Arama

Hz. Muhammed'in İsim ve Sıfatları

Güncelleme: 22 Ocak 2014 Gösterim: 64.173 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Ağustos 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Peygamber'in İsim ve Sıfatları

Sponsorlu Bağlantılar
Bütünüyle dinî kültürle içice olan klasik edebiyatımızda mevlid, sîre, hilye, miracname, Hicretü'n Nebi, şefaatname, kırk hadis, yüz hadis gibi Hz. Peygamberle ilgili zengin türlerden biri de "Esma-i Nebî"dir. Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinin topluca verildiği Esma-i Hüsna tarzındaki manzumelere benzer şekilde; hem Allah'ın hem de bütün Müslümanların ortak sevgilisi olan Hz. Peygamber'in dinî kültürde yer alan isimlerinin manzum veya mensur, müstakil eserler halinde toplanılması da bir gelenek olmuştur.
İnancın yanında, bizzat Hz. Peygamber'in bir hadisi, şairleri Esma-i Nebî konusunda yazmaya teşvik etmiştir. Bir hadiste; Hz. Peygamber'in isim ve sıfatlarını yazan, okuyan ve asan kimsenin evine bela, hastalık, dert, illet, göz değmesi, haset, büyü, yangın ve yıkıntı gibi şeylerin yaklaşmayacağı gibi; ism-i şeriflerinin orada bulunduğu sürece ev halkına fakirlik, zehirlenmek, gam gibi sıkıntıların da gelmeyeceği belirtilir. Bu hadis dolayısıyle Hilye-i Şerifler yanında Esma-i Nebî levhaları da asırlarca Müslüman evlerinin birer süsü olmuştur.
Hz. Peygamber'in; Kur'ân-ı Kerim ve hadislerde belirtilen isimleri ile İslami kültürde yer alan isim, sıfat, künye ve lakapları pek çok mensur esere konu olmuştur. Bu eserlerden en çok şöhret bulanı Süleyman Cezuli'ye aittir. Hz. Peygamber'in iki yüz bir ismini ele alarak açıklayan bu eseri on altıncı asırda Kara Davud İzmiti Türkçe olarak şerhetmiştir. "Tevfiku Muvakkıfu'l-Hayrat li-Neyli'l-Berekât Fî-Hidmeti Menbai's-Saadet" adlı şerh halk arasında kısaca Delail-i Hayrat Şerhi veya Kara Davut adıyla bilinir. Burada Hz. Peygamber'in en meşhur iki yüz bir adının verilmesine mukabil, bazı eserlerde O'nun bin veya iki bin yirmi ismi olduğu görüşleri de mevcuttur. Zira isimlerin çokluğu ismi alan kişinin şerefine işaret eder düşüncesiyle, Hz. Peygamber'de mevcut olan bütün sıfatlardan O'nu medheder mahiyette isimler türetilmiştir.
Yüce Peygamber'in bu türden ve sayısı bini geçen isimlerinin bir kısmı Kur'ân-ı Kerim'de, hadislerde, kendisinden önce gelen mukaddes kitap ve sayfalarda belirtilmiş; bir kısmı Esma-i Hüsna veya diğer peygamberlerin isimleriyle ortak olmuş, diğerleri de dinî ve edebî kültürümüzde yalnızca O'na has özel adlar olarak kullanılmıştır. Buna göre Hz. Peygamber'in isimlerini aşağıdaki tasnif içinde değerlendirmek mümkündür:
  1. Kur'ân-ı Kerim'deki isimleri: Ahmed, Emin, Beşîr, Burhan, Hâtem, Dâî, Rauf, Rahim, Rasûlu'r-Rahme, Sirâc, Münîr, Sırât-ı Müstakim, Tâ-Hâ, Yâ-Sîn, Hâ-Mîm, Abd, Urvetü'l-Vüskâ, Kademü's-Sıdk, Muhammed, Müddesir, Müzzemmil, Mustafa, Müctebâ, Nebiyyü'l-Ümmî, Nezîr, Nimetullah, Hâdî.
  2. Diğer kitap ve sayfalardaki isimleri:
    1. İncil'de; Ahmed, Baraklit, (veya Faraklit), Hanbatâ, Rûhu'l-Hâk, Rûhu'l-Kuds, Sâhîbü'l-Kâdîb, Sâhîbü'n-Naleyn.
    2. Tevrat'ta; Ahyed, Bidbid, Dahûk, Mütevekkil, Muhtar.
    3. Zebur'da; İklîl, Cebbar, Hamyâtâ, Hâthât, Kayyim, Mukîmü's-Sünne.
    4. Diğer peygamberlere indirilen suhufta; Ehûnâh, Tâbtâb, Müşeffih, Ecîr, Hâtem, Mâzmâz, Munhaminnâ'.
  3. Hadislerde belirtilen isimleri: Ahmed, Ahyed, Emîn, İmâmü'l Muttakîn, Haşir, Habîbullâh, Râkibül-Burak, Rasulü'r-Rahme, Rasûlü'r-Râhe, Rasûlu'l-Melâhim, Seyyidü'l-Mürselîn, Seyyid-i Veled-i Adem, Sabık, Şeff, Şâfı', Müşeffa', Sâhîbü'l-Hâtem, Tâ-Hâ, Zahir, Âkıb, Abdullah, Kâidü'l Gurri'l-Muhaccelîn, Kuşem, Mâhî, Muhammed, Müddessir, Müzzemmil, Muktefî, Mukaffa, Nebiyyü't-Tevbe, Nebiyyü'r-Rahme, Nebiyyü'l-Melhame, Yâ-Sîn.
  4. Esmâ-i Hüsna ile ortak olan isimleri: Evvel, Âhir, Cebbar, Hâmid, Hamîd, Hâk, Habîr, Ra'ûf, Rahim, Şâhid, Şehîd, Şekûr, Sâdık, Azız, Azîm, Afüvv, Alîm, Fettâh, Kuddûs, Kavı, Zû-Kuvve, Kerim, Ekrem, Mübeşşir, Mübîn, Mahmûd, Mümin, Müheymin, Nûr, Velî, Mevlâ, Hâdî, Yâ-Sîn.
  5. Hz. Peygamber'in diğer Peygamber ve Din büyükleriyle ortak olan isimleri: Yüce Peygamber'in Ahmed, Muhammed, Âkıb, Haşir, Mukaffa, Nebiyyü'l-Melhame gibi isimleri yalnızca kendisine hastır. Ancak Rasûlullah, Nebiyyullah, Abdullah, Şâhid, Mübeşşir, Nezîr, Nebiyyü'r-Rahme, Nebiyyü't-Tevbe gibi isimleri diğer peygamberlere de verilmiştir. Bu arada Hz. Adem'in Safıyyullâh, Hz. İbrahim'in Halîlullâh, Hz. Musa'nın Kelîmullâh, Hz. İsa'nın Rûhu'l-Kuds, Hz. Ali'nin Murtezâ ve Müctebâ, İmam Gazzali'nin Hüccetü'l-İslam isimleri aynı zamanda Hz. Peygamber'in de ismidir.
  6. Yalnızca Hz. Peygamber için kullanılan tabirler: Dinî ve edebî metinlerde geçen Fahr-i Kainat, Fahr-i Adem, Mefhar-ı Âlem, Ebü'l-Müminîn, Hayru'l-Mürselin, Kân-ı Şefaat, Mahbûb-ı Hâk, Muîn-i Beşer, Rasûlü's-Sakaleyn, Seyyidü's-Sâdât, Seyyidü'l-Mürselîn, Sultânı Enbiyâ gibi terkipler doğrudan Hz. Peygamber'e işaret eden tabirlerdir. Bu sebeple kültürümüzde ve edebiyatımızda Yüce Peygamber için kullanılan bu tabirlerin, sıfat manası dikkate alınmadan birer özel isim olarak telakki edilmeleri ve imlada da büyük harflerle yazılmasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz.
  7. Hz. Peygamber'in edebî mahiyetteki isimleri: Edebî metinlerde, özellikle naatlarda Hz. Peygamber için sultan, ay, güneş, deniz, inci, gül, bülbül, servi, çerağ, tabib gibi motifler ele alınırken; bu teşbih ve istiarelere bağlı terkipler çoğu zaman birer isim olarak kullanılmıştır. Bunlardan bazıları: Meh-i Burc-i Fezâyil, Bedr-i Dücâ, Mâh-ı Münîr, Sadr-ı Bedr-i Kâinat, Âyîne-i Ezel, Mir'ât-ı Huda, Cevheri Zât, Dürre-i Beyzâ, Dürr-i Yetîm, Şems-i Kevneyn, Şems-i Sübhân, Âfitâb-ı Evc-i Dîn, Neyyir-i A'zam, Sehâb-ı Rahmet, Tabîb-i Marîz-i İsyân, Menba-ı Âb-ı Hayât, Nizâmü'l-Âlemîn, Rûh-i-A'zam, Ser-Çeşme-i Kerem, Serv-i Bostanı Dîn, Şâhenşâh-ı Asfiyâ, Ukde-Güşâ gibi.
  8. Hz. Peygamber'in isimleriyle ilgili bütün bu tasniflerin dışında: O'nun değişik zaman, mekan ve topluluklara göre aldığı adlar da ayrı bir kategori teşkil eder. Buna göre Hz. Peygamber'e; Ahmed isminin dünyaya gelmeden önce, Muhammed'in hayatta iken, Mahmud adının da kendisinden sonra verildiği konu edilir.
Ayrıca Ka'bu'l-Ahbâr'dan nakledilen bilgilere göre Hz. Peygamber; "ehl-i cennet meyanında ABDÜ'L-KERÎM, ehli berzah indinde ABDÜ'L-CEBBAR, melaike-i arş lisanında ABDÜ'L-HAMİD, şair fıriştegân beyninde ABDÜ'L-MECİD, peygamberân arasında ABDÜ'L-VEHHÂB, cinniyân içinde ABDÜ'R-RAHİM, şeyâtînde ABDÜ'L-KAHHAR, cibâlde ABDÜ'L-HALLAK, bahrde ABDÜ'L-KADİR, balıklarda ABDÜ'L-KUDDUS, haşerâtta ABDÜ'L-MUGİS, vahşilerde ABDÜ'R-REZZAK, sibâ yani yırtıcı hayvanlarda ABDÜ'S-SELAM, dört ayaklı hayvanlar indinde ABDÜ'L-MÜ'MİN, kuşlar indinde ABDÜ'L-GAFFAR" isimleriyle bilinmektedir.
Buraya kadar görülebileceği gibi Hz. Peygamber'in gerek edebî, gerek dinî; O'nun her yönden maddi ve manevi üstünlüğünü, örnek oluşunu, Hakk'ın ve Müslümanların sevgisini ifade eden yüzlerce ismi vardır. Bu isim ve sıfatlar ile mahiyetleri konusunu ele alan mensur eserler yanında, edebiyatımızda yalnızca bu konu üzerinde yazılmış müstakil manzumeler de vardır.

Prof. Dr. Emine Yeniterzi

UnknowN - avatarı
UnknowN
VIP VIP Üye
2 Temmuz 2009       Mesaj #2
UnknowN - avatarı
VIP VIP Üye
Resûlullah Efendimizin (a.s) Mübârek İsimleri ve Mânâları
Mevâhib-i Ledünniye isimli kitaptan sadece 99 adedi alınmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Abdullah: Allah (cc)' ın kulu

Âbid: Kulluk eden, ibadet eden

Âdil: Adaletli

Ahmed: En çok övülmiş, sevilmiş

Ahsen: En güzel

Alî: Çok yüce

Âlim: Bilgin, bilen

Allâme: Çok bilen

Âmil: İşleyici, iş ve aksiyon sahibi

Aziz: Çok yüce, çok şerefli olan

Beşir: Müjdeleyici

Burhan: Sağlam delil

Cebbâr: Kahredici, gâlip

Cevâd: Cömert

Ecved: En iyi, en cömert

Ekrem: En şerefli

Emin: Doğru ve güvenilir kimse

Fadlullah: Allah-ü Teâlanın ihsânı, fazlına ulaşan

Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran

Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran

Gâlip: Hâkim ve üstün olan

Ganî: Zengin

Habib: Sevgili, çok sevilen

Hâdi: Doğru yola götüren

Hâfız: Muhafaza edici

Halîl: Dost

Halîm: Yumuşak huylu

Hâlis: saf, temiz

Hâmid: Hamd edici, övücü

Hammâd: Çok hamdeden

Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan

Kamer: Ay

Kayyim: Görüp, gözeten

Kerîm: Çok cömert, çok şerefli

Mâcid: Yüce ve şerefli

Mahmûd: Övülen

Mansûr: Zafere kavuşturulmuş

Mâsum: Suçsuz, günahsız

Medenî: Şehirli, bilgilive görgülü

Mehdî: Hidayet eden, doğru yola erdiren

Mekkî: Mekkeli

Merhûm: Rahmetle bezenmiş

Mes'ûd: Mutlu

Metîn: Çok sağlam ve güçlü

Muallim: Öğretici

Muktedâ: Peşinden gidilen

Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli

Müctebâ: Seçilmiş

Mükerrem: Şerefli, yüce

Müktefî: İktifâ eden, yetinen

Münîr: Nurlandıran, aydınlatan

Mürsel: Elçilikle görevlendirilmiş

Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş

Muslih: Islah edeci, düzene koyucu

Mustafa: Çok arınmış

Müstakîm: Doğru yolda olan

Mutî: Hakka itaat eden

Mu'tî: Veren ihsân eden

Muzaffer: Zafer kazanan, üstün olan

Müşâvir: Kendisine danışılan

Nakî: Çok temiz

Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini

Nâsih: Öğüt veren

Nâtık: Konuşan, nutuk veren

Nebî: Peygamber

Neciyullah: Allah' ın sırdaşı

Necm(i): Yıldız

Nesîb: Asil, temiz soydan gelen

Nezîr: Uyarıcı, korkutucu

Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk

Nûr: Işık, aydınlık

Râfi: Yükselten

Râgıb: Rağbet eden, isteyen

Rahîm: Mü'minleri çok seven

Râzî: Kabul eden, hoşnut olan

Resûl: Elçi

Reşîd: akıllı, olgun, iyi yola götürücü

Saîd: Mutlu

Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan

Sâdullah: Allah' ın mübârek kulu

Sâdık: Doğru olan, gerçekci

Saffet: Arınmış, seçkin kişi

Sâhib: Mâlik, arkadaş, sohbet edici

Sâlih: iyi ve güzel huylu

Selâm: Noksan ve ayıptan emin olan

Seyfullah: Allah' ın kılıcı

Seyyid: Efendi

Şâfi: Şefaat edici

Şâkir: Şükredici

Tâhâ: Kur'ân-ı Kerîm' deki ismi

Tâhir: Çok temiz

Takî: Haramlardan kaçınan

Tayyib: Helal, temiz, güzel, hoş

Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri

Vâiz: Nasihat eden

Vâsıl: Kulu Rabb'ine ulaştıran

Yâsîn: Kur'ân-ı Kerîm' deki ismi, gerçek insan, insan-ı kâmil

Zâhid: Mâsivadan yüz çeviren

Zâkir: Allah' ı çok anan

Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
5 Ağustos 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Hz. Muhammed'in İsim ve Sıfatları
MsXLabs.org


Peygamber efendimizin en çok söylenilen ismi ''Muhammed''dir. Bu isim, Kur’ân-ı kerîm’de Âl-i İmrân sûresi 144. âyette, Ahzab sûresi 40. âyette, Fetih sûresi 29. âyette ve Muhammed sûresi 22. âyetinde olmak üzere dört defâ geçmektedir. Saf sûresi 6. âyetinde ise Îsâ aleyhisselâmın ümmetine Ahmed ismiyle haber verdiği bildirilmektedir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Muhammed ve Ahmed isminden başka, Resûl, Nebî, Şâhid, Beşîr, Nezîr, Mübeşşir, Münzîr, Dâ’i-i ilallah, Sirâcen Münîr, Raûf, Rahîm, Musaddık, Müzekkir, Müdessir, Abdullah, Kerîm, Hak, Mübîn, Nûr, Hâtemün-Nebiyyîn, Rahmet, Ni’met, Hâdi, Tâhâ, Yâsîn… diye anılmıştır. Bundan başka yine bâzıları Kur’ân-ı kerîm’de ve bâzıları da hadîs-i şerîflerde bir kısmı da daha önceki peygamberlere gönderilen mukaddes kitaplarda geçmiştir. Daha önceki peygamberlere indirilen kitaplarda geçen isimlerin çoğu, sıfat olup, mecâzen isim sayılan kelimelerdendir. Bunlardan bâzıları da şöyledir. Dahûk, Hamyata, Ahid, Paraklit, Mazmaz, Müşaffah, Münhamennâ, Muhtar, Rûhûl-Hak,Mukimüssünneh, Mukaddes, Hırz-ul-Ümmiyyîn, Mâlum…

Peygamberimizin ismi İncîl’de ''Ahmed'' (Paraklit), Tevrât'ta ise ''Münhamenna'' olarak geçmiş olup, Süryanicede Muhammed ismi karşılığıdır. İncîl'de Peygamberimizin geleceği müjdelenip Paraklit kelimesiyle de ifâde edilmiştir ki, Ahmed ve Muhammed mânâsınadır. İncîl tahrif edilince bu kelimeler kasten değiştirilmiştir. Peygamberimizin hadîs-i şerîflerinde ise; Mâhi, Hâşir, Âkıb, Mükaffi, Nebüyyür-rahme, Nebiyyüt-Tevbe, Nebüyy-ü Melâhim, Kattâl, Mütevekkil, Fâtih, Hâtem, Mustafa, Ümmî, Kusem (her hayrı kendinde toplayan) isimleri geçmektedir. Bir hadîs-i şerîfte Sevgili Peygamberimiz;
''Bana mahsus beş isim vardır: ''Ben Muhammed’im. Ben Ahmed'im, ben Mâhi'yim ki, Allah benimle küfrü yok eder. Ben, Hâşir'im ki halk, kıyâmet günü benim izimce haşrolunacaktır. Ben, Âkıb'ım ki benden sonra peygamber yoktur.'' buyurdu.
Peygamberimizin Hazret-i Hadîce'den doğan ve küçük yaşta vefât eden oğlu Kâsım’dan dolayı kendisine Ebü’l-Kâsım künyesi verilmiştir. Yine peygamberliğinden önce O’ndaki doğruluk, îtimâd, emîn, güvenilir olması gibi sayılamayacak kadar üstün meziyetlerden dolayı Kureyş kabîlesi ona ''El-Emîn'' ismini vermiştir.

muronoloji - avatarı
muronoloji
Ziyaretçi
22 Ocak 2014       Mesaj #4
muronoloji - avatarı
Ziyaretçi
Muhammed-ül-Emîn
MsXLabs.org

Hz. Muhammed'in (sav) hayatındaki en etkileyici konulardan biri, peygamber olarak seçilmeden önce tüm toplumun ona 'emin' sıfatıyla inanması ve güvenmesidir.

Kendisini düşman olarak gören bir müşrikin bile ona malını, kıymetli eşyalarını güvenle emanet etmesi, Efendimiz'in şahsiyetiyle ilgili çok önemli bir özelliktir.

Allah (cc), son elçisini 'emin' sıfatıyla donatarak, toplumda saygınlık ve güven kazanmasını ve ardından Kur'an mesajının daha güçlü yayılmasını sağladı.

'Emin' sıfatı insanın içinde huzur, güven ve adalet duygusu meydana getiriyor. Efendimiz'in belki de en etkili gücü cemaline yansıyan ve bakıldığında insanın içini ısıtan mütebessim 'emin' sıfatıydı. Bu özelliğinin tüm yaşamı boyunca kaybolmadığına ve her zaman ön planda olduğuna dikkat edilmesi gerekir.

Müşriklerin kendisini öldürme planları yüzünden Mekke'yi terk etmek zorunda kaldığında, üzerindeki emanetleri sahiplerine teslim etmişti önce. Emanetin sahipleri Müslüman değildi.

Sahabesiyle beraber en şid- detli saldırılara, işkencelere maruz kaldığında sabretti, direndi ama onlar gibi ahlak dışı şiddete, işkenceye başvurmadı.

En sevdiği amcası, koruyucusu Hz. Hamza (as) şehid edildiğinde ve savaşta dişi kırıldığında, yaralan- dığında bile bunları yapan kişilere, esirlere kötü davranmadı. Hz. Hamza'yı (as) öldüren Vahşi Müslüman olarak gelip ona teslim olduğunda, 'öldürülürüm' diye korkmadı, 'emin' olan Efendimiz'in adalatten sapmayacağını bildi.

Şimdi bu büyük şahsiyeti örnek alan ümmetine ve sevenlerine bakalım.

Bugün ülkemizdeki ve dünyadaki Müslüman algısı nasıl?

Aslında bu sorunun cevabını aşağı yukarı herkes biliyor. Hiçbirimizin hoşuna gitmeyecek ve Efendimiz'in yarattığı 'emin' algısıyla uzaktan yakından alakası olmayan bir imaj çıkıyor ortaya.

Çok üzücü ve kötü sıfatların yer aldığı bir liste sıralanabilir buraya. Aslında birkaç örnek vermek gerekir diye yazdım. Sonra bu sıfatlarla Müslüman kelimesinin ve Muhammed'ül Emin (sav) Efendimiz'in isimleri yan yana geldiğinde çok üzüntü verici bir görüntü çıktığı için sildim yazdıklarımı.

Yazamadığım ama hepimizin bildiği kamuoyundaki Müslüman algısı artık bizim için alarm veriyor. Biz o büyük şahsiyetin, Efendimiz (sav) Muhammed'ül Emin ümmeti miyiz gerçekten?

Yaptıklarımız, yaşadıklarımız, kendimize mübah gördüklerimiz, yaşam tarzımız ve başkalarına davranışımız o kadar tuhaflaştı ki artık 'emin' sıfatını tartışmak bir yana bizim 'Müslüman' olup olup olmadığımız tartışılmaya başlandı.

Bu algının oluşmasında batılı merkezlerin ve medyanın etkisinden bahsederek içinde bulunduğumuz kötü durumun sorumluluğunu hafifletmeye çalışmayalım. 'Aslında biz böyle değiliz' demek için geç kaldık. 'Aslında bazılarımız böyle' demek biraz olsun rahatlatıcı. Çünkü, en azından aramızda bize örnek olacak güzel Müslümanlar hala var.

Masum sivilleri öldürmekten, kul hakkını gasp etmeye, yalan söylemekten, ahlak dışı yaşamlara kadar cesaret edip de itiraf edebildiğimiz nice gayri İslami davranışlarda bulunanlar maalesef Müslüman kimliği taşıyor.

Oysa biz Müslümanların en uzak olduğu şeyler yapılanlar.

İslam; ahlak, beşeri münesabetler ve adalet üzerine insanlığın gördüğü en mükemmel sistemi kurmuştur. Bu sistem, bizzat Muhammedül Emin Efendimiz (sav) tarafından da uygulanmış ve örnek olarak gösterilmiştir.

Bu yazıyı okuyanlar sanırım 'emin' sıfatını tahrip edenlerin kendilerinden başka Müslümanlar olduğunu düşünüyor olabilirler. Oysa hepimiz yaşantımızda Efendimiz'in en büyük özelliği ve belki de en önemli mirası 'emin' sıfatına küçük ya da büyük zarar veriyoruz.

Sadece, Efendimiz'in etrafında oluşturuduğu 'emin' algısını düşünün ve kendinizi buna göre kontrol edin.

Biz Müslümanız ve bu dünya üzerinde emin, adil, güvenilir, ahlaklı, dürüst ve müşfik insanlar olarak herkese örnek olmalıyız.

Durumumuzun çok kötü olduğu geçeğini görmeli ve şiddetli bir şekilde kendi içimizde tartışmalıyız. Müslüman algısı ve Müslüman kimliği kavramı üzerine yeniden düşünmeli ve konuşmalıyız. Aydınlarımız, fikir adamlarımız neredeyse dibe vuran algımızı tartışmalılar ve bize yol göstermeliler.

Gittikçe siyasallaşan ve dünyevileşen yaşantılarımızda 'ahlak, edep, emin, adalet, nezaket, sanat, dürüstlük, ibadet' gibi kavramlara yer açmak şart oldu.

images?qtbnANd9GcRkfWnAgf5ys9Z SgDyKvaiiLMp2jlPfOg2o5cIINg0eEmxeHBQ
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 23 Ocak 2014 11:59

Benzer Konular

24 Kasım 2010 / Misafir Soru-Cevap
21 Kasım 2012 / ThinkerBeLL Müslümanlık/İslamiyet
13 Ekim 2011 / Misafir Soru-Cevap
6 Haziran 2013 / Bachata Müslümanlık/İslamiyet