Arama

Ekonomi Terimleri Sözlüğü - Ek - Sayfa 2

Güncelleme: 12 Ağustos 2014 Gösterim: 30.390 Cevap: 13
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Ağustos 2011       Mesaj #11
Avatarı yok
Yasaklı
Açıklamalı Türkçe Ekonomi Terimleri Sözlüğü

Sponsorlu Bağlantılar
Atomisite Varsayımı: Alıcı ve satıcı sayısının hiçbirinin tek başına piyasayı etkileyemeyeceği kadar çok olması.

Büyümenin Avantajları: Büyüyen firma bölünmez faktörlerden daha iyi yararlanır, Firma büyüdükçe uzmanlaşmaya daha çok önem verebilecektir, Büyüyen firma üretim için gerekli girdileri daha ucuza satın alabilecektir.

Deflasyon: Mal ve hizmetlerin fiyatlarını temsil eden fiyatlar genel seviyesindeki düzenli ve sürekli azalma veya düşüş ise deflasyon olarak adlandırılır. Örneğin, Japonya son 7 yıldır deflasyon sorunu yaşamaktadır. Bir ulusal ekonominin enflasyon veya deflasyon tehdidinde olup olmadığı, oluşturulan fiyat indeksleri ile hesap edilir. Türkiye'de bu hesaplama, Tüketici Fiyatları İndeksi TÜFE ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi TEFE kullanılarak hesap edilmektedir.

Değer: Kullandığımız mal ve hizmetlere verilen subjektif değer.parasal değer=fiyat*miktar, : Mal ve hizmetlere verilen öneme değer denir. Birey ve/veya toplum, bir mal veya hizmetin değerini, o mal ve hizmetin sağladığı fayda, o mal veya hizmetin yeryüzünde bol veya kıt olması ve o mal ve hizmetin kalitesine bağlı olarak tayin eder. Eğer, bir malın değeri salt sağladığı fayda ile ölçülebiliyor olsa idi, suyun elmasdan daha değerli olması gerekirdi. Ancak, insanoğlu bir malın değerini belirlerken, bir mal ve hizmete tüketiciler ne kadar sınırlı ölçüde ulaşabiliyor ise, o ölçüde değer vermektedir. Yani, insanoğlunun bencil olması, sınırlı sayıda mal veya hizmete daha yüksek bir değer biçilmesine neden oluşturmaktadır. Dolayısı ile, malın sağladığı fayda, malın bol veya kıt olması ve malın kalitesi, yani üç farklı unsurun birleşimi malın değerinin belirlenmesini sağlamaktadır.

Denge Fiyatı: bir malın fiyatı, arz ve talebin birbirine eşit olduğu yerde oluşur. Arz ve talep şedüllerinden biri değişmediği sürece bu fiyet geçerliliğini korur. Bu nedenle bu fiyata denge fiyatı diyoruz.

Devalüasyon: Bir ülkenin para biriminin ulusal sınırlar içerisinde enflasyon nedeniyle değer yitirmesi sonucu, ülkenin para biriminin değerinin yabancı paralar karşısında değerinin ayarlanması ve bu nedenle ülkenin yerel para birimi cinsinden döviz kurlarının değer kazanması sürecine devalüasyon denir.

Diğer Şartlar Sabittir Varsayımı : Bir iktisadi olguyu etkileyen çok sayıda faktörden sadece bir tanesinin değiştiği, diğer faktörlerin ise değişmediği varsayımı.

Devlet : Ekonomide gerekli düzenlemeleri yapan, piyasalara üretici ve tüketici olarak katılabilen ve de vergi toplama ayrıcalığına sahip oluşum.

Durgunluk, Resesyon, Depresyon: Eğer, bir ulusal ekonomide ekonomik büyüme yavaşlıyor ise bu durum durgunluk (stagnation) olarak tanımlanır. Kabul edilebilir ölçüde kısa bir zaman dilimi için (6 ay ile 1 yıl arası) ekonomik büyümede bir gerileme yaşanır ise bu durum resesyon olarak tanımlanmaktadır. Ancak, eğer ekonomik büyümede gözlemlenen gerileme şiddetli ve derin ise ve uzun bir zaman dilimini kapsıyor ise, bu tür bir gerilemeyi depresyon olarak tanımlıyoruz. Örneğin, 1929 Buhranı gibi.

Düşük Mallar: (patates,ekmek..) Bazı malların fiyatı yükselirse talebi hiç azalmayabilir (nişan yüzüğü ,hayati önem taşıyan ilaçlar..) Bazı malların fiyatı yükseldiğinde talepleri artar (marka mallar) Zemberek etkisi belli bir yaşam düzeyine ulaşan kimse, geliri düştüğünde tüketimini çok zor azaltabilir.

Ekonomik Analiz : Gerçeklerden ilkeler veya teoriler türetme işlemidir.

Ekonomik Etkinlik: Üretim faktörlerinin kullanılmasıdır.

Ekonomik etkinliğin özelliği: Ekonomik etkinlik mal ve hizmet elde etmeye yöneliktir,emek ve zamanı gerekli kılar,bir seçişe dayanır,ölçülü ve hesaplı yani rasyonel kabul edilir.

Ekonomik Sorular: Üç Temel Sorun

1-Hangi mallar ne miktarlarda üretilmelidir?
2-Bu mallar hangi yöntemlerle üretilmelidir?
3-Bu mallar kimin için üretilmelidir?

Enflasyon: Bir ulusal ekonomide, fiyatlar genel seviyesinin veya düzeyinin düzenli ve sürekli olarak artması veya yükselmesi sürecine enflasyon denir. Enflasyon, Latince Inflatio; yani şişkinlik kelimesinden türetilerek oluşturulmuş bir kavramdır

Esneklik: Herhangi bir bağımlı değişkenin bağımsız değişkendeki değişimine olan duyarlılığını ölçen birime elastikiyet denir.

Esnekliği etkileyen öğeler(talebi): 1-ikame mal varlığı, 2-malın gereksinimi karşılama özelliği, 3-malın fiyatının gelirdeki payı, 4-zaman, 5-malın kullanım alanları.

Eş Ürün Eğrileri: Birbirini kesmezler, Eğimi negatiftir, Orjine dış bükeydir

Fayda: Mal veya hizmetlerin herhengi bir ihtiyacı giderebilme yeteneği veya derecesidir.Tüketici herhangi bir malı kullandığında bundan bir tatmin elde eder. Tüketicinin elde ettiği bu tatmine “fayda” diyoruz. Örneğin, vücudumuzun temel ihtiyaçlarını karşılama özelliğine sahip olan su faydalıdır. Fayda bir başka açıdan, herhangi bir mal ve hizmetin, taşıdığı özelliklere bağlı olarak, her hangi bir ihtiyacı giderebilme yeteneği ise, her tüketicinin aynı maldan elde ettiği fayda farklılık gösterebilir.

Firmalar : Üretici kaynakları kullanan ve ne üretileceğini kararlaştıran şahıs şirketinden devlete kadar bütün üretici birimlerdir.

Fiyat Farklılaştırması: Düşük fiyat ödeyebilen tüketicilerle, yüksek gelir grubundaki tüketicilerin talepleri fiyat farklılaştırması yoluyla karşılanır.

Fiyat Teorisi: Fiyat herhangi bir malın mübadele veya değiş tokuş değeridir. Uygarlık tarihi boyunca insanoğlu malların ve hizmetlerin değerlerinin kökenlerini ve değerlerinin birbirlerinden farklı oluşlarının nedenlerini merak etmişlerdir. Fiyat teorisi de, mal ve hizmet fiyatlarının nasıl oluştuğunun analiz edilmesidir.

Gelir Etkisi: Diğer tüm değişkenler sabit iken,bir malın fiyatı arttığı zaman,gelir sabit olduğu için,satın alma gücü azalır.

Gelir: Bir ekonominin zaman içinde belli bir dönemde gelen değerler toplamı.

Gereksinme: elde edildiğinde mutluluk,elde edilmediğinde mutsuzluluk veren psikolojik duygular bütünüdür.

Girişim ve Çalışma Özgürlüğü:Kişilerin dilediği gibi ticari faaliyetlerde bulunması.

Hane Halkı : Aynı çatı altında yaşayan ve ortak finanssal kararlar alan tüm insanlardır.

Hizmet : İhtiyaçları tatmin etmesine karşın maddi özelliği olmayan şeylerdir
-Kişisel Hizmet: Berber,dişçi,hizmetçi,
-Ticari Hizmet:üretim organizasyonu oluşturan birimlerin sundukları hizmettir.ulaşım,bankacılık,ticaret,

Hipotez : İki değişkenin birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu belirleyen koşullu önermedir.Örnek : bir malın fiyatı arttığında satın alınmak istenen miktarı azalır hipotezi.

İhtiyaç : İhtiyaç, karşılanmadığı zaman acı ve üzüntü, karşılandığında ise mutluluk (haz) veren bir duygudur. İnsanın hayatta kalabilmesi için mutlaka karşılanması gereken ihtiyaçlara (soluma, gıda, giyinme, barınma, savunma vb.) “hayati”; “biyolojik” veya zorunlu ihtiyaçlar, bu kapsama girmeyenlere ise kültürel ve sosyal ihtiyaçlar adı verilir. Bu süreç, İhtiyaçlar Hiyerarşisi veya İhtiyaçlar Piramidi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Piramidin tabanında, zorunlu, piramidin orta bölümünde kültürel ve piramidin tepesinde sosyal ihtiyaçlar yer almaktadır.

İkame Mal: Birbirinin yerine kullanılabilen mallar. (zeytin yağı, ayçiçek yağı)

İktisat : Bireyler ve toplumların sahip oldukları sınırlı kaynakları, sınırsız olan ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl dağıttıklarının incelenmesidir.
1-İktisat bir sosyal bilimdir, 2-İktisat analitiktir, 3-İktisat, insan davranışının sadece iktisadi yönünü seçip inceler, 4-İktisat, malların tüketimi ile olduğu kadar üretimi ve dağıtımıyla da ilgilenir.

Betimleyici İktisat :
Belirli bir ekonomik sorunla ilgili tüm gerçeklerin araştırılıp toplanmasıdır.

İktisat Politikası : Belirli ekonomik sorunların çözümüne veya bu sorunların ortaya çıkmasını önlemeye dönük politikaların oluşturulması sürecidir.

İktisatçılarca Kullanılan Araştırma Yöntemleri; 1-Gerçekleri toplama, 2-Teori oluşturma ve test etme, 3-İktisat politikaları oluşturma biçiminde formüle edebiliriz.

İstihdam: Bir ulusal ekonomide, mal ve hizmet üretiminde görev almak üzere çalıştırılmaya hazır nüfusa istihdam denmektedir. Neo-klasik iktisatçılar ulusal ekonominin her zaman Tam İstihdam seviyesinde, yani tüm üretim faktörlerinin en optimal ölçülerde üretimde kullanıldığı varsayımını kabul etmişlerdir. Oysa, 1929 Buhranı sonrası, Keynesyen İktisatçılar ekonominin eksik istihdam koşullarında da çalışabileceğini ve dengede olabileceğini öne sürmüşlerdir

Kalkınma: Ekonomik büyüme ülkenin üretim hacmindeki bir artıştır. Dolayısıyla ekonomik büyüme sadece sayısal bir kavram olarak ele alınmaktadır. Oysa ekonomik kalkınma ekonomideki niteliksel gelişmelerdir. Ekonomik kalkınma toplumun yaşam standartlarında, üretilen malların kalitesinde veya üretim organizasyonunda iyileşmeler yaşanan bir ortamı ifade etmektedir.

Kalite Farklılaştırması: Firmalar kendilerine rakiplerinden farklı bir konum oluşturmak için, aralarında kalite farkı olmayan malları farklıymış gibi göstermeye çalışırlar. Buna kalite farklılaştırması denilir. Bazı mallarda kalite farklılaştırması yapmak mümkün olmayabilir (akaryakıt, bankacılık, seyahat vb.) bu durumda firmalar hizmetlerinin farklı olduğu iddasında bulunurlar buna hizmet farklılaştırması denilir.

Kapitalizm: Özel mülkiyet,insan ve doğa tarafından yaratılan sermayenin özel kar için kullanılmasıyla belirlenen ekonomik bir örgütlenme düzenidir.

Karar Birimleri: a) Ev halkı (Aile), b) Firma c) Devlet

Kardinal Fayda: Ölçülebilir fayda

Karlılık(rantabilite): Kar ile bu karı sağlamak için kullanılan sermayeye olan oranı ifade eder.Kar/sermaye

Kartel: Aynı konuda faaliyet gösteren firmaların hukuki varlıklarını yitirmeden biraraya gelmeleri. Kartel Cinsleri; Miktar Kartelleri, Bölge Kartelleri, Fiyat Kartelleri, Alış Kartelleri

Kıtlık: Bulunabilen kolay veya güç elde edilebilen,fakat insanların bütün gereksinimlerini karşılayabilecek kadar çok sayıda olmayan her mal için kullanılır.

King Yasası: Tarımsal ürünlerde arzın az olması; üreticinin eline daha çok para geçmesi sonucu doğmuştur.

Kayıtsızlık Eğrileri: Birbirini hiçbir zaman kesmezler, Eğimleri negatiftir, Orjine göre dış bükey eğrilerdir, Sonsuz sayıda kayıtsızlık eğrisi çizilebilir.

Lüks Mal: gelir esnekliği birden büyük olan mallara denir

Makro İktisat : İktisadın, bir bütün olarak ekonomiyi ve toplulaştırılmış ekonomik davranışı inceleyen bölümüdür.

Mal : İhtiyaçları tatmin etme özelliği taşıyan fiziksel varlıklardır.
-Ekonomik mal : Elde edebilmek için mutlaka belli bir çaba harcanması veya bir bedel ödenmesi gereken maldır.
-Serbest mallar : Doğada her istendiğinde bulunabilen ve çaba sarf etmeden elde edilebilen mallardır.
-Tüketici malları : Tüketicinin ihtiyaçlarını doğrudan karşılayan mallardır.
-Üretici malları : Diğer üretici malları ya da tüketici malları üretiminde kullanılan mallardır.
-Dayanıklı mallar : Elde edildikten sonra uzun süre fayda sağlayan mallardır.
-Dayanıksız mallar : Fayda sağladığında yok olan , biten mallardır.

Marjinal Analiz : Mevcut koşullar değiştiği zaman ne olacağının incelenmesidir.

Marjinal Fayda: son tüketilen birimin bize sağladığı yarar.

Mübadele(değişim): Bir mal veya hizmetin başka bir mal ve hizmet ile yada para ile değiştirilmesine denir.

Marjinal Maliyet: Üretimdeki bir birimlik artışın toplam maliyette meydana getireceği artışa marjinal maliyet denir

Marjinal Tasarruf: Bir önceki toplam tasarruf ile bir sonraki toplam tasarruf arasındaki farktır.

Mikro İktisat : İktisadın , mevcut durumu inceleyerek insan davranışı ve insanların piyasa, endüstri, firma ve birey gibi nispeten küçük birimlerle ilişkili tercihlerini İnceleyen bölümüdür.

Milli Gelir: Ekonomi Bilimi'nin tanımladığı dört üretim faktörü olan doğal kaynaklar, emek, sermaye ve giri ll im üretim faktörlerine dağıtılan rant, ücret, faiz ve kar gelirlerinin toplamı Milli Gelir'i verir. Mii Gelir, GSMH değerinden Amortismanlar ve Dolaylı Vergiler düşürüldükten sonra bulunan bir değerdir. Milli Gelir, üretim faktörleri arasında, her bir üretim faktörünün mal ve hizmet üretimine kattığı ve hakettiği pay kadar dağıtılabiliyorsa, yani bir haksızlık söz konusu değilse, bu duruma Adaletli Gelir Dağılımı diyoruz. Eğer, bir veya birden fazla üretim faktörü milli gelirden hakettiğinden daha fazla pay alıyor ise, bu duruma Gelir Dağılımı Adaletsizliği diyoruz.

Nominal Gelir: Memurun aldığı belli miktardaki para

Normatif İktisat : Toplumsal refahın en üst düzeyde sağlanabilmesi için ne olması gerektiğini inceler.

Nokta Esnekliği: Talep doğrusu üzerindeki herhangi bir noktanın esnekliği.

Ordinal Fayda: Karşılaştırılabilir fayda

Özel Mülkiyet: Üretim araç ve faktörlerine sahip olma.

Ölçeğe Göre Getiri: Üretimin ölçeği arttıkça bu artışa bağlı olarak üründe nasıl değişiklik olduğunu açıklamak için kullanılan bir kavramdır.

Para: İş bölümü ve uzmanlaşmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan bir ölçü birimidir.

Philips Eğrisi: A. William Phillips'in ortaya koyduğu bir yaklaşım olması nedeniyle, onun soyadı ile anılan bu analiz, bir anlamda içinde enflasyonun şişkinliğini barındıran nominal ücretler ile istihdam seviyesi arasındaki ters orantılı ilişkiyi tanımlamaktadır. Pek çok ekonomist bu ilişkiyi, bir ölçüde enflasyon ile işsizlik arasındaki ters orantılı ilişkiyi tanımlayan bir analiz olarak ele almayı tercih etmiştir. Yani, her ulusal ekonomi bir miktar işsizliği azaltmak için bir miktar enflasyona, bir miktar enflasyonu azaltmak için bir miktar işsizliğe katlanmak zorundadır.

Piyasa Ekonomisi: Girişim özgürlüğü + Özel mülkiyet

Piyasa: Gerek mal ve hizmetlerin ,gerekse üretim öğelerinin alıcı ve satıcılarının karşı karşıya geldiği ve ekonomik kararların verildiği ortamdır.

Piyasa Dengesi: Piyasa dengesi, bir malın talep edilen miktarının arz edilen miktarına eşit olması durumudur. Piyasanın dengede olması için satıcıların satmak istedikleri, veya satmayı planladıkları, miktarın fiilen sattıkları miktara ve alıcıların satın almak istedikleri veya satın almayı planladıkları miktarın, fiilen satın aldıkları miktara eşit olması gerekir.

Piyasa Ekonomisi: Üreticilerin ve tüketicilerin, arz ve talep koşullarına bağlı olarak aldıkları ekonomik kararlara uygun kaynak dağılımının gerçekleştiği ekonomik yapı için kullandığımız bir tanımlamadır.

Pozitif İktisat : İktisadın, mevcut durumu inceleyerek ne olduğunu belirmeye çalışan ve değer yargısı içermeyen bölümüdür.

Rasyonel Davranış :
Tercih yapmak veya karar almak durumunda olan bir iktisadi birimin kendi hedefine uygun biçimde hareket etmesidir.

Reel Gelir: Gerçek satın alma gücüdür.

Rekabet Kurumu: Birden çok kişinin bir amaca ulaşmak için yaptıkları yarışa denir.

Servet: Herhangi bir anda varolan mal-mülk,varlık,zenginlik veya ekonomik mal stokudur.

Sosyalizm: Üretim,dağıtım ve değişim araçlarının ulusallaştırılmasıdır.

Stagflasyon: İngilizce durgunluk (stagnation) ve enflasyon (inflation) kelimelerinin birleştirilmesinden üretilmiş olan stagflasyon, ekonominin durgunluğun yaşandığı bir ortamda yüksek bir enflasyon ve işsizliği de beraber yaşaması sürecidir. Yani, üç ekonomik sorun bir arada ya l anmaktadır. Bu durum, Phillips Eğrisi yaklaşımının da artık 1970'li yılların dünyasında geçerli omadığını göstermiştir. Özellikle, Vietnam Savaşı ile birlikte ABD ekonomisinde görülen sorunlar ve Petrol Krizi ile birlikte dünyanın önde gelen ekonomilerinde 1970'li yıllarda gözlemlenmiş bir özel ekonomik dengesizlik sürecidir.

Talep Şedülü: Bir malın farklı fiyatları ile bu fiyatlardan talep edilen farklı miktarları göstermekte, talebin yapısını ve özelliklerini ortaya koymaktadır.

Tamamlayıcı Mallar: biri olmadan diğeri kullanılamayan (şeker ve çay, otomobil ve benzin)

Tasarruf: Kullanılabilir Gelir'den tüketim harcamaların karşılanmasından sonra, bireyler ve kurumlar tarafından halen harcanmamış bir artık değer kalır ise, bu değer tasarruf olarak adlandırılır. Makro ekonomide Toplam Yurtiçi Tasarruflar ifadesi ile geçer. Tasarruf Paradoksu ise, halkın daha yüksek oranda tasarruf etmesi ile tüketim harcamalarının azalmasının, yatırım harcamalarında da daralmaya neden olması nedeniyle, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve tasarrufların azalmasıdır. Yani, tasarruf eğiliminin artması uizun vadede toplam tasarrufların azalmasına yol açmaktadır. Bu durum bir paradokstur.

Tekeller Nasıl Doğar: Doğal kaynaklara tek başına sahip olunabilir, En güçlü tekeller yasalarla oluşturulur, Fiili bir durumdan yararlanılır,Tekeller anlaşmalar yoluyla (imtiyaz sözleşmeleri) ortaya çıkabilir.


Tüketici: Mal ve hizmetleri doğrudan doğruya kullanarak gereksinmeleri tatmin eden insana denir

Tüketici Dengesi: Tüketicinin mal ve hizmetleri kullanarak fayda sağladığını biliyoruz. Tüketicinin amacı ise, belli şartlar altında ulaşabileceği en yüksek faydaya ulaşmaktır. Bu amaca ulaştığında tüketici dengededir. Bu durumda tüketici dengesi; tüketicinin belli şartlarda en yüksek tatmini elde ettiği durumdur.

Tüketim: Gelirin harcanmayan kısmıdır.

Tümdengelim : Teoriden hareket ederek gerçeklerin incelenmesi, yani genelden özele gidilmesidir.

Tasarruf: Bugünkü tüketimden vazgeçme yada ileriki bir tarihe atma,harcanmayan gelir.

Talep: Satın alma gücü ile desteklenen isteğe denir.

Talep Miktarındaki Değişim: Diğer değişkenler sabit iken sadece fiyatın değişmesi.

Talep Değişimi: Fiyat sabit iken diğer değişkenlerin değişmesiyle talepteki değişim.

Talep Kanunu: Bir malın fiyatı düştükçe alıcıların ondan talep edecekleri miktarların artması, fiyatı yükseldikçe bu miktarların azalmasıdır. Yüksek fiyat düzeyinde talep edilen miktarların azalması iki etkiye bağlıdır. Bunlar ikame ve gelir etkileridir.

*İkame Etkisi: Diğer tüm değişkenler sabit iken (ceteris paribus) bir malın fiyatı yükseldiğinde, öteki malların fiyatlarına oranla, bu malın göreceli fiyatının artması.

Talebin Fiyat Esnekliği: Bir malın fiyatındaki göreli bir değişme karşısında o malın talebinde meydana gelen göreli değişmeye denir.

Talepteki Kayma (azalır-tersi artar): Tüketicinin azalışı-tüketicinin zevkinin o malın aleyhine değişmesi-tüketicinin gelirinin düşmesi-ikame malın fiyatının düşmesi-tamamlayıcı malın fiyatının yükselmesi.

Tröst: Aynı konuda faaliyet gösteren firmaların hukuki varlıklarını ve bağımsızlıklarını çeşitli derecelerde kaybetmeleri ile ortaya çıkarlar.

Voting Tröst (hissedarlık yetkilerinin devri), Füzyon (Firmalar kendilerini fesheder ve tek bir firma çatısı altında toplanırlar), Holding (Hukuki olarak firmalar korunmakta ancak ana teşebbbüs her şeye hakim olmaktadır) Kozern: Rekabetin engellenmesi yerine büyümenin maliyetleri düşürücü etkilerini kullanma amaçlı birleşme şeklidir. Korner: Spekülatif (haksız kazanç) amaçlı birleşmelerdir. Önce mal piyasadan toplanır, yapay olarak fiyat yükseltilir, ardından yüksek karlarla satış yapılır. Ring: Yine spekülatif amaçlıdır, menkul kıymetler borsasında görülür. Hisse senedi (aksiyon) ile borç senetlerinin (obligasyon) alım satımında rekabeti ortadan kaldırmayı hedefler.

Tümleme Yanılgısı : Birey için doğru olanın grup için de doğru olacağı şeklinde hatalı bir sonuca ulaşılmasıdır.

Üretim: Fayda yaratma faaliyetidir. iki şekilde olmaktadır.
1-üretim faktörü kullanarak nesnelerin miktarının arttırılmasıyla yapılan üretim
2-yaratılmış değerlerin faydasını arttırarak yapılan üretim

Yatırım: Ekonomide belli bir dönemde sermayeye yapılan net eklenti veya stoklardaki değişim

Verimlilik (prodüktivite): Üretilen mal ve hizmet miktarıyla üretimde kullanılan kaynaklar arasındaki oran.çıktı/girdi

Veraset Kurumu: Hayatta iken sahip olduklarını öldükten sonra geride kalanlara bırakabilme.

Zorunlu İhtiyaçlar : İnsanın yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan ve karşılanması zorunlu olan gereksinimlerdir.

Zorunlu Olmayan İhtiyaçlar : Karşılanmaları yaşamsal olmayan, ancak tatmin edildikçe insanlara haz veren ihtiyaçlardır.


Kaynak:Ekodialog

_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
12 Ağustos 2014       Mesaj #12
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomik Terimler Sözlüğü

Sponsorlu Bağlantılar
A
  • Açığa Satış İşlemleri: Açığa satış; yatırımcının elinde karşılığı bulunmamasına rağmen fiyatların ileride düşeceği beklentisiyle menkul kıymetin satışını gerçekleştirmesi, kıymetin teslim zamanı geldiğinde ise kıymeti piyasadan alıp teslim etmesi işlemidir.


  • Açık Piyasa İşlemleri (APİ) (Open Market Operations): Para politikası uygulaması çerçevesinde, merkez bankaları bünyesinde para miktarının artırılıp azaltılması amacıyla, hazine kağıtlarının alım ve satımının (kesin alım, kesin satım, geri satım vaadiyle alım (repurchase agreements), geri alım vaadiyle satım (reverse repurchase agreement)) yapılması işlemleridir. Bankalararası Para Piyasası işlemleri de “Açık Piyasa İşlemleri” kapsamı içerisindedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde bu tür işlemler, Açık Piyasa İşlemleri ve Para Piyasası Müdürlükleri tarafından yürütülmektedir.


  • Açık Pozisyon (Short Position): Döviz, altın, menkul kıymet gibi bir finansal araç üzerinden sahip olunan varlıkların aynı cinsten yükümlülükleri karşılayamayan kısmıdır. Örneğin 10 milyon ABD doları yükümlülüğe karşı 5 milyon ABD doları varlık bulunduruluyorsa aradaki 5 milyon ABD doları, açık ABD doları pozisyonunu ifade eder.


  • Akreditif: İhraç edilen malların bedellerinin ödenmesi konusunda belirli şartların yerine getirilmesi halinde ödemenin yapılacağına ilişkin bir çeşit teminattır. Akreditif işlemlerine bankalar veya diğer finans kurumları aracılık etmektedir. Bu doğrultuda, akreditif, finans kurumlarının belirli bir süre için, belirli bir miktar ve üçüncü bir kişi lehine yabancı ülkedeki bir muhabir bankaya kendi nezdinde kredi açması için gönderdiği bir tür teminat mektubudur.


  • Aktarım Mekanizması: Para politikası araçlarına yönelik alınan kararların çeşitli kanallarla toplam talebi ve bu şekilde üretim, tüketim ve istihdam gibi reel ekonomik aktiviteleri etkilemesini sağlayan mekanizmadır. Kısa vadeli faiz oranlarını para politikası aracı olarak kullanan merkez bankalarının faiz kararları ekonomiyi temel olarak dört kanal aracılığıyla etkilemektedir. Kısa vadeli faiz oranına ilişkin alınan kararlar; beklentiler, faiz, varlık fiyatları ve döviz kuru yoluyla tüketici ve üreticilerin harcama, tasarruf ve yatırım kararlarını şekillendirmekte ve bu süreç toplam talebi, dolayısıyla da ekonomik aktiviteyi ve enflasyonu etkilemektedir.


  • Alım Opsiyonu (Türk Dil Kurumunun İktisat Terimleri Sözlüğü'nde 'Call Option'ın Türkçe karşılığı olarak yer alan ifade): Opsiyon, sahibine, opsiyona konu olan kıymeti, kontratta yazan fiyattan, kontrat vadesinde herhangi bir yükümlülük doğurmadan alma hakkı verir. Bu tür bir mali araçta, vadede, opsiyona konu olan kıymetin fiyatı kontrat fiyatının altında gerçekleşirse opsiyon sahibi bu hakkını kullanmaz ve işlemini daha düşük olan piyasa fiyatından gerçekleştirebilir.


  • Alış (Bid): Piyasa katılımcılarının, piyasada işlem gören değerleri (döviz, menkul kıymet gibi) almaya istekli oldukları fiyattır.


  • Alış – Satış Farkı (Spread): İşlem gören herhangi bir kıymetin, alış ve satış fiyatı arasındaki farkı ifade eder.


  • Analitik Bilanço/TCMB Analitik Bilançosu: Analitik bilanço genel bir ifade ile bilançonun aktif ve pasif kalemlerinde yer alan hesapların birbiriyle netleştirilerek uygun bir gruplama altında toplulaştırıldığı bilançodur. TCMB Analitik Bilançosu ise, TCMB bilançosunda yer alan kalemleri toplam olarak düzenlerken para politikasının etkin işleyişinde geçerli kalemleri dikkate alan ve ayrıntıları içermeyen bilançodur. Para politikasının işleyişine uygun olarak toplulaştırılmış ‘Aktif Kalemler’ başlığı altında ‘Dış Varlıklar’ ve ‘İç Varlıklar’ yer alırken ‘Pasif Kalemler’ başlığı altında ise ‘Toplam Döviz Yükümlülüklerimiz’ ve ‘Merkez Bankası Parası’ yer almaktadır.


  • Arakazanç Ticareti (Türk Dil Kurumunun İktisat Terimleri Sözlüğü'nde 'Carry Trade'in Türkçe karşılığı olarak yer alan ifade): Daha düşük getiri sağlayan bir para biriminden borçlanarak alınan krediyi daha yüksek getiri sağlayan bir para birimine yatırım yaparak değerlendirmektir.


  • Arbitraj: Herhangi bir menkul kıymetin, dövizin veya malın bir piyasadan alınıp diğer bir piyasada satılarak (kıymetler birbiri ile değiştirilerek) risksiz bir şekilde kar edilmesi işlemidir. Arbitraj işlemleri piyasalar arasındaki fiyat farklılıklarının azalmasına yol açar. Günümüzde iletişim teknolojisinin artması ve bilgiye ulaşma maliyetinin düşmesi ile piyasalar arası fiyat farklılığı son derece düşük olmakta, ortaya çıkan farklılıklar anlık olarak bu tür işlemlerle ortadan kalkmaktadır.


  • Ayı Piyasası (Bear Market): Fiyatların düştüğü piyasaları ifade eder.

_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
12 Ağustos 2014       Mesaj #13
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
C-Ç
  • Cari Açık: Bir ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetlerden elde ettiği gelirin, ülkenin yurt dışından ithal ettiği mal ve hizmetlere yaptığı ödemelerden az olmasıdır.


  • Cari Kur: Döviz piyasalarında aynı gün takası gerçekleşen dövizin alım - satımında kullanılan kur anlamına gelmektedir.


  • Çapa (Nominal Anchor): Ekonomik karar alma süreçlerinde referans olarak alınan büyüklükleri ifade etmek için kullanılır. Örneğin kur çapası kavramı, Merkez Bankasının kur için belli öngörüleri sonrasında, diğer ekonomik birimlerin de bu öngörüye güven duyması ile birlikte, alınan ekonomik kararlarda kurun, kurdaki artışın esas alınması ve fiyat, ücret artışı, yatırım gibi kararlarının kur politikası çerçevesinde şekillenmesini ifade eder. Bu tür bir çapaya (politikaya) güvenin olmaması halinde, seçilen büyüklükler bu özelliklerini kaybederler. Parasal büyüklükler, faiz oranları, enflasyon, büyüme oranları “çapa” olarak kullanılan büyüklüklerdir. Özellikle son yıllarda, kur ve faiz oranı gibi büyüklüklerin çapa olarak kullanımında ortaya çıkan güçlükler, enflasyonun bu amaçla kullanımını yaygınlaştırmıştır.


  • Çapraz kur: İki yabancı para ve bu iki paranın her birinin bir üçüncü yabancı para (genellikle ABD doları) ile arasındaki parite olarak tanımlanan döviz değişim kurudur.


  • Çekirdek Enflasyon (Core Inflation): Tüketici, üretici ve toptan eşya fiyat endeksleri gibi genel kullanıma açık mal ve hizmet sepetlerinden oluşan enflasyon endekslerinin temel enflasyonist eğilimleri tam olarak yansıtmadığı varsayımı ile, bazı mal grupları ile fiyat değişmelerine yol açan bir takım unsurların enflasyon endeksinden çıkarılması sonucu ulaşılan bir enflasyon tanımıdır. Bu amaçla, dışsal etkilere (enerji fiyatlarında artış, mevsimsel koşullar, maliye politikası vs) daha açık olan ve geçici nitelikler taşıyabilen, enerji, temel gıda maddeleri fiyatları ve dolaylı vergiler bu tür enflasyon hesaplamaları içerisine katılmamaktadır. Amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları tespit etmek ve bunlara yönelik daha gerçekçi politika kararları alabilmektir. Özellikle, enflasyon hedeflemesine yönelen ülkelerde bu türden alternatif endeks oluşumları değişik formları ile kullanılmaktadır.
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
12 Ağustos 2014       Mesaj #14
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
D
  • Dalgalı (Serbest) Kur Sistemi (Free Floating): Kurun hiçbir müdahale olmadan tamamen piyasada oluşan arz ve talep koşullarında belirlendiği sistemleri ifade eder.


  • Dealer: Alım-satım işlemlerinde kendi nam ve hesabına hareket eden kişi ve kurumlara verilen isimdir.


  • Deflasyon: Fiyatlar genel düzeyinde sürekli bir düşüş durumunu ifade etmektedir.


  • Deflatör: Parasal terimlerle (nominal) ifade edilmiş olan bir iktisadi büyüklüğün (örneğin ücretler, hammadde fiyatları, maliyetler vb.) değerinin gerçek değere (reel) çevrilmesinde kullanılan fiyat endeksini ifade eder.


  • Değişken Faizli İhraçlar (Floating Rate Notes): Getirisi, ihracı sırasında sabitlenmeksizin önceden belirlenen başka değişkenlere bağlanan kıymetlerdir. Gerçekleşen enflasyona veya LIBOR gibi uluslararası faiz oranlarının, örneğin geçmiş 3 aylık ortalamasına endekslenen ihraçlar bu türe girmektedirler. Getiri (faiz) oranlarındaki belirsizliğin arttığı ve fiyat oluşumlarının güçleştiği ortamlarda, hem ihraç eden hem de yatırımı yapan kişi ve kuruluşlar açısından riski daha düşüktür.


  • Devalüasyon: Ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin azalmasını ifade eder. Örneğin, Yeni Türk Lirasının ABD doları karşısındaki değerininin 1,2 YTL’den 1,3 YTL’ ye düşmesi, YTL’ nin (ABD dolarının değer kazanması) 0,1 Lira değer kaybetmesi anlamındadır.


  • Dezenflasyon: Fiyat artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade etmektedir.


  • Disponibilite: Mevduat kabul eden bankaların taahhütlerine karşılık olarak nakit veya kolaylıkla nakde çevrilebilir, diğer bir ifadeyle likiditesi yüksek değerler bulundurma zorunluluğu olarak ifade edilmektedir. Bankalardaki mevduat ile bu mevduata karşılık bulundurmak zorunda oldukları nakde çevrilebilecek değerler arasındaki ilişkiyi ifade eden disponibilite oranı piyasanın likiditesini etkileyen bir para politikası aracı olarak kullanılmaktadır.


  • Dolarizasyon: Bir ülkedeki yerleşiklerin değişim aracı, hesap birimi ve değer biriktirme aracı olarak kendi ulusal paraları yerine yabancı para kullanmalarıdır. Tam dolarizasyon, bir ülkenin ulusal parasını tamamen terk edip, yabancı para birimini resmi para birimi olarak kabul etmesidir. Kısmi dolarizasyon; bir ülkede ekonomik birimlerin, yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamında ulusal paranın olası değer kaybından korunmak amacıyla, ulusal para cinsinden finansal varlıklar yerine yabancı para cinsinden finansal varlıkları seçmeye başlamasıyla ortaya çıkmaktadır. Genelde dolarizasyonun ilk aşamasının, yabancı para cinsinden varlıkların değer biriktirme aracı olarak kullanılmaya başlanması olan ‘varlık ikamesi’ şeklinde geliştiği görülmektedir. Öte yandan, özellikle gelişmekte olan piyasalarda yakın geçmişte sıkça yaşanan bankacılık krizleri, iktisat yazınına varlık dolarizasyonunun yanı sıra ‘yükümlülük dolarizasyonu’ kavramını da eklemiştir. Yükümlülük dolarizasyonu; ülkedeki bankacılık ve kamu kesimi dahil olmak üzere tüm ekonomik birimlerin, yabancı para cinsinden büyük miktarda yükümlülüklerinin bulunmasıdır. Hem varlık hem de yükümlülük dolarizasyonları tek bir başlık altında toplanarak ‘finansal dolarizasyon’ olarak nitelendirilebilir. Finansal dolarizasyon, bir ülkedeki yerleşiklerin, hem varlık hem de yükümlülüklerini yabancı para cinsinden tutma eğilimleri olarak tanımlanmaktadır.


  • Dönemsel Faiz: Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.


  • Döviz Kuru (Exchange Rate): Ulusal bir paranın, diğer bir ulusal para cinsinden ifadesidir.


  • Döviz Kuru Rejimleri: Döviz kurları günümüzde özellikle küçük ve açık ekonomiler için taşıdıkları önem ve reel ekonomiyi doğrudan etkileme potansiyelleri nedeniyle, uygulanan para politikası çerçevesinde doğrudan hedef, gösterge veya araç olarak kullanılmaktadırlar. Döviz kuruna yönelik uygulamalar, bir uçta tamamen sabit kur sistemi, diğer uçta ise tam serbesti olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir. Tamamen sabit kur sisteminde, ulusal para yabancı bir para veya paralardan oluşan bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Para Kurulu (Currency Board) türü uygulamalarda, bir taraftan kur sabitlenirken diğer taraftan ulusal para arzı tamamen bu kur üzerinden gerçekleştirilen döviz alış-satışlarına bağlanmaktadır. Tamamen serbest kur sisteminde ise, döviz kurunun fiyatı doğrudan piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Ara rejim olarak adlandırılan, Avrupa Para Sistemine geçiş aşamasında da uygulanan kurun bir band içerisinde hareketine müsaade eden yapı ile kontrollü dalgalanma (managed float), sürünen kur (crawling peg) adı altındaki sistemlerde ise, kur belli bir takım kriterlere göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu şartlara göre değişmektedir.


  • Dünya Bankası (World Bank): 1944 yılı sonrası, Avrupa’nın yeniden imarına yönelik olarak “International Bank for Reconstruction and Development” adı altında kurulan uluslararası bir örgüttür. Daha çok, gelişmekte olan ülkelere uzun vadeli proje kredileri sağlamaktadır. Son yıllarda görev tanımları içerisine, gelişmekte olan ülkelerin dış borçları ve yoksullukla mücadele kavramları da girmiştir.

Benzer Konular

31 Mart 2008 / Lavie Ekonomi
30 Kasım 2007 / Hi-LaL Taslak Konular
29 Kasım 2009 / ThinkerBeLL Taslak Konular
29 Kasım 2009 / ThinkerBeLL Taslak Konular
29 Kasım 2009 / ThinkerBeLL Taslak Konular