALARI İLE YASAKLARA UYMAMA

Meslekten çıkarılanlar, yeminli sıfatı kaldırılanlar ve geçici olarak mesleki faaliyetten alıkonulanlar; bu yasakların gereklerini derhal yerine getirirler. Bu gerekleri yerine getirmeyenler hakkında odalar veya Birlik tarafından Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur. (ASMMMO)





kaynak = muhasebenet.net
sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
30 Mayıs 2007       Mesaj #5
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye
ÇALINAN ZAMAN
Bu olay bir arkadaşımın başından geçmiştir.
Yıllar önce bir imalat şirketinde işe başlıyor.
Meslek hayatındaki genç ve idealist çağları.
Şirketin başında tek bir patron var.Arkadaşımın görevi mali işler ve muhasebe.
Yeni işine intibak etmede zorluk çekmiyor.
İmalatta çalışan 30 kadar işçi var.Ayrıca üretilen malları gezerek pazarlayan 10 tane satış elemanı.
Birkaç gün sonra aybaşı,yani maaş verilme günü.
Patron ,arkadaşıma çift bordro sistemi uyguladıklarını söylüyor.
Çift bordro.
Arkadaşım pek anlamıyor.
Kendisi üniversite mezunu,o güne dek büyük şirketlerde çalışmış.
Okul ve çalışma hayatında öğrendiklerini kavramış durumda.
Hem mevzuatı hem de uygulamayı gereğince yerine getirebilecek kıvamda.
Yaptığı işlerin mevcut yasalarla ilişkisini özümsemiş.
Ama bu çift bordronun ne anlama geldiğini bilmiyor.
Patron izah ediyor.
Maaşların ödeneceği zaman iki tane bordro hazırlanıyor.
30 kişi için bir bordro,10 kişi için diğer bir bordro.
Her ikisi de bildiğimiz bordrolar.
Brüt maaşı,vergi ve sigorta kesintilerini içeriyor.
Herkes maaşını alırken isterse bordroyu inceleyebilir.
O zamanlar çalışana bordronun bir suretinin verilme usulu yoktu.
Maaş ödemeleri bitince 30 kişilik bordro çöpe atılacak.
10 kişilik bordro ise muhasebe kayıtlarına geçecek.
Arkadaşım bunu öğrenince şoke oluyor.
Zira 30 kişi kayıt dışı çalıştırılıyor.
Ve bunlar sigorta primlerinin ödendiğini sanıyorlar.
Patron,bu 30 kişinin en fazla 2 yıl çalıştıklarını söylüyor.
Zaten yıllardır bu iş böyle gidiyormuş.
Ben arkadaşıma sormuştum:
Peki bu 30 kişiden birinin SSK hastahanesine gitmesi gerekirse ne oluyordu?
Cevap basitmiş.O zamanlar bir kişi işe girdikten itibaren bir ay süre içinde SSK’ya bildiriliyordu.
Sevk evrakına işe yeni girdi diye yazarsın olur biter.
Peki o kişilerin emekli olma vakti geldiğinde durum ortaya çıkmayacak mı?
Kim öle kim kala?
Aradan zaman geçmiş.O şirkette çalıştığını nasıl kanıtlayabilirsin?
Hangi şahiti nerede bulabilirsin?
O günlerde bunlara benzer daha birsürü sorular sormuştuk.
Demek ki sözkonusu patronun vicdanı sızlamıyormuş.
Önemli olan kendisinin kazanç sağlamasıydı.
Daha fazla gelir elde etmenin duygusallıkla ilişkisi olamazdı.
Arkadaşım için bütün bunlar kabul edilemez şeylerdi.
Nitekim daha aybaşı gelmeden işten çıktı.
Zaman zaman bu işi konuşuruz.
O patron vergi kaçırıyordu.Vergi kaçakçısı idi.
SSK primleri ödemiyordu.Prim kaçakçısı idi.
Sahtekardı.Bir anlamda dolandırıcı idi.
Ama kişileri çalışıyor göstermemekle emekliliklerini de geciktiriyordu.
Yani insanların zamanını çalıyordu.
İşte bu eylemine uygun bir sıfatı bulamadık.
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
11 Nisan 2008       Mesaj #6
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI

Muhasebe işlemleri ve olayları kaydederken belirli prensiplere uyar. Böylece, muhasebe ıuygulamaları belirli kurallara dayanmış ve uygulamada ortaya çıkabilecek bazı karışıklıklar önlenmiş olur. Mu­hasebe temel kavramları ve prensipleri Amerikan Yeminli Hesap Uzmanları Enstitüsü'nün Muhasebe Prensipleri Kurulunun yayınladığı bültenlerde yer almıştır. Muhasebe temel kavramları muhasebe bilgisinin bir esasa dayanmasını, bu bilgiyi kullananlara sağlıklı, tu­tarlı ve karşılaştırılabilir bilgi sunulmasını sağlar.

Temel muhasebe kavramları şu şekilde sıralanmışiır.

a. Sosyal Sorumluluk Kavramı
b. Kişilik kavramı
c. İşletmenin sürekliliği kavramı
d. Para ölçüsü (parayla ölçülme) kavramı
e. Dönemsellik kavramı
f. Maliyet esası kavramı
g. Objektif belge (tarafsızlık ve belgelendirme) kavramı
h. Tutarlılık kavramı
i. Muhafazakarlık (ihtiyatlılık) kavramı
j. Tam açıklama kavramı
k. Önemlilik kavramı
I. Özün önceliği kavramı

İlk beş kavram işletme ile ilgili olup, işletme ile muhasebe fonk- siyonları arasındaki ilişkiyi kurar. Bunlara temel varsayımlar da den- mektedir. Temel muhasebe kavramlarının son yedisi ise tamamen muhasebe kayıt düzeni ve rapodama tekniği ile ilgili kavramlardır.

Sosyal sorumluluk kavramı; muhasebe ahlaklı, adaletli ve tarafsız olması gerektiğini, işletmeyle ilgili çeşitli gruplara (hissedarlar, çalışanlar, müşteriler, satıcılar, tüketiciler, devlet) gerçek ve doğru bilgileri eksiksiz ve tarafsız bir şekilde sunması gerektiğini ifade eder.

Kişilik kavramı; işletmenin işletme sahiplerinden ve üçüncü şahıslardan ayrı bir kişiliğe âahip olduğunu buna bağlı olarakta işletmeye konan varlıkların işletmenin kişiliğine ait olduğunu kabul eder. Kişilik kavramı sebebiyle işletme sahiplerince işletmeye konan sermaye işletmenin kişiliğine ait olmakta buna karşılık, işletme konan sermaye kadar işletme sahiplerine borçlanmaktadır. Işletme sahiplerinin kişisel işlemleri bu kavram sebebiyle işletmenin kâr ve zararını etkilemez.

İşletmenin sürekliliği kavramında işletmenin belirsiz bir süre faa­liyetine devam edeceği varsayılmaktadır. Böylece belirli süreler so­nunda işletmenin tasfiyesi, düşünülmemekte ve işletme varlıklarını piyasa değeri ile değerleme probleminden kaçınılmaktadır. Ancak günümüzde enflasyon muhasebesinin uygulanması ile bu kavramın kabul ediliş sebepleri geçerliliğini.kaybetmiştir.

Para ölçüsü kavramı, muhasebe işletme faaliyetlerini kayde­derken standart bir ölçü birimi ile itade etmesi gerektiğini açıklar. Bu 8lçü birimi muhasebe uygulandığı üilkenin para birimidir. Para öl­çüsü kavramı para biriminin değerinde zamanla bir değişme olma­dığını kabul eder. Para biriminin satınalma gücü sabittir. Bu kavramın kabul ettiği para biriminin satın alma gücünün değişmediği varsayımı günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir. Enflasyon muhasebesinde pa­ra birimi ile ifade edilen işlemler bugünkü satınalma gücünü ifade edecek katsayılarla çarpılarak güncel değerler haline getirilmektedir.

Dönemsellik kavramı, işletmenin faaliyetlerinin neticesinin görüle­bilmesi için kabul edilmiştir. Böylece, genellikle bir takvim yılı olan muhasebe dönemi itibariyle işletme faaliyetleri değerlendirilerek işlet­menin kairı veya zararı hesaplanır. Muhasebe dönemi başında bütün hesapların açılması ve muhasebe dönemi sonunda bütün hesapların kapatılması bu kavram sebebiyledir. Her muhasebe dönemi başında bir önceki dönem sonunda kapatılmış hesapların yeniden açılması işletmenin devamlılığı kavramını kayıtlar üzerinde yerine getirmiş ol­maktadır.Muhasebe dönemi bazı özel durumlarda bir takvim yılından az veya çok olabilir.

Maliyet kavramı işletmeye alınan kıymetlerin yapılan harcamala­rın ve sağlanan gelirlerin elde edildikleri tutarlarla kaydedilmesini itade eder. Bu kavram vasıtasıyla uygulamada ortaya çıkabilecek işletme faaliyetlerinin kaydedilmesi ile ilgili karışıklıklar önlenmiştir. Bu kavram da günümüzde geçerliliğini kaybetmişttr. Gelişmiş ülke­lerde işletme değerlerinin maliyet değeri ile olan girişleri dönem son­larında güncel değerlerine göre düzeltilmektedir.

Objektif belge kavramı, işlemler ve olaylar muhasebe detterlerine kaydedilirken mutlaka bir müsbet belgeye dayandırılması gerektiğini belirtir. İşletme faaliyetleri objektif bir belgeye dayandırılırken belge­nin gerçek ve geçerli olması, belge üzerindeki rakamlarla defter kayıtlarının uyuşması gerekmektedir.

Tutarlılık kavramı, muhasebe kayıt ve raporlama sisteminin yıllar boyunca tutarlı bir şekilde uygulanması gerektiğini ifade eder. Bu kavramın uygulanması ile işletmenin farklı dönemlerdeki mali tablola­n arasında, aynı sektördeki işletmelerin mali tabloları arasında tutarlı­lık bulunacaktır. Şüphesiz gelişen ve değişen şartlar karşısında işlet­melerin hesap planları ve raporlama teknikleri bu değişikliklere ce­vap verecek esnekliğe sahip olarak hazırlanmaktadır.

Muhafazakarlık kavramı, temkinli, ihtiyatlı olma şeklinde açıklan­mıştır. İşletmenin karşılaştığı veya karşılaşabileceği zararlar için karşılık ayırmasını, gelecekteki gelişmesini sağlayabilmesi için karın bir kısmını dağıtmayarak ihtiyat (yedek akçe) olarak ayırmasını ifade eder.

Tam açıklama kavramı ise mali tabloların işletmeye ait bütün olayları tam ve detaylı olarak göstermesi gerektiğine işaret eder. Açıklanması gereken bilgiler, işletmenin mevcut durumu ile ilgili bilgi­ler ve gelecekte gerçekleşmesi ihtimal dahilinde olan olaylarla ilgili bilgiler olarak gruplandırılabilir. İşletmenin mevcut durumu ile ilgili bil­gilere mali tablolardaki bilgiler, ipotekli veya rehinli değerler, kullanı­mı şarta bağlı paialar, vadesi geçmiş borç ve alacklar örnek göste­rilebilir. Gelecekte gerçekleşmesi mümkün olaylarla ilgili bilgilere de, henüz karara bağlanmamış davalar, stokların ve iştiraklerin piyasa değerindeki düşüşler, örnek olarak gösterilebilir. İşletmeler, mali tab­lolarda yer almayan ancak işletme ile ilgili karar alıcıların kararlarını etkileyecek bilgiteri mali tabloların dip notlarında belirtmelidirler.

Önemlilik kavramı, bir hesap kalemi veya mali bir olayın nlsbi ağırlık veya değerinin finansal analizlerde veya alınacak kararlarda etkili olacak düzeyde olması durumunda bu hesap veya fınansal olayların mali tablolarda yeralması gerektiğini ifade eder.

Özün önceliği kavramına göre, işlemlerin muhasebeye yansıtıl­masında ve onlara ilişkin değerlemelerin yapılmasında, işlemlerin bi­çimleri ile özleri arasında farklılık çıkarsa biçimlerinden çok özlerine öncelik verilmesi gerekmektedir.

Kavramların işletmeler açısından geçerliliği bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda bu husus mali tabloların eklerinde belir­tilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
20 Temmuz 2008       Mesaj #7
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
GENEL KABUL GÖRMÜŞ MUHASEBE İLKELERİ

1) Süreklilik Kavramı
İnsanın ihtiyacı sonsuz olduğuna göre işletme bu ihtiyacı karşılamak amacıyla konulduğuna göre işletmede meydana gelen mali olaylara süreklilik ve devamlılık gösterdiğine göre muhas****** görev ve dorumluluğuna sürekli olacaktır.

2) Kişilik Kavramı
İşletmenin, işletme sahiplerinden, işletme çalışanlarından ya da borç, alacak ilişkisinde olduğu 3.şahıslardan aynı ve kendine ait bir kişiliği vardır.İşletmeler bu kişilik ile yapılır.Dolayısıyla muhasebe bu kişiye ait işlemleri yapar.

3) Dönemsellik Kavramı
İşletmenin varlığı sürekli olduğuna göre işleme ile ilgili işlem ve sonuçlarda sonsuzda yada kişilerin istediği tarihte değil periyodik aralıklarla kabul ve tespit edilmiş dönemlerde değerlenmesi, saptanma ve rapor haline gelmesi.

4) Sosyal Sorumluluk İlkesi
İşletmenin bir işletmedeki kayıt ve değerlendirmelerin ve sonuçlarının işletme çalışanlarına, işletme sahiplerine borç, alacak ilişkisi olduklarına, devlete özellikle tüm topluma karşı sorumlulukları vardır.

5) Parayla Ölçülebilir İlkesi
Mali olaylarda ölçü birimi olarak, ortak değer birimi olarak para birimi esas alınmalıdır.Farklı ölçü birimleri ile değerlendirme ve raporlama yapılamaz.

6) Maliyet Esas Kavramı
Bir varlık, o varlığı elde etmek için katlanılan parasal fedakarlıkların toplamı kadardır.Yeni mal oluş değeri kadar alır.Öyleyse kişilerin beyanları görüşlerine göre değil, onu elde ettiğimiz değerle (maliyet değeri) kaydetmeliyiz.

7) Tarafsızlık ve Belgelendirme İlkesi
Muhasebedeki olayların değerlenmesinde kaydedilmesinde ve sonuçlanmasında tarafsız olunmalı birilerinin düşünce ve beyanlarına değil objektif belgeler ile kaydedilmelidir.

8) Tutarlılık ve Karşılaştırılabilme İlkesi
İşletme kayıt ve raporlarında dönemler itibariyle bir tutarlık olması gerekir.Birinci dönem İkinci dönem farklı bir değil dönemlerde aynı yöntemler kullanılmalıdır.Aksi taktirde karşılaştırma ve yorumlama yapılamaz.

9) İhtiyatlılık (Temkinli Olma) İlkesi
Muhtemel ve olası gider ve zararlı gerçekleşmediği halde zarar olarak kaydedip olası gelirleri kaydetmemektir.

10) Tam Açık Olma İlkesi
Kayıt ve yöntemlerde ve raporlarda kişi yada kuruluşların anlayacağı şekilde değil sosyal sorumluluktan gereği toplumun ilgililerin anlayacağı şekilde kayıt ve rapor edilmelidir.

11) Önemlilik İlkesi
Bir hesabın veya bir mali olayın mali tablolarda önemlilik derecesine göre değerlenmesidir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
15 Ocak 2009       Mesaj #8
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Bilanço; Bir işletmenin belli bir tarihteki varlıklarını ve kaynaklarını gösteren mali tablodur.
Not: Bilançonun aktif toplamı pasif toplamına daima eşittir.
Hesap Kavramı
İşletmedeki muhasebe olaylarının ayrı ayrı kaydının izlendiği “T” cetvel bir hesabın sol tarafı daima borç sağ tarafı alacaklıdır.
Hesabın varlık veya kaynak olması bu durumu değiştiremez.
Likitide
Varlıkların nakde dönüşme hızına denir.
1 yıl ve daha kısa sürede nakde dönüşebilen varlıklara Dönen varlık 1 yıl veya daha uzun süreden sonra nakde dönüşen varlıklara Duran varlık denir. Öyleyse;

Pasif karakterli hesaplarda ödeme sürelerine göre;
Kısa Vadeli Yabancı Kaynak; Orta ve Uzun vadeli Yabancı Kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılır.


Hesapların İşleyişine ilişkin kurallar;
  • Aktif karakterli hesaplar Borçlu, Pasif karakterli hesaplar alacaklı olur.
  • Aktif karakterli hesaplar artışlar Borca, azalırsa Alacağa yazılır.
  • Pasif hesaplarda artışlar Alacağa, azalışlar Borca yazılır.
  • Aktif hesaplar borç bakiyesi verir, Pasif hesaplar alacak bakiyesi verir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...

Benzer Konular

13 Temmuz 2012 / aylin ışık Soru-Cevap
10 Haziran 2007 / P.u.S.u Taslak Konular
19 Mart 2007 / ahmetseydi Bilgisayar
20 Aralık 2009 / Misafir Meslekler
23 Ocak 2016 / Safi X-Sözlük