Arama

Pisagor (Pythagoras)

Güncelleme: 4 Şubat 2018 Gösterim: 94.747 Cevap: 10
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Temmuz 2006       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Pisagor (Pythagoras)

Ad:  Pisagor (Pythagoras)1.jpg
Gösterim: 7666
Boyut:  30.9 KB

(İÖ yaklaşık 580 - 500)

Sponsorlu Bağlantılar
Pisagor ya da Pythagoras, Eski Yunan'ın büyük filozof ve matematikçilerinden biriydi.

Geometri ve müzik alanlarında adı çok geçen Pisagor, in­san ruhuna ilişkin düşünceleriyle de anımsa­nır. Pisagor, Ege Denizi'ndeki Samos (Sisam) Adası'nda doğdu. İÖ 532 dolaylarında Samos Tiranı Polykrates'in acımasız yönetiminden kaçtı. Kendi koyduğu kuralları, din ve felsefe­ye ilişkin düşüncelerini benimsemiş olan 300 kişilik bir grupla (bunlara Pisagorcular deni­yordu) Güney İtalya'daki Kroton (bugün Crotone) kentine yerleşti.

Bilindiği kadarıyla Kroton halkı Pisagorculara karşı ayaklandı ve onların toplandıkları binayı ateşe verdi. Pisagor bunun üzerine Metapontion'a sığındı ve İÖ 6. yüzyılın sonla­rından ölümüne kadar burada yaşadı. Pisagorcu okul varlığını İÖ 4. yüzyıla kadar sürdürdü.

Pisagor'un adı geometride sık geçer. Pisagor teoremine göre dik açılı bir üçgenin hipotenüsünün (uzun kenarının) karesi, karşısındaki iki kenarın karelerinin toplamına eşittir. Ama teoremi Pisagor'un kendisinin değil, onun öğretilerini geliştiren öğrencilerinin bulduğu sanılmaktadır.

Pisagor'un öğretisi ve birçok düşüncesi bilinmekle birlikte yazdıklarının hiçbiri günü­müze ulaşmamıştır. Pisagor, ölenlerin ruhları­nın yeryüzüne sadece yeni insanlar olarak değil, hayvanlar olarak da geri dönebileceğini ileri sürmüştü. Ayrıca sebzelerden fasulyenin de ruhu olduğuna inanıyordu ve öğrencilerine fasulye yemeyi yasaklamıştı. Düşmanları Pi­sagor'un fasulyeyi hazımsızlığa neden olduğu için sevmediğini ve midesini korumak için bu kuralı koyduğunu ileri sürmüşlerdir.
Pisagor, Dünya'nın merkezdeki bir ateşin çevresinde dönen bir küre olduğunu söyleyen ilk bilim adamlarından biridir. O dönemde öbür filozofların çoğu Dünya'nın düz olduğu­nu ileri sürüyordu. Dünyanın dönerken mü­zik sesi çıkardığını da söyleyen Pisagor, evre­nin işleyişinin sayılara ve sayıların arasındaki ilişkiye bağlı olduğunu ileri sürdü. Bu düşün­cesini müziğe başarıyla uyguladı ve titreşen bir telin çıkardığı notaların telin uzunluğu ile kesin bir matematiksel ilişki içinde olduğunu gösterdi.

MsXLabs.org & Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 4 Şubat 2018 00:23
Biyografi Konusu: Pisagor (Pythagoras) nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
25 Kasım 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  pifagor.jpg
Gösterim: 4618
Boyut:  27.8 KB
(M.Ö. 570 - 496) Bizi Orphik dininin Tanrılar ve ruh konusundaki görüşlerinden çok, zamanındaki felsefe akımları üzerinde yaptığı etkiler ilgilendirir. Bu etkileme gerçekten derin olmuştur. Bu etkiyi, en belirgin biçimde, özellikle Pisagor (Pythagoras)'da buluruz. Pisagor'un yaşamı ve kişiliği konusunda pek az şey biliyoruz.

Sponsorlu Bağlantılar
Bilgilerimiz yarı efsane biçimindedir. Gerçi bugün elimizde Pisagor'un adını taşıyan bazı yapıtlar bulunmaktadır. Fakat bunlar, Pisagor'un yapıtları olmayıp, özellikle M.S. aynı görüşü izleyenlerce yazılmış yapıtlardır. Pisagor ile ilgili kesin birşey bilemeyişimiz, kişiliğinin gerek kendi sağlığında ve gerekse öldükten sonra bir efsane biçimine dönüşmüş olmasındandır.

Nitekim onun ölümünden uzun zaman sonra, Milattan sonraki yüzyıllarda Pisagor'un kişiliği ve düşünceleri yeniden güncelleştirilerek dinî bir akımın temeli yapılmıştır.

Pisagor'un yaşamıyla ilgili kesin bilgilerimiz şunlardır: Pisagor Sisam adasında doğmuştur. Genç yaşında güney İtalya'ya göç etmiştir. O sıralarda güney İtalya'da bakımlı ve zengin Yunan kolonileri bulunuyordu. Pisagor güney İtalya kentlerinden bir koloni olan Kroton'da yerleşmiş ve burada tarikatını kurmuştur.

Onun okulu Milet okuluna benzetilemez, onun kurmuş olduğu okul daha çok bir tarikattır, bir din cemaatidir. Bu cemaat taraftarları belli bir yaşam biçimini garanti ederler. Bunlar et yemez, keten elbise giyer ve kurban kanı sunmazlar, yani hayvan öldürmekten kaçınırlar. Bu yasak, ruh göçü kuralı ile ilgilidir.

Nedeni ise, kesilen hayvanın bu kılığa girmiş bir akraba ruhu olasılığı taşımasıdır. Böylece bilmeyerek bir akrabanın kanına girilmemiş olunur. Bununla birlikte cemaat üyelerinin kesinlikle dikkat etmeleri gereken birtakım ahlâk kuralları vardır. Sözgelişi somut nazlardan olabildiğince kaçınmak, temiz ve namuslu bir yaşam sürmek, somut gereksinimlerden sakınarak ruhun bedene olan bağımlılığını önlemek gibi...

Pisagor'un Teorileri,Çalışmaları


  • Pisagor'un Felsefe,astronomi, matematik, fizik ve müzik alanlarında önemli çalışmaları bulunmaktadır.
  • Pisagor un en önemli çalışması pisagor teoremidir.Pisagor teoremi aynı zamanda,rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunlukların da varolduğunu gösterir.
  • Matematiğe aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren Pisagor dur.Çarpım cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması,yine Pisagor un önemli buluş ve ıspatlarındandır
  • En önemli buluşlarından biri de, doğadaki her seyin matematiksel olarak açıklanması ve yorumlanması düşüncesidir.
  • Matematiğe ıspat fikrini sokan pisagor dur(Geometri alanında bir önceki otoriteye bağlılık kuralını yıkmıştır bu şekilde)
  • Hiçbir zaman tekrar etmeyen sonsuz ondalıklı olan irrasyonel sayısının ıspatı pisagor tarafından yapılmıştır Bu buluş;modern analize kaynaklık eden bir buluştur.
  • Müzik tonlarının,telin uzunluğunun oranlarına bağlı olduğunu keşfetmiş ve bunun tüm sayılara yorumlamasını düşünmüştür(Sayı sisteminde kullanılan gerçel eksenin ıspatı)
  • Dünyanın güneş etrafında hareket ettiğini ileri sürmüş fakat büyük tepkilerle karşılaşmıştır Evren hakkında bir çok düşüncesi teorisi olmuştur Bunların yanında pisagor un en önemli çalışmaları matematik alanındaki teorileridir.''Evrenin hakimi sayıdır. Sayılar evreni yönetiyor'' sözleri de Pisagor'a aittir. umarım işine yaramıştır...

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Kasım 2016 23:12
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
31 Aralık 2007       Mesaj #3
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Pisagor (Pythagoras)
Ad:  1.jpg
Gösterim: 3176
Boyut:  48.6 KB
Pisagor ya da Pythagoras (Yunancada: Πυθαγόρας) , M.Ö. 580 - M.Ö. 500 tarihleri arasında yaşamış olan Yunan filozof ve matematikçi.
En iyi bilinen önermesi; adıyla anılan Pisagor önermesidir. "Sayıların babası" olarak bilinir.

Hayatı


Doğum yeri olan Sisam adasından M.Ö. 529'da Güney İtalya'ya, Crotona'ya göç etti. Crotona bu yörenin zengin liman kentlerinden biriydi. Pisagor burada biraz kişisel çekiciliği, kendinde varolduğunu iddaa ettiği kehanet gücü, biraz da etrafında yarattığı gizemci havasıyla zengin ve soylu delikanlılardan üçyüz kadarını bir çatı altında topladı ve okul kurdu. Pisagor öğrencilerini iki bölüme ayırıyordu : Dinleyiciler ve matematikçiler. Okula dinleyicilik ile başlanıyor başarılı olunursa matematikçiliğe geçiliyordu. Ayrıca pisagor "DÜNYA'NIN YUVARLAK OLDUĞU"nuda keşfetti.

Öğretisi


Klasik Mısır ve Babil kahinlerinden aldığı eğitimi 34 yıl süren Pisagor yeniden İtalya'ya döndüğünde elinde belirli kademelere bağlı şekilde oluşturduğu Örfeik öğretilerin yeniden canlanmasına yardımcı olacak bir gizemciliği taşıyordu. Mısır'da Osiris dinine bağlı aldığı eğitim ve daha sonra Mısır'ın Babil tarafından işgali ile gittiği matematik ülkesi Byblonya'da aldığı eğitimle matematiğin kutsallığına inanan Pisagor düşüncesindeki sayıların önemi de buradan gelir. Eski Mısır'daki kahinlerin ve Babil rahiplerinin ayinlerini müzikle gerçekleşmesi ve müzik formatının matematiksel işlemlerle doküman edilmesi ile müzik Pisagor felsefesinde önemli bir yer edindi. Notalara paralel olarak sayıların da belirli bir düzene bağlı olduğunu savunan Pisagor 1'i tanrısal olarak yorumlarken 10 sayısının tanrısal olanla hiçliğin mükemmel birliği ifade ettiğini savunmuştur. Pisagor öğretisi evrende her şeyin bir sayı ile (özellikle tam sayı) özleştiğini öne sürer. 5 rengin, 6 soğuğun, 7 sağlığın, 8 aşkın nedenidir. Düzgün geometrik şekiller de pisagorculukta önemlidir. Pisagor müzik ile de uğraştı. Telin kısalmasıyla, çıkardığı sesin inceldiğini keşfetti. İki telden birinin uzunluğu diğerinin iki katıysa, kısa telin çıkardığı ses uzun telin çıkardığı sesin bir oktav üstünde olduğunu gördü. Eğer tellerin uzunluklarının oranı 3'ün 2'ye oranı gibiyse, iki telin çıkardığı sesler beşli aralıklı idi. Bu nedenle örneğin bağlamada parmağımızı tellerden birinin ortasına bastığımız zaman, teli titreştirirsek çıkacak olan ses, tel boş titreşirken çıkacak sesin bir oktav üstünde olacaktır. Benzer şekilde eğer parmağımız teli uzunluk 2/3 oranında bölen noktadaysa, telin boş durumuna oranla bir beşli aralık yukarda ses çıkacaktır.

Pisagor, sabah yıldızı ile akşam yıldızının aynı yıldız olduğunu ilk anlayan Yunanlıdır. Kendisinden sonra bu yıldız uzun süre Afrodit olarak anıldı. Bugün bunun Venüs gezegeni olduğunu biliyoruz.

Pisagor, Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü ileri sürdüğü zaman oldukça sert tepkiyle karşılaşmıştır. Bilimler hakkındaki görüşlerinin ne kadarının ona ait olduğu bilinmemektedir.

Pisagor öğretisini sunduğu felsefe okulunun kurucusudur. Bu okul aynı zamanda dini bir topluluk ve o zamanın politikasına oldukça egemendir. Pisagor'un matematik, fizik, felsefe, astronomi ve müzikte getirmek istediği yenilikleri, buluşları hazmedemeyen bir takım siyasetçi ve gruplar, halkı Pisagor'a karşı ayaklandırarak, okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu alevler arasında ölmüşlerdir.

Pisagor ezoterizmi


Ezoterizm'de Pisagor büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir. Delf’te, Mısır’ın Teb ve Menfis kentlerinde ve Babil’de bulunmuş olan Pisagor inisiyatik eğitim aldıktan ve uzun gezilerinden sonra, Taranto Körfezi’nin uç noktasındaki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da (Crotona) bir enstitü açarak kendi ezoterik ekolünü kurmuştur. İnisiyatik niteliğinin yanı sıra bilimler akademisi niteliği taşıyan bu enstitüde dinler ve manevi bilimlerin yanı sıra maddi bilimler (fizik, matematik, siyaset bilimi vs.) de öğretilmekteydi. Pisagor bu bilimlere “insan bilgisinin tümünü kuşatan” anlamında “matemata”lar adını vermişti ki, bilindiği gibi, matematik sözcüğü bu terimden doğmuştur. Pisagor’a göre, tüm felsefe ve dinlerde “hakikat”in (verite) dağınık ışınları yer almaktaysa da, bu ışınların merkezi ezoterik doktrindi. Ayrıca hakikate ulaşmada öncelikle “sezgi” gerekliydi, gözlem ve muhakeme yeterli değildi.

Pisagor’un rejim modeli


Pisagor Croton’da inisiyatik eğitim yoluyla, “yönetici sınıfın ‘liyakate göre atama’yla seçilen bilgelerden (inisiyelerden) oluştuğu yönetim modelini uygulamayı amaçlıyordu. Platon’un sonradan “Devlet” adlı eserinde söz edeceği bu yönetim rejimini, kimilerine göre, dünyada (ya da 6.000 yıl içinde) pratiğe geçirebilmiş tek kişi Pisagor olmuştur. Bu yönetim rejimi şöyle açıklanır:
  • Yöneticiler yurttaşların oylarıyla değil, atama yoluyla seçilmelidir.
  • Yöneticiler hiyerarşisine alınacak kişiler liyakatleri esas alınarak yöneticilerce belirlenmelidir.
  • Yöneticiliğe uzanan yolda fırsat eşitliğinin sağlanması için kız ve erkek tüm çocuklar devlet tarafından yetiştirilip eğitilmelidir.
  • Bu eğitimde belirli aşamalarda sınavlar yapılmalı ve sınavlarda başarılı olamayanlar ekonomik çalışma alanlarına kaydırılmalı, başarılılara ise ezoterik doktrin dersleri verilmeye başlanmalıdır.
  • Ezoterik öğrenimde kuramsal ilkeleri öğrendiklerini kanıtlayanlar, uygulama deneyiminden oluşan bir eğitimden geçirilmeliler.
  • Bu eğitimden de geçenler arasından, kitaplardan öğrendiklerini gerçek dünyaya, yaşama uygulayabilecek ve başlıca ilgilerinin kamu refahı olduğunu gösterebilmiş olanlar “yöneticiler vasi sınıfı”na seçilebilirler.
  • Bu sınıfa üye olmanın çekici gelmemesi için, bu sınıf üyelerinin toprakları, özel evleri, altınları olmamalı, yalnızca, fazla olmayan, sabit bir maaşları olmalıdır. Ayrıca bu kimselerin çeşitli sakıncaları olabileceğinden, evlilik yapmamaları gerekir.
Ad:  2.jpg
Gösterim: 2692
Boyut:  166.4 KB

Enstitü’nün gelişimi ve dağıtılması

Zamanla enstitü’nün gitgide güç kazanması Pisagorcular’a Croton site-devlet’in yönetimini ellerine almalarını sağlamıştı. Pisagor buraya gelmeden önce aristokratlardan (zengin yurttaşlardan) oluşan 1000’ler meclisince (senatosunca) yönetilen Croton, artık 300 inisiyeden oluşan bir konsey tarafından yönetiliyordu. Pisagor’cu yapılaşma, giderek Güney italya’nın diğer kentlerine ve Akdeniz’deki bazı adalara da sıçramaya başladı. Fakat çıkarları zedelenenler ve inisiyasyona alınmayanlar bir süre sonra karşılık vermekte gecikmediler. Bundan sonra gelişen olaylar hakkında kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. Kimilerine göre Pisagor dahil en üst düzeyli inisiyelerin hemen hemen hepsi öldürülmüş, kimilerine göre de, Pisagor kaçmayı başarmış ve Metapontium kentinde yüz yaşına yaklaşırken eceliyle ölmüştür.

Pisagor’un bilim ve sanata katkıları

  • Matematik ve astronomiye katkıları olmuştur.
  • Pisagor bağıntısı adıyla bilinen bağıntının kaynağı Pisagor’dur.
  • Müziğin matematiksel oranlara indirgenebileceğini ortaya koymuş ve diatonik skalayı keşfetmiştir.
  • Günümüzde bazı bilim adamlarının çok sıcak baktığı “kürelerin müziği” adıyla bilinen “kürelerin armonisi” önermesini ortaya atmıştır.
  • Müzikle tedavi çalışmalarıyla tıbba katkıda bulunmuştur.
  • Bir iddiaya göre, Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve ikili bir hareket içinde olduğunu biliyordu ve bunları yalnızca inisiyelerine açıklamıştı ki, bu açıklamaları, ezoterik doktrin yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılarak bu bilgilerin kabulünde rol oynamıştır.
Kaynaklar
Büyük İnisiyeler, Edouard Schure
Ezoterik Dinler Tarihi, Cihangir Gener
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Kasım 2016 23:08
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
7 Aralık 2008       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Pisagor Teoremi kullanım alanları ve Pisagor’un kısa biyografisi


Ad:  Pythagoras.jpg
Gösterim: 4145
Boyut:  45.2 KB

Günümüzde başta inşaat sektörü (Kaldırım Bina Yol Yapımı vs. gibi alanlarda kullanılmaktadır) olmak üzere sanayinin birçok alanı ve günlük hayatta pek sık olmasa da bazen kullandığımız Pisagor ( Pyhtagoras ) teoremi bundan yaklaşık olarak 2500 yıl önce ismini aldı.

Yunan felsefeci Pythagoras ( Yaklaşık M.Ö. 580 - M.Ö. 500 ). Doğum yeri olan Samos ( Sisam ) Adasından M.Ö.529da Güney İtalyaya, Protonoya göç etti. Güney İtalya bu devirde bir Yunan kolonisi idi ve buraya yerleşenlerce Magna Graecia (Büyük Yunanistan) adıyla anılıyordu. Protona da bu yörenin zengin liman kentlerinden biriydi. Pisagor işte burada biraz kişisel çekiciliği, biraz kendisinde var olduğunu iddia ettiği kehanet gücü ve biraz da etrafında oluşturmayı başardığı gizemci havayla kentin zengin ve soylu delikanlılarından 300 kadarını bir çatı altında topladı ve bir gizli örgüt, okul ya da mezhep kurdu. Pisagor, öğrencilerini iki bölüme ayırmıştı : Dinleyiciler ve Matematikçiler. Örgüte dinleyicilikle başlanıyor ve belirli bir deneme süresinden sonra başarılı olunursa matematikçiliğe geçiliyordu.

Pisagorculuk;


evrende her şeyin bir sayıya bağlı olduğunu öne sürer. Örnek vermek gerekirse % rengin, 6 soğuğun, 7 sağlığın, 8 aşkın nedenidir Pisagora göre.Pisagorun öğretisinde; düzgün geometrik şekiller de önem taşır. Örneğin Pisagor yeryüzünün düzgün altı yüzlüden, ateşin piramitten, havanın düzgün sekizyüzlüden, suyun yirmiyüzlüden yaratıldığına inanır. Pisagorcuların sayılara ve şekillere verdikleri gizemci anlamlar bu kişilerin sayıları ve geometrik şekilleri yakından incelemesine de neden oldu doğal olarak. Bunlar arasında en önemlileri Pisagor Teoremi ile İrrasyonel Sayının bulunmasıdır.

Pisagor, müzikle de uğraştı. Telin kısaltılmasıyla çıkardığı sesin inceldiğini keşfetti. İki telden birinin uzunluğu diğerinin iki katı ise, kısa telin çıkardığı ses, uzun telin çıkardığı sesin bir oktav üstündeydi. Eğer tellerin uzunluklarının oranı 3ün 2ye oranı gibiyse, iki telin çıkardığı sesler beşli aralıklı idi. Bu nedenle örneğin bağlamada parmağımızı tellerden birinin ortasına bastığımız zaman, teli titreştirirsek çıkacak olan ses, tel boş titreşirken çıkacak sesin bir oktav üstünde olacaktır. Benzer şekilde eğer parmağımız teli uzunluk 2/3 oranında bölen noktadaysa, telin boş durumuna oranla bir beşli aralık yukarda ses çıkacaktır Pisagora göre.

Pisagor Astronomi ile de uğraşmıştır Pisagor; sabah yıldızı ile akşam yıldızının aynı yıldız olduğunu anlayan ilk Yunanlıdır. Kendisinden sonra bu yıldız uzun süre Afrodit ile anıldı. Bugün bunun Venüs Gezegeni olduğunu bilyoruz. Pisagor, gerek dayandığı öğrenci kitlesi gerekse öğretisinin içerdiği temel öğeler bakımından soylulara yatkın bir felsefeciydi. Pisagorun ölümünden 10 yıl kadar önce, Güney İtalyada demokratların egemenlik kurmasıyla Pisagorculuk ve Pisagorculuk yaygın bir şekilde kovuşturmaya uğradı.
Son düzenleyen Safi; 30 Kasım 2016 03:26
Quo vadis?
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
19 Ocak 2010       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Pisagor ya da Pythagoras

Ad:  Pisagor (Pythagoras)2.jpg
Gösterim: 8712
Boyut:  37.7 KB

(Yunanca: Πυθαγόρας) , M.Ö. 580 - M.Ö. 500 tarihleri arasında yaşamış olan İyonyalı filozof, matematikçi ve Pisagorculuk olarak bilinen akımın kurucusu.
En iyi bilinen önermesi; adıyla anılan Pisagor önermesidir. "Sayıların babası" olarak bilinir.

Kendisini filozof (φιλο-σοφος), yani bilgeliğin dostu olarak adlandıran ilk kişiydi.
Pisagor Yunanistan'da, Ege Denizi'nde, Dilek Yarımadası'nın karşısında bir ada olan Sisam adasında doğmuştur. Yüzük taşı yapımcısı Mnesarkhos'un oğlu idi. Pherekydes'in öğrencisi oldu, onun ölümünden sonra Hermodamas'ın öğrencisi oldu. Yurdundan ayrılarak Mısır'a geldi. Antiphon'un "Erdemde Sivrilenler Üzerine" adlı eserinde söylendiğine göre, Mısırlıların dilini öğrendi. Daha sonra Sisam adasına geri döndüğünde yurdunun tiran Polykrates'in baskısı altında olduğunu görünce İtalya'nın güneyindeki bir Yunan kenti olan Kroton'a gitti. Burada efsanevi şarkıcı Orpheus'un kurduğu Orfeusçuluğun etkisinde gizli dinsel bir topluluk kurdu. Kroton'da kurduğu bu topluluk siyasi bir rol de üstlenmiştir.

Pisagorculuk ve Pisagorculuk Okulu


Topluluk hem bir okul hem de bir kardeşlik derneği gibi işlev görüyordu. Pisagor'un öğrencileri kendilerini Pisagorcular olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcuların ikiyüz yıl sonra Öklid'in "Öğeler" adlı eserinde yazmış olduğu aksiyomatik geometrinin başlangıcında etkileri olmuştur.

Pisagorcular'ın çiğnenmesi halinde cezanın ölüm olduğu bir sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı ve bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda şüphe duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti; çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu. Ayrıca Pisagorcular biri evden çıktığında öfke onun uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyon onlara matematik, tanrı ve evren hakkında hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu.

Pisagor, kadınların bir eşya gibi görüldüğü ve işlerinin sadece evi yönetmek olduğu bir zamanda onların toplulukta eşit şekilde çalışmalarına izin verdi. Orfeusçu tapımın üyesi olan Brontinus'un kızı ve Pisagor'un eşi olan Theano da bir matematikçiydi.
  • Matematik ve astronomiye katkıları olmuştur.
  • Pisagor bağıntısı adıyla bilinen bağıntının kaynağı Pisagor’dur.
  • Müziğin matematiksel oranlara indirgenebileceğini ortaya koymuş ve diatonik skalayı keşfetmiştir.
  • Günümüzde bazı bilim adamlarının çok sıcak baktığı “kürelerin müziği” adıyla bilinen “kürelerin armonisi” önermesini ortaya atmıştır.
  • Müzikle tedavi çalışmalarıyla tıbba katkıda bulunmuştur.
  • Bir iddiaya göre, Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve ikili bir hareket içinde olduğunu biliyordu ve bunları yalnızca inisiyelerine açıklamıştı ki, bu açıklamaları, ezoterik doktrin yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılarak bu bilgilerin kabulünde rol oynamıştır.
  • (3,4,5) ve (5,12,13) özel üçgenlerini bulmuştur
Son düzenleyen Safi; 30 Kasım 2016 03:37
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
PİSAGOR
Yunan filozofu.

Doğum yeri olan Sisam Adasından MÖ 529'da Güney İtalya’ya, Crotona'ya göç etti. Crotona bu yörenin zengin liman kentlerinden biriydi. Pisagor burada biraz kişisel çekiciliği, kendinde var olduğunu iddia ettiği kehanet gücü, biraz da etrafında yarattığı gizemci havasıyla zengin ve soylu delikanlılardan üç yüz kadarını bir çatı altında topladı ve okul kurdu. Pisagor öğrencilerini iki bölüme ayırıyordu : Dinleyiciler ve matematikçiler. Okula dinleyicilik ile başlanıyor başarılı olunursa matematikçiliğe geçiliyordu.

Pisagor öğretisi evrende her şeyin bir sayı ile (özellikle tam sayı) özleştiğini öne sürer. 5 rengin, 6 soğuğun, 7 sağlığın, 8 aşkın nedenidir. Düzgün geometrik şekiller de pisagorculukta önemlidir. Pisagor yeryüzünün düzgün altı yüzlüden (heksahedron),
ateşin piramitten, havanın düzgün sekizyüzlüden (oktahedron), suyun yirmi yüzlüden (ikosahedron) yaratıldığına inanır.

Pisagor müzik ile de uğraştı. Telin kısalmasıyla, çıkardığı sesin inceldiğini keşfetti.

İki telden birinin uzunluğu diğerinin iki katıysa, kısa telin çıkardığı ses uzun telin çıkardığı sesin bir oktav üstünde olduğunu gördü.

Pisagor, sabah yıldızı ile aksam yıldızının ayni yıldız olduğunu ilk anlayan Yunanlıdır.

Kendisinden sonra bu yıldız uzun süre Afrodit olarak anıldı. Bu gün bunun Venüs gezegeni olduğunu biliyoruz.

Pisagor, Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü ileri sürdüğü zaman oldukça sert tepkiyle karsılaşmıştır. Bilimler hakkındaki görüşlerinin ne kadarının ona ait olduğu bilinmemektedir.

Pisagor öğretisini sunduğu felsefe okulunun kurucusudur. Bu okul ayni zamanda dini bir topluluk ve o zamanın politikasına oldukça egemendir. Pisagor'un matematik, fizik, felsefe, astronomi ve müzikte getirmek istediği yenilikleri, buluşları hazmedemeyen bir takim siyasetçi ve gruplar, halkı Pisagor'a karsı ayaklandırarak, okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu alevler arasında ölmüşlerdir.
Son düzenleyen Safi; 29 Kasım 2016 23:16
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
8 Nisan 2012       Mesaj #7
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Ad:  Pisagor (Pythagoras)3.jpg
Gösterim: 3660
Boyut:  38.8 KB

Pisagor (M.Ö. 596 - 500)


Samos’lu Pisagor’un, Milattan önce 596 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor. Doğumu gibi ölüm tarihi de kesin değildir. Bugünkü adıyla bilinen Sisam Adasında 596 veya 582 yılında doğmuştur. Hayatı hakkında çok az bilgiler vardır. Bu bilgilerin birçoğu da kulaktan kulağa söylentiler biçiminde gelmiştir. Fakat, önceleri doğduğu yer olan Sisam Adasında okuduğu, daha sonraları Mısır ve Babil’e giderek oralarda bilgilerini ilerlettiği ve ülkesine geri dönerek dersler verdiği söylenir.

Kendisinden önceki bilgilerin tümünü öğrenmiş ve derlemiştir. Kendisi, bir Yunan filozofu ve matematikçisidir. Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan kaçarak, İtalya’nın güneyindeki Kroton şehrine gelmiş ve ünlü okulunu burada açarak şöhrete kavuşmuştur.

Yarı söylentilere göre felsefe okulunun kurucusudur.


Bu okul aynı zamanda dini bir topluluk ve o zamanın politikasına oldukça egemendir. Yine söylentilere göre, Pisagor’un matematik, fizik, astronomi, felsefe ve müzikte getirmek istediği yenilik, buluşlar ve ışıkları hazmedemeyen bir takım siyaset ve din yobazları halkı Pisagor’a karşı ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu okulun içinde alevler arasında M.Ö. 500 yıllarında ölmüşlerdir. Bu nedenle Pisagor ve yaptıkları hakkında az bilgiler bize kadar gelmiştir.

Pisagor’un ve öğrencilerinin yaptıklarının birçoğu bu alevler arasında yok olup gitmiştir.
Pisagor, M.Ö. altıncı yüzyılda, dünyanın güneş etrafında hareket ettiğini ileri sürdüğü zaman oldukça sert olan bir hareketle karşılaşmıştır. O tarihlerde kağıt olmadığı için, bu buluşlarını nasıl elde edildiği, yine bu devirlerdeki bilgilerin hangisinin Pisagor’a ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Hatta, okuldaki öğretim araçlarının masa üzerindeki ıslak kum olduğu söylenir.

Bu koşullar altındaki ilmi gerçeklerin tümü o zaman yazıya geçmediği için, birçoğu da zamanla kaybolup gitmiştir. Bu nedenle, Pisagor’un okulu ve öğrencileri ile birlikte yanmalarından, eser bırakıp bırakmadığı da kesin olarak belli değildir. Geometride, aksiyomlar ve postülatlar her şeyden önce gelmelidir.

Sonuçlar bu aksiyom ve postülatlardan yararlanılarak elde edilmelidir düşüncesini ilk bulan ve ilk uygulayan matematikçi Pisagor’dur. Matematiğe aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren yine Pisagor’dur. Çarpma cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması, yine Pisagor tarafından yapıldığı söylenir. En önemli buluşlarından biri de, doğadaki her şeyin matematiksel olarak açıklanması ve yorumlanması düşüncesidir. Yaşayış ve inanışı, ilimle açıklama ve yorumlamayı o getirmiştir.

Müzik üzerine de çalışmaları vardır. Müzik tonlarının, telin uzunluğunun oranlarına bağlı olduğunu keşfetmiş ve bunun tüm sayılara yorumlamasını düşünmüştür.

Bir yerde bugünkü gerçel ekseni söylemeden düşünmüştür. Bu da, bugünkü kullandığımız gerçel eksenin sayı sisteminde kullanılmasından başka bir şey değildir. Fakat, eski Yunan matematikçileri gerçel sayıları bilmiyorlardı. O zamanlar, rasyonel sayıları uzunlukları ölçmek için kullanıyorlardı.

Bunun için belli bir birim alıyorlar ve bu birime oranlayarak iki nokta arasındaki uzunluğu ölçüyorlardı. Rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun keşfi 2600 yıl önce Yunan matematikçileri tarafından olmuştur. Bu sonuçta, halen değerini koruyan ve koruyacak olan ünlü Pisagor teoremine dayanır. Pisagor teoremi, matematikteki en büyük buluşlardan biridir.

Hele zamanımızdan 2600 yıl önce bulunduğu göz önüne alınırsa, bundan daha büyük bir buluş düşünülemez. Pisagor’un adını 2600 yıldır andıran, onu ünlü yapan ve insanlığın varolduğu sürece de sonsuza kadar da andıracak meşhur teoremi şudur: Bir dik üçgende, dik kenarlar üzerine kurulan karelerin alanlarının toplamı, hipotenüs üzerine kurulan karenin alanına eşittir.

Pisagor teoremi,


rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun da varolduğunu gösterir. Örneğin, yukarıdaki şekilde olduğu gibi, dik kenarları birer birim olan dik üçgeni göz önüne alalım. Geometrik olarak, bu özel hal için, Pisagor teoremi gerçeklenir. Yani, büyük karenin alanı, dik kenarlar üzerine kurulan karelerin alanları toplamıdır. Diğer bir deyimle, x2=2 olur. Bu denklemin kökü de rasyonel olmayan karekök 2 uzunluğudur. Yunan matematikçileri gerçel sayılan bilmiyorlardı.

Üstün zekalı Eudoxos tarafından bulunan oranlama yöntemini kullanıyorlardı. Aslında, gerçel sayıların oluşumu kavramı bir ya da birçok insanın buluşu değildir. Rasyonel sayıların günlük hayatta kullanılması sırasında kendi kendine gelişmiştir. On tabanına göre sayıların sayılması ve yazılması, büyük bir olasılıkla iki eldeki parmakların sayılmasından doğmuştur.
Şu sırada bile ilkel yaşam sürdüren bazı kabilelerde buna benzer sayma yöntemi vardır. On tabanına göre sayıların yazılması ve okunması, Avrupa’ya Crusades’ten sonra Arap dünyasından gelmiştir. Bunu Araplar Hintlilerden, Hintliler de Helen medeniyetinden aldılar. Yunan’lı astronomlar bu sayı sistemini, M.Ö. 1500 yıllarından beri kullanan, Babil’lilerden almışlardır. “Evrenin hakimi sayıdır. Sayılar evreni yönetiyor” sözleri de Pisagor’a aittir.

Pisagor, Archimedes’ten oldukça farklıdır.


Pisagor hem mistik ve hem de matematikçidir. Mistik tarafları çoktur. Bunlar, efsaneleşmiş bir biçimde destan olarak anlatılmış, evren hakkında bu günkü gerçeklere uymayan düşünceler de ileri sürmüştür. Bunları bir tarafa bırakırsak, yine yaşadığı çağa göre matematikçi yönü çok ağır basar. Pisagor, Mısır’da ve Babil’de çok gezdi. Rahiplerden ilim öğrendi. Çok tanrılı olan o zamanın dini inançlarını benimsedi. Yaşadığı çağı ve aldığı rahip eğitimi göz önüne alınırsa, bunda yadırganacak pek bir şey de yoktur. Oldukça doğaldır.

Matematiğe ispat fikrini getiren Pisagor için, sosyal ve şahsi yaşantısı bu kadar eleştiriye değmez. Yalnız, Pisagor ve bazı Yunan filozofları, örneğin, Euclides, Eflatun ve Aristo gibi alimleri, yaşadığı devirlerde, bugün için bilinen ilmi gerçeklerde hataya düşmüşlerdir. Bu filozofların felsefeleri, modern matematiğin kurucusu Descartes (1596-1650) ve Newton (1564-1642) kadar, modern fiziğin kurucusu Galile (1564-1642) ve modern kimyanın kurucusu olan Lavoisier (1743-1794) zamanına kadar iki bin yıllık bir gecikmeye neden olmuşlardır. Eğer Yunan’lılar Euclides, Eflatun ve Aristo yerine Archimedes’i izlemiş olsalardı, Descartes, Newton, Galile ve Lavoisier’in kurdukları modern ilme iki bin yıl önce ulaşır ve bugün içinde bulunduğumuz medeniyete iki bin yıl önce varılırdı.

Yani, Archimedes’le Newton, Galile ve Lavoisier arasında tam iki bin yıllık ilmi boşluk vardır. Bu boşlukta kolay kolay doldurulamaz. Bu nedenle, Yunan’lıların medeniyetin ilerlemesine iki bin yıllık bir gecikmeye sebep oldukları bir gerçektir. Avrupa’da uzun yıllar egemen olan ve hüküm süren skolastik düşüncenin temeli Yunanistan’da atılmış ve İtalya’da geliştirilmiştir. Bu nedenle de uzun yıllar bu skolastik düşünce yenilememiştir. Bu uğurda çok sayıda ilim adamı yok edilmiştir.
Pisagor’dan önce, geometride, şekillerin aralarındaki bağlılıklar gösterilmeksizin elde edilenler, görenek ve tecrübeye dayanan bir takım kurallardı. Bu nedenle, daha gelen bir yetkili ne demişse o sürüp gidiyordu. Pisagor’un matematiğe ispat fikrini sokması bu yüzden çok önemlidir. O çağlarda çok tanrılı din vardı. Pisagor daha da ileri gidiyor ve “tanrı sayıdır” diyordu. Bu sayılar, 1, 2, 3…, şeklinde bugün bildiğimiz doğal sayılardı. Daha sonra, kendi kendine bir çelişkiye düştüğünü, tamsayıların hatta rasyonel sayıların bile matematiğe yetmediğini, kendi adıyla anılan Pisagor teoremiyle gördü. Buna bir süre karşı da çıktı. Fakat, sonunda bu yenilgiyi kabul etmesini de bilmiştir.

Olayda karekök 2 şeklinde rasyonel bir uzunluğun olmaması problemidir. Halbuki Pisagor teoremine göre böyle bir uzunluk vardır. Pisagor’un kuramını yıkan problem, a2=2b2 denklemini gerçekleyen a ve b gibi iki tamsayıyı bulmak olanaksızdır. Pisagor’un karşılaştığı ikinci güçlük, bir karenin kenarının köşegenine bölümünün rasyonel bir sayı olmayışıdır. Bu söylediğimiz, a2=2b2 denkleminde adı geçen olaya eşdeğer olduğu açıktır. Bu problemi bugünkü matematik diliyle söylersek, karekök 2 sayısı irrasyonel bir sayıdır. İşte, karenin köşegeni gibi basit bir uzunluk, Pisagor’un doğal sayılar kümesine meydan okuyarak, Pisagor’un ilk felsefe kuramını yalanlamıştır. Böylece, hiç bir zaman tekrar etmeyen sonsuz ondalıklı olan irrasyonel sayı bulunmuş olunur. Pisagor’un bu buluşu, modern analizin kökünü keşfetmiştir. Bu problem bir yerde, sıfır ile iki sayısı arasını rasyonel sayılarla kaplayabilir miyiz sorusunu doğurur. Yanıt hemen hayır olacaktır. Çünkü, 0<2 olan karekök 2 sayısı rasyonel değildir. 1,41 ile 1,42 sayıları arasında rasyonel olmayan bir sayıdır. Öyleyse, sayı doğrusu üzerindeki her bir noktaya bir gerçel sayı karşılık gelir postülatını şimdilik kabul edebiliriz. Bu görüşe Pisagor’culuk denir ve bu görüşe ileride Kronecker tarafından itiraz edileceğini hemen söyleyelim.

İşte, sayı doğrusu üzerinde rasyonel sayılarla sıfır sayısından iki sayısına sürekli olarak gitmek mümkün diyenlerle, mümkün değildir diyenler arasında uzun yıllar tartışma olmuştur. Yüzyılımızda çıkan Brouwer’e kadar bu tartışma çeşitli şekillerde karşımıza çıkmıştır. Mümkün değil diyenler hiç bir ilerleme göstermeden yerinde saymışlar ve az hata yapmışlar fakat, mümkün diyenlerse çalışarak ve biraz da fazla hata yaparak bugünkü modern matematiğe ulaşmışlardır. Doğrunun sürekli olup olmadığı uzun yıllar tartışılmıştır. Pisagor, bu kuramlarla, sayılar aracılığıyla ve kendi yöntemleriyle evrenin doğal dengesini ve evrendeki cisimlerin ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır. Şüphesiz, bu görüş ve düşünüşlerin birçoğu bugün geçerli değildir. Yine de, modern matematiğin temelini Pisagor atmıştır. Halbuki, M.Ö. 500-428 yıllarında Pisagor devrinde yaşamış olan Anaksgoras, Güneş’i, Dünya’dan kat kat daha büyük kızgın bir demir kütlesi olarak tanımlamıştır. Ay ışığının Güneş’ten gelen ışınların bir yansıması olduğunu da öne süren kişi olduğu da sanılmaktadır. Bu nedenle, Pisagor mistik olduğu kadar üstün zekalı bir matematikçidir sıfatları yerinde kullanılmıştır.
Son düzenleyen Safi; 30 Kasım 2016 03:37
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
13 Haziran 2012       Mesaj #8
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Pisagor (Pythagoras)
(İ.Ö. 570 ?, Sisam-490 ? Metapontos ?)
Antikçağ Yunan düşünürü.

İ.Ö. 551 yıllarında Güney İtalya'ya gitti. Siroslu Pherekidis'in öğrencisi olduğu ve Tiran Polikrates'in baskısından kaçtığı, İran, Babil ve Mısır'ı gezdiği söylenir. Kroton'da (Crotone) bilimsel ve dinî konuları yorumlayan siyasî amaçlı bir birlik kurdu. Krotonlu Hekim Alkmeon, Asklepios Rahibi Kalliphon ve oğlu Hekim Demokedes, önde gelen öğrencileriydi. Bu birlik zamanla Güney İtalya ve Yunanistan sitelerine, Sicilya kentlerine yayıldı.

Pithagoras bir yarı tanrı, peygamber ve olağanüstü güçler sahibi olarak tanındı. İ.Ö. 5. yüzyılda Philolaos, 4. yüzyılda Arkhitas'ın öncülüğünde sürdürülen öğretisi, Pithagorasçılık adıyla kalıcılaştı. Böylesi bir süreçte oluşan Pithagorasçı görüşlerin hangisinin Pithagoras'ın, hangisinin ardıllarının olduğu bilinememektedir. Pithagorasçılar ruhun bilgiyle temizleneceğine inanırlardı. Aritmetik, geometri, astronomi ve fizik alanlarında birçok çalışma yapmoştir.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 29 Kasım 2016 23:20
theMira
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
11 Nisan 2015       Mesaj #9
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
PİSAGOR (İ.Ö. 596-500)
“Evrenin hakimi sayıdır. Sayılar evreni yönetiyor.”

Bu sözlerin sahibi +Samos’lu Pisagor’un, İsa’dan önce 596 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor. Yunan filozofu ve matematikçisidir. Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan kaçarak, İtalya’nın güneyindeki Kroton şehrine gelmiş ve ünlü okulunu burada açarak şöhrete kavuşmuştur.

Pisagor’un matematik, fizik, astronomi, felsefe ve müzikte getirmek istediği yenilik, buluşlar ve ışıkları hazmedemeyen bir takım siyaset ve din yobazları halkı Pisagor’a karşı ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu okulun içinde alevler arasında İ.Ö.500 yıllarında ölmüşlerdir. Pisagor’un ve öğrencilerinin çalışmalarının birçoğu bu alevler arasında yok olup gitmiştir.

Geometride, aksiyomlar ve postülatlar her şeyden önce gelmelidir. Sonuçlar bu aksiyom ve postülatlardan yararlanılarak elde edilmelidir düşüncesini ilk bulan ve ilk uygulayan matematikçi Pisagor’dur. Matematiğe aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren yine Pisagor’dur. Çarpma cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması, yine Pisagor tarafından yapılmıştır.

Pisagor’un adını 2.600 yıldır yaşatan, onu ünlü eden meşhur teoremi şudur: Bir dik üçgende, dik kenarlar üzerine kurulan karelerin alanlarının toplamı, hipotenüs üzerine kurulan karenin alanına eşittir. Pisagor teoremi, rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun da var olduğunu gösterir.

Pisagor’dan önce, geometride, şekiller arasındaki bağlılıklar gösterilmeksizin elde edilenler, görenek ve tecrübeye dayanan bir takım kurallardı. Daha önce gelen bir yetkili ne demişse o sürüp gidiyordu. Pisagor’un matematiğe ispat fikrini sokması bu yüzden çok önemlidir.
Son düzenleyen Safi; 29 Kasım 2016 23:21
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Kasım 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Pythagoras


PİSAGOR ya da PİTAGOR olarak da bilinir
(d, İÖ y. 580, Samos [Sisam], İonya - ö. İÖ y. 500, Metapontion, Lucania),
Eski Yunanlı filozof ve matematikçi.

Özünde dinsel nitelikli bir birlik kurarak Platon ve Aristoteles’in düşünce sistemlerini etkileyen ilkeleri biçimlendirmiş, matematiğin ve Batı’nın ussal felsefe görüşünün gelişiminde etkili olmuştur.

Samos’taki tiranlık yönetiminden kaçarak yaklaşık 532’de Güney İtalya’ya göç etti. Kroton’da (bugün Crotone) etik ve siyaset ağırlıklı akademisini kurdu.
Pythagoras’m öğretilerini öğrencilerininkinden ayırt etmek zordur. Yazıları günümüze ulaşmamış, Pythagorasçılar da kendi öğretilerini hep ona yaptıkları göndermelerle desteklemişlerdir. Pythagoras’m sayıların işlevsel önemi ile ilgili kuramının özgün olduğu kabul edilir. Ama karenin kenarının ve köşegeninin ortak bir ölçümü olamayacağı ve Pythagoras teoremi gibi ona atfedilen buluşları daha sonra Pythagorasçı okulun geliştirdiği sanılmaktadır. Ayrıca, Pythagoras’m bilimsel araştırmadan çok, mistik bir geleneğe bağlı olduğu görüşü daha fazla yaygınlık kazanmıştır.

Pythagor aşçılık,


Eski Yunanlı filozof Pythagoras’m görüşleri çevresinde oluşmuş yarı dinsel ve mistik eğilimli felsefe okulu. Evrenin temel ilkesinin (arkhe) sayı olduğu görüşüyle ünlüdür.

Pythagoras’ın kişiliği konusundaki bilginin azlığı ve okulun içine kapalı yapısı yüzünden Pythagorasçılığın tarihsel gelişimi de kesin olarak bilinememektedir. Evrenin tek bir ilkeyle açıklanması düşüncesinin Sokrates öncesi filozoflardan, matematiğe verdiği önemin bazı Doğulu düşünürlerden, ruhun ölümsüzlüğü ve ölümden sonra yeniden diriliş görüşünün de Orpheus dinlerinden kaynaklandığı söylenir.

Pythagoras’ın Güney İtalya’da Kroton (bugün Crotone) kentinde kurduğu dinsel nitelikli okul, başka bazı tapınma öğelerini de yapısına katarak, İÖ 5. yüzyılda Güney İtalya’nın öteki kentlerine yayıldı. Bu arada farklı okullar arasında görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Yüzyılın ortalarına doğru, temelde içine kapalı bir grup oluşturan Pythagorasçılar büyük baskıya uğradılar. Bir bölümü Yunanistan’a kaçarak Thebai ve Phlios’ta küçük okullar kurdu. Pythagoras ise İÖ y. 500’de Metapontion’a sığındı ve bazı kaynaklara göre, inançları gereği bir fasulye tarlasına girmemesi yüzünden yakalanarak öldürüldü. Aynı yüzyılda Pythagorasçılar iki ana kola ayrıldı. Birincisi okulun dinsel ve törensel yanlarını geliştirirken, İkincisi matematiksel ve bilgisel yanlarına ağırlık verdi.

İÖ 4. yüzyılda Güney İtalya’da Tarentum’da, Platon’un dostu matematikçi Arkhytas’ın önderliğindeki Pythagorasçı okul önemli bir gelişme gösterdi. Bu okul içinde gelişen karşıt kol ise Tarentum’dan ayrılarak bir tür keşiş grubu oluşturdu ve bütün Yunanistan’a yayıldı. Bilgisel ağırlıklı özelliğini koruyan Tarentum okulu İO 380’lerden başlayarak.

Platon’un Atina’daki Akademia’sı ile ilişki kurdu. Bundan sonra Platonculuk içinde yoğun Pythagorasçı etkiler ortaya çıkarken, Platon’un görüşleri de Pythagorasçı bir biçimde yorumlandı. Arkhytas’ın ölümünden sonra dinsel vurgusu artan okul zamanla Roma İmparatorluğu içindeki öteki mistik ve içine kapalı dinsel akımlara benzedi.

İS 1. yüzyılda, kendisini Pythagoras’ın yeniden beden bulmuş kişiliği sayan Tyana’ lı Apollonios ile Yeni-Pythagorasçılığın temelleri atıldı. Öğretisi Pythagorasçı yaşam biçimine dayanan bu okul mistik bilgi, temizlik, evrensel hoşgörü ve kutsal olana benzeme gibi ilkeleri benimsemişti. 2. ve 3. yüzyıllarda Yeni-Platonculuk ile iç içe geliştikten sonra Hıristiyanlığın güçlenmesiyle etkisini yitirdi. Ortaçağda hem büyücü, hem de quadrivium'un (dörtlü: geometri, aritmetik, astronomi, müzik) babası olarak görülen Pythagoras’m dörtlü, altın oran, uyumlu orantı gibi bazı düşünceleri ise Rönesans’tan sonra özellikle sanat alanında etkili oldu. Bu arada, modern bilimin kurucularından Kopernik ve Galilei gibi düşünürler kendilerini Pythagorasçılığa yakın gördüler. Yeniçağ düşüncesinde Alman filozof Leibniz, özellikle matematikle ilgili olarak Pythagorasçı düşünce biçimlerini benimseyen son filozof sayılır.

Pythagorasçılık temelde bir evren ve varlık görüşü, bir dünya ve ruh görüşü ve bir yaşam ve ahlak görüşü olarak özetlenebilir. Varlığın en küçük öğelerinin sayılar olduğunu, evrenin de bu sayılar arasındaki bazı yalın bağlantılardan oluştuğunu kabul eder. Bu düşüncenin temelinde, tetraktys (dördül) biçimi yatar. Buna göre, 1+2+3+4=10 formülünü sağlayan biçim, hem eşkenar bir üçgen olarak görülür, hem de evreni oluşturan boyutların (tek nokta, iki boyutlu düzlem, üç boyutlu biçim ve dört boyutlu uzam-zaman) simgesi sayılır.

Kutsal bazı özellikler de atfedilen bu kusursuz biçim evrenin en temel yapısal biçimi olarak kabul edilir. Aynı zamanda Pythago- rasçılığın da simgesi olmuştur.
Pythagorasçılann sayılar ve evren görüşünde önemli yer tutan ilk öğe “1” sayısıdır. Ama “1” gerçek anlamıyla bir sayı değil, sayılar dizisinin başlangıcı olarak “10”un kaynağıdır. Her sayı ya tek ya da çifttir, oysa “1” hem tek, hem çift sayılır, çünkü bütün sayılar ondan oluşur. Bu özelliğiyle “1” aynı zamanda evrenin “Bir”liğini de temsil eder.

Tek-çift ikiliği Pythagorasçılıktaki temel karşıtlığı oluşturur. Bireyde ve Pythagorasçı toplumda olduğu gibi evrende de her tür karşıtlık “bir arada” yer alır. “Karşıtların birliği” görüşü, “on karşıtlar çizelgesi”nde toplanan öğelere de yansır. Evrendeki nesnelerin temelinde yatan bu karşıtlar sınırlı- sınırsız, tek-çift, bir-çok, sağ-sol, erkek-dişi, devinim-durgunluk, düz-eğri, aydınlık-karanlık, iyi-kötü ve kare-dikdörtgendir.

Pythagorasçılar


sayıların ve biçimlerin özelliklerini araştırarak matematikte sonradan ele alınarak geliştirilen birçok kavramı buldular. Bunların başlıcaları irrasyonel sayılar ve köklerdi. Matematikle yakın ilişki içindeki müzikte de önemli çalışmalar yaparak nota aralıklarının sayısal ilişkileri üzerinde durdular ve Eski Yunan nota sisteminde tetraktys'in özelliklerini buldular; nota aralıklarının oranlarının tetraktys'teki gibi 1:2 (oktav), 3:2 (beşli aralık) ve 4:3 (dörtlü aralık) olduğunu gösterdiler.

Pythagorasçılann evren konusundaki görüşleri Ion öncülerininkinden de çok farklı değildi. Belki de tek yenilikleri gökcisimlerinin büyüklükleri ve uzaklıkları arasında kesin ve simetrik sayısal ilişkiler olduğunu ve müzik konusundaki görüşlerine koşut olarak, evrende müzikteki aralıklara benzer aralıklar bulunduğunu savunmalarıydı.

Pythagorasçı dünya görüşünde her şeyin kesin bir zorunlulukla olup bittiğine ve insan ruhunun farklı bedenlere girerek sonsuza değin yaşadığına inanılırdı. Bu yüzden kişi sürekli olarak yaşamını gözden geçirmeli, ruhunu eğiterek evrenle uyumlu olmaya çalışmalıydı. Pythagorasçı eğitim anlayışı temelde susmaya dayanıyordu. Gruba ilk kabul edilenler birkaç yıl hiç konuşmadan yaşamak zorunda kalır, susarak öğrenirlerdi. Eğitimin sonunda bilgeliğe ulaşacak kişinin de dünyayla tam uyum içine girerek sonsuza değin susacağı düşünülürdü.

kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

30 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
30 Kasım 2016 / ThinkerBeLL Matematik
30 Kasım 2016 / theWanted Cevaplanmış
30 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış