Arama

Türkiye'de Kadın Hakları

Güncelleme: 14 Ağustos 2009 Gösterim: 7.470 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Ağustos 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Türkiye'de Kadın Hakları
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Türkiye'de bir dizi yasal düzenlemeyle cum­huriyetin ilanından sonra, 5 Aralık 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. Kadınlar, eğitim, evlenme, boşanma, veraset gibi konularda erkeklerle eşit haklara sahip oldular. Birden çok kadınla evlilik yasaklan­dı. Peçe ve çarşaf yerine batı ölçülerine uygun giyim kabul edildi. Ne var ki, yasalarla sağlanan bazı hakların yaşama geçirilmesi ve uygulanması ayrı bir mücadeleyi gerektiriyor­du. Bugün Türkiye'de hâlâ ailenin reisi er­kektir. Kadın kocasının izni olmadan ev dışında çalışamaz. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirmiş olsa da, sınıf arkadaşı olan erkekler gibi kaymakam olamaz. Köylerde hâlâ evlen­mek için kızın babasına başlık parası verilir. Oldukça küçük yaşta evlenen genç kızlar çok geçmeden üstlendikleri işlerin ağırlığından ve çok sayıda çocuk doğurmaktan çökerler. Ye­mek yapmak, çeşmeden su taşımak, bulaşık ve çamaşır yıkamak, ocak yakmak, tarlada çalışmak hep kadının sırtındadır.
Okula giden kızların oranı öğrenim basa­makları yükseldikçe düşmektedir. Siyasal alanda, sendikalarda, meslek odalarında ka­dın sayısı yok denecek kadar azdır.
Türkiye'nin 1985'te imzaladığı Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Ulus­lararası Sözleşmesi kadınlara cinsiyet ayrımı gözetmeksizin siyaset, eğitim, çalışma yaşa­mı, aile yaşamı, kısaca her alanda eşitlik sağlayan bir yasadır. Böyle kapsamlı bir yasa ise bu alanda duyarlı çabalar ve ısrarlı müca­delelerle yaşama geçirilebilecektir.
Feminizm 1980'den sonra Türkiye'de de çeşitli çevrelerde ve basında yoğun biçimde tartışılmaya başlandı. Genellikle büyük kent­lerde yaşayan yükseköğrenim görmüş kadın­lar kendi durumlarını sorgulamaya başladılar. Önce küçük tartışma grupları oluşturdular, daha sonra belirli somut sorunlar etrafında bir araya geldiler. İlk eylemleri, bir dayak dava­sında "Kadının sırtından sopa, karnında sıpa eksik olmamalı" diyen bir yargıcın kararının protesto edildiği "Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü"ydü. Bunu yeni kadın dernekleri ve feminist dergilerin çevresinde toplanan kadın grupları izledi. Hepsi de kadınların bilinçlenmesini sağlamak, kadınlara yönelik baskıları protesto etmek için kampanyalar düzenlediler ve dergiler yayımladılar.
Bugün ülkemizde nicelik olarak parmakla sayılacak kadar az olsa da, sesini duyurabilen kadınlar her alanda eşitlik için mücadele etmeyi savunmaktadır.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

1 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
27 Nisan 2015 / mechul Müslümanlık/İslamiyet
7 Temmuz 2012 / kompetankedi Hukuk
11 Kasım 2016 / uçan kelebeq Cevaplanmış
17 Kasım 2014 / ''DaRBé'' Soru-Cevap