Arama

Hz. Muhammed'in Veda Haccı

Güncelleme: 7 Haziran 2013 Gösterim: 12.955 Cevap: 3
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
15 Haziran 2011       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
VEDA HACCI
MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & İslam Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

H.10/m 632 tarihinde yapılan ve Hz. Peygamber'in vefatından önce son olarak bulunduğu büyük hac. Hz. Muhammet, 22 Şubat 632'de hac niyetiyle Medine'den çıktı. Bu hac sırasında okuduğu hutbede "Belki bu yıldan sonra burada sizinle bir daha buluşamam" sözleri bulunduğu için bu hac "Veda Haccı" olarak adlandırılır. Hz. Muhammet, haccı yerine getirdikten sonra 15 Mart 632'de Medine'ye döndü.

Mekke fethinden sonra civan tamamen Müslümanlaşmış, İslâm hac ve berâetinin ilânından sonra da müşrikler genellikle İslâm'ı seçmişler, hristiyan ve yahudilere ise zimmî işlemi uygulanmıştı. Böylece ortalıkta sulh ve sükûnun doğmasıyla da seyahat imkanları gelişmiş ve hac görevi artık korkusuzca yapılır olmuştu. Vaktiyle İslâm'a karşı olan kabileler şimdi Müslüman olmakta âdeta yarışıyorlardı. Putperestlik ve ahlâksızlık tohumları kökünden kazınmıştı. Yerinde ise tevhid kökünden yetişen fazilet ve güzel ahlâk yeşeriyordu.

Mekke fethinden sonra nazil olan Nasr suresinde Peygamber (s.a.s)'in ölümünün yaklaştığına işaret vardı. Bu surede Allah Teâlâ, Peygamberine şöyle hitâb ediyordu:

"Allah'ın yardımı erişip de fethin müyesser olduğunu ve insanların küme küme Allah'ın dinine girdiklerini gördüğün zaman Rabbine hamdederek O'nun şânını yükselt ve O'ndan mağrifet dile: Şüphesiz ki, Allah tevbeleri çok kabul edendir" (en-Nasr, 110/1-3).

Bu sûrede ilâhî yardımına karşılık Allah Teâlâ, Rasûlüllah (s.a.s)'den hamd ve şükürle beraber bir mağrifet dilemesini istiyordu. Peygamber (s.a.s)'den bunu istemesi herhalde başka bir anlama geliyordu. Nitekim bu sûrenin indirilmesinden sonra Rasûlüllah (s.a.s) namazlarda istiğfarını çok çok arttırmıştı.

İslâm her tarafa yayılmış, geleceğin mürşitleri yetişmiş, Müslümanlar zaferden zafere koşmuştu. Bütün bunlardan; Rasûlüllah (s.a.s), Allah'a kavuşmak zamanının yaklaştığını anlamıştı. İşte bu sebeple İslâm toplumuna İslâm'ın getirdiği hukûkî, ahlâkî ve toplumsal yenilikleri topluca bir kere daha duyurmak istemişti. Hicretin 10. yılı (M. 632) Zilkade ayında hac için hareket edileceğini ilân etti. Bu haber hızla yayılmış ve Müslümanlar bölük bölük Medine'de toplanmışlardı. Efendimiz, Zilkâde ayının 26. Cumartesi günü Medine'den çıkıp mîkat (ihrama girme) mahalline vardı, yıkanıp iki rekât namaz kıldı, ihramını giyindi, sonra devesine binerek şunları söyledi:

"Allah'ım! Huzuruna geldik. Senin ortağın yoktur. Hamd sana mahsustur. Her nimet sendedir!" Allah'ın Rasûlü bunları söyledikçe Müslümanlar da katılıyor yer ve gök "Lebbeyk" sedâları ile inliyordu.

Peygamber (s.a.s) yaklaşık olarak 114.000 hacı ile beraber hac edecekti. Bunların bir kısmı Medine'de toplanmış ve onunla beraber hareket etmişlerdi. Bir kısmı da yollarda katılıyorlardı. Rasûlüllah (s.a.s) bir inananlar denizinin içinde ve yer gök tekbirlerle, telbiyelerle inleyerek yol alıyordu. Nihayet Zilhiccenin dördüncü pazar günü Mekke'ye girdi, Ka'be'yi tavaf etti, iki rekât namaz kılıp şöyle dedi:

"Allah'tan başka ilâh yoktur, O'ndan başka tapacak yoktur. Birdir, ortağı yoktur. Mülk onundur, hamd onadır, yaşatır, öldürür, her şeye gücü yeter. Allah'tan başka ibadet edecek yoktur. Va'dini yerine getirdi, kulu (Muhammed'e) yardım etti. O'nun aleyhine birleşenleri yalnız başına hezimete uğrattı. "

Peygamber (s.a.s) pazartesi, salı, çarşamba günleri Mekke'de kaldı, bu esnada kudüm tavafı * yapıldı. Makam-ı İbrahim'de iki rekât namaz kılındı. Zemzem içildi, Safa ile Merve arasında sa'y yapıldı. Perşembe günü Mina'ya girildi. Orada konaklanarak öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazları kılındı. Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar Mina'da dinlenen Rasûlüllah (s.a.s) Zilhicce'nin 9. günü Müzdelife'yi geçerek Arafat'a gitti, orada kendisi için hazırlanan çadırına girdi. Güneş zeval (tepe) noktasından batıya meyletmeye başladığı sırada, çadırından çıkarak Kusva adlı devesine bindi. Arafat va'disinin ortasına geldi. Burada İslâm tarihinin bütün insanlığa hitabeden en etkili nutkunu iradetti. Bu nutuk İslâm tarihine "Veda Hutbesi * " olarak geçmiştir.

Rasûlüllah (s.a.s) öğle ile ikindi namazını peş peşe Arafat'ta kıldı. Sonra oradan Müzdelife'ye geçti. Burada akşam ile yatsıyı birlikte kıldı. O gece Müzdelife'de istirahat etti. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğmadan Mina'ya hareket etti. Mina'da kurban kesti, Cemretü'l-Akabe'de taş attı. Mekke'ye giderek Ka'be'de farz tavafı yaptı. Sonra diğer günlerde Mina'ya giderek şeytan taşlama işlemini tamamladı. Bayramın dördüncü günü veda tavafını yaptıktan sonra Medine'ye döndü (ayrıca bk. "Veda Hutbesi" mad).

Hüseyin ALGÜL

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Ağustos 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Veda Haccı
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Hicretin 10. Miladın 632. yılında, Allah Tealâ'nın hac ibadetini farz kıl­masından sonra Hz. Muhammed'in İslami esaslara göre yapabildiği ilk ve son hacdır. İslam'ın şartlarından en son farzı kılınan ibadet hac'tır. Hac, hic­retin 9. senesi farz kılınmıştır. Hac­cın farz kılındığı bu sene peygambe­rimiz hacca gidememiş, yerine Hz. Ebubekir'i hac emiri olarak gönder­miştir. Kendisi ancak ertesi yıl bu ibadeti yapabilmiştir. Aynı yıl vefat ettiği için bu hacca "Veda Haccı" denmiştir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
5 Ağustos 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Hz. Muhammed'in Veda Haccı (Peygamberimizin Veda Hutbesi)
MsXLabs.org

Hicretin onuncu senesinde Sevgili Peygamberimiz hac için hazırlanıp, Medîne’deki Müslümanların da hazırlanmalarını emir buyurdu. Medîne dışında bulunan Müslümanlara da haber gönderdi. Bu haber üzerine binlerce Müslüman Medîne’de toplandı. Hazırlıklar tamamlanınca Peygamberimiz Zilka’de ayının 25. günü 40 bin kişilik bir kâfile ile öğle namazından sonra Medîne’den hareket etti.

100 kurbanlık deve götürdü. 10 gün süren yolculuktan sonra Zilhicce ayının 4. günü Mekke’ye vardılar. Yemen’den ve diğer beldelerden hac yapmak üzere gelenlerin de katılmasıyla Müslümanların sayısı 124 bine ulaştı. Peygamberimiz zilhiccenin 8. günü Mina’ya, 9. günü (arefe günü) Arafat’a gitti. Arafat Vâdisinin ortasında öğleden sonra Kusvâ adlı devesinin üstünde Vedâ Hutbesi’ni okudu. Sevgili Peygamberimiz bu hutbesinde kan dâvâları, fâiz, kumar, her türlü zulüm gibi câhiliyye devrine âit bütün kötülüklerin kaldırıldığını bildirdi ve insan haklarını anlattı. Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını, erkeklerin kadınlar ve kadınların da erkekler üzerindeki haklarını, Müslümanların kardeş olduğunu ve daha birçok husûsu bildirdi. Eshâb-ı kirâmla vedâlaştı. Peygamber efendimiz Vedâ Hutbesi’ni okuduğu gün;
''Bu gün sizin dîninizi kemâle erdirdim. Üzerinize nîmetimi tamamladım. Size din olarak İslâm dînini seçtim.” (Mâide sûresi: 3)
Meâlindeki âyet nâzil oldu. Peygamberimiz bu âyet-i kerîmeyi Eshâb-ı kirâma okuyunca hazret-i Ebû Bekr ağlamaya başladı. Eshâb-ı kirâm ağlamasının sebebini sorunca; ''Bu âyet, Resûlullah’ın vefâtının yakın olduğuna delâlet ediyor, onun için ağlıyorum.'' buyurdu.

Peygamber efendimiz Mekke’de 10 gün kalıp Vedâ Haccını yaptı ve vedâ tavâfı yaparak Medîne’ye döndü.Vedâ Haccından sonra Eshâb-ı kirâm Resûlullah efendimizin bildirdiği ve emrettiği şeyleri gittikleri yerlerde anlattılar. Hicretin onuncu yılında vukû bulan bir hâdise de Peygamberlik iddiasında bulunan yalancıların ortaya çıkmasıdır. Bunlardan birisi Yemen’de ortaya çıkan Esved-i Ansî’dir. Şanlı Peygamberimizin emri üzerine Esved-i Ansî Yemen’deki Müslümanlar tarafından evinde öldürüldü. Diğeri de Müseylemet-ül Kezzâb’dır. Peygamber efendimizin vefâtından sonra Ebû Bekr radıyallahü anh Müseyleme üzerine Hâlid bin Velîd kumandasında bir ordu gönderdi. Müseyleme de öldürüldü.

Peygamberimiz hicretin on birinci yılında hastalanıp, vefâtından kısa bir zaman önce Müslümanlar için büyük bir tehlike olan Bizans üzerine gönderilmek üzere Üsâme bin Zeyd komutasında bir ordu hazırladı. Ordu hareket etmek üzereydi, fakat Resûlullah’ın hastalığı ağırlaşınca hareket etmedi. Bu ordu daha sonra hazret-i Ebû Bekr’in halîfeliğinin ilk günlerinde Bizans üzerine gidip parlak zaferler kazandı. Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın vefâtı da bu yılda oldu.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Bachata - avatarı
Bachata
Ziyaretçi
7 Haziran 2013       Mesaj #4
Bachata - avatarı
Ziyaretçi
Veda Haccı (Vedâ Hutbesi)
MsXLabs & Dini Kavramlar Sözlüğü

"Haccetü'l-belâğ" da denen vedâ haccı, Hz. Peygamberin Medine'ye hicretinin 10. yılında (632) yapmış olduğu ilk ve son haccıdır. Hz. Peygamber, yüz bini aşan sahabiye bu hac sırasında yaptığı konuşma ile vedâ etmiş, İslâm'ın temel ibâdetlerinden biri olan hac ibâdetinin yapılış şeklini öğretmiştir. Hac sırasında Rasûlüllah (a.s.)'ın ashabına yaptığı tarihi konuşmasına vedâ hutbesi denir. Temel hak ve hürriyetler açısından, çok önemli olan bu hutbe, hadis kitaplarında bölümler halinde nakledilmiştir (Buhârî, Hac, 133; Müslim, Hac, 19; Ebû Dâvûd, Menâsik, 23; Tirmizî, zekat, 34, Buyû, 39, Vesâyâ, 5; İbn Mâce, Vesâyâ, 6; Nesâî, Hac, 16; Ahmed ibn Hanbel, V/267). İslâm tarihi kaynakları, hadis kaynaklarından toplanmış şekilde hutbenin bütününü aktarırlar (İbn Hişâm, es-Sîretü'n-Nebeviyye, IV/250-253). Hz. Peygamber, İslâm'ın özeti olarak sunduğu vedâ hutbesiyle; câhiliye devrine ait bütün kötü adet ve gelenekleri yıkmıştır. Temel hak ve vazifelerle ilgili hükümleri bildirmiştir. Bütün insanların Âdem'in çocukları olduğunu ifade ile, evrensel insan kardeşliğini ortaya koymuştur. Irk, renk ve sınıf üstünlüğünü reddederek, tüm insanlığa rehber olacak örnek bir eşitlik anlayışını tarihe kaydetmiştir. Zinânın ve aile hayatına zarar verecek her şeyin yasaklandığını haber vermiştir. Aile hayatında erkek ve kadının birbirlerine karşı hak ve vazifelerinin bulunduğunu, kadınlara iyilik ve şefkatle muamele edilmesi gerektiğini açıklamıştır. Ekonomik ve sosyal hayatı felce uğratan fâizin haram kılındığını, her türlü kan davasının kaldırıldığını ilân etmiştir. Vasiyet, borç ve kefâlet, takvim düzeni hakkındaki hükümlerle birlikte; nesebin öz babadan başkasına nispet edilmesinin kötülüğünü ifade etmiştir. Herkesin can, mal ve haysiyetinin her türlü tecâvüzden korunduğunu, her türlü haksızlığın yasaklandığını ve cezaların şahsî olduğunu belirtmiştir. Kısaca, önemli dinî kuralları, temel hak ve görevleri, duygusal, etkili ve veciz bir şekilde orada bulunan insanlara öğütleyerek, kendilerine emanet olarak bıraktığı Kur'ân ve sünnete sarıldıkları müddetçe sapıklığa düşmeyeceklerini müjdelemiştir. En sonunda orada hazır bulunanların, dinlediklerini başkalarına aktarmalarını taleb etmiştir.

Benzer Konular

2 Mart 2017 / NihLe Hz. Muhammed
2 Mart 2017 / lapsek Cevaplanmış
6 Temmuz 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
7 Haziran 2007 / thedoctor_611 Taslak Konular
18 Şubat 2016 / perlina Şarkı Sözleri