Arama

Hz. Muhammed'in Ahlak Anlayışı

Güncelleme: 4 Aralık 2018 Gösterim: 47.054 Cevap: 1
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
28 Ağustos 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Hz. Ali (ra)'nın oğlu Hz. Hüseyin (ra) naklediyor: Babam Hz. Ali'den, Peygamber Efendimiz'in, meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandıklarını sorduğumda şöyle anlattılar:
"Resûlullah (sav) Efendimiz: Her zaman güler yüzlü yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asık suratlı katı kalpli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir; kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları, isteklerinden tamamen mahrum bırakmazdı. Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boş boğazlık ve malâya'ni! Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazlardı. Sadece yararlı olacağını ümid ettikleri konularda konuşurlardı.
Sponsorlu Bağlantılar

Hz. Peygamber konuşurken, meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Zât-ı Risâletleri susunca da konuşma ihtiyacı duyanlar söz alırlardı. Ashab, Resûl-i Ekrem'in huzurunda konuşurlarken bir birleriyle asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi
Resûlullah (sav)'ın huzurunda konuşurken o sözünü bitirinceye kadar, hepsi de can kulağıyla konuşanı dinlerdi.
Peygamber Efendimiz'in katında onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü. Ashabın güldüklerine kendileri de güler, onların taaccüb ettikleri şeylere kendileri de hayretlerini ifade ederdi. Huzurlarına gelen gariblerin (bedevilerin) kaba-saba konuşmaları ile pervasızca suallerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Ashabı ise, onların gelip sual sormalarını çok isterlerdi.

Peygamber Efendimiz: "Hacetinin giderilmesini isteyen bir ihtiyaç sahibi ile karşılaştığınız zaman ona yardımcı olunuz" buyururlardı. Hz. Peygamber, ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder ve haddi tecavüz etmediği müddetçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şayet yüksek huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa, o zaman, ya konuşanı susturmak ya da o meclisten kalkıp gitmek suretiyle ona engel olurlardı."

GÜZEL AHLÂK KÂMİL İMAN
ALAMETİDİR
Katade oğlu Umeyr der ki: Bir adam: "Hangi Mü'minin imanı daha kamildir?" deyince de: Rasulullah (sav): "Ahlâkı en güzel olanların imanıdır" buyurdu. (Taberani) İki haslet vardır ki, mü'minde bir araya gelmezler: Cimrilik ve çirkin ahlâk. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mace) Mü' minlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlâkı en güzel olanlarıdır. En hayırlılarınız kadınlarına en hayırlı olanınızdır. (Ebu Davud)

GÜZEL AHLÂK İBADETTİR
Size yorulmadan yapılan en kolay ibadeti bildireyim, o da susmak, boş laf konuşmamak ve güzel ahlâktır. (İbni Ebi'd-Dünya) Kişi güzel ahlâkı sayesinde gece ibadet eden ve kavurucu sıcakta susuzluk çeken oruçlunun derecesine ulaşır. (Taberani)

GÜZEL AHLÂK ALLAH(C.C) VE
RESÛLÜNÜN (ASM) SEVGİSİNİN
ALÂMETİDİR
Güzel huylar Allah katında bir hazine gibi korunmaktadır. Allah bir kulunu sevince, ona güzel bir huy ihsan eder. (Hâkim) Bana en sevgili olanınız ve bana ahirette de en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Sizden en çok kızdıklarım ve ahirette bana en uzak olnalarınız da, ahlâkı kötü olanlar, gevezeler, böbürlenenler ve boş boğazlardır. (Ahmed, Taberani, İbni Hıbban, Tirmizi)

GÜZEL AHLÂK GÜNAHLARI YOK EDER
Güzel ahlâk, güneşin kırağıyı erittiği gibi, günahları eritir. (Haraitî) Suyun buzu erittiği gibi, güzel ahlâk da günahları eritir. (Yok eder.) Kötü ahlâk da, sirkenin balı bozduğu gibi (güzel) amelleri bozar. (Taberani)
İşarat'ül İ'caz, Mektubat, Zülfikar, Tergip ve Terhip, İhya-i Ulum'id-din, Peygamberimiz'in Şemaili, Câmiü's-Sağir

"Ahlâk olmadığında iman tesir etmez!"

PEYGAMBERİMİZİN AHLÂKİ ÖZELLİKLERİ

Peygamberimizin ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur. O bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış değildir. Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir. Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir şekilde yaratmıştır.

O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır. Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu. Onu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.

İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz, o nisbette çoğalır.

Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır. Hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır.

Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir.

Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan okumuştur. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri bırakmamıştır.

Meselâ bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini, çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti.

O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken; çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış; kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal etmemiştir. Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir.

Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve zikirle geçirmiştir.

Kalbi her an Allah'a bağlıdır. Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir. Bütün işlerinde Allah'ın rızasını gözetmiştir.

Peygamber Efendimiz, dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir. Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bı-

rakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını bırakmamıştır.

İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır.

İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi idi. Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi.

Hz. Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz:

"Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsınlar, keyif sürsünler. Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rızasını dile getiriyordu.

Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu. Güneş nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu.

Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı kanaatine varırdı. Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin görüleceğine inanmazdı. O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi. Güneş nasıl ki, Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese aynı şekilde yayılırdı.

Mehmet Paksu, Peygamberimizin (ASM) Örnek Ahlakı, Nesil Yayınları
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 22:33
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
RivaN - avatarı
RivaN
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #2
RivaN - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Muhammed’in Örnek Ahlakı
Hz. Muhammed üstün kişiliği, güvenilirliği , insana değer vermesi , hakkı gözetmesi , sabırlı ve hoşgörülü oluşuyla en güzel örnektir.
Sponsorlu Bağlantılar
Hz. Muhammed’in en önemli özelliği , başkalarına önerdiği öğütleri ve ahlak kurallarını önce kendi yaşamında uygulamasıdır. O , kendini başkalarından üstün görmemiş , Kur’an’ın öğütlerini ve yasaklarını yaşamının her anında uygulamıştır. Bu konuda , Kur’an’ın ,”Ey iman edenler ! yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz.” Ayetlerini kendine ilke edinmiştir.

HZ.MUHAMMED’İN YAŞAMINDA ÖNEM VE ÖNCELİK VERDİĞİ BAZI AHLAKİ KAVRAMLAR

CESARET ADALET GÜVEN MERHAMET
ADİL OLMA GÜVENİLİRLİK

SABIR ÖRNEK AHLAK DANIŞMA

SÖZ VERME DEĞER VERME ZAMANI İYİ HOŞGÖRÜ
DEĞERLENDİRME

Hz. Muhammed cesaretliydi

Cesaret ve kararlılık başarılı olmanın temel ilkelerinden biridir. İnsanlar cesaretleri sayesinde zor işleri başarmışlardır.
Hz. Muhammed’in başlıca özelliklerinden biri de cesaretli olmasıdır. O, yaşamı boyunca inanç,adalet ve insan hakları için mücadele etmiştir. Güçsüzleri ve kimsesizleri savunmuştur. Zorluklar karşısında hiçbir zaman yılgınlık göstermemişler.
Peygamberlik görevi verildikten sonra , insanları İslam davet etmeye başladığında Hz. Muhammed tek başına idi.Kötülüğün, ahlaksızlığın,her türlü ayrımın yapıldığı bir toplumda o,hiçbir zaman yılgınlık göstermemiştir.
Hz. Muhammed ,tehlikeli zamanlarda ve savaşların en şiddetli anında bile herkese cesaret örneği olmuştur. O her zaman,”Allah’ım!Cimrilikten , korkaklıktan ve tembellikten sana sığınırım.”diye dua etmiştir.
Peygamberimiz , Müslümanların büyük çoğunluğu Mekke’den Medine’ye göç ettikten sonra hicret etmiştir. Hicret yolculuğunda Sevr Dağı’ndaki mağarada kaldıkları sırada , düşmanlardan bir grup , mağaranın ağzına kadar geldiği zaman endişe duyan Hz. Ebubekir’e , “Üzülme çünkü Allah bizimle beraber .”diyerek cesaret vermiştir. O her konuda olduğu gibi karşılaştığı zorlukların üzerine cesaretle gidişi ile de bize örnek olmuştur.

Hz. Muhammed güvenilir bir insandı

Hz. Muhammed sözleriyle, yaşayışıyla ve davranışları ile insanlığa örnek olmuştur. Yaşamı boyunca Yüce Allah’ın “…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”buyruğunu kendisine ilke edinmiştir.
Hz. Peygamberimizin yalan söylediği,sözünde durmadığı,bir kimseyi incittiği,başkasına zarar verecek davranışlarda bulunduğu görülmemiştir. Bu özellikleri ile o yaşadığı toplumun taktirini kazanmıştır.
Hz. Muhammed gençliğinde ticaretle uğraşmış, bu alandaki başarısı ve dürüstlüğü herkesçe taktir edilmiştir. Mekke’nin soylu ve zengin kadınlarından Hz. Hatice ona iş ortaklığı teklif etmiştir. Hz. Hatice ona olan güvenini de ”Ey Muhammed sen halkın içinde iyi tanınıyorsun,doğru güvenilir ve güzel ahlaklısın.”sözleriyle belirtmiştir.
Hz. Muhammed bir gün “Ey Kureyş! Şu dağların arkasında size karşı hazırlanan bir ordu var desem bana inanır mısınız? diye sorduğunda; hepsi:”Evet, çünkü senden hiç yalan söz işitmedik.” Diyerek onun doğruluğunu onaylamışlardır.
İçinde yaşadığı toplumda Hz. Muhammed’e öylesine bir güven oluşmuştu ki bir çok kişi Müslüman olmamasına rağmen gönül rahatlığıyla değerli eşyalarını ona emanet ediyordu.
Bizler de Peygamberimizin güzel ahlakını örnek almalıyız. Söz,iş ve davranışlarımızda dürüst ve güvenilir olmalıyız.

Hz. Muhammed merhametli idi

Hz Muhammed’in başlıca ahlaki özelliklerinden biri de merhametli olmasıdır. O; yaşamı boyunca yaratılmış tüm varlıklara karşı merhametli davranmıştır.
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 22:34

Benzer Konular

9 Kasım 2009 / mimi Soru-Cevap
21 Ocak 2015 / Misafir Felsefe
18 Ocak 2009 / yaerdmm Cevaplanmış
9 Nisan 2010 / Misafir Soru-Cevap
2 Mayıs 2014 / Misafir Cevaplanmış