Arama

Elementler - Karbon

Güncelleme: 2 Ağustos 2018 Gösterim: 20.058 Cevap: 6
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
11 Nisan 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Karbon C

Ad:  Karbon2.JPG
Gösterim: 6655
Boyut:  29.6 KB

Periyodik tablonun IVa grubunda yer alan ametal kimyasal element.
Sponsorlu Bağlantılar

Doğada çok yaygın olarak bulunmakla birlikte bolluk bakımından yerkabuğunun yalnızca yaklaşık yüzde 0,2’sini oluşturur; buna karşılık bileşik halde bulunan bütün öbür elementlerden daha fazla bileşik oluşturur. 1961’de, bütün öbür elementlerin atom ağırlıklarının ölçümünde standart başvuru elementi olarak oksijenin yerine karbon-12 izotopu seçildi. Radyoaktif karbon-14 izotopundan ise, karbon-14’le tarihleme ve radyoaktif maddelerle işaretleme işlemlerinde yararlanılır.

Özellikleri ve kullanım alanları.


Karbon, element halde, her biri kendine özgü fiziksel özelliklere sahip üç değişik biçimde bulunur. Bu biçimlerinden ikisi olan elmas ve grafit, kristal yapıdadır, ama bunların yapılarındaki atomların düzenlenişi benzer olmadığından fiziksel özellikleri farklıdır. Karbon karası olarak bilinen üçüncü biçim ise, odun kömürü, is karası, kömür ve kokta görülür; X ışınlarıyla yapılan incelemeler bunlann düşük bir oranda kristal yapısı göstermekle birlikte, temel olarak biçimsiz (amorf) yapıda bulunduklarını ortaya koymuştur. Elmas ve grafit yapay olarak elde edilebilir, kimyasal olarak eylemsizdir ve ancak yüksek sıcaklıklarda biçimsiz karbon gibi oksijenle birleşir.

Bilinen en sert madde olan saf elmas, renksizdir, saydamdır ve elektriksel iletkenliği çok düşüktür. Öte yandan grafit, yumuşak, kaygan bir katıdır, ısıyı ve elektriği çok iyi iletir. Elmas son derece değerli bir taştır ve mücevher yapımında kullanılır; aynca çok sert ve dayanıklı olduğundan kesme,
öğütme ve delme işlemlerinde aşındırıcı olarak uygulanır. Grafit ise yağlayıcılarda, boyalarda ve kille kanştırılarak kalem “kurşunlarında kullanılır; ayrıca elektriksel iletkenliği ve erime sıcaklığı çok yüksek olduğundan elektrikli fırın ve kuru pil elektrotları ile metal ergitme potalarının yapımında uygulanır.

Karbonun biçimsiz hallerinden her biri farklı özelliklere sahiptir, bu nedenle hepsinin değişik özel uygulama alanları vardır. Bu biçimlerin tümü, organik bileşiklerin yükseltgenmesi ve öteki bozunma süreçlerinden geçmesi sonucunda ortaya çıkar. Örneğin, kömür ve kok son derece yaygın kullanılan bir yakıt türüdür; odun kömürü ise soğurma ve süzme maddesi ve yakıt olarak, ayrıca barut üretiminde hammadde olarak kullanılır. Karbon karası ise mürekkep, karbon kâğıdı, daktilo şeridi ve boya üretiminde kullanılır, ayrıca otomobil lastiklerinin dayanıklılığını artırmak amacıyla kauçuğa katılır. Kemik kömürü, pek çok maddenin renk verici bileşenlerini ve gazları tutabilir, bu nedenle de özellikle ham şekerin renginin giderilmesinde kullanılır.

Karbon doğada, başlıca iki kararlı izotopu olan karbon-12 (yüzde 98,89) ve karbon- 13’ün (yüzde 1,11) karışımı halinde bulunur. Bilinen beş radyoaktif izotopundan en uzun ömürlüsü olan karbon-14’ün yan ömrü 5.730 ± 40 yıldır.

Bileşikleri.


Karbon yüz binlerce bileşik oluşturur. Karbon bileşikleri o kadar çok, karmaşık ve önemlidir ki, bunlann incelenmesi ayn bir kimya dalı olan organik kimyayı oluşturur; “organik” kimya adı, 19. yüzyılda bilinen karbon bileşiklerinin çoğunun canlılardan türediği düşüncesinden kaynaklanmıştır.

Karbonun hidrojen, oksijen, azot ve başka birkaç elementle yaptığı bileşikler canlılardaki maddenin yaklaşık yüzde 18’ini oluşturur. Canlıların karbon alıp tekrar çevrelerine geri verme süreciyle karbon çevrimi oluşur. Karbon dioksit halindeki karbon, Yer atmosferinin hacimce yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturur ve tüm doğal sularda çözünmüş haldedir. Yerkabuğunda ise mermer, kireçtaşı ve tebeşir gibi kay açlarda karbonatlar; kömür, petrol ve doğal gaz gibi oluşumlarda ise hidrokarbonlar halinde bulunur.

Karbonun tepkinliği düşük sıcaklıklarda çok azdır. Yükseltgenmesi zordur, asit ve bazlarla tepkimeye girmez. Yüksek sıcaklıklarda ise kükürt buharı ile birleşerek karbon sülfürü; silisyum ve bazı metallerle birleşerek karbürleri; oksijenle birleşerek en önemlileri karbon monoksit (CO) ve karbon dioksi (CO2) olan oksitleri oluşturur. Karbon yüksek sıcaklıklarda metallerle bileşik yapmış olan oksijenle kolayca birleşir, bu nedenle metalürji işlemlerinde, demir ve çinko oksit gibi metal oksit cevherlerinin indirgenmesinde çok miktarda kok kömürü kullanılır. Karbonun organik bileşiklerine ilişkin ayrıntılı bilgi için bak. organik bileşikler.


Son düzenleyen Safi; 2 Ağustos 2018 19:05
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
14 Aralık 2007       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

KARBON ATOMU

Ad:  Karbon1.JPG
Gösterim: 2797
Boyut:  34.6 KB

Karbon, canlılar için en hayati elementtir. Çünkü bütün canlı maddeler karbon bileşiklerinden oluşmuşlardır. Bizlerin varlığı için bu kadar önemli olan karbon atomunun özelliklerini sayfalarca yazsak bitiremeyiz, nitekim kimya bilimi de henüz bu özelliklerin tümünü keşfedebilmiş değildir. Biz burada karbonun sadece çok önemli birkaç özelliğinden bahsedeceğiz.
Sponsorlu Bağlantılar

Hücre zarından ağaç kabuğuna, göz merceğinden bir geyiğin boynuzlarına, yumurta beyazından yılan zehirine kadar son derece farklı organik yapıların hepsi, karbon temelli bileşiklerden oluşur. Karbon, hidrojen, oksijen ve azot atomlarıyla çok farklı geometrik şekil ve sıralamalarda birleşerek, son derece farklı maddeler meydana getirir. Peki ama karbonun yaklaşık olarak 1.7 milyon kadar bileşik yapabilmesinin sebebi nedir?

Karbonun en önemli özelliklerinden birisi, birbiri ardınca dizilerek çok kolay zincir oluşturabilmesidir. En kısa karbon zinciri 2 karbon atomundan oluşur. En uzun zincirin kaç karbon atomundan oluştuğu konusunda ise kesin bir rakam verilememekle birlikte, yaklaşık olarak 70 halkalı bir zincirden bahsedilebilir. Karbon atomundan sonra en uzun zincir oluşturabilen atomun, 6 halka ile silisyum atomu olduğunu düşünürsek, karbon atomundaki olağanüstü durum daha iyi fark edilebilir.

Karbonun bu kadar çok halkalı zincir yapabilmesinin sebebi, zincirlerinin sadece düz çizgi şeklinde olmamasıdır. Zincirler dallar halinde de olabilirler, çokgenler de oluşturabilirler. Bu noktada, zincirin şeklinin önemi çok büyüktür. İki karbon bileşiğinde, karbon atomu sayısı aynı fakat bileşiklerin zincir biçimleri farklıysa, ortaya 2 ayrı madde çıkmaktadır. Ve böylece karbon atomunun, yukarıda saydığımız özellikleri ile, canlı hayatı için çok büyük önemi olan moleküller yaratılmaktadır.

Karbon bileşiklerinin bazıları sadece birkaç atomdan oluşur. Bazıları ise binlerce hatta milyonlarca atomdan meydana gelir. Bütün elementler içinde sadece karbon elementinin atomları bu denli uzun ve kalıcı bileşikler oluşturabilir. Ünlü kimyager David Burnie Life adlı kitabında bu elementin özelliğini şöyle ifade eder:

"Karbon, çok olağan dışı bir elementtir... Karbon ve onun bu olağan dışı özellikleri olmasa, Dünya'da yaşam olması mümkün gözükmemektedir."

ÜÇ BENZER MOLEKÜL
SONUÇ: ÜÇ ÇOK FARKLI MADDE

Moleküller arasındaki birkaç atomluk bir farklılık bile, çok değişik sonuçlar oluşturur. Örneğin şimdi vereceğimiz iki moleküle dikkatle bakın. İkisi de birbirine çok benziyor, ancak karbon ve hidrojen sayılarında çok ufak farklılıklar var. Ama sonuç iki zıt madde oluşturmaya yetiyor: Bu moleküller nedir, bir tahminde bulunabiliyor musunuz? Hemen söyleyelim: Birincisi östrojen, ikincisi ise testesteron'dur. Yani biri kadınlık, diğeri de erkeklik hormonudur. Birkaç atomluk bir fark bile, hayret verici biçimde, cinsiyet farklılıklarına sebep olmaktadır.

Şimdi, vereceğimiz formüle bir bakın: Yukarıdaki molekül, östrojen ve testesteron hormonlaı moleküllerine ne kadar da benziyor, değil mi? Peki, bu molekül nedir? Başka bir hormon mu? Hemen cevaplayalım: Bu molekül şeker molekülüdür.

Aynı çeşit elementlerden oluşan bu üç molekül örneğinde, atom sayılarndaki farklılığın, ne derece farklı maddeler oluşturabildiği çok net olarak görülür. Bir tarafta cinsiyet oluşturan hormonlar, bir diğer tafata da temel besin maddesi şeker var.

İngiliz kimyager Nevil Sidgwick’de, Chemical Elements and Their Compounds (Kimyasal Elementler ve Bunların Bileşikleri) adlı eserinde karbonun canlılar için ne denli önemli olduğunu şöyle vurgular:

Karbon, yapabildiği bileşiklerin sayısı ve çeşitliliği yönünden, diğer elementlerden tamamen farklı, özgün bir yapıdadır. Şimdiye dek karbonun yarım milyonun üzerinde farklı bileşiği ayrılmış ve tanımlanmıştır. Ama bu bile karbonun güçleri hakkında çok yetersiz bir bilgi verir, çünkü karbon tüm canlı maddelerin temelini oluşturur.

Çok değerli bir taş parçası olan elmas, doğada genelde grafit halinde bulunan kabronun bir türevidir. Karbonun sadece hidrojen ile kurduğu farklı bağlar, "hidrokarbonlar" olarak bilinen büyük bir aileyi meydana getirir. Bu aile içinde; doğal gaz, sıvı petrol, gaz yağı, kerosen ve çeşitli makina yağları vardır. Etilen ve propilen olarak bilinen hidrokarbonlar ise petrokimya endüstrisinin temelidir. Başka hidrokarbonlar da benzen, toluen ve turpentin gibi bileşikler meydana getirir. Giysilerimizi güvelenmekten koruması için dolaplara konan naftalin ise bir başka tür hidrokarbondur. Klor veya florla birleşen hidrokarbonlar ise anestezi maddeleri, yangın söndürücüler ve buzdolaplarında kullanılan freonlar gibi farklı maddeleri oluşturur.

Yukarıdaki sözünde kimyager Sidwick’in de belirttiği gibi içinde sadece 6 proton, 6 nötron ve 6 elektron bulunduran bu atomun gücünü tam anlayabilme konusunda insan aklı yetersiz kalmaktadır.

YAN YANA GELEN HER ATOM HEMEN REAKSİYONA GİRSEYDİ NE OLURDU?
Az önce tüm evrenin 109 farklı elementin atomlarının birbirleriyle reaksiyona girmeleri sonucu oluştuğunu söylemiştik. Burada, üzerinde dikkatle durulması gereken bir nokta vardır; o da, tepkimenin oluşabilmesi için çok önemli bir koşulun gerçekleşmesi gerektiğidir. Örneğin, oksijenle hidrojen her bir araya geldiğinde su oluşmaz. Ya da demir havayla temas eder-etmez hemen paslanmaz. Eğer öyle olsaydı, katı ve parlak bir metal olan demir, birkaç dakika içinde yumuşak bir toz olan demir okside dönüşür, yeryüzünde metal diye bir madde kalmaz ve dünyanın düzeni bozulurdu. Belirli bir mesafede yan yana gelen atomlar belirli koşullar oluşmadan hemen birleşseydi farklı iki maddenin atomları hemen tepkimeye girerlerdi. Böyle bir durumda ise, koltuğa oturmanız bile mümkün olmazdı. Çünkü koltuğu oluşturan atomlarla vücudunuzu oluşturan atomlar hemen tepkimeye girer ve koltuk-insan arası bir varlıkolurdunuz. Şüphesiz ki, böyle bir dünyada canlı hayatının varlığı söz konusu bile olamazdı. Acaba, böyle bir sonucun yaşanması nasıl engellenmektedir? Bir örnekle açıklamak gerekirse, hidrojen ve oksijen molekülleri oda sıcaklığında çok yavaş tepkimeye girerler, yani "su" oda sıcaklığında çok yavaş oluşur. Ancak, ortamdaki sıcaklık arttığında moleküllerin enerjileri de artar ve tepkime hızlanır, yani su daha hızlı oluşur. Moleküllerin tepkimeye girebilmeleri için gereken minimum enerji miktarı, "aktifleşme enerjisi" adı verilen enerji düzeyidir. Su örneğinde görüldüğü gibi, hidrojen ve oksijen moleküllerinin tepkimeye girip suyu oluşturabilmeleri için, enerjilerinin aktifleşme enerjisinden yüksek olması gerekmektedir. Düşünün ki, yeryüzündeki sıcaklık biraz daha yüksek olsaydı, atomlar çok çabuk tepkimeye girerdi ve doğadaki denge de bozulurdu. Ancak tersi olsaydı, yani yeryüzündeki sıcaklık daha düşük olsaydı, bu durumda da atomlar tepkimeye girmekte çok ağır kalacaklar ve yine doğadaki dengeler bozulacaktı. Bundan da anlaşıldığı gibi Dünya’nın Güneş'e uzaklığı tam olarak canlı hayatına uygun olacak bir noktadadır. Elbette ki canlılık için gereken hassas dengeler bununla kısıtlı değildir.

Dünyanın eksenindeki eğim, kütlesi, yüzey genişliği, atmosferindeki gazların oranı, uydusu Ay ile arasındaki mesafe ve daha birçok faktör, sadece ve sadece şu andaki değerleriyle mevcut olduğu takdirde canlıların hayatta kalması mümkün olmaktadır. Bu noktada ortaya çıkan, tüm bu faktörlerin birbiri ardınca tesadüflerle oluşamayacağı, hepsinin de canlıların tüm özelliklerini bilen ve üstün bir kudret sahibi olan Allah tarafından var edildikleri gerçeğidir. Kuşkusuz bilimin bu noktada verdiği cevap, gözlemlediği fizik kurallarına bir isim takmaktan ibarettir.

En başta da belirttiğimiz gibi bu tür olaylarda ne, nasıl, ne şekilde gibi soruların pek bir anlamı yoktur. Bu sorularla ulaşabildiğimiz yalnızca, zaten var olan bir kuralın detaylarıdır. Asıl sorulması gereken soru, bu kuralın neden ve kim tarafından var edildiğidir. Bu sorunun cevabı ise maddeci inançlarına körü körüne bağlı olan bilim adamları açısından yine bir muammadır. İşte materyalistlerin cevap veremediği bu noktada, aklı ve vicdanıyla bakan bir göz için durum son derece açıktır: Hiçbir şekilde tesadüflerle açıklanamayacak olan evrendeki kusursuz dengeler, üstün bir aklın ve iradenin dilemesi sonucu gerçekleşmiştir. "Şüphesiz, Allah her şeyin hesabını tam olarak yapandır" (Nisa Suresi, 86) ayetinde de belirtildiği gibi Allah her şeyi çok hassas bir hesap, düzen ve denge üzerine yaratmıştır.

Moleküller Arası Bağlar: Zayıf Bağlar


Proteinler vücudumuzdaki çok önemli görevlerini yerine getirmek için üç boyutlu özel bir yapıya sahip olmalıdırlar. Bu yapı, moleküller arasındaki zayıf bağlarla meydana gelir.

Atomları birbirine bağlayan bağlar bu bağlara nisbeten çok daha kuvvetlidirler. Bu bağlar sayesinde milyonlarca hatta milyarlarca çeşit molekül oluşabilir. Peki maddeyi oluşturmak üzere moleküller nasıl birleşirler? Moleküller oluştuktan sonra bir dengeye sahip oldukları için artık moleküller arasında elektron alışverişi olmaz. Peki onları bir arada tutan şey nedir? Bu soruyu cevaplamaya çalışan kimyacılar farklı teoriler üretmeye başlamışlardır. Yapılan araştırmalar moleküllerin içlerindeki atomların özelliklerine göre farklı şekillerde birleşebildiklerini ortaya çıkarmıştır.

Bu bağlar canlıların kimyası olarak bilinen organik kimya için çok önemlidir. Çünkü canlılığı meydana getiren en önemli moleküller bu bağı kurma özellikleri sayesinde ortaya çıkabilir. Protein örneğini ele alalım. Canlılığın temel yapı taşı olan proteinlerin, karmaşık üç boyutlu şekilleri bu bağlar sayesinde meydana gelir. Yani canlılığın oluşması için atomlar arasındaki güçlü kimyasal bağ kadar moleküller arası zayıf kimyasal bağ da var olmalıdır. Elbette ki bu bağın kuvveti de belli bir ölçüye sahip olmalıdır.

Protein örneğinden devam edebiliriz. Proteinler aminoasit adlı moleküllerin birleşmesinden oluşan çok daha büyük moleküllerdir. Aminoasitleri meydana getiren atomlar kovalent bağ ile birleşirler. Zayıf bağlar da oluşan bu aminoasitleri üç boyutlu dizilimi elde edecek şekilde birbirine bağlar. Proteinler ancak bu üç boyutlu şekilleriyle var oldukları takdirde canlı organizmalarda fonksiyon gösterebilirler. Bu yüzden eğer bu bağlar olmasaydı proteinler ve dolayısıyla canlılık var olamazdı.

Bir çeşit zayıf bağ olan "hidrojen" bağları da hayatımızda çok önem taşıyan maddelerin baş aktörleridir. Örneğin yaşamın temeli olan "su"yu oluşturan moleküller hidrojen bağlarıyla bağlıdırlar.
Son düzenleyen Baturalp; 10 Ocak 2017 12:01 Sebep: düzenlendi. resim eklendi.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
16 Şubat 2008       Mesaj #3
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi

Karbon

Ad:  Karbon2.JPG
Gösterim: 3069
Boyut:  30.8 KB

Kimyasal bir eleman, Sembolü C, atom numarası 6, atom ağırlığı 12.010 dur.

Tabiatta bileşikler halinde çok bulunur. Buna karşılık element halde çok az vardır. Saf karbon, elmas ve grafit halde bulunur. Maden kömürü, bileşimleri pek kompleks olan karbon bileşiklerinin karışımından ibarettir. Tabiatta çok bol miktarda bulunan karbon bileşikleri, bitki ve hayvanların vücut yapılarında vardır. Bu sebeple, karbon bileşiklerine "organik bileşikler" adı verilir. Karbon bileşiklerinden, kimyanın bir şubesi olan "Organik kimya" da söz edilir. Karbonun 500.000 den fazla bileşiği, organik kimyanın konusunu meydana getirir.

Element halde karbon, elmas ve grafit halinde bulunur. Elmas ve grafit, ayni elementin iki ayrı şekli olduğundan bu iki şekle birbirinin "allotropu" da denir. Karbon, elmas ve grafitin dışında amorf (şekilsiz) halde bulunur. Bitki ve hayvan vücudunu meydana getiren bütün maddelerde karbon bulunduğundan, bunların yanması ile karbonun bir kısmı kömür yada şekilsiz karbon halinde kalır. Kok, odun kömürü, hayvan kömürü aktif kömür, ise amorf karbonun değişik şekilleridir.Değişik şekilleri olmakla beraber, karbonun hepsinin eşit bir özelliği vardır. Bu maddelerin hepsi pratikçe ergimez ve buharlaşmaz. Bu maddeler, yalnız karbon atomlarından meydana gelmiştir. Bu sebeple, ağırlıklarında bir değişiklik olmaksızın, bir halden diğer hale geçebilirler. (Teknikte bu özellikten istifade edilerek, kok, kuvars tozu ile elektrik fırınlarında ısıtılır ve grafit elde edilir).

Karbon, yüksek sıcaklıklarda oksijen ile birleşerek karbon monoksit ve karbondioksiti meydana getirir. Metal oksitlerden de ısı yardımı ile oksitleri alarak metalleri açıkta bırakır. Bu bakımdan teknikte en tanınmış indirgenlerden biridir .
Son düzenleyen Baturalp; 10 Ocak 2017 12:34
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Temmuz 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Karbon

Ad:  Karbon2.JPG
Gösterim: 1078
Boyut:  48.2 KB

MsXLabs.org & Temel Britannica

Karbon, son derece ilginç ve yaşam açısın­dan büyük öneme sahip olan bir elementtir. Kimyasal simgesi C, atom numarası 6, atom ağırlığı 12,011 olan bu element, doğada hem yalın halde, hem de başka elementlerle yaptı­ğı bileşiklerin içinde bulunur. Yalın ele­ment halinde karbon, elmas, grafit, is, kömür gibi çok çeşitli maddede bulunur; öte yandan bitki ya da hayvan, bütün canlı maddeler karbon bileşiklerinden oluşur. Dünyadaki bü­tün hammadde kütlesinin yaklaşık 500'de 1'ini yalın ya da bileşik haldeki karbon oluşturur. Dünya'nın dışındaki öteki gezegen­lerde de karbon bulunur. Bilim adamları, Halley kuyrukluyıldızının çekirdeğinin (mer­kezdeki ana gövdesinin) karbondan oluştuğu­nu belirlemişlerdir.

Grafit, karbonun özgün bir biçimidir. Bu biçimde, karbon atomları bir düzlemde, üst üste katmanlaşmış geniş levhalar halinde birleşmiştir. Dıştaki atomlar kayarak yerlerinden ayrılabilir; bu nedenle grafitin yüzeyi kaygandır ve kâğıt üzerinde iz bırakır. Bu özelliği nedeniyle grafit yağlayıcılarda ve kurşunkalemlerde kullanılır.
Yalın element halindeki karbon, o kadar değişik biçimlerde bulunur ki, bunların hepsi­nin aynı element olduğunu anlamak çok güçtür. Elmas, grafit, odunkömürü ve is kar­bonun değişik biçimleridir. Kömür, an­trasit ve turbanın en az yüzde 90'ı da katışık­sız karbondan oluşur.

Elmas, Güney Afrika, Brezilya, Hindistan, Rusya ve Tanzanya'daki elmas yataklarında yuvarlak, sarı renkli çakıllar halinde bulunur. Elmas, bilinen en sert maddelerden biridir ve bu özelliğinden ötürü de sanayide torna, freze gibi metal işleme tezgâhlarında kesici takım olarak, sondaj kuyularının açılmasında kaya delici matkap ucu olarak ve camcılar tarafın­dan cam bıçağı olarak kullanılır. Sanayi elma­sı denen bu kesici takımlar, karbonun çok yüksek bir basınç altında ve çok yüksek sıcaklıklarda işlenmesiyle üretilir.

Grafit, çok daha değişiktir. Yumuşak, yağ­lı, kâğıtta iz bırakan, siyah renkli bir katı maddedir. Grafit, yağ haline getirilip makine­lerde, çalışan parçaların birbirine sürtünür-ken aşınmasını azaltmak ya da engellemek amacıyla yağlayıcı olarak kullanılır. Kurşun­kalemlerin içindeki uç da, içine kil katılarak biraz sertleştirilmiş grafittir. Grafitin elde edildiği başlıca yerler Sri Lanka, Sibirya, Kuzey Amerika ve Meksika'dır. Grafit yapay olarak da hazırlanabilir; bunun için kokkömürünün çok yüksek sıcaklıklarda işlenmesi gerekir. Grafit çok yüksek sıcaklıklara dayanabilir, ayrıca çok iyi bir elektrik iletkenidir. Bu nedenle, çamaşır makinesi, elektrikli süpürge gibi aygıtlardaki elektrik motorlarının fırçaları grafitten yapılır. Son dönemlerde, uzay kapsüllerinin ısı kalkanlarının yapımında da grafitten yararla­nılmaya başlanmıştır.

Hem elmas, hem de grafit kristal yapılıdır, ama kristalleri farklı biçimlerdedir. Aynı maddenin değişik kristal biçimleri­ne alotrop denir; alotrop sözcüğü "değişik biçim" anlamında Yunanca iki sözcükten gelir. Elmas ve grafit, karbonun alotroplarıdır. Elmasta her karbon atomu, dört başka karbon atomuna bağlanarak üç boyutlu katı bir yapı oluşturur; grafitte ise karbon atomla­rı, üst üste yığılmış geniş, yassı levhalar oluşturacak biçimde, iki boyutlu düzlemde birbirlerine bağlanmıştır. Bu levhalar birbir­lerinin üzerinden kolayca kayar; grafitin iyi bir yağlayıcı olma özelliği de bundan kaynak­lanır. Grafitin kâğıt üzerinde iz bırakmasının nedeni de, bu ince atom levhalarının grafitten ayrılarak kâğıdın üzerinde birikmesidir. Kar­bonun öteki biçimlerinin, belirgin, kendileri­ne özgü bir yapısı ya da biçimi yoktur. Odun kömürü hafif, gözenekli, siyah ya da koyu gri renkli bir maddedir; odunun havasız ortamda yakılmasıyla elde edilir.

Karbon karası ise gazyağı, terebentin, ben­zen ya da mum gibi maddelerin havası az ortamlarda yandıklarında çıkardıkları istir. Karbon karası katışıksız, yumuşak, siyah renkli bir tozdur; yağla karıştırılarak matbaa mürekkebi, boya ve ayakkabı cilası yapımın­da kullanılır. Ayrıca otomobil ve bisiklet lastiklerinin yapımında, lastikleri aşınmaya karşı daha dayanıklı kılmak amacıyla karbon karasından yararlanılır.

Odunkömürünün katışkılı bir türü de, yal­nızca yüzde 10 oranında karbon içeren kemik kömürü'dür. Kemik kömürü, hayvan kemik­lerinin iyice kırılıp havasız ortamda yakılma­sıyla elde edilir. Kemik kömürü herhangi bir sıvıyla birlikte ısıtıldığında, sıvının rengini yok eder, bu nedenle sanayide renk giderici olarak kullanılır. Örneğin, şeker bu yolla arıtılır. Çay kemik kömürüyle kaynatıldığında tamamen renksiz hale gelir.

Kokkömürü, kömürün havasız ortamda, yüksek sıcaklıklarda yakılmasıyla elde edilir. Kokkömüründeki karbon oranı yaklaşık yüz­de 90'dır. Karbon gerek kömür, antrasit ve kokkömürü olarak, gerek bileşik halde bulun­duğu ağaç ve petrol olarak çok önemli bir yakıttır. Karbon ve oksijen elementleri birbir­leriyle çok kolay birleşir. Çinko, demir, kalay ya da kurşun oksitleri gibi metal oksitleri karbon ile birlikte ısıtıldığında, karbon metal oksitteki oksijenle birleşir ve geriye katışıksız metal kalır. Bu indirgenme tepkimesinden sanayide yararlanılır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 10 Ocak 2017 12:14 Sebep: düzenlendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Ağustos 2012       Mesaj #5
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Karbon

Ad:  Karbon2.JPG
Gösterim: 1667
Boyut:  34.7 KB

Periyodik cetvelin IV A grubunda yer alan ametal element. Organik bileşikler olarak adlandırılan sayısız bileşiklerden dolayı kimyanın bir bölümüne (organik kimya) damgasını vurmuştur. Doğada hem serbest hâlde (kömür), hem de karbonatlar biçiminde, ayrıca havanın karbondioksitinde ve petrolde bulunur. Üç allotropu vardır: elmas, grafit ve "beyaz karbon". Bu sonuncusu saydam olup 1969'da grafitin süblimleştirilmesiyle elde edilmiştir. Amorf karbon denen karbon ise gerçekte mikrokristaller hâlindeki grafittir.

Doğada kokkömürü, taşkömürü ve karbon siyahı biçiminde bulunur. Karbon siyahı petrolün tam olarak yanmaması yani ısıl bozunmasıyla elde edilir. Pigmentlerde, matbaa mürekkeplerinde ve kauçuğun sertleştirilmesinde kullanılır. Amorf karbon, yüzeyinin çok geniş olmasından ötürü adsorbsiyon tekniğinde kullanılır. Yeni bir karbon biçimi de sentetik olarak yapılan karbon elyafıdır. Çok kuvvetli olup, lastiklerin dayanıklılığını artırmada ve elektrik ileten kumaş yapımında kullanılır. Karbonun bir çok izotopu vardır. C12, atom ağırlıklarında standart olarak kullanılır ve doğal karbonun %1,11'ini oluşturan C13'e göre daha az bulunur. C10, C11, C14, C15 ve C16 radyoaktiftir. Aralarında en uzun yarılanma süresine sahip olan karbon-14, radyoaktif yaş belirlemesinde kullanılır.

Karbonun fiziksel özellikleri, bulunduğu biçime bağlı olarak değişir. Karbon (özellikle, elmas) aktif olmayan bir elementtir. Ancak bütün karbon biçimleri yüksek sıcaklıkta havanın oksijeniyle yanarak karbon monoksite, oksijen yeterince fazlaysa karbon dioksite dönüşür. Oda sıcaklığında flüorla karbon tetraflüorür (CF4) verir. Yüksek sıcaklıklarda birçok metalle birleşerek karbürleri oluşturur. Kuvvetli yükseltgenler, örneğin sülfürik ve nitrik asitler karışımı, grafite etki eder. Genellikle dört bağ oluşturur. Bu bağlar birbirleriyle 190°28' gibi bir açı yaparlar (yani düzgün dörtyüzlünün köşelerini merkezine birleştiren doğrultular üzerinde bulunurlar). Kükürtle birlikte ısıtıldığında karbon sülfür (CS2) verir.

Karbon sülfür sanayide kokla kükürdün elektrik fırınlarında ısıtılmasıyla elde edilir. Renksiz, akıcı, uçucu, zehirli bir sıvıdır. Kötü kokusu, içindeki yabancı maddelerden ileri gelir. Kolay tutuşur. Buharı havayla birleştiğinde patlayıcı bir karışım oluşturur. Organik maddeler için çözücü olarak, özellikle rayon ve selofan üretiminde kullanılır. Eksi 111°C'ta katılaşır, 46°C'ta kaynar. Oda sıcaklığında yoğunluğu 1,261'dir. Karbon sülfür, klorla karbon tetraklorür (CCl4) verir. Bu da renksiz, yanmayan, zehirli bir sıvıdır. Eksi 23°C'ta donar, 77°C'ta kaynar. Yangın söndürücülerde ve özellikle kuru temizlemede çözücü olarak kullanılır. Bundan, buzdolaplarında soğutucu olarak kullanılan freon gazı da yapılır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Baturalp; 10 Ocak 2017 12:42 Sebep: düzenlendi.
In science we trust.
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
2 Kasım 2012       Mesaj #6
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye

Karbon 14 Sistemi


Bilim adamı Willard Frank Übby tarafından bulunmuş sistemdir. Libby, bu buluşu ile 1960'da Nobel ödülünü kazanmıştır. Karbon 14 sistemi ile yaş tayini yönteminin esası özetle şöyledir: Uzaydan gelen kozmik tanecikler yukarı atmosferde bulunan karbondioksit gazı moleküllerinden bazılarıyla karşılaşıp bunlardaki radyoaktif olan ve olmayan karbon 12 atomlarını devamlı olarak bombalarlar. Karbon 12 atomu yapışma iki nötron ahiye radyoaktif özellikteki karbon 14 haline dönüşür. Sonuncusu hemen bozulmaya başlayarak belli bir süre sonra azot 14 gazına dönüşür. Bu arada karbon 14 ve karbon 12 önce karbondioksit yoluyla bitkiler, ardından da hayvanlar tarafından asimile edilip beslenme zincirine girer. Herhangi bir bitki ve hayvan için karbon 14 atomunun dünya üstünde tabii olarak bulunan yaygın ve olağan karbondan farkı yoktur. Canlı, her iki atomu da bünyesine alır ve bunların birbirlerine oranı aynıdır. Bitki veya hayvan öldüğünde dışarıdan karbon alışı durur. O anda organizmada ölünceye kadar almış olduğu karbon 12 ve radyoaktif karbon 14 bulunmaktadır. Organizmadaki karbon 12 miktarı sabit kalırken radyoaktif karbon 14 bozulmaya devam eder ve karbon 12'ye. göre oranı azalır. Yaş tayini için alınan örnekteki karbon 14 miktarını belirlemek için bir gram karbonda dakikadaki bozulma sayısını hesaplamak gerekir. Karbonda 14'ün yarı ömrü 5700 yıl olarak kabul edildiğinden (yani karbon 14 atomlarının yarısının bozulması için 5700 yıl geçmesi gerektiğinden) analiz edilen organizmanın ölüm tarihi buradan bulunur.
Son düzenleyen Baturalp; 10 Ocak 2017 12:54 Sebep: başlık düzenlendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
10 Ocak 2017       Mesaj #7
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Karbon

Ad:  Karbon3.JPG
Gösterim: 1513
Boyut:  25.8 KB

Sembol: C
Atom numarası: 6
Atom ağırlığı: 12.0107 g/mol
Oda koşullarında (25°C 298 K): Grafit yapısı siyah, elmas yapısı ise renksizdir. Katı formdadır.
A Metalp-blok elementi


Karbonun 4 tane allotropu vardır. Bunlar amorf, grafit, elmas ve fullerendir. Grafitte karbon atomları hegzagonal halkalar oluşturur ve tabakalı bir yapı oluşturur. Her karbon atomu diğer 3 karbon atomuna sp2 hibritleşmesi yaparak sigma bağları ile bağlanır . Karbon atomlarının 4. elektronları p bağlarında kullanılır. Bu p bağı lokalize olmadığından grafit elektriği iletir. Grafitin aktif karbon, is, kemik kömürü gibi mikro kristal yapıya sahip pek çok şekli mümkündür.

Elmasta karbon atomları sp3 hibritleşmesi yaparak tetrahedral bir düzendedir. Karbon atomları arasındaki bağlar çok kuvvetlidir. Bu nedenle de çok sert ve kararlı bir yapıya sahiptir. Mavi elmas (yarı iletken) hariç elektriği iletmezler. Moleküller arasındaki kuvvetli bağlar nedeniyle ısı iletkenliği çok iyidir.

Fulleren genellikle 6 karbon atomunun düzlemsel olarak birbiri ile bağlanarak oluşturduğu içi boş küresel, silindirik ve halkasal yapılardır. 5’li veya 7’li halkalar şeklinde birleştiği zaman yapı düzlemsellikten uzaklaşır. En küçük boyutu 60 karbonludur ve yapısı futbol topuna benzemektedir. Fullerenin, grafite benzeyen bağ kararlılığı nedeniyle reaktif bir madde değildir ve birçok çözücü içerisinde çözünmez.

Karbon yer kabuğunda, atmosferde CO2 şeklinde ve hidrakarbonlarda (ham petrol, doğal gaz) bulunur. Suni grafit kömürün silika (SiO2) ile reaksiyonu sonucunda elde edilir.
SiO2 + 3C (2500°C) à SiC à Si (g) + C(grafit)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 10 Ocak 2017 12:41

Benzer Konular

15 Şubat 2008 / ThinkerBeLL Kimya
4 Mart 2013 / Misafir Cevaplanmış
8 Ocak 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
13 Mart 2017 / Alvarez Ocean Kimya