Arama

İkili Tarama Testi (11-14 Testi)

Güncelleme: 11 Haziran 2008 Gösterim: 60.827 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Eylül 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İkili test
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

İkili tarama testi ya da 11-14 testi olarak da bilinen ilk trimester tarama testi Down sendromu ve Trizomi 18 adı verilen kromozomal anomaliye sahip bebekleri gebeliğin çok erken dönemlerinde saptamaya yönelik bir tarama testidir.
Yaşları kaç olursa olsun tüm kadınlar fiziksel veya zeka özürlü bebek doğurma riski taşırlar. Down sendromuna sahip bir bebek doğurma riski 20 yaşındaki bir kadında 1530'da 1 iken bu risk artarak 44 yaşındaki bir kadında 30'da 1'e çıkar.
Tüm tarama testlerinde olduğu gibi bu test de tanı koydurmaz. Sadece hastalık açısından yüksek risk altındaki bebekleri işaret eder ve bu bebeklerde kesin tanıya götüren tanısal testlerin yapılmasını sağlar. Bir başka deyişle testin yüksek risk göstermesi bebekte anomali olduğunun kanıtı olmadığı gibi, riskin düşük çıkması da bebeğin tamamen sağlıklı olduğunu garanti etmez.
İlk trimester tarama testinin üçlü test ile karşılaştırıldığında bazı avantajları vardır. Bunlardan en önemlisi testin daha erken dönemde yapılması sonucu olası bir olumsuzluk durumunda gebeliğin daha erken ve risksiz şekilde sonlandırılmasına olanak tanır. Dahası duyarlılığı üçlü teste göre daha yüksektir ve Down sendromu ile trizomi 18 olgularının % 90'ının tanımasına yardımcı olur.

Test nasıl uygulanır?
11-14 testi temel olarak iki ayrı incelemenin birarada değerlendirilmesi ile yapılır. Bunlar:
  1. Bebeğin ensesinin arkasında bulunan sıvı kısmın kalınlığının ultrason ile ölçülmesi (fetal ense kalınlığı)
  2. Anneden alınan kan örneğinde gebelik hormonu olan β-hCG'nin serbest kısmının (free β-hCG) ve PAPP-A (gebeliğe özgü plazma proteini-A, pregnancy associated plasma protein-A) adı verilen bir diğer proteinin ölçülmesidir.
Bu ölçümler tek başlarına yapıldığında duyarlılıkları düşükken bir arada değerlendirildiklerinde başarı şansı % 90'a kadar çıkmaktadır.

Fetal ense kalınlığı
Ad:  Nucal_thickness_11_weeks.JPG
Gösterim: 2519
Boyut:  27.5 KB
11. haftadaki Fetal ense kalınlığı
Fetal ense kalınlığı, ultrasonografide bebeğin boynunun arka kısmında koyu renkli olarak görünen kısmı anlatmak için kullanılan bir terimdir. Terimin ingilizcedeki orijinal şekli nuchal translucency'dir. Gebelik ilerleyip bebek büyüdükçe ense kalınlığı da giderek artar. Bu nedenle ölçüm 11-14. haftalar arasında yapılabilir ve büyük dikkat gerektirir. Ölçüm yapılırken yapılacak milimetrik bir hata risk oranlarında büyük değişikliğe neden olabilir.
Yapılan çok sayıda araştırmada 11 ile 14. gebelik haftaları arasındaki fetal ense kalınlığı ile Down sendromu başta olmak üzere bazı kromozom anomalileri arasında sıkı bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Değişik araştırmalarda sadece belirtilen zaman diliminde fetal ense kalınlığının ölçülmesi ile Down sendromlu bebeklerin % 40-70'inin saptanabildiği ortaya konmuştur. Ancak bu bebeklerin annelerinin, ileri yaş gebelikleri ya da daha önceki gebeliklerinde kromozom anomalili bebek doğurma öyküsü nedeni ile incelemeye alınan zaten yüksek riski gebeler olduğu akılda tutulmalıdır.
Düşük risk grubundaki kadınlarda yapılan çalışmalar ise çelişkili sonuçlar vermiştir. Bu çelişkinin altında yatan neden ölçümü yapan kişiler arasında, hatta aynı kişinin ölçüm yapması durumunda bile iki ölçüm arasında ortaya çıkan farklılıklardır. Ek olarak artmış fetal kalınlığın tanımı ile ilgili de fikir birliği uzunca bir süre sağlanamamıştır. Fetal ense kalınlığı ölçülürken ultrasonun hangi kesitinin kullanılması gerektiği de uzunca bir süre tartışma konusu olmuş, farklı kesitlerin duyarlılığının daha yüksek olduğu ileri sürülmüştür.
Günümüzde yaygın olarak kabul edilen görüşe göre gebeliğin 11-14. haftaları arasında bebeğin baş-popo uzunluğunun ölçüldüğü kesitte ense kalınlığının 3 milimetreden fazla olması artmış fetal ense kalınlığı olarak kabul edilmektedir.
Fetal ense kalınlığı sadece kromozom anomalilerinde artmaz. Araştırmalarda artmış fetal ense kalınlığının diğer bazı genetik bozukluklarla birlikte temel olarak bebeğe ait kalp anomalilerinde de arttığı gösterilmiştir. Bebeğe ait kalp anomalileri ikinci trimesterda yapılan detaylı ultrasonografi ile saptanmaktadır. Kromozom bozukluğu olan bebeklerin % 50-90'ında kalp ve büyük damarlarda da anomali olmaktadır. Bu nedenle kromozomal bozukluklarda meydana gelen ense kalınlığı artışının temel nedeninin aslında eşlik eden bir kalp anomalisi olduğu düşüncesi ileri sürülmüştür.
Fetal ense kalınlığının normalden fazla olabildiği durumlar şunlardır:
  • Kromozomal bozukluklar: Trizomi 13, trizomi 18, trizomi 21 (down sendromu), Turner sendromu (45, X0)
  • Kalp anomalileri
  • Akciğer anomalileri (diyafram hernisi)
  • Böbrek anomalileri
  • Karın duvarı anomalileri (omfalosel, gastroşizis)
  • Bazı genetik hastalıklar (Arthrogryposis, Noonan sendromu, Smith-Lemli-Opitz sendromu, Stickler sendromu, Jarcho-Levin sendromu ve bazı iskelet anomalileri
Fetal ense kalınlığı ölçümünün kromozomal bozuklukların erken dönemde saptanmasında tek başına kullanılmasının bazı sakıncaları vardır. Pekçok anomalili gebeliğin düşükle sonuçlandığı göz önüne alındığında hatalı pozitif test sonrası yapılacak olan koriyon villus örneklemesi normal olan bir bebekte düşük riskini arttıracaktır. Öte yandan hücrelerin bazılarının normal bazılarının da anormal olduğu mozaisizm varlığında villus örneklemesinde sadece anormal olan hücrelerin görülmesi hayatını normal olarak sürdürebilecek bir bebeğin yaşamına son verilmesine neden olacaktır. Bunlara ek olarak erken dönemde yapılan koriyon villus örneklemesi daha ileriki dönemlerde yapılan amniyosenteze göre hem daha zor hem de daha pahalı bir incelemedir. Bunlardan çok daha önemlisi öçümü yapan kişinin deneyimidir. Ölçülen değerler milimetrenin onda biri düzeyinde olduğundan yapılacak en ufak bir hata risk değerlerinde önemli değişikliklere neden olacaktır. Tüm bu nedenlerle tek başına yapılan fetal ense ölçümünün maliyet-etkinlik oranı tatminkar değildir.
Fetal ense kalınlığı ile trizomi görülme riski arasındaki ilişki şu şekildedir:
Ad:  1.PNG
Gösterim: 2948
Boyut:  4.9 KB
PAPP-A ve Serbest β-hCG testi
PAPP-A sadece gebeliğe ait olan bir tür proteindir. HCG ise yine sadece gebelikte salgılanan bir hormonudur. Bu kimyasal maddelerin belirli gebelik haftalarında belirli düzeylerde olması gerekir. Yapılan araştırmalarda anomaliye sahip bebeklerde PAPP-A düzeyinin normalden daha az, serbest β-hCG düzeyininin ise daha fazla olduğu görülmüştür. Gebeliğin 11-14. haftalarında alınan kan örneğinde ölçülen bu iki kimyasal maddenin düzeyleri bir bilgisayar programına girilir ve program bir risk tahmininde bulunur. Parametreler arasına fetal ense kalınlığı da eklendiğinde tahminin başarılı olma şansı çok daha yüksektir. Ayrıca hCG seviyesinin gebelikte yaşanan sabah kusmaları ile ilişkili olduğu da tahmin edilmektedir.

β-hCG ve PAPP-A
Kandaki β-hCG değerinin gebeliğin ilerlemesiyle azalması beklenir ancak trizomili bebeklerde bu azalma oranı çok daha yavaş olur. 11 ile 14. haftalar arasındaki ölçümler Trizomi 21 olan bebeklerde bu azalmanın daha yavaş olduğunu doğrulamaktadır.
PAPP-A adı verilen maddenin kandaki oranı gebelik ilerledikçe artar. Aynı şekilde bu artışın trizomili bebeklerde normal bebeklere göre daha yavaş olduğu gözlenmiştir.

Burun kemiği incelemesi
Ad:  14._haftadaki_bir_bebeğin_burun_kemiği_incelemesi.jpg
Gösterim: 1798
Boyut:  24.6 KB
14. haftadaki bir bebeğin burun kemiği incelemesi
İkili test için yapılan ultrasonografi esnasında, down sendromu riskini anlamanın yollarından biri de bebeğin burun kemiğinin oluşup oluşmadığının gözlenmesidir. Hamileliğin 11 ile 13+6. haftaları arasında yapılan bu inceleme her ne kadar kesin sonuç vermese de yapılan incelemelerde down sendromlu bebeklerin burun kemiklerinin oluşmadığı bilindiği için burun kemiğin yokluğu yada inceliği incelenen bebeğin down sendromu olma olasılığını arttırmaktadır. Ancak bu durum tek başına bir sonuç değildir ve bazı insan ırklarının gebeliklerinde burun kemiğinin daha geç oluştuğu bilinmektedir.
Yapılan bir incelemede Trizomi 21 anomalisine sahip 59 bebekten 43'ünde (% 73) ve Kromozomları normal olan 603 bebeğin sadece 3'ünde (% 0,5) burun kemiğinin olmadığı gözlenmiştir. Kromozomu normal olan bebekler ile karşılaştırılıdığında trizomi 21 anomalisine sahip bebeklerin burun kemiğinin olmamasının oranı yaklaşık olarak 150 kat daha fazladır.

Hatalı pozitif ve hatalı negatif test ne anlama gelir?
Tarama testi sonucu saptanan risk o yaş grubundaki kadınlar için normal kabul edilen riskten daha az ise test negatif olarak kabul edilir. Riskin daha yüksek çıkması durumunda ise pozitif testten söz edilir.
Risk yüksek çıktığı halde yapılan ileri incelemeler sonucu bebeğin normal olması durumunda hatalı pozitif durum söz konusudur. Tam tersi şekilde testin normal risk gösterdiği ancak bebeğin anomalili olduğu durumlar ise hatalı negatif olarak tanımlanır.
İlk trimester taramalarında testin duyarlılığı ve hatalı pozitif oranları tabloda gösterilmiştir.
Ad:  2.PNG
Gösterim: 6409
Boyut:  7.0 KB
Bebeğin cinsiyetinin test sonuçları üzerindeki etkileri de pekçok araştırmaya konu olmuştur. Aralık 2002'de yayınlanan bir çalışma kız bebeklerde serbest β-hCG'nin daha yüksek olabildiğini ortaya koymuştur.
İlk trimester tarama testi ile elde edilen veriler genelde tek bebeğin bulunduğu hamilelikler ile ilgilidir ancak 2003 yılının şubat ayıında yayınlanan çok yeni bir araştırmada PAPP-A ölçümlerinin bebekteki Down Sendromu ve Trizomi 18 varlığını göstermede tek gebeliklerde olduğu kadar ikiz gebeliklerde de çok etkili olduğu gösterilmiştir. Aynı çalışmada ölçümün duyarlılığının trizomi 18 olgularında daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Tüp bebek ve mikroenjeksiyon tedavileri ile hamile kalan kadınlarda ise hatalı pozitiflik oranı biraz daha yüksektir. Ancak bu konudaki araştırmalar yeterli olmayıp kesin bir kanıya varabilmek için daha fazla çalışmaya gerek duyulmaktadır.

Testin pozitif sonuçlanması
İkili testin pozitif çıkması mutlaka bebekte kromozom bozukluğu olduğu anlamına gelmez. Pozitif test sadece o bebekte riskin yüksek olduğunu ve tanıya yönelik ileri tetkikler yapılması gerektiğini belirtir. İleri tetkikler ile kastedilen detaylı ultrasonografi, koriyon villus örneklemesi ve amniyosentezdir. Sizin için hangi testin uygun olacağına doktorunuzla birlikte karar vermeniz gerekir.

Testin negatif sonuçlanması
Testte riskin düşük bulunması yani negatif olması bebekte kromozom bozukluğu olmadığını garanti etmez. Sadece genel popülasyonda aynı yaş grubundaki kadınlar ile kıyaslandığında bebekteki riskin daha fazla olmadığını gösterir. Ayrıca ikili test sadece kromozom bozuklukları açısından riski belirler. Nöral tüp defektleri açısından bir risk belirlemez. Bu riski belirlemek için 16-20. haftalarda üçlü test yapılabilir. Bununla birlikte nöral tüp defektlerinin önemli bir kısmı ultrasonografi ile saptanabildiğinden ikili test yapılan kişilerde ikinci trimesterda üçlü test yapılması yerine sadece detaylı ultrason yapılmasının yeterli olacağını öne süren görüşler de mevcuttur. Bilimsel çevrelerde bu konuda henüz bir fikir birliği oluşmamıştır.
Amerikan Obstetrisyenler ve Jinekologlar Birliği (ACOG) doğum zamanında anne yaşının 35 ya da daha ileri olması durumunda tarama testleri yerine genetik danışmanlık ile birlikte amniyosentez veya koriyon villus örneklemesi gibi tanı koydurucu testlerin yapılmasını önermektedir. Bunun nedeni tarama testlerinin sadece risk belirlemesi, durumun varlığı ya da yokluğunu kesin olarak ortaya koymamasıdır. Öte yandan ikili test ya da üçlü test sadece bir grup kromozom anomalisi açısından risk belirlemekte, bu yaş grubunda normalden daha fazla görülen diğer anomaliler hakkında fikir vermemektedir.

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
23 Mart 2008       Mesaj #2
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
İkili Test
Türkiye'de Trizomi 21 (Down sendromu) risk belirlemesinde kullanılan en yaygın test halen üçlü testtir. Ancak bebeğin 11.-14. gebelik haftaları arasında ense pilisi kalınlığının ölçümü, beraberinde anne adayından alınan kanda beta HCG ve PAPP-A ölçümü ve bunlardan elde edilen değerlerin bilgisayara girilmesi ve özel bir programa tabi tutulmasıyla da Down sendromu riski belirlenebilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Değerlendirmenin temelinin dayandığı bilimsel veriler

Ense pilisi kalınlığı
Başta Trizomi 21 ve Trizomi 18 olmak üzere çeşitli kromozom anomalilerinin bir kısmında, fetuslarda ense kalınlığının bölgedeki sıvı birikimine bağlı olarak arttığının gözlenmesiyle birlikte bu ölçümün prenatal tanıda uygulanabilirliği hakkında teoriler üretilmeye başlanmıştır.

Fetusun ense pilisi kalınlığı trizomi dışında çok çeşitli nedenlere bağlı olarak artabilir. Bunlar arasında kistik higroma adı verilen sıvı birikimi yıllardan beri Turner sendromu (45 XO şeklindeki kromozom anomalisi) ile ilişkili olduğu bilinen bir durumdur. Gerçekten de kistik higroma tanısı konan ve bu nedenle ileri inceleme yapılan bebeklerde %70 oranında Turner sendromu adı verilen kromozom anomalisine rastlanmaktadır.

Fetusta kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, iskelet yapısıyla ilgili hastalıklar, konjenital enfeksiyon ve diğer hastalıklara bağlı olarak da ense kalınlığı artmış bulunabilmektedir.

Beta HCG ve PAPP-A
Kandaki beta HCG seviyesi gebelik ilerledikçe azalmaktadır. Trizomili bebeklerde bu azalma çok daha yavaş olmaktadır. 11.-14. gebelik haftaları arasındaki ölçümler Trizomi 21 olan bebeklerde bu azalmanın daha yavaş olduğunu doğrulamaktadır.

PAPP-A adı verilen madde ise gebelik ilerledikçe artan bir maddedir. Yine trizomili bebeklerde bu artışın normalden daha yavaş olduğu gözlenmiştir.

Son durum
Henüz yeni olan bu yöntemin uygulanmasında temel sorun ense kalınlığının doğru ölçülmesidir. Bu ölçüm ise sanıldığı kadar kolay değildir. Ense pilisi kalınlığını milimetrenin onda birini ölçecek hassasiyette ultrason aletleri kullanılmalı ve ölçüm esnasında gebelik haftasındaki normal anatomik yapılar (amnios zarı) fetusun ense pilisinden ayırt edilebilmelidir. Bu da tecrübe gerektirmektedir. Yine fetusun bu gebelik haftalarında hareketlenmeye başlamış olması, ölçümün hassas bir şekilde yapılabilmesi için bazen 20 dakika ve hatta daha uzun süren sabırlı bir bekleyişi zorunlu kılmaktadır.

Bilgisayar programı milimetrenin onda birindeki farklılıklardan bile etkilenmekte ve örneğin 1.4 milimetrelik ense pilisi kalınlığı ile 1.7'lik ense pilisi kalınlığı ölçümü arasında bile bariz farklılıklar görülebilmektedir.
incelemeye tabi tutulan anne adaylarında risk yüksek bulunduğunda amniyosentez ya da koryon villus biyopsisi gibi invaziv girişimle kromozom analizi önerilmektedir. İncelemeyi yaptıran anne adaylarının az ihtimalle de olsa böyle bir ileri inceleme gerekebileceğini bilmeleri önemlidir
.
İncelemeye katılan anne adaylarındaki kromozom anomalileri %90'lık bir oranda yakalanabilmektedir. Bu haliyle bu yeni değerlendirme yöntemi, %60'lık bir trizomi yakalama oranı olan üçlü teste göre daha üstündür.

İncelemenin diğer önemli bir özelliği de bu haftalarda fetusun anomaliler açısından ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesidir. Bu haftalarda elbette tüm anomaliler saptanamaz. Ancak anensefali, ekstremite problemleri gibi bu haftalarda belirti veren anomaliler bu inceleme sayesinde daha erken tanınmaktadır.

Bu inceleme yapıldığında yine de Üçlü test yapılması gerekir mi?

Üçlü test trizomiler dışında, başta nöral tüp defektleri olmak üzere diğer bazı anomalilerin de riskini belirler. Üçlü testte kandaki alfafetoprotein (AFP) değerleri bu konuda önemli bilgiler verebilmektedir. Ancak AFP ile taranabilen anomaliler, yüksek çözünürlüğü olan ultrason ile yapılan incelemelerde ("ayrıntılı ultrason") gözlenebilmektedir. Bu nedenle bazı doktorlar benim de kabul ettiğim görüşe göre 11-14 testinden sonra 19-23. haftalarda ayrıntılı ultrason yapılacaksa, ayrıca üçlü teste gerek olmadığı kanısındadırlar. Bazıları ise üçlü testin anne adayında preeklampsi gelişip gelişmeyeceği konusunda da bilgiler verebilmesi nedeniyle üçlü testin 11-14 testi yapılmış olsa da yine de yapılması gerektiğini savunurlar.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
25 Mart 2008       Mesaj #3
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
İkili Test (11-14 testi) ve fetal ense kalınlığı


Her hamile kadın karnında kromozomal bozukluk taşıyan bir
bebek taşıma riski ile karşı karşıyadır. Herhangi bir
inceleme yapmadan bu riski kabaca tahmin etmeye çalışırken
bazı parametreler göz önüne alınır.

Anne yaşı
Anne
adayının yaşı arttıkça bebekte kromozom bozukluğu
görülme riski artar.

Gebelik yaşı

Bebekte
kromozom bozukluğu görülme riski ilerleyen gebelik
yaşı ile birlikte artar. Anomalili bebeklerin çok
büyük bir kısmında gebeliğin erken dönemlerinde
düşük olur.

Önceki hamileliklerde anomalili bebek öyküsü

Daha önceki
hamilelikte kromozom bozukluğuna sahip bir bebek olması
şimdiki gebelikte anne yaşına göre hesaplanan riskte
artışa neden olur.

Kromozomal anomaliye sahip bebekleri daha doğmadan anne
karnında tespit edebilmek gebelik takibi ile uğraşan
jinekologların en büyük hayallerinden biridir. Bu hayal tarama
testlerinin gelişmesi ile kısmen gerçekleşmiştir.


Yıllar içerisinde bu testlerin giderek yaygınlaşması ve
yeni testlerin ortaya çıkması oldukça sevindiricidir.
1970'lerin sonlarına doğru alfa fetoprotein taramasının
nöral tüp defektlerinin taranması amacıyla kullanıma
girmesini takiben 1980'li yılların sonunda aynı testin Down
sendromunun taranmasında da işe yarayabileceği fikri oluştu.
Zaman içinde alfa fetoproteinle birlikte diğer bazı testlerin
birarada değerlendirilmesinin Down sendromunun saptanmasında
daha etkili olduğu fark edildi ve üçlü test fikri ortaya
atıldı. Dahası üçlü testin sadece Down sendromu değil
Trizomi 18 adı verilen bir başka kromozom anomalisi
açısından da yüksek risk altındaki kadınları belirlediği
fark edildi. Tüm dünyada yapılan birçok çalışma üçlü
testin Down Sendromlu bebeklerin %60-70'ini hamileliğin
ortalarında saptayabildiğini ortaya koydu. Ancak bilim
adamları bunlarla yetinmedi. Amaç daha erken dönemde anomalili
bebekleri tespit etmek ve bu gebelikleri sonlandırmak olduğu
için çalışmalar, anomali riskini daha erken dönemde ve daha
yüksek duyarlılıkla saptayabilecek testlerin geliştirilmesine
yöneltildi. Bu çalışmaların sonucunda ikili test ya da ilk
trimester tarama testi adı verilen kavram ortaya atıldı.


İLK TRİMESTER TARAMA TESTİ
NEDİR?


11-14 testi olarak da bilinen ilk trimester tarama testi
Down sendromu ve Trizomi 18 adı verilen kromozomal anomaliye
sahip bebekleri gebeliğin çok erken dönemlerinde saptamaya
yönelik bir tarama testidir. Tüm tarama testlerinde olduğu
gibi bu test de tanı koydurmaz. Sadece hastalık açısından
yüksek risk altındaki bebekleri işaret eder ve bu bebeklerde
kesin tanıya götüren tanısal testlerin yapılmasını
sağlar. Bir başka deyişle testin yüksek risk göstermesi
bebekte anomali olduğunun kanıtı olmadığı gibi, riskin
düşük çıkması da bebeğin tamamen sağlıklı olduğunu
garanti etmez.


İlk trimester tarama testinin üçlü test ile
karşılaştırıldığında bazı avantajları vardır.
Bunlardan en önemlisi testin daha erken dönemde yapılması
sonucu olası bir olumsuzluk durumunda gebeliğin daha erken ve
risksiz şekilde sonlandırılmasına olanak tanır. Dahası
duyarlılığı üçlü teste göre daha yüksektir ve Down
sendromu ile trizomi 18 olgularının %90'ının tanımasına
yardımcı olur.


11-14 TESTİ NASIL YAPILIR?

11-14 testi temel olarak iki ayrı incelemenin birarada
değerlendirilmesi ile yapılır. Bunlar:

  1. Bebeğin ensesinin arkasında bulunan sıvı kısmın
    kalınlığının ultrason ile ölçülmesi (fetal ense
    kalınlığı)
  2. Anneden alınan kan örneğinde gebelik hormonu olan beta-hCG'nin
    serbest kısmının (free beta-hCG) ve PAPP-A
    (gebeliğe özgü plazma proteini-A, pregnancy associated
    plasma protein-A) adı verilen bir diğer proteinin
    ölçülmesidir

Bu ölçümler tek başlarına yapıldığında
duyarlılıkları düşükken bir arada değerlendirildiklerinde
başarı şansı %90'a kadar çıkmaktadır.


FETAL ENSE KALINLIĞI

ens 0

Fetal ense kalınlığı,
ultrasonografide bebeğin boynunun arka kısmında koyu renkli
olarak görünen kısmı anlatmak için kullanılan bir terimdir.
Terimin ingilizcedeki orijinal şekli "nuchal
translucency"dir. Gebelik ilerleyip bebek büyüdükçe ense
kalınlığı da giderek artar. Bu nedenle ölçüm 11-14.
haftalar arasında yapılabilir ve büyük dikkat gerektirir.
Ölçüm yapılırken yapılacak milimetrik bir hata risk
oranlarında büyük değişikliğe neden olabilir.


Yapılan çok sayıda araştırmada 11 ile 14. gebelik
haftaları arasındaki fetal ense kalınlığı ile Down sendromu
başta olmak üzere bazı kromozom anomalileri arasında sıkı
bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Değişik araştırmalarda
sadece belirtilen zaman diliminde fetal ense kalınlığının
ölçülmesi ile Down sendromlu bebeklerin %40-70'inin
saptanabildiği ortaya konmuştur. Ancak bu bebeklerin
annelerinin, ileri yaş gebelikleri ya da daha önceki
gebeliklerinde kromozom anomalili bebek doğurma öyküsü nedeni
ile incelemeye alınan zaten yüksek riski gebeler olduğu
akılda tutulmalıdır.


Düşük risk grubundaki kadınlarda yapılan çalışmalar
ise çelişkili sonuçlar vermiştir. Bu çelişkinin altında
yatan neden ölçümü yapan kişiler arasında, hatta aynı
kişinin ölçüm yapması durumunda bile iki ölçüm arasında
ortaya çıkan farklılıklardır. Ek olarak artmış fetal
kalınlığın tanımı ile ilgili de fikir birliği uzunca bir
süre sağlanamamıştır. Fetal ense kalınlığı
ölçülürken ultrasonun hangi kesitinin kullanılması
gerektiği de uzunca bir süre tartışma konusu olmuş, farklı
kesitlerin duyarlılığının daha yüksek olduğu ileri
sürülmüştür.


Günümüzde yaygın olarak kabul edilen görüşe göre
gebeliğin 11-14. haftaları arasında bebeğin baş-popo
uzunluğunun ölçüldüğü kesitte ense kalınlığının 3
milimetreden fazla olması artmış fetal ense kalınlığı
olarak kabul edilmektedir.

ens 1
Transvajinal ultrasonografide
fetal ense kalınlığı ölçümü


Fetal ense kalınlığı sadece kromozom anomalilerinde
artmaz. Araştırmalarda artmış fetal ense kalınlığının
diğer bazı genetik bozukluklarla birlikte temel olarak bebeğe
ait kalp anomalilerinde de arttığı gösterilmiştir. Bebeğe
ait kalp anomalileri ikinci trimesterda yapılan detaylı
ultrasonografi ile saptanmaktadır. Kromozom bozukluğu olan
bebeklerin %50-90'ında kalp ve büyük damarlarda da anomali
olmaktadır. Bu nedenle kromozomal bozukluklarda meydana gelen
ense kalınlığı artışının temel nedeninin aslında eşlik
eden bir kalp anomalisi olduğu düşüncesi ileri
sürülmüştür.


Fetal ense kalınlığının normalden fazla olabildiği
durumlar şunlardır:

  • Kromozomal bozukluklar: Trizomi 13, trizomi 18, trizomi
    21 (down sendromu), Turner sendromu (45, X0)
  • Kalp anomalileri
  • Akciğer anomalileri (diyafram hernisi)
  • Böbrek anomalileri
  • Karın duvarı anomalileri (omfalosel)
  • Bazı genetik hastalıklar (Arthrogryposis, Noonan
    sendromu, Smith-Lemli-Opitz sendromu, Stickler sendromu,
    Jarco-Levine sendromu ve bazı iskelet anomalileri

Fetal ense kalınlığı ölçümünün kromozomal
bozuklukların erken dönemde saptanmasında tek başına
kullanılmasının bazı sakıncaları vardır. Pekçok anomalili
gebeliğin düşükle sonuçlandığı göz önüne
alındığında hatalı pozitif test sonrası yapılacak olan
koriyon villus örneklemesi normal olan bir bebekte düşük
riskini arttıracaktır. Öte yandan hücrelerin bazılarının
normal bazılarının da anormal olduğu mozaisizm varlığında
villus örneklemesinde sadece anormal olan hücrelerin
görülmesi hayatını normal olarak sürdürebilecek bir
bebeğin yaşamına son verilmesine neden olacaktır. Bunlara ek
olarak erken dönemde yapılan koriyon villus örneklemesi daha
ileriki dönemlerde yapılan amniyosenteze göre hem daha zor hem
de daha pahalı bir incelemedir. Bunlardan çok daha önemlisi
öçümü yapan kişinin deneyimidir. Ölçülen değerler
milimetrenin onda biri düzeyinde olduğundan yapılacak en ufak
bir hata risk değerlerinde önemli değişikliklere neden
olacaktır. Tüm bu nedenlerle tek başına yapılan fetal ense
ölçümünün maliyet-etkinlik oranı tatminkar değildir.


Fetal ense kalınlığı ile trizomi görülme riski
arasındaki ilişki şu şekildedir.

Fetal ense kalınlığı

(milimetre)
Trizomi 13, 18
veya 21

görülme riski

(%)
36431549648771854950
PAPP-A ve SERBEST beta-hCG
TESTİ


PAPP-A sadece gebeliğe ait olan bir tür proteindir. HCG
ise yine sadece gebelikte salgılanan bir hormonudur. Bu kimyasal
maddelerin belirli gebelik haftalarında belirli düzeylerde
olması gerekir. Yapılan araştırmalarda anomaliye sahip
bebeklerde PAPP-A düzeyinin normalden daha az, serbest beta-hCG
düzeyininin ise daha fazla olduğu görülmüştür. Gebeliğin
11-14. haftalarında alınan kan örneğinde ölçülen bu iki
kimyasal maddenin düzeyleri bir bilgisayar programına girilir
ve program bir risk tahmininde bulunur. Parametreler arasına
fetal ense kalınlığı da eklendiğinde tahminin başarılı
olma şansı çok daha yüksektir.

ikili sonuc3

Normal bir ikili test raporu
HATALI POZİTİF VE HATALI NEGATİF TEST NE DEMEKTİR?

Tarama testi sonucu saptanan risk o yaş grubundaki
kadınlar için normal kabul edilen riskten daha az ise test
negatif olarak kabul edilir. Riskin daha yüksek çıkması
durumunda ise pozitif testten söz edilir.


Risk yüksek çıktığı halde yapılan ileri incelemeler
sonucu bebeğin normal olması durumunda hatalı pozitif durum
söz konusudur. Tam tersi şekilde testin normal risk
gösterdiği ancak bebeğin anomalili olduğu durumlar ise
hatalı negatif olarak tanımlanır.


İlk trimester taramalarında testin duyarlılığı ve
hatalı pozitif oranları tabloda gösterilmiştir.

Anomaliyi
yakalama oranı (%)Hatalı
pozitif oranı

(%)DOWN SENDROMU

serbest hCG + PAPP-A

serbest hCG + PAPP-A+Ense kalınlığı



74

91

5

5TRİZOMİ 18

serbest hCG + PAPP-A+Ense kalınlığı

96

1.1


Bebeğin cinsiyetinin test sonuçları üzerindeki etkileri de
pekçok araştırmaya konu olmuştur. Aralık 2002'de yayınlanan
bir çalışma kız bebeklerde serbest beta-hCG'nin daha yüksek
olabildiğini ortaya koymuştur.


İlk trimester tarama testi ile elde edilen veriler genelde
tek bebeğin bulunduğu hamilelikler ile ilgilidir ancak 2003
yılının şubat ayıında yayınlanan çok yeni bir
araştırmada PAPP-A ölçümlerinin bebekteki Down Sendromu ve
Trizomi 18 varlığını göstermede tek gebeliklerde olduğu
kadar ikiz gebeliklerde de çok etkili olduğu gösterilmiştir.
Aynı çalışmada ölçümün duyarlılığının trizomi 18
olgularında daha yüksek olduğu saptanmıştır.


Tüp bebek ve mikroenjeksiyon tedavileri ile hamile kalan
kadınlarda ise hatalı pozitiflik oranı biraz daha yüksektir.
Ancak bu konudaki araştırmalar yeterli olmayıp kesin bir
kanıya varabilmek için daha fazla çalışmaya gerek
duyulmaktadır.


POZİTİF TEST VARLIĞINDA NE YAPILMALIDIR?

İkili testin pozitif çıkması mutlaka bebekte kromozom
bozukluğu olduğu anlamına gelmez. Pozitif test sadece o
bebekte riskin yüksek olduğunu ve tanıya yönelik ileri
tetkikler yapılması gerektiğini belirtir. İleri tetkikler ile
kastedilen detaylı ultrasonografi, koriyon villus örneklemesi
ve amniyosentezdir. Sizin için hangi testin uygun olacağına
doktorunuzla birlikte karar vermeniz gerekir.


NEGATİF TEST NE ANLAMA GELİR?

Testte riskin düşük bulunması yani negatif olması
bebekte kromozom bozukluğu olmadığını garanti etmez. Sadece
genel popülasyonda aynı yaş grubundaki kadınlar ile
kıyaslandığında bebekteki riskin daha fazla olmadığını
gösterir. Ayrıca ikili test sadece kromozom bozuklukları
açısından riski belirler. Nöral tüp defektleri açısından
bir risk belirlemez. Bu riski belirlemek için 16-20. haftalarda
üçlü test yapılabilir. Bununla birlikte nöral tüp
defektlerinin önemli bir kısmı ultrasonografi ile
saptanabildiğinden ikili test yapılan kişilerde ikinci
trimesterda üçlü test yapılması yerine sadece detaylı
ultrason yapılmasının yeterli olacağını öne süren
görüşler de mevcuttur. Bilimsel çevrelerde bu konuda henüz
bir fikir birliği oluşmamıştır.


Amerikan Obstetrisyenler ve Jinekologlar Birliği (ACOG)
doğum zamanında anne yaşının 35 ya da daha ileri olması
durumunda tarama testleri yerine genetik danışmanlık ile
birlikte amniyosentez veya koriyon villus örneklemesi gibi tanı
koydurucu testlerin yapılmasını önermektedir. Bunun nedeni
tarama testlerinin sadece risk belirlemesi, durumun varlığı ya
da yokluğunu kesin olarak ortaya koymamasıdır. Öte yandan
ikili test ya da üçlü test sadece bir grup kromozom anomalisi
açısından risk belirlemekte, bu yaş grubunda normalden daha
fazla görülen diğer anomaliler hakkında fikir vermemektedir.
Kaynak: mumcu.com
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
9 Nisan 2008       Mesaj #4
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
İkili Test (11/14 testi)

Türkiye'de Trizomi 21 (Down sendromu) risk belirlemesinde kullanılan en yaygın test halen üçlü testtir. Ancak bebeğin 11.-14. gebelik haftaları arasında ense pilisi kalınlığının ölçümü, beraberinde anne adayından alınan kanda beta HCG ve PAPP-A ölçümü ve bunlardan elde edilen değerlerin bilgisayara girilmesi ve özel bir programa tabi tutulmasıyla da Down sendromu riski belirlenebilmektedir.


Değerlendirmenin temelinin dayandığı bilimsel veriler

Ense pilisi kalınlığı

Başta Trizomi 21 ve Trizomi 18 olmak üzere çeşitli kromozom anomalilerinin bir kısmında, fetuslarda ense kalınlığının bölgedeki sıvı birikimine bağlı olarak arttığının gözlenmesiyle birlikte bu ölçümün prenatal tanıda uygulanabilirliği hakkında teoriler üretilmeye başlanmıştır.

Fetusun ense pilisi kalınlığı trizomi dışında çok çeşitli nedenlere bağlı olarak artabilir. Bunlar arasında kistik higroma adı verilen sıvı birikimi yıllardan beri Turner sendromu (45 XO şeklindeki kromozom anomalisi) ile ilişkili olduğu bilinen bir durumdur. Gerçekten de kistik higroma tanısı konan ve bu nedenle ileri inceleme yapılan bebeklerde %70 oranında Turner sendromu adı verilen kromozom anomalisine rastlanmaktadır.

Fetusta kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, iskelet yapısıyla ilgili hastalıklar, konjenital enfeksiyon ve diğer hastalıklara bağlı olarak da ense kalınlığı artmış bulunabilmektedir.

Beta HCG ve PAPP-A

Kandaki beta HCG seviyesi gebelik ilerledikçe azalmaktadır. Trizomili bebeklerde bu azalma çok daha yavaş olmaktadır. 11.-14. gebelik haftaları arasındaki ölçümler Trizomi 21 olan bebeklerde bu azalmanın daha yavaş olduğunu doğrulamaktadır.

PAPP-A adı verilen madde ise gebelik ilerledikçe artan bir maddedir. Yine trizomili bebeklerde bu artışın normalden daha yavaş olduğu gözlenmiştir.

Son durum

Henüz yeni olan bu yöntemin uygulanmasında temel sorun ense kalınlığının doğru ölçülmesidir. Bu ölçüm ise sanıldığı kadar kolay değildir. Ense pilisi kalınlığını milimetrenin onda birini ölçecek hassasiyette ultrason aletleri kullanılmalı ve ölçüm esnasında gebelik haftasındaki normal anatomik yapılar (amnios zarı) fetusun ense pilisinden ayırt edilebilmelidir. Bu da tecrübe gerektirmektedir. Yine fetusun bu gebelik haftalarında hareketlenmeye başlamış olması, ölçümün hassas bir şekilde yapılabilmesi için bazen 20 dakika ve hatta daha uzun süren sabırlı bir bekleyişi zorunlu kılmaktadır.

Bilgisayar programı milimetrenin onda birindeki farklılıklardan bile etkilenmekte ve örneğin 1.4 milimetrelik ense pilisi kalınlığı ile 1.7'lik ense pilisi kalınlığı ölçümü arasında bile bariz farklılıklar görülebilmektedir Aşağıda birinci resimde ense pilisi kalınlığı nispeten doğru olarak ölçülmüş, ancak ikinci resimde ideal olarak ölçülmüş şekilde görülmektedir. Birinci resim ile ikinci resim aynı fetusa ait olmalarına karşın birinci ölçüm 1.9 mm, ikinci resim ise 1.6 mm olarak ölçülmüştür. Bu fark çok anlamlı gibi görünmemesine karşın bilgisayara girildiğinde belirlenen risk oldukça farklı olmaktadır!


Sonuç olarak, incelemede bebeğin BPM'si, ense kalınlığı, anne adayıyla ilgili bazı bilgiler, kan ölçüm sonuçları bilgisayara girilmekte ve bilgisayar programı bu verileri aynen üçlü testteki gibi Down sendromu oluşma riskine dönüştürmektedir.

Bu incelemeye tabi tutulan anne adaylarında risk yüksek bulunduğunda amniyosentez ya da koryon villus biyopsisi gibi invaziv girişimle kromozom analizi önerilmektedir. İncelemeyi yaptıran anne adaylarının az ihtimalle de olsa böyle bir ileri inceleme gerekebileceğini bilmeleri önemlidir
.
İncelemeye katılan anne adaylarındaki kromozom anomalileri %90'lık bir oranda yakalanabilmektedir. Bu haliyle bu yeni değerlendirme yöntemi, %60'lık bir trizomi yakalama oranı olan üçlü teste göre daha üstündür.

İncelemenin diğer önemli bir özelliği de bu haftalarda fetusun anomaliler açısından ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesidir. Bu haftalarda elbette tüm anomaliler saptanamaz. Ancak anensefali, ekstremite problemleri gibi bu haftalarda belirti veren anomaliler bu inceleme sayesinde daha erken tanınmaktadır.

Bu inceleme yapıldığında yine de Üçlü test yapılması gerekir mi?

Üçlü test trizomiler dışında, başta nöral tüp defektleri olmak üzere diğer bazı anomalilerin de riskini belirler. Üçlü testte kandaki alfafetoprotein (AFP) değerleri bu konuda önemli bilgiler verebilmektedir. Ancak AFP ile taranabilen anomaliler, yüksek çözünürlüğü olan ultrason ile yapılan incelemelerde ("ayrıntılı ultrason") gözlenebilmektedir. Bu nedenle bazı doktorlar benim de kabul ettiğim görüşe göre 11-14 testinden sonra 19-23. haftalarda ayrıntılı ultrason yapılacaksa, ayrıca üçlü teste gerek olmadığı kanısındadırlar. Bazıları ise üçlü testin anne adayında preeklampsi gelişip gelişmeyeceği konusunda da bilgiler verebilmesi nedeniyle üçlü testin 11-14 testi yapılmış olsa da yine de yapılması gerektiğini savunurlar.
RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
11 Haziran 2008       Mesaj #5
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de Trizomi 21 (Down sendromu) risk belirlemesinde kullanılan en yaygın test halen üçlü testtir. Ancak bebeğin 11.-14. gebelik haftaları arasında ense pilisi kalınlığının ölçümü, beraberinde anne adayından alınan kanda beta HCG ve PAPP-A ölçümü ve bunlardan elde edilen değerlerin bilgisayara girilmesi ve özel bir programa tabi tutulmasıyla da Down sendromu riski belirlenebilmektedir. Değerlendirmenin temelinin dayandığı bilimsel veriler
Ense pilisi kalınlığı
Başta Trizomi 21 ve Trizomi 18 olmak üzere çeşitli kromozom anomalilerinin bir kısmında, fetuslarda ense kalınlığının bölgedeki sıvı birikimine bağlı olarak arttığının gözlenmesiyle birlikte bu ölçümün prenatal tanıda uygulanabilirliği hakkında teoriler üretilmeye başlanmıştır.
nukal1nukal2Erken gebelikte artmış ense pilisi kalınlığı Aynı bebeğin ultrason görüntüsü Kaynak:http://www.fetalmedicine.org
Fetusun ense pilisi kalınlığı trizomi dışında çok çeşitli nedenlere bağlı olarak artabilir. Bunlar arasında kistik higroma adı verilen sıvı birikimi yıllardan beri Turner sendromu (45 XO şeklindeki kromozom anomalisi) ile ilişkili olduğu bilinen bir durumdur. Gerçekten de kistik higroma tanısı konan ve bu nedenle ileri inceleme yapılan bebeklerde %70 oranında Turner sendromu adı verilen kromozom anomalisine rastlanmaktadır.
Fetusta kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, iskelet yapısıyla ilgili hastalıklar, konjenital enfeksiyon ve diğer hastalıklara bağlı olarak da ense kalınlığı artmış bulunabilmektedir.
Beta HCG ve PAPP-A
Kandaki beta HCG seviyesi gebelik ilerledikçe azalmaktadır. Trizomili bebeklerde bu azalma çok daha yavaş olmaktadır. 11.-14. gebelik haftaları arasındaki ölçümler Trizomi 21 olan bebeklerde bu azalmanın daha yavaş olduğunu doğrulamaktadır.
PAPP-A adı verilen madde ise gebelik ilerledikçe artan bir maddedir. Yine trizomili bebeklerde bu artışın normalden daha yavaş olduğu gözlenmiştir.
Son durum
Henüz yeni olan bu yöntemin uygulanmasında temel sorun ense kalınlığının doğru ölçülmesidir. Bu ölçüm ise sanıldığı kadar kolay değildir. Ense pilisi kalınlığını milimetrenin onda birini ölçecek hassasiyette ultrason aletleri kullanılmalı ve ölçüm esnasında gebelik haftasındaki normal anatomik yapılar (amnios zarı) fetusun ense pilisinden ayırtedilebilmelidir. Bu da tecrübe gerektirmektedir. Yine fetusun bu gebelik haftalarında hareketlenmeye başlamış olması, ölçümün hassas bir şekilde yapılabilmesi için bazen 20 dakika ve hatta daha uzun süren sabırlı bir bekleyişi zorunlu kılmaktadır.
Bilgisayar programı milimetrenin onda birindeki farklılıklardan bile etkilenmekte ve örneğin 1.4 milimetrelik ense pilisi kalınlığı ile 1.7'lik ense pilisi kalınlığı ölçümü arasında bile bariz farklılıklar görülebilmektedir Aşağıda birinci resimde ense pilisi kalınlığı nispeten doğru olarak ölçülmüş, ancak ikinci resimde ideal olarak ölçülmüş şekilde görülmektedir. Birinci resim ile ikinci resim aynı fetusa ait olmalarına karşın birinci ölçüm 1.9 mm, ikinci resim ise 1.6 mm olarak ölçülmüştür. Bu fark çok anlamlı gibi görünmemesine karşın bilgisayara girildiğinde belirlenen risk oldukça farklı olmaktadır!
NukalNukal1
Aşağıdaki resimde ise risk tahmini yapmak için gerekli olan diğer bir veri, BPM (baş popo mesafesi) ölçümünün ideal şekli gözlenmektedir.Bu ölçümdeki milimetrik hatalar da risk tahmini sonucunu derinden etkilemektedir.
Nukal2
Sonuç olarak, incelemede bebeğin BPM'si, ense kalınlığı, anne adayıyla ilgili bazı bilgiler, kan ölçüm sonuçları bilgisayara girilmekte ve bilgisayar programı bu verileri aynen üçlütestteki gibi Down sendromu oluşma riskine dönüştürmektedir.
Bu incelemeye tabi tutulan anne adaylarında risk yüksek bulunduğunda amniyosentez ya da koryon villus biyopsisi gibi invaziv girişimle kromozom analizi önerilmektedir. İncelemeyi yaptıran anne adaylarının az ihtimalle de olsa böyle bir ileri inceleme gerekebileceğini bilmeleri önemlidir.
İncelemeye katılan anne adaylarındaki kromozom anomalileri %90'lık bir oranda yakalanabilmektedir. Bu haliyle bu yeni değerlendirme yöntemi, %60'lık bir trizomi yakalama oranı olan üçlüteste göre daha üstündür.
İncelemenin diğer önemli bir özelliği de bu haftalarda fetusun anomaliler açısından ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesidir. Bu haftalarda elbette tüm anomaliler saptanamaz. Ancak anensefali, ekstremite problemleri gibi bu haftalarda belirti veren anomaliler bu inceleme sayesinde daha erken tanınmaktadır.
Bu inceleme yapıldığında yine de Üçlü test yapılması gerekir mi?
Üçlü test trizomiler dışında, başta nöral tüp defektleri olmak üzere diğer bazı anomalilerin de riskini belirler. Üçlü testte kandaki alfafetoprotein (AFP) değerleri bu konuda önemli bilgiler verebilmektedir. Ancak AFP ile taranabilen anomaliler, yüksek çözünürlüğü olan ultrason ile yapılan incelemelerde ("ayrıntılı ultrason") gözlenebilmektedir. Bu nedenle bazı doktorlar benim de kabul ettiğim görüşe göre 11-14 testinden sonra 19-23. haftalarda ayrıntılı ultrason yapılacaksa, ayrıca üçlüteste gerek olmadığı kanısındadırlar. Bazıları ise üçlütestin anne adayında preeklampsi gelişip gelişmeyeceği konusunda da bilgiler verebilmesi nedeniyle üçlütestin 11-14 testi yapılmış olsa da yine de yapılması gerektiğini savunurlar.



Benzer Konular

28 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
8 Ocak 2009 / nünü Psikoloji ve Psikiyatri
25 Mart 2013 / smy05 Soru-Cevap
6 Temmuz 2010 / OZLEM MUTLUER Soru-Cevap