Arama

Demokrit (Demokritos)

Güncelleme: 8 Temmuz 2017 Gösterim: 25.044 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Demokritos

(d. y. İÖ 460 - ö. y. 370)
Evrenin yapısına ilişkin atomcu kuramın gelişmesinde önemli bir yeri olan Eski Yunanlı filozof.
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  democritus-3.jpg
Gösterim: 4774
Boyut:  17.1 KB
Demokritos’un yaşamıyla ilgili bilgilerin çoğu, güvenilirliği zayıf kaynaklara dayanır. Trakya’daki Abdera (bugün Avdhira, Yunanistan) kentinin varlıklı yurttaşları arasında olduğu, Doğu’da birçok yolculuğa çıktığı söylenir. Diogenes Laertios’a (ü. 3. yy) göre Demokritos’un insan bilgisinin neredeyse bütün alanlarını konu alan yapıtlarının sayısı 73’e ulaşır. Çoğunlukla etik üzerine incelemelerinden kalan, ancak birkaç yüz parça günümüze ulaşmıştır.

Demokritos’un fizik ve kozmoloji öğretileri, öğretmeni Leukippos’un görüşlerinin daha gelişmiş ve sistemleştirilmiş biçimidir. Demokritos, gerçekliğin (Varlık) öncesiz ve sonrasız, ayrımlaşmamış bir bütün olduğu konusunda Elea Okulu filozoflarıyla aynı görüştedir; ama varlığın tekliği ve devinimsizliği savını yadsır. Dünya üzerindeki değişken fiziksel olayları açıklarken, Varlık’ın yanında uzayın da (Boşluk) aynı ölçüde var olduğunun dikkate alınması gerektiğini savunur. Ona göre Boşluk, Varlık’ı (fiziksel dünya) oluşturan sonsuz sayıda atomun devindiği sonsuz bir uzaydır. Bu görünmez atomlar öncesiz ve sonrasızdır; daha da küçültülemeyecek kadar küçüktür (Yunanca atomon: “bölünemez”). Atomlar bütünüyle doludur; delikleri olmadığı ve kapladıkları uzayı bütünüyle doldurdukları için atomları sıkıştırmak olanaksızdır. Atomlar yalnız biçimleri, düzenlenişleri, konumları ve büyüklükleri bakımından birbirinden farklıdır. Atomlar arasında yalnızca nicelik farkı olduğu için, doğadaki nitelik farkları yalnızca görünüştedir ve atomların farklı bileşimlerinin duyularımız üzerinde yarattığı izlenimlerden kaynaklanır. Bir şeyin sıcak ya da soğuk, tatlı ya da acı, sert ya da yumuşak oluşu uzlaşıma bağlıdır; gerçekten var olan yalnızca atomlar ve Boşluk’tur. Örneğin suyun ve demirin atomları özdeştir ama pürüzsüz ve yuvarlak olan su atomları birbiriyle kenetlenmeden küçük küreler gibi yuvarlanıpvgider. Oysa demir atomları pürüzlü ve çıkıntılı olduğu için birbirine kenetlenerek katı bir cisim oluşturur. Bütün fiziksel varlıklar aynı öncesiz ve sonrasız atomlardan oluştuğuna göre, mutlak anlamda hiçbir şeyin yoktan var olmadığı ve hiçbir şeyin varken yok olmadığı söylenebilir. Bir nesnenin ortaya çıkışı ya da kayboluşu, “doğuşu” ve “ölüşü” atom bileşimlerinin çoğalıp azalmasıyla açıklanabilir.

Nasıl atomlar herhangi bir nedenin sonucu değilse, öncesiz ve sonrasız birer nesne ise, devinim de öyledir. Demokritos, devindirici bir ilke (örn. Empedokles’te Sevgi ve Kavga, Anaksagoras’ta nous: “zihin” ya da “us”) yerine, belirli bir amaca yönelik bilinçli bir nedene yer bırakmayan bütünüyle mekanik bir sistemin değişmez ve “zorunlu” yasalarından söz eder. Demokritos evrenin kökenini de şöyle açıklar: Başlangıçta atomlar her yönde devinmektedir; bu bir tür “titreşim”dir. Böylece atomlar birbirleriyle çarpışmaya ve giderek hızla dönmeye başlamış, bu arada benzer atomlar bir araya gelerek daha büyük cisimleri ve dünyaları oluşturmuştur. Bu, herhangi bir amacın ya da modelin değil, yalnızca bir “zorunluluğun”, yani atomların kendi niteliğinin olağan sonucudur. Atomlar sayıca sonsuz, Boşluk da uzamda sınırsız olduğuna ve devinim hiç sona ermediğine göre, evrende her zaman gelişmenin ya da gerilemenin çeşitli evrelerindeki benzer atomlardan oluşan sonsuz sayıda dünya var olmuştur.

Demokritos, algı ve bilgi sorunlarıyla da ilgilendi. Ona göre duyumlar, başka nesnelerin yaydığı ve ruha çarpan atomların ruhta oluşturduğu değişikliklerdi. Ruhun atomları ancak başka atomların değişinden etkilenebilirdi. Ama tatlılık ve acılık gibi duyumlar, yayılan atomların içerdiği özellikler değildi; bunlar yalnızca atomların büyüklüğünün ve biçiminin sonucuydu. Örneğin tatlılık duyumuna çok küçük olmayan yuvarlak atomlar yol açıyordu. Renkleri açıklama girişimi de ilk kez Demokritos’tan geldi. Renk de kendi başına nesnel bir nitelik değil, atomların biçimlerinden çok “konumlarına” bağlı bir özellikti. Örneğin, beyazlık duyumunu, gölge düşürmeyecek biçimde pürüzsüz ve yassı atomlar oluşturuyordu; siyahlık duyumu ise pürüzlü, çıkıntılı atomların sonucuydu.

Demokritos, halkın tanrılara olan inancını, olağanüstü olayları (örn. gökgürültüsü, şimşek, deprem) insanüstü güçlerle açıklama arzusuna bağlar. Kuramsal değil kılgısal bir temele dayanan etik sistemine göre sonul iyi olan “neşe”, ruhun korkudan ve boş inançlardan etkilenmeden barış ve dinginlik içinde yaşamasıdır.

Demokritosun bilinen önemli yapıtları arasında Peri eutumies (Neşe . Üzerine), Megas diakosmos (Büyük Evren İçin), Mikros diakosmos (Küçük Evren İçin), peri nou (Zihin Üzerine), peri aistesion (Duyum Üzerine), Kratunteria (Doğrulamalar), peri logikon kanon (Mantığın Kuralları Üzerine) sayılabilir.


MsXLabs.org & Ana Britannica


Son düzenleyen _Yağmur_; 8 Temmuz 2017 10:29
Biyografi Konusu: Demokrit (Demokritos) nereli hayatı kimdir.
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Yunan filozofudur (M.Ö. 460-370). Doğa filozoflarının sonuncusu olan Demokritos, Abdera'da doğdu. Mısır'da beş yıl kalan ve Asya'yı baştan başa dolaşan Demokritos, çeşitli bilginlerle, özellikle matematikçilerle dostluk kurduktan sonra Atina'ya dönerek kendisini bütünüyle felsefeye adamıştır

Sponsorlu Bağlantılar
M.Ö. 420'ye doğru Abdera'da kendi felsefe okulunu kurmuştur. Mekanist ve atomcu bir maddeciliğe dayanan felsefesine göre doğa, bölünmez parçacıklar olan atomlardan oluşmuştur ve her şey sürekli hareket eden bu atomların çeşitli biçimlerde bir araya gelmelerinden oluşur; yani "hiçbir şey hiçten doğmaz".

Demokritos için, atom teorisinin öncüsüdür denebilir. Demokritos'a göre atomların devinimlerinin ardında hiçbir bilinçli "amaç" yoktur. Doğa, tamamen mekanik bir şeydir. Bu her şeyin "rastlantısal" bir biçimde oluştuğu anlamına gelmez, çünkü her şey doğanın değişmez yasalarını izler.

Demokritos, olup biten her şeyin ardında bir doğallık, bir neden olduğunu ileri sürüyordu. Bir keresinde de, Pers ülkesine kral olmaktansa böyle bir doğal neden keşfetmiş olmayı yeğlediğini söylemişti.

Demokritos'a göre atom teorisi algılarımızı da açıklayabiliyordu. Ona göre algılayışımızın nedeni, atomların boşlukta hareket edişleriydi. Ay'ı görmemizin nedeni "Ay'ın atomlarının" gözümüze girmesiydi.

Demokritos, insanlık tarihinin başlangıcını merak etmiş ve insanların önceleri hayvanlarınkine benzer bir yaşam sürdüklerini ileri sürmüştür. Ona göre akıllı bir yaratık olan insanı, buluşlara yönelten zorunluluklardır ve insanlar "ilerleme" sonucu "kültür"e sahip olmuştur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Şubat 2016 20:15
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
15 Ağustos 2007       Mesaj #3
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi

DEMOKRİTOS



Demokritos’un doğduğu yer İonia’da Teos ( Urla’nın güneyinde) olmalı. Kendisine “Abderalı filozof” deniyorsa da, belki de sonradan buraya gelip yerleşmiştir.Uzun yolculuklara çıkmış, bütün Yunanistan’dan başka, Mısır’ı, Anadolu’yu, İran’ı dolaşmış. Yurdunda siyaset işlerine hiç karışmamış, köşesine çekilmiş bir bilgin hayatı yaşamış. “Bir tanıtı bulmayı, Pers kralı olmaktan üstün tutarım” dermiş. İlkçağın en büyük doğa araştırıcısı sayılır.

“Varolan” ona göre de, meydana gelmemiştir, yok olmayacaktır, değişmezdir, hep kendi kendisiyle aynı kalır. Ama “varolan”ın dışında bir de “varolmayan”, yani “boşluk” da, uzay da vardır.Uzay yüzünden “varolan”, kendileri artık bölünmeyen, görülemeyen kılıklara (ideai) ayrılır.Bunlara da Demokritos atom (bölünemeyen) adını verir. Atomlarda olabilen biricik değişiklik harekettir, yani yer değiştirmedir. Atomların birbirlerinden ayrılmaları, sadece nitelik bakımındandır, sadece büyüklük, küçüklük, yer, düzence vb. ayrılıklarıdır. Onun için Demokritos atomlarda ( bu gerçek varlıklarda) renk, ses, sıcaklık, soğukluk vb. niteliklerin bulunmadığını söyler. Renkleri görmemiz, sesleri işitmemiz, sıcaklığı duyumlamamız, tatlıyı, acıyı tatmamız, ancak, bir duygu yanılmasıdır, bir “karanlık” bilgidir. Duyular, asıl gerçeği, yani nesnelerin artık bölünemeyen son parçalarını (atomları) bilebilecek gibi keskin değildirler. Duyu bilgisi nesnelerin iç dokusunu, gerçek yapısını göremez, bunu ancak düşünen akıl kavrayabilir. Ama bunu söylemekle Demokritos, henüz düşünme ile algı, düşünülen dünya ile algılanan dünya arasında ilkece bir ayrılık yapmıyor; bu ikisini birbirinden ayıran yalnız, keskinlik ve kesinlik dereceleridir.

Demokritos Anaxagoras’ın anlayışı ile savaşarak, onun teleolojik açıklama denemesi karşısına çok kesin bir mekanist görüşü koyar: Evren yalnızca atomların çarpışmaları ve birbirleri üzerindeki basınçları ile oluşmuştur; evrendeki oluşa kesin bir zorunluluk egemendir; bütün olup bitenler, nedenlerden zorunlu olarak meydana gelmişlerdir. Böylece Demokritos, Anaxagoras’ın öğretisinde belirir gibi olan erek (telos) kavramını kabul etmediği gibi, rastlantı kavramını da açık olarak reddeder: Rastlantının sözünü etmemiz yalnız bilgisizliğimizden ileri gelir; bir olayın nedenini bilmedik mi, bunu rastlantıyla açıklamaya kalkışırız.

Bu görüşüyle de Demokritos mekanist bir doğa biliminin temellerinin atmış oluyordu.

Demokritos “ gerçek, atomlar ve atomların hareketleridir” öğretisini ruhu açıklamada da kullanır. Örneğin, algı ile düşünme, bu iki ruh olayı ona göre vücudumuzdaki atomların en incesi, en hafif ve en düzü olan ateş atomlarının( bunlar vücudu sıcak tutarlar, hareketli, dolayısıyla canlı kılarlar) bir hareketidir. Bu da açıkça materialist bir anlayıştır. Gerçi Demokritos’tan önceki filozoflar da “varolanı”, bu arada ruhu da, cisimsel saymakla materialisttirler, ama Demokritos’unki çok bilinçli bir materializm.

Demokritos’un ahlak öğretisi de doğa felsefesine dayanır. Kalan birçok fragment’den, onun “doğru bir yaşayışın dayanakları nedir?” sorusunu, kendisinden önceki felsefede bulamadığımız bir ölçüde araştırdığını görüyoruz. Bu bakımdan Demokritos bir geçit döneminin düşünürüdür. Ondan önce başlıca kosmos (doğa) sorunu üzerinde durulmuştu: Demokritos’ta ise insan hayatı ile ilgili sorunlar, kosmos sorunu kadar yer almışlardır. Nitekim Yunan felsefesinin bundan sonraki dönemi de başlıca insan ile ilgili sorunları ele alacaktır.

Demokritos’a göre duygular ile istekler de ateş atomlarının hareketleridir. Bu hareketler durgun, ölçülü iseler insanı mutlu yaparlar, çok kızışık iseler mutsuzluk yaratırlar. Onun için mutluluk, ruhun dinginliğidir. Demokritos ruhun bu durumuna euthymia (ruhun iyi durumda olması) diyor. Euthymia’yı insan eylemlerinin son ereği yaptığı için, Demokritos, bundan sonra Yunan ethiğinde başlıca bir anlayış olacak olan eudaiminizm’in ( mutçuluğun) kurucusu sayılabilir.

Demokritos’un eudaimonizmi çok temiz ve soylu. Mutluluğa erişmek isteyen, yararına olanla olmayanı ayırt etmeyi bilmelidir. Bunun ölçüsünü de insan, haz ve acı duygularında bulabilir, yalnız, göreli olarak iyi olanla, mutlak olarak iyi olanı ayırmayı da bilmelidir. Göreceli olarak iyi olanla, mutlak olarak iyi olanı ayırmayı da bilmelidir. Göreli olarak iyi olanlar: maddi-duyusal sevinçler, güzellik, şeref ve zenginlik gibi şeylerdir. Mutlak iyi ise, ruhun iyi bir durumda bulunmasıdır (euthymia). Ruh böyle bir durumda olunca, insan yalnız iyi olandan sevinç duyar, kötüyü yapmak şöyle dursun, istemez bile. İnsanın ahlakça değerinin ölçüsü, düşünüşüdür. İnsan dışarıdan bağımsız olarak, sevinçlerini kendisinden devşirebilecek durumda olmalıdır. Mutlu olmak için yapılacak şey, ruh dinginliğine erişmek, bunun için de her türlü sarsıcı tutkulardan, duygulanımlardan kaçınmaktır. Demokritos bu duruma en iyi bilgelikte varılacağı kanısındadır.

Demokritos, astronomide Pythagorasçıları bir yana bırakırsak, gelişmenin en yüksek noktasıdır. Ama Demokritos, öbür yandan, doğadan çok insanla ilgilenen yeni bir gelişmenin, başlıca insan sorunu üzerinde duran bir düşünürler topluluğunun da çağdaşıdır. Bu düşünürlere de Sofistler adı verilir.



Kaynak: Felsefe Tarihi
Prof. Macit Gökberk
Remzi Kitabevi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2017 12:04
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
15 Ağustos 2007       Mesaj #4
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

Abderalı Demokritos ( .... - .... )



Doğum ve ölüm tarihleri belli olmamakla birlikte, Zenon'dan 30 yıl sonra doğduğu sanılmaktadır. Çok gezmiş, Babil'e ve matematik öğrenmek üzere Mısır'a gitmiş ve orada beş yıl kalmıştır. Hatta bu seyahatları sırasında Hindistan'a kadar uzanmış olduğu sanılmaktadır. Ancak Demokritos bir gezgin değil, bir bilgi arayıcısıdır.

Demokritos'a göre, evren doluluk ve boşluktan oluşmuştur. Dolu kısım, bölünemez küçük parçacıklar, yani atomlar tarafından doldurulmuştur; bunlar ölümsüz ve yalındırlar. Nitelikleri aynı ama biçimleri ayrıdır. Varlıklar bu atomların bir araya gelmelerinden oluşmuşlardır ve bir arada bulundukları sürece vardırlar; şayet bunları oluşturan atomlar bir nedenle dağılırsa yok olur giderler. Evrende gözlemlenen değişim, atomların birleşmesi ve dağılmasından ibarettir. Atomcu kuram, özünde mekanist ve deterministtir, ama bu dönemde atomların nasıl hareket ettiklerine ilişkin güçlü bir yaklaşımın eksikliği duyulmaktadır.

Demokritos, ruhu maddeden ayırmaz; ruhu oluşturan atomlar daha ince, daha hafif ve daha hareketlidir; hepsi o kadar. Bu tür ince atomların birleşimine ruh dediği gibi akıl da der. Bunlar, evrenin her yerine dağılmıştır; öyleyse evren canlı ve akıllıdır. Ancak Tanrı yoktur; Anaksagoras'ın belirttiği anlamda bir nous da bulunmaz.

Hindistan'da da atomcu görüşlerle karşılaşılmaktadır; ancak tarihini saptamak olanaksızdır. Eğer daha önce ise, Yunanlıların bundan haberdar olup olmadıkları düşünülebilir. Haberdar olmaları olanaksız değildir; çünkü Demokritos İran'da bulunduğu sıralarda doğrudan veya dolaylı olarak bu görüşleri öğrenmiş olabilir. Gerek Yunan'da ve gerekse Hint'te birbirlerinden bağımsız olarak düşünülmüş olması da mümkündür; ancak atomcu görüşün Doğu kökenli olduğuna ilişkin başka bulgular da vardır. Mesela Poseidonius (M.Ö. 1. yüzyıl) bu kuramı, bir Fenikeli olan Sidonlu Mochos'a, yine Byblioslu Filon ise Beyrutlu Sanchuniaton'a atfetmektedir. Filon, bu adamın kitaplarını Yunanca'ya çevirmiştir.

Demokritos matematikle de ilgilenmiş ve Bir Daire veya Bir Küreye Çizilen Teğet, Geometri Üzerine, Sayılar Üzerine (aynı adı taşıyan bir yapıtı daha vardır) ve İrrasyoneller Üzerine adını taşıyan yapıtlar vermiştir.

Bir Daire veya Bir Küreye Çizilen Teğet'te, kürenin veya dairenin teğetle ortak olan bir tek noktası bulunduğunu ve teğet biraz oynatılacak olursa, bu defa daireyi ve küreyi iki noktada keseceğini ve teğet olma özelliğini kaybedeceğini söyler.

Geometri Üzerine adlı yapıtın içeriğine ilişkin fazla bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Chrysippus'a dayanarak Plutarkos'un yapmış olduğu şu aktarma gerçekten çok ilginçtir :

"Demokritos, bir koninin, tabanına paralel olan dairelerle kesilecek olursa, kesitlerin yüzeyine ilişkin neler söylenebileceğini sormuştur. Bunlar eşit midir? Yoksa değil midir? Eğer eşit değillerse, o zaman koninin yüzeyi merdivene benzeyecek, yani düzgün olmayacaktır. Eğer eşitlerse, o zaman da koni bir silindir özelliğine sahip olacaktır. Bu son derece gariptir."

Bu yorum son derece ilginçtir; çünkü Demokritos, bu yorumunda, bir cismin sonsuz sayıda kesitten oluştuğunu göstererek Archimedes'e yaklaşmıştır. Demokritos şunu sezmiştir : Eğer iki piramit, eşit tabana ve eşit yüksekliğe sahipseler, tabana paralel olan düzlemler tarafından eşit yüksekliklerden kesildiklerinde oluşan piramit kesitleri birbirlerine eşit olacaktır. Sonsuz sayıdaki kesitleri eşit olduğu için, iki piramidin hacimleri de eşittir. Bu bir bakıma, Cavalier'in ortaya koyduğu, "İki hacimin, aynı yükseklikten alınan kesitleri, her konumda eşit iseler, bu iki hacim eşittir." ilkesine benzemektedir.

Demokritos'un incelemiş olduğu konular, Eukleides'in Elementler'de incelemiş olduğu bazı konularla paralellik göstermektedir.

İrrasyonel Doğrular ve Hacimler adlı yapıtı, konilere ilişkin yapmış olduğu çalışmaların sonucunda yazılmıştır. Burada irrasyonelleri incelemiş olması çok doğaldır. İçeriğinin ne olduğu bilinmese de, irrasyonel doğruların bölünemez olduğunu düşünmüş olabilir. Konilerde karşılaşmış olduğu sürpriz karşısında, nasıl bir tavır takınmış olduğu bilinmiyor. Acaba benimsemiş olduğu atom kuramıyla, bu sonucu nasıl uzlaştırmıştır? Çünkü atomun parçalanamaz olduğunu kabul ederse, koni kesitlerinin merdiven biçiminde olduğunu da kabul etmek zorunda kalacağı açıktır.

Platon, Demokritos'tan hiç söz etmez, ama Aristoteles övgüler düzer. Archimedes ise, aynı taban ve aynı yüksekliğe sahip bir koni ile bir silindirin hacimleri arasında 1/3 oranının bulunduğunu keşfetmiş olmasına büyük bir değer verir; ancak bunun kanıtını vermemiş olduğunu da ekler.

Demokritos'un Gezegenler Üzerine ve Büyük Yıl veya Astronomi adlı yapıtları ise astronomiyle ilgilidir. Yer'in, ortası delik, düz bir disk biçiminde olduğuna inanır. Gök küresini, kuzey ve güney gökküreleri olmak üzere iki yarım küreye böler ve güneydeki yıldız kümelerinin kuzeydekilerden farklı olduklarını söyler. Bu görüşleri, Yer'in düz olmasıyla nasıl uzlaştırabilmiştir? Bunu açıklamak güçtür; ancak bu yaklaşımı, kendisinin büyük ölçüde Babillilerin etkisi altında kaldığını göstermektedir.
Aynı zamanda iyi bir kozmologdur (yani evrenbilimcidir). Ona göre, evrende çok sayıda ve çeşitli büyüklüklerde dünyalar vardır. Bunlar birbirlerinden farklı uzaklıklarda bulunurlar. Bazıları oluşmaktadır; bazıları oluşmuştur ve bazıları ise çökmektedir. Bunlardan bazıları çarpışarak yok olurlar. Bazılarında su, bitki ve hayvan yoktur. Bizim bölgemizde ilk önce Yer oluşmuştur. Ay, yıldızların en altında bulunur; onu Güneş ve gözle görülebilen beş gezegen izler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2017 12:04
Gerçekçi ol imkansızı iste...
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
10 Şubat 2008       Mesaj #5
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

Demokritos

Abdera'lı Democritus, Trakya'da bir İyon'ya kentinin bir kolonisinde doğmuştur. Bu şehir, bugünkü Taşoz Adasının karşısında Abdera' dır. Babası çok zengindi. Gezginci bir bilgin olan Democritus'un yüz yaşından fazla yaşadığı sanılmaktadır. O zamanda; matematik, biyoloji, coğrafya, astronomi, gökbilimi, ekonomi ve sosyoloji gibi çok değişik sahalara yönelik bir bilgisi vardı. İnsanları konu alan çok sayıda yazılar yazmıştır. Fakat, bu eserlerin birçoğu kaybolmuş ve zamanımıza kadar gelememiştir.

Democritus, maddenin çeşitli boyutlarda ve biçimlerde, değişik hız dereceleri olan atomlardan oluştuğu düşüncesiyle, ilk atom kuramını ortaya atmıştır. Bu sözleri arasında atom kuramının temelleri gizlidir. Hiç bir şey bir rastlantı sonucu ortaya çıkmaz. Ancak mantık ya da bir gereksinme sonucu var olur. Hiç bir şey yoktan var edilemez ve var olan hiç bir şey de tümüyle yok edilemez. Evren, bir dış etkenle oluşturulmadığı için de sonsuzdur. Var olan her şey atomlar ve bu atomların arasındaki boşluklardır. Yunan dehasının doğurduğu atomizm ve bu felsefe okulunun Leucippe'le beraber kurucusu sayılır.

Democritus'un deli olduğunu söyleyen hemşehrileri onun, ünlü tıp bilgini Hippocrates'ten muayene edilmesini isterler. Filozofu muayene eden Hippocrates, "Hasta değil, pek büyük bir akıl ve deha" olduğunu söylemiştir. En küçük atomdan tutunuz da en büyük yıldıza kadar her şeyin harekette olduğunu ta o zamanlar söylerdi. Bu kadar eski bir çağda bu kadar ileri düşünceli bir bilgin daha görülmemiştir. Eserlerinin birçoğu zamanımıza kadar ulaşamamıştır. Matematik çalışmaları da çok ileri düzeydeydi. "Sayılar", "Geometri", "Teğetler" ve "İrrasyoneller" belli başlı eserleridir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2017 12:04
Gerçekçi ol imkansızı iste...
umut xx - avatarı
umut xx
Ziyaretçi
26 Aralık 2011       Mesaj #6
umut xx - avatarı
Ziyaretçi
Leukippos'un öğrencisi Democritus, (M.Ö. 460 - 370)lü yıllarda yaşamış ve Sokrates'den sonra ölmüş olmasına rağmen, "Sokrates öncesi doğa filozofları"ndan sayılır. Hocasının ortaya attığı teoriyi büyük ölçüde geliştirerek ünlenmiştir. Parmenides'in temsil ettiği tekçilik (monism) ile Empedokles'in çokçuluğu (pluralism) karşısındaki aracılık girişimleri sonucu, "Atom veya bölünmeyen öz" teorisi ile ünlenmiştir. (Bazı kaynaklar Empedokles ve Anaksagoras'ı da "atomcular" sınıflandırmasının içine sokmaktadır. Bu görüş isabetli bir tesbittir.)

Varoluş ile ilgili çok kesin bir görüş ortaya koymuştur. Evren'deki oluşuma, kesin bir zorunluluk egemendir. Bütün olup bitenleri bir raslantı ile izâha çalışmak saçmalıktır. "Yaratılmamış, yok olmayan, değişmeyen varlık, özdeksel atomdur. Öz, maddeyi temsil eder ve onunla her nesne yapılabilir." şeklinde özetlenebilecek bir görüşle, materyalist doğa biliminin ilk temellerini atmıştır.

Atomcular, sadece bir hacim, bir şekil ve belki de bir ağırlık içeren bölünmez en küçük birim olarak târif ettikleri atomun ve atomların hareket ettiği boşluğun (eter - ether - esir) ezelî, ebedî mevcudiyetini ortaya atmışlardır. Bütün bu materyalist görüşlere rağmen, "tek gerçek, atomlar ve atomların hareketidir" prensibini, ruhun açıklanması aşamasında da tutarlı bir şekilde kullanmışlardır.

Bilinçli bir materyalist yaklaşımla, algılama ve düşünmeyi, vücuttaki en ince, en hafif ve en düzgün ateş atomlarının hareketi olarak izâh eden Demokritos, kendisinden önceki düşünürlerin üzerinde durmadığı oranda, ahlâk (etik) ile de ilgilenmiştir
Son düzenleyen Safi; 8 Nisan 2016 20:45
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Ekim 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  demokritos.jpg
Gösterim: 4210
Boyut:  73.2 KB
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
8 Temmuz 2017       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Demokritos kimdir?

Ad:  Demokritos-2.jpg
Gösterim: 1462
Boyut:  37.4 KB

Eski Yunanistan’ın en büyük bilgin ve filozoflarındandır. İonia/Teos İÖ 460 – Abdera İÖ 365 arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Yaşamına ilişkin bilgiler birbirini tutmaz. Fizik alanındaki teorilerinden dolayı tarihçiler onu Aristoteles ve Platon ile eşdeğerde saymışlardır. Hindistan ve İran’a giderek Doğu düşüncesini, Mısır’da beş yıl kalarak geometriyi öğrendi. Yurduna dönünce Leukippos’un öğrencisi oldu, sürdürdüğü düzgün yaşamında ne politikaya ne de sofistçe (bilgici) tartışmalara katıldı.

Demokritos düşüncesinde, mekanizm ve maddecilik egemen olan iki temel ilkedir. Bu ilkelere dayanarak Antik Çağ felsefesinin ana madde (Arkhe) ve oluş sorununa, sonra da ahlaka yönelir. Ona göre evreni oluşturan temel madde atomdur. Doğaya ilişkin görüşlerinin temelini oluşturan bu yaklaşımıyla atomu; sonsuz sayıda, bölünemeyecek kadar küçük, nitelik bakımından aynı (atomların renk, ses, koku v.b. nitelikleri yoktur) olan cisimsel parçacıklar olarak tanımlar. Atomlar, yapısal olarak hiçbir değişime girmezler, tek değişimleri olan hareketle de oluşu sağlarlar.

Bir dış nedene bağlı olmadan büyüklük ve ağırlıklarıyla bağlantılı olarak hareket ederler. Büyük, ağır olanları genellikle altta yer alır. Bunların toparlanmalarından dünyanın karaları, hafif olanlarından hava ve ateş oluşur. Evren ve evrendeki olaylar, atomların toparlanıp dağılmasıyla olanaklıdır. Bu görüşleriyle atom kuramını ortaya atan Demokritos, kendinden sonra gelen düşünür ve bilim adamlarını etkiledi. Bu bakımdan atomu tanıtan ilk bilginlerden biridir.

Bilim kuramını da atomlardan yola çıkarak kurdu. Ona göre bilgi, organlarımızla onlara etki eden atomların arasında ilişkiye bağlı olarak oluşur. Sanılar ise duyulara dayandıklarından aldatıcıdırlar.

Democritus Neler Yapmıştır?


Democritus, varoluş ile ilgili çok net bir görüş ortaya çıkarmıştır. Ona göre Evren’deki oluşuma, kati bir zorunluluk hakimdir. Tüm olan biteni bir rastlantı olarak ifade etmek saçmadır. “Yok olmayan, yaratılmamış ve değişmeyen bir varlık, özdeksel atomun kendisidir. Öz, maddeyi simgeler ve onunla her türlü nesne yapılabilir” şeklindeki görüşüyle, doğa biliminin (materyalist) ilk temellerini ortaya atmıştır.

Bütün atomcular, sadece bir şekil, hacim ve ağırlık içeren, bölünemez en ufak birim şeklinde izah ettikleri atomun hareket ettiği boşluğun, ezeli ve ebedi varlığını ortaya atmışlardır. Tüm bu materyalist düşüncelere rağmen, “gerçek olan tek şey, atomların hareketidir” ilkesini, ruhun izah edilmesi aşamasında da tutarlı olarak kullanmışlardır. Democritus, bilinçli olarak materyalist bir yaklaşımla düşünme ve algılamayı, vücuttaki en hafif, en ince ve düzgün ateş atomlarının bir hareketi şeklinde izah etmiş ve kendisinden önceki filozofların üzerinde durmadığı kadar etik (ahlak) bilimiyle ilgilenmiştir.

Democritus, hem Sokrates öncesi zamanlarda yaşamış hem de ondan sonraki kültür filozofları arasında yer almıştır. Kendisinden önce de doğa sorunlarıyla ilgilenilmesine rağmen, doğa sorunlarından insan sorunlarına geçiş yapan dönemde yaşamış bir düşünür olarak, doğa ve kültür konularını ölçülü bir şekilde işlemiştir. Democritus’un bu yaklaşımı, felsefe tarihinin en kapsamlı olayıdır, ayrıca bu felsefenin temeli, bilgince ve mutlu bir yaşamdır.

Democritus’un Hazları Nelerdir?


Bedensel hazlar: Bu hazları ölçülü olarak yaşamak gerekir. Bedeni ne rahat bırakmak ne de ezmek doğru değildir.

Zihinsel hazlar: Kalıcı hazlardır ve varlığı temaşa etme ilkesine dayanır.
Democritus’un yapıtlarının büyük bir bölümü maalesef yok olmuştur. Bunun esas nedenlerinden biri ise aslen Yunanlı değil, Makedonyalı oluşudur. Atinalı olmayanlar, o dönemlerde genel olarak saygı görmüyorlardı ve bundan dolayı kendisi de Atina’da fazla saygı görmemişti. Örneğin, Platon onun görüşlerinden çoğu zaman faydalanmış, ancak eserlerinde hiçbir zaman adını kullanmamıştır. Buna rağmen Aristo, Democritus’a karşı saygılı ve ölçülü bir dil kullanmıştır.

Democritus’a göre evren, gözle görülemeyecek kadar küçük unsurlardan meydana gelmektedir. İlgili unsurlar ezeli ve ebedidir ve sayıca da sonsuzdurlar. Kendi içlerinde boşluk içermezler, parçalanamazlar, yalın ve yekparedirler. Bundan dolayı da dağılıp kaybolmazlar. Başka bir deyişle Parmenides’in varlıkla ilgili ifade ettiği bütün özellikleri taşırlar. Democritus’a göre evren sonsuz sayıda atomdan ve sınırsız bir boşluktan oluşmaktadır. Şayet Democritus, bu boşluk denen şeyi kabul etmemiş olsaydı, atomlar hareket edemez v birbirleriyle adeta bitişirlerdi. Hâlbuki atomlar boşlukta hareket etmekte ve birleşip dağılarak bütün evren olaylarını oluşturmaktadırlar.

Democritus, değişimin temeli olarak atomların birleşmelerini ve ayrılmalarını esas almıştır. Atomlar hiçbir zaman yok olmazlar, ancak birleşebilir ve daha sonra yok olacak bileşik yapılar meydana getirebilirler. Bu tabloya göre bütün değişim, nicel bir temele dayanarak gerçekleşmektedir. Atomlar sayıca sonsuz ve boşlukta sınırsız olduğu için, sonsuz malzemeden sonsuz sayıda evrenin ortaya çıkması mümkündür. Democritus’a göre ruh da atomlardan oluşmuştur ve bundan dolayı ölümden sonra dağılıp yok olur. Antik Yunan döneminde ruhun ölümlü olduğunu bu kadar net bir şekilde ifade eden ilk kişi Democritus olmuştur. Bu nedenle, tüm bu evren tablosuyla değişimi kurtaran kişi de odur.

Democritus’a göre atomlar hiçbir zaman yok olmasalar da, nicel olarak birbirleriyle birleşirler ve dağıldıktan sonra değişim meydana getirirler. Böylece her türlü değişim, nicel bir temele göre olur ve biter. Tüm bu değişimler atomların sayıca artmasından veya yer değiştirmesinden oluşmaktadır. Bu tablodaki tüm olaylar fiziksel bir süreçtir, yani evrende olup bitenlerin üzerinde herhangi bir iradenin ya da aklın etkisi yoktur. Bütün evren olayları, atomlar arasında olan etki ve tepki ilişkilerinden ortaya çıkmaktadır. Democritus evren anlayışının yanında idealist bir etik anlayışı da ortaya koymuştur ve bilgeliğin kişiyi mutlu edeceğini savunmuştur. Tüm olumsuzluklara rağmen hayatı sırtlayıp götürmeyi ilke edinmiş, ölçülü, dengeli ve bilgece olmak gerektiğini ifade etmiştir.

Democritus’un söylediği felsefi sözler.

:
1. Hekimlik bedenin kötülüklerini, bilgelik ruhun kötülüklerini iyileştirir.
2. Cinsel edim kısa süren bir inmedir: cinsel edimde insan, insan olmaktan çıkar, insan olmaktan uzaklaşır, insan olmaktan ayrılır birdenbire bir darbe yemiş gibi.
3. Doğa ve eğitim birbirine yakındır. Çünkü eğitim insanı dönüştürür, bu dönüşümle insanda ikinci bir doğa yaratır.
4. Sözlerime kulak verseler, sözlerimi anlasalar, çok zaman şerefli insanlar olarak davranacaklar ve böylece bir çok kötü eylemden uzak durmuş olacaklar.
5. Ruhun iyiliklerini aramak kutsal iyilikleri aramaktır; bedenin iyilikleriyle yetinmek insanî iyiliklerle yetinmektir.
6. Ödev insanı adaletsiz olmaktan engeller; en azından, kendi adaletsizliğine sahip çıkmaktan engeller.
7. îyi insan olmalı ya da iyi insanlara benzemeye çalışmalıyız.
8. İnsanı mutlu kılan ne bedensel güçlükler ne zenginliklerdir, insanı mutlu kılan
9. dürüstlük ve sakınıklıktır.
10. Yanlışlardan sakın; korkuyla değil, ödev duygusuyla.
11. Mutsuzluk içinde doğru düşünmek ne güzel şeydir.
12. Utanılası eylemlerinden pişmanlık duymak yaşamını kurtarmaktır.
13. Adaletsizlik eden kişi adaletsizliğe uğrayan kişiden daha mutsuzdur.
14. İnceliksiz davranışa dingilikle katlanabilmek gönül yüceliğidir.
15. Yasaya, yetkeye, daha yaşlıya öncelik vermek görev duygusuna sahip olmaktır.
16. Sizin için değersiz olan birinin sizi yönetmesi sıkıcıdır.
17. Zenginliklere kesin olarak egemen olan birinin sizi yönetmesi sıkıcıdır.
18. Zenginliklere kesin olarak egemen olan kişi iyi insan olamaz.
19. İnandırma yolunda söz altından daha ağırdır. 20. Akıllı olduğuna inanmış birini akıllı kılmaya çalışmak boşa vakit harcamaktır.
21. Birçok insan akıllılığın ne olduğunu bilmediği halde akıllıca bir yaşam sürdürür.
22. Kalabalıklar mutsuzluk içinde bilgeleşir.
23. Konuşmaya değil eylemde bulunmaya ve erdemli davranmaya harcamalıyız tüm çabamızı.
24. İyiyi tanımak için ve iyiye ulaşmaya çalışmak için doğanın bir armağanı gerekir.
25. Hayvanın iyisi beden yeteneğiyle, insanın iyisi kişilik yüceliğiyle kendini belli eder.
26. Doğru düşünenlerin umutları gerçekleşebilir umutlardır, kafasızların umutları
27. gerçekleşmez umutlardır. 28. İnsan bilgiye ve erdeme ancak onları iyice inceledikten sonra ulaşabilir.
29. İnsan başkasının yanlışlarıyla alay edeceğine kendi yanlışlarıyla alay etmelidir.
30. Çok dengeli bir kişilik yapısına sahip olmak, aynı zamanda düzgün bir yaşam sürdürmek demektir.
31. Adaletsizlik etmemek iyidir ama yetmez, adaletsizlik etmeyi istememek de gerekir.
32. İyi eylemleri övmek güzeldir; çünkü kirli çarşafları ortaya dökmek dolapçının ve yalancının işidir.
33. Çok düşünmek ve az bilmek, işte budur yapılması gereken.
34. Yapmadan önce düşünmek yaptıktan sonra yanmaktan iyidir.
35. Her kişiye güvenme, yalnız denediğin kişiye güven. Her kişiye güvenmek basitliktir, yalnız denediğin kişiye güvenmek erdem.
36. Tutup tutmayacağımız insan yalnız eylemleriyle değil, aynı zamanda eğilimleriyle kendini belli eder.
37. İyi ve doğru bütün insanlar için benzer şeylerdir, hoş insana göre değişir.
38. Aşırı arzulamak çocuk gibi davranmaktır, büyük adam gibi davranmak değildir.
39. Vakitsiz arzular tiksintiye yol açar.
40. Bir şeyi çok arzulamak başka şeyler karşısında ruhunu köreltmektir.
41. Arzu aşırılığa düşmeden güzele yönelirse doğrudur.
42. Herhangi bir yararlılığı içermeyen her zevkten kaçın.
43. Akıldan yoksun insanlar için yönetilmek yönetmekten iyidir.
44. Ahmakları söz değil mutsuzluk adam eder.
45. Zekaya dayanmayan ün ve zenginlikler ünlerin ve zenginliklerin en sakatıdır.
46. Dünyalık edinmek yararsız değildir, ama dünyalığı adaletsizce elde etmek kötünün de kötüsüdür.
47. Kötülere öykünmek de iyilere öykünmemek de kötüdür; iyilere öykünmek istememek en kötüsü.
48. Başkasının işi için başını derde sokmak ve kendi işini askıda bırakmak yanlıştır.
49. Sürekli sakınıklık bizi işlerimizi iyi yapmaktan engeller.
50. Aldatıcılar ve ikiyüzlüler her şeyi sözde yaparlar, eylemde hiç bir şey yapmazlar.
51. İyiyi bilmemek bize yanlışlar yaptırır.
52. Utanılası bir biçimde eylemde bulunan kişi önce kendinden utanmalıdır.
53. Aralıksız tersleşmek ve gevezelik etmek gerekeni öğrenmeye doğal olarak yeteneksiz olduğunu göstermektir.
54. Hiç bir şey dinlemek istemeden boyuna konuşmak bir çeşit oburluktur.
55. Kıskanç kişi düşmanına haksızlık eder gibi haksızlık eder kendine.
56. Düşmanımız bizi adaletsizlik karşısında bırakan değil bile bile adaletsizlik eden kişidir.
57. Yakınlar arasındaki düşmanlık yabancılar arasındaki düşmanlıktan daha korkunçtur.
58. İnsanlar karşısında kuşkulu olma, sakınık ve kesin ol.
59. İyilik ederken iyilik ettiğin kişinin kalleş olmamasına ve iyiliğini nankörlükle ödememesine dikkat et.
60. Tam sırasında yaptığın küçük yardımlar yardımı alan kişilerin gözünde en değerli yardımlardır.
61. İyilikçi insan iyiliğinin karşılığını bekleyen insan değil, kendiliğinden iyilik yapan insandır.
62. Bize dost görünen birçok kişi gerçekte dost değildir, bize düşman görünen birçok kişi de gerçekte düşman değildir.
63. Tek akıllı insanın dostluğu birçok akılsız insanın dostluğundan daha iyidir.
64. Neye yarar yaşamak bir tek dostumuz yoksa.
65. Birçok kişi zenginken yoksul olan dostundan yüz çevirir.
66. Kimseyi sevmemek bence kimsece sevilmemektir.
67. Hem şakalaşmayı hem ciddi konuşmayı bilen yaşlı kişi ne tatlı kişidir.
68. Beden güzelliği hayvanlara yaraşır bir üstünlüktür, zeka beden güzelliğini yüceltmiyorsa.
69. Mutluyken dost bulmak kolaydır, mutsuzken dost bulmak alabildiğine zor.
70. Değil mi ki insanız, insanlığın mutsuzluklarına gülmememiz, üzülmememiz gerekir.
71. İyiyi arıyorsak, zor ulaşırız iyiye; kötülük aramasak da kolayca gelir bulur bizi.
72. Alay etmeyi bilen kişiler yapıları gereği dostluğa pek yatkın olmayan kişilerdir.
73. Bir kadın tarafından yönetilmek bir erkek için alçalmanın en kötüsüdür.
74. Akılsız insanları översek onlara çok haksızlık etmiş oluruz.
75. Biz kendimizi övmeyelim,bizi, başkası övsün, daha iyi.
76. Aldığın övgülerin temelini iyi kavrayamıyorsan bu övgüleri pohpohlama diye değerlendir.
77. Gerçekte hiç bir şey bilmiyoruz, çünkü doğru uçurumun dibindedir.
78. Tek insan bütün insanlar gibi, bütün insanlar tek insan gibi olacak.
79. Söz eylemin" gölgesidir.
80. Domuzlar çöplükte yatmaktan hoşlanırlar.
81. Kendi içine bir göz atarsan, orada her türlü yıkıcı tutkulardan meydana gelen bir hücre ve bir hazine bulursun. 82. İnsanın komşularına yaranmak istemesi onursuzluktur.
83. Önemli noktalarda öbür canlı varlıkların öğrencilerinden başka bir şey değiliz; örmek ve yakalamakta örümceği, ev yaparken kırlangıcı, şarkı söylediğimiz zaman da kuşları —kuğuyu ve bülbülü— öykünüyoruz.
84. Eğitim mutlu insanlar için bir takı, mutsuz insanlar için bir sığmaktır.
85. Bilgili insanların umutları bilgisiz insanların zenginliğinden daha değerlidir.
86. Düşüncelerde uyum dostluğu doğurur.
87. Büyük sevinçler büyük yapıtların gözlemlenmesinden doğar.
88. Uyumlu olan ve güzellikleriyle bizi kendilerine baktıran yontuların yürekleri yoktur.
89. Yanılgılarımızı unuta unuta gözüpek oluruz.
90. Ahmaklar varlıklılığın yararlarına yönelirler.
91. Ahmaklar yaşamdan tiksinir gibi yaparak ölüm korkusu içinde yaşamak isterler.
92. Ahmaklar yaşamdan en ufak bir sevinç duymaksızın yaşarlar.
93. Ahmaklar uzun yaşamak ister, bu uzun yaşamdan hiç bir tad alamadan.
94. Ahmaklar kendilerini aşan şeyleri isterler ama kendilerini aşan şeylerden daha yararlı da olsa ellerinin altındaki şeyleri çarçur ederler.
95. Ahmaklar yaşamları boyunca kimseyi sevindirmezler.
96. Ahmaklar yaşamak isterler, ihtiyarlıktan korkacaklarına ölümden korkalar.
97. Kendi kendinin efendisi olan baba çocuğuna en güzel örnek olur.
98. Gündüz uyuyanların ya bedenleri hastadır ya ruhları karışıktır, ya tembellikleri baskındır, ya eğitimleri azdır. 99. Yürekli kişi yalnız düşmanlarını yenen kişi değildir, aynı zamanda arzularını yenen kişidir.
100.Az bulunur hazlar en güçlü hazlardır.
101.İnsanlar birbirlerine haksızlık etmeselerdi yasalar bireylerin diledikleri gibi yaşamalarını engellemeyecekti. Demek ki uyumsuzluğu yaratan arzudur.
102.Bilge kişi için her yer birdir, onurlu bir ruhun yurdu tüm evrendir.
103.İç savaş her iki yanı da yıkar, bu savaşta yenenler de yenilenler de yıkımlarını bulurlar.
104.Adalet gerekeni yapmaya, adaletsizlik gerekeni yapmamaya ve gerekenden kaçınmaya dayanır.
105.Elini ayağını kullanır gibi kullan kölelerini, kimini şu iş için kimini bu iş için.
106.Sevilen kadın aşkın sevimsiz yanlarını giderir.
107.Sakınımsız ve düşüncesiz eylemlere daha yatkındır kadın.
108.Beden hastalıkları gibi aile hastalıkları ve yaşam hastalıkları vardır.
109.Yoksulluğa sabırla katlanmak kendine söz geçirebilen kişinin işidir.
110.Güç ve güzellik gençliğin ayrıcalığıdır, yaşlılık ılımlılığın arzulara yayılmasıdır.


-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

26 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış