Arama

Hz. Muhammed'in Tebliğ, Tebyin ve Teşri Görevi

Güncelleme: 20 Kasım 2012 Gösterim: 45.858 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Kasım 2012       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Hz. Muhammed'in Tebliğ, Tebyin ve Teşri Görevi
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar


● Tebliğ:
Peygamberlerin en temel görevlerinden biri "tebliğ"dir.
Tebliğ sözlükte, taşımak, götürmek, ulaştırmak anlamına gelir. Allah, peygamberleri kendisine ilettiklerini tebliğ etmekle görevlendirilmiştir. Peygamberimiz de bu görevini hakkıyla yerine getirmiş ve Veda Hutbesi'nde bu tebliğ görevini yerine getirdiğine insanları şahit tutmuştur.

Kur’an’da,
"…Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir.’’ (ANKEBÛT suresi, 18. ayeti)
buyrulmuştur. Allah, Hz. Peygamberin bu görevini yerine getirmesi için teşvik etmiş
ve bu konuda karşılaşacağı tehlikelere karşı kendisini koruyacağını vurgulayarak şöyle buyurmuştur:
"Ey Peygamber! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni (inanmayan) insanlardan koruyacaktır. Allah, hakikati inkar eden insanları doğru yola iletmez." (MÂİDE Suresi, 67 ayeti)

● Tebyin: Peygamberin görevlerinden biri de "tebyin"dir.
Tebyin;beyan etmek, açıklamak, izah etmek ve gerçeği ortaya koymak demektir. Bütün peygamberler, sözlü ve uygulamalı olarak bunu yerine getirmişlerdir. Hz.Peygamber de tebliğ ettiği vahyin içeriğini insanların anlamaları için gerektiğinde açıklamalar yapmıştır. İnsanların sorularını cevaplamış ve pek çok konuda onları düşünmeye yönlendirerek ayetleri daha iyi anlamalarına yardım etmiştir.Ayetlerin açık seçik anlaşılmasının en önemli sebebi,onun ayetleri bizzat yaşayarak sergilediği davranış ve uygulamalardır.
Hz.Peygamberin yaşantısı Kur’an’a uygun bir model oluşturmuştur. Bu anlamda Kur’an’da,
"(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara,kendilerina indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik." (NAHL Suresi 44. ayeti)
buyrulmuştur.

● Teşri: Peygamberlerin görevlerinden biri de "teşri"dir.
Teşri; kanun ve hüküm koymak anlamına gelir. Peygamberler, yaşadıkları toplumda ortaya çıkan sorunlara çözümler getirmişlerdir. Onların tebliğ, teybin görevlerinin yanı sıra teşri sorumlulukları da vardır. Bu konuda A’raf suresinin 157. ayetinde şöyle buyrulmuştur:
"O (peygamber); onlara iyilik emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir."
Bütün peygamberler gibi Hz. Muhammed de görev ve sorumluluklarını yerine getirken insanlardan kendisi için bir karşılık beklememiştir. Bu tutumları onların dürüstlüğünün ve samimiyetinin en açık kanıtıdır.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Kasım 2012       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Peygamberimizin Tebliğ, Tebyin ve Teşri Görevi
"Sana da, kendilerine indirilmiş olanı insanlara açıklaman için, Kur’ân’ı indirdik—tâ ki iyice düşünsünler." (Nahl Sûresi)
Sponsorlu Bağlantılar
Bu ayet, Peygamber Efendimizin, Kur’ân’ı tebliğ etmekten başka, bir de onu açıklama görevinin bulunduğunu bildiriyor. Buna karşılık, bizim de, onun açıkladığı şey üzerinde düşünmek ve öğüt almak gibi bir yükümlülüğümüzün bulunduğunu hatırlatıyor.
Peygamberimizin bu görevi, aslında, Kur’ân’ın işlevini tamamlayan bir görevdir. Ve onsuz Kur’ân’ı düşünmek, hele onu hayata geçirmek mümkün değildir.
Gerçi bazı âyetlerde “Sana düşen tebliğden ibarettir” buyurulur. Öncesini ve sonrasını dikkate almadan, Kur’ân-Hadis ilişkisini hesaba katmadan bu ifadelere bakılacak olursa, Peygamberin işi, sadece Kur’ân’ı getirip bize ulaştırmaktan ibaretmiş gibi görünebilir. Ancak o âyetler, Peygamberimizin insanları doğru yola eriştirmek gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını bildiren âyetlerdir; “Sen tebliğini yaptıktan sonra insanlar bunu kabul etmeyecek olursa, bundan sen mes’ul tutulmazsın” anlamını dile getirmektedir. Yoksa, bu âyetlerin, Peygamberi, evrak tebliğ eden bir postacı durumuna düşürmesi elbette ki düşünülemez.
Peygamberimizin Kur’ân’ı açıklama görevi öylesine geniş ve kapsamlı bir görevdir ki, bizim bu dini yaşayabilmemiz tamamen buna bağlıdır denebilir.
Bir defa, ibadetlere dair âyetler ve ahkâm âyetleri, Peygamberimiz tarafından açıklanmaya ihtiyaç gösteren âyetlerdir. Kur’ân bize namazdan ve namaz vakitlerinden genel ifadelerle söz eder; ancak bu emrin nasıl yerine getirileceğini, en ince ayrıntılarına kadar bize öğreten, Peygamberimizdir. Diğer ibadetlerde de durum böyledir. Eğer Allah’ın Resulü bize öğretmeseydi, Kur’ân’ın zekât emrini ne şekilde yerine getireceğimizi biz bilemezdik. Zaten hadis kitaplarının tümü, Peygamberimizin Kur’ân’ı ya sözleriyle, ya da yaşayışıyla nasıl açıkladığını anlatan kitaplardır.
Kur’ân âyetlerinin doğru bir şekilde anlaşılmasında da Peygamberimizin hadisleri bize yol göstermektedir. Meselâ Tevbe Sûresinin 31’inci âyetinde geçen “Onlar hahamlarını ve rahiplerini rab edindiler” ifadesini Peygamberimiz şu şekilde açıklamıştır:
"Onlar hahamlarına ve rahiplerine ibadet etmediler. Fakat hahamları ve rahipleri birşeyi helâl kılınca helâl sayıyor, haram kılınca da haram sayıyorlardı."
İsrâ Sûresinin 79’uncu âyetinde de “Rabbin seni Makam-ı Mahmuda eriştirir” buyurulmuş, Peygamberimiz ise bunu “şefaat makamı” olarak açıklamıştır.
Peygamberimizin Kur’ân âyetlerine dair bunlar gibi daha pek çok açıklamaları vardır. Özellikle, Kur’ân’ın Allah’a iman ile birlikte en önemli konusunu teşkil eden âhirete dair âyetleri açıklayan hadisler pek fazladır.
Şurası bir gerçek ki, Allah’ın Resulü Kur’ân âyetlerinden birini açıkladığı zaman, bu, herhangi bir beşerin açıklamasına benzemez. O, Kur’ân’ı indirenin verdiği yetki ve görevle açıklamasını yapar; biz de Kur’ân’ın bize yüklediği sorumlulukla onun açıklamasına tâbi olur, dinimizi ve Kur’ân’ımızı ondan öğreniriz.
Hiç kuşkusuz, bu dinin tek bir kitabı vardır; o da Kur’ân’dır. Ancak Kur’ân yalnız başına gökten indirilmemiş, onu açıklayan bir Peygamberle bize gönderilmiştir. Peygamberin bu konudaki görev ve yetkisine dikkat çeken daha başka âyetler de vardır ki, zaman zaman bunların üzerinde ayrıca duracağız. Peygamberimizin çeşitli hadislerinde de aynı durum vurgulanmıştır. Bu hadislerden birinde şöyle buyurulur:
"Sakın sizden birini, kendisine benden bir emir veya yasak ulaştığı zaman, koltuğuna kurulmuş, ‘Biz Allah’ın kitabında ne bulduysak ona uyarız, başkasını bilmeyiz’ derken bulmayayım!"
Kişi , isterse bu hadiste anlatılan kimse gibi, Allah’ın kitabında bulduğu şeyden başkasına uymayacak olsun; yine de Kur’ân’ı öğrenmekte Peygambere kulak verme görevi vardır. Çünkü elindeki Kur’ân’da bu açıkça emredilmiştir.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

28 Temmuz 2015 / asla_asla_deme X-Sözlük
4 Eylül 2013 / Şeb-i Yelda Hz. Muhammed
25 Eylül 2007 / Demir YumruK Taslak Konular
9 Ağustos 2015 / Safi X-Sözlük
28 Temmuz 2015 / Safi X-Sözlük