Arama

Devalüasyon

Güncelleme: 7 Kasım 2017 Gösterim: 13.715 Cevap: 4
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
25 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Dış dengeyi sağlamak için başvurulacak yollardan biri de ulusal paranın dış değerinin düşürülmesidir. Devalüasyonun amacı, ithalatı pahalılandırıp, ihracatı ucuzlatmak ve böylece döviz girişini çıkışına göre hızlandırmaktır. Dış ödemelerinde açık veren, yani ihracatı ithalatından az olan ülke, ulusal paranın dış değerini indirerek ihracatını artırıp ithalatını azaltabilir. Sonuç olarak da dış denge sağlanır ve açık kapanır.

Sponsorlu Bağlantılar
Devalüasyonun dövizle ifade edilen değer olarak, ihracatı artırıp ithalatı daraltması için, bazı koşulların varlığı gereklidir. Devalüasyon yapılan ülkede ihraç malları arzı elastik değilse (yani ihraç malları üretimi ve arzı, fiyatlar yükselse de kolaylıkla artırılamıyorsa), para ayarlamasının ihracat artırıcı etkisi doğmaz.

Ülkenin ihraç mallarına olan dış talep elastikliği uygun değilse (yani yabancılar için söz konusu ülkenin ihraç malları fiyatlarının düşmesi fazla bir anlam ifade etmiyorsa), ihracat miktar olarak genişlese de, ihracattan elde edilen dövizde bir artış beklenemez.

Söz konusu ülkenin ithal malları talep elastikliği düşükse (yani ithal malları zorunlu ihtiyaç malları ise ya da halkın yabancı mallara karşı özel bir güveni, rağbeti ve tutkusu varsa), fiyatlar yükseldiği zaman ithalat miktar olarak daralsa da, ithalat için harcanan döviz azalmaz.


İlk Devalüasyon - Lale Devrinde

Osmanlı Padişahlarından 3. Ahmet’in kızı Fatma Sultan ile evlenerek tarihe ‘damat’ olarak geçen Nevşehirli Damat Ibrahim Paşa, Sadrazam da olunca, bir dizi reform ve iyileştirme faaliyetine girişti. 1718’den 1730’a kadar tüm yetkileri elinde tutan Damat İbrahim Paşa, Sadareti’nin ilk 5 yılında ülkeyi savaştan uzak tutarak öncelikle ganimetle beslenen yeniçerileri kendisine düşman etti. İbrahim Paşa, bugünün subayları anlamındaki yeniçeri ağaları da dahil olmak üzere devletin üst düzey bürokratlarının maaşlarında dolaylı bir uygulama ile indirim yaptı. Paşa, bir süre sonra kötüye giden ülke ekonomisi düzeltmek amacıyla, paranın üzerinde oynama yaparak, Osmanlı’da ilk devalüasyonu da gerçekleştirdi.
Paşa’nın akılcı bir operasyonuyla gümüşün dirhemi iki akçe birden düşürüldü. Ancak, gümüşün değeri düşünce esnafın satışları durdu. Bir süre sonra da piyasalarda gümüş krizi yaşandı. Gümüş krizi nedeniyle zolta, para ve çil akçe darphanede kesilemedi. Piyasadaki dengesizlik yüzünden zolta değerinden bir-iki akçe daha pahalı alınıp satılmaya başlandı. Buna rağmen devlet, sıkı para politikasında direndi ve resmi değerinin üzerinde zolta almadı. Bu nedenle zolta piyasadan tamamen çekilince İstanbul’a zahire ve diğer mallar gelmemeye başladı. Bundan da esnaf olumsuz yönde etkilendi ve isyan etti.
Sadrazamın siyasi düşmanlarının biraraya gelmesi ve bunlara öfkeli esnafin da destek vermesiyle Patrona Halil adında serseri bir hamam tellalinin başını çektiği bozguncular ayaklandi. Ayaklanmanin başlarinda esnaf da kepenklerini indirerek onlara katıldı. Damat Ibrahim Paşa, 28 Eylül 1730 günü, ayaklanmanin başarıya ulaşması sonucu öldürüldü. Sadrazaminin kellesini vererek kurtulacağını ümit eden Padişah 3. Ahmet de, ayaklanmacilarin öfkesinin dinmedigini görünce yerine 1. Mahmut’u geçirerek tahttan çekildi.


Aynacan - avatarı
Aynacan
VIP Gecenin Aydınlığı!
10 Ekim 2008       Mesaj #2
Aynacan - avatarı
VIP Gecenin Aydınlığı!
Devalüasyon ne demektir?
Sabit döviz kuru sisteminde, hükümetin aldığı bir kararla resmî döviz kurunun yükseltilmesi, diğer bir deyişle ulusal paranın değerinin düşürülmesidir.Bu olayın tersine revalüasyon adı verilir. Değişken kur sistemlerinde kurlar, arz ve talebe bağlı olarak yükseldiği ve bu yükseliş devletin müdahalesi ile olmadığı için devalüasyon terimi kullanılmaz.Genellikle resmî döviz kurları Amerikan doları cinsinden ifade edildiği için, devalüasyona gitmek isteyen ülke doların kur fiyatını artırır.Buna bağlı olarak öteki dövizlerin fiyatı da artar.
Sponsorlu Bağlantılar

Devalüasyon niçin yapılır? Sistem nasıl işler?
Hemen belirtelim ki devalüasyon yapılmasının ana nedeni dış ödemeler bilançosu açıklarını gidermektir.Dış ticaret bilançosunu iyileştirici etkiler iki kanaldan ortaya çıkar: İthalat giderlerinde daralma ve ihracat gelirlerinde artış.Devalüasyon yoluyla ithal malların fiyatları ulusal para cinsinden yükselir ki bu da ithalatı azaltıcı bir etki yapar.Böylece döviz tasarrufu sağlanmış olur.Öte yandan, yerli mallar yabancı para cinsinden ucuzlayarak bu yolla hem yabancı sermayenin yurt içine girişini hem de ihracat gelirlerinin artırılışını sağlar. Ülkeye döviz akışı sağlayan bu iki olumlu etki dış ödemeler açığının kapanmasına vesile olur.

Devalüasyon muhtemel olumsuz etkileri:
1. Devalüasyon sermaye mallarını ve teknoloji ithalatını pahalılaştırarak ülke bir maliyet enflasyonu süreci başlatabilir.Dolayısıyla fiyatlarda bir artış yaşanır.
2. Dövizle ödenecek dış borçların yükünü artırır.
3. Azgelişmiş ve ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı olan ülkelerde tarım ürünlerinin talep esnekliği düşük ve bu ürünlerin talebi fiyatlarının düşük olmasından çok ihtiyaca bağlı olduğu için dış alımları artmayabilir.

Devalüasyonun başarılı olabilmesi için gerekli koşullar
? Esneklik katsayısı yaklaşımı dahilinde devalüasyonun döviz kazandırıcı ve döviz tasarrufu sağlayıcı etkileri sırasıyla (arz esnekliğinin yüksek olması varsayımı altında) ithal mallarının yurt içi talep ve ihraç mallarının da dış talep esnekliklerine bağlıdır.Bu iki esneklik ayrı ayrı ne derece büyük olursa söz konusu olumlu etkiler de o ölçüde yüksek olur.Marshall- Lerner koşulu adı verilen bu durum e +e ? 1 olarak formüle edilir.Yani söz konusu iki esneklik katsayısı toplamının bire eşit ya da birden büyük olmalıdır.Bu ise elde mevcut miktarda ihraç malı stokunun ve ihraç malları üretiminin kolayca artırılabilmesiyle mümkün olur.
? Toplam harcama yaklaşımıyla olay ele alındığında bir ülkede karşılanamayan talepten dolayı ithalatın artmasıyla dış ticaret açığı gündeme gelir.Ta ki bu talep fazlası üretimle karşılanana kadar.Dış ticaret açığı verilmesinde baş rolü oynayan ithalat artışları ise ithal ürünleri pahalılaştığından ithal ikamesi üretim politikasıyla massedilir.O halde devalüasyon dış ticaret endüstrileri diye bilinen ihracat ve ithalata rakip firmalarda toplam talebi artırıcı bir etki yapar.Keynesyen düşünceye göre, eğer bir ekonomide işsizlik ve eksik kapasite mevcut ise mallara olan talep artışı üretimi artırır.Böylece dış ticaret açığı giderilebilir.Ancak, ekonomi tam istihdamdaysa talep artışları üretim hacmini değil gelirin parasal ifadesini yani fiyatlar genel seviyesini yükseltir.Sonuç olarak, toplam harcama yaklaşımı ekonomi eksik istihdamdayken ve ithal ikameci politikalarla işlerlik kazanır.
? Üretim azlığına dayalı olarak mevcut talebe karşı iç fiyatlar sabit tutulmalıdır.
? Yabancı ülkeler devalüasyon yapan ülkeye karşı misilleme yapmamalıdır.Başka bir deyişle ortak pazardaki diğer ülkelerin ihracatçı sektörleri rekabet etmek için fiyat indirimine gitmemelidir.
? İthal mallarını elinde bulunduran ülkeler devalüasyon yapılan ülkede ithalata olan talep kısılınca buna karşılık olarak üretimlerini kısabilir ama parası devalüe olan ülkenin piyasasını tekrar kazanmak için fiyat kırmamalıdır.

Devlet ve Merkez Bankası açısından devalüasyon gelirleri
Devletler vergilemede olduğu gibi egemenlik hakkına dayanarak çeşitli parasal önlemlerle gelir sağlayabilirler. Bunlardan bazıları; madeni para basımı,emisyon hacminin artırılması ve ulusal paranın dış değerini düşürmekle sağlanan gelirlerdir. Para ünitesinin altın ve döviz karşılığı değeri düşürülerek devlet ve Merkez Bankası elinde elinde bulunan altın ya da dövizlerin millî paraya göre nominal değeri ile döviz ve altınla ifade olunan alacakları artırılmış olur.Böylece artan bu değerler üzerinden devlet, sahibi bulunduğu döviz ve altın stoğunun yurt içinde meydana gelen artışı gerekse merkez Bankası’ndaki döviz ve altın stoklarının yeniden değerlenmesiyle ortaya çıkan farkı hazineye aktarmakla bir gelir elde etmiş olur.O halde millî paranın değeri düşürülünce;
a) Yabancı para ve altın ile ifade edilen dış alacaklar değer farkından dolayı artar.
b) Devletin altın ve döviz ile ödemesi gereken borçlarının millî para birimi ile tutarı da artar.Bundan dolayı giderlerde (borçlarda) bir yükselme görülür.Bu hal, devalüasyonun gerçek net getirisi açısından çok önemlidir.Çünkü eğer bir devletin dış borçları alacaklarından fazla ise sonuç aleyhte bakiye verir.
c) Devalüasyondan önce devlet, piyasadaki altın ve dövizin büyük çoğunluğunu hazinede biriktirmişse (net dış varlıklarını artırmışsa) devalüasyondan sonra iç borç stoğunun değeri düşmüş olur ve hazine iç borçları çevirmekte biraz daha rahatlar.

Türkiye’deki Devalüasyonlar
Devalüasyonlar uzun ve ekonomiyi çıkmaza sokan süreçlerin ardından verilen en nihai kararlardan biridir.Genel itibariyle bu terime en çok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde rastlanmaktadır.Ana hedef ise ekonominin istikrara kavuşturulmasıdır. Cumhuriyet tarihindeki ilk devalüasyon 1946 yılında gerçekleştirilmiş olup en büyük nedeni II.Dünya savaşının ardından biriken dış borç stoğunun ödenebilmesi için düşük faizli ve uzun vadeli kredinin sağlanacağı (Bretton-Woods sisteminin) ve Türkiye’nin de üye yapılmak istendiği Uluslararası Para Fonu’nun devalüasyonu şart koşmasıdır.İkinci devalüasyon işlemi 1958 yılında meydana gelmiştir.Kore Savaşı’nın ardından dış ticaret açığı artan Türkiye ithal edilemeyen hammaddeler nedeniyle tam kapasite çalışamaz hale gelmiştir.Merkez Bankası’nın kredi musluklarını açmasıyla alınan kredilerin gelişi güzel kullanılması nedeniyle mal ve hizmet talebi artmış ve enflasyonist sürece girilmiştir.Bu kredi savurganlığı giderilemeyen bütçe ve finansman açıklarına neden olmuştur.Bu açıklar Merkez Bankası tarafından kapatılmaya çalışıldıkça enflasyon artmıştır.Bu nedenle bu yıllara Türk ekonomi tarihinde enflasyoncu büyüme yılları denilmektedir.10 Ağustos 1970 tarihinde yapılan üçüncü devalüasyonun nedenleri de öncekilere benzer niteliktedir.Özellikle iklim şartlarından kaynaklanan tarımsal üretim düşüklüğü fiyat artışlarına neden olmuştur.Buna artırılamayan devlet gelirleri ve ticari banka kredilerindeki aşırı artış da eklenince 60’lı yıllarda yaşanan ılımlı enflasyonun TL’de yarattığı değer kaybını göz önüne alarak yeni bir döviz kuru belirlenmiştir. 1980 yılında izlenen istikrar ve finansman liberalizasyon politikalarıyla birlikte serbest piyasa ekonomisine geçilmesi planlanıyordu.Bir yandan faiz oranları serbest bırakılarak paranın dolaşım hızı sınırlandırılmaya çalışılmış diğer yandan dış rekabete açık ihracatın teşvik edilmesi düşüncesiyle millî paranın değerinde bir değer düşüşüne gidilmiştir.1994 yılı iki devalüasyona birden sahne olmuştur.Diğer krizlerden farklı olarak sendikacılığın gelişmesi ve toplu sözleşmelerin ağırlık kazanmasıyla kamu ve özel sektör üreticileri yüksek işçi ücretleriyle karşı karşıya kalmışlardır.Ücret artışları o kadar yüksek olmuştur ki verimlilik artışını ikiye katlamış ve fiyatların yükselmesinde başı çekmiştir.Aynı zamanda faiz oranlarının yüksek tutulmasıyla işçilerin spekülatif para saiki artmıştır. TL’ye olan talepler ithalatı da tetiklemiştir.Tarihimizdeki son devalüasyon ise Şubat 2001’de yaşanmıştır.Kasım 2000’den itibaren dövize yönelen yoğun spekülatif talep hem çok yüksek faiz hem de önemli döviz rezervi kayıplarıyla ve IMF’den gelen 7.5 milyar dolarlık kredi ile geri püskürtülebilmiştir.Ancak Merkez Bankası benzer bir yüklenmeye karşı savunma gücünü büyük ölçüde kaybetmiştir.19 Şubat’ta dönemin başbakanı ile cumhurbaşkanı arasındaki gerginlik başka bir döviz krizini patlatmış oldu.Gecelik faiz %6200’lere kadar çıktı.16 Şubat’ta 27.94 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervi 23 Şubat’ta 22.58 milyar dolara inmiştir.Aşırı döviz talebine daha fazla dayanamayan Merkez Bankası 21 Şubat gecesi kurun dalgalanmaya bırakıldığını açıklamıştır.
Aşağıdaki tabloda devalüasyon yapılan tarihler itibariyle döviz kurları ve devalüasyon oranları verilmiştir.*

devajy2

Az önce de belirtildiği gibi devalüasyon yapılmasının temel amacı dış ödemeler dengesini sağlanabilmesidir.Ekonomi kompleks bir yapıya sahip olduğu için hükümetleri devalüasyona iten bir çok sebep vukuu bulabilir.Bu yazıda sadece ilgili dönemlerin en çok göze batan ve Merkez Bankası’nı yeni kur değerlemesine götüren gelişmelere yer verilmeye çalışılmıştır.Tüm devalüasyonlardan önce cereyan eden olayları ve sonucu özetleyen sloganlaşmış bir söz vardır ki, tabiri caizse iktisatçıların kulağında küpe gibidir:”Net iç varlıklar (ekseriyetle özel ve kamu kesimi kredileri) hızla artıyor; net dış varlıklar (altın ve döviz rezervleri) hızla azalıyorsa, kur da sabitse kıyamet kaçınılmazdır
Not: Bilgilendirme amaçlıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Devalüasyon
Vikipedi, özgür ansiklopedi



Devalüasyon, sabit kur sistemlerinde ödemeler dengesi açık veren ülkenin ulusal parasının dış satınalma gücünün, hükümetçe alınan bir kararla düşürülmesidir. Başka bir deyişle devalüasyon, bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir. Bu yolla ithal malları pahalılaşırken yerli malların fiyatı da aşağı çekilmiş olur.

Eski Yunan ve Roma'da devalüasyon, paranın temsil ettiği maden miktarının azaltılması yoluyla gerçekleştirilmekteydi. Belli bir altın ve gümüş miktarından basılan sikke miktarının çoğaltılması, para değerinin düşürülmesi sonucunu doğurmaktaydı. On dokuzuncu yüzyılda ise kağıt para miktarının arttırılması sonucu meydana gelen enflasyon, iç fiyatların artışı ve banknotların altına tahvil kabiliyetini yok ederek, para değerinin düşüşüne yol açmıştır. Böylece milli para biriminin karşılığı kabul edilen altın miktarı indirilmiş ve kambiyo kurları da buna göre ayarlanmıştır.

Günümüzde, madeni para, altın para sistemi olmadığından yerli para biriminin değerinin düşülmesine, iç fiyatların yükselmesi sonucu elde edilemeyen döviz gelirleri dolayısıyle girişilmektedir. Başlıca ihracatı teşvik etmek için yerli para birimi değeri, belli bir yabancı para esas alınmak suretiyle ayarlanmaktadır. Ancak bu tür bir uygulamanın başarılı olabilmesi için, devalüasyon sonrası iç fiyatların artışının önlenmesi, yabancı ülkelerin ithalat kısıtlamalarına başvurmaması gerekmektedir.

Türkiye'de 1946, 1958 ve 1970 yıllarında istikrar programları çerçevesinde büyük devalüasyon yapılmıştır. 1977-1980 arası belirli aralıklarla yapılan devalüasyonlar o tarihten bu yana günlük ayarlamalara dönüşmüştür. Ne var ki, kambiyo denetimi hala geçerli olduğundan günlük ayarlamalar, para değerini piyasa şartlarına göre serbestçe belirlenmesi anlamına gelmemektedir. Türkiye'de para birimi düşürülmesi işlemi, Türk Lirası'nın Amerikan Doları karşısındaki değerine göre yapılmakta ve çapraz kurlar, dolara göre belirlenmektedir.

Türkiye'deki Devalüasyonlar

Türkiye'de;
  • 7 Eylül1946 yılında %115.4 oranında,
  • 4 Ağustos1958 yılında %221.4 oranında,
  • 10 Ağustos1970 yılında %66.6 oranında,
  • 21 Eylül1977 yılında %10 oranında,
  • 1 Mart1978 yılında %29.9 oranında,
  • 10 Haziran1979 yılında %77.7 oranında,
  • 24 Ocak1980 yılında %48.6 oranında,
  • 5 Nisan1994 yılında %104 oranında,
  • 23 Şubat2001 yılında %40.6 oranında, devalüasyon gerçekleştirilmiştir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
16 Haziran 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Devalüasyon

Bir ülke parasının resmî değerinin yabancı paralar karşısında düşürülmesi ve içindeki yasal altın miktarının azaltılması işlemi.

İlk devalüasyon denemesini, Fransa 1928'de savaş sırasında para değerinin düşmesi üzerine gerçekleştirdi. Böylece istikrar yeniden sağlanmış oldu. 1931'de İngiltere'de yapılan devalüasyonsa ihracatı teşvik amacını güdüyordu.

Devalüasyon paraya olan güveni sarsmakla birlikte, borçluların durumunu düzeltir. Devalüasyon yapan ülkenin parası hâkim bir paraysa (Dolar ve Mark gibi), para kurları, söz konusu ülke parasına göre düzenlenen ülkeler de devalüasyon yapmak zorunda kalırlar. Eğer ülkenin ithalatı az ise, diğer ülkeler devalüasyon yapmadıkça içerdeki malların fiyatı değişmez.

Türkiye'de ilk devalüasyon, savaşın yol açtığı enflasyon nedeniyle 7 Eylül 1946'da, Türk lirasının değeri % 212 oranında düşürülmek suretiyle yapıldı. 1958'de ise doların değeri ihracata prim vermek ve ithalattan prim almak yoluyla 9 TL.ye yükseltildi. Bu gizli devalüasyon 22 Ağustos 1960'ta para % 321 oranında devalüe edilerek ortaya kondu. Türkiye'de fiyatlar 1958-1970 döneminde % 80 oranında arttığından "dış ödemeler açığını kapamak üzere" 7 Ağustos 1970'te % 66 oranında yeni bir devalüasyon yapıldı. Bu tarihten günümüze kadar çeşitli tarihlerde irili ufaklı sayısız devalüasyon gerçekleştirildi. 24 Ocak 1980 kararları çerçevesinde büyük bir devalüasyon yapıldı ve 1 Amerikan Doları karşılığı 40 TL. iken, 70 TL. oldu.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Kasım 2017       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı

Devalüasyon Uygulaması!


Geleneksel tanımlamaya göre sabit kur rejimlerinde hükümet kararı ile resmi döviz kurunun yükseltilmesine (veya ulusal paranın dış değerinin düşürülmesine) devalüasyon, tersine yani resmi kurun yükseltilmesine (veya ulusal paranın dış değerinin yükseltilmesine) de revalüasyon adı verilir. Söz konusu tanımlamalar konusunda belirtilmesi gereken bir nokta, uygulanan kur sistemiyle ilgilidir. Devalüasyon ya da revalüasyon terimleri asıl olarak sabit kur sistemlerinde, hükümet kararı ile döviz kurlarında yapılan ayarlamalar için kullanılır.

Serbest dalgalanan kur sistemlerinde piyasanın işleyişi dolayısıyla kurun yükselmesi (ulusal paranın değer kaybetmesi-depreciation) veya düşmesi (ulusal paranın değer kazanması- appreciation) durumlarında ise devalüasyon ve revalüasyon terimlerini kullanmak doğru değildir. Bununla birlikte kurların piyasanın işleyişine devredildiği sistemlerde de devalüasyon benzeri uygulamalarla karşılaşılabilir.