Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Sayfa 98

Güncelleme: 17 Şubat 2016 Gösterim: 547.248 Cevap: 1.812
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
1 Haziran 2007       Mesaj #971
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralının 4 eşi varmış. Kral
en çok 4. eşini severmiş, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini en
Sponsorlu Bağlantılar
iyisini ona verirmiş. Kral 3. eşini de çok severmiş. bu güzelliğin bir gün
kendisini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır, üzerine
titrermiş.

Aslında; 2. eşini de severmiş kral. kendisine karsı her zaman iyi ve sabırlı
davranan eşi, kralın ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur
sorunun çözümünde ona destek verirmiş.
Kraliçe olan ise, 1. eşiymiş. Onu en çok seven, hatta karşılık beklemeden
seven sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına
rağmen kral 1. eşini sevmezmiş ve onunla hiç ilgilenmezmiş.

Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Yakında öleceğini anladığı ve
öldükten sonra yapayalnız kalmaktan çok korktuğu için de, eşlerinden
hangisin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek
istemiş.

En çok sevdiği 4. eşine, ölüm yolculuğunda kendine eşlik etmek ister mi diye
sorduğunda aldığı yanıt kalbine bıçak gibi saplanan kısa ve net "mümkün
değil " olmuş.

Hayatım boyunca seni sevdiğimi biliyorsun. Sen benimle birlikte ölmeyi kabul
eder misin? sorusuna 3. eşi "hayır, hayat çok güzel. sen ölünce ben yeniden
evleneceğim" diye yanıtlamış. Kral bir kez daha yıkılmış.

Her sorunumda, her zaman yanımda olan bana yardım eden sendin, bu sorunumda
da bana yardımcı olur musun? Talebine karsı, 2. eşinden; "bu sorunun için
hiç bir şey yapamam. Olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir
cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım" karşılığını almış.

Büyük bir hayal kırıklığı yasamakta olan kral, 1. eşinin sesi ile irkilmiş.
" nereye gidersen git seninle olurum, seni takip ederim " Ahh diye inlemiş
kral; "keşke bir sansım daha olsaydı.."

Yasamda hepimiz 4 eşliyiz..

4. Eşimiz vücudumuz. Onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve
çaba harcarsak harcayalım öldüğümüzde bizi terk edecektir.
3. Eşimiz sahip olduğumuz servetimiz ve statümüzdür ölür ölmez başkalarına
yar olacaktır.
2. Eş, ailemiz ve dostlarımızdır. Tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu
kişilerin en son yapabilecekleri şey bu dünyadan gözleri yaslı bizi
uğurlamak olacaktır.
1. Eş ise ruhumuzdur
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
1 Haziran 2007       Mesaj #972
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
BULUNMAYACAK TEK ŞEY

Sponsorlu Bağlantılar
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onuseyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan,spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lükssayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi.
Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle...

Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola
koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp:

- "Küçüüük!" diye seslendi." Ayakkabı almayı düşündün
mü? Bu seneki modeller bir hârika!"

Çocuk, ona dönerek:

- "Gerçekten çok güzeller!" diye tebessüm etti, "Ama
benim bir bacağım doğuştan eksik".

- "Bence önemli değil!" diye atıldı adam. "Bu dünyada
her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin eli eksik,
kiminin de bacağı. Kiminin de aklı veya vicdanı."

Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı
sürdürdü:

- "Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik
olsa idi."

Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru
yaklaşıp:

- "Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?"
- "Çok basit!" dedi, adam. "Eğer yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hâttâ sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükâfat görecekler..."

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işâret ederek:

- "Baktığın ayakkabı, sana yakışır!" dedi. "Denemek ister misin?"
Çocuk, başını yanlara sallayıp:
- "Üzerinde 30 lira yazıyor" dedi, "Almam mümkün değil ki!"

- "İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım!" dedi adam, "Bu durumda 20 liraya düşer. Zâten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder."
Çocuk biraz düşünüp:
- "Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!" dedi, "Onu kimalacak ki?"
- "Amma yaptın ha!" diye güldü adam. "Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım."Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:
- "Üstelik de öğrencisin değil mi?" diye sordu.

- "İkiye gidiyorum!" diye atıldı çocuk, "Üçe geçtim sayılır."
- "Tamam işte!" dedi adam. "5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zâten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!"

Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkâna girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek

- "Benim satış işlemim bitti!" dedi, "Sen de bana, bunu satsan memnun olurum."
- "Şaka mı yapıyorsunuz?" diye kekeledi çocuk, "Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?"
- "Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş..." dedi adam,
"Antika eşyalardan haberin yok her hâlde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder.
" Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rûyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rûya. Adamın, heyecandan
terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kâğıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:
- "Bana göre 20 lira yeterli." dedi. "İndirim
mevsimini başlattınız ya!"
Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına
bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu.
Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir
mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu.
Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak
bir tebessümle teşekkür edip:
- "Babam haklıymış!" dedi. "Sakat olduğum için
üzülmeme hiç gerek yok! demişti."
* Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
* Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
* Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
* Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir (alıntıdır)
-----
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
1 Haziran 2007       Mesaj #973
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Öyle Seviyorum ki Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu... Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen, bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın, ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki...
Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen... Hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum, canımdasın. Canımsın... Sarılsam sana, bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak... Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip, yeşersek, açsak. Yere düşsek, kalksak... Seni bilsem, bir tek seni. Seni görsem, bir tek seni... Sesin sarhoş etse beni... Öyle içimdesin ki...
Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, veremem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman, istemem. Seninle yeniden doğdum, yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakmıyorum bile. O yol yüründü ve bitti, artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim, hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun, aşk dolu bir yol... Öyle aklımdasın ki...
Ah, sensiz kalmıyor muyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi, zaman ya da yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor, kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak... Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynaları tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor, ıslanıyorum. Maviye boyanıyorum. Öyle özlüyorum ki...
Sen ol, hep ol, benimle ol, bende ol... Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğinin üzerine. Aşk bu, başka isim arama. Hem de en koyu, en deli, en tutkulu... Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki... Seni öyle çok seviyorum ki...

Mehmet Coşkundeniz
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
2 Haziran 2007       Mesaj #974
arwen - avatarı
Ziyaretçi
herşey yarım kaldı


Gün geldi ben sana yaklaşmaya çalıştıkça sen tozlu raflardaki günahlarını bana bırakıp gittin.
Her gidişinde üstüme bütün karları yağdırdın. Biz seninle iki yakası kavuşamayacak bir dağ olduk sevgili. Sen gizlenmiş süslü bahçelerde dolaşırken ben dikenlerin içinde seni arıyordum. Günahlarınla acılarınla seni arıyordum.

Yüreğimin köşesine kazıdığım nakış nakış ruhuma işlediğim sevdanı aradım sevgili. Sense puslu gecenin o ayazında gitmeyi terci ettin beni yalnız bırakarak bu hayatın üstüne düşen acılarınla günahlarınla beni bıraktın. Şimdi yoksun sevgili sen gittin gidişine şiirler şarkılar yazdım yüreğime seni kazıdım.

Gittin sen sevgili gidişinle hayatımın bir cehenneme dönüşeceğini düşünmedin mi. Vuslatsız gecelerimde titreyen bedenimi kim saracak şimdi. İlmik ilmik işlemiştim seni yüreğimin en kuytu köşesine. şimdi yoksun yokluğun bana verdiğin en büyük ceza sevgili.

Gittin sen sevgili ben seninleyken hayat daha güzeldi güneş daha güzel ısıtıyordu bedenimin titreyen yerini. Şimdi yoksun ve olmayacaksın da sevgili ağladığımı görürsen eğer sakın üzülme ay düşmüş bedenime yarım kalmış sevdayla düz yolarda yürüyüp durdum her geçtiğim yerde adını anmamak için bütün yaşadıklarımızın önüne bir perde çektim sevgili.

Yoksun şimdi her biten sevdanın bir cezası vardı ben cezamı tozlu raflarda bana bıraktığın günahlarınla. Çekiyorum kalbimin en hasas yerinde verdiğin sancılarla yüreğimi sızlatan artıcı şoklarla çekiyorum sevgili.

Gittin gelirsin diye ben hala aynı yerde aynı sokakta seni bekliyorum gelmeyeceğini bile bile seni bekliyorum sevgili. Sen volta atarken mahallenin bir ucundan bir ucuna gülüşlerinle yanındaki çirkin insanlarla eğlenirken ben köşe başında üstümde ince bir elbiseyle dönmeni bekledim bu sisli ve yağmurlu havada.

Bir gün senide unuturlar
Bu vefasız yolarda
Adına sevda dediğimiz yolarda

Unutma ki güzelim
Bir gün seninde gözyaşlarına bakmazlar,
Ayaklarının altında ezer geçerler
Farkına bile varamasın

Bir gün sende temiz bir aşka yelken açarsın
Delice seversin
Ve terk edilirsin aniden
Bir oyana bir buyana savrulursun
Tıpkı rotasını kaybetmiş bir gemi gibi
Yelkenleri açılmayan bir gemi gibi
Dibe batarsın

Unutma ki güzelim

Bana yaptıkların kar kalmaz
Bir bedeli vardır ödersin bunu
Ya bugün ya yarın yada sırat köprüsünde mahşer yolunda ödersin cezasını

Gerçekler hep acı verme dimi bize
Acılar kabusumuz olmadı mı gecelerce
Şimdi soruyorum sana
Adına sevda dediğim bu cehennemde
Ben neden seviyorum seni hala?
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #975
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Fi Tarihinden Kalma Pi Sayısından Gelme Anılar



Koza delmedim, ilk adımla yürümedim veya.
Kanla doğdum...
çünkü kan hayattır acıtsada canımızı;
ağlamak o zaman güzeldir.
ben sütümü babamdan da emmedim
rüzgarda kırptım gözlerimi
veya ıslandım yağmurda göz yaşımı gizlemek için sığındığımda.
hocamı dinlemedim birkez olsun,
yazın kar bulamayacak kardelenı de pek düşündüm diyemem.
acaba uçacak mıydı?
bisiklet düşmelerim; yerçekimine inanmamı sağlayamadı
inatta etmemiştim newton olmaya
ama başıma hiç elma düşmemişti ki armutta. hep düşen ben olmuştum.
çetelesi tutulamayan kol kırıklıklarıyla.
gölgesiz bir ruhum, sayısız muzurluğum doldurdu dünyayı;
ben degıl!
onlar benden degildiler çünkü.
sıyrılamayışlarımı doğuranlardı cezasından mahkum edildiğim.
binbir gece masalları pamuk prenses tabi birde Cin Ali
dinlemeyi en sevdiğim kitaplardı.
pamuk prenses bayandı ama Cin Ali örnek aldığım tek adamdı:
akşama kadar sokakta 'Oya' arayıp topu ona atmaya calıştığım.
sonradan öğrendim karşımızdaki teyzenin adını.
Bi şiirden anlamayan yanım vardı;
nefret beslediğim
bide kendimi şair gördüğüm aynalı tarafım.
kaçışı var mı hayellerın dimağlardan kovulabilir miydi yoksa?.
Sonuna geldiğimde her ezberimin
önce adımı anımsardım, o varsa herşey vardır beynimde
o kadar çok şiir ezberletildi ki ne adlarını sayabilirim şimdi
ne ben oturabilmiştim sırama.
bir yağmur damlasının tüm çetrefilli yaşamını bilirim
ama indiğinde güldürecek mi bizi aklım ermez,
hani yanağımıza düşer budeğil tabiki güldürmeyen tarafı.
Kompleks alandaki çarpılmalar genelde aşktan ibarettir hayatımda
buyüzden 'Türkan Şoray, Tarık Akan',zengin kızla bakkal çırağı
ve bilumum sinema yıldızıdır matematik derslerimin örnekleri
kendi örneğimi bulamadığımda.
son olarak öğrendiğim en basit formül AŞK ne kullansan içinde
A-Ş-K cinsinden köklerini bulmaya gerek yok
sonuç hep aynı acı keder gam
ve dırıldamak diye de tanımanan bir kaç insan sesi.
yinede...
sayı bölü sıfırdan baska tek tanımsız bildiğim kadınlar,
ve çiçekleri soldurmamalıyız.
Ama çimlere basabiliriz karlı havalarda!!!

Levent Bal
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #976
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Dört tane kelebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve:

-Bu ateş aydınlatıcı bir şey!, demiş..

İkinci kelebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş… Demiş ki:

-Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey!

Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş, Biraz daha biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş… Şöyle demiş:

-Ve bu ateş yakıcı bir şey!

Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş. Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş.

ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek "poff !" diye ortadan kayboluvermiş...

Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş… Çünkü O, kaybolmuş ateşin içinde ve o bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #977
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Bugün Farklı Bir Havadayım.Rüyamda Hayatımın Aşkını Gördüm...Kendisine Bir Türlü Açılamama Rağmen Kendisinden Cevap alamamama Rağmen Onu Çook seviyorum. Senin o Gözlerin Var ya Herşeyi Bitirdi Hani O Verdiğin Sözler... Bu Şarkı Beni 7 Bitirdi...Grup Koridor Sağolsun dinledikçe Kendimden Geçiyorum.... Hain bir gün kalkıp da onu özledim demiştim ya... işte o gün bugündür.Hayat Anlam taşıyor onu Rüyamda Görünce.Peki onu Gerçekten Görecek Olsam Ne Olur Acaba bana... Ayaklarım Birbirine dolanıyor Heryerde Onu Arıyor Gözlerim...İşte Gene Öyle Bir Gün.Kimi görsem o sanıyorum.Özlüyorum Sesini Duymasam da Kendisini...Artık Onsuz Yapamıyorum. Kendime de kızmıyor değilim hani...bana Bir Söz mü Verdi? ya da Umut mu? Verdiği Sadece Arkadaşça Sevigsiydi Ve bunu Kötüyew kullandım... Senin de Kalbin Kırdığım için özür dilerim. Sensiz Geçmiyor işte günler. Herşeyi birşeye bağlamak birşeyleri feda etmeye bağlıdır. Ben Hayatımı Sana Bağladım Hayatımı Feda Ediyorum Senin Uğruna... Birgün seni ne kadar Sevdiğimi anlayacaksın ama geç olacak. Hayat ne demektir diye sor bi kendine. Hayat Kendini Sevmektir.. Hayat Karşındakini Sevmektir... Ve Hayat Sevdiğinden kopmadan yaşamaktır... senin O Gözlerin Beni Kendimden Aldı... Seni Çooooooooooooooooooooook Seviyorum ve Özlüyorum...İstesem de Ulaşamıyorum... Sana Ulaşsam bile Seninle Yüzleşmek Korkutuyor beni..
Senin Gözlerinin içine Bakıp Seni seviyorum demek...Aslında bu Daha Çok Korkutuyor beni.Çükü Seninle Yüzleşince Sana Olan sevgimimn Biteceğini Düşünüyorum...
En iyisi Seninle Konuşmamak ve gözlerinle konuşmamak...Seni Herzaman Uzaktan İzleyeceğim ve Kesinlikle senin olmayacağım...

Şarkılar Yalan Söylüyor.Sana Olan Duygularımı Ne Güzel Sözler Ne Hikayeler Ne de Şiirler İfade Edebilir....
Sen Gönlümde Yaşadıkça Varsın Ve Sen Ulaşılmadıkça Güzelsin...
Ulaşılamaman Dileğiyle...
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #978
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralının 4 eşi varmış. Kral
en çok 4. eşini severmiş, bir dediğini iki etmez, her şeyin en güzelini en
iyisini ona verirmiş. Kral 3. eşini de çok severmiş. bu güzelliğin bir gün
kendisini terk edebileceğinden korktuğu için, onu çok kıskanır, üzerine
titrermiş.

Aslında; 2. eşini de severmiş kral. kendisine karsı her zaman iyi ve sabırlı
davranan eşi, kralın ne zaman bir derdi olsa daima onun yanında bulunur
sorunun çözümünde ona destek verirmiş.
Kraliçe olan ise, 1. eşiymiş. Onu en çok seven, hatta karşılık beklemeden
seven sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına
rağmen kral 1. eşini sevmezmiş ve onunla hiç ilgilenmezmiş.

Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Yakında öleceğini anladığı ve
öldükten sonra yapayalnız kalmaktan çok korktuğu için de, eşlerinden
hangisin ölüm yalnızlığını kendisi ile paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek
istemiş.

En çok sevdiği 4. eşine, ölüm yolculuğunda kendine eşlik etmek ister mi diye
sorduğunda aldığı yanıt kalbine bıçak gibi saplanan kısa ve net "mümkün
değil " olmuş.

Hayatım boyunca seni sevdiğimi biliyorsun. Sen benimle birlikte ölmeyi kabul
eder misin? sorusuna 3. eşi "hayır, hayat çok güzel. sen ölünce ben yeniden
evleneceğim" diye yanıtlamış. Kral bir kez daha yıkılmış.

Her sorunumda, her zaman yanımda olan bana yardım eden sendin, bu sorunumda
da bana yardımcı olur musun? Talebine karsı, 2. eşinden; "bu sorunun için
hiç bir şey yapamam. Olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir
cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım" karşılığını almış.

Büyük bir hayal kırıklığı yasamakta olan kral, 1. eşinin sesi ile irkilmiş.
" nereye gidersen git seninle olurum, seni takip ederim " Ahh diye inlemiş
kral; "keşke bir sansım daha olsaydı.."

Yasamda hepimiz 4 eşliyiz..

4. Eşimiz vücudumuz. Onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak ve
çaba harcarsak harcayalım öldüğümüzde bizi terk edecektir.
3. Eşimiz sahip olduğumuz servetimiz ve statümüzdür ölür ölmez başkalarına
yar olacaktır.
2. Eş, ailemiz ve dostlarımızdır. Tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu
kişilerin en son yapabilecekleri şey bu dünyadan gözleri yaslı bizi
uğurlamak olacaktır.
1. Eş ise ruhumuzdur
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #979
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
KafeYeLMeR adlı kullanıcıdan alıntı

1. Eş ise ruhumuzdur..
Cok iyi bi yaziydi..


Onu ilk kez orta 2 de görmüstüm. Gerçekten çok güzeldi. Dümdüz saçlari, ela gözleri vardi. Içimde acayip birsey hissetmistim. Ama o bana sadece bakmisti. Benim sanki dünyam yikilmisti. Sonraki günler gene okulda onu görüyordum. Ama o bana sadece bakiyordu. Onu düsünerek bütün yili geçirmistim.

Son siniftaydim. Okulun ilk günüydü. Herkes birbiriyle selamlasiyordu. Ben biraz geç gitmistim. Zaten okulun ilk günüydü. Gene onu görmüstüm. Çok güzeldi. Daha bir güzel olmustu. Sanki bütün bir yaz, güzellik merkezinde geçirmis gibiydi. Koridorda yürürken herkes ona bakiyordu. O an “ALLAHIM!! NE KADAR GÜZEL BIR KIZ…!!!!!!” diye geçirdim içimden. Ama biliyordum, böyle bir kiz benimle beraber olmazdi. Sinifi benimkinin hemen yaniydi. Arkadaslarimi görme bahanesiyle siniflarina girerdim. Amacim onu daha çok görmekti. Ogün birçok kez onunla göz göze gelmistim. Ama o hep baska taraflara bakiyordu. Benimse sanki dünyam yikiliyordu. O aksam eve gittim. Gece hep onu düsündüm. Kendi kendime: “BEN NE YAPIYORUM!!” dedim. Muhakkak beraber oldugu biri vardir diye geçiriyordum içimden. Unutmaya çalisiyordum. Ama hep onu düsünüyordum. Hergün gözgöze bakismalarla sömestr gelmisti. Kafama koymustum. Tatilden sonra muhakkak onunla tanisacaktim. Ve bu hayalimle yariyil tatiline girmistim.

Nihayet tatil bitmisti. 15 gün bana 15 asir gibi gelmisti. Ve nihayet onu görmüstüm. Koridorda yürümüyor adeta süzülüyordu. Sinifina girdi. Arkasindan bende girmistim. Sinif çok kalabalikti. Yerine oturdu. Sonra bana bakti. Ve güldü. Beni o sekilde donmus bir mumya gibi görünce yüzünde bir gülümseme oldu. Bense kipkirmizi olmustum. Hemen ordan uzaklastim. Hiç tenefüse bile çikmadim. Okul çikisinda eve yildirim hiziyla varmistim. O aksam hiç uyuyamadim. Uzun zamandir hoslandigim kiz bana gülümsemisti, ama ben kaçmistim. O kalabalik ortam benim bütün cesaretimi kirmisti. Bir hafta boyunca hiç onun yüzüne bakamamistim.

Bir gün kantinde tek basima otururken yanima geldi. Ben saskinliktan hiçbirsey yapamamistim. O dünya güzeli kiz neden yanima gelmisti diye kendi kendime sorarken, bana : “Geçen gün için sizden özür dilerim. “ dedi. Ve uzun uzun gözlerimin içine bakti. Gözlerimin içine bakarken yüregimde bir sicaklik hissettim. Ama heyecanimdan hiçbirsey söyleyemedim. Ve yanimdan kalkti gitti. Hiçbirsey anlamamistim. Neden özür diledi. Ve neden gözlerimin taa içine uzun uzun bakmisti.

Artik karar vermistim. Onunla ne pahasina olursa olsun tanisacaktim. Birgün okul çikisinda gözlerim onu aradi. Ve en sonunda onu gördüm. Hemde yanlizdi. Iste firsat diye geçirdim içimden ve ona dogru yürümeye basladim. Yanina vardigimda bana bakti ve gene uzun uzun gözlerimin içine bakti. O an nasil yaptim hala bilmiyorum ama ona : “ SIZINLE KONUSABILIRMIYIZ??” dedim. Bir an bir suskunluk oldu. Ve “OLABILIR!” dedi. Sanki dünyalar benim olmustu. Uzun zamandir hoslandigim kizla tanisma imkani bulmustum. Okulumuzun hemen yaninda park vardi. Oraya dogru yürümeye basladik. Ama hiçbirsey konusmuyorduk. En sonunda parka varmistik. O oturmustu ben ayaktaydim. “BENIMLE NE KONUSMAK ISTIYORSUNUZ?” dedi. Bende bütün cesaretimi toplayarak: “SINIFLARIMIZ YANYANA… SIZIN SINIFTA HEMEN HERKESI TANIYORUM. SIZ HARIÇ.. SIZINLEDE TANISMAK ISTEMISTIM DE.” demistim. Oda “BILIYORUM. HEMEN HER TENEFFÜS BIZIM SINIFTASINIZ.” dedi. Heyecanim giderek azaliyordu. Ama kalbim deli gibi atiyordu. Sonra : “BEN RIDVAN” dedim elimi uzatarak. “BENDE ARZU!!!” dedi. Tokalastik. ARZU dedim içimden. “EFENDIM” dedi. Sadece bakisiyorduk. Bir an “ELLERINIZ TITRIYOR!!” diye bir ses duydum. Özür dilerim dedim. Ellerimiz ayrilirken dualar ediyordum. Bu an hiç bitmesin diye. “YARIN DAHA ÇOK VAKTIMIZ OLUR. EVE GEÇ KALDIM!!” dedi. Ben sadece bakakalmistim. Ayrilirken gene bana bakti ve güldü. Ama bu seferki bir baska gülüstü. Kalbim deli gibi atiyordu. Sabahi iple çekiyordum. O gün zar zor uyumustum.

Erkenden kalkmistim. Apar topar okula varmistim. Koridorun ucunda adeta kamp kurmustum. Içimden “ARZU, ARZU, ARZU” diyordum. Bir an “EFENDIM!” diye birses duydum. Arkami döndüm ve onu gördüm.Meger o gün erken gelmis. Ben heyecandan ne yapacagimi bilmezken o bana “MERHABA” dedi. Biraz bekledikten sonra “MERHABA” diye karsilik verdim. “ILK IKI DERSIM BOS. “ dedi. Ve lafini bitirmesine izin vermeden “BENIMKILERDE “ dedim. Beraber kantine indik. Kimseler yoktu. Masanin etrafina karsilikli olarak oturduk. Sadece bakisiyorduk. Bir an kitaplarim yere düstü. Ve o ses beni kendime getirdi. Onunla muhabbet etmeye basladim. Nereli, kaç yasinda, kaç kardes herseyini ögrenmistim. Konustukça ne kadar güzel konusuyo, ne güzel fikirleri var diyordum. Sonra zil çaldi. 2 ders bu kadarmi kisa sürerdi. Siniftayken yillar gibi gelen dakikalar, simdi sanki birkaç saniye gibiydi. “ZIL ÇALDI. GITMEM GEREKIYOR. “ dedi ve yanimdan ayrildi. Giderken gene o hasta oldugum gülümsemesini yapti.

Daha sonraki günler gene onunla kantine inip muhabbet ettik. Bazen siniflarina gittigimde onunla konusan erkek gördümmü ters ters bakardim o çocuklara. Onun hiçbir erkekle beraber olmasina tahammül edemiyordum. Onu herkesten kiskaniyordum. Hemen her teneffüs beraberdik. O da bundan rahatsiz gibi görünmüyordu. Samimiyetimiz bayagi ilerlemisti. En sonunda kafama koydum. Ona soracaktim. Beraber oldugu biri varmi. Eger beraber oldugu biri yoksa, acaba beni kabul edermi??? Evet bunu yapacaktim.

Bir cuma günü, okul çikisinda “HAFTASONU NE YAPACAKSIN?” diye sordum ona. Arkadaslariyla okulda bulusup taksime gidecegini söyledi. Üzülmüstüm. Oysa benimle beraber olmasini o kadar çok istiyordumki!!! Kafami önüme egdigim anda “AMA PAZAR GÜNÜ EVDEYIM!!” dedi. Kafami kaldirip yüzüne baktigimda gülümsüyordu. Hemen lafi degistirip “ISTERSEN EVINE KADAR BERABER YÜRÜYELIM” dedim. “TAMAM” dedi. Yolda yürürken hep o konusuyordu. Bense pazar günü ne yaparim diye kafamda planlar yapiyordum. Evinin önüne geldigimizde “ISTE EVIM BURASI “. “BENIMLE BERABER YÜRÜDÜGÜN IÇIN TESEKKÜRLER” dedi ve usul usul bana bakarak evine girdi. Pazar gününü iple çekiyordum. Bir bahane bulur ve evine giderim diye düsünüyordum. Pazar günü erkenden kalktim. Ama pencereden disari baktigimda bütün planlarim altüst olmustu. Disarida acayip bir yagmur vardi. Bende mecburen evde oturmak zorunda kaldim.

Okullarin kapanmasina bir ay kala “LISEYI NERDE OKUYACAKSIN?” diye sordum ona. “BILMIYORUM!! AMA BÜYÜK IHTIMALLE BAKIRKÖY’DE” dedi. “NASIL YANI BÜYÜK IHTIMALLE” diye sordum. “SANA GÖSTERDIGIM EV TEYZEMIN EVI….. ANNEM BABAM VE ABIM KEMERBURGAZDA OTURUYORLAR…. ORDAKI OKULLAR PEK IYI DEGIL…. ONUN IÇIN BENI BURAYA, TEYZEMIN YANINA GÖNDERDILER.” dedi. Nasil yaptim bilmiyorum ama “IYIKI GÖNDERMISLER” dedim. Bana bakti ve güldü. “INSALLAH AYNI OKULA DÜSERIZ” dedim. O da kafasini evet der gibi salladi.

Son hafta “TATILDE NE YAPACAKSIN” diye sordum Arzu’ya. “MEMLEKETE GIDECEGIZ” dedi. Ben sanki yikilmistim. “YANI IZMIR’EMI GIDIYORSUNUZ” diyebildim. Basini öne egerek “EVET!!!” dedi. Bir an durdum ve “SEN GELENE KADAR SENI BEKLEYECEGIM!!!” dedim. Bana bakti ve güldü. Gözlerine baktim sanki isil isil parliyordu. Ve aniden boynuma sarildi. Sanki “BENI BIRAKMA !!” der gibiydi. O an kalbimde bir sicaklik hissettim. Aglamamak için kendimi zor tuttum. Sonra “HADI GIT….. NE OLUR ÇABUK DÖN!!” dedim. Ve gitti.

Okul bitti. Tatile girdik. Ben hep onu düsünüyordum. Geceleyin sokaklarda bos bos dolasip onu hayal ediyordum. Eve geç gidiyordum. Bu aralar evlede aram açilmaya baslamisti. Onun yanindayken birkaç saniye gibi geçen saatler, artik asirlar gibi geliyordu. Onu çok özlüyordum. Acaba oda beni özlüyormu diye içimdende geçiriyordum. Hergün dualar ediyordum. Onun yüzünü biran önce görmek için. En sonunda dualarim kabul olmustu. Okullarin açilmasina bir ay kala istanbula gelmisti. Telefon çaldiginda bakmistim. Arayan oydu. Sesini hemen tanidim. “BEN GELDIM.. BENI HALA BEKLIYORMUSUN?” diye sordu bana. “EVET. HEMDE DUALAR EDEREK BEKLIYORUM” dedim. Okulun önünde bulusalim dedi. Tamam dedigim gibi disari çiktim. Yürümüyor sevincimden kosuyordum. Okula vardigimda ter içinde kalmistim. Onu beklemeye basladim. Ve onu köseden dönerken gördügümde gözlerime inanamadim. 2 ay boyunca göremedigim, ugruna dualar ettigim kiz bana gülümseyerek geliyordu. Bende ona dogru yürümeye basladim. En sonunda beraber olmustuk. “HOSGELDIN” dedim, oda “HOSBULDUK” dedi. Gözlerim dolmustu. “SENI ÇOK ÖZLEDIM ARZU” dedim ve boynuna sarildim. Öyle bir sarildim ki 2 ayin hincini çikartiyordum adeta. Oda bana sariliyordu. Sonra gözlerimiz bulustu. “SENIN EN ÇOK NEYINI ÖZLEDIM BILIYORMUSUN!!! ELA GÖZLERINI VE EN ÇOK DA GÜLÜSÜNÜ” dedim. Bir an bakakaldi. Sana birsey söyleyecegim dedi. Ailem liseyi bakirköyde okumama izin verdi. Bu lafi duyunca sanki dünyalar benim olmustu. Sevdigim kizla ayni yerde liseyi okuyacaktim.

Birbirimizin telefonlarini aldik ve onun hangi liseye kayit olacagini ögrendim. Kendimi de o liseye kayit ettirdim. Okulun ilk günüydü. Onu kapinin önünde bekleyeme basladim. En sonunda görünmüstü. Ama yaninda bir erkek vardi. O an dünyam basima yikilmisti. Sevdigim kizin yaninda bir erkek vardi. Hemde bayagi büyük biriydi. Bu bana çok koymustu. Ben bunlari düsünürken o beni gördü kosarak yanima geldi. “MERHABA” dedi. Ben sadece gözlerine bakiyordum. Cevap vermedigimi görünce “NE OLDU” dedi. “KIM O ÇOCUK” dedim. Sakayla karisik “YOKSA KISKANDINMI?” dedi. Bayagi sinirlenmistim. O da bunu anlayinca o benim abim. Okulun ilk günü beni birakmaya geldi. Nasil bir okul oldugunu annemlere söyleyecek dedi. Ben “OH BE “ dedim. “NEDEN OH BE DEDIN” diye sordu bana. “HIIIÇ” dedim. Gözlerimin içine bakti. Sanki bana birseyler anlatmak istiyordu. Sonra “ARZU” diye bir ses duydum. Ikimizde ayni yöne bakinca abisinin yanimiza geldigini gördüm. Hadi gir içeri dedi. O da tamam dedi. Abisi bana bir bakti. Sonra çekti gitti. Ben çok mutluydum. Çünkü sevdigim kizla ayni okuldaydim.

Bir hafta sonra Arzu’ ya “SENINLE BIRSEY KONUSACAGIM.” dedim. “NE HAKKINDA” diye sordu. “ÖZEL BIRSEY” dedim. Gözleri parlayarak “TAMAM” dedi. “CUMARTESI OKULUN ÖNÜNE GEL ORDA BULUSUP BIRYERLERE GIDIP KONUSURUZ” dedim. O da olur dedi. Bu sefer bütün cesaretimi toplayip bu kiza onu deliler gibi sevdigimi söyleyecegim. Diye içimden geçiriyordum. Cuma günü arzu birini getirdi yaninda. Ben arkadasi sanmistim. Sizi tanisatirayim dedi. Kizin adi fulyaymis. Arzu’ nun yegeniymis. Ayni okulda olmasinin bir sebebi de oymus. Ailesi bir akrabasi yaninda olursa daha iyi olur demis.

Ertesi gün erkenden kalktim güzelce giyinip okulun yolunu tuttum. Okulun önünde beklemeye basladim. Köseyi döndügünü görünce sok olmustum. Harika giyinmisti. “NE KADAR GÜZEL!!” diye geçirdim içimden. Yanima geldi “MERHABA” dedi. “BUGÜN ÇOK GÜZELSIN” dedim. Yanaklari kipkirmizi oldu. Basini önüne egip “TESEKKÜR EDERIM!!” dedi. Ileride bir café var oraya gidelim dedim. Olur dedi. Kafeye vardigimizda birseyler söyledik. Ve konusmaya basladik. “BENIMLE NE KONUSMAK ISTIYORSUN?” diye sordu Arzu. “BIR KIZDAN HOSLANIYORUM. AMA ONA BIR TÜRLÜ AÇILAMIYORUM. BANA YARDIM EDERMISIN?” dedim. Ben bunlari söyledikten sonra gözleri dolmustu. Aglamamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerimin içine bakarak “O KIZI TANIYORMUYUM?” diye sordu. “EVET!!! HEMDE ÇOK YAKINDAN TANIYORSUN..” diye cevap verdim gözlerinin taa içine bakarak. Sanki daha bi yikilmisti. Ama bilmiyorduki hoslandigim kiz oydu. “SENCE NE YAPMALIYIM?”
diye sordum ona. Içinden ne geliyorsa onu yap dedi. “BEN DUYGULARIMI KOLAY KOLAY ANLATAMAM..” dedim. “SEN BILIRSIN.” “ARTIK BENI EVE GÖTÜR!!!” dedi. “NEDEN! NE OLDUKI ?” diye sordum. “BASIM AGRIYOR!” diye karsilik verdi. Peki deyip onu evine kadar götürdüm. Eve gidene kadar yolda hiç konusmadik. Evinin önüne gelince gözlerimin içine bakti. Içim sizlamisti o bakislar karsisinda. Boynuma sarilip kulagimin içine birseyler söyledi. Ama anlamamistim. Tekrar söylermisin dedim. Bosver dedi yüzüme bakmadan apartmanin içine girdi. Sanirim agliyordu. Sanirim onu üzmüstüm. Hayatta tek deger verdigim insani aglatmistim. Bu bende tarif edilemez bir aciya sebep olmustu. Ondan sonraki günler benimle pek konusmamaya baslamisti. Onu her gördügümde bir yerlere dalip gidiyordu. Bir hafta sonra “ARZU NEYIN VAR!!! KAÇ GÜNDÜR BENIMLE FAZLA KONUSMUYORSUN..” diye sordum. Oda bana “O HOSLANDIGIN KIZLA SENI YANLIZ BIRAKIYORUM YA!! DAHA NE ISTIYORSUN!!” dedi. Sinirli sinirli bakarak. Beni okul çikisinda eski okulumuzun ordaki parkta bekle. Sana o kizin kim oldugunu söyleyecegim dedim. Basini öne egerek “OLUR BEKLERIM!!” dedi. Okul çikisini iple çekiyordum. Çok ama çok heyecanliydim. Ve sonunda zil çalmisti. Okulun kapisindan çikarken “ALLAHIM BANA GÜÇ VER!!” diye dualar ettim. Parkin önüne gelip beklemeye basladim. Bir kaç dakika sonra yanima geldi. “HADI SÖYLE!!” dedi. “SANA DAHA ÖNCEDE SÖYLEMISTIM…. BEN DUYGULARIMI, IÇIMDEKILERI KOLAY KOLAY DILE GETIREN BIRI DEGILIM. “ dedim. Gözlerinin taa içine bakarak. “HOSLANDIGIM KIZIN EN ÇOK NEYINI BEGENIYORUM BILIYORMUSUN"”diye sordum. Gözlerimin içine bakarak “SÖYLE!!” dedi. Gözlerimi kapatip ve bütün cesaretimi toplayip
“ELA GÖZLERINI!!!!! VE EN ÇOK DA GÜLÜSÜNÜ!!!!” dedim. Sonra gözlerimi açtim. Rahat bir dakika sadece bakistik. Sonra boynuma sarildi. Ve hüngür hüngür aglamaya basladi. Kulagima “BENDE!” dedi. O kiz kim anladinmi? Diye sordum. Basini salladi. Sonra yüzüme bakarak tekrar “BENDE!” dedi. Ve kosarak evine gitti. Hiç kipirdayamiyordum. Sanki donup kalmistim. “ALLAHIM SANA SÜKÜRLER OLSUN!!” diye defalarca içimden geçirdim. En sonunda benimde artik bir sevdigim var. diyordum. Heyecanimdan kalbim deli gibi atiyordu. O hoslandigim kiz, ugruna dualar ettigim kiz. O da benden hoslaniyormus. Bunu bildikçe sevincim bir kat daha artiyordu. Sonra o parktan taa eve kadar yürüyerek geldim. Aksam yattigimda ne kadar yoruldugumu anladim. Sabahleyin kalkar kalkmaz kahvalti bile yapmadan okula gittim. Siniflarina gittim daha gelmemisti. Çok iyi dedim içimden. Onu karsilarim. Dedim içimden.. 10 dakika sonra koridorun ucunda görünmüstü. Sanki bana daha bir baska gözüküyordu. Daha bir güzellesmis gibiydi. Koca okulda sadece koridorda yürüyen ARZU, birde ona bakan BEN vardim sanki. Hiçkimseyi gözüm görmüyordu. Koridorda yürürken sadece o bana bende ona bakiyordum. Yanima geldi “MERHABA” dedi. Kekeleyerek “MERHABA” diyebildim. “KANTINE GIDELIMMI “ diye sordu. “TABIKI” dedim. Kantine vardigimizda kimseler yoktu. Kantinin ortasinda durdu, bana döndü, resmen aglamak üzereydi. Boynuma sarilip “NE OLUR BENI BIRAKMA!!” dedi. O anki duyguyu anlatamam. Hani derler ya yasanmadan anlamazsin, gerçektende öyle birseydi. Aglayarak cevap verdim. “HIÇBIR ZAMAN!!” dedim. Sonra bana daha bi siki sarilmaya basladi. Rahat bir dakika boyunca birbirimize sarilmistik. Sonra gözlerimiz birbirimize bakti ikimizde agliyorduk. “BILIYORUM!! DUYGULARINI DILE GETIREMIYORSUN.. AMA INAN SENDEKI DUYGULARIN AYNISINI BENDE SANA HISSEDIYORUM… SÖYLEMESENDE BILIYORUM… BENI DELI GIBI SEVIYORSUN… BUNU HISSEDEBILIYORUM..” dedi. Ben sadece kafami öne egip “EVET!!” diyebildim. Neden bilmiyorum ama söyleyemiyordum. Onu deliler gibi sevdigimi ugruna canimi verebilecegimi bagira bagira söylemek istiyordum, ama yapamiyordum. Bütün bir yil boyunca hep beraber dolastik. Hafta sonlarini ve teneffüsleri iple çekiyordum. Onu daha fazla görebilmek amaciyla.

Yil sonu yaklasiyordu. Okulun kapanmasina yaklastikça daha bir hüzünleniyordu. Bir gün “NEDEN SON GÜNLERDE HÜZÜNLENIYORSUN?” diye sordum. “BILIYORSUN!! TATILLERDE HEP MEMLEKETE GIDIYORUZ. SENDEN AYRILMAK BENI MAHVEDIYOR. ONUN IÇIN ÜZÜLÜYORUM.” dedi. Biliyordum. Her yaz memlekete giderlerdi. Ve bu beni daha bir üzerdi. “NE OLUR GITME!! HIÇ OLMAZSA BU YAZ ISTANBUL DA KAL” dedim aglayarak. “AGLAMA!!! SEN AGLADIKÇA BEN DAYANAMIYORUM. ÇOK ÜZÜLÜYORUM.” diyordu. “BENIM IÇINDE ÇOK ZOR GEÇECEK. SENSIZ 2 KOCA AY” dedi. Ve sonunda okullar kapandi. Giderken onu son bir kez daha görmek için evlerine gittim. Kapida babasinin arabasi vardi. Evet gidiyorlardi. Az sonra hepsi birden kapidan çiktilar. Annesi, babasi, abisi ve en sonunda ARZU.. herkes arabaya bindi. Arzu tam binerken kendimi gösterdim. Aglayarak ona baktim sanki o da agliyordu. “NE OLUR BENI BIRAKMA!! GITMEME IZIN VERME” der gibiydi. Araba çalisti. Sanki, deliler gibi sevdigim kizi elimden zorla aliyorlar, götürüyorlar gibiydi. Gitmisti. 2 ay boyunca onu göremeyecek, onunla olamayacaktim. Her gece dualar ediyordum. sokaklarda bos bos dolasiyordum. Onu düsünüyordum. “KESKE YANIMDA OLSA” diyordum.

Birgün telefon çaldi. Arayan ARZU’ ydu. Hatrimi sormak için aramis. “YAKINDA GELECEGIM.!!! SENI ÇOK ÖZLEDIM.” dedi. “BENDE!!” diye cevap verdim. “BENI DÜSÜNÜYORMUSUN?” diye sordu. “HER GÜN HER SAAT “ dedim. “DINLE O ZAMAN” dedi. “BENI YANINDA ISTIYORSAN, GECELERI AY’ A BAK BENI DÜSÜN.... EGER KALBINDE BIR SICAKLIK HISSEDERSEN, ANLAKI BENDE SENI,,, AY’ A BAKIP DÜSÜNÜYORUMDUR…” dedi. Ben aglamaya basladim. Beni, benden fazla seven biri vardi diye geçirdim içimden. “TAMAM!! CANIM” dedim. Sonra telefonu kapatti. O aksam onun dedigini yaptim. Aya baktim onu düsündüm 10-15 dakika sonra bir kalbimde sicaklik hissettim. “ALLAHIM!! SEN NE BÜYÜKSÜN!” dedim içimden. Gerçektende kalbimde onu hissettim. Ne olur çabuk gel dedim aya bakarak.

Aradan bir ay geçti. Tekrar telefon çaldi. Arayan gene ARZU’ydu. “ISTANBULA GELDIM. TEYZEMLERDEYIM. BIR SAAT SONRA OKULUN ÖNÜNDE BULUSALIM CANIM “ dedi. “TAMAM” dedim. En güzel kiyafetlerimi giydim. Eee kolaymi? Sevdigim kiz uzaktan geliyor. O kadar çok heyecanliydim ki. Hemen okulun önüne gittim. Daha 20 dakika vardi. Onu beklerken her dakika bir ömür gibi geliyordu bana. En sonunda görmüstüm onu. 2 aydir göremedigim sadece kalbimde hissettigim kiz, bana dogru geliyordu. Bende ona dogru kosmaya basladim. Yan yana geldigimizde “HOSGELDIN “ dedim. Aglamaya basladim. Ve sonra öyle bir sarildim ki, bütün özlemimi sanki ondan çikariyordum. “SENI ÇOK ÖZLEDIM CANIM!!” diyordum. “BENDE!!!” dedi. Hep o bana BENDE! derdi. Sonra “GEL!!! SENI TEYZEMLE TANISTIRACAGIM” dedi. Teyzesinin evine dogru yola koyulduk. Eve vardigimizda teyzesini gördüm. Koltuga oturdum. Arzu’ da yanima oturdu. Teyzesi “BU O ÇOCUK MU?” diye sordu. Arzu’ da utanarak “EVET!!” dedi. Teyzesi “BAHSETTIGIN KADAR VARMIS KIZ “ dedi. Bir ara gülüstüler. Ben hiçbirsey anlamamistim bu konusmadan Ama onlarin gülmesi benimde hosuma gitmisti. Bütün gün teyzesinde oturduk. Muhabbet ettik. Teyzesi beni sevmisti. Ayrilirken kapinin önünde ben ayakkabilarimi giyerken teyzesi ve ARZU beni izliyordu. Ben hosçakalin diyecekken teyzesi “BEN SIZI YANLIZ BIRAKAYIM ?” dedi gülerekten. Sanki aklimi okumustu. “TEYZEN ÇOK IYI BIRI….
NE OLUR KENDINE DIKKAT ET.!!!!!!!” dedim ve ona doya doya sarildim. O da “GÜLE GÜLE” dedi. Onu çok seviyordum. Oda bunu biliyordu. Ama bunu bir türlü söyleyemiyordum. Okullar açilana kadar hergün onunla beraberdim. O yanimdayken zaman hiç geçmesin, o anlar hiç bitmesin istiyordum.

Okullar açildiginda gene beraberdik. Siniflarimiz gene yanyanaydi. Her teneffüs onu görmek için yanina giderdim. Her yanina gidisimde, ayri bir heyecan vardi yüregimde. Kalbim onun yanindayken deli gibi atardi. Eger ben onu üzmüssem, yanliz kaldigimiz bir anda bana masum masum bakar, ben ne oldugunu anlar nedenini bile sormadan “ÖZÜR DILERIM! “ derdim.. Bütün yil boyunca hep böyle geçti. Derslerim zayifmis artik hiç umrumda bile degildi. Onunla beraberken dünyayi tanimiyordum. Yil sonunda onun dogum günü vardi. Ona söz vermistim. Okullarin kapandigi hafta onu bir yere götürecektim ve dogum gününü orda beraber kutlayacaktik. Hafta sonu Arzu’yla beraber yola koyulduk. Aksam saat 10’da teyzesinden zor izin almistim. Doya doya 2 saatim vardi. Onunla sahile gittik. Bir demet kirmizi gül almistim. O gün hava biraz bozuktu. Çiçegi Arzu ‘ya verdim. Biraz yürüdükten sonra bir bankta yanyana oturduk. Bana “KIRMIZI GÜLÜN NE ANLAMA GELDIGINI BILIYORMUSUN?” diye sordu. Basimi evet anlaminda salladim. “SÖYLE O ZAMAN“ dedi. Gözlerine baktim, sanki o iki kelimeyi ona söylemem için bana yalvariyordu. “AYAGA KALK” dedim. Onu karsima aldim ve bütün cesaretimi toplamaya çalisiyordum. Gözlerimi kapadim. “HADI SÖYLE” diyordu. Söylemiyor adeta yalvariyordu. “ARZU” dedim. “EVET !!! DEVAM ET !” dedi. “BEN SE………” dedim ve burnuma bir yagmur damlasi geldi. Sonra bir tane daha, bir tane daha. Ve yagmur baslamisti. O an onun gözlerine baktigimda sanki “NE OLUR DURMA!!!! SÖYLE !” diyordu. Ama benim bütün cesaretim kirilmisti. O yagmur beni mahvetmisti. Yagmur o anki bütün büyüyü bozmustu. Sonra o bana ben ona bakarak gülmeye basladik. Yagmur deli gibi yagiyordu. Birden onun gözlerine baktim. Gülmeyi birakmis sadece bakisiyorduk. “NEREYE GIDERSEN GIT YANINDA OLACAGIM!!!!!!!!!
O IKI KELIMEYI SÖYLEYEMESENDE!!!!” dedi. Gözlerimin taa içine bakarak. Ondan sonra bir sarildi ki……. O an hiç bitmesin istedim. Islanmaya baslamistik. Seni evine götüreyim dedim. Eve kadar yürüdük. Hiç durmadan çiçeklere bakiyordu. “BENIM GÜZELLERIM!!” diyordu. Eve geldik. Iyi geceler dedim. Ve ona sarildim. Onu eve biraktiktan sonra sokaklarda, o yagmurlu caddelerde dolasmaya basladim. O kadar mutluydum ki. Her ne kadar söyleyemesemde, bir sevdigim vardi. Hemde benim onu sevdigim kadar. Ve o kötü an gene gelmisti. Her yaz oldugu gibi gene memlekete gidiyorlardi. Onu ugurlamaya gidecektim. Ama o izin vermedi. “SENIN AGLAMANA DAYANAMIYORUM.. SENI ÜZMEK ISTEMIYORUM.” dedi. Onun yaninda aglamami hiç istemezdi. Ve gitti. Ben gene o bos sokaklarda deli gibi onu düsünüyordum. Her gün aya bakiyordum. Onu düsünüyordum.

Ama bu sefer tatil sanki daha bi erken bitmisti. Gene okul açilmisti. Onu gene görmüstüm. Okulun koridorunda yürürken bana öyle bir bakiyordu ki…… anlatamam. Yanima geldiginde “HOSGELDIN…. CANIM!!” dedim. “HOSBULDUK!!” dedi. Bütün bir yili onunla beraber geçirdim. Okulun kapanmasina 2-3 ay kala “ÜNIVERSITE SINAVINA GIRECEKMISIN?” diye sordum. Evet dedi. “PEKI ISTANBUL IÇINI KAZANABILIRMISIN?” dedim. “BILMIYORUM….. AMA SANMAM… ISTANBUL IÇI ÇOK PUAN….. O KADAR PUANI ALAMAM” dedi. Bende “ O ZAMAN SENDE, AÇIKÖGRETIMI YAZ” dedim. olur dedi. “AMA SENDE BIR YERE GITME OLURMU. SENSIZ BEN BURALARDA NE YAPARIM” dedi. “SENI HIÇBIR ZAMAN BIRAKMAYACAGIM..” dedim. Okul kapanmisti. Sinav günü gelmisti. onu aradim. “INSALLAH KALBINDEKI YERI KAZANIRSIN” dedim . “KAZANDIM BILE……. ÇÜNKÜ KALBIMDE SEN VARSIN!!! “ dedi.. Ben o an müthis derecede sevinmistim. Sonra sinava girdim. Sinavda dualar ediyordum. Arzu yanimda olsun diye. Ama onun benim yanimda olmasi için benimde istanbul içinde bir yere puan tutturmam lazimdi. Ve bunlari düsünerek sinavdan çikmistim. Sinavdan sonra hemen arzuyu aradim. Nasil geçti diye sordum. “ÇOK IYI…. SENINKI NASILDI” diye sordu. Benimkide iyiydi dedi. O sene tatile gitmemisti. Bütün yaz beraberdik Sinav sonuçlari açiklaninca kendi kazandigim yere baktigimda sok olmustum. Bogaziçi gibi bir yeri tutturmustum. Bu mutlu haberi hemen arzuya ilettim. O da çok sevindi. Sen nereyi kazandin diye sordum. “ILK TERCIHIM AÇIKÖGRETIMDI…. ORAYI KAZANDIM..” deyince dünyalar benim olmustu. Bir ara ailesinin yanina gitti. Bir hafta kadar sonra geri geldi. Onlarida çok özledim. Onun için gittim dedi. En sonunda ben üniversiteye yazildim. Ilk gün beraber gittik. Kantindeki manzara çok güzeldi. Köprünün bir kismi gözüküyordu. Deniz ayaklarinin altindaydi. Kantinde çevreme baktim. Her kesimden insan vardi. “NE KADAR ÖZGÜR BIR YER DEGIL MI?” diye sordum. Gözlerimin içine öyle bir baktiki “NE OLDU? NIYE ÖYLE BAKIYORSUN” dedim. “BEN SANA BIR ISIM TAKMISTIM… DEMIN ONU SÖYLEDIN?” dedi. “NEYMIS O ISIM” diye sordum. “BASBASA KALDIGIMIZ BIR ZAMAN SÖYLERIM.” dedi. “PEKI “ dedim.

Yariyil tatili yaklasirken arkadaslarimla kantinde konusurken biri “YAA… HARÇLARADA BAYA ZAM YAPTILAR BEE” dedi. Ben sasirmistim. Daha bir açiklayici olmasini istedim. Çok para istiyorlarmis. Zaten benim babam harcin bir kismini zar zor vermisti. Bu kadar parayi kesinlikle bulamazdi. Hemen rehber ögretmenin yanina gittim. Herseyi anlattim hocaya. Hoca “DERSLERIN NASIL DIYE SORDU…” diye sordu. “PEK IYI DEGIL” dedim. Biraz daha konustuktan sonra benim babamin bu parayi bulamayacagini söyleyerek birazda kizarak kaydimi sildirdim. Üniversite hayatim tamamen bitmisti. Canim çok sikiliyordu. Ama ARZU hep yanimda oldu. Bu durumu hemen atlattim. Bir ay sonra arzu telefon etti. Aglayarak “NE OLUR YANIMA GEL!!” dedi. Ben sok olmustum. Telefonu kapattigim gibi teyzesinin evine gittim. Kapiyi çalar çalmaz açti. Beni karsisinda görünce daha çok aglamaya basladi. Onu salona kadar götürdüm. “NE OLDU KIZIM.. ANLATSANA” dedim. “BILIYORSUN.. BABAMI ISTEN KOVMUSLARDI.... KAÇ AYDIR IS ARIYOR.. EN SONUNDA BURDA YAPAMIYACAGIMIZI, IZMIRDEKI AKRABALARDAN BIRININ IS TEKLIFI YAPTIGINI SÖYLEDI… BABA GITMEYELIM DEDIM AMA O BENI DINLEMEDI. 2 GÜN SONRA IZMIRE TASINIYORUZ..” dedikten sonra hüngür hüngür aglayarak boynuma sarildi. Ben bu sözleri duyunca sok oldum. Dayanamayip bende agladim. “SEN AGLAMA.. BEN SENIN AGLAMANA DAYANAMIYORUM. “ dedi. Salonun ortasinda konusmadan öylece duvarlara bakiyordum. “PEKI NE YAPACAGIZ” dedim. “BILMIYORUM. “ dedi. Ben felaket derecede üzülmüstüm. Sevdigim kiz bu sefer gerçekten gidiyordu. Hemde dönmemecesine. Bir ara o bana bakti ve gülmeye basladi. “NEDEN GÜLÜYORSUN” dedim. “SEN BENIM EN ÇOK NEYIMI SEVIYORDUN” diye cevap verdi. Sonra bende gülmeye basladim. “SENI AGLARKEN GÖRMEK BENI KAHREDIYOR.. LÜTFEN AGLAMA” dedi. Sonra bende ne demek istedigini anladim. Gözlerine baktim aglamamak için kendini zor tutuyordu. O bana ben ona bakiyorduk. Ikimizde biliyorduk 2 gün sonra ayrilacagiz. Sonra birden “HANI SEN ÜNIVERTEDEKI ILK GÜNÜMDE BANA BIRSEY SÖYLEMISTIN HATIRLADINMI” diye sordum. “HIÇ UNUTMADIM KI “ dedi. “NEYDI BANA TAKTIGIN O ISIM “ dedim. Elini kalbime koydu ve gözlerimin içine bakarak “ÖZGÜR ADAM” dedi. Ben donmustum. Ama kalbimde öyle bir sicaklik hissettim ki anlatamam. “NEDEN…….. “ diyecektimki elini agzima götürüp susmami söyledi. “SEN SOKAKLARDA BENI DÜSÜNÜRKEN BEN SENI RÜYALARIMDA GÖRÜYORDUM. SOKAKLARDA DOLASIP BENI DÜSÜNÜYORDUN. BUNU SADECE ÖZGÜR BIR ADAM YAPAR.” dedi. O an içimden “ISTE GERÇEK SEVGI BU OLMALI “ dedim. O gün onlarda kaldim sabahleyin kalktigimizda telefon çaldi. Arayan babasiydi. Hemen eve gelmesini istedi. Onu istemiyerek de olsa evine götürdüm. Ona sordum “NEREDEN SAAT KAÇTA GIDIYORSUNUZ.” Cevap vermedi. “SENIN AGLAMANA DAYANAMIYORUM. “ dedi. “AKSAMA SON KEZ BULUSALIM”dedim. Kafasini evet anlaminda salladi.

Onu biraktiktan 1-2 saat sonra yagmur yagmaya basladi. Aksam olunca evinin önünde onu beklemeye basladim. Onu çagirdim. Asagiya geldi. “BIRAZ YÜRÜYELIM” dedim. “AMA BU YAGMURDA…. YA HASTA OLURSAN BEN NE YAPARIM” dedi. “SANA BIRSEY SÖYLEYECEGIM.” dedim. Gözlerinin taa içine bakarak. Gözlerinin içi parlamisti bir anda “HADI YÜRÜYELIM !!! “ dedi. Yagmur altinda koca sokakta yürümeye basladik. Bir kaç adimdan sonra bana döndü. “NE OLUR SÖYLE!! ARTIK O IKI KELIMEYI DUYMAK ISTIYORUM!!!” dedi. Anlamisti sanirim. Bu sefer söyleyecektim. Gözlerimi kapattim. “SÖYLE!! NE OLUR SÖYLE!!” diyordu. “SENI S……” dedim ve ARZU diye kalin birsesle irkildim. Camdan babasi çagiriyordu. Arzuda bana usul usul bakarak evine gitti. O koca caddede sadece o ve ben vardik. O bana bakarak eve giderken, ben ona elimi uzatmis “NE OLUR GITME…. BENI BIRAKMA!!!!!” diyordum. Apartmana girerken bana son bir kez bakti ve güldü. Ben kaderime isyan ediyordum. Sevdigim kiza bir kez olsun onu deliler gibi sevdigimi söyleyemedim diye. Sevdigim kizi elimden aliyorlar diye. Kalbim çok aciyordu. Onsuz ne yapacagimi düsünüyordum. Ertesi gün erkenden kalktim. Evlerinin önüne gittim. Ama camlarinda perde yoktu. Apartmana kosarak girdim. Kapi açikti eve girdim hiçbir esya yoktu. Bütün odalar bombostu. “SIZ KIMSINIZ” diye bir sesle irkildim. “BEN ARZUNUN BIR ARKADASIYIM. ONU ZIYARETE GELDIM “ dedim. “ONLAR TASINDILAR.. BIR DAHA ISTANBULA BELKIDE HIÇ GELMEYECEKLER. BEN ONLARIN KOMSUSUYUM. SEN GALIBA O ÇOCUKSUN.” dedi yasli teyze. “HANGI ÇOCUK” diye sordum. “BAZEN ARZU’ YU EVDE GÖRÜRDÜM. ÇOK NADIREN… ONU HER GÖRDÜGÜMDE KENDI DUVARINA BAKIP DALARDI.. GÖZLERI DOLARDI.. SANIRIM BIRINI DÜSÜNÜYORDU… DELIKANLI,,,,, BIZDE GENÇ OLDUK.. BIZDE BU DUYGULARI YASADIK…. ALLAH SANA YARDIM ETSIN!!!” dedi ve gitti. Ben hemen onun odasina gittim. Ve duvarina baktim. Baktigim gibi gözlerim doldu. Bir kalp resmi vardi. Çok ufakti. Ama benim için çok büyüktü. Kalbin içinde birseyler yaziyordu. Yaklasip baktigimda kalbimde bir sicaklik hissettim. Kalbin içinde “ÖZGÜR ADAM” yaziyordu. Gözlerim dolmustu. O bana böyle bir isim takmisti. Demek duvara bakip beni düsünüyordu. Diye geçirdim içimden. Ne yapacagimi bilmiyordum. Gene sokaklarda bos bos dolasiyordum. Ama bu seferki bir baskaydi. Içimde kötü bir his vardi. Sanki bir sey olacakmis gibi bir his vardi içimde.

Aradan 4 gün geçti. O GÜN 2 MARTTI. Aksam uyuyamamistim. Geceleyin hava biraz bozuktu. Gökyüzüne bakip ayi aradim. Ama bulamadim. Uykuya dalar gibi oldum. Kalbimde çok büyük bir aciyla uyandim. Kalbim çok aciyordu. O an aklima arzu geldi. Acaba ne oldu diye düsünürken, aklima gökyüzü geldi. Orda ayi aradim. Bir kaç dakika sonra görmüstüm. Hemde bütün ihtisamiyla duruyordu. Bembeyazdi. Onu düsünürken gene kalbimde bir aci hissettim. Tam o anda ayin yanindan bir yildiz kaydi. 10 saniye boyunca o yildizin kayisini izledim. Izlerkende kalbim aciyordu. Yildiz kaydi. Kalbimin acisida durdu. “ACABA NE OLDU” dedim içimden. Ertesi günler içimde bir huzursuzluk vardi. Asagi yukari 2 hafta olmustu. ama arzu hala aramamisti. 9 mart günü telefon çaldi. Arayan fulyaydi. Sesi aglamakliydi. “RIDVAN” dedi. “BEN SU AN IZMIRDEYIM. ARZU VE BABASI TRAFIK KAZASINDA ÖLDÜ…. MURAT ABIMDE KOMADAN YENI ÇIKTI… NE OLUR METIN OL” dedi. Ben yikilmistim. Telefonu kapattim. Yere diz çöktüm. “ALLAHIM!!!! NEDEN BEN ?” dedim. Kendi kendime bir söz söyledim; “KAYBETMEYE MAHKUM BIR ADAMSIN!!” kisaca KMBA derdim. Disari çiktim. Sahil kenarina gittim. Aglamamak için acayip çaba sarfediyordum. Çünkü o benim aglamami istemezdi. Sahile vardim. Kimse yoktu. Deniz acayip dalgaliydi. “HAYIR YA !!! NEDEN BEN YA NEDEN!!!” bagirmaya basladim. En sonunda dayamayip agladim. Gözümden bir yas damladi. Kalbimde bir sicaklik hissettim. Sanki bana aglama diyordu. Ama ben kendimi tutamiyordum. Deliler gibi agliyordum. Simdi ne yapacagim diyordum kendi kendime. O aksam deli gibi yagmur yagiyordu. O yagmurlu sokaklarda, o soguk caddelerde ben tek basima aglayarak dolasiyordum. Aglamam hiç durmuyordu. Hep onu düsünüyordum. Birkaç gün sonra gene fulya aradi. “NE OLUR AGLAMA.. BILIYORSUN!! O SENIN AGLAMANI HIÇ ISTEMEZDI.” dedi. “PEKI “ dedim. Bana telefonda herseyi anlatti. Kazanin nasil oldugunu. Kimin hatali oldugunu. Ondan mezarligin adresini aldim. Sonra hemen bir ise basladim. Amacim para bulup bir an önce mezarliga gitmekti. Kafama koymustum, mezarligin yanina gittigimde birsey yapacaktim. HALA DÜSÜNÜYORUM.....


SAHIBI MECHUL..

NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
3 Haziran 2007       Mesaj #980
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Öykü

sahilde... hangi sahil olduğu önemli değil, önemli olan ruhumun denize kıyısı olması... oturuyorum, sakince... sakinden öte hissizce, değişik bir durgunlukla denize bakıyorum, denizi içmek istediğimi, böylece deniz olabileceğimi düşünüp, delice düşüncelerime sevgiyle gülümsüyorum... yıllarca yaban(cı)laşmamın sebebi olan düşüncelerimi sevdiğimi hissediyorum, bir yandan başlıyorum denizi içmeye... zaman zaman denizle arama insanlar giriyor, sevimsiz, uzak, gri cansız silüetler... halbuki o anda en cansız ben olmalıydım, olabileceğim kadar cansızdım çünkü, yani bir insanın hala biyolojik olarak canlıyken olabileceği kadar cansızdım... ama gel gör ki önümden geçen insanlar benim cansız halimle bile sadece griydiler... sanırım soluyorum diye düşündüm... arama bir perde çekiliyor yavaş yavaş, dünyayla... garip bir panikle kayıp hissi yaşadım, kısacık bir an... bir kalp atımı sürelik... sonra umursamadım, hatta sevindim... acaba denizi içiyor olmamdan mı diye düşündüm... bunu da umursamadım... artık bildiğim şeyler vardı ne de olsa... eskiden hep bildiğime inandırmak için kendimi türlü tuzaklar kurduğum şeyler yok olmuştu ama onun yerini bildiğim birkaç şey almıştı... dünyada hiçbirşey yoktu aslında... yanımda oturan beni sevdiğini söyleyen kadına baktım, çok uzun süre sonra hatırlamıştım, o biraz daha renkliydi diğer grilere göre... ama grileşiyordu... bir avuç boya fırlatabilirdim üstüne, kendimdeki renklerden alıp yüzüne sürebilirdim, biraz çekeleyebilirdim perdenin arkasına doğru... daha da katılaşmadan, daha da gerçek olmadan... veya bir avuç deniz suyuyla kendimi silebilirdim renklerden arındırabilirdim kendimi... ama bıraktım, dokunmadım... burada mısın diye sorduğumda ya sesim gitmedi, ya da duyamadı grilere boğulduğundan... kafamı denize çevirdim... aradan ne kadar geçti bilmiyorum... bir deniz vardı iç iç bitiremediğim, bir de renk renk boyadığım yüzüm vardı denize yansıyan neden sonra kafamı çevirdiğimde... sevgiyle baktım kendime, kimseye bakmadığım gibi... "çok seviyorum denizi" dedim... yürüdüm gittim... perde mi? bilmiyorum, hatırlamıyorum, bir duvar vardı kocaman, tırnak izleri de vardı ama benim tırnaklarımda duvar izi yoktu... üstünde durmadım konunun... yürüdüm gittim...

Benzer Konular

3 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
16 Mayıs 2014 / NihLe Müslümanlık/İslamiyet
11 Haziran 2013 / Misafir Forum Oyunları
18 Aralık 2011 / ocean97 Genel Mesajlar
20 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Edebiyat