Arama

Yapraklı Salon Bitkileri ve Bakımı - Sayfa 2

Güncelleme: 8 Temmuz 2016 Gösterim: 323.138 Cevap: 31
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
7 Şubat 2010       Mesaj #11
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

Begonya Bitkisi ve Bakımı

elatior

Dayanıklılığı, renk çeşidi ve yapraklarının renk ve biçimleriyle ülkemizde çok yaygın bir süs bitki olan begonyanın dünyada sayılan 900 türü vardır. Bu zengin türün yahnkat ya da katmerli, küçük çiçekli Begonia semperfiorens ve de köksaplı iri yalınkat ya da katmerli çiçekleri olan Begonia tubereux olanları, bahçe ve terasların sevilen çiçekli bitkileridir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bol çiçekli ve çok yıllık bir bitkidir. Yaz ve sonbahar aylarında çiçeklenir. Nem oranı yüksek ortamlarda sağlıklı gelişir. Yazın bitkinizi bolca sulayın ve yapraklarına su püskürtün. Kışınsa toprağı kurumayacak şekilde sulama yapın. Her yıl ilkbaharda saksısını değiştirin. Satın alırken, küçük bir saksıda bulunan, bol yapraklı ve parlak çiçekli olanları tercih edin. Yeni çıkan yapraklar küçükse bitkiniz çiçek açmıyorsa bitkinizin gübrelenmeye ihtiyacı var demektir. Mayıs-eylülarası begonyayı 15 günde bir gübreleyin.



Son düzenleyen perlina; 5 Kasım 2016 18:18
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
7 Şubat 2010       Mesaj #12
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

İLGİNÇ BİTKİLER

Arum zambağı


Arum zambağı döllenmeye hazır hale gelince keskin kokulu bir amonyak gazı (NH3) yaymaya başlar. Çiçeğin son derece ilginç bir yapısı vardır. Polenlerinin bulunduğu bölüm, beyaz yapraklı yapının içinde dip taraftadır ve dışarıdan görünmez. Bu yüzden sadece koku yaymak böceklerin dikkatini çekmek için yeterli değildir. Polenler döllenmeye hazır olduğunda zambak saldığı kokuyla birlikte çiçeğinin dışta kalan bölümünü de ısıtır. İşte bu yalnızca aydınlık saatlerde ve bir gün içerisinde gerçekleşen ısınma ve koku böcekler için çok çekicidir. Bu ısı ve koku nasıl ortaya çıkıyor sorusunu cevabını bulmaya çalışan bilim adamları bitkinin metabolizmasında gerçekleşen hızlanma sonucunda ortaya özel bir asit çıktığını bulmuşlardır.
Sponsorlu Bağlantılar

Glutanamik asit denen bu maddenin kimyasal yollarla parçalanması sonucunda çiçeğin yaydığı ısı ve koku oluşur. Bu sayede böcekler çiçeğe gelirler. Ne var ki böcekler için bu yeterli değildir çünkü arum zambağının polen tozları dipte kapalı torbacıklarda bulunur. Çiçek buna da hazırlıklıdır. Yağlı olan dış yüzeyi sebebiyle gelen böcekler kayarak aşağı çiçeğin içine düşerler ve bir daha da kaygan duvarlardan yukarı tırmanamazlar.Bulundukları bölümde çiçeğin dişi organlarının ürettiği şekerli bir sıvı vardır. Ayrıca gece olunca polenlerin kapalı olduğu torbacıklar da açılır ve böcekler bunlara bulanırlar.

Böcekler çiçeğin içinde bir gece kalırlar. Sabah olunca çiçeğin üzerinde bulunan dikenler bükülerek böceklerin yukarı tırmanması için merdiven işlevi görürler. Merdivenden tırmanan böcekler, özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz görevlerini yerine getirmek için dölleyici polen yükleriyle birlikte başka bir zambağa giderler.1

Passiflore çiçeği


İlgi çekici bir güzellikte olan Passiflore çiçeği, yaprakları üzerinde yer alan küçük iğneler sayesinde düşmanı olan tırtıllara karşı koyabilmektedir. Bu iğneler, yumurtadan çıkan tırtılların en ufak bir yer değiştirmesi halinde bedenlerine saplanır. Böylece, passiflore çiçeği, bu tırtıllar henüz doğup ona zarar vermeden önlemini almış olur.

Kardelenler


Çevremizdeki güzellikler bazen oldukça etkileyici biçimlerde belirirler. Kışın kar örtüsünün altında donmuş bir şekilde korunan kardelenler, baharda karların erimesi ile birlikte çiçek açarlar. Karların içinden çıkan bu muazzam güzellik ve renk cümbüşü, Allah'ın yaratışındaki kusursuzluğun ve ihtişamın örneklerinden yalnızca bir tanesidir.

Taş kaktüsü


Resimde görülen bu canlı kayalar gerçekte toprağın altında
gizlenmiş olan bir bitkinin etli yapraklarıdır. Çiçek açmadığı zamanlarda bir kayadan farksız olan taş kaktüs bitkisi aslında gerçek bir kaktüs değildir. Kayaya benzeyen görünüşü onun düşmanlarından çok iyi bir şekilde korunmasını sağlar.

Küstüm otu


Küstüm otunun çok ilginç bir savunma sistemi vardır. Bu bitkinin yapraklarına dokunulduğunda birkaç saniye içinde, sapla birlikte yapraklarının gövdeye doğru yaslandığı görülecektir. Eğer bitkiyi rahatsız eden etki devam ederse bu kez küstüm otu aşağıya doğru ikinci bir hareket yaparak gövdesinin üzerindeki sivri dikenleri ortaya çıkarır. Bu da böcekleri kaçırmak için yeterlidir. Bitkideki bu hareketi gerçekleştiren mekanizma elektrik akımlarıyla başlar. Bu akım aynı insan vücudundaki sinirlerden geçen akım gibidir. Bitkinin reaksiyonları bizde olduğu kadar hızlı değildir. Bununla birlikte bitki özünü taşıyan kanallar aracılığıyla iletilen elektrik sinyalleri 30 santimetrelik mesafeyi bir-iki saniye içinde geçer. Isı ne kadar yüksek olursa, reaksiyon o kadar hızlı olur. Her bir yaprağın dibi (yaprağın sapıyla birleştiği yerde), oldukça şişkindir. Buradaki hücreler sıvıyla doludur. Uyarı buraya ulaştığı zaman, yaprağın dibindeki şişkinliğin alt yarısı aniden suyunu boşaltır ve aynı anda diğer üst yarı, bu suyu kendi bünyesine alır. Ve yaprak aşağıya doğru düşer. Böylece uyarı saplar boyunca ilerlerken, yapraklar domino taşları gibi teker teker, ardı ardına kapanır. Bu şekilde bir savunma hareketinden sonra, bitkinin tekrar hücrelerini doldurup, yapraklarını açabilmesi için 20 dakika gereklidir.

Genlisia


Genlisianın tuzağı, hayvan bağırsağına benzer. Toprak altında dallanmış olan yaprakları, içi boş borular şeklindedir. Topraktan çekilen su bu borularda ilerler. Boruların uçlarındaki yarıklarda, bitkinin içine doğru yönelmiş bir akıntı vardır. Bu akıntı, bitkinin içinde su pompalayan tüycüklerden kaynaklanır. Su içindeki böcekler ve diğer organizmalar, akıntı nedeniyle boruların uçlarındaki yarıklardan içeri doğru sürüklenir. Bu sürüklenme boyunca geçtikleri her yer uçları aşağıya bakan kalın ve sert tüylerle kaplıdır. Tüycükler de birer sübap gibi iş görerek, böceği bitkinin içine doğru iten ikinci bir etki meydana getirirler. Kurban içerilere doğru ilerledikçe bir dizi öldürücü sindirim beziyle karşı karşıya gelir. Sonunda da Genlisianın besini olmaktan kurtulamaz.


Son düzenleyen perlina; 5 Kasım 2016 18:22
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
8 Şubat 2010       Mesaj #13
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

SALON ÇİÇEKLERİ


Günümüzün «sihirli halısı» SALON ÇİÇEKLERİ yetiştiricilerinin yeni bir buluşundan başka bir şey değildir. Bu halı, aşağı yukarı iki santimetre ka­lınlığında, süngerimsi bir maddeden yapılmış ve metre ile alınıp satılabilen herhangi bir kumaş gibidir.
Evin havadar, aydınlık, güneş alan sı­cacık bir köşesine yerleştirilen bu mo­dern «sihirli halı» dikkatle sulanır.Ve... «olağanüstü» sonuç beklenir»Birkaç gün geçince yüzeye ince ye­şil yapraklarla daha sonra ise renk ve görünüşleri her hafta değişen çi­çeklerle örtülür.
Bütün bunlar olur­ken ortada ne toprak, ne de saksı var­dır.Gerçekte süngerimsi yapılışta olan bu «sihirli halı» bitkiler için gerekli besinleri kapsar. «Halı» ya serpilen tohumlar, kendileri için elverişli or­tamı bulur bulmaz, hemen filizlenir, yaprak verir, çiçeklenirler.
«Sihirli Halı» öyle büyük boyda çiçek yetiştirdiği de söylenemez.
Ama onda yetişenler bizim çiçekçi dükkân­larında hayranlıkla seyrettiğimiz çi­çeklerde olduğu gibi pek çok emek ve bakım da istemezler.

SALON ÇİÇEKLERİ TROPİKAL BİTKİLERDİR


Bitkiler kapalı yerlerde yetiştirilmeye pek elverişli değillerdir. Ama bahçıvanlar bunlardan uygun gördüklerini seçer, bü­yük bir emek harcayıp salonlarda yaşaya­bilecek cinsleri aşılama yoluyla elde ederler.
Bunların çoğu tropikal ya da subtropikal bölgelerde yetişen bitki türlerinden üreti­lir. Bundan ötürü çok değişik görünüşlere sahiptirler.Yılın her mevsimi yeşil kalan ve yaprak­larını dökmeyen çiçekleri buna örnek ola­rak gösterebiliriz.
Bütün ağaçların «so­yunduğu» kış aylarında bile bu çiçekler, salonlarımızın en güzel süslerini meyda­na getirirler.Bunun yanısıra bir de iklim konusu ol­duğunu unutmamak gerekir: Modern apartmanların kış aylarında sahip olduk­ları ısı, bu bitkilerin yetiştikleri sıcak böl­gelere yaklaşıktır.Bununla birlikte onların evlerimizde ko­layca gelişebilmeleri için büyük dikkat harcamamız gerekir. Şimdi bakım için en önemli konuların neler olduğuna gelelim.

SAKSILAR


Toprak koymak için seçilen kap, içine dikilecek bit­kinin gelişen köklerini rahatça alacak genişlikte ol­malıdır. Kökler hiçbir zaman saksının iç çeperle­rine değmeme! idi r.Gelişen köklerin, saksının iç çeperlerine değmemesi seçilen kabın elverişli genişlikte olduğunu gösterir Plâstik vazolar ise hafiflikleri yönünden önemli bir üstünlüğe sahiptir. Bunların ağırlıkları birkaç gramı geçmediğinden duvarlara kolaylıkla asılabilir.

TOPRAK


Her bitki türü için ayrı bir ortam ve besin gerekir. Hanımeli'nin asitli, kaktüs'ün alkali maddeler bu­lunan topraklar içinde gelişmesini buna örnek ola­rak gösterebiliriz. Bununla birlikte hemen her bitki türünün yetiştiği «âdi toprak» kendisinden en çok yararlanılan bir ortam değerindedir. Bir de bildi­ğimiz bayağı topraktan çok daha hafif olan «funda toprağı» vardır. Besleyici madde yönünden 'zengin olan bu toprak bahçıvanlar tarafından kullanılır.

ISI VE NEMLİLİK


Salon bitkilerinin genellikle üç büyük düşmanı vardır. Birdenbîre meydana gelen ısı de­ğişimleri, soğuk hava akımları ve kuraklık. Onları uygun yer­lere kaldırmakla ilk iki tehli­keden koruyabilirsiniz. Üçün­cüsü için ise sağdaki resimde görülen usulleri uygulamanız gerekir.

Bitkinin çevre­sindeki havayı nemlendirme sis­temi:

(1) Bitkinin çevresinde sürekli olarak nemli yo­sunlar bulundur­mak gerekir. Böylece ıslak yosunlardan çıkan buğular, bitki yapraklarının altında biriktirilmiş olur. Bu yosun Çiçekçilerde satılır.
(2) Buharlaşma yoluyla bitkiyi nemlendirmeye yarayan suyun, kökleri çürütmemesi için saksı, ayrı olarak İçi çakılcıklarla do­lu bir kaba yerleştirilir.

SULAMA


Bitkileri çok fazla sulamamak en elverişli bir tutumdur. Aşı­rı sulama, toprağın havalan­masını engeller ve köklerin çü­rümesine yol açar. Bununla birlikte bu konuda genel bir kural bulunduğu da söylene­mez. Çünkü her bitki türü­nün kendine göre ayrı bir ba­kım istediğini unutmamak ge­rekir.
Bahçıvanlar, bir bitkinin su isteyip istemediğini anlamak için sert bir madde ile saksıya vururlar. Eğer saksı boş ve kof bir ses çıkarırsa bitkinin su istediği anlaşılır. İki çeşit sulama sistemi görülmektedir.
(1) Saksı, içi su ile dolu bir kaba daldırılarak bitki­nin kılcallıkla su emmesi sağlanır.
Ayda bir iki kere tekrarla­nacak bu iş için bitkinin bulunduğu saksıyı yarım
(2) Otomatik bir sulama sis­temi. Bitkinin ihtiyacı olan su, amyant ya da cam pamuğundan yapılmış bir fitille toprak kaba gelir.

PANADUS


Bu bitkinin bütün türleri (Pasifik pandanusu. Cava pandanusu v. b. gibi) her mevsim, bol ışık ve ısı ister. Aynı zamanda bitkinin saksıdan uzayan «ha* Va kökleri» ni de zedelememek gerekir. MIZRAKLI ROKET (Aechmea) — Amerika kökenli tropikal bir bitkidir. Sıcağı sever ve dayanıklıdır.

BEGONYA (Begonia)


Çiçek ve yaprakları­nın güzellikleriyle salonlarda aranan bu bit­kinin birçok türü vardır. Her zaman nemli bir toprak ister.

KANARYA OTU (Senecio)


Kanarya Adaları kökenli bir bitkidir. İyi ışık­landırılmış bir yerde birkaç hafta sak-lanılabilir. Çok su istemediği gibi yap­raklarını da ısiatmamaya dikkat etmek gerekir.

NOEL YILDIZI (Euphorbia pulcherri-ma)


Çiçeklerinin canlı renkleri, bü­tün kıs süresince evleri şenlendirir. Bu bitki hiçbir özel bakım da gerek­tirmez.

DEVETABANI veya AĞAÇSEVEN

(Philo-dendron)
Bu bitki Lâtince adıyla da çok tanınmıştır: Philodendron. Çeşitli türleri tropikal ormanlarda kendi ken­dine yetişir. Philodendron, nemli ve besin yönünden zengin bir toprak bu­lunca apartmanlarda da kolayca ye­tiştirilebilir.

KAUÇUK AĞACI (Ficus elestica)


Asya kökenli tropikal bir bitkidir. Sert ve parlak yapraklara sahip kauçuğun birçok çeşidi vardır. Işık ve nem­den hoşlanmakla birlikte sert ışınlar­dan da korumak gerekir. Kauçuğun geniş yapraklarını ıslak bir süngerle hafifçe silmek te çok yerinde bir ha­rekettir.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 09:13
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
13 Şubat 2010       Mesaj #14
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

GÜBRELEME


Tüm kültür bitkileri gibi iç mekan süs bitkileri üreticiliğinde de amaç nicelik ve nitelik yönünden yüksek ürün elde etmektir. Bu amaca ulaşmak için alınan kültürel önlemlerin başında gübreleme gelmektedir. Bitkiler yaşamların sürdürebilmek için bazı besin maddelerini kesinlikle almak zorundadır.
Bazı elementler vardır ki, bunlardan birisinin yokluğunda bile bitkiler olağan gelişmelerini göstermez ve bunlardan herhangi birisinin yerini bir başka element dolduramaz.
Bitkilerin yapısında fazlaca bulunan ve bitkiler tarafından çok miktarda gereksinme duyulan elementlere “ makro elementler” adı verilir. C, H, N , O , P, K , Ca , Mg , S bu gruba girer. Çok az miktarı bile bitkilerin gereksinmelerini karşılamaya yeten ve bitki bünyesinde çok az bulunan elementlerden ” Temel bitki besin maddeleri ” olarak bilinen N , P , ve K bitkisel organizmada fazla kullanıldığından, toprakta noksanlığına en çok rastlanan bitki besin maddeleri olmaktadırlar.
Günümüzde dünyada ve ülkemizde üretilen ticaret gübreleri genel olarak bu üç bitki besin maddesini içermektedir.

Ticaret Gübreleri :


1. Azotlu
2. Fosforlu
3. Potasyumlu ve bu üç besin maddesinde ikisini veya üçünü belirli oranlarda kapsayan
4. Kompoze ( karışık ) gübreler olarak gururlandırılırlar.

ÇİÇEKLER NE ZAMAN GÜBRELENMELİ:


Bir süs bitkisi bir saksıya ve ya bahçeye dikildiği zaman gübre de verilir. Fakat bu bitkiye uzun zaman yetmez. Bitkilerin gelişmelerinin en fazla olduğu zaman ilkbahar ve yaz aylarıdır. O halde bu sürelerde bitkileri düzenli olarak gübrelemek gerekir Sonbahar ve kış aylarında bitkilerde gelişme yavaşlar, hatta dinlenmeye çekilirler. Bu süre içinde gübre vermeye gerek yoktur.
Soğanlı , yumrulu, rizomlu çiçeklerin çiçeklenmeden önce bol bol gübreye ihtiyaçları olur.
Bitkinin besleyici maddeler ile ilk beslenmesi ilkbahar zamanında yapılır ve bunu toprağa karıştırılmış gübreyi bitkinin köküne yerleştirerek yapabilirsiniz. Gülün dip kısmında toplanma olmazsa, besleyici maddeler etrafa dağılır. Mayıs ayı sonunda özel gül gübresi ile güle ikinci bir gübreleme yapılır ve bundan sonra da mutlaka çok iyi sulama yapılması gerekir.
Ayrıca gübre ve torf’ dan oluşan bir karışım gül için çok faydalı olur. Temmuz Ağustos aylarında güllere o sene için son defa gübre ilave edilir. Bundan sonra başka bir gübreleme yapılmaması tavsiye edilir, ancak bu suretle ana gövde kış gelinceye kadar büyümeye devam eder.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 09:15
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
3 Mart 2010       Mesaj #15
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

BİTKİ ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR.


Bitkilerini sera veya dükkanlardan satın alıp bulunduğunuz ortama götürdüğünüzde, bazılarının yapraklarının hızla sarardığını, çiçeklerinin solduğunu, uzun süre yaşamadığını görebilirsiniz. Özellikle ithal bitkilerde meydana gelen olumsuzlukları, aldığımız bitkinin kalitesine, satıcıların yanlış yönlendirmesine bağlar, problemler tekrar ettiğinde bitki almamaya karar verir ve yeşil dostlarımızdan uzaklaşırız. Bitkilerin bozulmasının çeşitli nedenleri olabilir, ama kendi hatalarımızı da göz ardı etmemeliyiz.

Bitkiyi nereye koyacağımızı iyi bilmeli, onları uygun yerlere yerleştirmeliyiz. Doğru bitkiyi doğru yere koymazsak başarı sansımız oldukça azalır. Bitki hiçbir zaman koltuk, sandalye, vazo vs gibi istediğimiz köşeye koyabileceğimiz bir aksesuar değildir. İnsan isteklerine paralel ihtiyaçları olmadığı anlamına gelmez. Konuşmamaları veya hızlı hareket edememeleri onların farklı ihtiyaçları olduğunu göstermez. Onlar için sevgi de bir besindir.

Bazen saksıları ufak olduğu halde sadece sevgiyle büyüdükleri hayretle görülmüştür. Yeşil dostlarımızı seçerken ışık ve ısı şartlarını, bitkinin konulacağı yerin genişliği gibi etkenleri göz önünde bulundurmalıyız. Bütçemizi iyi belirlemeli ve karşımızdaki satıcıya ne istediğimizi tam olarak anlatmalıyız. Bitki boyları aynı olsa bile fiyatlarında büyük farklılıklar olabilir. Örneğin 160- 170 cm yükseklikte üç köklü Dracaena marginata ile aynı boydaki, ancak daha yaşlı olan üç köklü Dr. Compacta arasında üç kat fiyat farkı vardır.

Bitkiyi yerleştireceğimiz alan dar ise ve palmiyelerden hoşlanıyorsak, çabul büyüyen ve genişleyen Areca yerine, daha ağır ve yayılmadan büyüyen Kentia seçilmelidir. Direkt güneş alan bir ortamda Kentia, Dracaena marginata yerine, yaprakları güneşe daha dayanıklı Ficus veya Yucca kullanılmalıdır. Kısmi gölge olan ortamlarda Ficus benjamin, Fujer, yani eğrelti türleri yerine, daha ağır büyüyen, kalın gövdeli, koyu yeşil, etli yapraklı bitkiler kullanılmalıdır.

Salon bitkilerinin satın alındığı en uygun zaman, gelişme sezonları içinde iç ve dış ısının dengede olduğu ilkbahar ve sonbahar arasıdır. Kış aylarında seralardan 18-20 derecede ve nemli ortamlara alınan bitkiler, evlerin kuru ve sıcak havasında uzun süre bocalayacaktır.

Isı farklılıklarının artmasıyla birlikte bozulma riskide artar. Soğuk veya sıcak hava da zararlıdır. Hava ister soğuk, ister sıcak olsun, araba içinde bırakılan bitkiler çok kısa sürede kararır, yanar ve ölür.

Evlerdeki kuru havanın bitki üzerindeki olumsuzluğunu azaltmak için; satın alınan bitkinin yaprakları ve uçları yanık, kararmış, yırtılmış olmamalıdır. Yaprak üstünde veya gövdede hastalık belirtisi olabilecek yapışkan ve kabuğumsu oluşumlar bulunmamalı, goncalı bitkiler seçilmelidir.

Özellikle kış aylarında alınan bitkilerde ilk bir hafta on gün içerisinde görülen alt yapraklardaki birkaç sararma ve dökülme, ortam değişikliği nedeniyle normaldir, dökülmeler bir iki hafta içinde yavaşlar ve biter. Eğer yeni çıkan yapraklarda da yanmalar oluyorsa, bakım hatası yapılmaktadır. Büyük olasılıkla ortam bitki için çok kurudur. Ortamın ısısı düşürülmeli ve yapraklarına duş yaptırmalıdır. Sararma ve kuruma devam ederse bitkiyi aldığınız yere başvurmalı ve yardım almalısınız.

Aldığınız bitkinin kökleri saksı içini sarmış ve dışarı çıkmaya başlamışsa saksı hemen büyütülmelidir. Kökler saksı içini kaplamışsa, ancak yine de bitkiyi istediğiniz renkte ve yapıdaki bir başka saksıya geçirmek istiyorsanız, kökleri koparmadan, yaralamadan, saksı altına drenaj yaparak saksıyı değiştirebilirisiniz.

Bitkiler neden hastalanır?


Özenerek ve büyük paralar ödeyerek aldığımız bitkilerin, ev ve işyerlerinde kısa sürede sararması, yaprak dökmesi ve sonunda bozulması, bizi büyük ölçüde düş kırıklığına uğratır, onlardan soğumamıza neden olur. Bazen bu bozulmalar öylesine hızlı gelişir ki, ne olduğunu anlamadan bitki ölümü gerçekleşir. Bitkinin hastalanmasına yol açabilecek etkenleri sekiz başlıkta toplayabiliriz

1 - Susuzluk


Hiçbir bitki susuz yaşayamaz, kış aylarında sağlıklı bitkiler daha az suyla idare edebilseler de, gelişme döneminde susuz kalmaları ölüme neden olabilir

2 - Aşırı Su


Bitkinin suya ihtiyacı olduğu kadar havaya da ihtiyacı vardır. Özellikle yeşil bitkinin kış aylarında az su istemesine karşılık aşırı sulanması, ortamdan havayı uzaklaştırdığı ve bakteri hastalıklarına neden olduğu için çürümelere yol açar ve bitkiyi kurtarmak mümkün olmaz. Bitki bir dereceye kadar susuzlukla idare edebilse ve bu hasarı yaprak dökmeyle kurtarabilse bile; fazla su sonucu meydana gelen hasarların tedavisi zordur

3 - Aşırı Güneş


Aniden aşırı güneşe çıkarılan salon bitkilerinin yaprakları yanar; toprak sıcaktan kaskatı olur, kök yanmaları meydana gelir ve bitki ölür. Güneşe dayanıklı salon bitkileri bile, direk güneş ışığına alıştırarak çıkarılmalıdır

4 - Aşırı Soğuk


Kış aylarında gece ve gündüz ısı farklılıklarının çok olması sonucu bitki üşür ve şoka girer, yaprakları ve gövde yumuşamaya başlar. Bu durumu susuzluk olarak algılayıp su verecek olursak çok kısa süre içinde bitki bozulur

5 - Kuru Hava


Kış aylarında ortaya çıkan bu sorun sonucu, ortamdaki kuru hava bitkideki suyu bir sünger gibi emer, yaprak uçlarından başlayan kuruma tüm bitkiye yayılır, bitkide sağlıklı yaprak kalmaz

6 - Hava Akımı


İnsanların hava akımında kaldıklarında hastalanıp üşütmeleri gibi, bitkiler de üşür; bunun sonucu yapraklar sararır ve dökülür

7 - Işık Yetersizliği


Bitkinin ana ihtiyaçlarından olan ışığın yetersiz olduğu durumlarda, bitki aşırı ve düzensiz uzamaya başlar, yaprakları aşağı sarkar, gövde yaprakları taşıyamaz ve kırılır; çiçekli bitkilerde ise çiçek açma durur, ufalır ve hızla dökülür

8 - Sevgisizlik


Bitkileri sadece bir dekorasyon malzemesi gibi görüp, herhangi bir köşeye yerleştirip onlarla ilgilenmezsek, aklımıza geldiğinde su verip onlara gerekli özeni göstermezsek bozulurlar. Sevgi onları büyütecek, geliştirecek en önemli besinlerden biridir. Bitki bakımının birinci ve en önemli şartıdır.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 09:22
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
13 Mart 2010       Mesaj #16
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

Kauçuk Ağacı Bitkisi



c2cc8d45 6d2a 430f b2df 19fea5f50753
Evlerimizde, işyerlerimizde ve ofislerimizde büyütmesi basit olan süs bitkisidir. İri ve güzel yapraklı bitkinin yaprakları geniş ve alımlıdır. Belirli aralıklarla kendini yeniler. Basit büyümesi, hızlı gelişmesi ve her ortama uyum sağlamasından dolayı çok fazla tercih edilir. Neredeyse tüm toprak çeşitlerinde büyür. Aynı toprakla uzun süre kalabilen Kauçuk Ağacı bitkisi, yılda bir kez olmak üzere toprak ilavesi istemektedir.

Kauçuk ağacınızın gösterişli halini koruması için belirli aralıklarla bitkinize vitamin ve mineral desteğini sağlamalısınız.

Kauçuk Ağacı bitkisinin yetiştirilmesi, bakımı ve sulanması.


Yılın belirli gününde sararmış veya çürümüş yaprakları makas yardımıyla budanmalıdır. Kauçuk bitkisi rahat bir şekilde büyümek için güneş ışığına ihtiyaç duyar.Güneş ışığını aldığı bölgedeki yapraklar güneşe doğru bir eğilimde bulunur.Güneş ışığına yönelen bölgeyi belli aralıklarla bitkinin diğer güneş almayan kısımları ile yön değiştirilmelidir.

Yaprakları bulunduğu ortamda herhangi bir cisme temasta bulunmamalıdır.Rüzgârdan ve hava akımlarından her bitki gibi Kauçuk ağacı da olumsuz yönde etkilenmektedir.Bu sebepten ötürü Kauçuk ağacı bitkisi rüzgârdan ve hava akımından korunmalıdır.

Sulanırken önemli olan kuralların başında suyu bitkinin her bölgesine ulaşacak şekilde dökülmesi gerekiyor olduğudur.Bitkimizi sulamada kullandığımız kab her daim aynı ölçüde olmalı, sulama günlerimizde sabit ve aynı miktarda su kullanılmalıdır. Bitkide anormal bir gelişim görmediğimiz sürece sulama tekniğimizi değiştirmemeliyiz.Sulama çeşitleri yaz ve kış ayları olmak üzere iki türde yapılır.Yaz aylarında havanın sıcak ve nemli olmasından ötürü bitkinin toprağının kolay kuruyacağından Kauçuk ağacına haftada bulunduğu ortama göre 1 ya da 2 kez su verilmelidir.

Kış aylarında havanın soğuk olması nedeniyle ilk dikkat edilmesi gereken konu çeşmeden alınan soğuk suyun direk olarak bitkiye verilmesi bitkinin üşümesine, zamanla yapraklarının sararması, dökülmesine ve bitkinin kökünde çürümeye sebep olacaktır.En çok dikkat edilmesi gereken husus kış aylarında bitkilerimiz bulunduğu ortamda hava sıcaklığının en az 12 °C olmalıdır. Bu derecenin altındaki hava şartlarında bitkimizin yapraklarında sararma, solma ve bozulmalar başlar.

Özellikle kış aylarında bitkilerimizi sularken en çok dikkat edilmesi gereken konu bitkinin suyunu oda sıcaklığında vermemiz gerektiğidir.

Kauçuk Ağacı Bitkisinin Çoğaltılması:

Kauçuk ağacında birkaç dal gövde var ise bunların bir tanesini gövdeye yakın bir yerden keserek belli bir süre suya koyarak köklenmesini sağlamalıyız.Bu işlemden sonra köklenmiş dalımızı yeni bir saksıya uygun toprak ve uygun saksıya dikerek yeni bir Kauçuk ağacı bitkisi elde edebiliriz.
İşyerimizde, ofisimizde, evimizde çok büyümüş ve alt bölümünde yapraklarını dökmüş Kauçuk ağacı bitkinizin altındaki boşluğu, bitkinin toprağından çıkan gövdenin 35-40 cm üstünden keserek bitkimizi aynı köklendirme işlemine tabii tutarak 2. bir Kauçuk çiçeği elde etmiş oluruz.
Kauçuk çiçeğinizin saksıda kalan kesilmiş bölümünü hava akımından korumak amacıyla bu bölümü dondurucu silikon veya mum gibi cisimlerle havayla olan ilişkisini kesmelisiniz. Zamanla toprakta kalan kısım yaprak vermeye başlayacaktır.
1. ve 2. Kauçuk ağacı bitkinize de aynı sulama, yetiştirme ve bakım işlemlerini uygulamalısınız.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 14:50
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
20 Mart 2010       Mesaj #17
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

Kaynanadili (kaktüs)


Kaynanadili (Opuntia) kaktüsgiller (Cactaceae) familyasında sınıflanan bitki cinsi.
Türkçe'de İngilizce'deki prickly pears (dikenli armutlar) adına benzer şekilde topluca dikenli incirler adı ile anılan türleri içeren Opuntia ve İspanyolcada cholla ortak adı ile anılan türleri içeren Cylindropuntia alt cinslerine ayrılan bu cinsin tipik türü.
Türkçe'de "Eşek inciri" "Hint inciri" "Frenk inciri" "dikenli incir" ya da halk ağzında "kaynandili" olarak anılan Opuntia ficus-indica'dır.

Dikenli incirler (Opuntia alt cinsi) yassı ve yuvarlak bölümlerin eklemlenerek oluşturduğu gövdelere sahiptir. Cylindropuntia alt cinsinin türlerinde ise gövde bölümleri yassı değilindirik yapılıdır.

Gövdesi düz ve yassı büyük parçalar halinde eklemlidir ve üzerinde kabarcıklar bulunur. Büyük çiçekleri baharda ya da yaz başında açar. Olgunlaşmadan önce yeşil olan meyveleri olgunlaştığında erguvani renge dönüşür ve yenilebilir. Gövdesi yaşlandıkça olgunlaşır. Bol güneş alan yerlerde fazla suya geresinim duymadan yetişir. Her türlü toprağa uyum sağlayabilir

Memeli kaktüs

MAMMC4B0LLARC4B0A 300x225

Cactus’lerdendir, şekil ve görüntülerinin acayipliği dolayısıyla Avrupa ve Amerikalılarca çok makbuldür. Çeşitli cinsleri vardır. Her birinin şekli başka başkadır. Suya düşkün değildir. Kışın 20 günde bir kez su-lansa yeterlidir. Yazm haftada bir sulanabilir. Sıcak salonda yaşayabilir. Soğuktan korkar. Dikenli bir karpuz şeklinde olan bu fidanlar Firavun İnciri gibi bakılır. Tonrağı da aynıdır. Ömrü pek az süren güzel bir çiçek açar. Çiçekleri genellikle geceleyin açılır. Tohum ve fidanın üzerinde oluşan memeciklerden çoğaltılır.
Bunların diğer cinsleri üzerine aşısı bile yapılmaktadır.
Çiçekli iken ve büyürken çok çekici bir görünüşe sahip olup, yetiştirilmesi çok kolay bir bitkidir.
Hafif sıcak yerlerde iyi yetişen bitkinin, serin yerlerde sulanması dikkatle yapılmalıdır. Kışın üç haftada bir bol miktarda 1 su verilmelidir. Saksı toprağı da az miktarda sulanarak nemli tutulmalıdır. Sprey şeklinde sulama metodu bu bitkiye gelişirken uygulanmaz, ancak sivri uçları çok renkli olan ve yeni bir büyümeyi işaret eden bitkinin su miktarı yavaş yavaş arttırılır ve gerçek büyüme zamanında da günlük sprey yapılır.
Yaz aylarında iki günde bir sulama yeterlidir.
Bitki tohumdan çoğaltılabilir. Elekten geçirilmiş saksı kompostosu bulunan saksılara, toprağının hemen altında kalacak şekilde atılır. Saksıların üzeri de cam ya da kağıtla örtülerek sıcak bir yere konur. Genç bitkiler belirmeye başlayınca başka bir yere şaşırtılır, daha sonra da her biri ayrı ayrı saksılanırlar.
Yalnız, kuvvetli güneş ışığından korumak gereklidir.
Genel olarak kısa boyludurlar. Gövdeleri birçok küçük meme ya da yumrulacdan meydana gelmiştir. Bu yumruların uçlarından birçok küçük dikenler çıkmaktadır. Dikenler bazen bütün gövdeyi kaplar. Fakat genellikle çiçekleri ufaktır. Diğer Kaktüslere nazaran fazla aydınlık olmayan yerlerde de büyürler. Suyu geçiren kumlu topraklan severler. Bol bol yan sürgün verirler. Bunlar anadan ayrılmak suretiyle üretilir. Odalarda iyi yetişirler. Dikenleri beyaz, san, kırmızı ve kahverenkli olan çeşitleri vardır. Suyu saksının toprağına vermeli, bitkiyi asla ıslatmamalıdır.
Evlerde yetiştirilmeye elverişli olanlardan M. Glochidiata, M. Mazat-îanensis, M. Gracüis, M. Elegans’ı öneririz.

Çilli Begonya

Yapraklı Salon Bitkileri ve Bakımı

Tirmanan begonyalarin bakimi:


Isı: Kis aylarinda sicaklik 15 derecenin altina dusmemeli. Diger zamanlar icin ozel bir sicaklik ayarlamasi yapmak gerekmiyor.
Isik:Aydinlik fakat direk gunes isigi almayacak. Kis aylarinda ise birkac saat sabah veya aksam gunesi almasi gerekiyor. Arasira saksinin cevrilmesi tavsiye ediliyor.
Su Miktari: Ilkbahardan kisa kadar toprak nemli kalacak sekilde sulanmali (iki sulama arasinda topragin biraz kurumasina izin verilmeli) kisin ise su miktari azaltilmali.
Nem: Neme ihtiyaci olan bir cicek fakat kesinlikle nemli bir ortam saglamak icin yapraklari islatilmamali.
Saksi degistirme zamani: Her sene ilkbahar ayinda topragi degistirilmeli. Eger cicegin yapraklari rengini kaybediyorsa saksi degistirme zamani gelmis demektir.
Cogaltma: Ilkbahar ayinda cicekten kirilan dallar suya konulur ve koklendiginde dikilir.

Aşk Merdiveni - Eğreltiotu ( Fujer nephrolepsis )


Yetiştirmesi kolay az seçici ve çiçeklerle uğraşmaya başlayanlar için şık ve uygun bir bitkidir. Dekoratif formlu,kolayca büyüyen,dayanıklı,değişik boylarda ve renk tonlarında bitkilerdir.Zarif görünümlüdürler.

Yazın sık sık sulamak gerekir. Toprağı sürekli nemli tutulmalı ancak saksısında ve tabağında su birikmemesine dikkat edilmelidir. Drenajı iyi yapılan saksılarda uygun sulama ile devasa boyutlara ulaşabilir. Kışın da su konusunda hassas davranılmalı susuz kalmamasına dikkat
edilmelidir.

ÜRETME: Ayırma ile.
SAKSI DEĞİŞİMİ: 2-3 yılda bir ilkbaharda..
ÇİÇEKLENME DÖNEMİ:İlkbahar,yaz,sonbahar..
GÜBRELEME: nisan,ağustos arasında 15 günde bir.
BAKIM: yarı gölge bir yer,nem oranı yüksek bir ortam.gelişme döneminde çok sulanmalı
SULAMA: su isteği yaz döneminde fazladır.kışın nispeten toprak kuru bırakılmalıdır.
Her zaman yapraklarına su püskürtmekte fayda vardır.

FUJER(AŞK MERDİVENİ) (Nephrolopis)


Eğrelti denince ilk akla gelen fujer cinsidir.Kolay yetişmekle beraber ihmale hiç gelemezler. Humuslu toprak kullanılmalıdır.Toprağı asla kurutulmamalı,ancak kökleri çürüyecek kadar da fazla su verilmemelidir.

ÖZELLİKLERİ:
IŞIK: Direkt gün ışığından uzak aydınlık bir mekan idealdir. Kuzey ve doğuya bakan pencere önlerine konabilir.
ISI:Aşırı sıcağı sevmez.Isı 15- 20 derece arasında olmalıdır.
SULAMA:Toprağı daima nemli olmalıdır.
NEM:Çok önemlidir.Yapraklar her gün su püskürtülerek nemlendirilmelidir. Aksi halde yaprak uçları kahverengileşir. Eğreltiler yanlarından çıkan yavrular ayrılarak çoğaltılabilir.
Son düzenleyen perlina; 5 Kasım 2016 18:25
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
30 Mart 2010       Mesaj #18
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

BONSAİ


Ve işte zor doğa koşullarına rağmen, sarp dağların yamaçlarıyla kaya çatlaklarında boy veren kavruk cüce ağaç BONSAİ.

Saksıya taşınmış doğa olmanın ötesinde, kaba büyüklükleri güçsüz kılıp öze bakışı keskinleştiren bir dünya görüşünün de simgesi olan Bonsai, insan ve doğanın yetkin uyumunun ilginç bir sonucudur.

Uzmanlara göre gerçek Bonsai; Yönlendirilmek için kesilmeyen, budak yeri ve madeni tel taşımayan ağaçtır. Doğayı saksıda yaratmada mükemmeliği yakalamanın yolu iyi bir gözlem yeteneği, sabır, büyük bir ustalık ve özenden geçer. Ağacın yaşı ise, sanıldığı kadar büyük bir öncelik taşımaz; iyi bir Bonsai ikiyüz yıllık olabileceği gibi 10-15 yıllık da olabilir.

Günümüzde adeta sanayi dalı haline gelen Bonsai sanatı Batı'da da bir koleksiyon, dekoratif obje ve antika olmaktan öteye geçmez.

Bonsai kabı seçimi iyi bir Bonsai yetiştirmek için çok önemlidir. Genellikle renkli sırlı ya da sırsız toprak saksılar seçilmelidir. Yuvarlak, kare, oval, dikdörtgen, sekizgen ya da boğumlu olabilirler ve altlarında fazla suyun akabileceği bir ya da iki delik bulunmalıdır. Kapların boyut ve renk olarak ağaçla uyumlu olması çok önemlidir. Başlangıçta bitki küçük olduğundan, kabında bu oranda küçük olmasına dikkat edilir. Tohum ekilirken seçilen kap parmak ucu kadar yani içine bir tohumun sığabileceği kadar olmalıdır. Kap ne kadar küçük olursa kökleri o kadar az besin alacaktır. Burada amaç; bitkinin beslenmesine engel olmak değil, aksine bitkinin uzun yaşaması için sağlıklı bir ortam yaratmaktır. Saksı ağacın türüne ve köklerin yayılma alanına göre 2-7 yılda bir değiştirilmelidir. Yine burada dikkat edilecek bir başka konuda, her değişimde ağacın kabının bir öncekine göre 1-2 cm. büyük olmasıdır. Yetişkin bir Bonsai 30 ila 50 cm. arasındadır.

Görselliğin hoş bir şekilde sergilendiği Bonsai, bazen bir saksı içinde birden fazla ağacın bir araya gelmesiyle minyatür orman görünümü de alabilir.
Bonsai yetiştirmeye başlarken yapılması gereken ilk şey sonuçta nasıl bir bonsai istediğinize karar vermektir.

Ağaç ve saksısı şekil, desen ve renkleriyle bir bütünlük oluşturmalıdır. Bonsai ağacın kendisi değil ağaç ve saksı arasındaki görsel uyumdur. Ağacı bir saksıya dikmek ve gelişmesine bırakmak yeterli değildir. Bu şekilde bitki ağaç gibi durmayacak ve ömrü de uzun olmayacaktır. Gövde kalınından incesine tüm dallar şekillendirilerek ve gerekirse kesilerek uygun görüntü elde edil- meye çalışılır. Ağacın şekli belirginleştikten sonra düzenli kesim ve budamalarla son şekil elde edilir.

Bir bonsai bir çalıdan çok ağaca benzemelidir. Ağaçta belirli yaprak kümeleri ve aralarında belirgin boşluklar vardır, çalıda ise yapraklar tek bir küme oluşturur. Budama size uygun dal yapısını belirginleştirme imkanı verir. Bonsai yaşlandıkça, üzerinde değişiklikler yapabilir, bir dalını kesebilir, diğer birinin istediğiniz bir şekilde büyümesine izin verebilirsiniz.
Saksısını değiştirerek başka bir açıdan gösterir, daha güzel bir görüntü yakalayabilirsiniz.Tel sararak dalların da yerlerini istediğiniz yönde değiştirebilirsiniz. Gövde bonsai'nin kişiliğinin en önemli parçasıdır. Cılız ve zayıf görünüşlü gövde bonsai 'yi çirkinleştirir.
Toprak üzerinde görünen güzel kök oluşumu ve yukarı doğru incelen yapıdaki gövde en idealidir. En altta kalın dallar olmalı, dallar yukarı doğru incelmeli ve kısalmalıdır. Dallar arasındaki mesafe yukarı çıktıkca azalmalıdır. İki dal gövde de aynı yükseklikte olmamalı, dalın karşısı mutlaka boş olmalıdır. Bunların yanında bonsai' de kuru dallar bırakarak ağaca yaşlı havası verilebilir. Bonsai için kesin kurallar yoktur.
Herşey sizin özel zevkinize, ona bakış açınıza bağlıdır. Pahalı bir hobi olmamakla beraber, uzun süreli uğraşı ve sabır gerektirir. Başlangıçta bazı şeyler planlandığı gibi gitmeyebilir. Bir ağacın ölmesi sizi vazgeçirmemelidir. En usta kişinin dahi ağaçları ölebilir. Ancak tecrübe kazandıkca bunun daha az sıklıkta olduğunu göreceksiniz.

BONSAİ BAKIMI


SAKSILAR; Malzemeyi test etmenin en emin yolu saksının deliklerini kapatıp,suyun kuruma süresine bakmaktır.
Toprak -taş-beton-tahta malzemelerinin terleme özellikleri katkı ve elementlerine göre çok farklılık gösterebilir.
Klasik bonsai saksılarının alt tarafı sırsızdır-terleme yapabilsin diye.
Son yıllarda dünya pazarlarına ihraç edilen Uzakdoğu saksıları bu özelliği gösterememektedir.
Kil-kaolen ağırlıklı karışım yerine,yüksek ısıda kuvars-silisyum-demir ağırlıklı karışımlardan yaptıkları saksıların uzun ömürlü ama terleme özelliği olmadığından dolayı sulama ve ışık konularında dikkatli olunması gerekmektedir.
Terleme köklerin sigortasıdır;koyu renk saksının sıcaklığı güneş altında 50 dereceye kadar çıkabilir,terleyen saksı ise aynı ortamda en fazla 25 derece olur.
ISI; Farklı ısılara geçerken biraz alışma süresi bırakmanız gerekir.
IŞIK; Bonsai’nin cinsi ne olursa olsun eğik ışımayı almalı.Işıma tek yanlıysa arasıra saksıyı döndürmeniz gerekir.Işık azlığında ağaçlar yaprak alanlarını büyüterek tepki verirler,yaprakların büyük olması estetiği bozar.
Işık daha da azaldığında,dal aralarındaki yapraklar sararır-dökülür.
Reçineli ağaçlarda ışık azlığının uzun sürmesi tehlikelidir.
SU; Sulama konusu ‘hatalar’bölümünde kısmen anlatılmıştır.Suyun yapısallığı,elementleri,derişimleri gereğinden fazla derin konular.Oksijen hakkında yüzlerce,hidrojen için binlerce kitap-tez vardır.
binlerce de bu ikisinin birleşimi hakkında.Tabi ki ağaçlar açısından çok önemli ama evrenin elementi hidrojende de boğulmaya gerek yok.Ağacınız sağlam cins ise Ph derecelerinden fazla etkilenmeyecektir.

TOPRAK-GÜBRE; Besin zincirinin altlarında olan bitkiler,fabrika gibidir.Elementleri birleştirme ve
dönüştürme yetenekleri olan garip fabrikalar.Bir kayaçda büyüyen ağaç içinde kombine tesisler olan
3-5 element,biraz suyla çalışan muazzam dönüştürücü bilgisi olan enterasan bir varlıktır.Bu fabrikanın önüne organik gübre koyarsanız çok hoşlanır ve 1-2 tesisini kapatır,bir kısmını da yarım kapasiteye alır.
hazır bileşik gübrelerde ise kapanan tesis sayısı anormal artar.Ağacınız uzun sürelerde buna alışmışsa
bileşik gübreleri az da olsa vermeniz gerekir.Kapanan tesislerin tekrar faaliyete geçmesi çok uzun zaman alabilir.

BONSAİ GEÇMİŞİ


Bonsainin tarihsel gelişimi hakkında çeşitli söylentiler bulunmaktadır.Bu konuda M.Ö şu tarihte şöyle oldu– böyle gelişti tarzında uzak geçmişi çok sağlam kanıtlarla incelemiş gibi bilgi vermeyi uygun bulmuyorum.Net olmayan uzak geçmiş söylentilerine göre bonsai M.Ö 2000-3000’li yıllarda ortaya çıkmıştır.İnsanların resmi dahi hobi niyetine yapmadıkları bu dönemde bonsai yapmalarının bir amacı olmalı: İnanç yada gereksinim. 22 yüzyıl önce Çin'de doğan Bonsai sanatı 10.11. yy.'larda Budist rahiplerle birlikte Japonya'ya gelmiş. Bonsai ile ilgili en eski kaynakların 600'lü yıllarda- Tang Hanedanı Döneminde- yapılmış Çin minyatürleri olduğu belgeleniyorsa da, kimi araştırmacılar saksılarda yetiştirilmiş bazı çamlar ve meyve ağaçları ve bambuların görüldüğü bu minyatürlerden daha çok öncelere, İ.Ö. 206- İ.S. 221 yılları arasında hüküm süren Han Hanedanı dönemine kadar götürür.

Başlangıçta Japon derebeyleri (Shogunlar) için dinlendirici bir hobi ve felsefi düşünceye dalmak için bir araç özelliği taşıyan Bonsai, Uzakdoğu yaşam felsefesinin bir ifadesi sayılabilecek özelliklerine sahip olmasından dolayı yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelir. Ve küçücük bir saksı içerisinde ağaç yetiştirme işine kendini adayanların sayısı her geçen gün artar.
14. yüzyılda Çin'den Japonya'ya yoğun bir Bonsai ticareti söz konusu olmaya başlar. Doğanın yetkin uyumuna ulaşma çabası, inançlı kişileri etkiler ve yüzyıldan fazla yaşayan Bonsailer kişilerin ilgisini çeker.
İlk olarak göçebe orta Asya halkları ecza gereksinimlerini karşılamak amacıyla bodurlaştırılmış ağaç yapımına yönelmişlerdir.Daha sonraları Çinliler bodurlaştırılmış ağaç ile tanışmışlardır.Çinliler daha farklı tedavi yöntemlerine sahip oldukları için bodurlaştırılmış ağaç bu dönemde ecza ihtiyacı olmaktan çıkmıştır.Onlar bodurlaştırılmış ağacı inanç ve hobi boyutuyla almışlardır.
Daha sonraları Japonlar bonsai (bodurlaştırılmış ağaç) ile tanışmışlar.İşin içine estetik normlar ve kategoriler katarak bonsainin gelişimine katkıda bulunmuşlardır.

Batılılar ise bonsainin estetik yönü ile ilgilenerek bonsaiyi daha ekzentirik hale getirmişlerdir.
Bonsainin kendisinin de bir amacı vardır.

Bonsainin amacı insanda önem sıralamalarını bozmaktadır.Bonsaiye bireysel bir canlı olarak değer verilir,saygı duyulur.Ota,ağaca,karıncaya bakış değişmeye başladığında bonsai amacına ulaşmıştır
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 16:17
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
30 Mart 2010       Mesaj #19
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

Hastalıklar ve Zararlılar


Bitkiler de insanlar gibidir. Kendilerini ne kadar rahat hissederlerse o kadar az hasta olurlar. Doğal dirençleri onları hastalıklardan ve böceklerden korur. Ancak zayıf hava akışına, yüksek sıcaklıklara veya kötü bakıma (ki bazen önlenemez) maruz kaldıklarında mantarların ya da zararlıların ağına düşmekten kurtulamazlar. Önlem almak (dikkatli olmak ve bakımı iyi yapmak) bonsainiz için en iyi ilaçtır.

Bununla birlikte, bazen en uzman şekilde bakılan bitkiler dahi hastalanabilirler. Aşağıda en çok bilinen bonsai hastalıkları ve zararlılarının bir listesi yer almaktadır. Bu bilgileri kullanarak en erken ve etkili mücadeleyi yapabilirsiniz. Şanslıyız ki doğa ve bitki severler için hastalıklarla organik ve biyolojik yöntemleri kullanarak mücadele etmek artık daha kolay. Çünkü doğal ya da çevre dostu bir çok hazır ilaç kolayca bulunabiliyor.

Toz Küfü (Powdery Mildew)


Yaprakların üstünde meydana gelen bir mantar hastalığıdır. Genelde düşük hava akımından ya da buharlaşmanın mümkün olmadığı akşamın geç saatlerinde bitkiye su püskürtülmesi nedeniyle meydana gelir. Gerçek küf içerisinde çok fazla nitrojen bulunan bir gübreden de kaynaklanabilir. Mümkünse bitkinizi doğal bir antiküf mantar ilacı ile tedavi edin.

Downy Mildew (Çim Küfü)


Yaprakların alt tarafında, üzerinde sarı noktalar bulunan gri bölgeler oluşur. Bonsainin bulunduğu ortamdaki hava sirkülasyonu veya nem oranı iyi değilse ve topraktaki su oranı fazlaysa meydana gelir. Tedavi için bitkiyi daha iyi hava akımının olduğu bir yere yerleştirip kısa süre içerisinde üzerine mantar ilacı sıkın. 1 yemek kaşığı sodyum bikarbonatı (15ml) 2 yemek kaşığı bahçıvan yağı (horticultural oil'in Türkçesi ne olabilir ki) ile birlikte 1 litre suyun içinde eritip her iki tür mantar için de ilaç (püskürterek) olarak kullanabilirsiniz. Bazı bitkiler sprey yapıldıktan sonra hassas (photosensitive sözlüklerde yazmıyor) olabiliyorlar. O yüzden bu receteyi kullanmadan önce fidanlıklara danışın.

Kolorosiz (Chlorosis)


Bonsainizin yapraklarının damarları yeşilken yaprakları sararıyorsa koloroz olumş demektir. Demir eksikliğinden kaynaklanan bu rahatsızlık suya CHELATED demir takviyesi yaparak giderilebilir.

İsli Küf (Sooty Mold)


Özellikle daha yaşlı yapraklarda siyah, is/kuruma benzer bir tortu görülür ve sadece bonsainin bir tarafında oluşur. Bu mantar genellikle yaprak bitleri tarafından saldırıya uğradıktan sonra oluşur. Mantar bu yaprak/bitki bitlerinin salgıladığı sıvının üzerinde gelişir. Bonsainizi bire bir bitkiye sıktığınız bir ilaçla (contact insecticide) tedavi edin.

Kök Çürümesi (Root Rot)


Toprağın dibinde suyun uzun süre kalması veya çok ağır gübreleme nedeniyle meydana gelir. Yaprakların renk kaybetmesine ve dalların kırılmasına yol açar. Kahverengileşmiş veya lapa gibi olmuş sorunlu kökler ve kök lifleri kesilerek alınmalıdır. Köklerin hastalıklı bölgeleri kesildikten sonra bonsainin yeni bir toprağa ekilip sulamasına dikkat edilmelidir. Bunu takip eden birkaç hafta boyunca su miktarının düşürülüp suyu bünyesine almasını sağlayacak köklerin oluşması gerekmektedir. En az 8 hafta boyunca bonsainizi gübrelemeyin. Ayrıca bu iyileşme döneminde bitkiyi direk güneş ışığına maruz bırakmayın.

Pas (Rust)


Mantar türü bir hastalık olan pas hastalığında, yaprakların alt tarafında, turuncu veya kahverengi izler ve hatta kabarcıklar oluşur ve bunlar daha sonra kıvrılıp dökülür. İzler ve kabarcıklar, sıcak-nemli ortamlarda çabucak gelişen Phragmidium mantarından hastalık kapılması nedeniyle meydana gelir. Aşırı potasyum verilmesi pas oluşumunu hızlandırır.

Siyah Nokta (Black Spot)


Siyah nokta bir diğer tehlikeli mantar türüdür ve genellikle yapraklara (Karaağaçları/Elm ise özellikle sever) zarar verir. Yapraklar giderek siyah noktalarla kaplanmaya başlar ve sonunda kıvrılıp büzüşerek düşerler. Önlemeye yönelik olarak genel amaçlı bir mantar ilacı kullanmak genelde siyah noktalarla karşılaşmanızı önler. Eğer bonsainizde bu hastalığı tespit etmişseniz sülfür veya mancozeb (ne demek bilmiyorum) temelli bir ürün işinize yarayacaktır.

Yetersiz Beslenmeden Kaynaklanan Hastalıklar

- Potasyum eksikliği nedeniyle yaprakların kenarları sararıp büzüşerek düşebilir.
- Nitrojen eksikliği fotosentezi engelleyerek yaprakların solmasına ve bitkinin sap kısımlarında kahverengi lekelere neden olabilir.
- Magnezyum eksikliği bitkinin çiçeklenme sürecini etkileyerek çiçeklerin seyrekleşmesine sebep olabilir. Ayrıca yaprakların hafifçe sararmasına da yol açar.
- Fosfor eksikliği de çiçeklenmeyi sınırlandırıp yaprakların (yeşil kalsalar dahi) erkenden dökülmesine sebebiyet verebilir.
Yukarıdaki maddelerin eksikliğinden kaynaklanan tüm hastalıklar doğru ve dengeli bir gübreleme programıyla tedavi edilebilir. Doğru gübreyi kullanmanın önemi de burada ortaya çıkar.

Gübre seçimi, her bir ağacınızın neye ihtiyacı olduğu ve gelişme sürecinin nasıl işlediği konuları hesaba katılarak yapılmalıdır.

Pamukçuk (Canker)


Bir mantar türü hastalıktan çok bakteriyel hastalıktır. Ağaç kabuğunun şişmesi ve CALLOSITY (sertleşme olabilir ama tam tercümesini bulamadım) şeklinde kendini gösterir. Hastalıklı aletler kullanarak yapılan budamalardan sonra ortaya çıkar. Bu da aşılama bıçaklarının veya bahçıvan makaslarının ağızlarının kullanılmadan önce ateşten geçirilmesinin ne kadar akıllıca olduğunu gösterir. Pamukçuğu kontrol edebilmenin tek yolu hastalıklı bölgeyi kesmektir (dalı veya hastalıklı kesimi kesmek). Kestiğiniz bölgeleri kesim macunu sürerek kapatmayı unutmayın ki hem yaraları daha çabuk iyileşsin hem de tekrar aynı yerden mikrop kapmasın. Kesilen bölümü hemen yakmak ve kullanılan aleti temizlemek de çok önemlidir.

Virüs Kaynaklı Hastalıklar


Diğer hastalıklara göre nadiren karşılaştığımız bu hastalıkları durdurmanın tek yolu hastalanmış bölgeyi kesmektir ki böylece diğer ağaçlara da yayılmasını ve bir salgın halini almasını önleyebiliriz.

Bitkiler açısından şüphesiz en tehlikeli virüs kaynaklı hastalık mozaiktir. Mozaik, yapraklardaki yeşil ve sarı çizgiler veya buna benzer şekillerle yaprağın damarları boyunca kendini gösterir ve sonunda yapraklar büzülür, kurur ve düşer.

Zararlı böceklerle yararlı böcekler kullanılarak da başarıyla mücadele edilebilir. Özellikle erken teşhis yapıldığı zaman. Zararlı böceklerin doğal düşmanları olan böcekleri kullanmak bahçe işleri ile uğraşanlar için ilk başta kabul edilmesi zor bir konudur. Fakat zararlılarla mücadelede bu doğal süreci fark ettiklerinde yöntemin etkinliği karşısında ikna olmaktadırlar.

Bu yaklaşımın altında yatan temel felsefe organizmaları kendi arasında kavga ettirmektir. Zararlı böceklerin doğal düşmanlarını kullanarak üremeleri engellenebilir. Ancak bu doğal düşman olmadığı zaman kolayca üreyip ağacınızın sonunu hazırlayabilirler.

Yararlı böcekleri/yırtıcıları kullanırken bilmeniz gereken nokta bunların yiyecekleri (zararlı böcekler) olduğu sürece yaşayacakları, bitince bunların da ortadan kaybolacaklarıdır.

Bu yöntemin işe yaraması için sıcaklık en az 18ºC (64ºF) olmalıdır. Ayrıca bu yöntemin kimyasallarla mücadele etmek kadar hızlı işlemeyeceğini eklememiz gerekiyor. Sabırlı olun, bonsai ile uğraşmak zaten sabır işidir. Şimdi bazı bilinen zararlı böcek türlerini inceleyelim.

Yaprak Bitleri (Aphid)


Genelde yaprakların alt taraflarında ya da yeni çıkan bir tomurcukta bulunurlar. Tam manasıyla bitkilerin hayatını emerek bitirirler. Çoğu zaman kurtulmak için bonsainize bir duş yaptırmak faydalı olacaktır. Eğer işe yaramazsa bonsainizi içerisinde pyrethrum bulunan bir ilaç (örneğin Metasytox) püskürterek ilaçlayın. Eğer doğal düşmanlarını kullanmak istiyorsanız 'yaprak biti aslanı' olarak bilinen dantel kanatlı larvalar (Lacewing larvae) kullanarak başarıya ulaşabilirsiniz. Ayrıca sarı not kağıtları (arkası yapıştırıcılı olanlar) uçan yaprak bitlerine karşı etkilidir. Sarı renk böcekleri etkiler ve kağıdın üstüne konan böcekler buraya yapışıp kalır.

Scale


Küçük, kahverengi bir böcektir ve yaprak altlarında ya da gövde üzerinde tümsek şeklinde bir izmiş gibi görünürler. Çoğunlukla tırnakla ya da bir kürdan yardımıyla yok edilebilir. Ya da metile ispirtoya (methylated spirit) batırılmış bir pamuğu üstlerine ve etraflarına sürebilirsiniz. Faydası olmazsa beklemiş yağ (dormant oil) veya borax ve gazyağı (kerosene) karışımı içeren bir bahçe spreyini püskürtebilirsiniz.

Örümcek Kenesi/Akarı (Spider Mite)


Sararan yaprakları çevreleyen ağlar oluşursa anlayın ki bu böcek ağacınızdadır. Elinizdeki beyaz bir kağıdın üstünde ağacı sallarsanız kağıdın üstüne düşen akarları/keneleri görebilirsiniz. Genelde kırmızı renkli toz ya da paprika (bir çeşit kırmızı renkli toz baharat) gibi görünürler, bazen de kahverengi ya da sarı olabilirler. Bu böcekleri bir büyüteçle de görebilirsiniz ve kurtulmak isterseniz Metasystox (oxydemeton-methyl) veya Pentac (dienochlor) ya da bir akar ilacı kullanabilirsiniz. Örümcek akarları erken fark ederseniz ya da iyileşmelerinden sonra koruyucu amaçlı kullanmak isterseniz, örümcek akarların doğal düşmanı olan yırtıcı akarları (predatory mite) kullanabilirsiniz.

Bahar Kuyruğu (Springtail)


Toprağın içinde veya üstünde yaşarlar. Zıplayarak hareket ederler. Tek bir tanesinin bulunması oldukça yararlı sayılabilir ama çoğaldıkları zaman köklere saldırarak zararlı olurlar. Sadece ıslak toprak içerisinde çoğalırlar ve başa çıkmak için evde kullanılan spreylerden (sıradan böcek ilaçları) yararlanılabilir.


Beyaz Sinek (Whitefly)


Genelde Sageretia, pomegranate ve Hibiscus'larda bulunur. En iyi, taze hava akışının olmadığı ve kuru alanlarda gelişirler. Larva ve yumurtaları genelde yaprakların altlarında saklanır. Bazen yaprakların üstünde sarı serpinti şeklinde lekeler görünür. Doğal düşmanları ichneumon eşekarısıdır (ichneumon wasp). Ayrıca petrol bazlı (oil emulsion'u ben böyle çevirdim) veya direk üstlerine sıkılacak türde diğer böcek ilaçları ile

Un Böceği (Mealy Bug)


Dalların, yeni sürgünlerin ve yaprakların üst kısımlarında duran pamuk toplarına benzerler. Bunların içlerinde küçük böcekler saklanırlar ve mumumsu bir tabakayla kaplı muhafaza içinde yırtıcı böceklerden korunmuş olurlar. Hastalıklı bonsainizi pyrethrum spreyi kullanarak tedavi edebilirsiniz. Bunların doğal düşmanları yoktur.

Kök Un Böcekleri (Root Mealy Bug)


Yaprakların sararmasına ve sıklıkla bonsainin ölümüne sebep olur. Bonsainizi saksısından çıkarıp köklerini incelediğinizde beyaz/gri renkli, pamuk yığınlarına benzeyen şeyler görürseniz ağacınız bu böceklerin saldırısına uğramış demektir. Tedavi için 'diazinon' kullanabilirsiniz, eğer durum ağırsa toprağı sulandırılmış 'Metasystox' ile sulayabilirsiniz.

Tırtıl (Caterpillar)


Tırtılların birçok türü vardır ve hepsi de yapraklar konusunda acayip iştahlı hayvanlardır. Bonsailerin yapraklarına, kimi zaman tümden yok etmeye varacak kadar ağır saldırılarda bulunurlar.
Bazıları gün ışığında ortaya çıkmadan önce yaprakların altındaki kozalarında saklanırlar. Kendilerini ipeksi ağların içine sardıklarından diğer adları 'tortrix tırtılı' (tortrix caterpillar-ne demekse)dır. Bazen de yaprak ve çiçek tomurcuklarında gelişirler.
Tırtılları yok etmek, bazen böcek ilaçlarına dayanıklı olabildiklerinden her zaman kolay olmaz. Gördüğünüz yerde elle toplayıp, yok edin. Yapraklarda uzun süre kalan pudra tipi bir ilaç, bunların yiyerek ilacı almasına neden olacağı için güzel sonuç verebilir. Ağacın tabanına yerleştirilmiş bir miktar yapıştırıcı da bunları yakalamak için yararlı olabilir. Böylece güvelerin sonbahar akşamlarında yapraklara tırmanıp yumurta bırakmalarının da önüne geçilmiş olacaktır.

Böcek Larvaları (Insect Larvae)


Bazı böcekler bonsai toprağıa, özellikle kök sistemine yumurtalarını bırakabilirler. Yumurtadan yeni çıkan larvalar taze köklere fazlasıyla düşkündürler ve büyük bir iştahla bunları silip süpürerek ağacın gelişmesini sekteye uğratırlar. Bu yüzden saksı değişimlerinde gözünüzü açık tutup gördüğünüz böcek larvalarını elinizle yok edin. Ayrıca bunlara karşı HCH türü bir ilaç da kullanabilirsiniz.

Karıncalar (Ant)


Karıncalar birkaç bakımda uğraşması çetin böceklerdir. Yaprak/bitki bitlerine olan düşkünlüklerinden dolayı (bu böceklerin çıkardıkları salgılarla da beslenirler), aslında bu bitleri 'işledikleri' söylenebilir. Bitleri bir bitkiden diğerine taşıyıp onları uğurböceği gibi düşmanlarından korurlar. Bu dostlarına ve besinlerine yakın olmak için toprağın içinde köklerin etrafında yuvalar yaparak ve tüneller kazarak kök sistemini perişan ederler. Kurtulmanın tek çaresi kök sistemlerinin süt kısımlarında bunlar için tuzaklar kurmaktır. Eğer kök yumağının içerisinde yuvalanmışlarsa ağacı saksısından çıkarıp köklerini taramak ve görülen yuvaları hemen yok etmek gerekir. Bu şekilde de kolayca ortadan kaldırılabilirler.

Bonsainize yönelik böcek saldırıları ile uğraşırken aklınızda kalması gereken şunları aklınızda tutun: Nerede toprak varsa orada hayat vardır ve Hareket eden herşey tehlikeli değildir. Gün geçtikçe daha dikkatli gözleriniz olacak ve neyin zararlı olup neyin olmadığını anlayabileceksiniz. Bazı ağaç türleri bazı ilaçlara kötü tepki vermektedirler. Bu yüzden ilaç kullanmadan önce uzmanından bilgi alın.

Bir tedaviyi uygulamaya başladığınızda savaşı kazandığınızı düşünüp hemen uygulamayı kesmeyin. Hastalık ya da böceğin etkileri geçse de en azından 2-3 kere daha tedaviye devam edin. Böylece bazı böceklerin arkalarında bıraktıkları yumurtaların da yok olduğundan emin olabilirsiniz.

Bütün böcek ilaçlarının ve diğer kimyasalların üzerlerinin güzelce işaretlenmiş, içerikleri yazılmış olarak şişelerinde, çocukların ve evcil hayvanlarınızın ulaşamayacağı yerlerde saklayın. İlaçların talimatlarını iyice okuyun ve kimyasalları uygularken diğer insanları ve evcil hayvanları ortamdan uzaklaştırın. İyi havalanmış bir ortamda püskürtme yapın. Kendinizi maske ve eldivenle koruyun.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 16:09
Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
2 Nisan 2010       Mesaj #20
Eylül - avatarı
Ziyaretçi

Dieffenbachia (Tropic Snow, Dumb Cane)



Difenbahya bitkisinin bakimi ise soyle:

Diffenbachia

Isi: Normal veya normalden biraz fazla oda sicakligi ideal.
Isik: Kisin aydinlik, yazin ise yari golge olan bir yere yerlestirilmeli.
Su Miktari: Ilkbahardan kisa kadar normal sulayin. Kisin ise su miktarini azaltin. Fazla su verilmesi koklerinin curuyup yapraklarinin sararmasina ve cicegin olmesine sebep olur.
Nem: Yapraklarina firsat buldukca su puskurtun. Ara sirada yapraklarini nemli bir bezle silin veya yikayabilirseniz yikayin.
Saksi Degistirme Zamani: Her sene ilkbahar ayinda saksisini degistirebilirsiniz.

Dieffenbachia da gorulebilecek bazi hastaliklar ise sunlar:

  • Eger Dieffenbachiayi gereginden fazla sularsaniz kucuk siyah boceklerin etrafta ucucmaya basladigini goreceksiniz. Ben cicekler icin hazir toprak kullaniyorum. Malum bu topraklarda cicegin gelisimi acisindan cok verimli. Dolayisiyla ara sira bu bocekleri ciceklerimin etrafinda goruyorum. Bunlardan kurtulmanin en iyi yolu cicegi belli bir sure sulamamak. Bu bocekler nemli topraklarda kolay uruyorlar. Eger topragin ustunu bir catal yardimiyla karistirip havalandirirsaniz ve belli bir muddet su koymazsaniz boceklerden kurtulmus olursunuz.
  • Eger kisin cicek soguk bir yerde kalirsa altta bulunan yapraklari sararirir ve burusur.
  • Bitkinin yapraklari rengini ve canliligini kaybederse sebebi bitkinin direk gunes isigina maruz kalmasidir.
  • Eger bitkinin genc yapraklari sararip dusuyorsa sebebi oda sicakliginin cok dusuk olmasi yada evdeki havanin kuru olmasidir.
  • Eger yapraklarin ucu kahverengi ise sebebi topragin uzun sure kuru kalmasi veya cicegin soguga maruz kalmasidir.
Son düzenleyen perlina; 8 Temmuz 2016 16:38

Benzer Konular

22 Ağustos 2013 / Misafir Sağlıklı Yaşam
7 Mayıs 2019 / MaRCeLLCaT X-Sözlük