Arama

İkarus'un Düşüşü Sırasında Bir Manzara - Pieter Brueghel

Güncelleme: 18 Şubat 2012 Gösterim: 2.733 Cevap: 0
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
18 Şubat 2012       Mesaj #1
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
İkarus'un Düşüşü Sırasında Bir Manzara
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sponsorlu Bağlantılar
  • Sanatçı: Pieter Brueghel (baba)
  • Yıl: 1558
  • Tür: Tuval üzerine yağlıboya
  • Boyutlar: 73,5 cm × 112 cm (28.9 in × −-44 in)
  • Konum: Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Brüksel
dm 88R5

Flaman ressam Pieter Brueghel'e atfedilen tablodur. Tuval üzerine yağlıboya ile 1558'de çizilmiştir. Tablo, Brüksel'deki Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi'nde sergilenmektedir.


Tablo


İçerik ve Tasarım

Tablonun merkezinde çift süren bir köylü bulunur. Onun arkasında bir çoban, resmin sağ alt köşesinde ise bir balıkçı vardır. Görüntü, körfezin büyük bir güneş diskiyle birleştiği ufka doğru açılmaktadır. Denizde yol alan gemiler ile sağ üst köşede beyaz kayalardan oluşan dağlar vardır. Çiftçinin sol üst tarafında, muhtemelen İkarus'un kaçtığı labirenti temsil eden, üzerine kale inşa edilmiş bir ada; onun ilerisinde ise bir liman şehri görülmektedir. Sol alt köşede, bir kılıç ve para çantası vardır. Bunların hemen sağ tarafında ise bir tahıl çuvalı bulunur. Atın arkasındaki çalılıkta, yaşlı bir adamın kısmen gizlenmiş cesedi vardır; ancak çiftçi bunun farkında değildir.Talihsiz İkarus, ufak bir figür olarak, sağ alt köşedeki balıkçının üst tarafında görülmektedir.

Çoban yaklaşık olarak tablonun orta noktasındadır. Çobanın yüzü, resmin köşegenlerinin kesiştiği noktada yer alır. İzleyici, en öndeki çobana bile biraz yukarıdan bakmaktadır. Bu konumlama sayesinde resimdeki uzaklık ve derinlik hissi artırılmıştır.Sarı, yeşil ve kahverengi tonlarının hakim olduğu tabloda, çiftçinin kırmızı gömleği dikkat çekicidir.


Brueghel İkarus öyküsünü tamamıyla kendi çağına taşımıştır. Resimdeki manzara ve denizdeki 16. yüzyıl gemileri bunu göstermektedir. Bu tür gemiler ressamın eserlerinde sıklıkla görülür ve gerçeğe oldukça yakın çizilmişlerdir.


Mitolojik Köken

İkarus Yunan mitolojisinin bilinen karakterlerinden biridir: Babası Daidalus, oğluyla tutsak oldukları Girit'teki labirentten kaçabilmek için kanatlar yapar. Balmumuyla tutturulmuş tüylerden oluşan bu kanatlar, İkarus'un güneşe fazla yaklaşmasıyla parçalanır ve İkarus denize düşerek ölür. Bu öyküyü Ovidius,
Metamorfozlar isimli eserinin VII. kitabında ve Ars amatoria adlı eserinde anlatmıştır.

Daidalus'un Girit'teki tutsaklığından önceki bir hikâyeye de resimde yer verilmiştir. Kendisi gibi yetenekli olan ve testere, pergel gibi çeşitli aletleri kendi başına icat eden yeğeni Perdix'i kıskanan Daidalus, on iki yaşındaki çocuğu Akropolis'ten aşağıya atar. Bunu gören Athena düşmekte olan çocuğu bir kuşa çevirir. Bu düşüş sebebiyle yükseklerden korkan, yuvasını hep alçak dallara kurup yere yakın uçan bu kuş bir kekliktir. İkarus'un cenazesine de katılan bu kuş tabloda, balıkçının solundaki dallara konmuş bir çil keklik olarak resmedilmiştir.


Yorum

Resimde İkaus'un ikincil bir figür olarak yer alması dikkat çekicidir. Resmin sağ alt köşesinde suya çakılırken çizilmiştir ve çırpınan bacaklarıyla gülünç bir figür oluşturur. Üzerinde, havada uçuşan birkaç tüy görülür. Konunun diğer ana karakteri olan Daidalus ise resimde yoktur. Brueghel'in tablosunda asıl önem çiftçi, çoban ve balıkçı gibi, Ovidius'un anlatımında da yer alan diğer karakterlere verilmiştir:
“ Dayanıksız oltalarla balık avalayanlar, değneğine dayanmış duran birçok çoban, çiftin arkasından giden birçok köylü her ikisini de şaşkınlıkla izledi ve onların tanrı olduklarını düşündü; zira ikisi de havada çok yükseklere çıkabiliyordu. ”

Aşağıda, deniz kenarındaki balıkçının, ortada yer alan çobanın ve tarlasındaki çiftçinin ortak yanı, İkarus'un düşüşüne hiç ilgi göstermemeleridir. Resmin ön planındaki kılıç ve para çantası
kılıç ve para iyi ele muhtaçtır şeklindeki Flaman deyimini akla getirir. Hemen yanındaki tahıl çuvalı ise taşa ekilen tohumdan hiçbir şey bitmez deyimini anlatır. Bunlar, İkarus'un yarasız çabasına göndermedir. Çalılıklara yarı saklanmış durumdaki ceset ise ölen bir adam hiçbir pulluğu durdurmaz sözünü betimler. Çiftçi, çoban ve balıkçı, doğa ile evrenin stoacı yasalarına uygun davranırlar. Keklik bile boğulan İkarus'a bakmaz.

Tabloda güneş ufukta batarken İkarus'un neden tam tersi yöndeki bir yere düştüğü belirsizdir. Güneşin dünyadan uzaklığı Bruehgel'in zamanında henüz bilinmiyordu, ancak aradaki mesafenin birkaç kilometreden çok daha fazla olduğu bilinmekteydi. Zenit noktasındaki biri için bile en azından yarım günlük yol olduğu düşünülürdü. Resim için bir açıklama, çiftçinin simyacılığı temsil ettiği yönünde olabilir. Simyacılar zanaatlerini çiftçilerinkiyle kıyaslardı çünkü metalleri, gelişip üreyebilen organizmalar, yani çiftçilerin ekinleri gibi görürlerdi. Resimde sopasına dayanmış çoban, gençliğinde kardeşi Apollon ile birlikte çobanlık yapmış olan Hermes'i, yani Roma mitolojisindeki adıyla güneşe en yakın gezegene ismi verilen Merkür'ü temsil eder. Tablodaki gemi bir karıştırma kabı, deniz ise cıva (
mercury) olabilir. Böylece resimde, cıvayla yapılan zorlu ve uzun deneyler tehlikeli bir deniz yolculuğuna benzetilmektedir. Tabloda güneş dünyanın simya yoluyla yenilenmesini temsil ediyorsa, İkarus da başarız bir simyacı olacaktır.

Tablonun Geçmişi ve Çizeri

Tabloda tarih ve imza yoktur. Ayrıca tablonun geçmişini gösteren kayıtlar bulunmamaktadır. Ancak yine de, uzmanların genel kanısı tablonun Baba Brueghel tarafından yapıldığı yönündeydi.Fakat 1996'da gerçekleştirilen bazı teknik incelemeler sonucunda, bu atfın doğruluğundan şüphe edilmeye başlandı.Yine de, tablonun en kötü ihtimalle, Brueghel tarafından çizilmiş ilk versiyonunun bir kopyası olduğu düşünülmektedir. Çeşitli hasarlar gören ve defalarca tekrar boyanan tablo, 1912'de Londralı bir antikacı tarafından, Belçika kraliyet koleksiyonu için satın alındı.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
theMira

Benzer Konular

23 Ağustos 2016 / kamyon Genel Galeri
12 Kasım 2012 / _Yağmur_ Sanat
8 Kasım 2009 / ziyaretçi Soru-Cevap