Arama

Çocukluk Çağı

Güncelleme: 12 Ekim 2011 Gösterim: 20.105 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ekim 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çocukluk Çağı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Çocukluk Çağı, bebekliğin sona erdiği yaklaşık 18. aydan, ergenlik döneminin başla­dığı 12-14 yaşlarına kadar süren bir evredir. Bebeklik dönemi sona erip çocukluk dönemi başlarken dört önemli değişiklik ortaya çıkar: Yürümeyi ve koşmayı öğrenen çocuk, böyle­ce yetişkinlerin yardımına gereksinim duyma­dan çevresini keşfetmeye başlar. Konuşmayı ilerlettikçe, çevresindekilerle daha iyi iletişim kurar. Çevresindeki dünyaya ilişkin anımsadı­ğı bilgiler ve simgeler aracılığıyla düşünerek bazı sorunları çözmeyi başarır. Yakınındaki insanları gözleyerek onları taklit eder.
Çocukluk dönemi,
  1. 18 aylıktan başlayarak altı yaşına kadar süren ilk çocukluk
  2. Yaklaşık altı yaşından başlayıp 12-14 yaşına kadar süren son çocukluk
olmak üzere başlıca iki döneme ayrılabilir. Bu dönemlerde çocukların dil, düşünce, davranış, başka çocuklarla sürdürdükleri ilişkiler, kendilerini ve başkalarını algılamaları açısından değişiklikler gözlenir.
İlk çocukluk döneminde, çocukların fizik­sel gereksinimleri ve güvenlikleriyle yetişkin­ler ve daha büyük çocuklar ilgilenirler. Yetiş­kinler aynı zamanda çocukların birtakım be­ceri ve değerler kazanmalarına, aile ve toplum yaşamına hazırlayıcı bilgiler edinmelerine de yardımcı olurlar. Bu dönem boyunca çocuklara, giderek daha fazla bağımsızlık ve sorumluluk tanınır. Çocukluk dönemini, er­genlik dönemi izler. Bu dönem de bir öğren­me dönemi olup, insanı yetişkinliğe hazırlar. Ne var ki, dünyanın bazı yörelerinde 14 yaşına gelmiş bir çocuk yetişkin sayılır; çalış­maya başlar, evlenir ve çocuk sahibi olur.

Çocuğun Gelişimini Etkileyen Öğeler
Çocuk başlıca iki etki altında gelişir:
  1. Birincisi, çocuğa deneyim kazandıran, öğrenimini belirleyen fiziksel ve toplumsal çevredir. Fiziksel çevre bitkiler, hayvanlar, evler, sokaklar ve taşıtların yanı sıra kitaplar, televizyon, araç gereçler ve oyuncaklar gibi nesneleri kapsar. Toplumsal çevre ise, çocuğun içinde bulundu­ğu çevresine ilişkin bilgileri edinmesini sağla­yan aile ve toplumun bireyleri ile katıldığı eğitsel, dinsel ya da eğlendirme amaçlı top­lumsal örgütlenmelerdir.
  2. Çocuğun gelişimindeki ikinci etken ise bi­yolojiktir. Çocuklara ana babalarından kahr tim yoluyla bir dizi gen geçer. Vücudun ne zaman ve nasıl bir gelişim göstereceğini, insan vücudundaki her hücrede bulunan bu genler belirler. Çocuğun cinsiyetini, göz, saç ve deri rengini belirleyen de genlerdir.
Vücut Gelişimi
Çocuklar tam olarak büyüdüklerinde iki ya­şındaki boylarının yaklaşık iki katına, ağırlık­larının ise dört katına ulaşırlar. Bu büyük değişiklik iki ile dokuz yaşları arasında yılda 5-8 cm ve 2-3 kg artışlarla yavaş yavaş gerçekleşir. Daha sonra, en erken 10 yaşında başlayan ve birkaç yıl süren hızlı bir büyü­meyle erişkinlikteki boylarına ulaşırlar. Bu hızlı büyüme dönemi, kızlarda erkek çocuk­lardan iki yıl önce başlar.
Çocukların boy ve ağırlıkları birbirinden değişiktir. Boy, kalıtım ve çevrenin çocuğun gelişimini nasıl etkilediğini gösterir. Boyu etkileyen biyolojik öğeler ırk, kalıtım ve cinsiyettir. Avrupalı ve Afrikalı çocukların Asyalı ve Güney Amerikalı çocuklardan daha uzun boylu olmalarına karşın, dünyanın en kısa boylu insanları olan Pigmeler de Afri­ka'da yaşar. Aynı toplumda yaşayan insanlar arasında bazı aileler ötekilerden daha uzun­dur. Ağırlık açısından kız ve erkek çocuklar arasında fazla fark olmamasına karşın, ortala­malara bakılacak olursa, erkekler kadınlar­dan daha uzun boyludur.
Beslenme, sağlık ve mutluluk boy uzunlu­ğunu belirleyen çevresel etkenler arasında yer alır. Bol ve iyi besin alan çocuklar alamayan­lardan daha hızlı büyürler ve daha uzun boylu olurlar. Çocuklar iyi beslenseler bile, kızamık gibi bazı hastalıklar sırasında büyüme durur. Hastalık sona erdiğinde eskisinden daha hızlı büyüyerek aradaki farkı kapatabilirler. Ne var ki, çok sık hastalanan çocuklar bu farkı hiçbir zaman kapatamayabilir. Mutsuz olan ya da kötü davranılan bazı çocuklarda ise büyümenin durduğuna rastlanmaktadır.

Dilin Gelişimi
İlk Çocukluk
Bu dönemde çocukların ko­nuşmasında köklü değişiklikler olur. 18 aylık bir çocuk 30 kadar sözcük bilir ve "su", "gel" gibi tek tek sözcüklerle konuşabilir. Bu beceri çocuğun nesneleri, hareketleri ve insanları tanımlamada simge olarak sözcük kullanma­yı öğrendiğini gösterir. Daha sonra, yaklaşık bir ay içinde sözcük dağarcığı birdenbire aşağı yukarı 70 sözcüğü bulur ve "Anne gel" gibi iki sözcükten oluşan cümleler kurmaya başlar. Altı yaşlarında ilk çocukluk dönemi sona erdiğinde ise yaklaşık 8 ile 14 bin arasında sözcük bilir ve uzun, düzgün cümleler kura­bilir.
Çocuğun ilk sözcük ve cümleleri çevresin­deki görünen dünya ile ilgilidir. Dört yaşına gelen bir çocuk, görebildikleri kadar, göre­medikleri ya da geçmiş ve gelecek ile ilgili olarak da konuşmaya başlar. Hiç olmamış olaylarla ilgili düşler ve öyküler anlatır.
Son Çocukluk
Çocuk büyüdükçe karma­şık düşünceleri dile getirmeye ve istediğini anlatmak için hangi sözcükleri seçeceğini düşünmeye başlar. Değişik insanlara göre konuşmasını ayarlamakta da ustalaşır. Yetiş­kinlerle saygılı ve resmi bir dille, arkadaşlarıy­la senlibenli konuşmayı öğrenir. Bebeklerle de "bebek diliyle" konuşur. Dilin inceliklerini kavrar; bilmece ve sözcük oyunlarından hoş­lanır, şiir ve öykü yazmaya başlayabilir. Bazı çocuklar arkadaşlarıyla birlikte geliştirdikleri gizli ve şifreli bir dil kullanır.

Beceri ve Düşüncelerin Gelişmesi
Çocukluk dönemi boyunca çocuklar dünyayı ve kendilerini tanımayı öğrendikleri gibi, başarılı birer yetişkin olmak için gerekli bece­rileri de öğrenirler. Kültürel farklılıklar yü­zünden, çocukların yetiştirilmesi bir toplum­dan ötekine farklılık gösterir. İlk çocukluk dönemindeki öğrenme süreci çocukları son­raki eğitime hazırlar.
İlk Çocukluk
Küçük çocuklar çok hareket­lidir, içinde yaşadıkları fiziksel ve toplumsal dünyayı büyük bir keyifle keşfederler. Göz­lem, taklit, deney ve oyun yoluyla keşiflerini sürdürürken, kendilerini de tanır ve neler yapabileceklerini öğrenirler. Çocuklar çok küçükken, ana babaları ya da bakıcıları onları korumalıdır, çünkü çocuklar bir köpeğin ısı-rabileceğini ya da ateşin yaktığını henüz bilmezler.
Bebek küçücükken bakar, dinler, dokunur, tadar ve hareket eder; bütün bunları düşün­meden, içgüdüsel olarak yapar. Büyüdükçe simgelerle düşünmeye başlar. Bundan sonra, her şeyin nasıl ve niçin olduğunu araştıran sorular gelir. İlk çocukluk döneminde henüz geleceğe ilişkin tasarıları yoktur. Zor bir sorunu çözmeye kalkan küçük bir çocuğun kısa zamanda kafası karışabilir. Küçük bir çocuk nesnelerin yalnızca nasıl göründüğünü düşünür; örneğin hareket eden her şeyin canlı olduğunu sanabilir.
İlk çocukluk döneminde çocuk tanıdığı insanlar, yerler ve olaylarla ilgili beklentiler ve görüşler oluşturmaya başlar. Fabrikalarda ve dükkânlarda neler olduğu, oyunların nasıl oynanacağı, yağmurun neden yağdığı ya da evlerinden yakınlarındaki bir yere nasıl gidile­ceğine ilişkin çeşitli düşünceler geliştirir. Ne var ki, küçük çocuğun düşünceleri eksik ya da yanlış olabilir; örneğin buğdayın fabrikada yetiştiği ya da nesnelerin aşağı düştüğü gibi yukarı da çıkabileceği ya da televizyonun içinde küçük insanların bulunduğunu sana­bilir.
Son Çocukluk
Günümüzde, dünyanın bir­çok ülkesinde 6-12 yaşlar arasındaki çocuklar için ilköğrenim zorunludur. Çocuklar bu dö­nemde, büyüdüklerinde gerekli olacak bilgi ve becerileri öğrenirler. Öte yandan, bazı top­lumlarda avcılık, çobanlık, dokumacılık, me­tal işçiliği ya da çocuk bakıcılığı gibi ustalık gerektiren işlerde çalışan büyüklerin yanında oynayarak ve çalışarak bu becerileri edinirler. Son çocukluk dönemi, genellikle çocukların doğrudan deneyerek öğrendikleri ve kendi kendilerine sorunlarını çözmenin yollarını aradıkları bir dönemdir. Ne var ki, gençler düşünme yoluyla sorunlarını çözme becerisini ancak ergenlik dönemine geldiklerinde kaza­nabilirler.

Toplumsal Gelişme
İlk Çocukluk
Bebeklik süresince çocuklar bakımlarını üstlenen yetişkinler ile yakın bir ilişki içinde olurlar ve onların yanındayken kendilerini güven içinde hissederler. Bu bakı­cılar çoğunlukla çocuğun ailesinden biridir. Çocuğun tanıdığı ve sevdiği bu kişi ya da kişiler yakınında bulunur, ona duygusal açı­dan destek olurlarsa, çocuk başkalarıyla dost­luk kurmaya ve dünyayı keşfetmeye daha istekli olur. Çocuklar yavaş yavaş bakıcıların­dan daha uzun sürelerle ayrı kalmaya başlar ve buna alışırlar. Bir anaokuluna giden ço­cuklar öğretmenleri ile ilişki kurar ve öteki çocuklarla arkadaş olurlar.
Küçük çocuklar duygularını fiziksel davra­nışlarla gösterme eğilimindedirler. Öfkelen­diklerinde vururlar ya da tekmelerler; sevin­diklerinde keyifle zıplar, sıçrar, koşar ya da bağırırlar. Aynı zamanda başkalarının da kendileri gibi düşündüğünü ve hissettiğini sanırlar; kendisinin sevdiği her şeyi herkesin de sevdiğini sanan küçük çocuk yetişkin birine oyuncak armağan edebilir. Çocuklar, doğru olmadığı ya da başkalarına zarar vereceği için değil, kendi başları derde girecek diye bir şeyin kötü olduğunu düşünürler.
Çocuklar çocukluk dönemi boyunca göz­lem ve taklit yoluyla, kitap, öykü ve televiz­yon aracılığıyla çeşitli insanların nasıl davran­dıklarını öğrenirler. Bu yüzden yetişkinler çocuklarının korku ve şiddet içeren televizyon programlarını izlemesine izin vermeyebilirler. Çocuklar özellikle kendilerine benzeyen kişi­lere ilgi göstererek onlar gibi olmak isterler. Kız çocuklar en çok annelerini ve ablalarını, erkek çocuklar ise babalarını ve ağabeylerini taklit ederler.
Farklı kültürlerde, çocukların öğrendikleri aile rolleri önemli ölçüde değişiklikler göste­rir. Dünyada pek çok çocuk anne, baba ve kardeşlerin birlikte yaşadığı bir aile çevresin­de büyür. Öte yandan, İran ya da Ortado­ğu'nun Müslüman topluluklarında bir kız çocuğu, küçük kardeşleriyle birlikte yaşamını kadınlar arasında geçirirken, ergin yaşta er­kek kardeşleri varsa, onlar da ailenin öbür erkek üyeleriyle birlikte evin ayrı bir bölü­münde yaşar.
Son Çocukluk
Bu dönemde arkadaşlar giderek çocuğun toplumsal dünyasının en önemli parçası durumuna gelir. Çocuk ayrıca başka kimselerin kendininkinden farklı duy­gu ve düşünceleri olabileceğini de anlamaya başlar. Duygularını hareketlerden çok söz­cüklerle dile getirir. Bazı davranışların niçin iyi ya da kötü olduğunu anlamaya başlar ve kendi davranış biçimlerini oluşturur. Ana babalar ve ailenin yetişkinleri çocukları ödül­lendirerek ya da cezalandırarak doğru bul­dukları davranış kalıplarını ve ahlaksal değer­leri onlara benimsetmeye çalışırlar. Bazı ço­cuklar yalnız sözle cezalandırılırken, bazıları hoşlandıkları bir şeyden yoksun bırakılarak ya da dayak gibi zararlı ve eski yöntemlerle cezalandırılır.

Çocuk Oyunları
Oyun, çocukluk dönemi boyunca önemli et­kinliklerden biridir. Çocuklar eğlenmek için oynarlar ve oynarken öğrenirler. Tırmanır­ken, yüzerken, bisiklete binerken ya da tahta ve çekiçle oynarken birtakım beceriler kaza­nır ve bunları başka alanlarda uygularlar. Takım oyunları dayanışma ve yarışma gibi toplumsal yaşamda geçerli davranış ölçütleri­ni öğretir. Satrançtan futbola kadar birçok oyun çocukların birtakım kuralları öğrenme­sini ve bu kurallara uymasını gerektirir. Bu da çocukta, kurallarla yönlendirilen davranış ve düşünce biçimlerinin gelişmesine katkıda bu­lunur. Boyalar ve müzik aletleri çocuğun ilgisini resme ve müziğe çeker. Sözcük oyun­ları dil yeteneğinin gelişmesine katkıda bulu­nur. Canlandırma oyunları öğrenme için önemli bir kaynak oluşturur. Çocuklar ana babalarını, itfaiyecileri, kovboyları, futbolcu­ları, şarkıcıları ya da öğretmenleri ve öğrencileri canlandırırken becerilerini sergiler ve başkalarıyla bir arada yaşamayı öğrenirler. (bak. Çocuk Oyunları)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
zhra - avatarı
zhra
Ziyaretçi
12 Ekim 2011       Mesaj #2
zhra - avatarı
Ziyaretçi
Tşkrrer Emeğiize Sağlık Çok Güzel Olmuş.
Sponsorlu Bağlantılar

Benzer Konular

14 Şubat 2008 / JuNe Taslak Konular
31 Mayıs 2015 / Kılıç Bey Mustafa Kemal ATATÜRK
23 Mart 2007 / kisaoglu Taslak Konular