Arama

Karadeniz Bölgesi Halk Oyunları - Horon

Güncelleme: 10 Kasım 2016 Gösterim: 29.431 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Kasım 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Horon

Ad:  horon.jpg
Gösterim: 10760
Boyut:  68.9 KB

HORAN olarak da bilinir, el ele tutuşulup sıra ya da halka oluşturularak oynanan halk oyunu. Özellikle Doğu Karadeniz yöresinde yaygındır. “Horum”, “horom”, “horun”, “foron” gibi adlarla da anılır.
Sponsorlu Bağlantılar

Çoğunlukla erkekler tarafından oynanır. Ama “kız horonu”, “kadın horonu” ve “sallama” gibi kadınlar tarafından oynanan horonlar da vardır. Bunların çoğu, erkek horonlarına göre daha yumuşak olan ve çömelme figürüne yer verilmeden, özel türküler eşliğinde oynanan “nanay” türündedir. Ayrıca “rahat horon”, “alaca horon” diye bilinen ve eşler ya da yakın akrabaların kadın erkek birlikte oynadıkları karma horonlar da görülür. Bunlar da çömelmeden, düz yürüme biçiminde oynanan oyunlardır.

Horonda oyuncu sayısı 2-8 arasında değişebilir. “Kılıç horonu”, “bıçak horonu” gibi oyunlar iki kişiyle oynanır. Şenliklerde çok sayıda insanın uzun bir dizi oluşturarak horon oynadığı da olur.

Horonu “çavuş”, “horoncu başı” ya da “horon başı” yönetir. Çalgıcı da dışarıdan oyunun genel görünüşünü düzenler ve çeşitli komutlar vererek oyuncuları yönlendirir. Horon belli bir sıra izlenerek oynanır. Yörelere göre değişen bu sıralamaya “horon faslı” denir. Kıyı bölgelerinde oyuna genellikle kemençe, iç kesimlerde ise davul zurna ya da bağlama eşlik eder. Artvin ve çevresinde eşlik için tulum, akordeon ve mey de kullanılır. Kadınlar kendileri için özel olarak çalan bir kemençeci bulamazlarsa tef, darbuka, hatta tencere ve güğümle tempo tutarak oynarlar.

Horonda dizi oluştururken halay ve barda olduğu gibi omuzdan tutulmaz. İki kişiyle oynanan horonlarda ise el ele tutuşmak söz konusu değildir. Oyun sırasında vücudun ustalıkla titretilmesi, diz kırma, sağa sola açılma, öne eğilirken ellerin aşağı indirilmesi, ellerin yukarı kaldırılması, tepinerek, çömelerek, yürüyerek yapılan hareketler horonların belli başlı figürleridir.

Horoncular, yörelere göre az çok değişmekle birlikte, genel olarak uçları düğümlenmiş siyah başlık takar, beyaz ipekliden siyah düğmeli işlik, sol omuzdan iliklenen iki sıra gümüş düğmeli ve işlemeli siyah yelek, ağı körüklü, dar paçalı, siyah çuhadan zıpka, keçi derisinden körüksüz çizme giyerler. Hamayıl, pazubent, köstek, kemer, koltuk bıçağı ve kemere takılan kama da giysileri tamamlayan belli başlı parçalardır.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 22:47
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Kasım 2008       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
HORON
Halk oyunları bakımından Horon yöresındedir.Karadeniz’in bu şirin kentinde danslar kadın ve erkekler tarafından ayrı ayrı yada birlikte icra edilir.Erkek danslarındaki hareketli,sert figürler kadın danslarında aynı hareketlilikte fakat daha yumuşaktır. Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar. Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır. Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların tipik, yöreye özgü Folkloru ve Halk Oyunları da böylece oluşur. Dogu Karadeniz yöresindeki oyunların özgün çalgısı kemençedir. Ancak horonlar açık yerlerde ve köy meydanlarıda cura, davul ve zurna ile oynanmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar

Oyuncuların birbirine tutunarak dizi biçiminde ve disiplinli bir şekilde oynadıkları horonların bazıları türkülüdür. Horonlar açık havada, dügünlerde 20-30 kişi çember şeklinde tutunarak oynanır. Çemberin içinde bulunan kemençeci aynı, zamanda horonu yönetir. Horon genellikle davul, zurna, kemençe veya az da olsa kaval eşliğinde insanların kol kola tutuşarak sağa doğru hareket etmek suretiyle, çalgı aletlerinin ritmine uyularak dizlerin gevşeyip toplanmasıyla oluşturulan kıvrak ve canlı hareketler topluluğu sonucu meydana gelir. "Horon tepme" şeklinde konuşulur. Komutla oynandığı gibi kız (bayan) horonlarında komuta bağlı kalınmadanda oynanır. Kasaba ve şehirlerde oynanan horonlar kopmadan sürdürülen bir bütün, birbirine baglanarak oynanan bir potpuri gibidir. Yörede kız ve erkekler horonları bir arada oynadıkları gibi ayrı gruplar halinde de sürdürebilirler.

Horonların Oynandığı Yerler Ve Etkilendiği Unsurlar:


Horonun atik, kıvrak ve çabuk hareketleri, suyun kaynaması hamsinin kıvrak hareketleri insanlarının atik ve çevik olduğunu anımsatır. Kızlı erkekli olduğu gibi sade kız; sade erkeklerce de oynanabilir. Kız ve erkek horonları oynanırken becerikli ve gönüllü kişilerce mahalli türkü eşliğinde de oynanabilir.Horonlar neşeli zamanlarda; Bayram, düğün, dernek, askere uğurlama ve arkadaşlar arasında düzenlenen eğlencelerde oynanır. Yürekleri dolduran coşkular, sevinçler buralarda horona dönüşür. Nerede bir durak, bir oturak yeri varsa orası ''HORONDÜZÜ'' dür. üstünde horon oynanmayan tek bir düzlük yoktur Karadeniz'de...Horon Karadenizin soluk alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır. Horon doğa ile insanın elele, kol kola şahlanışıdır. Karadeniz'e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır.

Horonda görülen öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile çapa yapılması gibidir. Horoncuların el tutması ve hamle yapmaları ile belcilerin ''VOL ATMA'' hamleleri aynıdır. Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır. Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar.Bayanlar, zaten folklorik kıyafet giyen giysilerle erkekler de ise beyaz gömlek üzerine siyah veya lacivert yelek ve pantolon beyaz çorap siyah ayakkabı giydikleri bunları tabanca ve köstekli saatle süslenerek oluşan görüntüler hakimdir.

Horonlar Üç Bölümden Oluşur:


1. DÜZ HORON BÖLÜMÜ:
Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. Bundan ötürü oyunun bu bölümüne ''ağır horon bölümü'' de denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar. Gelen komutla ''yenlik yenlik'' ''alaşağı'' ya da ''ufak ufak'' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir.

2. YENLİK BÖLÜMÜ:
Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. Komutçudan gelen ''alaşağa'', ''aloğlum'', ''kimola'', ''taktum'', ''yıkoğlum'' veya ''ıslık'' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir.

3. SERT BÖLÜMÜ:
Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.

OYUN ÇEŞİTLERİ:
  • Horon Kurma,
  • Siksara,
  • Kozangel,
  • Eskiya Horonu,
  • Biçak Oyunu,
  • Hissa,
  • Sis Dagi,
  • Sallama'lar
  • Karşılama
Oyunlara eşlik eden müzik aletleri şunlardır:
  • Kemençe
  • Davul
  • Cura


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 19:50
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
17 Kasım 2009       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Horon


Kemençe eşliğinde Horon oynayan Karadenizliler
Horon veya bazı yörelerde horom, Doğu Karadeniz bölgesi'nde oynanılan geleneksel halk danslarının genel adıdır. Samsun ilinin doğusundan başlayarak Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin sahili ve kısmen iç kesimlerde oynanan çevik hareketli oyunlardır.

Dağılım


Anadolu


Karadeniz bölgesi nde Samsun sınırlarından Gürcistan sınırına kadar olan bölgede, düğün, nişan, asker uğurlama , yayla şenlikleri gibi toplu eğlencelerde kaval Orf, Sürmene,Mesudiye,Aybastı, Hopa Kemalpaşa, KLARNET(Ordu yöresindeki adıyla gırnata)Ordu(merkez),Perşembe,Ulubey,Gülyalı,Fatsa,Ünye) ,kemençe ,(Ordu, Giresun,Gümüşhane, Trabzon, Rize) ,akordion (hopa,arhavi,borçka(azbir kısmı)) ya da tulum ([Rize, Artvin(hopa,arhavi,borçka(bir kısmı)) eşliğinde, yalnız erkekler (erkek horonu), yalnız kızlar/kadınlar (kız horonu) ya da kız-erkek karışık (karma horon) olarak; türkü eşliğinde (sözlü horon) ya da sadece çalgı eşliğinde; düz çizgi, yarım daire ya da halka yapısı formunda; hızlı ve çevik hareketlerle oynanmaktadır.

Acara ve Yunanistan


Bölge dışında, savaşlar sonucunda göç edip daha çok Adapazarı, İzmit, Bolu, Bursa gibi illere yerleşen Karadenizli muhacirler ile 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesinde bölgeden Yunanistan’a gönderilen Hıristiyan Rumlar ve Gürcistan ’ın Acara bölgesi nin halkı tarafından, horon milli bir dans olarak oynanmaktadır. Düz Horon(Omal), Deli Horon, Acara Horonu, Hemşin Horonu, Artvin yöresinde oynanan horon çeşitlerinden birkaçıdır.

Horon çeşitleri


Karadeniz dışında Anadolu ve Yunanistan ’da çeşitli halk oyunlarında her iki formda yaygındır. Lucian ’ın (MS 125-190) bahsettiği geleneksel oyuncuların zincir oluşturduğu dans aynı isimle halen daha Ege adaları nda oynanılmakta olup, önce birbirinden ayrı oynayan erkek ve kadın gurupların karışarak oyunu birlikte oynaması Karadeniz horonlarında da izlenmektedir. Düz sıra halinde veya dairesel olarak oynanılan horonda, hangi formun orjinal olduğunu saptamak oldukça güçtür

Artvin horonları, Rize ve Trabzon gibi sahil kesiminde oynanan horonlara göre daha değişik bir yapıdadır. Sahilde oynanan horonlarda, çok hızlı omuz silkme ve ayak sallama figürleri karakteristik iken, Artvin horonlarında hareketler daha çok tüm vücudun hareketi, ayakların sertçe yere basması vb. biçimindedir. Yine sahil horonlarında çalgı kemençe iken, Artvin’de tulum ve akordeon dur. Öztürk de Trabzon Bölgesi horonlarını daha doğudaki Laz, Hemşin, Gürcü horonlarından ayıran önemli bir farkın Trabzon horonlarında öne çıkarılan omuz silkme figürü olduğunu yazıyor .artvin de horon lazlar ın yaşadığı hopa,arhavi ve borçka(bir kısmı)ve gürcü köylerinde geleneksel olarak oynanmakta olup artvin in iç kesimlerinde artvin kıpçak türk'leri nin oyunları davul ve zurna eşliğinde BAR oyunları ve ahıska kafkas dansı oynanır. En az beş kişi ile oynanan horonlar, oyunları iyi bilen, yaşça büyük, sevilen ve sayılan bir kişi tarafından yönetilir. Oynayanları coşturmak için söylenen “kollar dik”, “dik oyna” “vurdu-çıktı” gibi komut ve “ii-hu ii-hu!” gibi naralarla oyuncular daha da neşelenir ve hareketlenirler.

Erkekler tarafından oynanan horonlar ne kadar hızlı ve sert ise, kadınların oynadığı ve “kız horonu” denen horonlar da o kadar yumuşak ve zarif hareketlerle oynanır. Kadın-erkek karışık oynanan horonlarda bu hızlı ve sert hareketlere kadınların da uyum sağladıkları, erkekler kadar ustalıkla oynadıkları görülür.

Horonlar, türkü eşliğinde (sözlü horon) ya da Sallama, Sıksara (Sera) horonlarında olduğu gibi sadece çalgı eşliğinde, sadece kadınlar (kız horonu), sadece erkekler (erkek horonu) ya da kadın erkek karışık (karma horon) olarak, düz bir sıra halinde ya da halka oluşturularak oynanır.

Saygun, Artvin horonlarını genel olarak “koşmalı horonlar” ve “koşmasız horonlar” diye ikiye ayırıyor ve “seyahat esnasında koşmasızlardan bir-ikisini mümkün oldu ise de koşmalı nev’ine hiç tesadüf edemediğim cihetle bu nev’ine ait misâl veremiyeceğim” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Düz horonlara gelince: Koşmasız horonlar, Artvin’in esas sazı olan “tulum zurna”nın refakati ile icra edilirler. Tulum zurnanın her raksa aid olarak mütemadiyen tekrarlandığı kısa motifleri icra eden sazcının, melodinin ritmine göre ayağını vurması âdettir. Bu oyunların birçok nev’ileri vardır: “Deli horonu”, Sâlyabasa, Titreme oyunu, “Kabak havası” bu cümledendir. Bunlara âid olarak kısa motifleri sazcı icra ederken, oyuncuların teşkil ettiği halkanın ortasında bulunur. Oyuncuların yarım daire halinde raks etmeleri de vakidir" (Saygun, 1937).

Doğu Karadeniz'in kapısı konumunda bulunan ve Türkiye de en çok fındık yetiştirilen il olan Ordu'da oynanan Gürcü horonu,mısıroğlu horonu,milli horon,Boztepe horonu,kol horonu,melet horonu,Perşembe horonu,nalcı horonu,iskilip horonu,eşkiya horonu da Karadeniz Bölgesinde oynanan horon türlerine örnektir.

Çamlıhemşin’den horon çeşitleri: Rize, Hemşin, Yüksek Hemşin, Papilat, Memetina, Bakos, Çarişka, Aleka, Sırtlı, Mahmutoğlu, Gant, Hevrek, Hanlakıt, Yali, Çano

Horon terminolojisi


Her horonun bir pişme, coşma noktası bulunmaktadır. Oyuncuların elleri yukarı-dayken horonbaşının ya da kemençecinin "şimula" ya da "alaşağı" komutuyla horoncular adım atarak omuz titretme hareketini içeren aşağı alma hareketini yaparlar. Horon oyna-yanlar, kemençeci hatta seyredenler oyun sırasında kendilerinden geçerek anlamsız sesler çıkartabilir, horoncuları gayrete getirmek için naralar atabilir, tıslayabilir ya da gayret sözleri sarfedebilirler.

Artvin ili, Borçka ilçesinden bu tür sözlere örnekler (Gürcüce): Şuhto bico (oyna oğlan), şeni celi (senin belin), şeni hdeba (sana yakışır), elias gogonebia (elias kızlar), hehe lamazat lamazat (hehheh güzel güzel), gogonebia ahla (kızlar şimdi), pehpeh suhto suhto (atla atla), hoho çemo hute (sarıl bana), ahla bicebo (şimdi oğlanlar), rcalebi geyhade ahla (geline bak şimdi), malemoooy (çabuk gel)... (Öztürk, 2005). Horonlar, horonbaşının verdiği komutlarla oynanır. Artvin horonlarında verilen bu tür komutlara örnekler: Deli Horon’da: Başla, başla-işle, işle, işle-kollar üste, kollar siya-kındır oyna, dura dura-kollar çabuk-gel oguna diza-vur orta topuk, gel horo, alasiya, az vur oyna, tek çökme. Hemşin Horonu’nda: Siya, siya-savuş, savuş-geldum, geç-geç-te, dura-geldi Hemşin.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 19:49
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
25 Ekim 2010       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi
Doğu Karadeniz bölgesinde Samsun ili sınırlarından Gürcistan sınırına kadar olan bölgede kız, erkek veya karma olarak düğün, asker uğurlama, nişan ve yayla şenlikleri gibi toplu eğlencelerde kaval (Of, Sürmene, Hopa Kemalpaşa), davul- zurna ( Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane), kemençe (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Gümüşhane), akordiyon (Borçka, Şavşat) veya tulum (Rize, Artvin) eşliğinde oynanan geleneksel dans çeşitlerinin adı.

Yörede tek başına oynanılan köçek (Rumca köçekika) ve kolbastı oyunları horon kategorisine girmemektedir. Bölge dışında Osmanlı – Rus savaşları sonucunda Adapazarı, İzmit, Bolu civarına yerleştirilen Karadenizli muhacirler, 1923 mübadelesinde bölgeden Yunanistan’a gönderilen Hristiyan Rumlar ve Gürcistan’ın Acara yöresinde horon milli bir dans olarak oynanmaktadır.

Horonlar türkü eşliğinde (sözlü horon)


sallama, sıksara (Sera) horonlarında olduğu gibi sadece çalgı eşliğinde, sadece kadınlar (kız horonu), sadece erkekler (erkek horonu) veya kadın erkek karışık (karma horon) olarak, düz bir sıra halinde yada halka oluşturularak oynanılabilir. Kadınlar özellikle kına gecelerinde tef ve fincan eşliğinde, gügümün tersinin dövülmesiyle çıkan sesler eşliğinde horon oynarlar. En basit horon çeşitleri bile köyden köye değişebilecek motif ve farklılıklar içerebilir.

Sürmene karşılamasında olduğu gibi bir oyun, denizciliğin avantajlarından faydalanılarak farklı bir bölgeden getirilip bölgeye mal edilebilir:

“Sürmene ilçesindeki karşılama türü bir oyunda bayanların ikişer ikişer karşılıklı oynadıkları görülmektedir. Ancak, Giresun karşılamasına çok benzeyen bu oyunun, halkı denizci olan ve diğer ilçelere göre dışarıya daha erken açılmış olan Sürmeneye başka yörelerden geldiği sanılmaktadır. Ayrıca yine Sürmene ve Çaykara’da oynanan sallama horonunda oyuncular zaman zaman ellerini bırakıp yanlara dönüp el çırpmaktadır. Bu harekeler kuvvetli olasılıkla, söz konusu ilçelerin Bayburt’a çok yakın olan yay-lalarında Bayburt oyunlarından etkilenerek yöreye geçmiştir. Kadınlarda kollar aşağıda olur ya da oyun bir tempoya ulaşınca dirsekler bükülüp “yarım” durumuna getirilir. Tonya ve Çaykara’nın bazı köyleri dı-şında bayanların kollarını tam kaldırdıkları görülmemiştir. Erkeklerde ise kollar aşağı-da yarım, yukarıda yere paralel ve tam yukarıda tutulabilir. Yarım kol tutuşu genellikle millet horonu gibi rahat oyunlarda görülür.

Tonya yöresi horonlarında kollar genellikle yukarıda yere paralel tutulur. Diğer ilçelerin horonlarında ise erkeklerde kollar tam yukarıda olur” Yaz aylarını yüksek ve serin yaylalarda geçiren Karadeniz köylüsü, yayla şenlikleri farklı köylerden köylülerle biraraya gelir ve bu birliktelik karşılıklı kültür etkilişimini de tetikler. Trabzon yöresindeki folklorik zenginliğin bir nedeni de doğu ilçeleri olan Sürmene ve Of köylülerinin Bayburt; batı ilçeleri olan Tonya ve Maçka köylülerinin ise Gümüşhane sınırındaki yaylalara gitmeleri ve o bölgeye ait kültürü de yaylacılık sayesinde benimseyip kendi kültürlerine katmalarıdır. Bayburt ve Gümüşhane’de hatta daha güneydeki Doğu Anadolu illerinde bar adıyla oynanan pek çok oyun, horon adıyla, küçük farklılıklarla Trabzon kültürüne dahil olmuştur. Örnek olarak Erzincan’da oynanan iki ayak, üçayak, tamzara, temurağa ve koçari barlarını sayabiliriz.

Oyun çeşitleri benzerlik göstermekle birlikte, Trabzon, Rize merkez ve Giresun’dan farklı olarak, Hemşin ve Doğu Rize ve Artvin sahilinde yaşıyan Laz’ların horon terminolojisi farklıdır. Trabzon Bölgesi horonlarını daha doğudaki Laz, Hemşin, Gürcü horonlarından ve Bayburt barlarından ayıran önemli bir fark Trabzon horonlarında öne çıkarılan omuz silkme figürüdür.

Çamlıhemşin’den horon çeşitleri:


Rize, Hemşin, Yüksekhemşin, Papilat, Memetina, Bakos, Ḉarişka, Aleka, Sırtlı, Mahmutoğlu, Gant, Hevrek, Hanlakıt, Yali, Çano (Ayder Bülyeni)
Her horonun bir pişme, coşma noktası bulunmaktadır. Oyuncuların elleri yukarı-dayken horonbaşının ya da kemençecinin şimula veya alaşağı komutuyla horoncular adım atarak omuz titretme hareketini içeren aşağı alma hareketini yaparlar. Horon oyna-yanlar, kemençeci hatta seyredenler oyun sırasında kendilerinden geçerek anlamsız sesler çıkartabilir, horoncuları gayrete getirmek için naralar atabilir, tıslayabilir ya da gayret sözleri sarfedebilirler.

Artvin ili, Borçka ilçesinden bu tür sözlere örnekler (Gürcüce):


Şuhto bico (oyna oğlan), şeni celi (senin belin), şeni ḫdeba (sana yakışır), elias go-gonebia (elias kızlar), ḫeḫe lamazat lamazat (hehheh güzel güzel), gogonebia aḫla (kız-lar şimdi), peḫpeḫ suḫto suḫto (atla atla), ḫoḫo çemo ḫute (sarıl bana), aḫla bicebo (şimdi oğlanlar), rcalebi geyḫade aḫla (geline bak şimdi), malemoooy (çabuk gel)…

Maçahel’de sama “dans, dans etmek” (Gürcüce sama) anlamında olduğu halde bu bölgede yaşayan Gürcüler, danslarını, tıpkı komşuları gibi horon olarak adlandırmaktadır.

Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 19:48
plum - avatarı
plum
Ziyaretçi
28 Şubat 2013       Mesaj #5
plum - avatarı
Ziyaretçi
Karadenizlilerin, tüm vücudu titreterek, silkerek ve "ha uşak ha" diyerek oynadıkları horon; günlük yaşamlarının vazgeçilmez bir parçasıdır.. Horon onların mutluluğunun simgesidir. Horon oynarken yapılan bu figürlerin denizden tutulmuş balığı simgelediği öne sürülür. Karadeniz'de oynanan halk oyunlarının ortak ismidir horon. bu sözcük horon oynamak anlamına gelen oxoronu fiili ile ifade edilir. Horon oynarken kullanılan enstrümanlar, ritm ve figür özellikleri yöreden yöreye farklılık gösterir. Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Arhavi ve Hopa yörelerinde enstrüman olarak tulum, Artvin yöresinde akordion, Trabzon ve Giresun'da ise kemençe kullanılır. Kemençe eşlik çalgısı olarak tulumun bulunmadığı zaman horon oynarken kullanılır. Ayrıca kemençe eşliğinde Karadenizlilere özgü destan türünde şarkılar da söylenmektedir ki kemençenin arasında en yaygın kullanımı da bu alandır.

Tulum (guda) eşliğinde oynanan horonlar hala canlılığını sürdürmektedir. Halk müziği, özellikle imece şarkıları ve horon içinde söylenen şarkılar, kişi ve gruplar arasında yapılan atışmalar Laz folkloru içinde önemli bir yer tutar.
Doğu Karadeniz, engebeli coğrafyasına, hırçın denizine ve sınırlı tarımsal üretimine rağmen tarih boyunca bir çok kültüre beşik olmuş. Bu kültürel çeşitliliği, diline, geleneklerine ve danslarına da yansıtmıştır. Çok küçük bir coğrafyada bu denli farklılığın uyumlu birlikteliği folklorik zenginliği de beraberinde getirmiştir.

Doğu Karadeniz’de oynanan Halk Oyunlarına ortak bir isim olarak Horon denilmektedir.
Horon Doğu Karadenizde oynanan oyunların ortak adıdır olmasına ancak gerek kullanılan enstrümanlar gerekse ritm, figür özellikleri itibariyle yöreden yöreye farklılıklar gösterir. Rize’den itibaren Trabzon ve Giresun yörelerinde enstrüman olarak kemençe, davul-zurna ve kaval, Çayeli’nden doğuya doğru gidildikçe Pazar, Hemşin, Çamlıhemşin, Ardeşen, Fındıklı, Arhavi ve Hopa’da tulum, Artvin yöresinde ise ağırlıklı olarak akordion kullanılmaktadır.

Tulumla oynanan horonlar Çayeli’nden Trabzon’a doğru gidildikçe bıçakla kesilircesine yerini kemençeye bırakır.
Lazlar ve Hemşinliler horonu tulum eşliğinde oynarlar. Laz oyunları ve Hemşin oyunları figür ve ritm özellikleri bakımından aynıdır. Ancak Lazlar’ın horonu, daha hırçın, sert, ve haşin oynadıkları, Hemşinliler’in ise daha estetik ve ymuşak bir tarzda horonu yorumladıkları görülür. Danslarda ortaya çıkan bu durum aslında her iki halkın kişilikleri hakında önemli ipuçları sunmaktadır.

Kemençe ile oynanan
oyunlarda görülen omuz titretmeler tulumla oynanan oyunlarda pek rastlanmaz. Tüm horon türlerinde hareketler çok seri ve çabuk olmasına rağmen tulumla oynanan oyunlarda hareketler yuvarlaktır, ani ve keskin dönüşler yoktur. Bütün vucut aynı anda aynı yöne doğru hareket eder. Tulum sesinde bir derinlik vardır ve Oyunların oynanma süresi arttıkça dinsel ayinleri andıran mistik bir havaya bürünür.

Karadeniz halk dansları kendi içinde farklılıklar gösterir. Doğu’da Hopa - Pazar arası, Batı’da ise Çayeli ve Trabzon arası bölge kültürel ve dilsel olarak farklılaşırken bu farklılık oyunlara da yansımıştır. Tulumla oynanan horon türünde de gerek tulumun melodik yapısı ve gerek horon figürlerinde farklılıklar bulunmaktadır. Batı Hemşinlileri (Pazar) ile Doğu (Hopa) Hemşinlileri hem horonlarda hemde dilsel özellikler bakımından farklılıklar gösterirler.

Tulum, dünyanın birçok yerinde benzerlerine rastlanan bir enstrümandır. İskoçların Gayda’sı, Fransızların Cornemuse’si gibi. Milliyetçi görüş tulumun bir Türk halk çalgısı olduğunu iddia eder. Fransızlar’ın pochette, İngilizler’in kit adını verdiği yaylı çaygıyla akraba olan karadeniz kemençesinin Anadolu’ya nezaman geldiği ve hangi yoldan girdiğini belirlemek güçtür.
Kemençe Lazlar arasında kullanılan bir müzik aletidir. Çok yaygın olmamakla birlikte eşlik çalgısı olarak tulumun bulunamadığı zaman horon oynarken kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca kemençe eşliğinde Lazlar’a özgü destan türünde şarkılar da söylenmektedir ki kemençenin Lazlar arasında en yaygın kullanımı da bu alandır. 80’li yılların ortalarına kadar Arhavi’li Yaşar Turna ve Pazar’lı Ahmet Güngör kemençe ile Lazca şarkılar söylemişler ve birçok plak yapmışlardır. Lazlar tulum kadar olmasada kemençeyi kendilerine yakın bulurlar ve kullanırlar. Nevar ki Lazlar’ın kullandığı kemençe ve kemençeyi kullanış biçimleri Trabzon ve çevresine oranla yapısal ve melodiksel anlamda farklıdır. Bu noktada Trabzon kemençesi ve Laz kemençesi şeklinde bir ayrım yapmak mümkündür.

Trabzon ve civarında Düz horon, Sıksaray, Kız horonu, Atlama, Bıçak horonu, çift ayak, Kız horonu ve Hotsarı adı verilen horonlar kemençe, davul-zurna ve kaval eşliğinde oynanır. Çayeli Hopa arasında ise 3hanu, Memethina, Alikha, Hemşin, Bakhoz, Ortaköy, İki ayak, Rize, Phaphilat, Kaçkar, Sabah Horonu, Kotuna, Paaçkul (kız horonu), Yali horonu, harişka adı ile bilinen horonlar tulumla oynanmaktadır. Tulumla oynanan oyunlarda en yüksel tempoya iki ayak ve ortaköy horonlarında ulaşılırken, en düşük tempolu olan is harişka horonudur. Halk arasında ençok bilinen oyunlar Hemşin ve Rize horonlarıdır.
Horon sadece erkekler, sadece kızlar yada kız-erkek karışık olarak da oynanmaktadır. Karışık oyunlar Düğünlerde, kına gecelerinde, özel günlerde, asker sevkiyatlarında, yayla şenliklerinde horon oynanmaktadır. Kırk yıl kadar önce insanlar özel zamanları beklemeksizin zaman geçirmek amacıyla horon oynarlardı. Her köyde tulumcu bulunurdu. Horon doğal yaşamın vazgeçilmez bir parçasıydı.

Zaman geçtikçe ekonomik koşulların zorlaşması, göçün yaygınlaşmasıyla horon oynama alışkanlığı da gerilemeye başladı. 70’li yılların başlarında köy düğünleri artık tarihe karışmaya, düğünler şehirlerdeki salonlarda yapılmaya başlandı. Özellikle 1990’a kadar olan süreç geleneksel değer ve alışkanlıkların bir kenara bırakıldığı, şehirleşmeyle birlikte moderleşme eğilimlerinin üst noktaya sıçradığı bir dönemdir. Ancak son yıllarda horona halk arasında horona karşı ilginin arttığı, düğün salonlarında horona ayrılan zamanın arttığı ve özellikle gençlerin modern danslara oranla horona daha çok ilgi gösterdikleri görülmektedir. Büyük Şehirlerde yaşayan Doğu Karadenizliler özel günlerinde tulum, kemençe dinlemeyi, horon oynamayı tercih etmektedirler. İstanbul’da yöre derneklerinin düzenledikleri piknikler gün boyu horon oynanan etkinliklere dönüşmekte ve her yaştan insandan rağbet görmektedir. Birçok Doğu Karadeniz yöre derneğinde horon kursları açılmakta ve her yaştan insanın oyuncu yada seyirci olarak ilgi görmektedir. İstanbul’da Karadenizlilere yönelik yayın yapan birçok özel radyo açılmıştır. Ancak bu radyoların nerdeyse tamamı Laz kültürünün tanıtılması, yaşatılması noktasında değil tamamen bu kültürün sömürülmesi amacıyla hiçbir niteliği olmayan programlar sunmaktadırlar

Horon sadece bedenle oynanan bir halk dansı değildir. Horoncular bedenleri ile değil ruhları ile oynarlar. Beden hareketleri ruhsal coşkunun bir ifadesidir. Horoncu kendini tulum sesinin ritmine ve derinliğine bırakır. Bu şekilde saatlerce horon oynamaya devam eder. Gün ortasında başlayan bir horonun ertesi günün sabahına dek sürmesi ruhsal bir motivasyonu zorunlu kılmaktadır. Aksi taktirde beden çok çabuk yorulacak ve horon kısa sürecektir. Bu yüzden ruhsal motivasyonu yakalayamayanlar uzun süre horon oynayamazlar. Horonu seyreden bir kişi dinsel bir tapınma töreninde olduğununu düşünebilir. Özellikle horonda belli bir süre geçtikten sonra oyuncular ruhsal bir havaya bürünürler. Horoncu, horonun belli bir aşamasından sonra trans haline geçer, büyük bir coşkuya kapılır. Çevresinde olan bitenle ilgilenmez, farklı bir boyuta ulaşır. Bu arada uhrevi bağları kopar. Zikir törenlerinde hedef yaradana ulaşmak olsa da horoncunun asla böyle bir amacı olmaz.

Hemşinlilerin ağustos ayının sonunda yayladan inişlerde kutladıkları Vartivor şenlikleri ilginç bir örnektir. Bu şenlik bir hafta kadar sürer ve şenlik boyunca horon oynanır.

Tulum şişer, sağ el üstte olacak şekilde eller tutulur, bir çember oluşur. Böylece horon tutuşmuş olur. Alanın genişliği oranında çok sayıda insan oyuna katılabilir. Katılan biri oyunu bozmayacak kadar horonu iyi bilmek zorundadır. Her horon’da bir horonbaşı bulunur. Bu kişi oyunu çok iyi bilen, konuşmasıyla oyuna ahenk katan, liderlik özelliğine sahip olmalıdır. Horonun akışı, yönetimi, temposu, hangi figürün kaçkez tekrarlanacağı ve sonrasında hangi figüre geçileceği tamamen bu kişi tarafından belirlenir. Horonbaşı’nın kişiliği horonun da kişiliği olur.

Tulumcu oyunun akışına göre tulum çalar. Tulumcuyu gayrete getirmek için onu öven, bazen de kızdırmak için onu yeren sözler söylenir. Horon sırasında horonbaşı dahil herkesin söyleyeceği sözler tulumun melodisine uygun olmak zorundadır. Horon sırasında asla konuşulmaz. Horonbaşı oyunu bozan birini dışarı atabilir. Bu horondan atılan için hoş biri durum olmasa da çoğu zaman gurur meselesi yapılmaz.

Horoncular da oyunun ritmine uygun anlamlı yada anlamsız sesler çıkarabilirler, horonbaşı’na, tulumcuya yada dışardan birine sataşabilirler. Karşı tarafa aynı şekilde melodiye uygun olarak cevap verebilir. Bu da oyunların neşeli, keyifli ve ahenkli geçmesine yardımcı olur. Horon esnasında türküler söylenir. Bir grubun söylediği türküler bir başka grup tarafından tekrarlanır.

Karadeniz insanı doğaya, horon karadeniz insanına, karadeniz müziği ise birazda horona göre biçimlenmiş. Son yıllarda karadeniz’de ortaya çıkan dilde, kültürde, müzikte ve sosyal yaşamdaki dejenerasyon beraberinde nitelik arayışlarını da ortaya çıkarmış. Zuğaşi Berepe, Volkan Konak, Birol Topaloğlu, Fuat Saka gibi sanatçılar genelde karadeniz özelde Laz kültürü üzerinde tarihsel gerçekliğe yakışan ürünler ortaya koymaya başlamışlardır. Bölgenik etno-kültürel değerlerini gün ışığına çıkarmaya çalışan dergiler, kitaplar yazılmaya başlandı. Laz kültürü halkında beş yıl önce bir tek kaynak bile yokken bugün birçok gerçeklik aydınlığa kavuşturuldu.

Karadeniz’de söylenen şarkıların belli bir ölçüsü vardır. Genellikle dörtlü mısra halinde ve her mısrası yedi heceden oluşmaktadırlar. İkinci mısra ile dördüncü mısranın son hecelerinin kafiyeli olmasına dikkat edilir. İlk iki mısra, son iki mısradan anlam bakımından bağımsız olabilir. Anlam bakımından bütünlük taşıyan dörtlü türkülerse çok daha duygulu ve etkileyicidirler.

Genellikle her halk şarkısının/türküsünün kendi şiiri ve bestesi vardır. Oysa Trabzon ve civarında bir beste/hava üzerine binlerce dörtlük okunabilir. Burada türkünün ezgisi iki mısralık bir kalıptır ve her iki mısrada bir tekrarlanır. Bu tarzda okunan ve bugüne kadar söylene gelen türkülerin çoğu anonimdir.

Trabzon’da atma/çatma denen türkü geleneği bugün yalnızca Of ilçesinde sürdürülmektedir. Rumca ve Türkçe olarak sürdürülen bu gelenek genellikle oyun havası türündeki ezgiler eşliğinde söylenir. Kız-erkek karışık ve karşılıklı olarak veya erkek erkeğe, kız kıza oynanan oyunlarda da atışmalar yapılmaktadır. Rize ve çevresinde de atma/çatma türkü geleneğinin Lazca, Türkçe olarak halen sürdürüldüğünü biliyoruz.

Atma türküler tek yanlı olarak söylenir. Belli bir ezgi üzerinde grup halinde horon oynarken kendine güvenen bir kişi ritme uyarak karşısına aldığı bir başka kişiye doğaçlamadan kurduğu türküyü atar. Karşısındaki kişi de çalmakta olan ezginin ritmine uyarak kendisine türkü atanı yine doğaçlama yaparak yanıtlar. Burada yanıt değeri taşıyan kafiyeli/lirik dörtlükler kurmak önemlidir. Böyle bir yeteneği olmayan kişi, eğer kendisine türkü atılmışsa genellikle oyunu terk eder ya da sessiz kalarak horona devam eder.

Atışmalar kimi zaman dörtlü kimi zamansa ikili mısralar halinde yapılır. Horon halindeyken dörtlü, yarıştırma içinse daha çok iki mısralı atışmalar yaygındır. Atışmalara ezgi ve ritim organı olarak kemençe kullanılır. Bazen ayaklarla ritim tutulduğu da olur. Kemençe eşliğinde yapılan horonlar ve atışmaların süresi yoktur. Bir taraf pes edene kadar oyun devam eder. O nedenle bu konuda usta olmayanlar ya horona girmez ya da atılan türkülere yanıt vermez.

Atışmalarda genellikle bir konu tespit edilir. O konu üzerinde atışanlar mutlaka önceden birbirlerini iyi tanıyan veya teşhis eden kişilerdir. Bu tip atışmalarda bazen edep dışı söylemler kullanılsa da herhangi bir söz için sonradan kavga edilmesi gelenek dışıdır. Ortam gerginleşse de köyün büyükleri kavgaya izin vermezler. Bazen köyün yaşlıları atışmalarda kimin üstün olduğunu saptamak için hakem olurlar. O nedenle atışmalara giren kişiler atışma kuralları dahilinde söylenecek her sözü veya hakareti hoş görmek zorundadırlar.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 10 Kasım 2016 19:48
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Kasım 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
HORON
ya da HORAN a. (yun. khoros'tan). Folk.
1. Karadeniz bölgesinde, özellikle D. Karadeniz'in kıyı kesimlerinde toplu olarak ve daha çok bağlı diziyle oynanan disiplinli halk oyunlarının genel adı. (Horan, horum, horom, horun, foran vb. biçimlerde de söylenir. [Bk. ansikl. böl.])
2.
  • Horon faslı, horon türü çeşitli halk oyunlarının belli bir sıra izleyerek oynanmasıyla oluşan kalıplaşmış dizi.
  • Açık horon, oyuncuların aralarında mesafe bırakarak oluşturdukları bağlı diziyle oynadıkları horon oyunlarının genel adı.
  • Ağır horon, yavaş tempolu horonların genel adı. (Of, Tonya, Vakfıkebir, Akçaabat ve Maçka yörelerinde yaygın bir horon türüdür.)
  • Alaca horon, kadın erkek birlikte oynanan horon oyunlarının genel adı. (Genellikle ağır horon türü oyunlar kadın erkek birlikte oynanır.)
  • Atlama horonu, horonların en hızlı oynanan ikinci bölümü.
— Oyun sırasında sık sık atlama ve sıçrama figürlerinin yer aldığı horonların genel adı.
  • Bıçak horonu, iki erkek oyuncu tarafından elde bıçakla oynanan horon, (iki kişi tarafından karşılama biçiminde oynanır ve savaşımı simgeler. Atılma, korunma, korkutma ve dalaşma bölümlerinden oluşur. Bıçağın havaya atılıp tutulması ve dalaşma bölümü ustalık isteyen tehlikeli bir oyundur.)
  • Deli horon, yalnız erkeklerin oynayabildiği çok hareketli ve güç isteyen horonların genel adı. (Yörelere göre değişik ritimlerde oynanır. En ayırıcı özelliğini sık yinelenen ayakları yere vurma figürü oluşturur. Çalgı eşliği olmadan oynandığı da olur.)
  • Düz horon, yalın ve fazla hareketli olmayan figürlerle oynanan horanların genel adı. (Adi horon da denir.) [Oynanışı kolay olduğundan çok yaygındır ve çeşitli oynanış biçimleri vardır. Yalnız erkekler ya da yalnız kadınlar tarafından genellikle 6-8 kişilik gruplar halinde oynanır.]
  • Karma horon, ikinci bölümü sözsüz olarak, yalnızca ezgi eşliğinde oynanan sözlü horonların genel adı.
  • Kapalı horon, oyuncuların arada mesafe bırakmadan sık bir bağlı dizi oluşturarak oynadıkları horonların genel adı.
  • Kılıç horonu, iki erkek tarafından elde kılıç ya da kılıç gibi kullanılan bıçaklarla oynanan horon. (Bıçak horonuna benzerse de ayrıldıkları nokta, kılıç horonunda silahın kılıç biçiminde kullanılmasıdır.)
  • Kız horonu, daha çok kadınlar tarafından oynanan yumuşak ve yalın figürlü horonların genel adı. (Çoğunluğu düz horan türündedir. Alaca diziler oluşturularak oynandığı ya da yalnız erkeklerin oynadığı yörelerde vardır.)
  • Rahat horon, çömelme hareketi olmadan düz yürüme figürleriyle ve genellikle kadın erkek birlikte oynanan horonların genel adı.
  • Sallama horonu, düzenli bir şekilde hep aynı doğrultuda ilerleyerek ve bedenin alt bölümünü iki yana sallayarak oynanan horonların genel adı. (Yalnızca sallama da denir.)
  • Sözlü horon, sözlü ezgiler eşliğinde oynanan horon oyunları. (Kız horonları genellikle sözlü horonlardır. Güftesi oyuna uygun olarak yazılır ve bestelenir.)
  • Sözsüz horon, sözsüz ezgiler eşliğinde oynanan horonların genel adı.
—ANSİKL. Horonun, özelliğini oluşturan tüm vücudu titretme, silkinme, giderek hızlanıp durulma figürleri nedeniyle denizi ya da denizden tutulmuş balığın çırpınışlarını simgelediği öne sürülür. Yöre halkının yaşamında önemli bir yeri olan denizin ve balığın oyunun oluşumunda etkili olduğu, birçok araştırmacı tarafından kabul edilen bir görüştür.

Genellikle en az iki, en çok sekiz kişiyle oynanır. İki kişiyle oynanan horonlar, daha çok özel beceri gerektiren oyunlardır (bıçak horonu, kılıç horonu vb.). Günümüzde sekizden çok kişiyle oynandığı da görülmektedir. Yalnız erkekler tarafından oynanan horonlar (deli horon vb.) olduğu gibi yalnız kadınlar tarafından (kız horonu) ya da kadın erkek birlikte oynanan horonlar da vardır.

Horon oyunları çoğunlukla yedi tartımlıdır. Bu tartıma (zamana) göre bölünmüş çeşitli tanımlarda horon oyunları da vardır. Yedili tartım yanında beşli, ikili, dörtlü zamanlarda, aksak ve düz tartımda oyunlar da görülür.

Kadınlar arasında oynanan horonların çoğunluğu nanay türündedir. Yani sözlü ezgiler eşliğinde oynanır. Horonun kendine özgü uyarı sözcükleri vardır. Oyun sırasında horonbaşı, öteki oyuncuları genellikle bu sözcülerle yönetir. "Ha uşak ha, taktum, üç yap, yaylan, ule ule hop hop hop" vb. türden sözler oyunun yönetimine katkıda bulunduğu gibi horona da ayrı bir özellik ve canlılık katar. Horon sıra biçiminde oynandığı gibi halka biçiminde de oynanabilir. Ya da bazı horonlarda sıra dizilişiyle oynanan bölümlerin arasında halka dizilişine geçilir. Horonların belli bir sırası vardır.

Oynanırken, özellikle gelenekselliğini koruyan yörelerde horon faslı denilen dizilişe uyulur. Horonlara Rize, Trabzon, Maçka, Tonya, Vakfıkebir ve çevresinde kemençe eşlik eder, iç kesimlerde davul zurna ya da bağlama eşliğinde de horon oynandığı görülmektedir. Yalnız buralarda kullanılan davulların boyutları küçüktür. Kadınlar kendi aralarında tef. fincan, güğüm dibi ya da darbuka çalarak da horon, oynarlar. Artvin, Hemşin, Gümüşhane ve çevresinde ise horonlara tulum eşlik eder. Kemençe eşliğinde oynanan horonlarda ritim çalgısı kullanılmaz. Ayaklar yere vurularak ritim sağlanır. Horonlarda titreme, ani diz kırma, sağa sola açılma, omuzların titretilmesi, öne eğilme, elleri aşağı indirme yukarı kaldırma, tepinme, çömelerek ayak fırlatma ve yürüme, ayakların yeri dövmesi başlıca devinimlerdir. Bunların hızlı gerçekleştirilebilmesi için kural olarak omuzdan kavranan diziler kurulmaz, oyuncular birbirlerinin ellerinden ya da parmaklarından tutarlar.

Horon giyimi yörelere göre farklılıklar göstermekle birlikte genellikle erkekler başlarına uzun uçları dolanarak biçimlendirilmiş ve düğümlenmiş kara başlık, üzerlerine ak ya da kara mintan, sol omuzdan ilikli kara yelek, paçaları dar ağı körüklü pantolon (zıpka), kuşak, üzerine enli kayış ve ayaklarına çapula ya da salenk denen ayakkabı giyerler. Giysi üstüne gümüş zincirle içinde muska bulunan pazubent ya da hamaylılar takılır. Horon oyunundaki erkek giysilerinin XVI. ve XVII. yy. korsan ve eşkıya giysisiyle benzerlik gösterdiğini öne sürenler vardır.

Kadınlar ise içlik, koyu renk gömlek, salta ve üstüne üç etek biçiminde fistan giyer, önlerine çubuklu peştemaldan önlük bağlarlar. Bele kuşak ya da şal sarılır, baş ipekli başörtüsüyle, yazma vb. örtülerle örtülür. Ayakkabılar erkeklerinki gibidir. Yemeni giyildiği de olur.

Horon oyunlarında birinci bölüm genellikle daha ağır devinimlidir. Atlama ya da atlama horonu denen ikinci bölümse çok hareketli figürlerden oluşur ve üçüncü bölümde tempo giderek düşer ve figürler ağırlaşarak sona erer.

HORONBAŞI
a. Folk. Horon türü halk oyunlarında oyuncuların en sağında bulunan ve oyunu yöneten kişiye verilen ad. (Bazı yörelerde horoncubaşı ya da çavuş da denir.)

—ANSİKL. Horonbaşı genellikle en deneyimli ve en iyi horon oynayan kişilerden seçilir Kimi zaman elinde taşıdığı "yağlık" adı verilen mendille, çoğunlukla da horon oyununun kendine özgü sözcükleriyle oyuncuları yönlendirir. (HORON.) Sıra oyunu biçimindeki horonlarda, yönetime çalgıcı da (genellikle kemençeci) katılır. Horonbaşı ayak geçkileri, figür değişimleri ve gidilecek yönü belirler; çalgıcı ise oyunun ğenel gidişinden sorumludur. Halka oyunlarında, horona tulum, zurna vb. nefesli sazların eşlik ettiği durumlarda yönetim bütünüyle horonbaşına;aittir.'Bazı yörelerde horonbaşı oyuna katılacak kişilerin seçimi, horon faslının saptanması vb. konularda da söz sahibidir.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Kasım 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bıçak Horonu

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Kasım 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Kız Horon Kurma Oyunu

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

9 Kasım 2016 / BYAYD SPEOPLE Türkiye Coğrafyası
9 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
11 Mayıs 2010 / Misafir Cevaplanmış
10 Kasım 2016 / Misafir Türkiye Coğrafyası