Arama

Akdeniz İçin Birlik (Akdeniz Birliği)

Güncelleme: 15 Ocak 2010 Gösterim: 3.817 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
15 Ocak 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Akdeniz İçin Birlik (Akdeniz Birliği)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Birliğin bayrağı
Ad:  200px-Flag_of_the_Union_for_the_Mediterranean.svg.png
Gösterim: 430
Boyut:  484 Byte
  • Tür: Siyasal Ortaklık
  • Kuruluş: 13 Temmuz 2008
  • Resmi dil(ler): Arapça, İngilizce, Fransızca
  • Başkanlık ünvanı: Genel Sekreterlik
  • Üyeler: 35 üye
Akdeniz İçin Birlik (İngilizce: Union for the Mediterranean; Fransızca: Union pour la Méditerranée), daha önceki adı Akdeniz Birliği (İngilizce: Mediterranean Union; Fransızca: Union méditerranéenne), 13 Temmuz 2008'de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından kurulan bir topluluktur. Avrakdeniz Ortaklığı'nın (İngilizce: Euromediterranean Partnership) bir üst seyivesi olarak görülür.
Bu birlik, bütün AB üyeleriyle, Akdeniz'e kıyısı olan fakat AB üyesi olmayan birçok ülkeyi tek çatı altında birleştirmiştir. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine alternatifi olarak önerildi. Mart 2008'de Türkiye, Avrupa Birliği'nden Türkiye'nin AB üyeliğe alternatif olarak sunulmayacağının güvencesini aldıktan sonra katılmaya karar verdi.
Akdeniz Birliği, Avrupa Birliği'nin 2. kuşak çalışmasıdır. Kendi bünyesine aldığı Doğu Bloğu ülkeleriyle beraber 27 üyeli AB 1. kuşaktır ve 27 üyeli AB'nin dışında birliğe katılmak isteyen, fakat AB kriterlerine uymayan ülkeler 2. kuşak projesiyle yarı üye haline getirileceklerdir. Türkiye de gerekli fasılları yerine getirdigi zaman elbette 1. kuşakta yer alacaktır. 2. kuşak ülkeler pek çok konuda AB standartlarına ulaşamayan Kuzey Afrika ülkeleri ve Ortadoğu ülkeleri olacaktır.
AB, kendi hegemonyası altına almak istediği Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini ABD'ye ya da başka güçlere kaptırmak istememektedir. Öte yandan bu birlik sayesinde İsrail'in AB üyeliği gündeme gelebilecektir.


Tarih
Öneri
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Akdeniz İçin Birlik'i kendi seçim kampanyası esnasında teklif etti. Teklif başlangıçta Sarkozy'un seçim kampanyasının bir parçası olarak yapıldı. Sarkozy'nin seçim zaferinden ise sonra fikir tekrarlandı ve düzenlendi. Bir kısmı Avrupa'yla bütünleşmiş, bir kısmıysa ayrı olan müslüman dünyaya mal olabilecek potansiyel bölüme rağmen, Sarkozy bu inisiyatifi İsrail ile Arap komşuları arasındaki barışı sağlayacak bir fırsat olarak görüyor. Fransa'nın 2008'in 2. yarısındaki Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı'nda bir yönetim sisteminin kurulması umuluyor. 23 Ekim 2007'de Sarkozy bütün Akdeniz ülkelerinin liderlerini, "Siyasal, ekonomik ve kültürel bir birliğin temellerinin, katı eşitliğin ilkeleriyle kurulabileceğini" görüşmek üzere Haziran 2008'de Fransa'da yapılacak olan Akdeniz Zirvesi'ne davet etti.
Eleştiriler
Akdeniz İçin Birlik, çalışmalarının ayrıntılarının belirsiz olması nedeniyle büyük eleştiriler almaktaydı. Akdeniz ülkelerinde AB etkisinin daha da azalacağı, hem AB'ye hem de Akdeniz Birliği'ne üye olan devletlerin bazı AB kararlarını önemsemeyeceğinden endişelenilmekteydi. Ayrıca bu ülkelerde özellikle insan hakları ve sosyal haklarda kayıplar ve polisin tutumunda kötülüşmelerin olması beklenmekteydi.
Değişiklikler
2008'in başlangıcında Sarkozy, AB'den ve komisyondan yayılan karşıtlık yüzünden Akdeniz İçin Birlik planlarını değiştirmeye başladı. Şubatı'nın sonunda, o yılın Avrupa işlerinden sorumlu Fransız bakanı Pierre Jouyet, "Akdeniz'e ilişkin hiçbir birliğin" olmadığını, ama bölgedeki AB yapılarını ve politikalarını "Tamamlamak ve zenginleştirmek" için "Akdeniz için birlik" olduğunu belirtti. Almanya Başbakanı Angela Merkel'le yapılan bir toplantıdan sonra, projenin sadece Akdeniz'e kıyısı olan AB ülkelerini değil bütün AB'yi kapsayacak şekilde kabul edildiği ve mevcut Barselona sürecinin üzerine inşa edileceği bildirildi. Türkiye de, projenin artık AB üyeliğine bir alternatif olarak tasarlanmadığını Fransa'dan aldığı garantiyle kesinleştirip birliğe katılmayı kabul etti. Akdeniz İçin Birlik, 13 - 14 Temmuz 2008'de başlatıldı.

Üye Ülkeler
Ad:  540px-EU27-2008-Union_for_the_Mediterranean.svg.png
Gösterim: 394
Boyut:  98.4 KB
  • Almanya
  • Arnavutluk
  • Avusturya
  • Belçika
  • Birleşik Krallık
  • Bosna-Hersek
  • Bulgaristan
  • Cezayir
  • Çek Cumhuriyeti
  • Danimarka
  • Estonya
  • Fas
  • Filistin
  • Finlandiya
  • Fransa
  • Hollanda
  • Hırvatistan
  • İrlanda
  • İspanya
  • İsrail
  • İsveç
  • İtalya
  • Karadağ
  • Kıbrıs
  • Letonya
  • Litvanya
  • Lübnan
  • Lüksemburg
  • Macaristan
  • Malta
  • Monako
  • Moritanya
  • Mısır
  • Polonya
  • Portekiz
  • Romanya
  • Slovakya
  • Slovenya
  • Suriye
  • Tunus
  • Türkiye
  • Ürdün
  • Yunanistan
Gözlemci Ülkeler
  • Libya

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
15 Ocak 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Akdeniz Birliği ve Sorunlar

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  source_4a02f3b1ad248_sarkozy1.jpg
Gösterim: 515
Boyut:  31.8 KB

13 Temmuz 2008'de Paris'te kurulan Akdeniz Birliği, bekleneni veremedi. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin bölgedeki işbirliğinde hedeflediği büyük atılım gerçekleşmedi.

Yeni adıyla "Akdeniz İçin Birlik" başlığı altındaki işbirliğinde karşılaşılan sorunlar, Avrupa Birliği’nin şimdiye değin izlediği Akdeniz politikasında yaşanan sorunlardan farklı değil.

Önemli sorunlara henüz çözüm bulunamadı
Akdeniz bölgesinde, yıllardan beri üstesinden gelinmesi gereken sorunların adı konmuş bulunuyor: İklim değişikliğinin bölgede yaratacağı sonuçlar, enerji ihtiyacının giderek artması, refah düzeyindeki uçurumlar, giderek artan bir göç baskısı, terörizmin yanı sıra bölgedeki bazı rejimlerin baskıcı yapısıyla ilintili güvenlik sorunları.
Bunun yanı sıra, Akdeniz'in kirletilmesi; içme suyunun azalması, doğal yaşam alanlarının ve kıyı bölgelerindeki tarım alanlarının yok edilmesi ya da kirletilmesi, bölgede Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin salt ulusal düzeyde üstesinden gelemeyecekleri çok ciddi sorunlar olmaya devam ediyor.
Bu sorunların ele alınmasına yönelik etkili siyasi çözümler ikili ve Avrupa düzeyindeki işbirliği girişimlerine rağmen henüz gerçekleştirilemedi. Bu konunun sorunlu olmasının bir nedeni de, mevcut finans ve ekonomi krizin bölgede, özellikle de toplumsal ve ekonomik istikrarsızlığı daha da artırabilecek olması.
Avrupa Birliği ile Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler arasındaki siyasi işbirliği yeni bir olgu değil. Daha 1995 yılında Avrupa Birliği bölgede izlediği politikayı, -Barselona Süreci olarak da bilinen- Avro-Akdeniz Ortaklığı'yla yoğunlaştırdı ve Avrupa Birliği'nin (AB) Akdeniz'in güneyindeki komşularıyla kurumsallaşmış ilişkisini ticaret ve işbirliği anlaşmalarıyla ya da Avrupa-Akdeniz Anlaşması'yla pekiştirdi.
Bunun yanı sıra, daimi bir parlamenter denetim kurulu olan Avro-Akdeniz Parlamenterler Meclisi kuruldu. Avrupa'ya komşu ülkeler politikası çerçevesinde, 2004 yılından itibaren AB ile Akdeniz'in güneyinde kıyıları olan bazı ülkeler arasındaki ikili ilişkiler de yoğunlaştırıldı.

Başlangıç noktası
Bu siyasi tablodan yola çıkılarak 2008 yılında, Akdeniz İçin Birlik'in kurulacağı deklare edildi. Böylece işbirliğine yeni bir ivme katılacaktı: Acilen çözüm bekleyen siyasi alanlarda, mevcut politikaların pekiştirilmesine yönelik somut projeler açıklandı, işbirliğinin yapısı ise eş başkanlığın ve bir genel sekreterliğin kurulmasıyla güçlendirilecekti.
Akdeniz İçin Birlik'in kurulmasındaki önemli ilk adımlar, geçen yılın sonunda atıldı. Nitekim yeni kurulan eş başkanlık Fransa ve Mısır tarafından yürütülüyor. Katılımcı devletlerin dışişleri bakanlarının bir araya geldiği 2008 yılı kasım ayındaki toplantıda, genel sekreterliğin Barselona’da olmasına karar verildi. Barselona Süreci'ne ek olarak ilk projelerle, örneğin Akdeniz'de güvenliğin sağlanması ya da güneş enerjisi kazanımıyla ilgili hazırlıklara başlandı.
Fakat işbirliği aylarca kesintiye uğradı. 2008 yılı sonunda Ortadoğu sorununun tırmanması, yalnızca siyasi toplantıların değil, çalışma düzeyindeki işbirliğinin de dondurulmasına yol açtı.

Ortadoğu krizinin etkileri
Şubat 2009'da Alman Parlamentosu'na sunulan bir soru önergesi üzerine Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı bir açıklamada, "Ortadoğu krizi nedeniyle Akdeniz Birliği çerçevesindeki toplantılar halen gerçekleştirilememektedir," deniyordu.
Gerçekten de, bazı Arap ülkelerinin baskısı üzerine siyasi ve çalışma düzeyindeki toplantılara bir süreliğine ara verildi. Dolayısıyla 2009'un ilk çeyreğinde, kuruluş zirvesinde kriz durumunda hızla toplanmayı sağlayabilmek amacıyla oluşturulmuş bir kurul olan, Brüksel'deki "Daimi Ortak Komisyon" da toplanmıyordu.
2008 yılı temmuz ayında Paris'te gerçekleştirilen Akdeniz İçin Birlik Zirvesi'ne katılan 43 devlet, Ortadoğu sorunu etrafında dönüp dolaşarak herhangi bir siyasi açıklama yapmaktan kaçınmıştı.
Kasım 2008'deki dışişleri bakanları toplantısında İsrailliler ile Araplar arasında bir uzlaşı mücadelesi verildi: İlk olarak, bazı Arap devletlerinin baskısı üzerine Genel Sekreterlik merkezi için bir Arap ülkesi seçilmedi; zira bu ülkelerin bakış açısına göre, böyle bir şey İsrail ile ilişkilerin fazlasıyla normalleşmesi anlamına gelebilirdi.
Ardından Arap Birliği’nin statüsü açıklığa kavuşturuldu: Arap Birliği, Akdeniz Birliği çerçevesindeki tüm toplantılara katılabilir ama oy hakkına sahip değil. Bu taviz karşılığında İsrail'e, genel sekreter yardımcılığı vaat edildi.
Fakat Araplar ile İsrailliler başlangıçta işbirliğine girmeye hazır olsalar da, Aralık 2009'da İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalamasıyla işbirliği zemini ortadan kalktı.

Eşit hakların olmadığı bir ortaklık
Ortadoğu sorununun yanı sıra, Akdeniz havzasındaki işbirliğini baltalayan dört engel daha var. Öncelikle, Akdeniz'in kuzey kıyısındaki ülkeler ile güney kıyısındakilerin eşit haklara sahip olduğu bir ortaklık henüz kurulmuş değil. Güneyde, Akdeniz Birliği hâlâ AB'nin bir projesi, hatta Fransa'nın çıkar politikasının projesi olarak algılanıyor.
Türkiye çekimser davranıyor: Akdeniz Birliği'nin, AB üyeliğine bir alternatif haline getirilmesini engellemek istiyor. Bu algı kısmen Fransa Cumhurbaşkanı'nın yaklaşım ve iletişim tarzının bir sonucu olsa da, Akdeniz'in güneyindeki bazı ülkelerin yeterince inisiyatif göstermemelerinden ve engelleyici tutumlarından da kaynaklanıyor. Ayrıca Türkiye de çekimser davranıyor, çünkü tartışmalı AB adayı olarak, Akdeniz Birliği'nin, AB üyeliğine bir alternatif haline getirilmesini engellemek istiyor.
İkincisi, mevcut girişimlerin bölgedeki istikrarın ve siyasi güvenilirliğin sürekli bir biçimde artması için gereken toplumsal ve siyasi değişimi yeterince teşvik ettiği kuşkuludur.
Fransa, Akdeniz Birliği ile ilgili ilk önerilerini dile getirdiğinde, görünürde siyasi ön koşullardan vazgeçilmiş olması, yani Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerle gerçekleştirilecek işbirliğinin yaptırımlara (örneğin hukuk devleti normlarına sadık kalınması) bağlı olmaması gözlemcileri şaşkınlığa uğratmıştı.

Dönüşüm gücü yetersiz
Nitekim Akdeniz İçin Birlik, en başından beri, insan haklarına saygı ve hukuk devleti ilkelerinin uygulanması gibi önemli siyasi girişimlerden ziyade, projeler çerçevesinde işbirliğine öncelik tanıdı.
Bu yaklaşım, Avrupa'nın bölgedeki çabalarını öncelikle de bölgenin ekonomik ve siyasi sistemlerinin dönüştürülmesine katkı olarak da gören Barselona Süreci’nin taleplerinin dikkate alınmaması anlamına geliyor.
Fakat, proje bazında gerçekleştirilen bir işbirliğinin, siyasi olmaktan çıkarılmasının yanı sıra, bölgenin güneyindeki ülkelerdeki sivil toplumun, girişime ancak çok yetersiz ölçüde dahil edilmesi, AB'nin Akdeniz politikasının dönüştürme gücünü artırmayacak, hatta belki de azaltacaktır.
Dönüşüm süreçlerini ciddi bir biçimde teşvik etmeyen bir politika ise, AB ülkelerinin orta ve uzun vadeli güvenlik çıkarlarına ters düşecektir.
Son kertede güncel ekonomi ve finans krizi Akdeniz politikasının başarısının önünde bir engel teşkil ediyor: Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin büyük bölümü, bölgede teşvik kredilerinin, özel ödenekler ve devlet fonlarının seferber edilmesine dayanıyor.
Oysa yaşanan kriz ödeme kapasitesini ve isteğini azalttı. Dolayısıyla, AB’nin Akdeniz politikasına ayrılan mevcut bütçesinin -2007 - 2013 bütçesinde öngörülen miktar yaklaşık 16 milyar Avro- ek ödeneklerle önemli ölçüde artmayacağı söylenebilir.
Üstelik bölgedeki ekonomik ve toplumsal gerilim ve bu gerilimlerden de kaynaklanan dışarıya göç baskısı, krizin kendini hemen gösteren sonuçlarından ötürü belirgin bir biçimde artacaktır.
Bunun yanı sıra bölgedeki devletlerin kısıtlı mali gücü nedeniyle çevre, altyapı, enerji ve eğitime yatırım yapmak konusunda daha isteksiz olunacaktır. Bu da Akdeniz'e kıyısı olan güneydeki devletlerin kalkınmasını olumsuz etkileyecektir.

Değişen odak
Akdeniz politikasının geleceği yalnızca bölgedeki gelişime değil, AB'nin komşu bölgelerine gelecekte ne ölçüde önem vereceğine de bağlı.
Genellikle ilgi, AB dönem başkanlığını hangi ülkenin üstlendiğine bağlı olarak, güney ile doğu arasında gidip gelir. 2007'nin ilk yarısında Almanya'nın dönem başkanlığında ilgi neredeyse tamamen doğuya yönelmişti. 2008'de dönem başkanlığı Paris'e geçince de güneye odaklanılmıştı.
Şu anda Çekya'nın, Temmuz 2009'dan itibaren de İsveç'in dönem başkanlığında, İsveç ile Polonya tarafından önerilen Doğu Ortaklığı'na ivme kazandırıldığında, sarkaç yeniden güneydoğuya doğru salınacaktır.
Bu bölgesel odaklanmalar, ilgili AB ülkelerinin farklı jeopolitik çıkarları nedeniyle anlaşılır bir olgu. Fakat coğrafi bölgeler arasında, tüm Avrupalı ortakların kabul edebileceği bir denge bulmak ve işbirliğinin önündeki büyük engelleri aşmak üstesinden gelinmesi gereken bir görev olmayı sürdürüyor.


Daniela Schwarzer
Almancadan çeviren Zehra Aksu Yılmazer
Kaynak

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

23 Kasım 2016 / ThinkerBeLL Deniz Bilimleri
11 Ağustos 2008 / GÜLGECELER Müzik tr
17 Nisan 2011 / Kral_Aslan Spor
3 Ağustos 2012 / _Yağmur_ Siyasal Bilimler
12 Ocak 2010 / KisukE UraharA Tiyatro tr